Tebrikler - 2021 AYT Edebiyat Soruları ve Cevapları adlı sınavı başarıyla tamamladınız.
Sizin aldığınız skor %%SCORE%% en yüksek skor %%TOTAL%%.
Hakkınızdaki düşüncemiz %%RATING%%
Soru 1 |
I.
Siz “Lim derdiniz” bana, “bir gülümsememe ne verirsin?”
“Canımı” derdim.
“Hayır” diye itiraz ederdiniz, “o zaten benim!”
II.
Âşık oldur kim kılur cânnı fedâ cânânına
Meyl-i cânân itmesün her kim ki kıymaz cânına
Aşağıdakilerin hangisi farklı edebî dönemlerden alınmış bu şiir parçalarının ortak özelliğidir?
A) Tema
B) Dil ve üslup
C) Kafiye düzeni
D) Nazım birimi
E) Ölçü
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra Türk edebiyatında Batılılaşma çabasındaki züppe tipiyle karşılaşırız. Bunların en meşhurlarından biri olan ----, roman boyunca kendini bilmez tavırlarıyla Periveş’in peşinden koşarken çevresindekiler tarafından kandırılıp dolandırılır. ---- ise II. Meşrutiyet sonrasındaki siyasi belirsizlik ortamında kurnazca yükselmeye çabalayan bir tiptir. Bu bakımdan ilki kendini bilmezlikle gülünç duruma düşerken diğeri II. Meşrutiyet ilanının puslu havasından yararlanmaya çalışan bir kurnazdır.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Bihruz Bey - Efruz Bey
B) Bihruz Bey - Ali Bey
C) Ali Bey - Rakım Efendi
D) Rakım Efendi - Efruz Bey
E) Felatun Bey - Efruz Bey
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
Bu “yaban” lafı, beni, önce çok kızdırdı. Fakat sonra anladım ki Anadolulular, Anadolu köylüleri, tıpkı eski Yunanların kendilerinden başkasına “barbar” lâkabını vermesi gibi, her yabancıya yaban diyorlar. Bir gün... bir gün onlara, ispat edebilecek miyim ki ben bir “yaban” değilim? Benim damarlarımdaki kan onların damarlarında işleyen kandır. Aynı dili söylemekteyiz. Aynı tarihî ve coğrafi yollardan, hep birlikte gelmişizdir. İspat edebilecek miyim ki aynı Allah’ın kuluyuz! Aynı siyasî mukadderât, aynı sosyal bağlar, bizi kardeşlik, evlâtlık, analık babalık üstünde bir yakınlıkla birbirimize bağlamıştır. Lâkin hangi sözlerle, hangi seslerle? Gündelik hayatın ufak tefek ihtiyaçlarını bile anca ifadeye güç bulabiliyorum. Nerde kalmış ki onlarla, bu kadar genel konular üzerinde konuşacağım!.. Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum: Türk “entelektüel”i, Türk aydını, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Kahraman bakış açısı kullanılmaktadır.
B) Aydın ile halk arasındaki uçurum ele alınmaktadır.
C) Olay hikâyesine özgü bir anlatım sergilenmektedir.
D) Anlatıcının düşünceleri iç konuşmalarla verilmektedir.
E) Yaşananların anlatıcı üzerindeki etkisi işlenmektedir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Eserlerinde yüksek zümreye ait kişilerden seçtiği kahramanların çoğu Boğaziçi, Beyoğlu, Adalar gibi zengin ve modern semtlerde yaşar. Ekmek ve iş kaygıları yoktur. Sadece aşkı, giyim kuşamı, eğlenmeyi düşünürler. Çalışmayı küçümseyen, bazen bir kusur sayan, hiç olmazsa üzüntü konusu yapan görüşleri vardır. Hemen hepsi okumuş ve gelir düzeyi yüksek olan bu kahramanlar; yabancı dil bilir, dönemin şiirsel ve karmaşık üslubuyla konuşur. Çocuklar yabancı mürebbiyeler elinde büyür; evlerde piyano, keman çalınır ve alafranga sofralar kurulur. Yetişkinler ile çocuklar arasında yadırgatıcı bir resmiyet vardır. Yazarın geçim sıkıntısı çeken yegâne kahramanı hülyalı şair, yılda ancak “iki çift ayakkabı ve iki kravat” alabildiği (!) ve çalışmak zorunda olduğu için acınası bir yoksulluk içinde çizilir.
Bu parçada söz edilen yazar aşağıdakilerin hangisidir?
A) Halit Ziya Uşaklıgil
B) Hüseyin Cahit Yalçın
C) Recaizade Mahmut Ekrem
D) Ahmet Hamdi Tanpınar
E) Abdülhak Şinasi Hisar
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
----; Batı’nın yalnızca maddeye ve teknik güce olan inancının değil, akla verdiği önemin de eleştirilmesinden yanadır. 1935’te yazdığı ilk oyunu Tohum’da görüşünü “her şeyin ve her hadisenin anahtarını ruhta ve göze görünmeyende bulan prensip” olarak tanımlamıştır. Nam-ı Diğer Parmaksız Salih’te yüce gönüllülükle düzenbazlığın toplumda yan yana yaşadığını gösterir. Para’da ise maddi çıkarlar için her türlü ahlaksızlığı mübah gören bir bankacının kendi hayat felsefesinin kurbanı oluşunu anlatmaktadır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
A) Cevat Fehmi Başkut
B) Ahmet Kutsi Tecer
C) Orhan Asena
D) Necip Fazıl Kısakürek
E) Sabahattin Kudret Aksal
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Eskiden Mezopotamya’da hayati işlevler için en gerekli organ olarak görülen karaciğerin falına bakılırmış. Bu fal sayesinde gelecekte yaşanabilecek kötü olaylar veya kötü ruhların sebep olduğu hastalıklar öğrenilirmiş. Zararsız ve psikolojik yönden etkili bir işlem olan karaciğer falı antik dünyada, acı çeken yüz binlerce hastaya umut vererek yardımcı olmuş. Karaciğer falına bu kadar güvenilmesinin nedeni ise o dönemde karaciğerin duyguların ve heyecanın merkezi, ruhun barınağı olarak kabul edilmesiymiş. Anadolu’da halk arasında sıkça kullanılan “ciğerparem”, “ciğerimin köşesi”, “ciğeri beş para etmez” gibi deyimler de aslında o dönem inancının bir devamı niteliğindeymiş. Üstelik bu inanış sadece yakın coğrafyayı etkilemekle kalmamış, örneğin Japonlar; birine cesur demek istediklerinde “kimo ga futo” yani karaciğeri kuvvetli, öfkeli demek istediklerinde ise “kan huo” yani yanmakta olan karaciğer ifadelerini kullanmışlardır.
Bu parçada karaciğerle ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Üzerine yüklenen anlamın zamanla değişiklik gösterdiğine
B) İnsanlar tarafından biyolojik ve duygusal bir önem atfedildiğine
C) İnsanların kişilik özelliklerini betimlemek için kullanıldığına
D) Farklı dillerde duygularla ilgili söz kalıplarının içinde yer aldığına
E) Olumsuz durumların gerçekleşmesiyle ilgili tahminlerde kullanıldığına
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezid zamanında şiirler yazmıştır. Şiirleri, o daha hayattayken, bütün Anadolu ve Rumeli’ye yayıldığı gibi Hüseyin Baykara’nın Herat’taki sarayında dahi okunur olmuş, kendisinden sonraki şairleri de etkilemiştir. Türk edebiyatı tarihinde Şeyhi ile Necati arasında yetişen şairlerin en tanınmışlarındandır. Onun “kerem”, “benefşe” ve “âb” redifli kasideleri, bilinen eserleri arasındadır.
Bu parçada söz edilen şair aşağıdakilerin hangisidir?
A) Süleyman Çelebi
B) Ahmet Paşa
C) Sehi Bey
D) Taşlıcalı Yahya
E) Âşık Paşa
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Diderot, güzellik hakkında yazarken “İnsanlar arasında en çok konuşulan şeyler, çoğu zaman en az bilinenlerdir.” der. Yaşanılan tecrübeler Diderot’yu haklı çıkarmaktadır. Çünkü hayatın her alanında güzel kavramını kullanmamıza rağmen bir an durup bizzat “güzel” üzerine derinlemesine düşündüğümüzde afallarız.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisidir?
A) Bir kavramı çok dillendirdiğimizde onu daha anlaşılmaz bir hâle getirdiğimizi fark ederiz.
B) Sık karşılaştığımız gündelik durumlar hakkında başkalarıyla konuşmaktan kaçınırız.
C) Somut kavramlardan ziyade soyut kavramları açıklamaya çalışırken zorlanırız.
D) Gündelik hayatta sıkça kullandığımız kavramları tanımlamaya çalıştığımızda bocalarız.
E) Kendimizi ifade ederken genellikle başvurduğumuz kavramların zamanla silikleştiğini düşünürüz.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
I. İnsan vücudu aslında temel olarak “yaşamak için yemeyi” başka bir anlatımla yaşamsal işlevlerini yerine getirecek hücresel düzeyde enerji üretmeyi hedefliyor.
II. İnsanoğlu beslenme kavramını psikolojik veya keyfî bir hâle dönüştürerek “yemek için yaşamayı” önceliyor.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerin hangisidir?
A) Her ne kadar insanoğlu beslenme kavramını psikolojik veya keyfî bir hâle dönüştürerek “yemek için yaşamayı” ön plana alsa da temelde vücut, hücresel düzeyde enerji üretip yaşamsal işlevlerini yerine getirmeyi yani “yaşamak için yemeyi” amaçlıyor.
B) İnsan vücudu yaşamaya devam edebilmek için enerjisini hücresel düzeyde üretmeye çalışıyor başka bir ifadeyle “yaşamak için yemeyi” istiyorken insanlar beslenme kavramını psikolojik ve keyfî sandıkları için “yemek için yaşamayı” ön plana alıyor.
C) İnsanoğlu esasen, beslenme kavramına psikolojik ve keyfî bir anlam yüklediği için “yemek için yaşamayı” amaçlasa da insan vücudu yaşamsal işlevlerini yerine getirecek hücresel düzeyde enerji üretmeye çalıştığı için “yaşamak için yemeyi” temele alıyor.
D) İnsanoğlu psikolojik ve keyfî olarak beslendiğini düşünerek “yemek için yaşamayı” temele alsa da sanılanın aksine insan vücudu en temelde “yaşamak için yemeyi” başka bir deyişle yaşamsal işlevlerini yerine getirecek hücresel düzeyde enerji üretmeyi amaç ediniyor.
E) Beslenme kavramına insanoğlunun psikolojik ve keyfî anlamlar yükleyerek “yemek için yaşamayı” gerekli görmesine rağmen insan vücudu “yaşamak için yemeyi” temele alan yaşamsal işlevlerini yerine getirecek hücresel düzeyde enerji üretmeyi önemli görüyor.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Aşağıdaki beyitlerin hangisi bir kasidenin “fahriye” bölümünden alınmış olabilir?
A) Lâle-hadler yine gülşende neler itmediler
Servi yürütmediler gonceyi söyletmediler
B) Ayagı yer mi basar zülfüne ber-dâr olanun
Zevk ü şevk ile virür cân u seri döne döne
C) Yok bu şehr içre senin vasf ettiğin dil-ber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
D) Görüp bu hâli gül-istanda dondu cedvel-i âb
Bahâra dek duramaz korkarım kenâr çizer
E) Arab u Rûm’da üstâd-ı sühandır Vehbî
Acemî oldu yanında şuârası Acem’in
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Bu akımın “gerçek” anlayışı bizi nesneleri olduğu gibi değil olması gerektiği gibi, nesnenin kendisini değil manalarını vermeye çalışan bir gerçekçilikle yüz yüze getirir. Bu da doğal olarak soyutlama ve simgelemenin kapısını aralar. Zira dışarıdan görünen gerçek, özgün olamaz. Gerçek bizim tarafımızdan yaratılmalıdır. Nesnenin anlamı onun görüntüsünün arkasında saklıdır. Bir olaya inanarak, onu düşleyerek veya belgeleyerek doyuma eremeyiz. Gerçeği sanatkârın iç dünyasında bulan ve bu sebeple iç gözlem üzerinde yoğunlaşan bu sanat akımı, doğal olarak bütünüyle ferdiyetçidir. Bu noktada insanı içinde yaşadığı toplumdan hatta kendinden bile soyutlar. Geriye sadece iç ben/ruh kalır.
Bu parçada söz edilen edebî akım aşağıdakilerin hangisidir?
A) Ekspresyonizm
B) Realizm
C) Natüralizm
D) Klasisizm
E) Egzistansiyalizm
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
(I) Karagöz ve orta oyunu geleneksel Türk tiyatrosunun belli başlı türlerindendir. (II) Bunlar, önceden yazılmış ve ezberlenmiş metinlere dayanmaktan ziyade gösteriyi ön plana alır. (III) Orta oyununda asıl konunun işlendiği bölüme “fasıl” adı verilirken Karagöz’de bu bölümün adı “muhavere”dir. (IV) Zaman zaman her iki oyuna da müzik eşlik eder. (V) Kişiler açısından bir karşılaştırma yapılırsa Karagöz’deki Hacivat’ın orta oyunundaki karşılığı Pişekâr, Karagöz’ün karşılığı ise Kavuklu’dur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
I. Ayrılır dosta gider
II. Sağ gelen hasta gider
III. Su gelir deste gider
IV.Gurbet yansın yıkılsın
Mâni nazım şeklinin biçim ve içerik özellikleri dikkate alınarak bir mâni oluşturulmak istense bu dizelerin sıralaması aşağıdakilerin hangisi olur?
A) I - II - IV - III
B) I - III - II - IV
C) III - I - IV - II
D) III - II - I - IV
E) IV - II - I - III
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Freud, histerinin nedenlerine dair yaptığı araştırmaların bulgularını, 21 Nisan 1896’da, Viyana Nöropsikiyatri Birliğinin düzenlediği toplantıda sunmuştur. İlk kez kamuoyunun karşısına çıkan bu çalışma çok tartışılmış ve epeyce olumsuz eleştiri almıştır. Bu eleştirilerden biri çağın otorite hekimlerinden olan Richard Kraft-Ebing’e aittir. Ebing, Freud’un çalışması için bilimsel bir peri masalı ifadesini kullanmıştır.
Bu parçada altı çizili sözle Freud’un çalışmasıyla ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerin hangisi olamaz?
A) Kanıtlanması mümkün olmayan tespitler içermesi
B) Gerçek ile hayalî olanı bir arada sunması
C) Elde edilen sonuçların beklentinin üzerinde çıkması
D) İnandırıcılıktan uzak akademik çıkarımlar barındırması
E) Kesinliğiyle ilgili şüphe uyandıran yargılar taşıması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Sen olasan diyü yir yir asılup âyineler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne
Bu beyit için aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Sen zamiriyle sevgili kastedilmiştir.
B) Aynalar sevgiliye âşık kişiler olarak düşünülmüştür.
C) Aynaların dizi dizi asılması güzel bir nedene bağlanmıştır.
D) Âşığın ızdırabının aynalara yansıması tasvir edilmiştir.
E) Ahengi sağlamak için bazı ifadeler tekrar edilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
“Esnaftandır. Ayakkabıcı olduğu için ona ‛Huffî’ şeklinde seslenmişlerdir. Tahsil ile kazanılmış ilimlerden mahrum ve halk arasında ümmîliği ile meşhur idi. Ama zâtında kabiliyet ve tabiatında selâkat (güzel söz söyleme yeteneği) olduğu için bütün söz ve ibâreleri fasih ve sahih idi. Mürettep Divan’ı ve şiirleriyle hayli şöhreti vardı. Şiir sanatlarından cinasa mâyildir.”
Bu parça aşağıdaki edebî türlerin hangisinden alınmış olabilir?
A) Seyahatname
B) Tezkire
C) Şehrengiz
D) Pendname
E) Surname
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Bu dünyaya sanki vefa gelmemiş
Gelmişse de bir kimsede kalmamış
Kim var ki dostundan cefa görmemiş
Cihanda bir söze duran mı kaldı
Bu dörtlükle ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) 11’li hece ölçüsüyle yazıldığı
B) Satirik şiire örnek olduğu
C) Düz kafiye düzeninde olduğu
D) Teşbih sanatından yararlanıldığı
E) Redife yer verildiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Aşağıdaki beyitlerin hangisi ayraç içinde verilen ifadeyi örneklemez?
A) Yok sende kanâat gözün aç olduğu oldur
Rızkın erişir yoksa eğer subh eğer şâm
(var olanla yetinmeme)
B) Bir nâ-halefi cübbe vü destâr ile görsen
Eylersin anın cübbe vü destârına ikrâm
(dış görünüşe önem verme)
C) Yazık sana kim eyleyesin hırs u tama'dan
Bir habbe için kendini âlemlere bed-nâm
(küçük duruma düşme)
D) Gör zahidi kim sâhib-i irşâd olayın der
Dün mektebe vardı bugün üstâd olayın der
(haddini bilmeme)
E) Hâlin kime açsan sana der hikmeti vardır
Öldürdü bizi âh bilinmez mi bu hikmet
(bilgisiyle övünme)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
Türk kültür tarihinin sözlü ve yazılı kaynaklarından bir bölümünü de masallar oluşturmaktadır. Bu masallardan bazıları eski Türk metinlerinden veya başka dillerden günümüz Türkçesine çevrilmiştir. Bu çerçevede Türk edebiyatında Uygur Dönemi eseri olan ---- masal özelliği gösteren ilk eserlerdendir. Arap ve İran kaynaklı ---- adlı eser ise Türk edebiyatının farklı dönemlerinde birçok şair ve yazara ilham vermiştir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Kalyanamkara ve Papamkara - Binbir Gece Masalları
B) Kelile ve Dimne - Billur Köşk
C) Kalyanamkara ve Papamkara - Pançatantra
D) Kelile ve Dimne - Pançatantra
E) Billur Köşk - Binbir Gece Masalları
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
Dilber, küçük yaşta Asaf Paşa’nın konağına esir olarak verilmiştir. Asaf Paşa’nın Paris’teki resim tahsilinden dönen oğlu Celal Bey, onu tabloları için model olarak kullanır. Celal Bey’in kendisini bir araç gibi görmesinden derin ızdırap duyan Dilber’in yapabildiği tek şey ağlamaktır. Celal Bey, bu gözyaşları karşısında onun bir esir olarak neler hissedebileceğini anlamaya başlar. Dilber’in ağlaması iki gencin hayatında bir dönüm noktası olur. Sadece sanatına âşık olduğunu tekrarlayan Celal Bey’in nazarında Dilber, artık bir “oyuncak” değil, bir sevgilidir.
Bu parçada söz edilen eser aşağıdakilerin hangisidir?
A) Müşahedat
B) Esaret
C) Zehra
D) Sergüzeşt
E) Gülnihal
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Yaratıcı yazarlık seminerine katılan bir öğrenciden, kahramanın yaşadığı korkuyu konu alan bir öykü yazması istenince öğrenci şu cümleleri yazar:
“Ahsen kapıya doğru koşarken ardındaki kişinin onu takip ettiğini işitti. Bütün vücudunu saran bir korkuyla ürperdi. Kalbi hızla çarparken korkudan bayılacak gibi oldu.”
Öğrenciye verilen tavsiye: “----.”
Semineri veren öykücünün tavsiyesinden sonra öğrenci aynı cümleleri aşağıdaki gibi değiştirir:
“Ahsen kapıya doğru koşarken ardındaki ayak seslerini duydu. Bütün gövdesi kontrolünü yitirmiş bir yay gibi gerildi. Kalbi göğsüne sığmıyor, güçlükle soluk alabiliyordu.”
Bu parçadan hareketle öğrenciye verilen tavsiye aşağıdakilerin hangisi olabilir?
A) Mekân tasvirlerini, kahramanın duygularından daha ön planda tutarsan silik bir kalemden ibaret kalırsın
B) İnsanların duygularına dokunmak istiyorsan metinlerindeki kahramanların yaşadıkları olaylara her anıyla tanıklık etmelisin
C) Güçlü bir kalem olmak için ayın parladığını söylemeden, kırık bir cam parçası üzerindeki ışıltısını göstermelisin
D) İnsanın ve insanlığın temel duygularına, dürtülerine odaklanmak seni başarıya götürecek hareket noktalarından biridir
E) Kahramanının duygularını zaman ve mekânla bütünleştirmelisin ki o, gerçek dünyada bir yansımaya dönüşsün
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
Brancusi, Romanyalı bir köy çocuğuydu. Craiova ve Bükreş’te sanat eğitimi aldığı yıllarda insan anatomisi üzerine çalışmıştı. Birçok heykeltıraş gibi, bu sanatın yaşayan en ünlü ustası olan Rodin ile tanışmak ve mesleğin inceliklerini öğrenmek istiyordu. 1907’de Rodin’le çalışmaya başladı. Ancak çok geçmeden kendisini hayal kırıklığına uğratacak bir şeyin farkına vardı. Gördüğü kadarıyla bu büyük usta, insan figüründe denenebilecek her şeyi denemiş, bütün yolları tıkamıştı. Bu atölyeden yola çıkıp özgün bir sanat geliştirmesi olanaksızdı. Bu yüzden hayran olduğu bu sanatçının yanından birkaç ay sonra ayrıldı ve kendi uzun yolculuğuna çıktı.
Bu parçaya göre Brancusi’nin Rodin’in yanından ayrılmasının nedeni aşağıdakilerin hangisidir?
A) Rodin’in kılavuzluğunu hak edecek yetenekte olmadığına inanması
B) Rodin’in çevresindeki rekabet ortamında kendini engellenmiş hissetmesi
C) Rodin’in yeni heykeltıraşlık tekniklerine karşı kapalı bir tutum benimsemesi
D) Rodin’in sanat çevrelerindeki şöhretinin kendisini gölgeleyeceğini düşünmesi
E) Rodin’in etkisinden kurtulup kendine has bir üslup geliştiremeyeceği endişesi
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Troya’da siz sözü güzeldi eskiden
Baktım öpüşündü duran baktım bungun.
Benim şimdi Hitit çağı benim yorgun
Benim ey gök çılgın uzaklığın hep ben.
Büyük sularıma sen o hep geç gelen
Beni çıktığınız gecelere tutun.
Beyaz, kâğıtlarca gittiniz ya uzun
Güzelliğimde bir yarı geceler sen.
Ellerin bir daha sarı ovalarım.
Sesini dönmeyim bütün yalnızlığım
Bütün gök gök gök, o akşamlara kadar.
Güzel yalnızlığım işte dünya kadar.
Ne denizler gördüm hiç anmamışımdır
Bir sesim ben git git o binlerce yıldır.
Bu şiirin biçim, içerik ve anlatım özellikleri dikkate alındığında aşağıdaki şairlerin hangisine ait olduğu söylenebilir?
A) Cahit Külebi
B) İlhan Berk
C) Orhan Veli
D) Attilâ İlhan
E) Nâzım Hikmet
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
Ey serv-i sehi sen geleli seyr ile bağa
Baş çekmedi ar’ar
Çok ali-nesebler özünü saldı ayağa
Kul böldü sanavber
Biçim ve içerik özellikleri dikkate alındığında bu şiirin nazım şeklinin aşağıdakilerden hangisi olduğu söylenebilir?
A) Müstezat
B) Kıt’a
C) Şarkı
D) Terkibibent
E) Rubai
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
1. “1911 yılında o zaman bizim olan Selanik’te Ömer Seyfettin ve Ali Canip’in çıkardıkları Genç Kalemler dergisinin edebiyat tarihimizde büyük bir önemi vardır.”
Bu derginin edebiyat tarihimizdeki önemi nereden kaynaklanmaktadır? (1982/ÖSYS)
A) Yazarlarının, sanatta “toplumculuk” fikrini savunmasından
B) “Sade Türkçe”nin bir dava olarak ilk kez bu dergide ele alınmış olmasından
C) Milli edebiyat döneminin ilk yayın organı olmasından
D) Ömer Seyfettin’in sade Türkçe ile yazdığı hikayelerinin yayımlandığı bir dergi olmasından
E) Bugünkü ulusal sınırlarımız dışında yayımlanan Türkçe, edebi ve bilimsel bir dergi olmasından
2. Kurtuluş Savaşı döneminin havasını yansıtan romanlarımızdan üçü, aşağıdakilerden hangisinde bir araya getirilmiştir?
(1978/ÖSYS)
A) Vurup Kahpeye, Sinekli Bakkal, Kiralık Konak
B) Ateşten Gömlek, Ankara, Sinekli Bakkal
C) Yaban, Sodom ve Gomore, Akşam Güneşi
D) Vurun Kahpeye, Yaban, Ateşten Gömlek
E) Yaban, Çalıkuşu, Ankara
3. Arapça, Farsça terkiplerinin hiç lüzumu yoktur. Bunlar ancak süs içindir. Kimin gösterecek, teşhir edecek fikri yoksa onları çok kullanmıştı. Eğer terkipler terk olunursa tasfiyede büyük bir adım atmış olmaz mı?… Tabii insan, konuşulan lisandır.
Bu parça, savunulan düşünce, dil ve anlatım özellikleri yönünden aşağıdaki zaman dilimlerinden hangisinde yazılmış olabilir?
(1978/ÖSYS)
A) 1908 – 1923
B) 1861 – 1895
C) 1896 – 1901
D) 1839 – 1860
E) 1940 – 1960
4. “Tarihi ve sosyal olaylardan her birini bir romanına konu edinerek, Tanzimat dönemiyle Atatürk Türkiyesi arasındaki dönem ve kuşakların geçirdikleri sosyal değişiklik ve bunalımları, yaşayış ve görüş ayrımlarını işledi; düşünce ve teze dayanan özlü yapıtlar verdi.”
Yukarıda sözü edilen yazarımız, aşağıdakilerden hangisidir? (1979/ÖSYS)
A) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
B) Halit Ziya Uşaklıgil
C) Mehmet Rauf
D) Hüseyin Rahmi Gürpınar
E) Hüseyin Cahit Yalçın
5. “Yıkılmış değerleri düzeltmek, eski görüşe dönmek değildir. Eski görüşün kurduğu biçimler, yeni görüşün malı olur. … anlayışına dönmemiştir; Avrupa’da Rönesans’ın, antik anlayışa dönmediği gibi.”
Bu parçada, düşüncenin akışına göre, boş bırakılan yere hangi adlar dizisi gelmelidir?
(1981/ÖSYS)
A) Namık Kemal, Divan edebiyatı
B) Cenap Şehabettin, Tanzimat edebiyatı
C) Yahya Kemal, Divan edebiyatı
D) Tevfik Fikret, Namık Kemal
E) Ahmet Haşim, Cenap Şehabettin
6. Aşağıdakilerden hangisi, “Milli Edebiyat akımı”nı belirleye özelliklerden biri değildir?
(1975/ÖSYS)
A) Anlatımda gerçekçilikten kaçınma
B) Hece veznini kullanma
C) Halk edebiyatından yararlanma
D) Memleket hayatını yansıtma
E) Dilde sadeleşmeye gitme
7. Şiirlerinde sonsuzluğa ulaşma duygusu, ölüm kaygısı, aşk ve lirizm başlıca temalar olarak görülür. Eski şiiri günümüzde de yaşatmış bir şairdir. İstanbul’un doğa güzelliklerini yansıtan bir şair olarak tanınmıştır. Divan şiirini çağdaş bir yorumla veren şiirleri de vardır.
Yukarıda sözü edilen şair kimdir?(1988/ÖSYS)
A) Yahya Kemal Beyatlı
B) Ahmet Haşim
C) Faruk Nafiz Çamlıbel
D) Ahmet Hamdi Tanpınar
E) Cahit Sıtkı Tarancı
8. Tanzimat’tan Cumhuriyet sonrasına uzanan bir zaman diliminin romanına konu edinmiştir. Büyük değişimlerin ve bunalımların yer aldığı bu zaman dilimi içinde, kuşaklar arasındaki görüş farklılıklarını ve çatışmaları, halk–aydın çelişkisini işlemiştir. Öyle ki tarihsel ve sosyal olayları yansıttığı romanları birbirini bütünleyen bir zincirleniş içinde, çağdaş, siyasal ve sosyal tarihimizin panoramasını vermektedir.
Bu yargılarla değerlendirilen yazar, aşağıdakilerden hangisidir? (1989/ÖSYS)
A) Refik Halit Karay
B) Hüseyin Rahmi Gürpınar
C) Reşat Nuri Güntekin
D) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
E) Halide Edip Adıvar
9. Dilde sadeleşme hareketi, “Yeni Lisan” adıyla aşağıdaki edebiyat dönemlerinin hangisinde yer almıştır? (1990/ÖSYS)
A) Tanzimat
B) Servet-i Fünûn
C) Fecr-i Âti
D) Milli Edebiyat
E) Cumhuriyet
10. Aşağıdakilerden hangisi, M. Emin Yurdakul, Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin’in ortak özelliğidir? (1991/ÖSYS)
A) Fecr-i Âti topluluğuna dahil olmaları
B) Genç Kalemler hareketinin başında bulunmaları
C) Hem nesir hem de nazım alanında eser vermeleri
D) Fikir adamı kişiliklerinin, sanatçı kişiliklerinden güçlü olması
E) Türkçülük akımının öncüleri sayılmaları
11. Yazar, eserde Karagöz ve Ortaoyunu hakkında oldukça ayrıntılı bilgi verirken çocukluğunda gittiği bu oyunlardan edindiği izlenimlerden yararlandığını şöyle anlatıyor: “Ramazan gecelerinde Ahmet Ağa, beni Karagöz ve Ortaoyunu izlemeye götürüyordu. Kız, erkek alay alay çocuk, hatta büyükler kahvenin bahçesine dolardı. İlkin “Soytarının Kızı’ adıyla ve İngilizce olarak basılan eserimdeki Kız Tevfik tipi, bu akşamların bende bıraktığı izlenimlerden çok şey almıştır.”
Bu paragrafta sözü edilen yazar ve eseri aşağıdakilerden hangisinde bir arada verilmiştir? (1993/ÖSYS)
A) Peyami Safa – Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
B) Reşat Nuri – Yaprak Dökümü
C) Halide Edip – Sinekli Bakkal
D) Reşat Nuri – Çalıkuşu
E) Halide Edip – Tatarcık
12. Çağdaş Batı şiirleriyle eski Türk şiirinin bileşimini gerçekleştirerek aruz ölçüsünü, yaşayan Türkçeye uygulamış, geçmiş değerlere bağlı, kendine özgü bir şiir geliştirmiştir. Hece–aruz tartışmalarının en güzlü dönemlerinde, hece ölçüsünü küçümseyip, şiir için ölçünün esas değil, sadece bir araç olduğuna inanarak biri dışında bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.
Bu şair aşağıdakilerden hangisidir?(1993/ÖSYS)
A) Muallim Naci B) Yahya Kemal
C) Ahmet Haşim D) Mehmet Akif
E) Tevfik Fikret
13. Yazarın ilk romanıdır. Gerçekçi bir eserdi. Üç ayrı kuşak arasındaki görüş, duygu ve yaşayış ayrılıkları üzerinde durulur. Bu ayrılıklar yüzünden ailenin çözülüşü gösterilir. Hikaye ve roman edebiyatımızın geleneksel temalarından biri olan aşırı Batı hayranı züppe tipi, başarılı bir biçimde çizilir.
Bu parçada sözü edilen eser ve yazar aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?(1995/ÖSYS)
A) Felatun Bey ile Rakım Efendi – Ahmet Mithat Efendi
B) Kiralık Konak – Y. Kadri Karaosmanoğlu
C) Fahim Bey ve Biz – A. Şinasi Hisar
D) Şıpsevdi – H. Rahmi Gürpınar
E) Ayaşlı ve Kiracıları – Memduh Şevket Esendal
14. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, toplumumuzun Tanzimat’tan günümüze değin geçirdiği aşamaları, çalkantıları romanlarında göstermeye çalışmıştır. Örneğin Hep O Şarkı’da Abdülaziz dönemini, Bir Sürgün’de II. Abdülhamit dönemini ve Jön Türkler’i … adlı romanında Mütareke dönemi İstanbul’unun bozukluk ve çöküntülerini, … adlı romanında Kurtuluş Savaşı yılarında aydın–halk ilişkilerini işlemiştir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?(1996/ÖSYS)
A) Panorama, Yaban
B) Nur Baba, Ankara
C) Hüküm Gecesi, Kiralık Konak
D) Sodom ve Gomore, Yaban
E) Panorama – Ankara
15. Temel düşünceleri, yazı dilini konuşma diline yaklaştırmaktı. Bu amaçla İstanbul ağzı örnek alındı. Tamlamalar sadeleştirildi; Türkçeleşmiş yabancı sözcüklere pek dokunulmadı. Bu yolla yepyeni, pırıl pırıl bir Türkçe doğdu. Böylece Osmanlıcadan ulusal dile bir geçiş sağlandı.
Türk dilinde yukarıda sözü edilen yeniliği gerçekleştirenlere ne ad verilir?
(1996/ÖSYS)
A) Tanzimatçılar
B) Edebiyat-ı Cedideciler
C) Genç Kalemler
D) Garipçiler
E) İkinci Yeniciler
CEVAPLAR
|
1 B 2 D 3 A 4 A 5 C |
6 A 7 A 8 D 9 D 10 E |
11 C 12 B 13 B 14 D 15 C |
]]>
1. Aşağıdaki dizelerin hangisinde soru anlamı, soru sıfatıyla sağlanmıştır?
A) Deniz ufkunda top sesleri nerden geliyor?
B) Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
C) Kim bu cennet vatan uğruna olmaz ki feda?
D) His var mı bu âlemde nekahet gibi tatlı?
E) Nasıl tahammül eder eski, hasta bir tekne?
(ÖYS 1994)
2. “Sabaha kadar mışıl mışıl uyumuştu.” cümlesindeki “mışıl mışıl” ikilemesiyle görev yönünden özdeş olan öğe aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Radyoda adım adım Anadolu’yu tanıtan bir program izledik,
B) Masaya saçak saçak bir örtü örtmüşlerdi.
C) Onlarla sesimizi hiç yükseltmeden ağır ağır konuştuk.
D) iç cebindeki deste deste paraları çıkartıp attı.
E) Değişik renklerden demet demet güller hazırladı.
(ÖYS 1984)
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir sözcük, ilgi adılından (İlgi zamirinden) sonra yaklaşma durumu eki almıştır?
A) M asada kilerden yalnızca birini al.
B) Bugünkünü ötekilerden daha çok beğendim.
C) Benimkinin sayfalarında renkli resimler var.
D) Bu da her yönüyle seninkine benziyor.
E) Bizimkinde hiçbir eksiklik yok
(ÖSS 2004)
4. Türkçede, ad tamlamalarında kaynaştırma sesleri n ve s’dir.
Aşağıdaki sözcüklerden hangisiyle bir ad tamlaması yapılırken bu kurala uyulmaz?
A) elma B) yara C) su
D) yazı E) mavi
(ÖYS 1990)
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “güzel” kelimesi ötekilerden farklı görevde kullanılmıştır?
A) Yaz kış yeşilliğini yitirmeyen çam korusu penceremden ne güzel görünür.
B) Uzaklardan gelen o tatlı, o güzel sesin etkisiyle bir an durakladı.
C) Güldüğü zaman, ışıltıyla parlayan güzel dişleri ortaya çıkıyordu.
D) Sarışın, mavi gözlü çocuğun güzel bir yüzü vardı.
E) O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler, çekip gittiler.
(ÖSS 1987)
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “iyice” sözcüğü ötekilerden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Nihayet bir şirkette iyice bir iş bulabilmiş.
B) Arkadaşları onun iyice bir öğrenci olduğunu söylüyor.
C) İyice bir film ama dereceye gireceğini sanmıyorum.
D) Fazla tanımıyorum ama iyice bir insana benziyor.
E) Ayşe yarınki sınav için iyice hazırlanmış.
(ÖSS 1988)
7. “Çoktandır seni bekliyordum” cümlesindeki “çoktandır” kelimesi aşağıdaki zarf çeşitlerinden hangisidir?
A) Soru zam B) Zaman zarfı
C) Azlık çokluk zarfı D) İşaret zarfı
E) Yer zarf
(ÜSS 1968)
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ne… ne…” bağlacı nesneleri birbirine bağlamaktadır?
A) Yaşıtlarına göre boyu ne uzun, ne kısa.
B) Ne şapkasını aldı, ne şemsiyesini.
C) Bu olaydan ne kendinin, ne kardeşinin haberi vardı.
D) Ne evden dışarı çıkıyor, ne bir kitap okuyor.
E) Ne arkadaşlarına soruyor, ne başkasına.
(ÖSS 1988)
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “üstünlük” bildiren bir belirteç (zarf) vardır?
A) Yol yapım çalışmaları büyük bir hızla ilerliyor.
B) Burada göç, daha çok, büyük merkezlere doğrudur.
C) Kentlere doğru büyük bir nüfus hareketi görülmektedir.
D) Burası, nüfus bakımından ikinci büyük kentimizdir.
E) Nüfus planlamasıyla ilgili büyük sorunlarımız vardır.
(ÖYS 1993)
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “açık” sözcüğü, sözcük türü yönünden, ötekilerden farklıdır?
A) Açık havada yarım saat dolaş, dinlenirsin.
B) Dünkü gazetede başyazara yazılmış açık mektubu okudun mu?
C} Konuyu saptırma, ne demek istediğini açık söyle.
D) Pazar günü çok aradık ama açık eczane bulamadık.
E) ikinci Dünya Savaşı’nda Paris açık şehir ilan edilmişti.
(ÖSS 1982)
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru zamiri vardır ?
A) Arkadaşın Ankara’ya ne zaman gelmiş?
B) Bu tabağı buraya kim koymuş olabilir?
C) Ben de onunla gidebilir miyim?
D) Kaçıncı katta oturuyorsunuz?
E) İstanbul’a ilk kez mi gidiyorsun?
(ÖSS 1995)
12. Aşağıdaki dizelerin hangisinde “böyle” kelimesi ötekilerden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Böyle ferman etti Cahit!
B) Bu rüzgâr her vakit böyle esmeyecek!
C) Bu meclis böyle kalmaz, mestler mahzun olur bir gün.
D) Yıldırımsız ve baltasız
Bir orman böyle devrildi.
E) Eve tuz ve ekmek götürmeyi
Böyle havalarda unuttum.
(ÖSS 1986)
13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir sözcük hem belirtme hem de niteleme sıfatı almıştır?
A) İçeriye orta yaşlı bir kişi girdi.
B) İnsana tepeden bakan, itici biriydi.
C) Gözü eski, cumbalı evleri arıyordu.
D) O yıllarda çift düğmeli, dar yakalı ceketler modaydı.
E) Her gün aynı yorgun, asık yüzleri görmekten bıkıp usanmıştı.
(ÖSS 1996)
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zincirleme ad tamlaması vardır?
A) Filmdeki olaylar İsviçre sınırında geçiyor.
B) Kitapları, türlerine göre ayırarak kitaplığa yerleştirdim.
C) Gelecek yıl yaz tatilini Antalya’da geçireceğiz.
D) Sanatçı, ilk sergisini önümüzdeki hafta İstanbul’da açacakmış.
E) Serüven romanlarının okuyucusu her yıl biraz daha artıyor.
(ÖYS 1991)
15. “Pek güzel konuştu.” tümcesinde (cümlesinde) “pek” sözcüğünün gördüğü görevi olduğu gibi yüklenen sözcük, aşağıdaki tümcelerden hangisinde vardır?
A) Başka konularda olduğu gibi, bu konuda da çok yazı yazdı.
B) Bu yemeği sevmemesine karşın, bugün nedense çok yedi.
C) Sonradan el attığı bu işte de kendisine çok kâr sağladı.
D) Söz dinlememekte, bildiğini yapmakta, o artık çok oldu.
E) Bu fırtınalı, yağmurlu gecede çok iyi uyumadı.
(ÜSS 1979)
Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi
CEVAPLAR
| 1.B | 6.E | 11.B |
| 2.C | 7.B | 12.E |
| 3.D | 8.B | 13.A |
| 4.C | 9.B | 14.E |
| 5.A | 10.C | 15.E |
]]>
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir adlaşmış sıfat vardır?
A) Otel sahibi bizi güler yüzle karşıladı.
B) Yürüyüşe çıkan konuklar henüz dönmediler.
C) Eski yöneticileri toplantıya çağırmışlar.
D) Sınıfın çalışkanı bu sınav sonunda belli olacak.
E) Kendilerine yöneltilen sorulara cevap vermediler.
(ÖYS 1996)
2. İsim tamlamalarında zamirler de tamlayan olur.
Aşağıdakilerin hangisinde bu kurala uygun bir örnek vardır?
A) Onun kardeşi bu köyde öğretmenmiş.
B) Çeşmenin başında büyük bir kalabalık toplandı.
C) Yolcunun çantasını bulup getirmişler.
D) Kapının önünde yaşlı bir adam duruyordu.
E) Otobüs durağında bizden başka kimse yoktu.
(ÖYS 1991)
3. “İle” sözcüğü aşağıdakilerin hangisinde bağlaç olarak kullanılmamıştır?
A} Doğduğu kentle yaşadığı kent arasında, yıllarca gidip geldi.
B) Bir romanıyla bir öyküsü filme alındı.
C) Elindeki uzun saplı fırçayla tavanı boyadı.
D) Kitaplarıyla defterlerini aynı çantaya yerleştirdi.
E) Şapkasıyla kahverengi paltosu uyum içindeydi.
(ÖSS 1998)
4. Kimi niteleme sıfatlarını pekiştirmek için, sıfatın ilk sesli harfine kadar olan kısmı m, p, r, s harflerinden yakışanı ile kapatılır ve bir Örnek olarak sıfatın başına getirilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu tanıma uymayan bir pekiştirme sıfatı kullanılmıştır?
A) Tablodaki balıklar denizden yeni çıkmış gibi dipdiri duruyordu.
B) Şehrin birçok yerinde tertemiz parklar, bahçeler vardı.
C) Vücudu şişmanlıktan şekilsizleşmiş, yusyuvarlak olmuştu.
D) Bu dümdüz yolda yolculuk ne kadar rahat oluyor.
E) Seksen yaşında olmasına karşın sapasağlam, dinç bir insandı.
(ÖSS 1987)
5. Burası, yeşilin bin bir tonunu barındıran ağaçlı bir yoldu.
Bu cümlede geçen, “yeşilin bin bir tonu” ad tamlamasında tamlayanla tamlananın arasında bir sıfat bulunmaktadır. Aşağı da kilerin hangisinde buna benzer bir ad tamlaması vardır?
A) Yoğun sis yüzünden trafik bir süre aksadı.
B) Adamın kocaman eli radyonun düğmesine uzandı.
C) Dik yokuştan aşağı doğru hızla iniyorduk.
D) Ön koltuktaki ak saçlı adam uyuyordu.
E) Çocuk, buğulu camdaki parmak izlerine bakıyordu.
(ÖSS 1992)
6. “Beyazlar giyinmiş bir çocuk geldi.” cümlesinde “beyazlar” aşağıdaki kelime çeşitlerinden hangisidir?
A) Fiil B) Sıfat C) İsim
D) Sıfat E) Zamir
(ÜSS 1968)
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, soru anlamı, bir zamirle sağlanmıştır?
A) Bunca sıkıntıya neden katlandınız?
B) Bu romanı benden sonra kim okumak ister?
C) Bu çiçeklere kaç para verdiniz?
D) Kaçıncı katta oturduğunu söyledi mi?
E) Bana gizlice ne söylediğini biliyor musunuz?
(ÖYS 1983)
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, ile (le, la) bağlaç olarak kullanılmıştır?
A) Kapıyı kendi anahtarımla açtım.
B) Bursa’ya otobüsle gitmişler.
C) Konuşmalarıyla herkesi üzdü.
D) Mektubu bu kalemle yazmasan iyi olur.
E) Ona gazeteyle dergi götürdüm.
(ÖYS 1995)
9. Aşağıdakilerin hangisinde özne “Eski dostlar bir araya geldiler.” cümlesinin öznesi ile aynı türden bir tamlama durumundadır?
A) Bugün, “Dünya Tiyatrolar Günü” kutlanıyor.
B) Toplantıya gelenler, birer birer evlerine dönmeye başladılar.
C)Genç kız, kalınca bir kitap okuyordu.
D) Onun gibiler, yazılarında hep kendilerini anlatırlar.
E) Kazadan sonra yolcuların hepsi hastaneye götürüldü.
(ÖSS 1988)
10. Aşağıdakilerin hangisinde cümlenin anlamını “durum” bakımından tamamlayan bir sözcük vardır?
A) Anlatılanları sessizce dinliyorduk.
B) Öğleyin bize geleceğini söylüyor.
C)Kimlik kartını cüzdanına yerleştirdi.
D) Bu yıl Ege kıyılarını gezmek İstiyoruz.
E) Aşırı sıcaklardan çamların çoğu kurudu.
(ÖSS 1995)
11. Atatürk’ün bir sözü vardı
Yediveren gül gibi açardı
Atatürk’ün bir atı vardı
Etiler’den beri yaşardı
Atatürk’ün bir resmi vardı
Buğday tarlası gibi ağardı
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bileşik sözcük B) Çekimli fili
C) Ad tamlaması D) Bağlaç
E) Ekeylemli yüklem
(ÖSS 2003)
12. Aşağıdakilerin hangisinde -la (-le) eki, ötekilerden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Dallar, ilkbaharın tatlı rüzgârlarıyla kımıldıyordu.
B) Her zamanki gibi bu işi de kolaylıkla başardı.
C) Ağlayan çocuğun yüzüne sevgiyle baktı.
D) Sevinçle birbirlerine koşarak sarıldılar.
E) Ayağına kadar gelen topa hızla vurdu,
(ÖSS 1986)
13. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerden hangisi, ad tamlamasının sıfatı olarak kullanılmıştır?
A) Eski bir kırmızı çocuk hırkası suda sallanıp duruyor,
B) Her pencereden bir kahkaha, konuşmalar, gülücükler, mırıltılar geliyordu.
C) Kavun, karpuz kabukları; ölü balıklar kıyıya vurmuş.
D) Suyun üstünde; domates, salatalık, patlıcan çürükleri, boş şişeler vardı.
E) Denize dökülenlere canavarlar saldırıyor paslı dişleriyle.
(ÖYS 1985)
14. Aşağıdakilerin hangisinde iyelik eki aldığı için belgisiz zamir olan, adlaşmış bir sıfat kullanılmıştır?
A) Kimi insanlar karlı havada araba kullanmıyor.
B) Size başka bir gömlek verelim, dedi.
C) Sinemalardaki hiçbir filmi kaçırmazmış,
D) Bazısı işini ötekilerden erken bitirmiş.
E) Bugün yine birkaç kitap aldım.
(ÖSS 2005)
15. Tembeller başarılı olamaz.
Bu cümledeki “tembel” kelimesi “sıfat olduğu halde isim olarak” kullanılmıştır. Aşağıdakilerden hangisinde böyle bir kelime vardır?
A) Fidanlar susuz kalmış.
B) Gençler ağaç dikiyor.
C) Askerler bahçede spor yapıyor,
D) Çocuklar eve döner dönmez uyudu.
E) Arabalar yolun kenarına park edilmiş.
(ÖYS 1987)
Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi
CEVAPLAR
| 1.D | 6.C | 11.D |
| 2.A | 7.B | 12.A |
| 3.C | 8.E | 13.A |
| 4.E | 9.C | 14.D |
| 5.B | 10.A | 15.B |
]]>
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, de (da) bağlacı nesneleri birbirine bağlamaktadır?
A) O konuyu ben de arkadaşım da biliyoruz.
B) Şiiri de, matematiği de çok severdi.
C) Salı günü de çarşamba günü de uğradım, yerinde yoktu.
D) Onu o günden sonra görmedim de aramadım da.
E) Bu işi eskiden de sevmiyordum bugün de sevmiyorum,
(ÖSS 1991)
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, sıfat tamlaması belirtisiz nesne görevindedir?
A) Sınıfta ayrıca kitap okuma saatimiz vardı,
B) Nedim’in şiirlerini okurken arkadaşımızı dikkatle dinlerdik.
C) Sınıfımızda edebiyata ilgi duyan Öğrenci çok azdı.
D) Öğretmen, Cumhuriyet dönemi edebiyatını öğrenmemizi isterdi.
E) Öğretmenimiz bize yeri geldikçe güzel şiirler okurdu.
(ÖYS 1992)
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, “ama” sözcüğü, pekiştirme görevinde kullanılmıştır?
A) Çok zorlandım; ama yararı olmadı.
B) Bir zamanlar burada eski ama sağlam bir ev vardı,
C)Bir derdin var senin; ama bana söylemek istemiyorsun.
D) Yine gelecekmiş; ama çok kalmayacakmış.
E) O günden sonra onu hiç, ama hiç görmedim.
(ÖYS 1990)
4. Yalnız yapıtlarının içeriğiyle değil, anlatımındaki ustalık, kullandığı dil ve hareketli anlatım tekniğiyle de edebiyatımızın büyük ustalarından biridir o.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) “Yapıtlarının” sözcüğü, hem yapım hem çekim eki almıştır.
B) Ünsüz yumuşamasına uğramış sözcükler vardır.
C) Bağlaç kullanılmıştır.
D) Ad tamlamasının arasına sıfat girmiştir.
E) “Yalnız” sözcüğü sıfat olarak kullanılmıştır.
(ÖSS 2005)
5. “Bu” sözcüğü, aşağıdaki dizelerin hangisinde tür bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Kolay değil bu dünyadan ayrılmak
B) “Bu taşındır” diyerek Kabe’yi diksem başına
C) Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan
D) Gönlüm bu sevincin heyecanıyla kanatlı
E) Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
(ÖSS 1993)
6. “Birçok karışık hadisat: Bunları ben tahlil etmek, size anlatmak isterdim.” cümlesindeki bunları sözü dil bilgisi bakımından aşağıdakilerden hangisidir?
A) İşaret sıfatı B) Belirsiz sıfat
C) Belirsiz zamir D) İşaret zamiri
E) Soru zamiri
(ÜSS 1967)
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yalnız” sözcüğü farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Böyle bir evde yalnız oturman sakıncalıdır.
B) Bu görüşü senin yalnız savunman daha etkili olurdu.
C)Bu toplantıda yalnız kalacağını biliyordun.
D) Böylesine temiz bir havayı yalnız burada bulabilirsin.
E) Bu sorunu yalnız çözmek istemen yerinde bir karardır.
(ÜSS 1978)
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ama bağlacı, koşul anlamında kullanılmıştır?
A) Bir şeyler söyledi ama anlayamadım.
B) Biraz pahalı ama çok güzel.
C) Okula gideceksin ama otobüsle.
D) Eşyaları eski ama tertemiz.
E) Belki doğru söylüyorsun ama İnanamıyorum.
(ÖYS 1981)
9. Aşağıdakilerin hangisinde “de”, “da” bağlacı cümleye “eşitlik, gibilik” anlamı katmıştır?
A) O şiiri okumuş da anlayamamış.
B) Bundan sonra özür dilese de affetmem.
C) Gitti de bir mektup bile yazmadı.
D) Sözünü ettiğim elbiseyi aldım da giymedim.
E) Gazetedeki ilanı ben de görmüştüm.
(ÖSS 1994)
10. Aşağıdaki dizelerin hangisinde İkilemeler, görev yönünden diğerlerinden farklı kullanılmıştır?
A) Durup el bağlayalar karşına yaran saf saf
B) Yüce yüce yaylalarım sana yaylak olsun
C) Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
D) Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir
E) Gidiyorum gurbeti gönlümde duya duya
(ÖYS 1982)
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “zor” sözcüğü, sözcüktüm bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Zor işleri hep bana yaptırıyorsun, diye yakınıyordu.
B) İstemeden zor bir çalışmanın İçine girmişti.
C) Terlemiş, çok yorulmuştu, zor yürüyordu.
D) Öğretmenliğin zor bir meslek olduğunu anlamıştı.
E) Zor günler geride kaldı; rahat edeceğiz artık, diyordu.
(ÖSS 2001)
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir ad, birden çok sıfatla nitelenmiştir?
A) Sıcak yaz akşamlarında balkonda oturup geç saatlere kadar konuşurduk.
B)Onun ne kadar terbiyeli, titiz ve çalışkan bir insan olduğunu herkes bilir.
C) Bahar gelince köşkün büyük bahçesinde güller, karanfiller, nergisler açardı.
D) Büyük şehirlerde, yeşil alanların korunması ve çoğaltılması çalışmalarına önem veriliyor.
E) Onunla oturup uzun uzun geçmişten, okul günlerimizden söz ettik.
(ÖYS 1991)
13. Çekim eki almış her sıfat adlaşmıştır.
Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük bu kurala örnek gösterilebilir?
A) En büyük zevki rahatça koltuğuna oturup televizyon izlemekti.
B) Evleri caddeye çok yakın, daracık bir sokağın başındaydı.
C) Aralarında nedeni bilinmeyen bir soğuklukvardı.
D) Birden başlayan sıcaklar herkesi bunalttı.
E) Kumaşlardan kırmızılı olanı daha çok beğendim.
(ÖSS 1994)
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, arasına sözcük ya da sözcükler girmiş bir İsim tamlaması vardır?
A) O kırmızı güllen kimin için aldığını söylemedin.
B) Öğrenciler, fen derslerinin boş geçmesinden yakmıyorlar.
C) Ankara’nın adını yeni duyduğum semtleri var.
D) Yeni defterini bu kâğıtla kaplamalısın.
E) Türkçe kitabını yarın okula getirirsen iyi olur,
(ÖSS 1996)
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde geçen “iyi” sözcüğü, “Okuldayken çok çalışkan bir Öğrenciydi.” cümlesindeki “çok çalışkan” sözü ile aynı görevde kullanılmıştır?
A) Onun gibi iyi insan az bulunur.
B) İyi dinlersen öğrenirsin.
C) Bu gece iyi uyudum.
D) Yeni gelen makine iyi çalışıyor.
E) Bu soruyu iyi cevapladın.
(ÖYS 1988)
Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi
CEVAPLAR
| 1.B | 6.D | 11.C |
| 2.E | 7.B | 12.B |
| 3.E | 8.C | 13.D |
| 4.E | 9.E | 14.C |
| 5.B | 10.B | 15.A |
]]>
1. “de (da)” bağlacı ile bağlanan aşağıdaki cümlelerin hangisinde neden – sonuç ilişkisi vardır?
A) Baktı da selam vermedi.
B) Çalışmış da kazanmış.
C) Eve kadar gideyim de geleyim.
D) Gelsin de ne zaman gelirse gelsin.
E) Ölür de söylemez.
(ÜSS 1980)
2. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, tamlananı tamlayandan önce söylenmiş bir belirtili ad tamlaması vardır?
A) Beni, sokağımıza dönen eski, tahta köprüden geçirin
B) Müjdeye koşsun komşu çocukları evimize
C) Sıcacık tarhana çorbasının içimiyle başlasın sabah
D) Kâğıtlarla camlarını örteyim pencerelerin
E) Eski, ılık akşamlar yağmurla çalsın kapımızı
(ÖSS 1999)
3. Kimi niteleme sıfatlarının ilk ünlüsüne kadar olan bölümü, m, p, r, s ünsüzlerinden yakışanı İle bir örnek haline getirilir ve sözcüğün başına eklenerek sıfat pekiştirilir,
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala uymayan bîr pekiştirme sıfatı vardır?
A) Bayram olmasına karşın caddeler ıpıssızdı.
B) Gülünce bembeyaz dişleriyle daha da sevimli oluyordu.
C) Köyleri, ağaçsız, yeşilliksiz, çırçıplak bir ovanın odasındaydı.
D) İlk kez, böylesine özü sözü doğru, sımsıcak bir insanla arkadaş olmuştu.
E) Bu sapasağlam ayakkabıları bu kadar çabuk nasıl eskittiğini doğrusu anlayamadım.
(ÖSS 1993)
4. Bir insanın konuşmasından ya da yazdıklarından eğitimi, dünya görüşü ve bilgi birikimi kolayca anlaşılabilir.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bileşik fiil B) Zarf ( belirteç )
C) Edat(ilgeç) D) Bağlaç
E) Belgisiz sıfat
(ÖYS 1994)
5. Yeryüzünde İstanbul kadar güzel bir kent bulmak çok güç.
Bu cümle ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Ad cümlesidir.
B) Bileşik sözcük kullanılmıştır.
C) Adeyleme yer verilmiştir.
D) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.
E) Bağlaç vardır.
(ÖSS 2001)
6. Kimi zamirler, özneyi pekiştirerek belirtirler. Bunlar tek başlarına asıl şahıs zamirlerinin yerini tutabildikleri gibi, onlarla birlikte de kullanılabilirler,
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklamaya uygun bir zamir vardır?
A) Doğrusu, onun sözüne pek kulak asmadım.
B) Bence, alınan sonuç pek de olumlu değildi,
C) Bu elbiseyi ben kendim diktim.
D) İşittiklerimiz bunları doğrular nitelikteydi.
E) Ahmet o yaz, tatilini bizde geçirecekti.
(ÖSS 1989)
7. “O, çocuk doğdu, çocuk öldü.” cümlesindeki “çocuk” sözcüğü, görevi yönünden, aşağıdaki cümlelerin hangisindeki “iyi” sözcüğü ile özdeştir?
A) insanlar yaşamaya değer en iyi günlerinin geride kaldığına inanırlar.
B) Kanımca sen bu işi ondan çok daha iyi yapabilirsin.
C) Çok iyi, nasıl isterseniz öyle olsun!
D) Öğretmenlerin başlıca görevi, gençliğe doğruyu, güzeli ve iyiyi öğretmektir,
E) En iyi öğretmen, gençlerde öğrenme hevesini ve sevgisini uyandırandır.
(ÖSS 1981)
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ad tamlaması ya da sıfat tamlaması yoktur?
A) Rumeli’ne varıp Edirne’de saraylar kurmuşlar.
B) Uçsuz bucaksız düzlüklerden geçip gelmişler.
C) Başı karlı dağlar aşıp buraları yurt edinmişler.
D) Pınar başlarına, ırmak boylarına yerleşmişler,
E) Keçi kılından yapılmış çadırlarıyla Anadolu’ya inmişler.
(ÖYS 1997)
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlayanı düşmüş bir isim tamlaması vardır?
A) Önce kendi işini bitir, bana sonra yardım edersin.
B) Onların yeni aldıkları evi gördün mü?
C)Sen her zaman buraları çok sevdiğini söylemez miydin?
D) Bu cüzdanı kardeşi yolda bulmuş
E) Söylediğine göre bu yıl Ankara’da su sıkıntısı olmayacakmış.
(ÖYS 1992)
10. Aşağıdakilerin hangisinde pekiştirmeli niteleme sıfatı vardır?
A) Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun.
B) Eğilmiş arza kanar, muttasıl kanar güller
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller.
C) Koskocaman yıldızlar altında upuzun bir yol
Ve minnacık bir ev.
D) Akşam, yine akşam, yine akşam
Göllerde bu dem bir kamış olsam
E) Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
(ÖYS 1992)
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir İsim tamlaması kullanılmıştır?
A) Kardeşimin böyle bir şey yapacağını sanmıyordum.
B) Okulun ne zaman açılacağını bile bilmiyordu.
C) Arkadaşının kitabını bulamayınca çok üzüldü.
D) Evinin düzenli olmasına özen gösterirdi.
E) Sarsıntının önce nerede duyulduğu öğrenilemedi.
(ÖYS 1987)
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük, sözcük türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Yeni bir kitaplık alması gerekli.
B) Bugünlerde sende bir durgunluk var.
C) Ağır işittiği için kulaklık kullanıyor.
D) Yalnızlık en korktuğu şeydir.
E) Kışlık odun ve kömürünü yazdan aldı.
(ÖYS 1988)
13. Bir cümlede, özne olarak kullanılan belgisiz zamir, çoğul iyelik eki alırsa cümlenin yüklemi üçüncü tekil kişi de olabilir.
Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu kurala bir örnektir?
A) Önce onlar otobüsten İndi.
B) Bazılarımız ayakkabı giymemişti.
C) Bizim eşyamız fazla değildi.
D) Sizin böyle sorunlarınız yoktur.
E) Onlar bu işin üstesinden gelir.
(ÖSS 1989)
14. (I) “Ağın” sözcüğü, çocukluğumda, bazı toprak yığınlarının tepesindeki tek kalmış ağaçları getirirdi gözümün önüne. (II) Fırat’ın bir kolu olan Karasu kıyılarındaki ekin tarlalarının ortasında yetişen “tek dut”, içimdeki yalnızlığın simgesiydi. (III) Şu yaşa gelmeme karşın o ağacın “yalnızlığı” çağrıştıran görüntüsü belleğimden silinmedi. (IV) Ağın’da elmasından armuduna, eriğinden narına, üzümüne çeşit çeşit meyve yetişmeseydi, “Ağınla “ağu” (zehir, zıkkım) arasında anlamca bir bağlantı kurulabilirdi belki. (V) Oysa o küçük kasaba, insanlarıyla, kuzularının melemeleriyle, güzelim meyveleriyle zehri bala çeviriyordu.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle bileşik yapılıdır.
B) II. cümle ad cümlesidir.
C) III. cümlede fiilimsiyle oluşturulmuş bir tamlama vardır.
D) IV. cümlede yeterlik fiili kullanılmıştır.
E) V. cümlede “ile” bağlaç olarak kullanılmıştır.
(ÖSS 2009)
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük, sözcük türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Balıkçılar, saatlerce azgın dalgalarla boğuşmak zorunda kalmışlar.
B) Barakayı aydınlatan lambanın ölgün ışığı altında okumaya çalışıyordu.
C) Orası, eskiden bir sürgün yeriymiş.
D) Esmer ve dolgun yüzüyle annesine çok benziyor.
E) Büyüdükçe çevresine karşı ilgisiz suskun bir çocuk olmuş.
(ÖYS 1997)
Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi
CEVAPLAR
| 1.B | 6.C | 11.C |
| 2.D | 7.B | 12.E |
| 3.E | 8.A | 13.B |
| 4.C | 9.D | 14.E |
| 5.E | 10.C | 15.C |
]]>
1. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, somut bir addan türeyip somut bir varlığı niteleyen sıfat vardır?
A) İçindeyim şimdi o alaca sessizliğin
B) Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye Abla
C) Bırak yorgun başları bu taşlarda uyusun
D) Sonsuz ufuktan âh o ne coşkun gelişti o
E) Geyikli örtüyü ser masaya, dinlen biraz
(ÖYS 1989)
2. Kimi sıfat takımlarında adla sıfatın yeri değiştirilip, ada bir iyelik eki -i, -si) eklenerek bir sıfat grubu (birleşik sıfat) oluşturulur.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu yolla yapılmış bir sıfat grubu vardır?
A) Okul müdürümüz uzun boylu, sert bakışlı, oldukça genç biriydi.
B) En büyük arzusu, salonu geniş bir eve sahip olmaktı,
C) Güzel değil, fakat okunaklı bir yazısı vardı.
D) Bahçedeki iri gövdeli çınarın altında oturmayı çok severdi.
E) Okulun yıkık bahçe duvarını nihayet onarmışlardı.
(ÖSS 1987)
3. “Artık” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde ad olarak kullanılmıştır?
A) Yemek hazır, artık sofraya oturabiliriz.
B) O bardaktaki artık suyu dökebilirsin.
C) Yemek artıklarını değerlendirmemiz gerekir.
D) Havalar ısındı, artık kar yağmaz.
E) Sus artık, biraz da beni dinle!
(ÖSS 1995)
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki ikileme, zarf olarak kullanılmıştır?
A) Onun en çok dikkat çeken yönü bakışları ve özellikle iri iri gözleriydi.
B) Yarım yamalak İngilizcesiyle düşüncelerini anlatmaya çalıştı.
C) Filmdeki korkunç sahneleri soğuk soğuk terler dökerek izledi.
D) Tatil haberini duyan öğrenciler güle oynaya evlerine gittiler.
E) Konuşmacıya böyle saçma sapan sorular yöneltmesi herkesi şaşırttı.
(ÖYS 1995)
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir ad takımı arasına, tamlananın sıfatı girmiştir?
A) Yeni aldığı güneş gözlüğünü kaybetmiş.
B) Mavi çizgili gömleğinin düğmesi kopmuş.
C) Ağacın pencereye değen dallarını kesmek gerekiyor.
D) Dün, uzun süredir görmediğim bir okul arkadaşıma rastladım.
E) Senin önerdiğin kitabı bir türlü alıp okuyamadım.
(ÖYS 1993)
6. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden hangisi türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Sen de şöyle bir ayakkabı alabilirdin.
B) Sözünü ettiğim yazı öteki dergideydi,
C) Onu değil, şuradaki kalemi istiyorum,
D) Öyle sorular yöneltti ki yanıt bulamadım.
E) Böyle konuşursan anlaşamayız.
(ÖSS 1992)
7. “Sınıfa ikişer ikişer giriniz” cümlesindeki “ikişer ikişer” sözü aşağıdaki kelime çeşitlerinden hangisidir?
A) Edat B) Zamir C) İsim
D) Zarf E) Sayı sıfatı
(ÜSS 1968)
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde -den, -dan (-ten, -tan) eki alan sözcük niteleme sıfatı olarak kullanılmıştır?
A) Sıcaktan çok bunalıyoruz.
B) Bunu ben de sonradan öğrendim.
C) Onu yakından tanırım.
D) Ankara’da uzaktan akrabalarım var.
E) Olanları çoktan unuttum.
(ÖSS 1989)
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer yön belirteci, tamlayan olduğu İçin adlaşmıştır?
A) Dışarının gürültüsü hepimizi rahatsız etti.
B) Kapının önüne oturmuş, geleni geçeni izliyor.
C)Yukarıya çıkıp arkadaşımla da görüşeyim.
D) Beş yüz metre ileriden sağa döneceksiniz.
E) Çocuğun üstüne kocaman bir battaniye örtmüşler.
(ÖSS 2003)
10. Aşağıdakilerin hangisinde, anlam belirsizliğini gidermek için cümlenin başına bir şahıs zamiri getirmek gerekir?
A) Adana’ya yerleştiklerini duydum.
B) Yeni aldığın elbiseyi çok beğendim.
C) Önerdiğin romanı henüz okuyamadım,
D) Yarışmada birinci olduğuna sevindim.
E) Sınava İstanbul’da girmek istiyorum.
(ÖYS 1991)
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ağır” kelimesinin görevi “Ağır bir hastalık geçirdiğini bilmiyordum.” cümlesindekinden farklıdır?
A) İşler neden bu kadar ağır gidiyor, anlayamıyorum.
B) Ağır ve kirli hava çocuklara daha çok dokunuyormuş,
C) Kapı açılınca etrafa ağır bir koku yayıldı.
D) Suçlarken bile çok ağır sözler kullanmadı.
E) Sağlığı, ağır işlerde çalışmasına engel değil.
(ÖSS 1983)
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde özne adlaşmış bir sıfattır?
A) Hastayı rahatsız etmemek için, odasına girmedik.
B) Bu sınıfın en çalışkanını tanımak isterdim.
C) Yaralı, kazayı bütün ayrıntılarıyla ilgililere anlatmış.
D) iyilikten etkilenmeyecek kişi yoktur. .
E) Bu yılki güzellik yarışmasında jüri, bir Hintliyi birinci seçmiş,
(ÖYS 1991)
Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi
CEVAPLAR
| 1.E | 6. E | 11.A |
| 2.B | 7. D | 12.C |
| 3.C | 8. D | |
| 4.D | 9. A | |
| 5.C | 10.D |
]]>
1. Aşağıdakilerden hangisi bir yazının ilk cümlesi olmaya en uygundur?
A) Yeni öykücüler arasında Türkçeyi bütün güzelliği ile kullananlar var.
B) Başka öykülerini de dergilerde okumuştum ama bunu hepsinden güzel buldum.
C) Bunda, tiplerin çok canlı, öykülerinin otobiyografik olmasının da etkisi var.
D) Bir bakıma, bu son iki kitabı birer dil olayı olarak değerlendirilmelidir.
E) Birçok yeni öykücünün, buna gereğinden fazla önem verdiğini gördük.
(ÖSS 1987)
2. Zamanının çoğunu kasabanın dışındaki kulübesinde geçirir. Yazın bağda, kışın küçük zeytinlikte durup dinlenmeden çalışır. Bir gün bile halinden şikâyetçi olmamıştır.
Bu parçada sözü edilen kişi İle aşağıdakilerden hangisi arasında en çok benzerlik vardır?
A) Kızgın güneşte, yağmur altında eviyle tarlası arasındaki dik yokuşları, kayalık yolları zorlukla aşardı.
B) Pamuk tarlalarında çalışmak üzere yola koyulmuş, bin bir güçlükle Çukurova’ya varmıştı.
C) Kendi yarattığı küçücük dünyasında yaşayan, doğayla içice olmaktan mutluluk duyan çalışkan bir gençti.
D) Çocukluğundan beri şehirlere alışamamış, kendi köyündeki insanlarla bunların yaşama biçimi arasında farklar olduğunu görmüştü.
E) O, bir sur harabesi üzerinde çıkan yabani incir ağacı gibi biraz sıkıntılı ve şekilsiz fakat özgürce büyüyüp gelişiyordu,
(ÖYS 1994)
3. (I) Ortaokul yıllarımda arkadaşlarla dersten çıkar çıkmaz, okulumuzun bulunduğu tepeden İner, güzelim gül bahçeleriyle çevrelenmiş evlerin Önünden geçerek kıyıya koşardık. (II) Dalgalarla oynarken içimizden biri bağırırdı: “Yunuslar geçiyor!” (III) Sonraları hangi denize baksam, böyle bir sürü halinde geçen yunuslar canlanırdı gözlerimde. (IV) Açıklardaki tek bir yunusu fark edip sevinç çığlıkları atanları gördükçe gerçekten çok etkilenirdim. (V) Yıllarca yunusların sürü sürü gözlerimin önünden geçtiğini, zamanın hepimizi, az rastlanan anların son tanıklarına çevirdiğini nasıl anlatabilirdim onlara?
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yakınma söz konusudur?
A) I. B)ll. C) III. D) IV. E)V.
(ÖSS 2005)
4. Aşağıdaki dizelerin hangilerinde yorum söz konusu değildir?
A) Alabildiğine insan kalabalığı vardı
Bir aydınlık geleceğe bakıyordu
B) Bir ılık güz öğlesinde
Şanlı haki urbası üstünde.
C) Koymuştu kılıcını içine kınının
Yürüyordu arasında sevgili halkının
D) İzmir’e girişini Atatürk’ün
Bir kahve duvarındaki resimde gördüm
E) Işıktı sevinçti türküydü
Görseydiniz o resimde Atatürk’ü
(ÖSS 1999)
5. Ailede tüm yükümlülükleri üzerlerine alan, çocuklarını her türlü sorumluluktan uzak tutan anne babalar ………… bireyler yetiştirirler.
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) her bakımdan kendilerine benzeyen
B) işini seven, görevlerinin bilincinde olan
C) bulundukları her ortama kolayca uyum sağlayan
D) karşılaştıkları güçlükleri yenmek İpin her türlü yola başvuran
E) yaşamını biçimlendiremeyen, başkaları tarafından yönetilmeyi bekleyen
(ÖSS 2001)
6. (I) Uykudan önce çocuklara okunacak kitapları onların yaşlarına ve ilgilerine göre seçmek gerekir, (II) Yatak başında, kitapları okurken çocuklarla yapılacak sohbetler, bir bakıma onların çocuksu sırlarını ve duygularını değişik açılardan yansıtır (İli) Bir kitap kahramanının hayranlık uyandıran bir yanı üzerine çocukları konuşturma ya da düşündürme onlarla olan İlişkiyi pekiştirip derinleştirir. (IV) Bunun için de çocuklar, bu sohbet saatlerinin tadına doyamazlar. (V) Daha da ileri giderek denebilir ki yetişkinlik döneminde de uykudan önceki bu saatler özlemle anımsanır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde, kitabın, çocukları tanıma ve onlarla yakınlık kurmadaki işlevinden söz edilmektedir?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III.
D) II. ve IV. E) IV. ve V.
(ÖSS 1999)
7. (I) Bu kitapta anlatılanlar 1940 yılında geçiyor. (II) Yazarının arka kapakta açıkladığına göre bu yapıt, yazmakta olduğu roman dizisinin ilk kitabını oluşturuyor. (III) Kitapta, Çukurova yöresi ve bu yörede yaşayanların birbirleriyle olan ilişkileri ele alınıyor. (IV) Bunlar İçtenlik ve sevecenlikle yoğrulmuş, yalın bir anlatımla sergileniyor. (V) Bu anlatım açık, kısa cümleli bir dille beslendiğinden zevkle ve ilgiyle okunuyor.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde söyleyenin kendi düşüncesine yer verilmiştir?
A) I. ve II. B) l. ve III. C) II. ve IV.
D) III. ve IV E) IV. ve V.
(ÖSS 1993)
8. (I) Haklarında fazla bir şey bilinmeyen hariciyeciler dünyasında gezinmek isteyenler için keyifle okunabilecek bir kitap. (II) Yazar, yirmi beş yılı yurt dışında geçen, otuz yedi yıllık meslek yaşamında edindiği izlenimleri okurlara duyurmak istemiş. (III) Mesleğinin sorunlarını, İyi ve kötü yanlarını dile getirmeye çalışmış. (IV) Çok akıcı bir dili var. (V) Kişilerin belirleyici özelliklerini en ince ayrıntılarına değin, somut bir biçimde yansıtmış.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangileri, söz konusu yazarın üslubuyla ilgilidir?
A) I. ve II. B) l. ve V. C) II. ve III.
D) II. ve IV. E) IV. ve V,
(ÖSS 1999)
9. (I) Sabahları erkenden kalkılır. (II) Yataklar kaldırılır. (III) Topluca kahvaltı edilir. (IV) Ardından kabak çiçeği toplanmaya gidilir. (V) Çiçekler güneş doğmadan önce toplanır. (VI) Yoksa hemen akşamsefaları gibi kaparlar ağızlarını.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi kendisinden önceki cümlede bildirilen işin nedenini açıklamaktadır?
A) II. B)lll. C)IV. D)V E) VI.
(ÖYS 1993)
10. Televizyonlarda çocuklara yönelik, şiddet içeren çeşitli diziler ve çizgi filmlerle ilgili olarak aşağıda verilen cümlelerden hangisi, ötekilerden farklı bir görüşü dile getirmektedir?
A) Ölme, öldürme, zarar verme kavramları; iyilik, dostluk, hoşgörü, zarar vermeme kavramlarıyla iç içe girdiğinden daha da tehlikeli oluyor.
B) Şiddet, her tür çatışmanın çözümü için kabul gören bir yol olunca, şiddet toplumunun tohumları ekiliyor.
C) Şiddet, yaşamdan alınan olayların içinde, abartılmış biçimde sunulduğundan çocuklar bunun gerçekdışılığının ayrımına varıyor.
D) Çocuk, sık tekrarlanan şiddet görüntülerinin etkisi altında kalarak çocukluğun saf dünyasını yitiriyor.
E) Programlarda genellikle, barışı ve güzelliği korumanın yolu şiddetten geçtiği için, çocuklar gereksiz yere şiddete yönlendiriliyor.
(ÖSS 1998)
11. Onun, çağının sorumluluğunu üstlenme, tanığı olma gibi, aydın sanatçıya özgü tutum ve davranışları yazın, düşün ve kültür coğrafyamızda bir meşale gibi ışıyacaktır.
Bu cümlede geçen “bir meşale gibi ışıyacaktır” sözünün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümlenin anlamı değişmez?
A) yol gösterici, aydınlatıcı olacaktır
B) kuşaktan kuşağa geçecektir
C) gelecek kuşaklarca da hatırlanacaktır
D) çarpıklıkların, bozuklukların düzeltilmesini sağlayacaktır
E) yaşananları gözler önüne serecektir
(ÖSS 1996)
12. (I) Eleştirmenler, şiirlerinin kolay kolay anlaşılmayan, kapalı bir yapısı olduğunu söyler. (II) Oysa onun yaşam serüvenini bir ölçüde biliyorsanız o şiirler, sizin için hiç de kapalı bir nitelik taşımaz, (III) Onlarda toplumsal baskılar altında ezilen insanların, sıkıntılarını, bilinçaltı dünyalarını bütün yönleriyle bulabilirsiniz. (IV) Bunları yansıtan imgeler, yoğun anlamlar içerir. (V) Bu durum, şiirlerini her okuyuşunuzda onların başka bir yanının ayrımına varmanızı sağlar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden “şiirlerinde, şairin yaşantısından izler bulunduğu” anlaşılmaktadır?
A) I. B) II. C)lll. D) IV E) V.
(ÖSS 2002)
13. Kültürel yaşamında ilerleme görülmeyen bir toplumun dilindeki gelişme de durur.
Aşağıda ki I erden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Dildeki gelişmeler yavaş yavaş ve belirli kurallar çerçevesinde olur.
B) Bir dilin söz dağarcığı, başka bir dilin söz dağarcığımdan farklıdır.
C) Toplumsal gelişmeyle dildeki gelişme arasında sıkı bir ilişki vardır.
D) Gelişmiş toplumların dilleri, gelişmemiş toplumların dillerini etkiler.
E) Toplumsal yapıyı oluşturan kurumlardan biri de dildir.
(ÖSS 1991)
14. Resim sanatı, para getirmeye başladığı günden beri bir ticaret konusudur. Yapıtların dağıtılması ve satılması işini, bu işle hiç ilgisi olmayan kişiler ellerinde tutarlar. Onlar için en büyük yapıt, …….yapıttır.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) en çok para getiren
B) gösterişli olan
C) herkesçe çok beğenilen
D) klasik bir yapıda olan
E) ünlü bir ressamın elinden çıkan
(ÖYS 1995)
15. “Söz dağarcığımızı zenginleştirmenin bir yolu da sözcüklerden sözcük türetmektir.” cümlesinin, anlamca yerini tutabilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dilimizin zenginliğini, bileştirme yolundan yararlanarak sağlayabiliriz.
B) Dilin anlatım gücünü, sözcüklere yeni anlamlar yükleyerek geliştirebiliriz.
C)Halk ağzından derlemelerle dilimizin söz varlığını zenginleştirebiliriz.
D) Eski yapıtlardan yapılan taramalarla kimi sözcüklerin dile yeniden girmesini sağlayarak sözcük sayısını çoğaltabiliriz.
E) Dilimizdeki sözcüklerin sayısını artırmak için, kök ya da gövdelerden eklerle yeni sözcükler yapabiliriz.
(ÖSS 1982)
CEVAPLAR
| 1.A | 6.C | 11.A |
| 2.C | 7.E | 12.B |
| 3.E | 8.E | 13.C |
| 4.D | 9.E | 14.A |
| 5.E | 10.C | 15.E |
]]>
1. “Dostumuz bizi her nedense hatırlamışlar.” cümlesinde “-ler” eki anlatıma aşağıdakilerden hangisini katmaktadır?
A) saygı B) sitem C) üzüntü
D) küçümseme E) sevgi
(ÜSS 1978)
2. Bir yazıda sözcükler özenle seçilerek kullanılmalı; yazı, özlü ve düşünsel yönden zengin olmalı, yeniden okunmaya değer nitelikler taşımalı; aksi halde yarın yaşarlığını koruyamaz.
Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en yakındır?
A) İçeriğinin gerektirdiği biçimsel özellikleri taşıyan bir yazının yarınlara kalma olasılığı fazladır.
B) Bir yazının değerini, niçin yazıldığı değil, nasıl yazıldığı belirler.
C) Bir yazının gelecekte varlığını sürdürebilmesi, biçim ve içerik bakımından güçlü olmasına bağlıdır,
D) Üzerinde titizlikle durulan ayrıntıların anlaşılır, işlevsel ve nitelikli olması bir yazıya gerçek değerini kazandırır.
E) Bir yazarın başarısı, geleceğe yönelik yargıları yoğun bir anlatımla sunmasıyla Ölçülür.
(ÖYS 1996)
3. Her ressam, aynı doğa parçasını tuvaline farklı biçimlerde yansıtır
Bu cümlenin sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olmaz?
A) Doğa, her sanatçı için değişmez bir konu alanıdır
B) Çünkü olaylara, durumlara bakış açısı sanatçıdan sanatçıya değişir
C) Bu, aynı zamanda biçemle ilgili bir durumdur
D) Bunda sanatçının doğayı algılama biçiminin etkisi vardır
E) Bunu, yaratıcılığın bir gereği sayabiliriz
(ÖSS 2005)
4. Her şeyi bütün yönleriyle açıkça ortaya koyma, büyük sanatçılara özgü bir tutum olamaz çünkü düş gücüne bir şey bırakılmadığı zaman okurun dünyası sınırlanır, bu da onun sıkılmasına yol açar.
Bu cümlede sanatçıyla ilgili olarak anlatılmak İstenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Değişik yeteneklere sahip olmalıdır.
B) Farklı yorumlara açık ürünler ortaya koymalıdır.
C) Yapıtlarıyla, insanı değiştirmeye yönelmelidir.
D) Okuru duygulandırma amacı gütmelidir.
E) Söylemini okurların düzeyine göre belirlemelidir.
(ÖSS 2007)
5. “Kıyıya dikine inen bu sokak gül kokuyor, hanımeli kokuyordu; ama insan kokmuyordu.”
Cümlesindeki “insan kokmamak” sözü, gerçek anlamının dışında kullanılmıştır. Benzer bir kullanım, aşağıdaki cümlelerin hangisinde görülmektedir?
A) Denizin yarattığı bu güzelliklerde göz nuru yoktu.
B) Yalılarda oturanların inceli kalınlı seslerini İşitiyorduk.
C) Deniz küçük dalgalıydı, kıyılar sebze artıklarıyla doluydu.
D) Kıyı boyunca yürürken resimden, müzikten konuştuk.
E) Gezintiden dönenlerin neşelerine diyecek yoktu.
(ÖSS 1985)
6. (I) Üç adasıyla Malta, Sicilya’nın güneyinde, Akdeniz’in ortasında, (II) Malta’nın üç adasından biri olan Gozo, İlginç kayalıkları, mağaraları ile birçok doğal güzelliğe sahip. (III) Adada ağaç olmadığı ve tarih boyunca dışarıdan getirildiği için, evlerin neredeyse tamamı taştan yapılmış. (IV) Zengin kireçtaşı yatakları burada taş işçiliğinin gelişmesinin en önemli nedeni. (V) Her köyün, kusursuz işçiliğe sahip kiliseleri, mimaride taşa mahkûm olmanın yansıması olarak yorumlanabilir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde olumlu bir durum olumsuz bir ifadeyle anlatılmaktadır?
A) I. B) ll. O) III. D) IV. E) V.
(ÖSS 2001)
7. I.Başarılı eleştirmen, yazarın anlatım pürüzlerini ele alır, anlatımla anlatılanlar arasındaki ilişkiyi kurar, geri kalanın yazarın işi olduğunu bilir.
II. Eleştirmenler, dost oldukları yazarların yapıtlarını değerlendirirken nesnellik süzgecini iki kez kullanmalıdırlar.
III. Eleştirmenden, yazarın yaşamı üzerinde durması değil, yapıtlarına yeni yorumlar getirmesi beklenir,
IV. Eleştirmen yorum ve değerlendirmeleriyle yazarları yönlendirici olmalıdır.
V. Eleştirmenin sorumluluğu, yazarın değil, yapıtın bilinmeyen yönlerini bulup ortaya koymaktır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II. B) II. ve III. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
(ÖSS 2007)
8. (I) Günümüzden otuz yıl önce yayımlanan bu romanı yazar yeniden gözden geçirmiş. (II) İlk baskısını çok aradım. (III) En sonunda bulabildim. (IV) Bunu ikinci baskısıyla karşılaştırdım. (V) Yazar, bazı düzeltmeler yapmak bazı fazlalıkları çıkarıp atmakla çok iyi etmiş,
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yorum söz konusudur?
A)I. B) II. C)lll. D) IV. E) V.
(ÖYS 1996)
9. I. Yapıtlarını sık sık okuduğumuz bir şairin dilini, sözcüklere yüklediği yeni anlamlan çabuk kavrayabiliriz.
II. Kendilerinden önceki şairlerden etkilenmeyenler, sürekli biçim ve içerik arayışı içinde olan şairlerdir.
II. Kimi şairler zaman geçtikçe şiirlerinde, hep aynı düşüncelere ve hayallere yer verirler.
IV Sürekli aynı düşünceyi işleyen şairlerin şiirlerini anlamak daha kolaydır.
V. Bir süre sonra özgünlüklerini yitirerek kalıplaşan şairler de vardır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II.
B) II. ve III.
C) II. ve IV
D) III. ve V.
E) IV ve V
(ÖSS 2002)
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eşitlik kavramı söz konusudur?
A) Elmayı ortasından İkiye bölüp yansını ona uzattı.
B) Ne o ne bu, ikisinin ortasını bulmaya çalış.
C) Ortada bir masa, masanın iki yanında da sandalyeler vardı.
D) İşin ortasında bıraktı, çekip başka yere gitti.
E) Kahvenin şekeri mümkünse orta olsun.
(ÖSS 1987)
11. Yıllar önce okuduğumuz bir kitabı ikinci kez okuduğumuzda kitap aynı kitaptır ama ondan aldığımız tat eskisinden daha fazladır,
Aşağıdakilerden hangisi anlam bakımından bu cümleye en yakındır?
A) Bir kitapta anlatılanlar zamanla değişik anlamlar kazanır.
B) Bir kitabın okuyucusuna vereceği haz, sonraki okunuşunda biraz daha artar.
C)Bir kitabın her okunuşta aynı zevki vermesi onun değerini gösterir.
D) Bir kitabın anlaşılabilmesi için birkaç kez okunması gerekir.
E) Okuyucunun bir kitaptan aldığı tat, onu okuyuş biçimine göre değişir.
(ÖYS 1992)
12. “Onun bir de ‘Hint Filozofları’ adlı eseri vardı. Bana ilkin Hindistan penceresini o kitap açmıştı.”
Aşağıdakilerden hangisi, anlamca, ikinci cümlenin yerini tutar?
A) Bana Hindistan’ı ilkin, o kitap sevdirmişti.
B) O kitabı okuyuncaya dek, Hindistan üzerine bir şey bilmemenin ezikliğini duyuyordum.
C) O kitaptan Hindistan üzerine bir şeyler öğrenmiştim; ancak bu bilgim yetersizdi.
D) Hindistan’ı o kitapla tanımaya başlamıştım.
E) O kitap, Hindistan’ı tümüyle değil, bir bölümüyle tanıtıyordu.
(ÖSS 1984)
13. (I)” Edebiyatın temel öğesi nedir?” sorusuna verilen cevaplar bir noktada birleşmektedir. (II) Edebiyat yapıtının en önemli aracı, yapıtaşı dildir, (III) Ama dil. bir edebiyat yapıtının değerini tek başına belirlemez; ancak kurgusu ve konunun işleniş biçimiyle birlikte bir ölçüt olabilir. (IV) Bir yapıtı, yalnız dil açısından yüceltmek ya da onun değersiz olduğunu belirtmek yerine onu bütün öğeleriyle birlikte ele almak, değerlendirmek gerekir
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) l. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV.
D) II. ve IV. E) III. ve IV.
(ÖSS 1992)
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, önerinin gerekçesi de açıklanmıştır?
A) Daha az konuşup daha çok iş yapın.
B) Başarının bir parçası olun, eleştirmeni değil.
C) Sabır bir erdemdir, sakın ondan vazgeçmeyin.
D) Çabalarla amaçları birbirine karıştırmayın,
E) Başkalarını eleştirdiğiniz kadar kendinizi de eleştirin.
(ÖSS 1999)
15. Bence otobiyografik bir eser, hiçbir zaman edebi bir eser niteliği taşımaz; çünkü edebi bir eser, yaratıcılık gerektirir, buluş gücü gerektirir.
Bu cümleden aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Bir kişinin gerçek yaşamıyla sınırlı kalan bir yapıt edebiyat değeri taşımaz.
B) Yaşanılanları olduğu gibi yansıtma, edebi eserin yapısıyla bağdaşmaz.
C) Kendi yaşamını anlatan yazarların yapıtlarında yaratıcılık bulunmaz.
D) Bir yapıtın edebi değer taşıması, yazarının ortaya koyduğu sanatsal buluşlara bağlıdır.
E) Gerçek yaşamdaki kişileri anlatma, giderek yazarların yaratıcılığını sınırlar.
(ÖYS 1997)
CEVAPLAR
| 1.B | 6.E | 11.B |
| 2.C | 7.D | 12.D |
| 3.A | 8.E | 13.E |
| 4.B | 9.D | 14.C |
| 5.A | 10.A | 15.E |
]]>
1. “(I) Bana göre şiir, özünü halk kültüründen almalı. (II) Halk kültürü tükenmez bir hazinedir. (III) Halk ne söyleyecekse doğrudan söyler. (IV) Dolambaçlı yollara sapmaz. (V) Halkımız acı sözlerden tatlı sözler üretir. (VI) Çirkinliklerden güzellik yaratır.”
Parçada, anlamca birbirine en yakın olan iki cümle hangisidir?
A) l ,ll B)II,III C) III, IV
D) IV , V E) V, VI
(ÖSS 1985)
2. (I) Bir öykü ustası olarak girdi edebiyat dünyasına. (II) Öykülerinde de romanlarında da hiçbir zaman kolaya kaçmadı. (III) Bunda, sanata duyduğu sorumluluk kadar okuruna duyduğu saygının da payı vardır. (IV) Yapıtlarının hepsinde sanatsal ve kültürel gelişmeyi besleyici öğeler, ayrıca okuru, düşünmeye yönelten özgür önermeler görülür. (V) Bu usta, biçimsel yeniliklere açılmaktan hoşlanır ve bunları dener. (VI) Basmakalıp reçetelerden, alışılmış neden sonuç ilişkileriyle oluşturulan yapay anlatımlardan kaçınır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, II. cümledeki davranışın nedeni açıklanmaktadır?
A) I. B)III. C)|V. D)V E) VI.
(ÖSS 2002)
3. (I) Öykücülüğümüzün bugün belirli bir çizgiye ulaştığını ve o çizgide seyrettiğini söylemek oldukça güç. (II) Hatta bazı dönemlerde geçmişteki düzeyini bile koruduğu söylenemez, (III) Günümüzün genç öykücüleri eski öykü örneklerini ya hiç okumuyorlar ya da yarım yamalak tanıyorlar, (IV) Bu yüzden, geçmişle kan bağı taşımayan, yaratıcılıktan yoksun, son derece yetersiz ürünlerle karşılaşıyoruz. (V) Bu durum, ister istemez, okurlarda öyküye karşı ilgisizlik ve küçümseme yaratıyor.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisindeki eleştiri, öykücülerin yazdıklarına yöneliktir?
A) I. B) ll. C)lll. D) IV. E) V
(ÖSS 1999)
4. Aşağıdaki atasözlerinden hangisi, anlamca birlikte verilen tutum ya da davranışla uyuşmaz?
A) Her işte bir hayır vardır. – İyimser olma
B) Gül dikensiz, sefa cefasız olmaz. – Sıkıntılara katlanma
C) Sağlık istersen çok yeme, saygı istersen çok deme.- lçülü davranma
D) Boş fıçı çok tangırdar. – Bilgiçlik taslama
E) Bin tasa bir borç ödemez. – Kuşku duyma
(ÖYS 1997)
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yakınma” anlamı vardır?
A) Sınav sonuçları yarın açıklanır mı ki?
B) Bunu alsam beğenir mi ki?
C) Söylesem de beni dinlemez ki!
D) Bu olay onu o kadar üzdü ki…
E) Bu saatten sonra gelir mi ki?
(ÖSS 1995)
6. “Atatürk, Birinci İnönü Savaşı’ndan sonra, Namık Kemal’in,
Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini
dizelerini (mısralarını) değiştirerek şöyle demiştir: Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” Bu iki söyleyiş arasında nasıl bir anlam farkı vardır?
A) bezginlik-canlılık
B) kuşku – kesinlik
C) umutsuzluk – güven
D) inançsızlık-inanç
E) çekingenlik-ataklık
(ÖSS 1983)
7. O, okurların yazarları seçtiği gibi, yazarların da okurları seçebileceğine inanan bir sanatçıdır.
Aşağıdakilerden hangisi anlam bakımından bu cümlede sözü edilen sanatçının görüşüne en yakındır?
A) Okurlar en tanınmış yazarları okumayı, yazarlar da okurların ilgisini çekecek şeyler yazmayı isterler.
B) Kimi okurlar belirli yazarların belirli yapıtlarını seçerler, kimi yazarlar da geniş kitlelere seslenmeyi amaçlarlar.
C) Okurlar kendi düşüncülerine uygun olan yazarları yeğlerler; yazarlar da kendi istedikleri nitelikleri taşıyan okurlara seslenirler.
D)Okurlar üstün nitelikli yapıtlardan hoşlanırlar; yazarlarda okuyucunun düzeyini yükseltmeye çalışırlar.
E) Okurların bir bölümü yeni tanınmaya başlamış yazarlara ilgi duyarlar; yazarların bir bölümü de Çalışmalarını okuyucuların beklentilerine göre yönlendirirler.
(ÖYS 1992)
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öznel bir değerlendirme söz konusudur?
A) Romanda anlatılanlar Kurtuluş Savaşı yıllarında geçiyor.
B) Öyküdeki kişilerin dördü kadın, üçü erkektir.
C) Romanın sonunda kahramanların hepsi ölüyor.
D) Kitaptaki ilk öykünün konusu köy yaşamıdır.
E) Öykülerin anlatımında bir kuruluk, bir tekdüzelik görülüyor.
(ÖSS 1991)
9. (I) Kırk beş yıl boyunca birçok dergide, gazetede çeşitli kitaplarla ilgili değerlendirme yazıları yazdım. (II) Kendimi bir kitap eleştirmeni olarak görseydim, üstünde durup düşünülmüş, tutarlı ve kalıplaşmış bir yaklaşımla, belirgin bir yöntemle yönelirdim kitaplara.(III) Ama böyle bir arayışa girmedim. (V) Yazarlıkla ilgili her alanda olduğu gibi eleştiri alanında da kendi Ölçütlerime bağlı kaldım. Yazarlığımın temelinde hep bağımsızlık, kural tanımazlık, özgürlük yatıyor. (VI) Yıllar sonra dönün arkama baktığımda bunu açık açık görüyorum.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde sanatçı, yazma işinde seçtiği yolu en kapsamlı biçimde belirtmiştir?
A) II. B)lll. C)IV. D)V E) VI,
(ÖSS 2004)
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisi öznel bir yargıdır?
A) Yunus Emre’nin bu şiirinde “bulut’un gizli gizli ağlamasından söz edilerek buluta insan niteliği verilmektedir.
B) Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bu şiirlerinde doğadaki nesnelerin özellikleri insanlar ipin kullanılmıştır.
C) Faruk Nafiz Çamlıbel’in, “Han Duvarlarında birçok kez kişileştirmeye başvurduğu görülmektedir.
D) Ahmet Haşim’in “Sonbahar” şiirindeki kişileştirme de çok ilgi çekicidir.
E) Behçet Necatigil’in bu dizelerinde sokaklar için, “gülümseyen” sözcüğü kullanılarak kişileştirme yapılmıştır,
(ÖSS 1995)
11. “Çocukların, susuzluktan dudakları çatlamıştı.” cümlesindeki neden-sonuç ilişkisi aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Çok çalışıp yoksulluktan kurtulmuştu.
B) Geçirdiği hastalıktan hiçbir İz kalmamıştı.
C) Şiddetli soğuklardan elleri ince ince yarılmıştı.
D) O korkulu olaydan güzel bir öykü çıkarmıştı.
E) Öfkesinden ortalığı altüst etmişti.
(ÖSS 1984)
12. (I) Bu kitabın dört bölümü, aslında birer uzun makale olarak düşünülmüş, (II) Dördü de ayrı ayrı temaları işliyor. (III) Bu temalar: Osmanlı Türk müziğinin öğretimi, İcra üslubu, makamları ve bunları kuşaktan kuşağa aktarma yöntemleri… (IV) Yani Türk müziğinin belirleyici özellikleri…(V) Bütün bunlarla, geleneksel Osmanlı Türk müziğinin çeşitli yönlerine ışık tutuluyor ve onun belirgin nitelikleri ortaya konuyor,
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi sözü edilen kitabın içeriğiyle ilgili değildir?
A) I. B) ll. C)lll. D) IV. E) V.
(ÖSS 1996)
13. Ne yaşanan her olay öyküye dönüştürülebiliyor ne de öyküye özgü kurallar, her zaman gerçeği aynen anlatmaya uygun düşüyor. Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye en yakın anlamdadır?
A) Öyküde ne yaşanmış olaylar anlatılabilir ne de gerçekler yansıtılabilir.
B) Her olayı öyküleştirmek doğru olmaz; her öykünün kendine özgü bir yapısı vardır.
C) Yaşanmamış olaylardan öykü çıkarılamaz; yaşanmış olaylar da öykünün sınırların] aşar.
D) Yaşanan olaylar çok etkileyicidir; olaylar öyküleştirilirken canlılığını ve etkileyiciliğini yitirir.
E) Baştan geçen her olaydan öykü çıkarılamaz; öykünün yapısı olup biteni olduğu gibi yansıtmaya izin vermez,
(ÖYS 1994)
14. 1950’lerde edebiyatımızda görülen köye yöneliş hareketi, köy kökenli ya da köyü yakından tanıyan yazarların birbiri ardına ürün vermeleriyle yaygınlaşıp gelişmiştir.
Düşüncenin akışına göre bu cümleden sonra aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Köylü ve köy sorunları, edebiyatımızın temel konularından biri olmuştur.
B) Köy gerçeğini değişik boyutlarıyla yansıtan bu ürünler, günümüz Türk edebiyatının seçkin örnekleri arasında yer alır.
C)Bu iki sanatçımızı köy edebiyatının dar kalıpları içinde düşünmemek gerekir.
D) Bu hareketi benimseyen sanatçılar, köye ve köylüye yeni bir bakış açısıyla yaklaşmışlardır.
E) Bu yazarlar, köyün ve köylünün sorunlarını başarılı bir biçimde okurlara yansıtmışlardır.
(ÖSS 1995)
15. “Teknolojik uygarlığın başlıca Özelliği bilime dayanması, bilimle beslenmek zorunda olmasıdır.” cümlesini, anlam değişikliği yapmadan, olumsuz biçimde yeniden söylemek gerekse, aşağıdakilerden hangisi en uygun olur?
A) Teknolojik uygarlığın bilime dayanmasını, bilimle beslenmesini istemeyen yoktur.
B) Teknolojik uygarlığın bilime dayanmaması, bilimle beslenmemesi düşünülemez.
C) Teknolojik uygarlığın başlıca Özelliği ne bilime dayanması ne de bilimle beslenmesidir.
D) Bilime dayanma ve bilimle beslenmenin teknolojik uygarlığa katkıda bulunduğu bilinmeyebilir.
E) Teknolojik uygarlığın bilime dayanması, bilimle beslenmesi başlıca özelliği olmayabilir.
(ÖSS 1982)
CEVAPLAR
| 1.C | 6.C | 11.C |
| 2.B | 7.C | 12.A |
| 3.D | 8.E | 13.E |
| 4.E | 9.D | 14.C |
| 5.C | 10.D | 15.B |
]]>