Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
cinas – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Sun, 04 Apr 2021 18:37:01 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png cinas – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 Edebi Sanatlar (Özellikler ve Örnekler) https://dersimizedebiyat.org/edebi-sanatlar-ozellikler-ve-ornekler.html Tue, 25 Feb 2014 21:20:34 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5234 Edebi Sanatlar (Özellikler ve Örnekler)

Sözün gerçek anlamı dışında daha zengin anlamlarla kullanılması demek olan mecaz,  söz sanatlarının kaynağıdır.

Başlıca söz sanatları:

I- Benzetme (Teşbih):

Anlam ya da biçimce ilişkili iki kavramdan,  niteliği zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir. Tam bir benzetmede dört unsur vardır: Benzeyen,  kendisine benzetilen,  benzetme edatı,  benzetme yönü.

Ör/

Taş               gibi             sert            ekmek.

kendisine     benzetme      benzetme      benzeyen

benzetilen       edatı              yönü

 

Cennet        kadar      güzel      vatanımız    var.

Kendisine   benzetme  benzetme   benzeyen      benzeyen       edatı          yönü

 

Ağabeyi        kadar      akıllıydı        Ahmet.

kendisine      benzetme    benzetme      benzeyen

benzetilen       edatı              yönü

Benzetmenin temel öğeleriyle (benzetilen ve benzeyen) yapılan benzetmeye “Teşbih-i Beliğ (Güzel Benzetme)” denir.

Ör/

Aslan             askerlerimiz        geçiyor.

kendisine            benzeyen

benzetilen

Kömür        gözleriyle       uzaktan       bakıyordu.

kendisine      benzeyen

benzetilen

 

Fark etmez anne toprak ölüm maceramızı.

Gördüm denizdekileri bin başlı ejderi.

Nazlı vücudu bir kucak ot bir yığın kemik.

II- İstiare (İğretileme):

Bir sözcüğün benzetme amacıyla başka bir söz yerine kullanılmasıdır. Diğer bir deyişle benzetmenin temel öğelerinden yalnızca biriyle yapılan söz sanatıdır. İkiye ayrılır:

a- Açık istiare:

Benzetme unsurlarından sadece “Kendisine benzetilenle” yapılır.

Ör/

İki kapılı bir handa

Gidiyorum gündüz gece

 

Sen o yılanın sözlerine bakma.

Bir cennette yaşıyoruz farkında değiliz.

Sabahtan uğradım ben o fidana.

Yedi tepeli şehrimde bıraktım gonca gülümü.

(Benzeyen “sevgili” yok. Kendisine benzetilen “gonca gül” var.)

Şu beşikte yatan meleğe bakınız.

(Benzeyen “bebek” yok. Kendisine benzetilen “melek” var.)

b- Kapalı istiare:

Benzetme unsurlarından “Benzeyenle” yapılan istiaredir.

Ör/

Yanan alnım duvarda,  sönen gözlerim camda

Rüzgâr,  yüzümü kesiyor.

Ay,  ağaç dalları arasından yere damlıyordu.

Can,  kafeste durmaz,  uçar.

A kara kız kara kız

Saçlarını tara kız

Gönlüm uçtu yuvadan

Perçeminde ara kız

(Benzeyen “gönül” var. K.Benzetilen “kuş” yok.)

Tekerlek yollara bir şeyler anlatıyor.

(Benzeyen “tekerlek” var. K.Benzetilen “insan” yok.)

Ufukta günün boynu büküldü.

(Benzeyen “güneş” var. K.Benzetilen “insan” yok.)

 Not: Kişileştirme sanatının olduğu her yerde “Kapalı istiare” vardır.

III- Mecaz-ı Mürsel:

Benzetme amacı güdülmeksizin bir sözcüğün başka bir söz yerine kullanılmasıdır.

Ör/

Kan tükürsün adını candan anan dudaklar

Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun.

Halit Ziya’yı okudun mu?

Güçlü kalemlerimizden birisi de Akif’tir.

Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor!

Sivas mandayı kabul etmedi.(Kongre üyeleri)

IV- Tevriye:

Bir sözün iki anlama gelecek şekilde fakat daha çok uzak anlamının kastedilerek kullanılmasıdır. Bu anlamların ikisi de gerçektir. Bu yönüyle kinayeden ayrılır; çünkü kinayede mecaz anlam çağrıştırılır.

 

Ör/

Bu kadar letafet çünkü sende var

Beyaz gerdanında bir de ben gerek

Ben:  1.Tendeki ben,  benek.  2.Birinci tekil kişi.

 

Ör/

Ulusun,  korkma nasıl böyle bir imanı boğar

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar

Ulusun: 1.Yücesin,  asilsin.  2. Köpek gibi ses çıkarsın.

 

Tahir Efendi bana kelp demiş

İltifatı bu sözde zahirdir

Maliki mezhebim benim zira

İtikadımca kelp tahirdir.

 

Tahir:  1. İsim  2. Temiz

 

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül.

 

Eller:  1. Organ adı  2. Yabancılar.

Kanmadık gayş eden bu maviliğe.(Y.Kemal)

Kanmadık:  1. Aldanmadık  2. Doymadık.

 

V- Kişileştirme (Teşhis ve İntak):

İnsan dışındaki varlıkların insan kişiliğinde gösterilmesi (Teşhis) ve konuşturulması (İntak) sanatıdır.

 

Ör/

Çatma,  kurban olayım çehreni ey nazlı hilal.

Salkım söğütler yıkıyordu suda saçlarını.

 

Tilki,  kargaya: “Sesinizin çok güzel olduğunu söylüyorlar.” dedi.

Sustukça,  sema kalbime hicranı fısıldar.

Bulutlar gözyaşı döktüler.

Menekşeler külahını kaldırır.

Not: Her intak aynı zamanda bir teşhistir.

VI- Abartma (mübalağa):

Bir durumu olduğundan çok büyük ya da çok küçük gösterme sanatıdır.

Ör/

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda.

 

Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.

Gözüm yaşı değirmenler yürütür.

 

Sekizimiz odun çeker

Dokuzumuz ateş yakar

Kaz kaldırmış başın bakar

Kırk gün oldu kaynatırım kaynamaz.

Kaygusuz Abdal

 

Alem,  sele gitti gözüm yaşımdan. (K.oğlan)

Kibrit kutusu gibi bir evimiz var.

VII- Kinaye:

Bir sözü hem gerçek hem de mecaz anlamıyla birlikte kullanmaktır.

 

Ör/

Şu karşıma göğüs geren

Taş bağırlı dağlar mısın?

Bulamadım dünyada gönüle mekân

Nerede bir gül bitse etrafı diken

Odamın her zaman kapısı açıktır

Bu memlekette de sabah olacak Haluk

 

VIII- Tezat (Zıtlık,  Çelişim):

Anlamca birbirine karşıt olan durumların,  fikirlerin bir arada kullanılmasıdır.

 

Ör/

Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.

Karlar altında bir ilkbaharım
ben.

 

Ne efsunkâr imişsin ey didar-ı hürriyet

Esir-i aşkın olduk,  gerçi kurtulduk esaretten.

 

Neden böyle düşman görünürsünüz

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar

Cahit S. Tarancı

 

Bir ustaya olsam çırak

Bir olurdu yakın ırak

 

Ağlarsam ağladın,  gülersem güldün. (A.Veysel)

IX- Hüsn-i Talil:

Bir şeyin meydana gelişini,  kendi sebebi dışında daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır.

 

Ör/

Hurşide baksa halkın gözleri dolagelir

Zira görünce hatıra ol mehlika gelir.

 

Sen gelip geçesin diye ey yar,

Ağaçlar yapraklarını yoluna sermiş.

 

Köyün girişinde karşılamak için beni,

Dizilmiş sıra sıra köyün tüm selvileri.

 

Güzel şeyler düşünelim diye

Yemyeşil oluvermiş ağaçlar

Ateşte kızaran bir gül arar da

Gezer bağdan bağa Çoban Çeşmesi

 

Renk aldı özge ateşimizden şerab ü gül

Peymane söylesün bunu gülzâr söylesün

X- Tecahül-i Arif:

Bilinen bir şeyi,  anlam inceliği oluşturmak için bilmiyor görünme sanatıdır.

Ör/

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?

 

O çay ağır akar,  yorgun mu bilmem

Mehtabı hasta mı solgun mu bilmem.

 

Su insanı boğar ateş yakarmış

Geç fark ettim taşın sert olduğunu

 

Yılın ilk karı yağdı

İyice kılsaldı günler

Ölülerimiz üşür mü ki?

 

XI- Tekrir:

Bir sözcüğün tekrarıyla anlamın ve anlatımın güçlendirilmesidir.

 

Ör/

Beni bende demen,  bende değilim.

Bir ben vardır benden içeri.

 

Kimse yetişmemiş kimseye

Kimse kimseyi anlayamaz

Kimse kimseyi eğitmemiş.

 

Dedim inci nedir dedi dişimdir

Dedim kalem nedir dedi kaşımdır

Dedim on beş nedir dedi yaşımdır

Dedim daha var mı dedi ki yok yok

 

 

Hepsi gider,  bu kubbede kalacak

Âşık sesi,  şâir sesi,  er sesi

Bizi bundan sonra sarıp alacak

Tanrı sesi,  sanat sesi,  yâr sesi

 

XII- Cinas:

Yazılışları aynı anlamları farklı sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır.

 

Ör/

Kuleden

Ses geliyor kuleden

O kaş,  o göz değil mi?

Beni sana kul eden

 

Dünyasına dünyasına

Aldırma sen dünyasına

Dünya benim diyenin

Dün gittik dün yasına

 

Kalem böyle çalınmıştır yazıma

Yazım kışıma uymaz,  kışım yazıma

 

Kısmetindir gezdiren yer yerseni

Arşa çıksan akıbet yer yer seni

 

XIII- Tenasüp (Uygunluk):

Anlam bakımından birbirine uygun ve birbiriyle ilişkili olan kelimeleri bir arada kullanma sanatıdır.

 

Ör/

Bülbüllerin ister seni ey gonce-dehen gel

Gül gittiğini anmayalım gülşene sen gel

 

Kılıçlamızraklatoplatüfekle

Başımız bir kere eğilmemiştir.

 

Yine bahar geldi,  bülbül sesinden

Sada verip seslendi mi yaylalar

Çevre yanın lale sümbül bürümüş

Gelin olup süslendi mi yaylalar

 

Deli eder insanı bu dünya

Bu gece,  bu yıldızlar,  bu koku

Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaçlar

 

XIV- Terdid:

Sözü beklenmedik bir sonla bitirmektir.

 

Ör/

Başın mı ağrıyor

Bir çeyreğe iki aspirin

Dişin mi ağrıyor

Çek kurtul

Verem misin

Onun da çaresi var

Ölür gidersin.

 

XV- Telmih (Hatırlatma):

Bir kelimeyle geçmişteki bir olayı,  şahıs veya meşhur bir eseri hatırlatma sanatıdır.

 

Ör/

Daha dün neşe verirken yâdı

Gömelim ağlayarak kalbimize

Şimdi hicran dolu sadabad’ı

Onu son matem unutturdu bize.

 

Mecnun oluruz lezzet-i iksir ile nâgâh

Nâgâh açılır sırrına aşkın nice bin râh

 

Sultan Süleyman’a kalmayan dünya

Bu dağlar yerinden ayrılır bir gün

(Hz. Süleyman hatırlatılır)

 

Gökyüzünde İsa ile

Tur Dağında Musa ile

Elindeki asa ile

Çağırayım Mevla’m seni

Hz.     İsa’nın göğe yükselişi.Hz.     Musa’nın Tur’da Allah’la konuşması ve asa ile gösterdiği mucizeler.

XVI- Tariz (Dokundurma):

Bir kişiyi,  olayı ya da durumu alaylı yoldan,  iğneleyici dille eleştirme sanatıdır. Bir sözün taşıdığı anlamın tam tersini kastetmektir. Çirkin birinin güzelliğinden,  cimri birinin cömert-liğinden söz etmek gibi.

Ör/

Yiyin efendiler yiyin bu han-ı yağma sizin

Doyuncaya,  tıksırıncaya,  patlayıncaya kadar yiyin.

Bu ne kudret ki elifbayı okur ezberden. (Bravo bu kadar basit bir şeyi okuyabiliyorsun)

 

Kitapları sandıkta sakladığına bakılırsa okumayı seven bir insansın. (okumayı sevmeyen

O kadar akıllıdır ki sorma gitsin.

Yazısı o kadar güzel ki,  üç kişi zorlukla okuduk.

Her nere gidersen eyle talanı

 

Öyle yap ki ağlatasın güleni

Bir saatte söyle yüz bin yalanı

El bir doğru söz söylese inanma

 

XVII- Leff-ü Neşr (Söz Simetrisi):

Birinci dizede söylenen sözlerle ilgili olarak ikinci dizede bazı sözlerin bir sıra gözetilerek anlatılmasıdır.

 

Ör/

Gönlüde ateştin gözümde yaştın

Ne diye tutuştun ne diye taştın.

 

Zil,  şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı.

Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı

 

Bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz.

Biz neşatın da gamın da rüzgarın görmüşüz

 

XVIII- Sehl-i Mümteni (Kolay Söyleyiş):

Herkesin söyleyebileceği kadar basit görünen derin anlamlı,  taklidi zor söz söylemektir.

 

Ör/

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir

Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

 

Ete kemiğe büründüm,  Yunus diye göründüm.

 

XIX- Aliterasyon (Ses Uyumu):

Şiirde aynı sesin fazla kullanılmasıyla oluşan,  sese dayalı bir sanattır.

 

Ör/

Eylülde melül oldu gönül soldu da lale

Bir kâküle meyletti gönül geldi bu hale   

(“l” sesi çokça tekrarlanır)

 

Bir büyük boşlukta bozuldu büyü.

(“b” sesi çokça tekrarlanır)

 

Dest bûsu arzusuyla ölürsem dostlar

Kuze eylen toprağım sunun anınla yare su

Fuzuli

 

Karşı yatan karlı kara dağlar,  kararıptır otu bitmez

XX- Seci (Düzyazı Kafiyesi):

Düzyazıda yapılan kafiyedir.

 

Ör/

Keman görünce kaşların sanır,

İnci görünce dişlerin sanır.

 

XXI- Rücu (dönüş Yapma):

Söylediğinden geri döner gibi yaparak düşünceyi daha güçlü ifade etme sanatıdır.

 

Ör/

Erbab-ı teaşür çoğalıp şair azaldı

Yok,  öyle değil,  şairin ancak adı kaldı

 

Al yanaktan buse alsam

Yanak olmaz,  dudak olsun

 

XXII- İstifham (Soru Sorma):

Yanıt alma amacı gütmeden, duyguyu ve anlamı güçlendirmek için, anlatılmak istenen-lerin soru biçiminde anlatılmasıdır.

 

Beni candan usandırdı cefadan yâr usanmaz mı
Felekler yandı ahımdan muradım şemi yanmaz mı

Fuzuli

Kim söylemiş beni

Süheyla’ya vurulmuşum diye?

Kim görmüş ama kim,

Eleni’yi öptüğümü,

Yüksek kaldırım’da güpegündüz?

Orhan Veli

]]>
Cinas Söz Sanatı, Özellikleri, Örnekleri, Hakkında Bilgi https://dersimizedebiyat.org/cinas-soz-sanati-ozellikleri-ornekleri-hakkinda-bilgi.html Wed, 19 Feb 2014 19:31:03 +0000 http://www.edebisanatlar.gen.tr/?p=284 Cinas Söz Sanatı, Özellikleri, Örnekleri, Hakkında Bilgi
  • Yazılış ve söylenişleri aynı, anlamları farklı iki sözcüğü bir arada kullanmaya “cinas” denir.
  • Cinaslı sözcükler uyak olarak kullanıldığında ci­naslı uyak denen uyak türü oluşmuş olur.

CİNAS ÖRNEKLERİ

“Telli pullu, anlı şanlı bir gelin
Aynalar gelin
Yukarıdaki parçada “gelin” sözcükleri ilkinde ad, ikinci­sinde eylem türünde olup farklı anlamlardadır; dolayı­sıyla cinaslıdır.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi cinas iki ayrı söz­cükle yapılıyorsa buna “tam cinas” denir. Cinaslı sözlerden biri iki ayrı sözcükten oluştuğunda ise bu tür cinaslar “ayrık cinas” diye adlandırılır:
 
“Balcının var bal tası; oduncunun var baltası.”
Bu atasözünde cinası oluşturan altı çizili sözcüklerden ilki iki ayrı sözcük, ikincisi tek sözcük olduğu için ayrık cinas vardır.
 
Bunu yapan iki buçuk kişi                    
Çoğu erkek azı dişi
Azı dişi, köpek dişi
Ey ağrılarla çıkan yirmi yaş dişi
 
Rengin uçmuş, nen var sunam, ah sunam?
Söyle bana, emret, sana can sunam!
 
Kanadın yayılmış çırpınmak için
Bu kış yolculuk var diyorsa için

Ben âşıkım el göğüste, yüz yerde
Gel efendim del sinemi yüz yerde
 
Gayet çoktur, değil benim yaram az
Bana yardan gayrı cerrah yaramaz
 
Bir evde dü-zen olsa düzen olmaz o evde.
(dü: iki, zen: kadın)
 
Eğerçi bellisin benim katımda
Bir sır olsa gerek bu ilk atımda
 
“Karşımda duran yüce dağlar
Ayrılık yüreğimi dağlar
 
“Bülbül güle gül dedi
Gül gülmedi gitti
Bülbül güle, gül bülbüle
Yâr olmadı gitti”

“Benim için her bir sözün kıymetlidir inciden
Gözyaşların akıtma gel, odur gönlüm inciden

“Gayef çoktur değil, benim yaram az
Bana yardan gayri cerrah yaramaz

“Ey kimsesizler, el verin kimsesizlere
Onlardır ancak el verecek kimse sizlere
 

“Güle naz
Bülbül eyler güle naz
Girdim bir dost bağına
Ağlayan çok gülen az

“Nedir can kim anı sen nazenin cânâne vermezler
Sana âşık olanlar yoluna cânâ ne vermezler”

]]>
Cinas (Sesteş) Sanatı Nedir, Örnekleri, Hakkında Bilgi https://dersimizedebiyat.org/cinas-sestes-sanati-nedir-ornekleri-hakkinda-bilgi.html Fri, 17 Jan 2014 21:46:17 +0000 http://www.edebisanatlar.gen.tr/?p=164 CİNAS (SESTEŞLİK) SANATI

Hem yazılışları hem söylenişleri bir, anlamları farklı iki sözcüğü bir arada kullanmaya cinas denir.
Cinasın en yaygın iki biçimi şudur:
a)    Tam Cinas:
Söyleniş ve yazılışları bir, anlamları farklı iki sözcükle yapılan cinastır.

Bir güzel şuha dedim: İki gözün sürmelidir.
Dedi: Vallahi seni Hind’e kadar sürmelidir

Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Göğe çıksan akıbet yer yer seni            (İbni Kemal)

Bağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez
Zülfün teli bağ bana              (Anonim)
 
b)    Yarım (Ayrık) Cinas:
Cinaslı sözlerden biri, iki ayrı sözcük halinde ise yarım cinas oluşur.

Ah kim ömrüm cihan mülkünde cânansız geçer
Ben cihan mülkün niderem çünkü cân ansız geçer          (Ahmet Paşa)

Her nefeste işledim ben bir günâh
Bir günâh için demedim bir gün âh      (Süleyman Çelebi)

Haylice vakit oldu
Ben bu derde yanalı
Binme nâmert atına
Ya mıhı düşer ya nalı             (Anonim)

]]>