Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
ösym tyt Türkçe soruları – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Sun, 21 Mar 2021 20:20:13 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png ösym tyt Türkçe soruları – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 TYT Türkçe Deneme Sınavı – 35 https://dersimizedebiyat.org/tyt-turkce-deneme-sinavi-35.html Fri, 03 Jan 2014 21:00:27 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=10139 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 35 

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük, cümleye “Alışılmış olandan ayrı, görül­medik’ anlamı katmaktadır?

A)   Romanda yazar sıradışı bir anlatım sergiliyor.

B)   Bugünlerde önemligelişmelerle karşı karşıyayız.

C)   Genç sanatçının sıradan bir sesi var.

D)   Bazı kişiler olağan haberleri gereğinden fazla büyütüyor.

E)   Divan şiirindeki süslü anlatım günümüz şiirin­de yok.

 

2.  Genç sanatçılar, kısa sürede eser vermek düşün­cesindeler. Yapıtlarını birkaç ayda oluşturmak is­tiyorlar. Böyle sanatçıların kaçı, sesini geleceğe duyurabilir ki?

Bu parçada geçen “sesini geleceğe duyurmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Kalıcı olmak

B)   İlgi çekici konuları işlemek

C)   Düşüncelerini yüksek sesle söylemek

D)   Ün kazanmak

E)   Halkın sesi olmak

 

3.  Uzak bir kentte, bir ilköğretim okulunda okunan bir metin, o minicik çocuklarda o metnin yazarı­na ulaşmak, sesini yazara duyurmak isteği uyan­dırıyor. Kalemi ellerine alıp bütün doğallıklarıyla, özgürce sesleniyorlar. Yazarken büyüyor, büyüyor­lar. Kocaman bir deniz oluyor gözleri. Ben, mek­tuplarını okudukça o denizlerde kayboluyorum.

Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Yazarın eserlerini yakından takip etmek

B)   Duygularını yazara ulaştırmak

C)   Düşüncelerini yazıya geçirmek

D)   Okuduğu kitabı eleştirmek

E)   Eleştirilerini dergilerde yayınlamak

 

4. Ozanlar, sözcükleri paşa gönüllerince kullanabil­me yetkisine sahiptirler. Onlar, şiirlerini yazarken “dil içinde bir dil” oluşturmanın peşindedir. Bu yüzden her şairin kendince bir dil evreni vardır.

Bu parçada altı çizili sözle ozanların hangi yö­nü anlatılmak istenmiştir?

A) Dili, ozanlar kadar etkili ve güzel kullanabilen başka bir sanat adamı olmadığı

B) Sözcükleri ahenk sağlayacak şekilde sadece ozanların kullanabildiği

C)Ozanların dildeki değişmeleri yakından izle­yip bunları dizelerine aktardığı

D)Dilin, ozanların farklı bir dil oluşturma çabala­rı sonucunda gelişimini sürdürdüğü

E)Sözcükleri başkasının etkisinde kalmadan, dilediğince kullanma hakkına sahip oldukları

 

5.Aşağıdaki cümlelerin hangisinden, ayraç için­deki anlam çıkarılamaz?

A)   Bu kadar telaşlanmanıza gerek yok canım, her şey olacağına varır. (umursamama)

B)   Gazlı içeceklerden bu kadar çok tüketmeniz bağırsak sorunlarına neden olabilir. (uyarma)

C)   Siz yardım etmeseydiniz bu kitapları raflara bu kadar sürede asla yerleştiremezdim. (min­net duyma)

D)   Böyle değerli bir tabloya bu kadarcık mı de­ğer biçtiniz? (azımsama)

E)   Ne olur ne olmaz, deyip yanına şemsiyesini de aldı. (endişelenme) 

 

 

6.     (I) Ilgaz Dağları, kuzeydoğudan güneybatıya doğ­ru uzanan ve temelini Paleozoik dönem kayalarının oluşturduğu bir dağ sırası. (II) Orta Anadolu’dan Kuzey Anadolu’ya geçiş kuşağı oluşturan bu böl­genin yapısında volkanik kayalar var. (III) Anado­lu’nun en hareketli kırık hattı olan Kuzey Anadolu Fayı da llgazlar’ın güney eteklerinden geçiyor. (IV) Bu dağlardaki yüksek tepeler birbirine fazla yüksek olmayan sırtlarla bağlanmış. (V) Bu dağ­larda buzul dönemi izlerine de rastlamak müm­kün.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde karşılaştırma yapılmıştır?

A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

7. Aşağıdaki dizelerin hangisinde şair, anlatıma duygularını katmamıştır?

A)   Fenerlerini akşamdan yakmış gemiler Ölü bir gecenin ortasında

B)   Çıkınlarını açmışlar önlerine Ekmeklerini yiyor güverte yolcuları

C)   Gözlerindeki parıltı ısıtsın yolumu İnsanca bir şeyler katalım sevgimize

D)   Yolumuzu düşman bakışlar çevirmiş Dişli geceler inmiş çevremize

E)   Yorgun kartallar gibi bir sabah dönsem geri Martılara bıraksam lacivert enginleri

 

8.     “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.” atasözün­de hem gerçek hem mecaz anlam vardır.

Aşağıdakilerin hangisinde böyle bir atasözü kullanılmamıştır?

A)   Ağır kazan geç kaynar.

B)   Her ağacın meyvesi olmaz.

C)  Tok açın halinden anlamaz.

D)   Taş yerinde ağırdır.

E)   Her kuşun eti yenmez.

 

9.     Sanat eseri, hem bir saat gibi içinde bulunduğu­muz zamanı hem de bir pusula gibi gidilmesi ge­reken yönü işaret etmelidir.

Bu cümleyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yaşamdan beslenmeyen bir sanat yapıtının kalıcılığı yakalayamayacağı

B)   İnsanlara yol gösteren sanat yapıtlarının, her zaman umulandan çok ilgi gördüğü

C)   Topluma yön veren sanat yapıtlarını ancak büyük sanatçıların yazabileceği

D)   İnsanlara bilgi sahibi olmadıkları konularda bilgiler veren sanat yapıtlarının daha değerli olduğu

E)   Sanat yapıtının, ortaya çıktığı dönemi yansıt­makla kalmayıp, gelecekle ilgili yol gösterici bilgiler vermesi gerektiği

 

10.           I. Sanatçının ilk görevi, toplumun dilini korumak, geliştirmek ve geleceğe taşımaktır.

II. Gerçek sanatçı, gözlemlediği her şey kendi yorumundan geçirerek eserine yansıtır.

III.Yapıtları okurlar tarafından tekrar okunan sanatçı, kalıcı olmayı başarmıştır.

IV.İzlenimlerini kendi süzgecinden geçirerek yeni bir yorumla sunmak, gerçek sanatçının işidir.

V. Sanatçının eserine yansıyanların toplumun içinden olması, eseri geniş kitlelere benimsetecektir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangi­leri anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve III.                              B) II. ve IV.                                             C) II. ve V.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

 

11.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde hem haber kipiyle hem dilek kipiyle çekimlenmiş fiillere örnek gösterilebilir?

A)   Biraz soğuk almışım, işe birkaç gün gidemeye­ceğim.

B)   Işıkları söndürün, ışıkta uyuyamam ben.

C)   Bu kağıtları kutulara doldurun, depoya koyun.

D)   Kilo almaktan şikayet eder, ama yemeğe da­yanamaz.

E)   Ben burada kalacağım, siz istediğiniz yere gi­debilirsiniz.

 

12.  (I) Çocukluğumda baharın geldiğini ilk önce gü­zelim çiçekleriyle saraypatılar söylerdi bize. (II) On­ları kasımpatılar izlerdi. (III) Onlar çiçeklenince ba­har fazla gecikmezdi. (IV) Ne var ki kasımpat yapraklarının yeşiline bakınca birdenbire sonbaharı duyumsardık. (V) Çünkü bu yapraklar, yeşilin bir­çok tonunu barındırırdı üzerinde.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden han­gisinin yüklemi, çatısı bakımından geçişsizdir?

A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

13.  Sarıçiçek, öbek öbek kır çiçekleriyle süslü ya­maçları ve baştan başa uzanan geniş düzlükleriyle, doğal ortamı özleyenler için ideal bir yerdir.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenler­den hangisi yanlıştır?

A)   Birden çok sıfat tamlaması vardır.

B)   İsim tamlaması vardır.

C)   Birleşik ad kullanılmıştır.

D)   Bileşik yapılı bir fiil cümlesidir.

E)   Yüklemi ekeylemin geçmiş zamanıyla çekimlenmiştir.

 

14.  Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki virgül (,) kaldırılırsa cümlenin öğesinde değişiklik olur?

A)   O, buradaki insanların tek umut kaynağıydı.

B)   Sana, o çocukla arkadaşlık etmemen gerek­tiğini söylemiştim.

C)   Köyün, o güne kadar çözülemeyen sorunları masaya yatırıldı.

D)   Ekin farlarının çevresinde, iki metre yüksekli­ğinde çitler vardı.

E)   Bu, köylünün hiç de alışık olmadığı yeni bir davranış biçimiydi.

 

15.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde nesne vur­gulanmıştır?

A)   Dar ve asfalt yolun iki yanında ağaçlar vardı.

B)   Arka sıradaki öğrenci, ikide bir,   saate bakı­yordu.

C)   Otelin, Marmara’ya bakan odasında günlerce kaldım.

D)   Küçükken, bütün çocuklar gibi çikolatayı çok severdim.

E)   Dün akşam sizin evde çantamı unutmuşum.

 

16.  (I) Yol kenarındaki buz kristallerinden gümüş ren­gine yakın bir ay ışığı yansıyordu. (II) Bembeyaz simden örülü gece elbiselerini giymiş ağaçlar, kayalar, dağlar, tepeler de bizimle birlikte yol alı­yordu sanki. (III) Otele doğru yürürken hepsi de bizlere eşlik ediyor gibiydi. (IV) Otele varınca eş­yalarımızı hızla bırakıp dışarı fırladık. (V) Heye­canla beklediğimiz toz halindeki bembeyaz kar karşımızdaydı.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)   I. cümlede zincirleme ad tamlaması vardır.

B)   II. cümlede pekiştirme sıfatı kullanılmıştır.

C)   III. cümlede ilgeç öbeği ekeylem alarak yük­lem olmuştur.

D)   IV. cümlenin üç zarf tümleci vardır.

E)   V. cümle özne ve yüklemden oluşmuştur.

 

17.           Gam yükleri ile yükümüz tuttuk

Hicran katarının kervanıyız biz

Feleğin acısın aşında bulduk

Mihnet tekkesinin mihmanıyız biz

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisinin ör­neği yoktur?

A)  Ünsüz yumuşaması          B) Ünlü daralması

C) Ünsüz benzeşmesi            D) Ulama

E) Kaynaştırma ünsüzü

 

18.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır?

A)   Babam, kiraz yüklü bir dalı eydi, biz de dal­daki kirazları topladık.

B)   Caddenin kenarlarındaki kavaklar rüzgârda nazlı nazlı salınıyordu.

C) Bahçe kapısının üstünü saran hanımelinin kokusu bütün sokağa yayılmıştı.

D) Oturma odasının, açık duran balkon kapısın­dan serin bir rüzgar geliyordu.

E)   Babam beni uğurlamak için havaalanına ka­dar gelmişti.

 

19.  Çocukluğumu geçirdiğim kasabayı ( ) o şirin sa­hil beldesi Lemas’ı ( ) yıllardır anılarımda yaşatı­yorum ( ) O şirin beldede neler yoktu ki ( )

Bu parçada ayraçla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işa­retleri sırasıyla getirilmelidir?

A) (;)(.)(;)(.)                            B) (,)(.)(;)(;)

C) (.)(;)(.)(;)                            D) (,)(.)(.)(:)

E) (,)(,)(-)(…)

 

20.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A)   O, geçmişteki büyük yazarların öykü kitapları­nı incelemişti.

B)   O, otuz yıllık yazın yaşamında, sayısız yapıt vermiş bir yazardı.

C)   O, özellikle şiirlerinde sıradışı bir anlatım kul­landı.

D)   O, okurla çok iyi bir iletişim kurgulayan başa­rılı bir romancıydı.

E)  O, herkesin uykuya daldığı vakitlerde yazı ma­sasının başına geçerdi.

 

21.  Afet bölgesine, aralarında sağlık ve teknik hizmet­lerle ilgili personelin de bulunduğu elli kişilik bir ekip gönderildi.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Temel cümledeki nesne eksikliği

B)   İsimle sıfatın aynı tamlanana bağlanması

C)   Gereksiz yere bağlaç kullanılması

D)   Sayısal verilerin anlam karışıklığına neden ol­ması

E)   Aynı anlama gelen ek ve sözcüklerin bir ara­da kullanılması

 

22.  (I) Sabah horoz sesleri ve denizin iyot kokusu arasında uyanıyorum. (II) Yarısı suların içine gö­mülmüş antik manastırın yanından geçiyorum usulca. (III) Koy manzarasına hâkim bir tepeye tırmanıyorum bir solukta. (IV) Kapıdağ Yarımadası’nı ana karaya bağlayan dar kıstak, ayaklarımın altına seriliveriyor. (V) Bir yanda Akdeniz’in engin maviliklerine bakan Gökgemiler Koyu, diğer yan­da Fethiye Körfezi’nin bir parçası olan Hamam Koyu… (VI) Güneş gölgeleri silip doğanın eşsiz renklerini ortaya çıkarıyor yavaş yavaş.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde birden çok duyuyla algılanan ayrıntıya yer verilmiştir?

A) I.          B) II          C) III.          D) IV.           E) V.

 

23.  Nerede umut varsa orada insan vardır. Umutsuz­luk ölümdür. Baltanın oduna gömüldüğü yerde, tırpanın otlara pırıl pırıl sokulduğu yerde, kürekle­rin suyu hışır hışır yardığı yerde her şey bitebilir; ama umut bitmez. Ekmek bitebilir, su bitebilir; ama umut bitmez.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A)   Yaşamın, güzellikleri görmekle anlamlı hâle geldiği

B)   Yaşamın güzel yanlarını görmek gerektiği

C)  Yaşamdaki olumsuzlukların, insanı karamsar yaptığı

D)   İnsanın umudunu yitirmemesi gerektiği

E)   Her insanın yaşama sıkı sıkıya bağlı olduğu

 

 

24.  (I) Şiddet sadece gününüzün sorunu değildir.(II) İnsanlık tarihi boyunca,insanlığın gündeminden  hiç eksik olmamıştır. (III) Şiddet, insanlık tarihiyle yaşıttır dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız. (IV) Toplumlar, günlük yaşamın sorunlarına sürekli çözümler üretmişlerdir. (V) Ancak bir sorunu çözerken diğer taraftan yeni bir sorun orta­ya çıkmıştır. (VI) Böyle olunca da toplumu sorunlarından tümüyle arındırmak mümkün olmamıştır.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) II.          B) III.         C) IV.          D) V.          E) VI.

 

25.  Herkesi dinler, hiç kimsenin düşüncesiyle alay et­mez, imalı konuşmaktan özellikle kaçınır. Lauba­li, sert, kırıcı konuşmalardan uzak durur. İnsanla­rın görüşlerine katılmadığında, yumuşak ve say­gılı bir üslupla aynı görüşte olmadığını söyler. Bü­yüklerle konuşurken çok saygılı davranır. Küçük­lerle konuşurken küçümseyici davranışta bulunmaz, söyleyeceklerini onların anlayabilecekleri biçimde anlatır.

Bu parçada tanıtılan kişi ile ilgili olarak aşağı­dakilerden hangisi söylenemez?

A)   Nezaket kurallarına uyduğu

B)   insanlar tarafından çok sevildiği

C)   Konuşma kurallarına özen gösterdiği

D)   Kaba ve alaycı konuşmalardan kaçındığı

E)   insanlara karşı anlayışlı ve samimi olduğu

 

26.  Yazar, sözü olan insandır. O, bu sözü anlaşılır bir biçimde söylemek, aktarmak ister. —. Güzel içe­rikleri güzel elbiseler içinde veriyor, okuru kendi­lerine hayran bırakıyorlardı. Şimdi ne dediği anla­şılmaz, estetikten, akıcılıktan ve sürükleyicilikten yoksun metinler, öykü ve romanlar kitapçı vitrin­lerini süslüyor. Böyle bir ortamda yazar, nasıl saygınlık kazanabilir?

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akı­şına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)   Eskiden yazarlık çok zor bir meslekti

B)   Şimdiki yazarlar, özgün yapıtlarıyla dikkati çekiyor

C)   Eskiden yazarlar bu işi çok güzel bir şekilde yapıyordu

D) Eski yazarlarla günümüz yazarlarını karşılaş­tırmak doğru olmaz sanırım

E)   Her yazarın okura ulaştırmak istediği bir me­sajı vardır çünkü

 

27.  ’40 Kuşağı’ şairleri, yazılanın şiir olması için, onda, öteki yazın türlerinden farklı bir şeylerin olması gerektiğinin ayrımındadır kuşkusuz. O ayrım, o tat, şiiri daha etkili kılmaktadır. Peki nedir şiiri fark­lı kılan? Şiirin kendine özgü estetik yapısıdır tabii ki. Ama ’40 Kuşağı’ şairleri bu özelliğin ayrımında olmalarına karşın, estetik incelikleri çok fazla da önemsemediler. Çünkü onların öncelikli amacı, söylenmesi gerekeni bir an önce dile getirmek, yaşamı kısa dönemde değiştirip dönüştürmekti.

Bu parçada yazar, 40 Kuşağı sanatçılarıyla ilgi­li aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?

A)Şiiri öteki yazın türlerinden ayıran özelliklerin neler olduğunu bildiklerine

B)Topluma yararlı olmaktan çok, sanatsalı ya­kalamayı önemsediklerine

C) Şiire özgü estetik yapıyı göz ardı ettiklerine

D) Söylenmesi gerekeni tez elden ortaya koy­mayı amaçladıklarına

E)  Şiiri daha etkili kılmanın gerekli olduğunu bil­diklerine

 

28.  Döneminde bilimsel değer taşıyan, bir tek Leonardo da Vinci’dir. Ancak onun da felsefeye fay­dası olmaz. O bir bilim adamı değil, bir mühendis­lik ustasıdır. O bir filozof değil, bir sanat dehası-dır. Çağını aşan evrensel bir dahidir o. Yaptıkları­nın yarısı kalsaydı günümüze, herhalde çağımız çok daha değişik olurdu. Ancak bu pratiğe çok yakın usta, bilimsel yapıtlarında hiç deneysel ol­mamıştır.

Bu parçadan Leonardo da Vinci ile ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)   Mühendislik yönünün bilim adamlığı yönün­den önde olduğu

B)   Sanat yapıtlarının felsefi yapıtlarından üstün olduğu

C)   Ortaya koyduklarının birçoğunun günümüze kalmadığı

D)  Yapıtlarında deneyselliğin bulunmadığı

E)   Kendinden sonraya uzanan evrensel bir dâhi olduğu

 

29.  Geçen gece uykum kaçtı, biraz kitap okuyayım dedim. Raftan seçtiğim kitaptan birkaç satır oku­yabildim ancak. Dili bu kadar baştan savma kul­lanmak bir yazara hiç yakışmıyor. Yazar “Savaş­maya giden askerlerin tümü terhis oldular.” diyor. “Savaşmaya” demek bence doğru değil, “sava­şa” demek daha doğru olurdu. “Savaşma” de­yince o kişiler kendileri istemişler de dövüşmeye gitmişler gibi bir şey anlaşılıyor. Ya yüklemdeki çokluk ekinin işi ne orada? “Terhis oldular” da iyi değil “terhis olundu” demeli. Böyle yanlışlar ra­hatsız ediyor beni.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisinden dolayı sözünü ettiği kitabı okumaktan vazgeçmiştir?

A)   Olaylar arasında yeterli bağlantı kurulamamış olmasından

B)   Yabancı sözcükler kullanılmasından

C)   Savaş konusunu işlemesinden

D)   Dil yanlışlarından

E)   Konuyla anlatım arasında uyumsuzluk olma­sından

 

30.  Sanatın iyisi ne kadar mutlu, sevinçli bir aydınlıksa, kötüsü de o ölçüde sıkıntı verici, iç karartıcı­dır. İyi gününde olan bir sanatçı, günün birinde bir ülkeye bereket, sayısız yüreğe güven, umut ve ışık getirir. Göremediğimiz mavilikleri bize gösterir, yaşamı daha zevkli hâle getirir. Yine ay­nı sanatçı bir başka zaman birçok insanın zevki­ni köreltir, yaşama umudunu kırar. İnsanları ka­ramsar bir dünyaya sürükler, işte bu, —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uy­gundur?

A)   sanatın ne denli büyük bir etkiye sahip oldu­ğunu gösterir

B)   sanatın yeterince gelişmediğinin apaçık bir göstergesidir

C)   insanlar için yaşamsal bir öneme sahip sana­tın en olumsuz yanıdır

D)   insan yaşamının da sanat kadar önemli oldu­ğunu ortaya koyar

E)   sanatçının sanata verdiği değerle yakından il­gilidir

 

31.  İnsan bilgisi, felsefe denen kök üzerinde iki dal hâlinde gelişir. Bu dallardan biri, fiziki dünyayı, in­sanın fiziki varlığıyla ilgili olayları, inceler. —. Bi­rinci dal, soyut bilime yol açar. Soyut bilim, uygu­lamalı bilime veya mühendisliğe yol gösterir. Uy­gulamalı bilim, teknolojiyi, yani maddi değerlerin fiilen üretimini olanaklı kılar, ikinci dal, yani insan bilinciyle ilgili olayları inceleyen bölüm, birinciye benzer bir yönelimle, sanatı mümkün kılar.

Parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışı­na göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)   Birinci bölüm asıl felsefeyi oluşturur

B)   Felsefe, insanı bir bütün olarak ele alır

C)   Diğeri, insan bilinciyle ilgili olayları inceler

D)   İkinci dal ise insanın dış yapısını inceler

E)   Felsefe, somut bilimden çok, soyut bilimle uğraşır.

 

32.  “Yaşamayı sevmek” diye bir konu tutturmuş ozan, hep onu söylüyor ancak yaşama sevgisine inandıramıyor bizi, kuramsal kalıyor, sözde kalıyor o sevgisi. Bir nesne karşısında, bir olay karşısında yaşamıyor ya da coştuğunu, içinin aydınlanıverdiğini bize duyuramıyor. Yaşamak sevgisi asıl bu­dur, o coşkunluğu, o esrikliği duymak, duyurabil­mektir.

Bu parçada yazar, sözünü ettiği ozanı aşağıdakilerin hangisinden dolayı eleştirmektedir?

A)   Yaşam sevgisini gerçek anlamıyla duyup du­yuramamasından

B)   Konuları oldukça yüzeysel biçimde ele alma­sından

C)   Anlatımının tekdüze olmasından

D)   Şiirsel bir söyleyişinin olmamasından

E)   Olaylara ve nesnelere duygusal açıdan baka­mamasından

 

33.  (I) Her kültürün büyük sözlü kaynakları, bu kay­nakları harekete geçiren büyük simge kahraman­ları olur. (II) Hikayeleri ağızdan ağıza, yöreden yö­reye, dilden dile dolaşırken çoğalır, değişir. (III) Aslından zenginleşerek uzaklaşır, aslına zengin­leşmiş olarak döner, dönüşür, birikir. (IV) Anadolu kültürünün en güçlü figürü hiç şüphesiz Nasrettin Hoca’dır. (V) Hazır cevaplılığıyla, olmadık cevapla­rıyla Nasrettin Hoca Anadolu insanını yüzyıllardır şahsında temsil etmiştir. (VI) Onun fıkralarında bu­gün Anadolu kültürü her yönüyle yaşatılmaktadır. (VII) Kültürün asıl taşıyıcısı olan sözlü anlatım ge­leneğini en iyi bu fıkralar yaşatmaktadır.

Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikin­ci paragraf numaralanmış cümlelerin hangi­siyle başlar?

A) II.          B) III.         C) IV.          D) V          E) VI.

 

34.  Herkes biliyor ki, “İnsan kaç yaşına kadar yaşaya­bilir?” sorusunun kesin cevabı, henüz belli değil. 19’uncu yüzyılın sonuna kadar, 50 yaşın üzerine çıkmak, genel ortalamayı bozan bir olaydı. 20’nci yüzyılda bu, 70’li yaşlara dayandı. 21’inci yüzyıl­da ise, tıbbi gelişmelerden dolayı, bazıları 100, ba­zıları 120 rakamını, yaşam süresi olarak gösteriyor.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine varı­lamaz?

A)   Gelişmiş ülkelerde yaşam süresinin  daha uzun olduğuna

B)   İnsan ömrünün her geçen gün uzadığına

C)   19. yüzyılda insanların yarısının 50 yaşına gel­meden öldüğüne

D)   Tıp alanındaki gelişmelerin yaşam süresini uzattığına

E)   İnsanın ne kadar yaşayabileceğinin tam ola­rak bilinemediğine

 

35.  Büyük edebiyatçı, evrensel konuları işleyen de­ğil; millî konuları evrensel edebiyat çerçeveleri içinde dile getirebilendir. Mesela Tolstoy’un Sa­vaş ve Barış romanı dünyaca benimsenmiş bir eser olmakla beraber konusunu Rusya’dan al­mıştır. Aynı hüküm Gogol için de geçerlidir. Tagore’nin şiirlerinin, romanlarının kökenleri ve konu­ları Hint felsefesi, tarihi ve dünya görüşüne daya­nır. Hugo, Balzac ve diğer birçok dünyaca tanın­mış Fransız yazarlarının konuları da Fransız kişi­leri ve toplumudur.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi ağır basmaktadır?

A)  Betimleme                                       B) Tanımlama

C) Öyküleme                          D) Tartışma

E) Örneklendirme

 

 

36.  (I) Bu romanda, Almanyalı işçi Bayram’ın hikâye­si anlatılıyor. (II) Sanatçı, yine tadına doyulmayan bir yol romanı kaleme almış. (III) Sınıfının bilincin­de olmayan Bayram’ın “Bayram Bey” olma çaba­sı dile getiriliyor. (IV) Bu çabanın biricik öznesi, bal rengi Mercedes ile onun ilişkisi irdeleniyor. (V) Bu ilişki, Kapıkule’den başlayıp köyünde ha­zin bir şekilde sona eren yolculuk boyunca anla­tılıyor. (VI) Sonuç olarak eserde, Bayram’ın bü­yük düşüne giden yolculuk, yani bir anlamda Al­manya’da yazgılarına ve küçük hesaplarına terk edilmiş insanların ortak hikâyesi işleniyor.

Bu  parçadaki   numaralanmış  cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmuştur?

A) II.          B) III.         C) IV.          D) V.          E) VI.

37.  Güzel dilimiz, Türkçemiz, yüzyıllardan beri dur­madan değişiyor. Değişmesini bir dileyen, buyu­ran olduğu için değil, değişmesi gerektiği için değişiyor. — Bir bakıyorsunuz baş döndürecek kadar hızlanıyor, bir bakıyorsunuz neredeyse du­racak kadar ağırlaşıyor dildeki değişim. Ama dur­muyor. Kimi zaman ardı ardına yeni sözcükler gi­riyor dile. Kimi zaman da eskimiş sözcükler kayıt­tan düşüyor.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getiril­melidir?

A)  Dildeki bu baş döndürücü değişimin dil bilim­cileri bile şaşırttığı bir gerçektir.

B)   Her değişimin dile katkı sağlamadığı ortada.

C)   Dışarıdan müdahale gerektirmeyen, doğal bir değişimdir bu.

D) Dildeki sözcüklerin anlamsal yönden değiş­mesini iyi takip etmek gerekir.

E)   Türkçedeki değişikliklerin daha çok, yapısal olduğunu görüyoruz.

 

38.  Dünyamızdaki değişim doğal bir değişim olsay­dı, yani ölen bir değerin yerine onun daha geliş­mişi gelseydi, başka bir kültürden söz edilebilir­di. Sorun, toplumlara yapay bir kültürün zorla, çok gelişmiş iletişim araçlarıyla kabul ettirilme sorunudur. Yani tüketici kültürünü… Eğer buna kültür denirse… Bu tüketici kültürü uydurmadır, insanlığın gelişmesinin doğal bir sonucu değildir, bir çarpıklık, bir hastalıktır.

Bu parçaya göre, yazarın “tüketici kültürü” de­diği kültüre olumsuz bakmasının nedeni aşa­ğıdakilerden hangisidir?

A)   Yerel kültürleri yok etmesi

B)   Doğal bir değişim sonucunda gelmemiş ol­ması

C)   Geleneksel değerleri ortadan kaldırması

D)   Evrensel değerlere kapalı olması

E)   Toplumlar arasındaki karşıtlıkları keskinleştir­mesi

 

39.  Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur”u, Romain Rolland’ın deyişiyle söylersek, bir tür müzikal ro­mandır. Hiç kuşkusuz, Tanpınar “Huzur”u bir mü­zik formuna göre düzenlemeye çalışmış. “Hu­zurun yapısıyla bir senfoninin yapısı arasında paralellikler olduğu biliniyor. Huzur, dört bölüm­den oluşmaktadır. Bu bölümlerin her birine farklı bir duygu, bir ruh hâli egemendir. Bir kesinlik id­diası gütmeden diyebiliriz ki, birinci bölüm sıkın­tılı, ikincisi neşeli, üçüncüsü melankolik, dördün­cüsü ise çok sıkıntılı.

Aşağıdakilerden hangisi,  bu parçada sözü edilen eserin bir özelliği değildir?

A)   Dört bölümden meydana gelmesi

B)   Bir senfoninin yapısına benzemesi

C)   Ağır ve sıkıntılı bir üslubunun olması

D)   Her bölümünün, ayrı bir duyguyu yansıtması

E)   Müzikal roman türünde kaleme alınması

 

40.  Yazın yaşamına Servet-i Fünun dergisinde başla­yan sanatçı, Meşale dergisinde toplanan yedi şairin oluşturduğu Yedi Meşaleciler grubuna gir­miş, ilk şiir kitabı “Birinci Perde”yi grubun ortak şiir kitabı Yedi Meşale ile aynı yıl çıkarmıştır. Şair­liğinin yanı sıra öykü, roman, oyun, deneme ve inceleme yazarı olarak da tanınan sanatçı, özel­likle alanlarında hâlâ aşılamamış olan monografik incelemeleri ile haklı bir ün edinmiştir. Edebi­yat tarihçiliğimizin bu çalışkan ve alçakgönüllü ustasının, bu konuda kaleme aldığı Edebiyat Ka­pısı, hem edebiyata hem de usta bir edebiyat ta­rihçisine saygıyla okunması gereken bir kitap.

Bu parçada sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)   Yedi meşaleciler topluluğuna katıldığı

B)   Monografi türünde çok başarılı olduğu

C)   Edebiyat tarihi alanında çalışması bulunduğu

D)   İlk şiirlerini Yedi Meşale adlı dergide yayınla­dığı

E)   Değişik türlerde eserler verdiği

 

CEVAPLAR

1 A 11 B 21 B 31 C
2 A 12 C 22 A 32 A
3 B 13 E 23 D 33 C
           4 E 14 E 24 C 34 A
5 E 15 E 25 B 35 E
6 C 16 A 26 C 36 A
7 B 17 B 27 B 37 C
8 C 18 A 28 B 38 B
9 E 19 E 29 D 39 C
10 B 20 D 30 A 40 D

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 12 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-12.html Wed, 01 Jan 2014 20:32:54 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5320 TYT TÜRKÇE Deneme  Sınavı – 12 

1.       (I) Dostoyevski’nin, Rus edebiyatının başyapıtlarından olan “Suç ve Ceza” adlı romanının, dünya klasikleri arasında önemli bir yeri vardır. (II) Roman kahramanı Raskolnikov, toplumsal çelişkiler yaşayan bir gençtir. (III) Yaşadığı bu çelişkiler, onu sonunda ahlaki bir sor­gulama yapacağı bir cinayete iter. (IV) İşlediği cinayet­ten sonraki yaşamı mücadeleler ve vicdan azabıyla do­ludur. (V) Yaşamı, gerçek sevginin ne olduğunu buldu­ğu zaman tamamen değişir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle kurallı bir isim cümlesidir.

B)  II. cümlede ekeylem kullanılmıştır.

C)  III. cümlede birden çok eylemsiye yer verilmiştir.

D)  IV. cümlede “ki” ilgi adılı olarak kullanılmıştır.

E)  V. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.

2.       Biçimin fazlasıyla önemsenmesi sonucu Türk şiirinin içinin boşaltıldığı görüşü son zamanlarda sıklıkla gün­demde. Bu durumun izlerini öykümüzde de görmek mümkün. Bazı yazarlarımız, “Ne anlatacağım?” soru­sunu hiç sormuyor kendine, “Nasıl anlatacağım?” der­dinde yalnızca. Böyle yazarları keyifle okursunuz. Ama şu soruyu sormaktan da kendinizi alamazsınız: “Güzel anlatıyor da ne anlatıyor bu yazar?”

Bu  parçada  aşağıdakilerin  hangisinden yakınılmaktadır?

A)  Öykülerin içeriğinin göz ardı edilmesinden

B)  Öykücülerin şairlerden etkilenmesinden

C)  Genç öykücülerin, ustaları örnek almamasından

D)  Öykülerin anlatımında doğallığın kaybolmasından

E)  Öykülerin bir plan yapılmadan yazılmasından

3.       İnsanın kendisini keşfetmesinin pek çok yolu vardır. Yazı yazmak, bu yollardan biridir. Çünkü “Küp, içindekini sızdırır.” misali, insan kendi kalbindekileri aktarır yazılarına. —

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  Bu yüzden, insanın kendisini tanıması için yazı yaz­ması gerekir.

B)  Dolayısıyla yazılanları okumak, onları yazan insan­ları tanımak demektir.

C)  Düşünülen, hissedilen her şeyin yazıyla dile getiril­mesi mümkün değildir.

D)  Bu yüzden duygusal yazılar daha çok ilgi görür.

E)  İçinden geçenleri yazıya geçirirken değiştiren sa­natçı sayısı az değildir.

4.       Geleneksel şiirimizi iliklerine kadar özümsemiş bir sa­natçıdır. Yerel kaynaklardan devşirdiği çeşnileri yepye­ni ambalajlarla okura sunmayı başarmıştır. Ancak yine de okurun, nitelikli anlatımının içinden süzülen derin anlamla yüklü özü keşfedebilmesi için ciddi bir emek sarf etmesi gerekiyor.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edi­len sanatçının bir özelliği değildir?

A)  Özgün bir bakış açısına sahip olma

B)  Şiirlerinde günlük yaşamın ayrıntılarına yer verme

C)  Anlamca yoğun dizeler oluşturma

D)  Geçmiş şiir birikiminden beslenme

E)  Yetkin bir söyleyişe sahip olma

5.       Şiir, her türlü yoruma açık bir yapıda olduğu için böy­le bir durumu birçok meslektaşım gibi ben de doğal karşılıyorum tabii ki. Şiirde biçim, içerik ve beğeni ara­yışlarının zamanla bildirilerle ortaya konulusu, şairlerin tartışmalara yol açacak sanatsal görüşlerini rahatlıkla ifade edebilmesi, şiir alanında eleştiri türüne her za­man geniş bir alan kazandırmıştır. Yazınımızda olağan­dışı bir gelişme olmazsa bu durumun hızını kaybetme­den devam edeceğini düşünüyorum.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)Eleştirinin, günümüzde sanatsal niteliğini yitirdiği düşüncesine katılıyor musunuz?

B)  Şiirlerinizin beğenilmemesi daha sonra yazacağı­nız şiirlerinizi etkiler mi?

C) Eleştirmenlerimizin,  edebiyatımızın  geleceği  açı­sından ümit verici olduğunu düşünüyor musunuz?

D)Eleştirinin, yazınsal işlevini yeterince yerine getirdi­ğini söyleyebilir misiniz?

E) Günümüzdeki eleştiri yazılarının şiir üzerine yoğun­laşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

6. Bir zamanlar, İyonya’nın on iki önemli merkezinden bi­risi olan Foça, bugün İzmir’in ilçelerinden biri olarak hâlâ varlığını sürdürüyor. Ama daha çok, şirin bir tatil ve balıkçı kasabası görünümünde. Kurucuları dünya­ya şehirciliği öğretmiş o görkemli kent, emekliliğe ay­rılmış kendi halinde küçük bir yerleşim yeridir artık, ama hâlâ efsunlu, hâlâ güzeldir. Metropolün hay hu­yundan uzak ve sakin mekân arayanlar için ideal bir köşedir. Eski dokusu kaybolsa da bir bakıma yüzyılın olumlu olumsuz birçok getirişinden mahrum olması, onu diğer yerleşmelere göre daha el değmemiş kılı­yor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Karşılaştırma yapma

B)  Birinci kişili anlatımla oluşturulma

C)  Betimleyici öğelerden yararlanma

D)  Haber cümlelerine yer verme

E)  Varlıklara, insana özgü nitelikler yükleme

7.  (I) Polisiye romanlar, bir suçu aydınlatmak, onu işleye­ni veya işleyenleri bulup ortaya koymak üzerine kur­gulanmış yapıtlardır. (II) 19. yüzyılın ortalarına doğru yaygın bir roman türü niteliği kazanmış ve geniş kitle­lere ulaşmıştır. (III) Polisiye roman denilince akla ilk gelen, Sherlock Holmes gibi kişilerin konu edinildiği dedektif romanlarıdır. (IV) Bu kahramanlar, bir bakıma sanatçının yapıtında okurlara gönderdiği elçiler gibi­dir. (V) Ayrıca bu romanlar, karışık olan kurgusunu bi­raz rahatlatmak için günlük konuşma diline yaslanan bir anlatım ve olabildiğince kısa cümleler içerir.

Polisiye romanlardan söz edilen bu parçada nu­maralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda veri­lenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, konusuna yönelik bir açıklama yapıl­maktadır.

B)  II. cümlede, bir saptama yapılmaktadır.

C)  III. cümle tahmin niteliği taşımaktadır.

D)IV. cümlede, kahramanlarıyla ilgili bir benzetme yapılmaktadır.

E) V. cümlede, biçeminden söz edilmektedir.

8. Yazdığı her romanın dilini yeniden kuran, farklı anlatı­mıyla kendini farklı kılmasını bilen yazar, yapıtlarında genelde 17. yüzyıl Osmanlı döneminin İstanbul’unu anlatır. Edebiyat geleneğimizde çok sık rastladığımız bir anlatı değildir sanatçınınki. Bazen geleneksel öy­külerin izlerini, bazen de günümüzün bilinen yaşam iz­lerini bulur okur onun satırlarında. Anlaşılır olmak uğ­runa seviyesini asla düşürmeyen yazar, romanlarında felsefe metinlerinden geniş alıntılara da yer verir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Yapıtlarının özgün özellikler gösterdiğine

B)  Kimi romanlarında geçmişi değiştirerek anlattığına

C)  Yapıtlarında gelenekle günceli harmanladığına

D)  Yapıtlarının yazınsal düzeyini koruduğuna

E)  Yapıtlarını birbirinden farklı bir anlatımla oluştur­duğuna

9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Bu caddede karşıya geçerken üst geçidi kullanma­nız gerekiyor.

B)Dil bilincinin, okul sıralarında kazandırılmasının öne­mini bir yazar olarak çok önemli buluyorum.

C)Evde ne zaman canım sıkılsa terasa hava almak için çıkarım.

D)  Tarihsel olayları günümüzün koşullarına göre değer­lendirmek yanlıştır.

E) İnsanların senin hakkında ne düşündüğünü bu den­li önemsememelisin.

10.  Otobiyografiler, bir kişinin kendi yaşamını kaleme al­ması şeklinde tanımlansa da olayların geçtiği döne­min ve toplumun izlenmesi, değerlendirilmesi açısın­dan önemli kaynaklardır aynı zamanda. Yaşama ayna tutma olarak da değerlendirilebilecek olan bu yapıtla­rı yazmaktan edebiyatçıların yanı sıra siyasetçiler, gazeteciler ve çeşitli sanat dallarında yapıt verenler de uzak durmamışlardır. Önemli ayrıntılarla bezenmiş ya­pıtlar olarak ortaya çıkan otobiyografiler, okura önem­li deneyimlere tanık olma, kendi yaşamında da bunlar­dan yararlanma olanağı sunar.

Bu parçada otobiyografilerle ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?

A)Anlatılan dönemle ilgili bilgi edinmek isteyenlerin başvurabileceği yapıtlar olduğuna

B) Değişik alanlardaki insanların da bu türde yapıt verdiğine

C)Okura,  başkalarının tecrübelerinden yararlanma fırsatı verdiğine

D) Yazarının yaşamına ve yaşadığı döneme ışık tuttu­ğuna

E) Ancak yazma yeteneğine sahip kişilerce yazılabile­ceğine

11.    Tren garları ( ) sevinç ve hüznün birlikte yaşandığı yer­lerin başında gelir. Raylar da birbirinden asla kopamayanları () kavuşma ümidi taşıyanları temsil eder. Gidi­lecek yere varıncaya kadar yolcularına ( )”Emin eller­desiniz.” der demir raylar. Vagonlardaki yolcular ( ) an­latılan ilginç hikâyelere tanıklık eder () keyifli bir yol­culuk yapmanın tadını çıkarırlar.

Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere sırasıyla aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi getiril­melidir?

A) (,) (,) (:) (,) (;)                                 B) (,) (,) (;) (,) (;)

C) (;) (;) (…) (,) (,)                               D) (,) (;) (;) (.) (…)

E) (,) (,) (:) (.) (,)

12.     (I) Günümüzde edebiyat eleştirisinin yerini kitap tanı­tım yazılarının alması nedeniyle kitaplar artık neredey­se sadece satış rakamlarıyla tartışılır oldu. (II) Üstelik kimi zaman bir kitabın çok satması, neredeyse edebi­yata karşı işlenmiş bir suç gibi ele alınıyor ki, bu da birçok yazar için açık bir haksızlık oluşturuyor. (III) Oy­sa satış, ister çok ister az olsun, yapıtın yazın değeri­ne ilişkin bir ipucu değildir. (IV) Edebiyat eleştirisini farklı pencerelerden sürdürecek eleştirmenler çoğalmadığı sürece, bu niteliksiz eleştiriler yazılmaya de­vam edecektir. (V) Kısacası, üretimin çok, eleştirinin az olduğu bir ortamda gelişiyor Türk romanı ve edebi­yatı.

Günümüzde yazılan eleştirilerle ilgili bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda veri­lenlerden hangisi yanlıştır?

A)I. cümlede, yapıtların salt ticari yanlarıyla değerlen­dirildiğinden söz ediliyor.

B)II. cümlede, yapıtların çok satılmasının, bir olumsuz­luk olarak algılanabildiğinden söz ediliyor.

C)III. cümlede, yapıtların çok satılmasının, niteliğini belirleyen bir ölçüt olamayacağından bahsediliyor.

D)IV. cümlede, eleştirilerin nesnel ölçütlerle ortaya konması gerektiği belirtiliyor.

E)V. cümlede, eleştiri yazılarının sayıca yetersiz oldu­ğu belirtiliyor.

13.     Okuma tutkusunu ve coşkusunu taşımayan bir yaza­rın okurları doyurması mümkün değildir. Okuma bil­diklerimizin sağlam bir temele dayanmasını sağlar, an­lattıklarımızda tutarsızlığa düşmemize engel olur. An­cak günümüzde bazı yazarlar bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarıyorlar, böyle olunca da yapıtlarındaki tutarsızlık okurları onlardan soğutuyor.

Bu parçada “bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtla­rını gün yüzüne çıkarmak” sözüyle, sözü edilen ya­zarlarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Anlatım yönünden bir yetkinliğe ulaşamadıkları

B)  Yapıtlarını oluştururken okurların isteklerini dikkate almadıkları

C)  iyi bir birikim edinmeden yapıtlarını oluşturdukları

D)  Yapıtlarında gerçek yaşamı göz ardı ettikleri

E)  Yapıtlarını yayımlamada aceleci davrandıkları

14.     (I) Edebiyatımızda özellikle son yıllarda deneme türün­de yazılan yapıtların çoğaldığı, bir gerçektir. (II) Çeşitli yazınsal türlerde yapıt veren birçok şair ve yazarımız bazı düşüncelerini deneme biçiminde anlatmaya çalış­mışlardır. (III) Düzyazımızın gelişmesine de büyük ölçü­de hizmet eden bu yazıların önemli bir bölümü kitap haline getirilmiştir. (IV) Böylece okurların bu yazılara kolayca ulaşmaları sağlanmıştır. (V) Ayrıca deneme tü­rü bu yolla kalıcı bir nitelik de kazanmıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede ekeylemli yükleme yer verilmiştir.

B)  II. cümlede isim-fiil ve sıfat-fiile yer verilmiştir.

C)  III. cümle kurallı, olumlu bir cümledir.

D)  IV. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.

E)  V. cümledeki “kalıcı bir nitelik” sözü zarf tümleci gö­revinde kullanılmıştır.

15.     —- Bir şiirde her sözcüğün ve imgenin bir işlevi vardır, bu öğeler metin içinde mutlaka bir bağ oluşturur. Romanla şiir arasındaki en önemli fark da budur. Romanda olay dışı pek çok öğeye yer verebilirsiniz, ancak şiir çok sıkı bir üslup denetimi ister. Kullanılan fazla bir sözcük veya imge şiirin sanat değerini alır götürür.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  Şiirde gereksiz ayrıntıya ve söyleyişlere yer vermek şiirin başarısını gölgeler.

B)  Şiirin üslubu ele aldığı konuya göre farklılık gös­terir.

C)  Şiir ve romanda biçim ile içeriğin uyumlu olması gerekir.

D)  Şiir, romana göre daha çok çalışma gerektiren bir yazınsal türdür.

E)  Şiirde söyleyiş daima anlatılanların önüne geçer.

16. Bu şiir topluluğuna bağlı şairler, şiirlerinde yalnızca karmaşık bir iç dünyası olan kentli bireyi ele almışlar­dır. Biçim ve özce önemli yenilikler ortaya koymuşlar­dır. Kendilerinden önceki şiirin birtakım verileri üzerine yeni bir şiir kurmuşlar ve geçmişin şiir serüveninden yararlanmayı ihmal etmemişlerdir. Şiirleri, içerik ve dil bakımından bazı aşırılıklar taşısa da 1960 sonrası şiiri­mize geniş biçem açılımları sağlamışlardır. Bugünkü şairlerimizin çoğunu etkilemiş ve şiirimize önemli bir renklilik getirmişlerdir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Şiirlerinde belli bir kesimden insanları anlattıkları

B) Şiirlerinde toplumsal sorunlara yer verdikleri

C) Şiire yeni anlatım olanakları kazandırdıkları

D) Şiirleriyle yazınımıza zenginlik kattıkları

E) Kendilerinden önceki şiir birikiminden yararlandıkları

17.    O tarihlerde bu dergide ülkemizin değişken kesimle­rinden birçok genç kalemin şiirleri yayımlandı.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “kalemin” yerine “yazarın” sözcüğü getirilerek

B)  “değişken” yerine “değişik” sözcüğü getirilerek

C)  “O tarihlerde” yerine “O yıllarda” sözü getirilerek

D)  “birçok” yerine “bazı” sözcüğü getirilerek

E)   “bu dergide” sözü cümleden çıkarılarak

18.    Bir öğretmen düşünce ve duygularını ne denli içtenlik­le ifade edilirse öğrencileri üzerinde o denli etkili olur.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağı­dakilerden hangisidir?

A} Tamlayan eksikliği

B)  Söz dizimi yanlışlığı

C)  Bir sözcüğün anlamca yanlış kullanılması

D)  Dolaylı tümleç eksikliği

E)  Çatı uyuşmazlığı

19.    Amasya’nın girişindeki Ferhat Ve Şirin hikâyesine konu

                                                                I

olan su kanallarını görerek şehir merkezine varıyoruz.

                  II                                      III

İlk önce,  iki kat olarak düzenlenen Amasya Müzesi’ni

IV                                              V

geziyoruz.

Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin yazımında bir yanlışlık yapılmıştır?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV.             E) V.

 20.    Aşağıdakilerin hangisinde, sanatçının romanlarına ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen nitelik birbi­riyle uyuşmamaktadır?

A)Kurguyu mükemmel bir biçimde oluşturan sanatçı gereksiz hiçbir ayrıntıya yer vermiyor. (Duru bir söyleyişe sahip olma)

B)Kullandığı sözcükler her kesimden insanın kolayca anlayabileceği bir niteliğe sahiptir. (Yalın bir dil kul­lanma)

C)Bütün insanları ilgilendiren ortak konuları öne çı­karması, sanatçının tüm dünyada ilgiyle takip edil­mesini sağlıyor. (Evrenselliğe ulaşma)

D) Yaşamdan yola çıkan sanatçı adeta sokağın nabzı­nı tutuyor. (Gerçekçi bir anlatım yolu kullanma)

E)  Okurların beğenilerine sırt çevirmeyen sanatçı hem nitelikli hem de popüler olmayı başarıyor. ( Eleştiri­leri önemsememe)

21.Bir yazarın söyleyişte özgünlüğe ulaşması, herkesin kullandığı sözcüklere yeni çağrışımlar kazandırma ve yerleşmiş kalıplardan uzaklaşma ustalığıyla gerçekle­şir.

Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede anlatılmak is­tenen düşünceye anlamca en yakındır?

A) Sanatçının farklılığı güncel konulan anlatmasına bağlıdır.

B) Yoğun bir söyleyişe sahip olmayan yapıtlar okuru et­kileyemez.

C)Yalın ve açık bir anlatımı yeğleyen sanatçılar, her dö­nemde okur bulur.

D)Bir yapıt, günlük konuşma diline yeni bir boyut ge­tirdiği ölçüde farklılığı yakalamış olur.

E)Bir sanatçı hiç kimsenin anlatmadığı konulara deği­nirse kalıcılığı yakalar.

22.    Bir sanatçının yazınsal gücünü istenilen kıvama getire

                                               I

bilmesi,   değişik çiçeklerden özler toplamasına bağlıdır.

                                                  II

Bunu yaparken düş evreninin sınırlarını genişletmeli.

                                                                     III

olabildiğince kendini, yapıtın dışında tutmalıdır. Sanatçının,

IV

sanat dünyasında kesilmeyecek bir ses olarak kalması

                                            V

bunları başarabildiği sürece mümkün olabilir.

Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A)  I. söz: Yetkinliğe ulaşmak

B)  II. söz: Farklı kaynaklardan beslenmek

C)  III. söz: Yaşamsal gerçeklerden hareket etmek

D)  IV. söz: Yapıtlarında kişiliğini gizlemek

E)  V. söz: Kalıcılığa ulaşmak

23.          Yer ve gök türkü çiçeğidir burada

Açıktır gönlüm yeni sevdalara

Bu dizelerde altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır?

A)            Dünyaya gözünü yumarsan yine

Bir avuç toprakta seni görürüm

B)            Bir avuç ışıktı incecik yüzü

Gözleri geceler gibi derindi

C)            Şekilden kesildi ruhun nasibi

Karıştı vücudum karanlıklara

D)            Bahçemde süzülür giderdi bahar

Sabahının fecri vururken cama

E)            Kıymetini bil çiçek açmış bademin

Güneşli odanın, çamurlu sokağın

24.    Çanakkale (I) dünyaya bir kere daha tek yürek oldu­ğumuzu

(II) vatanımızın bir parçasını bile düşmana bı­rakmayacağımızı kanıtladığımız yerdir. Tarihimizin en şanlı zaferlerinden birini kazandığımız (III) binlerce şe­hit verdiğimiz yer… Üzerinden yüzyıllar geçse de (IV) asla unutmayacağımız (V) her göreni derinden etkile­yen bir yer…

Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine nok­talama işareti konmasına gerek yoktur?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV.             E) V.

 25.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemler, farklı kişiler tarafından yapılmıştır?

A)  Bu hafta sonu okuduğu romanı bitirdi, okuması için arkadaşına verdi.

B)  Bugün öğretmenimiz derste trafik kurallarını anlat­tı, bize bazı fotoğraflar gösterdi.

C)  Hava açınca parkta biraz dolaştı, sonra hastaneye geri döndü.

D)  O, bazı yazılarını kitabından çıkardı, kitabını yayı­nevine o şekilde teslim etti.

E)  Bir hafta içinde testleri çözdü, öğretmeni çözdüğü testleri sınavdan önce kontrol etti.

 26.    Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “Bir konuyla so­nuç alınamayacak bir biçimde uğraşıp durmak” anla­mında bir deyim kullanılmıştır?

A)Bu yaz kampa gideceğimiz için tatilin gelmesini ip­le çekiyorduk.

B) Söylediklerinin yanlış olduğunu anlayınca renkten renge girdi.

C)Ona düşüncelerini asla kabul ettiremezsin, havan­da su dövmeyi bırak artık.

D)Onun hakkında ileri geri konuşmanız doğru değil.

E)Adam istediğimiz belgeleri bir türlü vermiyor, işi yo­kuşa sürüyordu.

27.    (I) Yazınımızda, üzerinde en az konuşulan, en az dü­şünce üretilen tür, hiç kuşkusuz öyküdür. (II) Bunu sa­dece öykünün genç bir yazınsal tür olmasına bağla­mak geçerli bir neden olamaz. (III) Batıda çok eski bir tarihi geçmişe sahip olan öykünün bizde Batı’daki ka­dar yaygın olduğu söylenemez. (IV) Asıl neden öykü üzerine konuşmanın, daha fazla çaba, sabır ve birikim istemesidir. (V) Bu yüzden kimse öykü üzerine konuş­maya, yazmaya yanaşmıyor. (VI) Bunun sonucunda yazınımızda öykünün sorunlarına, kuramsal temelleri­ne ilişkin araştırmalar oldukça sığ kalıyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.           B) III.            C) IV.             D) V.            E) VI.

28.    Yasemin bazen buruk bir tebessümle, bazen de buğu­lu gözlerle maziyi hatırlatan bir hüzün çiçeğidir.

Bu cümlenin  öğeleri  aşağıdakilerin  hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A)  Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem

B)  Nesne – dolaylı tümleç – özne – yüklem

C)  Özne – yüklem

D)  ilgeç tümleci – özne – nesne – yüklem

E)  Nesne – özne – ilgeç tümleci – yüklem

29.     (I) Yazınımızda olay öyküsü denilince aklımıza gelen ilk isim Ömer Seyfettin’dir. (II) O, öykülerinde daha çok, kıssadan hisse bağlamında değerlendirilebilecek özlü yaşam deneyimleri anlatır. (III) Çarpıcı, okurun merakını kamçılayan anlatımıyla da okuru kolayca metne bağlar. (IV) Onun öykülerinde son çok önemli­dir. (V) Öykü boyunca mantık örgüleri birbirine eklenir ve çarpıcı bir sona ulaşılır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle olumlu bir ad cümlesidir.

B)  II. cümlede “daha” sözcüğü üstünlük belirtecidir.

C)  III. cümle, yan cümlesi sıfat-fiille kurulan, kurallı bir eylem cümlesidir.

D)  IV. cümlede işaret adılı kullanılmıştır.

E)  V cümle bağlı bir cümledir.

30.    Yazarın son romanı, uzun yıllara dayanan bir birikim­den damıtılmış, üzerinde titizlikle çalışılmış bir yapıt. Yazar, ortaya koyduğu kurgusal yaşamla acıların, yal­nızlıkların, sevinçlerin, mutlulukların; zamanları ve mekânları aşan bir olgu olduğu gerçeğinin altını çizi­yor. Böylece insanın eski ve yeni durumlarını yan ya­na getirerek, değişmez resme ulaşmaya çalışıyor.

Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yapıtta anlatımdan çok içeriği öne çıkarmak

B)  içerik yönüyle özgünlüğü yakalamak

C)  Belli konularla ilgili bir dizi çalışma yapmak

D) Toplumları etkileyen kişilerin yaşamlarını anlatmak

E)  insanın, her dönem var olan evrensel yönünü orta­ya koymak

31.    Sanatçının öykü birikimine bakıldığında az yazmanın, onun bilinçli bir seçimi olduğu saptaması yapılabilir. Ya­zarın, öykü evrenini zenginleştirmeyen çoğaltmacılığa, tekrarlara uzak durması, alkışlanacak bir yazarlık tavrı. Yazar öykü evrenini acele etmeden tuğla tuğla örerken hiçbir çürük tuğlayı kovmuyor öykünün yapısına.

Bu parçada altı çizili sözle, sözü edilen yazarla il­gili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)Şiirsel ve akıcı bir anlatıma sahip olduğu

B)Öykülerinde anlattığı konuların bir bütünlük taşıdığı

C)Öykü türüne katkı sağlayacak bir sanatçılığı benim­sediği

D)Öykülerini yavaş ama niteliksiz hiçbir öğeye yer ver­meden oluşturduğu

E)Sanatlı ve süslü bir anlatımı tercih ettiği

32.    Yaşamın içinde yaşanan olayların mantığa uygun olup olmadığını pek sorgulamayız. Olmuşsa olmuştur, gö­züyle bakarız yaşananlara. Ama iş bunları kaleme dökmeye gelince durum farklılaşır. Sanatçı, okuru sözlerine inandırmakla yükümlüdür. Bu yüzden sanat ürünü daha ölçülü olmak, gerçeğin ardından koşmak, gerçeğin bir kez olanından çok, her zaman ve her yer­de yinelenecek olanını bulmak zorundadır.

Bu parçada savunulan düşünceyle aşağıdakiler-den hangisi anlamca çelişir?

A)Yazarlar, yapıtlarında konu edindiği olayların man­tıklı bir çerçevede gelişmesini sağlamalıdır.

B)Sanatçı, yapıtında birtakım olayları anlatırken dış dünyanın gerçekleriyle çatışmaya girmemelidir.

C)Sanatçı, yapıtlarında yaşam gerçeklerinden uzak­laşmalı, okura, kendi kurduğu dünyaların kapılarını aralamalıdır.

D)Sanat yapıtlarında, gerçek yaşamda her zaman rastlanabilecek olaylara yer verilmelidir.

E)Okurda yaşanmışlık duygusu uyandırabilen yapıt­lar başarıyı yakalamış demektir.

33.    Sanatını halkın hizmetine sunan sanatçı, sanatı bir amacın aracı olarak görmüştür. Coşkusu kadar sana­tını da halka açan yazar özentili üslupçuluğun karşısı­na, kendine özgü bir üslupla çıkmıştır. Ona göre sa­nat, varlık nedenini, belli bir amaca hizmette bulur. Bu amaç insanlığın ilerlemesidir. Yine sanatçıya düşen gö­rev, gerçeği önemsiz durumdan kurtarmak ve hareke­te geçirmektir. Kendisi de bu göreve, olayların gülünç yanlarını yansıtan gerçekçi bir yolla girmiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Yapıtlarını toplumsal bir fayda gözeterek oluşturduğu

B)  Yapıtlarında daha çok, yaşadıklarına yer verdiği

C)  Gerçekleri mizah unsurlarıyla süsleyerek anlattığı

D)  Yapıtlarını gerçekçiliği önemseyerek oluşturduğu

E)  Yapıtlarının, anlatım yönüyle özgün bir nitelik taşıdığı

34.    Bir şairin gerçek yaşamda, şiirlerinde çizdiği portrenin tam tersi bir kişiliğe sahip olduğunu öğrenince hayal kırıklığı yaşarız. Bu, sanatçıya olan bakışımızın yanlışlığındandır. Çünkü, okurken, dinlerken, seyrederken karşımızda yalnızca yapıt vardır, kalıcı olan tek şey de o olacaktır. Yapıt gerçekten değerliyse, yadsıyamayacağımız bir sanatsal özelliği içinde taşıyorsa, onun ta­şıdığı güzelliği bozacak her şeyi kafamızdan silmemiz gerekecektir. Bunu yapmamak, nice güzel şiirden, ro­mandan, öyküden kendimizi yoksun bırakmak anlamı­na gelecektir.

Bu  parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Yaşam gerçekleri sanat yapıtında tüm çıplaklığıyla yansıtılamaz.

B) Nitelikli bir yapıt, daha ilk sayfalarda kendini belli eder.

C) Okur, bir yapıta değer biçerken sanatçının kişiliğini göz önüne almamalıdır.

D) Kimi sanatçılar, kişiliklerini yapıtlarına yansıtmaktan kaçınır.

E) Yapıtta önemli olan ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıl­dığıdır.

35.   Bu sarimiz, son yıllarda düzyazıya ağırlık vermesiyle şöhret buldu. Bunun yanında şiiriyle de göz kamaştı­rıyor. Bunu halk şiiri kalıplarına, söyleyişlerine bir ya­kınlığı olmasına değil, şiirlerini bambaşka bir söyleyiş­le yazmasına borçludur. Şiirini gereksiz öğelerden arındırırken şaşırtıcı bir yalınlığa ulaşıyor. Yunus’un, Karacaoğlan’ın bir özelliği olan bu yalınlığı, yine halk şiirimizde görülen ince bir yergiyle süslemeyi başarı­yor. Döneminde geçerli olan edebi akımlara kapılma­yıp kendi şiir anlayışına bağlı kalarak şiirler yazmaya devam ediyor.

Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıda­kilerden hangisi söylenemez?

A)  Yazın yaşamını bağımsız olarak sürdürdüğü

B)  Şiirlerinde sade bir anlatımı tercih ettiği

C)  Şiirlerinde eleştirel bir tavrın bulunduğu

D)  Şiirlerinin, düzyazı türünün özelliklerini taşıdığı

E)  Özgün bir üslupla şiirler yazdığı

36. Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof, hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlarım, de­miş ve şöyle devam etmiş. Dil kusurlu olursa sözcük­ler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa toplumda yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa töre ve kültür bozulur, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkın­lık içine düşen toplum ne yapacağını, işin nereye va­racağını bilemez, işte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir. Çünkü —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  bütün toplumsal değerlerin temelinde dil vardır

B)  toplumun kültürel varlığı diline yansır

C)  dil, toplumsal yaşamı bütünüyle yansıtamaz

D)  dil, gelecek kuşaklara bırakılacak en değerli mirastır

E)  dil, toplum içinde yaşayan bir varlıktır

37.     (I) Karadeniz’de, doğanın güzelliği karşısında hayran­lığını gizleyemez insan. (II) Her karışı yeşille bezeli, çi­men ve çiçeklerle süslü bu coğrafyada kendinizden geçersiniz. (III) Ağaçlar gövdelerindeki sarmaşıklarla bir bütündür, göğe uzattıkları kollarıyla masmavi gök­yüzünü kucaklarlar adeta. (IV) Yemyeşil ormanlarda daldan dala seken kuşların cıvıltıları, çağlayanların şı­rıltılarına karışır. (V) Burada binlerce yıldır, doğa kendi bestesini kendi yapar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıt­maktadır.

B)  II. cümlede, betimleyici öğelere yer verilmiştir.

C)  III. cümlede, kişileştirme yapılmıştır.

D)  IV. cümlede, birden çok duyuyla ilgili ayrıntıya yer verilmiştir.

E)  V. cümlede, bir varsayım yer almaktadır.

38.     (I) Sadece kendisi için günlük tutan bir sanatçı, günlü­ğünü yayımlarsa kendini ele vermekten başka ne yap­mış olur? (II) Günlükler, insanın içinin fotoğraflarıdır. (III) Kimseye açılamayan duygular, bir defterin “emin” sayfalarına dökülür. (IV) İtiraflar, düş kırıklıkları, günah çıkarmalar, sevinçler… (V) Günlük ile anı arasındaki en önemli fark, günlüğün günü gününe kaleme alınması­dır. (VI) Bir de günlük yazarı sadece kendisini ya da kendisini merkeze alarak yakın çevresindekileri anlat­tığı halde; anı yazarları başkalarını da anlatabilir.

Bu parça ikiye ayrılmak istense ikinci paragraf nu­maralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?

A) II.           B) III.            C) IV.              D) V.             E) VI.

 39.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, çoğul eki alma­dığı halde birden çok varlığı karşılayan bir sözcük yoktur?

A)  Başkan, toplanan paralarla okulumuzun yaza doğ­ru boyanacağını söyledi.

B)  Şiir yarışmasında görev alacak jüriyi okul müdürü­müz belirleyecek.

C)  Sitemizin yöneticisi, birkaç gün sonra toplantı yapı­lacağını söyledi.

D)  Bu dergi, genç yazarlardan oluşan bir komisyon tarafından hazırlanmış.

E)  Bu heyet, bayram boyunca trafiğin aksamaması için alınacak tedbirleri görüşecek.

40.     Genç sanatçılar, yüzyıllarca unutulmak istemiyorlarsa geniş bir okur kitlesine seslenmeyi hedeflemelidirler.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) “istemiyorlarsa” sözcüğü, şimdiki zamanın şartı bi­çiminde çekimlenmiş bir eylemdir.

B)  Belgisiz sıfat kullanılmıştır.

C)  Olumlu bir eylem cümlesidir.

D)  “geniş” sözcüğü bir ad takımını nitelemektedir.

E)  Yüklemi, geçişsiz bir eylemdir.

CEVAPLAR

1

D 9

B 17

B 25

E 33

B
2

A 10

E 18

E 26

C 34

C
3

A 11

A 19

A 27

B 35

D
4

B 12

D 20

E 28

C 36

A
5

E 13

C 21

D 29

D 37

E
6

B 14

E 22

C 30

E 38

D
7

C 15

A 23

C 31

D 39

A
8

B 16

B 24

D 32

C 40

E

 

]]>