Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
tyt türkçe deneme örnekleri – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Fri, 26 Mar 2021 19:35:07 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png tyt türkçe deneme örnekleri – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 TYT Türkçe Deneme Sınavı – 7 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-7.html Thu, 09 Jan 2014 11:46:51 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=2143 TYT Türkçe Deneme Sınavı – 7 

1. Aşağıdakilerin  hangisinde  ikinci  cümle  birinci cümlede kullanılan deyimin anlamını içermez?

A)  İki arkadaş kafa kafaya vermiş düşünüyordu.

Yaptıkları her işte birbirlerine yardım ederlerdi.

B)  Bu kadar güzel yapılan bir işe bile burun kıvırdı.

Sınıftaki arkadaşlarının çoğunu beğenmeyip küçüm­serdi.

C)  Çocuğun tedirgin hali yüzünden içime kurt düştü.

Davranışlarından  dolayı  hepimiz  ondan  şüphe­lendik.

D)  Bir yıldır telefon bile açmayan arkadaşına gönül koymuştu.

Söylediklerimi yapmayınca ona çok gücendim.

E)  İşe geç kalma ihtimalini de hesaba katıyordu.

Akşama işlerinin hepsini yetiştirememe olasılığını da dikkate almıştı.

 

2. Cemil Meriç dilinin zenginliği, anlatımının kıvraklığı sayesinde, zengin birikimini ve düşüncesini çok kolay ve yalın bir dille aktarır. O, en çetrefil konuları an­latırken bile heyecanlı bir maceradan söz ediyormuş gibi söylediklerini soluk soluğa takip etmemizi sağlar eserlerinde. Ele aldığı konulara herkesten farklı bir bakışı vardır ki: “Hayret, bunları ben niye daha önce­den düşünmedim?” dersiniz.

Bu  parçada  Cemil  Meriç’in  yapıtlarının  hangi yönünden söz edilmemiştir?

A) Özgünlüğünden                    B) Akıcılığından

C) Sadeliğinden                         D) Toplumsallığından

E) Üslubundan

 

3. 50’li, 60’lı yılların orta halli İstanbul evlerinde kitap aşkı bugünkü gibi sönük değildi, insanlar kitaplardan konuşurlardı. Yahya Kemal’den, hatta Fikret’ten, Namık Kemal’den, Abdülhak Hamit’ten dizeleri ezbere söylemek adettendi.

Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Kitap okumanın belirli bir çaba gerektirdiği

B)  Okumanın insanın yaşamını zenginleştirdiği

C)  Yazarların topluma olumlu etkileri olduğu

D)  insanların kitap okuma heyecanı taşıdığı

E)  Edebiyatsız bir toplumun ilerleyemeyeceği

 

4. Ahmet Ümit “Beyoğlu Rapsodisi” adlı romanında Beyoğlu yaşantısını, Beyoğlu’nun kültürel mozaiğini, yerel terimlerini anlatmıştır. Yazar, romanda içeriği ve biçimi hiç nefes darlığı çekmeden uyumlu bir biçimde buluşturmuştur.

Bu parçada “hiç nefes darlığı çekmeden” sözüyle eserin anlatılmak istenen yönü aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Özgün bir üslupla oluşturulduğu

B)  Sade bir dille kaleme alındığı

C)  Üslup ve konu arasındaki bağın kolayca kurulduğu

D)  Kısa zamanda yazıldığı

E)  Konunun gerçeklere uygun olduğu

 

5. Günümüzde kimse sekiz yüz sayfalık roman okumu­yor artık. Okumaya fırsatımız yok. Çok değerli bir yapıt dahi olsa… Bu yüzden roman akıcı olsun ve ola­bildiğince sözünü kısa tutsun istiyorum. Romancı, oku­run tamamlamasına fırsat verecek yerler bırakmasın romanda.

Bu parçada geçen, “okurun tamamlamasına fırsat ve­recek yerler bırakmamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Romandaki sayfa sayısını azaltmak

B)  Romanları yalın bir dille yazmak

C)  Her şeyi apaçık anlatmak

D)  ilgi çekici konulara yer vermek

E)  içerikte düşsel öğelere yönelmek

 

6. (I) Yazarımız, bu eseriyle 1998 yılında Sabahattin Ali Öykü Ödülü’nü aldı. (II) Eser, okura değişik dünyaların kapılarını açan öykülerden oluşuyor. (III) Yazar, öykü­lerinde masaldan aldığı imgelerle, gerçeği büyülü bir şekilde sunuyor. (IV) Büyük bir ustalıkla kullandığı Türkçeyle fantastik bir dünya kuruyor. (V) Bu özellik­leriyle öykücülüğümüze yepyeni, taze bir tat getiriyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde öznellik yoktur?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

7. (I) Şairin Anadolu şiirleri, var olan tüm düşüncelerin usta bir ozanın elinde yoğrulmuş şeklidir. (II) Nasıl, bir insan bütün evrenin küçük bir örneği ise bu şiirlerde de öyle bir durum söz konusudur. (III) Şair, bu şiir­lerde alışılagelen ve aranan ritmik ses uyumunu bir yana bırakmıştır. (IV) O, dizelerini şiirine seçerek koy­duğu sözcüklerin içinde saklı bulunan sesle yarat­mıştır. (V) Bunun yanında sözcüğün ses gücü değil, taşıdığı enerji etkili kılmıştır bu şiirleri.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde somutlama yapılmıştır?

A) I.           B) II.            C) III.            D) IV.             E) V.

 

8.        I. Baharda tomurcuklar patlayıp çiçek açar.

II.  Sessizliği akarsuyun şırıltısı bozuyordu.

III.  Küçük çocuk arıların vızıltısından korkmuştu.

IV.  Karşısındakini sakin sakin dinleyen adam birden gürledi.

Yukarıdaki numaralı cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangileri gerçek anlamıyla kullanıl­mamıştır?

A) I. ve II.                    B) I. ve III.                    C) I. ve IV.

D) II. ve III.                  E) II. ve IV.

 

9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı bir zamirle sağlanmıştır?

A)  Bu işi tek başınıza nasıl yaptınız?

B)  Dünkü yarışmada kim birinci oldu?

C)  Siz hangi türdeki şiirlerden hoşlanırsınız?

D)  Ahmetler hangi mahallede oturuyor?

E)  Seyirciler içeriye ne zaman alınacak?

 

10. (I) Denemeci, her tümcesini pırıl pırıl işlemek zorun­dadır, hiçbir zaman vurdumduymaz bir dil işçisi ola­maz. (II) Çalıştığı alan, hitap ettiği okur kitlesi üstün bir başarı ister ondan. (III) Denemeci okuyucuya zaman zaman ilginç bilgiler sunsa bile, asıl amacı okuyucuyu düşündürmektir. (IV) Konu seçiminde olduğu gibi an­latımda da özgürdür denemeci. (V) Anlaşılır olmak kadar, özgünlük de denemecinin ilk hedeflerinden­dir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi bir önceki yargının gerekçesidir?

A) II.           B) III.           C) IV.            D) V.            E) VI.

 

11.  İnsan, bir kitabı okuduktan sonra evreni algılayışı değişmiyorsa o, gerçek sanat eseri değildir.

Bu  sözleri  söyleyen  birinin,  okuduğu  kitapta aradığı özellik aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Özgün bir söyleyişinin olması

B)  Sıradışı bir konuda yazılması

C)  Kişinin yaşama bakışını etkilemesi

D)  Gerçekleri anlatıyor olması

E)  Sanat eseri niteliği taşıması

 

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlananı hem niteleme hem belirtme sıfatı almış bir ad takımı vardır?

A)  Yeniden, yaşadığı topraklara dönecekti.

B)  Burada hissettikleri, düşündüklerinden farklıydı.

C)  Güneşin açık koyu renkleri gökyüzünü kaplamıştı.

D)  Parkın iki yaşlı ağacı hayata küsmüştü sanki.

E)  Bu şehir, insana tertemiz bir hava solutuyordu.

 

 

13.   Kaldırın bugün

Ne kadar engel varsa

Güneşle aranızda,

Elinizin değdiği her şey

Gökyüzü koksun

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Bileşik sözcük                   B) Ekeylem            C) Bağlaç

D) Çekimli fiil                        E) ilgeç

 

14.   Aşağıdakilerin hangisinde yüklemi durum yönüyle tamamlayan bir sözcük vardır?

A)  Ilık bir yaz sabahı kamp yerinden ayrıldık.

B)  Denizin beyaz köpüklü dalgaları sahile vuruyordu.

C)  Turnuvanın ilk maçını çok rahat kazandık.

D)  Her tarafı kaplayan rengarenk çiçekler bizi büyüle­mişti.

E)  Ağaçlı yolda ilerlerken çocukluk günlerimi hatır­ladım.

 

15.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ekfiil yoktur?

A)  Babamın hediye ettiği kalem kaybolmuştu.

B)  Yarışmacılar, soruları doğru cevaplamıştı.

C)  Spor yapmak, çocukların gelişimi için önemlidir.

D)  Bence konser bir gün öncesinden iptal edilmeliydi.

E)  Kar yağışı, çocukları çok sevindirdi.

 

16. (I) Montaigne’in Denemeleri’ni uzun bir önsözle ver­meyi gerekli görmedim. (II) Çünkü Montaigne, eserini zaten kendisini tanıtmak için yazmış. (III) Onunla okuyucu arasına girecek olan herkes boş sözler söylemek tehlikesine düşer. (IV) Üstelik Montaigne’i Türk okurları çok yakından tanımaktadır. (V) Çünkü Avrupa’dan bize gelen her kitapta payı olan bu büyük düşünce kaynağı, Avrupa’nın kurucu beyinlerinin en önemlisidir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde karşılaştırma söz konusudur?

A) I.           B) II.            C) III.             D) IV.             E) V.

 

17. (I) içeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için in­sanların düşünce alışverişinde bulunmaları gerekir. (II) Uygarca konuşma ve tartışma becerisinin gelişmediği toplumlarda, bir sorunu çözme çabaları kısa sürede çatış­maya dönüşür. (III) Böylece, var olanı çözmek şöyle dursun, soruna yenileri eklenir. (IV) Dünyanın birçok ülkesinde görülen gerginliklerin kökeninde, iletişim yetersizliği yatar. (V) Ayrıca çağdaş toplum olabilmek için yeni iletişim becerileri kazanılması gerektiği de yadsınamaz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri birbirine anlamca en yakındır?

A) I. ve II.                               B) I. ve III.                   C) II. ve III.

D) II. ve IV.                             E) IV. ve V.

 

18.    Toplum tarafından iyice benimsenen sinema, tiyatro­nun açtığı yolda ilerlemiş bir sanattır. Fakat birçok sı­navdan geçip şu an yakaladığı başarıyla tiyatroyu ikin­ci plana atacak bir sanat dalı olmuştur.

Bu parçada geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisi farklı görevde kullanılmıştır?

A) benimsenen                      B) geçip                  C) ilerlemiş

D) açtığı                                 E) atacak

 

19.    Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim.

                   I

Tüm çocuklara kanat geren anneliğini

                II

Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada

III                                           IV

Sensin, her şeyin üstünde tutan, sevdiğini

   V

Bu dörtlükte geçen altı çizili sözcüklerden hangi­leri yapısı yönüyle diğerlerinden farklıdır?

 

A) I. ve II.                     B) I. ve III.                   C) II. ve III.

D) III. ve IV.                 E) IV. ve V.

 

20.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf tümleci yoktur?

A)  Bir saat sonra kasabanın iki kilometre uzağındaki konaklama yerinde buluşacağız.

B)  Son sınavda başarılı olamayanlar gelecek hafta yeni bir sınava alınacak.

C)  Yarışlara iyi hazırlanmak için verilen programı ek­siksiz uygulamalısın.

D)  Çarşıda meydana gelen kazada yaralanan üç kişi hastaneye kaldırılmış.

E)  Yetkililer, göldeki kirliliğin azalması için bir dizi ön­lem aldı.

 

21.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “hem hem …” bağlacı özneleri birbirine bağlamıştır?

A)  Derneğimiz, hem öğretmenlerin hem öğrencilerin katılacağı bir gezi düzenledi.

B)  Personel şefi, hem bugün hem yarın yarım gün çalışacağımızı söyledi.

C)  Kaymakam, bugün hem yeni alışveriş merkezinin hem eğlence parkının açılışını yapacak.

D)  Bu konuda araştırma yapmak için hem dergileri hem gazeteleri inceleyelim.

E)  Kitap fuarına hem çocuklar hem de yetişkinler çok büyük ilgi gösterdi.

 

22.    Okulun kitaplığında bulamadığım yazıları  araştırmak

            I                                           II             III

için şehir kütüphanesine gittim; görevlilerin yardımıyla

                                                         IV

ancak birkaç yapıta ulaşabildim.

 V

Bu cümlede geçen altı çizili sözcüklerden hangisi çekim eki almamıştır?

A) I.             B) II.            C) III.            D) IV.             E) V.

 

23.   Aşağıdaki cümlelerde geçen ikilemelerden hangisi görev yönüyle diğerlerinden farklıdır?

A)  Aysun, okuluna ve arkadaşlarına yeni yeni alışıyor­du.

B)  Birkaç saat içinde siyah siyah bulutlar gökyüzünü kaplamıştı.

C)  Kardeşinin yaptığı yaramazlıkları babasına bir bir anlattı.

D)  Topladığı  yardım  paketlerini  üçer üçer ihtiyaç sahiplerine dağıttı.

E)  Temizlik yaptıktan sonra, evin her tarafı pırıl pırıl görünüyordu.

 

24. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcükler­den hangisinin kökü tür yönüyle diğerlerinden farklıdır?

A)  Uzun çalışmalar sonunda kitabını bitirdi.

B)  Acele etmeliyiz, hava biraz sonra kararacak.

C)  Çocuğun yaralı halini görünce gözleri yaşardı.

D)  Öğrenciler haftaya buluşmak üzere sözleştiler.

E)  Yağmurlar kesilince ırmağın suyu azaldı.

 

25. Köylüler çalıştıkları bahçelerden birinde bizi konuk etmek isteyince arkadaşlarımız, bu daveti seve seve kabul etti.

Bu cümlenin öğelerinin sıralanışı aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A)  Zarf tümleci – dolaylı tümleç – özne – yüklem

B)  Zarf tümleci – özne – belirtili nesne – zarf tümleci -yüklem

C)  Özne – belirtili nesne – zarf tümleci – yüklem

D)  Özne – zarf tümleci – zarf tümleci – yüklem

E)  Dolaylı tümleç – belirtili nesne – zarf tümleci -yüklem

 26. Ünlü bir sanatçı: “Şu mavi gök altında, söylenmedik söz kalmamıştır; sanatçıyı farklı kılan söyleyiş güzel­liğidir.” der. Bu sözle vurgulanan gerçek açıktır. Çağlar boyunca sanatçılar her konunun kapısını de­falarca çalmışlardır. Öyleyse asıl sorun konuların de­ğişmemesi değil —

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  değinilmemiş konular bulanamamasıdır.

B)  özgün anlatımın yakalanamamasıdır.

C)  yapıtların topluma cevap verememesidir.

D)  sanatçıların bazı konuları birkaç defa ele almasıdır.

E)  okurun duygularına seslenilememesidir.

 

27. Sanatçı, eserine yerleştirdiği yaşam gerçeğini; coşku­larını, tutkularını, duygularını, dilin kendisine sunduğu olanakları kullanarak biçimlendirir. Dolayısıyla yazınsal yaratı dilsel bir ürün olduğu kadar, insan elinden çık­mış bir yapıttır da. — Bu, kimi yapıtlarda oldukça giz­lenmiştir ve örtülü bir şekilde yer alır. Bu gizliliğe rağ­men yetkin bir okur, yazınsal türde yazarın sesini, soluğunu sözcüklerin ardından rahatlıkla duyar.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygundur?

A)  Başarılı bir yapıtın konusu gerçeklerdir.

B)  Herkes bu tür yazılar yazabilir.

C)  Her yapıt, dokusunda sanatçının vurduğu damgayı taşır.

D)  Sanatçının anlattıklarını her okur kendine göre yo­rumlar.

E)  Okur, bir sanat yapıtında kendinden bir şeyler bul­malıdır.

 

28. (I) Bursa’dan Gemlik’e geçtiniz mi hiç? (II) Bir şiirse-ver, yol kenarındaki tabelaya şu dizeleri yazdırmış; “Gemliğe doğru / Denizi göreceksin / Sakın şaşırma!” (III) Garip’in 1945 baskısının ilk şiiridir bu. (IV) Bu, aynı zamanda benim, Orhan Veli’nin en çok sevdiğim şi­iridir. (V) Orhan Veli’nin şiiri, cumhuriyetin yetiştirdiği ilk kuşağın, birdenbire yaşamayı, yaşamdaki sevinci ve üzüncü bulmasının şiiridir. (VI) Gerçekten, sevinç ve üzünç, bazen azalan bazen çoğalan bir şekilde Orhan Veli’nin şiirlerinde yer alır. (VII) Gemlik denizi karşısında duyduğu o sevinç şaşkınlığı, Keşan’dan Korudağı’na ve oradan yine Saros körfezine baktığın­da birdenbire bir üzünç türküsüne dönüşür.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci parag­raf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?

A) II.           B) III.           C) IV.            D) V.            E) VI.

 

29.   Vazgeçmeyeceğim hiçbir şeyden

Yürüse de dünya üzerime

Göze almışım ölmeyi bir kere

Ne çevirebilir ki beni sevginden

Bu dörtlükte aşağıdakilerden hangisiyle çekimlen­miş bir fiil yoktur?

A)  Gelecek zaman kipi                   B) Dilek-şart kipi

B)  Geniş zaman kipi                       D) Gereklilik kipi

E) Geçmiş zaman kipi

 

30.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “olmak” sözcüğü yardımcı eylem olarak kullanılmamıştır?

A)  Şu ana kadar girdiği tüm sınavlarda başarılı oldu.

B)  Dün, hastanemizde yaklaşık yirmi doğum oldu.

C)  Okuldan eve dönerken bir kazaya tanık oldum.

D)  Bu konuda bize konferans vermeniz yararlı oldu.

E)  Annem yeni evimizi görünce mutlu oldu.

 

31.   Gerçek sanatçı, içinden çıktığı toplumu eğitmek gibi bir görevi olduğunu asla unutmamalıdır.

Bu cümle için aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?

A)  Öznesi sıfat tamlamasıdır.

B)  Yüklemi basit çekimli bir fiildir.

C)  Birden fazla türemiş sözcük vardır.

D)  İsim tamlaması kullanılmıştır.

E)  Edat kullanılmıştır.

 

32. Sonbahara doğru kasabamızın sabahları pek güzelleşir. Güneş, ovanın doğu sınırını pembe bir şe­rit gibi çizen Emir Dağları’nda yüzünü göstermeden uyanırız. Kasabanın arkasından yükselen dağlar hafifçe morarmıştır ve gökyüzü gümüş rengindedir. Yüzümü yıkamak için bahçedeki çeşmeye gittiğim za­man göğsüm genişler, güçlenirim. Ağaçlara bakarak üç beş defa derin derin nefes alıp, veririm. Sonra içimde belli belirsiz bir boşluk oluşur ve ben: “Niçin bi­raz daha erken kalkamadım?” diye üzülürüm.

Bu  parçanın  anlatımında aşağıda verilenlerden hangisi ağır basmaktadır?

A)  Öyküleme – açıklama

B)  Açıklama – karşılaştırma

C)  Öyküleme – betimleme

D)  Karşılaştırma – betimleme

E)  Öyküleme – örneklendirme

 

33. (I) Bugün edebiyatımızda işini ciddiye alan, çalışkan romancılara ihtiyaç var. (II) Belgesellerin ilgi görmeye başlamasını bu eksikliğe bağlıyorum. (III) Artık belge­siz, tümüyle imge ürünü romanlar yazılmayacak, okunmayacak anlamına gelmez bu. (IV) Ama bugün tezli ve gerçekçi romanlara daha çok ilgi gösteriyor ro­man okuyucusu. (V) O yüzden romancılık, artık bir “meslek” olmalı, romancılar kendilerini sadece bu işe adayarak, belgeler ışığında, titiz araştırmalar sonucun­da romanlarını yazmalıdır.

Bu parçada anlatılmak isteneni içeren en genel yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) I.            B) II.           C) III.           D) IV.           E) V.

 

34. Ahmet Haşim ne yazık ki uzun zamandır yeni neslin dil bakımından ulaşamayacağı bir yerde duruyor. Bugünkü gençliğe bakınca Türkçenin Bakî’leri, Yahya Kemal’leri yetiştirmiş olduğuna inanmak çok güç. Onlar sanki başka bir dilin başka bir kültürün şairleri. Başka bir dilin dedim; çünkü Türkçeyi sonunda birkaç yüz sözcükle konuşulan bir dil yapmayı başaran nes­limizin, yalnız edebiyatla değil dille bugüne aktarıl­ması gereken kültürle bağlantısını sağlamak da bu kısıtlı sözcük kadrosuyla çok güç artık.

Bu  parçada yazar aşağıdakilerin  hangisinden yakınmaktadır?

A)  Eski şairlerimizin dilinin ağır olmasından

B)  Yeni neslin ulusal sorunlara eğilmemesinden

C)  Türkçenin söz dağarcığının daraltılmasından

D)  Dilimizin eskisi gibi büyük şair yetiştirememesin-den

E)  Yeni sanatçıların, yapıtlarında kültürel konulara yer vermemesinden

 

35. (I) 1539’da kaleme alınan “Ziyafetname” adlı eserden, yemeklerde kullanılan sebzelerin İstanbul’daki bostanlarda yetiştirildiğini; baklagillerin ise eyaletler­den getirildiğini anlıyoruz. (II) Artık işlevini yitirmiş olsa da bugün bu yerlerden bazıları İstanbul’da semt ismi olarak anılıyor. (III) Bu merkezlere “kapan” ismi verili­yordu. (IV) Uzak eyaletlerden gelen malzeme, İstanbul’un belirli merkezlerinde cinsine göre toplanıyor, kalite kontrolü yapılıp fiyatı belirleniyordu. (V) Bunlar­dan en ünlüsü, “un hali” anlamına gelen Unkapanı semtidir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün olur?

A) I. ve III.                    B) II. ve IV.                 C)   ll.ve V.

D) III. ve IV.                  E) IV. ve V.

 

36. (I) Dil, toplumsal bir iletişim ve anlaşma aracıdır. (II) Bu yönden dilin en önemli niteliği, anlaşılabilir ol­masıdır.(III) Dil, başıboş büyüyüp gelişen bir canlı değildir. (IV) Bu da dilin doğal ve yalın olmasını gerektirir. (V) Çünkü dil düşünceyi, insanların anlaya­bildiği ölçüde aktarır. (VI) Düşünceler ancak bu yolla paylaşılıp geliştirilebilir.

Bu  parçada  numaralanmış  cümlelerin  hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.           B) III.            C) IV.            D) V.            E) VI.

 

 

37. Yıldızların yeryüzüne indiği bir geceydi. Saros Körfezi’ne yaklaşırken arabanın açık penceresinden uzanıp etrafı dinledim. Tek duyulan ağustos böceklerinin korosuydu. Ayışığı, yol boyunca geçtiğimiz ayçiçeği tar­lalarını, ince uzun sazları, çam ormanlarını hiç üşen­meden laciverde boyuyordu. Ama asıl merak ettiğimiz Saros’un o ünlü mavişiydi. Ancak bu maviyi görmek için gün doğumunu beklemek gerekiyordu.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Gözlemlerden yararlanılmıştır.

B)  Kişileştirme yapılmıştır.

C)  Farklı duyulardan yararlanılmıştır.

D)  Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.

E)  Tanımlamaya yer verilmiştir.

 

38. Eleştirmenler, gazetelerin kültür sanat sayfalarında yeni çıkan bir yapıt için: “yalın ve açık bir anlatım, şi­irsel bir roman, okuyucuları başka dünyalara götüren bir roman, büyüleyici…” gibi ifadeler kullanıyorlar. Oysa gerek bir roman sanatı, gerekse eleştiri için bu ve benzer ifadelerin hiçbir önemi yoktur. Örneğin bir anlatım nasıl yalın ve açık olabilir? Çarpıcı kullanımlar neye göre çarpıcıdır? Bunun ölçütü nedir? Bir ro­manın beni başka dünyalara götürme garantisi nedir? Bu yüzden birçok değerlendirmenin, kanıtlanabildiği tartışılabilecek yargılardan oluştuğunu söylemek yanlış olmaz.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Eleştirinin, öznel ifadelerle yapılamayacağı

B)  Bir sanat yapıtını eleştirmenin yanlışlığı

C)  Eleştirinin gazetelerde yapılmaması gerektiği

D)  Her sanat yapıtı için farklı bir değerlendirme yapıl­ması gerektiği

E)  Gerçek bir eleştirinin zaman içerisinde yapılabile­ceği

 

39. Kitap, baştan sona kişisel gelişim konusunda gençlere yardımcı olmayı amaçlıyor. Örneğin, kırsal bölgeden pırıl pırıl bir genç büyük bir kente geliyor; ama onu mutsuz edebilecek birçok olay bekliyor. Ayrıca, kentlerde oturan gençler de daha güzel yaşa­mak, hayatlarını daha dolu ve anlamlı kılmak istiyorlar. Ama bunun nasıl yapılacağını bilmiyorlar. İşte bu konularda gençlere yardımcı olmak için yazılan bu kitabın çağdaş ülkelerde de örneklerine bol bol rastlıyoruz.

Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşağı­dakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Kişilere faydalı olmak amacıyla yazıldığına

B)  Problem yaşayan gençlere yol göstermeyi amaçla­dığına

C)  Farklı çevrelerde yaşayan insanlara da seslendiğine

D)  Pek çok ülkede benzerlerinin bulunduğuna

E)  Yaşanmış  örneklere  yer  vererek  anlatımını güçlendirdiğine

 

40. Ben bu savı destekleyemem. Çünkü değişik türlerde yazanlar var ve her türde başarılı olmuşlar. Şair Necati Cumalı’nın çok güzel şiirleri var, hikayeci Cumalı’nın çok güzel öyküleri var; Cumalı’nın Derya Gülü çok sevdiğim bir tiyatro oyunudur. Ya da şair-hikâyeci-tiyatro yazarı-denemeci Sabahattin Kudret Aksal… Ama yalnızca şiir yazmış olan Edip Cansever’e de tutkunum… Bana gelince biraz da yaşamın akışı içinde değişik türlere yöneldim, ilk dönemler öykü ve roman dışında bir şey düşünmüyordum. Ama söylediğim gibi bazı yönlendirmeler beni eleştiriye, denemeye itti.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir?

A)  Yazarlarımız arasında çeşitli türde yazanlar var mı?

B)  Her edebiyatçı şiir yazmalı mı sizce?

C)  Çeşitli türlerde aynı başarıyı yakalamak mümkün müdür?

D)  Yazarlığınızın hangi döneminde öykü ve roman yazdınız?

E)  Sanatçının, sadece bir türde yazması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?

   CEVAPLAR

1)     A

2)     D

3)     D

4)     C

5)     C

6)     A

7)     B

8)     C

9)     B

10)   A

11)   C

12)   D

13)   C

14)   C

15)   E

16)   E

17)   D

18)   B

19)   E

20)   D

21)   E

22)   C

23)   B

24)   A

25)   B

26)   B

27)   C

28)   D

29)   D

30)   B

31)   D

32)   C

33)   E

34)   C

35)   B

36)   B

37)   E

38)   A

39)   E

40)   E

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 20 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-20.html Thu, 09 Jan 2014 11:13:04 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8769 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 20

1. (I) Isparta’da her yıl mayıs ve haziran aylarında sabah erkenden kalkar insanlar. (II) Güllerin yanına, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte varırlar. (III) Gül toplamak, kolay iş değildir. (IV) Zarar verir diye makas kullanılmaz, diken­lere alışık eller toplar onları. (V) Öğleye kadar, o gün açan güller tarladan toplanmak zorundadır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağı­daki açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlenin yüklemi geçişsiz bir eylemdir.

B)  II. cümle, basit bir eylem cümlesidir.

C)  III. cümle, iki öğeli bir ad cümlesidir.

D)  IV. cümle sıralı bir cümledir.

E)  V. cümle, olumsuz bir cümledir.

 

2. Picasso, “Bir süre önce bir arkadaşım neşe içinde tab­lomun neyi göstermek istediğini anladığını söylemişti, arkadaşıma göre tabloda üç müzisyen varmış; halbu­ki ben yan yana üç ağaç çizmiştim!” diyor.

Bu olaydan hareketle sanatla ilgili aşağıdaki genel­lemelerden hangisine ulaşılabilir?

A)  Yetkin sanat ürünleri sanatseverlerin görüşleri doğ­rultusunda oluşturulmalıdır.

B)  Bir sanat yapıtında sanatçının anlatmak istediğiyle sanatseverlerin o yapıttan anladığı birbirinden fark­lı olabilir.

C)  Gerçek sanat, toplumun yaşama bakışını değiştirir, ona daha önce tanık olmadığı güzellikleri sunar.

D)  Bir sanatçının, okurları yönlendirmek amacıyla orta­ya koyduğu yapıtı kendisinin açıklaması doğru bir yaklaşım değildir.

E)  Sanat, doğadaki gerçekliği hiç değiştirmeden an­latma yoludur.

 

3.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?

A)  Güzel şeyler yapmak için bazı değerleri yıkmak zo­runda değiliz.

B)  Eğitimli kişilerin, iş hayatında daha sistemli çalıştık­larını biliyordum.

C)  İnsanlara bundan sonra, hak ettikleri değeri göste­receğim.

D)  Vapur sefer tarifeleri yeniden düzenlendi.

E) Yetkililer, bu ay içinde güvenlik önlemlerini artıra­caklarını söylediler.

 

4. (I) Adada eşsiz ve yemyeşil Marta Koyu’nu tam karşı­ma alıp yoluma devam ediyorum, arada sırada adanın tek ulaşım aracı faytonlar yolu kapatıyor. (II) Hatta ak­şam vakti olduğundan, mesaileri bitmiş dolaşmaya çı­kan birkaç sahipsiz at kısa bir süreliğine de olsa yeni yol arkadaşlarım oluyor. (III) Kalpazankaya’ya ulaşıp, en uçtaki restoranın yan tarafındaki minik ve sık merdi­venlerden aşağıya iniyorum. (IV) Sahile inince dikkati­mi ilk çeken, denizi ikiye bölen minik kumsalın ucunda­ki kaya parçası oluyor. (V) Koyun, adını bu kaya parça­sından aldığı, bunun bir öykü gibi halk arasında anlatı-la anlatıla bir söylenceye dönüştüğü belirtiliyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmemiştir?

A) I.             B)ll.            C) III.            D) IV.           E) V.

 

5. Hangi şartta olursa olsun bir eleştiri mutlaka nesnel ol­malı ve yapıtın yazarının kişiliğinden bağımsız bir nite­lik göstermelidir. Çünkü öznel eleştiri yapıldığında “Be­nim için yazar değil yapıt var.” diyen bir eleştirmen da­hi, beğenmediği bir yapıtı en acımasız sözlerle yerden yere vururken, kendi benliğinden bir parçayı yapıtına yansıtan yazarı da zedelediğinin, okurların gözünde o yazarı bir “hiç”e indirdiğinin farkında olmaz.

Bu sözleri söyleyen bir yazarın aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?

A)  Gerçek eleştiri ölçülü bir biçimde yalnız ortaya ko­nan ürüne yönelik olmalıdır

B) Belli kriterlere yaslanmadan salt beğenileri ölçü­sünde eleştiri yapanlar, yapıtın yazarına zarar vere­bilir.

C)  En nitelikli eleştiri, kişisellik gömleğinden sıyrılmak­la ortaya konur.

D) Eleştirmenin de bir insan olduğunu ve değerlendir­melerinin, beğenilerinden bağımsız olamayacağı akıldan çıkarılmamalıdır.

E) Bir eleştiri, ele alınan yazarın kişiliğini değil, o yaza­rın yapıtını sanatsal açıdan değerlendirmelidir.

 

6. Sanatçı şiirlerinde tarihten mitolojiye kadar pek çok sanat ve bilim dalıyla ilgili kavramlara ve ayrıntılara yer veriyor. Okurlarının zihinsel bir çabayla anlatmak iste­diklerine ulaşmasını bekliyor. Sanatçı art alanı geniş bir şiir evreni kurduğu için onu anlamak isteyen okur­ların bir altyapıya sahip olması gerekiyor.

Bu parçada “art alanı geniş bir şiir evreni kurmak” sö­züyle şairin şiirleriyle ilgili olarak anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Herkesçe farklı bir biçimde anlaşılmaya olanak ta­nıması

B)  Geri planında geniş bir bilgi birikimini ve kültürü barındırması

C)  Okuru belli bir dünya görüşüne yönlendirmesi

D)  Sanatçının yaşamını yansıtan bir niteliğe sahip ol­ması

E) Toplumun yaşam biçimini yansıtması

 

7. (I) Gölyazı’da, gözün gördüğü tüm açılara rengârenk sandallar yerleştirilmiş. (II) Her üç evden birinde san­dal olması, balıkçılığın önemli bir geçim kaynağı oldu­ğunun göstergesidir. (III) Ağ onarmak, sandal boya­mak, olta hazırlamak, balık almak ya da satmak gün­lük yaşamın olağan bir parçasıdır. (IV) Köy kahvesi, yaşlı balıkçıların av bilgilerini gençlere aktardığı bir okul işlevi görüyor. (V) Hastaları doktora yetiştiren, bahçe mahsulünü evlere ve pazarlara taşıyan sandal­lar, Gölyazı halkı için yaşamın ta kendisi demek.

Gölyazı’nın ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir gözlem belirtilmiştir.

B)  II. cümlede, bir saptama yapılmıştır.

C)  III. cümlede, günlük yaşamla ilgili uğraşlardan söz edilmiştir.

D)  IV. cümlede, yaşlıların, deneyimlerini gençlere ak­tardığından söz edilmiştir.

E)  V. cümlede, ulaşım olanaklarının gelişmediğinden söz ediliyor.

 

8. (I) Ahmet Hamdi Tanpınar, derin bir kültürle Türk tari­hini ve içinde yaşadığı dönemi sentezlemiş bir sanat­çıdır. (II) Olaylara ve kişilere kendine has bir perspek­tifle yaklaşan sanatçı her eserine kendi şahsiyetini, bi­rikimini ve duygusallığını bir mühür gibi basar. (III) Dü­şünce yapısını “Kökü mazide olan bir atiyim.” diye ta­nımlayan Yahya Kemal Beyatlı’dan ve şiir estetiği yö­nüyle de Ahmet Haşim’den etkilenmiştir. (IV) Roman­ları, şiirleri, denemeleri, edebiyat tarihi ve eleştiri çalış­malarıyla Türk edebiyatının dört başı mamur yazarları arasında yer alır. (V) Yazınımızda şairliği ve romancılı­ğı birlikte yürüten, mükemmel bir biçimle yazan nadir yazarlardan biridir.

Tanpınar’ın ele alındığı bu parçadaki numaralan­mış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, yazın dünyasındaki özgün yerinden söz edilmiştir.

B)  II. cümlede yapıtlarının, kişiliğinden izler taşıdığı be­lirtiliyor.

C)  III. cümlede, öykündüğü sanatçılardan söz edilmiş­tir.

D)  IV. cümlede yetkin bir sanatçı olduğu belirtiliyor.

E)  V. cümlede, bir beğeni dile getirilmiştir.

 

9.             I. Her dönemde el üstünde tutulan yapıtlar ortak in­sani değerleri anlatır.

II. O üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokmazdı.

III.  Yaşlanınca işlerden elini eteğini çekmiş, emekliliği­ne alışmaya çalışıyordu.

IV.   O, her işi yapar, ekmeğini taştan çıkarırdı.

V.   Eşyaları elden geçirince eşyaların hepsi kullanıla­cak duruma geldi.

Yukarıda numaralanmış cümlelerde kullanılan de­yimlerle ilgili olarak aşağıdaki açıklamalardan han­gisi yanlıştır?

A)  I. cümledeki deyim, çok değer vermek ve saygı göstermek

B)  II. cümledeki deyim, yapılan tekliflere ilgisiz kalmak

C)  lll.cümledeki deyim, yaptıklarıyla artık uğraşmaz ol­mak

D)  IV. cümledeki deyim, en zor koşullarda bile geçimi­ni sağlamak

E)  V. cümledeki deyim, eksiklik veya bozuklukları gi­dermek

 

10. Yazarlar, yazınsal yapıtlarda dili kendince kullanır, an­lamı herkesçe bilinen sözcüklere yeni ve değişik an­lamlar yükler. Sözcükleri gerçek anlamından sıyırarak mecaz ve yan anlamlarıyla kullanmayı bilir. Bir yazan, bilim adamından ayıran en önemli yön de dili bu şekil­de kişiselleştirmek ve zenginleştirmektir.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi sanatçıların yazınsal yapıtlarda dili kullanma biçimlerini örneklendirmez?

A)İçimde oluşan duygu selini size anlatmak ve adeta patlamış bir yanardağ gibi rahatlamak istiyorum.

B) Keşke ben de uçabilsem kuşlar gibi, bütün ağırlık­larımdan kurtularak yaşadığımın ayrımına varsam.

C) O, yumuşak sesiyle herkesin sempatisini kazandı, bir anda salonda dostça bir hava esti.

D)Sabah kalktığımda soğuk hava bana kış aylarında olduğumu hatırlattı.

E) Aklımın iplerini kalbimin eline verince hayatta bazen yanlış kararlar verebiliyorum.

 

11.   Yapılan araştırmalar, eski köy evlerinin pek çoğunun                              yapımında antik çağdan kalma taşlar kullanıldığını ka­nıtlamış. Taşın ve ahşabın uyumlu birlikteliğini yaşatan  bu köylerde mimarinin antik çağdan Osmanlı ya uzanan kronolojik evrelerini izlemek mümkün.

Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşa­ğıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. sözcük, bir sıfat-fiildir.

B)  II. sözcük, ad tamlamasını niteleme göreviyle kulla­nılan bir sıfattır.

C)  III. sözde, bağlaç tamlayanları bağlamıştır.

D)  IV. söz, bir sıfat tamlamasıdır.

E)  V. sözcük, bir varlığın neye ait olduğunu belirten bir ek almıştır.

 

12.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)  Salı günü İTÜ’de düzenlenecek konferansa katıl­mayı düşünüyorum.

B)  Ali Bey bugün işe bir az geç geleceğini söyledi.

C) 10 Mart 2009 Pazartesi günü oynanan maçta iki futbolcu sakatlanmıştı.

D) Kitapta madde başlıkları alt alta sistematik bir bi­çimde sıralanıyordu.

E)  Akşamüzeri ailece yürüyüş yapmak için parka git­miştik.

 

13.   Çam, köknar ve ladin ağaçlarıyla çevrili geniş bir alana yayılan

                                                                   I

Kafkasör Yaylası; dik yamaçları, el değmemiş ormanları ve uçurumların kenarında ilerleyen adrenalin  düzeyi yüksek dağ yollarıyla, off-road

                        II

tutkunları için  bulunmaz parkurlar saklıyor. Farklı kültürlerin izlerinin

     III                                                      IV

olduğu bu yaylada insanların dostluk içinde yaşadığı da ayrıca

                                                                              V

belirtilmesi gereken bir durumdur.

Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerin hangile­rinde aynı ses olayı vardır?

A) I. ve II.                       B) I. ve V.                     C) II. ve IV.

D) III. ve IV                    E) IV. ve V.

 

14.    İstanbul halkı , lüfere “boğazın sultanı” ve “boğazın dişlisi” gibi

                               I

isimler vermiştir. Çok sevilen lüferin, gelişme evrelerine göre koruk ,

                                                                                                               II

defne , çinekop , sarıkanat ve kofana şeklinde isimlendirildiğini

          III            IV

biliyoruz. Balık sev­dalıları , sonbaharın başında Boğaz’ın Karadeniz

V

girişinde sabırla bekleyerek mevsimin ilk lüferini avlama­ya koyulur.

Bu parçada numaralanmış virgüllerden hangileri yüklemdeki işi yapanı belirtmeye yönelik kullanıl­mıştır?

A) I. ve II.                               B)l. ve V.                  C) II. ve IV.

D) III. ve IV.                            E) IV ve V.

 

15. Kabına sığmayan ( ) gün geçtikçe gelişip büyüyen modern bir kent Diyarbakır. Neden mi kabına sığmıyor ( ) işte size yanıtı ( ) Genç nüfusun dinamizmi ve şeh­re kattığı hareketlilikten başka, tiyatro festivalleri ve yaz konserleri gibi organizasyonlar durmaksızın de­vam ediyor ( ) Bunun yanında tarihi güzelliklerini de unutmamak gerekir tabii ki

Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (,) (?) (:) (…)                              B) (;) (,) (;) (?)

C) (;) (,) (?) (.)                                D) (,) (,) (:) (.)

E) (,) ( ) (?) (…)

 

16. (I) Edebiyatımızda, halkın rahatlıkla anlayabileceği, ya­lın bir dille ve saz eşliğinde şiirler söyleyen şairlere “saz şairi” adı verilir. (II) Bunlara halk şairi veya âşık da denir. (III) Okur-yazar olmayan bu âşıklar köy köy, ka­saba kasaba dolaşarak sanatlarını ortaya koymuşlar­dır. (IV) Halk şiirinde daha çok; aşk, gurbet, yalnızlık, tabiat gibi temalar işlenmiştir. (V) Ayrıca sosyal olaylar ile dini, tasavvufi konulara da yer verilmiştir. (VI) Bu şi­irler, sonraki halk şairleri ya da halk tarafından dilden dile aktarılarak günümüze kadar getirilmiştir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa­ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş­lar?

A) II.            B) III.            C) IV.            D) V.            E) VI.

 

17. “İğne atsan yere düşmez” dedirten istiklal Caddesi’nden tünele yaklaştıkça kalabalık azalmaya, koşuş­turmaların yerini de sükunet almaya başlar. Tünel mey­danına sapmadan sola doğru kıvrılınca belli belirsiz müzik sesleri gelir kulağınıza. Kuledibi doğaçlama seremonilerle karşılar sizi. Üzerinde bulunduğunuz cad­denin hemen girişinde, Galata Mevlevihanesi’nin önün­de Galip Dede’nin türbesi bulunur. Yokuş aşağı salın­maya devam edince aklınıza gelen hemen her tür ens­trümanı bulabileceğiniz dükkânların, pul koleksiyoncu­larını cezbeden tezgâhların, sahafların, renk renk elbi­seler ve göz kamaştıran takılarla bezenmiş mağazala­rın önünden bir bir geçersiniz.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han­gisi söylenemez?

A)  Devrik cümlelerle tekdüzeliğin kırıldığı

B)  Betimleyici öğelere yer verildiği

C)  Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıttığı

D)  İkilemelere yer verildiği

E)  Birinci kişili anlatımın kullanıldığı

 

18.    Aşağıdakilerin hangisinde nesne bir isim tamlama­sıdır?

A) İki bin metre yükseklikte bulunan bu tesisin manza­rası büyüleyiciydi.

B)  Arkadaşlarımla geçen hafta tiyatro salonunda buluş­tuk.

C)  Çocukluğumda akşam yemeklerini her zaman evi­mizin balkonunda yerdik.

D)  Kardeşim geçen yıl üniversiteden mezun oldu.

E)  Belediye, üst geçidi üç ay içinde tamamlamayı planlıyormuş.

 

19.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayraç içindeki sö­zün anlamını içeren bir söz yoktur?

A)  Annem misafirlerin geleceğini duyunca dağınık du­ran eşyaları alelacele topladı. (çabucak)

B)  Hiç durmadan yürüsek bile oraya ancak akşama varabiliriz. (sürekli olarak)

C)  O, romanlarını ince eleyip sık dokuyarak oluşturan dikkatli biridir.(titiz bir biçimde)

D) O, insanlarla olan ilişkilerinde belli bir seviyeyi koru­mayı ilke edinmiştir. (düzeyli olmak)

E)  Çalıştığı her kurumu daha ileri taşımak için elinden geleni yapardı. (farklı olmak)

 

20. Hayır, bu benim için bilinçli bir seçim değil. Yani yerel söyleyişler, deyimler diye bir ayrı kulvar yok benim an­layışımda. Bir öykünün mekânı Orta Anadolu ise o ağ­zı kullanacaksın. Bilmiyorsan, yazamazsın. Eğer bir Doğu Anadolu insanını İstanbul Türkçesiyle konuşturursan olmaz. Kurgu, mekân, zaman hepsi birden sar­sılır. Bunların örneklerini çokça görebilirsiniz. Yani, an­lattığın çevreyi diliyle yaşayacaksın ki ortaya gerçekçi, etkileyici bir yapıt çıksın.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?

A)  Yapıtlarınızda salt İstanbul dışındaki kentlerde ge­çen olayları anlattığınız doğru mu?

B)  Herkesçe kullanılmayan argo söyleyişleri çokça kullanmanız yapıtınızın değerine gölge düşürüyor mu?

C)  Yapıtlarınızda yöresel dil ve ağızlardan yararlanma­nızın özel bir nedeni var mı?

D)  Gerçek bir yazarın içinde yaşadığı çevreyi anlatma­sı gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?

E)  Mecazlı söyleyişe önem vermeniz okurlarca olum­lu karşılanıyor mu?

 

21. (I) Dili ciddiye almadan öykü yazamazsınız. (II) Düşü­nün ki, bir bina yapıyorsunuz ama demirin çapını, har­cın çimento oranını ciddiye almıyorsunuz. (III) Bu du­rumda o binanın sağlam olmasını beklemek yanlış olur. (IV) Öykü bu yönüyle romandan daha öte dil işçi­liği ister. (V) Çünkü öyküde olayı yayma değil yoğun­laştırma vardır, yani bir betimleme yapacaksınız diye­lim romanda bunun için sayfalarca yeriniz var. (VI) Ro­manın öyküden daha çok okunduğu da bir gerçektir. (VII) Ama romanda bu şekilde uzunca anlattığınız duy­guyu öyküde bir iki cümle ile vermeniz gerekecektir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.            B)lll.            C)IV.            D)V.            E) VI.

 

22.           I. Okuldan çıkınca arkadaşlarımla birlikte bu boş ar­saya gelir, burada futbol oynardık.

II. Sanatçı, bu yapıtlarında köy gerçekliğini etkili bir biçimde anlatıyor.

III.  Misafirlerin akşam bize geleceğinden doğrusu ha­berim yoktu.

IV.  Kahvehanenin kapısını yavaşça açarak sobanın ol­duğu bölüme doğru yürüdü.

V.   Annesi ona her konuda yardımcı olmaya çalışıyor.

Yukarıda numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, yüklemleri eylem olan bir sıralı cümledir.

B)  II. cümle özne, dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci ve yüklemden oluşmuştur.

C)  III. cümle, olumsuz bir isim cümlesidir.

D)  IV. cümle, bileşik, kurallı bir eylem cümlesidir.

E)  V. cümlede yeterlik fiili kullanılmıştır.

 

23.   Birçok ilden hem nüfus hem de coğrafya olarak daha büyük olan Tarsus; Adana ile Mersin’in tam ortasında ve ikisine yaklaşık aynı

 I

uzaklıktadır. Efsaneler, tarihi alanlar ve damak çatlatan lezzetlere bir

        II                                                                                        III

de insanların güler yüzlü sıcaklığı eklenince bu kentte kendinizi

            IV                                                                 V

bulmak için kaybolmak isteyeceksiniz.

Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi ya­pıca ötekilerden farklıdır?

A) I.             B) II            C) III.            D) IV.           E) V.

 

24. (I) Günümüzde bazı yaşlı yazarlar, yapıtlarıyla edebi­yat çevrelerinde bir hayli gürültü kopardı. (II) Çünkü bu yazarlar, yapıtlarında, yaşamakta olan birçok aydı­nı ve sanatçıyı özel yaşamlarını merkeze alarak eleş­tirdiler. (III) Bu yazarlarımızın yaptığı gibi birçok genç yazar da dikkatleri yapıtlarına çekebilmek için aynı gayretlerin içine girmeye başladı. (IV) Böyle yolları de­neyen yazarların bir anda ilgi odağı haline gelmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. (V) Fakat, yazarları tanıtmak için etkili bir yol olsa da bunun edebiyat dışı bir yön­tem olduğunu söylemek gerek.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “yazarların dikkat çekmek için başvurduğu yol” belir­tilmiştir?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

 

25. Onun öykülerinde Türk toplumunun son dönemde yaşadığı toplumsal serüvenin derin izlerini görürüz. O, tıpkı bir toplumbilimci gibi, ülkede yaşanan değişimi ve bunun toplum ve birey üzerindeki etkisini irdeler. Son öyküsünde de belirli bir dönem toplumsal yapıda yaşanan olumsuzlukları işliyor. Döneminin gözde eği­limleri olan bireyselleşmeyi, yalnızlığı, özgürlük tutku­sunu, yükselme hırsını öyküde gündeme getirerek, bunların insanları nasıl açmazlara sürüklediğini öne çıkarıp eleştiriyor.

Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Öykülerinde farklı konular işlediğine

B)  Olayları bir sosyolog gibi ele aldığına

C)  Toplumsal sorunlara çözüm önerilerinde bulundu­ğuna

D)  Son öyküsünün, öncekilerle içerik yönüyle benzer­likler gösterdiğine

E)  Toplumun son dönemde geçirdiği değişimlere ya­pıtlarında yer verdiğine

 

26. Bu roman, edebiyatın ruhuna aykırı olarak, Türkiye’de yayımlanmadan haftalar önce gündeme gelmeye baş­lamıştı. Kitabı ilk konu edinen, ünlü eleştirmenlerimiz­den biri oldu. Bu eleştirmenimiz, bir yazısında daha ya­yımlanmadan yüz bin adet sipariş aldığını “müjde” di­ye duyuruyordu okurlarına. Ona göre bu durum Türk okuyucusunun da artık ‘küresel okur’ niteliği kazandı­ğının göstergesiydi. Yıllarını Türk edebiyatına vermiş, söz sahibi bir eleştirmenin bile, edebi özelliklerden yok­sun bir kitabın çok satılmasını bu denli sevinçle karşıla­dığını görünce, edebiyat adına üzülüyor insan. Acaba bu eleştirmenimiz, bu türden kitapları alanların okur de­ğil, müşteri mantığıyla hareket ettiğini bilmiyor mu?

Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada yazarın eleş­tirdiği noktalardan biri değildir?

A) Yazınsal nitelik taşımayan bir yapıtın çok satılması

B)Yetkin bir eleştirmenin, çok satılan ama niteliksiz yapıt adına sevinmesi

C) Bir yapıtın yayımlanmadan önce gündeme taşın­ması

D) Eleştirmenlerin, değerlendirmelerinde yapıtlardan çok yazarları öne çıkarması

E)Bir eleştirmenin okurlara yönelik yanlış değerlen­dirmelerde bulunması

 

27. Yıllardan beri değişmeyen bir alışkanlıktır: Ünlü bir sa­natçı öldü mü bütün basın ve yayın organları ölenin arkasından bir ağıt yakma yarışına girer. Öleni uzaktan yakından tanıyanlar hemen kaleme sarılır ve onunla il­gili anılarını, acılarını, izlenimlerini sıralar. Bütün bunla­rın yapılmasına karşı değilim; ama —-

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşa­ğıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  ölen bir sanatçının arkasından olumlu yazılar yazıl­ması kadar doğal bir şey olamaz.

B)  birçok sanatçının  gerçek  değeri,  ölümlerinden sonra anlaşılmıştır.

C)  bu tür yazıların, sanatçının sağlığında da yazılması gerektiği düşüncesindeyim.

D)  bu durumda sanatçının kişiliği ön plana çıkarılır, ya­pıtları arka planda kalır.

E)  gerçek sanatçılar, yapıtlarıyla, öldükten sonra da yaşamaya devam eder.

 

28. Şiirin yeni boyutlar, yeni tatlar oluşturması insanla gö­bek bağını koparmamasına bağlıdır, insanı; kini, öfke­si, acısı, umudu, sevgisi ve tutkusuyla kavramasına bağlıdır. Böyle olmaz da, insandan koparsa şiir çoraklaşır kendiliğinden. Çünkü — Ozanlar insanı sıkı sıkı­ya kavramaya çalıştıkları oranda şiirlerini kalıcı kılabi­lirler.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  şiiri besleyen öğeler, insanda gizlidir.

B) şiir, toplumun tamamına aynı mesafede kalabildiği sürece yaşayabilir.

C)  şiir, insanların sorunlarına çözümler ürettiği sürece varlığını korur.

D)  şiir, sokaktaki insanın konuştuğu dilden beslenir.

E)  şiir, sadece gerçekleri anlattığında okuyucuyu etki­ler.

 

29. Çoğu zaman insanlar, yazmanın bir yetenek işi oldu­ğunu, dolayısıyla sonradan kazanılamayacağını sanır. Oysa güzel ve doğru yazmak her şeyden önce kendi­ni yetiştirmekle olur. Bu yolda yapılan denemelerle, bir de dilimizi iyi kullanan usta sanatçıları okumakla olur. Duyduğunu, düşündüğünü, anladığını etkili bir biçim­de anlatmak; insanlar için sıkıcı, bunaltıcı bir yolculuk olmaktan ancak bu şekilde çıkar.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler-den hangisidir?

A)  Dil, yazıda ve konuşmada iyi kullanıldığı ölçüde doğru anlaşılmayı sağlar.

B)  Ünlü yazarların yapıtlarını okumak geniş bir ufuk kazanmak için ilk adımdır.

C) Nitelikli yazmak, o alanda sürekli çalışmayı ve yet­kin yapıtları okumayı gerektirir.

D)  Yazarlık, yeteneğin yanında ilhama açık olmayı da gerektirir.

E) İyi yazılar ortaya koyabilmek için yazmaya erken yaşta başlanmalıdır.

 

30. Yalnız bizim değil, Batı’nın edebiyat dünyasını da sar­san yeni eğilim, en çok, “eleştiri” alanında su yüzüne Çıktı. Eskinin seçkinci edebiyat anlayışı, önemli bir sar­sıntı yaşadı. Eleştiri bir çeşit rütbe kaybına uğradı; onun yerini dergilerde, gazetelerde kısa kitap tanıtım­ları, televizyon ekranında kitapların arka kapaklarında­ki yazıları okumaya indirgenmiş ve genellikle çok satı­lan kitapların listesinden ibaret haberler aldı. Görselli­ğin ön plana çıktığı yeni dönemde televizyonda yazar­la söyleşilerle yetiniliyor; sanatçının, yapıtın başka bir kişi tarafından değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmuyor.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A)  Kitaba eskisi kadar önem verilmemesinden

B)  Eleştirinin, gerçek niteliğinden uzaklaştırılmasından

C)  Televizyonun, kitap okumanın yerini almasından

D)  Eleştirmenlerin, eskiler kadar donanımlı olmama­sından

E) Eleştirmenlerin, sanatçıları ve yapıtları tanıtmada yetersiz kalmasından

 

31. — Bu düşüncemi dergilerde yayımlanan şiirler de kuv­vetlendiriyor. Edebiyatın inceliklerini kavramış, bu yön­de kendini geliştirmiş çok sayıda genç şair var ve da­ha pek çoğunun ayak sesleri şimdiden duyuluyor. Bu, şiirimiz adına çok ümit verici bir durum. Bunun yanı sı­ra onların işlerinin bizimkinden daha zor olduğunu da söylemeliyim. Çünkü günümüz şiirseverleri, şairlerden her seferinde yapıtlarının düzeyini yükseltmelerini bek­liyor.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  Şairlerin yetkinliğinin yaşla birlikte azaldığı düşün­cesindeyim.

B)  Yeni dönem şairlerimiz ne yazık ki dile önem ver­miyorlar.

C)  Edebiyat dergilerinde en çok yer alan yazınsal tü­rün şiir olduğu söylenebilir.

D)  Şiirimizin geleceğinden çok  umutlu olduğumu söylemeliyim.

E)  Edebiyatın nabzının tutulduğu yerler dergilerdir.

32. Latinlerin “Çevirmen haindir.” sözü bir gerçeğin ifade­sidir. Bir çevirmen ne kadar dikkat ederse etsin, çevir­diği yapıtı gereği gibi aktaramaz. İçeriğini bütünüyle yansıtsa da biçemini tam olarak yansıtamaz. Bu dü­şünceden hareketle, onca zahmet çekip çevirdiğim yapıtı beğenmeyip yayınevlerine teklif etmekten vaz­geçtiğim çalışmalarım olmuştur. Peyami Safa’nın şu sözü bu düşünceyi destekler niteliktedir: “Çevirmen, çevrilen yapıtın yazarı kadar çile çekmezse, o çeviri­den hayır gelmez.”

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Çevirmenliğin çok yaygın bir meslek olduğu

B)  Çevirmenin her iki dilin özelliklerini de iyi bilmesi gerektiği

C)  Çeviride çevirmenin yapıtı kendince yorumlaması gerektiği

D)Çevirmenin, çeviri sırasında yapıtın sanatsal özel­liklerini korumasının şart olmadığı

E) Bir yapıtı başka bir dile hakkıyla çevirmenin çok güç bir uğraş olduğu

 

33. Günümüzde sanatçıya yol gösterecek, eksikliklerini ona söyleyecek yapıcı eleştirilere çok ihtiyacımız var. Eleştiri alanındaki bu eksiklik devam ettiği için insan, bunu gidermenin bir yolunu bulmalı. Kütüphanemin bu anlamda çok büyük bir yararı var benim için. Ben kitaplarla çevrili bir adayım, burada bir yığın eleştirme­nim var benim. Bir şey yazarken kitaplardan biri “Hışt!” diye sesleniyor bana, kalkıp gidiyorum, ne di­yor acaba, diye. Ona bir bakıyorum: “Evet, yanlış yap­maktayım şu anda. Aslında böyle de düşünülebilir.” diyorum kendi kendime. Böylece, yaptığım yanlışları, bu dostlarım sayesinde düzeltebiliyorum.

Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisin­den söz edilmektedir?

A)  Kişinin, yapıttan hakkında özeleştiri yapmasının gerekliliği

B) Günümüzde yapılan eleştirilerin, sanatçıların kişili­ğine yönelik olduğu

C)  Günümüzde eleştirinin, sanatçının sadece olum­suz yanlarını ortaya koymak şeklinde anlaşıldığı

D)  Eleştiri alanındaki eksikliği, sanatçıların kendi ola­naklarıyla nasıl giderebileceği

E)  Eleştirel düşüncenin toplumun her alanında olması gerektiği

 

 

34. Bir yazarın kişiliğinden çok, yazdıkları, okuru ilgilendi­rir. Okuduğumuz bir romanı veya öyküyü sevmemiz, beğenmemiz için yazarının nasıl biri olduğunu, neler­den hoşlandığını öğrenmemiz hiç de gerekli değildir. Büyük bir romancının yapıtlarına karşı duyduğumuz hayranlık, onun hayat hikâyesini öğrenmekle ne artar ne eksilir. Aksine, büyük sanatçıların hayat hikâyeleri­nin, yapıtları okunduktan sonra öğrenilmesi, okuru on­ların yapıtlarından soğutabilir. Çünkü —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  biyografide nesnel bir anlatım kullanılır

B)  bazı yazarlar, yaşamlarını yapıtlarına yansıtmazlar

C) yazarların, okurun hayalindeki yaşamlarının büyü­sü gerçek yaşamlarının öğrenilmesiyle kaybolur

D)  okurlar, yakından tanıdığı yazarların yapıtlarına ilgi gösterirler

E) okurlar, toplumsal yaşama sırt çevirmiş yazarların yapıtlarını inandırıcı bulmazlar

 

35. Ünlü eleştirmen, Türk sineması adına belki, çoğu uz­man kişinin bile haberdar olmadığı önemli bir kaynak sunuyor. Yazar, bu yapıtında başlangıcından günümü­ze kadar geçen zaman içinde sinemamızın aşamaları­nı, günün gelişen modalarını ve tiplemelerini anlatıyor. Bunları sadece kuru bilgiler vererek değil; derinlikli, ciddi ve göz ardı edilmemesi gereken görüşlerle ele alıyor. Yapıtın içine daldığımızda, yazarın tüm detaycı-lığını, arşivci yanını ve keskin dilini de görüyoruz. Zen­gin görsel içeriğinden baskısına kadar oldukça titiz bir çalışmanın ürünü olan yapıt, kendi alanında içerik ve hacim olarak sık sık başvurulacak bir kaynak özelliği taşımaktadır.

Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Yeteri kadar bilinmediği

B)  Geniş bir içeriğe sahip olduğu

C)  Yazarının üslup özelliklerini yansıttığı

D)  Sinemamızın tarihsel sürecini ortaya koyduğu

E)  Alanında bir ilk yapıt olduğu

 

36. Çocuk kitaplarında, çocukların ilgi duyacağı her konu, çocuğun

yaşına ve düzeyine uygun bir dille işlenir. Bu kitaplar, çocuğun ufkunu genişletir; onun sorun çöz­me, düşünme, üretme yeteneklerini ve hayal dünyası­nı geliştirir. Çocukta evrensel olaylara karşı ilgi uyan­dırır. Çocuğun fark gözetmeksizin insanları sevmesi­ne, olgun davranışlar kazanmasına, gelenek ve göre­nekleri öğrenmesine ve yerel değerlere saygılı olması­na yardımcı olur.

Bu parçada çocuk kitaplarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Çocukların anlayabileceği bir anlatımının olduğuna

B)  Çocukları insanlığı ilgilendiren konulara yönlendir­diğine

C)  Çocukların düş evrenini zenginleştirdiğine

D)  Çocuklarla birlikte yetişkinlere de seslendiğine

E)  Çocukların, bütün insanları ayrım yapmadan sev­mesini sağladığına

 

37. Sanatçı yüksek öğrenimini İngiltere’de sinema alanın­da yapmış, çeşitli ödüller kazanan çizgi film çalışmala­rının yanı sıra görsel anlatım ve kurgu sorunları üzeri­ne yayımlanmış çeşitli ders kitabı, öykü, makale ve in­celemeler kaleme almıştır. Yazı ve sanat çalışmalarının tümü ancak eğitimli bir sanatsever kitlenin anlayacağı bir nitelik gösteriyor. Yazarımız zamana aldırış etme­den yapıtlarını yayımlıyor, çünkü ilk öyküsünden son­ra yayınladığı romanı için yedi yıl beklemişti. Ayrıca müze tasarımı çalışmalarına ağırlık veren sanatçı çok sayıda sergi de düzenlemiştir.

Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Araştırmacı bir kişiliğe sahip olduğuna

B)  Değişik sanat dallarıyla ilgilendiğine

C) Yapıtlarını yayımlamakta acele etmediğine

D) Yazın dünyasında herkesçe tanındığına

E) Ortaya koyduğu ürünlerin belli bir kesime seslendi­ğine

 

38. (I) Sanatçı öykülerinde acılı, yalnız, yenilmiş insanların dünyasını anlatır. (II) Bu öyküleriyle çağıyla ve içinde yaşadığı toplumla yüzleşir, doğru ve yanlış bulduk­larını çekinmeden söyler (III) Yaşadıklarını, deneyimle­ri, zaaflarını eksiksiz tutanak altına almaya çalışır. (IV) Onun öyküleri, klasik öykü tarzıyla bağlantılarını tü­müyle koparmasa da şiirsel bir söyleyişle oluşturul­muştur, denilebilir. (V) Öykülerde bir görüntü, bir ses yazarın yaşadıklarını çağrıştırıcı, hatırlatıcı bir imgeye dönüşüyor.

Bir sanatçının öykülerinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, içeriğinden söz edilmiştir.

B)  ll.cümlede, sanatçının sosyal eleştirilerini öyküleri yoluyla ortaya koyduğu belirtiliyor.

C)  III. cümlede, yaşadıklarını gerçekçi bir biçimde ka­leme aldığı belirtiliyor.

D)  IV. cümlede, biçemiyle ilgili bilgiler veriliyor.

E) V. cümlede, anlaşılması çaba gerektiren bir anlatımı olduğu belirtiliyor.

 

 

39. Kendisine has bir imlâ tarzı geliştirmiş olan Attilâ İlhan dil konusunda da çok keyfi davranır. Günlük dilde artık kullanılmayan çok eski kelimeleri, Fransızca veya Al­manca kelimelerle beraber kullanır. Bunlar, hem yaza­rın dikkati çekme çabasını, orijinal olma merakını hem de karmakarışık bir dünyada yaşadığımızı okuyucuya hissettirme gayretini gösterir. Sinema tekniğini kulla­nan Attilâ ilhan adeta kamerasını kalabalıklar üzerinde gezdirerek yaşamı olduğu gibi aktarır.

Bu parçadan Attilâ İlhan’la ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Dili kullanma konusunda özgür davrandığı

B)  Yapıtlarındaki anlatım özellikleriyle yaşam arasında paralellikler kurmaya çalıştığı

C)  Gerçekçi bir anlatım tarzı kullandığı

D)  Özgün olma çabası içinde olduğu

E)  Her kesimden insana seslenme amacı taşıdığı

 

40. Sanatçı bugüne kadar on öykü kitabı yayımladı. Her öyküde değişik bir konu, gündelik yaşamdan esinle­nen bu öykülerin dikkati çeken özelliği oldu hep. Öy­külerinde, değişen bir toplumun sıradan bireyler üze­rindeki etkisi, kimi zaman şiirsel ve hüzünlü, kimi za­man ironik ya da trajikomik olarak, bazen de deneysel bir kurgu ile karşımıza çıktı. Bütün bu arayışlar, yazarı, kendini tekrar etmekten korudu ve sanatçı temeldeki sanatsal duyarlığından bir şey yitirmedi.

Bu parçada anlatılan yazarla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)  Okurlarının tepkisine göre yapıt oluşturduğu

B)  Farklı temalar ve anlatım yolları kullanmasının sıradanlaşmasını engellediği

C)  Toplumsal sorunları hiç değiştirmeden anlattığı

D)  Öykülerinde yaşamının ayrıntılarına yer verdiği

E)  Okurları düşünsel yönden geliştirmeyi amaçladığı

CEVAPLAR

1 E 9 B 17 E 25 C 33 D
2 B 10 D 18 C 26 D 34 C
3 C 11 E 19 E 27 C 35 E
4 E 12 B 20 C 28 A 36 D
5 D 13 A 21 E 29 C 37 D
6 B 14 B 22 E 30 B 38 E
7 E 15 D 23 B 31 D 39 E
8 A 16 C 24 B 32 E 40 B

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 19 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-19.html Thu, 09 Jan 2014 11:07:43 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8767 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 19

1. Karadeniz’de farklı ülkelerin balıkçıları arasında mey­dana gelen pek çok anlaşmazlık ortaya çıkınca ulusla­rarası sözleşmelerle çözüme kavuşturulmuştur,

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “farklı” yerine “yer alan” getirilerek

B)  “sözleşmelerle” sözü “antlaşmalarla” yapılarak

C)  “pek çok” yerine “çok” getirilerek

D)  Yüklem etken çatılı yapılarak

E)  “ortaya çıkınca” sözü cümleden çıkarılarak

 

2. Aşağıdakilerin hangisinde birinci cümle, ikinci cüm­lede kullanılan deyimin anlamını içermez?

A) Günlerdir gizlediklerini artık herkese söylüyordu.

Arkadaşıyla arasında var olan sıkıntıları açığa vurdu.

B)Annem sürekli, başka bir kente göç eden akraba­larımızdan söz ederdi.

Genç kız hafta sonu seyrettiği filmi ağzından dü­şürmüyordu.

C)Çok zor olan bu işi de başarması hepimizi şaşırttı.

O, verilen bu görevi de eline yüzüne bulaştırdı.

D)Usta, yaptığı yanlışlara rağmen ısrarla çırağın hiç­bir kusurunun olmadığını savunuyordu.

O ne kadar haylaz olursa olsun ailesi ona asla toz kondurmaz.

E)Parkta ağlayan bu küçük çocuğu sanki daha önce de gördüm.

Seninle toplantıya gelen bu genci bir yerden gö­züm ısırıyor.

 

3.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)  Tüyap Fuarı 31 Ekim -7 Kasım 2010 tarihlerinde İstanbul’da düzenleniyor.

B)  Türküleriyle gönülden gönle köprüler kuran bir müzisyendi o.

C)  Sizi bugün de okuldan aileniz almayacak mıydı?

D)  Yeni odası yan yana iki dolap sığamayacak kadar küçüktü.

E)  Sıcak hava dalgası, Türkiye’nin güneyinde etkili olacakmış.

 

4. Okur; kendi sanat peteğini öremeyen, başkasının se­siyle konuşan yazarlara dönüp bakmaz pek. Okurun yazarlardan beklediği, başkasında olmayan anlatımı ve özü yakalamasıdır. Ne yazık ki, edebiyatımızda kendi sesini bulan çok az yazar var, buna karşın yetkin yazarlara öykünen onlarca sanatçı kimliğini oluştura­mamış yazar görebiliyoruz.

Bu parçada “başkasının sesiyle konuşmak” sözüyle sanatçılarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağı­dakilerden hangisidir?

A)  Toplumsal gelişmelerin gerisinde kaldıkları

B)  Okurların düşün evrenine katkı yapmaktan uzak ol­dukları

C)  Yazın dünyasında belli akımların sözcülüğünü yap­tıklarından özgür olamadıkları

D)  Başarılı yazarları taklit ettiklerinden kendilerine has bir edebiyat anlayışına ulaşamadıkları

E)  Belli bir yazınsal birikimden yoksun oldukları

 

5. (I) Müjdeleyici bir mevsimdir bahar. (II) Sonbahar kışı, ilkbahar ise yazı müjdeler bize. (III) Geçiş mevsimi de diyebiliriz bahara. (IV) Yaz deyince güneş ve deniz ak­la gelir. (V) Sonbaharda gördüğümüzse, sararan yap­raklar ve fırtınalı havadır.

Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, türemiş bir sözcük sıfat görevinde kul­lanılmıştır.

B)  II. cümledeki “ise” bağlaç göreviyle kullanılmıştır.

C)  III. cümlede, yeterlik fiiline yer verilmiştir.

D) IV. cümledeki “güneş ve deniz” sözü, nesne göre­vinde kullanılmıştır.

E) V. cümle bir isim cümlesidir.

 

 

6. (I) Sanatçı, edebiyata şiirler yazarak başlamış, eleştiri yazılarıyla da adını duyurmuştur. (II) Eleştirilerinde asıl ölçüt, yapıtın sanatsal bir haz vermesidir; güzellik duy­gusu uyandırmayan bir yapıtın değerli olmadığını id­dia etmiştir. (III) O nedenle, bilimsel eleştiri değildir sanatçının yazıları; yani o, edebî metinleri belirli bir bilim­sel yöntemle, tema, dil, biçim, kurgu tekniği bakımın­dan çözümlemez. (IV) Bundan dolayı, çağdaşı şiir eleştirmenlerinden farklıdır eleştiri anlayışı. (V) Edebi­yatımızda yeri dolduramayacak nadir yazarlardandır.

Bir sanatçının ve eleştiri yazılarının ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki­lerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, eleştiri dışındaki bir türle yazarlığa adım attığından söz ediliyor.

B)  II. cümlede, yapıtları kişiselliğin dışında objektif öl­çütlerle ele aldığı belirtiliyor.

C)  III. cümlede, eserleri yapısal yönleriyle ele almadığı ortaya konuyor.

D)  IV. cümlede, eleştirel yaklaşım açısından dönemin­deki sanatçılardan ayrıldığı anlatılıyor.

E) V. cümlede, edebiyatımızda önemli bir yeri olduğun­dan söz ediliyor.

 

7. Tamamen yeni eserlerden oluşacak bir öykü seçkisi ha­zırlamak yıpratıcı bir süreçtir; Yazarlar kılı kırk yaran bir tutumla seçilecek, öykülerden niteliksiz olanlar geri çevrilecek, basılmaya değer olanlar editörlük sürecin­den geçirilecek. Böyle bir durumda kendini pek çok çi­çeğin olduğu bereketli bir bahçeden renk renk çiçekler topluyor gibi hisseder insan ama tek sıkıntısı sepetinin her çiçeği alacak kadar geniş olmamasıdır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden han­gisi söylenemez?

A)  Kişisel görüşlerin belirtildiği

B)  Somutlamaya yer verildiği

C)  Düşüncenin örneklerle belirginleştirildiği

D)  Yinelemeye yer verildiği

E)  Kalıplaşmış sözlerin yer aldığı

 

8. Bütün sanat dallarının var oluş nedeninin, çevremiz­deki güzellikleri başka bir düzlemde yeniden kurmak olduğunu düşünüyorum. Örneğin bir ağaç öyle bir an­latılmalı ki yapıtı okuyanlar ağaçlara bakınca onda da­ha önce görmedikleri özellikleri fark etmeli. Ben bir ağacın ne denli mükemmel bir güzelliğe sahip oldu­ğunu Van Gogh’tan öğrenmiştim. Bir ağacın meyve vermesinin basit görülmesine rağmen ne değişik an­lamlara geldiğini sıra dışı bir roman kahramanı olan Ouasimodo’dan.

Bu  parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Her sanat dalının kendine özgü bir anlatım yolu ol­malıdır.

B)  Her sanatçının yaşama bakışı birbirinden farklıdır.

C) Okurlara ancak klasikleşmiş yapıtların yazınsal bir tat vermesi mümkündür.

D) Sanat ürünlerinin insanlara günlük hayatta fark edi­lemeyen ayrıntıları sunmaları gerekir.

E)  Her sanatçı yapıtında istediği şeyi anlatmakta öz­gürdür.

 

9. (I) Dergilerde yayımlanan şiirleri ve günümüzün edebi­yat dünyasını inceleyen birisi olarak Türk şiirinin yarın­larından çok umutluyum. (II) Edebiyat meselelerimizi kavramış, çok sayıda genç şair var ve daha pek çoğu­nun ayak seslerini şimdiden duyuyoruz. (III) Bunun ya­nı sıra bu gençlerin işlerinin bizim kuşaktan daha zor olduğunu da söylemeliyim. (IV) Yazın dünyasından tecrübeli diyebileceğimiz sanatçılar, bu gençlere yol göstermek şöyle dursun, gençlerin yaptıkları çalışma­ları küçümsüyor. (V) Söz konusu sanatçıların bu kü­çümseyici tavırlarının, gençlerin önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorum.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin­den başlayarak olumsuz nitelikli eleştiriye yer veril­miştir?

A)l.              B) II.            C)lll.             D) IV.           E)V.

 

10. (I) Sanat, yaşamı estetik bir biçimde anlatmanın en iyi yoludur. (II) Bu yol, kendisini keşfeden herkes için top­lumsal yaşayıştan ve hissedişten kopuş anlamına gelir. (III) Sıradan söyleyişlerle yetinmek, sanatçı için yolun sonu demektir. (IV) Ayrıca sanat dünyasında silinmez bir iz bırakmak, bir sanatçının kendisine yepyeni bir yol çizmesine bağlıdır. (V) Sadece sanat alanında değil, dünya tarihinin iz bırakan aktörlerine baktığınızda, hep­sinin yeni bir dünya oluşturma derdinde oldukları görü­lür.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, öznel bir nitelik taşımaktadır.

B)  II. cümlede, sanatın, insanı yaşamdan uzaklaştırdı­ğı belirtiliyor.

C)  III. cümlede, farklı anlatımların peşinde koşmama­nın, sanatçının üretkenliğini bitirebileceği üzerinde duruluyor.

D)  IV. cümlede, kalıcılığın özgünlüğe bağlı olduğu belirtiliyor.

E)  V cümlede, insanların yaşanabilir bir dünya oluş­turma gayreti içinde olmadıklarından söz ediliyor.

 

11.    Şiirleriyle tanınan sanatçı, bu öyküsünde —

Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanır­sa öykünün hem biçemi hem de içeriğiyle ilgili bir değerlendirme yapılmış olur?

A)toplumun geniş kesimlerine seslenebilmek için ço­ğunluğun kullandığı sözcükleri kendince kullanı­yor.

B)anlaşılması çaba gerektiren bir dille, kendi iç dün­yasının sesini dinleyenlerin yaşamını yansıtıyor.

C)ses, anlam ve çağrışım yönünden öne çıkan söz­cükleri belli bir elemeden geçirerek kullanıyor.

D)kendine özgü bir anlatım benimsiyor ve en az söz­cükle çok şey anlatmayı amaçlıyor.

E)sosyal mesajlar verme kaygısı taşıyan yazarlara karşı salt biçeme yaslanan bir yapı kuruyor.

 

12. Bunun bilinçli bir seçim olduğunu söyleyemem. Ben ilk yapıtlarımdan beri karmaşık bir kurguyu tercih eden bir yazarım. Okuyucunun dikkatini ilk sayfadan tetikte tut­mak benim için önemlidir. Son iki kitabımda da söyle­mek istediklerimi bir anlatıcı yerine dedektiflerimi kulla­narak anlatmayı tercih ettim. Bulmaca çözer gibi oku­mayı seven okurlarımı da hesaba katınca polisiye türünde karar kıldım diyebilirim.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)  Günümüzde polisiye roman türü neden daha çok ilgi görmektedir?

B) Sizce yazarlık dünyasına adımlarını atan gençler nasıl bir yol izlemeliler?

C)  Yazdığınız son yapıtlarınız okurlar üzerinde nasıl bir etki bıraktı?

D) Sizi daha çok, okurların ilgisini canlı tutacak polisi­ye romana yönelten neydi?

E) Okurlarınıza edebiyatı sevmeleri için hangi türlerde yapıt okumalarını tavsiye edersiniz?

 

13. Şairler, geçmişle bağını koparamaz. Necatigil’in dedi­ği gibi; şair, geriye baka baka ilerler. Öyleyse bir şairi bütün bir şiir tarihi içinde değerlendirmeliyiz. Çünkü o şairin büyüklüğü ya da küçüklüğü öteki şairlerle karşı­laştırılarak ortaya konabilir. Ben de bundan dolayı bir şairi değerlendireceksem onu şiir tarihinin içinde ele alıyorum.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?

A)  Şairleri değerlendirmenin nesnel ölçütleri var mıdır?

B)  Günümüz şairlerinin edebiyat tarihine bakışı nasıl olmalıdır?

C)  Bir şairi değerlendirirken nasıl bir yol izliyorsunuz?

D)  Sizce toplumcu temalara yer vermeyen bir şair ba­şarılı olabilir mi?

E)  Şiir tarihinde kendisinden söz edilen her şair ger­çekten başarılı sayılabilir mi?

 

 

14.   Çok sayıda medeniyet ve kültüre ev sahipliği yapan

                                                                          I

ülkemizin her köşesi bir açık hava müzesidir. Anadolu, yüzyıllar

II

boyunca sayısız insana, inanca, kültüre vatan olmuştur. Bütün bu

                        III

milletlerin vakti geldiğinde tarih sahnesinden çekilmeleriyle, üzerinde

                                                        IV

bıraktıkları tarihi vesikaları günümüze kadar vefayla saklamıştır.

                                                          V

Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A)  I. söz, bir sıfat-fiil grubudur.

B)  II. söz, tamlayanı adıl olan bir isim tamlamasıdır.

C)  III. söz, bir sıfat tamlamasıdır.

D)  IV. söz, bir belirtisiz isim tamlamasıdır.

E)  V. söz, bir edat grubudur.

 

15.   Yaklaşan kış mevsiminin size sunabileceği keyifler ne­lerdir ?

                                                                                                        I

Öncelikle bu mevsimde yapılabilecek en güzel şey, bir fincan kahvenin eşliğinde kitap okumaktır. Ev­de, yolculukta , iş arası kısa molalarda

                                                                      II

birkaç sayfa ki­li tap okumak size iyi gelecektir. Müze gezmek, sevdik­lerinizle sıcak sohbetlere katılmak, değişen vitrinleri izlemek, bedeninizi yeni mevsime hazırlamak . Liste böyle uzayıp gidebilir. Tabii

                                                          III                                         IV

bu arada mevsim sebzeleri ve meyvelerinin tadına varmayı sakın unutmayın !

                  V

Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerin­den hangisi yerinde kullanılmamıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

16. — çünkü yapıtlarımda yaşamı tüm gerçekliğiyle, hiç değiştirmeden anlatma ilkesine bağlıyım. Bu yüzden birçok okurum kitaplarımı okurken anlattıklarımın göz­lerinin önünde canlandığını söyler. Belki de yapıtlarım yaşama ayna tuttuğu için yönetmenlerce, beyaz per­deye aktarılmak isteniyor.

Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  Yazdıklarımın ilgi çekici olaylarla başlamasına dikkat ederim.

B)Sinemaya uyarlanan yapıtlardaki gerçekliğin bire bir yansıtılamadığını düşünüyorum.

C)  Bir yazarın kendi hayal süzgecinden geçirmediği bir yaşantıyı dile getirmesini kabullenemiyorum.

D)  Ben yapıtlarımda yaşam sahnelerini bir fotoğraf gi­bi sunarım okura.

E)  Gerçek bir sanatçı okurun yaşam felsefesini dikka­te almalıdır.

 

17.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)  Oyuncular perde arkasındaki yerlerini alıyor, biz seyirciler de oyunun başlamasını bekliyorduk.

B)  Çevresindeki yoksullara yardım eder, onlarla bire bir ilgilenirdi.

C)  Her sabah aynı saatte işe gidiyor, akşamları eve geç saatlerde dönüyorduk.

D)  Tatil günlerinde evden çıkmaz, telefonlara bile ce­vap vermezdi.

E)  Boş zamanlarımda deniz kıyısına iner, orada saat­lerce kitap okurum.

18. (I) Fransız edebiyatının usta yazarlarından Stendhal, yazdığı değişik türdeki yapıtlarla realizm akımının unu­tulmazları arasında kabul edilmiştir. (II) “Parma Manas­tırı” adlı yapıtında Rönesans döneminde bir İtalyan prensliğinde yaşanan entrikalar etkili bir dille anlatılır. (III) Roman kahramanı Fabrice del Dongo’nun özgür­lük tutkusu ve toplum yaşamına ters düşen davranış­ları dile getirilir. (IV) 19. yüzyıl İtalyan ve Fransız toplum­larının eleştirisinin yapıldığı “Parma Manastın” bu yö­nüyle, yayımlanır yayımlanmaz edebiyat çevrelerinin ve birçok eleştirmenin beğenisini kazanır. (V) “Parma Ma­nastırı” sadece Stendhal’ın değil, Dünya edebiyatının da önemli yapıtları arasında yer almaktadır.

“Parma Manastırı” adlı yapıtın ele alındığı bu par­çada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakiler-den hangisi yanlıştır?

A)  l.cümlede, yazarının, bir edebiyat akımının başarılı temsilcisi olduğu belirtiliyor.

B)  II.cümlede, bir değerlendirme söz konusudur.

C)  III. cümle, içerikle ilgili bir yargıdır.

D)  IV. cümlede, yazın dünyasının dikkatini çeken sos­yal tahlillere sahip olduğundan söz ediliyor.

E)  V. cümlede, yapıtın evrenselliğe ulaşmasının ge­rekçelerine yer verilmiştir.

 

19. Yazar, Tatlıca Şelalelerini keşfedişini yapıtında şöyle anlatıyor (I) Geniş yapraklı ağaçların (II) patikaların et­rafında yer alan gürgenlerin arasından yukarılara çıktı­ğımda birkaç metre yükseklikten dökülen bir şelale gördüm (III) Daha sonra yukarıya yaptığım zorlu çıkış­larla başkasını, başkasını… inanılacak gibi değildi (IV) Karışık geniş yapraklı ağaçların boy verdiği dar vadi boyunca eşsiz (V) harikulade şelaleler yer alıyordu.

Bu parçada numaralanmış yerlerden hangilerine vir­gül (,) getirilmelidir?

A) I. ve II.                     B)l. ve V.                  C) II. ve V.

D) III. ve IV.                 E) IV. ve V

 

20. Okul kitaplarında sadece savaşlara, barışlara, antlaş­malara ve liderlerin yaşamöykülerine yer verildiğinden bizler tarihin bunlardan ibaret olduğunu varsaydık. Ne yazık ki bu olayların merkezinde olan insan öğesi bizim tarih derslerimizde pek yer bulamıyor kendisine. Bu yüzden olayları yüzeysel bilgilerle geçiştiren tarih ki­tapları okumak istemiyor insanlarımız. Çünkü —. Bu­nun en somut örnekleri okurların çokça ilgi gösterdik­leri sosyal tarih anlayışıyla kaleme alınmış olan “Safranbolu’nun Tarihi” gibi yapıtlardır. Bu yapıtta tarih bo­yunca Safranbolu’nun geçirdiği aşamaları okurken bu­rada yaşayan insanların, etiyle kemiğiyle birer canlı varlık olarak yer aldığını görebiliyoruz.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  okurlar insan odaklı toplumsal olayların tüm yönle­riyle anlatıldığı yapıtlara ilgi gösterirler

B)  herkesin tarih kitabı yazamayacağı gerçeği göz ar­dı edilmemelidir

C)  bu konuları anlatırken duygu ve düşünce dengesi­nin korunmasına dikkat etmek gerekir

D)tarihsel olayları anlatan yapıtların doğru bilgileri içer­mesi gerekmektedir

E)kuru bilgilerle ele alınan kitaplarının okul müfredatlarından çıkarılması uygun olacaktır

 

 

21. Bu yazarın romanında, toplumun içinden seçtiği ve çok canlı olarak verdiği kişiler, karamsarlıklarda dik­kat çeker. Olaylar da onları karamsarlığa itecek yön­de, gerçekçi olmayan rastlantılarla gelişir. Yazarın za­man zaman olayların akışına müdahale ettiğini de gö­rürüz. Romanın en başarılı yönü biçemidir. Yazar, ro­manında daha çok, kısa cümleler kullanmış, karşılıklı konuşmalara sıkça yer vermiş ve bir sohbet havası içinde yapıtını oluşturarak okuyucunun ilgisini çekme­yi başarmıştır.

Bu parçada sözü edilen yapıtta ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Anlatımının, yapıtın öne çıkan yönü olduğu

B)  Yazarının yaşamından izler taşıdığı

C)  Gerçekçilikten uzak yönleri olduğu

D)  Söyleşi havası içinde oluşturulduğu

E)  Yaşamdaki karakterlerle kurgulandığı

 

22. Şiirin iletisi, onun şiirselliğini gölgelememelidir. Aksi­ne, dizelerde anlatılmak istenen şey, estetiğin arkasın­da bir gölge gibi sezilmelidir. Okur, estetik yönden haz duyduğu şiirde verilen mesajı çok da farkında olma­dan alır zaten. Verilmek istenen mesajın, estetiğin önüne geçtiği şiirler, şiir olmaktan çok, vezinli, kafiyeli eğitici bir düzyazıdır aslında.

Bu parçada şiirle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Şiirde, okura verilmek istenen bir mesaj mutlaka olmalıdır.

B)  Şiirde anlatılmak istenen, söyleyiş güzelliğinin önü­ne geçmemelidir.

C)  Şiirde, daha önce işlenmemiş konuları işlemek, şiiri okunur kılar.

D)  Şiirler, okurların beklentileri göz önüne alınarak ya­zılmalıdır.

E)  içerikle anlatımın bir bütün oluşturduğu şiirler gele­cek kuşaklara kalabilir.

 

23. (I) Edebiyat tarihinin birçok başyapıtı sadece okunmak için değil, sahnelenmek üzere yazılmıştır. (II) Oynanan bu yapıtlar, gerek izleyiciler gerek eleştirmenler tarafın­dan değişik yönlerden irdelenir. (III) Tiyatro eserlerinin nasıl sahnelendikleri, kostüm dekor işçiliği ve en önem­lisi oyunculuk kalitesi bu değerlendirmelerde öne çıkar. (IV) Çünkü sahnede kötü bir oyuncu, Hamlet’in sözle­rindeki şiirselliği tamamen yok edebilir ya da çok dra­matik bir sahneyi gülünç hale sokabilir. (V) İşte bu yüz­den bir oyunun özündeki anlamsal boyut, ancak met­ni okunarak görülebilir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin­den sonra Ama bir tiyatro yapıtının asıl değeri bu de­ğerlendirmelerle ya da sahnede oynanmasıyla değil, bire bir yazıldığı metinden anlaşılır. ” cümlesi getiri­lirse parçanın anlam bütünlüğü sağlanır?

A) I.            B) II.             C) III.              D) IV.             E) V.

 

24. Kitap okumak, bir alışkanlık işi olmaktan çok, bir yete­nek işidir bence. Tıpkı resim yapmak gibi bu yetenek, ilkokulda ortaya çıkar, ortaokulda gelişir; lisede ise ya­pılması gereken, bu yeteneğe yön vermektir. Okuma yeteneği olmayan birini, okumaya yönlendirmek için ne yaparsanız yapın, bir yararı olmaz.

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağı­dakilerden hangisidir?

A)  Kitap okumak, güzel sanatlarla ilgilenmek gibi kişi­nin duygusal yönden gelişmesini sağlayan bir uğ­raşıdır.

B)  Okuma, herkeste bulunmayan, sonradan kazanıl­mayacak bir özelliktir.

C)  Çocuklara uygun kitapların önerilmesi onların oku­ma yeteneğini kazanması için önemlidir.

D)  Okuma alışkanlığı insanlara, ancak okul dönemin­de kazandırılabilir.

E)  Çok kitap okumakla insan, düşüncelerini daha iyi ifade edebilir hale gelir.

 

 

 

 

25. (I) Buz gibi bir hava, lapa lapa yağan kar, tatil yapma düşüncesini uyandırıyor içimizde. (II) Birkaç günlük ka­çamakla hem doğanın kışa bürünmüş yüzünü keşfet­mek hem de doyasıya kayak yapmak istiyoruz arka­daşlarla. (III) Kayak deyince Uludağ, Kartepe gibi kayak merkezleri geliyor herkesin aklına. (IV) Ilgaz Dağı ise in­san elinin ulaşamadığı güzellikleriyle farklı bir alternatif olarak duruyor karşımızda. (V) Bunu değerlendirmek ve bilmediğimiz güzellikleri keşfetmek için yola koyuluyo­ruz hemen. (VI) Ilgaz Dağı, aslında Batı Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Çankırı ve Kastamonu illeri boyunca devam eden sıradağların genel adıdır. (VII) Dağın en yüksek noktası ise Kastamonu’nun 30 km. kadar güne­yindeki Büyük Hacettepe’dir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa­ragraf hangi cümleyle başlar?

A) II.            B) III.            C) IV.             D) V.            E) VI.

 

26. Şimdiki genç yazarlar yazın dünyasında yalnız kendile­rinin var olduğunu sanıyor. Hemen kendilerini öne çı­karma peşine düşüyor, usta yazarların ürettiklerine ça­ğın gerisinde kaldığı gerekçesiyle dudak bükebiliyor­lar. Üstelik yıllardır emek veren yazara, şaire saygı göstermek yerine, onların kendilerine saygı göstermesini bekliyorlar. Deneyimli bir yazarın yapıtını incelemeyen, üslup özelliklerine dikkat etmeyen bir yazarın önemli yapıtlar ortaya koyabilmesi de mümkün değildir, bu da edebiyatımızın geleceği adına beni endişelendiriyor.

Bu sözleri söyleyen kişi, genç sanatçılarla ilgili özel­likle aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?

A)  Salt başkalarına öykünerek yapıt ortaya koymala­rından

B)  Yapıtlarında sadece kendi gözlemlerinden söz et­melerinden

C)  Kolay yoldan maddi kazanç sağlamak için eser üretmelerinden

D)  Hep aynı biçim ve içerikte yapıtlar yazmalarından

E) Usta edebiyatçıları görmezden gelerek kendilerini öne çıkarmalarından

 

27. Edremit ormanlarının çehresi sonbaharla birlikte değişi­yor. Yemyeşil, capcanlı tablo yavaş yavaş tarifsiz bir hü­zünle solgunlaşıyor adeta. Toprak kokusu keskinleşi­yor, dereler coşkun şarkılar söylüyor. Buraların sakinle­ri sonbaharda bağ evlerinin kapısına kilit vurup kışlık evlerine çekiliyor. Yağmur damlaları, dokundukları yap­rakları ağır ağır toprağa düşürüyor. Dağların yukarıların­da, ormanın içinde gözden ırak kalmayı başarmış evle­rin bacalarından hafif hafif duman yükseliyor. Kışın eli kulağında, gökyüzünden kar yağdı yağacak.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?

A)  Öznel yargılara yer verilmiştir.

B)  Yinelemelere yer verilmiştir.

C)  Varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmiştir.

D)  Bitirilmemiş cümleler kullanılmıştır.

E)  İnsana ait özellikler doğaya aktarılmıştır.

 

28. Çizgi roman, edebiyatın sahip olmadığı görsel araçla­ra sahip bir sanat dalı. Batı’da bu sanat dalı ciddi bir iş: Senaristleri, çizeri, boyacısı hatta konuşma balonlarını hazırlayan usta bir ekibiyle ortaya konuyor. Oldukça yaygın ve sevilen bir yazın türü olarak dikkatleri üzeri­ne çekiyor. Türkiye’de ise çizgi roman birkaç önemli çi­zerin az sayıda eseri dışında çok boş bir alan duru­munda. Bu alanda deneyim ve birikim yok. Renkler, şekiller iyi kullanılırsa okur dünyasında yeni açılımlar oluşturabilecek bu alana hiç el atılmadığını görüyoruz ne yazık ki.

Bu parçadan çizgi romanla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)  Toplumsal eleştiriler için en uygun tür olduğu

B)  Ülkemize Batı’dan giren bir tür olduğu

C)  Ürün ortaya koymak için bir ekip çalışmasının ge­rekmediği

D)  Ülkemizde bu türe gereken önemin verilmediği

E)  Görsel unsurlar taşımasıyla romandan üstün yön­lerinin olduğu

 

 

 

29.   Mezopotamya ovasını üstten gören Mardin ili, ünlü taş I evlerini

                        I

gezmeye gelen turistleri hayranlık içinde bırakıyor. Tarihî dokuyla

                               II

bütünleşmiş taş evlerin arasında daracık sokaklarda gezmek son

                           III

derece keyifli. Üç di­nin temsilcilerinin yaşadığı nadir şehirlerden biri olan Mardin’de Kasımiye Medresesi, Ulucami, Deyrulzafaran

IV

Manastırı gezilebilecek farklı yerlerden bazıları.

                         V

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A)l.              B) II.            C)lll.            D) IV.            E) V.

 

30. O, Türk yazınında hem bir yazar, hem de bir gazeteci olarak ismi anılması gerekenlerden biridir. Gazetelerde yazdığı yazılar ülkede en çok konuşulan, tartışılan ko­nular arasında ön sıraya oturmuştur. Eleştirmenlerle ters düşmek pahasına da olsa prensiplerinden, hiçbir zaman ödün vermemiştir. Bunun yanında değişik tek­nikler kullanarak yazdığı anıları ve gezi yazılarıyla yazı­nımıza değişik bir renk getirmiş, bu türlerin yazınımız­da benimsenmesini ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Ayrıca yazarların anlaşılır bir Türkçeyle yazı yazması için üstün gayret göstermiş, bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur.

Bu parçada, sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Gazete yazılarıyla gündemi belirlediğine

B)  Yazarları dil konusunda yönlendirdiğine

C)  Gazeteciliğinin yazarlığından daha başarılı olduğuna

D)  İlkelerine sıkı sıkıya bağlı olduğuna

E)  Bazı yapıtlarıyla edebiyatımıza yenilik getirdiğine

 

31. (I) Dil, bireyi ve toplumu yüceltir, onların sosyal an­lamda gelişmesini sağlar. (II) insanların kaynaşmasın­da, kültürün oluşmasında dil kadar etkili bir araç yok­tur. (III) Fakat bir toplumda dilin kullanımı yazınsal tür­lerde bile farklılıklar gösterebilir. (IV) Bu farklılıklar için­de dilin en kusursuz biçimini, en duru anlatımını kom­pozisyonda buluruz. (V) Çünkü kompozisyon, dil ku­rallarına uyarak düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatıdır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde tanımlama yapılmıştır?

A) I.             B) II.            O) III.             D) IV.             E) V.

 

32. Ülkemizde tartışılan, konuşulan birçok konu, gerçek ve kuşatıcı sonuçlara ulaşılamadan geçilir, yarım kalır. Çünkü tartışılan ve konuşulan konular çok hızlı değişir. Su yüzüne çıkan ve tartışılma şansını bin yılda bir ya­kalamış bir konu veya kavram, tam da uzmanlarının eline düşecekken ve asıl söylenmesi gerekenler söy­lenecekken başka bir konuya geçiliverilir. Geçtiğimiz günlerde de “Sanat ve sanatçı nedir?” tartışması tam başlıyordu ki işin önemli yanlarına dokunulamadan bu tartışma gündemden düşüp gitti.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Kesin sonuçlara bağlanmamış birçok olay ve kav­ram vardır.

B)  Konusunda uzman olan kişiler, sadece belli konu­larda tartışmalara girmek istemektedir.

C)  Sanat ve sanatçı ülkemizde yeteri kadar değer gör­memektedir.

D) Gündem sürekli değiştiğinden tartışılması gereken konular gerektiği gibi ele alınamamaktadır.

E)  Basın yayın organları sanatsal uğraşlara az yer ver­mektedir.

 

 

33. Aslında ne tiyatroyu ne sinemayı ne televizyonu birbi­rinden ayırdım, birini diğerine üstün görmedim, sade­ce tiyatro oyunculuğu ve yazarlığıyla daha uzun süre uğraştım. Hepsine aynı ciddiyetle yaklaştım. Benim için yaptığım işlerde özgün, samimi olmak ve bu top­rakların kokusunun bulunması önemliydi. Bu arada ortaya koyduğum ürünlerin hepsi eleştirmenlerce be­ğenildi, bu da benim yazın dünyasında emin adımlar­la ilerlediğimi gösteriyor.

Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisiy­le nitelendirilemez?

A)  Başarılı ürünler ortaya koyduğuna inanan

B)  Okurların beklentilerini dikkate alan

C)  Yeni ve içten ürünler ortaya koyma amacı taşıyan

D)  Ulusal bir bakış açısına sahip olan

E)  Yazınsal türler arasında bir ayrım gözetmeyen

 

34. Yazın dünyasında genç sanatçıların yapıtlarına ünlü bir yazarın ön söz yazmasını onlara gelecek eleştiri oklarına karşı bir kalkan görevi görmesini anlamam mümkün değil. Bu, o gençlerin, “Benim kendi ayakla­rım üzerinde duracak cesaretim ve yeteneğim yok.” demesinden başka bir anlam taşımıyor.

Bu parçada “ünlü yazarların, eleştiri oklarına karşı bir kalkan görevi görmesi” sözüyle, genç yazarlarla ilgi­li olarak anlatılmak İsten aşağıdakilerden hangisi­dir?

A)  Önemli yazarların beğenisini başarıya ulaşmak için tek ölçüt olarak benimsedikleri

B)  Çabucak üne kavuşmayı düşündükleri

C) Geniş kitlelere seslenmelerini sağlayacak düzeyli bir edebiyat birkimi elde edemedikleri

D) Edebiyat dünyasının usta adlarını görmezden gele­rek onları küçümsedikleri

E)  Yetkin yazarları, eleştirilerden korunmak için kullan­dıkları

 

 

35. Ben hayatımı farklı işlerle ama hep yazarak kazandım. Televizyon muhabirliği bana kısa, yoğun ve net cüm­leler kurmayı öğretti. Daha sonra gazete ve dergilerde röportajlar ve yazı dizileri hazırladım. Hareket alanımın daha geniş olduğu bu yazılarda anlaşılır, akıcı yazma­ya daha fazla özen gösterdim. Ben en çok da deneme türünde yazarken keyif aldım ve mutlu oldum. Çünkü bu yazılarda kuralıları ben belirleyebiliyordum.

Kendisinden böyle söz eden bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Basındaki yazılarını yalın bir anlatımla oluşturduğu

B)  Yaşamını yazarlıktan elde ettiği gelirle sürdürdüğü

C)  Kendisini deneme yazarken özgür hissettiği

D)  Yazılarında eleştirel bir tavır takındığı

E)  Sözü uzatmadan anlatma ilkesine bağlı olduğu

 

36. (I) Yaklaşık otuz yıllık birlikteliğimizde kültür ve sanatımı­zın her alanından sizleri haberdar ettik. (II) Yeni yazarlar, sanatçılarla tanışmanıza aracı olduk uzun yıllar. (III) Bir­çok yazar ve sanatçının adını ilk kez dergimizin sayfala­rında gördünüz. (IV) Dergimizin ilk sayılarında okudu­ğunuz adların bazıları, ne yazık ki bugün aramızda bu­lunmuyor; onları büyük bir özlem ve sevgiyle anıyoruz. (V) O günlerin genç kalemleri, ilk ürünleriyle ödül liste­lerinde yer alanlar, artık ustaların arasında sayılıyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, olumlu, basit bir cümledir.

B)  II. cümle, girişik bileşik bir cümledir.

C)  III. cümle, kurallı bir cümledir.

D)  IV. cümle, sıralı bir cümledir.

E)  V. cümle, içinde ara söz bulunan bir isim cümlesidir.

 

37.   Türkiye’nin dört bir yanına ilkbahar güzellikleriyle gelir.

                                                                               I

Karadeniz’e yağmurla gelen ilkbahar, Toroslar’da ise kış boyunca

tepeleri kaplayan beyaz örtünün erimesiyle başlar. Bir yandan eriyen

                                                            II             III

karlar, su kaynaklarını ve çağlayanları beslerken diğer yandan Toros

                          IV

Dağları eteklerinde açan otları besler.

V

Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi birden fazla çekim eki almamıştır?

A) I.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 

38. Yurt dışında düzenlenen bir kitap fuarına davet edilmiş­tim. Orada yazar dostlarımla sohbet ederken içlerinden biri, son romanımın İngilizce çevirisini benim yapıp yap­madığımı sordu. Yapmadığımı çünkü iyi derecede İngi­lizce bilsem de kendimi kısıtlanmış ve aynı kitabı ikinci kez yazıyormuş gibi hissedeceğimi söyledim. Oysa ya­zar dostum, “Yanılıyorsun, bu romanı sen yazdın; onu sanat nitelikleri kaybolmayan bir kitap olarak ancak sen çevirebilirsin.” deyince gerçek çevirinin ne olduğu­nu anladım.

Bu parçada çeviriyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi anlatılmak istenmiştir?

A) Bir yapıtın, ancak yazarı tarafından başarılı bir bi­çimde çevrilebileceği

B)  Her yazarda eserlerinin başka dillerde de yayım­lanması isteğinin olmasının doğal olduğu

C)  Sanat yapıtlarının alanında uzman kişilerce bilim­sel bir anlayışla çevrilmesi gerektiği

D)  Hiçbir yapıtın özgün özellikleri korunarak çevrilme­sinin mümkün olmadığı

E)  Sanatçının eserlerini yazdıktan sonra onların üze­rinde herhangi bir değişiklik yapmaması gerektiği

 

39. Bu yaylada çiçek tomurcukları, anları davet eder; arılar bu tomurcuklardan kovandaki peteklerine çiçek özleri taşır.

Bu cümleyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?

A)  Birden çok basit çekimli eylem vardır.

B)  Dolaylı tümlece yer verilmiştir.

C)  Belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır.

D) Yüklemler çatı bakımından geçişlidir.

E) Ayrılma durum eki (-den, -dan), tamlayan eki göre­viyle kullanılmıştır.

 

40. Yapıtlarınızda sırf heyecan olsun diye aksiyon sahnele­rine bolca yer vermeniz, yapıtın yazınsal niteliğine göl­ge düşürüyor. En başta öyküyü ve karakterleri, hareket sahnelerine uygun tasarlarsınız o zaman olay akışı için­de aksiyona bol bol imkân doğabilir ki buna diyecek bir şey yok. Ancak olmadık yerde, yapıtı gereksiz sahne­lerle doldurarak okuru aldatırsanız salt ticari amaçla ürün ortaya koymuş olursunuz ki bu da yazın dünyasın­daki ömrünüzü, yaşadığınız günle sınırlandırmış olur.

Bu sözleri söyleyen eleştirmenin vurgulamak iste­diği aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Romanda aksiyon unsurlarının dengeli bir biçim­de kurgulanması gerektiği

B)  Gerçek dışı olaylara yer vermenin yapıtın niteliğini olumsuz etkilediği

C)  Romanlarda anlatılanların gerçek yaşamdan seçil­mesi gerektiği

D)  İyi bir yazarın, yazın dünyasında ortaya konmuş başarılı örnekleri incelemesi gerektiği

E)  Romanlarda okurun dikkatini çekecek aksiyon un­surlarına yer verilmesi gerektiği

CEVAPLAR

1 E 9 D 17 A 25 E 33 B
2 C 10 E 18 E 26 E 34 E
3 B 11 B 19 C 27 D 35 D
4 D 12 D 20 A 28 D 36 E
5 D 13 C 21 B 29 A 37 C
6 B 14 B 22 B 30 C 38 A
7 C 15 C 23 C 31 E 39 E
8 D 16 D 24 B 32 D 40 A

 

]]>