1. Aşağıdakilerin hangisinde ikinci cümle birinci cümlede kullanılan deyimin anlamını içermez?
A) İki arkadaş kafa kafaya vermiş düşünüyordu.
Yaptıkları her işte birbirlerine yardım ederlerdi.
B) Bu kadar güzel yapılan bir işe bile burun kıvırdı.
Sınıftaki arkadaşlarının çoğunu beğenmeyip küçümserdi.
C) Çocuğun tedirgin hali yüzünden içime kurt düştü.
Davranışlarından dolayı hepimiz ondan şüphelendik.
D) Bir yıldır telefon bile açmayan arkadaşına gönül koymuştu.
Söylediklerimi yapmayınca ona çok gücendim.
E) İşe geç kalma ihtimalini de hesaba katıyordu.
Akşama işlerinin hepsini yetiştirememe olasılığını da dikkate almıştı.
2. Cemil Meriç dilinin zenginliği, anlatımının kıvraklığı sayesinde, zengin birikimini ve düşüncesini çok kolay ve yalın bir dille aktarır. O, en çetrefil konuları anlatırken bile heyecanlı bir maceradan söz ediyormuş gibi söylediklerini soluk soluğa takip etmemizi sağlar eserlerinde. Ele aldığı konulara herkesten farklı bir bakışı vardır ki: “Hayret, bunları ben niye daha önceden düşünmedim?” dersiniz.
Bu parçada Cemil Meriç’in yapıtlarının hangi yönünden söz edilmemiştir?
A) Özgünlüğünden B) Akıcılığından
C) Sadeliğinden D) Toplumsallığından
E) Üslubundan
3. 50’li, 60’lı yılların orta halli İstanbul evlerinde kitap aşkı bugünkü gibi sönük değildi, insanlar kitaplardan konuşurlardı. Yahya Kemal’den, hatta Fikret’ten, Namık Kemal’den, Abdülhak Hamit’ten dizeleri ezbere söylemek adettendi.
Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kitap okumanın belirli bir çaba gerektirdiği
B) Okumanın insanın yaşamını zenginleştirdiği
C) Yazarların topluma olumlu etkileri olduğu
D) insanların kitap okuma heyecanı taşıdığı
E) Edebiyatsız bir toplumun ilerleyemeyeceği
4. Ahmet Ümit “Beyoğlu Rapsodisi” adlı romanında Beyoğlu yaşantısını, Beyoğlu’nun kültürel mozaiğini, yerel terimlerini anlatmıştır. Yazar, romanda içeriği ve biçimi hiç nefes darlığı çekmeden uyumlu bir biçimde buluşturmuştur.
Bu parçada “hiç nefes darlığı çekmeden” sözüyle eserin anlatılmak istenen yönü aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özgün bir üslupla oluşturulduğu
B) Sade bir dille kaleme alındığı
C) Üslup ve konu arasındaki bağın kolayca kurulduğu
D) Kısa zamanda yazıldığı
E) Konunun gerçeklere uygun olduğu
5. Günümüzde kimse sekiz yüz sayfalık roman okumuyor artık. Okumaya fırsatımız yok. Çok değerli bir yapıt dahi olsa… Bu yüzden roman akıcı olsun ve olabildiğince sözünü kısa tutsun istiyorum. Romancı, okurun tamamlamasına fırsat verecek yerler bırakmasın romanda.
Bu parçada geçen, “okurun tamamlamasına fırsat verecek yerler bırakmamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Romandaki sayfa sayısını azaltmak
B) Romanları yalın bir dille yazmak
C) Her şeyi apaçık anlatmak
D) ilgi çekici konulara yer vermek
E) içerikte düşsel öğelere yönelmek
6. (I) Yazarımız, bu eseriyle 1998 yılında Sabahattin Ali Öykü Ödülü’nü aldı. (II) Eser, okura değişik dünyaların kapılarını açan öykülerden oluşuyor. (III) Yazar, öykülerinde masaldan aldığı imgelerle, gerçeği büyülü bir şekilde sunuyor. (IV) Büyük bir ustalıkla kullandığı Türkçeyle fantastik bir dünya kuruyor. (V) Bu özellikleriyle öykücülüğümüze yepyeni, taze bir tat getiriyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde öznellik yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
7. (I) Şairin Anadolu şiirleri, var olan tüm düşüncelerin usta bir ozanın elinde yoğrulmuş şeklidir. (II) Nasıl, bir insan bütün evrenin küçük bir örneği ise bu şiirlerde de öyle bir durum söz konusudur. (III) Şair, bu şiirlerde alışılagelen ve aranan ritmik ses uyumunu bir yana bırakmıştır. (IV) O, dizelerini şiirine seçerek koyduğu sözcüklerin içinde saklı bulunan sesle yaratmıştır. (V) Bunun yanında sözcüğün ses gücü değil, taşıdığı enerji etkili kılmıştır bu şiirleri.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde somutlama yapılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
8. I. Baharda tomurcuklar patlayıp çiçek açar.
II. Sessizliği akarsuyun şırıltısı bozuyordu.
III. Küçük çocuk arıların vızıltısından korkmuştu.
IV. Karşısındakini sakin sakin dinleyen adam birden gürledi.
Yukarıdaki numaralı cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangileri gerçek anlamıyla kullanılmamıştır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV.
D) II. ve III. E) II. ve IV.
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soru anlamı bir zamirle sağlanmıştır?
A) Bu işi tek başınıza nasıl yaptınız?
B) Dünkü yarışmada kim birinci oldu?
C) Siz hangi türdeki şiirlerden hoşlanırsınız?
D) Ahmetler hangi mahallede oturuyor?
E) Seyirciler içeriye ne zaman alınacak?
10. (I) Denemeci, her tümcesini pırıl pırıl işlemek zorundadır, hiçbir zaman vurdumduymaz bir dil işçisi olamaz. (II) Çalıştığı alan, hitap ettiği okur kitlesi üstün bir başarı ister ondan. (III) Denemeci okuyucuya zaman zaman ilginç bilgiler sunsa bile, asıl amacı okuyucuyu düşündürmektir. (IV) Konu seçiminde olduğu gibi anlatımda da özgürdür denemeci. (V) Anlaşılır olmak kadar, özgünlük de denemecinin ilk hedeflerindendir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi bir önceki yargının gerekçesidir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
11. İnsan, bir kitabı okuduktan sonra evreni algılayışı değişmiyorsa o, gerçek sanat eseri değildir.
Bu sözleri söyleyen birinin, okuduğu kitapta aradığı özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özgün bir söyleyişinin olması
B) Sıradışı bir konuda yazılması
C) Kişinin yaşama bakışını etkilemesi
D) Gerçekleri anlatıyor olması
E) Sanat eseri niteliği taşıması
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tamlananı hem niteleme hem belirtme sıfatı almış bir ad takımı vardır?
A) Yeniden, yaşadığı topraklara dönecekti.
B) Burada hissettikleri, düşündüklerinden farklıydı.
C) Güneşin açık koyu renkleri gökyüzünü kaplamıştı.
D) Parkın iki yaşlı ağacı hayata küsmüştü sanki.
E) Bu şehir, insana tertemiz bir hava solutuyordu.
13. Kaldırın bugün
Ne kadar engel varsa
Güneşle aranızda,
Elinizin değdiği her şey
Gökyüzü koksun
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bileşik sözcük B) Ekeylem C) Bağlaç
D) Çekimli fiil E) ilgeç
14. Aşağıdakilerin hangisinde yüklemi durum yönüyle tamamlayan bir sözcük vardır?
A) Ilık bir yaz sabahı kamp yerinden ayrıldık.
B) Denizin beyaz köpüklü dalgaları sahile vuruyordu.
C) Turnuvanın ilk maçını çok rahat kazandık.
D) Her tarafı kaplayan rengarenk çiçekler bizi büyülemişti.
E) Ağaçlı yolda ilerlerken çocukluk günlerimi hatırladım.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ekfiil yoktur?
A) Babamın hediye ettiği kalem kaybolmuştu.
B) Yarışmacılar, soruları doğru cevaplamıştı.
C) Spor yapmak, çocukların gelişimi için önemlidir.
D) Bence konser bir gün öncesinden iptal edilmeliydi.
E) Kar yağışı, çocukları çok sevindirdi.
16. (I) Montaigne’in Denemeleri’ni uzun bir önsözle vermeyi gerekli görmedim. (II) Çünkü Montaigne, eserini zaten kendisini tanıtmak için yazmış. (III) Onunla okuyucu arasına girecek olan herkes boş sözler söylemek tehlikesine düşer. (IV) Üstelik Montaigne’i Türk okurları çok yakından tanımaktadır. (V) Çünkü Avrupa’dan bize gelen her kitapta payı olan bu büyük düşünce kaynağı, Avrupa’nın kurucu beyinlerinin en önemlisidir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde karşılaştırma söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
17. (I) içeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişinde bulunmaları gerekir. (II) Uygarca konuşma ve tartışma becerisinin gelişmediği toplumlarda, bir sorunu çözme çabaları kısa sürede çatışmaya dönüşür. (III) Böylece, var olanı çözmek şöyle dursun, soruna yenileri eklenir. (IV) Dünyanın birçok ülkesinde görülen gerginliklerin kökeninde, iletişim yetersizliği yatar. (V) Ayrıca çağdaş toplum olabilmek için yeni iletişim becerileri kazanılması gerektiği de yadsınamaz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri birbirine anlamca en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III.
D) II. ve IV. E) IV. ve V.
18. Toplum tarafından iyice benimsenen sinema, tiyatronun açtığı yolda ilerlemiş bir sanattır. Fakat birçok sınavdan geçip şu an yakaladığı başarıyla tiyatroyu ikinci plana atacak bir sanat dalı olmuştur.
Bu parçada geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisi farklı görevde kullanılmıştır?
A) benimsenen B) geçip C) ilerlemiş
D) açtığı E) atacak
19. Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim.
I
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
II
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
III IV
Sensin, her şeyin üstünde tutan, sevdiğini
V
Bu dörtlükte geçen altı çizili sözcüklerden hangileri yapısı yönüyle diğerlerinden farklıdır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf tümleci yoktur?
A) Bir saat sonra kasabanın iki kilometre uzağındaki konaklama yerinde buluşacağız.
B) Son sınavda başarılı olamayanlar gelecek hafta yeni bir sınava alınacak.
C) Yarışlara iyi hazırlanmak için verilen programı eksiksiz uygulamalısın.
D) Çarşıda meydana gelen kazada yaralanan üç kişi hastaneye kaldırılmış.
E) Yetkililer, göldeki kirliliğin azalması için bir dizi önlem aldı.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “hem … hem …” bağlacı özneleri birbirine bağlamıştır?
A) Derneğimiz, hem öğretmenlerin hem öğrencilerin katılacağı bir gezi düzenledi.
B) Personel şefi, hem bugün hem yarın yarım gün çalışacağımızı söyledi.
C) Kaymakam, bugün hem yeni alışveriş merkezinin hem eğlence parkının açılışını yapacak.
D) Bu konuda araştırma yapmak için hem dergileri hem gazeteleri inceleyelim.
E) Kitap fuarına hem çocuklar hem de yetişkinler çok büyük ilgi gösterdi.
22. Okulun kitaplığında bulamadığım yazıları araştırmak
I II III
için şehir kütüphanesine gittim; görevlilerin yardımıyla
IV
ancak birkaç yapıta ulaşabildim.
V
Bu cümlede geçen altı çizili sözcüklerden hangisi çekim eki almamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
23. Aşağıdaki cümlelerde geçen ikilemelerden hangisi görev yönüyle diğerlerinden farklıdır?
A) Aysun, okuluna ve arkadaşlarına yeni yeni alışıyordu.
B) Birkaç saat içinde siyah siyah bulutlar gökyüzünü kaplamıştı.
C) Kardeşinin yaptığı yaramazlıkları babasına bir bir anlattı.
D) Topladığı yardım paketlerini üçer üçer ihtiyaç sahiplerine dağıttı.
E) Temizlik yaptıktan sonra, evin her tarafı pırıl pırıl görünüyordu.
24. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisinin kökü tür yönüyle diğerlerinden farklıdır?
A) Uzun çalışmalar sonunda kitabını bitirdi.
B) Acele etmeliyiz, hava biraz sonra kararacak.
C) Çocuğun yaralı halini görünce gözleri yaşardı.
D) Öğrenciler haftaya buluşmak üzere sözleştiler.
E) Yağmurlar kesilince ırmağın suyu azaldı.
25. Köylüler çalıştıkları bahçelerden birinde bizi konuk etmek isteyince arkadaşlarımız, bu daveti seve seve kabul etti.
Bu cümlenin öğelerinin sıralanışı aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Zarf tümleci – dolaylı tümleç – özne – yüklem
B) Zarf tümleci – özne – belirtili nesne – zarf tümleci -yüklem
C) Özne – belirtili nesne – zarf tümleci – yüklem
D) Özne – zarf tümleci – zarf tümleci – yüklem
E) Dolaylı tümleç – belirtili nesne – zarf tümleci -yüklem
26. Ünlü bir sanatçı: “Şu mavi gök altında, söylenmedik söz kalmamıştır; sanatçıyı farklı kılan söyleyiş güzelliğidir.” der. Bu sözle vurgulanan gerçek açıktır. Çağlar boyunca sanatçılar her konunun kapısını defalarca çalmışlardır. Öyleyse asıl sorun konuların değişmemesi değil —
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) değinilmemiş konular bulanamamasıdır.
B) özgün anlatımın yakalanamamasıdır.
C) yapıtların topluma cevap verememesidir.
D) sanatçıların bazı konuları birkaç defa ele almasıdır.
E) okurun duygularına seslenilememesidir.
27. Sanatçı, eserine yerleştirdiği yaşam gerçeğini; coşkularını, tutkularını, duygularını, dilin kendisine sunduğu olanakları kullanarak biçimlendirir. Dolayısıyla yazınsal yaratı dilsel bir ürün olduğu kadar, insan elinden çıkmış bir yapıttır da. — Bu, kimi yapıtlarda oldukça gizlenmiştir ve örtülü bir şekilde yer alır. Bu gizliliğe rağmen yetkin bir okur, yazınsal türde yazarın sesini, soluğunu sözcüklerin ardından rahatlıkla duyar.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygundur?
A) Başarılı bir yapıtın konusu gerçeklerdir.
B) Herkes bu tür yazılar yazabilir.
C) Her yapıt, dokusunda sanatçının vurduğu damgayı taşır.
D) Sanatçının anlattıklarını her okur kendine göre yorumlar.
E) Okur, bir sanat yapıtında kendinden bir şeyler bulmalıdır.
28. (I) Bursa’dan Gemlik’e geçtiniz mi hiç? (II) Bir şiirse-ver, yol kenarındaki tabelaya şu dizeleri yazdırmış; “Gemliğe doğru / Denizi göreceksin / Sakın şaşırma!” (III) Garip’in 1945 baskısının ilk şiiridir bu. (IV) Bu, aynı zamanda benim, Orhan Veli’nin en çok sevdiğim şiiridir. (V) Orhan Veli’nin şiiri, cumhuriyetin yetiştirdiği ilk kuşağın, birdenbire yaşamayı, yaşamdaki sevinci ve üzüncü bulmasının şiiridir. (VI) Gerçekten, sevinç ve üzünç, bazen azalan bazen çoğalan bir şekilde Orhan Veli’nin şiirlerinde yer alır. (VII) Gemlik denizi karşısında duyduğu o sevinç şaşkınlığı, Keşan’dan Korudağı’na ve oradan yine Saros körfezine baktığında birdenbire bir üzünç türküsüne dönüşür.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
29. Vazgeçmeyeceğim hiçbir şeyden
Yürüse de dünya üzerime
Göze almışım ölmeyi bir kere
Ne çevirebilir ki beni sevginden
Bu dörtlükte aşağıdakilerden hangisiyle çekimlenmiş bir fiil yoktur?
A) Gelecek zaman kipi B) Dilek-şart kipi
B) Geniş zaman kipi D) Gereklilik kipi
E) Geçmiş zaman kipi
30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “olmak” sözcüğü yardımcı eylem olarak kullanılmamıştır?
A) Şu ana kadar girdiği tüm sınavlarda başarılı oldu.
B) Dün, hastanemizde yaklaşık yirmi doğum oldu.
C) Okuldan eve dönerken bir kazaya tanık oldum.
D) Bu konuda bize konferans vermeniz yararlı oldu.
E) Annem yeni evimizi görünce mutlu oldu.
31. Gerçek sanatçı, içinden çıktığı toplumu eğitmek gibi bir görevi olduğunu asla unutmamalıdır.
Bu cümle için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Öznesi sıfat tamlamasıdır.
B) Yüklemi basit çekimli bir fiildir.
C) Birden fazla türemiş sözcük vardır.
D) İsim tamlaması kullanılmıştır.
E) Edat kullanılmıştır.
32. Sonbahara doğru kasabamızın sabahları pek güzelleşir. Güneş, ovanın doğu sınırını pembe bir şerit gibi çizen Emir Dağları’nda yüzünü göstermeden uyanırız. Kasabanın arkasından yükselen dağlar hafifçe morarmıştır ve gökyüzü gümüş rengindedir. Yüzümü yıkamak için bahçedeki çeşmeye gittiğim zaman göğsüm genişler, güçlenirim. Ağaçlara bakarak üç beş defa derin derin nefes alıp, veririm. Sonra içimde belli belirsiz bir boşluk oluşur ve ben: “Niçin biraz daha erken kalkamadım?” diye üzülürüm.
Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleme – açıklama
B) Açıklama – karşılaştırma
C) Öyküleme – betimleme
D) Karşılaştırma – betimleme
E) Öyküleme – örneklendirme
33. (I) Bugün edebiyatımızda işini ciddiye alan, çalışkan romancılara ihtiyaç var. (II) Belgesellerin ilgi görmeye başlamasını bu eksikliğe bağlıyorum. (III) Artık belgesiz, tümüyle imge ürünü romanlar yazılmayacak, okunmayacak anlamına gelmez bu. (IV) Ama bugün tezli ve gerçekçi romanlara daha çok ilgi gösteriyor roman okuyucusu. (V) O yüzden romancılık, artık bir “meslek” olmalı, romancılar kendilerini sadece bu işe adayarak, belgeler ışığında, titiz araştırmalar sonucunda romanlarını yazmalıdır.
Bu parçada anlatılmak isteneni içeren en genel yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
34. Ahmet Haşim ne yazık ki uzun zamandır yeni neslin dil bakımından ulaşamayacağı bir yerde duruyor. Bugünkü gençliğe bakınca Türkçenin Bakî’leri, Yahya Kemal’leri yetiştirmiş olduğuna inanmak çok güç. Onlar sanki başka bir dilin başka bir kültürün şairleri. Başka bir dilin dedim; çünkü Türkçeyi sonunda birkaç yüz sözcükle konuşulan bir dil yapmayı başaran neslimizin, yalnız edebiyatla değil dille bugüne aktarılması gereken kültürle bağlantısını sağlamak da bu kısıtlı sözcük kadrosuyla çok güç artık.
Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Eski şairlerimizin dilinin ağır olmasından
B) Yeni neslin ulusal sorunlara eğilmemesinden
C) Türkçenin söz dağarcığının daraltılmasından
D) Dilimizin eskisi gibi büyük şair yetiştirememesin-den
E) Yeni sanatçıların, yapıtlarında kültürel konulara yer vermemesinden
35. (I) 1539’da kaleme alınan “Ziyafetname” adlı eserden, yemeklerde kullanılan sebzelerin İstanbul’daki bostanlarda yetiştirildiğini; baklagillerin ise eyaletlerden getirildiğini anlıyoruz. (II) Artık işlevini yitirmiş olsa da bugün bu yerlerden bazıları İstanbul’da semt ismi olarak anılıyor. (III) Bu merkezlere “kapan” ismi veriliyordu. (IV) Uzak eyaletlerden gelen malzeme, İstanbul’un belirli merkezlerinde cinsine göre toplanıyor, kalite kontrolü yapılıp fiyatı belirleniyordu. (V) Bunlardan en ünlüsü, “un hali” anlamına gelen Unkapanı semtidir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri yer değiştirirse parça anlamlı bir bütün olur?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C) ll.ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
36. (I) Dil, toplumsal bir iletişim ve anlaşma aracıdır. (II) Bu yönden dilin en önemli niteliği, anlaşılabilir olmasıdır.(III) Dil, başıboş büyüyüp gelişen bir canlı değildir. (IV) Bu da dilin doğal ve yalın olmasını gerektirir. (V) Çünkü dil düşünceyi, insanların anlayabildiği ölçüde aktarır. (VI) Düşünceler ancak bu yolla paylaşılıp geliştirilebilir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
37. Yıldızların yeryüzüne indiği bir geceydi. Saros Körfezi’ne yaklaşırken arabanın açık penceresinden uzanıp etrafı dinledim. Tek duyulan ağustos böceklerinin korosuydu. Ayışığı, yol boyunca geçtiğimiz ayçiçeği tarlalarını, ince uzun sazları, çam ormanlarını hiç üşenmeden laciverde boyuyordu. Ama asıl merak ettiğimiz Saros’un o ünlü mavişiydi. Ancak bu maviyi görmek için gün doğumunu beklemek gerekiyordu.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Gözlemlerden yararlanılmıştır.
B) Kişileştirme yapılmıştır.
C) Farklı duyulardan yararlanılmıştır.
D) Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.
E) Tanımlamaya yer verilmiştir.
38. Eleştirmenler, gazetelerin kültür sanat sayfalarında yeni çıkan bir yapıt için: “yalın ve açık bir anlatım, şiirsel bir roman, okuyucuları başka dünyalara götüren bir roman, büyüleyici…” gibi ifadeler kullanıyorlar. Oysa gerek bir roman sanatı, gerekse eleştiri için bu ve benzer ifadelerin hiçbir önemi yoktur. Örneğin bir anlatım nasıl yalın ve açık olabilir? Çarpıcı kullanımlar neye göre çarpıcıdır? Bunun ölçütü nedir? Bir romanın beni başka dünyalara götürme garantisi nedir? Bu yüzden birçok değerlendirmenin, kanıtlanabildiği tartışılabilecek yargılardan oluştuğunu söylemek yanlış olmaz.
Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eleştirinin, öznel ifadelerle yapılamayacağı
B) Bir sanat yapıtını eleştirmenin yanlışlığı
C) Eleştirinin gazetelerde yapılmaması gerektiği
D) Her sanat yapıtı için farklı bir değerlendirme yapılması gerektiği
E) Gerçek bir eleştirinin zaman içerisinde yapılabileceği
39. Kitap, baştan sona kişisel gelişim konusunda gençlere yardımcı olmayı amaçlıyor. Örneğin, kırsal bölgeden pırıl pırıl bir genç büyük bir kente geliyor; ama onu mutsuz edebilecek birçok olay bekliyor. Ayrıca, kentlerde oturan gençler de daha güzel yaşamak, hayatlarını daha dolu ve anlamlı kılmak istiyorlar. Ama bunun nasıl yapılacağını bilmiyorlar. İşte bu konularda gençlere yardımcı olmak için yazılan bu kitabın çağdaş ülkelerde de örneklerine bol bol rastlıyoruz.
Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kişilere faydalı olmak amacıyla yazıldığına
B) Problem yaşayan gençlere yol göstermeyi amaçladığına
C) Farklı çevrelerde yaşayan insanlara da seslendiğine
D) Pek çok ülkede benzerlerinin bulunduğuna
E) Yaşanmış örneklere yer vererek anlatımını güçlendirdiğine
40. Ben bu savı destekleyemem. Çünkü değişik türlerde yazanlar var ve her türde başarılı olmuşlar. Şair Necati Cumalı’nın çok güzel şiirleri var, hikayeci Cumalı’nın çok güzel öyküleri var; Cumalı’nın Derya Gülü çok sevdiğim bir tiyatro oyunudur. Ya da şair-hikâyeci-tiyatro yazarı-denemeci Sabahattin Kudret Aksal… Ama yalnızca şiir yazmış olan Edip Cansever’e de tutkunum… Bana gelince biraz da yaşamın akışı içinde değişik türlere yöneldim, ilk dönemler öykü ve roman dışında bir şey düşünmüyordum. Ama söylediğim gibi bazı yönlendirmeler beni eleştiriye, denemeye itti.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak söylenmiş olabilir?
A) Yazarlarımız arasında çeşitli türde yazanlar var mı?
B) Her edebiyatçı şiir yazmalı mı sizce?
C) Çeşitli türlerde aynı başarıyı yakalamak mümkün müdür?
D) Yazarlığınızın hangi döneminde öykü ve roman yazdınız?
E) Sanatçının, sadece bir türde yazması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?
CEVAPLAR
|
1) A 2) D 3) D 4) C 5) C 6) A 7) B 8) C 9) B 10) A |
11) C 12) D 13) C 14) C 15) E 16) E 17) D 18) B 19) E 20) D |
21) E 22) C 23) B 24) A 25) B 26) B 27) C 28) D 29) D 30) B |
31) D 32) C 33) E 34) C 35) B 36) B 37) E 38) A 39) E 40) E |
]]>
1. (I) Isparta’da her yıl mayıs ve haziran aylarında sabah erkenden kalkar insanlar. (II) Güllerin yanına, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte varırlar. (III) Gül toplamak, kolay iş değildir. (IV) Zarar verir diye makas kullanılmaz, dikenlere alışık eller toplar onları. (V) Öğleye kadar, o gün açan güller tarladan toplanmak zorundadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi geçişsiz bir eylemdir.
B) II. cümle, basit bir eylem cümlesidir.
C) III. cümle, iki öğeli bir ad cümlesidir.
D) IV. cümle sıralı bir cümledir.
E) V. cümle, olumsuz bir cümledir.
2. Picasso, “Bir süre önce bir arkadaşım neşe içinde tablomun neyi göstermek istediğini anladığını söylemişti, arkadaşıma göre tabloda üç müzisyen varmış; halbuki ben yan yana üç ağaç çizmiştim!” diyor.
Bu olaydan hareketle sanatla ilgili aşağıdaki genellemelerden hangisine ulaşılabilir?
A) Yetkin sanat ürünleri sanatseverlerin görüşleri doğrultusunda oluşturulmalıdır.
B) Bir sanat yapıtında sanatçının anlatmak istediğiyle sanatseverlerin o yapıttan anladığı birbirinden farklı olabilir.
C) Gerçek sanat, toplumun yaşama bakışını değiştirir, ona daha önce tanık olmadığı güzellikleri sunar.
D) Bir sanatçının, okurları yönlendirmek amacıyla ortaya koyduğu yapıtı kendisinin açıklaması doğru bir yaklaşım değildir.
E) Sanat, doğadaki gerçekliği hiç değiştirmeden anlatma yoludur.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Güzel şeyler yapmak için bazı değerleri yıkmak zorunda değiliz.
B) Eğitimli kişilerin, iş hayatında daha sistemli çalıştıklarını biliyordum.
C) İnsanlara bundan sonra, hak ettikleri değeri göstereceğim.
D) Vapur sefer tarifeleri yeniden düzenlendi.
E) Yetkililer, bu ay içinde güvenlik önlemlerini artıracaklarını söylediler.
4. (I) Adada eşsiz ve yemyeşil Marta Koyu’nu tam karşıma alıp yoluma devam ediyorum, arada sırada adanın tek ulaşım aracı faytonlar yolu kapatıyor. (II) Hatta akşam vakti olduğundan, mesaileri bitmiş dolaşmaya çıkan birkaç sahipsiz at kısa bir süreliğine de olsa yeni yol arkadaşlarım oluyor. (III) Kalpazankaya’ya ulaşıp, en uçtaki restoranın yan tarafındaki minik ve sık merdivenlerden aşağıya iniyorum. (IV) Sahile inince dikkatimi ilk çeken, denizi ikiye bölen minik kumsalın ucundaki kaya parçası oluyor. (V) Koyun, adını bu kaya parçasından aldığı, bunun bir öykü gibi halk arasında anlatı-la anlatıla bir söylenceye dönüştüğü belirtiliyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmemiştir?
A) I. B)ll. C) III. D) IV. E) V.
5. Hangi şartta olursa olsun bir eleştiri mutlaka nesnel olmalı ve yapıtın yazarının kişiliğinden bağımsız bir nitelik göstermelidir. Çünkü öznel eleştiri yapıldığında “Benim için yazar değil yapıt var.” diyen bir eleştirmen dahi, beğenmediği bir yapıtı en acımasız sözlerle yerden yere vururken, kendi benliğinden bir parçayı yapıtına yansıtan yazarı da zedelediğinin, okurların gözünde o yazarı bir “hiç”e indirdiğinin farkında olmaz.
Bu sözleri söyleyen bir yazarın aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?
A) Gerçek eleştiri ölçülü bir biçimde yalnız ortaya konan ürüne yönelik olmalıdır
B) Belli kriterlere yaslanmadan salt beğenileri ölçüsünde eleştiri yapanlar, yapıtın yazarına zarar verebilir.
C) En nitelikli eleştiri, kişisellik gömleğinden sıyrılmakla ortaya konur.
D) Eleştirmenin de bir insan olduğunu ve değerlendirmelerinin, beğenilerinden bağımsız olamayacağı akıldan çıkarılmamalıdır.
E) Bir eleştiri, ele alınan yazarın kişiliğini değil, o yazarın yapıtını sanatsal açıdan değerlendirmelidir.
6. Sanatçı şiirlerinde tarihten mitolojiye kadar pek çok sanat ve bilim dalıyla ilgili kavramlara ve ayrıntılara yer veriyor. Okurlarının zihinsel bir çabayla anlatmak istediklerine ulaşmasını bekliyor. Sanatçı art alanı geniş bir şiir evreni kurduğu için onu anlamak isteyen okurların bir altyapıya sahip olması gerekiyor.
Bu parçada “art alanı geniş bir şiir evreni kurmak” sözüyle şairin şiirleriyle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Herkesçe farklı bir biçimde anlaşılmaya olanak tanıması
B) Geri planında geniş bir bilgi birikimini ve kültürü barındırması
C) Okuru belli bir dünya görüşüne yönlendirmesi
D) Sanatçının yaşamını yansıtan bir niteliğe sahip olması
E) Toplumun yaşam biçimini yansıtması
7. (I) Gölyazı’da, gözün gördüğü tüm açılara rengârenk sandallar yerleştirilmiş. (II) Her üç evden birinde sandal olması, balıkçılığın önemli bir geçim kaynağı olduğunun göstergesidir. (III) Ağ onarmak, sandal boyamak, olta hazırlamak, balık almak ya da satmak günlük yaşamın olağan bir parçasıdır. (IV) Köy kahvesi, yaşlı balıkçıların av bilgilerini gençlere aktardığı bir okul işlevi görüyor. (V) Hastaları doktora yetiştiren, bahçe mahsulünü evlere ve pazarlara taşıyan sandallar, Gölyazı halkı için yaşamın ta kendisi demek.
Gölyazı’nın ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir gözlem belirtilmiştir.
B) II. cümlede, bir saptama yapılmıştır.
C) III. cümlede, günlük yaşamla ilgili uğraşlardan söz edilmiştir.
D) IV. cümlede, yaşlıların, deneyimlerini gençlere aktardığından söz edilmiştir.
E) V. cümlede, ulaşım olanaklarının gelişmediğinden söz ediliyor.
8. (I) Ahmet Hamdi Tanpınar, derin bir kültürle Türk tarihini ve içinde yaşadığı dönemi sentezlemiş bir sanatçıdır. (II) Olaylara ve kişilere kendine has bir perspektifle yaklaşan sanatçı her eserine kendi şahsiyetini, birikimini ve duygusallığını bir mühür gibi basar. (III) Düşünce yapısını “Kökü mazide olan bir atiyim.” diye tanımlayan Yahya Kemal Beyatlı’dan ve şiir estetiği yönüyle de Ahmet Haşim’den etkilenmiştir. (IV) Romanları, şiirleri, denemeleri, edebiyat tarihi ve eleştiri çalışmalarıyla Türk edebiyatının dört başı mamur yazarları arasında yer alır. (V) Yazınımızda şairliği ve romancılığı birlikte yürüten, mükemmel bir biçimle yazan nadir yazarlardan biridir.
Tanpınar’ın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, yazın dünyasındaki özgün yerinden söz edilmiştir.
B) II. cümlede yapıtlarının, kişiliğinden izler taşıdığı belirtiliyor.
C) III. cümlede, öykündüğü sanatçılardan söz edilmiştir.
D) IV. cümlede yetkin bir sanatçı olduğu belirtiliyor.
E) V. cümlede, bir beğeni dile getirilmiştir.
9. I. Her dönemde el üstünde tutulan yapıtlar ortak insani değerleri anlatır.
II. O üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokmazdı.
III. Yaşlanınca işlerden elini eteğini çekmiş, emekliliğine alışmaya çalışıyordu.
IV. O, her işi yapar, ekmeğini taştan çıkarırdı.
V. Eşyaları elden geçirince eşyaların hepsi kullanılacak duruma geldi.
Yukarıda numaralanmış cümlelerde kullanılan deyimlerle ilgili olarak aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. cümledeki deyim, çok değer vermek ve saygı göstermek
B) II. cümledeki deyim, yapılan tekliflere ilgisiz kalmak
C) lll.cümledeki deyim, yaptıklarıyla artık uğraşmaz olmak
D) IV. cümledeki deyim, en zor koşullarda bile geçimini sağlamak
E) V. cümledeki deyim, eksiklik veya bozuklukları gidermek
10. Yazarlar, yazınsal yapıtlarda dili kendince kullanır, anlamı herkesçe bilinen sözcüklere yeni ve değişik anlamlar yükler. Sözcükleri gerçek anlamından sıyırarak mecaz ve yan anlamlarıyla kullanmayı bilir. Bir yazan, bilim adamından ayıran en önemli yön de dili bu şekilde kişiselleştirmek ve zenginleştirmektir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi sanatçıların yazınsal yapıtlarda dili kullanma biçimlerini örneklendirmez?
A)İçimde oluşan duygu selini size anlatmak ve adeta patlamış bir yanardağ gibi rahatlamak istiyorum.
B) Keşke ben de uçabilsem kuşlar gibi, bütün ağırlıklarımdan kurtularak yaşadığımın ayrımına varsam.
C) O, yumuşak sesiyle herkesin sempatisini kazandı, bir anda salonda dostça bir hava esti.
D)Sabah kalktığımda soğuk hava bana kış aylarında olduğumu hatırlattı.
E) Aklımın iplerini kalbimin eline verince hayatta bazen yanlış kararlar verebiliyorum.
11. Yapılan araştırmalar, eski köy evlerinin pek çoğunun yapımında antik çağdan kalma taşlar kullanıldığını kanıtlamış. Taşın ve ahşabın uyumlu birlikteliğini yaşatan bu köylerde mimarinin antik çağdan Osmanlı ya uzanan kronolojik evrelerini izlemek mümkün.
Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. sözcük, bir sıfat-fiildir.
B) II. sözcük, ad tamlamasını niteleme göreviyle kullanılan bir sıfattır.
C) III. sözde, bağlaç tamlayanları bağlamıştır.
D) IV. söz, bir sıfat tamlamasıdır.
E) V. sözcük, bir varlığın neye ait olduğunu belirten bir ek almıştır.
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Salı günü İTÜ’de düzenlenecek konferansa katılmayı düşünüyorum.
B) Ali Bey bugün işe bir az geç geleceğini söyledi.
C) 10 Mart 2009 Pazartesi günü oynanan maçta iki futbolcu sakatlanmıştı.
D) Kitapta madde başlıkları alt alta sistematik bir biçimde sıralanıyordu.
E) Akşamüzeri ailece yürüyüş yapmak için parka gitmiştik.
13. Çam, köknar ve ladin ağaçlarıyla çevrili geniş bir alana yayılan
I
Kafkasör Yaylası; dik yamaçları, el değmemiş ormanları ve uçurumların kenarında ilerleyen adrenalin düzeyi yüksek dağ yollarıyla, off-road
II
tutkunları için bulunmaz parkurlar saklıyor. Farklı kültürlerin izlerinin
III IV
olduğu bu yaylada insanların dostluk içinde yaşadığı da ayrıca
V
belirtilmesi gereken bir durumdur.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerin hangilerinde aynı ses olayı vardır?
A) I. ve II. B) I. ve V. C) II. ve IV.
D) III. ve IV E) IV. ve V.
14. İstanbul halkı , lüfere “boğazın sultanı” ve “boğazın dişlisi” gibi
I
isimler vermiştir. Çok sevilen lüferin, gelişme evrelerine göre koruk ,
II
defne , çinekop , sarıkanat ve kofana şeklinde isimlendirildiğini
III IV
biliyoruz. Balık sevdalıları , sonbaharın başında Boğaz’ın Karadeniz
V
girişinde sabırla bekleyerek mevsimin ilk lüferini avlamaya koyulur.
Bu parçada numaralanmış virgüllerden hangileri yüklemdeki işi yapanı belirtmeye yönelik kullanılmıştır?
A) I. ve II. B)l. ve V. C) II. ve IV.
D) III. ve IV. E) IV ve V.
15. Kabına sığmayan ( ) gün geçtikçe gelişip büyüyen modern bir kent Diyarbakır. Neden mi kabına sığmıyor ( ) işte size yanıtı ( ) Genç nüfusun dinamizmi ve şehre kattığı hareketlilikten başka, tiyatro festivalleri ve yaz konserleri gibi organizasyonlar durmaksızın devam ediyor ( ) Bunun yanında tarihi güzelliklerini de unutmamak gerekir tabii ki
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (,) (?) (:) (…) B) (;) (,) (;) (?)
C) (;) (,) (?) (.) D) (,) (,) (:) (.)
E) (,) ( ) (?) (…)
16. (I) Edebiyatımızda, halkın rahatlıkla anlayabileceği, yalın bir dille ve saz eşliğinde şiirler söyleyen şairlere “saz şairi” adı verilir. (II) Bunlara halk şairi veya âşık da denir. (III) Okur-yazar olmayan bu âşıklar köy köy, kasaba kasaba dolaşarak sanatlarını ortaya koymuşlardır. (IV) Halk şiirinde daha çok; aşk, gurbet, yalnızlık, tabiat gibi temalar işlenmiştir. (V) Ayrıca sosyal olaylar ile dini, tasavvufi konulara da yer verilmiştir. (VI) Bu şiirler, sonraki halk şairleri ya da halk tarafından dilden dile aktarılarak günümüze kadar getirilmiştir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
17. “İğne atsan yere düşmez” dedirten istiklal Caddesi’nden tünele yaklaştıkça kalabalık azalmaya, koşuşturmaların yerini de sükunet almaya başlar. Tünel meydanına sapmadan sola doğru kıvrılınca belli belirsiz müzik sesleri gelir kulağınıza. Kuledibi doğaçlama seremonilerle karşılar sizi. Üzerinde bulunduğunuz caddenin hemen girişinde, Galata Mevlevihanesi’nin önünde Galip Dede’nin türbesi bulunur. Yokuş aşağı salınmaya devam edince aklınıza gelen hemen her tür enstrümanı bulabileceğiniz dükkânların, pul koleksiyoncularını cezbeden tezgâhların, sahafların, renk renk elbiseler ve göz kamaştıran takılarla bezenmiş mağazaların önünden bir bir geçersiniz.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Devrik cümlelerle tekdüzeliğin kırıldığı
B) Betimleyici öğelere yer verildiği
C) Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıttığı
D) İkilemelere yer verildiği
E) Birinci kişili anlatımın kullanıldığı
18. Aşağıdakilerin hangisinde nesne bir isim tamlamasıdır?
A) İki bin metre yükseklikte bulunan bu tesisin manzarası büyüleyiciydi.
B) Arkadaşlarımla geçen hafta tiyatro salonunda buluştuk.
C) Çocukluğumda akşam yemeklerini her zaman evimizin balkonunda yerdik.
D) Kardeşim geçen yıl üniversiteden mezun oldu.
E) Belediye, üst geçidi üç ay içinde tamamlamayı planlıyormuş.
19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayraç içindeki sözün anlamını içeren bir söz yoktur?
A) Annem misafirlerin geleceğini duyunca dağınık duran eşyaları alelacele topladı. (çabucak)
B) Hiç durmadan yürüsek bile oraya ancak akşama varabiliriz. (sürekli olarak)
C) O, romanlarını ince eleyip sık dokuyarak oluşturan dikkatli biridir.(titiz bir biçimde)
D) O, insanlarla olan ilişkilerinde belli bir seviyeyi korumayı ilke edinmiştir. (düzeyli olmak)
E) Çalıştığı her kurumu daha ileri taşımak için elinden geleni yapardı. (farklı olmak)
20. Hayır, bu benim için bilinçli bir seçim değil. Yani yerel söyleyişler, deyimler diye bir ayrı kulvar yok benim anlayışımda. Bir öykünün mekânı Orta Anadolu ise o ağzı kullanacaksın. Bilmiyorsan, yazamazsın. Eğer bir Doğu Anadolu insanını İstanbul Türkçesiyle konuşturursan olmaz. Kurgu, mekân, zaman hepsi birden sarsılır. Bunların örneklerini çokça görebilirsiniz. Yani, anlattığın çevreyi diliyle yaşayacaksın ki ortaya gerçekçi, etkileyici bir yapıt çıksın.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?
A) Yapıtlarınızda salt İstanbul dışındaki kentlerde geçen olayları anlattığınız doğru mu?
B) Herkesçe kullanılmayan argo söyleyişleri çokça kullanmanız yapıtınızın değerine gölge düşürüyor mu?
C) Yapıtlarınızda yöresel dil ve ağızlardan yararlanmanızın özel bir nedeni var mı?
D) Gerçek bir yazarın içinde yaşadığı çevreyi anlatması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?
E) Mecazlı söyleyişe önem vermeniz okurlarca olumlu karşılanıyor mu?
21. (I) Dili ciddiye almadan öykü yazamazsınız. (II) Düşünün ki, bir bina yapıyorsunuz ama demirin çapını, harcın çimento oranını ciddiye almıyorsunuz. (III) Bu durumda o binanın sağlam olmasını beklemek yanlış olur. (IV) Öykü bu yönüyle romandan daha öte dil işçiliği ister. (V) Çünkü öyküde olayı yayma değil yoğunlaştırma vardır, yani bir betimleme yapacaksınız diyelim romanda bunun için sayfalarca yeriniz var. (VI) Romanın öyküden daha çok okunduğu da bir gerçektir. (VII) Ama romanda bu şekilde uzunca anlattığınız duyguyu öyküde bir iki cümle ile vermeniz gerekecektir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B)lll. C)IV. D)V. E) VI.
22. I. Okuldan çıkınca arkadaşlarımla birlikte bu boş arsaya gelir, burada futbol oynardık.
II. Sanatçı, bu yapıtlarında köy gerçekliğini etkili bir biçimde anlatıyor.
III. Misafirlerin akşam bize geleceğinden doğrusu haberim yoktu.
IV. Kahvehanenin kapısını yavaşça açarak sobanın olduğu bölüme doğru yürüdü.
V. Annesi ona her konuda yardımcı olmaya çalışıyor.
Yukarıda numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, yüklemleri eylem olan bir sıralı cümledir.
B) II. cümle özne, dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci ve yüklemden oluşmuştur.
C) III. cümle, olumsuz bir isim cümlesidir.
D) IV. cümle, bileşik, kurallı bir eylem cümlesidir.
E) V. cümlede yeterlik fiili kullanılmıştır.
23. Birçok ilden hem nüfus hem de coğrafya olarak daha büyük olan Tarsus; Adana ile Mersin’in tam ortasında ve ikisine yaklaşık aynı
I
uzaklıktadır. Efsaneler, tarihi alanlar ve damak çatlatan lezzetlere bir
II III
de insanların güler yüzlü sıcaklığı eklenince bu kentte kendinizi
IV V
bulmak için kaybolmak isteyeceksiniz.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi yapıca ötekilerden farklıdır?
A) I. B) II C) III. D) IV. E) V.
24. (I) Günümüzde bazı yaşlı yazarlar, yapıtlarıyla edebiyat çevrelerinde bir hayli gürültü kopardı. (II) Çünkü bu yazarlar, yapıtlarında, yaşamakta olan birçok aydını ve sanatçıyı özel yaşamlarını merkeze alarak eleştirdiler. (III) Bu yazarlarımızın yaptığı gibi birçok genç yazar da dikkatleri yapıtlarına çekebilmek için aynı gayretlerin içine girmeye başladı. (IV) Böyle yolları deneyen yazarların bir anda ilgi odağı haline gelmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. (V) Fakat, yazarları tanıtmak için etkili bir yol olsa da bunun edebiyat dışı bir yöntem olduğunu söylemek gerek.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “yazarların dikkat çekmek için başvurduğu yol” belirtilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. Onun öykülerinde Türk toplumunun son dönemde yaşadığı toplumsal serüvenin derin izlerini görürüz. O, tıpkı bir toplumbilimci gibi, ülkede yaşanan değişimi ve bunun toplum ve birey üzerindeki etkisini irdeler. Son öyküsünde de belirli bir dönem toplumsal yapıda yaşanan olumsuzlukları işliyor. Döneminin gözde eğilimleri olan bireyselleşmeyi, yalnızlığı, özgürlük tutkusunu, yükselme hırsını öyküde gündeme getirerek, bunların insanları nasıl açmazlara sürüklediğini öne çıkarıp eleştiriyor.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Öykülerinde farklı konular işlediğine
B) Olayları bir sosyolog gibi ele aldığına
C) Toplumsal sorunlara çözüm önerilerinde bulunduğuna
D) Son öyküsünün, öncekilerle içerik yönüyle benzerlikler gösterdiğine
E) Toplumun son dönemde geçirdiği değişimlere yapıtlarında yer verdiğine
26. Bu roman, edebiyatın ruhuna aykırı olarak, Türkiye’de yayımlanmadan haftalar önce gündeme gelmeye başlamıştı. Kitabı ilk konu edinen, ünlü eleştirmenlerimizden biri oldu. Bu eleştirmenimiz, bir yazısında daha yayımlanmadan yüz bin adet sipariş aldığını “müjde” diye duyuruyordu okurlarına. Ona göre bu durum Türk okuyucusunun da artık ‘küresel okur’ niteliği kazandığının göstergesiydi. Yıllarını Türk edebiyatına vermiş, söz sahibi bir eleştirmenin bile, edebi özelliklerden yoksun bir kitabın çok satılmasını bu denli sevinçle karşıladığını görünce, edebiyat adına üzülüyor insan. Acaba bu eleştirmenimiz, bu türden kitapları alanların okur değil, müşteri mantığıyla hareket ettiğini bilmiyor mu?
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada yazarın eleştirdiği noktalardan biri değildir?
A) Yazınsal nitelik taşımayan bir yapıtın çok satılması
B)Yetkin bir eleştirmenin, çok satılan ama niteliksiz yapıt adına sevinmesi
C) Bir yapıtın yayımlanmadan önce gündeme taşınması
D) Eleştirmenlerin, değerlendirmelerinde yapıtlardan çok yazarları öne çıkarması
E)Bir eleştirmenin okurlara yönelik yanlış değerlendirmelerde bulunması
27. Yıllardan beri değişmeyen bir alışkanlıktır: Ünlü bir sanatçı öldü mü bütün basın ve yayın organları ölenin arkasından bir ağıt yakma yarışına girer. Öleni uzaktan yakından tanıyanlar hemen kaleme sarılır ve onunla ilgili anılarını, acılarını, izlenimlerini sıralar. Bütün bunların yapılmasına karşı değilim; ama —-
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) ölen bir sanatçının arkasından olumlu yazılar yazılması kadar doğal bir şey olamaz.
B) birçok sanatçının gerçek değeri, ölümlerinden sonra anlaşılmıştır.
C) bu tür yazıların, sanatçının sağlığında da yazılması gerektiği düşüncesindeyim.
D) bu durumda sanatçının kişiliği ön plana çıkarılır, yapıtları arka planda kalır.
E) gerçek sanatçılar, yapıtlarıyla, öldükten sonra da yaşamaya devam eder.
28. Şiirin yeni boyutlar, yeni tatlar oluşturması insanla göbek bağını koparmamasına bağlıdır, insanı; kini, öfkesi, acısı, umudu, sevgisi ve tutkusuyla kavramasına bağlıdır. Böyle olmaz da, insandan koparsa şiir çoraklaşır kendiliğinden. Çünkü — Ozanlar insanı sıkı sıkıya kavramaya çalıştıkları oranda şiirlerini kalıcı kılabilirler.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) şiiri besleyen öğeler, insanda gizlidir.
B) şiir, toplumun tamamına aynı mesafede kalabildiği sürece yaşayabilir.
C) şiir, insanların sorunlarına çözümler ürettiği sürece varlığını korur.
D) şiir, sokaktaki insanın konuştuğu dilden beslenir.
E) şiir, sadece gerçekleri anlattığında okuyucuyu etkiler.
29. Çoğu zaman insanlar, yazmanın bir yetenek işi olduğunu, dolayısıyla sonradan kazanılamayacağını sanır. Oysa güzel ve doğru yazmak her şeyden önce kendini yetiştirmekle olur. Bu yolda yapılan denemelerle, bir de dilimizi iyi kullanan usta sanatçıları okumakla olur. Duyduğunu, düşündüğünü, anladığını etkili bir biçimde anlatmak; insanlar için sıkıcı, bunaltıcı bir yolculuk olmaktan ancak bu şekilde çıkar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler-den hangisidir?
A) Dil, yazıda ve konuşmada iyi kullanıldığı ölçüde doğru anlaşılmayı sağlar.
B) Ünlü yazarların yapıtlarını okumak geniş bir ufuk kazanmak için ilk adımdır.
C) Nitelikli yazmak, o alanda sürekli çalışmayı ve yetkin yapıtları okumayı gerektirir.
D) Yazarlık, yeteneğin yanında ilhama açık olmayı da gerektirir.
E) İyi yazılar ortaya koyabilmek için yazmaya erken yaşta başlanmalıdır.
30. Yalnız bizim değil, Batı’nın edebiyat dünyasını da sarsan yeni eğilim, en çok, “eleştiri” alanında su yüzüne Çıktı. Eskinin seçkinci edebiyat anlayışı, önemli bir sarsıntı yaşadı. Eleştiri bir çeşit rütbe kaybına uğradı; onun yerini dergilerde, gazetelerde kısa kitap tanıtımları, televizyon ekranında kitapların arka kapaklarındaki yazıları okumaya indirgenmiş ve genellikle çok satılan kitapların listesinden ibaret haberler aldı. Görselliğin ön plana çıktığı yeni dönemde televizyonda yazarla söyleşilerle yetiniliyor; sanatçının, yapıtın başka bir kişi tarafından değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmuyor.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Kitaba eskisi kadar önem verilmemesinden
B) Eleştirinin, gerçek niteliğinden uzaklaştırılmasından
C) Televizyonun, kitap okumanın yerini almasından
D) Eleştirmenlerin, eskiler kadar donanımlı olmamasından
E) Eleştirmenlerin, sanatçıları ve yapıtları tanıtmada yetersiz kalmasından
31. — Bu düşüncemi dergilerde yayımlanan şiirler de kuvvetlendiriyor. Edebiyatın inceliklerini kavramış, bu yönde kendini geliştirmiş çok sayıda genç şair var ve daha pek çoğunun ayak sesleri şimdiden duyuluyor. Bu, şiirimiz adına çok ümit verici bir durum. Bunun yanı sıra onların işlerinin bizimkinden daha zor olduğunu da söylemeliyim. Çünkü günümüz şiirseverleri, şairlerden her seferinde yapıtlarının düzeyini yükseltmelerini bekliyor.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Şairlerin yetkinliğinin yaşla birlikte azaldığı düşüncesindeyim.
B) Yeni dönem şairlerimiz ne yazık ki dile önem vermiyorlar.
C) Edebiyat dergilerinde en çok yer alan yazınsal türün şiir olduğu söylenebilir.
D) Şiirimizin geleceğinden çok umutlu olduğumu söylemeliyim.
E) Edebiyatın nabzının tutulduğu yerler dergilerdir.
32. Latinlerin “Çevirmen haindir.” sözü bir gerçeğin ifadesidir. Bir çevirmen ne kadar dikkat ederse etsin, çevirdiği yapıtı gereği gibi aktaramaz. İçeriğini bütünüyle yansıtsa da biçemini tam olarak yansıtamaz. Bu düşünceden hareketle, onca zahmet çekip çevirdiğim yapıtı beğenmeyip yayınevlerine teklif etmekten vazgeçtiğim çalışmalarım olmuştur. Peyami Safa’nın şu sözü bu düşünceyi destekler niteliktedir: “Çevirmen, çevrilen yapıtın yazarı kadar çile çekmezse, o çeviriden hayır gelmez.”
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevirmenliğin çok yaygın bir meslek olduğu
B) Çevirmenin her iki dilin özelliklerini de iyi bilmesi gerektiği
C) Çeviride çevirmenin yapıtı kendince yorumlaması gerektiği
D)Çevirmenin, çeviri sırasında yapıtın sanatsal özelliklerini korumasının şart olmadığı
E) Bir yapıtı başka bir dile hakkıyla çevirmenin çok güç bir uğraş olduğu
33. Günümüzde sanatçıya yol gösterecek, eksikliklerini ona söyleyecek yapıcı eleştirilere çok ihtiyacımız var. Eleştiri alanındaki bu eksiklik devam ettiği için insan, bunu gidermenin bir yolunu bulmalı. Kütüphanemin bu anlamda çok büyük bir yararı var benim için. Ben kitaplarla çevrili bir adayım, burada bir yığın eleştirmenim var benim. Bir şey yazarken kitaplardan biri “Hışt!” diye sesleniyor bana, kalkıp gidiyorum, ne diyor acaba, diye. Ona bir bakıyorum: “Evet, yanlış yapmaktayım şu anda. Aslında böyle de düşünülebilir.” diyorum kendi kendime. Böylece, yaptığım yanlışları, bu dostlarım sayesinde düzeltebiliyorum.
Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Kişinin, yapıttan hakkında özeleştiri yapmasının gerekliliği
B) Günümüzde yapılan eleştirilerin, sanatçıların kişiliğine yönelik olduğu
C) Günümüzde eleştirinin, sanatçının sadece olumsuz yanlarını ortaya koymak şeklinde anlaşıldığı
D) Eleştiri alanındaki eksikliği, sanatçıların kendi olanaklarıyla nasıl giderebileceği
E) Eleştirel düşüncenin toplumun her alanında olması gerektiği
34. Bir yazarın kişiliğinden çok, yazdıkları, okuru ilgilendirir. Okuduğumuz bir romanı veya öyküyü sevmemiz, beğenmemiz için yazarının nasıl biri olduğunu, nelerden hoşlandığını öğrenmemiz hiç de gerekli değildir. Büyük bir romancının yapıtlarına karşı duyduğumuz hayranlık, onun hayat hikâyesini öğrenmekle ne artar ne eksilir. Aksine, büyük sanatçıların hayat hikâyelerinin, yapıtları okunduktan sonra öğrenilmesi, okuru onların yapıtlarından soğutabilir. Çünkü —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) biyografide nesnel bir anlatım kullanılır
B) bazı yazarlar, yaşamlarını yapıtlarına yansıtmazlar
C) yazarların, okurun hayalindeki yaşamlarının büyüsü gerçek yaşamlarının öğrenilmesiyle kaybolur
D) okurlar, yakından tanıdığı yazarların yapıtlarına ilgi gösterirler
E) okurlar, toplumsal yaşama sırt çevirmiş yazarların yapıtlarını inandırıcı bulmazlar
35. Ünlü eleştirmen, Türk sineması adına belki, çoğu uzman kişinin bile haberdar olmadığı önemli bir kaynak sunuyor. Yazar, bu yapıtında başlangıcından günümüze kadar geçen zaman içinde sinemamızın aşamalarını, günün gelişen modalarını ve tiplemelerini anlatıyor. Bunları sadece kuru bilgiler vererek değil; derinlikli, ciddi ve göz ardı edilmemesi gereken görüşlerle ele alıyor. Yapıtın içine daldığımızda, yazarın tüm detaycı-lığını, arşivci yanını ve keskin dilini de görüyoruz. Zengin görsel içeriğinden baskısına kadar oldukça titiz bir çalışmanın ürünü olan yapıt, kendi alanında içerik ve hacim olarak sık sık başvurulacak bir kaynak özelliği taşımaktadır.
Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yeteri kadar bilinmediği
B) Geniş bir içeriğe sahip olduğu
C) Yazarının üslup özelliklerini yansıttığı
D) Sinemamızın tarihsel sürecini ortaya koyduğu
E) Alanında bir ilk yapıt olduğu
36. Çocuk kitaplarında, çocukların ilgi duyacağı her konu, çocuğun
yaşına ve düzeyine uygun bir dille işlenir. Bu kitaplar, çocuğun ufkunu genişletir; onun sorun çözme, düşünme, üretme yeteneklerini ve hayal dünyasını geliştirir. Çocukta evrensel olaylara karşı ilgi uyandırır. Çocuğun fark gözetmeksizin insanları sevmesine, olgun davranışlar kazanmasına, gelenek ve görenekleri öğrenmesine ve yerel değerlere saygılı olmasına yardımcı olur.
Bu parçada çocuk kitaplarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Çocukların anlayabileceği bir anlatımının olduğuna
B) Çocukları insanlığı ilgilendiren konulara yönlendirdiğine
C) Çocukların düş evrenini zenginleştirdiğine
D) Çocuklarla birlikte yetişkinlere de seslendiğine
E) Çocukların, bütün insanları ayrım yapmadan sevmesini sağladığına
37. Sanatçı yüksek öğrenimini İngiltere’de sinema alanında yapmış, çeşitli ödüller kazanan çizgi film çalışmalarının yanı sıra görsel anlatım ve kurgu sorunları üzerine yayımlanmış çeşitli ders kitabı, öykü, makale ve incelemeler kaleme almıştır. Yazı ve sanat çalışmalarının tümü ancak eğitimli bir sanatsever kitlenin anlayacağı bir nitelik gösteriyor. Yazarımız zamana aldırış etmeden yapıtlarını yayımlıyor, çünkü ilk öyküsünden sonra yayınladığı romanı için yedi yıl beklemişti. Ayrıca müze tasarımı çalışmalarına ağırlık veren sanatçı çok sayıda sergi de düzenlemiştir.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Araştırmacı bir kişiliğe sahip olduğuna
B) Değişik sanat dallarıyla ilgilendiğine
C) Yapıtlarını yayımlamakta acele etmediğine
D) Yazın dünyasında herkesçe tanındığına
E) Ortaya koyduğu ürünlerin belli bir kesime seslendiğine
38. (I) Sanatçı öykülerinde acılı, yalnız, yenilmiş insanların dünyasını anlatır. (II) Bu öyküleriyle çağıyla ve içinde yaşadığı toplumla yüzleşir, doğru ve yanlış bulduklarını çekinmeden söyler (III) Yaşadıklarını, deneyimleri, zaaflarını eksiksiz tutanak altına almaya çalışır. (IV) Onun öyküleri, klasik öykü tarzıyla bağlantılarını tümüyle koparmasa da şiirsel bir söyleyişle oluşturulmuştur, denilebilir. (V) Öykülerde bir görüntü, bir ses yazarın yaşadıklarını çağrıştırıcı, hatırlatıcı bir imgeye dönüşüyor.
Bir sanatçının öykülerinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, içeriğinden söz edilmiştir.
B) ll.cümlede, sanatçının sosyal eleştirilerini öyküleri yoluyla ortaya koyduğu belirtiliyor.
C) III. cümlede, yaşadıklarını gerçekçi bir biçimde kaleme aldığı belirtiliyor.
D) IV. cümlede, biçemiyle ilgili bilgiler veriliyor.
E) V. cümlede, anlaşılması çaba gerektiren bir anlatımı olduğu belirtiliyor.
39. Kendisine has bir imlâ tarzı geliştirmiş olan Attilâ İlhan dil konusunda da çok keyfi davranır. Günlük dilde artık kullanılmayan çok eski kelimeleri, Fransızca veya Almanca kelimelerle beraber kullanır. Bunlar, hem yazarın dikkati çekme çabasını, orijinal olma merakını hem de karmakarışık bir dünyada yaşadığımızı okuyucuya hissettirme gayretini gösterir. Sinema tekniğini kullanan Attilâ ilhan adeta kamerasını kalabalıklar üzerinde gezdirerek yaşamı olduğu gibi aktarır.
Bu parçadan Attilâ İlhan’la ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Dili kullanma konusunda özgür davrandığı
B) Yapıtlarındaki anlatım özellikleriyle yaşam arasında paralellikler kurmaya çalıştığı
C) Gerçekçi bir anlatım tarzı kullandığı
D) Özgün olma çabası içinde olduğu
E) Her kesimden insana seslenme amacı taşıdığı
40. Sanatçı bugüne kadar on öykü kitabı yayımladı. Her öyküde değişik bir konu, gündelik yaşamdan esinlenen bu öykülerin dikkati çeken özelliği oldu hep. Öykülerinde, değişen bir toplumun sıradan bireyler üzerindeki etkisi, kimi zaman şiirsel ve hüzünlü, kimi zaman ironik ya da trajikomik olarak, bazen de deneysel bir kurgu ile karşımıza çıktı. Bütün bu arayışlar, yazarı, kendini tekrar etmekten korudu ve sanatçı temeldeki sanatsal duyarlığından bir şey yitirmedi.
Bu parçada anlatılan yazarla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Okurlarının tepkisine göre yapıt oluşturduğu
B) Farklı temalar ve anlatım yolları kullanmasının sıradanlaşmasını engellediği
C) Toplumsal sorunları hiç değiştirmeden anlattığı
D) Öykülerinde yaşamının ayrıntılarına yer verdiği
E) Okurları düşünsel yönden geliştirmeyi amaçladığı
| 1 | E | 9 | B | 17 | E | 25 | C | 33 | D |
| 2 | B | 10 | D | 18 | C | 26 | D | 34 | C |
| 3 | C | 11 | E | 19 | E | 27 | C | 35 | E |
| 4 | E | 12 | B | 20 | C | 28 | A | 36 | D |
| 5 | D | 13 | A | 21 | E | 29 | C | 37 | D |
| 6 | B | 14 | B | 22 | E | 30 | B | 38 | E |
| 7 | E | 15 | D | 23 | B | 31 | D | 39 | E |
| 8 | A | 16 | C | 24 | B | 32 | E | 40 | B |
]]>
1. Karadeniz’de farklı ülkelerin balıkçıları arasında meydana gelen pek çok anlaşmazlık ortaya çıkınca uluslararası sözleşmelerle çözüme kavuşturulmuştur,
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?
A) “farklı” yerine “yer alan” getirilerek
B) “sözleşmelerle” sözü “antlaşmalarla” yapılarak
C) “pek çok” yerine “çok” getirilerek
D) Yüklem etken çatılı yapılarak
E) “ortaya çıkınca” sözü cümleden çıkarılarak
2. Aşağıdakilerin hangisinde birinci cümle, ikinci cümlede kullanılan deyimin anlamını içermez?
A) Günlerdir gizlediklerini artık herkese söylüyordu.
Arkadaşıyla arasında var olan sıkıntıları açığa vurdu.
B)Annem sürekli, başka bir kente göç eden akrabalarımızdan söz ederdi.
Genç kız hafta sonu seyrettiği filmi ağzından düşürmüyordu.
C)Çok zor olan bu işi de başarması hepimizi şaşırttı.
O, verilen bu görevi de eline yüzüne bulaştırdı.
D)Usta, yaptığı yanlışlara rağmen ısrarla çırağın hiçbir kusurunun olmadığını savunuyordu.
O ne kadar haylaz olursa olsun ailesi ona asla toz kondurmaz.
E)Parkta ağlayan bu küçük çocuğu sanki daha önce de gördüm.
Seninle toplantıya gelen bu genci bir yerden gözüm ısırıyor.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Tüyap Fuarı 31 Ekim -7 Kasım 2010 tarihlerinde İstanbul’da düzenleniyor.
B) Türküleriyle gönülden gönle köprüler kuran bir müzisyendi o.
C) Sizi bugün de okuldan aileniz almayacak mıydı?
D) Yeni odası yan yana iki dolap sığamayacak kadar küçüktü.
E) Sıcak hava dalgası, Türkiye’nin güneyinde etkili olacakmış.
4. Okur; kendi sanat peteğini öremeyen, başkasının sesiyle konuşan yazarlara dönüp bakmaz pek. Okurun yazarlardan beklediği, başkasında olmayan anlatımı ve özü yakalamasıdır. Ne yazık ki, edebiyatımızda kendi sesini bulan çok az yazar var, buna karşın yetkin yazarlara öykünen onlarca sanatçı kimliğini oluşturamamış yazar görebiliyoruz.
Bu parçada “başkasının sesiyle konuşmak” sözüyle sanatçılarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Toplumsal gelişmelerin gerisinde kaldıkları
B) Okurların düşün evrenine katkı yapmaktan uzak oldukları
C) Yazın dünyasında belli akımların sözcülüğünü yaptıklarından özgür olamadıkları
D) Başarılı yazarları taklit ettiklerinden kendilerine has bir edebiyat anlayışına ulaşamadıkları
E) Belli bir yazınsal birikimden yoksun oldukları
5. (I) Müjdeleyici bir mevsimdir bahar. (II) Sonbahar kışı, ilkbahar ise yazı müjdeler bize. (III) Geçiş mevsimi de diyebiliriz bahara. (IV) Yaz deyince güneş ve deniz akla gelir. (V) Sonbaharda gördüğümüzse, sararan yapraklar ve fırtınalı havadır.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, türemiş bir sözcük sıfat görevinde kullanılmıştır.
B) II. cümledeki “ise” bağlaç göreviyle kullanılmıştır.
C) III. cümlede, yeterlik fiiline yer verilmiştir.
D) IV. cümledeki “güneş ve deniz” sözü, nesne görevinde kullanılmıştır.
E) V. cümle bir isim cümlesidir.
6. (I) Sanatçı, edebiyata şiirler yazarak başlamış, eleştiri yazılarıyla da adını duyurmuştur. (II) Eleştirilerinde asıl ölçüt, yapıtın sanatsal bir haz vermesidir; güzellik duygusu uyandırmayan bir yapıtın değerli olmadığını iddia etmiştir. (III) O nedenle, bilimsel eleştiri değildir sanatçının yazıları; yani o, edebî metinleri belirli bir bilimsel yöntemle, tema, dil, biçim, kurgu tekniği bakımından çözümlemez. (IV) Bundan dolayı, çağdaşı şiir eleştirmenlerinden farklıdır eleştiri anlayışı. (V) Edebiyatımızda yeri dolduramayacak nadir yazarlardandır.
Bir sanatçının ve eleştiri yazılarının ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, eleştiri dışındaki bir türle yazarlığa adım attığından söz ediliyor.
B) II. cümlede, yapıtları kişiselliğin dışında objektif ölçütlerle ele aldığı belirtiliyor.
C) III. cümlede, eserleri yapısal yönleriyle ele almadığı ortaya konuyor.
D) IV. cümlede, eleştirel yaklaşım açısından dönemindeki sanatçılardan ayrıldığı anlatılıyor.
E) V. cümlede, edebiyatımızda önemli bir yeri olduğundan söz ediliyor.
7. Tamamen yeni eserlerden oluşacak bir öykü seçkisi hazırlamak yıpratıcı bir süreçtir; Yazarlar kılı kırk yaran bir tutumla seçilecek, öykülerden niteliksiz olanlar geri çevrilecek, basılmaya değer olanlar editörlük sürecinden geçirilecek. Böyle bir durumda kendini pek çok çiçeğin olduğu bereketli bir bahçeden renk renk çiçekler topluyor gibi hisseder insan ama tek sıkıntısı sepetinin her çiçeği alacak kadar geniş olmamasıdır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kişisel görüşlerin belirtildiği
B) Somutlamaya yer verildiği
C) Düşüncenin örneklerle belirginleştirildiği
D) Yinelemeye yer verildiği
E) Kalıplaşmış sözlerin yer aldığı
8. Bütün sanat dallarının var oluş nedeninin, çevremizdeki güzellikleri başka bir düzlemde yeniden kurmak olduğunu düşünüyorum. Örneğin bir ağaç öyle bir anlatılmalı ki yapıtı okuyanlar ağaçlara bakınca onda daha önce görmedikleri özellikleri fark etmeli. Ben bir ağacın ne denli mükemmel bir güzelliğe sahip olduğunu Van Gogh’tan öğrenmiştim. Bir ağacın meyve vermesinin basit görülmesine rağmen ne değişik anlamlara geldiğini sıra dışı bir roman kahramanı olan Ouasimodo’dan.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her sanat dalının kendine özgü bir anlatım yolu olmalıdır.
B) Her sanatçının yaşama bakışı birbirinden farklıdır.
C) Okurlara ancak klasikleşmiş yapıtların yazınsal bir tat vermesi mümkündür.
D) Sanat ürünlerinin insanlara günlük hayatta fark edilemeyen ayrıntıları sunmaları gerekir.
E) Her sanatçı yapıtında istediği şeyi anlatmakta özgürdür.
9. (I) Dergilerde yayımlanan şiirleri ve günümüzün edebiyat dünyasını inceleyen birisi olarak Türk şiirinin yarınlarından çok umutluyum. (II) Edebiyat meselelerimizi kavramış, çok sayıda genç şair var ve daha pek çoğunun ayak seslerini şimdiden duyuyoruz. (III) Bunun yanı sıra bu gençlerin işlerinin bizim kuşaktan daha zor olduğunu da söylemeliyim. (IV) Yazın dünyasından tecrübeli diyebileceğimiz sanatçılar, bu gençlere yol göstermek şöyle dursun, gençlerin yaptıkları çalışmaları küçümsüyor. (V) Söz konusu sanatçıların bu küçümseyici tavırlarının, gençlerin önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorum.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden başlayarak olumsuz nitelikli eleştiriye yer verilmiştir?
A)l. B) II. C)lll. D) IV. E)V.
10. (I) Sanat, yaşamı estetik bir biçimde anlatmanın en iyi yoludur. (II) Bu yol, kendisini keşfeden herkes için toplumsal yaşayıştan ve hissedişten kopuş anlamına gelir. (III) Sıradan söyleyişlerle yetinmek, sanatçı için yolun sonu demektir. (IV) Ayrıca sanat dünyasında silinmez bir iz bırakmak, bir sanatçının kendisine yepyeni bir yol çizmesine bağlıdır. (V) Sadece sanat alanında değil, dünya tarihinin iz bırakan aktörlerine baktığınızda, hepsinin yeni bir dünya oluşturma derdinde oldukları görülür.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, öznel bir nitelik taşımaktadır.
B) II. cümlede, sanatın, insanı yaşamdan uzaklaştırdığı belirtiliyor.
C) III. cümlede, farklı anlatımların peşinde koşmamanın, sanatçının üretkenliğini bitirebileceği üzerinde duruluyor.
D) IV. cümlede, kalıcılığın özgünlüğe bağlı olduğu belirtiliyor.
E) V cümlede, insanların yaşanabilir bir dünya oluşturma gayreti içinde olmadıklarından söz ediliyor.
11. Şiirleriyle tanınan sanatçı, bu öyküsünde —
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa öykünün hem biçemi hem de içeriğiyle ilgili bir değerlendirme yapılmış olur?
A)toplumun geniş kesimlerine seslenebilmek için çoğunluğun kullandığı sözcükleri kendince kullanıyor.
B)anlaşılması çaba gerektiren bir dille, kendi iç dünyasının sesini dinleyenlerin yaşamını yansıtıyor.
C)ses, anlam ve çağrışım yönünden öne çıkan sözcükleri belli bir elemeden geçirerek kullanıyor.
D)kendine özgü bir anlatım benimsiyor ve en az sözcükle çok şey anlatmayı amaçlıyor.
E)sosyal mesajlar verme kaygısı taşıyan yazarlara karşı salt biçeme yaslanan bir yapı kuruyor.
12. Bunun bilinçli bir seçim olduğunu söyleyemem. Ben ilk yapıtlarımdan beri karmaşık bir kurguyu tercih eden bir yazarım. Okuyucunun dikkatini ilk sayfadan tetikte tutmak benim için önemlidir. Son iki kitabımda da söylemek istediklerimi bir anlatıcı yerine dedektiflerimi kullanarak anlatmayı tercih ettim. Bulmaca çözer gibi okumayı seven okurlarımı da hesaba katınca polisiye türünde karar kıldım diyebilirim.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Günümüzde polisiye roman türü neden daha çok ilgi görmektedir?
B) Sizce yazarlık dünyasına adımlarını atan gençler nasıl bir yol izlemeliler?
C) Yazdığınız son yapıtlarınız okurlar üzerinde nasıl bir etki bıraktı?
D) Sizi daha çok, okurların ilgisini canlı tutacak polisiye romana yönelten neydi?
E) Okurlarınıza edebiyatı sevmeleri için hangi türlerde yapıt okumalarını tavsiye edersiniz?
13. Şairler, geçmişle bağını koparamaz. Necatigil’in dediği gibi; şair, geriye baka baka ilerler. Öyleyse bir şairi bütün bir şiir tarihi içinde değerlendirmeliyiz. Çünkü o şairin büyüklüğü ya da küçüklüğü öteki şairlerle karşılaştırılarak ortaya konabilir. Ben de bundan dolayı bir şairi değerlendireceksem onu şiir tarihinin içinde ele alıyorum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?
A) Şairleri değerlendirmenin nesnel ölçütleri var mıdır?
B) Günümüz şairlerinin edebiyat tarihine bakışı nasıl olmalıdır?
C) Bir şairi değerlendirirken nasıl bir yol izliyorsunuz?
D) Sizce toplumcu temalara yer vermeyen bir şair başarılı olabilir mi?
E) Şiir tarihinde kendisinden söz edilen her şair gerçekten başarılı sayılabilir mi?
14. Çok sayıda medeniyet ve kültüre ev sahipliği yapan
I
ülkemizin her köşesi bir açık hava müzesidir. Anadolu, yüzyıllar
II
boyunca sayısız insana, inanca, kültüre vatan olmuştur. Bütün bu
III
milletlerin vakti geldiğinde tarih sahnesinden çekilmeleriyle, üzerinde
IV
bıraktıkları tarihi vesikaları günümüze kadar vefayla saklamıştır.
V
Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. söz, bir sıfat-fiil grubudur.
B) II. söz, tamlayanı adıl olan bir isim tamlamasıdır.
C) III. söz, bir sıfat tamlamasıdır.
D) IV. söz, bir belirtisiz isim tamlamasıdır.
E) V. söz, bir edat grubudur.
15. Yaklaşan kış mevsiminin size sunabileceği keyifler nelerdir ?
I
Öncelikle bu mevsimde yapılabilecek en güzel şey, bir fincan kahvenin eşliğinde kitap okumaktır. Evde, yolculukta , iş arası kısa molalarda
II
birkaç sayfa kili tap okumak size iyi gelecektir. Müze gezmek, sevdiklerinizle sıcak sohbetlere katılmak, değişen vitrinleri izlemek, bedeninizi yeni mevsime hazırlamak . Liste böyle uzayıp gidebilir. Tabii
III IV
bu arada mevsim sebzeleri ve meyvelerinin tadına varmayı sakın unutmayın !
V
Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yerinde kullanılmamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
16. — çünkü yapıtlarımda yaşamı tüm gerçekliğiyle, hiç değiştirmeden anlatma ilkesine bağlıyım. Bu yüzden birçok okurum kitaplarımı okurken anlattıklarımın gözlerinin önünde canlandığını söyler. Belki de yapıtlarım yaşama ayna tuttuğu için yönetmenlerce, beyaz perdeye aktarılmak isteniyor.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Yazdıklarımın ilgi çekici olaylarla başlamasına dikkat ederim.
B)Sinemaya uyarlanan yapıtlardaki gerçekliğin bire bir yansıtılamadığını düşünüyorum.
C) Bir yazarın kendi hayal süzgecinden geçirmediği bir yaşantıyı dile getirmesini kabullenemiyorum.
D) Ben yapıtlarımda yaşam sahnelerini bir fotoğraf gibi sunarım okura.
E) Gerçek bir sanatçı okurun yaşam felsefesini dikkate almalıdır.
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Oyuncular perde arkasındaki yerlerini alıyor, biz seyirciler de oyunun başlamasını bekliyorduk.
B) Çevresindeki yoksullara yardım eder, onlarla bire bir ilgilenirdi.
C) Her sabah aynı saatte işe gidiyor, akşamları eve geç saatlerde dönüyorduk.
D) Tatil günlerinde evden çıkmaz, telefonlara bile cevap vermezdi.
E) Boş zamanlarımda deniz kıyısına iner, orada saatlerce kitap okurum.
18. (I) Fransız edebiyatının usta yazarlarından Stendhal, yazdığı değişik türdeki yapıtlarla realizm akımının unutulmazları arasında kabul edilmiştir. (II) “Parma Manastırı” adlı yapıtında Rönesans döneminde bir İtalyan prensliğinde yaşanan entrikalar etkili bir dille anlatılır. (III) Roman kahramanı Fabrice del Dongo’nun özgürlük tutkusu ve toplum yaşamına ters düşen davranışları dile getirilir. (IV) 19. yüzyıl İtalyan ve Fransız toplumlarının eleştirisinin yapıldığı “Parma Manastın” bu yönüyle, yayımlanır yayımlanmaz edebiyat çevrelerinin ve birçok eleştirmenin beğenisini kazanır. (V) “Parma Manastırı” sadece Stendhal’ın değil, Dünya edebiyatının da önemli yapıtları arasında yer almaktadır.
“Parma Manastırı” adlı yapıtın ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakiler-den hangisi yanlıştır?
A) l.cümlede, yazarının, bir edebiyat akımının başarılı temsilcisi olduğu belirtiliyor.
B) II.cümlede, bir değerlendirme söz konusudur.
C) III. cümle, içerikle ilgili bir yargıdır.
D) IV. cümlede, yazın dünyasının dikkatini çeken sosyal tahlillere sahip olduğundan söz ediliyor.
E) V. cümlede, yapıtın evrenselliğe ulaşmasının gerekçelerine yer verilmiştir.
19. Yazar, Tatlıca Şelalelerini keşfedişini yapıtında şöyle anlatıyor (I) Geniş yapraklı ağaçların (II) patikaların etrafında yer alan gürgenlerin arasından yukarılara çıktığımda birkaç metre yükseklikten dökülen bir şelale gördüm (III) Daha sonra yukarıya yaptığım zorlu çıkışlarla başkasını, başkasını… inanılacak gibi değildi (IV) Karışık geniş yapraklı ağaçların boy verdiği dar vadi boyunca eşsiz (V) harikulade şelaleler yer alıyordu.
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangilerine virgül (,) getirilmelidir?
A) I. ve II. B)l. ve V. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V
20. Okul kitaplarında sadece savaşlara, barışlara, antlaşmalara ve liderlerin yaşamöykülerine yer verildiğinden bizler tarihin bunlardan ibaret olduğunu varsaydık. Ne yazık ki bu olayların merkezinde olan insan öğesi bizim tarih derslerimizde pek yer bulamıyor kendisine. Bu yüzden olayları yüzeysel bilgilerle geçiştiren tarih kitapları okumak istemiyor insanlarımız. Çünkü —. Bunun en somut örnekleri okurların çokça ilgi gösterdikleri sosyal tarih anlayışıyla kaleme alınmış olan “Safranbolu’nun Tarihi” gibi yapıtlardır. Bu yapıtta tarih boyunca Safranbolu’nun geçirdiği aşamaları okurken burada yaşayan insanların, etiyle kemiğiyle birer canlı varlık olarak yer aldığını görebiliyoruz.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) okurlar insan odaklı toplumsal olayların tüm yönleriyle anlatıldığı yapıtlara ilgi gösterirler
B) herkesin tarih kitabı yazamayacağı gerçeği göz ardı edilmemelidir
C) bu konuları anlatırken duygu ve düşünce dengesinin korunmasına dikkat etmek gerekir
D)tarihsel olayları anlatan yapıtların doğru bilgileri içermesi gerekmektedir
E)kuru bilgilerle ele alınan kitaplarının okul müfredatlarından çıkarılması uygun olacaktır
21. Bu yazarın romanında, toplumun içinden seçtiği ve çok canlı olarak verdiği kişiler, karamsarlıklarda dikkat çeker. Olaylar da onları karamsarlığa itecek yönde, gerçekçi olmayan rastlantılarla gelişir. Yazarın zaman zaman olayların akışına müdahale ettiğini de görürüz. Romanın en başarılı yönü biçemidir. Yazar, romanında daha çok, kısa cümleler kullanmış, karşılıklı konuşmalara sıkça yer vermiş ve bir sohbet havası içinde yapıtını oluşturarak okuyucunun ilgisini çekmeyi başarmıştır.
Bu parçada sözü edilen yapıtta ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Anlatımının, yapıtın öne çıkan yönü olduğu
B) Yazarının yaşamından izler taşıdığı
C) Gerçekçilikten uzak yönleri olduğu
D) Söyleşi havası içinde oluşturulduğu
E) Yaşamdaki karakterlerle kurgulandığı
22. Şiirin iletisi, onun şiirselliğini gölgelememelidir. Aksine, dizelerde anlatılmak istenen şey, estetiğin arkasında bir gölge gibi sezilmelidir. Okur, estetik yönden haz duyduğu şiirde verilen mesajı çok da farkında olmadan alır zaten. Verilmek istenen mesajın, estetiğin önüne geçtiği şiirler, şiir olmaktan çok, vezinli, kafiyeli eğitici bir düzyazıdır aslında.
Bu parçada şiirle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirde, okura verilmek istenen bir mesaj mutlaka olmalıdır.
B) Şiirde anlatılmak istenen, söyleyiş güzelliğinin önüne geçmemelidir.
C) Şiirde, daha önce işlenmemiş konuları işlemek, şiiri okunur kılar.
D) Şiirler, okurların beklentileri göz önüne alınarak yazılmalıdır.
E) içerikle anlatımın bir bütün oluşturduğu şiirler gelecek kuşaklara kalabilir.
23. (I) Edebiyat tarihinin birçok başyapıtı sadece okunmak için değil, sahnelenmek üzere yazılmıştır. (II) Oynanan bu yapıtlar, gerek izleyiciler gerek eleştirmenler tarafından değişik yönlerden irdelenir. (III) Tiyatro eserlerinin nasıl sahnelendikleri, kostüm dekor işçiliği ve en önemlisi oyunculuk kalitesi bu değerlendirmelerde öne çıkar. (IV) Çünkü sahnede kötü bir oyuncu, Hamlet’in sözlerindeki şiirselliği tamamen yok edebilir ya da çok dramatik bir sahneyi gülünç hale sokabilir. (V) İşte bu yüzden bir oyunun özündeki anlamsal boyut, ancak metni okunarak görülebilir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra Ama bir tiyatro yapıtının asıl değeri bu değerlendirmelerle ya da sahnede oynanmasıyla değil, bire bir yazıldığı metinden anlaşılır. ” cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü sağlanır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
24. Kitap okumak, bir alışkanlık işi olmaktan çok, bir yetenek işidir bence. Tıpkı resim yapmak gibi bu yetenek, ilkokulda ortaya çıkar, ortaokulda gelişir; lisede ise yapılması gereken, bu yeteneğe yön vermektir. Okuma yeteneği olmayan birini, okumaya yönlendirmek için ne yaparsanız yapın, bir yararı olmaz.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kitap okumak, güzel sanatlarla ilgilenmek gibi kişinin duygusal yönden gelişmesini sağlayan bir uğraşıdır.
B) Okuma, herkeste bulunmayan, sonradan kazanılmayacak bir özelliktir.
C) Çocuklara uygun kitapların önerilmesi onların okuma yeteneğini kazanması için önemlidir.
D) Okuma alışkanlığı insanlara, ancak okul döneminde kazandırılabilir.
E) Çok kitap okumakla insan, düşüncelerini daha iyi ifade edebilir hale gelir.
25. (I) Buz gibi bir hava, lapa lapa yağan kar, tatil yapma düşüncesini uyandırıyor içimizde. (II) Birkaç günlük kaçamakla hem doğanın kışa bürünmüş yüzünü keşfetmek hem de doyasıya kayak yapmak istiyoruz arkadaşlarla. (III) Kayak deyince Uludağ, Kartepe gibi kayak merkezleri geliyor herkesin aklına. (IV) Ilgaz Dağı ise insan elinin ulaşamadığı güzellikleriyle farklı bir alternatif olarak duruyor karşımızda. (V) Bunu değerlendirmek ve bilmediğimiz güzellikleri keşfetmek için yola koyuluyoruz hemen. (VI) Ilgaz Dağı, aslında Batı Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Çankırı ve Kastamonu illeri boyunca devam eden sıradağların genel adıdır. (VII) Dağın en yüksek noktası ise Kastamonu’nun 30 km. kadar güneyindeki Büyük Hacettepe’dir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
26. Şimdiki genç yazarlar yazın dünyasında yalnız kendilerinin var olduğunu sanıyor. Hemen kendilerini öne çıkarma peşine düşüyor, usta yazarların ürettiklerine çağın gerisinde kaldığı gerekçesiyle dudak bükebiliyorlar. Üstelik yıllardır emek veren yazara, şaire saygı göstermek yerine, onların kendilerine saygı göstermesini bekliyorlar. Deneyimli bir yazarın yapıtını incelemeyen, üslup özelliklerine dikkat etmeyen bir yazarın önemli yapıtlar ortaya koyabilmesi de mümkün değildir, bu da edebiyatımızın geleceği adına beni endişelendiriyor.
Bu sözleri söyleyen kişi, genç sanatçılarla ilgili özellikle aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Salt başkalarına öykünerek yapıt ortaya koymalarından
B) Yapıtlarında sadece kendi gözlemlerinden söz etmelerinden
C) Kolay yoldan maddi kazanç sağlamak için eser üretmelerinden
D) Hep aynı biçim ve içerikte yapıtlar yazmalarından
E) Usta edebiyatçıları görmezden gelerek kendilerini öne çıkarmalarından
27. Edremit ormanlarının çehresi sonbaharla birlikte değişiyor. Yemyeşil, capcanlı tablo yavaş yavaş tarifsiz bir hüzünle solgunlaşıyor adeta. Toprak kokusu keskinleşiyor, dereler coşkun şarkılar söylüyor. Buraların sakinleri sonbaharda bağ evlerinin kapısına kilit vurup kışlık evlerine çekiliyor. Yağmur damlaları, dokundukları yaprakları ağır ağır toprağa düşürüyor. Dağların yukarılarında, ormanın içinde gözden ırak kalmayı başarmış evlerin bacalarından hafif hafif duman yükseliyor. Kışın eli kulağında, gökyüzünden kar yağdı yağacak.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?
A) Öznel yargılara yer verilmiştir.
B) Yinelemelere yer verilmiştir.
C) Varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmiştir.
D) Bitirilmemiş cümleler kullanılmıştır.
E) İnsana ait özellikler doğaya aktarılmıştır.
28. Çizgi roman, edebiyatın sahip olmadığı görsel araçlara sahip bir sanat dalı. Batı’da bu sanat dalı ciddi bir iş: Senaristleri, çizeri, boyacısı hatta konuşma balonlarını hazırlayan usta bir ekibiyle ortaya konuyor. Oldukça yaygın ve sevilen bir yazın türü olarak dikkatleri üzerine çekiyor. Türkiye’de ise çizgi roman birkaç önemli çizerin az sayıda eseri dışında çok boş bir alan durumunda. Bu alanda deneyim ve birikim yok. Renkler, şekiller iyi kullanılırsa okur dünyasında yeni açılımlar oluşturabilecek bu alana hiç el atılmadığını görüyoruz ne yazık ki.
Bu parçadan çizgi romanla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Toplumsal eleştiriler için en uygun tür olduğu
B) Ülkemize Batı’dan giren bir tür olduğu
C) Ürün ortaya koymak için bir ekip çalışmasının gerekmediği
D) Ülkemizde bu türe gereken önemin verilmediği
E) Görsel unsurlar taşımasıyla romandan üstün yönlerinin olduğu
29. Mezopotamya ovasını üstten gören Mardin ili, ünlü taş I evlerini
I
gezmeye gelen turistleri hayranlık içinde bırakıyor. Tarihî dokuyla
II
bütünleşmiş taş evlerin arasında daracık sokaklarda gezmek son
III
derece keyifli. Üç dinin temsilcilerinin yaşadığı nadir şehirlerden biri olan Mardin’de Kasımiye Medresesi, Ulucami, Deyrulzafaran
IV
Manastırı gezilebilecek farklı yerlerden bazıları.
V
Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A)l. B) II. C)lll. D) IV. E) V.
30. O, Türk yazınında hem bir yazar, hem de bir gazeteci olarak ismi anılması gerekenlerden biridir. Gazetelerde yazdığı yazılar ülkede en çok konuşulan, tartışılan konular arasında ön sıraya oturmuştur. Eleştirmenlerle ters düşmek pahasına da olsa prensiplerinden, hiçbir zaman ödün vermemiştir. Bunun yanında değişik teknikler kullanarak yazdığı anıları ve gezi yazılarıyla yazınımıza değişik bir renk getirmiş, bu türlerin yazınımızda benimsenmesini ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Ayrıca yazarların anlaşılır bir Türkçeyle yazı yazması için üstün gayret göstermiş, bunda da büyük ölçüde başarılı olmuştur.
Bu parçada, sözü edilen sanatçı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Gazete yazılarıyla gündemi belirlediğine
B) Yazarları dil konusunda yönlendirdiğine
C) Gazeteciliğinin yazarlığından daha başarılı olduğuna
D) İlkelerine sıkı sıkıya bağlı olduğuna
E) Bazı yapıtlarıyla edebiyatımıza yenilik getirdiğine
31. (I) Dil, bireyi ve toplumu yüceltir, onların sosyal anlamda gelişmesini sağlar. (II) insanların kaynaşmasında, kültürün oluşmasında dil kadar etkili bir araç yoktur. (III) Fakat bir toplumda dilin kullanımı yazınsal türlerde bile farklılıklar gösterebilir. (IV) Bu farklılıklar içinde dilin en kusursuz biçimini, en duru anlatımını kompozisyonda buluruz. (V) Çünkü kompozisyon, dil kurallarına uyarak düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatıdır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde tanımlama yapılmıştır?
A) I. B) II. O) III. D) IV. E) V.
32. Ülkemizde tartışılan, konuşulan birçok konu, gerçek ve kuşatıcı sonuçlara ulaşılamadan geçilir, yarım kalır. Çünkü tartışılan ve konuşulan konular çok hızlı değişir. Su yüzüne çıkan ve tartışılma şansını bin yılda bir yakalamış bir konu veya kavram, tam da uzmanlarının eline düşecekken ve asıl söylenmesi gerekenler söylenecekken başka bir konuya geçiliverilir. Geçtiğimiz günlerde de “Sanat ve sanatçı nedir?” tartışması tam başlıyordu ki işin önemli yanlarına dokunulamadan bu tartışma gündemden düşüp gitti.
Bu parçada asıl vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kesin sonuçlara bağlanmamış birçok olay ve kavram vardır.
B) Konusunda uzman olan kişiler, sadece belli konularda tartışmalara girmek istemektedir.
C) Sanat ve sanatçı ülkemizde yeteri kadar değer görmemektedir.
D) Gündem sürekli değiştiğinden tartışılması gereken konular gerektiği gibi ele alınamamaktadır.
E) Basın yayın organları sanatsal uğraşlara az yer vermektedir.
33. Aslında ne tiyatroyu ne sinemayı ne televizyonu birbirinden ayırdım, birini diğerine üstün görmedim, sadece tiyatro oyunculuğu ve yazarlığıyla daha uzun süre uğraştım. Hepsine aynı ciddiyetle yaklaştım. Benim için yaptığım işlerde özgün, samimi olmak ve bu toprakların kokusunun bulunması önemliydi. Bu arada ortaya koyduğum ürünlerin hepsi eleştirmenlerce beğenildi, bu da benim yazın dünyasında emin adımlarla ilerlediğimi gösteriyor.
Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?
A) Başarılı ürünler ortaya koyduğuna inanan
B) Okurların beklentilerini dikkate alan
C) Yeni ve içten ürünler ortaya koyma amacı taşıyan
D) Ulusal bir bakış açısına sahip olan
E) Yazınsal türler arasında bir ayrım gözetmeyen
34. Yazın dünyasında genç sanatçıların yapıtlarına ünlü bir yazarın ön söz yazmasını onlara gelecek eleştiri oklarına karşı bir kalkan görevi görmesini anlamam mümkün değil. Bu, o gençlerin, “Benim kendi ayaklarım üzerinde duracak cesaretim ve yeteneğim yok.” demesinden başka bir anlam taşımıyor.
Bu parçada “ünlü yazarların, eleştiri oklarına karşı bir kalkan görevi görmesi” sözüyle, genç yazarlarla ilgili olarak anlatılmak İsten aşağıdakilerden hangisidir?
A) Önemli yazarların beğenisini başarıya ulaşmak için tek ölçüt olarak benimsedikleri
B) Çabucak üne kavuşmayı düşündükleri
C) Geniş kitlelere seslenmelerini sağlayacak düzeyli bir edebiyat birkimi elde edemedikleri
D) Edebiyat dünyasının usta adlarını görmezden gelerek onları küçümsedikleri
E) Yetkin yazarları, eleştirilerden korunmak için kullandıkları
35. Ben hayatımı farklı işlerle ama hep yazarak kazandım. Televizyon muhabirliği bana kısa, yoğun ve net cümleler kurmayı öğretti. Daha sonra gazete ve dergilerde röportajlar ve yazı dizileri hazırladım. Hareket alanımın daha geniş olduğu bu yazılarda anlaşılır, akıcı yazmaya daha fazla özen gösterdim. Ben en çok da deneme türünde yazarken keyif aldım ve mutlu oldum. Çünkü bu yazılarda kuralıları ben belirleyebiliyordum.
Kendisinden böyle söz eden bir yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Basındaki yazılarını yalın bir anlatımla oluşturduğu
B) Yaşamını yazarlıktan elde ettiği gelirle sürdürdüğü
C) Kendisini deneme yazarken özgür hissettiği
D) Yazılarında eleştirel bir tavır takındığı
E) Sözü uzatmadan anlatma ilkesine bağlı olduğu
36. (I) Yaklaşık otuz yıllık birlikteliğimizde kültür ve sanatımızın her alanından sizleri haberdar ettik. (II) Yeni yazarlar, sanatçılarla tanışmanıza aracı olduk uzun yıllar. (III) Birçok yazar ve sanatçının adını ilk kez dergimizin sayfalarında gördünüz. (IV) Dergimizin ilk sayılarında okuduğunuz adların bazıları, ne yazık ki bugün aramızda bulunmuyor; onları büyük bir özlem ve sevgiyle anıyoruz. (V) O günlerin genç kalemleri, ilk ürünleriyle ödül listelerinde yer alanlar, artık ustaların arasında sayılıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, olumlu, basit bir cümledir.
B) II. cümle, girişik bileşik bir cümledir.
C) III. cümle, kurallı bir cümledir.
D) IV. cümle, sıralı bir cümledir.
E) V. cümle, içinde ara söz bulunan bir isim cümlesidir.
37. Türkiye’nin dört bir yanına ilkbahar güzellikleriyle gelir.
I
Karadeniz’e yağmurla gelen ilkbahar, Toroslar’da ise kış boyunca
tepeleri kaplayan beyaz örtünün erimesiyle başlar. Bir yandan eriyen
II III
karlar, su kaynaklarını ve çağlayanları beslerken diğer yandan Toros
IV
Dağları eteklerinde açan otları besler.
V
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi birden fazla çekim eki almamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
38. Yurt dışında düzenlenen bir kitap fuarına davet edilmiştim. Orada yazar dostlarımla sohbet ederken içlerinden biri, son romanımın İngilizce çevirisini benim yapıp yapmadığımı sordu. Yapmadığımı çünkü iyi derecede İngilizce bilsem de kendimi kısıtlanmış ve aynı kitabı ikinci kez yazıyormuş gibi hissedeceğimi söyledim. Oysa yazar dostum, “Yanılıyorsun, bu romanı sen yazdın; onu sanat nitelikleri kaybolmayan bir kitap olarak ancak sen çevirebilirsin.” deyince gerçek çevirinin ne olduğunu anladım.
Bu parçada çeviriyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi anlatılmak istenmiştir?
A) Bir yapıtın, ancak yazarı tarafından başarılı bir biçimde çevrilebileceği
B) Her yazarda eserlerinin başka dillerde de yayımlanması isteğinin olmasının doğal olduğu
C) Sanat yapıtlarının alanında uzman kişilerce bilimsel bir anlayışla çevrilmesi gerektiği
D) Hiçbir yapıtın özgün özellikleri korunarak çevrilmesinin mümkün olmadığı
E) Sanatçının eserlerini yazdıktan sonra onların üzerinde herhangi bir değişiklik yapmaması gerektiği
39. Bu yaylada çiçek tomurcukları, anları davet eder; arılar bu tomurcuklardan kovandaki peteklerine çiçek özleri taşır.
Bu cümleyle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birden çok basit çekimli eylem vardır.
B) Dolaylı tümlece yer verilmiştir.
C) Belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır.
D) Yüklemler çatı bakımından geçişlidir.
E) Ayrılma durum eki (-den, -dan), tamlayan eki göreviyle kullanılmıştır.
40. Yapıtlarınızda sırf heyecan olsun diye aksiyon sahnelerine bolca yer vermeniz, yapıtın yazınsal niteliğine gölge düşürüyor. En başta öyküyü ve karakterleri, hareket sahnelerine uygun tasarlarsınız o zaman olay akışı içinde aksiyona bol bol imkân doğabilir ki buna diyecek bir şey yok. Ancak olmadık yerde, yapıtı gereksiz sahnelerle doldurarak okuru aldatırsanız salt ticari amaçla ürün ortaya koymuş olursunuz ki bu da yazın dünyasındaki ömrünüzü, yaşadığınız günle sınırlandırmış olur.
Bu sözleri söyleyen eleştirmenin vurgulamak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Romanda aksiyon unsurlarının dengeli bir biçimde kurgulanması gerektiği
B) Gerçek dışı olaylara yer vermenin yapıtın niteliğini olumsuz etkilediği
C) Romanlarda anlatılanların gerçek yaşamdan seçilmesi gerektiği
D) İyi bir yazarın, yazın dünyasında ortaya konmuş başarılı örnekleri incelemesi gerektiği
E) Romanlarda okurun dikkatini çekecek aksiyon unsurlarına yer verilmesi gerektiği
| 1 | E | 9 | D | 17 | A | 25 | E | 33 | B |
| 2 | C | 10 | E | 18 | E | 26 | E | 34 | E |
| 3 | B | 11 | B | 19 | C | 27 | D | 35 | D |
| 4 | D | 12 | D | 20 | A | 28 | D | 36 | E |
| 5 | D | 13 | C | 21 | B | 29 | A | 37 | C |
| 6 | B | 14 | B | 22 | B | 30 | C | 38 | A |
| 7 | C | 15 | C | 23 | C | 31 | E | 39 | E |
| 8 | D | 16 | D | 24 | B | 32 | D | 40 | A |
]]>