Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Use of undefined constant ’64m’ - assumed '’64m’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/dersimi3/public_html/wp-config.php on line 100

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/dersimi3/public_html/wp-config.php:100) in /home/dersimi3/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
tyt türkçe denemesi – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Kaynak Sitesi. Online Sınavlar Çıkmış Sorular Sınıf Konuları Mon, 29 Mar 2021 19:34:31 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.4 https://dersimizedebiyat.org/wp-content/uploads/2018/11/cropped-icon-32x32.png tyt türkçe denemesi – Dersimiz Edebiyat https://dersimizedebiyat.org 32 32 TYT Türkçe Deneme Sınavı – 26 https://dersimizedebiyat.org/ygs-deneme-sinavi-26.html Mon, 13 Jan 2014 18:21:41 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8789
TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 26

1. Bu yazarın öykülerini okumayalı çok olmuştu. Son öy­küsü bu özlemimi gidermekle kalmadı, aynı zamanda yazarın, öykü alanında kendi açtığı kanaldan ilerleye­rek zirveye yükseldiğini de gösterdi.

Bu parçada altı çizili sözle, söz konusu yazarla il­gili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)  Öykü alanında bir çığır açtığı

B)  Daha nitelikli öyküler yazmak için çaba gösterdiği

C)  Öyküleriyle genç öykücülere yeni ufuklar açtığı

D)  Özgün sanat anlayışıyla, öykücülükte en üst düze­ye ulaştığı

E)  Öğretici anlatımıyla, belli bir okur kitlesine seslen­diği

 

2. Aşağıdakilerin hangisinde virgül (,) için yapılan açık­lama, verilen örnekle uyuşmamaktadır?

A)  Ara sözlerin başında ve sonunda kullanılır.

      Kayseri’ye, iki yıl görev yaptığı bu şehre, yıllar son­ra tekrar gelmişti.

B) Sıralı cümleyi oluşturan yargıları ayırmada kullanılır.

     Edebiyattaki bazı eksiklikleri görmüş, bunlarla ilgili görüşlerini     özgürce dile getirmiş bir eleştirmendir o.

C)Aktarma cümlelerden sonra kullanılır.

    Mehmet, sizinle ben de gelmek istiyorum, dedi.

D) Eş görevli sözcükleri ve söz öbeklerini ayırmak için kullanılır.

     Kırmızı, yeşil, mavi renklerin egemen olduğu tablo­lar sergide göz doldurdu.

E)  Cümlede vurgulanmak istenen özneden sonra kul­lanılır.

      Eve gelen konuklar, geçmiş güzel günlerden söz ettiler.

 

3. Çevirmen, çevirisini yaptığı yapıtla okur arasından çe­kilmelidir. Çünkü en iyi çeviri yapıt, okurun, çevirmeni hissetmediği yapıttır.

Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa­ğıdakilerden hangisidir?

A)  Çevirmenin, çeviri yaparken yapıtına kişiliğini kat­maması

B)  Çevirmenin, başka dillerdeki çevirileri de incelemesi

C)  Çevirinin, çağdaş çeviri akımlarından etkilenmesi

D)  Çevirmenin, her iki dilin inceliklerini iyi bilmesi

E)  Çevirmenin, çeviri yaparken okurların kültür düze­yini dikkate alması

 

4.   Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen bilgiyle uyuşmamaktadır?

A)Şairin ilk dönem şiirlerindeki imgeler, sonraki şiirle­rine nazaran daha özgün ve anlamsal yoğunluk açı­sından daha derindi. (Bir karşılaştırma yapılmıştır.)

B)Romanlarında kendi yaşamından kesitleri öyküleyici anlatımdan da yararlanarak anlatmayı sürdü­rüyor yazar. (Nesnel bir yargı dile getirilmiştir.)

C)Öykücünün eşsiz betimlemeleri okuru kendine hay­ran bırakıyor. (Bir beğeni dile getirilmiştir.)

D)Şair belli sembollerle, duygu ve düşüncelerini ka­palı bir söyleyişle dile getiriyor. (Biçemle ilgili bir özelliğe değinilmiştir.)

E)Onun, hiçbir kurala bağlı kalmadan özgürce dü­şüncelerini dile getirdiğini bütün yapıtlarında göre­biliyoruz. (Bir tahminde bulunulmuştur.)

 5. Öyküde üslup, ilk cümleden itibaren okuru kendine bağlamalıdır. Öyküde işlevi olmayan hiçbir unsur yer almamalıdır. Giriş cümlesiyle merak uyandırmayan, okuru kendine bağlayamayan öykü, baştan kaybet­miştir diye düşünüyorum. Bunun yanında sürükleyicilik de çok önemli tabii. Okura, bir solukta okutabilmeli öykü kendini. Yazılanları çekici kılacak içtenlik, inan­dırıcılık da olmalıdır öyküde. Öyle ki bir trende geçen öyküde, okur kendini kahramanlardan biri gibi görme­li ya da en azından yolculardan biri saymalıdır.

Böyle düşünen bir yazardan aşağıdakilerden han­gisini söylemesi beklenemez?

A)  Öykü, daha başlangıçta okuyucunun ilgisini çeke-bilmelidir.

B)  Öyküde akıcı bir anlatım olmalıdır.

C)  Öykücü, okuru, yapıtında anlattıklarına inandırabil­melidir.

D)  Başarılı bir öyküde gereksiz ayrıntı yer almamalıdır.

E)  Öykücü,  konularını yalnızca gerçek yaşamdan seçmelidir.

 

6. (I) “Edebiyat Yazıları”, Arif Damar’ın 1958 ile 2003 ara­sı edebiyat dergileri ve gazetelerde yayımlanmış yazı­larını, kendisiyle yapılmış söyleşileri bir araya getirmiş. (II) Damar bu yazılarda, kimi zaman bir şiirden, şair­den, hatta bir dizeden yola çıkıyor; kimi zamansa ka­nıtlar göstererek tarihsel bir yanlışı düzeltiyor. (III) Ken­di kuşağından ya da genç kuşaktan bir şairin yeni bir kitabını, sevdiği bir şiirini tanıtıyor. (IV) Bütün bu yazı­ların bir ortak paydası şiirse, diğer ortak paydası da sevgidir, içtenliktir. (V) Şiirlerinde yeni imgelerin, yeni söyleyişlerin peşinden koşar; asla kullandığı bir imge­yi tekrar kullanmaz. (VI) Bu içtenlik ve sevgi, onun ya­şamının her anını kuşatıyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.             B) III.             C) IV            D) V            E) VI. 

 

7. Klasiklerden gelişigüzel seçilen birkaç çarpıcı ifadenin altına usta çizerlerden birkaç desen atıldı ve onlardan çizgi roman oluşturuldu. Özellikle yetkin olmayan, re­simli gazeteleri, magazin haberlerini seven okur da klasikle aynı adı taşıyan bu yapıtlara ilgi gösterdi. Kafkalar, Shakespeare’ler ayaküstü; hızlıca okunur oldu. Ancak kimsenin ayırdında olmadığı bir durum vardı ki o da klasik yapıtlara böyle yaklaşılamayacağı, bu tür bir okumanın o eseri ve yazarı anlamanın ötesinde tam tersine ona dair tüm enginliği yok edeceği gerçe­ğiydi. Ama ne yazık ki yoğun düşünceler, özgün tas­virler içeren yapıtlar böylelikle kuşa döndü.

Bu  parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Klasik yapıtların sanatsal özelliklerini sadece yetkin okurların fark edeceği

B)  Günümüzde klasiklerin düzeyinde yapıt kaleme alı­namadığı

C)  Çizgi romanın ülkemizde nitelikli bir gelişiminin ol­madığı

D) Önemli yapıtların çizgi romana çevrilmesinin onlar­daki anlamsal derinliği yok ettiği

E) Belli bir birikimden yoksun sanatçıların klasiklere öykünen yapıtlar kaleme aldığı

 

8. (I) Puşkin yeni Rus yazınının kurucusu, Rus yazın dilinin oluşturucusu kabul edilir. (II) Şiir, roman, öykü ve tiyat­ro yapıtlarıyla Rus yazın dilinin anlatım evrenini genişlet­miş; yeni ve değişik anlatım yolları kullanmıştır. (III) Puş­kin, modern Rus edebiyatının oluşmasında yadsınamaz bir yeri bulunan yazın ve düşün adamıdır. (IV) Puşkin, klasik Batı edebiyatını ve Rus düşüncesini sentezleyerek Rus edebiyatında “romantik akımı” başlatan yazar­dır. (V) Yapıtlarında halkın sesi olmuş ve gönlünde taht kurmuştur.

Puşkin’in ele alındığı bu parçayla ilgili olarak aşa­ğıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir varsayımda bulunulmuştur.

B)  II. cümlede, biçeminden söz edilmiştir.

C)  III. cümlede, Rus edebiyatına olan katkısından bahse­dilmiştir.

D)  IV. cümlede, bir yazın akımının öncüsü olduğu anlatıl­mıştır.

E)  V. cümlede halkça beğenildiği belirtilmiştir.

9. Sanatçı, Anadolu âşık-hikâyecilerinin geleneğine gö­bek bağıyla bağlı kalmıştır. Onu ta çocukluğundan baş­layarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri bü­yülemiştir. Bu yolda Türk âşıklarını dinlemiş Batı roman­cıları arasında Gogol, Puşkin gibi, romana destansı bo­yutlar katan sanatçılardan etkilenmiştir. Onun anlatma­ları, sıradan aşkların bir tekrarı değildir. O, âşıkların da­ğarcıklarını yeni konularla zenginleştirmiş, eski nakışla­ra kendi nakışlarını, yeni renk ve biçim bileşimleri kat­mıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Halk şiiri geleneğine bağlı olduğu

B)  Anlatımsal yönden klasik sanatçılardan etkilendiği

C)  Var olan hikâye geleneğine yeni öğeler kattığı

D)  Küçük yaşlardan itibaren edebiyata ilgi duyduğu

E)  Edebiyata âşık tarzı şiir yazarak başladığı

 

10. Bu sanatçımızın yapıtlarındaki yetkinlik yalnızca hikâye tekniğini çok iyi bilmesinden kaynaklanmıyor. O, Doğu ve Batı edebiyatlarını çok iyi biliyor ve bu edebiyatların çizgilerini, sembollerini ustaca kullanıyor. Yapıtlarında­ki karakterleri, sadece maddi gereksinimleri olan bir varlık olarak almayıp onların ruh dünyasını ve derinliği­ni de yansıtıyor yapıtlarında.

Bu parçada sözü edilen sanatçı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Kahramanlarını iç ve dış özellikleriyle yansıttığı

B)  Öykü türünün inceliklerini iyi bildiği

C)  Zengin bir edebiyat birikimine sahip olduğu

D)  Nitelikli yapıtlar ortaya koyduğu

E)  Öykülerinin konusunu fantastik olaylardan seçtiği

 

11. Yılda yalnızca birkaç şiir yazarım. Bu az yazış, “ku­yumcu titizliği” denilen biçimde yazdığımı da göster­mez. Tersine, çok az yazarım ama, zorlanarak şiir yaz­dığım hiç olmadı. Aylarca ozan olduğumu unuttuğum çok olmuştur. Kimi kez de bir şiiri tasarlarım. Dizeler gelir, dizeler gider, unutulur. Sonunda içerikle biçimsel sorunları çözebildiğimde, bir gün birden kâğıda döke­rim bunları. Örneğin, en çok dikkat çeken şiirlerimin yazılışları yarım saati, bir saati geçmemiştir.

Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?

A)  Şiirlerinizi oluştururken zorluk çeker misiniz?

B)  Şiirlerinizi yazarken nasıl bir yol izlersiniz?

C)  Bir şiiri kaleme almanız ne kadar sürenizi alır?

D)  Şiir yazmaya ara verir misiniz?

E)  Sizce, şiirde söyleyiş konudan daha mı önemlidir?

 


12. Bir yazar, gerçek bir yazarsa, adını ansalar ne olur an-masalar ne olur! Bizim işimiz dünyayı, insan gönlünü zenginleştirmek değil mi? Çanağında balın olsun, arı­sı Yemen’den gelir, diye bir söz vardır. Bu söze çok güvenmek gerek. Sen eserini olgunlaştır, gönlünce yap, arısı Yemen’den gelir. Bundan kuşku duymamak gerek. Üç bin beş yüz yıllık Homeros’un arısı yüzyılla­rın ötesinden gelip onu arayıp bulmuyor mu? Ün için çalışsan çabalasan, ünlü olsan eline ne geçer ki.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yetkin bir yapıt ortaya koyan bir sanatçının er ya da geç mutlaka beğenileceği

B)Kendi toplumunun değerlerini yansıtmayan bir ya­zarın başarılı olmasının mümkün olmadığı

C) Bir sanatçının kısa sürede tanınma amacı taşıması­nın doğal olduğu

D)Yaşadığı dönemin sorunlarına sırt dönen sanatçıla­rın kalıcı olamayacağı

E)Okurların ancak güncel konularda yapıt kaleme alan sanatçılara ilgi göstereceği

 

13.   Yeryüzü toprağında dilden dile aktarılan söylencelerin bir kaynağı vardır : İnsanoğlu . İnsan, sıradan bir dillendirmeyi asla kabullenmez ;

            I                   II                                                                                        III

orasından, burasından çekip uzatır , kesip biçer, ekler. Anlatılanlara

                                                           IV

kendinden bir şeyler katar ; olayı düş dünyasında biçimlendirir.

                                               V

Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerin­den hangisi yanlış kullanılmıştır?

A) I.              B) II.            C) III.             D) IV.              E) V.

 

14. (I) Hasanpaşa ile Acıbademin kesiştiği noktada kü­çük bir ev bulunuyor. (II) Belki küçük, ama içinde on­larca maket evi barındırıyor. (III) Yemyeşil bahçesine bakan balkonun bulunduğu salonun bir köşesinde, bütün detaylarına dikkat edilerek yapılmış bir dolu karakteristik Türk evi bulunuyor. (IV) Tozlanmış cumba­lar, artık dökülmeye başlamış panjurlar, balkondan sarkan kilim ve çamaşırlarıyla hepsi asıllarının birer mi­nik kopyasıdır. (V) Gerçekten görülmeye değer nitelik­te maketlerdir bunlar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlenin yüklemi çatısı yönüyle geçişsiz bir ey­lemdir.

B)  II. cümlede yüklem türemiş bir eylemdir.

C)  III. cümlede, pekiştirmeli niteleme sıfatına yer veril­miştir.

D)  IV. cümlede belgisiz zamir yer almaktadır.

E)  V. cümle basit bir eylem cümlesidir.

 

15.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlı­şı vardır?

A)  Arkadaşım bu sitedeki 27’nci blokta oturuyor.

B)  Bu yaz Doğu Anadolu gezisine çıkmayı düşünüyor.

C)  Komşumuz DSİ’de uzun süredir çalışıyordu.

D) Firma bir kampanya düzenleyerek birçok ürünü in­dirimli fiyattan satışa sundu.

E)  Okulumuzda düzenlenen santranç turnuvasına on bir takım katıldı.

 

16. Ona bir işi yaptırabilene aşk olsun! İstenilen işi yapma­mak için bir takım bahaneler, gerçekleştirilemeyecek koşullar ileri sürerdi. Güçlük çıkarmakta üstüne yoktu.

Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağıda­ki deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir?

A)  Su koyuveren

B)  Ölçüp biçen

C)  Kendi havasında olan

D)  İpe un seren

E)  Canı burnunda olan

 

17. (I) 1941 yılında yayınlanan Yedinci Şafak’ta, Alman­ya’nın savaş dönemleri destansı bir biçimde ele alın­mış ve sanatçının dünya çapında tanınmasını sağla­mıştır. (II) Eleştirmenler roman için “Alman sanatının doruğu” değerlendirmesini yapmıştır. (III) Sanatçının sürgünde iken kendisine anlatılan bir olaydan esinle­nerek yazdığı roman, savaş sırasında yaşananların öy­küsünü anlatır. (IV) Sanatçı, savaşta tutukluların kaçış serüvenini anlatırken onların geçmiş yaşamlarını ve Al­man halkının ruh halini de romana katar. (V) Yedinci Şafak, aslında bütün bir Almanya tablosu çizmekte ve yaşananları tüm gerçekliğiyle ortaya dökmeye çalış­maktadır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde sözü edilen romanın içeriğiyle ilgili bir bilgiye değinilmemiştir?

A) I.             B) II.            C) III.             D) IV.             E) V.  

 

18.    Her kentin kendine özgü bir öyküsü var; dağ başında, ovada, bir

                      I

su kıyısında olması fark etmez. Biri çıkar bir yerinden başlar

                                                                                  II           III

anlatmaya, ilgi çekici ise dilden dile aktarılır, Bir çınar ya da zeytin ağacı

altında anla­tılan öykü bir bakarsınız ki ovaya yayılmış. Ne gariptir ki

                                                   IV                                V

sonunda öykü, anlatanı gelip bulur.

                               VI

Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangilerin­de birden çok çekim eki kullanılmıştır?

A) I. ve II.                               B) I. ve VI.                   C) II. ve IV

D) III. ve IV.                            E) V ve VI.

 

19. Bugüne kadar reklam filmi tekliflerini kabul etmedim. Oynamam için topluma faydası olması lazım oynaya­cağım filmin. Çünkü sadece ticari kaygılarla ürün orta­ya koymak toplumsal sorumlulukla bağdaşmaz. Ancak ne acı ki pek çok tiyatro oyuncusu reklam filminde oy­nadı, para ve şöhrete ulaşmak için bu kutsal görevleri­ni terk etti. Toplumun bugünkü hedefsiz ve sıkıntılı du­ruma gelmesinin bence en önemli sebebi, sanatçıların taşın altına ellerini koymamaları topluma bilinç aşılama görevinden uzak olmalarıdır

Bu parçada altı çizili sözden hareketle, sözü edilen sanatçılarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anlatılmak istenmiştir?

A)  Yaşamları sadece ekonomik durumlarını üzerine bina ettikleri

B)  Sanatsal duyarlıkları her şeyin üstünde tuttukları

C)Sorunların çözümü için gereken sorumlulukları al­maktan uzak oldukları

D)  Televizyona çıkarak ünlü olma amacı taşıdıkları

E) Toplumu belli düşünceler etrafında yönlendirdikleri

 

20. (I) İstanbul’a ilk kez geldiniz. (II) Güneşli pırıl pırıl bir sa­bah Haydarpaşa Garı’nın, sevenlerin ayrıldığı o otantik mekanın, denize açılan basamaklarından iniyorsunuz. (III) Karşınızda, kentin minareler, kubbeler, camilerle gö­ğe yükselen görüntüsü… (IV) Tarihî Yarımada’da ya da kentin tarihi özelliklerini yitirmemiş kesimlerinde yapıla­cak yürüyüşler sizi cami medrese çeşme kilise ve hav­ra gibi yapılarla buluşturacak. (V) Tarihi güzellikleri do­yasıya görebileceksiniz.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlenin dolaylı tümleci bir özel isimdir.

B)  II. cümlede bir ara söz kullanılmıştır.

C)  III. cümlede iyelik eki almış bir sözcük vardır.

D)  IV. cümlede, birden çok yan cümle yer almaktadır.


E)  V. cümlede tezlik fiiline yer verilmiştir.

 

21. Dünyamızın geldiği noktaya üzülüyor ve hatta kaleme aldığı roman, öykü, oyun ve makalelerde de bu konula­rı işliyor yazar. Öykülerinde “periler” gibi fantastik öğe­ler kullanılarak ekosistemin ve ülkemizdeki doğal zen­ginliklerin korunması konusunda çocuklara dersler ve­riyor. Bu ifadeden, kuru bir didaktiklikte ekoloji dersleri verildiği sanılmasın: Öykülerin, şirin kurgusuyla, basit bir arıtma sistemiyle denizlerin temizlenebileceği, trolle değil de kontrollü balıkçılıkla denizlerdeki canlılığın ko­runabileceği ve bacalara filtre koyularak atmosfer kirlili­ğinin önüne geçilebileceği dile getirilmektedir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağı­dakilerden hangisine ulaşılamaz?

A)  Yazarın sosyal bir duyarlığa sahip olduğuna

B)  Farklı türlerde yapıtlar kaleme aldığına

C) Sadece öğreticiliği esas alan bir yaklaşım benimse­mediğine

D)  Etkili bir anlatımla çocuklara çevre bilinci kazandır­maya çalıştığına

E)  Yapıtlarındaki dili yetersiz bularak hep bir arayış içinde olduğuna

  

22. (I) Çok az yazar henüz hayattayken klasikler arasında­ki yerini alır. (II) Tolstoy da bu yazarlarımızdan biri ve aradan geçen bunca yıl da asla onun değerinden ve okuruyla kurduğu yakın ilişkiden bir şey eksiltmedi. (III)  Bugün yazılmış kadar taze metinleri ve yıllar önce­sinden bugünü de çözümleyebilen derin gözlemciliğiyle Tolstoy, insanların çelişkili yönlerine ışık tutar. (IV) Savaş ve Barış, bir okurun hayatta rastlayabilece­ği çok nadir hazineler arasında yer alır. (V) Okurunun dünyasında onun kadar iz bırakan, okuru onun kadar biçimlendiren yapıtların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. (VI) Yapıt, yaşamda her zaman umutlu olma­mız için bizi uyarır, umutsuzluğa asla pirim vermez.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci pa­ragrafın numaralanmış cümlelerin hangisiyle baş­laması uygun olur?

A) I.              B) II.            C) III.             D) IV.              E) V.

 

23. Usta sanatçı, son romanındaki ölümsüz karakterleriyle edebiyatımıza asla silinemeyecek biçimde damgasını vurmuştur, insanın en karışık durumlarından birini kara mizahla yüklü bir dille anlatır. Otorite ile doğru kavramı arasında sıkışıp kalan, doğruculuğundan ödün verme­mek için daha çözümsüz durumlara düşen, bu arada gittikçe insanı anlamaktan uzaklaşıp, salt ilkelerini sa­vunan bireyin başına gelenlerin acıklı bir güldürüsüdür. Yapıt edebiyatımızda en çok okunan mizahi yapıtlar­dan biridir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Çoğullaştırmalar

B)  Açıklama

C)  Karşılaştırma

D)  Devrik cümle

E)  Öznellik

 

24.    Benzin fiyatlarına, yarından geçerli olmak üzere, yüz­de üç indirim yapıldı.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “yapıldı” yerine “yapılacak” sözcüğü getirilerek

B)  “indirim yapıldı” yerine “indirime gidildi” sözü geti­rilerek

C)  “fiyatlarına” yerine “fiyatlarında” sözcüğü getirile­rek

D)  “geçerli olmak üzere” yerine “itibaren” sözcüğü getirilerek

E)  “Benzin” yerine “petrol” sözü getirilerek

 

25. Eğer bir okur şiirde anlatılanlarla yaşam arasında bir mantık çatışmasına düşüyorsa bütün sorumluluk şai­rindir, çünkü şair —.

Bu cümle aşağıdakilerin hangisiyle sürdürülmeli­dir?

A) yaşamla tutarlı bir şiir evreni kurmayı başarama­mıştır

B)toplumsal sorunlardan uzak duramamış, yalın bir söyleyiş oluşturmuştur

C) öğreticiliğe dayalı didaktik şiirler yazmaktan uzak durmamalıdır

D)okurların alışık olduğu söyleyiş biçimlerini kullan­mamayı tercih etmiştir

E)geleneksel anlatım yollarını terk etmemiş, sıradan söyleyişlere yer vermiştir

 

26.           I. Betimleme                     niteleyici öğeler

II.  Öyküleme                    1. kişili anlatım

III.  Açıklama                     imge ağırlıklı söyleyiş

IV.  Tartışma                     sözde soru cümlesi

V.  Örneklendirme           somutlama

Yukarıdaki numaralanmış terimlerden hangisi, kar­şısındakiyle ilişkilendirilemez?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV.             E) V.

27. Benim yapıtlarımda kullandığım dil, yazın dilidir, so­kaktaki halkın dili değildir. Sadece halkın dilinden fay­dalanılmış bir dildir o. Buradan bir edebiyat yapıtının taşıması gereken dilsel nitelikleriyle ilgili şunu söyle­yebilirim. “—.” Yapıtın dili bu özellikleri taşımadığı za­man herkesin konuştuğu dilden farklılıklar da taşımaz. O zaman da taklitten öteye geçemediği için, mekanik bir özellikler gösterir. Yazar dil oluşturmalıdır. Özgün­lüğe ulaşmasının başka yolu yoktur, dilsel bir senteze varmalıdır.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)Yapıtlar seçkin bir dille oluşturulmamalı, halkın dili­ni aynen yansıtmalıdır.

B)Anlamı herkesçe bilinen sözcüklerin seçildiği sade bir dildir yazın dili.

C)Bir yapıtın dili, yaygın dilden ayrılan yönlere sahip, kendine özgü bir yapıda olmalıdır.

D)Sanatlı söyleyişlerin çokça yer tuttuğu, anlaşılması çaba gerektiren bir niteliğe sahiptir.

E)Konuşma dilini tümüyle yansıtan bir nitelikle ortaya konmuştur öykü ve romanlarım.

 


28. Yazarken pek çok alandan beslenmeyi seviyorum. Çünkü temelsiz, belli bir disiplinden yoksun yapıt or­taya koymak benim yazın anlayışıma uymuyor. Özel­likle tarihsel kurgusu ön plana çıkan metinler yazar­ken epeyce araştırma yapıyorum, konuyla ilgili yayın­ları tarıyorum. Araştırmayı sadece bilgi edinmek için yapmıyorum. Bilgiyle birlikte okuduğum her şeyden geriye kalan duyguyu, izlenimi de çok dikkate alıyo­rum. Bu araştırmaları yapmaktaki amacım

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşa­ğıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) anlattıklarımı daha mantıklı ve bilimsel bir temele dayandırmaktır.

B) okurun beklentilerini önemsediğimi göstermektir.

C)tarihçilerin ya da bilim adamlarının ayrımına vara­madıkları gerçekleri belirtmektir.

D) eleştirmenlerden olumlu yönde eleştiriler almaktır.

E)okuru yaşam gerçeklerinden uzaklaştırarak hayali yaşantılara ulaştırmaktır.

29. Ozanın kişiliği ile şiirlerini birbirine karıştırmak doğru değildir. Ayrı şeylerdir bunlar. Bizi ilgilendiren, o kişinin ozanlığıdır, şiirleridir. Kişiliğinin ve davranışlarının, şiiri­nin özüyle uyuşması, bütünleşmesi beklenemez ozan­dan. Şiir, bir duygu kasırgası, bir hayal esintisi, bir coş­ku melteminden doğar ve çoğu zaman da gerçekle bağdaşmaz.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)  Şiirin yoğun bir duygulanma sürecinden sonra oluş­tuğu

B)  Şiirde çoğu zaman gerçek olmayan şeylerin anlatıl­dığı

C)  Şiirde söyleyiş güzelliğinin önemli olduğu

D)  Ozanın güzelliklerin peşinde koşması gerektiği

E)  Şiirin, ozanın yaşamıyla özdeşleştirilmemesi gerek­tiği

 

30. Yakup Kadri Yaban adlı romanında, bir aydınla, kendi mutsuzluklarını yaşayan köylüler arasında iletişim ku­rulamaması™ anlatır. Roman kahramanıyla özdeşleşen ve onun ağzından konuşan yazar, dolaysız bir anlatım yoluyla bir özeleştiriye girişir. O ana dek kendi ülkelerini ve büyük çoğunluğu görmezden gelmiş olan aydınların tarihsel suçluluklarını ortaya koyar. Yaban romanı, Türk yazınında yeni birçok roman öğesi içerse de önceki tüm roman yazarlarının öğretici tutumundan kendini kurtaramaz.

Bu parçada Yaban romanıyla ilgili olarak aşağıdaki­lerden hangisine değinilmemiştir?

A) İçeriğinin ne olduğuna

B)Edebiyatımızda ortaya konan diğer yapıtlarla ben­zer yönler taşıdığına

C) Açık, anlaşılır bir dil kullanıldığına

D)Anlattıklarıyla okurlara kendi yaşamlarını sorgula­ma ihtiyacı hissettirdiğine

E)  Yazarının kendi düşüncelerini roman kahramanı aracılığıyla ortaya koyduğuna

 

31. (I) Küçük Prens, Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupery’nin kendi yaşam izlenimlerinden hareketle kaleme aldığı en ünlü yapıtıdır. (II) Basit bir çocuk kita­bı gibi görünen ama aslında yaşam, sevgi ve aşk hak­kında derin anlamlar içeren Küçük Prens bu yönüyle büyüklere de hitap ediyor. (III) Sahra Çölü’ne düşen pi­lotun Küçük Prens’le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens’in ağzından Saint-Exupery, insanların ha­talarını, çocuksu bir bakışla ele alır. (IV) Yapıtta ayrıca Saint-Exupery’nin çizimlerinin yer aldığı ilginç resim bölümleri de vardır. (V) Tüm dünyada ilgiyle okunan roman, çocuk edebiyatının klasikleri arasında ayrı bir yere sahiptir.

Küçük Prens’in ele alındığı bu parçadaki numara­lanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, bir karşılaştırma yapılmıştır.

B)II. cümlede, yetişkinlere seslenen yönlerinin de ol­duğu ortaya konuyor.

C)  III. cümlede, içeriğiyle ilgili bilgiler veriliyor.

D)  IV. cümlede, görsel bölümlerinin de olduğu söyle­niyor.

E) V. cümlede, evrenselliğini dilin kullanılış biçimiyle kazandığı belirtiliyor.

 

32. Bu sanatçımızın yüreği yaşamı boyunca sevgi dağıt­mıştır çevresine. Bakıyorsunuz, en yakın dostlarıyla sürdürdüğü içtenliği, yeni tanıdığı biriyle de sürdüre­biliyor. Gençlerle genç, yaşlıyla yaşlı olabiliyor. Yalnız­ca insanlarla değil, tüm canlılarla dost, bu güzel in­san. Mahallesindeki köpeği bile sevgiyle selamlaya­rak geçiyor, nesnelerin bile değerini biliyor. Evin her köşesi değer verdiği nesnelerle dolu. Eline aldığı bir şeyi yerine koymadan oturmuyor. Yıllardır elini attığı yerde, istediğini bulmaya alışmış, düzenli bir yaşam süren biri.

Bu parçada tanıtılan sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Etrafındaki tüm varlıklara sevgiyle yaklaştığı

B)  insanlarla arasındaki yaş farkını kolayca aştığı

C)  Uzak, yakın herkese aynı içtenlikle yaklaştığı

D)  Yalnız yaşamaktan hoşlandığı

E)  Titiz ve düzenli bir insan olduğu

33.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut bir addan türeyen bir sözcük somut bir adı nitelemiştir?

A)  Babam toplantıda hüzünlü bir şiir okudu.

B) Öğretmenimiz, sevgili öğrenciler diye söze başladı.

C)  Buraya taşlı bir yoldan yürüyerek geldik.

D)  iş konusundaki tekliflere soğuk baktı.

E)  Her sabah bu keyifli mekânda kahvaltı yapıyoruz.

 34. Bu köyde sırtımızı köy meydanındaki çınar ağacına dayayarak kahve içmek ve kendi iç dünyamızın sesini duymak istiyoruz.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) işaret sıfatı                        B) Ad tamlaması                   C) Bağlaç

D) isim-fiil                             E) İlgeç

35.Aşağıdakilerin hangisinde gereksiz sözcük kullanı­mından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A)  Salona girince tablolardaki renklerin canlılığı göze çarpıyor.

B)  Cam ürünleriyle dolu mağazada küçük kazalar da olurdu.

C)  Karnelerini alan çocuklar, sanki mutluluktan uçu­yor gibiydi.

D)  Çaldığı bütün kapılardan olumsuz cevap alınca ümidi kırıldı.

E)  Ders çalıştıktan sonra, biraz dolaşmak için bahçe­ye çıktı.

36.   Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşıtlığı çağrıştı­ran bir durum söz konusudur?

A)            Ne zaman seni düşünsem

Bir ceylan su içmeye iner

B)            Çiçeğe durmuş bir nevbaharım ben

Karlar içinde bir ilkbaharım ben

C)            Her tasadan sıyrılmışım büsbütün

Bir rüya âleminde dolaşıyorum

D)            Gidelim sevdiğim bir uçtan bir uca

Göstereyim sana ayrılık nice

E)            Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere


Bakıldıkça hüzün çöker yerlere

 

37. Onun öykülerini ilk okuduğumda çok sıkılmış, anlaşıl­maz bulmuş ve kendi kendime, şimdi bunlar da öykü mü yani, demiştim. 1980’li yılların sonuydu. O günler­de başka bir yazarın yapıtlarını okumuş, onun öyküle­ri hakkında da aynı şeyleri söylemiştim. Sonraki yıllar­da, her iki yazarın yapıtlarını yeniden okudum ve ikisi­ne de hayranlık duydum. O günden beri yapıtlarını ilk defa okuduğum bir yazarı, dönüp dönüp defalarca okurum, eksik ve yanlış bir değerlendirme yapmamak için.

Bu parçada yazar, özellikle aşağıdakilerin hangisi­ni anlatmak istemiştir?

A)  Bir yapıtı değerlendirirken sanatçının yaşamını da hesaba katmak gerektiğini

B)  Bir yazarın, sadece bir yapıtına bakılarak değerlen­dirilebileceğini

C)  Okumuş olduğu yapıtları neden bir daha okuma gereği duyduğunu

D)  Bir yapıtın, her okurda farklı duygular uyandırabile­ceğini

E)  Bir yapıt hakkında okurların farklı görüşler ortaya koyabileceğini

 

38. Moliere, yalnız Fransa’nın değil, dünyanın en büyük güldürü yazarlarından biridir. Güldürerek eğitme ve öğretme anlayışını getirmiştir tiyatroya. Oyunlarında insanların ve toplumun iç yüzünü yansıtmış; çirkinlik­leri, gülünçlükleri, ikiyüzlülükleri gözler önüne sermiş­tir. insanoğlunun bu yönlerini genelleyip bütünleştire­rek ayrı ayrı karakterlerde toplamıştır. Bu yüzden onun güldürülerinde, çağlar boyunca rastlanan, bugün de rastlayacağımız, kibarlığa özenen, sonradan görme insanlarla, hastalarını sömüren bilgisiz hekimlerle, cimrilerle karşılaşırız.

Bu parçada Moliere ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A)  Konularını gerçek hayattan aldığına

B)  Didaktik öğeler içeren oyunlar yazdığına

C)  Ününün ülke sınırlarını aştığına

D)  Yapıtlarını özgün bir anlatımla ortaya koyduğuna

E)  Yapıtlarında değişmez tipler oluşturduğuna

39. (I)1930lu yıllarda halk kış aylarında, kahvehanelerde karagöz gösterilerini izler; bölümler halindeki hikâye­ler anlatan âşıkları dinlerdi. (II) Hikâyeler “arkası yarın” biçiminde düzenlenir, dinleyicinin merak duygusunu canlı tutardı. (III) Karagöz gösterileri yirmi sekiz gün boyunca her akşam gösterilir, her oyunun sonunda ertesi günkü oyunun adı verilirdi. (IV) Meddahlar da, âşıklar gibi kış ayları boyunca her akşam hikâye anla­tırdı. (V) Bu bakımdan kış ayları, yıl içinde gösterilerin çokça olduğu bir çeşit tiyatro mevsimi gibiydi,

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinin yerine “Bu hikâyeler televizyondaki diziler gibi zincir­leme anlatılır, halk hikâyenin gerisini öğrenme isteği duyardı. ” cümlesi getirilebilir?

A) I.             B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

40. Her yazar, kendi ruhunun, kişiliğinin rengine, yöneliş­lerine göre bir yapıt ortaya koymak için sözcüklerle bir yolculuğa çıkar. Bu, uzun ve sıkıntılarla dolu bir yolcu­luktur. Bu yolculukta sözcükler, yazarın biricik malze­mesidir, Yazar onlarla yatar, onlarla kalkar, onlarla bü­tünleşir. Sözcükleri evirip çevirir, onlara var olan an­lamlarının dışında anlamlar kazandırır. Böylece, onca yazar içinde fark edilebilmeyi hak edecek bir üslup bulma hedefine ulaşmaya çalışır.

Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarı­lamaz?

A)  Yazma sürecinde sözcükler, yazarın yaşamının bir parçası olur.

B)  Yazar, toplumsal sorunlara çözümler üreten kişidir.

C)  Yazar, sözcükleri bilinen anlamları dışında kullana­bilmelidir.

D)  Özgünlüğü yakalamak, yazarın amacı olmalıdır.

E)  Yazar, sözcük seçerken zorlu bir süreç geçirir.

 CEVAPLAR

1 D

9 E

17 B

25 A

33 C

2 B

10 E

18 C

26 C

34 E

3A

11 E

19 C

27 C

35 C

4E

12 A

20 E

28 A

36 B

5E

13 E

21 E

29 E

37 C

6D

14 E

22 D

30 D

38 D

7D

15 E

23 D

31 E

39 B

8A

16 D

24 C

32 D

40 B

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 25 https://dersimizedebiyat.org/ygs-deneme-sinavi-25.html Mon, 13 Jan 2014 18:20:20 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=8786
TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 25

1.      İnsan yıldan yıla daha şaşırtıcı (hayret duygusu uyandıran), daha

                                                   I

doyurucu (kapsamlı bilgiler İçeren) yeni metinlerle karşılaşmak ister

        II

ama çoğu zaman eski metin­lerin çekiciliğine (içeriğine) kapılır. Bunun

                                                             III

birçok nede­nini var belki, fakat en önemlisi, bazı edebi metinlerin gücünden hiçbir şey yitirmeden (etkileyiciliklerini hiç kaybetmeden)

                        IV

hem tarihsellikleri bakımından önemli sayılmaları hem de günümüze

                                                                                                         V

seslenmeleridir . (kalıcılığı yakalayabilmeleridir)

Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yerine ayraç içinde verilen söz kullanıldığında, anlamca bir değişiklik olur?

A) I.             B)ll.           C) III.             D) IV.            E) V.

 

2. Ünlü bir yazarımız, “Gerçek dışı bir kurguyla yazılan roman ve hikâye, okuyanda dış görünüşü güzel bir yapay çiçeği koklayıp da hayal kırıklığına uğramak gi­bi bir his bırakır.” der.

Yazarın, bu sözüyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A)Sanat yapıtlarının herkesin anlayabileceği bir dille yazılması gerektiği

B)Roman ve öyküde anlatılan olayların   özgün bir kurguyla oluşturulması gerektiği

C)Her sanatçının yapıtında ilgi çekici bir konu işleme­sinin onu kalıcı kılacağı

D)Gerçek hayatla kan bağı olmayan yapıtların, okur­lara tam anlamıyla estetik zevk vermeyeceği

E)Yazarların günlük hayattaki olayları açıkça anlat­maması gerektiği

 

3.    Yapıtlarımda hiçbir karakteri idealize etmemeye çalışı­yorum. Hatta onlara bilinçli olarak bazı kusurlar yükle­meye de dikkat ettiğimi söyleyebilirim. Eğer böyle yap­mamış olsaydım roman kahramanlarım karton karak­terler gibi olurdu.

Bu parçada yazarın altı çizili sözle oluşturduğu ka­rakterlerle ilgili olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Günlük yaşamdaki kişilerden hiçbir farklılık taşıma­ması

B)  Yazardan bağımsız hareket eden tiplerden oluş­ması

C)  Sadece belli bir kitleyi temsil etmeleri

D)  Zihinde kolayca canlandırılması

E)  İnandırıcı özelliklerini kaybetmesi

 

4. (I) Fransız seyyah Melling, “İstanbul’a Galata Kulesi’nden bakmayan, İstanbul’u görmüş sayılmaz.” diyor. (II) Aslına uygun bir şekilde restore edilen kule doyum­suz bir İstanbul manzarası sunuyor. (III) Hem Boğaziçi’ni görüyor hem Haliç manzarasına hakim durum­dadır. (IV) Güneş Piyer Loti sırtlarından batarken Haliç üzerinde ateşler yanıyor, kuzeydeki evlerin camları tu­tuşuyor. (V) izleyiciler için bu keyifli anlar, Galata Kulesi’yle gerçek anlamına kavuşuyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, iç içe bileşik bir cümledir.

B)  II. cümle, olumlu, kurallı bir fiil cümlesidir.

C)  III. cümle, bağlı cümledir.

D)  IV. cümle, sıralı bir cümledir.

E)  V. cümle, yan cümlesi özne görevinde olan bileşik bir cümledir.

  

5. Ülkemizde okullarda yapılan müzik dersleri, insanımıza bir müzik kültürü kazandıramıyor. Çocuklarımız, okul döneminden sonra müzik kültürümüzün kırıntısını bile hatırlamıyor. Dostlarım arasında sıkça gözlemlediğim bir durum var: Sohbet sırasında konu müziğe gelince herkes bu konuda yüzeysel bir bilgiye dahi sahip ol­madığını hemen belli ediyor. Aslında halkımız, müziğin değerli bir sanat dalı olduğunda hemfikirdir. Ama okul­larımızda tam anlamıyla öğretilemeyen bilgileri sonra­dan öğrenmek için bir fırsat bulmaları çok zor. Yaşam koşulları, neredeyse, insanlarımızın böyle bir bilgi edin­mesini imkansız kılıyor.

Bu parçanın bütününde ülkemizdeki müzik eğitimi­mizle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi anlatılmak istenmiştir?

A)Sadece ulusal değerlerimize yer verilmesi gerektiği

B)Okullarımızda verilen bilgilerin daha kalıcı biçimde insanlara kazandırılması gerektiği

C)Öğrenilen bilgileri uygulamak için öğrencilere fırsat verilmesi gerektiği

D)Çabuk unutulan bilgilerin daha sık hatırlatılmasının doğru olacağı

E)Özel bir müfredatın uygulanacağı okulların açılma­sı gerektiği

 

6. (I) Ülkemizde şiir yazma geleneği yaygın bir şekilde devam etmektedir. (II) Ancak bir yazınsal tür olarak şii­rin sorunlarını ele alıp inceleme ve bu alanın başlı ba­şına bir bilim olabileceği düşüncesi fazla gündeme gelmiş değil. (III) Yazınımızda dil ve yazın sorunlarına ilişkin bilimsel incelemeleri ise uzun zamandır takip edebiliyoruz. (IV) Hatta bu alanda yapılan çalışmalar­da belli bir mesafe alındığını da rahatlıkla söyleyebili­riz. (V) Bireysel nitelikli değerlendirmeleri bir yana bı­rakırsak dil bilim ve genel olarak yazınsal incelemele­re verilen önemi henüz şiirde göremiyoruz. (VI) Biz hiç değilse bu alana ilgiyi çekmek amacıyla böyle bir in­celemeye giriştik.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde şiir alanındaki çalışmaların yetersiz olmasından söz edilmektedir?

A) I. ve II.                               B) II. ve IV.                  C) II. ve V.

D) III. ve V                              E) IV. ve VI.

 

7. Türkiye’de tarih son yılda gündemden hiç düşmüyor. Tarih kitapları en çok satan kitaplar arasında. Ancak il­gi çeken kitapların çoğu, akademik dünyanın dışında­ki araştırmacılar tarafından yazıldığı için içinde birçok hatayı barındırıyor. Akademisyenlerin yazdığı kitaplar ise halk için yazılmadığı ve ele alınan konu genellikle tartışmalı olarak incelendiği için genel okuyucunun il­gisini çekmiyor. Akademik bilgilerle bir edebiyat yapı­tının üslubu birleştirildiğinde yazılan kitaplar amacına ulaşmış olur.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)Tarih konulu kitapların sayısında artış olmalıdır.

B)Akademik seviyedeki yazarlar, yeterince tarih kita­bı yazmamaktadır.

C)Popüler yazarlar tarafından tarihsel gerçekler, hiç değiştirilmeden eserlere yansıtılmalıdır.

D)Tarihsel gerçekleri bir yazınsal yapıt tadında anla­tan kitaplar yazılmalıdır.

E) Yapıtlarda tarihsel olaylar günümüz şartlarına göre sorgulanmalıdır.

 

8. Yazın çalışmalarımda yapmak istediğim şey, hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boya­maya çalışmaktır. Karamsarlığa ve umutsuzluğa asla yer vermem yapıtlarımda. Kendine ya da başkasına kötü bir şey yapmak isteyen birisi, benden bir şeyler okuyunca bundan vazgeçmeli, diye düşünürüm.

Bu parçada “hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boyamaya çalışmak” sözüyle anlatıl­mak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Okuru, geçmişe yönlendirerek yaşamın sıkıntıların­dan uzaklaştırmak

B)Sosyal yaşamla ilgili kalıcı tespitler yaparak okurun bunlardan yararlanmasını sağlamak

C)Olay ve durumları, okurlara olumsuz duygu yaşat­mayacak şekilde anlatmak

D)Yapıtları oluştururken okurun hayal gücünü hare­kete geçirecek anlatımlar kullanmak

E)Okurun gündelik yaşamdaki olayların nedenlerini araştırmasını sağlamak

9.     Orhan Veli Kanık’ın şiirlerine sık sık konu olan köprü , Galata

                                                                                             I

Köprüsü’dür. Bu köprü altıyla başka , üstüyle  bambaşka bir İstanbul

                                                         II

sunar insanlara. Altında turisti , öğrencisi, esnafı, gezgini İstanbul

                                                 III

hülyalarıyla balık ziyafeti çekerken , üstü oltalarıyla harıl , harıl balık

                                                        IV                                 V

tutanlarla bir bakışta Topkapı Sarayı’nı , Ayasofya’yı görmek

                                                               VI

isteyenlerindir.

Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden hangisi yerinde kullanılmamıştır?

A) I. ve III.                              B) II. ve IV.                C) III. ve V.

D) IV. ve VII.                          E) V ve VI.

 

10. (I) Daha çok mazide yaşayan bir yazar olmayıp haya­tın içinde, kalabalıklara karışırım çoğu zaman. (II) İn­sanları tanımak ve yazı malzememi zenginleştirmek için bu gereklidir. (III) Son kitabımda özellikle daha ön­ce yazmadığım yerlerin, örneğin Çatalca ve Büyükçekmece’nin hikâyeleri bulunuyor. (IV) Buralara yaptığım gezilerde gördüğüm bir gerçek şu ki artık toplumumuz­daki insanlar birbirinden kopuk bir yaşam sürüyor ne yazık ki. (V) Aynı zamanda yaygın modalar, anlayışlar, markalar, teknoloji hayatımıza yön veriyor.

Bir yazarın kendisini anlattığı bu parçadaki numa­ralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenler­den hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, toplumsal yaşamdan kopuk olmadığın­dan söz ediyor.

B)  II. cümlede, I. cümledeki yargının gerekçesine yer veriyor.

C)  III. cümlede, yapıtının içeriğiyle ilgili bilgi veriyor.

D)  IV. cümlede, üzüntü veren bir durumun nasıl düzel­tileceğini dile getiriyor.

E)  V cümlede, yaşamımızı etkileyen unsurlardan söz ediyor. 



11. Bütün turistlerin gittiği yerleri gezme biçimi genellikle aynıdır ( ) Bugün pek çok gezginin köşe bucak gezdi­ği Avrupa’yı bir de farklı gözlerle keşfetmeye ne dersi­niz  ( ) Size sunacağımız, yaşayacağınız deneyimi unu­tulmaz kılacak birçok seyahat yöntemimiz var ( ) tren, bisiklet, vapur, fayton ( )

Bu parçada ayraçla () belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (.) (…) (:) (…)                                    B) (.) (.) (;) (…)      C) (:) (.) (:) (?)

D) (:) (?) (;) (…)                     E) (.) (?) (:) (…)

 

12.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Sanatsal etkinliklere katılmaktaki amacım zihnimi dinlendirmek içindir.

B)Bu okul, başarılarıyla çevresindeki okullardan farklı olduğunu göstermiştir.

C)Bu iş yerinde çalışanlar, iş yoğunluğundan özel zevklerine zaman ayıramıyor.

D)Aldığımız yeni eşyaları arkadaşlarım çok beğendi.

E)Ev ararken çok yer gezdiğimiz için yorgun düş­müştük.

 

13. Sanayi Devrimi’ndeki parlak günlerinden uzaklaşma­sına rağmen son günlerde atağa geçen tren seyahati­nin asıl güzelliği, muhteşem yol manzaraları ve nostal­jik ruhunda saklıdır.

Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sı­rasıyla, doğru olarak verilmiştir?

A)  Nesne – yüklem

B)  Özne – dolaylı tümleç – yüklem

C)  Özne – yüklem

D)  Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem

E)  Nesne – özne – zarf tümleci – yüklem

 

14. Şimdilerde herhangi bir parkta oturmuş, çiçeklerin ko­kusunu duymanın sevincini yüzlerinde taşıyan insanları görmek, kimseyi şaşırtmadığı gibi mutlu da etmektedir.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki deği­şikliklerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “yüzlerinde” sözcüğü atılarak

B)  Yüklemden önce “herkesi” sözcüğü getirilerek

C)  “Şimdilerde” yerine “Her gün” sözü getirilerek

D)  Yüklem “mutlu etmiştir” şeklinde değiştirilerek

E)  “görmek” yerine “fark etmek” sözü getirilerek

 

15.    Mevlana Celaleddin Rumi, 17 Aralık 1273’te bu dünya­yı geride kalanlara bırakarak özlediği yere, o çok sevdiğinin yanına göç eder.

                      I                                                                             II

Sanatçı, her yıl “Şeb-i Arus” törenleriyle anılır. Sema başlar,

                  III                                               IV

semazenler dönerek kelebeklerle yarışır.

                                                            V

Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. sözcük, zarf-fiildir.

B)  II. söz, yardımcı fiille yapılan birleşik eylemdir.

C)  III. söz, sıfat tamlamasıdır.

D)  IV. sözcük, basit yapılıdır.

E)  V sözcük, işteş fiildir.

 

16. ister karadan konforlu otobüslerle ister denizden poy­razın kulaklarınızdaki uğultusunu duyarak seyahat edin, Bursa’ya geldiğinizde gezi seçeneklerinizin çok­luğu karşısında şaşırıp kalacaksınız.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  çokluğu” sözcüğü, hem yapım hem çekim eki al­mıştır.

B)  “karşısında” sözcüğü ilgeçtir.

C)  Bağlaç kullanılmıştır.

D)  “uğultusunu” sözcüğü yansımadan türemiştir.

E)  Kurallı, olumlu bir eylem cümlesidir.

 

17.    Ege Bölgesi’ni gezerken Denizli’ye de uğramazsanız  UNESCO’nun

                 I                                                                                   II

korunması gereken yerler arasında gösterdiği bembeyaz bir cennetin, Pamukkale’nin güzelliklerini hiç bir zaman keşfedemezsiniz.

        III                                        IV                           V

Bu parçada numaralanmış bölümlerden hangisinin yazımı yanlıştır?

A) I.             B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

18.    (I) Renklerin üzerimizde farklı etkileri vardır. (II) Kırmızı renk, uyanık ve tetikte olmayı sağlar. (III) Hatta kan ba­sıncınızı artırır ve adrenalin salgılamanıza yardımcı olur. (IV) Dikkat çekici ve mutluluk verici etkisi olduğundan logolarda en çok kullanılan renktir. (V) Evinizi kırmızıya boğmak sıkıcı olabilir ama dengeleyerek eve dağıttığı­nız minik kırmızı objeler içinizi açar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)I.  cümlede zincirleme ad takımı kullanılmıştır.

B)II.  cümlenin yüklemi türemiş bir fiildir.

C)III. cümlede isim-fiile yer verilmiştir.

D) IV. cümlede yüklem, ek eylemle çekimlenmiştir.

E)V. cümlede iyelik eki almış sözcüklere yer verilmiştir.

 

19.    Sanatçının bu öykülerinde anlattıklarının hepsi okurla­rın yaşam dünyasının çok uzağında olsa da o, -—

Bu cümlenin sonuna, düşüncenin akışına göre aşa­ğıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)kısa sürede okunacak öyküler oluşturma çabasın­da olmadığını gösteriyor.

B) gerçek yaşamdaki insanlara benzemeyen kahra­manlar oluşturuyor.

C)öykülerini okuyanları ortak bir sanat anlayışı etra­fında toplayamıyor.

D) engin bir sözcük birikimiyle öykülerini yazıyor.

E) okurlarının yüreğine dokunmayı ve anlattığı hayat­lara onları ortak etmeyi başarıyor.

 

20.           Zannetme ki her şey bitti sevdiğim

Bir gün yeşerecek şu sararmış yapraklar

Ve bundan sonra kim severse dünyada

Seni ve beni hatırlayacaklar

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Ünlü daralması                     B) Ünsüz yumuşaması

C) Ünsüz türemesi                    D) Ünlü düşmesi

E) Ünsüz benzeşmesi

21.    (I) Yapıtlarımın açık ve arı bir dili olsun diye on beş ya­şımdan beri kalemimi terbiye etmeye çalışıyorum. (II) Bu hassasiyeti, benim gibi birçok sanatçıda da görmek beni mutlu ediyor. (III) Dilde yalınlığı yakala­mak, metne doğallık ve tazelik kazandırır. (IV) Sözcük­lerle oynayıp onlara cambazlık yaptırmak, okuyucuyu yapıtınızdan soğutur. (V) Bunun yanı sıra daha önce yazılmamış konularda yazmak yazdıklarınızı zamana karşı dayanıklı kılar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde I. cümlede belirtilen yargının gerekçelerine yer ve­rilmiştir?

A) II. ve III.                             B) II. ve IV.                C) III. ve IV.

D) III. ve V.                             E) IV. ve V.

 


22. (I) Yeni bir yazarın, yazın alanına inebilmesi için arka­sında güçlü bir desteğin olması lazım. (II) Yazdığınız eseri koltuğunuzun altına alıp yayınevlerinin kapısını çaldığınızda “Biz de sizi bekliyorduk.” demiyorlar hiç­bir zaman. (III) Yazar adaylarının böyle bir imkanı yok­sa kendilerini gösterebileceği tek alan edebiyat yarış­maları kalıyor. (IV) Ben de bu yolu denedim mecbu­ren. (V) Edebiyatımızın birçok ismi adını ilk yapıtlarıy­la duyurma fırsatı yakalamıştır. (VI) Tanpınar adına dü­zenlenen ve seçici kurulunda usta sanatçıların olduğu yarışmada bircilik almak bana yüksek motivasyon sağladı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.            B) III.           C) IV              D) V          E) VI.

23. (I) Türk şiirinin yüzyıllardan beri oluşturduğu köklü bir gelenek var, şiirimiz bu birikim üstünde gelişerek ken­di varlığını devam ettirmeye çalışıyor. (II) Bu arada ya­şanılan döneme bağlı olarak yazılan bu ürünlerin bir­birinden farklı özellikler göstermesi de gayet doğaldır. (III) Çünkü her şiirin ayrı bir ırmağı vardır ve her ırma­ğın rengi, tadı farklıdır. (IV) Günümüzde şiir kaynakları­mızın eskisine göre çeşitlilik göstermediğini itiraf et­mek gerekiyor. (V) Teknolojiyle küçülen bir dünyada yaşıyoruz ve tüketim anlayışının talan ettiği bir kültür or­tamındayız. (VI) Bu daralmış sanat ortamında büyük beklentiler içine girmemek gerekiyor.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci pa­ragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) II.            B) III.            C) IV           D) V           E) VI.

24. (I) Günümüzde roman hâkim tür olarak edebiyata ve yayıncılık alanına damgasını vurmaya devam ediyor. (II) 2010’da tüm zamanların rekoru kırılarak 500’den fazla roman yayımlandı. (III) Çok satanlar listelerinde edebiyat yapıtı olarak sadece romanlar yer aldı, tek bir öykü ya da şiir kitabı göremedik. (IV) Ancak bu çokluk nitelik olarak büyük bir sayıya ulaşamadı. (V) Popüler gazetecilik kitaplarının ve biyografilerin roman adı altın­da basıldığını, listelerde yer edebilen yetkin roman sa­yısının sınırlı olduğunu görüyoruz.

Roman türünün ele alındığı bu parçada numaralan­mış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, yazın dünyasında önemli bir yerinin ol­duğu belirtiliyor.

B)  II. cümlede, sayısal verilerden yararlanılarak bir sap­tama yapılıyor.

C) III. cümlede, diğer edebi türlere benzer yönlerinin ol­duğu belirtiliyor.

D) IV cümlede, sayısal çokluğun kaliteyle doğru oran­tılı olmadığından söz ediliyor.

E)  V. cümlede, popülerliğin, nitelik açısından yeterlilik ve yetkinlik için bir ölçüt olmadığından söz ediliyor.

 

25. Ağaçlarda patlayan tomurcuklar, kirlenen her şeyi te­mizleyecekmiş hissi veren yağmurlar, güneşin parıltı­ları ve dumanı tüten toprak… Evet, bahar mevsimi Ku­zey Yarımküre’de ısınma turlarına başladı bile. Kış mahmurluğundan sıyrılmaya çalışan tabiat, yine karşı­mıza çıkmaya hazırlıyor kendini. Takvimler 21 Martı gösterdiğinde ise bahar gelişini resmen ilan etmiş ola­cak ve doğanın coşkulu daveti dört bir yanımızı kuşa­tacak. Gezmek, fotoğraf çekmek, yürümek, kendimizi, doğayı dinlemek… İşleriniz yoğun olsa da yılın bu za­manında kendinizi doğaya bırakın.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Sözde soru cümlelerine yer verme

B)  Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtma

C)  Tekdüzeliği kırmak için devrik cümlelerden yarar­lanma

D)  Eksiltili cümlelere yer verme

E)  Varlıkları ayırt edici özellikleriyle verme

26.   Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?

A)  Küçük çocuk annesine bahçede oynamak istediği­ni söyledi. (Dolaylı anlatım)

B)  Kardeşim eve gelmekte hiç bu kadar gecikmemişti, başına bir şey gelmiş olmasın. (Kaygı)

C) Genç sanatçılar ilk yapıtlarında bile okurda iyi bir iz­lenim bırakabilir yeter ki ayakları yere sağlam ba­san bir anlatım yakalasın. (Koşula bağlılık)

D)  Sanatçı, sadece kendi gökyüzünde uçmak yerine yapıtlarıyla uçsuz bucaksız maviliklere açılmayı bir amaç haline getirmelidir. (Doğallık)

E) Şiirde bir romanı dolduracak nitelikteki olaylar birkaç satıra sığabilecek şekilde anlatılabilir. (Özlü söyleyiş)

 

27. (I) Ünlü eleştirmen, bu kitabını, yazın dünyasında yap­tığı uzun yolculuktan edindiklerini okurlarla paylaşıp bir dost üslubuyla onlara kılavuzluk yapmak amacıyla ta­sarlamış. (II) Yedi bölüm halinde ortaya çıkan kitapta her bölümde amacına uygun temel metin parçaları gö­ze çarpıyor. (III) Kitap, yazarın yazın tecrübesinin ürünü olarak sanatsal çalışmaları anlama çabası içindeki okurlara yol göstermek için ortaya çıkmış. (IV) Çalışma ayrıca, klasik bir kitap metni yerine, kesin yargılara var­mayan bir anlatım özelliği de taşıyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri an­latılmak istenen düşünce yönünden birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                               B) I. ve III.                   C) II. ve III.

D) II. ve IV.                             E) III. ve IV.

28. Sığacık, ilk bakışta pek özelliği olmayan ama küçük bir dikkatle olağanüstülüğü fark edilen bir sahil köyü. Körfezinde Eşek, Kanlı ve Küçük adlarında kara ile bağlı üç küçük adacığı da bulunuyor. Sığacık denize girmek için pek uygun değil, deniz için tepeyi aşıp Akkum’a gidiliyor. Burada plaj ve güzel kumsallar bulu­nuyor. Akkum’dan doğu yönüne ilerlediğinizde güzel bir çamlık içinde dinlenme yerleri var. Serin bir rüzgâr sizi ürpertiyor. Seferihisar ve çevresinin denizinin özelliği buz gibi oluşu. Burada öyle yaz sıcağında ılık duş alıyormuşsunuz gibi bir deniz yok.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi söylenemez?

A)  Mecaz anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.

B)  Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.

C)  Tanımlarla anlatıma açıklık getirilmiştir.

D)  İzlenimlere dayalı bir anlatım yapılmıştır.

E)  Farklı duyulara yer verilmiştir.

 

29. Abartılı olmamak koşulu ile bilgisayar oyunlarının ve internetin çocuk zekâsının gelişiminde olumlu etkisi vardır. Çocuklar, kendilerine hakim olamadıkları için bilgisayar başından kalkamıyorlar maalesef. Ama bil­gisayarla kıvamında uğraşırlarsa göz ve parmak koor­dinasyonu gelişiyor, herhangi bir nesneye fiziksel ha­kimiyet artıyor. İnternette çeşitli araştırmalar için yap­tıkları aramalarda yeni bilgiler öğreniyorlar. Bilgisayar­la kontrollü bir ilişki içinde olunursa olumlu bir etkiden söz edebiliriz.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)Teknolojik gelişmelerin çocuklar üzerindeki olum­suz etkileri nelerdir?

B)Bilgisayar ve internet sizce çocuklar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?

C)Eğitim sisteminin bilgisayar destekli olması için ne­ler yapılabilir?

D)Kitapların giderek gözden düşmesi ve yerini bilgi­sayarın alması yayın dünyasını nasıl etkiler?


E)Her çağın kendi dönemindeki insan alışkanlıklarına yön vermesi kaçınılmaz mıdır?

 

30. Bir zamanlar edebiyatın gücüne, bir şeyleri değiştirebi­leceğine kuvvetle inanırdım. Yıllarım, bu inancın etkisiy­le gelişen bir tutkunun peşinden koşmakla geçti. Ede­biyat, günbegün kirlenen, saflıktan uzaklaşan bir dün­yada temiz ve uyanık kalmanın güçlü kalelerinden biriy­di. —. Doğrusu bu ya edebiyatın geçmişten beri önü­müze serdiği büyük birikim, edebiyatın güzel dünyalar kurabileceğine inanmamıza yetiyordu. Ne var ki günü­müzde bu birikimin bu amaç doğrultusunda kullanıldı­ğını söylemek çok zor.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)Yazarların duygu dünyası daha düşsel öğeler içer­mekteydi

B)Sanatçılar edebiyat dünyasındaki her gelişmeyi sı­kı sıkıya takip ederdi.

C)Edebiyatı savunmak yaşanabilir bir dünyayı savun­mak demekti

D)Edebiyat yapıtları birçok tartışmaya konu olabiliyor, şimdikinin tersine rahatlıkla eleştirilebiliyordu.

E)  Yazarlar gerçeği anlatsa da bunu kurmaca bir an­latım içinde verebiliyordu

 

31. Çizgi roman önemli bir sanat dalı olmasına rağmen ül­kemizde pek de ciddiye alınmıyor. Son yıllarda yaban­cı yazar ve çizerlerin çevirileriyle bizde de biraz önem­senir oldu. Ancak çizgi roman Batı’nın tersine bizde hep dışlanmıştır; bu yüzden deneyimin, geleneğin ol­madığı bir sanat dalı olarak kalmıştır. Hâlbuki çizgi ro­man ciddi bir iş. Senaristleri, çizeri, boyacısı bu konu­da uzman sanatçıları var. Biraz sinema ve tiyatrodan etkilenmiş bir sanat. Aynı zamanda çizgi roman bizim ruhumuzdaki çocuk yanları ortaya çıkarıyor. Ayrıca çizgi, karikatürle akraba olduğundan mizahi öğeler de taşır.

Bu parçada çizgi romanla ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisine değinilmemiştir?

A)  Farklı sanat dallarından etkilendiğine

B)  Edebiyatımızda önem verilmeyen bir tür olduğuna

C)  Güldürü unsurlarını da barındırdığına

D)  Çalakalem herkesin yapabileceği bir iş olmadığına

E)  Güncel konuları anlatmaya olanak tanıdığına

 

32. Yazınsal açıdan bugüne dek biriktirdiğimiz değerleri­mizin, sanatçılar aracılığıyla kuşaklar boyu aktarıldığı ve bu zenginliklerin günümüz yazın adamları eliyle geleceğe taşınacağı açıktır. Bu çerçevede kimi sanat­çıların bu aktarma sırasında asıl kahraman gibi ötekilerinse yazın dünyasında olmasa da olur bağlamında görülmesi kabul edilebilir mi? Faruk Nafiz’i, Halit Ziya’yı, Sait Faik’i şair, romancı, öykücü olarak alıp Muazzez Tahsin’i, Kerime Nadir’i, Asaf Halefi bunlardan saymaktan kaçınacak mıyız? Gerçekçi bir tutum olabilir mi bu? O halde —

Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakiler­den hangisi ile sürdürülebilir?

A)ne zaman niteliksiz bir yapıt görürsek bunun geç­mişin bir birikiminden yararlandığını söyleyebiliriz.

B)sanatçılar önemli yazınsal değerleri geleceğe taşı­mak adına da kalem oynatmalıdır.

C)yazın dünyamızdaki yazarlarımız, hiçbiri göz ardı edilmeden değerlendirilmelidir.

D)sanatçının görevi, yazın dünyasının kalburüstü de­ğerlerini bize fark ettirmek olmalıdır.

E)gerçek eleştirmen sanat dünyasında herkesi aynı ölçütlerle değerlendirmemelidir.

  

33. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için ya­pılacak birçok şey var: Öncelikli olarak bir yetişkin tara­fından onlara çeşitli zamanlarda yaşlarına uygun kitap­lardan okunması gerekiyor. Birçok ebeveynin yapmadı­ğı bir şeyi yapabilir, bütçe ayırıp çocuğu düzenli olarak kitapçıya götürebilirsiniz. Kitapçıya gitmeyi alışkanlık haline getiren bir çocuk, önce kitap almayı sonra da bolca okumayı öğrenir. Tabi anne babanın kitap oku­madığı bir evde çocuğunun kitap okuması da biraz zor! Kitap okuma alışkanlığını kazandırmanın yollarından bi­ri de evde bulunan kitaplık sayılarını artırmaktır.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi ailelerin, çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için yapması gerekenlerden değildir?

A)  Daha çok bilgi verici yayınları tavsiye etme

B)  Birlikte kitap alışverişinde bulunma

C)  Yaşanılan mekânlarda kitap bulundurma

D)  Örnek olmak için kitap okuma

E)  Seviyelerine uygun kitapları onlara okuma

 

34. İnsan okuduklarından hareketle kendini sorgulayabil­men. Edebiyatın bize en büyük katkısı da bu değil mi? Öyle olduğunu sandığımız gerçekliğin, aslında hiç de öyle olmayabileceği kuşkusunu düşürmek içimize! Bu, neden önemli peki? Neden sürekli bundan söz ediyor yazarlar? Çünkü insan, zayıflıkları ve korkularıyla yüzleşemediği için her zaman kolay çözümlere teslim olu­yor. Ama edebiyat, duyularımız yoluyla farklı bir dene­yim yaşamamızı sağlıyor.

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?

A)  Edebiyat, insanları yaşamda yüzleşemedikleriyle kar­şılaştırdığından onlara sorgulama gücü kazandırır.

B)  Yazarlar, bazen kendi yaşamlarını okurlara anlat­maktan kaçınırlar.

C)  Edebi türler arasında sürekli bir etkileşim vardır.

D)  Her sanat dalının anlatım yolları birbirinden farklıdır.

E) Yazarların yapıtlarında arzu etmelerine rağmen aynı konuları işlemeleri birbirini tekrar ettikleri anlamına gelmez. 



35. Gazete, resmiyetten çıkıp özel sektöre geçince Tanzi­mat aydınlarının elinde etkili bir yayın haline gelir. Tan­zimat Döneminde kitap satışları iki bin civarındadır. Günlük veya haftalık yayımlanan gazete tirajları da ki­taba yakın bin ile iki bin arasında. Gazetenin kitaptan en önemli farkı ise hemen çıktığı günlerde tükenmesi. Ayrıca kitaba göre dilinin halkın her kesiminin kolayca anlayabileceği bir seviyede olması da yaygınlaşmasın­da etkili. Böylece Tanzimat Dönemi’nde uzun sürede okunabilecek kitap türünün yerini aynı kitleye birkaç gün içinde ulaşabilecek gazeteler almaya başlar.

Bu parçada Tanzimat Dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?

A)Gazetenin kitap türünün yerini alacak biçimde bir gelişim göstermesinden

B)  Kitap satışlarının az olmasının nedenlerinden

C)  Yayın dünyasının yeteri kadar gelişmeme sebeple­rinden

D)  Gazetelerin toplumu bilgilendirmek amacıyla kulla­nılmasından

E) Roman ve öykü türünün gazeteden daha fazla okuyucu bulmasından

 

36. — Çünkü yaşamda karşımıza çok nadir çıkan fırsatlar gibi, ilham da ancak uyanık ve şuurlu bir zekâ tarafın­dan iyi kullanıldığında yapıcıdır. Sadece şairler, sanat­çılar değil, herkes ilhamın etkilerine açıktır. Fakat şair­lerde ve sanatçılarda ilham; şiir, resim, beste şekillerini alırken ötekilerde ilhamın farkına bile varılmaz.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağı­dakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  Büyük sanat yapıtlarının temelinde alın teri vardır.

B)  Büyük sanatçı, ilham denen şeyi ustaca kullanmayı bilen insandır.

C) Sanatçının bilgisi, yeteneği, sanat görüşü yapıtın oluşumunda ilhamdan daha etkilidir.

D)  Sanatçılar da diğer insanlar gibi günlük yaşamdan etkilenir.

E)  İlhamın sanatçıyı harekete geçiren büyülü bir gücü vardır.

37. Sait Faik’in öykülerinin asıl kaynağı, yaşadığı hayatı herkesten bambaşka biçimde görme biçimiydi. On­dan önce öykü yalnızca geleneksel biçimlerde yazılı­yor, bilinenden başka daha hangi biçimler alabileceği konusunda düşünülmüyordu. O, Fransız Edebiyatı’nı iyi tanıyordu, gerçeküstücülükten etkilendiği kuşku­suzdu. Onlardan aldıkları öylesine dolaylıdır ki titiz bir çözümlemeyle bile tek tek gösterilmesi olanaksızdır. Oluşturduğu öykü dünyası Batı’daki örneklerinin geri­sinde olmak bir yana belki pek çoklarının önündeydi.

Bu parçadan Sait Faik’le ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi çıkarılamaz?

A)  Öykülerinin kendi yaşamından izler taşıdığı

B)  Kahramanlarını betimlerken yalın bir dili tercih ettiği

C)  Kendine özgü bir bakış açısı yakaladığı

D)  Başkalarından aldıklarını iyi özümsediği

E)  Öykü tarzında bazı değişiklikler meydana getirdiği

 

38. Elbette. Eğer bizler masalları yaşatmazsak, güncel şe­kilde kurgulamazsak, çocuklara masal geleneğimizi taşımazsak onların hepsi unutulur gider. Çünkü masal da sözlü edebiyat ürünüdür. Dilden dile aktarılmazsa en fazla akademik kitaplarda çoluk çocuktan yoksun yaşar masallar o zaman.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabilir?

A)  Masallar için yok olup gitme gibi bir tehlikeden söz edilebilir mi?

B)  Artık çocuklara masal anlatılmıyor mu?

C)  Çocuklar, en çok, masalları mı sever?

D)  Sizce çocuk eğitiminde masallardan yararlanılabi­lir mi?

E)  Masallar yalnızca çocuklara mı hitap etmektedir?

 

39. Sanatçımız, toplumsal yaşamdan kesitler sunarak ön­celikle toplumsal sorunların acısını daha çok duyan in­sanların yaşantılarını irdeledi. Genç kuşak yazarları arasında dil yetkinliğine en çok önem verenlerden bi­ri olarak başarılı ürünler verdi. Öncü bir yazar olarak benimsendi. Tekniğe, yapıya, kendine özgü bir anla­tım biçemi kurmaya özen gösterdi. Klasik cümle düze­nini değiştiren dil anlayışıyla soyutlamalara varmaya çalıştı. Bu soyutlamalar içinde kişilerin iç dünyaları, yer yer iç konuşmalarla gerçeklik kazanır. Son yapıtla­rında biçimsel arayışları derinleştirdiği görülür.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A)  Yapıtın biçem özelliklerine dikkat ettiğine

B)  Toplumsal olaylara tarafsız bir şekilde yaklaştığına

C)  Yapıtın teknik özelliklerini ustaca kurguladığına

D)  Farklı bir cümle düzeni oluşturduğuna

E)  Karakterleri gerçekçi bir biçimde yansıttığına

 

40. Kısa öykünün ustalarından olan Ömer Seyfettin, Edebiyat-ı Cedide yazarlarının ağdalı, Batı öykünmecisi di­line karşı arınmış halk dilini kullanmasıyla öykücülüğü­müzde bir dönüm noktası olmuştur. Onun Türkçülük anlayışı Osmanlıcılık ve İslamcılıkla da iç içe girerken kahramanlık öykülerinde milliyetçi yaklaşımlar öne çıkmıştır. Geleneksel dil ve yazın anlayışlarını aşmaya çalışan tutumuyla çağdaş öykücülüğümüzün başlan­gıcında özel bir yeri vardır. Yaşadığı dönemdeki Bal­kan Savaşlarını anlattığı öykülerin yanında gündelik hayatı anlattığı öykülerinin de önemli olduğunu belirt­mek gerekir.

Bu parçadan Ömer Seyfettin’le ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Çeşitli düşünsel akımlardan etkilendiği

B)  Öykülerinde yalın bir dil kullandığı

C)  Var olan edebiyat anlayışının dışında kaldığı

D)  Çevresinde gelişen olayları konu edindiği

E)  Yapıtlarında dille ilgili görüşlerine yer verdiği

 

CEVAPLAR

1 C

9 E

17 D

25 A

33 A

2 D

10 D

18 A

26 D

34 A

3 E

11 E

19 E

27 B

35 A

4 E

12 A

20 A

28 C

36 B

5 B

13 B

21 C

29 B

37 B

6 C

14 B

22 D

30 C

38 A

7 D

15 D

23 C

31 E

39 B

8 C

16 B

24 C

32 C

40 E

  

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 8 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-8.html Thu, 09 Jan 2014 20:02:21 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=2165 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 8 

1. Bu şair, şiirlerinde, kalıplaşmış imgelere hiç yer ver­miyor. Sözcüklerin bütün anlam tabakalarını iyi bildiğinden, her şiirinde, bilinen sözcüklerle yepyeni imgeler kuruyor.

Bu parçada “sözcüklerin bütün anlam tabakalarını iyi bilmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Kullanılmayan  sözcüklere dilde yeniden  işlerlik kazandırmak

B)  Dili, kendine özgü bir biçimde kullanmak

C)  Sözcüklerin tarihsel gelişimini incelemek

D)  Şiirlerinde, sözcüklerin anlam ve ses uyumuna özen göstermek

E)  Sözcüklerin    tüm    anlamlarını    kullanabilecek düzeyde bilgiye sahip olmak

2. Ülkemizde bazı genç şairlerin sadece popüler olma amacıyla bir yapıt ortaya koyup, saman alevi gibi parlayıp sönmesi hiç de garip karşılanmamalıdır.

Bu cümlede altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Kısa süreliğine ün kazanıp unutulmak

B)  Şiirlerinde güncel konulara ağırlık vermek

C)  Tanınmış şairleri taklit etmek

D)  Özgün yapıtlar ortaya koyamamak

E)  Belli bir yazınsal akıma dahil olmamak

3. (I) Yazınsal yapıtın değeri, sanatçının kimlik ve kişili­ğine bağlıdır, diyorlar. (II) Böyle bir şey söylenemez elbette. (III) Bir sanatçının dürüst, erdemli biri olması yapıtlarının sanatsal düzeyinin üstün olmasını gerek­tirmez. (IV) Yazarın kişisel yaşamında gözlemlediği­miz aykırılıklar da yapıtının değerini düşürmez. (V) Da­hası, yapıtında ortaya koyduğu kişilik, gerçek kişi­liğiyle ilgili olmak zorunda değildir. (VI) Bunları göz önüne almadan yapacağımız değerlendirmeler aslın­da bir haksızlıktan öteye geçmez.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerin­de, I. cümlede belirtilen düşünceye karşı çıkışın nedenlerine yer verilmiştir?

A) II.. III ve IV.        

B) II., IV. ve V.        

C) III., IV. ve V.

D) III., V. ve VI.            

E) IV., V. ve VI.

4.      Sanat dünyasında, mürekkebine ter karışmayan ya­zarların yapıtları kısa ömürlü olmaya mahkumdur.

Bu cümlede “mürekkebine ter karışmamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Okuru düşünmeye zorlamak

B)  Kalıcılıktan uzak olmak

C)  Dönemini yansıtamamak

D)  Yazarken emek harcamamak

E)  Okurun beklentilerini dikkate almamak

5.     Şiirde her imge, okurun düş gücüne göre farklı an­lamlar kazanır.

Bu cümlede anlatılmak isteneni içeren yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Şiirde imgelere asıl anlamını kazandıran, öteki sözcüklerle olan ilişkileridir.

B)  Şiir, sadece imgelerden oluşan bir tür değildir.

C)  Bir şairin  başarısı,  yepyeni  imgelerle okurun karşısına çıkmasında gizlidir.

D)  Bir şiirin, okuru düşsel bir yolculuğa çıkarmasında imgelerin önemli bir rolü vardır.

E)  Her okur, hayal gücünün yardımıyla, okuduğu şi­irdeki imgelere kendince değişik anlamlar yükler.

6.     Şiirin, bir ayağı toplumda, bir ayağı şairin içindedir.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi anlamca bu cümleye en yakındır?

A)  Şiir, şairinin iç dünyası ve yaşadığı toplum üzerine temellenir.

B)  Toplumsal sorunlara çözüm üretmeyen şairlerin şiirleri geleceğe kalamaz.

C)  Şairin, yaşadığı topluma sırt çevirmesi düşünüle­mez.

D)  Şiir, içten bir söyleyişle yaşam gerçeklerini dile ge­tirmelidir.

E)  Şair, şiirlerinde   kendi    beklentilerine   değil, toplumun beklentilerine yer vermelidir.

 7. (I) Türk şiirinin unutulmaz adlarından Behçet Necatigil’in yapıtlarına bir yenisi daha eklendi. (II) Şairin, eşine yazdığı mektuplar “Serin Mavi” isimli kitapta top­landı. (III) Kitaptaki mektupları şairin kızları iki yıl süren bir çalışmayla derlemiş. (IV) Yapıtın sonunda, mektu­plarda değinilen şiirlerden örnekler yer alıyor. (V) Kita­bın önsözünde “Necatigil Ailesi” imzalı açıklamada, ailenin mektupları yayımlama amacı anlatılmış.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından ötekilerden farklıdır?

A)l.           B)ll.            C) III.            D) IV.            E) V.

 8. (I) Ahmet Haşim’in bırakın şiirlerini, o güzelim düzyazı­larının bile günümüzde hiç mi hiç okunmayacağını adım gibi biliyorum. (II) Halbuki, şiirlerinde “sözden zi­yade musikiye yakın” bir dili işleyen Ahmet Haşim, düzyazılarında çok önemli bir kültür adamı niteliğiyle belirmiştir. (III) Gerçi bazı yazıları, sözgelimi “Kürk”, “Yaz Kokusu” şiirden izdüşümlerle örülmüştür. (IV) Bununla birlikte onun düzyazılarında daha çok güncel sorunlara eğildiği görülür. (V) “Bize Göre”, “Frankfurt Seyahatnamesi” gibi kitaplardaki yazıların­dan başka; deneme, gezi, söyleşi ve felsefi yazılarının pek çoğunu dergilerde yayımlamıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde önyargı söz konusudur?

A)l.            B) II.            C) III.            D) IV.            E) V.

 9.     Aşağıdakilerden hangisi üslupla ilgili bir yargı de­ğildir?

A)  Sanatçı, zaman zaman karşılıklı konuşmalara yer verdiği öykülerinde akıcı bir dil kullanmış.

B)  Yapıtlarındaki şiirsellik, yazarın, dili ahenkli kullan­masından ileri geliyor.

C)  Sanatçının yapıtlarında, çocukluğunun geçtiği yö­redeki söyleyişler göze çarpıyor.

D)  Fazlaca yer verdiği yabancı sözcüklerden dolayı eleştirmenler tarafından eleştiriyor bu yazarımız.

E)  Dilimizin zenginleşebilmesi için yazarlarımızın, dil üzerine kapsamlı çalışmalar yapması gerekiyor.

 10.Aşağıdaki cümlelerden hangisi sadece özne ve yüklemden oluşmaktadır?

A)  Sanatçı, duygu ve düşüncelerini yapıtları aracılığıy­la iletir.

B)  Sanat yapıtı, sanatçının okura ulaştırmak istediği mesajın kendisidir.

C)  Bir sanat yapıtını okuyan herkes ondan kendine göre bir anlam çıkarabilmelidir.

D)  Romancı, hayatın gizli gerçeklerini ortaya koyar.

E)  Sanatçı, okuyucuyla arasındaki bağı koparmamak için çaba göstermelidir.

11.   İzmir’de bıraktım coşkun yüreğimi

Ege’nin mavisinde martılar uçuyordu

Bir sevinç sarkışıydı sanki Kordonboyu

Rüzgârlar beni çağırıyordu

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Önad

B) Eylem

C) Belirteç

D) Adıl

E) İlgeç

12.   Asırlar boyunca yaşayan türkülerimiz,  atalarımızın duygu ve düşüncelerini aktarır.

Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak sıralanmıştır?

A)  Zarf tümleci – özne – dolaylı tümleç – nesne – yüklem

B)  Nesne – dolaylı tümleç – yüklem

C)  Zarf tümleci – özne – yüklem

D)  Özne – nesne – yüklem

E)  Özne – yüklem

 

13. Uzun kış gecelerinde, sobanın etrafına toplanınca de­demin, hayalleriyle süsleyerek anlattığı masalları din­leyip uyurduk.

Yukarıdaki cümlede kaç tane yan cümlecik vardır?

A)1              B)2             C)3             D) 4              E) 5

 

14. Ağrı Dağı’nın dibinde, rüzgârın dört bir yandan getirip çadırımızın üzerine bıraktığı bin türlü ses arasında yıldızların birbiriyle konuştuğunu duyuyorum.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  Sıfat tamlamalarına yer verilmiştir.

B)  Bağlaç vardır.

C)  Farklı türde ad takımlarına yer verilmiştir.

D)  Yüklem, geçişli bir eylemdir.

E)  Eylemsiler vardır.

 

15. Lale, bu tek mevsimlik çiçek, sevdalılarına bir kez göz kırpıp sonra yokluğun büyüsüne karışan destansı gü­zeller gibidir.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden han­gisi yanlıştır?

A)  ilgeç kullanılmıştır.

B)  Ad takımına yer verilmiştir.

C)  Bağ-fiil kullanılmıştır.

D)  Eylem cümlesidir.

E)  Arasöz, öznenin açıklayıcısı  görevinde kullanıl­mıştır.

 

16.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)  Konuşmacı,  gelişigüzel sözleriyle salondakilerin canını sıkmıştı.

B)  Bu konunun ayak üstü konuşulmayacağını onlara söylemiştim.

C)  Yeni gelen öğretmen, ağırbaşlı kişiliğiyle hepimizin beğenisini kazanmıştı.

D)  Söz konusu olayla ilgili bizim de farklı düşüncele­rimiz var.

E)  Okulumuza bu yıl farklı branşlardan çok sayıda öğretmen alınacakmış.

 

17.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)  Telefon santralinde çalışmak için başvuruda bu­lunmuş.

B)  Kadıncağız bu ıssız evde yıllardır tek başına yaşı­yordu.

C)  Bugünkü olayın etkisi uzun yıllar devam edeceğe benzer.

D)  Bir zamanlar Ankara Kalesi’nin çevresinde hiçbir yüksek bina yoktu.

E)  Bir fabrikada bilgisayar oparatörü olarak çalışı­yordu.

 

18.    Doğuyor ufkumda pırıl pırıl bir güneş

Gitti diye üzgünüm buralardan beyaz kış

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Ünsüz yumuşaması                   B) Ünlü düşmesi

C) Ünsüz benzeşmesi                    D) Ünlü daralması

E) Ulama

 

19. Yahya Kemal söz sanatlarını bir çalgıya benzeterek () “Önemli olan çalgı değil ( ) çalgının nasıl kul­lanıldığıdır {)” der.

Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere aşağıdaki­ler in hangisinde verilen noktalama işaretleri sıra­sıyla getirilmelidir?

A) (:) (,) (…)                   

B) (.) (,) (;)                

C) (:) (,) (.)

D) (,) (;) (…)                   

E) (;) (,) (!)

 

20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A)  Sanatçının son yapıtı daha henüz piyasaya çıkmadı.

B)  Orhan, bütün gün odasında hiç durmadan yarınki yazılısına çalıştı.

C)  Ünlü besteci, uzun yıllar müzikle iç içe yaşamıştı.

D)  Sahilde, akşamları uzun yürüyüşler yapmayı çok özledim.

E)  Geçen hafta dergide çıkan ilanı ben de görmüştüm.

 

21.   Yazarımız,  ülkemizde nitelikli okur kitlesinin oluş­masında büyük katkıları oldu.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu, aşağıdaki deği­şikliklerin hangisiyle giderilebilir?

A)  “Yazarımız” sözcüğünden sonra “da” bağlacı ge­tirilerek

B)  “oldu” sözcüğü “olmuştu” yapılarak

C)  “ülkemizde” sözcüğü “ülkemizin” yapılarak

D)  “Yazarımız” sözcüğüne tamlayan eki getirilerek

E)  “büyük” sözcüğünden önce “oldukça” sözcüğü getirilerek

 

22. Bir yapıtın yazarının dünya görüşü, o yapıtın değerini ne azaltır ne de çoğaltır.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin han­gisinden kaynaklanmakladır?

A)  Sözdizimi yanlışlığı

B)  Dolaylı tümleç eksikliği

C) Tamlama yanlışlığı

D)  Özne – yüklem uyuşmazlığı

E)  Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması

 

23. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisinin çıkarıl­ması, cümlenin anlamında bir bozulma ya da daral­maya yol açar?

A)  Bilmeden yaptığı gafla, ortam birden gerildi.

B)  Tatilimi arkadaşlarımla birlikte geçireceğim.

C)  O gün sanki biraz yorgun gibi görünüyordu.

D)  Oraya gitmeden önce, keşke telefon etseydim.

E)  Berberde tıraş olup arkadaşlarının yanına gitti.

 

24.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?

A)  Bu yıl Marmara Bölgesi’ne gelen yabancı turist sayısında artış oldu.

B)  Ülkemizde çiçekçiliğin yüzde yetmişi Yalova’da üre­tiliyor.

C)  Karadeniz’in yaylaları okullar kapanınca kalabalık­lasın

D)  Deniz kıyısında yaşayan insanlar genellikle sıcak­kanlı olur.

E)  Burada köylüler geçimlerini daha çok tarımla sağ­lıyor.

 

25. Alakır Vadisi’nde bulunan Beydağı Yaylası’ndayız. Mayısın son günleri olmasına karşın hava hâlâ soğuk ve her taraf yine bembeyaz. Burası neredeyse yılın yarıya yakınını kar altında geçiriyor. Dağlardan şırıl şırıl akarak gelen irili ufaklı derecikler bu yaylada bu­luşup Alakır Çayı’na misafir oluyor. Bir hayal ülkesini andıran bu yerde biraz soluklanıp yolumuza devam ediyoruz.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?

A)  insana özgü nitelikler doğaya aktarılmıştır.

B)  Benzetmeye başvurulmuştur.

C)  Örneklere başvurulmuştur.

D)  Niteleyici sözcüklere yer verilmiştir.

E)  Çeşitli duyulara seslenilmiştir.

 

26. Bilim adamı gibi sanatçı da hep bilinmezin peşinde dolaşır, araştırmalarıyla insanoğlunun doğa ile yaşamı kavrayışına yeni boyutlar katmayı amaçlar. Bilim adamı, her yeni buluşunu yasaların, aklın ve nesnel deneylerin yardımıyla kanıtlar; kesinleşmiş doğrular­dan söz eder. Sanatçı ise, bilinmezin sınırlarından içeri her dalışta, yeni bir simge, bir yaşam düşü, kur­maca bir iç dünyanın dışa vurmuş imgesi ile döner. Sadece aklın, mantığın ölçüleriyle kavranabilecek şeyler değildir bunlar çoğunlukla.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Açıklama                      B) Tartışma           C) Karşılaştırma

D) Tanımlama                   E) Benzetme

 

27. Hiçbir duygu ve düşünce sözcüklerle tam ifade edile­memiştir. Kalp çarpıntısına sebep olan aşkı, sevmeyi, yürek yakan özlemi veya içimizdeki nefreti ne dillendirebilir tam anlamıyla? Orhan Veli bile: “Bilmezdim ke­limelerin bu kadar kifayetsiz olduğunu” demiyor mu? Bu yüzden şiirlerimde anlatmayı planladığım şeyleri bütünüyle anlattığımı söyleyemem.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabilir?

A)  Bir şiirde, duygu ve düşüncenin eşit ölçülerde yer alması konusunda neler söylersiniz?

B)  Anlatmak istediklerinizi şiirlerinizde tam olarak ak­tarabildiğinizi söyleyebilir misiniz?

C)  Her şiirin duygusal bir söyleyişle oluşturulması gerekli midir?

D)  Şiirin, yalın bir dille kaleme alınması sizce yanlış mı?

E)  Şiirlerinizde anlattığınız her olayı yaşadığınız doğru mu?

 

28. (I) Okuma, yaşamımızın belli bir döneminde başlayıp biten bir etkinlik değildir. (II) Yaşamın her döneminde okumanın bizim için büyük önemi vardır. (III) Daha doğrusu yeme, içme, soluma gibi yaşamsal bir nite­lik kazanır okuma. (IV) Çocukluk döneminde beğenerek okuduğumuz bir kitap, yetişkinlik döne­minde bize tat vermeyebilir. (V) Bu durum oldukça doğaldır. (VI) Çünkü insanın beğenileri sürekli olarak değişmektedir.

Bu parça iki paragrafa bölünmek İstense ikinci pa­ragrafın hangi cümleyle başlaması uygun olur?

A) II.           B)lll.            C)IV.            D)V.            E) VI.

 

29. Bu benim için, sanırım yanıtlaması zor, hatta olanaksız bir soru. Bazen toprağa öylesine atılmış bir çekirdeğin bir gün ansızın yeşerip filizlenmesi, meyve vermesi gibi, bir küçük düşünce, bir olay, bir duygusal etkileşim kafamın bir köşesinde gelişip filizlenir ve beni oturup yazmam için zorlamaya başlar. Bu zorlama bazen dayanılmaz bir baskıya dönüşür, o zaman yapıtın oluş­ma süreci başlar.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)  Bir yapıtın yazılma süreci nasıl başlar sizde?

B)  Yaşadıklarınızı olduğu gibi mi yapıtlarınıza aktarıyor­sunuz?

C)  Yaşadıklarınız, yapıtlarınızı nasıl etkiler?

D)  Yapıtlarınızda konu seçimi sizin için önemli midir?

E)  Yapıtlarınızın  yazılma süresini  neye  göre  belir­lersiniz?

 

30. Yazarlar anılarını anlatırken kendileriyle ilgili gerçekleri tam olarak açığa çıkarmazlar. Bunun için anılara, baş­kalarının kusurlarını, küçüklüklerini, patavatsızlıklarını anlatan yapıtlar olarak bakılabilir. Çünkü hiçbir yazar kinlerini, kıskançlıklarını, korkularını okurun önüne dobra dobra dökemez. Bu, zaten insan doğasının bir gerçeğidir. Kimse kusurlarını başkalarına anlatmaktan hoşlanmaz. Bu nedenle anılar, —.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A)  tam bir gerçekçiliğe sahip değildir

B)  bir belge niteliği taşımaz

C)  yazarının yaşamını bütünüyle yansıtamaz

D)  nesnellikten uzaktır

E)  yaşamları olduğu gibi anlatan içten yazılardır

 

31. —. Herhangi bir şairi, diyelim Yahya Kemal Beyatlı’yı, Nazım Hikmet’i, Necip Fazıl’ı, Orhan Veli’yi düşünün. Bu şairler şiir yazmaya para kazanmak, zengin olmak için mi başlamışlardır? Romancıların çok para kazandıkları, geçimlerini romanlarının geliriyle sağladıkları söyleniyor; acaba roman yazmaya geçi­mini sağlamak için başlamış olan bir yazar var mıdır? Yapıtları para getirirse her sanatçı bundan hoşlanır, en azından, geçimini sağlamak için harcadığı zamanı da sanatına ayırabileceği için sevinir; ama hiçbir zaman bunu para kazanmak için yapmaz.

Bu parçanın başına aşağıdakilerden hangisi getiri­lemez?

 

A)  Sanatçı, geçimini sağlamak için eser kaleme alan kişi değildir

B)  Sanat; her zaman paranın ve şöhretin önündedir

C)  Ekonomik gücü zayıf olan sanatçılar, sanatı geçim kaynağı olarak görür

D)  Sanatçı, yapıtlarını sadece sanat düşüncesiyle or­taya koyar

E)  Sanatçılar, sanatı her şeyin üstünde tutar

 

32. Kendinden başkasının sorumluluğunu taşımayan bir kişinin, birkaç kişilik bir dost ortamında söylediği bir sözle; büyük bir topluluğu temsil eden bir kişinin radyo veya televizyon aracılığıyla milyonlara karşı söylediği söz arasında büyük farklar vardır, ikisinin söylediklerinden doğacak sorumluluk bir değildir. Dolayısıyla

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  büyük topluluklara karşı yapılan konuşmalar daha anlaşılır olmalıdır

B)  konuşmacının sözleri içten bir nitelik taşımalıdır

C)  örneklerle zenginleştirilerek söylenen sözler daha etkilidir

D)  dinleyicilerin aynı kültür seviyesinde olmaları şarttır

E)  geniş bir kitleye seslenen kişinin, sözlerini özenle seçmesi gerekir

 

33. Nedir insanların kitaplara olan düşkünlüğü? Kitaplar, hele romanlar ve şiir kitapları, neden insanların hayatında bu kadar büyük bir yer tutuyor? Bence, bunu cevaplandırmak için “İnsan niçin okur?” sorusunu cevaplamak gerekir, insan, toplu olarak yaşadığı halde varlıkların en yalnızıdır. Görünüşte bir­birlerine yakındır insanlar. Ama içten, aralarında ne uzaklıklar vardır! Çehov’un, acısını anlatacak kimse bulamayınca atının boynuna sarılarak içini boşaltan arabacısını düşünüyorum. Okuması olsaydı, böyle yapayalnız kalır mıydı?

Bu parçadan aşağıdaki genellemelerden hangisine varılabilir?

A)  insanlar kitaplar sayesinde yaşamın sıkıcılığından kurtulur.

B)  İnsanları mutlu edebilen kitaplar, klasik yapıtlardır.

C)  insanlar, yalnızlıklarını gidermek ve dertlerini pay­laşmak için kitaba yönelirler.

D)  Kitaplar, insanlara başkalarını anlamayı öğretir.

E)  Kitaplar, okurların duygu ve düşünce dünyalarını zenginleştirir.

 

34. insan olarak duygularımızı, düşüncelerimizi dışa vur­mak zorundayız. Bu, her şeyden önce var oluşumu­zun bir gereğidir. Mektuptan bilimsel bir teze, şiirden öykü ve romana kadar bütün yazınsal yapıtların özün­de bu gerçek yatar. Sözgelişi, eş ve dostlarımı, duy­gularımızı ve düşüncelerimizi onlarla paylaşmak için mektup yazarız. Bunun gibi; bir romancıyı, şairi, öykücüyü, denemeciyi de yazmaya iten etken başka bir şey değildir.

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yazınsal yapıtların yetenek ve birikim gerektirdiği

B) Yazınsal yapıtların, insanın duygu ve düşüncelerini paylaşma isteğinden doğduğu

C) Yazınsal yapıtların herkese seslenebilir bir biçimde oluşturulması gerektiği

D)  Tüm yazınsal yapıtlarda insanların ortak duygula­rının İşlendiği

E)  Başkalarıyla paylaşılan duygu ve düşüncelerle oluşturulan yapıtların kalıcı olacağı

 

35. Kişinin ozanlık gücünü, yeteneğini, dili kullanma usta­lığını zaman belirler. Ozanın yaptığı dilsel denemeleri sürekli sınavdan geçirir zaman. Bu sınavlarla, beda­vadan kazanılmış ünlerin haksızlığını; emekleri taç­landırılmamış ozanların uğradığı haksızlığı gün ışığına çıkarır. Asılsız övgülerin boyası, cilası zamanın ya­ratıcılığına dayanamaz ve dökülüverir. Zaman, başarılı yapıtları ve ozanları ise gerçek yerine yükseltir.

Bu parçanın bütününde anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Bir ozanı ötekilerden ayıran en önemli özellik üslu­budur.

B)  Bir şiirin kalıcılığı, ozanın anlattıklarıyla yaşadıkları­nın örtüşmesinde gizlidir.

C)  Bir ozanın özgün olmasını sağlayan, sadece kul­landığı dil değildir.

D)  Bir ozanın çok şiirinin olması, onun kalıcı olacağını göstermez.

E)  Bir şiirin ve ozanın başarısını, zaman ortaya koyar.

36. Kimi vakit bir manzaradan, bir durumdan, bir insan­dan söz ederken bunların şiirsel olduklarını söyleriz. Kimi vakit de şiir sanatından söz eder: “Falanca şiir güzeldir.” deriz. Birinci durumda söz konusu olan, hiç kuşku yok ki, bir tür heyecandır; birtakım koşulların et­kisiyle, büyülendiğimizi, coşkuya kapıldığımızı hisset­tiğimiz zaman söylediğimiz sözlerdir. Bu durumun belli bir iradeyle ortaya konan yapıtlarla bir ilgisi yok­tur; bu durum ruhsal ve bedensel düzenimiz ile bizi duygulandıran koşullar arasındaki bir uyumdan doğal biçimde ve kendiliğinden meydana gelir. Ama öte yandan, şiir sanatı dediğimizde bir öncekine benzer bir durumu doğuracak ya da bu tür bir heyecanı ya­pay olarak meydana getirecek araçlar söz konusudur.

Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisin­den söz edilmektedir?

A)  Şiir sanatı ile şiirsellik kavramının aynı şeyler ol­madığı

B)  insanın duygulandığı dönemlerde şiirle ilgilendiği

C)  Şairlerin, şiirlerinde, yaşadıklarına yer verdikleri

D)  Şiirde söyleyişe dikkat etmenin önemli olduğu

E)  Şiir diye ortaya konan her yapıtın şiir sayılamaya­cağı

 

37. Ortaya koyduğu yapıtı, sanatçının dünya görüşünü yansıtan bir araç olarak görmek ya da bir romandaki, oyundaki kişilerin konuşma ve düşünceleriyle sanatçı arasında paralellikler kurmak, eleştirmeni yanıltır. Kimi eleştirmenlerimizin inandırıcı, sağlıklı yorumlara ulaşa­mamaları bundandır. Yapıtları, yazınsal yönü yerine yapıtların içindeki düşüncelere göre değerlendiriyorsa yanlış yoldadır eleştirmen. Oysa her yapıt, onu yazanın dışında bağımsız bir yapı, kendine özgü bir evren içerir. Yayımlandığı andan itibaren sanatçının dizginlerinden kurtulmuştur ve buna göre değerlen­dirilmelidir.

Bu parçada eleştirmenlerle ilgili olarak vurgulan­mak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Eleştirisini yapacakları yapıtlarda seçici davran­maları gerektiği

B)Bir yazarın yapıtlarını öteki yapıtlarından bağımsız bir biçimde değerlendirmeleri gerektiği

C)  Yapıtlardaki farklılıkları ortaya koymayı amaçlama­ları gerektiği

O) Öznel yargılardan uzak durmalarının zorunlu ol­duğu

E) Sanatçıları, yapıtlarıyla özdeşleştirmelerinin yanlış olduğu

 

38. Şairlerin, gördüklerini algılayış ve yansıtışları akılcı ya da mantıksal düzen içinde olmaz. Başka bir deyişle onlar, dış dünyaya diğer insanlar gibi akıl gözüyle değil, duygu gözüyle bakarlar. Dış dünyadan duyu or­ganları aracılığıyla algıladıklarını dilde yeniden biçim­lendirirler. Bu biçimlendirmenin ürünleridir imgeler. Bir tür zihinsel resimler oluşturmadır, somutlaştırmalara gitmedir. Örneğin deniz için: “Deniz, dalgalı engin bir sudur” yerine “Gördüm deniz dedikleri bin bir başlı ejderi” derler.

Bu parçada şairlerle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Duygusal konulara ağırlık vermeyi yeğledikleri

B)  Kapalı anlatımla yapıt oluşturduktan

C)  Konularını genellikle yaşamdan seçtikleri

D)  Dünyayı algılayış ve anlatışlarının öteki insanlardan farklı olduğu

E)  Şiirin kurgusunu içlerinden geldiği gibi oluşturduk­ları

 

39. Genellikle sanatın, özellikle şiirin; duygu ya da düşün­ce olduğu sürekli tartışılmıştır. Şiirde duygu ve düşünce arasındaki ilişki çoğu zaman gözden ka­çırılmış ve bu konuda iki karşıt cephe oluşturulmuştur. Kimileri şiiri yalnızca duygu olarak görmüş, kimileri de onu düşünceyle özdeş tutmuştur. Fakat şiirler ince­lendiğinde dünya görüşümüz ne olursa olsun, yalnız­ca düşünceyle şiir olamayacağı ortadadır. Yine şiir, hiçbir zaman tepeden tırnağa başıboş duygulardan oluşan bir sözcük yığını da olmamıştır.

Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisin­den söz edilmektedir?

A)  Şiirde  duygu   ve  düşünce   birlikteliğinin   fark edilmediğinden

B)  Şiirin, düşüncelerin iletilmesinde bir araç olarak görülmesinin yanlış olduğundan

C)  Şiirin şimdiye kadar gerçek bir tanımının yapıla­madığından

D)  Sadece düşünceye dayalı şiirlerin, yaşamı daha iyi yansıttığından

E)  Duygu yüklü şiirlerin etkisinin geçici olduğundan

40. Yaş, hiçbir zaman edebiyat dünyasında bir ölçü olma­mıştır. Yaşlılığından dolayı bir yazarı köhne sayan bir anlayış ile genç yaştaki bir edebiyatçının yetkin yapıt veremeyeceğini düşünen anlayış, aynı yanlışın parça­larıdır. Edebiyat tarihi, başyapıtlarını gençlikte verdik­ten sonra, zamanla değerini kaybetmiş yazarlar kadar; en yetkin eserlerini, yaşlılık dönemlerinde ver­miş olanları da yan yana sıralar.

Bu parçanın bütününde asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Sadece belli bir yaşın üzerindeki yazarların estetik yapıtlar oluşturabileceği

B)  Yazın hayatında yaşın, bir ölçüt sayılamayacağı

C)  Genç yazarların başarılı olamayacaklarını düşün­menin yanlış olduğu

D)  Bir yapıtı başyapıt kılan ölçütlerin belirlenemediği

E)  Sanat yapıtının coşkunluk ve deneyimin bir ürünü olarak ortaya çıktığı

CEVAPLAR

1)     E

2)     A

3)     C

4)     D

5)     E

6)     A

7)     A

8)     A

9)     E

10)   B

 

11)   C

12)   D

13)   D

14)   B

15)   D

16)   B

17)   E

18)   A

19)   C

20)   A

21)   D

22)   E

23)   E

24)   B

25)   C

26)   C

27)   B

28)   C

29)   A

30)   E

 

31)   C

32)   E

33)   C

34)   B

35)   E

36)   A

37)   E

38)   D

39)   A

40)   B

 

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 5 https://dersimizedebiyat.org/tyt-turkce-deneme-sinavi-5.html Thu, 09 Jan 2014 07:19:44 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=2127 TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 5 

1. Onun yapıtlarını okurken, edebi türler arasındaki du­varların yıkıldığını hissedersiniz. Örneğin, romanların­dan birini okurken sanki öykü, deneme, makale, şiir gibi türler arasında gezintiye çıkmış olursunuz.

Bu parçada “edebi türler arasındaki duvarların yıkıldığını hissetmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Birçok edebi türde yapıt vermiş olduğunu düşün­mek

B)  Edebi türleri birbirine karıştırdığı kanısına kapılmak

C)  Sanatın değişik alanlarında uğraştığını düşünmek

D)  Yapıtlarında yaşanmış olaylara yer verdiğini düşün­mek

E)  Yapıtlarında edebi türlerin  sınırlarının  kalktığı izlenimine kapılmak

 

2. “Yönetmen, etrafındakilere çok sert bakıyordu.” cüm­lesinde “sert” sözcüğü dokunma duyusuyla ilgili olduğu halde görme duyusuyla ilgili kullanılmıştır.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde böyle bir kul­lanım söz konusudur?

A)  15. yüzyıla ait bu antika tabloda sıcak renkler hakimdi.

B)  Gemiler Adası 16. yüzyıldan kalma bir doğa hari­kasıdır.

C)  Antik çağlardan kalan bu kentte önce çatısız, kaya evler sizi karşılar.

D) Toprağın kokusu, insana doğayla iç içe olduğunu hatırlatır.

E) Çam ağaçlarının arasında yürürken yaprakların hışırtılarını duyarsınız.

 

3. Bir şair olarak uzun yıllar yurtdışında kaldım. Ama kaldığım şehirlerin hiçbiri beni kabul etmedi. Çünkü yaşadığım şehirlerin ne acısı ne de coşkusu vardı içimde. Bundan olsa gerek, o şehirler beni süre hiç götürmedi.

Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşa­ğıdakilerden hangisidir?

A)  O şehirlerde yaşamanın zor olduğu

B)  Uzun yıllar yurtdışında kalmanın sanatçıyı olumsuz etkilediği

C)  Sanatçının coşkusu olmayan şehirlerde yaşadığı

D)  Şehirlerin sanatçıya ilham kaynağı olmadığı

E)  Yaşadığı  şehirlerin  sanatçıyı  şair olarak  kabul etmediği

 

4.Aşağıdaki cümlelerin  hangisinde deyim açıkla­masıyla birlikte verilmiştir?

A)  Eve vardığımda tam ağzıma layık yemekler hazır­lanmıştı.

B)  Tam elli yıl bir yastığa baş koyup birbirlerine asla kötü söz söylememişlerdi.

C)  O kadar yoğun çalışıyor ki akşama kadar ağzına bir şey koymamış.

D)  Sadece varlıkta yanımda olacak iyi gün dostlarına ihtiyacım yok.

E)  Rıhtımda tanıştığı ihtiyara kalbini açmış, onu dost edinmişti.

 

5. (I) Yazarımızın, son öyküsündeki baş karakter “Feride”nin dünyası alabildiğine yalnız ve durağandır. (II) Bu durağan hayat ömrünün sonuna kadar sürüp gidecektir. (III) insanlardan nefret etmesinin onlara yak­laşmamasının çok dramatik bir sebebi vardır. (IV) Onun hayatındaki renkli olan tek şey, sabahtan akşama kadar işlediği oya ve okuduğu romanlardır. (V) Evlenmeyi düşündüğü adamın hayallerini yıkması, hayata küsen Feride’yi bu kasabaya sürmüştür. (VI) Çevresinden kopuk, içe dönük bir hayatı artık kabullenmiştir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, I. cümledeki yargının nedeni açıklanmaktadır?

A) II.            B) III.          C) IV.            D) V.            E) VI.

 

6. (I) Tomris Uyar’ın “Bir Uyumsuzun Notlan” adlı iki ciltte toplanan kitabı kısa zaman önce yayımlandı. (II) 1975’te başlayıp şimdilik 1999’da sona eren bu notların yazıldığı yılları, bayağılaşmanın modernleşme adı altında topluma yayıldığı yıllar olarak görebiliriz. (III) Uyar’ın not­larını okurken bir yazarın, tanık olduğu düzeysizlikleri okurlarına anlattığını düşündüm. (IV) Bunu bir yazarın hayıflanması olarak düşünemeyiz. (V) Ancak bazı bölümlerde yazarın kendi düşüncelerini bilgiçlik tasla­yarak okuruyla paylaştığı görülüyor.

Bu parçadaki numaralı cümlelerin hangisinde sözü edilen yazarla ilgili olumsuz bir eleştiri yapılmıştır?

A) I.            B) II.           C) III.            D) IV.            E) V.

7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde Garipçilerin üs­lubu ve içeriği ile ilgili bilgi verilmiştir?

A)  Garip hareketine katılanlar şiirde ölçüye, uyağa ve şairaneliğe karşı çıkmışlardır.

B)  Garipçiler,   geleneği   reddeden   serbest  şiirler yazmışlardır.

C)  Garipçilere göre şiir yalnız yüksek zümreye değil sıradan insana da seslenmelidir.

D)  Günlük hayattaki en basit olayı bile şiire sokup günlük konuşma diliyle şiirlerini yazmışlardır.

E)  Garipçilerin sözlerini sokaktaki insandan da duy­manız kaçınılmazdır.

 

8.               I.   Hatıralarını kaleme alan kişinin de hikâye yazarı gibi güçlü bir gözlemci olması gerekiyor.

II.   Yazarlar, güçlü bir gözlemci olduklarında başarıyı yakalar.

III.  Hayata ve insana nesnel bakan yazarların gözlem yeteneği gelişmiştir.

IV. Anı ve öykü yazan bir kişide çevreyi gözlemleme gücü olmalıdır.

V. Sanatta kalıcılığı yakalamanın şartlarından biri de milli unsurlara yer vermektir.

Numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca bir­birine en yakındır?

A) I. ve III.                              B) I. ve IV.                   C) II. ve V.

D) III. ve IV.                            E) III. ve V.

 

9. (I) Marmaris Koyu mavi tur teknelerinin uğrak yeridir. (II) Yüzdüğünüz tüm noktalardan denizin dibini göre­bilirsiniz. (III) Gözleriniz çam ormanıyla kaplı dağlarda gezinirken doğanın antik kent kalıntılarıyla olan uyu­muna hayran kalırsınız. (IV) Hatta bu ünlü adayla ilgili öyküleri dinledikçe hayranlığınız artar. (V) Ancak adaya yaklaşınca sizi bir şey derinden sarsar ve üzer. (VI) Ne yazık ki halkımız burayı da piknik adı altında çöp yığınına döndürmüştür.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi kendisinden önceki cümlenin gerekçesi duru­mundadır?

A)II.           B) III.           C) IV.             D) V.            E) VI.

 

10. Resim üzerine yazmaya kalkışan bir kişi, yalnız resim­le ilgili eserler okursa, bir süre sonra resim hakkında bile yazamayacak hale gelir.

Bu cümle aşağıdaki yargılardan hangisiyle anlam­ca aynı doğrultudadır?

A)  Resim yapmak isteyen kişi önce resimle ilgili ki­tapları okumalıdır.

B)  Resimle  ilgili  kitapları  okumak,   kişinin  resim kültürünü değiştirir.

C)  Sadece bir konuyu bilmek aslında hiçbir şey bilmemektir.

D)  Yazar, kendi alanının en ince detaylarını bile çok iyi bilmelidir.

E)  Sanatçının yazı yazacağı alan, sanatçı tarafından belirlenmelidir.

 

11. (I) Her insan, yaşamında zaman zaman gülünç duru­ma düşebilir. (II) Ancak bunun, kendisini dışarıda nasıl gösterdiğini bilemeyebilir. (III) işte komedi dediğimiz tür, insanların, gülünç yanlarını görmesini ve bunlara gülerek düşünmesini sağlar. (IV) Bu yolla insana yan­lışlarını gösterir, onu utandırmaksızın eğitir. (V) Bu öğretilerinden dolayı komedi, insanlar arasında diğer oyunlardan daha çok sevilmiştir.

Bu parçadaki numaralı cümlelerin hangilerinde komedinin işlevinden söz edilmiştir?

A) I. ve II.                               B) I. ve III.                  C) II. ve V.

D) III. ve IV.                            E) IV. ve V.

 

12.    Klasik eserlerle geçirilecek zaman düşünceyi daraltmaz, genişletir, güzelliğin yolunun bir olmadığını öğretir.

Bu cümlede klasik eserlerin hangi özelliği üzerin­de durulmuştur?

A)  Düşünceyi  ilerletmesi ve geniş bir bakış açısı kazandırması

B)  Bütün insanlar tarafından beğenilmesi

C)  Her dönem güncelliğini koruması

D)  Her insanda farklı izlenimler uyandırması

E)  Her şeyde güzeli ve güzelliği araması

 

13.   Hiçbir ressam, gördüğünü yansıtmak için tuvalin başı­na geçmez.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümleyle anlamca aynı doğrultuda değildir?

A)  Romanlarımdaki kahramanların hepsi, çocukken hayalini kurduğum kişilerdir.

B)  Bir heykeltıraş, taşın üzerine düş gücünün sınırsız­lığını işler.

C)  Tiyatroda,  hiçbir zaman,  yaşamı  olduğu  gibi görmek mümkün değildir.

D)  Bu şair, acılarını ve aşklarını katkısız bir biçimde dizelere dökmüştür.

E)  Onun öykülerinde İstanbul, sanatçının özgün yoru­muyla kendini gösterir.

 

14.   Yol kenarlarındaki Yağmur mazgallarını Kumbara sanıp Harçlığımı atardım Bu yüzden en çok Denizden alacaklıyım.

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Bileşik çekimli eylem                        B) Belirteç

C) Adeylem                                            D) Ad takımı

E) Ekeylemli yüklem

 

15. Edebiyatımızın usta ve özgün kalemi Adalet Ağaoğlu, Enver Aysever’in kendisiyle yapacağı söyleşide, ede­biyatın farklı alanlarında verdiği yapıtlarıyla ilgili düşüncelerini okurlarıyla paylaşacak.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A)  Yüklem çatısı bakımından işteştir.

B)  Fiilimsiler kullanılmıştır.

C)  Birden fazla türemiş sözcük vardır.

D)  Özne birden çok sözcükten oluşmuştur.

E)  Belgisiz sıfatlara yer verilmiştir.

 

16.   Yazılarınızın, içinizdeki duygu yoğunluğunu yansıt­ması, okuyucuyu oldukça sevindirdi.

Aşağıdaki cümlelerden hangisi öğeleri ve öğelerinin sıralanışı yönünden bu cümle ile aynıdır?

A)  Sanatçının  eserlerindeki  kahramanlar seçildiği çevreyi fazlasıyla yansıtıyor.

B)  Çok okunmayı amaçlayan sanatçı yapıtlarında günlük dile yer vermelidir.

C)  Sanatçının toplumdan kopuk konuları işlemesi, her eserinde görülüyor.

D)  Edebi eserlerin çevirisinde görülen başarı, bilimsel çevirilerde görülmüyor.

E)Çevirmen, çevirdiği eseri, o yapıtın üslubunu hiç bozmadan okuyucuya sunmalıdır.

 

17.Aşağıdaki  atasözlerinin  hangisinde yan cümle­ciğin görevi diğerlerinden farklıdır?

A)  Andıkça gülün adını, bülbülün derdi artar.

B)  Helva helva demekle ağız şirin olmaz.

C)  Deli deliyi görünce çomağını gizler.

D)  Deve, boynuz ararken kulaktan olmuş.

E)  Atalar sözünü tutmayanı yabana atarlar.

 

18.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır?

A)  Seninle tanıştıktan sonra dünyam değişti.

B)  Onlarda yalnız bir kaç gün kalmıştım.

C)  Kızılırmak’ı yüzerek geçmek için çalışıyordu.

D)  Sana bir şey olursa hemen bana bildir.

E)  TRT’nin bu haftaki programı belli oldu.

 

19.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)  Türkiye geçen yılki turizm  gelirini  bu  yıl  ikiye katlıyamadı.

B)  Manyas Kuş Cenneti, koruma altına alındıktan son­ra çok güzelleşti.

C)  Anadolu’nun doğal zenginliklerini  bir fotoğraf karesinde anlatmak istedim.

D)  Doğal yaşamın altüst olduğu bazı ormanlar, koru­ma altına alındı.

E)Büyük gemiler,  İstanbul  Boğazı’ndan  geçerken kılavuz kaptan bulundurmalıdır.

20. Bir toplumun edebiyat dünyasına katılan her kalemi ( ) o toplumun kültür ve sanat yelpazesinde yeni bir zenginlik ( ) her eseri ( ) denize açılan bir akarsu yatağıdır ( )

Bu parçada ayraçla ( ) boş bırakılan yerlere sırasıy­la aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri ge­tirilmelidir?

A) (,)(,)(;)(.)                           B) (,)(:)(,)(.)

C) (;)(,)(;)(.)                           D) (…)(,)(,)(.)

E) (.)(;)(,)(.)

 

21.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zaman kayması vardır?

A)  Yaptığı hareketin yanlış olduğunu o da anlayacak.

B)  Annem, küçük kardeşim için kazak örüyor.

C)  O, şimdi nerede, ne yapıyor bilmiyorum.

D)  Pazar günleri babamla Boğaz’da balık tutmaya gidiyo­rum.

E)  Söylediklerimi can kulağıyla dinledi.

 

22.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?

A) Bu küçücük köyde, yaşlı insanlardan başka kimse kalmamıştı.

B)Hayatın sıkıntılarından kurtulmak için edebiyatın gizemli dünyasına girmek gerekir.

C) Hiç kimseyi kıramadığı için bahçesine girmemize göz yumdu.

D)Anne ve çocuk ölümlerinde tıp alanında büyük iler­lemeler kaydedildi.

E)Kimi  insanların okumaya vakit bulamadıklarını söylemeleri düşündürücüdür.

 

23. Yaşadığı şehrin olanaklarından yararlanmayan bir sanatçı, şehrin derlenip toparlanmasına ve kimlik kazanmasına bir katkısı olamaz.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Özne – yüklem uyuşmazlığı

B)  Öğe eksikliği

C)  Tamlayan eki eksikliği

D)  Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması

E)  Çatı uyumsuzluğu

 

24.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozuk­luğu vardır?

A)Yazarı dinlerken sanatın sınırsız ve uçsuz bucaksız diyarlarında gezineceksiniz.

B)Yazarımız, son eserinde Türkçenin anlatım olanaklarından çok iyi yararlanmış.

C) Sanatçının  karikatürleri,  önde  gelen  dergi  ve gazetelerde yayımlanmış.

D)Geçtiğimiz ocak ayında yayımlanan kitabın ön­sözünü, John Berger kaleme almış.

E)  Sanatçı, eserlerinde anlattığı çevreyi çok iyi tanıyor.

 

25.Aşağıdaki   cümlelerin   hangisinde   bir   anlatım bozukluğu yapılmıştır?

A)  Sizin sınıfın öğrencileri, az ilerideki durakta oto­büse binecekler.

B)  Bu tür yeniliklerin, toplumun belirli bir kesimini il­gilendirdiğini biliyorum.

C)  Öğrenciler, bu projeye kendi istekleriyle gönüllü olarak katıldı.

D)  Sınıfın  penceresinden  Boğaz’ı tüm  güzelliğiyle görebiliyorduk.

E)  Kırsal kesimlere daha çabuk ulaşabilmek için bu araç alındı.

 

26.   Aşağıdaki   cümlelerin   hangisinde   bir   anlatım bozukluğu vardır?

A)  Bir kurumun ilerlemesi, yöneticisinin yeteneklerine bağlıdır.

B)Gençlere, sigaradan dolayı sağlığını kaybeden ün­lülerin fotoğrafları gösterildi.

C) Çocukların yetiştirilmesinde okul öncesi eğitimin ayrı bir önemi vardır.

D) Çocuğunuzun sorumluluklarını yerine getirmesinde ona yardımcı olun.

E)Amacımız, çocuklarımızın hem fiziksel hem ruhsal yönden daha iyi yetiştirmektir.

 

27. (I) Nedim Gürsel’in son kitabı, daha önce “Uzun Sürmüş Bir Yaz” adlı kitabında yer alan öykülerle başlıyor. (II) Gürsel’in 18-20 yaşlarında kaleme aldığı bu öykülerde dikkati ilk çeken, nesnelerin sürekli olarak renkleriyle betimlenmiş olması. (III) Yazara göre çocukluk, ışıklı bir dönem ve özgün yansımalara sahip bir ayna. (IV) Kırmızı şapka, sarı tüylü kedi, safran rengi bulgur pilavı, yeşil kaplı albüm, mavi damarlı el… (V) Bu renk cümbüşüne karşın Gürsel’in öykülerine hakim olan renk, gri bir ton. (VI) İki temel rengin karışımı, ışıkla aydınlığın gerilimi olarak düşünebiliriz bu griliği.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

AII.            B) III.          C) IV.             D) V.            E) VI.

 

28. Roman ile masal ayrı sanatlar olmalarına rağmen, bun­ların karıştırdıkları olmuyor mu? Oluyor, hem de çoğu zaman. Çok okunan, piyasayı tutmuş bazı yazarların basanlarını sağlayan şey, masalların düşlerine okuyu­cularını sürüklemeleridir. Masallardan örnek alınan kahramanlıklar, cömertlikler, bağlılıkları ödüllendirmeler, kötülükleri de cezalandırmalarla doludur anlattıkları. Bir bakıma—

Bu parça, düşüncenin akışına göre aşağıdakiler-den hangisiyle tamamlanabilir?

A)  büyümüş, kocaman çocuklar da bu eserleri okuya­bilir.

B)  bu yapıtların romandan çok masal olarak değer­lendirilmesi doğru değildir.

C)  olağan karşılamak gerekir roman ile masalın za­man zaman birbirine karışmasını.

D)  bu, romanın masala göre oldukça yeni bir tür ol­duğunu gösterir.

E)  romancıdan  beklenen  masalın aldatıcı  görevini yüklenmesidir.

 

29. Şiir, benim için her zaman derin bir şaşırmadır. Şiirde dile gelen birçok şeyi, düzyazıyla anlatamam; ama bir ilhamla ortaya çıkan şiir, her zaman beni şaşırtmış: “Bunu ben mi söyledim!” diye kendime sordurtmuş-tur. Bu yüzden şiir, kalbimin derinliklerini, benim bile farkında olmadığım bir anda, ortaya koyma işidir. Diyebilirim ki şiir, kalbimin dile gelip kendini benimle paylaşmasıdır.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)  Şiir yazmaya başlamadan önce ne gibi hazırlıklar yaparsınız?

B)  Şiiri nasıl tanımlarsınız?

C)  Sizce şiir nasıl yazılmalıdır?

D)  Şiir yazmadaki amacınız nedir?

E)  Anlatmak istediklerinizi şiirde nasıl dile getirirsiniz?

 

30. Ne acı ki kurumlarımız “sorumlularla dolup taşıyor; ama sorumluluk bilinci olan insan neredeyse hiç yok. Halbuki bir millet için önemli olan “sorumlu”dan çok, sorumluluk bilinci olan insanların yetiştirilme­sidir. Toplum içinde sorumluluk bilinci gelişmiş in­sanların çokluğu önemlidir. Çünkü —

Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?

A)  sorumluluk sahibi insanlar toplumu ileri götürür.

B)  toplumun geleceği, bu tür insanların çokluğuyla güvence altına alınabilir.

C)  sorumluluk, toplum tarafından bireye yüklenen bir duygudur.

D)  sorumluluk bilinci olmayan  insanların topluma vereceği bir şey yoktur.

E)  sorumluluk bilinci taşıyan insanlar, her durumda üstüne düşen görevi yapar.

 

31. Bir yazarın yazma aşkı, bir ağacın serüveninden farklı değildir. Yazar adayı, yazarlık tutkusuyla “toprakaltı” çimlenme sürecini başarıyla atlattıktan sonra gün yüzüne çıkarır ürününü. “Toprakaltı” dönemi geçirmiş bir yapıtın, okur karşısındaki duruşu daha olgundur. Bu açıdan bakarsak, yazarlık ağacını olgun meyveleriyle geleceğe taşımak isteyen her yazarın, bu dönemleri geçirmesi gerekir.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A)  Kalıcı olmak isteyen her yazarın, özgün yapıtlar or­taya koyması gerektiği

B) Başarılı yapıtlar ortaya koymak için eserin belirli bir hazırlık dönemi geçirmesi gerektiği

C) Yetkin yapıtların okur tarafından beğenilmesinin kolay olduğu

D) Kısa sürede başarılı yapıtlar ortaya koymanın bir yetenek işi olduğu

E)Başarılı  olmak  isteyen  sanatçıların  kendinden öncekilerden beslenmesi gerektiği

 

32. Aslında bütün yazarlar, düşündüklerini daha iyi anla­mak, anlatmak veya bir duyguyu bütün insanlarla pay­laşmak için yazar. Fakat bazı yazarlar düşündüğünü anlatmak için değil, şuradan buradan öğrendiklerini göstermek, tanınmak ve ünlü olmak için yazıyor. Tek amaçları var: Toplumda saygın bir yer edinmek, birileri tarafından sevilmek ve alkışlanmak.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Gerçek yazarların düşüncelerini özgürce açıkladığı

B)  Yazarlarımızın neden özgün yapıtlar ortaya koya­madığı

C)  Yazarların nasıl başarılı olabileceği

D)  Yazarlığın yetenek ve emek istediği

E)  Bazı yazarların, sanatı çıkar için kullandığı

 

33. Sanatçı, kişiliğinin rehberliği olmadan özgün bir yapıt oluşturamaz. Süleymaniye’yi Süleymaniye yapan sadece taşların ölçülü bir şekilde üst üste konması değildir. Süleymaniye’nin arka planındaki sanatçı ruhu, onu sonsuzluğun simgesi yapmıştır. Bunun gibi kalıcılığı hedefleyen her yapıtın arkasında da sağlam bir kişilik kendini gösterir.

Bu parçada yazar, savını inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?

A) Tanık gösterme                                 B) Betimleme

C) Örneklendirme                                  D) Karşılaştırma

E) Tartışma

 

34. Yenecek ve yakacak ne gerekliyse eylül içinde hazır­lamak, kışa rahat bir yürekle girmek buralarda bir ge­lenekti. Eylülün başında, kasabada peri masallarını andıran kırk günlük bir hazırlık başlardı. Bacaların boğula tıkana tüttüğü, kazanların taşa köpüre kay­nadığı bu telaşlı günlerin ardından yağmurlar başlardı. Güz yağmurlarıyla birlikte kasabaya bir sessizlik çöker­di. O hareketli günler yerini sakin günlere bırakırdı.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?

A)  Deyimlerle anlatım güçlendirilmiştir.

B)  İkilemelere yer verilmiştir.

C)  Benzetme sanatı kullanılmıştır.

D)  Öykülemeye yer verilmiştir.

E)  Betimleme yapılmıştır.

 

35. Çocuk da edebiyat da tanımlanması zor olan kavram­lardır. Çocuk edebiyatı yazarlığı veya çocuk yazarlığı da bu zorluktan payını almıştır. Anlatımı ve tonlaması çocuksu olan bu yazarlık, çocukça bir iş değildir. Bu iş, çocuğa dıştan bakışla da gerçekleşemez. Çocuğu içten kuşatan, çocuk dürbünü ile dünyaya açılabilen içsel bir deneyime sahip olmayan yazar, anlatıcı­dan öteye geçemez. Jacqueline Rose’un, “Çocuk edebiyatı olanaksızdır.” sözüyle kastettiği de aslında gerçek anlamda olanaksızlık değil, bu işin taşıdığı ağırlık ve zorluktur. Bu nedenle çocuk yazarı olmayı çok az insan hak etmiştir.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Çocuk edebiyatı, içerik yönüyle tanımlanması mümkün olmayan bir alandır.

B)  Yazarların çocuk edebiyatıyla ilgili ürünleri her geçen gün azalmaktadır.

C)  Çocuk yazarlığı, dıştan bakıldığında kolay yapıla­bilecek bir görünüme sahiptir.

D)  iyi bir çocuk kitabı yazabilmek için çocukları iyi gözlemlemek ve psikoloji eğitimi almak gerekir.

E)  Çocuk edebiyatı yazarı olmanın güçlüğü; çocuğu saran söyleyişle beraber onun gözüyle çevreyi görebilen bir olgunluk gerektirmesidir.

 

36. Oluştuğu kültür coğrafyasının toprağından, kokusun­dan, havasından izler taşımayan sanat yapıtı var mıdır? Her sanat yapıtı, yaşadığı çevrenin damgasını taşır. Kendisini dışarıya kapalı tutmaya çalışan sanatçılar bile, soludukları havayı az ya da çok eserlerine yansıt­maktan kendilerini alamazlar. Her sanat yapıtının ulus­tan ulusa, kültür çevresinden kültür çevresine farklılık göstermesi de bundandır. Yine kuşaklararası sanat yapıtlarının farklı konuları içermesi, yaşanılan çevrenin etkisiyledir.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Ulusallığı aşan yapıtlar herkese seslenir.

B)  Her toplumun kültür yapısı farklıdır.

C)  Sanatsal yapıtlar üzerinde yaşanılan çevrenin etkisi büyüktür.

D)  Her sanatçı, yapıtlarında yaşadığı çevreyi anlat­malıdır.

E)  Yaşadığı çevrenin etkisinden kurtulabilen sanatçılar başarıyı yakalar.

 

37. Bugün de öztürkçeye özenenler çok. Bu durum, gençler arasında da gittikçe artıyor. Bu akımı beğenmeyenler, onu durdurmaya çalışanlar bile —

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, aşa­ğıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)  eski dili kullanmaya devam ediyor.

B)  alışkanlıklarından bir türlü vazgeçmiyor.

C)  istemeye istemeye onlara uyuyor.

D)  öztürkçeyle mücadelesini devam ettiriyor.

E)  Türkçeyi hafife almayı sürdürüyor.

 

38. Reşat Enis adını duymayanların sayısı, duyanlardan çok daha fazladır. Oysa 1930’lu yıllarda edebiyatımızın en etkili, en kavgacı ve en özgün yazarlarından biriydi o. Reşat Enis, 1909’da İstanbul’da doğmuştu. Subay olan babasının görevi nedeniyle Anadolu’nun birçok yerini gezdikten sonra 1930 yılında adliye muhabiri olarak gazeteciliğe başladı. Sırasıyla Haber, Son Dakika ve Yeni İstanbul gazetelerinde çalıştı, ilk hikâyeleri, 1930’da Servet-i Fünun’un devamı olan Uyanış dergisinde yayımlandı. Aynı yıl basılan hikâye kitabından sonra bir daha bu alana dönmeyerek ede­biyatla olan ilişkisini 1984’te ölene dek romanlarıyla sürdürdü.

Bu parçada tanıtılan yazarla ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Az tanınan bir yazar olduğuna

B)  Çağdaşlarından farklı bir çizgiye sahip olduğuna

C)  Farklı türlerde ürünler kaleme aldığına

D)  Yazdığı hikâyelerde Servet-i Fünun dönemini yan­sıttığına

E)  Değişik   yerlerde   bulunduğuna   ve   değişik gazetelerde çalıştığına

 

39. Alaattin’in cini gelip, “Dile benden ne dilersen.” dese, Zümrüdüanka kuşunu çağırsak, kanatları arasında gizlenip Kafdağı’na uçsak; başımıza gökten üç elma düşse… Bu istekler hem çocukların hem de yetişkin­lerin içinden, masallar sayesinde gelen seslerdir. Bize farklı yaşamları sunan masallar sadece çocukları değil, sihirli dünyayı özleyen her insanı uçan halı di­yarına davet ediyor. Çocukların günümüzde masallar­la ilgilenmeyeceğini söyleyen kimi insanlara inat, masal kitapları, hâlâ en çok okunan, satılan kitaplar arasında. Çünkü masal dünyası tüm insanların düş­lerini, özlemlerini, korkularını içeriyor. Hangi yaşta olursak olalım hepimiz masallara bayılmıyor muyuz?

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  insan, zaman zaman hayal dünyasının büyülü ikli­minde çocukluğuna geri dönmek ister.

B)  Masal okuyarak büyüyen çocuklar ile okumayanlar arasında hem beceri hem kavrayış yönünden fark­lılıklar vardır.

C)  Masallar, ister çocuk ister yetişkin olsun, her in­sanda bulunan duyguları dillendirdiği için herkes tarafından beğenilen ürünlerdir.

D)  Çocukların masallara, masal kitaplarına olan ilgisi günümüzde iyice azalmıştır.

E)  Çocukken okunan bazı masallar, ileriki yaşlarda tekrar okunduğunda insana ayrı bir lezzet verir.

 

40. Sevinç Çokum, son yıllarda ortaya çıkan reklama dayalı bir roman ve öykü yazarı değildir. O, on beş günde yirmi baskı yapan sonra da bir daha anılmayan eserler ortaya koymaz. Sanatçı, otuz yılı aşkın süredir devamlı yazar, yayımlar ve bu yayımlanan eserler düzenli olarak okuyucu bulur. Çabuk ve kolay kazanılan şöhretin, saman alevine benzediğine inanan sanatçı, sanatının zirvesine kaleminin gücüyle çıkmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)  Eserlerinin reklamını yaptırmadığı

B)  Kalıcı eserler kaleme aldığı

C)  Uzun bir yazarlık geçmişinin olduğu

D)  Yayımladığı eserlerin ilgi gördüğü

E)  Başarılarını kendi çabasıyla elde ettiği

 

CEVAPLAR

1)      E2)      A

3)      D

4)      D

5)      D

6)      E

7)      D

8)      B

9)      E

10)    C

 

11)    D12)    A

13)    D

14)    C

15)    E

16)    A

17)    E

18)    B

19)    A

20)    E

 

21)    D22)    D

23)    C

24)    A

25)    C

26)    E

27)    B

28)    C

29)    B

30)    C

 

31)    B32)    E

33)    C

34)    A

35)    E

36)    C

37)    C

38)    D

39)    C

40)    A

 

 

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 39 https://dersimizedebiyat.org/tyt-turkce-deneme-sinavi-39.html Tue, 07 Jan 2014 20:24:44 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=10190
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 39

1. Bu kitap kısa ama duygu yanı ağır basan şairlikten gelen anlatım yoğunluğuna sahip öykülerden olu­şuyor.

Bu cümlede attı çizili sözle anlatılmak İstenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Özlülük                              B) Akıcılık             C) Duruluk

D) Özgünlük                           E) Yalınlık

 

2. Bazı eleştirmenler; şairlik kumaşının kolay kolay önlemeyeceğini, bunun için biraz beklemek gerek­tiğini söylüyor. Bu eleştirmenler işi  yokuşa sürüyor. Bence bir kumaşın kalitesini anlamaya çalışmak için koca bir topu açmak kadar anlamsız bir şey yoktur. Kumaştan anlayan için bir santimetrekare de yüz metrekare de aynı şayi soylar.

Bu parçada geçen “bir kumaşın kalitesini anlama­ya çalışmak için koca bir topu açmak” sözüyle an­latılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir kişinin şair olup olmadığına karar verebil­mek için bütün şiirlerini incelemeye kalkmak

B) Bir şairin beğenilen ve beğenilmeyen şiirleri arasında ne tür farklar okluğunu anlamak için nesnel ölçütlere başvurmak

C)Eleştirmenlerin beğenecekleri şiirler yazmak için başka şairlerin şiirlerindeki nitelikleri anla­maya çalışmak

D) Kendine özgü bir şiir dili kurmak için daha önce yazdığı bütün şiirleri yeniden gözden geçirmek

E)Bir şairin başka metin türlerinde de eser verip veremeyeceğini anlamak için belli bir süre bek­lemek

 

3. Her okur, alındaki eserin güzelliğini göremeyebilir. Kimi okurlar kabukta dolaşır, kimi bir süs eşyası gi­bi görür kitaptan. Kimi ise satırların tadına varma­dan yazıyla olan macerasını noktalar. Birçok kişi için bir yazıdan beslenmekten çok, o yazıdan kur­tulmak vardır. Okurun kalbine nişan alabilmeli her eser Bir yazarı yazar yapan işte bu özelliğin farkı­na varabilmesi, bu zenginliği yakalayabilmesidir.

Bu parçadaki “kabukta, dolaşmak sözünün anla­mı aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Macera peşinde koşmak

B)   Kitapları süs eşyası olarak görmek

C)  Okuru etkilemek

D)  Özünü anlamamak

E)  Kitap okumaktan sıkılmak

 

4. (I) Deneme, barı merkezli bir yazın turudur. (II) De­neme yazarı; varlık, olay, kavram ve durumları ele alırken aslında kendini anlatır. (III) Özgür yapı denemenin omurgasıdır. (IV) Denemeci, kuralların ağına takılmaz; düşüncelerini genelgeçer yargılarla ifade etmez. (V) Okuruyla söyleşir ama bir yandan da kavgacıdır; içinize sokulurken kavgacılığını, tartışmacılığını koltuk altında saklar.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­leri  kendinden önceki cümlede belirtilenleri destekler niteliktedir?

A) II. ve III.             B) II. ve IV.            C) III. ve IV.

D) III. ve V.             E) IV. ve V.

 

5.  Cemil Meriç “Her yazı denize atılmış bir şişedir, ki­min sahiline vuracağı belli olmayan bir şişe…” der.

Cemil Meriç bu cümlesiyle metinlerle ilgili ola­rak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiş­tir?

A) Hangi amaçta oluşturulduğunun belli olmaması

B) Kim tarafından anlaşılacağının belli olmaması

C) Okurlarca beğenilip beğenilmeyeceğinin belli

D)Toplumun tüm kesimlerine hitap edip etmediği­nin zamanla anlaşılacak olması

E)Yazarının önlenmesine katkı sağlayıp sağlama­yacağının belli olmaması

 

6. “Şiir, şairden önemlidir.’ diyen bir eleştirmen aşağıdakilerden hangisini söylerse bu düşüncesiy­le çelişir?

A) Bu şiirlerdeki imgeler, ses ve anlam uyumu, şa­irinin edebiyat dünyamızda kalıcı bir yor edine­ceğinin göstergesidir

B)  Her şiir, başlı başına bir metindir, bir şiiri anla­mak ve yorumlamak için şiirin kendisi dışında bir şeye ihtiyaç yoktur,

C)  İsmi şaire çıkmış nice insan bilirim ki yazdıkları­na şiir demeye bin şahit gerekir.

D) Bir şiiri değerlendirmeden önce o şiirin yaratıcı­sının yaşam öyküsünü araştırmak, şiiri buna göre değerlendirmek gerekir

E)  Bir şiiri anlamak, o şiirdeki İmgelerle yaratılan coşku ve hayal dünyasına adım almakla mümkündür.

 

7.    Bir toplumun kültürünü, o toplumun bireyleri oluştu­rur; medya yansıtır

Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleye anlamca en yakındır?

A) İletişim organları, toplumun kültürünü oluşturur,

B) Toplumdaki kültürel değişimleri en çok etkile­yen, medyadır

C) Bireyler, kültürü var eder; iletişim araçları kültü­re evrensel nitelikler katar.

D) Bireyler, toplumun değerlerini oluşturur; iletişim araçları ise bu değerleri gösterir.

E)  Medyanın topluma karşı görev ve sorumlulukla­rı vardır.

 

8. Onun şiirlerini anlamak için metne bakmak yet­mez, dalmak da gerekir. Çünkü onun şiirlerinde anlam —

Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamam­lanmalıdır?

A)  metnin yüzeyinde değil, derinlerindedir.

B}  ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgindir.

C)  metnin en önemli öğesidir,

D)  ses öğesiyle ayrılmaz bir bütün oluşturmuştur,

E)  en az ahenk unsurları kadar önemlidir.

 

9. (I) Hem yazarı anlama çabası göstermemek hem de yaklaşmakta olduğumuz çukurun önünde yaza­rın elimizden tutmasını beklemek, çok da tutarlı bir davranış değildir. (II) Zira yazar bize bir çukura dü­şebileceğimizden söz etmiştir. (III) Bundan sonrası yolda yürüyenin sorumluluğuyla ilgilidir, (IV) Öyley­se, edebiyat eserlerine daha farklı bir yaklaşımla eğilmeliyiz. (V) Bu yaklaşım bize giderek sorunları­mızı önceden görme yeteneği ve tedbir alma yü­kümlülüğü getirecektir.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerle İl­gili olarak aşağıdakilerden hangisi söylene­mez?

A)   I. cümlede okurların çelişkili bir davranışından söz edilmiştir.

B)   II. cümlede yazarın bir öngörüsünden söz edil­miştir.

C)   III. cümlede yazara ait olmayan bir yükümlülük­ten söz edilmiştir.

D) IV. cümlede yazın ürünlerine farklı bir bakış açı­sıyla eğilmek gerektiği vurgulanmıştır.

E)   V. cümlede yazarın okuru düşünmesinin, ona yeni sorumluluklar yükleyeceği ifade edilmiştir.

 

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yan­lışı vardır?

A) Bu ülkenin tarihsel ve kültürel birikimini, gelecek kuşaklara da aktarmak zorundayız.

B)  Baklavalarımızda tereyağı ve Antep fıstığı kulla­nıyoruz,

C)  Onun romanlarındaki özgün anlatım, ilk bakışda fark edilmeyebilir.

D) Her şey çok çabuk değişiyor; dün gerçek olan­lar, bugün yalan oluyor.

E) O, bu kıza sırılsıklam âşık olduğu için gerçekler­le yüzleşmek istemiyor

 

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır?

A)   Desene ailen senden mucize bekliyor

B)   Dün buraya Selim Bey geldi mi?

C)  Seyahatlerim sırasında kitap okurum.

D)  Kurumumuzun 10. yılını kutluyoruz.

E)   Müdür’le konuşmak için aşağıya indi.

 

12.  Romanda bir ailenin içine girer (I) onunla birlikte ça­lışır (II) sever ve nefret ederiz (III) onları her yönüy­le tanırız (IV) hikâyede ise ancak evin önünden ge­çer (V) açık bir pencereden bakıp masa başında toplanmış bütün bir aileye göz gezdiririz.

Bu cümledeki numaralanmış yerlerden hangisi­ne ötekilerden farklı bir noktalama işareti getiri­lebilir?

A) I.        B) II.        C) III.        D) IV.         E) V.

 

13.  Firdevsî, “Şahnâme’yi yazarak ne mi yapmıştır ? Hemen

                                                                                         I

 söyleyeyim ,   İran, eserin kaleme alındığı X. yüzyılda çeşitli sorunlar

                    II

yaşıyordu. Firdevsi , böyle bir ortamda bir şaheser yaratarak millî

                               III

duygu­ların canlanmasını sağlamıştır . Unutulmaya yüz tutmuş

                                                            IV

kahramanlık hikayelerini hatırlatarak halkın millî bilincinin oluşmasına yardım etmiştir .

                          V

Bu parçadaki numaralanmış noktalama İşaretle­rinden hangisi yanlış kullanılmıştır?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

14.  Yazarların tüm gizli saklısını gözler önüne serme niyeti taşıyan biyografi kitaplarım okumaktansa hayatlarını kendilerinin anlattıkları kitapları, yani otobiyografileri okumayı tercih ederim.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Bağlaç                               B) Sıfat                                   C) Zamir

D) Edat                                   E) Fiil

 

15. (I) Erzurum geniş ve yeşil ovaya bakan, çekici bir kent, (II) Erzurum’un uzun kavakları, karga yuvala­rıyla dol u. (III) Arasıra bir kavakta on ikiyi aşkın yu­va görülüyor. (IV) Erzurum’da kaldığımız dört beş gün içinde, havanın bir gün olsun, akşama dek so­ğuk ya da sıcak olduğunu görmedik. (V) Sabahle­yin güneş açıyor, akşam şiddetli bir yağmur başlı­yor, gece ortalık bembeyaz görünüyor,

Bu  parçadaki  numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede sıfat—fiil grubu sıfat tamlamasında görev almıştır.

B.) II. cümlede edat kullanılmıştır.

C)  III. cümlede ikileme zarf görevindedir.


D)  IV. cümlede bağlaç kullanılmıştır.

E)  V. cümlede pekiştirilmiş sözcük, sıfat görevin­dedir

 

16. (I) Dinlenmeden yazıyorum şiirlerimi. (II) Dinlen­sem elimden bir şey kaçacakmış gibi bir endişeye kapılıyorum. (III) Son şiirimi on beş günde yazmış­tım. (IV) O on beş gün boyunca çok az uyumuştum. (V) Şiiri bitirdiğim zaman gözlerim görmez olmuştu..

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlenin yüklemi belirli (görülen) geçmiş za­manın olumsuzuyla çekimlenmiştir.

B)  II. cümlede şart kipiyle çekimlenmiş bir fiil vardır.

C)  III. cümlede basit yapılı bir fiil vardır.

D)  IV. cümlede birleşik zamanlı bir fiil kullanılmıştır.

E)  V. cümlenin yüklemi birleşik yapılı bir fiildir.

17. Tren; sarı buğday bacaklarıyla çevrili ovanın orta­sında, gökyüzüne siyah dumanlar salarak ilerliyor­du.

Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A)  Özne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tüm­leci – yüklem

B)   Nesne – dolaylı tümleç – zarf tümleç – yüklem

C)  Nesne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem

D)  Özne – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem

E)  Nesne -dolaylı tümleç – yüklem

 

18.           I.   Kitapları nereden aldın?

II.   Kitapları aldığım kime söyledin?

III.  Kitapları kütüphaneye mi götürüyorsun?

IV.  Kütüphaneye gitmek için hangi otobüse bine­ceksin?

V.   Gideceğin kütüphane nerededir?

Bu parçada numaralanmış sorulardan hangisi diğerlerinden farklı bir öğeyi buldurmaya yöne­liktir?

A) I.         B) II.       C) III.         D) IV.         E) V.

 

19.  (I) Gölbaşı ilçesindeki Mogan Golü, Ankara’nın önemli doğal alanlarından biri. (II) Gel, kış ayların­da beyaz bir güzelliğe bürünüyor. (III) Balıkçıların sandalları buzların arasında yazı bekliyor. (IV) Ankara’nın en büyük gölü Mogan, soğuk aylarda da bazı canlılara kucak açıyor. (V) Gülün yüzeyi, kara­baş martıları için güvenli bir ev oluyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili ola­rak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle basit yapılı bir ad cümlesidir.

B) II. cümle “özne, zarf tümleci, dolaylı tümleç ve yüklem’den oluşmuştur.

C)   III. cümlenin yüklemi, geçişsiz bir fiildir.

D)  IV. cümle basit yapılı bir fiil cümlesidir.

E)  V. cümlenin öznesi, bir ad tamlamasıdır.

 

20. Aşağıdaki cümlelerden hangisi yapısı bakımın­dan ötekilerden farklıdır?

A)   Dergi, geniş bir yazar ve fotoğrafçı kadrosuyla Anadolu doğasına açılıyor

B)  Bu tür sorunları çözmek için daha duyarlı bir bakış açısına sahip olmak gerekiyor.

C)  Motorlu taşıtlardan çıkan gazlar, küresel ısın­manın önemli bir kısmından sorumlu.

D)  Dil bilimciler, yaşayan dillerin bir kısmının bu yüzyılın sonunda yok olacağını tahmin ediyor.

E)  Yazmak, muhalif olanların kendilerini ifade ediş biçimidir.

 

21.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)  Öğrenci olduğuma dair bir belge almak için öğleden sonra okula gittim.

B) Hepimiz onu oyalamaya çalışıyor, onun evden ayrılmasını istemiyorduk.

C)  Kardeşim, buz gibi suyu bir dikişte içtiği için an­nem ona kızdı.

D)  Çocukların   oyunlarını seyrederken İçini neşe kaplıyordu.

E)   İstediklerini yaparım, yalnız umutlarımı boşa çı­karmayacaksın.

 

22.  (I) Celal Sılay, aşırı duygusal bir insandı. (II) Onun­ki, her şair için doğal olan duygusallığın çok ötesin­deydi. (III) Bu nedenden dolayı yaşamı boyunca hep yaralandı, örselendi. (IV) Onu dışarıdan tanı­yanlar bu yanını lam bilmezlerdi. (V) Onu kahkaha­lar atan, renkli bir adam zannederlerdi.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) I.          B) II.       C) III.         D) IV.         E) V.

 

 

23.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer tamlayıcı­sı (dolaylı tümleç) eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?

A)  Ne sen beni seviyorsun ne de ben seni, bunu ikimiz de biliyoruz.

B)  Bu vakfı kurmamızın amacı, toplumsal dayanış­ma bilincini artırmak içindi.

C)  Gün gelecek herkes bana hak verecek, yaptığı yanlışı anlayıp özür dileyecek.

D)  Televizyonlardaki magazin programları, izleyicile­re sahici olmayan bir dünya vaat edip kandırıyor.

E) Sonucu ne olursa olsun hep doğrulan dile geti­rin, adaletten ayrılmayın!

 

24. Kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündü­ren, onun yerini alabilen nesne, görünüş ve olgula­ra — denir. Hiçbir ileti bunlar olmadan iletilemez.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) gösterilen                                                         B) gönderce

C) gösterge                                            D) bağlam

E) gösteren

 

25. Erzurum-Ardanuç yolu; yamaçlardan dikkatlice inen, dönemeçler yüzünden hızını artıramayan bir minibüsle bile zevk veriyordu insana. Tavandaki ha­valandırma kapağından çiçek kokulu ılık dağ hava­sı çarpıyor bedenime. Yolcu sayısı az. Bir sağ ca­ma, bir sol cama geçiyorum, iki cephede de bitmek bilmez sıradağlar diziliyor. Çoruh Nehri tüm coşkunluğuyla dağların arasından akıyor. Benim bildi­ğimi o da mı biliyor diye acı bir merak sarıyor içimi. Çoruh, yakında baraj göllerinde tutsak kalacak.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi yoktur?


A)   Benzetmelerden yararlanma

B)   Birden çok duyuya seslenme

C)  Betimleyici öğelerden yararlanma

D)  Varlıkları devinim hâlinde verme

E)   Kişileştirmeden yararlanma

 

26. Walter Benjamin, “Roman okuru, okurların en yalnızıdır.” demiştir. Öylesine som bir yalıtılmışlık ve yal­nızlık gerekir roman okumak için. Aileden, arkadaş­lardan, gündelik uğraşlardan, her şevden ve her­kesten birkaç saatliğine de olsa uzaklaşarak tama­men kendi içine çekilir roman okuru. Hele ki sar­mışsa okuduğu roman,,. Hele ki kurulmuşsa okur ile kitap arasında bir köprü… İnsanın sevdiği ro­man iyi bir sırdaştır. Bu; başkalarına aktarılma­yan  aktarılınca büyüsünü kaybeden bir sırdaşlıktır.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi yoktur?

A)   Eksiltili cümleler kullanma

B)   Karşılaştırma cümlesine yer verme  

C)  Alıntıyla düşünceyi pekiştirme

D)  Olasılık bildiren cümlelere yar verme

E)  Öznel yargılara yer verme

 

27. (I) Bir arada bulunmak zorunda olan en az iki kişi­nin veya iki kişi yerine geçen kavram veya varlığın bireysel farklılıklar sebebiyle karsı karşıya gelmesi veya çatışması sonucu ortaya çıkan eyleme “olay” denir. (II) Öğretici metinlerde anlatılan eylem dizisi­ne “olay zinciri”, kurmaca metinlerde anlatılan ey­lem dizisine ise “olay örgüsü” denir. (III) Olay çev­resinde gelişen edebî metinler (öykü, roman vb.) bi­rer kurmacadır. (IV) Bu eylem, başka eylemlerin oluşmasını da sağlayıp bir eylem dizisine dönüştü­ğünde şu adlardan birini alır: Olay zinciri, olay örgü­sü. (V) Dolayısıyla bu tür metinlerde anlatılanlar, “olay örgüsü” bağlamında değerlendirilir

Bu parçanın anlatım akışındaki bozukluğun gi­derilmesi İçin aşağıdaki değişikliklerden hangi­sinin yapılması gerekir?

A)   IV. cümle l,den sonra getirilmeli

B)   I. cümle V.den önce getirilmeli

G) III. cümleyle IV, cümle yer değiştirmeli

D)  I. cümleyle II. cümle yer değiştirmeli

E)   II, cümleyle III. cümle yer değiştirmeli

 

28. Anıya konu olan olayların üzerinden çok uzun za­man geçmesine karşın yazarların bu olayları bugün yaşanmış gibi çok ayrıntılı anlatmaları, okuyucula­rın kafasında bazı soru işaretlerinin oluşmasına ne­den olabilir. Okuyucunun okuduğu bir anı metni karşısında “Anı, sonuçta hatırlamalar üzerine kuru­lan bir metin türüdür. Aradan bunca sene geçmesi­ne rağmen yazar nasıl oluyor da bu olaylara ait en küçük ayrıntıları bile rahatlıkla hatırlayabiliyor?” so­rusunu sormasına neden olabilecek bu durumun, metnin inandırıcılığına gölge düşürebileceği unutul­mamalıdır.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, met­nin inandırıcılığına gölge düşürebilir?

A)  Çocukluk dönemlerine ait anılarını yaşlılık dö­nemlerinde kaleme alan bir yazarın, düştürdüğü metinde sayfalar tutan diyaloglara yer vermesi

B)  Gençlik dönemlerini anlatan yaştı bir yazarın,

yaşadığı olaylarla ilgili kimi bilinmezi okuyucu­larla paylaşması

C) Anlatmak istediklerini belgelemek ihtiyacı his­seden bir yazarın, başkaları tarafından oluştu­rulmuş anı metinlerinden yararlanması

D)  Yaşlı bir yazarın, çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı ve tanık olduğu kimi olayları gazetede­ki köşesinde okuyucularına aktarması

E)  Anı yazarının hem yaşadığı olaylar hem de ta­nıdığı kişilerle İlgili bilgiler vermesi

 

29.  Yürüyerek yapılan gezilerde kentlerin daha iyi ta­nındığına inanıyorum. Binaları daha yakından gö­rüyor, gündelik yaşama ait bilgilere daha çabuk ula­şıyorum. Dinlenmek için oturduğum kahvelerde kurduğum dostluklar, birçok bakımdan işime yarı­yor. —- Yürüyüp de yorulmasaydım o kahveye oturmayacak, Miquel’i tanımayacak ve onun gez­dirdiği yerleri hiç göremeyecektim.

Bu parçada bos bırakılan yere aşağıdaki cümle­lerden hangisinin getirilmesi uygundur?

A) Bana yalnızlık ve hüzün veren kahveleri, otelle­ri ve oralarda dost olduğum insanları her şeye rağmen çok seviyorum.

B)Çünkü kitapların rehberliğinde gezmek, kentle­rin gizemli dünyalarını tanımamızı sağlıyor.

C) Ünlü gezgin İbni Batuta gibi binlerce kilometre yol kat ediyor, birçok dost ediniyorum.

D) Örneğin Barselona’da bir kahvede tanıştığım bir İspanyol sayesinde kentin hiçbir kitapta yer almayan yerlerini görmüştüm.

E)Şehir gerçek yüzünü dost yazarların kaleminde, onların rehberliğinde gösteriyor.

 30.  Dergiler yeni fikirlerin, oluşumların, zihni karşı ko­vuşların, akımların kendilerini yasallaştırdıkları, ya­şama mevzisi açtıktan zeminlerdir bir bakıma. —- Nitekim şiirle ilgili bütün hareketler, bir şiir dergisi yayımlamak yoluyla kendilerini tanıtmış, bir dergi etrafında yapılanmıştır. Hemen bütün şairler ilk ürünlerini bir dergide yayımlayarak kendilerine yol aralamış, ürünlerinin dergilerde yer bulup bulma­masına güre şairlerin edebî yolculukları şekillen­miştir, Dolayısıyla Garip üzerine, İkinci Yeni ya da 80 sonrası şiiri üzerine konuşurken ilk başvuracağı­mız külliyat, bu dönemleri temsil eden dergiler ola­caktı r.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)    Şiir dergileri de bu bağlamda değerlendirilebilir.

B)    Türkiye’de günümüze dek birçok şiir dergisi ya­yımlanmıştır.

G) Garipçiler ve İkinci Yeniciler, şiir dergileriyim kendilerini tanıtmışlardır.

D)  Bu zeminlerin günümüzde İnternet ortamına kaydığı rahatlıkla söylenebilir.

E)  Edebiyat dergilerinde sadece şiirler değil, öykü, deneme ve eleştirilerde yayımlanabilir.

 

31. Onun yazılarını besleyen kaynaklar kitaplar, yaşan­tılar ve hatıralardır. O tümüyle okuduklarından, ya­şadıklarından yola çıkarak eski günlere ait güzellik­leri, sanattaki yöneliminin temel taşlarını, sanalını besleyen kaynaklan, sanatçı kimliğini etkileyen olayları, yazarları, çevreleri, eserleri, nostaljik bir tatla yazıya döker. Naif bir yaklaşımla hayal ve ger­çeği birbirine karıştırarak geçmişe bakar. Bireyin içsel serüvenini anlatırken çevre-toplum-yapı gibi dış koşullardaki değişimi ve bu değişimin birey üze­rindeki etkisini irdeler.

Bu parçada sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?

A) Çevre kirlenmesine dikkat çeken yazılar yazdı­ğına

B)  Anlatmaya bağlı edebi metinler oluşturduğuna

C)  Geçmişte kalan güzelliklere özlem duyduğunu gösteren bir anlatımı benimsediğine

D)  Sanatını besleyen kaynaklan ve sanatçı kimliği­ni etkileyen olayları, anlaşılır bir dille anlattığına

E)  Yazarların yaşam öykülerini ve eserlerini ayrın­tılı olarak ele alan biyografi metinleri yazdığına

 

32. Bir gül goncasını koklarken toprağın hakkını teslim etmek gerek. Gül goncasının yanında, toprağın so­luk ve alçak gönüllü yüzü bize o güzel kokunun kaynağını işaret eder. Fidanın köklerini şefkatle sa­ran topraktır, Her toprak da kendi yeteneğine göre gül yetiştirir. Farklı toprakların gülü farklı kokar. Edebiyat eserlerini okurken onun parlaklığı, güzel­liği onun köklerini saran toprağı getiriyor aklımıza. Dolayısıyla eleştirmek için eseri ortaya çıktığı çev­re ile açıklamak, anlamaya çalışmak önemli bir yöntemdir. Çünkü eser, yazarının yetiştiği sosyal ortamdan bağımsız değildir.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Gülün yetişmesini sağlayan toprağın önemini herkes anlamalı ve onu korumalıdır.

B) Bir yapıtı anlamak ve eleştirebilmek için yapıtın oluşturulduğu toplumsal çevrenin bilinmesi ge­rekir.

C) Yazarlar yapıtlarında ruhsal durumlarını yansıt­malıdırlar.

D)  Edebiyat yapıtını okurken insan onun nasıl ya­zıldığını bilmelidir.

E)  Hangi çiçeğin hangi tür topraktan hoşlandığının bilinmesi gerekir.

33. Yıllarca Bodrum’a Torba Koyu”na gitmişidir, Yüz­lerce kez bu koydaki balıkçıları, balıkçı teknelerini görmüşümdür, Ama bir gün bile onları Avni Arbaş’ın resimlerindeki gibi göremedim. Ne o ışıkta, ne o renklerde… Çünkü benim gördüğüm dış dünyaydı, Çıplak gözün algıladığı görüntülerdi, Avni Arbaş’ın resimlerine bakarken Torba Koyu ve balı kollarıyla değil, onun resimleriyle karşı karşıyaydım.

Bu parçada anlatılmak istenen temel düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanatçı, ayrıntıyı yakalayabilen insandı.

B) Sanatçı, doğayı sanat anlayışıyla yeniden yara­tır.

C)  Sanat eserlerinde yaşamın çarpıcı yönleri ele alınır.

D)  Sanat eseri, özünde farklılık taş imalı, sanata bir yenilik getirmelidir.

E)  Sanatçı doğayı gerçekçi bir biçimde yansıtmalı­dır.

 

34. Kimi sanatçı, günün olaylarına ayna tutar. Kimi de günün dışında görünür, biraz dolaylı ve belli belir­siz, eserlerine günün olaylarının gölgesini düşürür. Yani sanatçı bu konuda özgürdür. O, günü, günün olaylarını apaçık ya da dolaylı ve çapraşık yollarla eseflerine yansıtır,

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşı­lık söylenmiş olabilir?

A)   Sanatçının görevi güncel olayları yansıtmak mı­dır?

B)   Her sanatçı güncel olayları aynı yolla mı eserle­rine yansıtır?

C)   Sanatçı, eserlerini oluştururken hangi yöntemleri kullanmalıdır?

D)  Güncel olayları takip etmek okurun görevi mi­dir?

E)   Güncel olayların yansıtılması, eserlere olan ilgi­yi artırır mı?

 

35.  İlk uçurtmanın MÖ  3000lü yıllarda Çin’de yapıldığı; bazı halkların çok eski çağlarda dinsel törenlerde kötü ruhları kovmak, eğlenmek ve haberleşmek için uçurtmadan yararlandıkları bilinmektedir. Avrupa, uçurtmayla Marco Polo’nun Malaya Adalarından bir uçurtma satın alarak bunu Hollanda’da kullan­masıyla tanışmıştır. 18 ve 19. yüzyıllarda uçurtma bilimsel araştırmalarda kutlanılan araçlar arasında yer almaya başlamıştır. Benjamin Franklin ve Alexander Wilson, uçurtmaları rüzgâr ve hava akımla­rı üzerindeki bilgilerini artırmakta kullanmışlardır. Bazı bilim adamları uçurtmalarla deneyler yapmış, bu deneyler ilk uçakların yapılmasında çok faydalı olmuştur,

Bu parçada uçurtmalarla ilgili olarak aşağıdaki­lerden hangisine değinilmemiştir?

A)   Anavatanın Çin olduğuna

B)   Kimi toplumlarda kutsal amaçlarla kullanıldığı­na

C)   Günümüzde daha çok eğlence amaçlı kullanıl­dığına

D)   Teknolojinin gelişmesine katkı sağladığına

E)   Avrupa’ya Marco Polo tarafından getirildiğine 



36.  Zencefil; balgamı söktürür, öksürüğü keser, kanı sulandırır, damarları açar, hafızayı güçlendirir. Bazı ilaçların mide ve bağırsaklara yaptığı yan etkileri yok eder. Ameliyatlardan sonra anesteziden kaynaklanan bulantıları önler. Doğum sonrasında an­nenin emzirme döneminde, anne sütünü artırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi vardır. Sindi­rim sistemini düzenler, modem yaşamın koşuşturmacası İçinde yorgun düşenlere enerji verir. Zence­filden gazoz, turşu ve reçel yapımında da yararlanı­lır. Zencefil, halk hekimliğinde asırlar boyu ilaç ola­rak güvenle kullanılmıştır. Zencefilin hiçbir yan etki­si yoktur.

Bu parçada sözü edilen bitkiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)   Kimi ilaçların yan etkilerini önlediğine

B) Kullanılmasının modem tıp eğitimi alan uzman­lar tarafından önerildiğine

C)  Öğrenilenlerin ve yaşananların çabuk unutul­masını engellediğine

D)  Bazı gıda maddelerinin hazırlanmasında kulla­nıldığına

E)  Herhangi bir olumsuz etkisinin bulunmadığına

 

 

 

 

37.  Ramazan Korkmaz’ın İkaros’un Yeni Yüzü Cahit Sıtkı Tarancı isimli kitabı, kitabın yazarının şairin akrabalarıyla yaptığı yüz yüze görüşmelere, belge­lere ve araştırmalara dayalı akademik bir eser Kitap, dört bölümden oluşuyor. Kitabın birinci bölümü Cahit Sıtkı Tarancı’nın hayatına, yaşadığı ve tanık olduğu önemli olaylara, edebî kişiliğine ve eserleri­ne ayrılmış, ikinci bölüm, şairin şiirlerinin tema ve yapı bakımından incelenmesine ayrılmış. Üçüncü bolümde, Cahit Sıtkı Tarancı’nın sembol ve imge dünyası, dördüncü bölümde dil ve üslûp özellikleri detaylı olarak ele alınmış. Bu kitabın önemli özellik­lerinden biri, kitapta şairin bu zamana kadar ya­yımlanmamış bir şiirine ve on beş mektubuna yer verilmiş olmasıdır. Bu mektuplarla şairin ruh dünya­sına daha derinden nüfuz edebildiğimiz gibi onu daha doğru ve iyi anlamak noktasındaki bazı pü­rüzleri de gidermiş oluyoruz. Kitapta ayrıca şairin el yazılarına da yer verilmiştir. Bunlar arasında şairin eski ve yeni yazıyla yazılmış mektup ve şiirleri vardır.

Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşa­ğıdaki terden hangisinde değinilmemiştir?

A)  Bilimsel bir çalışmanın ürünü olduğuna

B)   Şairle ilgili bazı bilinmezleri ortadan kaldırdığına

C)  Yazarının, kitabın hazırlanması için mülakatlar yaptığına

D)  Şairin dil ve üslûp özelliklerinin ayrıntılı olarak ele alındığına

E) Şairin eserlerindeki olay örgüleri hakkında bilgi verdiğine

 


38.  Hasta Hakları Yönetmeliği’ne güne bir sağlık kuru­luşuna sağlık hizmeti almak için başvuran herkesin ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, fel­sefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan hizmet almaya; sağlık durumu ile ilgili her türlü bilgiyi sözlü veya yazılı olarak istemeye, saygı, itina ve ihtimam gösterilerek güler yüzlü, na­zik, şefkatli sağlık hizmeti almaya; sağlık kumlusu­nu seçme ve değiştirmeye; haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türle başvuru, şikâyet ve dava hakkını kullanmaya hakkı vardır.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi hasta hak­ları içinde yer almamıştır?

A)  Bilgi isteme

B)  Sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme

C)  Personeli tanıma, seçme ve değiştirme

D)  Eşitlik içinde hizmete ulaşma

E)   Saygınlık görme

 

39. Türkiye’de uzun süre yanlış tanımlanıp halk oyun­ları” sözünün eş anlamlısı olarak düşünülen folklor, aslında bir bilim dalıdır. Folklor (halk bilimi) bir ülke­de yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, ev­rim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya ça­lışan bilim dalıdır. Türkiye’de bilimsel anlamda halk bilim çalışmaları yirminci yüzyılın başlarında başla­mış olsa da halk bilimine yardımcı olacak pek çok kaynak daha önceki yüzyıllarda oluşturulmuştur Söz gelimi Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”si halk bilimi araştırmaları açısından zengin öğeler barın­dırmaktadır.

Bu parçada folklorla İlgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Halk oyunları sözünün eş anlamlısı olduğuna

B) Bilimsel anlamdaki folklor çalışmalarının Türki­ye’de yaklaşık yüz yıllık bir geçmişi olduğuna

C)  Yirminci yüzyıl öncesinde oluşturulan eserler­den de yararlandığına

D)  İnceleme alanına halk hekimliğinin de girdiğine

E)  Sözlü edebiyat ürünlerini de inceleyen bir bilim dalı olduğuna

 

40. “Evlerimiz Poyraza Bakar”, Ethem Baran’ın yeni hi­kâye kitabı. Kitapta yer alan hikâyelerde; bayatlar­dan hikâyeler, hikâyelerden hayatlar geçip gidiyor, Yazar; hikâyenin her nefesine, her birimine hatta her hücresine olağanüstü önem veriyor. Kitapta yer alan on iki hikâyenin her biri sıradanlığın yerleşmiş ve yerleştirilmiş ezberini bozan has hikâyeler. Ese­rin bütününde ise şu mesaj veriliyor: Hayat bozul­mayan bir yazıdır.

Bu parçada söz konusu eserin hangi özelliğine değinilmemiştir?

A)   Hangi mesajı ilettiğine

B)   Dil ve anlatım özelliklerine

C)   Özgün olduğuna

D)   Büyük bir titizlikle yazıldığına

E)    Hangi metin türünde oluşturulduğuna

  

CEVAPLAR

1

A

9

E

17

D

25

A

33

B

2

A

10

C

18

E

26

D

34

B

3

D

11

E

19

C

27

A

35

C

4

B

12

D

20

A

28

A

36

B

5

B

13

B

21

B

29

D

37

E

6

D

14

D

22

C

30

A

38

C

7

D

15

E

23

C

31

C

39

A

8

A

16

A

24

C

32

B

40

B

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 38 https://dersimizedebiyat.org/tyt-turkce-deneme-sinavi-38.html Tue, 07 Jan 2014 20:23:09 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=10188 TYT TURKÇE DENEME SINAVI – 38

1.    Onat Kutlar değerlendirmelerine güvendiğim bir eleştirmendi. Bir gün yeni bir şiirimi ona okudu­ğumda, “Hah, şimdi kendi sesini bulmaya başla­dın.” demiş, ondan sonra da yazdıklarımı merak eder olmuştu.

Bu parçada geçen “kendi sesini bulmak” sö­züyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)   Yerelden evrensele uzanmak

B)   Özgünlüğü yakalamak

C)   Özeleştiri yapabilmek

D)  Öykünmeci bir bakış açısına sahip olmak

E)   Eserde kendini gizlemek

 

2.   Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcük­lerden hangisinin sesteşi yoktur?

A)   Topladığı kır çiçeklerini vazoya güzelce yer­leştirdi.

B)   Bu dar sokaklarda arabayla ilerlemek hayli güçtü.

C)   Babamın, geç  vakitlere kadar fabrikada çalış­tığı olurdu.

D)   Hava ve yol durumunu radyodan az önce dinledim.

E    Bu yaş günümü de yanımda kimse olmayacak.

 

3.  Bizce iyi çevrilmiş bir kitaba rastlamak piyango tutturmaktan farksız olduğundan   Türk okuru, Türk yazarlarıyla sınırlı kaldı.

Bu cümlede geçen “piyango tutturmak” sözü aşağıdakilerden hangisini anlatmak için seçil­miştir?

A)   Bulmanın zorluğunu

B)   Çaba göstermenin gerekliliğini

C)   İyimserliğin değerini

D)   Şansın yaşamsal önemini

E)   Beklentilerin çokluğunu

 

4. Sanatçı, bu yapıtıyla aslında kendi sanatının ve düşüncelerinin sınanmasını yapar bir anlamda. Hangi düşüncelerinin kalıcı, hangilerinin geçici olduğunu görmek ister. Kendine özgü bilgelik tarzıyla çağının profilini kendine özgü bakış açı­sıyla çıkarmak ister.

Bu parçadaki “çağının profilini kendine özgü ba­kış açısıyla çıkarmak” sözüyle anlatılmak iste­nen aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Döneminde yaşanan toplumsal olaylara çö­zümler üretmek

B)   Döneminin genel görünümünü özgün  bir tarzda ortaya koymak

C)  Yapıtında döneminin düşünce akımlarını irde­lemek

D)  Yapıtlarıyla dönemine tanıklık etmek

E)   Yaşamın, her dönemde farklı bir görüntüye kavuşacağını bilmek

 

5. (I) Yazarın, daha önce yayımlanan romanının ye­ni düzenlemesi yapılmış. (II) Eseri ilk şekliyle oku­yanların bile ilgiyle karşılayacakları bir roman çık­mış ortaya. (III) Ayrıntı’yı seven ya da sevmeyen her yaştaki insanın severek okuyacağı bir roman. (IV) Eseri okurken Anadolu’nun arka bahçesin­de, sahne ışıklarının değmediği noktalarda kısa ve duygulu bir gezinti yapacaksınız. (V) Duygu­sal bir halk şarkısı yahut bitmeyen bir senfoni gi­bi, yıllarca hatırlayacaksınız bu romanı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi kanıtlanabilirlik açısından diğerlerinden farklı­dır?

A) I.          B) II.         C) III.          D) IV.         E) V.

 

6.    Şiir hakkında bir şeyler öğrenmek, yeni anlayışla yazılmış şiirleri okumakla mümkün olur.

Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Şiirle ilgili eleştirileri dikkate almayan bir şai­rin başarılı şiirler yazması olanaksızdır.

B)Şiir, çağrışıma açık olması nedeniyle ondan pek çok yeni anlam ve yoruma ulaşılabilir.

C)Şiir üzerine yeterince eleştiri yapılmıyorsa, şiirin gelişmesi beklenmemelidir.

D)Şiir konusunda, yenilikçi anlayışla yazılmış şi­irlerden bir şeyler öğrenebiliriz.

E)Şairin görevi, yeni konular bulmak değil, bili­nen konuları farklı bir dille anlatmak olmalıdır.

 

7. (I) Ham dizeler üzerinde durmak, çalışmak, ge­rek. (II) Çünkü bazı dizeler olgunlaşmamış olarak doğar, şiire ham şekilde dökülür. (III) Ancak bu dizeler birkaç düzeltme ile yayımlanabilir hâle gelir. (IV) Bazı dizeler ise olgunlaşmış olarak ve noksansız doğar. (V) Böyle dizeler üzerinde uzun süreli çalışmalara gerek duyulmaz. (VI) Bence kalıcılığı yakalayan şiirler de bunlardır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinde, kendinden önceki yargının gerekçesi belirtilmiştir?

A) II.         B) III.         C) IV.         D) V.         E) VI.

 

8.  (I) Okuyucuyu etkisine alan şey şiirdeki mesaj de­ğil, biçim güzelliğidir. (II) Bütün edebiyat türlerin­de olduğu gibi şiir de belli bir mesaj içermelidir. (III) Bir şiir, musikisiyle, sesiyle okurun tatlı tatlı kendinden geçmesini sağlarsa hep yaşar. (IV) Şekil­le anlamın atbaşı gittiği şiirler yıllara meydan okur. (V) Kalıcı olabilmiş şiirlerde ne mesaj ne de biçim bir adım öndedir.

Bu   parçadaki   numaralanmış  cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                               B) I. ve V                C) II. ve III.

D) III. ve IV.                            E) IV ve V.

 

9.     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “öneri” söz konusudur?

A)   Ali Usta bir pilav yapsın da görün!

B)   Köyde eski misafirperverlikten eser kalmamış.

C)   Siz en iyisi sakin bir kasabaya taşının.

D)   Keşke babamın uyarılarını dikkate alsaydım.

E)   Emekli olunca köye gitmeyi düşünüyorum.

 

10. Okurken yapıtın kahramanı ile okur arasında duygusal bir bağ oluşur.

Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleyle aynı doğrultudadır?

A)Okumak, ruhumuzu temizlemek, başka dünyaların farkına varmaktır.

B)Kendimizi başkalarının yerine koyabilmeyi ancak okumakla başarabiliriz.

C)Okur, metindeki karakterlerle birlikte heyecanlanır, korkar,sevinir,tasalanır.

D)Okur, kendi yaşamında izler gördüğü yapıtı daha çok benimser.

E)Bilimkurgu yapıtların sevilerek okunması, ya­pıtın gerçekçi olması gerektiği görüşüyle çe­lişmektedir.

 

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözde özne kullanılmıştır?

A)   Toprak, tüm insanlara bereket sunar.

B)   Toprak yolda ilerlemekte güçlük çekiyor.

C)   Bu verimsiz topraklarda çiftçilik yapılmaz,

D)   Buradaki insanlar toprak evlerde oturuyordu.

E)   Yolun ortasına toprak dökmüşler

 

12. Aşağıdaki  cümlelerin  hangisinde  belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır?

A)Evimizin bahçesindeki iğde ağaçları kurudu.

B)Arabanın bagajını bir türlü açamadık.

C)Hepimiz otobüsün gelmesini bekledik.

D)Ağaçların arasında küçük bir göl vardı.

E)Annesini her hafta telefonla aramış.

 

13. Aşağıdakilerden hangisi bir eksiltili cümledir?

A)Öğle güneşinde parlayan beyaz mermerler üstünde kucak kucak çiçekler

B) Çok uzaklardan gördüğü tarihi kalenin burçlarıydı

C)Belki de bundan sonra yaza dönen kışlar, kışa evrilen yazlar göreceğiz

D)Birkaç günlüğüne de olsa kentin gürültüsün­den uzaklaşıp kafasını dinlemekti tek istediği

E) Burada baharın gelişini ilk önce erik ağaçları haber verirdi

 

14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde iki virgül ara­sındaki bölüm ötekilerden farklı bir öğedir?

A)   Yaşlı denizci, geceleri, evinin balkonunda otu­rup etrafı seyrederdi.

B)   Ada halkı, eskiden, balıkçılıktan başka bir iş­le uğraşmazmış.

C)   Babam,  her akşam, öğretmenimin verdiği ödevleri incelerdi.

D) Benim için, lise yılları, bir hatıra olmaktan baş­ka bir anlam taşımıyordu.

E)  Öğrenci temsilcisi, ayağa kalkarak, öğrenci­lerin yaşadığı sıkıntıları anlatmaya başladı.

 

15. (I) Fırına geldiğimde, yamalı pantolonlu, incecik ceketli bir çocuğun, fırının kapısında beklediğini gördüm. (II) Çocuğun beklemesinden, fırının ka­palı olduğunu anladım. (III) Suratı mosmor olan çocuğun, saçları darmadağınıktı. (IV) Onu bu hâlde görünce bir kat daha üşümeye başladım. (V) Ben başımda bereyle, boynumda atkıyla,sımsıcak paltom ve eldivenimle o bu halde nasıl durabiliyordu?

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden  hangisi yanlıştır?

A) I. Cümle zarf tümleci, nesne ve yüklemden oluşmuştur.

B)II. cümlenin yüklemi geçişli bir fiildir.

C) III. Cümlenin yüklemi geçişli pekiştirilmiş sıfattır.

D) IV. cümlede bağ-fiil ve isim-fiil kullanılmıştır.

E) V. cümle sıralı cümledir.

 

16. Mermer çeşmeden su içmeye gelen birkaç kuş görmüştüm.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden han­gisi yanlıştır?

A)   Belgisiz sıfat kullanılmıştır.

B)   Birden çok yan cümlecikten oluşan girişik bir cümledir.

C)  Özne ve yüklemden oluşmuştur.

D)   Basit, türemiş ve bileşik sözcüğün örneği var­dır.

E)   Yüklemi öğrenilen geçmiş zamanın hikayesi biçimindedir.

 

17.           Aşklarının tarihi bir şehrin tarihidir diyorum

Gün gelir aşklarıyla anılır şehirler anılırsa

Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa

İzmir için ne yazarsam sana adıyorum

Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)   Ünlü daralması

B)   Hece düşmesi

C)   Ulama

D) Ünsüz benzeşmesi

E)  Kaynaştırma ünsüzü

 

18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)   Biraz vakit geçtikden sonra biz de yola çıkalım.

B)   Meğer konuklara hiç de kötü davranmamış.

C)   Onu ikinci kez affettiğini söylüyordu bize.

D)   Bir anda art arda şimşekler çakmaya başladı.

E)   El ele vererek bu işin üstesinden de geldik.

 

19. Sanatçı ( ) kitabının Akif’le ilgili bölümünü şu cümlelerle bitiriyor( ) “ Boşuna yaşamadın ( ) boşuna savaşmadın ve boşuna ölmedin( ) “

Bu parçada ayraçlarla gösterilen yerlere sıra­sıyla aşağıdakilerin hangisinde verilen nokta­lama işaretleri getirilmelidir?

A)   (;)(:)(,)(.)                       B)   (,)(:)(,)(.)

C)  (,) (,) (,) (.)                      D)  (,) (:) (;) (.)

E)  (,)(:)(,)(…)

 

20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A)   Kitaba önsöz yazdı, yazara geri verdi.

B)   Kitabı okudu, kütüphaneye götürdü.

C)   Kitabı çantasından çıkardı, masaya koydu.

D)   Kitabı beğendi, arkadaşlarına tavsiye etti.

E)   Kitaba baktı; ama aradığı şiiri onda bulamadı.

 

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yapılmıştır?

A) Nepal askerleri, Everest’e tırmanırken mahsur kalan dağcıların yardımına koştu.

B)   Ülkemizde dağcılığa gösterilen ilgi her geçen gün artmaktadır.

C)   Birkaç amatör kayakçı, nisanda Ağrı Dağı’na tırmanacakmış.

D)  Peru’nun tehlikeli dağlarında yapılan tırmanış­ların çoğu ya sakat ya da ölümle sonuçlandı.

E) Alplerdeki buzulların erimesi, bu dağlara tır­mananlar için büyük tehlike oluşturuyor.

 

22. —-. Bugün artık Türk dili sadece Anadolu’da ve Balkanlarda değil, sadece Türkistan’da ve Sibir­ya’da değil; çalışma ve eğitim amacıyla Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya giden vatandaşlarımız sayesinde dünyanın dört bucağında konuşuluyor. Türkçenin lehçeleri dediğimiz çeşitli kolları Balkan­lardan Uzak Doğu’ya kadar çok geniş bir coğrafya­da yazı ve konuşma dili olarak kullanılıyor.

Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uy­gundur?

A)   Türkçe dünyanın en eski dillerinden biridir

B)   Türkçenin çok zengin bir kelime hazinesi var

C)   Türkçe zengin bir kültür, bilim ve sanat dilidir

D)   Türkçe çok geniş bir coğrafyada konuşuluyor

E)   Yabancı ülkedeki Türkler artık Türkçeyi tercih ediyor.

 

23. Sanatçı, bir yapıt ortaya koymadığı anlarda hiçbir iş yapmıyormuş gibi görünür. Halbuki o, böyle anlarda bile son derece yoğun ve yorucu bir ça­lışma içerisindedir. —–. Ama dışarıdan bakanlar, onun yoğunluğunun, yorulduğunun farkında de­ğildir. Halbuki yaşadığı bu süreçler, sanatçıyı eser ürettiği andan daha fazla yıpratmaktadır; fa­kat bu durumdan sadece sanatçı haberdardır.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akı­şına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)Ya  yeni tasarılar peşindedir, ya da tasarladığı bir yapıt için kaynakları tarıyordur

B) Okurlardan aldığı yoğun eleştirilere cevap vermeye çalışıyordur

C)Onun da dinlenmeye hakkının olduğunu kimse hesaba katmamaktadır

D)Nitelikli ürünlerin nasıl hazırlandığını sanatçı­dan başkası tam olarak bilemez

E) Nihayet yıllar yılı devam eden yazın yaşamının sonuna geldiğini o da fark eder

 

24. Bu sanatçı, dilci, düşünür ve şair kimliğiyle ön plana çıkar. Çağdaş şiirimizi yeni ses ve söyleyiş olanaklarıyla zenginleştirir. Halk şiiri ve hece öğe­lerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanır. Bilinçaltının ve sezgilerin derinliklerinden kişinin  ve toplumun en güncel sorunlarına kadar insan, evren, zaman, doğa, varlık, yokluk, tarih ve top­lum konularında ölçüsüz genişlikte bir konu zen­ginliğine sahiptir. Çağdaş şiirimize niceliksel ve niteliksel olarak büyük anlatım olanakları kazan­dıran şiirleriyle, son yüzyıl Türk şiirinin dünya öl­çeğinde büyük değerlerindendir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)   Çağdaş Türk şiirine katkı sağladığı

B)   Türk şiirinin en çok eser veren sanatçısı oldu­ğu

C)   Şiirlerinin içerik bakımından oldukça zengin olduğu

D)   Bireysel konuların yanında toplumsal konu­larda da şiirler yazdığı

E)   Şiirlerinde Halk şiirinin olanaklarından yarar­landığı

 

25. Açıkça görülüyor bu. Bir sosyolojik olgu demeli­yim. Öykücülüğümüzün hiçbir döneminde görül­meyen hem de… Niceliğin bu çokluğunu olumsuzlamamalı. Ardından iyi şeylerin sökün edebileceğine inanıyorum. Biliyorsun, nitelik kolayca edinilmiyor. Zaman içinde niceliğin bu bolluğu­nun niteliği de getireceğine inanıyorum ben.

Bu parça aşağıdakilerden hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?

A)Bugün az sayıda öykü yayımlanmasına rağ­men nitelikli öyküler ortaya konduğunu söy­leyebilir miyiz?

B)Çok sayıda öykü yayımlanmasının nitelik kaybına yol açtığına katılıyor musunuz?

C)Genç yazarların öyküyü, romana atlama taşı olarak kullandığını söyleyebilir miyiz?

D)Günümüzün yaşam biçiminin öyküyü öne çı­kardığını söyleyebilir miyiz?

E) Bugün öyküde nicelik olarak bir patlama ya­şandığı söylenebilir mi?

 

26. Osmanlının son döneminde aydın da halk da ki­taba önem veriyordu. Çevirilerin hızlanıp kültürel canlanmanın yaşandığı bu dönemde Yusuf Kâmil Paşa, “Telemak” çevirisini tamamlar ve önsözün­de “Bu kitap var oldukça güzelliklere kapı aralasın, insanların zihinlerine ışık tutsun.” diye temennide bulunur. Bu satırları ne zaman hatırla-sam hüzünlenirim. O zamanlar biz, kitapların ya­şaması ve işlevini yerine getirmesi için çabalayan bir toplumduk. Aydınlarımız, “başkalarının kitabı, benim kitabım” diye ayrımlar yapmadan kitapla­rın daha çok okunması için emek harcardı. Halk da bu kitapları severek, isteyerek okurdu.

Bu parçada Osmanlının son dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edil­mektedir?

A)   Çok fazla kitap basıldığından

B)  Toplumun, kitaba çok önem verdiğinden

C)   Kitap okuma oranının çok yüksek olduğundan

D)  Aydınların yazmaktan çok. kitap okumaya önem verdiğinden

E)   Kitap okuma konusunca aydınla halk arasın­da büyük bir mesafenin olduğundan

 

27. Yıllar önce yaramaz yerinde duramayan bir ço­cuktum. Öğretmenlerim ve ailem, ne kadar uğra­şırsa uğraşsın kendime, arkadaşlarıma sürekli zarar veriyordum. Beni bir gün öğretmenim tiyat­roya götürdü. Tiyatroyu sevince, düzenli olarak kendi başıma oyun izlemek için tiyatroya gitme­ye başladım. Bu arada farkına varmadan bam­başka biri olmuştum. Konuşmalarım ve davranış­larım nazikleş^’Ş: toplumla kaynaşan, elindekini çevresindekilerle paylaşan biri olup çıkmıştım. İş­te bütün bunları tiyatroya borçlu olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.

Bu parçada yazar, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?

A)   Çocukken pek güzel konuşamadığını

B)   Olumsuz  davranışlarını  tiyatro  sayesinde düzelttiğini

C)   Sanat dalları içinde en fazla tiyatroya ilgi gös­terdiğini

D)   Çevresindeki insanları kırdığı için çok üzül­düğünü

E)   Tiyatrocu olmasında öğretmeninin büyük pa­yının olduğunu

 

28. Bir yazar dostum, Doğu Anadolu ile Fırat yöresin­de görüp yaşadıklarımı anlattırırdı bana. “Anlattık­larını, anlattığın gibi yaz.” derdi sık sık. Ben de ka­lem kağıt alıp oturdum, ciddi ciddi yazmaya baş­ladım görüp yaşadıklarımı. Ne ki yazı dili ile anla­tı dili farklıydı. Yazdıklarım, anlattıklarım gibi etkile­miyordu insanları. Bunun üzerine farklı yazın tek­niklerini denemeye başladım. Hiçbiri doğru düz­gün şeyler değildi. Ama yılmadan yazmaya de­vam ettim. En son yazdığım öykülerden birini bir arkadaşım gördü. Bununla yarışmaya katılmamı söyledi. Dediğini yaptım. İyi ki de yapmışım, çün­kü birincilik ödülü kazandı bu öyküm. Bununla birlikte çok şey değişti. Yazdıklarım beğenilir oldu.

Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangisin­den söz etmektedir?

A)   Neden öyküyü tercih ettiğinden

B)   Yapıtlarında çevresinde yaşanan olayları an­lattığından

C)  Yazmanın çok zor bir uğraş olduğundan

D)   Başka yazarlarla iyi bir iletişim kurduğundan

E)   Yazın yaşamının nasıl başladığından

 

29. Hayır. Kesinlikle değil. Roman kahramanının ya­şadığı olayların büyük bir kısmını yaşamadım. Örneğin Kıbrıs’a çıkarma yapan birliklerde yer al­madım. Size Kıbrıs’ı hiç görmediğimi de söyleye­bilirim. Ayrıca romanın kahramanıyla çoğu konu­da taban tabana zıt kişiler de sayılabiliriz. Ro­mandaki birçok olay ve ayrıntı, gözlem ve incele­meye, genellikle de düş gücüme dayanır. Roma­nın kahramanı benden bağımsız bir kişiliktir. Öy­le sanıyorum ki, roman kahramanındaki bana ait ender izlerden biri, onun ölüm ve yaşam konu­sundaki düşünceleridir.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine kar­şılık olarak söylenmiştir?

A)   Eserinize, otobiyografik bir roman gözüyle bakabilir miyiz?

B)   Roman kahramanlarını oluştururken nelere dikkat edersiniz?

C)   Her romancı, yapıtında kendi yaşamını mı an­latır?

D)   Otobiyografik romanlar daha çok mu sevili­yor?

E) Roman kahramanları ile aranızdaki benzerlik­leri nasıl açıklayabilirsiniz?

 

30. Yazdıklarımı dinlendirip okuduktan sonra yayım­lamanın yararına değil, gerekliliğine inanırım. Bu bakımdan yazdığım bir romanı hemen yayımla­mam. Eserimi kulak tırmalayan ifadelerden arın­dırmak isterim çünkü. Onları attıkça romanları­mın rahatça nefes alıp verdiğini düşünürüm. Bu­nu okur, romanlarımı kolay bir şekilde, sıkılma­dan okusun diye yaparım. Romanlarımdaki anla­tım kimseyi sıksın istemem. Bazıları romanlarımı yayımlama aşamasında fazla titiz olduğumu söylese de ben onlara katılmıyorum.

Bu parçaya göre sözü edilen yazarın romanla­rını hemen yayımlamamasının gerekçesi aşağıdakilerin hangisidir?

A)   Haksız yere eleştirilmesinden çekinmesi

B)   Hata çıkacağından korkması

C)   Okura kolaylık sağlamayı düşünmesi

D)  Ayrıntılı düşünmenin yararına inanması

E)   Kulağa hoş gelmeyen söyleyişleri çıkarmak istemesi

 

31. (I) Bu romanda mektuplar özel bir yer tutar. (II) Sadece mektuplardan oluşan romanlar da vardır. (III) Roman içinde yer alan bu mektuplar, gerçek mektupların aynıdır. (IV) Bir çeşit yalancı gerçek­çilik denebilir buna. (V) Ne tür ne de dil olarak farklı biçeme sahiptir bunlar. (VI) Mektup en içten anlatı türü olduğundan, yazar romanında özellik­le kullanmıştır bu mektupları.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.         B) III.         C) IV.         D) V         E) VI.

 

32. Okurlar, yazarı hikaye ve romanlarda ete kemiğe büründürdükleri kahramanlar gibi kusursuz dü­şünürler. Bir yazarın, edebiyat adamının da ku­surları, hatta birtakım saplantıları olabileceğini akıllarına getirmezler. Getirseler de bu kusurları onlara yakıştıramazlar. Bir gün karşılaştıklarında ise hülyalarının yıkıldığını görüp mutsuz olurlar.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmiştir?

A) Okurların, sanatçılar gibi olmak istediğinden

B)Okurların, sanatçıların da kusurları olabilece­ğini bilmesi gerektiğinden

C)Yazar ve şairlerin kusursuz eserler verdikle­rinden

D)Sanatçıların, okurların görmek istediği gibi ol­ması gerektiğinden

E)Okurların, sanatçılarla iyi bir iletişim kurama­dığından

 

33. Divan ve halk şiiri; rengini, kokusunu bizim hava­mız, suyumuz ve toprağımızdan alan, bizim bes­leyip büyüttüğümüz bir güldür. Türk kültürü, tari­hi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütündür. Farklı estetik çizgilere sahip olmakla birlikte, ortak bir kültür birikimine yaslanan halk ve divan edebi­yatlarımızın ortak noktaları, tahmin ettiğimizden çok daha fazladır. Ne yazık ki şimdiye kadar ıs­rarla farklı taraflarına dikkat çekildiğinden bu iki­sinin birbirine zıt ve tamamıyla farklı edebiyatlar olduğu sanılmış, arada uçurumlar yaratılmıştır.

Bu parçada divan ve halk şiiri ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?

A)   Aynı dönemde ortaya çıktığından

B)   Kendine özgü bir yapılarının olduğundan

C)   Aralarında çok önemli farkların olduğundan

D)   Ortak bir kültürün ürünü olduğundan

E)   Türk kültürünün önemli bir parçası olduğundan

 

34. Ben denemeyi şiir yazar gibi yazarım. Ona hiçbir artık söz eklemem. Hiçbir yerini artık bırakmam denemenin. İlkin okurlara bir selam gönderir, konuya girer, onu geliştirince de paydos zillerini çalmaya başlarım. Ziller sona ererken de denemeyi bitirmiş olurum.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine kar­şılık söylenmiş olabilir?

A)   Denemeye mi, yoksa şiire mi daha çok önem veriyorsunuz?

B)   Denemelerinizi nasıl yazıyorsunuz?

C)   Denemelerinizin anlatımı öteki yazılarınızdan daha mı başarılıdır?

D)   Deneme yazarı olmaya nasıl karar verdiniz?

E)   Kendinizi denemeye daha yatkın mı görüyor­sunuz?

35. Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın ilk cüm­lesi olmaya en uygundur?

A)Bunun gerçekliği ya da şiire katkısı ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktır.

B)Ancak önemli olan bu şiir izleklerini sürerken gerçek şiiri kaçırmamaktır.

C)Özellikle bu yaklaşımlar genç şairler tarafından belli edebiyat dergilerinde sergilenmektedir.

D)Yanlış da olsa benim şiir duruşum budur, an­layışı şairi yanılgıya sürükleyebilir.

E)Çünkü kümeleşmeye çalışan şairler, şiir yak­laşımlarını belli dergilerde ortaya koymak du­rumundadırlar.

 

36. Ustalık kavramı sanattan çok, zanaatı çağrıştırı­yor. Çünkü zanaatta yaratıcılıktan çok, hüner ağır basmaktadır. Ustanın reçetesi olur ve o, bir reçe­teyi devreder çırağına. Usta, ancak çırağı varsa ustadır. Yazarın ve yazarlığın ise çırağı olamaz. Çünkü yazmanın reçetesi, püf noktası, şifresi, sır­rı yoktur. Bir yazar, ustalık kavramı içinde ancak kendisinin ustası ve kendisinin çırağıdır. Bu açı­dan devredilemez bir eylemdir yazmak.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine karşı çıkmaktadır?

A)   Edebiyatta ustalığın olmadığı düşüncesine

B)   Usta – çırak ilişkisinin edebiyatta da geçerli olduğu tezine

C)   Yazarlığın, çalışılarak elde edilebileceği görü­şüne

D)   Yazarlığın, çok zor bir meslek olduğu düşün­cesine

E)   Yazarların, ustalarını aşamayacağı savına

 

37. (I) Evrensellik ve bireysellik müzede canlandırılır. (II) Ulusa, devlete ve kamuya ait düşünceler mü­zede cisimleşir. (III) Yurttaş müzede terbiye edilir; akıl ve tarih müzede sahnelenir. (IV) Sanat ve sa­nat tarihi burada icat olunur. (V) Günümüzde mü­zeyle ilgili kuramlar en az müzelerin kendisi ka­dar canlıdır. (VI) Bu kurumlar eleştirel düşünce­nin etkin bir damarını oluşturuyorlar.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümle ile başlar?

A) II.         B) III.         C) IV         D) V.         E) VI.

 

38. Okullarda medya okuryazarlığı dersi başladı Dersler, önceden belirlenmiş bazı okullarda, ko­nuyla ilgili eğitim almış sosyal bilgiler öğretmen­leri tarafından veriliyor. Bu derste hedeflenen ba­şarı yakalanırsa birkaç yıl içinde bütün okullarda medya okuryazarlığı dersi okutulacak. Medya okuryazarlığı dersleri bireysel gelişime ve uzun vadede toplumsal ilerlemeye şüphesiz büyük katkı sağlayacak. Medya okuryazarlığı otuz yılı aşkın süredir Kanada, ABD, Avustralya ve tüm Avrupa ülkelerinde gittikçe önem kazanıyor ve okullarda zorunlu ders olarak okutuluyor.

Bu parçadan medya okuryazarlığı dersiyle il­gili aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?

A)   Medya yazarları tarafından verildiği

B)   Bazı ülkelerde uzun zamandır uygulandığı

C)   Bireysel ve toplumsal gelişime katkı sağlaya­cağı

D)   Ülkemizde sadece belirli okullarda uygulan­dığı

E)   İleride yaygınlaştırılmasının söz konusu olduğu

 

39. Yazmaya, Yahya Kemal Beyatlı’nın yönettiği bir dergide başladı. Daha sonra, yalnızca deneme ve eleştiri türünde ürünler verdi ve çeviriler yaptı. Eski Türk edebiyatı ile çağdaş Batı edebiyatını in­celedi. Yeni bir kültür, edebiyat ve dil arayışı için­de oldu. Bu arada, eleştirinin okura sezinleyemediği güzellikleri tanıtması gerektiğini savundu. Kendi türettiği sözcükleri, devrik tümceleri ve ken­dine özgü biçemiyle dili bir uygarlık sorunu ola­rak ele aldı. Kişisel yönü ağır basan yazılarındaki kuşkucu ve cesur tavrıyla pek çok genç yazarı et­kiledi.

Bu parçada, söz konusu sanatçıyla ilgili ola­rak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

A)   Kendine özgü bir anlatım biçimi geliştirdiğine

B)   Yazılarıyla genç sanatçıları etkilediğine

C)   Yazılarında kendi türettiği sözcüklerden ya­rarlandığına

D)   Şiirlerinde Yahya Kemal’den etkilendiğine

E)   Değişik türlerde eser verdiğine

 

40. Bu yazarımız, edebiyatın dili işleme hüneri oldu­ğunu çok iyi bilir. İnsanların birbirleriyle olan iliş­kilerini şiirli bir dille ele alır. Bu konuda oldukça ustadır. Öykü ve romanlarında çağımızın bunal­mış. sevgisiz ve çaresiz kalmış insanının yalnızlı­ğını işler. Bu nedenle, insanı yaşadığı yerden, ya­kınlarından, sosyal ortamından ayrı tutmaz. Bunu yaparken bireyin iç dünyasının derinliklerini dışa vurmaya çalışır. Dolayısıyla onun eserlerinde iç dünya ile dış çevrenin ilişkilerini bir arada görme olanağı vardır.

Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)   İnsan ilişkilerini şiirsel bir dille anlattığı

B)   İnsanı yaşadığı çevre içinde ele aldığı

C)   Edebiyatın dili kullanma sanatı olduğunu dü­şündüğü

D)  Günümüz dünyasının sıkıntılı insanlarını konu aldığı

E) Eserlerini anlamak için onun söz dağarcığını, tümce yapısını, anlatım biçimini bilmek ge­rektiği

CEVAPLAR

1-B 2-B 3-A 4-B 5-A 6-D 7-A 8-E 9-C 10-C
11-C 12-A 13-A 14- D 15-E 16-C 17-D 18-A 19-B 20-A
21-D 22-D 23-A 24-B 25-E 26-B 27-B 28-E 29-A 30-E
31-A 32-B 33-D 34-B 35-D 36-B 37-D 38-A 39-D 40-E

 

]]>
TYT Türkçe Deneme Sınavı – 12 https://dersimizedebiyat.org/yks-turkce-deneme-sinavi-12.html Wed, 01 Jan 2014 20:32:54 +0000 http://edebiyatogretmeniyiz.com/?p=5320 TYT TÜRKÇE Deneme  Sınavı – 12 

1.       (I) Dostoyevski’nin, Rus edebiyatının başyapıtlarından olan “Suç ve Ceza” adlı romanının, dünya klasikleri arasında önemli bir yeri vardır. (II) Roman kahramanı Raskolnikov, toplumsal çelişkiler yaşayan bir gençtir. (III) Yaşadığı bu çelişkiler, onu sonunda ahlaki bir sor­gulama yapacağı bir cinayete iter. (IV) İşlediği cinayet­ten sonraki yaşamı mücadeleler ve vicdan azabıyla do­ludur. (V) Yaşamı, gerçek sevginin ne olduğunu buldu­ğu zaman tamamen değişir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle kurallı bir isim cümlesidir.

B)  II. cümlede ekeylem kullanılmıştır.

C)  III. cümlede birden çok eylemsiye yer verilmiştir.

D)  IV. cümlede “ki” ilgi adılı olarak kullanılmıştır.

E)  V. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.

2.       Biçimin fazlasıyla önemsenmesi sonucu Türk şiirinin içinin boşaltıldığı görüşü son zamanlarda sıklıkla gün­demde. Bu durumun izlerini öykümüzde de görmek mümkün. Bazı yazarlarımız, “Ne anlatacağım?” soru­sunu hiç sormuyor kendine, “Nasıl anlatacağım?” der­dinde yalnızca. Böyle yazarları keyifle okursunuz. Ama şu soruyu sormaktan da kendinizi alamazsınız: “Güzel anlatıyor da ne anlatıyor bu yazar?”

Bu  parçada  aşağıdakilerin  hangisinden yakınılmaktadır?

A)  Öykülerin içeriğinin göz ardı edilmesinden

B)  Öykücülerin şairlerden etkilenmesinden

C)  Genç öykücülerin, ustaları örnek almamasından

D)  Öykülerin anlatımında doğallığın kaybolmasından

E)  Öykülerin bir plan yapılmadan yazılmasından

3.       İnsanın kendisini keşfetmesinin pek çok yolu vardır. Yazı yazmak, bu yollardan biridir. Çünkü “Küp, içindekini sızdırır.” misali, insan kendi kalbindekileri aktarır yazılarına. —

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  Bu yüzden, insanın kendisini tanıması için yazı yaz­ması gerekir.

B)  Dolayısıyla yazılanları okumak, onları yazan insan­ları tanımak demektir.

C)  Düşünülen, hissedilen her şeyin yazıyla dile getiril­mesi mümkün değildir.

D)  Bu yüzden duygusal yazılar daha çok ilgi görür.

E)  İçinden geçenleri yazıya geçirirken değiştiren sa­natçı sayısı az değildir.

4.       Geleneksel şiirimizi iliklerine kadar özümsemiş bir sa­natçıdır. Yerel kaynaklardan devşirdiği çeşnileri yepye­ni ambalajlarla okura sunmayı başarmıştır. Ancak yine de okurun, nitelikli anlatımının içinden süzülen derin anlamla yüklü özü keşfedebilmesi için ciddi bir emek sarf etmesi gerekiyor.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edi­len sanatçının bir özelliği değildir?

A)  Özgün bir bakış açısına sahip olma

B)  Şiirlerinde günlük yaşamın ayrıntılarına yer verme

C)  Anlamca yoğun dizeler oluşturma

D)  Geçmiş şiir birikiminden beslenme

E)  Yetkin bir söyleyişe sahip olma

5.       Şiir, her türlü yoruma açık bir yapıda olduğu için böy­le bir durumu birçok meslektaşım gibi ben de doğal karşılıyorum tabii ki. Şiirde biçim, içerik ve beğeni ara­yışlarının zamanla bildirilerle ortaya konulusu, şairlerin tartışmalara yol açacak sanatsal görüşlerini rahatlıkla ifade edebilmesi, şiir alanında eleştiri türüne her za­man geniş bir alan kazandırmıştır. Yazınımızda olağan­dışı bir gelişme olmazsa bu durumun hızını kaybetme­den devam edeceğini düşünüyorum.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A)Eleştirinin, günümüzde sanatsal niteliğini yitirdiği düşüncesine katılıyor musunuz?

B)  Şiirlerinizin beğenilmemesi daha sonra yazacağı­nız şiirlerinizi etkiler mi?

C) Eleştirmenlerimizin,  edebiyatımızın  geleceği  açı­sından ümit verici olduğunu düşünüyor musunuz?

D)Eleştirinin, yazınsal işlevini yeterince yerine getirdi­ğini söyleyebilir misiniz?

E) Günümüzdeki eleştiri yazılarının şiir üzerine yoğun­laşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

6. Bir zamanlar, İyonya’nın on iki önemli merkezinden bi­risi olan Foça, bugün İzmir’in ilçelerinden biri olarak hâlâ varlığını sürdürüyor. Ama daha çok, şirin bir tatil ve balıkçı kasabası görünümünde. Kurucuları dünya­ya şehirciliği öğretmiş o görkemli kent, emekliliğe ay­rılmış kendi halinde küçük bir yerleşim yeridir artık, ama hâlâ efsunlu, hâlâ güzeldir. Metropolün hay hu­yundan uzak ve sakin mekân arayanlar için ideal bir köşedir. Eski dokusu kaybolsa da bir bakıma yüzyılın olumlu olumsuz birçok getirişinden mahrum olması, onu diğer yerleşmelere göre daha el değmemiş kılı­yor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A)  Karşılaştırma yapma

B)  Birinci kişili anlatımla oluşturulma

C)  Betimleyici öğelerden yararlanma

D)  Haber cümlelerine yer verme

E)  Varlıklara, insana özgü nitelikler yükleme

7.  (I) Polisiye romanlar, bir suçu aydınlatmak, onu işleye­ni veya işleyenleri bulup ortaya koymak üzerine kur­gulanmış yapıtlardır. (II) 19. yüzyılın ortalarına doğru yaygın bir roman türü niteliği kazanmış ve geniş kitle­lere ulaşmıştır. (III) Polisiye roman denilince akla ilk gelen, Sherlock Holmes gibi kişilerin konu edinildiği dedektif romanlarıdır. (IV) Bu kahramanlar, bir bakıma sanatçının yapıtında okurlara gönderdiği elçiler gibi­dir. (V) Ayrıca bu romanlar, karışık olan kurgusunu bi­raz rahatlatmak için günlük konuşma diline yaslanan bir anlatım ve olabildiğince kısa cümleler içerir.

Polisiye romanlardan söz edilen bu parçada nu­maralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda veri­lenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede, konusuna yönelik bir açıklama yapıl­maktadır.

B)  II. cümlede, bir saptama yapılmaktadır.

C)  III. cümle tahmin niteliği taşımaktadır.

D)IV. cümlede, kahramanlarıyla ilgili bir benzetme yapılmaktadır.

E) V. cümlede, biçeminden söz edilmektedir.

8. Yazdığı her romanın dilini yeniden kuran, farklı anlatı­mıyla kendini farklı kılmasını bilen yazar, yapıtlarında genelde 17. yüzyıl Osmanlı döneminin İstanbul’unu anlatır. Edebiyat geleneğimizde çok sık rastladığımız bir anlatı değildir sanatçınınki. Bazen geleneksel öy­külerin izlerini, bazen de günümüzün bilinen yaşam iz­lerini bulur okur onun satırlarında. Anlaşılır olmak uğ­runa seviyesini asla düşürmeyen yazar, romanlarında felsefe metinlerinden geniş alıntılara da yer verir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Yapıtlarının özgün özellikler gösterdiğine

B)  Kimi romanlarında geçmişi değiştirerek anlattığına

C)  Yapıtlarında gelenekle günceli harmanladığına

D)  Yapıtlarının yazınsal düzeyini koruduğuna

E)  Yapıtlarını birbirinden farklı bir anlatımla oluştur­duğuna

9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bo­zukluğu vardır?

A)Bu caddede karşıya geçerken üst geçidi kullanma­nız gerekiyor.

B)Dil bilincinin, okul sıralarında kazandırılmasının öne­mini bir yazar olarak çok önemli buluyorum.

C)Evde ne zaman canım sıkılsa terasa hava almak için çıkarım.

D)  Tarihsel olayları günümüzün koşullarına göre değer­lendirmek yanlıştır.

E) İnsanların senin hakkında ne düşündüğünü bu den­li önemsememelisin.

10.  Otobiyografiler, bir kişinin kendi yaşamını kaleme al­ması şeklinde tanımlansa da olayların geçtiği döne­min ve toplumun izlenmesi, değerlendirilmesi açısın­dan önemli kaynaklardır aynı zamanda. Yaşama ayna tutma olarak da değerlendirilebilecek olan bu yapıtla­rı yazmaktan edebiyatçıların yanı sıra siyasetçiler, gazeteciler ve çeşitli sanat dallarında yapıt verenler de uzak durmamışlardır. Önemli ayrıntılarla bezenmiş ya­pıtlar olarak ortaya çıkan otobiyografiler, okura önem­li deneyimlere tanık olma, kendi yaşamında da bunlar­dan yararlanma olanağı sunar.

Bu parçada otobiyografilerle ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?

A)Anlatılan dönemle ilgili bilgi edinmek isteyenlerin başvurabileceği yapıtlar olduğuna

B) Değişik alanlardaki insanların da bu türde yapıt verdiğine

C)Okura,  başkalarının tecrübelerinden yararlanma fırsatı verdiğine

D) Yazarının yaşamına ve yaşadığı döneme ışık tuttu­ğuna

E) Ancak yazma yeteneğine sahip kişilerce yazılabile­ceğine

11.    Tren garları ( ) sevinç ve hüznün birlikte yaşandığı yer­lerin başında gelir. Raylar da birbirinden asla kopamayanları () kavuşma ümidi taşıyanları temsil eder. Gidi­lecek yere varıncaya kadar yolcularına ( )”Emin eller­desiniz.” der demir raylar. Vagonlardaki yolcular ( ) an­latılan ilginç hikâyelere tanıklık eder () keyifli bir yol­culuk yapmanın tadını çıkarırlar.

Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere sırasıyla aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi getiril­melidir?

A) (,) (,) (:) (,) (;)                                 B) (,) (,) (;) (,) (;)

C) (;) (;) (…) (,) (,)                               D) (,) (;) (;) (.) (…)

E) (,) (,) (:) (.) (,)

12.     (I) Günümüzde edebiyat eleştirisinin yerini kitap tanı­tım yazılarının alması nedeniyle kitaplar artık neredey­se sadece satış rakamlarıyla tartışılır oldu. (II) Üstelik kimi zaman bir kitabın çok satması, neredeyse edebi­yata karşı işlenmiş bir suç gibi ele alınıyor ki, bu da birçok yazar için açık bir haksızlık oluşturuyor. (III) Oy­sa satış, ister çok ister az olsun, yapıtın yazın değeri­ne ilişkin bir ipucu değildir. (IV) Edebiyat eleştirisini farklı pencerelerden sürdürecek eleştirmenler çoğalmadığı sürece, bu niteliksiz eleştiriler yazılmaya de­vam edecektir. (V) Kısacası, üretimin çok, eleştirinin az olduğu bir ortamda gelişiyor Türk romanı ve edebi­yatı.

Günümüzde yazılan eleştirilerle ilgili bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda veri­lenlerden hangisi yanlıştır?

A)I. cümlede, yapıtların salt ticari yanlarıyla değerlen­dirildiğinden söz ediliyor.

B)II. cümlede, yapıtların çok satılmasının, bir olumsuz­luk olarak algılanabildiğinden söz ediliyor.

C)III. cümlede, yapıtların çok satılmasının, niteliğini belirleyen bir ölçüt olamayacağından bahsediliyor.

D)IV. cümlede, eleştirilerin nesnel ölçütlerle ortaya konması gerektiği belirtiliyor.

E)V. cümlede, eleştiri yazılarının sayıca yetersiz oldu­ğu belirtiliyor.

13.     Okuma tutkusunu ve coşkusunu taşımayan bir yaza­rın okurları doyurması mümkün değildir. Okuma bil­diklerimizin sağlam bir temele dayanmasını sağlar, an­lattıklarımızda tutarsızlığa düşmemize engel olur. An­cak günümüzde bazı yazarlar bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarıyorlar, böyle olunca da yapıtlarındaki tutarsızlık okurları onlardan soğutuyor.

Bu parçada “bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtla­rını gün yüzüne çıkarmak” sözüyle, sözü edilen ya­zarlarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Anlatım yönünden bir yetkinliğe ulaşamadıkları

B)  Yapıtlarını oluştururken okurların isteklerini dikkate almadıkları

C)  iyi bir birikim edinmeden yapıtlarını oluşturdukları

D)  Yapıtlarında gerçek yaşamı göz ardı ettikleri

E)  Yapıtlarını yayımlamada aceleci davrandıkları

14.     (I) Edebiyatımızda özellikle son yıllarda deneme türün­de yazılan yapıtların çoğaldığı, bir gerçektir. (II) Çeşitli yazınsal türlerde yapıt veren birçok şair ve yazarımız bazı düşüncelerini deneme biçiminde anlatmaya çalış­mışlardır. (III) Düzyazımızın gelişmesine de büyük ölçü­de hizmet eden bu yazıların önemli bir bölümü kitap haline getirilmiştir. (IV) Böylece okurların bu yazılara kolayca ulaşmaları sağlanmıştır. (V) Ayrıca deneme tü­rü bu yolla kalıcı bir nitelik de kazanmıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümlede ekeylemli yükleme yer verilmiştir.

B)  II. cümlede isim-fiil ve sıfat-fiile yer verilmiştir.

C)  III. cümle kurallı, olumlu bir cümledir.

D)  IV. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.

E)  V. cümledeki “kalıcı bir nitelik” sözü zarf tümleci gö­revinde kullanılmıştır.

15.     —- Bir şiirde her sözcüğün ve imgenin bir işlevi vardır, bu öğeler metin içinde mutlaka bir bağ oluşturur. Romanla şiir arasındaki en önemli fark da budur. Romanda olay dışı pek çok öğeye yer verebilirsiniz, ancak şiir çok sıkı bir üslup denetimi ister. Kullanılan fazla bir sözcük veya imge şiirin sanat değerini alır götürür.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  Şiirde gereksiz ayrıntıya ve söyleyişlere yer vermek şiirin başarısını gölgeler.

B)  Şiirin üslubu ele aldığı konuya göre farklılık gös­terir.

C)  Şiir ve romanda biçim ile içeriğin uyumlu olması gerekir.

D)  Şiir, romana göre daha çok çalışma gerektiren bir yazınsal türdür.

E)  Şiirde söyleyiş daima anlatılanların önüne geçer.

16. Bu şiir topluluğuna bağlı şairler, şiirlerinde yalnızca karmaşık bir iç dünyası olan kentli bireyi ele almışlar­dır. Biçim ve özce önemli yenilikler ortaya koymuşlar­dır. Kendilerinden önceki şiirin birtakım verileri üzerine yeni bir şiir kurmuşlar ve geçmişin şiir serüveninden yararlanmayı ihmal etmemişlerdir. Şiirleri, içerik ve dil bakımından bazı aşırılıklar taşısa da 1960 sonrası şiiri­mize geniş biçem açılımları sağlamışlardır. Bugünkü şairlerimizin çoğunu etkilemiş ve şiirimize önemli bir renklilik getirmişlerdir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Şiirlerinde belli bir kesimden insanları anlattıkları

B) Şiirlerinde toplumsal sorunlara yer verdikleri

C) Şiire yeni anlatım olanakları kazandırdıkları

D) Şiirleriyle yazınımıza zenginlik kattıkları

E) Kendilerinden önceki şiir birikiminden yararlandıkları

17.    O tarihlerde bu dergide ülkemizin değişken kesimle­rinden birçok genç kalemin şiirleri yayımlandı.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “kalemin” yerine “yazarın” sözcüğü getirilerek

B)  “değişken” yerine “değişik” sözcüğü getirilerek

C)  “O tarihlerde” yerine “O yıllarda” sözü getirilerek

D)  “birçok” yerine “bazı” sözcüğü getirilerek

E)   “bu dergide” sözü cümleden çıkarılarak

18.    Bir öğretmen düşünce ve duygularını ne denli içtenlik­le ifade edilirse öğrencileri üzerinde o denli etkili olur.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağı­dakilerden hangisidir?

A} Tamlayan eksikliği

B)  Söz dizimi yanlışlığı

C)  Bir sözcüğün anlamca yanlış kullanılması

D)  Dolaylı tümleç eksikliği

E)  Çatı uyuşmazlığı

19.    Amasya’nın girişindeki Ferhat Ve Şirin hikâyesine konu

                                                                I

olan su kanallarını görerek şehir merkezine varıyoruz.

                  II                                      III

İlk önce,  iki kat olarak düzenlenen Amasya Müzesi’ni

IV                                              V

geziyoruz.

Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin yazımında bir yanlışlık yapılmıştır?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV.             E) V.

 20.    Aşağıdakilerin hangisinde, sanatçının romanlarına ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen nitelik birbi­riyle uyuşmamaktadır?

A)Kurguyu mükemmel bir biçimde oluşturan sanatçı gereksiz hiçbir ayrıntıya yer vermiyor. (Duru bir söyleyişe sahip olma)

B)Kullandığı sözcükler her kesimden insanın kolayca anlayabileceği bir niteliğe sahiptir. (Yalın bir dil kul­lanma)

C)Bütün insanları ilgilendiren ortak konuları öne çı­karması, sanatçının tüm dünyada ilgiyle takip edil­mesini sağlıyor. (Evrenselliğe ulaşma)

D) Yaşamdan yola çıkan sanatçı adeta sokağın nabzı­nı tutuyor. (Gerçekçi bir anlatım yolu kullanma)

E)  Okurların beğenilerine sırt çevirmeyen sanatçı hem nitelikli hem de popüler olmayı başarıyor. ( Eleştiri­leri önemsememe)

21.Bir yazarın söyleyişte özgünlüğe ulaşması, herkesin kullandığı sözcüklere yeni çağrışımlar kazandırma ve yerleşmiş kalıplardan uzaklaşma ustalığıyla gerçekle­şir.

Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede anlatılmak is­tenen düşünceye anlamca en yakındır?

A) Sanatçının farklılığı güncel konulan anlatmasına bağlıdır.

B) Yoğun bir söyleyişe sahip olmayan yapıtlar okuru et­kileyemez.

C)Yalın ve açık bir anlatımı yeğleyen sanatçılar, her dö­nemde okur bulur.

D)Bir yapıt, günlük konuşma diline yeni bir boyut ge­tirdiği ölçüde farklılığı yakalamış olur.

E)Bir sanatçı hiç kimsenin anlatmadığı konulara deği­nirse kalıcılığı yakalar.

22.    Bir sanatçının yazınsal gücünü istenilen kıvama getire

                                               I

bilmesi,   değişik çiçeklerden özler toplamasına bağlıdır.

                                                  II

Bunu yaparken düş evreninin sınırlarını genişletmeli.

                                                                     III

olabildiğince kendini, yapıtın dışında tutmalıdır. Sanatçının,

IV

sanat dünyasında kesilmeyecek bir ses olarak kalması

                                            V

bunları başarabildiği sürece mümkün olabilir.

Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A)  I. söz: Yetkinliğe ulaşmak

B)  II. söz: Farklı kaynaklardan beslenmek

C)  III. söz: Yaşamsal gerçeklerden hareket etmek

D)  IV. söz: Yapıtlarında kişiliğini gizlemek

E)  V. söz: Kalıcılığa ulaşmak

23.          Yer ve gök türkü çiçeğidir burada

Açıktır gönlüm yeni sevdalara

Bu dizelerde altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır?

A)            Dünyaya gözünü yumarsan yine

Bir avuç toprakta seni görürüm

B)            Bir avuç ışıktı incecik yüzü

Gözleri geceler gibi derindi

C)            Şekilden kesildi ruhun nasibi

Karıştı vücudum karanlıklara

D)            Bahçemde süzülür giderdi bahar

Sabahının fecri vururken cama

E)            Kıymetini bil çiçek açmış bademin

Güneşli odanın, çamurlu sokağın

24.    Çanakkale (I) dünyaya bir kere daha tek yürek oldu­ğumuzu

(II) vatanımızın bir parçasını bile düşmana bı­rakmayacağımızı kanıtladığımız yerdir. Tarihimizin en şanlı zaferlerinden birini kazandığımız (III) binlerce şe­hit verdiğimiz yer… Üzerinden yüzyıllar geçse de (IV) asla unutmayacağımız (V) her göreni derinden etkile­yen bir yer…

Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine nok­talama işareti konmasına gerek yoktur?

A) I.             B) II.             C) III.             D) IV.             E) V.

 25.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemler, farklı kişiler tarafından yapılmıştır?

A)  Bu hafta sonu okuduğu romanı bitirdi, okuması için arkadaşına verdi.

B)  Bugün öğretmenimiz derste trafik kurallarını anlat­tı, bize bazı fotoğraflar gösterdi.

C)  Hava açınca parkta biraz dolaştı, sonra hastaneye geri döndü.

D)  O, bazı yazılarını kitabından çıkardı, kitabını yayı­nevine o şekilde teslim etti.

E)  Bir hafta içinde testleri çözdü, öğretmeni çözdüğü testleri sınavdan önce kontrol etti.

 26.    Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “Bir konuyla so­nuç alınamayacak bir biçimde uğraşıp durmak” anla­mında bir deyim kullanılmıştır?

A)Bu yaz kampa gideceğimiz için tatilin gelmesini ip­le çekiyorduk.

B) Söylediklerinin yanlış olduğunu anlayınca renkten renge girdi.

C)Ona düşüncelerini asla kabul ettiremezsin, havan­da su dövmeyi bırak artık.

D)Onun hakkında ileri geri konuşmanız doğru değil.

E)Adam istediğimiz belgeleri bir türlü vermiyor, işi yo­kuşa sürüyordu.

27.    (I) Yazınımızda, üzerinde en az konuşulan, en az dü­şünce üretilen tür, hiç kuşkusuz öyküdür. (II) Bunu sa­dece öykünün genç bir yazınsal tür olmasına bağla­mak geçerli bir neden olamaz. (III) Batıda çok eski bir tarihi geçmişe sahip olan öykünün bizde Batı’daki ka­dar yaygın olduğu söylenemez. (IV) Asıl neden öykü üzerine konuşmanın, daha fazla çaba, sabır ve birikim istemesidir. (V) Bu yüzden kimse öykü üzerine konuş­maya, yazmaya yanaşmıyor. (VI) Bunun sonucunda yazınımızda öykünün sorunlarına, kuramsal temelleri­ne ilişkin araştırmalar oldukça sığ kalıyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi dü­şüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.           B) III.            C) IV.             D) V.            E) VI.

28.    Yasemin bazen buruk bir tebessümle, bazen de buğu­lu gözlerle maziyi hatırlatan bir hüzün çiçeğidir.

Bu cümlenin  öğeleri  aşağıdakilerin  hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A)  Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem

B)  Nesne – dolaylı tümleç – özne – yüklem

C)  Özne – yüklem

D)  ilgeç tümleci – özne – nesne – yüklem

E)  Nesne – özne – ilgeç tümleci – yüklem

29.     (I) Yazınımızda olay öyküsü denilince aklımıza gelen ilk isim Ömer Seyfettin’dir. (II) O, öykülerinde daha çok, kıssadan hisse bağlamında değerlendirilebilecek özlü yaşam deneyimleri anlatır. (III) Çarpıcı, okurun merakını kamçılayan anlatımıyla da okuru kolayca metne bağlar. (IV) Onun öykülerinde son çok önemli­dir. (V) Öykü boyunca mantık örgüleri birbirine eklenir ve çarpıcı bir sona ulaşılır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle olumlu bir ad cümlesidir.

B)  II. cümlede “daha” sözcüğü üstünlük belirtecidir.

C)  III. cümle, yan cümlesi sıfat-fiille kurulan, kurallı bir eylem cümlesidir.

D)  IV. cümlede işaret adılı kullanılmıştır.

E)  V cümle bağlı bir cümledir.

30.    Yazarın son romanı, uzun yıllara dayanan bir birikim­den damıtılmış, üzerinde titizlikle çalışılmış bir yapıt. Yazar, ortaya koyduğu kurgusal yaşamla acıların, yal­nızlıkların, sevinçlerin, mutlulukların; zamanları ve mekânları aşan bir olgu olduğu gerçeğinin altını çizi­yor. Böylece insanın eski ve yeni durumlarını yan ya­na getirerek, değişmez resme ulaşmaya çalışıyor.

Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yapıtta anlatımdan çok içeriği öne çıkarmak

B)  içerik yönüyle özgünlüğü yakalamak

C)  Belli konularla ilgili bir dizi çalışma yapmak

D) Toplumları etkileyen kişilerin yaşamlarını anlatmak

E)  insanın, her dönem var olan evrensel yönünü orta­ya koymak

31.    Sanatçının öykü birikimine bakıldığında az yazmanın, onun bilinçli bir seçimi olduğu saptaması yapılabilir. Ya­zarın, öykü evrenini zenginleştirmeyen çoğaltmacılığa, tekrarlara uzak durması, alkışlanacak bir yazarlık tavrı. Yazar öykü evrenini acele etmeden tuğla tuğla örerken hiçbir çürük tuğlayı kovmuyor öykünün yapısına.

Bu parçada altı çizili sözle, sözü edilen yazarla il­gili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)Şiirsel ve akıcı bir anlatıma sahip olduğu

B)Öykülerinde anlattığı konuların bir bütünlük taşıdığı

C)Öykü türüne katkı sağlayacak bir sanatçılığı benim­sediği

D)Öykülerini yavaş ama niteliksiz hiçbir öğeye yer ver­meden oluşturduğu

E)Sanatlı ve süslü bir anlatımı tercih ettiği

32.    Yaşamın içinde yaşanan olayların mantığa uygun olup olmadığını pek sorgulamayız. Olmuşsa olmuştur, gö­züyle bakarız yaşananlara. Ama iş bunları kaleme dökmeye gelince durum farklılaşır. Sanatçı, okuru sözlerine inandırmakla yükümlüdür. Bu yüzden sanat ürünü daha ölçülü olmak, gerçeğin ardından koşmak, gerçeğin bir kez olanından çok, her zaman ve her yer­de yinelenecek olanını bulmak zorundadır.

Bu parçada savunulan düşünceyle aşağıdakiler-den hangisi anlamca çelişir?

A)Yazarlar, yapıtlarında konu edindiği olayların man­tıklı bir çerçevede gelişmesini sağlamalıdır.

B)Sanatçı, yapıtında birtakım olayları anlatırken dış dünyanın gerçekleriyle çatışmaya girmemelidir.

C)Sanatçı, yapıtlarında yaşam gerçeklerinden uzak­laşmalı, okura, kendi kurduğu dünyaların kapılarını aralamalıdır.

D)Sanat yapıtlarında, gerçek yaşamda her zaman rastlanabilecek olaylara yer verilmelidir.

E)Okurda yaşanmışlık duygusu uyandırabilen yapıt­lar başarıyı yakalamış demektir.

33.    Sanatını halkın hizmetine sunan sanatçı, sanatı bir amacın aracı olarak görmüştür. Coşkusu kadar sana­tını da halka açan yazar özentili üslupçuluğun karşısı­na, kendine özgü bir üslupla çıkmıştır. Ona göre sa­nat, varlık nedenini, belli bir amaca hizmette bulur. Bu amaç insanlığın ilerlemesidir. Yine sanatçıya düşen gö­rev, gerçeği önemsiz durumdan kurtarmak ve hareke­te geçirmektir. Kendisi de bu göreve, olayların gülünç yanlarını yansıtan gerçekçi bir yolla girmiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)  Yapıtlarını toplumsal bir fayda gözeterek oluşturduğu

B)  Yapıtlarında daha çok, yaşadıklarına yer verdiği

C)  Gerçekleri mizah unsurlarıyla süsleyerek anlattığı

D)  Yapıtlarını gerçekçiliği önemseyerek oluşturduğu

E)  Yapıtlarının, anlatım yönüyle özgün bir nitelik taşıdığı

34.    Bir şairin gerçek yaşamda, şiirlerinde çizdiği portrenin tam tersi bir kişiliğe sahip olduğunu öğrenince hayal kırıklığı yaşarız. Bu, sanatçıya olan bakışımızın yanlışlığındandır. Çünkü, okurken, dinlerken, seyrederken karşımızda yalnızca yapıt vardır, kalıcı olan tek şey de o olacaktır. Yapıt gerçekten değerliyse, yadsıyamayacağımız bir sanatsal özelliği içinde taşıyorsa, onun ta­şıdığı güzelliği bozacak her şeyi kafamızdan silmemiz gerekecektir. Bunu yapmamak, nice güzel şiirden, ro­mandan, öyküden kendimizi yoksun bırakmak anlamı­na gelecektir.

Bu  parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Yaşam gerçekleri sanat yapıtında tüm çıplaklığıyla yansıtılamaz.

B) Nitelikli bir yapıt, daha ilk sayfalarda kendini belli eder.

C) Okur, bir yapıta değer biçerken sanatçının kişiliğini göz önüne almamalıdır.

D) Kimi sanatçılar, kişiliklerini yapıtlarına yansıtmaktan kaçınır.

E) Yapıtta önemli olan ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıl­dığıdır.

35.   Bu sarimiz, son yıllarda düzyazıya ağırlık vermesiyle şöhret buldu. Bunun yanında şiiriyle de göz kamaştı­rıyor. Bunu halk şiiri kalıplarına, söyleyişlerine bir ya­kınlığı olmasına değil, şiirlerini bambaşka bir söyleyiş­le yazmasına borçludur. Şiirini gereksiz öğelerden arındırırken şaşırtıcı bir yalınlığa ulaşıyor. Yunus’un, Karacaoğlan’ın bir özelliği olan bu yalınlığı, yine halk şiirimizde görülen ince bir yergiyle süslemeyi başarı­yor. Döneminde geçerli olan edebi akımlara kapılma­yıp kendi şiir anlayışına bağlı kalarak şiirler yazmaya devam ediyor.

Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıda­kilerden hangisi söylenemez?

A)  Yazın yaşamını bağımsız olarak sürdürdüğü

B)  Şiirlerinde sade bir anlatımı tercih ettiği

C)  Şiirlerinde eleştirel bir tavrın bulunduğu

D)  Şiirlerinin, düzyazı türünün özelliklerini taşıdığı

E)  Özgün bir üslupla şiirler yazdığı

36. Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof, hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlarım, de­miş ve şöyle devam etmiş. Dil kusurlu olursa sözcük­ler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa toplumda yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa töre ve kültür bozulur, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkın­lık içine düşen toplum ne yapacağını, işin nereye va­racağını bilemez, işte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir. Çünkü —.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)  bütün toplumsal değerlerin temelinde dil vardır

B)  toplumun kültürel varlığı diline yansır

C)  dil, toplumsal yaşamı bütünüyle yansıtamaz

D)  dil, gelecek kuşaklara bırakılacak en değerli mirastır

E)  dil, toplum içinde yaşayan bir varlıktır

37.     (I) Karadeniz’de, doğanın güzelliği karşısında hayran­lığını gizleyemez insan. (II) Her karışı yeşille bezeli, çi­men ve çiçeklerle süslü bu coğrafyada kendinizden geçersiniz. (III) Ağaçlar gövdelerindeki sarmaşıklarla bir bütündür, göğe uzattıkları kollarıyla masmavi gök­yüzünü kucaklarlar adeta. (IV) Yemyeşil ormanlarda daldan dala seken kuşların cıvıltıları, çağlayanların şı­rıltılarına karışır. (V) Burada binlerce yıldır, doğa kendi bestesini kendi yapar.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)  I. cümle, anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıt­maktadır.

B)  II. cümlede, betimleyici öğelere yer verilmiştir.

C)  III. cümlede, kişileştirme yapılmıştır.

D)  IV. cümlede, birden çok duyuyla ilgili ayrıntıya yer verilmiştir.

E)  V. cümlede, bir varsayım yer almaktadır.

38.     (I) Sadece kendisi için günlük tutan bir sanatçı, günlü­ğünü yayımlarsa kendini ele vermekten başka ne yap­mış olur? (II) Günlükler, insanın içinin fotoğraflarıdır. (III) Kimseye açılamayan duygular, bir defterin “emin” sayfalarına dökülür. (IV) İtiraflar, düş kırıklıkları, günah çıkarmalar, sevinçler… (V) Günlük ile anı arasındaki en önemli fark, günlüğün günü gününe kaleme alınması­dır. (VI) Bir de günlük yazarı sadece kendisini ya da kendisini merkeze alarak yakın çevresindekileri anlat­tığı halde; anı yazarları başkalarını da anlatabilir.

Bu parça ikiye ayrılmak istense ikinci paragraf nu­maralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?

A) II.           B) III.            C) IV.              D) V.             E) VI.

 39.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, çoğul eki alma­dığı halde birden çok varlığı karşılayan bir sözcük yoktur?

A)  Başkan, toplanan paralarla okulumuzun yaza doğ­ru boyanacağını söyledi.

B)  Şiir yarışmasında görev alacak jüriyi okul müdürü­müz belirleyecek.

C)  Sitemizin yöneticisi, birkaç gün sonra toplantı yapı­lacağını söyledi.

D)  Bu dergi, genç yazarlardan oluşan bir komisyon tarafından hazırlanmış.

E)  Bu heyet, bayram boyunca trafiğin aksamaması için alınacak tedbirleri görüşecek.

40.     Genç sanatçılar, yüzyıllarca unutulmak istemiyorlarsa geniş bir okur kitlesine seslenmeyi hedeflemelidirler.

Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) “istemiyorlarsa” sözcüğü, şimdiki zamanın şartı bi­çiminde çekimlenmiş bir eylemdir.

B)  Belgisiz sıfat kullanılmıştır.

C)  Olumlu bir eylem cümlesidir.

D)  “geniş” sözcüğü bir ad takımını nitelemektedir.

E)  Yüklemi, geçişsiz bir eylemdir.

CEVAPLAR

1

D 9

B 17

B 25

E 33

B
2

A 10

E 18

E 26

C 34

C
3

A 11

A 19

A 27

B 35

D
4

B 12

D 20

E 28

C 36

A
5

E 13

C 21

D 29

D 37

E
6

B 14

E 22

C 30

E 38

D
7

C 15

A 23

C 31

D 39

A
8

B 16

B 24

D 32

C 40

E

 

]]>