1. Bu yazarın öykülerini okumayalı çok olmuştu. Son öyküsü bu özlemimi gidermekle kalmadı, aynı zamanda yazarın, öykü alanında kendi açtığı kanaldan ilerleyerek zirveye yükseldiğini de gösterdi.
Bu parçada altı çizili sözle, söz konusu yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öykü alanında bir çığır açtığı
B) Daha nitelikli öyküler yazmak için çaba gösterdiği
C) Öyküleriyle genç öykücülere yeni ufuklar açtığı
D) Özgün sanat anlayışıyla, öykücülükte en üst düzeye ulaştığı
E) Öğretici anlatımıyla, belli bir okur kitlesine seslendiği
2. Aşağıdakilerin hangisinde virgül (,) için yapılan açıklama, verilen örnekle uyuşmamaktadır?
A) Ara sözlerin başında ve sonunda kullanılır.
Kayseri’ye, iki yıl görev yaptığı bu şehre, yıllar sonra tekrar gelmişti.
B) Sıralı cümleyi oluşturan yargıları ayırmada kullanılır.
Edebiyattaki bazı eksiklikleri görmüş, bunlarla ilgili görüşlerini özgürce dile getirmiş bir eleştirmendir o.
C)Aktarma cümlelerden sonra kullanılır.
Mehmet, sizinle ben de gelmek istiyorum, dedi.
D) Eş görevli sözcükleri ve söz öbeklerini ayırmak için kullanılır.
Kırmızı, yeşil, mavi renklerin egemen olduğu tablolar sergide göz doldurdu.
E) Cümlede vurgulanmak istenen özneden sonra kullanılır.
Eve gelen konuklar, geçmiş güzel günlerden söz ettiler.
3. Çevirmen, çevirisini yaptığı yapıtla okur arasından çekilmelidir. Çünkü en iyi çeviri yapıt, okurun, çevirmeni hissetmediği yapıttır.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevirmenin, çeviri yaparken yapıtına kişiliğini katmaması
B) Çevirmenin, başka dillerdeki çevirileri de incelemesi
C) Çevirinin, çağdaş çeviri akımlarından etkilenmesi
D) Çevirmenin, her iki dilin inceliklerini iyi bilmesi
E) Çevirmenin, çeviri yaparken okurların kültür düzeyini dikkate alması
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen bilgiyle uyuşmamaktadır?
A)Şairin ilk dönem şiirlerindeki imgeler, sonraki şiirlerine nazaran daha özgün ve anlamsal yoğunluk açısından daha derindi. (Bir karşılaştırma yapılmıştır.)
B)Romanlarında kendi yaşamından kesitleri öyküleyici anlatımdan da yararlanarak anlatmayı sürdürüyor yazar. (Nesnel bir yargı dile getirilmiştir.)
C)Öykücünün eşsiz betimlemeleri okuru kendine hayran bırakıyor. (Bir beğeni dile getirilmiştir.)
D)Şair belli sembollerle, duygu ve düşüncelerini kapalı bir söyleyişle dile getiriyor. (Biçemle ilgili bir özelliğe değinilmiştir.)
E)Onun, hiçbir kurala bağlı kalmadan özgürce düşüncelerini dile getirdiğini bütün yapıtlarında görebiliyoruz. (Bir tahminde bulunulmuştur.)
5. Öyküde üslup, ilk cümleden itibaren okuru kendine bağlamalıdır. Öyküde işlevi olmayan hiçbir unsur yer almamalıdır. Giriş cümlesiyle merak uyandırmayan, okuru kendine bağlayamayan öykü, baştan kaybetmiştir diye düşünüyorum. Bunun yanında sürükleyicilik de çok önemli tabii. Okura, bir solukta okutabilmeli öykü kendini. Yazılanları çekici kılacak içtenlik, inandırıcılık da olmalıdır öyküde. Öyle ki bir trende geçen öyküde, okur kendini kahramanlardan biri gibi görmeli ya da en azından yolculardan biri saymalıdır.
Böyle düşünen bir yazardan aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?
A) Öykü, daha başlangıçta okuyucunun ilgisini çeke-bilmelidir.
B) Öyküde akıcı bir anlatım olmalıdır.
C) Öykücü, okuru, yapıtında anlattıklarına inandırabilmelidir.
D) Başarılı bir öyküde gereksiz ayrıntı yer almamalıdır.
E) Öykücü, konularını yalnızca gerçek yaşamdan seçmelidir.
6. (I) “Edebiyat Yazıları”, Arif Damar’ın 1958 ile 2003 arası edebiyat dergileri ve gazetelerde yayımlanmış yazılarını, kendisiyle yapılmış söyleşileri bir araya getirmiş. (II) Damar bu yazılarda, kimi zaman bir şiirden, şairden, hatta bir dizeden yola çıkıyor; kimi zamansa kanıtlar göstererek tarihsel bir yanlışı düzeltiyor. (III) Kendi kuşağından ya da genç kuşaktan bir şairin yeni bir kitabını, sevdiği bir şiirini tanıtıyor. (IV) Bütün bu yazıların bir ortak paydası şiirse, diğer ortak paydası da sevgidir, içtenliktir. (V) Şiirlerinde yeni imgelerin, yeni söyleyişlerin peşinden koşar; asla kullandığı bir imgeyi tekrar kullanmaz. (VI) Bu içtenlik ve sevgi, onun yaşamının her anını kuşatıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV D) V E) VI.
7. Klasiklerden gelişigüzel seçilen birkaç çarpıcı ifadenin altına usta çizerlerden birkaç desen atıldı ve onlardan çizgi roman oluşturuldu. Özellikle yetkin olmayan, resimli gazeteleri, magazin haberlerini seven okur da klasikle aynı adı taşıyan bu yapıtlara ilgi gösterdi. Kafkalar, Shakespeare’ler ayaküstü; hızlıca okunur oldu. Ancak kimsenin ayırdında olmadığı bir durum vardı ki o da klasik yapıtlara böyle yaklaşılamayacağı, bu tür bir okumanın o eseri ve yazarı anlamanın ötesinde tam tersine ona dair tüm enginliği yok edeceği gerçeğiydi. Ama ne yazık ki yoğun düşünceler, özgün tasvirler içeren yapıtlar böylelikle kuşa döndü.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasik yapıtların sanatsal özelliklerini sadece yetkin okurların fark edeceği
B) Günümüzde klasiklerin düzeyinde yapıt kaleme alınamadığı
C) Çizgi romanın ülkemizde nitelikli bir gelişiminin olmadığı
D) Önemli yapıtların çizgi romana çevrilmesinin onlardaki anlamsal derinliği yok ettiği
E) Belli bir birikimden yoksun sanatçıların klasiklere öykünen yapıtlar kaleme aldığı
8. (I) Puşkin yeni Rus yazınının kurucusu, Rus yazın dilinin oluşturucusu kabul edilir. (II) Şiir, roman, öykü ve tiyatro yapıtlarıyla Rus yazın dilinin anlatım evrenini genişletmiş; yeni ve değişik anlatım yolları kullanmıştır. (III) Puşkin, modern Rus edebiyatının oluşmasında yadsınamaz bir yeri bulunan yazın ve düşün adamıdır. (IV) Puşkin, klasik Batı edebiyatını ve Rus düşüncesini sentezleyerek Rus edebiyatında “romantik akımı” başlatan yazardır. (V) Yapıtlarında halkın sesi olmuş ve gönlünde taht kurmuştur.
Puşkin’in ele alındığı bu parçayla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir varsayımda bulunulmuştur.
B) II. cümlede, biçeminden söz edilmiştir.
C) III. cümlede, Rus edebiyatına olan katkısından bahsedilmiştir.
D) IV. cümlede, bir yazın akımının öncüsü olduğu anlatılmıştır.
E) V. cümlede halkça beğenildiği belirtilmiştir.
9. Sanatçı, Anadolu âşık-hikâyecilerinin geleneğine göbek bağıyla bağlı kalmıştır. Onu ta çocukluğundan başlayarak Anadolu sözlü geleneğinin destansı türleri büyülemiştir. Bu yolda Türk âşıklarını dinlemiş Batı romancıları arasında Gogol, Puşkin gibi, romana destansı boyutlar katan sanatçılardan etkilenmiştir. Onun anlatmaları, sıradan aşkların bir tekrarı değildir. O, âşıkların dağarcıklarını yeni konularla zenginleştirmiş, eski nakışlara kendi nakışlarını, yeni renk ve biçim bileşimleri katmıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Halk şiiri geleneğine bağlı olduğu
B) Anlatımsal yönden klasik sanatçılardan etkilendiği
C) Var olan hikâye geleneğine yeni öğeler kattığı
D) Küçük yaşlardan itibaren edebiyata ilgi duyduğu
E) Edebiyata âşık tarzı şiir yazarak başladığı
10. Bu sanatçımızın yapıtlarındaki yetkinlik yalnızca hikâye tekniğini çok iyi bilmesinden kaynaklanmıyor. O, Doğu ve Batı edebiyatlarını çok iyi biliyor ve bu edebiyatların çizgilerini, sembollerini ustaca kullanıyor. Yapıtlarındaki karakterleri, sadece maddi gereksinimleri olan bir varlık olarak almayıp onların ruh dünyasını ve derinliğini de yansıtıyor yapıtlarında.
Bu parçada sözü edilen sanatçı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kahramanlarını iç ve dış özellikleriyle yansıttığı
B) Öykü türünün inceliklerini iyi bildiği
C) Zengin bir edebiyat birikimine sahip olduğu
D) Nitelikli yapıtlar ortaya koyduğu
E) Öykülerinin konusunu fantastik olaylardan seçtiği
11. Yılda yalnızca birkaç şiir yazarım. Bu az yazış, “kuyumcu titizliği” denilen biçimde yazdığımı da göstermez. Tersine, çok az yazarım ama, zorlanarak şiir yazdığım hiç olmadı. Aylarca ozan olduğumu unuttuğum çok olmuştur. Kimi kez de bir şiiri tasarlarım. Dizeler gelir, dizeler gider, unutulur. Sonunda içerikle biçimsel sorunları çözebildiğimde, bir gün birden kâğıda dökerim bunları. Örneğin, en çok dikkat çeken şiirlerimin yazılışları yarım saati, bir saati geçmemiştir.
Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?
A) Şiirlerinizi oluştururken zorluk çeker misiniz?
B) Şiirlerinizi yazarken nasıl bir yol izlersiniz?
C) Bir şiiri kaleme almanız ne kadar sürenizi alır?
D) Şiir yazmaya ara verir misiniz?
E) Sizce, şiirde söyleyiş konudan daha mı önemlidir?
12. Bir yazar, gerçek bir yazarsa, adını ansalar ne olur an-masalar ne olur! Bizim işimiz dünyayı, insan gönlünü zenginleştirmek değil mi? Çanağında balın olsun, arısı Yemen’den gelir, diye bir söz vardır. Bu söze çok güvenmek gerek. Sen eserini olgunlaştır, gönlünce yap, arısı Yemen’den gelir. Bundan kuşku duymamak gerek. Üç bin beş yüz yıllık Homeros’un arısı yüzyılların ötesinden gelip onu arayıp bulmuyor mu? Ün için çalışsan çabalasan, ünlü olsan eline ne geçer ki.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yetkin bir yapıt ortaya koyan bir sanatçının er ya da geç mutlaka beğenileceği
B)Kendi toplumunun değerlerini yansıtmayan bir yazarın başarılı olmasının mümkün olmadığı
C) Bir sanatçının kısa sürede tanınma amacı taşımasının doğal olduğu
D)Yaşadığı dönemin sorunlarına sırt dönen sanatçıların kalıcı olamayacağı
E)Okurların ancak güncel konularda yapıt kaleme alan sanatçılara ilgi göstereceği
13. Yeryüzü toprağında dilden dile aktarılan söylencelerin bir kaynağı vardır : İnsanoğlu . İnsan, sıradan bir dillendirmeyi asla kabullenmez ;
I II III
orasından, burasından çekip uzatır , kesip biçer, ekler. Anlatılanlara
IV
kendinden bir şeyler katar ; olayı düş dünyasında biçimlendirir.
V
Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. (I) Hasanpaşa ile Acıbademin kesiştiği noktada küçük bir ev bulunuyor. (II) Belki küçük, ama içinde onlarca maket evi barındırıyor. (III) Yemyeşil bahçesine bakan balkonun bulunduğu salonun bir köşesinde, bütün detaylarına dikkat edilerek yapılmış bir dolu karakteristik Türk evi bulunuyor. (IV) Tozlanmış cumbalar, artık dökülmeye başlamış panjurlar, balkondan sarkan kilim ve çamaşırlarıyla hepsi asıllarının birer minik kopyasıdır. (V) Gerçekten görülmeye değer nitelikte maketlerdir bunlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi çatısı yönüyle geçişsiz bir eylemdir.
B) II. cümlede yüklem türemiş bir eylemdir.
C) III. cümlede, pekiştirmeli niteleme sıfatına yer verilmiştir.
D) IV. cümlede belgisiz zamir yer almaktadır.
E) V. cümle basit bir eylem cümlesidir.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Arkadaşım bu sitedeki 27’nci blokta oturuyor.
B) Bu yaz Doğu Anadolu gezisine çıkmayı düşünüyor.
C) Komşumuz DSİ’de uzun süredir çalışıyordu.
D) Firma bir kampanya düzenleyerek birçok ürünü indirimli fiyattan satışa sundu.
E) Okulumuzda düzenlenen santranç turnuvasına on bir takım katıldı.
16. Ona bir işi yaptırabilene aşk olsun! İstenilen işi yapmamak için bir takım bahaneler, gerçekleştirilemeyecek koşullar ileri sürerdi. Güçlük çıkarmakta üstüne yoktu.
Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağıdaki deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir?
A) Su koyuveren
B) Ölçüp biçen
C) Kendi havasında olan
D) İpe un seren
E) Canı burnunda olan
17. (I) 1941 yılında yayınlanan Yedinci Şafak’ta, Almanya’nın savaş dönemleri destansı bir biçimde ele alınmış ve sanatçının dünya çapında tanınmasını sağlamıştır. (II) Eleştirmenler roman için “Alman sanatının doruğu” değerlendirmesini yapmıştır. (III) Sanatçının sürgünde iken kendisine anlatılan bir olaydan esinlenerek yazdığı roman, savaş sırasında yaşananların öyküsünü anlatır. (IV) Sanatçı, savaşta tutukluların kaçış serüvenini anlatırken onların geçmiş yaşamlarını ve Alman halkının ruh halini de romana katar. (V) Yedinci Şafak, aslında bütün bir Almanya tablosu çizmekte ve yaşananları tüm gerçekliğiyle ortaya dökmeye çalışmaktadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde sözü edilen romanın içeriğiyle ilgili bir bilgiye değinilmemiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
18. Her kentin kendine özgü bir öyküsü var; dağ başında, ovada, bir
I
su kıyısında olması fark etmez. Biri çıkar bir yerinden başlar
II III
anlatmaya, ilgi çekici ise dilden dile aktarılır, Bir çınar ya da zeytin ağacı
altında anlatılan öykü bir bakarsınız ki ovaya yayılmış. Ne gariptir ki
IV V
sonunda öykü, anlatanı gelip bulur.
VI
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangilerinde birden çok çekim eki kullanılmıştır?
A) I. ve II. B) I. ve VI. C) II. ve IV
D) III. ve IV. E) V ve VI.
19. Bugüne kadar reklam filmi tekliflerini kabul etmedim. Oynamam için topluma faydası olması lazım oynayacağım filmin. Çünkü sadece ticari kaygılarla ürün ortaya koymak toplumsal sorumlulukla bağdaşmaz. Ancak ne acı ki pek çok tiyatro oyuncusu reklam filminde oynadı, para ve şöhrete ulaşmak için bu kutsal görevlerini terk etti. Toplumun bugünkü hedefsiz ve sıkıntılı duruma gelmesinin bence en önemli sebebi, sanatçıların taşın altına ellerini koymamaları topluma bilinç aşılama görevinden uzak olmalarıdır
Bu parçada altı çizili sözden hareketle, sözü edilen sanatçılarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi anlatılmak istenmiştir?
A) Yaşamları sadece ekonomik durumlarını üzerine bina ettikleri
B) Sanatsal duyarlıkları her şeyin üstünde tuttukları
C)Sorunların çözümü için gereken sorumlulukları almaktan uzak oldukları
D) Televizyona çıkarak ünlü olma amacı taşıdıkları
E) Toplumu belli düşünceler etrafında yönlendirdikleri
20. (I) İstanbul’a ilk kez geldiniz. (II) Güneşli pırıl pırıl bir sabah Haydarpaşa Garı’nın, sevenlerin ayrıldığı o otantik mekanın, denize açılan basamaklarından iniyorsunuz. (III) Karşınızda, kentin minareler, kubbeler, camilerle göğe yükselen görüntüsü… (IV) Tarihî Yarımada’da ya da kentin tarihi özelliklerini yitirmemiş kesimlerinde yapılacak yürüyüşler sizi cami medrese çeşme kilise ve havra gibi yapılarla buluşturacak. (V) Tarihi güzellikleri doyasıya görebileceksiniz.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin dolaylı tümleci bir özel isimdir.
B) II. cümlede bir ara söz kullanılmıştır.
C) III. cümlede iyelik eki almış bir sözcük vardır.
D) IV. cümlede, birden çok yan cümle yer almaktadır.
E) V. cümlede tezlik fiiline yer verilmiştir.
21. Dünyamızın geldiği noktaya üzülüyor ve hatta kaleme aldığı roman, öykü, oyun ve makalelerde de bu konuları işliyor yazar. Öykülerinde “periler” gibi fantastik öğeler kullanılarak ekosistemin ve ülkemizdeki doğal zenginliklerin korunması konusunda çocuklara dersler veriyor. Bu ifadeden, kuru bir didaktiklikte ekoloji dersleri verildiği sanılmasın: Öykülerin, şirin kurgusuyla, basit bir arıtma sistemiyle denizlerin temizlenebileceği, trolle değil de kontrollü balıkçılıkla denizlerdeki canlılığın korunabileceği ve bacalara filtre koyularak atmosfer kirliliğinin önüne geçilebileceği dile getirilmektedir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Yazarın sosyal bir duyarlığa sahip olduğuna
B) Farklı türlerde yapıtlar kaleme aldığına
C) Sadece öğreticiliği esas alan bir yaklaşım benimsemediğine
D) Etkili bir anlatımla çocuklara çevre bilinci kazandırmaya çalıştığına
E) Yapıtlarındaki dili yetersiz bularak hep bir arayış içinde olduğuna
22. (I) Çok az yazar henüz hayattayken klasikler arasındaki yerini alır. (II) Tolstoy da bu yazarlarımızdan biri ve aradan geçen bunca yıl da asla onun değerinden ve okuruyla kurduğu yakın ilişkiden bir şey eksiltmedi. (III) Bugün yazılmış kadar taze metinleri ve yıllar öncesinden bugünü de çözümleyebilen derin gözlemciliğiyle Tolstoy, insanların çelişkili yönlerine ışık tutar. (IV) Savaş ve Barış, bir okurun hayatta rastlayabileceği çok nadir hazineler arasında yer alır. (V) Okurunun dünyasında onun kadar iz bırakan, okuru onun kadar biçimlendiren yapıtların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. (VI) Yapıt, yaşamda her zaman umutlu olmamız için bizi uyarır, umutsuzluğa asla pirim vermez.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragrafın numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlaması uygun olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
23. Usta sanatçı, son romanındaki ölümsüz karakterleriyle edebiyatımıza asla silinemeyecek biçimde damgasını vurmuştur, insanın en karışık durumlarından birini kara mizahla yüklü bir dille anlatır. Otorite ile doğru kavramı arasında sıkışıp kalan, doğruculuğundan ödün vermemek için daha çözümsüz durumlara düşen, bu arada gittikçe insanı anlamaktan uzaklaşıp, salt ilkelerini savunan bireyin başına gelenlerin acıklı bir güldürüsüdür. Yapıt edebiyatımızda en çok okunan mizahi yapıtlardan biridir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Çoğullaştırmalar
B) Açıklama
C) Karşılaştırma
D) Devrik cümle
E) Öznellik
24. Benzin fiyatlarına, yarından geçerli olmak üzere, yüzde üç indirim yapıldı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?
A) “yapıldı” yerine “yapılacak” sözcüğü getirilerek
B) “indirim yapıldı” yerine “indirime gidildi” sözü getirilerek
C) “fiyatlarına” yerine “fiyatlarında” sözcüğü getirilerek
D) “geçerli olmak üzere” yerine “itibaren” sözcüğü getirilerek
E) “Benzin” yerine “petrol” sözü getirilerek
25. Eğer bir okur şiirde anlatılanlarla yaşam arasında bir mantık çatışmasına düşüyorsa bütün sorumluluk şairindir, çünkü şair —.
Bu cümle aşağıdakilerin hangisiyle sürdürülmelidir?
A) yaşamla tutarlı bir şiir evreni kurmayı başaramamıştır
B)toplumsal sorunlardan uzak duramamış, yalın bir söyleyiş oluşturmuştur
C) öğreticiliğe dayalı didaktik şiirler yazmaktan uzak durmamalıdır
D)okurların alışık olduğu söyleyiş biçimlerini kullanmamayı tercih etmiştir
E)geleneksel anlatım yollarını terk etmemiş, sıradan söyleyişlere yer vermiştir
26. I. Betimleme niteleyici öğeler
II. Öyküleme 1. kişili anlatım
III. Açıklama imge ağırlıklı söyleyiş
IV. Tartışma sözde soru cümlesi
V. Örneklendirme somutlama
Yukarıdaki numaralanmış terimlerden hangisi, karşısındakiyle ilişkilendirilemez?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
27. Benim yapıtlarımda kullandığım dil, yazın dilidir, sokaktaki halkın dili değildir. Sadece halkın dilinden faydalanılmış bir dildir o. Buradan bir edebiyat yapıtının taşıması gereken dilsel nitelikleriyle ilgili şunu söyleyebilirim. “—.” Yapıtın dili bu özellikleri taşımadığı zaman herkesin konuştuğu dilden farklılıklar da taşımaz. O zaman da taklitten öteye geçemediği için, mekanik bir özellikler gösterir. Yazar dil oluşturmalıdır. Özgünlüğe ulaşmasının başka yolu yoktur, dilsel bir senteze varmalıdır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Yapıtlar seçkin bir dille oluşturulmamalı, halkın dilini aynen yansıtmalıdır.
B)Anlamı herkesçe bilinen sözcüklerin seçildiği sade bir dildir yazın dili.
C)Bir yapıtın dili, yaygın dilden ayrılan yönlere sahip, kendine özgü bir yapıda olmalıdır.
D)Sanatlı söyleyişlerin çokça yer tuttuğu, anlaşılması çaba gerektiren bir niteliğe sahiptir.
E)Konuşma dilini tümüyle yansıtan bir nitelikle ortaya konmuştur öykü ve romanlarım.
28. Yazarken pek çok alandan beslenmeyi seviyorum. Çünkü temelsiz, belli bir disiplinden yoksun yapıt ortaya koymak benim yazın anlayışıma uymuyor. Özellikle tarihsel kurgusu ön plana çıkan metinler yazarken epeyce araştırma yapıyorum, konuyla ilgili yayınları tarıyorum. Araştırmayı sadece bilgi edinmek için yapmıyorum. Bilgiyle birlikte okuduğum her şeyden geriye kalan duyguyu, izlenimi de çok dikkate alıyorum. Bu araştırmaları yapmaktaki amacım
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) anlattıklarımı daha mantıklı ve bilimsel bir temele dayandırmaktır.
B) okurun beklentilerini önemsediğimi göstermektir.
C)tarihçilerin ya da bilim adamlarının ayrımına varamadıkları gerçekleri belirtmektir.
D) eleştirmenlerden olumlu yönde eleştiriler almaktır.
E)okuru yaşam gerçeklerinden uzaklaştırarak hayali yaşantılara ulaştırmaktır.
29. Ozanın kişiliği ile şiirlerini birbirine karıştırmak doğru değildir. Ayrı şeylerdir bunlar. Bizi ilgilendiren, o kişinin ozanlığıdır, şiirleridir. Kişiliğinin ve davranışlarının, şiirinin özüyle uyuşması, bütünleşmesi beklenemez ozandan. Şiir, bir duygu kasırgası, bir hayal esintisi, bir coşku melteminden doğar ve çoğu zaman da gerçekle bağdaşmaz.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirin yoğun bir duygulanma sürecinden sonra oluştuğu
B) Şiirde çoğu zaman gerçek olmayan şeylerin anlatıldığı
C) Şiirde söyleyiş güzelliğinin önemli olduğu
D) Ozanın güzelliklerin peşinde koşması gerektiği
E) Şiirin, ozanın yaşamıyla özdeşleştirilmemesi gerektiği
30. Yakup Kadri Yaban adlı romanında, bir aydınla, kendi mutsuzluklarını yaşayan köylüler arasında iletişim kurulamaması™ anlatır. Roman kahramanıyla özdeşleşen ve onun ağzından konuşan yazar, dolaysız bir anlatım yoluyla bir özeleştiriye girişir. O ana dek kendi ülkelerini ve büyük çoğunluğu görmezden gelmiş olan aydınların tarihsel suçluluklarını ortaya koyar. Yaban romanı, Türk yazınında yeni birçok roman öğesi içerse de önceki tüm roman yazarlarının öğretici tutumundan kendini kurtaramaz.
Bu parçada Yaban romanıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) İçeriğinin ne olduğuna
B)Edebiyatımızda ortaya konan diğer yapıtlarla benzer yönler taşıdığına
C) Açık, anlaşılır bir dil kullanıldığına
D)Anlattıklarıyla okurlara kendi yaşamlarını sorgulama ihtiyacı hissettirdiğine
E) Yazarının kendi düşüncelerini roman kahramanı aracılığıyla ortaya koyduğuna
31. (I) Küçük Prens, Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupery’nin kendi yaşam izlenimlerinden hareketle kaleme aldığı en ünlü yapıtıdır. (II) Basit bir çocuk kitabı gibi görünen ama aslında yaşam, sevgi ve aşk hakkında derin anlamlar içeren Küçük Prens bu yönüyle büyüklere de hitap ediyor. (III) Sahra Çölü’ne düşen pilotun Küçük Prens’le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens’in ağzından Saint-Exupery, insanların hatalarını, çocuksu bir bakışla ele alır. (IV) Yapıtta ayrıca Saint-Exupery’nin çizimlerinin yer aldığı ilginç resim bölümleri de vardır. (V) Tüm dünyada ilgiyle okunan roman, çocuk edebiyatının klasikleri arasında ayrı bir yere sahiptir.
Küçük Prens’in ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir karşılaştırma yapılmıştır.
B)II. cümlede, yetişkinlere seslenen yönlerinin de olduğu ortaya konuyor.
C) III. cümlede, içeriğiyle ilgili bilgiler veriliyor.
D) IV. cümlede, görsel bölümlerinin de olduğu söyleniyor.
E) V. cümlede, evrenselliğini dilin kullanılış biçimiyle kazandığı belirtiliyor.
32. Bu sanatçımızın yüreği yaşamı boyunca sevgi dağıtmıştır çevresine. Bakıyorsunuz, en yakın dostlarıyla sürdürdüğü içtenliği, yeni tanıdığı biriyle de sürdürebiliyor. Gençlerle genç, yaşlıyla yaşlı olabiliyor. Yalnızca insanlarla değil, tüm canlılarla dost, bu güzel insan. Mahallesindeki köpeği bile sevgiyle selamlayarak geçiyor, nesnelerin bile değerini biliyor. Evin her köşesi değer verdiği nesnelerle dolu. Eline aldığı bir şeyi yerine koymadan oturmuyor. Yıllardır elini attığı yerde, istediğini bulmaya alışmış, düzenli bir yaşam süren biri.
Bu parçada tanıtılan sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Etrafındaki tüm varlıklara sevgiyle yaklaştığı
B) insanlarla arasındaki yaş farkını kolayca aştığı
C) Uzak, yakın herkese aynı içtenlikle yaklaştığı
D) Yalnız yaşamaktan hoşlandığı
E) Titiz ve düzenli bir insan olduğu
33. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde somut bir addan türeyen bir sözcük somut bir adı nitelemiştir?
A) Babam toplantıda hüzünlü bir şiir okudu.
B) Öğretmenimiz, sevgili öğrenciler diye söze başladı.
C) Buraya taşlı bir yoldan yürüyerek geldik.
D) iş konusundaki tekliflere soğuk baktı.
E) Her sabah bu keyifli mekânda kahvaltı yapıyoruz.
34. Bu köyde sırtımızı köy meydanındaki çınar ağacına dayayarak kahve içmek ve kendi iç dünyamızın sesini duymak istiyoruz.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) işaret sıfatı B) Ad tamlaması C) Bağlaç
D) isim-fiil E) İlgeç
35.Aşağıdakilerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Salona girince tablolardaki renklerin canlılığı göze çarpıyor.
B) Cam ürünleriyle dolu mağazada küçük kazalar da olurdu.
C) Karnelerini alan çocuklar, sanki mutluluktan uçuyor gibiydi.
D) Çaldığı bütün kapılardan olumsuz cevap alınca ümidi kırıldı.
E) Ders çalıştıktan sonra, biraz dolaşmak için bahçeye çıktı.
36. Aşağıdaki dizelerin hangisinde karşıtlığı çağrıştıran bir durum söz konusudur?
A) Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
B) Çiçeğe durmuş bir nevbaharım ben
Karlar içinde bir ilkbaharım ben
C) Her tasadan sıyrılmışım büsbütün
Bir rüya âleminde dolaşıyorum
D) Gidelim sevdiğim bir uçtan bir uca
Göstereyim sana ayrılık nice
E) Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere
Bakıldıkça hüzün çöker yerlere
37. Onun öykülerini ilk okuduğumda çok sıkılmış, anlaşılmaz bulmuş ve kendi kendime, şimdi bunlar da öykü mü yani, demiştim. 1980’li yılların sonuydu. O günlerde başka bir yazarın yapıtlarını okumuş, onun öyküleri hakkında da aynı şeyleri söylemiştim. Sonraki yıllarda, her iki yazarın yapıtlarını yeniden okudum ve ikisine de hayranlık duydum. O günden beri yapıtlarını ilk defa okuduğum bir yazarı, dönüp dönüp defalarca okurum, eksik ve yanlış bir değerlendirme yapmamak için.
Bu parçada yazar, özellikle aşağıdakilerin hangisini anlatmak istemiştir?
A) Bir yapıtı değerlendirirken sanatçının yaşamını da hesaba katmak gerektiğini
B) Bir yazarın, sadece bir yapıtına bakılarak değerlendirilebileceğini
C) Okumuş olduğu yapıtları neden bir daha okuma gereği duyduğunu
D) Bir yapıtın, her okurda farklı duygular uyandırabileceğini
E) Bir yapıt hakkında okurların farklı görüşler ortaya koyabileceğini
38. Moliere, yalnız Fransa’nın değil, dünyanın en büyük güldürü yazarlarından biridir. Güldürerek eğitme ve öğretme anlayışını getirmiştir tiyatroya. Oyunlarında insanların ve toplumun iç yüzünü yansıtmış; çirkinlikleri, gülünçlükleri, ikiyüzlülükleri gözler önüne sermiştir. insanoğlunun bu yönlerini genelleyip bütünleştirerek ayrı ayrı karakterlerde toplamıştır. Bu yüzden onun güldürülerinde, çağlar boyunca rastlanan, bugün de rastlayacağımız, kibarlığa özenen, sonradan görme insanlarla, hastalarını sömüren bilgisiz hekimlerle, cimrilerle karşılaşırız.
Bu parçada Moliere ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Konularını gerçek hayattan aldığına
B) Didaktik öğeler içeren oyunlar yazdığına
C) Ününün ülke sınırlarını aştığına
D) Yapıtlarını özgün bir anlatımla ortaya koyduğuna
E) Yapıtlarında değişmez tipler oluşturduğuna
39. (I)1930lu yıllarda halk kış aylarında, kahvehanelerde karagöz gösterilerini izler; bölümler halindeki hikâyeler anlatan âşıkları dinlerdi. (II) Hikâyeler “arkası yarın” biçiminde düzenlenir, dinleyicinin merak duygusunu canlı tutardı. (III) Karagöz gösterileri yirmi sekiz gün boyunca her akşam gösterilir, her oyunun sonunda ertesi günkü oyunun adı verilirdi. (IV) Meddahlar da, âşıklar gibi kış ayları boyunca her akşam hikâye anlatırdı. (V) Bu bakımdan kış ayları, yıl içinde gösterilerin çokça olduğu bir çeşit tiyatro mevsimi gibiydi,
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinin yerine “Bu hikâyeler televizyondaki diziler gibi zincirleme anlatılır, halk hikâyenin gerisini öğrenme isteği duyardı. ” cümlesi getirilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
40. Her yazar, kendi ruhunun, kişiliğinin rengine, yönelişlerine göre bir yapıt ortaya koymak için sözcüklerle bir yolculuğa çıkar. Bu, uzun ve sıkıntılarla dolu bir yolculuktur. Bu yolculukta sözcükler, yazarın biricik malzemesidir, Yazar onlarla yatar, onlarla kalkar, onlarla bütünleşir. Sözcükleri evirip çevirir, onlara var olan anlamlarının dışında anlamlar kazandırır. Böylece, onca yazar içinde fark edilebilmeyi hak edecek bir üslup bulma hedefine ulaşmaya çalışır.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) Yazma sürecinde sözcükler, yazarın yaşamının bir parçası olur.
B) Yazar, toplumsal sorunlara çözümler üreten kişidir.
C) Yazar, sözcükleri bilinen anlamları dışında kullanabilmelidir.
D) Özgünlüğü yakalamak, yazarın amacı olmalıdır.
E) Yazar, sözcük seçerken zorlu bir süreç geçirir.
CEVAPLAR
|
1 D |
9 E |
17 B |
25 A |
33 C |
|
2 B |
10 E |
18 C |
26 C |
34 E |
|
3A |
11 E |
19 C |
27 C |
35 C |
|
4E |
12 A |
20 E |
28 A |
36 B |
|
5E |
13 E |
21 E |
29 E |
37 C |
|
6D |
14 E |
22 D |
30 D |
38 D |
|
7D |
15 E |
23 D |
31 E |
39 B |
|
8A |
16 D |
24 C |
32 D |
40 B |
]]>
1. İnsan yıldan yıla daha şaşırtıcı (hayret duygusu uyandıran), daha
I
doyurucu (kapsamlı bilgiler İçeren) yeni metinlerle karşılaşmak ister
II
ama çoğu zaman eski metinlerin çekiciliğine (içeriğine) kapılır. Bunun
III
birçok nedenini var belki, fakat en önemlisi, bazı edebi metinlerin gücünden hiçbir şey yitirmeden (etkileyiciliklerini hiç kaybetmeden)
IV
hem tarihsellikleri bakımından önemli sayılmaları hem de günümüze
V
seslenmeleridir . (kalıcılığı yakalayabilmeleridir)
Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yerine ayraç içinde verilen söz kullanıldığında, anlamca bir değişiklik olur?
A) I. B)ll. C) III. D) IV. E) V.
2. Ünlü bir yazarımız, “Gerçek dışı bir kurguyla yazılan roman ve hikâye, okuyanda dış görünüşü güzel bir yapay çiçeği koklayıp da hayal kırıklığına uğramak gibi bir his bırakır.” der.
Yazarın, bu sözüyle anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A)Sanat yapıtlarının herkesin anlayabileceği bir dille yazılması gerektiği
B)Roman ve öyküde anlatılan olayların özgün bir kurguyla oluşturulması gerektiği
C)Her sanatçının yapıtında ilgi çekici bir konu işlemesinin onu kalıcı kılacağı
D)Gerçek hayatla kan bağı olmayan yapıtların, okurlara tam anlamıyla estetik zevk vermeyeceği
E)Yazarların günlük hayattaki olayları açıkça anlatmaması gerektiği
3. Yapıtlarımda hiçbir karakteri idealize etmemeye çalışıyorum. Hatta onlara bilinçli olarak bazı kusurlar yüklemeye de dikkat ettiğimi söyleyebilirim. Eğer böyle yapmamış olsaydım roman kahramanlarım karton karakterler gibi olurdu.
Bu parçada yazarın altı çizili sözle oluşturduğu karakterlerle ilgili olarak anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Günlük yaşamdaki kişilerden hiçbir farklılık taşımaması
B) Yazardan bağımsız hareket eden tiplerden oluşması
C) Sadece belli bir kitleyi temsil etmeleri
D) Zihinde kolayca canlandırılması
E) İnandırıcı özelliklerini kaybetmesi
4. (I) Fransız seyyah Melling, “İstanbul’a Galata Kulesi’nden bakmayan, İstanbul’u görmüş sayılmaz.” diyor. (II) Aslına uygun bir şekilde restore edilen kule doyumsuz bir İstanbul manzarası sunuyor. (III) Hem Boğaziçi’ni görüyor hem Haliç manzarasına hakim durumdadır. (IV) Güneş Piyer Loti sırtlarından batarken Haliç üzerinde ateşler yanıyor, kuzeydeki evlerin camları tutuşuyor. (V) izleyiciler için bu keyifli anlar, Galata Kulesi’yle gerçek anlamına kavuşuyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, iç içe bileşik bir cümledir.
B) II. cümle, olumlu, kurallı bir fiil cümlesidir.
C) III. cümle, bağlı cümledir.
D) IV. cümle, sıralı bir cümledir.
E) V. cümle, yan cümlesi özne görevinde olan bileşik bir cümledir.
5. Ülkemizde okullarda yapılan müzik dersleri, insanımıza bir müzik kültürü kazandıramıyor. Çocuklarımız, okul döneminden sonra müzik kültürümüzün kırıntısını bile hatırlamıyor. Dostlarım arasında sıkça gözlemlediğim bir durum var: Sohbet sırasında konu müziğe gelince herkes bu konuda yüzeysel bir bilgiye dahi sahip olmadığını hemen belli ediyor. Aslında halkımız, müziğin değerli bir sanat dalı olduğunda hemfikirdir. Ama okullarımızda tam anlamıyla öğretilemeyen bilgileri sonradan öğrenmek için bir fırsat bulmaları çok zor. Yaşam koşulları, neredeyse, insanlarımızın böyle bir bilgi edinmesini imkansız kılıyor.
Bu parçanın bütününde ülkemizdeki müzik eğitimimizle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi anlatılmak istenmiştir?
A)Sadece ulusal değerlerimize yer verilmesi gerektiği
B)Okullarımızda verilen bilgilerin daha kalıcı biçimde insanlara kazandırılması gerektiği
C)Öğrenilen bilgileri uygulamak için öğrencilere fırsat verilmesi gerektiği
D)Çabuk unutulan bilgilerin daha sık hatırlatılmasının doğru olacağı
E)Özel bir müfredatın uygulanacağı okulların açılması gerektiği
6. (I) Ülkemizde şiir yazma geleneği yaygın bir şekilde devam etmektedir. (II) Ancak bir yazınsal tür olarak şiirin sorunlarını ele alıp inceleme ve bu alanın başlı başına bir bilim olabileceği düşüncesi fazla gündeme gelmiş değil. (III) Yazınımızda dil ve yazın sorunlarına ilişkin bilimsel incelemeleri ise uzun zamandır takip edebiliyoruz. (IV) Hatta bu alanda yapılan çalışmalarda belli bir mesafe alındığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. (V) Bireysel nitelikli değerlendirmeleri bir yana bırakırsak dil bilim ve genel olarak yazınsal incelemelere verilen önemi henüz şiirde göremiyoruz. (VI) Biz hiç değilse bu alana ilgiyi çekmek amacıyla böyle bir incelemeye giriştik.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde şiir alanındaki çalışmaların yetersiz olmasından söz edilmektedir?
A) I. ve II. B) II. ve IV. C) II. ve V.
D) III. ve V E) IV. ve VI.
7. Türkiye’de tarih son yılda gündemden hiç düşmüyor. Tarih kitapları en çok satan kitaplar arasında. Ancak ilgi çeken kitapların çoğu, akademik dünyanın dışındaki araştırmacılar tarafından yazıldığı için içinde birçok hatayı barındırıyor. Akademisyenlerin yazdığı kitaplar ise halk için yazılmadığı ve ele alınan konu genellikle tartışmalı olarak incelendiği için genel okuyucunun ilgisini çekmiyor. Akademik bilgilerle bir edebiyat yapıtının üslubu birleştirildiğinde yazılan kitaplar amacına ulaşmış olur.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A)Tarih konulu kitapların sayısında artış olmalıdır.
B)Akademik seviyedeki yazarlar, yeterince tarih kitabı yazmamaktadır.
C)Popüler yazarlar tarafından tarihsel gerçekler, hiç değiştirilmeden eserlere yansıtılmalıdır.
D)Tarihsel gerçekleri bir yazınsal yapıt tadında anlatan kitaplar yazılmalıdır.
E) Yapıtlarda tarihsel olaylar günümüz şartlarına göre sorgulanmalıdır.
8. Yazın çalışmalarımda yapmak istediğim şey, hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boyamaya çalışmaktır. Karamsarlığa ve umutsuzluğa asla yer vermem yapıtlarımda. Kendine ya da başkasına kötü bir şey yapmak isteyen birisi, benden bir şeyler okuyunca bundan vazgeçmeli, diye düşünürüm.
Bu parçada “hayatın çiziklerini, çatlaklarını sözcüklerle kapatmaya ve boyamaya çalışmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuru, geçmişe yönlendirerek yaşamın sıkıntılarından uzaklaştırmak
B)Sosyal yaşamla ilgili kalıcı tespitler yaparak okurun bunlardan yararlanmasını sağlamak
C)Olay ve durumları, okurlara olumsuz duygu yaşatmayacak şekilde anlatmak
D)Yapıtları oluştururken okurun hayal gücünü harekete geçirecek anlatımlar kullanmak
E)Okurun gündelik yaşamdaki olayların nedenlerini araştırmasını sağlamak
9. Orhan Veli Kanık’ın şiirlerine sık sık konu olan köprü , Galata
I
Köprüsü’dür. Bu köprü altıyla başka , üstüyle bambaşka bir İstanbul
II
sunar insanlara. Altında turisti , öğrencisi, esnafı, gezgini İstanbul
III
hülyalarıyla balık ziyafeti çekerken , üstü oltalarıyla harıl , harıl balık
IV V
tutanlarla bir bakışta Topkapı Sarayı’nı , Ayasofya’yı görmek
VI
isteyenlerindir.
Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden hangisi yerinde kullanılmamıştır?
A) I. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve V.
D) IV. ve VII. E) V ve VI.
10. (I) Daha çok mazide yaşayan bir yazar olmayıp hayatın içinde, kalabalıklara karışırım çoğu zaman. (II) İnsanları tanımak ve yazı malzememi zenginleştirmek için bu gereklidir. (III) Son kitabımda özellikle daha önce yazmadığım yerlerin, örneğin Çatalca ve Büyükçekmece’nin hikâyeleri bulunuyor. (IV) Buralara yaptığım gezilerde gördüğüm bir gerçek şu ki artık toplumumuzdaki insanlar birbirinden kopuk bir yaşam sürüyor ne yazık ki. (V) Aynı zamanda yaygın modalar, anlayışlar, markalar, teknoloji hayatımıza yön veriyor.
Bir yazarın kendisini anlattığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, toplumsal yaşamdan kopuk olmadığından söz ediyor.
B) II. cümlede, I. cümledeki yargının gerekçesine yer veriyor.
C) III. cümlede, yapıtının içeriğiyle ilgili bilgi veriyor.
D) IV. cümlede, üzüntü veren bir durumun nasıl düzeltileceğini dile getiriyor.
E) V cümlede, yaşamımızı etkileyen unsurlardan söz ediyor.
11. Bütün turistlerin gittiği yerleri gezme biçimi genellikle aynıdır ( ) Bugün pek çok gezginin köşe bucak gezdiği Avrupa’yı bir de farklı gözlerle keşfetmeye ne dersiniz ( ) Size sunacağımız, yaşayacağınız deneyimi unutulmaz kılacak birçok seyahat yöntemimiz var ( ) tren, bisiklet, vapur, fayton ( )
Bu parçada ayraçla () belirtilen yerlere, aşağıdakilerden hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (.) (…) (:) (…) B) (.) (.) (;) (…) C) (:) (.) (:) (?)
D) (:) (?) (;) (…) E) (.) (?) (:) (…)
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Sanatsal etkinliklere katılmaktaki amacım zihnimi dinlendirmek içindir.
B)Bu okul, başarılarıyla çevresindeki okullardan farklı olduğunu göstermiştir.
C)Bu iş yerinde çalışanlar, iş yoğunluğundan özel zevklerine zaman ayıramıyor.
D)Aldığımız yeni eşyaları arkadaşlarım çok beğendi.
E)Ev ararken çok yer gezdiğimiz için yorgun düşmüştük.
13. Sanayi Devrimi’ndeki parlak günlerinden uzaklaşmasına rağmen son günlerde atağa geçen tren seyahatinin asıl güzelliği, muhteşem yol manzaraları ve nostaljik ruhunda saklıdır.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla, doğru olarak verilmiştir?
A) Nesne – yüklem
B) Özne – dolaylı tümleç – yüklem
C) Özne – yüklem
D) Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem
E) Nesne – özne – zarf tümleci – yüklem
14. Şimdilerde herhangi bir parkta oturmuş, çiçeklerin kokusunu duymanın sevincini yüzlerinde taşıyan insanları görmek, kimseyi şaşırtmadığı gibi mutlu da etmektedir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerden hangisiyle giderilebilir?
A) “yüzlerinde” sözcüğü atılarak
B) Yüklemden önce “herkesi” sözcüğü getirilerek
C) “Şimdilerde” yerine “Her gün” sözü getirilerek
D) Yüklem “mutlu etmiştir” şeklinde değiştirilerek
E) “görmek” yerine “fark etmek” sözü getirilerek
15. Mevlana Celaleddin Rumi, 17 Aralık 1273’te bu dünyayı geride kalanlara bırakarak özlediği yere, o çok sevdiğinin yanına göç eder.
I II
Sanatçı, her yıl “Şeb-i Arus” törenleriyle anılır. Sema başlar,
III IV
semazenler dönerek kelebeklerle yarışır.
V
Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. sözcük, zarf-fiildir.
B) II. söz, yardımcı fiille yapılan birleşik eylemdir.
C) III. söz, sıfat tamlamasıdır.
D) IV. sözcük, basit yapılıdır.
E) V sözcük, işteş fiildir.
16. ister karadan konforlu otobüslerle ister denizden poyrazın kulaklarınızdaki uğultusunu duyarak seyahat edin, Bursa’ya geldiğinizde gezi seçeneklerinizin çokluğu karşısında şaşırıp kalacaksınız.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) “çokluğu” sözcüğü, hem yapım hem çekim eki almıştır.
B) “karşısında” sözcüğü ilgeçtir.
C) Bağlaç kullanılmıştır.
D) “uğultusunu” sözcüğü yansımadan türemiştir.
E) Kurallı, olumlu bir eylem cümlesidir.
17. Ege Bölgesi’ni gezerken Denizli’ye de uğramazsanız UNESCO’nun
I II
korunması gereken yerler arasında gösterdiği bembeyaz bir cennetin, Pamukkale’nin güzelliklerini hiç bir zaman keşfedemezsiniz.
III IV V
Bu parçada numaralanmış bölümlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
18. (I) Renklerin üzerimizde farklı etkileri vardır. (II) Kırmızı renk, uyanık ve tetikte olmayı sağlar. (III) Hatta kan basıncınızı artırır ve adrenalin salgılamanıza yardımcı olur. (IV) Dikkat çekici ve mutluluk verici etkisi olduğundan logolarda en çok kullanılan renktir. (V) Evinizi kırmızıya boğmak sıkıcı olabilir ama dengeleyerek eve dağıttığınız minik kırmızı objeler içinizi açar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A)I. cümlede zincirleme ad takımı kullanılmıştır.
B)II. cümlenin yüklemi türemiş bir fiildir.
C)III. cümlede isim-fiile yer verilmiştir.
D) IV. cümlede yüklem, ek eylemle çekimlenmiştir.
E)V. cümlede iyelik eki almış sözcüklere yer verilmiştir.
19. Sanatçının bu öykülerinde anlattıklarının hepsi okurların yaşam dünyasının çok uzağında olsa da o, -—
Bu cümlenin sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A)kısa sürede okunacak öyküler oluşturma çabasında olmadığını gösteriyor.
B) gerçek yaşamdaki insanlara benzemeyen kahramanlar oluşturuyor.
C)öykülerini okuyanları ortak bir sanat anlayışı etrafında toplayamıyor.
D) engin bir sözcük birikimiyle öykülerini yazıyor.
E) okurlarının yüreğine dokunmayı ve anlattığı hayatlara onları ortak etmeyi başarıyor.
20. Zannetme ki her şey bitti sevdiğim
Bir gün yeşerecek şu sararmış yapraklar
Ve bundan sonra kim severse dünyada
Seni ve beni hatırlayacaklar
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünlü daralması B) Ünsüz yumuşaması
C) Ünsüz türemesi D) Ünlü düşmesi
E) Ünsüz benzeşmesi
21. (I) Yapıtlarımın açık ve arı bir dili olsun diye on beş yaşımdan beri kalemimi terbiye etmeye çalışıyorum. (II) Bu hassasiyeti, benim gibi birçok sanatçıda da görmek beni mutlu ediyor. (III) Dilde yalınlığı yakalamak, metne doğallık ve tazelik kazandırır. (IV) Sözcüklerle oynayıp onlara cambazlık yaptırmak, okuyucuyu yapıtınızdan soğutur. (V) Bunun yanı sıra daha önce yazılmamış konularda yazmak yazdıklarınızı zamana karşı dayanıklı kılar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde I. cümlede belirtilen yargının gerekçelerine yer verilmiştir?
A) II. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
22. (I) Yeni bir yazarın, yazın alanına inebilmesi için arkasında güçlü bir desteğin olması lazım. (II) Yazdığınız eseri koltuğunuzun altına alıp yayınevlerinin kapısını çaldığınızda “Biz de sizi bekliyorduk.” demiyorlar hiçbir zaman. (III) Yazar adaylarının böyle bir imkanı yoksa kendilerini gösterebileceği tek alan edebiyat yarışmaları kalıyor. (IV) Ben de bu yolu denedim mecburen. (V) Edebiyatımızın birçok ismi adını ilk yapıtlarıyla duyurma fırsatı yakalamıştır. (VI) Tanpınar adına düzenlenen ve seçici kurulunda usta sanatçıların olduğu yarışmada bircilik almak bana yüksek motivasyon sağladı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV D) V E) VI.
23. (I) Türk şiirinin yüzyıllardan beri oluşturduğu köklü bir gelenek var, şiirimiz bu birikim üstünde gelişerek kendi varlığını devam ettirmeye çalışıyor. (II) Bu arada yaşanılan döneme bağlı olarak yazılan bu ürünlerin birbirinden farklı özellikler göstermesi de gayet doğaldır. (III) Çünkü her şiirin ayrı bir ırmağı vardır ve her ırmağın rengi, tadı farklıdır. (IV) Günümüzde şiir kaynaklarımızın eskisine göre çeşitlilik göstermediğini itiraf etmek gerekiyor. (V) Teknolojiyle küçülen bir dünyada yaşıyoruz ve tüketim anlayışının talan ettiği bir kültür ortamındayız. (VI) Bu daralmış sanat ortamında büyük beklentiler içine girmemek gerekiyor.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV D) V E) VI.
24. (I) Günümüzde roman hâkim tür olarak edebiyata ve yayıncılık alanına damgasını vurmaya devam ediyor. (II) 2010’da tüm zamanların rekoru kırılarak 500’den fazla roman yayımlandı. (III) Çok satanlar listelerinde edebiyat yapıtı olarak sadece romanlar yer aldı, tek bir öykü ya da şiir kitabı göremedik. (IV) Ancak bu çokluk nitelik olarak büyük bir sayıya ulaşamadı. (V) Popüler gazetecilik kitaplarının ve biyografilerin roman adı altında basıldığını, listelerde yer edebilen yetkin roman sayısının sınırlı olduğunu görüyoruz.
Roman türünün ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, yazın dünyasında önemli bir yerinin olduğu belirtiliyor.
B) II. cümlede, sayısal verilerden yararlanılarak bir saptama yapılıyor.
C) III. cümlede, diğer edebi türlere benzer yönlerinin olduğu belirtiliyor.
D) IV cümlede, sayısal çokluğun kaliteyle doğru orantılı olmadığından söz ediliyor.
E) V. cümlede, popülerliğin, nitelik açısından yeterlilik ve yetkinlik için bir ölçüt olmadığından söz ediliyor.
25. Ağaçlarda patlayan tomurcuklar, kirlenen her şeyi temizleyecekmiş hissi veren yağmurlar, güneşin parıltıları ve dumanı tüten toprak… Evet, bahar mevsimi Kuzey Yarımküre’de ısınma turlarına başladı bile. Kış mahmurluğundan sıyrılmaya çalışan tabiat, yine karşımıza çıkmaya hazırlıyor kendini. Takvimler 21 Martı gösterdiğinde ise bahar gelişini resmen ilan etmiş olacak ve doğanın coşkulu daveti dört bir yanımızı kuşatacak. Gezmek, fotoğraf çekmek, yürümek, kendimizi, doğayı dinlemek… İşleriniz yoğun olsa da yılın bu zamanında kendinizi doğaya bırakın.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Sözde soru cümlelerine yer verme
B) Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtma
C) Tekdüzeliği kırmak için devrik cümlelerden yararlanma
D) Eksiltili cümlelere yer verme
E) Varlıkları ayırt edici özellikleriyle verme
26. Aşağıdaki cümlelerin hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A) Küçük çocuk annesine bahçede oynamak istediğini söyledi. (Dolaylı anlatım)
B) Kardeşim eve gelmekte hiç bu kadar gecikmemişti, başına bir şey gelmiş olmasın. (Kaygı)
C) Genç sanatçılar ilk yapıtlarında bile okurda iyi bir izlenim bırakabilir yeter ki ayakları yere sağlam basan bir anlatım yakalasın. (Koşula bağlılık)
D) Sanatçı, sadece kendi gökyüzünde uçmak yerine yapıtlarıyla uçsuz bucaksız maviliklere açılmayı bir amaç haline getirmelidir. (Doğallık)
E) Şiirde bir romanı dolduracak nitelikteki olaylar birkaç satıra sığabilecek şekilde anlatılabilir. (Özlü söyleyiş)
27. (I) Ünlü eleştirmen, bu kitabını, yazın dünyasında yaptığı uzun yolculuktan edindiklerini okurlarla paylaşıp bir dost üslubuyla onlara kılavuzluk yapmak amacıyla tasarlamış. (II) Yedi bölüm halinde ortaya çıkan kitapta her bölümde amacına uygun temel metin parçaları göze çarpıyor. (III) Kitap, yazarın yazın tecrübesinin ürünü olarak sanatsal çalışmaları anlama çabası içindeki okurlara yol göstermek için ortaya çıkmış. (IV) Çalışma ayrıca, klasik bir kitap metni yerine, kesin yargılara varmayan bir anlatım özelliği de taşıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri anlatılmak istenen düşünce yönünden birbirine en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III.
D) II. ve IV. E) III. ve IV.
28. Sığacık, ilk bakışta pek özelliği olmayan ama küçük bir dikkatle olağanüstülüğü fark edilen bir sahil köyü. Körfezinde Eşek, Kanlı ve Küçük adlarında kara ile bağlı üç küçük adacığı da bulunuyor. Sığacık denize girmek için pek uygun değil, deniz için tepeyi aşıp Akkum’a gidiliyor. Burada plaj ve güzel kumsallar bulunuyor. Akkum’dan doğu yönüne ilerlediğinizde güzel bir çamlık içinde dinlenme yerleri var. Serin bir rüzgâr sizi ürpertiyor. Seferihisar ve çevresinin denizinin özelliği buz gibi oluşu. Burada öyle yaz sıcağında ılık duş alıyormuşsunuz gibi bir deniz yok.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Mecaz anlamlı sözcüklere yer verilmiştir.
B) Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.
C) Tanımlarla anlatıma açıklık getirilmiştir.
D) İzlenimlere dayalı bir anlatım yapılmıştır.
E) Farklı duyulara yer verilmiştir.
29. Abartılı olmamak koşulu ile bilgisayar oyunlarının ve internetin çocuk zekâsının gelişiminde olumlu etkisi vardır. Çocuklar, kendilerine hakim olamadıkları için bilgisayar başından kalkamıyorlar maalesef. Ama bilgisayarla kıvamında uğraşırlarsa göz ve parmak koordinasyonu gelişiyor, herhangi bir nesneye fiziksel hakimiyet artıyor. İnternette çeşitli araştırmalar için yaptıkları aramalarda yeni bilgiler öğreniyorlar. Bilgisayarla kontrollü bir ilişki içinde olunursa olumlu bir etkiden söz edebiliriz.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A)Teknolojik gelişmelerin çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?
B)Bilgisayar ve internet sizce çocuklar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?
C)Eğitim sisteminin bilgisayar destekli olması için neler yapılabilir?
D)Kitapların giderek gözden düşmesi ve yerini bilgisayarın alması yayın dünyasını nasıl etkiler?
E)Her çağın kendi dönemindeki insan alışkanlıklarına yön vermesi kaçınılmaz mıdır?
30. Bir zamanlar edebiyatın gücüne, bir şeyleri değiştirebileceğine kuvvetle inanırdım. Yıllarım, bu inancın etkisiyle gelişen bir tutkunun peşinden koşmakla geçti. Edebiyat, günbegün kirlenen, saflıktan uzaklaşan bir dünyada temiz ve uyanık kalmanın güçlü kalelerinden biriydi. —. Doğrusu bu ya edebiyatın geçmişten beri önümüze serdiği büyük birikim, edebiyatın güzel dünyalar kurabileceğine inanmamıza yetiyordu. Ne var ki günümüzde bu birikimin bu amaç doğrultusunda kullanıldığını söylemek çok zor.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A)Yazarların duygu dünyası daha düşsel öğeler içermekteydi
B)Sanatçılar edebiyat dünyasındaki her gelişmeyi sıkı sıkıya takip ederdi.
C)Edebiyatı savunmak yaşanabilir bir dünyayı savunmak demekti
D)Edebiyat yapıtları birçok tartışmaya konu olabiliyor, şimdikinin tersine rahatlıkla eleştirilebiliyordu.
E) Yazarlar gerçeği anlatsa da bunu kurmaca bir anlatım içinde verebiliyordu
31. Çizgi roman önemli bir sanat dalı olmasına rağmen ülkemizde pek de ciddiye alınmıyor. Son yıllarda yabancı yazar ve çizerlerin çevirileriyle bizde de biraz önemsenir oldu. Ancak çizgi roman Batı’nın tersine bizde hep dışlanmıştır; bu yüzden deneyimin, geleneğin olmadığı bir sanat dalı olarak kalmıştır. Hâlbuki çizgi roman ciddi bir iş. Senaristleri, çizeri, boyacısı bu konuda uzman sanatçıları var. Biraz sinema ve tiyatrodan etkilenmiş bir sanat. Aynı zamanda çizgi roman bizim ruhumuzdaki çocuk yanları ortaya çıkarıyor. Ayrıca çizgi, karikatürle akraba olduğundan mizahi öğeler de taşır.
Bu parçada çizgi romanla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Farklı sanat dallarından etkilendiğine
B) Edebiyatımızda önem verilmeyen bir tür olduğuna
C) Güldürü unsurlarını da barındırdığına
D) Çalakalem herkesin yapabileceği bir iş olmadığına
E) Güncel konuları anlatmaya olanak tanıdığına
32. Yazınsal açıdan bugüne dek biriktirdiğimiz değerlerimizin, sanatçılar aracılığıyla kuşaklar boyu aktarıldığı ve bu zenginliklerin günümüz yazın adamları eliyle geleceğe taşınacağı açıktır. Bu çerçevede kimi sanatçıların bu aktarma sırasında asıl kahraman gibi ötekilerinse yazın dünyasında olmasa da olur bağlamında görülmesi kabul edilebilir mi? Faruk Nafiz’i, Halit Ziya’yı, Sait Faik’i şair, romancı, öykücü olarak alıp Muazzez Tahsin’i, Kerime Nadir’i, Asaf Halefi bunlardan saymaktan kaçınacak mıyız? Gerçekçi bir tutum olabilir mi bu? O halde —
Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi ile sürdürülebilir?
A)ne zaman niteliksiz bir yapıt görürsek bunun geçmişin bir birikiminden yararlandığını söyleyebiliriz.
B)sanatçılar önemli yazınsal değerleri geleceğe taşımak adına da kalem oynatmalıdır.
C)yazın dünyamızdaki yazarlarımız, hiçbiri göz ardı edilmeden değerlendirilmelidir.
D)sanatçının görevi, yazın dünyasının kalburüstü değerlerini bize fark ettirmek olmalıdır.
E)gerçek eleştirmen sanat dünyasında herkesi aynı ölçütlerle değerlendirmemelidir.
33. Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için yapılacak birçok şey var: Öncelikli olarak bir yetişkin tarafından onlara çeşitli zamanlarda yaşlarına uygun kitaplardan okunması gerekiyor. Birçok ebeveynin yapmadığı bir şeyi yapabilir, bütçe ayırıp çocuğu düzenli olarak kitapçıya götürebilirsiniz. Kitapçıya gitmeyi alışkanlık haline getiren bir çocuk, önce kitap almayı sonra da bolca okumayı öğrenir. Tabi anne babanın kitap okumadığı bir evde çocuğunun kitap okuması da biraz zor! Kitap okuma alışkanlığını kazandırmanın yollarından biri de evde bulunan kitaplık sayılarını artırmaktır.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi ailelerin, çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için yapması gerekenlerden değildir?
A) Daha çok bilgi verici yayınları tavsiye etme
B) Birlikte kitap alışverişinde bulunma
C) Yaşanılan mekânlarda kitap bulundurma
D) Örnek olmak için kitap okuma
E) Seviyelerine uygun kitapları onlara okuma
34. İnsan okuduklarından hareketle kendini sorgulayabilmen. Edebiyatın bize en büyük katkısı da bu değil mi? Öyle olduğunu sandığımız gerçekliğin, aslında hiç de öyle olmayabileceği kuşkusunu düşürmek içimize! Bu, neden önemli peki? Neden sürekli bundan söz ediyor yazarlar? Çünkü insan, zayıflıkları ve korkularıyla yüzleşemediği için her zaman kolay çözümlere teslim oluyor. Ama edebiyat, duyularımız yoluyla farklı bir deneyim yaşamamızı sağlıyor.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Edebiyat, insanları yaşamda yüzleşemedikleriyle karşılaştırdığından onlara sorgulama gücü kazandırır.
B) Yazarlar, bazen kendi yaşamlarını okurlara anlatmaktan kaçınırlar.
C) Edebi türler arasında sürekli bir etkileşim vardır.
D) Her sanat dalının anlatım yolları birbirinden farklıdır.
E) Yazarların yapıtlarında arzu etmelerine rağmen aynı konuları işlemeleri birbirini tekrar ettikleri anlamına gelmez.
35. Gazete, resmiyetten çıkıp özel sektöre geçince Tanzimat aydınlarının elinde etkili bir yayın haline gelir. Tanzimat Döneminde kitap satışları iki bin civarındadır. Günlük veya haftalık yayımlanan gazete tirajları da kitaba yakın bin ile iki bin arasında. Gazetenin kitaptan en önemli farkı ise hemen çıktığı günlerde tükenmesi. Ayrıca kitaba göre dilinin halkın her kesiminin kolayca anlayabileceği bir seviyede olması da yaygınlaşmasında etkili. Böylece Tanzimat Dönemi’nde uzun sürede okunabilecek kitap türünün yerini aynı kitleye birkaç gün içinde ulaşabilecek gazeteler almaya başlar.
Bu parçada Tanzimat Dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A)Gazetenin kitap türünün yerini alacak biçimde bir gelişim göstermesinden
B) Kitap satışlarının az olmasının nedenlerinden
C) Yayın dünyasının yeteri kadar gelişmeme sebeplerinden
D) Gazetelerin toplumu bilgilendirmek amacıyla kullanılmasından
E) Roman ve öykü türünün gazeteden daha fazla okuyucu bulmasından
36. — Çünkü yaşamda karşımıza çok nadir çıkan fırsatlar gibi, ilham da ancak uyanık ve şuurlu bir zekâ tarafından iyi kullanıldığında yapıcıdır. Sadece şairler, sanatçılar değil, herkes ilhamın etkilerine açıktır. Fakat şairlerde ve sanatçılarda ilham; şiir, resim, beste şekillerini alırken ötekilerde ilhamın farkına bile varılmaz.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Büyük sanat yapıtlarının temelinde alın teri vardır.
B) Büyük sanatçı, ilham denen şeyi ustaca kullanmayı bilen insandır.
C) Sanatçının bilgisi, yeteneği, sanat görüşü yapıtın oluşumunda ilhamdan daha etkilidir.
D) Sanatçılar da diğer insanlar gibi günlük yaşamdan etkilenir.
E) İlhamın sanatçıyı harekete geçiren büyülü bir gücü vardır.
37. Sait Faik’in öykülerinin asıl kaynağı, yaşadığı hayatı herkesten bambaşka biçimde görme biçimiydi. Ondan önce öykü yalnızca geleneksel biçimlerde yazılıyor, bilinenden başka daha hangi biçimler alabileceği konusunda düşünülmüyordu. O, Fransız Edebiyatı’nı iyi tanıyordu, gerçeküstücülükten etkilendiği kuşkusuzdu. Onlardan aldıkları öylesine dolaylıdır ki titiz bir çözümlemeyle bile tek tek gösterilmesi olanaksızdır. Oluşturduğu öykü dünyası Batı’daki örneklerinin gerisinde olmak bir yana belki pek çoklarının önündeydi.
Bu parçadan Sait Faik’le ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi çıkarılamaz?
A) Öykülerinin kendi yaşamından izler taşıdığı
B) Kahramanlarını betimlerken yalın bir dili tercih ettiği
C) Kendine özgü bir bakış açısı yakaladığı
D) Başkalarından aldıklarını iyi özümsediği
E) Öykü tarzında bazı değişiklikler meydana getirdiği
38. Elbette. Eğer bizler masalları yaşatmazsak, güncel şekilde kurgulamazsak, çocuklara masal geleneğimizi taşımazsak onların hepsi unutulur gider. Çünkü masal da sözlü edebiyat ürünüdür. Dilden dile aktarılmazsa en fazla akademik kitaplarda çoluk çocuktan yoksun yaşar masallar o zaman.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabilir?
A) Masallar için yok olup gitme gibi bir tehlikeden söz edilebilir mi?
B) Artık çocuklara masal anlatılmıyor mu?
C) Çocuklar, en çok, masalları mı sever?
D) Sizce çocuk eğitiminde masallardan yararlanılabilir mi?
E) Masallar yalnızca çocuklara mı hitap etmektedir?
39. Sanatçımız, toplumsal yaşamdan kesitler sunarak öncelikle toplumsal sorunların acısını daha çok duyan insanların yaşantılarını irdeledi. Genç kuşak yazarları arasında dil yetkinliğine en çok önem verenlerden biri olarak başarılı ürünler verdi. Öncü bir yazar olarak benimsendi. Tekniğe, yapıya, kendine özgü bir anlatım biçemi kurmaya özen gösterdi. Klasik cümle düzenini değiştiren dil anlayışıyla soyutlamalara varmaya çalıştı. Bu soyutlamalar içinde kişilerin iç dünyaları, yer yer iç konuşmalarla gerçeklik kazanır. Son yapıtlarında biçimsel arayışları derinleştirdiği görülür.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
A) Yapıtın biçem özelliklerine dikkat ettiğine
B) Toplumsal olaylara tarafsız bir şekilde yaklaştığına
C) Yapıtın teknik özelliklerini ustaca kurguladığına
D) Farklı bir cümle düzeni oluşturduğuna
E) Karakterleri gerçekçi bir biçimde yansıttığına
40. Kısa öykünün ustalarından olan Ömer Seyfettin, Edebiyat-ı Cedide yazarlarının ağdalı, Batı öykünmecisi diline karşı arınmış halk dilini kullanmasıyla öykücülüğümüzde bir dönüm noktası olmuştur. Onun Türkçülük anlayışı Osmanlıcılık ve İslamcılıkla da iç içe girerken kahramanlık öykülerinde milliyetçi yaklaşımlar öne çıkmıştır. Geleneksel dil ve yazın anlayışlarını aşmaya çalışan tutumuyla çağdaş öykücülüğümüzün başlangıcında özel bir yeri vardır. Yaşadığı dönemdeki Balkan Savaşlarını anlattığı öykülerin yanında gündelik hayatı anlattığı öykülerinin de önemli olduğunu belirtmek gerekir.
Bu parçadan Ömer Seyfettin’le ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Çeşitli düşünsel akımlardan etkilendiği
B) Öykülerinde yalın bir dil kullandığı
C) Var olan edebiyat anlayışının dışında kaldığı
D) Çevresinde gelişen olayları konu edindiği
E) Yapıtlarında dille ilgili görüşlerine yer verdiği
CEVAPLAR
|
1 C |
9 E |
17 D |
25 A |
33 A |
|
2 D |
10 D |
18 A |
26 D |
34 A |
|
3 E |
11 E |
19 E |
27 B |
35 A |
|
4 E |
12 A |
20 A |
28 C |
36 B |
|
5 B |
13 B |
21 C |
29 B |
37 B |
|
6 C |
14 B |
22 D |
30 C |
38 A |
|
7 D |
15 D |
23 C |
31 E |
39 B |
|
8 C |
16 B |
24 C |
32 C |
40 E |
]]>
1. Bu şair, şiirlerinde, kalıplaşmış imgelere hiç yer vermiyor. Sözcüklerin bütün anlam tabakalarını iyi bildiğinden, her şiirinde, bilinen sözcüklerle yepyeni imgeler kuruyor.
Bu parçada “sözcüklerin bütün anlam tabakalarını iyi bilmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kullanılmayan sözcüklere dilde yeniden işlerlik kazandırmak
B) Dili, kendine özgü bir biçimde kullanmak
C) Sözcüklerin tarihsel gelişimini incelemek
D) Şiirlerinde, sözcüklerin anlam ve ses uyumuna özen göstermek
E) Sözcüklerin tüm anlamlarını kullanabilecek düzeyde bilgiye sahip olmak
2. Ülkemizde bazı genç şairlerin sadece popüler olma amacıyla bir yapıt ortaya koyup, saman alevi gibi parlayıp sönmesi hiç de garip karşılanmamalıdır.
Bu cümlede altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kısa süreliğine ün kazanıp unutulmak
B) Şiirlerinde güncel konulara ağırlık vermek
C) Tanınmış şairleri taklit etmek
D) Özgün yapıtlar ortaya koyamamak
E) Belli bir yazınsal akıma dahil olmamak
3. (I) Yazınsal yapıtın değeri, sanatçının kimlik ve kişiliğine bağlıdır, diyorlar. (II) Böyle bir şey söylenemez elbette. (III) Bir sanatçının dürüst, erdemli biri olması yapıtlarının sanatsal düzeyinin üstün olmasını gerektirmez. (IV) Yazarın kişisel yaşamında gözlemlediğimiz aykırılıklar da yapıtının değerini düşürmez. (V) Dahası, yapıtında ortaya koyduğu kişilik, gerçek kişiliğiyle ilgili olmak zorunda değildir. (VI) Bunları göz önüne almadan yapacağımız değerlendirmeler aslında bir haksızlıktan öteye geçmez.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde, I. cümlede belirtilen düşünceye karşı çıkışın nedenlerine yer verilmiştir?
A) II.. III ve IV.
B) II., IV. ve V.
C) III., IV. ve V.
D) III., V. ve VI.
E) IV., V. ve VI.
4. Sanat dünyasında, mürekkebine ter karışmayan yazarların yapıtları kısa ömürlü olmaya mahkumdur.
Bu cümlede “mürekkebine ter karışmamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuru düşünmeye zorlamak
B) Kalıcılıktan uzak olmak
C) Dönemini yansıtamamak
D) Yazarken emek harcamamak
E) Okurun beklentilerini dikkate almamak
5. Şiirde her imge, okurun düş gücüne göre farklı anlamlar kazanır.
Bu cümlede anlatılmak isteneni içeren yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiirde imgelere asıl anlamını kazandıran, öteki sözcüklerle olan ilişkileridir.
B) Şiir, sadece imgelerden oluşan bir tür değildir.
C) Bir şairin başarısı, yepyeni imgelerle okurun karşısına çıkmasında gizlidir.
D) Bir şiirin, okuru düşsel bir yolculuğa çıkarmasında imgelerin önemli bir rolü vardır.
E) Her okur, hayal gücünün yardımıyla, okuduğu şiirdeki imgelere kendince değişik anlamlar yükler.
6. Şiirin, bir ayağı toplumda, bir ayağı şairin içindedir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi anlamca bu cümleye en yakındır?
A) Şiir, şairinin iç dünyası ve yaşadığı toplum üzerine temellenir.
B) Toplumsal sorunlara çözüm üretmeyen şairlerin şiirleri geleceğe kalamaz.
C) Şairin, yaşadığı topluma sırt çevirmesi düşünülemez.
D) Şiir, içten bir söyleyişle yaşam gerçeklerini dile getirmelidir.
E) Şair, şiirlerinde kendi beklentilerine değil, toplumun beklentilerine yer vermelidir.
7. (I) Türk şiirinin unutulmaz adlarından Behçet Necatigil’in yapıtlarına bir yenisi daha eklendi. (II) Şairin, eşine yazdığı mektuplar “Serin Mavi” isimli kitapta toplandı. (III) Kitaptaki mektupları şairin kızları iki yıl süren bir çalışmayla derlemiş. (IV) Yapıtın sonunda, mektuplarda değinilen şiirlerden örnekler yer alıyor. (V) Kitabın önsözünde “Necatigil Ailesi” imzalı açıklamada, ailenin mektupları yayımlama amacı anlatılmış.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından ötekilerden farklıdır?
A)l. B)ll. C) III. D) IV. E) V.
8. (I) Ahmet Haşim’in bırakın şiirlerini, o güzelim düzyazılarının bile günümüzde hiç mi hiç okunmayacağını adım gibi biliyorum. (II) Halbuki, şiirlerinde “sözden ziyade musikiye yakın” bir dili işleyen Ahmet Haşim, düzyazılarında çok önemli bir kültür adamı niteliğiyle belirmiştir. (III) Gerçi bazı yazıları, sözgelimi “Kürk”, “Yaz Kokusu” şiirden izdüşümlerle örülmüştür. (IV) Bununla birlikte onun düzyazılarında daha çok güncel sorunlara eğildiği görülür. (V) “Bize Göre”, “Frankfurt Seyahatnamesi” gibi kitaplardaki yazılarından başka; deneme, gezi, söyleşi ve felsefi yazılarının pek çoğunu dergilerde yayımlamıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde önyargı söz konusudur?
A)l. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. Aşağıdakilerden hangisi üslupla ilgili bir yargı değildir?
A) Sanatçı, zaman zaman karşılıklı konuşmalara yer verdiği öykülerinde akıcı bir dil kullanmış.
B) Yapıtlarındaki şiirsellik, yazarın, dili ahenkli kullanmasından ileri geliyor.
C) Sanatçının yapıtlarında, çocukluğunun geçtiği yöredeki söyleyişler göze çarpıyor.
D) Fazlaca yer verdiği yabancı sözcüklerden dolayı eleştirmenler tarafından eleştiriyor bu yazarımız.
E) Dilimizin zenginleşebilmesi için yazarlarımızın, dil üzerine kapsamlı çalışmalar yapması gerekiyor.
10.Aşağıdaki cümlelerden hangisi sadece özne ve yüklemden oluşmaktadır?
A) Sanatçı, duygu ve düşüncelerini yapıtları aracılığıyla iletir.
B) Sanat yapıtı, sanatçının okura ulaştırmak istediği mesajın kendisidir.
C) Bir sanat yapıtını okuyan herkes ondan kendine göre bir anlam çıkarabilmelidir.
D) Romancı, hayatın gizli gerçeklerini ortaya koyar.
E) Sanatçı, okuyucuyla arasındaki bağı koparmamak için çaba göstermelidir.
11. İzmir’de bıraktım coşkun yüreğimi
Ege’nin mavisinde martılar uçuyordu
Bir sevinç sarkışıydı sanki Kordonboyu
Rüzgârlar beni çağırıyordu
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Önad
B) Eylem
C) Belirteç
D) Adıl
E) İlgeç
12. Asırlar boyunca yaşayan türkülerimiz, atalarımızın duygu ve düşüncelerini aktarır.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak sıralanmıştır?
A) Zarf tümleci – özne – dolaylı tümleç – nesne – yüklem
B) Nesne – dolaylı tümleç – yüklem
C) Zarf tümleci – özne – yüklem
D) Özne – nesne – yüklem
E) Özne – yüklem
13. Uzun kış gecelerinde, sobanın etrafına toplanınca dedemin, hayalleriyle süsleyerek anlattığı masalları dinleyip uyurduk.
Yukarıdaki cümlede kaç tane yan cümlecik vardır?
A)1 B)2 C)3 D) 4 E) 5
14. Ağrı Dağı’nın dibinde, rüzgârın dört bir yandan getirip çadırımızın üzerine bıraktığı bin türlü ses arasında yıldızların birbiriyle konuştuğunu duyuyorum.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Sıfat tamlamalarına yer verilmiştir.
B) Bağlaç vardır.
C) Farklı türde ad takımlarına yer verilmiştir.
D) Yüklem, geçişli bir eylemdir.
E) Eylemsiler vardır.
15. Lale, bu tek mevsimlik çiçek, sevdalılarına bir kez göz kırpıp sonra yokluğun büyüsüne karışan destansı güzeller gibidir.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) ilgeç kullanılmıştır.
B) Ad takımına yer verilmiştir.
C) Bağ-fiil kullanılmıştır.
D) Eylem cümlesidir.
E) Arasöz, öznenin açıklayıcısı görevinde kullanılmıştır.
16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Konuşmacı, gelişigüzel sözleriyle salondakilerin canını sıkmıştı.
B) Bu konunun ayak üstü konuşulmayacağını onlara söylemiştim.
C) Yeni gelen öğretmen, ağırbaşlı kişiliğiyle hepimizin beğenisini kazanmıştı.
D) Söz konusu olayla ilgili bizim de farklı düşüncelerimiz var.
E) Okulumuza bu yıl farklı branşlardan çok sayıda öğretmen alınacakmış.
17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Telefon santralinde çalışmak için başvuruda bulunmuş.
B) Kadıncağız bu ıssız evde yıllardır tek başına yaşıyordu.
C) Bugünkü olayın etkisi uzun yıllar devam edeceğe benzer.
D) Bir zamanlar Ankara Kalesi’nin çevresinde hiçbir yüksek bina yoktu.
E) Bir fabrikada bilgisayar oparatörü olarak çalışıyordu.
18. Doğuyor ufkumda pırıl pırıl bir güneş
Gitti diye üzgünüm buralardan beyaz kış
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünsüz yumuşaması B) Ünlü düşmesi
C) Ünsüz benzeşmesi D) Ünlü daralması
E) Ulama
19. Yahya Kemal söz sanatlarını bir çalgıya benzeterek () “Önemli olan çalgı değil ( ) çalgının nasıl kullanıldığıdır {)” der.
Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere aşağıdakiler in hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (:) (,) (…)
B) (.) (,) (;)
C) (:) (,) (.)
D) (,) (;) (…)
E) (;) (,) (!)
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Sanatçının son yapıtı daha henüz piyasaya çıkmadı.
B) Orhan, bütün gün odasında hiç durmadan yarınki yazılısına çalıştı.
C) Ünlü besteci, uzun yıllar müzikle iç içe yaşamıştı.
D) Sahilde, akşamları uzun yürüyüşler yapmayı çok özledim.
E) Geçen hafta dergide çıkan ilanı ben de görmüştüm.
21. Yazarımız, ülkemizde nitelikli okur kitlesinin oluşmasında büyük katkıları oldu.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu, aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) “Yazarımız” sözcüğünden sonra “da” bağlacı getirilerek
B) “oldu” sözcüğü “olmuştu” yapılarak
C) “ülkemizde” sözcüğü “ülkemizin” yapılarak
D) “Yazarımız” sözcüğüne tamlayan eki getirilerek
E) “büyük” sözcüğünden önce “oldukça” sözcüğü getirilerek
22. Bir yapıtın yazarının dünya görüşü, o yapıtın değerini ne azaltır ne de çoğaltır.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmakladır?
A) Sözdizimi yanlışlığı
B) Dolaylı tümleç eksikliği
C) Tamlama yanlışlığı
D) Özne – yüklem uyuşmazlığı
E) Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması
23. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisinin çıkarılması, cümlenin anlamında bir bozulma ya da daralmaya yol açar?
A) Bilmeden yaptığı gafla, ortam birden gerildi.
B) Tatilimi arkadaşlarımla birlikte geçireceğim.
C) O gün sanki biraz yorgun gibi görünüyordu.
D) Oraya gitmeden önce, keşke telefon etseydim.
E) Berberde tıraş olup arkadaşlarının yanına gitti.
24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu yıl Marmara Bölgesi’ne gelen yabancı turist sayısında artış oldu.
B) Ülkemizde çiçekçiliğin yüzde yetmişi Yalova’da üretiliyor.
C) Karadeniz’in yaylaları okullar kapanınca kalabalıklasın
D) Deniz kıyısında yaşayan insanlar genellikle sıcakkanlı olur.
E) Burada köylüler geçimlerini daha çok tarımla sağlıyor.
25. Alakır Vadisi’nde bulunan Beydağı Yaylası’ndayız. Mayısın son günleri olmasına karşın hava hâlâ soğuk ve her taraf yine bembeyaz. Burası neredeyse yılın yarıya yakınını kar altında geçiriyor. Dağlardan şırıl şırıl akarak gelen irili ufaklı derecikler bu yaylada buluşup Alakır Çayı’na misafir oluyor. Bir hayal ülkesini andıran bu yerde biraz soluklanıp yolumuza devam ediyoruz.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?
A) insana özgü nitelikler doğaya aktarılmıştır.
B) Benzetmeye başvurulmuştur.
C) Örneklere başvurulmuştur.
D) Niteleyici sözcüklere yer verilmiştir.
E) Çeşitli duyulara seslenilmiştir.
26. Bilim adamı gibi sanatçı da hep bilinmezin peşinde dolaşır, araştırmalarıyla insanoğlunun doğa ile yaşamı kavrayışına yeni boyutlar katmayı amaçlar. Bilim adamı, her yeni buluşunu yasaların, aklın ve nesnel deneylerin yardımıyla kanıtlar; kesinleşmiş doğrulardan söz eder. Sanatçı ise, bilinmezin sınırlarından içeri her dalışta, yeni bir simge, bir yaşam düşü, kurmaca bir iç dünyanın dışa vurmuş imgesi ile döner. Sadece aklın, mantığın ölçüleriyle kavranabilecek şeyler değildir bunlar çoğunlukla.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklama B) Tartışma C) Karşılaştırma
D) Tanımlama E) Benzetme
27. Hiçbir duygu ve düşünce sözcüklerle tam ifade edilememiştir. Kalp çarpıntısına sebep olan aşkı, sevmeyi, yürek yakan özlemi veya içimizdeki nefreti ne dillendirebilir tam anlamıyla? Orhan Veli bile: “Bilmezdim kelimelerin bu kadar kifayetsiz olduğunu” demiyor mu? Bu yüzden şiirlerimde anlatmayı planladığım şeyleri bütünüyle anlattığımı söyleyemem.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabilir?
A) Bir şiirde, duygu ve düşüncenin eşit ölçülerde yer alması konusunda neler söylersiniz?
B) Anlatmak istediklerinizi şiirlerinizde tam olarak aktarabildiğinizi söyleyebilir misiniz?
C) Her şiirin duygusal bir söyleyişle oluşturulması gerekli midir?
D) Şiirin, yalın bir dille kaleme alınması sizce yanlış mı?
E) Şiirlerinizde anlattığınız her olayı yaşadığınız doğru mu?
28. (I) Okuma, yaşamımızın belli bir döneminde başlayıp biten bir etkinlik değildir. (II) Yaşamın her döneminde okumanın bizim için büyük önemi vardır. (III) Daha doğrusu yeme, içme, soluma gibi yaşamsal bir nitelik kazanır okuma. (IV) Çocukluk döneminde beğenerek okuduğumuz bir kitap, yetişkinlik döneminde bize tat vermeyebilir. (V) Bu durum oldukça doğaldır. (VI) Çünkü insanın beğenileri sürekli olarak değişmektedir.
Bu parça iki paragrafa bölünmek İstense ikinci paragrafın hangi cümleyle başlaması uygun olur?
A) II. B)lll. C)IV. D)V. E) VI.
29. Bu benim için, sanırım yanıtlaması zor, hatta olanaksız bir soru. Bazen toprağa öylesine atılmış bir çekirdeğin bir gün ansızın yeşerip filizlenmesi, meyve vermesi gibi, bir küçük düşünce, bir olay, bir duygusal etkileşim kafamın bir köşesinde gelişip filizlenir ve beni oturup yazmam için zorlamaya başlar. Bu zorlama bazen dayanılmaz bir baskıya dönüşür, o zaman yapıtın oluşma süreci başlar.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Bir yapıtın yazılma süreci nasıl başlar sizde?
B) Yaşadıklarınızı olduğu gibi mi yapıtlarınıza aktarıyorsunuz?
C) Yaşadıklarınız, yapıtlarınızı nasıl etkiler?
D) Yapıtlarınızda konu seçimi sizin için önemli midir?
E) Yapıtlarınızın yazılma süresini neye göre belirlersiniz?
30. Yazarlar anılarını anlatırken kendileriyle ilgili gerçekleri tam olarak açığa çıkarmazlar. Bunun için anılara, başkalarının kusurlarını, küçüklüklerini, patavatsızlıklarını anlatan yapıtlar olarak bakılabilir. Çünkü hiçbir yazar kinlerini, kıskançlıklarını, korkularını okurun önüne dobra dobra dökemez. Bu, zaten insan doğasının bir gerçeğidir. Kimse kusurlarını başkalarına anlatmaktan hoşlanmaz. Bu nedenle anılar, —.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) tam bir gerçekçiliğe sahip değildir
B) bir belge niteliği taşımaz
C) yazarının yaşamını bütünüyle yansıtamaz
D) nesnellikten uzaktır
E) yaşamları olduğu gibi anlatan içten yazılardır
31. —. Herhangi bir şairi, diyelim Yahya Kemal Beyatlı’yı, Nazım Hikmet’i, Necip Fazıl’ı, Orhan Veli’yi düşünün. Bu şairler şiir yazmaya para kazanmak, zengin olmak için mi başlamışlardır? Romancıların çok para kazandıkları, geçimlerini romanlarının geliriyle sağladıkları söyleniyor; acaba roman yazmaya geçimini sağlamak için başlamış olan bir yazar var mıdır? Yapıtları para getirirse her sanatçı bundan hoşlanır, en azından, geçimini sağlamak için harcadığı zamanı da sanatına ayırabileceği için sevinir; ama hiçbir zaman bunu para kazanmak için yapmaz.
Bu parçanın başına aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Sanatçı, geçimini sağlamak için eser kaleme alan kişi değildir
B) Sanat; her zaman paranın ve şöhretin önündedir
C) Ekonomik gücü zayıf olan sanatçılar, sanatı geçim kaynağı olarak görür
D) Sanatçı, yapıtlarını sadece sanat düşüncesiyle ortaya koyar
E) Sanatçılar, sanatı her şeyin üstünde tutar
32. Kendinden başkasının sorumluluğunu taşımayan bir kişinin, birkaç kişilik bir dost ortamında söylediği bir sözle; büyük bir topluluğu temsil eden bir kişinin radyo veya televizyon aracılığıyla milyonlara karşı söylediği söz arasında büyük farklar vardır, ikisinin söylediklerinden doğacak sorumluluk bir değildir. Dolayısıyla
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) büyük topluluklara karşı yapılan konuşmalar daha anlaşılır olmalıdır
B) konuşmacının sözleri içten bir nitelik taşımalıdır
C) örneklerle zenginleştirilerek söylenen sözler daha etkilidir
D) dinleyicilerin aynı kültür seviyesinde olmaları şarttır
E) geniş bir kitleye seslenen kişinin, sözlerini özenle seçmesi gerekir
33. Nedir insanların kitaplara olan düşkünlüğü? Kitaplar, hele romanlar ve şiir kitapları, neden insanların hayatında bu kadar büyük bir yer tutuyor? Bence, bunu cevaplandırmak için “İnsan niçin okur?” sorusunu cevaplamak gerekir, insan, toplu olarak yaşadığı halde varlıkların en yalnızıdır. Görünüşte birbirlerine yakındır insanlar. Ama içten, aralarında ne uzaklıklar vardır! Çehov’un, acısını anlatacak kimse bulamayınca atının boynuna sarılarak içini boşaltan arabacısını düşünüyorum. Okuması olsaydı, böyle yapayalnız kalır mıydı?
Bu parçadan aşağıdaki genellemelerden hangisine varılabilir?
A) insanlar kitaplar sayesinde yaşamın sıkıcılığından kurtulur.
B) İnsanları mutlu edebilen kitaplar, klasik yapıtlardır.
C) insanlar, yalnızlıklarını gidermek ve dertlerini paylaşmak için kitaba yönelirler.
D) Kitaplar, insanlara başkalarını anlamayı öğretir.
E) Kitaplar, okurların duygu ve düşünce dünyalarını zenginleştirir.
34. insan olarak duygularımızı, düşüncelerimizi dışa vurmak zorundayız. Bu, her şeyden önce var oluşumuzun bir gereğidir. Mektuptan bilimsel bir teze, şiirden öykü ve romana kadar bütün yazınsal yapıtların özünde bu gerçek yatar. Sözgelişi, eş ve dostlarımı, duygularımızı ve düşüncelerimizi onlarla paylaşmak için mektup yazarız. Bunun gibi; bir romancıyı, şairi, öykücüyü, denemeciyi de yazmaya iten etken başka bir şey değildir.
Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yazınsal yapıtların yetenek ve birikim gerektirdiği
B) Yazınsal yapıtların, insanın duygu ve düşüncelerini paylaşma isteğinden doğduğu
C) Yazınsal yapıtların herkese seslenebilir bir biçimde oluşturulması gerektiği
D) Tüm yazınsal yapıtlarda insanların ortak duygularının İşlendiği
E) Başkalarıyla paylaşılan duygu ve düşüncelerle oluşturulan yapıtların kalıcı olacağı
35. Kişinin ozanlık gücünü, yeteneğini, dili kullanma ustalığını zaman belirler. Ozanın yaptığı dilsel denemeleri sürekli sınavdan geçirir zaman. Bu sınavlarla, bedavadan kazanılmış ünlerin haksızlığını; emekleri taçlandırılmamış ozanların uğradığı haksızlığı gün ışığına çıkarır. Asılsız övgülerin boyası, cilası zamanın yaratıcılığına dayanamaz ve dökülüverir. Zaman, başarılı yapıtları ve ozanları ise gerçek yerine yükseltir.
Bu parçanın bütününde anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir ozanı ötekilerden ayıran en önemli özellik üslubudur.
B) Bir şiirin kalıcılığı, ozanın anlattıklarıyla yaşadıklarının örtüşmesinde gizlidir.
C) Bir ozanın özgün olmasını sağlayan, sadece kullandığı dil değildir.
D) Bir ozanın çok şiirinin olması, onun kalıcı olacağını göstermez.
E) Bir şiirin ve ozanın başarısını, zaman ortaya koyar.
36. Kimi vakit bir manzaradan, bir durumdan, bir insandan söz ederken bunların şiirsel olduklarını söyleriz. Kimi vakit de şiir sanatından söz eder: “Falanca şiir güzeldir.” deriz. Birinci durumda söz konusu olan, hiç kuşku yok ki, bir tür heyecandır; birtakım koşulların etkisiyle, büyülendiğimizi, coşkuya kapıldığımızı hissettiğimiz zaman söylediğimiz sözlerdir. Bu durumun belli bir iradeyle ortaya konan yapıtlarla bir ilgisi yoktur; bu durum ruhsal ve bedensel düzenimiz ile bizi duygulandıran koşullar arasındaki bir uyumdan doğal biçimde ve kendiliğinden meydana gelir. Ama öte yandan, şiir sanatı dediğimizde bir öncekine benzer bir durumu doğuracak ya da bu tür bir heyecanı yapay olarak meydana getirecek araçlar söz konusudur.
Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Şiir sanatı ile şiirsellik kavramının aynı şeyler olmadığı
B) insanın duygulandığı dönemlerde şiirle ilgilendiği
C) Şairlerin, şiirlerinde, yaşadıklarına yer verdikleri
D) Şiirde söyleyişe dikkat etmenin önemli olduğu
E) Şiir diye ortaya konan her yapıtın şiir sayılamayacağı
37. Ortaya koyduğu yapıtı, sanatçının dünya görüşünü yansıtan bir araç olarak görmek ya da bir romandaki, oyundaki kişilerin konuşma ve düşünceleriyle sanatçı arasında paralellikler kurmak, eleştirmeni yanıltır. Kimi eleştirmenlerimizin inandırıcı, sağlıklı yorumlara ulaşamamaları bundandır. Yapıtları, yazınsal yönü yerine yapıtların içindeki düşüncelere göre değerlendiriyorsa yanlış yoldadır eleştirmen. Oysa her yapıt, onu yazanın dışında bağımsız bir yapı, kendine özgü bir evren içerir. Yayımlandığı andan itibaren sanatçının dizginlerinden kurtulmuştur ve buna göre değerlendirilmelidir.
Bu parçada eleştirmenlerle ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eleştirisini yapacakları yapıtlarda seçici davranmaları gerektiği
B)Bir yazarın yapıtlarını öteki yapıtlarından bağımsız bir biçimde değerlendirmeleri gerektiği
C) Yapıtlardaki farklılıkları ortaya koymayı amaçlamaları gerektiği
O) Öznel yargılardan uzak durmalarının zorunlu olduğu
E) Sanatçıları, yapıtlarıyla özdeşleştirmelerinin yanlış olduğu
38. Şairlerin, gördüklerini algılayış ve yansıtışları akılcı ya da mantıksal düzen içinde olmaz. Başka bir deyişle onlar, dış dünyaya diğer insanlar gibi akıl gözüyle değil, duygu gözüyle bakarlar. Dış dünyadan duyu organları aracılığıyla algıladıklarını dilde yeniden biçimlendirirler. Bu biçimlendirmenin ürünleridir imgeler. Bir tür zihinsel resimler oluşturmadır, somutlaştırmalara gitmedir. Örneğin deniz için: “Deniz, dalgalı engin bir sudur” yerine “Gördüm deniz dedikleri bin bir başlı ejderi” derler.
Bu parçada şairlerle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Duygusal konulara ağırlık vermeyi yeğledikleri
B) Kapalı anlatımla yapıt oluşturduktan
C) Konularını genellikle yaşamdan seçtikleri
D) Dünyayı algılayış ve anlatışlarının öteki insanlardan farklı olduğu
E) Şiirin kurgusunu içlerinden geldiği gibi oluşturdukları
39. Genellikle sanatın, özellikle şiirin; duygu ya da düşünce olduğu sürekli tartışılmıştır. Şiirde duygu ve düşünce arasındaki ilişki çoğu zaman gözden kaçırılmış ve bu konuda iki karşıt cephe oluşturulmuştur. Kimileri şiiri yalnızca duygu olarak görmüş, kimileri de onu düşünceyle özdeş tutmuştur. Fakat şiirler incelendiğinde dünya görüşümüz ne olursa olsun, yalnızca düşünceyle şiir olamayacağı ortadadır. Yine şiir, hiçbir zaman tepeden tırnağa başıboş duygulardan oluşan bir sözcük yığını da olmamıştır.
Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Şiirde duygu ve düşünce birlikteliğinin fark edilmediğinden
B) Şiirin, düşüncelerin iletilmesinde bir araç olarak görülmesinin yanlış olduğundan
C) Şiirin şimdiye kadar gerçek bir tanımının yapılamadığından
D) Sadece düşünceye dayalı şiirlerin, yaşamı daha iyi yansıttığından
E) Duygu yüklü şiirlerin etkisinin geçici olduğundan
40. Yaş, hiçbir zaman edebiyat dünyasında bir ölçü olmamıştır. Yaşlılığından dolayı bir yazarı köhne sayan bir anlayış ile genç yaştaki bir edebiyatçının yetkin yapıt veremeyeceğini düşünen anlayış, aynı yanlışın parçalarıdır. Edebiyat tarihi, başyapıtlarını gençlikte verdikten sonra, zamanla değerini kaybetmiş yazarlar kadar; en yetkin eserlerini, yaşlılık dönemlerinde vermiş olanları da yan yana sıralar.
Bu parçanın bütününde asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sadece belli bir yaşın üzerindeki yazarların estetik yapıtlar oluşturabileceği
B) Yazın hayatında yaşın, bir ölçüt sayılamayacağı
C) Genç yazarların başarılı olamayacaklarını düşünmenin yanlış olduğu
D) Bir yapıtı başyapıt kılan ölçütlerin belirlenemediği
E) Sanat yapıtının coşkunluk ve deneyimin bir ürünü olarak ortaya çıktığı
|
1) E 2) A 3) C 4) D 5) E 6) A 7) A 8) A 9) E 10) B
|
11) C 12) D 13) D 14) B 15) D 16) B 17) E 18) A 19) C 20) A |
21) D 22) E 23) E 24) B 25) C 26) C 27) B 28) C 29) A 30) E
|
31) C 32) E 33) C 34) B 35) E 36) A 37) E 38) D 39) A 40) B
|
]]>
1. Onun yapıtlarını okurken, edebi türler arasındaki duvarların yıkıldığını hissedersiniz. Örneğin, romanlarından birini okurken sanki öykü, deneme, makale, şiir gibi türler arasında gezintiye çıkmış olursunuz.
Bu parçada “edebi türler arasındaki duvarların yıkıldığını hissetmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Birçok edebi türde yapıt vermiş olduğunu düşünmek
B) Edebi türleri birbirine karıştırdığı kanısına kapılmak
C) Sanatın değişik alanlarında uğraştığını düşünmek
D) Yapıtlarında yaşanmış olaylara yer verdiğini düşünmek
E) Yapıtlarında edebi türlerin sınırlarının kalktığı izlenimine kapılmak
2. “Yönetmen, etrafındakilere çok sert bakıyordu.” cümlesinde “sert” sözcüğü dokunma duyusuyla ilgili olduğu halde görme duyusuyla ilgili kullanılmıştır.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde böyle bir kullanım söz konusudur?
A) 15. yüzyıla ait bu antika tabloda sıcak renkler hakimdi.
B) Gemiler Adası 16. yüzyıldan kalma bir doğa harikasıdır.
C) Antik çağlardan kalan bu kentte önce çatısız, kaya evler sizi karşılar.
D) Toprağın kokusu, insana doğayla iç içe olduğunu hatırlatır.
E) Çam ağaçlarının arasında yürürken yaprakların hışırtılarını duyarsınız.
3. Bir şair olarak uzun yıllar yurtdışında kaldım. Ama kaldığım şehirlerin hiçbiri beni kabul etmedi. Çünkü yaşadığım şehirlerin ne acısı ne de coşkusu vardı içimde. Bundan olsa gerek, o şehirler beni süre hiç götürmedi.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) O şehirlerde yaşamanın zor olduğu
B) Uzun yıllar yurtdışında kalmanın sanatçıyı olumsuz etkilediği
C) Sanatçının coşkusu olmayan şehirlerde yaşadığı
D) Şehirlerin sanatçıya ilham kaynağı olmadığı
E) Yaşadığı şehirlerin sanatçıyı şair olarak kabul etmediği
4.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim açıklamasıyla birlikte verilmiştir?
A) Eve vardığımda tam ağzıma layık yemekler hazırlanmıştı.
B) Tam elli yıl bir yastığa baş koyup birbirlerine asla kötü söz söylememişlerdi.
C) O kadar yoğun çalışıyor ki akşama kadar ağzına bir şey koymamış.
D) Sadece varlıkta yanımda olacak iyi gün dostlarına ihtiyacım yok.
E) Rıhtımda tanıştığı ihtiyara kalbini açmış, onu dost edinmişti.
5. (I) Yazarımızın, son öyküsündeki baş karakter “Feride”nin dünyası alabildiğine yalnız ve durağandır. (II) Bu durağan hayat ömrünün sonuna kadar sürüp gidecektir. (III) insanlardan nefret etmesinin onlara yaklaşmamasının çok dramatik bir sebebi vardır. (IV) Onun hayatındaki renkli olan tek şey, sabahtan akşama kadar işlediği oya ve okuduğu romanlardır. (V) Evlenmeyi düşündüğü adamın hayallerini yıkması, hayata küsen Feride’yi bu kasabaya sürmüştür. (VI) Çevresinden kopuk, içe dönük bir hayatı artık kabullenmiştir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, I. cümledeki yargının nedeni açıklanmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
6. (I) Tomris Uyar’ın “Bir Uyumsuzun Notlan” adlı iki ciltte toplanan kitabı kısa zaman önce yayımlandı. (II) 1975’te başlayıp şimdilik 1999’da sona eren bu notların yazıldığı yılları, bayağılaşmanın modernleşme adı altında topluma yayıldığı yıllar olarak görebiliriz. (III) Uyar’ın notlarını okurken bir yazarın, tanık olduğu düzeysizlikleri okurlarına anlattığını düşündüm. (IV) Bunu bir yazarın hayıflanması olarak düşünemeyiz. (V) Ancak bazı bölümlerde yazarın kendi düşüncelerini bilgiçlik taslayarak okuruyla paylaştığı görülüyor.
Bu parçadaki numaralı cümlelerin hangisinde sözü edilen yazarla ilgili olumsuz bir eleştiri yapılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde Garipçilerin üslubu ve içeriği ile ilgili bilgi verilmiştir?
A) Garip hareketine katılanlar şiirde ölçüye, uyağa ve şairaneliğe karşı çıkmışlardır.
B) Garipçiler, geleneği reddeden serbest şiirler yazmışlardır.
C) Garipçilere göre şiir yalnız yüksek zümreye değil sıradan insana da seslenmelidir.
D) Günlük hayattaki en basit olayı bile şiire sokup günlük konuşma diliyle şiirlerini yazmışlardır.
E) Garipçilerin sözlerini sokaktaki insandan da duymanız kaçınılmazdır.
8. I. Hatıralarını kaleme alan kişinin de hikâye yazarı gibi güçlü bir gözlemci olması gerekiyor.
II. Yazarlar, güçlü bir gözlemci olduklarında başarıyı yakalar.
III. Hayata ve insana nesnel bakan yazarların gözlem yeteneği gelişmiştir.
IV. Anı ve öykü yazan bir kişide çevreyi gözlemleme gücü olmalıdır.
V. Sanatta kalıcılığı yakalamanın şartlarından biri de milli unsurlara yer vermektir.
Numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve III. B) I. ve IV. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) III. ve V.
9. (I) Marmaris Koyu mavi tur teknelerinin uğrak yeridir. (II) Yüzdüğünüz tüm noktalardan denizin dibini görebilirsiniz. (III) Gözleriniz çam ormanıyla kaplı dağlarda gezinirken doğanın antik kent kalıntılarıyla olan uyumuna hayran kalırsınız. (IV) Hatta bu ünlü adayla ilgili öyküleri dinledikçe hayranlığınız artar. (V) Ancak adaya yaklaşınca sizi bir şey derinden sarsar ve üzer. (VI) Ne yazık ki halkımız burayı da piknik adı altında çöp yığınına döndürmüştür.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi kendisinden önceki cümlenin gerekçesi durumundadır?
A)II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
10. Resim üzerine yazmaya kalkışan bir kişi, yalnız resimle ilgili eserler okursa, bir süre sonra resim hakkında bile yazamayacak hale gelir.
Bu cümle aşağıdaki yargılardan hangisiyle anlamca aynı doğrultudadır?
A) Resim yapmak isteyen kişi önce resimle ilgili kitapları okumalıdır.
B) Resimle ilgili kitapları okumak, kişinin resim kültürünü değiştirir.
C) Sadece bir konuyu bilmek aslında hiçbir şey bilmemektir.
D) Yazar, kendi alanının en ince detaylarını bile çok iyi bilmelidir.
E) Sanatçının yazı yazacağı alan, sanatçı tarafından belirlenmelidir.
11. (I) Her insan, yaşamında zaman zaman gülünç duruma düşebilir. (II) Ancak bunun, kendisini dışarıda nasıl gösterdiğini bilemeyebilir. (III) işte komedi dediğimiz tür, insanların, gülünç yanlarını görmesini ve bunlara gülerek düşünmesini sağlar. (IV) Bu yolla insana yanlışlarını gösterir, onu utandırmaksızın eğitir. (V) Bu öğretilerinden dolayı komedi, insanlar arasında diğer oyunlardan daha çok sevilmiştir.
Bu parçadaki numaralı cümlelerin hangilerinde komedinin işlevinden söz edilmiştir?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
12. Klasik eserlerle geçirilecek zaman düşünceyi daraltmaz, genişletir, güzelliğin yolunun bir olmadığını öğretir.
Bu cümlede klasik eserlerin hangi özelliği üzerinde durulmuştur?
A) Düşünceyi ilerletmesi ve geniş bir bakış açısı kazandırması
B) Bütün insanlar tarafından beğenilmesi
C) Her dönem güncelliğini koruması
D) Her insanda farklı izlenimler uyandırması
E) Her şeyde güzeli ve güzelliği araması
13. Hiçbir ressam, gördüğünü yansıtmak için tuvalin başına geçmez.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleyle anlamca aynı doğrultuda değildir?
A) Romanlarımdaki kahramanların hepsi, çocukken hayalini kurduğum kişilerdir.
B) Bir heykeltıraş, taşın üzerine düş gücünün sınırsızlığını işler.
C) Tiyatroda, hiçbir zaman, yaşamı olduğu gibi görmek mümkün değildir.
D) Bu şair, acılarını ve aşklarını katkısız bir biçimde dizelere dökmüştür.
E) Onun öykülerinde İstanbul, sanatçının özgün yorumuyla kendini gösterir.
14. Yol kenarlarındaki Yağmur mazgallarını Kumbara sanıp Harçlığımı atardım Bu yüzden en çok Denizden alacaklıyım.
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bileşik çekimli eylem B) Belirteç
C) Adeylem D) Ad takımı
E) Ekeylemli yüklem
15. Edebiyatımızın usta ve özgün kalemi Adalet Ağaoğlu, Enver Aysever’in kendisiyle yapacağı söyleşide, edebiyatın farklı alanlarında verdiği yapıtlarıyla ilgili düşüncelerini okurlarıyla paylaşacak.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Yüklem çatısı bakımından işteştir.
B) Fiilimsiler kullanılmıştır.
C) Birden fazla türemiş sözcük vardır.
D) Özne birden çok sözcükten oluşmuştur.
E) Belgisiz sıfatlara yer verilmiştir.
16. Yazılarınızın, içinizdeki duygu yoğunluğunu yansıtması, okuyucuyu oldukça sevindirdi.
Aşağıdaki cümlelerden hangisi öğeleri ve öğelerinin sıralanışı yönünden bu cümle ile aynıdır?
A) Sanatçının eserlerindeki kahramanlar seçildiği çevreyi fazlasıyla yansıtıyor.
B) Çok okunmayı amaçlayan sanatçı yapıtlarında günlük dile yer vermelidir.
C) Sanatçının toplumdan kopuk konuları işlemesi, her eserinde görülüyor.
D) Edebi eserlerin çevirisinde görülen başarı, bilimsel çevirilerde görülmüyor.
E)Çevirmen, çevirdiği eseri, o yapıtın üslubunu hiç bozmadan okuyucuya sunmalıdır.
17.Aşağıdaki atasözlerinin hangisinde yan cümleciğin görevi diğerlerinden farklıdır?
A) Andıkça gülün adını, bülbülün derdi artar.
B) Helva helva demekle ağız şirin olmaz.
C) Deli deliyi görünce çomağını gizler.
D) Deve, boynuz ararken kulaktan olmuş.
E) Atalar sözünü tutmayanı yabana atarlar.
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır?
A) Seninle tanıştıktan sonra dünyam değişti.
B) Onlarda yalnız bir kaç gün kalmıştım.
C) Kızılırmak’ı yüzerek geçmek için çalışıyordu.
D) Sana bir şey olursa hemen bana bildir.
E) TRT’nin bu haftaki programı belli oldu.
19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Türkiye geçen yılki turizm gelirini bu yıl ikiye katlıyamadı.
B) Manyas Kuş Cenneti, koruma altına alındıktan sonra çok güzelleşti.
C) Anadolu’nun doğal zenginliklerini bir fotoğraf karesinde anlatmak istedim.
D) Doğal yaşamın altüst olduğu bazı ormanlar, koruma altına alındı.
E)Büyük gemiler, İstanbul Boğazı’ndan geçerken kılavuz kaptan bulundurmalıdır.
20. Bir toplumun edebiyat dünyasına katılan her kalemi ( ) o toplumun kültür ve sanat yelpazesinde yeni bir zenginlik ( ) her eseri ( ) denize açılan bir akarsu yatağıdır ( )
Bu parçada ayraçla ( ) boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri getirilmelidir?
A) (,)(,)(;)(.) B) (,)(:)(,)(.)
C) (;)(,)(;)(.) D) (…)(,)(,)(.)
E) (.)(;)(,)(.)
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zaman kayması vardır?
A) Yaptığı hareketin yanlış olduğunu o da anlayacak.
B) Annem, küçük kardeşim için kazak örüyor.
C) O, şimdi nerede, ne yapıyor bilmiyorum.
D) Pazar günleri babamla Boğaz’da balık tutmaya gidiyorum.
E) Söylediklerimi can kulağıyla dinledi.
22. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu küçücük köyde, yaşlı insanlardan başka kimse kalmamıştı.
B)Hayatın sıkıntılarından kurtulmak için edebiyatın gizemli dünyasına girmek gerekir.
C) Hiç kimseyi kıramadığı için bahçesine girmemize göz yumdu.
D)Anne ve çocuk ölümlerinde tıp alanında büyük ilerlemeler kaydedildi.
E)Kimi insanların okumaya vakit bulamadıklarını söylemeleri düşündürücüdür.
23. Yaşadığı şehrin olanaklarından yararlanmayan bir sanatçı, şehrin derlenip toparlanmasına ve kimlik kazanmasına bir katkısı olamaz.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne – yüklem uyuşmazlığı
B) Öğe eksikliği
C) Tamlayan eki eksikliği
D) Sözcüğün yanlış anlamda kullanılması
E) Çatı uyumsuzluğu
24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Yazarı dinlerken sanatın sınırsız ve uçsuz bucaksız diyarlarında gezineceksiniz.
B)Yazarımız, son eserinde Türkçenin anlatım olanaklarından çok iyi yararlanmış.
C) Sanatçının karikatürleri, önde gelen dergi ve gazetelerde yayımlanmış.
D)Geçtiğimiz ocak ayında yayımlanan kitabın önsözünü, John Berger kaleme almış.
E) Sanatçı, eserlerinde anlattığı çevreyi çok iyi tanıyor.
25.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yapılmıştır?
A) Sizin sınıfın öğrencileri, az ilerideki durakta otobüse binecekler.
B) Bu tür yeniliklerin, toplumun belirli bir kesimini ilgilendirdiğini biliyorum.
C) Öğrenciler, bu projeye kendi istekleriyle gönüllü olarak katıldı.
D) Sınıfın penceresinden Boğaz’ı tüm güzelliğiyle görebiliyorduk.
E) Kırsal kesimlere daha çabuk ulaşabilmek için bu araç alındı.
26. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bir kurumun ilerlemesi, yöneticisinin yeteneklerine bağlıdır.
B)Gençlere, sigaradan dolayı sağlığını kaybeden ünlülerin fotoğrafları gösterildi.
C) Çocukların yetiştirilmesinde okul öncesi eğitimin ayrı bir önemi vardır.
D) Çocuğunuzun sorumluluklarını yerine getirmesinde ona yardımcı olun.
E)Amacımız, çocuklarımızın hem fiziksel hem ruhsal yönden daha iyi yetiştirmektir.
27. (I) Nedim Gürsel’in son kitabı, daha önce “Uzun Sürmüş Bir Yaz” adlı kitabında yer alan öykülerle başlıyor. (II) Gürsel’in 18-20 yaşlarında kaleme aldığı bu öykülerde dikkati ilk çeken, nesnelerin sürekli olarak renkleriyle betimlenmiş olması. (III) Yazara göre çocukluk, ışıklı bir dönem ve özgün yansımalara sahip bir ayna. (IV) Kırmızı şapka, sarı tüylü kedi, safran rengi bulgur pilavı, yeşil kaplı albüm, mavi damarlı el… (V) Bu renk cümbüşüne karşın Gürsel’in öykülerine hakim olan renk, gri bir ton. (VI) İki temel rengin karışımı, ışıkla aydınlığın gerilimi olarak düşünebiliriz bu griliği.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
AII. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
28. Roman ile masal ayrı sanatlar olmalarına rağmen, bunların karıştırdıkları olmuyor mu? Oluyor, hem de çoğu zaman. Çok okunan, piyasayı tutmuş bazı yazarların basanlarını sağlayan şey, masalların düşlerine okuyucularını sürüklemeleridir. Masallardan örnek alınan kahramanlıklar, cömertlikler, bağlılıkları ödüllendirmeler, kötülükleri de cezalandırmalarla doludur anlattıkları. Bir bakıma—
Bu parça, düşüncenin akışına göre aşağıdakiler-den hangisiyle tamamlanabilir?
A) büyümüş, kocaman çocuklar da bu eserleri okuyabilir.
B) bu yapıtların romandan çok masal olarak değerlendirilmesi doğru değildir.
C) olağan karşılamak gerekir roman ile masalın zaman zaman birbirine karışmasını.
D) bu, romanın masala göre oldukça yeni bir tür olduğunu gösterir.
E) romancıdan beklenen masalın aldatıcı görevini yüklenmesidir.
29. Şiir, benim için her zaman derin bir şaşırmadır. Şiirde dile gelen birçok şeyi, düzyazıyla anlatamam; ama bir ilhamla ortaya çıkan şiir, her zaman beni şaşırtmış: “Bunu ben mi söyledim!” diye kendime sordurtmuş-tur. Bu yüzden şiir, kalbimin derinliklerini, benim bile farkında olmadığım bir anda, ortaya koyma işidir. Diyebilirim ki şiir, kalbimin dile gelip kendini benimle paylaşmasıdır.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Şiir yazmaya başlamadan önce ne gibi hazırlıklar yaparsınız?
B) Şiiri nasıl tanımlarsınız?
C) Sizce şiir nasıl yazılmalıdır?
D) Şiir yazmadaki amacınız nedir?
E) Anlatmak istediklerinizi şiirde nasıl dile getirirsiniz?
30. Ne acı ki kurumlarımız “sorumlularla dolup taşıyor; ama sorumluluk bilinci olan insan neredeyse hiç yok. Halbuki bir millet için önemli olan “sorumlu”dan çok, sorumluluk bilinci olan insanların yetiştirilmesidir. Toplum içinde sorumluluk bilinci gelişmiş insanların çokluğu önemlidir. Çünkü —
Bu parça düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?
A) sorumluluk sahibi insanlar toplumu ileri götürür.
B) toplumun geleceği, bu tür insanların çokluğuyla güvence altına alınabilir.
C) sorumluluk, toplum tarafından bireye yüklenen bir duygudur.
D) sorumluluk bilinci olmayan insanların topluma vereceği bir şey yoktur.
E) sorumluluk bilinci taşıyan insanlar, her durumda üstüne düşen görevi yapar.
31. Bir yazarın yazma aşkı, bir ağacın serüveninden farklı değildir. Yazar adayı, yazarlık tutkusuyla “toprakaltı” çimlenme sürecini başarıyla atlattıktan sonra gün yüzüne çıkarır ürününü. “Toprakaltı” dönemi geçirmiş bir yapıtın, okur karşısındaki duruşu daha olgundur. Bu açıdan bakarsak, yazarlık ağacını olgun meyveleriyle geleceğe taşımak isteyen her yazarın, bu dönemleri geçirmesi gerekir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kalıcı olmak isteyen her yazarın, özgün yapıtlar ortaya koyması gerektiği
B) Başarılı yapıtlar ortaya koymak için eserin belirli bir hazırlık dönemi geçirmesi gerektiği
C) Yetkin yapıtların okur tarafından beğenilmesinin kolay olduğu
D) Kısa sürede başarılı yapıtlar ortaya koymanın bir yetenek işi olduğu
E)Başarılı olmak isteyen sanatçıların kendinden öncekilerden beslenmesi gerektiği
32. Aslında bütün yazarlar, düşündüklerini daha iyi anlamak, anlatmak veya bir duyguyu bütün insanlarla paylaşmak için yazar. Fakat bazı yazarlar düşündüğünü anlatmak için değil, şuradan buradan öğrendiklerini göstermek, tanınmak ve ünlü olmak için yazıyor. Tek amaçları var: Toplumda saygın bir yer edinmek, birileri tarafından sevilmek ve alkışlanmak.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gerçek yazarların düşüncelerini özgürce açıkladığı
B) Yazarlarımızın neden özgün yapıtlar ortaya koyamadığı
C) Yazarların nasıl başarılı olabileceği
D) Yazarlığın yetenek ve emek istediği
E) Bazı yazarların, sanatı çıkar için kullandığı
33. Sanatçı, kişiliğinin rehberliği olmadan özgün bir yapıt oluşturamaz. Süleymaniye’yi Süleymaniye yapan sadece taşların ölçülü bir şekilde üst üste konması değildir. Süleymaniye’nin arka planındaki sanatçı ruhu, onu sonsuzluğun simgesi yapmıştır. Bunun gibi kalıcılığı hedefleyen her yapıtın arkasında da sağlam bir kişilik kendini gösterir.
Bu parçada yazar, savını inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?
A) Tanık gösterme B) Betimleme
C) Örneklendirme D) Karşılaştırma
E) Tartışma
34. Yenecek ve yakacak ne gerekliyse eylül içinde hazırlamak, kışa rahat bir yürekle girmek buralarda bir gelenekti. Eylülün başında, kasabada peri masallarını andıran kırk günlük bir hazırlık başlardı. Bacaların boğula tıkana tüttüğü, kazanların taşa köpüre kaynadığı bu telaşlı günlerin ardından yağmurlar başlardı. Güz yağmurlarıyla birlikte kasabaya bir sessizlik çökerdi. O hareketli günler yerini sakin günlere bırakırdı.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?
A) Deyimlerle anlatım güçlendirilmiştir.
B) İkilemelere yer verilmiştir.
C) Benzetme sanatı kullanılmıştır.
D) Öykülemeye yer verilmiştir.
E) Betimleme yapılmıştır.
35. Çocuk da edebiyat da tanımlanması zor olan kavramlardır. Çocuk edebiyatı yazarlığı veya çocuk yazarlığı da bu zorluktan payını almıştır. Anlatımı ve tonlaması çocuksu olan bu yazarlık, çocukça bir iş değildir. Bu iş, çocuğa dıştan bakışla da gerçekleşemez. Çocuğu içten kuşatan, çocuk dürbünü ile dünyaya açılabilen içsel bir deneyime sahip olmayan yazar, anlatıcıdan öteye geçemez. Jacqueline Rose’un, “Çocuk edebiyatı olanaksızdır.” sözüyle kastettiği de aslında gerçek anlamda olanaksızlık değil, bu işin taşıdığı ağırlık ve zorluktur. Bu nedenle çocuk yazarı olmayı çok az insan hak etmiştir.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çocuk edebiyatı, içerik yönüyle tanımlanması mümkün olmayan bir alandır.
B) Yazarların çocuk edebiyatıyla ilgili ürünleri her geçen gün azalmaktadır.
C) Çocuk yazarlığı, dıştan bakıldığında kolay yapılabilecek bir görünüme sahiptir.
D) iyi bir çocuk kitabı yazabilmek için çocukları iyi gözlemlemek ve psikoloji eğitimi almak gerekir.
E) Çocuk edebiyatı yazarı olmanın güçlüğü; çocuğu saran söyleyişle beraber onun gözüyle çevreyi görebilen bir olgunluk gerektirmesidir.
36. Oluştuğu kültür coğrafyasının toprağından, kokusundan, havasından izler taşımayan sanat yapıtı var mıdır? Her sanat yapıtı, yaşadığı çevrenin damgasını taşır. Kendisini dışarıya kapalı tutmaya çalışan sanatçılar bile, soludukları havayı az ya da çok eserlerine yansıtmaktan kendilerini alamazlar. Her sanat yapıtının ulustan ulusa, kültür çevresinden kültür çevresine farklılık göstermesi de bundandır. Yine kuşaklararası sanat yapıtlarının farklı konuları içermesi, yaşanılan çevrenin etkisiyledir.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ulusallığı aşan yapıtlar herkese seslenir.
B) Her toplumun kültür yapısı farklıdır.
C) Sanatsal yapıtlar üzerinde yaşanılan çevrenin etkisi büyüktür.
D) Her sanatçı, yapıtlarında yaşadığı çevreyi anlatmalıdır.
E) Yaşadığı çevrenin etkisinden kurtulabilen sanatçılar başarıyı yakalar.
37. Bugün de öztürkçeye özenenler çok. Bu durum, gençler arasında da gittikçe artıyor. Bu akımı beğenmeyenler, onu durdurmaya çalışanlar bile —
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) eski dili kullanmaya devam ediyor.
B) alışkanlıklarından bir türlü vazgeçmiyor.
C) istemeye istemeye onlara uyuyor.
D) öztürkçeyle mücadelesini devam ettiriyor.
E) Türkçeyi hafife almayı sürdürüyor.
38. Reşat Enis adını duymayanların sayısı, duyanlardan çok daha fazladır. Oysa 1930’lu yıllarda edebiyatımızın en etkili, en kavgacı ve en özgün yazarlarından biriydi o. Reşat Enis, 1909’da İstanbul’da doğmuştu. Subay olan babasının görevi nedeniyle Anadolu’nun birçok yerini gezdikten sonra 1930 yılında adliye muhabiri olarak gazeteciliğe başladı. Sırasıyla Haber, Son Dakika ve Yeni İstanbul gazetelerinde çalıştı, ilk hikâyeleri, 1930’da Servet-i Fünun’un devamı olan Uyanış dergisinde yayımlandı. Aynı yıl basılan hikâye kitabından sonra bir daha bu alana dönmeyerek edebiyatla olan ilişkisini 1984’te ölene dek romanlarıyla sürdürdü.
Bu parçada tanıtılan yazarla ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Az tanınan bir yazar olduğuna
B) Çağdaşlarından farklı bir çizgiye sahip olduğuna
C) Farklı türlerde ürünler kaleme aldığına
D) Yazdığı hikâyelerde Servet-i Fünun dönemini yansıttığına
E) Değişik yerlerde bulunduğuna ve değişik gazetelerde çalıştığına
39. Alaattin’in cini gelip, “Dile benden ne dilersen.” dese, Zümrüdüanka kuşunu çağırsak, kanatları arasında gizlenip Kafdağı’na uçsak; başımıza gökten üç elma düşse… Bu istekler hem çocukların hem de yetişkinlerin içinden, masallar sayesinde gelen seslerdir. Bize farklı yaşamları sunan masallar sadece çocukları değil, sihirli dünyayı özleyen her insanı uçan halı diyarına davet ediyor. Çocukların günümüzde masallarla ilgilenmeyeceğini söyleyen kimi insanlara inat, masal kitapları, hâlâ en çok okunan, satılan kitaplar arasında. Çünkü masal dünyası tüm insanların düşlerini, özlemlerini, korkularını içeriyor. Hangi yaşta olursak olalım hepimiz masallara bayılmıyor muyuz?
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) insan, zaman zaman hayal dünyasının büyülü ikliminde çocukluğuna geri dönmek ister.
B) Masal okuyarak büyüyen çocuklar ile okumayanlar arasında hem beceri hem kavrayış yönünden farklılıklar vardır.
C) Masallar, ister çocuk ister yetişkin olsun, her insanda bulunan duyguları dillendirdiği için herkes tarafından beğenilen ürünlerdir.
D) Çocukların masallara, masal kitaplarına olan ilgisi günümüzde iyice azalmıştır.
E) Çocukken okunan bazı masallar, ileriki yaşlarda tekrar okunduğunda insana ayrı bir lezzet verir.
40. Sevinç Çokum, son yıllarda ortaya çıkan reklama dayalı bir roman ve öykü yazarı değildir. O, on beş günde yirmi baskı yapan sonra da bir daha anılmayan eserler ortaya koymaz. Sanatçı, otuz yılı aşkın süredir devamlı yazar, yayımlar ve bu yayımlanan eserler düzenli olarak okuyucu bulur. Çabuk ve kolay kazanılan şöhretin, saman alevine benzediğine inanan sanatçı, sanatının zirvesine kaleminin gücüyle çıkmıştır.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Eserlerinin reklamını yaptırmadığı
B) Kalıcı eserler kaleme aldığı
C) Uzun bir yazarlık geçmişinin olduğu
D) Yayımladığı eserlerin ilgi gördüğü
E) Başarılarını kendi çabasıyla elde ettiği
CEVAPLAR
|
1) E2) A 3) D 4) D 5) D 6) E 7) D 8) B 9) E 10) C
|
11) D12) A 13) D 14) C 15) E 16) A 17) E 18) B 19) A 20) E
|
21) D22) D 23) C 24) A 25) C 26) E 27) B 28) C 29) B 30) C
|
31) B32) E 33) C 34) A 35) E 36) C 37) C 38) D 39) C 40) A
|
]]>
1. Bu kitap kısa ama duygu yanı ağır basan şairlikten gelen anlatım yoğunluğuna sahip öykülerden oluşuyor.
Bu cümlede attı çizili sözle anlatılmak İstenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özlülük B) Akıcılık C) Duruluk
D) Özgünlük E) Yalınlık
2. Bazı eleştirmenler; şairlik kumaşının kolay kolay önlemeyeceğini, bunun için biraz beklemek gerektiğini söylüyor. Bu eleştirmenler işi yokuşa sürüyor. Bence bir kumaşın kalitesini anlamaya çalışmak için koca bir topu açmak kadar anlamsız bir şey yoktur. Kumaştan anlayan için bir santimetrekare de yüz metrekare de aynı şayi soylar.
Bu parçada geçen “bir kumaşın kalitesini anlamaya çalışmak için koca bir topu açmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir kişinin şair olup olmadığına karar verebilmek için bütün şiirlerini incelemeye kalkmak
B) Bir şairin beğenilen ve beğenilmeyen şiirleri arasında ne tür farklar okluğunu anlamak için nesnel ölçütlere başvurmak
C)Eleştirmenlerin beğenecekleri şiirler yazmak için başka şairlerin şiirlerindeki nitelikleri anlamaya çalışmak
D) Kendine özgü bir şiir dili kurmak için daha önce yazdığı bütün şiirleri yeniden gözden geçirmek
E)Bir şairin başka metin türlerinde de eser verip veremeyeceğini anlamak için belli bir süre beklemek
3. Her okur, alındaki eserin güzelliğini göremeyebilir. Kimi okurlar kabukta dolaşır, kimi bir süs eşyası gibi görür kitaptan. Kimi ise satırların tadına varmadan yazıyla olan macerasını noktalar. Birçok kişi için bir yazıdan beslenmekten çok, o yazıdan kurtulmak vardır. Okurun kalbine nişan alabilmeli her eser Bir yazarı yazar yapan işte bu özelliğin farkına varabilmesi, bu zenginliği yakalayabilmesidir.
Bu parçadaki “kabukta, dolaşmak” sözünün anlamı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Macera peşinde koşmak
B) Kitapları süs eşyası olarak görmek
C) Okuru etkilemek
D) Özünü anlamamak
E) Kitap okumaktan sıkılmak
4. (I) Deneme, barı merkezli bir yazın turudur. (II) Deneme yazarı; varlık, olay, kavram ve durumları ele alırken aslında kendini anlatır. (III) Özgür yapı denemenin omurgasıdır. (IV) Denemeci, kuralların ağına takılmaz; düşüncelerini genelgeçer yargılarla ifade etmez. (V) Okuruyla söyleşir ama bir yandan da kavgacıdır; içinize sokulurken kavgacılığını, tartışmacılığını koltuk altında saklar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangileri kendinden önceki cümlede belirtilenleri destekler niteliktedir?
A) II. ve III. B) II. ve IV. C) III. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
5. Cemil Meriç “Her yazı denize atılmış bir şişedir, kimin sahiline vuracağı belli olmayan bir şişe…” der.
Cemil Meriç bu cümlesiyle metinlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Hangi amaçta oluşturulduğunun belli olmaması
B) Kim tarafından anlaşılacağının belli olmaması
C) Okurlarca beğenilip beğenilmeyeceğinin belli
D)Toplumun tüm kesimlerine hitap edip etmediğinin zamanla anlaşılacak olması
E)Yazarının önlenmesine katkı sağlayıp sağlamayacağının belli olmaması
6. “Şiir, şairden önemlidir.’ diyen bir eleştirmen aşağıdakilerden hangisini söylerse bu düşüncesiyle çelişir?
A) Bu şiirlerdeki imgeler, ses ve anlam uyumu, şairinin edebiyat dünyamızda kalıcı bir yor edineceğinin göstergesidir
B) Her şiir, başlı başına bir metindir, bir şiiri anlamak ve yorumlamak için şiirin kendisi dışında bir şeye ihtiyaç yoktur,
C) İsmi şaire çıkmış nice insan bilirim ki yazdıklarına şiir demeye bin şahit gerekir.
D) Bir şiiri değerlendirmeden önce o şiirin yaratıcısının yaşam öyküsünü araştırmak, şiiri buna göre değerlendirmek gerekir
E) Bir şiiri anlamak, o şiirdeki İmgelerle yaratılan coşku ve hayal dünyasına adım almakla mümkündür.
7. Bir toplumun kültürünü, o toplumun bireyleri oluşturur; medya yansıtır
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleye anlamca en yakındır?
A) İletişim organları, toplumun kültürünü oluşturur,
B) Toplumdaki kültürel değişimleri en çok etkileyen, medyadır
C) Bireyler, kültürü var eder; iletişim araçları kültüre evrensel nitelikler katar.
D) Bireyler, toplumun değerlerini oluşturur; iletişim araçları ise bu değerleri gösterir.
E) Medyanın topluma karşı görev ve sorumlulukları vardır.
8. Onun şiirlerini anlamak için metne bakmak yetmez, dalmak da gerekir. Çünkü onun şiirlerinde anlam —
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanmalıdır?
A) metnin yüzeyinde değil, derinlerindedir.
B} ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgindir.
C) metnin en önemli öğesidir,
D) ses öğesiyle ayrılmaz bir bütün oluşturmuştur,
E) en az ahenk unsurları kadar önemlidir.
9. (I) Hem yazarı anlama çabası göstermemek hem de yaklaşmakta olduğumuz çukurun önünde yazarın elimizden tutmasını beklemek, çok da tutarlı bir davranış değildir. (II) Zira yazar bize bir çukura düşebileceğimizden söz etmiştir. (III) Bundan sonrası yolda yürüyenin sorumluluğuyla ilgilidir, (IV) Öyleyse, edebiyat eserlerine daha farklı bir yaklaşımla eğilmeliyiz. (V) Bu yaklaşım bize giderek sorunlarımızı önceden görme yeteneği ve tedbir alma yükümlülüğü getirecektir.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerle İlgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede okurların çelişkili bir davranışından söz edilmiştir.
B) II. cümlede yazarın bir öngörüsünden söz edilmiştir.
C) III. cümlede yazara ait olmayan bir yükümlülükten söz edilmiştir.
D) IV. cümlede yazın ürünlerine farklı bir bakış açısıyla eğilmek gerektiği vurgulanmıştır.
E) V. cümlede yazarın okuru düşünmesinin, ona yeni sorumluluklar yükleyeceği ifade edilmiştir.
10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Bu ülkenin tarihsel ve kültürel birikimini, gelecek kuşaklara da aktarmak zorundayız.
B) Baklavalarımızda tereyağı ve Antep fıstığı kullanıyoruz,
C) Onun romanlarındaki özgün anlatım, ilk bakışda fark edilmeyebilir.
D) Her şey çok çabuk değişiyor; dün gerçek olanlar, bugün yalan oluyor.
E) O, bu kıza sırılsıklam âşık olduğu için gerçeklerle yüzleşmek istemiyor
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır?
A) Desene ailen senden mucize bekliyor
B) Dün buraya Selim Bey geldi mi?
C) Seyahatlerim sırasında kitap okurum.
D) Kurumumuzun 10. yılını kutluyoruz.
E) Müdür’le konuşmak için aşağıya indi.
12. Romanda bir ailenin içine girer (I) onunla birlikte çalışır (II) sever ve nefret ederiz (III) onları her yönüyle tanırız (IV) hikâyede ise ancak evin önünden geçer (V) açık bir pencereden bakıp masa başında toplanmış bütün bir aileye göz gezdiririz.
Bu cümledeki numaralanmış yerlerden hangisine ötekilerden farklı bir noktalama işareti getirilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
13. Firdevsî, “Şahnâme’yi yazarak ne mi yapmıştır ? Hemen
I
söyleyeyim , İran, eserin kaleme alındığı X. yüzyılda çeşitli sorunlar
II
yaşıyordu. Firdevsi , böyle bir ortamda bir şaheser yaratarak millî
III
duyguların canlanmasını sağlamıştır . Unutulmaya yüz tutmuş
IV
kahramanlık hikayelerini hatırlatarak halkın millî bilincinin oluşmasına yardım etmiştir .
V
Bu parçadaki numaralanmış noktalama İşaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
14. Yazarların tüm gizli saklısını gözler önüne serme niyeti taşıyan biyografi kitaplarım okumaktansa hayatlarını kendilerinin anlattıkları kitapları, yani otobiyografileri okumayı tercih ederim.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bağlaç B) Sıfat C) Zamir
D) Edat E) Fiil
15. (I) Erzurum geniş ve yeşil ovaya bakan, çekici bir kent, (II) Erzurum’un uzun kavakları, karga yuvalarıyla dol u. (III) Arasıra bir kavakta on ikiyi aşkın yuva görülüyor. (IV) Erzurum’da kaldığımız dört beş gün içinde, havanın bir gün olsun, akşama dek soğuk ya da sıcak olduğunu görmedik. (V) Sabahleyin güneş açıyor, akşam şiddetli bir yağmur başlıyor, gece ortalık bembeyaz görünüyor,
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede sıfat—fiil grubu sıfat tamlamasında görev almıştır.
B.) II. cümlede edat kullanılmıştır.
C) III. cümlede ikileme zarf görevindedir.
D) IV. cümlede bağlaç kullanılmıştır.
E) V. cümlede pekiştirilmiş sözcük, sıfat görevindedir
16. (I) Dinlenmeden yazıyorum şiirlerimi. (II) Dinlensem elimden bir şey kaçacakmış gibi bir endişeye kapılıyorum. (III) Son şiirimi on beş günde yazmıştım. (IV) O on beş gün boyunca çok az uyumuştum. (V) Şiiri bitirdiğim zaman gözlerim görmez olmuştu..
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi belirli (görülen) geçmiş zamanın olumsuzuyla çekimlenmiştir.
B) II. cümlede şart kipiyle çekimlenmiş bir fiil vardır.
C) III. cümlede basit yapılı bir fiil vardır.
D) IV. cümlede birleşik zamanlı bir fiil kullanılmıştır.
E) V. cümlenin yüklemi birleşik yapılı bir fiildir.
17. Tren; sarı buğday bacaklarıyla çevrili ovanın ortasında, gökyüzüne siyah dumanlar salarak ilerliyordu.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
B) Nesne – dolaylı tümleç – zarf tümleç – yüklem
C) Nesne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
D) Özne – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem
E) Nesne -dolaylı tümleç – yüklem
18. I. Kitapları nereden aldın?
II. Kitapları aldığım kime söyledin?
III. Kitapları kütüphaneye mi götürüyorsun?
IV. Kütüphaneye gitmek için hangi otobüse bineceksin?
V. Gideceğin kütüphane nerededir?
Bu parçada numaralanmış sorulardan hangisi diğerlerinden farklı bir öğeyi buldurmaya yöneliktir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
19. (I) Gölbaşı ilçesindeki Mogan Golü, Ankara’nın önemli doğal alanlarından biri. (II) Gel, kış aylarında beyaz bir güzelliğe bürünüyor. (III) Balıkçıların sandalları buzların arasında yazı bekliyor. (IV) Ankara’nın en büyük gölü Mogan, soğuk aylarda da bazı canlılara kucak açıyor. (V) Gülün yüzeyi, karabaş martıları için güvenli bir ev oluyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle basit yapılı bir ad cümlesidir.
B) II. cümle “özne, zarf tümleci, dolaylı tümleç ve yüklem’den oluşmuştur.
C) III. cümlenin yüklemi, geçişsiz bir fiildir.
D) IV. cümle basit yapılı bir fiil cümlesidir.
E) V. cümlenin öznesi, bir ad tamlamasıdır.
20. Aşağıdaki cümlelerden hangisi yapısı bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Dergi, geniş bir yazar ve fotoğrafçı kadrosuyla Anadolu doğasına açılıyor
B) Bu tür sorunları çözmek için daha duyarlı bir bakış açısına sahip olmak gerekiyor.
C) Motorlu taşıtlardan çıkan gazlar, küresel ısınmanın önemli bir kısmından sorumlu.
D) Dil bilimciler, yaşayan dillerin bir kısmının bu yüzyılın sonunda yok olacağını tahmin ediyor.
E) Yazmak, muhalif olanların kendilerini ifade ediş biçimidir.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Öğrenci olduğuma dair bir belge almak için öğleden sonra okula gittim.
B) Hepimiz onu oyalamaya çalışıyor, onun evden ayrılmasını istemiyorduk.
C) Kardeşim, buz gibi suyu bir dikişte içtiği için annem ona kızdı.
D) Çocukların oyunlarını seyrederken İçini neşe kaplıyordu.
E) İstediklerini yaparım, yalnız umutlarımı boşa çıkarmayacaksın.
22. (I) Celal Sılay, aşırı duygusal bir insandı. (II) Onunki, her şair için doğal olan duygusallığın çok ötesindeydi. (III) Bu nedenden dolayı yaşamı boyunca hep yaralandı, örselendi. (IV) Onu dışarıdan tanıyanlar bu yanını lam bilmezlerdi. (V) Onu kahkahalar atan, renkli bir adam zannederlerdi.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer tamlayıcısı (dolaylı tümleç) eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ne sen beni seviyorsun ne de ben seni, bunu ikimiz de biliyoruz.
B) Bu vakfı kurmamızın amacı, toplumsal dayanışma bilincini artırmak içindi.
C) Gün gelecek herkes bana hak verecek, yaptığı yanlışı anlayıp özür dileyecek.
D) Televizyonlardaki magazin programları, izleyicilere sahici olmayan bir dünya vaat edip kandırıyor.
E) Sonucu ne olursa olsun hep doğrulan dile getirin, adaletten ayrılmayın!
24. Kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen nesne, görünüş ve olgulara — denir. Hiçbir ileti bunlar olmadan iletilemez.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) gösterilen B) gönderce
C) gösterge D) bağlam
E) gösteren
25. Erzurum-Ardanuç yolu; yamaçlardan dikkatlice inen, dönemeçler yüzünden hızını artıramayan bir minibüsle bile zevk veriyordu insana. Tavandaki havalandırma kapağından çiçek kokulu ılık dağ havası çarpıyor bedenime. Yolcu sayısı az. Bir sağ cama, bir sol cama geçiyorum, iki cephede de bitmek bilmez sıradağlar diziliyor. Çoruh Nehri tüm coşkunluğuyla dağların arasından akıyor. Benim bildiğimi o da mı biliyor diye acı bir merak sarıyor içimi. Çoruh, yakında baraj göllerinde tutsak kalacak.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Benzetmelerden yararlanma
B) Birden çok duyuya seslenme
C) Betimleyici öğelerden yararlanma
D) Varlıkları devinim hâlinde verme
E) Kişileştirmeden yararlanma
26. Walter Benjamin, “Roman okuru, okurların en yalnızıdır.” demiştir. Öylesine som bir yalıtılmışlık ve yalnızlık gerekir roman okumak için. Aileden, arkadaşlardan, gündelik uğraşlardan, her şevden ve herkesten birkaç saatliğine de olsa uzaklaşarak tamamen kendi içine çekilir roman okuru. Hele ki sarmışsa okuduğu roman,,. Hele ki kurulmuşsa okur ile kitap arasında bir köprü… İnsanın sevdiği roman iyi bir sırdaştır. Bu; başkalarına aktarılmayan aktarılınca büyüsünü kaybeden bir sırdaşlıktır.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Eksiltili cümleler kullanma
B) Karşılaştırma cümlesine yer verme
C) Alıntıyla düşünceyi pekiştirme
D) Olasılık bildiren cümlelere yar verme
E) Öznel yargılara yer verme
27. (I) Bir arada bulunmak zorunda olan en az iki kişinin veya iki kişi yerine geçen kavram veya varlığın bireysel farklılıklar sebebiyle karsı karşıya gelmesi veya çatışması sonucu ortaya çıkan eyleme “olay” denir. (II) Öğretici metinlerde anlatılan eylem dizisine “olay zinciri”, kurmaca metinlerde anlatılan eylem dizisine ise “olay örgüsü” denir. (III) Olay çevresinde gelişen edebî metinler (öykü, roman vb.) birer kurmacadır. (IV) Bu eylem, başka eylemlerin oluşmasını da sağlayıp bir eylem dizisine dönüştüğünde şu adlardan birini alır: Olay zinciri, olay örgüsü. (V) Dolayısıyla bu tür metinlerde anlatılanlar, “olay örgüsü” bağlamında değerlendirilir
Bu parçanın anlatım akışındaki bozukluğun giderilmesi İçin aşağıdaki değişikliklerden hangisinin yapılması gerekir?
A) IV. cümle l,den sonra getirilmeli
B) I. cümle V.den önce getirilmeli
G) III. cümleyle IV, cümle yer değiştirmeli
D) I. cümleyle II. cümle yer değiştirmeli
E) II, cümleyle III. cümle yer değiştirmeli
28. Anıya konu olan olayların üzerinden çok uzun zaman geçmesine karşın yazarların bu olayları bugün yaşanmış gibi çok ayrıntılı anlatmaları, okuyucuların kafasında bazı soru işaretlerinin oluşmasına neden olabilir. Okuyucunun okuduğu bir anı metni karşısında “Anı, sonuçta hatırlamalar üzerine kurulan bir metin türüdür. Aradan bunca sene geçmesine rağmen yazar nasıl oluyor da bu olaylara ait en küçük ayrıntıları bile rahatlıkla hatırlayabiliyor?” sorusunu sormasına neden olabilecek bu durumun, metnin inandırıcılığına gölge düşürebileceği unutulmamalıdır.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, metnin inandırıcılığına gölge düşürebilir?
A) Çocukluk dönemlerine ait anılarını yaşlılık dönemlerinde kaleme alan bir yazarın, düştürdüğü metinde sayfalar tutan diyaloglara yer vermesi
B) Gençlik dönemlerini anlatan yaştı bir yazarın,
yaşadığı olaylarla ilgili kimi bilinmezi okuyucularla paylaşması
C) Anlatmak istediklerini belgelemek ihtiyacı hisseden bir yazarın, başkaları tarafından oluşturulmuş anı metinlerinden yararlanması
D) Yaşlı bir yazarın, çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı ve tanık olduğu kimi olayları gazetedeki köşesinde okuyucularına aktarması
E) Anı yazarının hem yaşadığı olaylar hem de tanıdığı kişilerle İlgili bilgiler vermesi
29. Yürüyerek yapılan gezilerde kentlerin daha iyi tanındığına inanıyorum. Binaları daha yakından görüyor, gündelik yaşama ait bilgilere daha çabuk ulaşıyorum. Dinlenmek için oturduğum kahvelerde kurduğum dostluklar, birçok bakımdan işime yarıyor. —- Yürüyüp de yorulmasaydım o kahveye oturmayacak, Miquel’i tanımayacak ve onun gezdirdiği yerleri hiç göremeyecektim.
Bu parçada bos bırakılan yere aşağıdaki cümlelerden hangisinin getirilmesi uygundur?
A) Bana yalnızlık ve hüzün veren kahveleri, otelleri ve oralarda dost olduğum insanları her şeye rağmen çok seviyorum.
B)Çünkü kitapların rehberliğinde gezmek, kentlerin gizemli dünyalarını tanımamızı sağlıyor.
C) Ünlü gezgin İbni Batuta gibi binlerce kilometre yol kat ediyor, birçok dost ediniyorum.
D) Örneğin Barselona’da bir kahvede tanıştığım bir İspanyol sayesinde kentin hiçbir kitapta yer almayan yerlerini görmüştüm.
E)Şehir gerçek yüzünü dost yazarların kaleminde, onların rehberliğinde gösteriyor.
30. Dergiler yeni fikirlerin, oluşumların, zihni karşı kovuşların, akımların kendilerini yasallaştırdıkları, yaşama mevzisi açtıktan zeminlerdir bir bakıma. —- Nitekim şiirle ilgili bütün hareketler, bir şiir dergisi yayımlamak yoluyla kendilerini tanıtmış, bir dergi etrafında yapılanmıştır. Hemen bütün şairler ilk ürünlerini bir dergide yayımlayarak kendilerine yol aralamış, ürünlerinin dergilerde yer bulup bulmamasına güre şairlerin edebî yolculukları şekillenmiştir, Dolayısıyla Garip üzerine, İkinci Yeni ya da 80 sonrası şiiri üzerine konuşurken ilk başvuracağımız külliyat, bu dönemleri temsil eden dergiler olacaktı r.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şiir dergileri de bu bağlamda değerlendirilebilir.
B) Türkiye’de günümüze dek birçok şiir dergisi yayımlanmıştır.
G) Garipçiler ve İkinci Yeniciler, şiir dergileriyim kendilerini tanıtmışlardır.
D) Bu zeminlerin günümüzde İnternet ortamına kaydığı rahatlıkla söylenebilir.
E) Edebiyat dergilerinde sadece şiirler değil, öykü, deneme ve eleştirilerde yayımlanabilir.
31. Onun yazılarını besleyen kaynaklar kitaplar, yaşantılar ve hatıralardır. O tümüyle okuduklarından, yaşadıklarından yola çıkarak eski günlere ait güzellikleri, sanattaki yöneliminin temel taşlarını, sanalını besleyen kaynaklan, sanatçı kimliğini etkileyen olayları, yazarları, çevreleri, eserleri, nostaljik bir tatla yazıya döker. Naif bir yaklaşımla hayal ve gerçeği birbirine karıştırarak geçmişe bakar. Bireyin içsel serüvenini anlatırken çevre-toplum-yapı gibi dış koşullardaki değişimi ve bu değişimin birey üzerindeki etkisini irdeler.
Bu parçada sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?
A) Çevre kirlenmesine dikkat çeken yazılar yazdığına
B) Anlatmaya bağlı edebi metinler oluşturduğuna
C) Geçmişte kalan güzelliklere özlem duyduğunu gösteren bir anlatımı benimsediğine
D) Sanatını besleyen kaynaklan ve sanatçı kimliğini etkileyen olayları, anlaşılır bir dille anlattığına
E) Yazarların yaşam öykülerini ve eserlerini ayrıntılı olarak ele alan biyografi metinleri yazdığına
32. Bir gül goncasını koklarken toprağın hakkını teslim etmek gerek. Gül goncasının yanında, toprağın soluk ve alçak gönüllü yüzü bize o güzel kokunun kaynağını işaret eder. Fidanın köklerini şefkatle saran topraktır, Her toprak da kendi yeteneğine göre gül yetiştirir. Farklı toprakların gülü farklı kokar. Edebiyat eserlerini okurken onun parlaklığı, güzelliği onun köklerini saran toprağı getiriyor aklımıza. Dolayısıyla eleştirmek için eseri ortaya çıktığı çevre ile açıklamak, anlamaya çalışmak önemli bir yöntemdir. Çünkü eser, yazarının yetiştiği sosyal ortamdan bağımsız değildir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gülün yetişmesini sağlayan toprağın önemini herkes anlamalı ve onu korumalıdır.
B) Bir yapıtı anlamak ve eleştirebilmek için yapıtın oluşturulduğu toplumsal çevrenin bilinmesi gerekir.
C) Yazarlar yapıtlarında ruhsal durumlarını yansıtmalıdırlar.
D) Edebiyat yapıtını okurken insan onun nasıl yazıldığını bilmelidir.
E) Hangi çiçeğin hangi tür topraktan hoşlandığının bilinmesi gerekir.
33. Yıllarca Bodrum’a Torba Koyu”na gitmişidir, Yüzlerce kez bu koydaki balıkçıları, balıkçı teknelerini görmüşümdür, Ama bir gün bile onları Avni Arbaş’ın resimlerindeki gibi göremedim. Ne o ışıkta, ne o renklerde… Çünkü benim gördüğüm dış dünyaydı, Çıplak gözün algıladığı görüntülerdi, Avni Arbaş’ın resimlerine bakarken Torba Koyu ve balı kollarıyla değil, onun resimleriyle karşı karşıyaydım.
Bu parçada anlatılmak istenen temel düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçı, ayrıntıyı yakalayabilen insandı.
B) Sanatçı, doğayı sanat anlayışıyla yeniden yaratır.
C) Sanat eserlerinde yaşamın çarpıcı yönleri ele alınır.
D) Sanat eseri, özünde farklılık taş imalı, sanata bir yenilik getirmelidir.
E) Sanatçı doğayı gerçekçi bir biçimde yansıtmalıdır.
34. Kimi sanatçı, günün olaylarına ayna tutar. Kimi de günün dışında görünür, biraz dolaylı ve belli belirsiz, eserlerine günün olaylarının gölgesini düşürür. Yani sanatçı bu konuda özgürdür. O, günü, günün olaylarını apaçık ya da dolaylı ve çapraşık yollarla eseflerine yansıtır,
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Sanatçının görevi güncel olayları yansıtmak mıdır?
B) Her sanatçı güncel olayları aynı yolla mı eserlerine yansıtır?
C) Sanatçı, eserlerini oluştururken hangi yöntemleri kullanmalıdır?
D) Güncel olayları takip etmek okurun görevi midir?
E) Güncel olayların yansıtılması, eserlere olan ilgiyi artırır mı?
35. İlk uçurtmanın MÖ 3000lü yıllarda Çin’de yapıldığı; bazı halkların çok eski çağlarda dinsel törenlerde kötü ruhları kovmak, eğlenmek ve haberleşmek için uçurtmadan yararlandıkları bilinmektedir. Avrupa, uçurtmayla Marco Polo’nun Malaya Adalarından bir uçurtma satın alarak bunu Hollanda’da kullanmasıyla tanışmıştır. 18 ve 19. yüzyıllarda uçurtma bilimsel araştırmalarda kutlanılan araçlar arasında yer almaya başlamıştır. Benjamin Franklin ve Alexander Wilson, uçurtmaları rüzgâr ve hava akımları üzerindeki bilgilerini artırmakta kullanmışlardır. Bazı bilim adamları uçurtmalarla deneyler yapmış, bu deneyler ilk uçakların yapılmasında çok faydalı olmuştur,
Bu parçada uçurtmalarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Anavatanın Çin olduğuna
B) Kimi toplumlarda kutsal amaçlarla kullanıldığına
C) Günümüzde daha çok eğlence amaçlı kullanıldığına
D) Teknolojinin gelişmesine katkı sağladığına
E) Avrupa’ya Marco Polo tarafından getirildiğine
36. Zencefil; balgamı söktürür, öksürüğü keser, kanı sulandırır, damarları açar, hafızayı güçlendirir. Bazı ilaçların mide ve bağırsaklara yaptığı yan etkileri yok eder. Ameliyatlardan sonra anesteziden kaynaklanan bulantıları önler. Doğum sonrasında annenin emzirme döneminde, anne sütünü artırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi vardır. Sindirim sistemini düzenler, modem yaşamın koşuşturmacası İçinde yorgun düşenlere enerji verir. Zencefilden gazoz, turşu ve reçel yapımında da yararlanılır. Zencefil, halk hekimliğinde asırlar boyu ilaç olarak güvenle kullanılmıştır. Zencefilin hiçbir yan etkisi yoktur.
Bu parçada sözü edilen bitkiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kimi ilaçların yan etkilerini önlediğine
B) Kullanılmasının modem tıp eğitimi alan uzmanlar tarafından önerildiğine
C) Öğrenilenlerin ve yaşananların çabuk unutulmasını engellediğine
D) Bazı gıda maddelerinin hazırlanmasında kullanıldığına
E) Herhangi bir olumsuz etkisinin bulunmadığına
37. Ramazan Korkmaz’ın İkaros’un Yeni Yüzü Cahit Sıtkı Tarancı isimli kitabı, kitabın yazarının şairin akrabalarıyla yaptığı yüz yüze görüşmelere, belgelere ve araştırmalara dayalı akademik bir eser Kitap, dört bölümden oluşuyor. Kitabın birinci bölümü Cahit Sıtkı Tarancı’nın hayatına, yaşadığı ve tanık olduğu önemli olaylara, edebî kişiliğine ve eserlerine ayrılmış, ikinci bölüm, şairin şiirlerinin tema ve yapı bakımından incelenmesine ayrılmış. Üçüncü bolümde, Cahit Sıtkı Tarancı’nın sembol ve imge dünyası, dördüncü bölümde dil ve üslûp özellikleri detaylı olarak ele alınmış. Bu kitabın önemli özelliklerinden biri, kitapta şairin bu zamana kadar yayımlanmamış bir şiirine ve on beş mektubuna yer verilmiş olmasıdır. Bu mektuplarla şairin ruh dünyasına daha derinden nüfuz edebildiğimiz gibi onu daha doğru ve iyi anlamak noktasındaki bazı pürüzleri de gidermiş oluyoruz. Kitapta ayrıca şairin el yazılarına da yer verilmiştir. Bunlar arasında şairin eski ve yeni yazıyla yazılmış mektup ve şiirleri vardır.
Bu parçada sözü edilen kitapla ilgili olarak aşağıdaki terden hangisinde değinilmemiştir?
A) Bilimsel bir çalışmanın ürünü olduğuna
B) Şairle ilgili bazı bilinmezleri ortadan kaldırdığına
C) Yazarının, kitabın hazırlanması için mülakatlar yaptığına
D) Şairin dil ve üslûp özelliklerinin ayrıntılı olarak ele alındığına
E) Şairin eserlerindeki olay örgüleri hakkında bilgi verdiğine
38. Hasta Hakları Yönetmeliği’ne güne bir sağlık kuruluşuna sağlık hizmeti almak için başvuran herkesin ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan hizmet almaya; sağlık durumu ile ilgili her türlü bilgiyi sözlü veya yazılı olarak istemeye, saygı, itina ve ihtimam gösterilerek güler yüzlü, nazik, şefkatli sağlık hizmeti almaya; sağlık kumlusunu seçme ve değiştirmeye; haklarının ihlali halinde, mevzuat çerçevesinde her türle başvuru, şikâyet ve dava hakkını kullanmaya hakkı vardır.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi hasta hakları içinde yer almamıştır?
A) Bilgi isteme
B) Sağlık kuruluşunu seçme ve değiştirme
C) Personeli tanıma, seçme ve değiştirme
D) Eşitlik içinde hizmete ulaşma
E) Saygınlık görme
39. Türkiye’de uzun süre yanlış tanımlanıp halk oyunları” sözünün eş anlamlısı olarak düşünülen folklor, aslında bir bilim dalıdır. Folklor (halk bilimi) bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalıdır. Türkiye’de bilimsel anlamda halk bilim çalışmaları yirminci yüzyılın başlarında başlamış olsa da halk bilimine yardımcı olacak pek çok kaynak daha önceki yüzyıllarda oluşturulmuştur Söz gelimi Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”si halk bilimi araştırmaları açısından zengin öğeler barındırmaktadır.
Bu parçada folklorla İlgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Halk oyunları sözünün eş anlamlısı olduğuna
B) Bilimsel anlamdaki folklor çalışmalarının Türkiye’de yaklaşık yüz yıllık bir geçmişi olduğuna
C) Yirminci yüzyıl öncesinde oluşturulan eserlerden de yararlandığına
D) İnceleme alanına halk hekimliğinin de girdiğine
E) Sözlü edebiyat ürünlerini de inceleyen bir bilim dalı olduğuna
40. “Evlerimiz Poyraza Bakar”, Ethem Baran’ın yeni hikâye kitabı. Kitapta yer alan hikâyelerde; bayatlardan hikâyeler, hikâyelerden hayatlar geçip gidiyor, Yazar; hikâyenin her nefesine, her birimine hatta her hücresine olağanüstü önem veriyor. Kitapta yer alan on iki hikâyenin her biri sıradanlığın yerleşmiş ve yerleştirilmiş ezberini bozan has hikâyeler. Eserin bütününde ise şu mesaj veriliyor: Hayat bozulmayan bir yazıdır.
Bu parçada söz konusu eserin hangi özelliğine değinilmemiştir?
A) Hangi mesajı ilettiğine
B) Dil ve anlatım özelliklerine
C) Özgün olduğuna
D) Büyük bir titizlikle yazıldığına
E) Hangi metin türünde oluşturulduğuna
|
1 |
A |
9 |
E |
17 |
D |
25 |
A |
33 |
B |
|
2 |
A |
10 |
C |
18 |
E |
26 |
D |
34 |
B |
|
3 |
D |
11 |
E |
19 |
C |
27 |
A |
35 |
C |
|
4 |
B |
12 |
D |
20 |
A |
28 |
A |
36 |
B |
|
5 |
B |
13 |
B |
21 |
B |
29 |
D |
37 |
E |
|
6 |
D |
14 |
D |
22 |
C |
30 |
A |
38 |
C |
|
7 |
D |
15 |
E |
23 |
C |
31 |
C |
39 |
A |
|
8 |
A |
16 |
A |
24 |
C |
32 |
B |
40 |
B |
]]>
1. Onat Kutlar değerlendirmelerine güvendiğim bir eleştirmendi. Bir gün yeni bir şiirimi ona okuduğumda, “Hah, şimdi kendi sesini bulmaya başladın.” demiş, ondan sonra da yazdıklarımı merak eder olmuştu.
Bu parçada geçen “kendi sesini bulmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yerelden evrensele uzanmak
B) Özgünlüğü yakalamak
C) Özeleştiri yapabilmek
D) Öykünmeci bir bakış açısına sahip olmak
E) Eserde kendini gizlemek
2. Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisinin sesteşi yoktur?
A) Topladığı kır çiçeklerini vazoya güzelce yerleştirdi.
B) Bu dar sokaklarda arabayla ilerlemek hayli güçtü.
C) Babamın, geç vakitlere kadar fabrikada çalıştığı olurdu.
D) Hava ve yol durumunu radyodan az önce dinledim.
E Bu yaş günümü de yanımda kimse olmayacak.
3. Bizce iyi çevrilmiş bir kitaba rastlamak piyango tutturmaktan farksız olduğundan Türk okuru, Türk yazarlarıyla sınırlı kaldı.
Bu cümlede geçen “piyango tutturmak” sözü aşağıdakilerden hangisini anlatmak için seçilmiştir?
A) Bulmanın zorluğunu
B) Çaba göstermenin gerekliliğini
C) İyimserliğin değerini
D) Şansın yaşamsal önemini
E) Beklentilerin çokluğunu
4. Sanatçı, bu yapıtıyla aslında kendi sanatının ve düşüncelerinin sınanmasını yapar bir anlamda. Hangi düşüncelerinin kalıcı, hangilerinin geçici olduğunu görmek ister. Kendine özgü bilgelik tarzıyla çağının profilini kendine özgü bakış açısıyla çıkarmak ister.
Bu parçadaki “çağının profilini kendine özgü bakış açısıyla çıkarmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Döneminde yaşanan toplumsal olaylara çözümler üretmek
B) Döneminin genel görünümünü özgün bir tarzda ortaya koymak
C) Yapıtında döneminin düşünce akımlarını irdelemek
D) Yapıtlarıyla dönemine tanıklık etmek
E) Yaşamın, her dönemde farklı bir görüntüye kavuşacağını bilmek
5. (I) Yazarın, daha önce yayımlanan romanının yeni düzenlemesi yapılmış. (II) Eseri ilk şekliyle okuyanların bile ilgiyle karşılayacakları bir roman çıkmış ortaya. (III) Ayrıntı’yı seven ya da sevmeyen her yaştaki insanın severek okuyacağı bir roman. (IV) Eseri okurken Anadolu’nun arka bahçesinde, sahne ışıklarının değmediği noktalarda kısa ve duygulu bir gezinti yapacaksınız. (V) Duygusal bir halk şarkısı yahut bitmeyen bir senfoni gibi, yıllarca hatırlayacaksınız bu romanı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi kanıtlanabilirlik açısından diğerlerinden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
6. Şiir hakkında bir şeyler öğrenmek, yeni anlayışla yazılmış şiirleri okumakla mümkün olur.
Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Şiirle ilgili eleştirileri dikkate almayan bir şairin başarılı şiirler yazması olanaksızdır.
B)Şiir, çağrışıma açık olması nedeniyle ondan pek çok yeni anlam ve yoruma ulaşılabilir.
C)Şiir üzerine yeterince eleştiri yapılmıyorsa, şiirin gelişmesi beklenmemelidir.
D)Şiir konusunda, yenilikçi anlayışla yazılmış şiirlerden bir şeyler öğrenebiliriz.
E)Şairin görevi, yeni konular bulmak değil, bilinen konuları farklı bir dille anlatmak olmalıdır.
7. (I) Ham dizeler üzerinde durmak, çalışmak, gerek. (II) Çünkü bazı dizeler olgunlaşmamış olarak doğar, şiire ham şekilde dökülür. (III) Ancak bu dizeler birkaç düzeltme ile yayımlanabilir hâle gelir. (IV) Bazı dizeler ise olgunlaşmış olarak ve noksansız doğar. (V) Böyle dizeler üzerinde uzun süreli çalışmalara gerek duyulmaz. (VI) Bence kalıcılığı yakalayan şiirler de bunlardır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, kendinden önceki yargının gerekçesi belirtilmiştir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
8. (I) Okuyucuyu etkisine alan şey şiirdeki mesaj değil, biçim güzelliğidir. (II) Bütün edebiyat türlerinde olduğu gibi şiir de belli bir mesaj içermelidir. (III) Bir şiir, musikisiyle, sesiyle okurun tatlı tatlı kendinden geçmesini sağlarsa hep yaşar. (IV) Şekille anlamın atbaşı gittiği şiirler yıllara meydan okur. (V) Kalıcı olabilmiş şiirlerde ne mesaj ne de biçim bir adım öndedir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve V C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV ve V.
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “öneri” söz konusudur?
A) Ali Usta bir pilav yapsın da görün!
B) Köyde eski misafirperverlikten eser kalmamış.
C) Siz en iyisi sakin bir kasabaya taşının.
D) Keşke babamın uyarılarını dikkate alsaydım.
E) Emekli olunca köye gitmeyi düşünüyorum.
10. Okurken yapıtın kahramanı ile okur arasında duygusal bir bağ oluşur.
Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleyle aynı doğrultudadır?
A)Okumak, ruhumuzu temizlemek, başka dünyaların farkına varmaktır.
B)Kendimizi başkalarının yerine koyabilmeyi ancak okumakla başarabiliriz.
C)Okur, metindeki karakterlerle birlikte heyecanlanır, korkar,sevinir,tasalanır.
D)Okur, kendi yaşamında izler gördüğü yapıtı daha çok benimser.
E)Bilimkurgu yapıtların sevilerek okunması, yapıtın gerçekçi olması gerektiği görüşüyle çelişmektedir.
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözde özne kullanılmıştır?
A) Toprak, tüm insanlara bereket sunar.
B) Toprak yolda ilerlemekte güçlük çekiyor.
C) Bu verimsiz topraklarda çiftçilik yapılmaz,
D) Buradaki insanlar toprak evlerde oturuyordu.
E) Yolun ortasına toprak dökmüşler
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde belirtisiz isim tamlaması kullanılmıştır?
A)Evimizin bahçesindeki iğde ağaçları kurudu.
B)Arabanın bagajını bir türlü açamadık.
C)Hepimiz otobüsün gelmesini bekledik.
D)Ağaçların arasında küçük bir göl vardı.
E)Annesini her hafta telefonla aramış.
13. Aşağıdakilerden hangisi bir eksiltili cümledir?
A)Öğle güneşinde parlayan beyaz mermerler üstünde kucak kucak çiçekler
B) Çok uzaklardan gördüğü tarihi kalenin burçlarıydı
C)Belki de bundan sonra yaza dönen kışlar, kışa evrilen yazlar göreceğiz
D)Birkaç günlüğüne de olsa kentin gürültüsünden uzaklaşıp kafasını dinlemekti tek istediği
E) Burada baharın gelişini ilk önce erik ağaçları haber verirdi
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde iki virgül arasındaki bölüm ötekilerden farklı bir öğedir?
A) Yaşlı denizci, geceleri, evinin balkonunda oturup etrafı seyrederdi.
B) Ada halkı, eskiden, balıkçılıktan başka bir işle uğraşmazmış.
C) Babam, her akşam, öğretmenimin verdiği ödevleri incelerdi.
D) Benim için, lise yılları, bir hatıra olmaktan başka bir anlam taşımıyordu.
E) Öğrenci temsilcisi, ayağa kalkarak, öğrencilerin yaşadığı sıkıntıları anlatmaya başladı.
15. (I) Fırına geldiğimde, yamalı pantolonlu, incecik ceketli bir çocuğun, fırının kapısında beklediğini gördüm. (II) Çocuğun beklemesinden, fırının kapalı olduğunu anladım. (III) Suratı mosmor olan çocuğun, saçları darmadağınıktı. (IV) Onu bu hâlde görünce bir kat daha üşümeye başladım. (V) Ben başımda bereyle, boynumda atkıyla,sımsıcak paltom ve eldivenimle o bu halde nasıl durabiliyordu?
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. Cümle zarf tümleci, nesne ve yüklemden oluşmuştur.
B)II. cümlenin yüklemi geçişli bir fiildir.
C) III. Cümlenin yüklemi geçişli pekiştirilmiş sıfattır.
D) IV. cümlede bağ-fiil ve isim-fiil kullanılmıştır.
E) V. cümle sıralı cümledir.
16. Mermer çeşmeden su içmeye gelen birkaç kuş görmüştüm.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.
B) Birden çok yan cümlecikten oluşan girişik bir cümledir.
C) Özne ve yüklemden oluşmuştur.
D) Basit, türemiş ve bileşik sözcüğün örneği vardır.
E) Yüklemi öğrenilen geçmiş zamanın hikayesi biçimindedir.
17. Aşklarının tarihi bir şehrin tarihidir diyorum
Gün gelir aşklarıyla anılır şehirler anılırsa
Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa
İzmir için ne yazarsam sana adıyorum
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünlü daralması
B) Hece düşmesi
C) Ulama
D) Ünsüz benzeşmesi
E) Kaynaştırma ünsüzü
18. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Biraz vakit geçtikden sonra biz de yola çıkalım.
B) Meğer konuklara hiç de kötü davranmamış.
C) Onu ikinci kez affettiğini söylüyordu bize.
D) Bir anda art arda şimşekler çakmaya başladı.
E) El ele vererek bu işin üstesinden de geldik.
19. Sanatçı ( ) kitabının Akif’le ilgili bölümünü şu cümlelerle bitiriyor( ) “ Boşuna yaşamadın ( ) boşuna savaşmadın ve boşuna ölmedin( ) “
Bu parçada ayraçlarla gösterilen yerlere sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri getirilmelidir?
A) (;)(:)(,)(.) B) (,)(:)(,)(.)
C) (,) (,) (,) (.) D) (,) (:) (;) (.)
E) (,)(:)(,)(…)
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kitaba önsöz yazdı, yazara geri verdi.
B) Kitabı okudu, kütüphaneye götürdü.
C) Kitabı çantasından çıkardı, masaya koydu.
D) Kitabı beğendi, arkadaşlarına tavsiye etti.
E) Kitaba baktı; ama aradığı şiiri onda bulamadı.
21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yapılmıştır?
A) Nepal askerleri, Everest’e tırmanırken mahsur kalan dağcıların yardımına koştu.
B) Ülkemizde dağcılığa gösterilen ilgi her geçen gün artmaktadır.
C) Birkaç amatör kayakçı, nisanda Ağrı Dağı’na tırmanacakmış.
D) Peru’nun tehlikeli dağlarında yapılan tırmanışların çoğu ya sakat ya da ölümle sonuçlandı.
E) Alplerdeki buzulların erimesi, bu dağlara tırmananlar için büyük tehlike oluşturuyor.
22. —-. Bugün artık Türk dili sadece Anadolu’da ve Balkanlarda değil, sadece Türkistan’da ve Sibirya’da değil; çalışma ve eğitim amacıyla Avrupa’ya, Amerika’ya, Avustralya’ya giden vatandaşlarımız sayesinde dünyanın dört bucağında konuşuluyor. Türkçenin lehçeleri dediğimiz çeşitli kolları Balkanlardan Uzak Doğu’ya kadar çok geniş bir coğrafyada yazı ve konuşma dili olarak kullanılıyor.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Türkçe dünyanın en eski dillerinden biridir
B) Türkçenin çok zengin bir kelime hazinesi var
C) Türkçe zengin bir kültür, bilim ve sanat dilidir
D) Türkçe çok geniş bir coğrafyada konuşuluyor
E) Yabancı ülkedeki Türkler artık Türkçeyi tercih ediyor.
23. Sanatçı, bir yapıt ortaya koymadığı anlarda hiçbir iş yapmıyormuş gibi görünür. Halbuki o, böyle anlarda bile son derece yoğun ve yorucu bir çalışma içerisindedir. —–. Ama dışarıdan bakanlar, onun yoğunluğunun, yorulduğunun farkında değildir. Halbuki yaşadığı bu süreçler, sanatçıyı eser ürettiği andan daha fazla yıpratmaktadır; fakat bu durumdan sadece sanatçı haberdardır.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Ya yeni tasarılar peşindedir, ya da tasarladığı bir yapıt için kaynakları tarıyordur
B) Okurlardan aldığı yoğun eleştirilere cevap vermeye çalışıyordur
C)Onun da dinlenmeye hakkının olduğunu kimse hesaba katmamaktadır
D)Nitelikli ürünlerin nasıl hazırlandığını sanatçıdan başkası tam olarak bilemez
E) Nihayet yıllar yılı devam eden yazın yaşamının sonuna geldiğini o da fark eder
24. Bu sanatçı, dilci, düşünür ve şair kimliğiyle ön plana çıkar. Çağdaş şiirimizi yeni ses ve söyleyiş olanaklarıyla zenginleştirir. Halk şiiri ve hece öğelerinden, türkülerden, tekerlemelerden yararlanır. Bilinçaltının ve sezgilerin derinliklerinden kişinin ve toplumun en güncel sorunlarına kadar insan, evren, zaman, doğa, varlık, yokluk, tarih ve toplum konularında ölçüsüz genişlikte bir konu zenginliğine sahiptir. Çağdaş şiirimize niceliksel ve niteliksel olarak büyük anlatım olanakları kazandıran şiirleriyle, son yüzyıl Türk şiirinin dünya ölçeğinde büyük değerlerindendir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Çağdaş Türk şiirine katkı sağladığı
B) Türk şiirinin en çok eser veren sanatçısı olduğu
C) Şiirlerinin içerik bakımından oldukça zengin olduğu
D) Bireysel konuların yanında toplumsal konularda da şiirler yazdığı
E) Şiirlerinde Halk şiirinin olanaklarından yararlandığı
25. Açıkça görülüyor bu. Bir sosyolojik olgu demeliyim. Öykücülüğümüzün hiçbir döneminde görülmeyen hem de… Niceliğin bu çokluğunu olumsuzlamamalı. Ardından iyi şeylerin sökün edebileceğine inanıyorum. Biliyorsun, nitelik kolayca edinilmiyor. Zaman içinde niceliğin bu bolluğunun niteliği de getireceğine inanıyorum ben.
Bu parça aşağıdakilerden hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?
A)Bugün az sayıda öykü yayımlanmasına rağmen nitelikli öyküler ortaya konduğunu söyleyebilir miyiz?
B)Çok sayıda öykü yayımlanmasının nitelik kaybına yol açtığına katılıyor musunuz?
C)Genç yazarların öyküyü, romana atlama taşı olarak kullandığını söyleyebilir miyiz?
D)Günümüzün yaşam biçiminin öyküyü öne çıkardığını söyleyebilir miyiz?
E) Bugün öyküde nicelik olarak bir patlama yaşandığı söylenebilir mi?
26. Osmanlının son döneminde aydın da halk da kitaba önem veriyordu. Çevirilerin hızlanıp kültürel canlanmanın yaşandığı bu dönemde Yusuf Kâmil Paşa, “Telemak” çevirisini tamamlar ve önsözünde “Bu kitap var oldukça güzelliklere kapı aralasın, insanların zihinlerine ışık tutsun.” diye temennide bulunur. Bu satırları ne zaman hatırla-sam hüzünlenirim. O zamanlar biz, kitapların yaşaması ve işlevini yerine getirmesi için çabalayan bir toplumduk. Aydınlarımız, “başkalarının kitabı, benim kitabım” diye ayrımlar yapmadan kitapların daha çok okunması için emek harcardı. Halk da bu kitapları severek, isteyerek okurdu.
Bu parçada Osmanlının son dönemiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Çok fazla kitap basıldığından
B) Toplumun, kitaba çok önem verdiğinden
C) Kitap okuma oranının çok yüksek olduğundan
D) Aydınların yazmaktan çok. kitap okumaya önem verdiğinden
E) Kitap okuma konusunca aydınla halk arasında büyük bir mesafenin olduğundan
27. Yıllar önce yaramaz yerinde duramayan bir çocuktum. Öğretmenlerim ve ailem, ne kadar uğraşırsa uğraşsın kendime, arkadaşlarıma sürekli zarar veriyordum. Beni bir gün öğretmenim tiyatroya götürdü. Tiyatroyu sevince, düzenli olarak kendi başıma oyun izlemek için tiyatroya gitmeye başladım. Bu arada farkına varmadan bambaşka biri olmuştum. Konuşmalarım ve davranışlarım nazikleş^’Ş: toplumla kaynaşan, elindekini çevresindekilerle paylaşan biri olup çıkmıştım. İşte bütün bunları tiyatroya borçlu olduğumu şimdi daha iyi anlıyorum.
Bu parçada yazar, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisini anlatmak istemiştir?
A) Çocukken pek güzel konuşamadığını
B) Olumsuz davranışlarını tiyatro sayesinde düzelttiğini
C) Sanat dalları içinde en fazla tiyatroya ilgi gösterdiğini
D) Çevresindeki insanları kırdığı için çok üzüldüğünü
E) Tiyatrocu olmasında öğretmeninin büyük payının olduğunu
28. Bir yazar dostum, Doğu Anadolu ile Fırat yöresinde görüp yaşadıklarımı anlattırırdı bana. “Anlattıklarını, anlattığın gibi yaz.” derdi sık sık. Ben de kalem kağıt alıp oturdum, ciddi ciddi yazmaya başladım görüp yaşadıklarımı. Ne ki yazı dili ile anlatı dili farklıydı. Yazdıklarım, anlattıklarım gibi etkilemiyordu insanları. Bunun üzerine farklı yazın tekniklerini denemeye başladım. Hiçbiri doğru düzgün şeyler değildi. Ama yılmadan yazmaya devam ettim. En son yazdığım öykülerden birini bir arkadaşım gördü. Bununla yarışmaya katılmamı söyledi. Dediğini yaptım. İyi ki de yapmışım, çünkü birincilik ödülü kazandı bu öyküm. Bununla birlikte çok şey değişti. Yazdıklarım beğenilir oldu.
Bu parçanın yazarı aşağıdakilerin hangisinden söz etmektedir?
A) Neden öyküyü tercih ettiğinden
B) Yapıtlarında çevresinde yaşanan olayları anlattığından
C) Yazmanın çok zor bir uğraş olduğundan
D) Başka yazarlarla iyi bir iletişim kurduğundan
E) Yazın yaşamının nasıl başladığından
29. Hayır. Kesinlikle değil. Roman kahramanının yaşadığı olayların büyük bir kısmını yaşamadım. Örneğin Kıbrıs’a çıkarma yapan birliklerde yer almadım. Size Kıbrıs’ı hiç görmediğimi de söyleyebilirim. Ayrıca romanın kahramanıyla çoğu konuda taban tabana zıt kişiler de sayılabiliriz. Romandaki birçok olay ve ayrıntı, gözlem ve incelemeye, genellikle de düş gücüme dayanır. Romanın kahramanı benden bağımsız bir kişiliktir. Öyle sanıyorum ki, roman kahramanındaki bana ait ender izlerden biri, onun ölüm ve yaşam konusundaki düşünceleridir.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiştir?
A) Eserinize, otobiyografik bir roman gözüyle bakabilir miyiz?
B) Roman kahramanlarını oluştururken nelere dikkat edersiniz?
C) Her romancı, yapıtında kendi yaşamını mı anlatır?
D) Otobiyografik romanlar daha çok mu seviliyor?
E) Roman kahramanları ile aranızdaki benzerlikleri nasıl açıklayabilirsiniz?
30. Yazdıklarımı dinlendirip okuduktan sonra yayımlamanın yararına değil, gerekliliğine inanırım. Bu bakımdan yazdığım bir romanı hemen yayımlamam. Eserimi kulak tırmalayan ifadelerden arındırmak isterim çünkü. Onları attıkça romanlarımın rahatça nefes alıp verdiğini düşünürüm. Bunu okur, romanlarımı kolay bir şekilde, sıkılmadan okusun diye yaparım. Romanlarımdaki anlatım kimseyi sıksın istemem. Bazıları romanlarımı yayımlama aşamasında fazla titiz olduğumu söylese de ben onlara katılmıyorum.
Bu parçaya göre sözü edilen yazarın romanlarını hemen yayımlamamasının gerekçesi aşağıdakilerin hangisidir?
A) Haksız yere eleştirilmesinden çekinmesi
B) Hata çıkacağından korkması
C) Okura kolaylık sağlamayı düşünmesi
D) Ayrıntılı düşünmenin yararına inanması
E) Kulağa hoş gelmeyen söyleyişleri çıkarmak istemesi
31. (I) Bu romanda mektuplar özel bir yer tutar. (II) Sadece mektuplardan oluşan romanlar da vardır. (III) Roman içinde yer alan bu mektuplar, gerçek mektupların aynıdır. (IV) Bir çeşit yalancı gerçekçilik denebilir buna. (V) Ne tür ne de dil olarak farklı biçeme sahiptir bunlar. (VI) Mektup en içten anlatı türü olduğundan, yazar romanında özellikle kullanmıştır bu mektupları.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V E) VI.
32. Okurlar, yazarı hikaye ve romanlarda ete kemiğe büründürdükleri kahramanlar gibi kusursuz düşünürler. Bir yazarın, edebiyat adamının da kusurları, hatta birtakım saplantıları olabileceğini akıllarına getirmezler. Getirseler de bu kusurları onlara yakıştıramazlar. Bir gün karşılaştıklarında ise hülyalarının yıkıldığını görüp mutsuz olurlar.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmiştir?
A) Okurların, sanatçılar gibi olmak istediğinden
B)Okurların, sanatçıların da kusurları olabileceğini bilmesi gerektiğinden
C)Yazar ve şairlerin kusursuz eserler verdiklerinden
D)Sanatçıların, okurların görmek istediği gibi olması gerektiğinden
E)Okurların, sanatçılarla iyi bir iletişim kuramadığından
33. Divan ve halk şiiri; rengini, kokusunu bizim havamız, suyumuz ve toprağımızdan alan, bizim besleyip büyüttüğümüz bir güldür. Türk kültürü, tarihi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütündür. Farklı estetik çizgilere sahip olmakla birlikte, ortak bir kültür birikimine yaslanan halk ve divan edebiyatlarımızın ortak noktaları, tahmin ettiğimizden çok daha fazladır. Ne yazık ki şimdiye kadar ısrarla farklı taraflarına dikkat çekildiğinden bu ikisinin birbirine zıt ve tamamıyla farklı edebiyatlar olduğu sanılmış, arada uçurumlar yaratılmıştır.
Bu parçada divan ve halk şiiri ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Aynı dönemde ortaya çıktığından
B) Kendine özgü bir yapılarının olduğundan
C) Aralarında çok önemli farkların olduğundan
D) Ortak bir kültürün ürünü olduğundan
E) Türk kültürünün önemli bir parçası olduğundan
34. Ben denemeyi şiir yazar gibi yazarım. Ona hiçbir artık söz eklemem. Hiçbir yerini artık bırakmam denemenin. İlkin okurlara bir selam gönderir, konuya girer, onu geliştirince de paydos zillerini çalmaya başlarım. Ziller sona ererken de denemeyi bitirmiş olurum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Denemeye mi, yoksa şiire mi daha çok önem veriyorsunuz?
B) Denemelerinizi nasıl yazıyorsunuz?
C) Denemelerinizin anlatımı öteki yazılarınızdan daha mı başarılıdır?
D) Deneme yazarı olmaya nasıl karar verdiniz?
E) Kendinizi denemeye daha yatkın mı görüyorsunuz?
35. Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın ilk cümlesi olmaya en uygundur?
A)Bunun gerçekliği ya da şiire katkısı ilerleyen yıllarda ortaya çıkacaktır.
B)Ancak önemli olan bu şiir izleklerini sürerken gerçek şiiri kaçırmamaktır.
C)Özellikle bu yaklaşımlar genç şairler tarafından belli edebiyat dergilerinde sergilenmektedir.
D)Yanlış da olsa benim şiir duruşum budur, anlayışı şairi yanılgıya sürükleyebilir.
E)Çünkü kümeleşmeye çalışan şairler, şiir yaklaşımlarını belli dergilerde ortaya koymak durumundadırlar.
36. Ustalık kavramı sanattan çok, zanaatı çağrıştırıyor. Çünkü zanaatta yaratıcılıktan çok, hüner ağır basmaktadır. Ustanın reçetesi olur ve o, bir reçeteyi devreder çırağına. Usta, ancak çırağı varsa ustadır. Yazarın ve yazarlığın ise çırağı olamaz. Çünkü yazmanın reçetesi, püf noktası, şifresi, sırrı yoktur. Bir yazar, ustalık kavramı içinde ancak kendisinin ustası ve kendisinin çırağıdır. Bu açıdan devredilemez bir eylemdir yazmak.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine karşı çıkmaktadır?
A) Edebiyatta ustalığın olmadığı düşüncesine
B) Usta – çırak ilişkisinin edebiyatta da geçerli olduğu tezine
C) Yazarlığın, çalışılarak elde edilebileceği görüşüne
D) Yazarlığın, çok zor bir meslek olduğu düşüncesine
E) Yazarların, ustalarını aşamayacağı savına
37. (I) Evrensellik ve bireysellik müzede canlandırılır. (II) Ulusa, devlete ve kamuya ait düşünceler müzede cisimleşir. (III) Yurttaş müzede terbiye edilir; akıl ve tarih müzede sahnelenir. (IV) Sanat ve sanat tarihi burada icat olunur. (V) Günümüzde müzeyle ilgili kuramlar en az müzelerin kendisi kadar canlıdır. (VI) Bu kurumlar eleştirel düşüncenin etkin bir damarını oluşturuyorlar.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümle ile başlar?
A) II. B) III. C) IV D) V. E) VI.
38. Okullarda medya okuryazarlığı dersi başladı Dersler, önceden belirlenmiş bazı okullarda, konuyla ilgili eğitim almış sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından veriliyor. Bu derste hedeflenen başarı yakalanırsa birkaç yıl içinde bütün okullarda medya okuryazarlığı dersi okutulacak. Medya okuryazarlığı dersleri bireysel gelişime ve uzun vadede toplumsal ilerlemeye şüphesiz büyük katkı sağlayacak. Medya okuryazarlığı otuz yılı aşkın süredir Kanada, ABD, Avustralya ve tüm Avrupa ülkelerinde gittikçe önem kazanıyor ve okullarda zorunlu ders olarak okutuluyor.
Bu parçadan medya okuryazarlığı dersiyle ilgili aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?
A) Medya yazarları tarafından verildiği
B) Bazı ülkelerde uzun zamandır uygulandığı
C) Bireysel ve toplumsal gelişime katkı sağlayacağı
D) Ülkemizde sadece belirli okullarda uygulandığı
E) İleride yaygınlaştırılmasının söz konusu olduğu
39. Yazmaya, Yahya Kemal Beyatlı’nın yönettiği bir dergide başladı. Daha sonra, yalnızca deneme ve eleştiri türünde ürünler verdi ve çeviriler yaptı. Eski Türk edebiyatı ile çağdaş Batı edebiyatını inceledi. Yeni bir kültür, edebiyat ve dil arayışı içinde oldu. Bu arada, eleştirinin okura sezinleyemediği güzellikleri tanıtması gerektiğini savundu. Kendi türettiği sözcükleri, devrik tümceleri ve kendine özgü biçemiyle dili bir uygarlık sorunu olarak ele aldı. Kişisel yönü ağır basan yazılarındaki kuşkucu ve cesur tavrıyla pek çok genç yazarı etkiledi.
Bu parçada, söz konusu sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Kendine özgü bir anlatım biçimi geliştirdiğine
B) Yazılarıyla genç sanatçıları etkilediğine
C) Yazılarında kendi türettiği sözcüklerden yararlandığına
D) Şiirlerinde Yahya Kemal’den etkilendiğine
E) Değişik türlerde eser verdiğine
40. Bu yazarımız, edebiyatın dili işleme hüneri olduğunu çok iyi bilir. İnsanların birbirleriyle olan ilişkilerini şiirli bir dille ele alır. Bu konuda oldukça ustadır. Öykü ve romanlarında çağımızın bunalmış. sevgisiz ve çaresiz kalmış insanının yalnızlığını işler. Bu nedenle, insanı yaşadığı yerden, yakınlarından, sosyal ortamından ayrı tutmaz. Bunu yaparken bireyin iç dünyasının derinliklerini dışa vurmaya çalışır. Dolayısıyla onun eserlerinde iç dünya ile dış çevrenin ilişkilerini bir arada görme olanağı vardır.
Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İnsan ilişkilerini şiirsel bir dille anlattığı
B) İnsanı yaşadığı çevre içinde ele aldığı
C) Edebiyatın dili kullanma sanatı olduğunu düşündüğü
D) Günümüz dünyasının sıkıntılı insanlarını konu aldığı
E) Eserlerini anlamak için onun söz dağarcığını, tümce yapısını, anlatım biçimini bilmek gerektiği
| 1-B | 2-B | 3-A | 4-B | 5-A | 6-D | 7-A | 8-E | 9-C | 10-C |
| 11-C | 12-A | 13-A | 14- D | 15-E | 16-C | 17-D | 18-A | 19-B | 20-A |
| 21-D | 22-D | 23-A | 24-B | 25-E | 26-B | 27-B | 28-E | 29-A | 30-E |
| 31-A | 32-B | 33-D | 34-B | 35-D | 36-B | 37-D | 38-A | 39-D | 40-E |
]]>
1. (I) Dostoyevski’nin, Rus edebiyatının başyapıtlarından olan “Suç ve Ceza” adlı romanının, dünya klasikleri arasında önemli bir yeri vardır. (II) Roman kahramanı Raskolnikov, toplumsal çelişkiler yaşayan bir gençtir. (III) Yaşadığı bu çelişkiler, onu sonunda ahlaki bir sorgulama yapacağı bir cinayete iter. (IV) İşlediği cinayetten sonraki yaşamı mücadeleler ve vicdan azabıyla doludur. (V) Yaşamı, gerçek sevginin ne olduğunu bulduğu zaman tamamen değişir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle kurallı bir isim cümlesidir.
B) II. cümlede ekeylem kullanılmıştır.
C) III. cümlede birden çok eylemsiye yer verilmiştir.
D) IV. cümlede “ki” ilgi adılı olarak kullanılmıştır.
E) V. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.
2. Biçimin fazlasıyla önemsenmesi sonucu Türk şiirinin içinin boşaltıldığı görüşü son zamanlarda sıklıkla gündemde. Bu durumun izlerini öykümüzde de görmek mümkün. Bazı yazarlarımız, “Ne anlatacağım?” sorusunu hiç sormuyor kendine, “Nasıl anlatacağım?” derdinde yalnızca. Böyle yazarları keyifle okursunuz. Ama şu soruyu sormaktan da kendinizi alamazsınız: “Güzel anlatıyor da ne anlatıyor bu yazar?”
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Öykülerin içeriğinin göz ardı edilmesinden
B) Öykücülerin şairlerden etkilenmesinden
C) Genç öykücülerin, ustaları örnek almamasından
D) Öykülerin anlatımında doğallığın kaybolmasından
E) Öykülerin bir plan yapılmadan yazılmasından
3. İnsanın kendisini keşfetmesinin pek çok yolu vardır. Yazı yazmak, bu yollardan biridir. Çünkü “Küp, içindekini sızdırır.” misali, insan kendi kalbindekileri aktarır yazılarına. —
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Bu yüzden, insanın kendisini tanıması için yazı yazması gerekir.
B) Dolayısıyla yazılanları okumak, onları yazan insanları tanımak demektir.
C) Düşünülen, hissedilen her şeyin yazıyla dile getirilmesi mümkün değildir.
D) Bu yüzden duygusal yazılar daha çok ilgi görür.
E) İçinden geçenleri yazıya geçirirken değiştiren sanatçı sayısı az değildir.
4. Geleneksel şiirimizi iliklerine kadar özümsemiş bir sanatçıdır. Yerel kaynaklardan devşirdiği çeşnileri yepyeni ambalajlarla okura sunmayı başarmıştır. Ancak yine de okurun, nitelikli anlatımının içinden süzülen derin anlamla yüklü özü keşfedebilmesi için ciddi bir emek sarf etmesi gerekiyor.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edilen sanatçının bir özelliği değildir?
A) Özgün bir bakış açısına sahip olma
B) Şiirlerinde günlük yaşamın ayrıntılarına yer verme
C) Anlamca yoğun dizeler oluşturma
D) Geçmiş şiir birikiminden beslenme
E) Yetkin bir söyleyişe sahip olma
5. Şiir, her türlü yoruma açık bir yapıda olduğu için böyle bir durumu birçok meslektaşım gibi ben de doğal karşılıyorum tabii ki. Şiirde biçim, içerik ve beğeni arayışlarının zamanla bildirilerle ortaya konulusu, şairlerin tartışmalara yol açacak sanatsal görüşlerini rahatlıkla ifade edebilmesi, şiir alanında eleştiri türüne her zaman geniş bir alan kazandırmıştır. Yazınımızda olağandışı bir gelişme olmazsa bu durumun hızını kaybetmeden devam edeceğini düşünüyorum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A)Eleştirinin, günümüzde sanatsal niteliğini yitirdiği düşüncesine katılıyor musunuz?
B) Şiirlerinizin beğenilmemesi daha sonra yazacağınız şiirlerinizi etkiler mi?
C) Eleştirmenlerimizin, edebiyatımızın geleceği açısından ümit verici olduğunu düşünüyor musunuz?
D)Eleştirinin, yazınsal işlevini yeterince yerine getirdiğini söyleyebilir misiniz?
E) Günümüzdeki eleştiri yazılarının şiir üzerine yoğunlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
6. Bir zamanlar, İyonya’nın on iki önemli merkezinden birisi olan Foça, bugün İzmir’in ilçelerinden biri olarak hâlâ varlığını sürdürüyor. Ama daha çok, şirin bir tatil ve balıkçı kasabası görünümünde. Kurucuları dünyaya şehirciliği öğretmiş o görkemli kent, emekliliğe ayrılmış kendi halinde küçük bir yerleşim yeridir artık, ama hâlâ efsunlu, hâlâ güzeldir. Metropolün hay huyundan uzak ve sakin mekân arayanlar için ideal bir köşedir. Eski dokusu kaybolsa da bir bakıma yüzyılın olumlu olumsuz birçok getirişinden mahrum olması, onu diğer yerleşmelere göre daha el değmemiş kılıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Karşılaştırma yapma
B) Birinci kişili anlatımla oluşturulma
C) Betimleyici öğelerden yararlanma
D) Haber cümlelerine yer verme
E) Varlıklara, insana özgü nitelikler yükleme
7. (I) Polisiye romanlar, bir suçu aydınlatmak, onu işleyeni veya işleyenleri bulup ortaya koymak üzerine kurgulanmış yapıtlardır. (II) 19. yüzyılın ortalarına doğru yaygın bir roman türü niteliği kazanmış ve geniş kitlelere ulaşmıştır. (III) Polisiye roman denilince akla ilk gelen, Sherlock Holmes gibi kişilerin konu edinildiği dedektif romanlarıdır. (IV) Bu kahramanlar, bir bakıma sanatçının yapıtında okurlara gönderdiği elçiler gibidir. (V) Ayrıca bu romanlar, karışık olan kurgusunu biraz rahatlatmak için günlük konuşma diline yaslanan bir anlatım ve olabildiğince kısa cümleler içerir.
Polisiye romanlardan söz edilen bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, konusuna yönelik bir açıklama yapılmaktadır.
B) II. cümlede, bir saptama yapılmaktadır.
C) III. cümle tahmin niteliği taşımaktadır.
D)IV. cümlede, kahramanlarıyla ilgili bir benzetme yapılmaktadır.
E) V. cümlede, biçeminden söz edilmektedir.
8. Yazdığı her romanın dilini yeniden kuran, farklı anlatımıyla kendini farklı kılmasını bilen yazar, yapıtlarında genelde 17. yüzyıl Osmanlı döneminin İstanbul’unu anlatır. Edebiyat geleneğimizde çok sık rastladığımız bir anlatı değildir sanatçınınki. Bazen geleneksel öykülerin izlerini, bazen de günümüzün bilinen yaşam izlerini bulur okur onun satırlarında. Anlaşılır olmak uğruna seviyesini asla düşürmeyen yazar, romanlarında felsefe metinlerinden geniş alıntılara da yer verir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yapıtlarının özgün özellikler gösterdiğine
B) Kimi romanlarında geçmişi değiştirerek anlattığına
C) Yapıtlarında gelenekle günceli harmanladığına
D) Yapıtlarının yazınsal düzeyini koruduğuna
E) Yapıtlarını birbirinden farklı bir anlatımla oluşturduğuna
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Bu caddede karşıya geçerken üst geçidi kullanmanız gerekiyor.
B)Dil bilincinin, okul sıralarında kazandırılmasının önemini bir yazar olarak çok önemli buluyorum.
C)Evde ne zaman canım sıkılsa terasa hava almak için çıkarım.
D) Tarihsel olayları günümüzün koşullarına göre değerlendirmek yanlıştır.
E) İnsanların senin hakkında ne düşündüğünü bu denli önemsememelisin.
10. Otobiyografiler, bir kişinin kendi yaşamını kaleme alması şeklinde tanımlansa da olayların geçtiği dönemin ve toplumun izlenmesi, değerlendirilmesi açısından önemli kaynaklardır aynı zamanda. Yaşama ayna tutma olarak da değerlendirilebilecek olan bu yapıtları yazmaktan edebiyatçıların yanı sıra siyasetçiler, gazeteciler ve çeşitli sanat dallarında yapıt verenler de uzak durmamışlardır. Önemli ayrıntılarla bezenmiş yapıtlar olarak ortaya çıkan otobiyografiler, okura önemli deneyimlere tanık olma, kendi yaşamında da bunlardan yararlanma olanağı sunar.
Bu parçada otobiyografilerle ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?
A)Anlatılan dönemle ilgili bilgi edinmek isteyenlerin başvurabileceği yapıtlar olduğuna
B) Değişik alanlardaki insanların da bu türde yapıt verdiğine
C)Okura, başkalarının tecrübelerinden yararlanma fırsatı verdiğine
D) Yazarının yaşamına ve yaşadığı döneme ışık tuttuğuna
E) Ancak yazma yeteneğine sahip kişilerce yazılabileceğine
11. Tren garları ( ) sevinç ve hüznün birlikte yaşandığı yerlerin başında gelir. Raylar da birbirinden asla kopamayanları () kavuşma ümidi taşıyanları temsil eder. Gidilecek yere varıncaya kadar yolcularına ( )”Emin ellerdesiniz.” der demir raylar. Vagonlardaki yolcular ( ) anlatılan ilginç hikâyelere tanıklık eder () keyifli bir yolculuk yapmanın tadını çıkarırlar.
Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere sırasıyla aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi getirilmelidir?
A) (,) (,) (:) (,) (;) B) (,) (,) (;) (,) (;)
C) (;) (;) (…) (,) (,) D) (,) (;) (;) (.) (…)
E) (,) (,) (:) (.) (,)
12. (I) Günümüzde edebiyat eleştirisinin yerini kitap tanıtım yazılarının alması nedeniyle kitaplar artık neredeyse sadece satış rakamlarıyla tartışılır oldu. (II) Üstelik kimi zaman bir kitabın çok satması, neredeyse edebiyata karşı işlenmiş bir suç gibi ele alınıyor ki, bu da birçok yazar için açık bir haksızlık oluşturuyor. (III) Oysa satış, ister çok ister az olsun, yapıtın yazın değerine ilişkin bir ipucu değildir. (IV) Edebiyat eleştirisini farklı pencerelerden sürdürecek eleştirmenler çoğalmadığı sürece, bu niteliksiz eleştiriler yazılmaya devam edecektir. (V) Kısacası, üretimin çok, eleştirinin az olduğu bir ortamda gelişiyor Türk romanı ve edebiyatı.
Günümüzde yazılan eleştirilerle ilgili bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A)I. cümlede, yapıtların salt ticari yanlarıyla değerlendirildiğinden söz ediliyor.
B)II. cümlede, yapıtların çok satılmasının, bir olumsuzluk olarak algılanabildiğinden söz ediliyor.
C)III. cümlede, yapıtların çok satılmasının, niteliğini belirleyen bir ölçüt olamayacağından bahsediliyor.
D)IV. cümlede, eleştirilerin nesnel ölçütlerle ortaya konması gerektiği belirtiliyor.
E)V. cümlede, eleştiri yazılarının sayıca yetersiz olduğu belirtiliyor.
13. Okuma tutkusunu ve coşkusunu taşımayan bir yazarın okurları doyurması mümkün değildir. Okuma bildiklerimizin sağlam bir temele dayanmasını sağlar, anlattıklarımızda tutarsızlığa düşmemize engel olur. Ancak günümüzde bazı yazarlar bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarıyorlar, böyle olunca da yapıtlarındaki tutarsızlık okurları onlardan soğutuyor.
Bu parçada “bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarmak” sözüyle, sözü edilen yazarlarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anlatım yönünden bir yetkinliğe ulaşamadıkları
B) Yapıtlarını oluştururken okurların isteklerini dikkate almadıkları
C) iyi bir birikim edinmeden yapıtlarını oluşturdukları
D) Yapıtlarında gerçek yaşamı göz ardı ettikleri
E) Yapıtlarını yayımlamada aceleci davrandıkları
14. (I) Edebiyatımızda özellikle son yıllarda deneme türünde yazılan yapıtların çoğaldığı, bir gerçektir. (II) Çeşitli yazınsal türlerde yapıt veren birçok şair ve yazarımız bazı düşüncelerini deneme biçiminde anlatmaya çalışmışlardır. (III) Düzyazımızın gelişmesine de büyük ölçüde hizmet eden bu yazıların önemli bir bölümü kitap haline getirilmiştir. (IV) Böylece okurların bu yazılara kolayca ulaşmaları sağlanmıştır. (V) Ayrıca deneme türü bu yolla kalıcı bir nitelik de kazanmıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede ekeylemli yükleme yer verilmiştir.
B) II. cümlede isim-fiil ve sıfat-fiile yer verilmiştir.
C) III. cümle kurallı, olumlu bir cümledir.
D) IV. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.
E) V. cümledeki “kalıcı bir nitelik” sözü zarf tümleci görevinde kullanılmıştır.
15. —- Bir şiirde her sözcüğün ve imgenin bir işlevi vardır, bu öğeler metin içinde mutlaka bir bağ oluşturur. Romanla şiir arasındaki en önemli fark da budur. Romanda olay dışı pek çok öğeye yer verebilirsiniz, ancak şiir çok sıkı bir üslup denetimi ister. Kullanılan fazla bir sözcük veya imge şiirin sanat değerini alır götürür.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şiirde gereksiz ayrıntıya ve söyleyişlere yer vermek şiirin başarısını gölgeler.
B) Şiirin üslubu ele aldığı konuya göre farklılık gösterir.
C) Şiir ve romanda biçim ile içeriğin uyumlu olması gerekir.
D) Şiir, romana göre daha çok çalışma gerektiren bir yazınsal türdür.
E) Şiirde söyleyiş daima anlatılanların önüne geçer.
16. Bu şiir topluluğuna bağlı şairler, şiirlerinde yalnızca karmaşık bir iç dünyası olan kentli bireyi ele almışlardır. Biçim ve özce önemli yenilikler ortaya koymuşlardır. Kendilerinden önceki şiirin birtakım verileri üzerine yeni bir şiir kurmuşlar ve geçmişin şiir serüveninden yararlanmayı ihmal etmemişlerdir. Şiirleri, içerik ve dil bakımından bazı aşırılıklar taşısa da 1960 sonrası şiirimize geniş biçem açılımları sağlamışlardır. Bugünkü şairlerimizin çoğunu etkilemiş ve şiirimize önemli bir renklilik getirmişlerdir.
Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Şiirlerinde belli bir kesimden insanları anlattıkları
B) Şiirlerinde toplumsal sorunlara yer verdikleri
C) Şiire yeni anlatım olanakları kazandırdıkları
D) Şiirleriyle yazınımıza zenginlik kattıkları
E) Kendilerinden önceki şiir birikiminden yararlandıkları
17. O tarihlerde bu dergide ülkemizin değişken kesimlerinden birçok genç kalemin şiirleri yayımlandı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?
A) “kalemin” yerine “yazarın” sözcüğü getirilerek
B) “değişken” yerine “değişik” sözcüğü getirilerek
C) “O tarihlerde” yerine “O yıllarda” sözü getirilerek
D) “birçok” yerine “bazı” sözcüğü getirilerek
E) “bu dergide” sözü cümleden çıkarılarak
18. Bir öğretmen düşünce ve duygularını ne denli içtenlikle ifade edilirse öğrencileri üzerinde o denli etkili olur.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A} Tamlayan eksikliği
B) Söz dizimi yanlışlığı
C) Bir sözcüğün anlamca yanlış kullanılması
D) Dolaylı tümleç eksikliği
E) Çatı uyuşmazlığı
19. Amasya’nın girişindeki Ferhat Ve Şirin hikâyesine konu
I
olan su kanallarını görerek şehir merkezine varıyoruz.
II III
İlk önce, iki kat olarak düzenlenen Amasya Müzesi’ni
IV V
geziyoruz.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin yazımında bir yanlışlık yapılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
20. Aşağıdakilerin hangisinde, sanatçının romanlarına ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle uyuşmamaktadır?
A)Kurguyu mükemmel bir biçimde oluşturan sanatçı gereksiz hiçbir ayrıntıya yer vermiyor. (Duru bir söyleyişe sahip olma)
B)Kullandığı sözcükler her kesimden insanın kolayca anlayabileceği bir niteliğe sahiptir. (Yalın bir dil kullanma)
C)Bütün insanları ilgilendiren ortak konuları öne çıkarması, sanatçının tüm dünyada ilgiyle takip edilmesini sağlıyor. (Evrenselliğe ulaşma)
D) Yaşamdan yola çıkan sanatçı adeta sokağın nabzını tutuyor. (Gerçekçi bir anlatım yolu kullanma)
E) Okurların beğenilerine sırt çevirmeyen sanatçı hem nitelikli hem de popüler olmayı başarıyor. ( Eleştirileri önemsememe)
21.Bir yazarın söyleyişte özgünlüğe ulaşması, herkesin kullandığı sözcüklere yeni çağrışımlar kazandırma ve yerleşmiş kalıplardan uzaklaşma ustalığıyla gerçekleşir.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede anlatılmak istenen düşünceye anlamca en yakındır?
A) Sanatçının farklılığı güncel konulan anlatmasına bağlıdır.
B) Yoğun bir söyleyişe sahip olmayan yapıtlar okuru etkileyemez.
C)Yalın ve açık bir anlatımı yeğleyen sanatçılar, her dönemde okur bulur.
D)Bir yapıt, günlük konuşma diline yeni bir boyut getirdiği ölçüde farklılığı yakalamış olur.
E)Bir sanatçı hiç kimsenin anlatmadığı konulara değinirse kalıcılığı yakalar.
22. Bir sanatçının yazınsal gücünü istenilen kıvama getire
I
bilmesi, değişik çiçeklerden özler toplamasına bağlıdır.
II
Bunu yaparken düş evreninin sınırlarını genişletmeli.
III
olabildiğince kendini, yapıtın dışında tutmalıdır. Sanatçının,
IV
sanat dünyasında kesilmeyecek bir ses olarak kalması
V
bunları başarabildiği sürece mümkün olabilir.
Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. söz: Yetkinliğe ulaşmak
B) II. söz: Farklı kaynaklardan beslenmek
C) III. söz: Yaşamsal gerçeklerden hareket etmek
D) IV. söz: Yapıtlarında kişiliğini gizlemek
E) V. söz: Kalıcılığa ulaşmak
23. Yer ve gök türkü çiçeğidir burada
Açıktır gönlüm yeni sevdalara
Bu dizelerde altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır?
A) Dünyaya gözünü yumarsan yine
Bir avuç toprakta seni görürüm
B) Bir avuç ışıktı incecik yüzü
Gözleri geceler gibi derindi
C) Şekilden kesildi ruhun nasibi
Karıştı vücudum karanlıklara
D) Bahçemde süzülür giderdi bahar
Sabahının fecri vururken cama
E) Kıymetini bil çiçek açmış bademin
Güneşli odanın, çamurlu sokağın
24. Çanakkale (I) dünyaya bir kere daha tek yürek olduğumuzu
(II) vatanımızın bir parçasını bile düşmana bırakmayacağımızı kanıtladığımız yerdir. Tarihimizin en şanlı zaferlerinden birini kazandığımız (III) binlerce şehit verdiğimiz yer… Üzerinden yüzyıllar geçse de (IV) asla unutmayacağımız (V) her göreni derinden etkileyen bir yer…
Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine noktalama işareti konmasına gerek yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemler, farklı kişiler tarafından yapılmıştır?
A) Bu hafta sonu okuduğu romanı bitirdi, okuması için arkadaşına verdi.
B) Bugün öğretmenimiz derste trafik kurallarını anlattı, bize bazı fotoğraflar gösterdi.
C) Hava açınca parkta biraz dolaştı, sonra hastaneye geri döndü.
D) O, bazı yazılarını kitabından çıkardı, kitabını yayınevine o şekilde teslim etti.
E) Bir hafta içinde testleri çözdü, öğretmeni çözdüğü testleri sınavdan önce kontrol etti.
26. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “Bir konuyla sonuç alınamayacak bir biçimde uğraşıp durmak” anlamında bir deyim kullanılmıştır?
A)Bu yaz kampa gideceğimiz için tatilin gelmesini iple çekiyorduk.
B) Söylediklerinin yanlış olduğunu anlayınca renkten renge girdi.
C)Ona düşüncelerini asla kabul ettiremezsin, havanda su dövmeyi bırak artık.
D)Onun hakkında ileri geri konuşmanız doğru değil.
E)Adam istediğimiz belgeleri bir türlü vermiyor, işi yokuşa sürüyordu.
27. (I) Yazınımızda, üzerinde en az konuşulan, en az düşünce üretilen tür, hiç kuşkusuz öyküdür. (II) Bunu sadece öykünün genç bir yazınsal tür olmasına bağlamak geçerli bir neden olamaz. (III) Batıda çok eski bir tarihi geçmişe sahip olan öykünün bizde Batı’daki kadar yaygın olduğu söylenemez. (IV) Asıl neden öykü üzerine konuşmanın, daha fazla çaba, sabır ve birikim istemesidir. (V) Bu yüzden kimse öykü üzerine konuşmaya, yazmaya yanaşmıyor. (VI) Bunun sonucunda yazınımızda öykünün sorunlarına, kuramsal temellerine ilişkin araştırmalar oldukça sığ kalıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
28. Yasemin bazen buruk bir tebessümle, bazen de buğulu gözlerle maziyi hatırlatan bir hüzün çiçeğidir.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem
B) Nesne – dolaylı tümleç – özne – yüklem
C) Özne – yüklem
D) ilgeç tümleci – özne – nesne – yüklem
E) Nesne – özne – ilgeç tümleci – yüklem
29. (I) Yazınımızda olay öyküsü denilince aklımıza gelen ilk isim Ömer Seyfettin’dir. (II) O, öykülerinde daha çok, kıssadan hisse bağlamında değerlendirilebilecek özlü yaşam deneyimleri anlatır. (III) Çarpıcı, okurun merakını kamçılayan anlatımıyla da okuru kolayca metne bağlar. (IV) Onun öykülerinde son çok önemlidir. (V) Öykü boyunca mantık örgüleri birbirine eklenir ve çarpıcı bir sona ulaşılır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle olumlu bir ad cümlesidir.
B) II. cümlede “daha” sözcüğü üstünlük belirtecidir.
C) III. cümle, yan cümlesi sıfat-fiille kurulan, kurallı bir eylem cümlesidir.
D) IV. cümlede işaret adılı kullanılmıştır.
E) V cümle bağlı bir cümledir.
30. Yazarın son romanı, uzun yıllara dayanan bir birikimden damıtılmış, üzerinde titizlikle çalışılmış bir yapıt. Yazar, ortaya koyduğu kurgusal yaşamla acıların, yalnızlıkların, sevinçlerin, mutlulukların; zamanları ve mekânları aşan bir olgu olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Böylece insanın eski ve yeni durumlarını yan yana getirerek, değişmez resme ulaşmaya çalışıyor.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtta anlatımdan çok içeriği öne çıkarmak
B) içerik yönüyle özgünlüğü yakalamak
C) Belli konularla ilgili bir dizi çalışma yapmak
D) Toplumları etkileyen kişilerin yaşamlarını anlatmak
E) insanın, her dönem var olan evrensel yönünü ortaya koymak
31. Sanatçının öykü birikimine bakıldığında az yazmanın, onun bilinçli bir seçimi olduğu saptaması yapılabilir. Yazarın, öykü evrenini zenginleştirmeyen çoğaltmacılığa, tekrarlara uzak durması, alkışlanacak bir yazarlık tavrı. Yazar öykü evrenini acele etmeden tuğla tuğla örerken hiçbir çürük tuğlayı kovmuyor öykünün yapısına.
Bu parçada altı çizili sözle, sözü edilen yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Şiirsel ve akıcı bir anlatıma sahip olduğu
B)Öykülerinde anlattığı konuların bir bütünlük taşıdığı
C)Öykü türüne katkı sağlayacak bir sanatçılığı benimsediği
D)Öykülerini yavaş ama niteliksiz hiçbir öğeye yer vermeden oluşturduğu
E)Sanatlı ve süslü bir anlatımı tercih ettiği
32. Yaşamın içinde yaşanan olayların mantığa uygun olup olmadığını pek sorgulamayız. Olmuşsa olmuştur, gözüyle bakarız yaşananlara. Ama iş bunları kaleme dökmeye gelince durum farklılaşır. Sanatçı, okuru sözlerine inandırmakla yükümlüdür. Bu yüzden sanat ürünü daha ölçülü olmak, gerçeğin ardından koşmak, gerçeğin bir kez olanından çok, her zaman ve her yerde yinelenecek olanını bulmak zorundadır.
Bu parçada savunulan düşünceyle aşağıdakiler-den hangisi anlamca çelişir?
A)Yazarlar, yapıtlarında konu edindiği olayların mantıklı bir çerçevede gelişmesini sağlamalıdır.
B)Sanatçı, yapıtında birtakım olayları anlatırken dış dünyanın gerçekleriyle çatışmaya girmemelidir.
C)Sanatçı, yapıtlarında yaşam gerçeklerinden uzaklaşmalı, okura, kendi kurduğu dünyaların kapılarını aralamalıdır.
D)Sanat yapıtlarında, gerçek yaşamda her zaman rastlanabilecek olaylara yer verilmelidir.
E)Okurda yaşanmışlık duygusu uyandırabilen yapıtlar başarıyı yakalamış demektir.
33. Sanatını halkın hizmetine sunan sanatçı, sanatı bir amacın aracı olarak görmüştür. Coşkusu kadar sanatını da halka açan yazar özentili üslupçuluğun karşısına, kendine özgü bir üslupla çıkmıştır. Ona göre sanat, varlık nedenini, belli bir amaca hizmette bulur. Bu amaç insanlığın ilerlemesidir. Yine sanatçıya düşen görev, gerçeği önemsiz durumdan kurtarmak ve harekete geçirmektir. Kendisi de bu göreve, olayların gülünç yanlarını yansıtan gerçekçi bir yolla girmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yapıtlarını toplumsal bir fayda gözeterek oluşturduğu
B) Yapıtlarında daha çok, yaşadıklarına yer verdiği
C) Gerçekleri mizah unsurlarıyla süsleyerek anlattığı
D) Yapıtlarını gerçekçiliği önemseyerek oluşturduğu
E) Yapıtlarının, anlatım yönüyle özgün bir nitelik taşıdığı
34. Bir şairin gerçek yaşamda, şiirlerinde çizdiği portrenin tam tersi bir kişiliğe sahip olduğunu öğrenince hayal kırıklığı yaşarız. Bu, sanatçıya olan bakışımızın yanlışlığındandır. Çünkü, okurken, dinlerken, seyrederken karşımızda yalnızca yapıt vardır, kalıcı olan tek şey de o olacaktır. Yapıt gerçekten değerliyse, yadsıyamayacağımız bir sanatsal özelliği içinde taşıyorsa, onun taşıdığı güzelliği bozacak her şeyi kafamızdan silmemiz gerekecektir. Bunu yapmamak, nice güzel şiirden, romandan, öyküden kendimizi yoksun bırakmak anlamına gelecektir.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Yaşam gerçekleri sanat yapıtında tüm çıplaklığıyla yansıtılamaz.
B) Nitelikli bir yapıt, daha ilk sayfalarda kendini belli eder.
C) Okur, bir yapıta değer biçerken sanatçının kişiliğini göz önüne almamalıdır.
D) Kimi sanatçılar, kişiliklerini yapıtlarına yansıtmaktan kaçınır.
E) Yapıtta önemli olan ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıdır.
35. Bu sarimiz, son yıllarda düzyazıya ağırlık vermesiyle şöhret buldu. Bunun yanında şiiriyle de göz kamaştırıyor. Bunu halk şiiri kalıplarına, söyleyişlerine bir yakınlığı olmasına değil, şiirlerini bambaşka bir söyleyişle yazmasına borçludur. Şiirini gereksiz öğelerden arındırırken şaşırtıcı bir yalınlığa ulaşıyor. Yunus’un, Karacaoğlan’ın bir özelliği olan bu yalınlığı, yine halk şiirimizde görülen ince bir yergiyle süslemeyi başarıyor. Döneminde geçerli olan edebi akımlara kapılmayıp kendi şiir anlayışına bağlı kalarak şiirler yazmaya devam ediyor.
Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yazın yaşamını bağımsız olarak sürdürdüğü
B) Şiirlerinde sade bir anlatımı tercih ettiği
C) Şiirlerinde eleştirel bir tavrın bulunduğu
D) Şiirlerinin, düzyazı türünün özelliklerini taşıdığı
E) Özgün bir üslupla şiirler yazdığı
36. Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof, hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlarım, demiş ve şöyle devam etmiş. Dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa toplumda yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa töre ve kültür bozulur, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen toplum ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez, işte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir. Çünkü —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) bütün toplumsal değerlerin temelinde dil vardır
B) toplumun kültürel varlığı diline yansır
C) dil, toplumsal yaşamı bütünüyle yansıtamaz
D) dil, gelecek kuşaklara bırakılacak en değerli mirastır
E) dil, toplum içinde yaşayan bir varlıktır
37. (I) Karadeniz’de, doğanın güzelliği karşısında hayranlığını gizleyemez insan. (II) Her karışı yeşille bezeli, çimen ve çiçeklerle süslü bu coğrafyada kendinizden geçersiniz. (III) Ağaçlar gövdelerindeki sarmaşıklarla bir bütündür, göğe uzattıkları kollarıyla masmavi gökyüzünü kucaklarlar adeta. (IV) Yemyeşil ormanlarda daldan dala seken kuşların cıvıltıları, çağlayanların şırıltılarına karışır. (V) Burada binlerce yıldır, doğa kendi bestesini kendi yapar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtmaktadır.
B) II. cümlede, betimleyici öğelere yer verilmiştir.
C) III. cümlede, kişileştirme yapılmıştır.
D) IV. cümlede, birden çok duyuyla ilgili ayrıntıya yer verilmiştir.
E) V. cümlede, bir varsayım yer almaktadır.
38. (I) Sadece kendisi için günlük tutan bir sanatçı, günlüğünü yayımlarsa kendini ele vermekten başka ne yapmış olur? (II) Günlükler, insanın içinin fotoğraflarıdır. (III) Kimseye açılamayan duygular, bir defterin “emin” sayfalarına dökülür. (IV) İtiraflar, düş kırıklıkları, günah çıkarmalar, sevinçler… (V) Günlük ile anı arasındaki en önemli fark, günlüğün günü gününe kaleme alınmasıdır. (VI) Bir de günlük yazarı sadece kendisini ya da kendisini merkeze alarak yakın çevresindekileri anlattığı halde; anı yazarları başkalarını da anlatabilir.
Bu parça ikiye ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
39. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, çoğul eki almadığı halde birden çok varlığı karşılayan bir sözcük yoktur?
A) Başkan, toplanan paralarla okulumuzun yaza doğru boyanacağını söyledi.
B) Şiir yarışmasında görev alacak jüriyi okul müdürümüz belirleyecek.
C) Sitemizin yöneticisi, birkaç gün sonra toplantı yapılacağını söyledi.
D) Bu dergi, genç yazarlardan oluşan bir komisyon tarafından hazırlanmış.
E) Bu heyet, bayram boyunca trafiğin aksamaması için alınacak tedbirleri görüşecek.
40. Genç sanatçılar, yüzyıllarca unutulmak istemiyorlarsa geniş bir okur kitlesine seslenmeyi hedeflemelidirler.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) “istemiyorlarsa” sözcüğü, şimdiki zamanın şartı biçiminde çekimlenmiş bir eylemdir.
B) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.
C) Olumlu bir eylem cümlesidir.
D) “geniş” sözcüğü bir ad takımını nitelemektedir.
E) Yüklemi, geçişsiz bir eylemdir.
CEVAPLAR
| 1 |
– |
D | 9 |
– |
B | 17 |
– |
B | 25 |
– |
E | 33 |
– |
B |
| 2 |
– |
A | 10 |
– |
E | 18 |
– |
E | 26 |
– |
C | 34 |
– |
C |
| 3 |
– |
A | 11 |
– |
A | 19 |
– |
A | 27 |
– |
B | 35 |
– |
D |
| 4 |
– |
B | 12 |
– |
D | 20 |
– |
E | 28 |
– |
C | 36 |
– |
A |
| 5 |
– |
E | 13 |
– |
C | 21 |
– |
D | 29 |
– |
D | 37 |
– |
E |
| 6 |
– |
B | 14 |
– |
E | 22 |
– |
C | 30 |
– |
E | 38 |
– |
D |
| 7 |
– |
C | 15 |
– |
A | 23 |
– |
C | 31 |
– |
D | 39 |
– |
A |
| 8 |
– |
B | 16 |
– |
B | 24 |
– |
D | 32 |
– |
C | 40 |
– |
E |
]]>