Soru 1 |
Günümüzde: "Orta oyununun neresi komik; eskiler buna mı gülüyorlarmış?" diyenler için ben de derim ki: "Pek haksız sayılmazlar. Ama unuttukları birkaç şey var: Orta oyunu bir ekran oyunu değildir, halk ortasında canlı olarak oynanır. Bir kere o günün zevk ve espri anlayışını yansıtır. İçeriği de o güne uygundur. O zamanın insanlarına eğlence olarak yettiği halde bugünün insanlarını doyurmaktan uzak olması doğaldır; çünkü zamanla değer yargıları değişmiştir."
Bu parçada orta oyunu ile ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakiierden hangisidir?
A) Kişisel becerilere bağlı olarak seyircileri etkilediği
B) Konusu yönüyle bugünün insanına da seslendiği
C) Zamanla değerini kaybettiği
D) Kendi zamanı ve ortamı içinde değerlendirilmesi gerektiği
E) Daha çok, söz oyunlarına dayandığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
(I) Ölen bir kişinin ya da acı bir olayın ardından söylenen ezgili şiirlere ağıt denir. (II) Anadolu'da çok yaygın olan ağıt geleneğinin kökleri Orta Asya'ya kadar uzanır. (III) Eski Türkler, ölülerin ardından yuğ denilen törenlerde sagu adını verdikleri şiirler söylerlerdi. (IV) Günümüzde ise ağıtlar daha çok, kadınlar tarafından söylenir. (V) Ağıtların bölgeden bölgeye değişen bir söyleyişi vardır, bu söyleyişten bir ağıtın ait olduğu yöre hemen anlaşılır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, dolaylı tümleç, özne ve yüklemden oluşan birleşik bir cümledir.
B) II. cümle, içinde ad tamlaması bulunan kurallı bir cümledir.
C) III. cümle, içinde belirtisiz nesne olan bir eylem cümlesidir.
D) IV. cümle, yüklemi dönüşlü eylem olan bir cümledir.
E) V. cümle, sıralı bir cümledir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
(I) Bugünkü Türk şiiri için kullanılan "1980 sonrası" nitelemesi, herkesin kabul etmesi gereken bir yargıdır. (Il) Doksan yıllık, görkemli sayılabilecek bir geçmişe sahip olan Türk şiirini, 1980'e kadar, çeşitli dönemlere ayırmak kolay olmuştur. (III) 1980'den sonra ise, şairler bir akım etrafında toplanmamıştır. (IV) Ancak bu dönem şairlerinin bağımsız olmalarından dolayı, Türk şiirinin çıkmaza sürüklendiği düşüncesine katılmıyorum. M Şiirimizin bu ürünlerle kendine, akacağı yeni yataklar bulacağını düşünüyorum.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde yorum söz konusu değildir?
A) I. B) Il. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
(I) Her yıl sonbaharın gelişini yeni bir öykü kitabıyla haber veren yazarın son kitabı okurla buluştu. (Il) Bu kitap başta film senaryosu olarak yazılmış bir metin aslında. (III) Sinema ve televizyon macerası yarıda kalan bu yapıt, tertemiz bir aşk hikayesini anlatıyor. (IV) Sinema ve televizyon düşünülerek yazılan öykü ve romanlarda daha çok aşk konusuna yer veriliyor. (V) Bu, izleyicinin ilgisini daha çok çekmek için yapılıyor. (VI) Çünkü izleyicilerin büyük bir kısmı, hala, acıklı aşk hikayelerini izlemeyi tercih ediyor.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) Il. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
(I) Sanatçımız, geçen hafta duygusal şiirlerden oluşan yeni bir kitapla okurlarının karşısına çıktı. (II) Yalnız yaşayan bir bireyin doğanın güzellikleri karşısındaki hislenmeleri var bu şiirlerde. (III) Sanatçının diğer şiirlerindeki tadı bu yapıtında bulmakta güçlük çekiyorsunuz. (IV) Sanatçımızın bir bütün olarak şiirimizin özel tarihinde bir yeri var, ama şiirler tek tek okununca o etkiyi yapamıyor. (V) Ayrıca kullandığı imgeli ve kapalı dil, şiirleri anlamayı da güçleştiriyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde düşüncenin olumlu ya da olumsuz olduğu açıkça belirtilmemistir?
A) I. ve Il. B) I. ve IV. C) II. ve III.
D) Il. veIV. E) III. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Polisiye romanlar, yazınımızın en çok satılan; ancak okunduktan sonra bir kenara bırakılan türlerindendir. Çünkü bir bulmaca, ancak çözüldüğü ana kadar heyecan vericidir. Yazarın serpiştirdiği ipuçlarına göre kimin katil olduğunu bulup çıkarma, gelişmiş bir bulmaca çözme keyfi verir. İşte bundan dolayı diğer roman türleri ikinci, üçüncü kez okunabildiği halde, bir kez okuyup "esrar"ını öğrendiğimiz bir polisiye romanı bir daha okumak anlamsızlasın
Bu parçada polisiye romanlarla ilgili olarak aşağıdakiierden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Esrarengiz konular içermesinin okumayı tetiklediği
B) Sadece bir kez okuma gereksinimi duyulduğu
C) Diğer türlerden ayrılan yönlerinin bulunduğu
D) Ayrıntıların ancak dikkatli okurlarca yakalanabildiği
E) Olay akışının, okuyucunun merakını canlı tuttuğu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
(I) Nil, yüzyıllardır insanlarca gizem dolu, olağanüstü bir ırmak olarak algılanmıştır. (II) Pek çok ırmağın tersine o, güneyden kuzeye doğru akmaktadır. (III) Eski Mısırlılar ve Yunanlılar, Nil'in aylarca yağmur yağmadığı halde neden yaz sonunda taştığını bir türlü çözememişlerdir. (IV) Nil'in kaynağını bulabilmek ve ırmak akışının gizini çözebilmek için birçok araştırma yapılmıştır. (V) Sonunda, Nil'in kaynağının Uganda'daki Victoria Gölü olduğu, araştırmalarla ortaya konmuştur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıstır?
A) I. cümle, içinde birleşik sözcükler olan yapıca birleşik bir cümledir.
B) Il. cümlede "o" sözcüğü işaret adılı olarak kullanılmıştır.
C) III. cümlenin yüklemi yapıca basit, çatısı bakımından geçişli bir fiildir.
D) IV. cümlede belirtili ad takımı kullanılmıştır.
E) V. cümlede birden çok özel isim vardır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
(I) Sanatçı, şiire yönelik deneme ve eleştirileri ilgiyle izlenen yazarlarımızdandır. (II) Yirmi yılı aşkın bir süre içinde dergilerde çeşitli konularda yazılar yazmıştır. (III) Dergilerde yayımlanmış bu yazılarından derlediği son kitabı bu ay yayımlandı. (IV) Kitabın ilk bölümünde şiirin genel sorunlarına ilişkin tartışma ve değerlendirmeler yer almaktadır. (V) Pek çok şairi yakından tanıma olanağı bulan yazar, günümüz şiirindeki yönelişleri yakından takip etmiştir. (VI) İkinci bölüm ise Orhan Veli'den günümüz şairlerine kadar yapılan inceleme ve eleştirilerden oluşmaktadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Fotoğraf icat edildiğinden beri bir tartışma vardır: Fotoğraf bir sanat mıdır, değil midir? Genel kanı, fotoğrafın bir sanat dalı olduğu yönündedir. Ama hangi fotoğraf? Hele dijital fotoğraf makinelerinin çıkmasıyla neredeyse herkesin bol bol fotoğraf çekip dergilerde, internette yayımladığı şu günlerde bu soru daha da önem kazanıyor. Sanat, dünyayı değişik yaklaşımla yansıtma işidir. O zaman burada şunu söylemek gerekir. Fotoğraf, gizli kalmış ayrıntıları öne çıkarırsa sanat" katına yükselir.
Bu parçada fotoğrafın sanat dalı sayılması aşağı-daküerden hangisine bağlanmaktadır?
A) Nesneleri olduğu gibi aktarmasına
B) Yayımlanmak amacıyla çekilmesine
C) Objelerin kapalı yanlarını aydınlatarak sanatseverleri büyülemesine
D) Nesnelerin fark edilmeyen yönlerini ortaya koymasına
E) Sanatsal değere sahip olan güzel bir konuyu yansıtmak için çekilmesine
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Roman ve öykülerde birbiriyle karıştırılan iki önemli kavram vardır: Karakter ve tip. "Tip" daha çok karakter etrafında kurgulanmış yardımcı roldedir. Yüzeysel bir betimlemeyle ele alınır. Bunlar olay örgüsünü derinleştirmede kullanılır. Olayların içinde pek de ağırlığı olmayan silik kişilerdir: bakkal, manav, komşu, iş arkadaşı... Oysa karakter en ince ayrıntısına kadar anlatılan kişidir. Bu yüzden, —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakiierden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) iç dünyasından dış görünüşüne, hoşlandığı veya hoşlanmadığı her şeye kadar tanırsınız onu
B) okur, "karakter"i "tip"lerden daha çok sever
C) her romanda birçok "tip" varken sadece bir "karakter" vardır
D) roman okuru "karakteri" çevresindeki insanlardan biriyle özdeşleştirir
E) romandaki olaylar her zaman "karakterin" gözünden anlatılır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Aşağıdakiierden hangisi "Sanat yapıtı gerçekçi olmalıdır." yargısı ile ilgili değildir?
A) Sokağın, sayfalarına yansımadığı bir yapıtın yazın değeri yoktur.
B) Kişisel görüşlerine yer verse de her yazar, gözlemlerinden yararlanarak yapıtını oluşturur.
C) Yaşamda olup biten her şey, sanatçı duyarlığı ile yapıtlarda kendine yer bulur.
D) Başından geçen olayları yapıtlarında kullanmayan sanatçı yoktur.
E) Gerçek sanatçı, her devirde okunabilmek için yapıtını oluşturur.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
Hem hece (I) hem de aruz vezniyle şiirler yazan Bayburtlu Zihni (II) gördüğü medrese eğitiminin etkisiyle divan şairi olmaya özendiyse de bu alanda pek başarılı olamamıştır. Aruzla yazdığı şiirler (III) ölümünden sonra oğlu tarafından "Divan-ı Zihni" adıyla yayımlanmıştır. Asıl ününü hece ile yazdığı koşma (IV) semai ve destanlarla elde etmiştir. Özellikle, 1828 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Bayburt'un gördüğü zararı duygusal bir dille (V) anlattığı ağıtıyla büyük ün kazanmıştır.
Bu parçada numaralanmış yerlerden hangilerine virgül (,) getirilemez?
A) I. ve III. B) I. ve V. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
Ülkemizin en çok (I) turist çeken bölgelerinden biri olan Nevşehir yöresinde (II) bulunan ve 25 Kasım 1986'da(III) koruma altına alınan Göreme milli parkı, (IV) dünyaca ünlü peribacalarının yer aldığı(V) önemli bir turizm merkezidir.
Bu cümlede numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıstır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Yıllar var, ben onu hiç unutmadım
O beni sorar mı, hatırlar mı ki?
Büsbütün silinip gitti sanki adım
Gönlünün vefası bu mudur ki?
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İlgeç B) Bağlaç
C) Belirteç D) Önad
E) Eylem
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Yazarlık, insanda doğuştan var olan bir özellik değildir. Yazarlık denen dil işçiliğinde ustalık, ancak uzun çalışmalar sonucu elde edilir. Bütün yazarların ilk dönemlerinde ortaya koydukları eserlerle sonrakileri karşılaştırdığımızda o dil işçiliğinin hangi aşamalardan geçtiği kolayca anlaşılır. Peyami Safa'nın yirmi yaş eseri olan "Sözde Kızlar" romanını alın. Bununla yine onun "Yalnızız" ve "Matmazel Noralya'nın Koltuğu" adlı ustalık dönemi romanları arasındaki fark gözden kaçmayacaktır.
Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Benzetmeye
B) Tanımlamaya
C) Örneklendirmeye
D) Sayısal verilerden yararlanmaya
E) Tanık göstermeye
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
Günümüzde o kadar çok yapıt yayımlanıyor ki, bunları takip etmek mümkün değil. Para verilerek alınıp zaman ayrılan yapıtların hayal kırıklığına uğratması her okuru üzer elbette, işte bu eleştirmen, birer işaret fişeğine dönüşen yazılarıyla bu olumsuz durumun önüne geçiyor.
Bu parçada "işaret fişeğine dönüşen yazılar yazmak" sözüyle, sözü edilen eleştirmenle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçıların yetkinleşmesinde katkıda bulunmak
B) Nitelikli yapıtların farkına varılmasını sağlamak
C) Gelecek vaat eden sanatçıları belirlemek
D) Yapıtla ilgili eleştirileri dobra dobra dile getirmek
E) Yazılarıyla edebiyatı okura sevdirmek
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Bu sanatçımızın en önemli yanı, çalışmalarında sistematik olması ve yapıtlarında gereksiz bilgilere yer verilmemesidir.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne eksikliği
B) Sözdizimi yanlışlığı
C) Özne-yüklem uyuşmazlığı
D) Anlamca çelişen sözlerin bir arada kullanılması
E) Çatı uyuşmazlığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Ziya Osman Saba'nın şiirlerindeki içten, sevecen havayı öykülerinde de buluruz. Onun öyküleri bize çocukluk çağımızın dokunulmamış, kirletilmemiş, arı özlemlerini taşır. Özlemin gerçekleşmesinin olanaksızlığına rağmen, duygudaki inceliği okurda bir kez daha uyandırmak isteyen bir tutum sergiler. Toplum yaşamının çelişkilerini, karşıtlıklarını görmezden gelen uçuk bir anlayış değildir bu.
Bu parçadan, Ziya Osman Saba ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Öykülerinin şiirlerinden daha yetkin olduğu
B) Toplumsal yaşama duyarsız kalmadığı
C) Öykülerinde çocukluğun saf özlemlerini anlattığı
D) Yapıtlarında sıcak bir tutum sergilediği
E) Ulaşılması imkânsız özlemleri konu edindiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
Yolunuz bir gün İstanbul'a düşerse adı masallara karışan, boğazın kıyılarında dizilmiş o güzelim erguvanları görmeyi ihmal etmeyin.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakiierden hangisi söylenemez?
A) iyelik eki almış birden çok sözcük vardır.
B) Yüklemi, yardımcı eylemle oluşturulmuş bir bileşik eylemdir.
C) Koşul eki almış bir sözcük vardır.
D) "boğazın kıyılarında" sözünün yazımı yanlıştır.
E) "güzelim" sözcüğü tamlayan eki almıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
(I) Yazarın postmodern anlayışla yazdığı bu öykülerde, devrik cümleler çokça yer alıyor. (II) Ayrıca öykülerin dokusunda gerçeklikle düşsellik iç içe geçiyor. (III) Gerçeğin sınırı nerede bitiyor, düşsellik nerede başlıyor, kestirmek zor. (IV) Öykülerde çocukluk yıllarında okunanlara, bunların oluşturduğu düşsel ortamlara göndermeler de var. (V) Öykülerdeki bu göndermeler sayesinde yazar, okuru sürekli zinde tutabiliyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıstır?
A) I. cümlede, karşılaştırma yapılmıştır.
B) II. cümlede, bir değerlendirme vardır.
C) III. cümlede, bir yorumda bulunulmuştur.
D) IV. cümlede, bir saptama yapılmıştır.
E) V. cümlede, yargı, gerekçesiyle birlikte verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Ay geçti, yıl döndü,(I) unuttu (II) beni
Üstüne (III) adını(IV) yazdığım ağaç
Açtın derdimi(V) kanattın yüreğimi
Bu dizelerde numaralanmış sözcüklerin hangisinde ünsüz yumuşaması vardır?
A)I. B) II. C)III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
(I) Sanatçı, ilginç bir konuyu bu romanda ustaca işlemiş. (II) Hareketli bir olayın heyecan verici akışından yararlanmamış. (III) Daha çok, kahramanların psikolojik durumları üzerinde derinlemesine durmuş. (IV) Bunu başarabilmek için, çok uzun diyaloglara ve iç konuşmalara yer vermiş. (V) Bu yüzden roman, psikolojik romanlardan hoşlanan dar bir kitlenin dışındaki okurların ilgisini çekemeyecek gibi görünüyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir ön yargı söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Sanatçı, edebiyatımızda eleştiri denilince akla ilk gelen kişilerdendir. Yaşamını eleştiriye, özellikle de roman ve hikaye eleştirisine adamıştır. Yılların verdiği birikim ve deneyimle kendine has bir anlatım yolu bulan eleştirmen, eleştirilerini bir yazı dizisi halinde yayımlamıştır. Kitap okuma notları gibi değildir bu yazılar. Bir edebi metnin, uzman titizliğiyle irdelenmesidir. Bu yazılarında eleştirmen objektifliğini elden bırakmaz. Bugün adından söz ediliyorsa biraz da bundandır.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemistir?
A) Eleştirilerini tarafsız bir tutumla kaleme aldığına
B) Eleştiri yazılarında genç sanatçılara yol gösterdiğine
C) Edebiyatımızın en çok tanınan eleştirmenlerinden biri olduğuna
D) Eleştirilerini daha çok belirli türler üzerine yoğunlaştırdığına
E) Eleştirilerinde farklı bir çizgiyi yakaladığına
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
En başarılı yaşam öykülerinin, yakından tanıdıkları kimseleri anlatan yazarların yazdığı yaşam öyküleri olduğu söyleniyor. Ama bu durumun da birtakım sakıncaları var. Anlatılan kişiyi tanımak, hele o kişinin yakını olmak, o kişinin yaşamındaki olaylarda taraf tutmaya yol açar. Dahası, yaşam öyküsünü anlatacağınız kişinin bazı davranışlarına öfkelenmiş, bazı başarılarını kıskanmış olabilirsiniz ya da aranızda bir türlü unutamadığınız bir kırgınlık yaşanmış olabilir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşamöyküsü yazmanın güç bir iş olduğu
B) Yaşamöyküsü yazarken objektif olmak gerektiği
C) Tanıdıkların yaşamöyküsünü yansız bir tutumla anlatmanın zor olduğu
D) Her yaşamöyküsünün, gerçekleri yansıtmadığı
E) Başarılı bir yaşamöyküsü yazmanın zaman aldığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 25 |
Amasya Valiliği'nin geçtiğimiz yıl turizmi geliştirmek için kentte yaptığı çalışmalar başarılı olmuş.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne - yüklem
B) Özne - zarf tümleci - yüklem
C) Nesne - dolaylı tümleç - yüklem
D) Zarf tümleci - özne - yüklem
E) Zarf tümleci - nesne - yüklem
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 26 |
Aydın insanın temel özelliği kuşkudur. O, bütün geçmiş bilgileri bir neden-sonuç ilişkisi içinde özümser ve onlardan yeni bilgiler üretir. Bireyi, toplumu, sanatı kendi benimsediği ölçütlerle değerlendirmeye tabi tutar. Bu noktada aydının etkinliği, kuşku üstüne kurulmuş bir eleştiri etkinliğidir. Durum böyle olunca da aydın, hiçbir zaman kesin bir eleştiri ortaya koyamaz. Çünkü yaptığı eleştirileri bir süre sonra değiştirebilir.
Bu parçadan aydınla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Şüpheci bir yaklaşımla eleştiriler yaptığı
B) Toplumdan kopuk bir yaşam sürdüğü
C) Tam anlamıyla bitmiş bir eleştiri yapmadığı
D) Değerlendirmelerinde kendince ölçütler kullandığı
E) Var olan bilgileri değerlendirip yeni sonuçlara ulaştığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 27 |
Yazarın bu yapıtındaki öykülerinin temel özelliği, olayların geçtiği çevrenin ve zamanın farklı olmasıdır. Buna rağmen öykülerinin hepsinde aynı konuyu, aşk konusunu, işlemiştir. Bunu yaparken, öykülerinin hemen hepsini sürükleyici bir anlatım ve titiz bir dille kaleme almıştır. Dili kullanışta öylesine yeteneklidir ki —.
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) kahramanlarını çevreyle uyum içinde karakterize etmeye büyük gayret göstermiştir
B) öykülerin anlatım yönüyle bir özgünlük taşıdığını söylemek oldukça zordur
C) öyküleri, konu yönüyle birbiriyle ilgilidir
D) konu olarak zayıf kalan öyküleri bile çok okunur hale gelmiştir
E) toplumsal duyarlık, yapıtlarının en önemli özelliğini oluşturmaktadır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 28 |
1940'lara gelirken, hece şiirinin baskısından ve mevcut şiir beğenisinden yakınan üç genç şair, yeni bir şiir akımı başlatmıştır. 1941'de yayımladıkları "Garip" adlı kitapta küçük insana yönelerek onların yaşama sevincini şiire getirmeye çalışmışlardır. Edebi sanatlara, ölçü ve uyağa, süslü söyleyişlere karşı çıkmışlardır. Şiirin, hayatını emeğiyle kazananların hakkı olduğunu savunmuşlardır. Bu keskin görüşlerle şiir kolaylaşmış ve şiir anlayışı değişivermiştir. Kısa sürede de yaygınlaşan ve yeni bir yazma tarzını hazırlayan bu şiir anlayışı bugün bile devam etmektedir.
Bu parçaya göre, Garipçilerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sıradan insanları şiire taşıdıkları
B) Şiir anlayışlarının kabul gördüğü
C) Etkilerinin günümüze dek sürdüğü
D) Şiirde köklü değişiklikler yaptıkları
E) Şiiri bir sanat olarak görmedikleri
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 29 |
I. Romancı; okuru, romana yaşamdan aktardıklarına inandırdığı kadar, düş gücüyle eklediklerine de inandırmalıdır.
II. Bir romanda, gerçek yaşamdan kesitler bulunabileceği gibi, kurgusal olaylar da bulunabilir.
III. Yaşamdan yakalanan kareler, düşsel öğelerle süslenerek romanlarda yer aldığında okura daha ilginç gelir.
IV. Romancılar, öyle dil ustalarıdır ki onların söz işçiliğini romanlarının bütün satırlarında görebilirsiniz.
V. Romancının hem düş gücünden hem gerçeklerden yararlanması, okurun ilgisini çekmesini sağlar.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangileri anlamca birbirine en yakındır?
A) I. ve Il. B) I. ve III. C) Il. ve IV.
D) III. ve V. E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 30 |
Bir öykücüyle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi, ayraç içindeki özellikle uyusmamaktadır?
A) Sanatçının öykülerini okurken adeta yaşamdan kesitler görüyorsunuz, öykülerin dokusundaki kıpır kıpır anlatım hemen göze çarpıyor. (canlılık)
8) Öykülerinde, ön yargılardan uzak, insanların ortak kimi özelliklerini anlatması, yazara sınırlar ötesi bir okur kitlesi kazandırmış. (evrensellik)
C) Sanatçı, öğrendiği bir bilgiyi ya da gözlemlediği herhangi bir ayrıntıyı, öykülerine gelişigüzel bir biçimde serpiştirmiyor. (farklılık)
D) Sanatçının, okurları zorlamayan üslubu, günlük konuşma dilini kullanması, öykülerinin belirgin özel-liklerindendir. (yalınlık)
E) Sanatçının, okurların belleğinden kolay kolay silinmeyecek çarpıcı yaşantıları anlatması, öykülerinin çekiciliğini artırıyor. (etkileyicilik)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 31 |
Eşsiz bir coğrafyayı sarmalayan masmavi deniz... Yeşilin en güzel tonlarını barındıran uçsuz bucaksız zeytin ağaçları ... Adını bu ağaçlardan alan Zeytinliada selam duruyor bizlere. Daha o zaman anlaşılıyor dönüşün buruk olacağı. Mis kokan meyve bahçeleri, uzun sahilleri ve ılık rüzgarlarıyla bir tabloyu andırıyor. Kimilerinin "çocukluğumun Bodrum'u" olarak adlandırdıkları bu belde şimdilerde tekrar eski popülerliğine kavuşuyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birinci kişili anlatımla oluşturulmuştur.
B) Eksiltili cümleler kullanılmıştır.
C) Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtılmıştır.
D) Söz sanatlarına yer verilmiştir.
E) Nitelik bildiren sözcükler kullanılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 32 |
Yaz aylarının gelmesiyle (I) beraber düğünler de başlar Sarıkamış'ta. Tanıdık(II) herkes davetlidir düğüne. Öyle bir gecede bitmez(III) eğlenceler. Bazen iki gece bazen üç gece sürüp (IV) gider. Sarıkamış köylerinde yaşam, (V) geçmiş zamanın tadında devam eder.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangileri eylemsi değildir?
A) I. ve Il. B) Il. ve III. C)III. ve V.
D) III. ve IV. E) IV. ve V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 33 |
En güç türlerden biri olan tarihi romanda yazar, sanatçı olmanın yanında bilim adamı ve düşünür olma özelliklerini de taşımalıdır. Ayrıca milli tarihten alınmış bir konuyu seçen romancı, milletin kültür değerlerini ve millet olma bilincini kendinde duyabilmelidir. Şüphesiz, gerçeklere bağlılık, tarihi romanın en önemli şartlarından biridir. Ancak titiz bir sanat yeteneği, romancıya bazı ayrıntıları değiştirme hakkı verir. Bu hakkı kendinde gören sanatçı, milletinin tarihini sanatsal bir ifadeye bürüyerek yorumladıktan sonra o tarih, milletin dikkatini çeker ve ruhunda yer eder.
Bu parçadan, tarihi roman ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Yazarının, milletiyle özdeşleşmiş olması gerektiği
B) Toplumun, tarihine ilgi duymasını sağladığı
C) Tarihi gerçeklere mümkün olduğu kadar sadık kalmayı gerektirdiği
D) Öteki roman türlerinden daha etkileyici olduğu
E) Yazarının başka niteliklere de sahip olması gerektiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 34 |
Uzun ve yorucu bir kışın ardından bahar, (I) kendini yaza bırakıyor. Yalnızca bahar değil, insan da bırakıyor kendini güneşe ve masmavi denize ... (II) Karşımızda bünyesinde barındırdığı güzellikleri hiç sakınmadan bize sunan Didim... (III) Burası, pek de öyle yalnızca doğaseverlerin ya da mitoloji tutkunlarının uğrak yeri değil. (IV) Her yönüyle insanı kucaklayan, (V) ona yaşama sevinci veren bir yer burası.
Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 35 |
Günümüzde insanlar bilinçleniyor, bir kitabı alırken birkaç kez düşünüyorlar artık. Bu kitabın kendileri için gerçekten yararlı olup olmadığını enine boyuna tartıyorlar. Yerli yazarların yapıtlarını yayımlamamayı övünç sebebi bellemiş yayıncıların da devri kapanıyor artık. Yerini ciddi anlamda uzmanlaşmış, işini titizlikle yapan ve en üst seviyede yazarlarla çalışan yayınevleri alıyor.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Yayınevlerinin yazarın, yazınsal kimliği üzerinde ne gibi etkileri olduğunu düşünüyorsunuz?
B) Sizce, bazı yazınsal türler niçin ilgi görmemeye başladı yazınımızda?
C) Günümüzün okurlarını ve yayıncılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
D) Bir yayıncı olarak, günümüzde yayıncıların ayakta kalmasını çok mu zor görüyorsunuz?
E) Sanatsal nitelikten yoksun yapıtların artık okunmamasını neye bağlıyorsunuz?
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 36 |
Yazı yazmak fotoğraf çekmeye değil, resim yapmaya benzer. Fotoğrafta deklanşöre basar, karşınızdaki görüntüyü kaydedersiniz. Resim yapmak ise ---. Bu yüzden yazı yazmak, aslında yanlış bir ifadedir. Doğrusu, yazıyı üretmektir. Çünkü yazar, tıpkı ressam gibi herkesçe bilinen konu ve malzemeden, "var olmayan" bir yapıtı ortaya çıkaran kişidir.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) o görüntüyü kendi bakış açınızla yeniden şekillendirmeniz demektir
B) fotoğraf çekmeye göre daha çok deneyim ister
C) yoğun ve titiz bir çalışmayla gerçekleşir ancak
D) yeteneğin yanında önemli bir birikim de gerektirir
E) düş gücünden çok, gerçeklere bağhkalmaktır
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 37 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Ünlü yazın adamı, bir yazısında bu sergiden de birkaç cümleyle söz etmişti.
B) Karşı komşumuzun küçük oğlu, profesyonel bir yüzücüymüş.
C) Bu konuda, Avukat Ayşe Hanım size yardım edecektir.
D) Onun bu yıl da 15 temmuzda izne ayrılacağını duydum.
E) Arkadaşım, THY'de çalışmak için başvuruda bulundu.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 38 |
Romancıların, yaşamı yapıta aktarma konusunda farklı tutumlar takındığını görüyoruz. Kimi, fotoğrafcı olmayı tercih ederken kimi de ressam olmayı önemsemiş ve öyle tanınmıştır.
Bu parçada altı çizili sözlerin yerine, aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilirse parçanın anlamı değismez?
A) hayalci olmayı - gerçekçi olmayı
B) ayrıntılı biçimde anlatmayı - ana hatlarıyla değinmeyi
C) yaşananları değiştirmeyi - yaşananları olduğu gibi vermeyi
D) olduğu gibi anlatmayı - kendinden bir şeyler katarak anlatmayı
E) teknolojiden yararlanmayı -doğallığı öne çıkarmayı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 39 |
Sıradan ve orta halli yazarlar, üstün özellikli yapıtlar ortaya koymak için büyük, çarpıcı olaylardan yola çıkarak romanlarını oluştururlar. Ancak gerçek yazarlar, basit bir olaydan bile yola çıksalar, zengin düş dünyalarından yararlanarak onu dört başı mamur bir yapıt haline getirebilirler. İşte bu, yazın dünyasında küçük bir kıvılcımın yangına dönüşmesinin kanıtıdır.
Bu parçada "küçük bir kıvılcımın yangına dönüşmesi" sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yetkin yapıtların ancak özgün bir içerikle kaleme alınabilmesi
B) Yazmanın, önü alınamaz bir istek haline gelmesi
C) Okurları etkileyecek konuların tercih edilmesi
D) Geniş kitlelerce benimsenmenin uzun bir zaman alması
E) Sıradan bir konudan yetkin yapıt ortaya konması
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 40 |
Çocukluğumda resim yapmak, benim en büyük zevkimdi. Gençlik yıllarımda ise büyük bir merakla müziğe yöneldim. O zamandan beri de büyük bir tutkuyla müzik çalışmalarıma devam ediyorum. Uğraş olarak müzikte karar kılmamda ve müziğe aşk derecesinde bağlılığımın oluşmasında, yüreğimde biriken duyguların bütün insanlarda ortak olduğunu fark edip bunu en iyi müzikle dile getireceğimi anlamam etkili olmuştur.
Bu sözleri söyleyen kişi, müziğin hangi özelliğini vurgulamaktadır?
A) İleri yaşlarda öğrenilebildiğini
B) Diğer sanatlardan üstün olduğunu
C) İnsanı belli yönleriyle anlattığını
D) Evrensel bir nitelik taşıdığını
E) Kolayca anlaşılabilir bir anlatımının olduğunu
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 1 |
Ön yargı denince aklıma hep lisedeki edebiyat öğretmenimiz gelir. Dersin birinde, gençliğin verdiği saflıkla ön yargılara şiddetle karşı çıkıyorduk. O, "Çocuklar!" dedi, "Ön yargılara karşı ön yargılı olmamalıyız. Çünkü bir metni anlamamızın ön koşulu, o metne ilişkin ön yargılarımızdır. Metinden ne elde etmek istediğimizi bilmiyorsak o metne nasıl yaklaşacağımıza ilişkin bir yöntemimiz de yok demektir." Kafamızda çoktan mahkûm edilmiş bir kavramı, öğretmen bu sözleriyle yeniden tartışmaya açıvermişti.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Ön yargıların günlük hayatta başka, sanatta başka sonuç verdiği
B)Ön yargılı davranışların özellikle insan ilişkilerine zarar verdiği
C) Ön yargıların yanlışı olduğu kadar doğruyu da içerebileceği
D) Gençlerin yaşlılardan daha çok ön yargıya sahip olduğu
E) Dünyada ön yargısız insan bulunamayacağı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 2 |
(I) Fotoğraf makineleri, kameralar, hiçbir dönemde olmadığı kadar hayatımızın içinde. (II) Dijital teknolojiyle birlikte lüks olmaktan çıkan fotoğraf makinelerini artık herkes kolayca edinebiliyor. (III) Ayrıca akıllı telefonların hayli geliştirilmiş fotoğraf özelliği, yanınızda bir şey taşımadan size fotoğraf çekme olanağı sunuyor. (IV) Bütün bunlara, çekim sonrası baskı aşamasının da dijital teknolojiyle birlikte ortadan kalkmış olmasını ekleyince ortaya bugünkü sonuç çıkıyor. (V) Piyasaya çıkan bir sürü ürün ve model arasından hangisini seçeceğimiz konusunda kafamız karışıyor. (VI) Çevremiz, gündelik hayatın her anında olup biten her şeyi fotoğraflayıp sosyal paylaşım sitelerine aktaran kişilerle dolup taşıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 3 |
İnsanlar başkalarını da kendileri gibi zannediyor. Gazetedeki köşemde ne zaman bir şirketi veya bir kurumu eleştiren yazı yazsam hemen arayıp "Halledilmesi gereken bir işiniz mi vardı?" ya da "Sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı?" diye soruyorlar. Oysa ben sadece olanlarla ilgili eleştirilerimi yazıyor, fikrimi ortaya koyuyorum. Bu, benim yazar olarak sorumluluğum. Biz yazarlar, hepimiz böyle değil miyiz? Onlara göre ise bizim fikrimiz, sorumluluğumuz yok, ---- var ve bütün yazılarımızı bunlar için yazıyoruz.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?
A) duygusal tepkilerimiz
B) kişisel çıkarlarımız
C) beğenilme endişemiz
D) toplumsal görevlerimiz
E) çok okunma amacımız
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 4 |
Sanayi üretimi yerel, ulusal renkleri yok ediyor. Çünkü bunlarda insanın rolü en aza indirgenmiş, hatta ortadan kaldırılmış durumda. Aynı kalıptan çıkmış, birbirinin aynısı yüz binlerce eşya... Dünyanın neresine giderseniz gidin aynı ürünleri görürsünüz. Bu nedenle, el sanatlarının tanıtıldığı etnografya müzeleri şimdi daha çok gerekli. Halkın kendi sanatının müzesi olmadan ulusal bellek oluşmuyor. Nitekim birkaç yüzyıldan beri Batı sanatını tekrarlayıp duruyoruz ama kendi kültürümüz bir adım ileri gitmiyor. Küreselleşme güç kazandıkça sizi diğerlerinden ayıracak, size ait olan kültür ürünleri daha çok önem kazanıyor.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Etnografya müzelerinin işlevine
B) Küreselleşmenin sonuçlarına
C) Fabrikasyon üretimin zararlarına
D) Ulusal kültürün korunmasına
E) Yerli malı kullanmanın önemine
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 5 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öğelere ayırmada yanlışlık yapılmıştır?
A) Tüketici davranışları üzerinde yapılan çalışmalar / alışveriş merkezlerinde yapılan müzik yayınlarının / müşterileri daha fazla tüketmeye yönelttiğini / ortaya koydu.
B) İstanbul'daki birçok alışveriş merkezinde / fon müziği kavramı / satışların artırılması amacıyla / istismar ediliyor.
C) Son yıllarda / birçok tüketici / mağazalarda kulakları sağır edercesine yapılan müzik yayınlarına / karşı çıkıyor.
D) Her ortamda bangır bangır müziğe maruz kalan, gürültü yüzünden iki laf edemez hâle gelen insanlar / müziğin zararlı etkilerine karşı / örgütleniyor.
E) Yeni kurulan "muziksizmekanlar.com" adlı site / insanların gürültüsüz bir ortamda oturup kafasını dinleyebileceği yerlerin listesini / yayımlıyor.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 6 |
Yaşam içindeki başarı, sorunlarımız olup olmamasına değil, bu yılki sorunlarımızın geçen yılkilerle aynı olup olmamasına bağlıdır.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Karşılaştığımız sorunları çözerken kullandığımız yöntemler, kariyerimizin nasıl olacağını belirler.
B) İnsan, çözemeyeceğini anladığı sorunları zamana bırakırsa gelecekte daha az sorunla karşılaşır.
C) Gündelik bir sorunun çözümünde çevremizdeki deneyimli kişilerden yardım almak en kestirme yoldur.
D)İnsanların yaşamdaki başarısının ölçütü, sorunlarını çözmekte gösterdikleri performansta saklıdır.
E) Sürekli olarak yeni sorunlarla uğraşmak zorunda kalan kişiler, yaşamda başarılı olamaz.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 7 |
Yazınsal yapıtlar, yaratıldıkları dile özgü anlam ve anlatım olanaklarıyla donanmıştır. Bir yazınsal yapıt asıl anlamını ve değerini yaratıldığı dilin içinde bulur. Yapıtın içeriğini biçiminden büsbütün ayıramayacağımıza göre, hiçbir yazınsal yapıt eksiksiz olarak başka bir dile çevrilemez. Her çeviride, az ya da çok kaybolan bir şeyler vardır. Öte yandan, dünya üzerindeki okurların yüzde doksanı İlyada'yı, Hamlet'i, Savaş ve Barış'ı, Don Kişot'u çevirilerinden okumuş ve sevmiştir. Bu da gösteriyor ki ----.
Düşüncenin akışına göre bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) okurlar, biçimi öze tercih etmektedir
B) çeviri, gerekli ve vazgeçilmez bir etkinliktir
C) her çeviri aynı kalitede değildir
D) çevrilemeyen yapıtlar daha değerlidir
E) sanatsal metinler, bilimsel metinlerden kolay çevrilir
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 8 |
Aşağıdakilerin hangisinde ayraç içinde verilen kavram cümlenin içeriğiyle uyuşmamaktadır?
A) Roman okurken kendimizi olayın akışına kaptırsak da zihnimiz hep arkalarda bir yerde bir amaç, bir düşünce, bir niyet, gizli bir merkez arar. (yazınsal metnin bildirisi)
B) Macera, aşk ve dedektif romanları, bundan sonra ne olacak diye; modern, edebî romanlar ise yazar nasıl bir atmosfer yaratmış diye okunur. (kategorize etme)
C) Roman okurken aklımızın bir yanıyla yazarın anlattığı şeylerin ne kadarını yaşadığını, ne kadarını hayal ettiğini anlamaya çalışırız. (yerelden evrensele varma)
D) Roman okumak, bir noktadan hareket ederek birbiriyle çelişen birçok düşünceyi huzursuzluk duymadan aynı anda görebilmek ve anlayabilmek demektir. (çok anlamlılık)
E) Roman okurken yazarın görüp anlattığı şeylerin kendi hayatımızdan bildiğimiz somut şeylere benzeyip benzemediğini sürekli olarak sorgularız. (gerçeğe uygunluk)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 9 |
Romanda dil, bir hizmetkâr olduğunu unutup efendi rolüne soyundu mu romanın dengesi bozulur. İşlek, akıcı, sanatsal bir dil, geçici olarak okurun gözünde romanı yüceltebilir. Fakat sadece geçici olarak... Dilin tadına varılınca onun gerisinde yatanı görmek ister okur. İşte o zaman hayal kırıklığına uğramamalıdır. Dilin büyüsünden başka bir şey, örneğin yapısal bir değer getirmeyen roman, başarısız romandır.
Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine varılamaz?
A)Romanda dilin bir araç olduğu unutulmamalıdır.
B)Anlatımdaki renkliliğin, anlatılanı gölgelemesine izin verilmemelidir.
C)Özgün bir dil yaratmak, özgün bir roman yaratmanın garantisi değildir.
D)Roman, biçim ve içerik dengesi üzerine kurulmuş bir edebiyat türüdür.
E)Romanda kahramanlar arasındaki dengenin bozulmaması gerekir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 10 |
Bir muhabir, muhalif ve uyumsuz tutumuyla tanınan bir punk şarkıcısıyla punk müzik üzerine yaptığı röportajdan sonra birlikte sokakta yürümeye başlar. Dinlediklerinden biraz da kafası karışmış olan muhabir sorar: "Peki punk nedir?" Müzisyen, yolun kenarındaki bir çöp kutusunu tekmeler ve "İşte punk budur!" der. Birkaç adım sonra muhabir de bir çöp kutusuna tekme atar ve “Punk bu mu şimdi yani?" diye sorar. Müzisyenin yanıtı şaşırtıcıdır: "Hayır! Bu, modaya uymaktır!"
Bu parçada, punk müzik yapan sanatçının vurgulamak istediği aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Müzikseverlere saygı göstermek gibi bir kaygısı olmadığı
B) Müzikte gündelik doğal gürültülerden yararlandığı
C) Müzikle teknolojiyi birleştirmeye çalıştığı
D) Grupla değil, tek başına müzik yapmak istediği
E) Yaptığı müziğin taklit edilmeyen bir aykırılık içerdiği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 11 |
Günümüz edebiyatında tanık gösterme yöntemi çok revaçta. Birçok yazar, yazılarında büyük yazarlardan alıntılar yapıyor. Yazmaya yeni başlamış, daha neyin ne olduğunu öğrenmenin ilk basamaklarını tırmanan gençlerin yazıları bile Dante'nin, Hugo'nun, Dostoyevski'nin, Beckett'ın sözlerinden geçilmiyor. Klasikleşmiş yazarlardan alınan cümleler, bu yapıtlarda gecekondu duvarındaki eski tapınak taşları gibi duruyor.
Bu parçanın son cümlesinde vurgulanmak istenen düşünce, aşağıdakilerden hangisidir?
A)Alıntıların kullanıldığı yapıtların sanatsal bakımdan niteliksiz olduğu
B) Genç yazarların her yapıttan alıntı yapmaması gerektiği
C) Alıntıların hangi yazara ait olduğunun belli olmadığı
D) Alıntı cümlelerin yerli yazarlardan seçilmediği
E) Alıntılanan parçaların yeterince dikkat çekici olmadığı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 12 |
(I) Osmanlı Devleti'nde 19. yüzyılın başlarında Batı tarzı eğitimi benimsemekte yaşanan sıkıntıların ardından yurt dışına öğrenci gönderilmeye başlandı. (II) Osmanlı yönetimi ilk kez III. Selim zamanında Fransa büyükelçisinin yardımıyla İshak Efendi'yi eğitim için Paris'e gönderdi. (III) Sultan II. Mahmut da konu üzerinde önemle durdu ve 150 öğrenciyi Avrupa'ya yolladı. (IV) 1834'te Mekteb-i Harbiyenin açılmasından sonra bu okulu bitiren üstün yetenekli öğrencilerin Paris, Viyana ve Londra’daki askerî okullara gönderilmesi neredeyse bir kural hâlini aldı. (V) 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da o kadar çok Osmanlı öğrencisi bulunuyordu ve Osmanlı bunlar için 1856'da Paris'te Mekteb- i Osmani adıyla bir okul bile açıldı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda söylenenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. ve IV.sü, kurallı ve birleşik eylem cümleleridir.
B) II.si, zarf tümleci ve dolaylı tümleç içeren basit cümledir.
C) III. ve V.si, bağlaçla bağlı cümlelerdir.
D) IV. cümlede birden fazla eylemsi vardır.
E) V. cümlede açıklayıcı ara söz kullanılmıştır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 13 |
(I) Otuz yıl süren araştırmalarda, çocukların yaz tatilinde bir önceki eğitim yılına göre zihinsel yeterlilik bakımından bir ay geriledikleri ortaya çıktı. (II) Başka bir araştırmada da benzer bir sonuca ulaşıldı: Çocuklar tatil boyunca zekâ derecelerinden bir puan kaybediyor. (III) Yaz tatillerini öğretici faaliyetlerle değerlendirmeyen çocukların, yeni öğretim yılı başladığında ötekilere göre geri kaldığı da yapılan araştırmalarla saptandı. (IV) Bu fark kısa sürede kapatılabilse de, çocukların bu durumla hiç karşılaşmaması gerekiyor. (V) Uzmanlar, uzun tatiller sırasında anne babaların, aile çevresinin; okul başladığında ise öğretmenlerin, okul yöneticilerinin bunun bilincinde hareket etmesi gerektiğini söylüyor.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde noktalama yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 14 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yapılmıştır?
A) "Ateş Hırsızları Söylencesi” unutulmaz bir kitaptır.
B) 2007 yılında Türk Dil Kurumunun 75. yılını kutladık.
C) Yontma Taş Devrinden sonra Cilalı Taş Devri gelir.
D) Brüksel lahanası ve Hindistan cevizi aldılar.
E) Biraz ileride İzmir saat kulesi karşınıza çıkacak.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 15 |
Hayır, buna katılmıyorum. Bunu söyleyenler ya romanımı dikkatli ve doğru okumadılar ya da benim roman anlayışımı bilmiyorlar. Eğer bir eleştiri yapılacaksa bunun tersi daha uygun olurdu. Çünkü ben romanda önce kahramanlar yaratıp sonra o kahramanlara uygun x, y, z gibi olaylar bulmaya çalışmam. Ben önce x, y, z gibi konuları, olayları bulurum; sonra o konu ve olaylara en uygun kahramanları yaratmaya çalışırım. Hatta bu yüzden, romanlarıma ad koyarken o romanlardaki kahramanların adını kullanmam.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiştir?
A)Romanınızda ele aldığınız konunun kahramanın gölgesinde kaldığı yönündeki eleştiriyi haklı buluyor musunuz?
B)Son romanınızın adı ile konusu arasında uyumsuzluk olduğu söylenebilir mi?
C)Yarattığınız kahramanların gerçek hayatta rastlanmayan kişiler olduğunu söyleyenlere katılıyor musunuz?
D)Son romanınızdaki kahramanların, karakterden çok tip özelliği gösterdiği iddialarını doğru buluyor musunuz?
E)Romanınızda gizemli olaylardan gerçeğe pek yer kalmadığını söyleyen eleştirmenlere hak verilmeli mi?
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 16 |
I. Ek eylem
II. Birleşik sözcük
III. Hem yapım hem çekim eki almış sözcük
IV. Eylemsi eki
Aşağıdakilerden hangisi, yukarıda verilen dil bilgisel öğelerin tümünü örneklendirmektedir?
A) Ağustos çekildi, eylülün sesi / Birazdan konuşacak
"Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar"
B) Yağmurun eşliğiyle çocuğunu emziriyor yaz
Bundan böyle günlerimiz nasıl geçecek baylar
C) Aynalardan duvarlara bir üzünç akıntısı
Bu dünyada çekingen olmak çok iyi bir şeydir baylar
D) Yosunların kapılara usulca / Tırmanıp yerleştiği
Yani eylülün sesi bu ise çok iyi baylar
E) Bir asfaltın kuru sıcak soğuğundayız
Oysa bir deniz feneri mevsimsiz ölür baylar
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 17 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, "doğruların zaman içinde değişebilirliği" anlatılmıştır?
A) Her soru aynı zorlukta olmadığı gibi, her cevap da aynı değerde değildir.
B) İnsan hayatında her zaman sorular kalıcı, cevaplar ise geçicidir.
C) Doğru, elbisesini giyinene kadar; yalan, dünyayı dolaşır.
D) Gerçekler düşleri, düşler gerçekleri etkiler.
E) Her sorunun cevabı o sorunun içinde saklıdır.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 18 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı vardır?
A) Takımımızın ilk kez katıldığı bu turnuvadaki başarısını kimse yok sayamaz.
B)Sabahki sınavda 24 kişilik sınıfta bir kalemtraş bulunamamıştı.
C) Bu küçük oyunlarla bizi alt edeceğini sanıyorsa aldanıyor.
D) Kılavuzumuz, gezi planında da bir değişiklik yaptığını söyledi.
E) Geçtiğimiz yaz İç Anadolu'nun önemli şehirlerinden birkaçını gezdik.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 19 |
(I) Televizyon dizilerini değerlendirme ölçütlerimiz ne kadar farklı, ne kadar çelişkili; böyle olması da doğal. (II) Dizilere farklı açılardan bakıyor; onlardan farklı şeyler bekliyoruz. (III) Kimimiz sadelik, ciddiyet ve tutarlılık; kimimiz ölçüsüzlük, çılgınlık ve coşku arıyoruz. (IV) Kimimiz hesaplı, milimetrik, çok iyi üretilmiş sahnelere; kimimiz bir ırmak gibi kendi yolunda akan bölümlere düşkünüz. (V) Sonraki hafta yayımlanmak üzere bölümlerin en ilginç, en heyecanlı yerinde kesilmesinden nefret eden de var; diziyi daha da ilgi çekici kıldığını düşünerek bundan hoşlanan, bunu destekleyen de.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde noktalı virgül (;) yanlış kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 20 |
(I) Oturup dururken biri “Yüce Türk ulusunun asil evlatları...” gibi bir söz söylemeye başlayınca şaka yapıyor diye güleriz. (II) Ancak bir törende biri kürsüye çıkıp böyle sözler söyleyince bu sözler yerini bulmuş olur. (III) Destanların epik dili, işte buna benzer. (IV) Bu dili, halkın bildiği, kullandığı sözcüklerle günlük yaşamda kullanılmayan dizeler oluşturur. (V) Böyle bir yapıtı dinleyen kişi, tek tek imgeler üzerine düşünerek duygulanmaz. (VI) Tıpkı bir musiki parçasındaki tek tek notaların değil, belli formların güzel ve etkileyici olması gibi.
Düşüncenin akışına göre, bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra “Çünkü destandaki epik etki, şiirin bütününe dağılmıştır.” cümlesi getirilebilir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 21 |
Şiirde sözcüklerle uğraşmak zordur. Çünkü önemli olan, sözcüklerin özellikle birden çok anlama gelmeleri yanında sesleridir de. İçeriği belirleyen de sözcüklerin seçimidir. Hikâyede ise tam tersi bir durumla karşı karşıyayızdır: Ritmi, üslubu, hatta sözcük seçimini belirleyen, yazarın kurduğu evren ve o evrende yaşanan olaylardır. Hikâyeye Latinlerin şu kuralı hükmeder: "----" Şiirdeyse bu kuralı şöyle değiştirmek gerekir: "----"
Düşüncenin akışına göre, bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?
A) Kendini toplumun önüne çıkarma – Toplumun seni yönlendirmesine izin verme
B) Önce şiire başla, arkasından hikâyeye yönel – Önce hikâyeye başla, arkasından şiire yönel
C) Konuya hâkim ol, sözcükler arkadan gelir – Sözcüklere hâkim ol, konu arkadan gelir
D) Hikâye yazarken biçim özü belirlesin – Şiir yazarken öz biçimi belirlesin
E) Duygularını değil düşüncelerini kullan – Düşüncelerini değil duygularını kullan
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 22 |
I. Sınavı kazandığımı duymuş ama inanmamıştı.
II. Mektubu yazmış ama postaya vermemişti.
III. Kitabı almış ama okumamıştı.
IV. Arkadaşını çağırmış ama gelmemişti.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangilerinde anlatım bozukluğu vardır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV.
D) II. ve III. E) III. ve IV.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 23 |
Ressam Mustafa Salim, beş yıllık aradan sonra Ankara'daki Atlas Sanat Galerisinde "Meditasyon" başlıklı yeni resim sergisini açtı. Geçmişte Monet çağrışımı yapan izlenimci resimleriyle dikkat çeken ressamın, bu sergideki resimlerinde soyut bir anlayışa yöneldiği görülüyor. Mustafa Salim, eşit fırça darbeleriyle ritmik yinelemeler yaratarak gökyüzü ve yeryüzü temalarını örgüsel bir biçimde yansıtıyor. Bir sorgulama mekânı olarak kullandığı tuvale resmettiği doğa, değişik renklerle homojen bir dağılım sunuyor. Bu dağılım, izleyiciyi belli bir noktaya odaklayarak izleyicinin denge kurmasını, dinginleşmesini sağlıyor. Böylece meditasyon, amacına ulaşıyor.
Bu parçada tanıtılan ressamla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Resimlerini nerede sergilediğine
B) Sanat anlayışında nasıl bir değişim olduğuna
C) Resimlerinin izleyicide ne gibi etkiler yarattığına
D) Resimlerin yapımına ne kadar zaman harcadığına
E) Resimlerini yaparken ne tür teknikler kullandığına
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 24 |
Polisiye romanların hepsi "katil kim"den ibaret değildir. İyi polisiye, eleştirir. İyi polisiye yazarı da yaşadığı topluma, çevreye, kültüre, siyasete, insana sorgulayarak bakar; onları deşifre eder. Polisiyenin en ünlü yazarlarından biri olan Agatha Christie'ye bakın. Çoğu romanıyla çökmeye yüz tutmuş İngiliz aristokrasisinin suçlarına odaklanmıştır. O sınıfın üzerindeki saygınlık örtüsünü parçalar, ince ince yerer o sınıfın üyelerini. Kısacası itibarını sarsar soyluların. Bu bakımdan benim son romanımda yaptığım şey, söylendiği gibi, polisiye roman türüne yenilik getirmekten çok, o türün zaten var olan olanaklarını biraz daha genişletmek olarak değerlendirilmeli. Bunu yaparken önceden yaptığım eleştirilerin altını daha kalın çizdiğimin fark edilmesini de isterim doğrusu.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisini söylememiştir?
A)Polisiye romanların kendine özgü bir dil ve anlatım gerektirdiğini
B)Polisiye romanların sadece merak ve heyecan öğesi içermediğini
C) Son romanında eleştirelliğin dozunu artırdığını
D) Kendisi hakkında yapılan bir değerlendirmeye tam olarak katılmadığını
E) Bütün polisiyelerin aynı kefeye konulamayacağını
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 25 |
Lamartine, en iyi şiirlerinden birini nasıl yazdığını soran bir gazeteciye, bir gece ormanda yürürken şiirin ani bir ilhamla, aklına eksiksiz geldiğini söylemiştir. Ölümünden sonra odasında bulunan notlardan anlaşılmıştır ki şair, o şiiri yıllar boyu yazıp silip düzeltmiştir. Bu, gece gündüz sınava çalışan ama sınav sabahı geldiğinde hiç çalışmadığını söyleyen öğrencinin tutumuna benzer. O öğrenci, o sınavdan aldığı yüksek puanı çalışmasına değil de zekâsına bağlamamızı beklemektedir. Lise yıllarında çoğumuz bunu yutmamayı öğreniriz. İlhamla yazdığını söyleyen şairler de benim gözümde böyledir.
Bu parçada "ilham"la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?
A) Şairlerin yaratıcı ve saygın görünmek için başvurduğu bir tür hile olduğu
B) Şiirde, emekten daha önemli bir unsur olarak öne çıktığı
C) Kimi sanatçılarda çok, kimilerinde ise az bulunduğu
D) Şairlerin kendilerini çevreden soyutlamasını gerektirdiği
E) Şairlerin aynı konuyu farklı ilhamlarla yazabileceği
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 26 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A)Ülkemizin şehirler arası yollarında en çok yaygın ulaşım aracı, otobüstür.
B)Akdeniz Bölgesi'ndeki kimi plajlarımız, dünyanın en iyi plajları arasında sayılıyor.
C)Detaylı araştırma yapmadığımız için bu konudaki bilgilerimiz sınırlıdır.
D)Spora başlamadan önce ısınma hareketleri yapmak, olası sakatlıkları önler.
E) Galiba birkaç yıl içinde ev telefonları da tarihe karışacak.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 27 |
Aşağıdaki cümlelerden hangisi, ayraç içinde verilen sözcüğün anlamını içermemektedir?
A)Bu resimlerde, Anadolu'nun binlerce yıllık kilim desenleriyle Batılı, modern resim teknikleri iç içe geçmiş. (sentez)
B) Yazar, oluşturduğu mekân içinde kahramanlarının soluk alıp vermesini, yaşamasını sağlayamamış. (yapaylık)
C) Kent yaşamının karmaşasını ve hızını yansıtmak isteyen bir yönetmen için en uygun yer İstanbul'dur. (üstünlük)
D) Romandaki dil ve anlatım, olayın seyrine ve kahramanların durumuna göre değişim gösteriyor. (uyum)
E) Ana dilini tüm incelikleri ve zenginliğiyle kullanan şairler, ülke sınırlarını kolaylıkla aşıyor. (inandırıcılık)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 28 |
Aşağıdakilerin hangisinde, ayraç içinde verilen kavramla cümledeki eylemin çatısı uyuşmamaktadır?
A)Kadın, sokağın ortasında yere düştü. (etken eylem)
B)Adam, bu sıkıntılı işten kolay sıyrıldı. (dönüşlü eylem)
C)Okulun bahçesindeki ağaç dün kesildi. (ettirgen eylem)
D)İki arkadaş önemsiz bir şey yüzünden bozuştu. (işteş eylem)
E) Bu durum kardeşimi çok sarstı. (geçişli eylem)
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 29 |
Bir kişiyi anlamak, dünyanın o kişinin bakış açısından nasıl göründüğünü kavramaktır. Bunun için hem bilgiye hem de hayal gücüne ihtiyaç duyarız. Romancı olarak esas işimizin elden geldiğince tek tek bütün roman kişilerinin yerine geçmek, romanın anlattığı dünyayı onların gözünden görmek olduğunu hiç unutmamaya çalışırız. Bu işin en zor yanı, bize ruhsal olarak benzemeyen kişilerin bakışını yakalamaktır. En tuhaf yanı ise onların gözüyle dünyaya bakarken kimi özelliklerimizi de onlara vermemizdir.
Bu parçadaki gibi düşünen bir yazar için aşağıdaki yargılardan hangisinin söylenmesi uygun olmaz?
A)"İnsanları anlamanın yolu, empatiden geçer." ilkesine bağlıdır.
B)İyi romancıların, kahramanlarıyla özdeşleşerek yazdığına inanmaktadır.
C)Kendi bakış açısını yansıtmayan kişilere romanlarında yer vermemektedir.
D)Kendi özelliklerinden bazılarını kahramanlarına aktarmaktadır.
E) Roman sanatında bilginin ve düş gücünün önemli olduğunu
düşünmektedir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 30 |
Bu hazin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya
Bu dörtlükte aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünsüz yumuşaması
B) Ünsüz benzeşmesi
C) Kaynaştırma ünsüzü
D) Ünlü düşmesi
E) Ulama
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 31 |
Sadece edebî eleştiri değil, en genel anlamıyla eleştiri bugün en çok gereksinim duyduğumuz şey. Karşılaştığımız olayları, durumları, kurumları, düşünceleri, gelenekleri eleştirebilmek yani... Biz insanız ve bizim ülkemiz burası. Donmak, kalıplaşmak yüzyıllardan beri yavaş yavaş çürütüyor bizi, uygar dünyadan uzaklaştırıyor. Bütün toplum aynı salgın hastalığa yakalanmış gibiyiz: Eleştirmeme hastalığı. Bugün birtakım tabuların yıkılışını umutla izlerken birtakım başka tabuların aynı bağnazlıkla yaratıldığını ve yıkılan tabuların yerini aldığını kaygıyla seyretmekteyiz.
Bu parçanın bütününde yazar, aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Yazınsal eleştirinin bilimsel değil, duygusal yöntemlerle yapılmasından
B) Bireylerin, kendilerini eleştirmek yerine hep başkalarını suçlamasından
C) Çağdaşlaşmanın, iyi ya da kötü her şeyi eleştirmek sanılmasından
D) Eleştirinin yalnızca olumsuzluklara yönelik bir kavram olarak görülmesinden
E) İnsanların, düşünceleri sorgulama alışkanlığı edinememiş olmasından
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 32 |
Çocukluğumuzda yaz mevsiminin çekici (I) taraflarından biri, çizgi roman okuma özgürlüğüne kavuşmaktı. Bilgisayarların, televizyonun her evde bulunmadığı, DVD'lerin olmadığı zamanlarda, yaz sıcaklarında eve kapanan çocukların tek eğlencesiydi (II) çizgi romanlar. Fazla çeşit olmadığından piyasaya yeni çıkan ne varsa (III) alınıp okunur, (IV) okunanlar öteki çocuklardaki çizgi romanlarla değiştirilirdi. Aynı zamanda kitapçılar da okunmuş (V) çizgi romanları alır, satar, değiştirir ya da hemen oracıkta, duvar dibinde okunmak üzere kiralardı.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerden hangisi eylemsidir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 33 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, birden çok neden sonuç ilişkisi vardır?
A)Elektrik teli fırtınadan koptuğu için öğleden sonra ilçeye dört saat elektrik verilemedi.
B)Hava sıcaklığının 3 derece düşmesine karşın kasabanın yaşlıları sıcaktan sokağa çıkamıyordu.
C)Televizyon insanın hayatına böyle egemen olursa toplum her anlamda yoksullaşır.
D)Çocuklarına, kaldırabileceklerinden fazla sorumluluk yüklemeseydi belki de bu tür sorunlarla uğraşmak zorunda kalmayacaktı.
E)Filmlerin şiddet içermesi, insanların, istediklerini elde etmede şiddeti bir yöntem olarak görmesine neden oluyor.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 34 |
Neden sonra uyuyakaldı. Gece boyunca bir su aktı durdu düşünde. Bir iki kere yataktan kalktı, muslukları sıktı ama onlardan değildi gelen ses. Su, boyuna aktı. Ama odanın tavanı alçalmadı, duvarları iki yandan yaklaşmadı, yatağı altından kaymadı... Evet, karabasanlardan uzak bir geceydi. Su akıyordu sadece. Bu da ta çocukluğundaki çocuk seslerini anımsatıyor, pek de rahatsız etmiyordu onu. Sabah kalktığında camdan bakmak istemedi canı. Gecenin büyüsü hemen bozulacaktı. Dışarıda kentin beylik bir pazar sabahı vardır mutlaka. Kurşuni gök, yoğun baca dumanlarını acımasızca bastırıyordur yine insanların üstüne.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıda söylenenlerden hangisi yanlıştır?
A)Olanlar, her şeyi bilen bir anlatıcının bakış açısından verilmiştir.
B) Anlatımda söz sanatlarına yer verilmemiştir.
C) Öyküleyici ve betimleyici öğeler bir arada kullanılmıştır.
D) Sıkça tekrarlanan durumlardan söz edilmiştir.
E) Kahramanın ruhsal yapısına özgü ayrıntılar verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 35 |
Çocukluğumda "fuar" sözcüğünün tek anlamı vardı: İzmir 9 Eylül Enternasyonal Fuarı. "Fuar"ı, her yıl aynı günlerde açılarak bölgeye en hareketli günlerini yaşatan etkinliğin düzenlendiği mekânın adı zannederdik. Duvarlar ve çitlerle sınırları belirlenmiş o geniş bahçe, bir ay süren fuar etkinliklerinden sonra park alanı olarak hizmet vermek üzere halka açık tutulur, yine "fuar" olarak anılırdı. Ancak o bir aylık sürenin dışında sönük kalır, tenhalaşırdı. Her yıl büyülü bir coşkuyla başlayan asıl etkinlik, İzmirlilerin yanı sıra bölgenin bütün şehirleri ve hatta bütün ülke tarafından büyük bir heyecanla beklenirdi. Şimdi fuar yok, o heyecan da yok.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıda söylenenlerden hangisi yanlıştır?
A) Ele alınan konuyla ilgili açıklayıcı bilgiler verilmiştir.
B) İzmir Fuarı'nın şehirdeki etkisinden söz edilmiştir.
C) Karşılaştırmalardan yararlanılmıştır.
D) Geçmişe özlem dile getirilmiştir.
E) Örneklendirmelere yer verilmiştir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 36 |
(I) Tasavvuf felsefesi, 12. yüzyıldan başlayarak 19. yüzyıla kadar Türk kültürüne yön vermiştir. (II) Anadolu'da yerleşik ve yarı yerleşik topluluklar arasında farklı uygulama biçimleri gösteren bu felsefe, dinî bir içerik taşır. (III) Belli bir tasavvuf anlayışına bağlı derviş şairlerin şiirleri de bu yüzden bağlı oldukları inanışın gereklerini içeren ilkelerle doludur. (IV) Belki Pir Sultan Abdal'ın kimi şiirleri istisna sayılabilir. (V) Yunus Emre ayrı tutulursa tasavvuf inancını taşıyanların çoğu, şiirlerini didaktik tarzda kaleme almıştır. (VI) Tasavvufî şiirlerin çoğu da böylelikle kişilerin duygularından çok aklına seslenen, onlara bir dünya görüşü aşılamaya çalışırken kuruluğa düşen ürünler olmuştur.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangileri, kendisinden önceki cümlede belirtilenlere bağlı bir sonucu dile getirmektedir?
A) II. ve III. B) II. ve V. C) III. ve V.
D) III. ve VI. E) V. ve VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 37 |
Orhan Veli'nin Aragon'dan çevirdiği "Elsa'nın Gözleri" şiiri, bir çeviri başyapıtıdır. Orhan Veli, 10 dörtlükten oluşan bu şiirin sadece 5 dörtlüğünü çevirmiş, kaynak metnin 4, 5, 6, 7, ve 8. dörtlüklerini çevirmemiştir. Belli ki bu dörtlükleri Türkçe söylemede ötekilerdeki kadar başarılı olamadığını kavramış ve bırakmıştır. Onları da çevirseydi büyük olasılıkla "çeviri kokuyor" eleştirisine maruz kalacaktı. Ben de şiir çevirdiğim için biliyorum: ---- Bunu fark etmek ve orada durmak gerekir. Orhan Veli de işte bunu yapmıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olur?
A) İyi bir çeviri yapsan da kimseye yaranamazsın.
B) Bir dilde yaratılan şiirin tümü, başka bir dilde tam karşılığını bulamayabilir.
C) Her iki dili de iyi derecede bilmeyenler, çeviriye soyunmamalı.
D) Bir şiiri çevirmek, bir bakıma, onu başka bir dilde yeniden yaratmaktır.
E) Şiirin çevrildiği dil, kaynak metnin dilinden daha zengin olabilir.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 38 |
(I) Gazetelerdeki köşe yazıları giderek magazinciler tarafından yazılmaya başlandı. (II) Bir zamanlar siyaset veya ekonomi alanında yazı yazanlar bile günümüzde magazine kayıyorlar. (III) Okunmak için bunun zorunlu olduğunu hissediyorlar herhâlde. (IV) Çünkü bir ömür vererek yazılan bilim kitapları en fazla bin adet satılırken kulaktan dolma bilgilerle yazılan "çerez" kitaplar, rekor üstüne rekor kırıyor. (V) Televizyonlarda dizi ve magazin haberleri yayımlamaktan bilim programlarına, belgesellere zaman kalmıyor. (VI) Dünyayı değiştirebilecek buluşlar çabucak geçiştiriliyor; manken, futbolcu, sarhoş sürücü haberleriyse dakikalarca yayımlanıyor.
Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragrafın numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlatılması uygun olur?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 39 |
(I) Bir sanat yapıtı, konunun nasıl ele alındığı, nasıl işlendiği açısından değerlendirilmelidir. (II) Bunun için, bir sanat yapıtının değerlendirilmesinde esas olan, anlatılandır, yani konudur. (III) Hemen hemen bütün sanatçı ve eleştirmenler bu bilinçle hareket eder. (IV) Ama bazı kişiler, beğendikleri, onayladıkları bir konuyu işleyen yapıtı güzel ve değerli bulurlar. (V) Bu tür değerlendirmeler, bir portreyi sevgilisine benzediği için güzel bulmak gibidir; oysa sanat eleştirmenleri, perspektife, anatomiye, çizgilerin ve renklerin kullanımına önem verir değerlendirmelerinde.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi parçada anlatılan düşünceyle çelişmektedir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
Soru 40 |
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yâr
Senin de başında o çılgın rüzgâr
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünlem (seslenme) öbeği
B) İlgeç öbeği
C) Belirtisiz ad tamlaması
D) Birleşik zamanlı eylem
E) Niteleme sıfatı
A | |
B | |
C | |
D | |
E |
1. Tatilde memlekete gidip, yeni doğan ağabeyimin oğlunu görmek istiyorum.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) “Tatilde” sözcüğü atılarak
B) “ağabeyimin” sözü “yeni doğan” sözünden önce kullanılarak
C) “memlekete” sözü “tatilde” sözünden önce kullanılarak
D) “istiyorum” sözü yerine “umuyorum” sözü getirilerek
E) “yeni doğan” sözü atılarak
2. O bir filminde “Anne, babama söyle beni Vecihi’ye vermezse kendimi
I II III IV V
intihar edeceğim” diyordu.
Bu cümledeki altı çizili sözlerden hangisi çıkarılırsa cümlenin anlamında daralma olmaz?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
3. Belki de bu gidişle kesin sen benden önce evleneceksin.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aynı anlama gelen sözcüklerin birlikte kullanılması
B) Mantıksal tutarsızlık
C) Bir sözün yanlış yerde kullanılması
D) Anlamca çelişen sözcüklerin birlikte kullanılması
E) Özne yüklem uyuşmazlığı
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Onunla bir arkadaş toplantısında tanıştık.
B) Gölün çevresindeki büyük çam ağaçları görülmeye değerdi.
C) Kış mevsiminde yaşanan hava kirliliğine bir çözüm bulunamadı.
D) Küçükken dağlardan yansıyan sesimden korkardım.
E) Bütün işlerini bitirdikten sonra yemeği hazırlamaya karar verdi.
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu yılki ürünlerin bir kısmını bir yardım kurumuna bağışlamayı düşünüyor.
B) Ezilen insanların daha az ezilmemelerini önlemeyi ilke edinmişler.
C) Arkadaşlarla toplanıp konuyu bütün ayrıntılarıyla görüştük.
D) Çevresindeki insanlara tepeden bakan tavrıyla ün salmıştı.
E) İnsanların çoğu bu tür olayları seyretmeye meraklıdır.
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Sınava çok az bir zaman kaldığı için mecburen çalışmak zorundayım.
B) O yaz Akdeniz sahillerinde inanılmaz bir tatil yaşadım.
C) Çocukların çevre ile ilgili bilgilendirilmeleri şarttır.
D) Ailelerin bu konuya büyük bir hassasiyetle yaklaşmaları gerekir.
E) Bu yılki festivale çeşitli sanatçılarda katılacakmış.
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde aynı anlama gelen sözler, gereksiz yere bir arada kullanılmıştır?
A) Ülkemizdeki ormanlar azaldığı için hava kirliliği artıyor.
B) Düğün belli olmayan herhangi bir tarihe ertelenince damat adayı sinirlendi.
C) Geçen günleri özlemle anıyor adeta o günlere dönmek istiyordu.
D) Seni burada gördüğüm için çok mutluyum.
E) Mutlaka düğüne birlikte gitmiş olabilirler.
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük gereksiz kullanılmıştır?
A) Babam ve annem bir yere bensiz gitmekten zevk almazlar.
B) Bu Pazar arkadaşlarımla birlikte sinemaya gitmeyi düşünüyoruz.
C) Liderlik herkesin işi değildir.
D) Evi çok iyi bir yerden kiraladıkları için kirasıfazlaydı.
E) Söylenenleri dikkatlice dinliyor ve her söyleneni yerine getiriyor.
9. Eve vardığında akşam olmuştu; sanki o günü hiç yaşamamış gibiydi.
I II III IV V
Bu cümlede altı çizili sözcüklerden hangisi gereksiz kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
10. Öğrencinin durup durup ikide bir yanındaki arkadaşını rahatsız etmesine öğretmen sinirlendi.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerden hangisiyle giderilebilir?
A) “Öğrencinin” yerine “öğrenci” sözü getirilerek
B) “durup durup” sözü atılarak
C) “durup durup” sözünün yerine “sık sık” sözü getirilerek
D) “Öğretmen” sözcüğü atılarak
E) “sinirlendi” sözcüğü yerine “kızdı” sözcüğü getirilerek
11. Aynı anlama gelen birden çok sözcüğün gereksiz yere bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur. Bir kavramın Türkçesiyle yabancısının birlikte kullanılması bu türden bir anlatım bozukluğudur.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklamada belirtilen türde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Arif Bey’in yüreğindeki sıkıntı gün geçtikçe büyüyordu.
B) Uzun zamandır arkadaşlarına ulaşmak onlarla sohbet etmek istiyordu.
C) Bazı gümüş takılarının tamir ve onarımı için gümüşçüye gidecekti.
D) Diğerlerinden farklı olmaya çalıştıkça kendinden de uzaklaşıyordu.
E) Beni böyle rahatsız eden bir duygunun esiri olmak istemiyorum.
12. Çok çalışsa bile ders çalışmaktan bıkmaz; fakat oldukça başarılı bir öğrencidir. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Özne yüklem uyuşmazlığından
B) Aynı anlama gelen sözcüklerin kullanılmasından
C) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
D) Yükleminin geniş zamanlı olmasından
E) Anlamca çelişen sözcüklerin birlikte kullanılmasından
13. Aşağıdaki cümlelerin hanginde “yaklaşık” sözü gereksizdir?
A) Bu elbiseyi dikmek için yaklaşık üç metre kumaş almalısınız.
B) Tatilde yaklaşık beş yüz kişiye konser verecek.
C) Sepetin içindeki yumurtalardan yaklaşık beş altı tanesi kırılmış.
D) Yaklaşık üç gündür su bile içmeden yatıyor.
E) Bütün bu sıkıntılar yaklaşık bir hafta sonra sona erecek.
14. Bu koca dünyada beni ancak ve sadece sen anlarsın.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Bağlacın yanlış kullanılmasından
B) Gereksiz sözcük kullanılmasından
C) Çelişen sözcüklerin birlikte kullanılmasından
D) Edatın yanlış kullanılmasından
E) Ek fiil eksikliğinden
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır?
A) Aşık Veysel, şiirlerini yalın bir Türkçe ile söylemiştir.
B) Toplumsal konuları işleyen sanatçılar daha çok seviliyor.
C) Ahmet Hamdi Tanpınar’la ilk kez Bursa’da tanışmıştık.
D) Ahmet Haşim şiirlerinde toplumsal sorunlar üzerinde durmamıştır.
E) Sanatçının, öncelikle insanı ele alması gerekir.
16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, altı çizili sözcük çıkarılırsa cümlenin anlamında daralma olur?
A) Yeni aldığı ayakkabıları bu sabah ayağına giydi.
B) Köyünü uzun yıllardır görmediğinden oraya gitmeye karar verdi.
C) Her konuda yalnız tek başına karar vermeye alışıyor insan.
D) Bir süre önce aldığı parayı geri iade etmesini bekliyoruz.
E) Konuşmasını açık, akıcı ve etkileyici bir şekilde sürdürdü.
CEVAPLAR
|
1 B |
5 B |
9 C |
13 C |
|
2 E |
6 A |
10 B |
14 B |
|
3 D |
7 B |
11 C |
15 C |
|
4 D |
8 B |
12 C |
16 E |