1981- ÖYS SORULARI

1981- ÖYS SORULARI

1. Aşağıdakilerden hangisinde  hangisinde yalandan söz­cüğü, nitelik bildirmektedir?

A)  Bizi oyalamak için, yalandan bir kavga çıkardılar.

B)  Kimseye doğrudan zarar, yalandan yarar gelmez

C) O  günden beri, şaka bile olsa, yalandan tiksinirim.

D)  Aklını  basına alsın, yalandan dolandan vazgeçsin!

E)   İyiyi kötüden, doğruyu yalandan ayırt et­mesini bil I

 

2. “Bu, resimdekilerden hangisinde belir­tilmektedir?” cümlesinde geçen den ekinin görevi, aşağıdakilerin hangisine uymaktadır?

A)  Okuldan geliyorum.

B)  Gelenlerden biri, kardeşimdir.

C)  Kendisi  uzaktan akrabamız olur.

D)  Hepsinden önce ben geldim.

E)   Gerçekten güzel  işler yapmış.

 

3.     ‘Şiirle   resim arasında kimi   ilişkiler bulunmakla   birlikte,   iki   sanatın kullandığı  gereçler  ve  teknikler birbirin­den  farklıdır.   İşlevleri,   sesler  ara­cılığıyla  hayaller   uyandırmak   olan   sözcükler   hiçbir   zaman
doğrudan   doğruya göze hitap   eden   renklerin  yerini   tutamazlar .’

Yukarıda şiir ve resim sanatlarının karşılaştırılan öğeleri hangileridir?

A) ses-hayal                         B) hayal-sözcük

C) görme-renk                     D) sözcük-renk

E) hayal-renk

 

4.    “Sanat  yapıtlarının   büyüklüğü,   alıcısı­nı,   izleyicisini,   okuyucusunu   değiştirmesindedir.   Bir   şiiri,   bir   romanı  okumuş olan,   bir  resme   bakmış   olan   insan,   o şiiri,   romanı  okumadan,   o  resme   bakmadan önceki   insan  değilse   artık  bu  yapıtlar sanat yapıtı   olmaya  hak   kazanmış,   kendi­lerinden  beklenen   görevi  yerine   getirmiş sayılırlar.”

Parçaya göre, bir yapıta sanat değeri  katan en kapsamlı etken nedir?

A)  güzellik                             B) etkileyicilik

C) gerçeklik                            D) öğreticilik

E) çekicilik

 

5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ama  bağlacı, koşul anlamında kullanılmıştır?

A)   Bir şeyler söyledi ama anlayamadım.

B)   Biraz pahalı  ama çok güzel.

C)   Okula gideceksin ama otobüsle.

D)   Eşyaları eski ama tertemiz.

E)   Belki doğru söylüyorsun ama inanamıyorum.

 

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde -dir (-tir) eki, eklendiği  fiile kesinlik anlamı  kazandır­mıştır?

A)   İki  gün önce gönderdiğim mektubu bugün almış­tır.

B)   Bu saatlerde tren İstanbul’a varmış olmalıdır.

C)   Acele edelim, film başlamıştır.

D)   Paltosuz çıktı, üşümüştür.

E)   Gidebilirsiniz, toplantı ertelenmiştir.

 

7Aşağıdaki  cümlelerden hangisi,özne ve yüklem ilişkisi  yönünden ötekilerden ayrı  bir özellik gösterir?

A)  Olay duyulur duyulmaz köy halkı yollara dö­külmüştü.

B)  Hastanın uzun, ak saçları yüzüne dökülmüştü.

C)   Çöpler kısa sürede kent dışına dökülmüştü.

D)  Şiddetli sıcaklardan sonra tahtaların boya­ları  dökülmüştü.

E)   Kanaryanın tüyleri  kafese dökülmüştü.

 

8.    “Geçenlerde bir gazete ‘saygı  ve  hürmet’ diye  yazmış.   Nurettin Artam alay  edi­yordu.  Elbette  alay  edilecek  şey.  Kul­landıkları   sözlerin   anlamını   düşünme­yenler,   gelişigüzel   kullanıyorlar  bir­takım sözleri;   onlarda anlam dışı  bir güzellik  bulunduğunu  sanıyorlar.”

Aşağıdaki  cümlelerin hangisinde, paragrafta yakınılan yanlışa benzer bir yanlış yapılmış­tır?

A)   Onun bu konudaki  görüş ve düşünüşünü hiç doğru bulmadım.

B)   Bence arkadaşınız görev ve sorumluluk yük­lenmek için çok genç.

C) Onun, meslektaşları  arasında, bu derece sa­yılıp sevildiğini bilmiyordum.

0) Çocukları  sağlıklı   ve sıhhatli yetiştirmek için beslenmelerine önem vermeliyiz.

E) Dost ve arkadaşları   ile arasıra bir araya gelmekten büyük bir mutluluk duyardı.

 

9)   “Aynı   koşullar  altında,   aynı  kişinin, aynı   eylemde bulunması durumunda özgür kişi,   özgür eylem  söz  konusu olabilir.”

Aşağıdakilerden hangisi, bu düşüncenin dışında  kalır?

A) Tıpkı  bilimlerdeki  nedensellik gibi, kişinin eyleminde de bir nedensellikten söz edile­bilir.

B)   Özgürlük, kişinin gerekeni yapabilmesidir.

C) Kişinin zorunluluğunu yüklendiği bir eylemi gerçekleştirmesi, özgürlüğünün kanıtıdır.

D)  Özgürlük, bir bakıma, zorunluluğun bilinci­dir.

E)   Özgürlük,  kişinin dilediğini yapabilmesidir.

 

10.           “Akan suyu severim ben

Işıldayan karı severim

Bir yeşil yaprak

Bir telli böcek

Yeşeren tohum

Güneşte görsem

Sevinç doldurur içime”

Bu şiirde konuşan kişi, özellikle neyi vurgula­mak istemektedir?

A)  Doğadaki canlılığın, duygularını etkilediğini

B)  Doğada dolaşmaktan hoşlandığını

C)  Kent yaşamından bıkıp usandığını,

D)  Varlıkları  tümüyle sevdiğini

E). Doğadaki  varlıkları   insanlardan    üstün tuttuğunu

11.   “Seni her mecliste küçük düşürür

Kötülerle konup göçücü olma.”

Karacaoğlan bu dizeleriyle anlamca en iyi  uyuşan atasözü aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Kötü söyleme eşine, zehir katar aşına.

B)   Arkadaşını  söyle, kim  olduğum  söyleyeyim.

C)   Deli   ile çıkma yola, başına getirir bela.

D)   Üzüm üzüme baka baka kararır.

E)   Kır atın yanında duran,ya huyundan ya suyundan.

 

12. “[l] Büyük adamı, sıradan adamın ölçüleri ile ölçmemek gerekir. [2] Büyük adam da her insanda bulunan nitelikleri taşır. [3] Ancak o, ötekilerde bulunmayan yönüy­le büyük adamdır. [4] Onu büyük adam ya­pan, gerçekleştirmiş olduğu, tarihin ya­pısı içine yerleştirdiği eseridir. [5] Yok­sa onun da basbayağı isteklerden, tutku­lardan örülmüş özel bir dünyası vardır.”

Bu paragrafı  oluşturan cümlelerden hangi   ikisi aynı  anlamı   vermektedir?

A)  1   – 3                 B) 2 – 5                C) 2 – 4

D)  1   – 4                 E) 3 – 5

 

13. “Böylece, köyden ayrılmak zorunda ka­lanlar kente akın etmekte, geçici ola­rak çeşitli işlerde çalışmakta, yolunu ve kolayını bulanlar da bir gecekondu­ya sahip olarak köyle aralarındaki pa­muk   ipliğini  de  koparmaktadırlar.”

Bu sözler aşağıdakilerden hangisiyle sürdürü­lebilir?

A)Sözün kısası, bir belediye sorununun üstün­de, planlı ve anlayışlı çalışmayı gerekti­ren bir devlet sorunu ile karşı   karşıya bu­lunuyoruz.

B)Bunun sonucu olarak kentin nüfusu artmakta, sağlıksız kentleşmeyle ilgili   sorunlar da büyümektedir.

C)Köyden kente gelmekle sorun bitmemekte, tersine, önem kazanarak yeniden başlamakta­dır.

D)Çünkü kente gelenler, bir gecekonduda otu­ranlar köydeki yaşayışlarını, biraz daha acıklı ve sahipsiz bir biçimde sürdürmekte­dirler.

E) Kente gelene iş bulmak, onu sağlık koşulla­rı içinde barındırmak, kent hayatı içinde eritmek gerekmektedir.

 

14. “Ben kendi hesabıma sanatım olmadan ya­şayamam. Ama, bu sanatı her şeyin üstü­ne koymuş da değilim. Tersine, onsuz edemeyişim, onun beni herkesle bir et­mesi ve olduğumdan başka türlü olmaksı­zın herkesle bir düzeyde yaşatmasıdır.”

Bu görüşü savunan bir kimsenin, aşagıdakilerden hangisini  söylemesi beklenmez?

A)  Sanat, benim için tek başına tadı çıkarılan bir sey değildir.

B)  Sanat, bence çok sayıda insanı, ortak acılar ve sevinçlerle coşturacak görüntüle­ri, biçimleri  bulmaktır.

C) Sanat, sanatçıyı  insanlardan ayrılmamaya, onlarla birlikte olmaya zorlar.

D) Sanat, sanatçıyı  en gündelik ve en evren­sel   gerçeğe,  insana bağlar.

E)  Sanatçı, kendisini  başkalarından ayrı  gör­düğü için, sanatı  seçmiştir.

 

15.   “Sait Faik’in   ‘Kumpanya’   adlı  öyküsünde gezginci bir tiyatronun kişilerinden Dayı Remzi,   Naşit  için  şunları  söylü­yor:   ‘Ben,  bir gün Naşit’i  sahnede köy­lü kıyafetinde mangal karıştırır,  kah­ve  pişirir,   çubukla tütün  içerken  gör­müştüm.  Ortada ne mangal,  ne maşa,  ne ateş,   ne  çubuk,   ne   fincan  vardı.   Ama Naşit   sanki bütün  bu  saydıklarım önündeymiş  gibi hareketler,   mimikler yapı­yordu.   Seyircilerden pek  anlayışsızla­rın dışında,   hemen  hepsinin gülmekten yerlere yatıp katıldıklarını  gördüm.'”

Bu paragraftaki ana düşünce nedir?

A)Gezginci tiyatrolarda, ortaoyunu gibi daha çok taklide dayanan oyunlar sergilenir.

B)Türk tiyatrosu bugünkü durumuna gel inceye kadar birçok evrelerden geçmiştir.

C) Sait Faik’in “Kumpanya” adlı öyküsünün konu­su gezginci bir tiyatro topluluğudur.

D)  Naşit çok yetenekli  bir güldürü sanatçısıy­dı.

E) Naşit döneminde, Türk tiyatro seyircisini eğlendirmek çok kolaydı.

 

16.          “Daha çiçekler açmadı.”

cümlesinde daha sözcüğünün kullanımı, aşağı­daki  kullanımlarından hangisiyle özdeştir?

A)   Bu yemekten daha verebilir misin?

B)  Ayakkabının daha küçüğünü alsaydın.

C)   Daha başka şeyler de söyledi.

D)   Amacımız  daha iyiye, daha güzele varmak­tır.

E)   Daha sabah olmadı mı?

 

17.    “İnsanoğlu  çalıştı   mı  her  güçlüğün üstesinden  gelir.”

cümlesinde , hangi   işlevi yüklenmiştir?

A)  Sonuna geldiği eylemin anlamına kesinlik katma

B)  Cümlenin anlamını  sınırlandırma

C)   Cümlenin anlatımım  hareketlendirme

D)   Birinci  cümleciği, ikincisinin koşulu kılma

E)   Cümlenin anlamım  soru yoluyla pekiştirme

 

18.  “Bir dilin söz dağarcığıyla o dili ko­nuşan  toplumun yaşama biçimi   arasında çok   sıkı  bir   ilişki   vardır.   Sözgelimi, sözcük  sayısı Türkçeye oranla  çok  faz­la olan   İngilizcede   yeşil   için  birkaç sözcük bulunurken Türkçede, doğayla içli dışlı   olmanın    bir   sonucu  olarak yosun   yeşili,   çağla yeşili,  tirşe,  ör­dekbaşı   gibi birçok  sözcük   vardır. Bunun  gibi   söz   dağarcığını    oluşturan öğelerin   somutluğu,   soyutluğu  da  yine toplumun yaşama biçimine bağlıdır.”

Bu parçadaki karşılaştırma aşağıdaki yargıla­rın hangisini açıklar?

A)  Türkçe, İngilizceye göre daha zengin bir dildir.

B)   İngilizlerin yaşamında yeşil   rengin kulla­nımı sınırlıdır.

C)   Dillerin söz dağarcığı birbirinden ayrılık­lar gösterir.

D)  Türkçenin soyutlama gücü, İngilizceye göre daha çok gelişmiştir.

E)  Dillerin söz dağarcığının oluşumunda,yaşam koşullarının önemli bir yeri vardır.

 

19.   “Milyonlarca kişi kitap okuyor, müzik dinliyor,   tiyatroya,sinemaya gidiyor. Neden?  Belli  ki  kendisini  aşmak  isti­yor insan.   Gerçek anlamda insan olmak istiyor.  Ayrı bir birey olmakla yetin­miyor,  bireysel yaşamının kopmuşluğun-dan kurtulmaya,   bireyciliğinin  bütün sınırlılığıyla  onu yoksun  bıraktığı ama yine de onun  sezip özlediği bir do­luluğa,   daha  anlamlı  bir  dünyaya  geç­mek  için   çabalıyor.”

Bu parçaya göre bir sanat yapıtından bekle­nilmeyecek etki, aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Kişinin bireyciliğini sinirsizi aştırma

B)   Kişiyi toplumla, tüm insanlıkla bütünleş­tirme

C)   Kişiyi daha doğru, daha anlamlı bir dünya­ya bağlama

D)   Kişiye kendisini asma olanağım sağlama

E)   Kişiyi  kendi yaşamının dar dünyasından kur­tarma

 

20. “Atatürk’ün Nutuk‘unda adları anılan bütün kişiler, ancak romanların canlandırabileceği bir güçle, son derece canlı olarak çizilmişlerdir. Kitabın kişileri her zamanı, her toplumda görülebilen, ko­laylıkla tanınmalarını sağlayan yönle­riyle ele alınmışlardır. Bu bakımdan Nutuk‘un yapısı evrensel bir kuruluş ta­şır.Bu kişileri Atatürk, kişilikleriyle uğraşmadan, yalnızca tutumları ve davra­nışları ile tanıtır. Bu da Nutuk‘un bir sanat eseri olmasının nedenlerinden bi­ridir. “

Bu paragrafa göre, aşağıdakilerden hangisi Nutuk’un başarılı bir yapıt olmasında etkili de­ğildir?

A) Kişilerin en belirgin yönleriyle ele alınmış olması

B)Yapıtta adı gecen kişilerin yan tutmayan bir görüşle tanıtılmış olması

C)Tanıtılan kişilerin hep bilinen, önemli  ki­şiler olması

D)Kişilerin çok canlı  ve etkili bir biçimde tanıtılması

E)Kişilerin, olaylar karşısındaki  tutumlarının, belirtilmesine önem verilmesi

21 . Aşağıdaki  cümlelerden hangisi, dolaylı  anlatıma örnek olabilir?

A)  Söyle bir olayları anımsar, üzülürüz ve “İşte bu dünya böyledir!” diye düşünürüz.

B) Öğretmen, Ali’ye: “Arkadaşına söyle, yarın ödevini mutlaka getirsin!” dedi.

C) Paul  Valery, ,şiir yazma yönteminden söz eder­ken “ilk dize Tanrı   vergisidir, ondan sonra­sı da çaba  …” dermiş.

D) Tiyatrodan çıktığımızda arkadaşım, Hazım’ın sahnede canlandırdığı prensin gerçek hayat­ta da yaşamış olduğunu söyledi.

E)  Önce, tiyatronun öğelerini, hangi sanatla­rın bir araya gelerek tiyatro gerçeğini ortaya koyduğunu düşünelim.

 

22.  “Bu eski(1)  kararı  yeniden(2)  içinde(3) bulunduğumuz   dönemde(4)   ve   devirde(5)   gözden(6)   geçirme­liyiz. “

Bu cümledeki yanlışlıkları  gidermek için ne ya­pılmalıdır?

A)   İki, üçten sonra gelmeli, bir atılmalı.

B)   İki, dörtten sonra gelmeli, beş atılmalı.

C)   İki, birin yerine gelmeli,  bir atılmalı.

D)   İki, dörtten sonra gelmeli, üç atılmalı.

E)   İki, altıdan sonra gelmeli, dört atılmalı.

 

23. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde eylem, yapılışı yönünden farklı bir özellik göstermektedir?

A)   Çocukları çayırda güreşiyordu.

B)   Yağmur hızlı hızlı serpiştiriyorum.

C)   Lokmaları çabuk  çabuk atıştırıyorum.

D)   Bir oraya, bir buraya koşuştuyorum.

E)  Birini bitirmeden ötekini yetiştiriyordu.

 

24.  “Gerçek  romancı,   insanın  iç   dünyasını iç   karmaşasını   yansız   bir   tutumla   aydınlatmaya çalışır.”

Bu cümleye, öğeleri ve öğelerinin yönünden özdeş olan cümle aşağıdakilerden han­gisidir?

A)Yapısalcı eleştiri, metnin iç düzenini, dil­sel bütünlüğünü metne bağlı  kalarak göster­meye yönelir.

B)Yaban romanı, aydınların durumuna, köye ve köylü gerçeklerine suçlayıcı  bir hava  için­de değinir,

C) Çağdaş sanatçı,insan gerçeklerini, insan so­runlarını   imgesel  bir dille, etkili  biçimde anlatır.

D)Gerçekçi   romanlar, kahramanlarının serüven­lerine, özlemlerine, tutkularına, dış dün­yayla olan çatışmalarına ayna tutar.

E) Yapıtın önsözü, konunun işleniş biçimini, yararlanılan değişik kaynakları yalın bir dille belirtir.

 

25.   “Geçmiş, hep yorumlanan,   durmadan yeni anlamlarla dolan bir biçim dünyasıdır. Yeni  Türk  sanatçısı  eski  biçimler  dün­yasını yeni  değerlerle  şenlendirecek, yeni  meyvelerde yeni  tatlar bulacaktır. Ancak  bu  biçimde,   göçmüş   bir dünya,   ya­şayan   ruhlara  seslenebilir.”

Bu parçaya göre günümüz ozanlarından beklenen nedir?

A)  Eski halk ve divan şiirini inceler ve ta­nıtırken bugünün şiir anlayışını ve değer ölçülerini de göz önünde tutmak

B) Fuzuli, Yunus Emre gibi büyük sairlerimizi tanıtırken, yaşadıkları dönemin şiir anla­yışı   ile bugünün şiir beğenisini birlikte ele almak

C)   Eski şiirimizin gereçlerini, yeni yorum ve anlamlarla zenginleştirerek onların çağdaş bir değer kazanmasını  sağlamak

D) Yeniliği biçimde değil özde aramak ve eski şiirimizi bu açıdan yorumlamak

E) Eski  şiirimizi, bugünün gençlerine tanıtır­ken, kendi görüşleri yanında o çağın koşu lan m da vermek.

 

26.   Andre Gide bir yazısında şöyle der: “Sanatçının  konusu insandır. Bir insanın yaşamı o insanın düşlerinin de kaynağıdır.” Bu söze katılıyorum ; çünkü yaşananlarla düşler iç içedir. Sanatçı, yazar, ozan da insan yaşamını, insan düşlerini bir  yapıtta gerçeğe dönüştürendir. Başkasına, geleceğe bakandır. Kendi yaşadıklarına, düşlerine herkesi ortak edendir.

Bu parçada yazarın, Andre Gide’den bir alıntı  yapmış olmasının nedeni aşağıdakilerden özellikle hangisi olabilir?

A) Anlatımına akıcılık kazandırma

B) Okuyucunun ilgisini çekme

C) Sanatçı konusundaki görüşlerini inandırıcı kılma

D) Karşıtlıklardan yararlanarak düşüncesini geliştirme

E) Yaşamla sanat eseri arasındaki ilişkiyi kanıtlama

 

27. “Korku bir ruh halidir.   îkide bir gelip giden,   bizi yoklayan,   dengeleyen… yüreklilik  ise büyük korkular önünde kendimizi  yitirerek yaptığımız  atılım­dır.   Her şeyi göze  almak değildir,   ölü­me,   tehlikeye meydan  okumak  değildir, yapacak  başka bir   şey  olmaması  halidir.”

Bu parçada düşünceyi geliştirmek için daha çok aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur.

A) betimlemeye                                  B) karşılaştırmaya

C) tanımlamaya                                    D)  tartışmaya

E) örneklendirmeye

 

28.    Bu  yazarın  dramlarında kişiler,  durumlarına karşı  koymaz,  onu değiştirmek için  savaşmazlar,  bu yüzden  durumlarının gelişerek belirli bir  sonuca doğru git­mesine engel  olamazlar.   Böylece,   dramın özü olan çatışmanın   yerine,   değişmez   sonucu   hazırlamak  için düzenlenmiş  durum­ların  birbiri  ardından açılışı  ortaya çıkar.”

Bu parçada sözü edilen yazarın dramlarındaki kişilerin en belirgin özelliği nedir?

A)   Direngen (inatçı)  olmaları

B)   Güçsüz olduklarım  bilmeleri

C)   Değişiklikten çekinmeleri

D)  Yetingen (kanaatkar) olmaları

E)   Durumlarına boyun eğmeleri

 

29.    Cimrilerin  paraya düşkünlüğünde,   te­miz,   katıksız  bir  sevginin  nitelikleri­ni bulmuşumdur hep.  Neden derseniz, cimriler paranın yalnızca acısını  çeker­ler,   sağlayacağı   iyiliklere,   mutluluk­lara boş  verirler.   Para kazanmayı  amaç edinen kişi  ile  cimri arasındaki  ayrım burada olsa  gerektir.  Cimride  aracın gücü,   amacın değerini  aşar.”

Bu parçada hangi düşünce vurgulanmaktadır?

A)Cimriler bugünü değil , yarını  düşünerek pa­ra biriktirirler.

B)Cimriler, paranın sınırsız gücüne inanmış, onun  insanlar üzerindeki etkisini görmüş­lerdir.

C)Cimriler; rahatlarını, keyiflerini düşünme­yen kişilerdir.

D)Cimriler, parayı   harcamak için değil, bi­riktirmek için biriktirirler.

E)Cimriler, para pul   biriktirmeyi varoluşlarının nedeni  sayarlar.

 

30. “Edebiyat ürünlerinde her  şey  insan  açı­sından dile  getirilir.  Dil,   günlük  ko­nuşma dilinin  sınırları  dışına  çıkıla­rak estetik  tat  ve yaşantı  verecek bi­çimde kullanılır.   İnsan ve  toplum gerçe­ğinin  türlü yönleri  bir  seçme,  bir  ayık­lamadan geçirilerek yansıtılır.   Bütün bunlar,   doğrudan,   öğretici bir yolla değil,   sezdirici,   yaşatıcı  bir yaklaşım­la gerçekleştirilir.”

Aşağıdakilerden hangisi, bu paragrafta savunu­lan görüşle bağdaşmaz?

A) Edebiyat ve sanat, bir toplumun yaşama biçi­minin aynası demektir.

B) Sanat   ve edebiyat yapıtlarının çizdiği   dün­ya, gerçekliğin körü körüne bir kopyası   de­ğildir.

C)  Yaşam, edebiyat değildir, edebiyatı besleyen bir kaynaktır,

D)   Edebi yazılarda genellikle öğretici, terim­sel  bir dil   kullanılmaz,

E) Edebi yazılarda dil, kullananın kişiliğinden ve yeteneğinden kaynaklanan nitelikler taşır.

 

31. “Kimi  denemeciler kişisel   açıdan bakma­yı  severler olaylara;  kimi  denemeciler olayları  nesnel  açıdan  ele  alırlarkimi denemeciler de  soyutlamalara girişirler. Huxley için en  iyi  deneme  türü üç  türü de   içerendir;   Huxley’in   amacı,   bu  tür denemeyi en  güzel  biçimde gerçekleştiren usta Montaigne’e  ulaşmaktı.  Onun ‘Deneme­ler’ini   ‘İnsanlık   Komedisi’   ile  eşdeğer­de tutar Huxley;  çünkü   denemelerin   tek tek  değilse de,   toplu iken uzun bir ro­manda  verilenleri   içerdikleri   inancında­dır.”

Huxley’e göre, Montaigne    nasıl bir deneme ya­zarıdır?

A)   Olaylara kişisel açıdan bakan

B)  Olayları nesnel açıdan ele alan

C)   Çok yönlü bir yaklaşımla yazan

D)   Soyutlamalara girişen

E)   Denemelerinde roman tekniğini kullanan

32. “Yıkılmış değerleri düzeltmek, eski görüşe dönmek değildir. Eski görüşün kurduğu biçimler, yeni görüşün malı olur. … anlayışına dönmemiştir; Avrupa’da Rönesans’ın, antik anlayışa dönmediği gibi.”

Bu parçada, düşüncenin akışına göre, boş bırakılan yere hangi adlar dizisi gelmelidir?

A)     Namık Kemal, Divan edebiyatı

B)     Cenap Şehabettin, Tanzimat edebiyatı

C)     Yahya Kemal, Divan edebiyatı

D)     Tevfik Fikret, Namık Kemal

E)     Ahmet Haşim, Cenap Şehabettin

 

33. Beni ağlayan beni kim, üstüme gelmez ölicek

Bir avuç toprak atar bad-ı sabadan gayrı.”

        Yukarıdaki dizeler, Divan şiiriyle ilgili olarak aşağıda verilen yaygın yargılardan hangisiyle bağdaşmaz?

A) Bütün şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmıştır.

B)Yapıt, değişmez kurallara göre, güçlü bir düzen içinde ve çoklukla beyit beyit işlenir.

C)Söz ve anlam sanatlarına sık sık başvurulur.

D)Biçim ve söyleyiş kaygısı oldukça ağır basar.

E) İnsandan kopuk, insanı anlatmayan soyut bir dünyası vardır.

 

34. “Menekşeler külahını kaldırır”

dizesindeki edebi sanat, aşağıdaki dizelerden hangisinde vardır?

A)   Güzel gitti diye pınar ağladı

B)  Ak kuğular sökün etti yurdundan

C)   Gül budanmış    dal dal olmuş

D)   Kara yerde mor menekşe biter mi

E) Gözlerim kapıda kulağım seste

 

35.  Asağıdakilerden hangisi, destan (epope)  gele­neğinden halk öykücülüğüne geçiş döneminin ürünüdür?

A)   Kutadgu Bilig

B)   Divanü Lügati’t-Türk

C)   Atabetü’l-Hakayık

D)  Kitab-ı Dede Korkut

E)   Iskendername 

 

36. “Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib

Kılma derman kim helâkim zehri dermanımdadır.”

       Bu beyitte, Divan edebiyatının ortak konu­larından hangisi işlenmiştir?

A)    Aşk acısından duyulan mutluluk

B)    Sevgiliye duyulan özlem

C)    Aşk ıstırabının insanı olgunlaştıracağı inancı

D)    Sevginin cefasının sürüp gitmesi için Tanrı’ya yakarış

E)    Aşk derdine derman bulunamayış

 

37. “Bencilliği  tüm  ilkelliği   içinde   vurgu­layan   Eugenie   Grandet,   inanılmaz   serü­venlere  girişen  ve  türlü   acılara  katla­nan  Donkişot,   yükseklere   tırmanma  tut­kusunu   belirleyen  Kırmızı   ve Siyah (Kızıl   ile  Kara), hep  bize   insan doğası ve   insan   ruhu üzerine   bilgiler  vermiş­lerdir. “

Bu parçada adı  geçen üç yapıtın yazarları   kim­lerdir?

A)   Emile Zola – Cervantes – Paul  Bourget

B)   Gustave Flaubert – Alphonse Daudet – Halit Ziya

C)   Honore de Balzac – Moliere – Marcel  Proust

D)   Emile Zola – Alphonse Daudet – Sabahattin Eyüpoğlu

E)   Honore de Balzac – Cervantes – Stendhal

 

38.  “Âşık,  Türk Halk edebiyatında. XV.  yüz­yılın  başlarından  bu yana  beliren  bir sanatçı   tipidir.   Bir yönüyle  eski   des­tan   (epope) geleneğini  sürdüren,   ama başka  bir  yönüyle,   adının  belirttiği gibi   ‘sevda   şiirleri’   söyleyen bir sa­natçıdır . “

Günümüzde, yukarıdaki parçada belirtilen sa­natçı tipinin bütün özelliklerini taşıyan kişilere rastlanmamaktadır. Bunun nedeni asağıdakilerden hangisi olabilir?

A)   Aşıklığın güç bir uğraş olması

B)   Toplumsal yaşamın büyük ölçüde değişmesi

C)   Aydın sanatçıların âşıkların görevini yük­lenmiş olması

D)  Âşıkların islediği konuların halkı ilgilen­dirmemesi

E)   Günümüz insanının şiire önem vermemesi

 

 

CEVAPLAR

1-A 21-D
2-B 22-B
3-D 23-A
4-B 24-A
5-C 25-C
6-E 26-B
7-C 27-B
8-D 28-E
9-E 29-D
10-D 30-A
11-C 31-C
12-B 32-B
13-B 33-D
14-E 34-A
15-D 35-D
16-E 36-E
17-D 37-E
18-E 38-B
19-A  
20-C