1983 – ÖYS SORULARI

1983-ÖYS SORULARI

1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “için” kelimesi neden-sonuç ilişkisi kurmaktadır?

A)  Üç gün İçin İstanbul’a gidecekmiş.

B)  Sorun, bugün için çözülmüştür.

C)  Saha çamur olduğu için maç ertelenmiş.

D) Bu gezi için ayrılan para azdır.

E)  Bu armağanı sizin için almıştım.

 

2. “Onun resimlerinde, kompozisyonlar son derece ölçü­lüdür;  renkler tam bir barış halindedir.”

Bu cümledeki barış” kelimesi hangi anlamda kulla­nılmıştır?

A) düzen               B) benzerlik          C) tekdüzelik

D) uyum                E) yakınlık

 

3.   “Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut anlam kazanabilir, örneğin, somut anlamıyla   ‘geçilen yer’   demek olan   ‘yol’ kelimesi  ‘yöntem’ anlamına gelerek soyut bir anlam da kazanmış tır.”

Böyle bir anlam değişmesini örneklendiren kelime, aşağıdakilerin hangisinde kullanılmıştır?

A)Bunu yapmaya yürek ister, bu her babayiğidin harcı değil.

B) Bu gördüğün bulutlar, yağmur yüklü bulutlardır.

C) Bu dağlar, geçit vermez sarp dağlardır.

D) Ağaçlar, ilkyazda bir gelin gibi donanırlar.

E) Yapının güzel bir görünümü vardı;  taş, dantel gibi  işlenmişti.

 

4. “Biraz daha bekleyemez misiniz?”

‘Daha’ kelimesi, aşağıdaki kullanımlardan hangisinde bu cümledekiyle aynı anlamdadır?

A)    Gideli daha yarım saat bile olmadı.

B)    Bundan daha uygun bir öneriniz yok muydu?

C)    Bunları daha kimse görmedi.

D)   Anlatsana, daha neler gördün?

E)    Sizce hangisi daha güzel;  bu mu, öteki mi?

 

5. “O,yaşama savaşını, kişiliğinden aldığı güçle, düşe kalka sürdüren, hep yenilen ama yalnızca yenilgiye yenilmeyen hayat dolu bir insandı.”

Bu cümlede altı çizili sözle, anlatılan kişinin hangi yanı belirtilmektedir?

A)  Başarısızlığa uğradığı halde yılgınlık gösterme­mesi

B)  Dayanma gücünü yeni duygularla beslemesi

C)  Yaşamın bütün acılarını görmüş olması

D)  Başarısızlıktan tedirginlik duymaması

E)   Mutluluk duygusuna çok değer vermesi

 

6.        “Onun böyle sözler söyleyeceğini ummazdım.”

Hangi cümlede böyle” kelimesi bu cümledeki ile aynı görevde ve anlamda kullanılmıştır?

A)  Böyle arkadaşlıklar  hiç hoşuma gitmiyor.

B)  Böyle söyleme, gücenirim.

C)  Böyle güzel bir maç hiç seyretmemiştim.

D)  Olay böyle duyulmuş anlaşılan.

E)   Demek ki o da böyle düşünüyormuş. 

7.   Aşağıdaki cümlelerin hangisi anlamca olumludur?

A)   Bunu birtakım  kurallarla önlemek olur iş değil.

B)    Adamcağız, sandıkları kadar paralı değil.

C)   Gölün kıyısı, filmdeki gibi güzel değil.

D)   Son romanının dili öyle yalın değil.

E)   Köyden kente göçmeyi o da istemiyor değil.

 

8.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “şaşırma” anlamı vardır?

A)   Bu işi çok geciktirmeden yapar mısınız?

B)  Yeşilden daha tatlı renk mi olur?

C)   Caddeyi dolduran kalabalıktan geçmek kolay mı?

D)  Biraz sonra bir batağın içine dalmayayım mı?

E)  Herkes gibi siz de mi o adamı bekliyorsunuz?

 

9. “Bir tek kelimeyle belirtilebilecek bir kavramı, bir­den çok kelimeyle anlatmaya ‘dolaylama‘ denir.”

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, dolaylama yoktur ?

A)   Anadolu’da bağ kütüğüne, “omca” denir.

B)   Yavru vatandan yapılan ihracatta önemli artışlar oldu.

C)   Ormanların kralı, şimdi bir kafeste tutsaktır.

D)   Balıkçı, “Derya kuzuları!”, diye bağırıyordu.

E)   Büyük kurtarıcı, Anadolu’da yeni bir devlet

 

10. Aşağıdakilerden hangisi, “Anlatımı nesnel bir nitelik taşıyor.” cümlesine anlamca en yakındır?

A)   Söyleyişine her yönden özen gösteriyor.

B)   Cümlelerinde anlaşılmaz sözlere yer vermiyor.

C)   Kavramları benzetmeler ve karşılaştırmalarla açıklıyor.

D)   Anlatımda süsten, özentiden kaçmıyor.

E)   Düşüncelerini dile getirirken duygularını katmı­yor.

 

11.           I.  Sağlımız için gerekli olan besin maddelerinin bir bölümü sebze ve meyvelerde bulunur.

II. Kızartma, sıkma, kesme, tuzlama gibi işlem­ler yiyeceklerin besin değerini düşürür.

III.   Vücudumuz için gerekli besin maddeleri belirlenmeli, aynı besini aynı ölçüde içeren­lerin ucuz olanı seçilmelidir.

IV.   Simit, poğaça, açma, tost, kek gibi yiyecekler yalnızca karbonhidrat yönünden zengindir.

Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde düşünce “eksiksiz ve belirli bir kesinlikle” anlatılmıştır?

A) I – II      B)  I – III      C) I – IV       D) II — III      E)  II – IV

  

12 . Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kişinin iç dünyasına özgü nitelikler ağır basmaktadır?

A)   Çok az konuşan, hep dinleyen, dünyayla ilgisini kesmiş bir hali vardı.

B)   Güç işlerde çalışmaktan nasırlaşmış, kara kıllı ellerini çekinerek bana doğru uzattı.

C)  Kırlaşmış saçları, gülümseyen yüzü, yumuşak ses tonu ona bilgece bir görünüş veriyordu.

D)  Parmaklarında çok sigara içenlerde görülen bir sarılık, sesinde bir paslılık ve konuşmasında da ürkek bir hava vardı.

E)  Bir harita kadar çizgili, çiçek bozuğu yüzü,çok acı ve sıkıntı çektiğini gösteriyordu.

 

13. “Romanlarda  ‘alçak gönüllülüğün’  insana neler kazandırdığı çok işlenmiştir de neler kaybettirdiği üstünde pek durulmamıştır.”

Bu yargıdakine benzer bir olumluluk-olumsuzluk ilişkisi aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?

A)  Sanatın iyisi  ne kadar mutlu bir aydınlıksa kötüsü de o ölçüde ezici bir karanlıktır.

B)  Atom  gücü gibi  bir şeydir sanat; insanoğlu onu, yapmak için de  kullanabilir, yıkmak için de.

C)  Sanatın gerçeği, hem sanatçıyı hem çevresini tedirgin eder; sahresiyse tedirgin etmez, kafası­nı, yüreğini’ körletir.

D)  Ne sanat bilimden ne bilim sanattan çıkar; ama birinin olmadığı yerde öteki de yoktur.

E)  Gerçek sanatçı bilginliğe özenmediği gibi ger­çek bilgin de sanatçılığa özenmez.

 

14. “Genç sanatçı,getirdiği yeni ses ve seçkin hikâye tadıyla, hikâyeciliğimiz: için şimdiden, daha bu ilk kitabıyla bir kazanç sayılmalıdır.”cümlesinde “şimdiden” sözü hikayecinin hangi yönünü belirtmektedir?

A)  Hikâyelerinin  yapı ve  anlatım  bakımından kusur­suzluğunu

B)  Hikâyeciliğimizde yeni bir çığır açacağını

C)   Şimdiye kadar görülen en başarılı sanatçı olduğu­nu

D)   İleride daha basarıb bir sanatçı olacağını

E)   Gelecekteki ürünlerinin de hikâye türünde olacağı­nı

 

15 . “Her nedense bir hikaye seçin   ‘Roman öğeleri  taşı­yor,  romancı  tavrıyla yazılmış’  derseniz, bu övgü sayılır da bir roman için  ‘Hikayeci  kaleminden çıkmış, hikâye özellikleri ağır basıyor.’  derseniz, yergilerin en   acımasızını  yaptığınız sanılır. Kuşkusuz yanlıştır bu.”

Bu parçada yanlışlığından söz edilen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Romanın dil örgüsünün hikâyeninkinden farklı olduğu

B)   Güzel  roman yazmanın, güzel hikâye yazmaktan daha zor olduğu

C)  Hikâyenin romana göre farklı bir yöntemle yazıldığı

D)  Romanın, hikâyenin genişletilmiş bir biçimi olduğu

E)   Roman türünün, hikâyeden, daha üstün nitelikler taşıdığı

 

16. “Beni  genel değer yargılarıyla anlamaya çalışanları anlayamam.” der Yahya Kemal. “Ben bir sanatkâ­rım, bir sentezim. İklim, çevre, kültür, zaman hepsinin oluşturduğu bir sentez. Yani sadece kendi­me benzerim.”

Kendisinden böyle söz eden bir sanatçının ağır basan niteliği aşağıdakiler den hangisidir?

A) çok yönlülük                        B) yaratıcılık

C) üstün yeteneklilik               D) olağanüstülük

E) özgünlük

 

17.  “Memduh Şevket  Esendal, sanatçıları,   ‘toplumun önünden gidenler ve ardından gidenler’ diye ikiye ayırıyor. Birincilere   ‘topluma ışık tutanlar’,  ikinci­lere de   ‘ayna  tutanlar’  diyor.”

Aşağıdaki görüşlerden hangisi “toplumun ardından giden” bir  romancı  tarafından benimsenemez?

A)Roman  bir  toplumsal  tutanaktır.

B)Romancı  toplum  gerçeklerini, his ve hayale ka­pılmadan, yansız olarak vermelidir.

C)Sanatçının amacı gerçeği  kopya etmek değil yeniden kurmaktır.

D)Roman ahlakın aynasıdır;  gördüğünü olduğu gibi yansıtır.

E)Toplum  ne ise  roman da odur.

 

18. Bir kıyı kahvesinin önündeydi vapurumuz. Sait Faik ‘Şu kahveyi  anlatmak istersen söze nereden baş­larsın?’  dedi.   ‘İlk gözüne çarpan şeyler nelerdir?Sınav sorusu gibi bir şeydi. Birden şaşırdım;  kahve­nin duvarına asılmış İran Şahı ile Atatürk’ü göste­ren  renkli  resimlere güzüm takıldı:   ‘Bu resimlerle başlarım, sonra kahvenin içindekileri anlatırım.’  de­dim.  Sait  kızdı,   ‘Hikâye, duvarda değil, orada oturan İhtiyar adamda.’ dedi.”

Aşağıdakilerden hangisi, Sait  Faik’in anlatmak iste­diğine ters düşer?

A)  Yazarlıkta, görülecek şeyin ne olduğunu bilmek gerek.

B)   İnsan, hikâyede önemli  bir öğedir.

C)  Yazar, her şeyi  anlatmaya her gözlemi vermeye çalışmalıdır.

D)   Konuya, ayrıntılardan girmek sakıncalıdır.

E)   Hikâyede, ancak, önemli noktalara ağırlık verilir.

 

19. ”Alaîne, yazılarında kendi kanılarını aşılamaya kalkmıyor. Onu okurken birçok konuda onun gibi  düşün­düğümü görüyorum. Dediklerini yanlış bulduğum, sinirlendiğim  oluyor. Gene de kitabı  kapatmıyorum, kapatamıyorum. Beni, kendi düşüncelerimi, kanıla­rımı incelemeye götürüyor çünkü. Okurunun inan­dıklarım, kanılarım pekiştiriyor.  Kendi açıldıkça, karşısındakini de açıyor.”

Paragrafa göre, bu yazarın yazılarında, aşağıdaki niteliklerden hangisi yoktur?

A)  sürükleyicilik                                  B) duygusallık

C)   düşündürücülük                                           D) nesnellik

E) eğiticilik

 

20. “Tutumlarını yerdiğim  aydınlarımızın,belirli bir ko­nu üzerinde düşünmek, bu konu üstünde daha önce­den söylenmiş sözlere kendi düşüncelerini katmak çabalarını  pek görmüyoruz. Güç geldiğinden olmasa gerek;  daha çok   ‘Yanılırsak halimiz nice olur?  Bi­zim  için ne söylerler?’ düşüncesinden.”

Parçada sözü edilen aydınların eleştirilen yanı, aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Eleştirilere kapalı olmaları

B)   Düşünce yönünden  tutarlı olmamaları

C)   Yanlı davranmaları

D)  Kendilerine güvenmemeleri

E)  Yeni düşüncelere sahip olmamaları

21. “Yazarın elbette bir hayal  gücü vardır. Öyle olmasa değişik tipleri  nasıl  yaratabilirdi? Ama gerçekçi yazarın kurduğu hayal, gelişigüzel  bir hayal değildir; yaşanılanlardan edinilen deneyime, bir dünya görü­şüne dayanır. Bunun için gerçekçi  yazarın hayal  gücü, deneyimlerinden ayrılmaz;  bu deneyimleri genelleştirir, değerlendirir.”

Bu paragraftan aşağıdaki  yargıların hangisi  çıkarılamaz?

A) Kimi yazarların hayalleri belirli  bir  yaşam  anla­yışının ürünüdür.

B) Yazarlar tipleri  yaratırken gerçeklerden de ya­rarlanır.

C)Deneyimlerinden yararlanan.,yazarın dünya görü­şünü hayaller oluşturur.

D) Gerçekçi  yazar, hayallerini deneyimleriyle güçlen­diren bir kişidir.

E)  Hayal gücü, yazarların sık sık başvurdukları  bir kaynaktır.

22. “Edebiyatımız karamsar mı, değil mi? Tartışılması gereken bir konu. Yalnız önce şunu belirtmeliyim: Karamsarlık konusunda sorun, en kötüyü, en dert­liyi anlatmak sorunu değildir. Sorun, en kötüye, en dertliye bakış sorunudur. Yani yazarın gerçeğe bakışı, gerçeğe yaklaşma biçimidir. Çünkü acıyı dile getirmek başka şeydir, karamsar olmak başka şey.”

Aşağıdaki cümlelerden hangisi, bu paragrafta söy­lenmek istenenle aynı doğrultudadır?

A) Aynı konuyu işleyen iki yazardan birinin eseri karamsar öbürününkü iyimser olabilir.

B)Karamsarlık sorununu tartışırken yazının konu­sundan çok, yazanın durumuna bakılmalıdır.

C) Gerçeği ele alıyorsa, yazarın karamsar olup olmaması önemli değildir.

D) Sorunların özüne inebilen yazar, ya karamsar ya da iyimser olmak zorundadır.

E)Bir yapıtın iyimser ya da karamsar olması ede­biyatımız açısından önem  taşımaz.

 

23. ”Eski bir geçmişi olan Türk  romanını, Avrupalı gözüy­le inceleyen, onun zayıf ve güçlü yönlerini gösteren, sanat eğilimlerini saptamayı amaçlayan denemeleri­miz yok. Hiçbir yazarımız, romanımızı, temsilcilerin­den okuyup anlamaya çalışmıyor; yapıtlar üzerinde ciddi   tartışmalar yok. Bir  yazarımızdan söz edilmesi için onun ölmüş olması  gerekiyor.  Denilebilir ki, eleş­tiriyle   ‘mersiye’  nin  iç içeliği  bize özgü bir durum­dur.”

Bu paragrafta yazar aşağıdakilerin hangisinden yakın­maktadır?

A)  Aydınlarımızın edebiyata ilgisiz kalmalarından

B)  Eskiliğine rağmen romanımızın gelişmemiş olma­sından

C) Romancılara, hayattayken gereken önemin veril­memesinden

D)  Ülkemizde batılı anlayışta eleştiri yapamamasın­dan

E)   Romana, öteki  türlerden daha az ilgi gösterilme­sinden

 

24 .”Hamlet, değişik kişi ve toplumlarca farklı yorumlanabilmektedir. Donkişot için de durum aynıdır. Donkişot’u, soyluların yıkılmakta olan değerlerini alaya alan bir yapıt olarak değil, tek başına kalsa bile doğruya, haklıya, güzele olan inancı savunma yürekliliği olarak yorumlayanlar vardır. Balzac’ın romanlarına da benzer yaklaşımla yeni anlamlar kazandırılmaktadır.”

Bu açıklamaya göre sanat yapıtı için, aşağıdakiler-den hangisi söylenebilir?

A)  Özü yönünden geleceğe dönük olmalı.

B)  Güncel olay ve olguları anlatmaktan kaçınmalı.

C)  Bakış açılarına göre değişik boyutlar içerebilmeli.

D)  İletisinin (mesajının) ne olduğu belirgin olma­malı.

E)  Evrensel değer yargılarının dışına çıkılmamalı.

 

25.    “Eleştirel düşünme becerisini kazanmış kişi, birta­kım düşünce kalıplarının içinde kalamaz. Onları yan yana getirir, üst üste dizer, yığar, aralarında bağıntılar kurar. Kısacası hazır bilgiler taşıyan bir kafa olmaktan çıkar.”

Parçada sözü edilen beceriyi kazanmış bir kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)   Çeşitli görüşleri aktaran

B)    Ezberciliğe karşı çıkan

C)    Yeni kavramlar oluşturabilen

D)   Yeniliklere açık olan

E)    Olaylar arasındaki ilişkileri görebilen

 

26. “Tolstoy’un çok hoş bir fıkrası vardır: Kendisine şiirlerini okuyan bir hevesliye Tolstoy,  ‘Puşkin’in şiirlerini okuduğum zaman dizelerin (mısraların) niye alt alta geldiğini düşünmüyorum da, sizin yazdıklarınızı okurken dizeleri niye  yan yana dizmediğinizi anlamıyorum.  der.”

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmak­tadır?

A)   Puşkin’in şiirleri, ölçülü ve uyaklıdır.

B)    Gerçek şiir, düzyazıya çevrilemez.

C)    Bu genç  şairin şiirleri, Ölçüsüz ve uyaksızdır.

D)   ölçü ve uyak, bir başına, şiiri şiir yapmaz.

E)    İyi ve kötü şiir dizelerin yapısından belli olur.

 

27.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde arasöz, dolaylı tüm­leç göreviyle kullanılmıştır?

A) Islak ve yapışkan hava, insanı bunaltacak biçimde gittikçe koyulaşıyordu.

B) Ses, İyi ve etkili kullanılırsa, oyuncuyu başarıya ulaştıran bir araçtır.

C)Yaşlı adam  onu, kara kuru çocuğu, ağlayarak göğsüne bastırdı.

D) Kitap okuyanlardan biri, emekli öğretmen Zeki Bey, ağır ağır yerinden kalktı.

E)Yeşilyurt’taki evlerine, özlemini çektikleri yere, dönmek istiyorlardı.

 

28. “Karikatür” kelimesi, aşağıdaki cümlelerin hangisinde sözde özne göreviyle kullanılmıştır?

A)  Karikatür, iletişim gücünün yüksekliği nedeniyle sevilir.

B)  Karikatür, sanatların en dinamik olanıdır.

C)   Karikatür,  toplumsal değişimlerin aynasıdır.

D)  Karikatür, yirminci yüzyılın etkin sanatlarındandır.

E)  Karikatür, güldürmekten çok düşündürmelidir.

 

29.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, soru anlamı, bir zamirle sağlanmıştır?

A)   Bunca sıkıntıya neden katlandınız?

B)    Bu romanı benden sonra ki m okumak ister?

C)    Bu çiçeklere kaç para verdiniz?

D)   Kaçıncı katta oturduğunu söyledi mi?

E)   Bana gizlice ne söylediğini biliyor musunuz?

 

30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde -ce eki, eklendiği kelimenin anlamında bir küçültme yapmıştır?

A)Yumuşakçalar omurgasız, suda yaşa yan, kabuklu hayvanlardır.

B) Çocuklar büyükçe bir binanın önünde birdirbir oynuyorlardı.

C)Çocukların kendisini askerce selamlamasından çok hoşlanırdı.

D)O, bu insanca davranıştan mutlaka etkilenir.

E) Okulda buluşup topluca sinemaya giderler.

 

31. “Anlattıkları şeylerin niteliğine göre fiiller, kılış fiilleri (almak, taşımak, kazmak… gibi), durum fiilleri  (yatmak, susmak,  durmak… gibi), oluş fiilleri  (doymak, uzamak, kararmak… gibi) diye adlandırılır.”

Aşağıdakilerden hangisinde, yukarıda sözü edilen fiillerin tümü örneklendirilmektedir?

A)   delmek, dizmek, ezmek

B)   solmak, susmak, acıkmak

C)   ağlamak, oturmak, büyümek

D)   yolmak, kırmak, saçmak

E)    atmak, kalkmak, sararmak

32. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde görme ve dokunma duyularına seslenen ayrıntılar bir arada verilmiştir?

A)  Sararmış kağıt parçasındaki şiiri okudukça anı­ların, eski günlerin içine dalıyordu.

B)Adamın gürültülü, peltek konuşmasını dinledikçe sıkıntıdan  terliyordu.

C)Bursa ipeklisi gibi yumuşak, san, dalgalı saçlarını okşadıkça bir mutluluk duyuyordu.

D) Uzayıp giden bu çorak, bomboz topraklara bak­tıkça içine bir sıkıntı çöküyordu.

E) Erzurum  taşından yapılmış yüzüklere, işlenmiş renk renk kolyelere hayranlıkla bakıyordu.

 

33. “Güzelliğin görece olduğu doğru değildir. Toplumu oluşturan bireyler birçok’ güzel’ tanımında birleşiyor. Bir bakıma moda konusuna benziyor bu. Moda, baş­langıçta bir tür kişisel ve yaratılan güzelliktir;  yeni olduğu için de görecedir.  Ancak bu yaratılan güzel­lik gerçekte ortak bir çabanın ürünüdür. Eliot’un dediği gibi   ‘Bugün geçmişle yönetilir; geçmiş de bugünle değişime uğrar.’ Nitekim bunun böyle oldu­ğunu, güzelliğin ortak bir çabadan kaynaklandığını, son yıllarda yapılan on araştırmadan sekizi doğru­luyor.”

Bu parçada öne sürülen düşünceyi açıklamak için şu yollardan hangisine başvurulmamıştır ?

A)  Tanımlamaya yer verme

B)   örneklendirmeye gitme

C)   Karşılaştırmaya başvurma

D)   Tanık gösterme

E)   Sayısal verilerden yararlanma

 

34.“1940 şiiri, kendinden önceki şiire bir tepkidir. Da­ha doğrusu o şiirde bulunmayan özelliklerin ardına düşmüştür. Şiirimiz, bir yandan şairin diline bağ olan engellerden arınırken, bir yandan da hayata yönelmiştir. Şiir masa başı ürünü olmaktan çık­mıştır. Hayatla alışverişini sürdürerek hemen her türlü konunun kapısını çalmıştır. Düşünceye ağır­lık vermiş, sıradan insanın hayatına ayna tutmuştur bu şiir.”

Parçaya göre 1940’tan önceki şiirimiz için aşağıda­ki yargılardan hangisine varılamaz?

A)  Konuların işlenişi bir çeşitlilik göstermez.

B)  Yazılanla yaşanılan arasında bir bağlantı görül­mez.

C)   Belirli konuların dışına çıkılmaz.

D)  Belirli kurallara uyma zorunluluğu vardır.

E)   Duygunun ve düş gücünün payı büyüktür.

 

35.  “Hasta çocuk, Nesrin ve Balıkçılar, günlük hayat izlenimlerinden esinlenerek oluşturulmuş manzum hikâyelerdir. Bu manzumelerde Fikret’in yaptığı şey, konuşma diline yakın bir şiir dilini bulmak olmuştur.  Ayrıca aruzla yazılmış dizelerin, öteden beri süregelen bağımsızlığını bozmuş ve manzumeyi dizelerden oluşan bir bütün halinden, basbayağı cümlelerden yapılmış bir yazı haline getirmiştir.”

Bu paragrafta Tevfik Fikret’in hangi özelliğinden söz edilmemiştir?

A)  Nazmı nesre yaklaştırmasından

B)   Şiirlerinde toplumsal konulara da değinmesinden

C)  Beyit bütünlüğünü kırmasından

D)  Aruzu, Türkçeye ustalıkla uygulamasından

E)   Şiirlerinde yaşanılan gerçekleri yansıtmasından

 

36. “—— Bunlar şiirlerinde biçim-içerik İkiliğini kal­dırmaya, şiirin anlamı ile yapısını  kaynaştırmaya çalışırlar. İsterler ki şiirlerinde ses ve anlam ayrılmaz hale gelsin, düzyazıya çevrilemesin, ses ve anlam öylesine yoğrulsun ki anlam  tek başına sıyrılıp çıkarılamasın, şiir katıksız biçim  olan müzi­ğe yaklaşsın.”

Bu yargılar, aşağıdaki şairlerden hangisinin şiirle­riyle örneklendirilebilir?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel

B) Cahit Sıtkı Tarancı

C) Orhan Veli Kanık

D) Kemalettin Kamu

E)’ Ahmet  Haşim

 

37. Aşağıdakilerden hangisi divan şiirinin belirleyici özelliklerinden biri değildir?

A)   Aruz vezniyle yazılmış olma

B) Kaside, gazel,  mesnevi ve rubai gibi belli nazım şekilleri içinde yazılma

C)   Parça güzelliğine değil bütün güzelliğine önem verme

D)   Duygu ve düşünceleri kalıplaşmış birtakım söz sanatlarıyla anlatma

E)   Yabancı sözcüklerle ve dil kurallarıyla fazlaca yüklü olma 

 

38.  “Bireyci sanat anlayışı, bize Edebiyatı Cedide’den miras kalmıştı ve biz bunu söylemekle ortaya yeni bir görüş getirmiyorduk. Öyle ya, Edebiyatı Cedidecilerin, özellikle Hüseyin Cahit’le Mehmet Rauf’un, Dr. Rıza Tevfik’le estetik konusu üzerinde tartışır­ken ter ter tepinircesine   ‘Güzellik görecedir, güzellik görecedir.’ deyişlerinin, bizim  ‘Sanat kişisel ve saygıya değerdir.’ sözümüzden farkı neydi?”

Bu parçada, yazarın “biz” dediği kimler olabilir?

A) Garipçiler                  B) Serveti Fünuncular

C) Yeni Lisancılar          D) Yedi  Meşaleciler

E) Fecri Aticiler

 

39. “İyi ile kötünün, akla karanın çatışması az çok;her romanda vardır. Fakat XIX. yüzyıl batı romancılığı­nın yarattığı gelenek, bu çatışmada yazarın apaçık taraf tutmamasını, insanları kahraman değil, kahra­manları insan etmesini, kimi insanı ak, kimi insanı kara değil her insanı alaca göstermesini ister. Oysa yazar, ayırıyor insanları: Ak bir yana, kara bir yana; cılız bir yana, gürbüz bir yana…”

Paragrafta sözü edilen “ak-kara” çatışmasının, en belirgin olduğu edebiyat akımı hangisidir?

A) Klasisizm                          B) Realizm             C) Romantizm

D) Natüralizm                       E) Parnasizm

 

CEVAPLAR

1-B 19-B
2-D 20-D
3-A 21-C
4-D 22-A
5-A 23-D
6-A 24-C
7-E 25-A
8-D 26-D
9-A 27-E
10-E 28-A
11-E 29-B
12-A 30-B
13-B 31-E
14-D 32-C
15-E 33-B
16-E 34-E
17-C 35-D
18-C 36-E
  37-C
  38-E
  39-C