1986-ÖYS SORULARI
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, eylemin gerçekleşmek bir şarta bağlı değildir?
A) İzin verse de görüşlerimizi açıklasak.
B) Kar yağmasa da otobüsle gitsek.
C) Gürültü etmese de çocuk uyuşa.
D) Mektup yazmasa da telefon etse.
E ) Yardım etsen de çabuk bitirsem.
2. Aşağıdaki cümlelerden hangisi “başkalarına yaptığım gibi” anlamını içermemektedir?
A) Bir de sana soru sorayım.
B) Soruyu bir de sana sorayım.
C) Sana da bir soru sorayım.
D) Bir soru da sana sorayım.
E) Sana bir de soru sorayım.
3) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “gerçekleşmemiş bir beklenti” söz konusudur?
A) Geldiğini duyunca beni arar sanmıştım.
B) Boyu uzun olduğu için basketbol takımına girdi.
C) Geçen yılın şampiyonu bu yıl da başarılı olma.
D) Bu sene okulunu bitireceğini umuyorum.
E) Geç kalktığı için treni kaçırdı.
4. Aşağıdakilerden hangisi, “Zamanın kime dost, kime düşman olacağı bilinmez.” cümlesiyle anlamca aynı doğrultuda değildir?
A)Kitap olarak altı eseri basılan yazarın romanları, bugünün gençlerince hiç mi hiç bilinmiyor.
B) Kırk yıl yazı yazan bir insanın adı, ne sözlüklerde ne de elleklerde yaşıyor artık.
C) Onu, yalnızca macera romancısı olarak görmek bir bakıma eksik ve yetersiz bir değerlendirme olur.
D) Romanlarındaki kişilerin çoğunu, İstanbul’da yaşayanlardan seçen yazarın, otuz eserinden bir teki bile piyasada yok bugün.
E) Gençlerin bir zamanlar severek çok okuduğu bir yazarımızdı; bugün hiçbir eseri okunmuyor.
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “gerçekte var olmayıp öyle sanılan bir durum” söz konusudur?
A) Sanki yazar kısa öyküde daha başarılı.
B) Eve gidip de iş mi yapacaksın sanki?
C) Sanki bu daha mı güzel?
D) Sanki kabahat benimmiş gibi davranıyor.
E) Gelseydin ne olurdu sanki?
6)Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “tek” kelimesi, “hiç, hiçbir” anlamına gelmektedir?
A) Onun, tek görgü tanığı olduğuna kesinlikle inanıyorum.
B) Kanımca bu konuda başvurulacak tek kişi o.
C) Bu saatte tek açık dükkân bulamazsınız.
D) Bizim için tek çıkar yol çalışmaktır.
E) O, edebiyatımızda bu konuyu ele alan tek sanatçı değildir.
7) Kendi halinde bir şehir olan Delhi’de bile resim sanatına gösterilen büyük ilgiyi görünce Ankara’daki durumu düşünerek üzüldüm ve doğrusu Delhililere gıpta ettim.
“Gıpta etmek” sözünün bu cümleye kattığı anlam aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?
A)Arkadaşının başarısını kıskanmak şöyle dursun, bundan büyük bir mutluluk duyuyordu.
B) Bahçede neşeyle koşuşan çocuklara bakıyor, için için onlara imreniyordu.
C)Başarısını kıskananları düşünüyor, bundan büyük bir acı duyuyordu.
D)Bu şiirleri okuyor, onlara hayranlığı günden güne artıyordu.
E) Anlatılanlara üzülüyor, üzüntüsü yüzünden okunuyordu.
8) “Canlı” kelimesi, aşağıdaki cümlelerin hangisinde “O zamanlar Ankara sokakları şimdiki gibi kalabalık ve canlı değildi.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?
A) Bu kadar çarpıcı ve canlı renklerden hoşlanmıyorum.
B) Onun kadar canlı, hayat dolu bir insan az bulunur.
C) Çevrede bir tek canlı varlık yok gibiydi.
D) Tablodaki balıklar canlı gibi görünüyordu.
E) O, bu küçük kentte canlı bir tarih ve anıt gibiydi.
9) Doktoruna göre babamın, bir ay dinlenip istirahat etmesi gerekiyormuş.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) “gerekiyormuş” yerine “zorunluymuş” getirilerek
B) “istirahat etmesi” yerine “istirahatı” getirilerek O “dinlenip” kelimesi çıkarılarak
C) “dinlenip” yerine “dinlenerek” getirilerek
E) “doktoruna” yerine “doktora” getirilerek
10. ister hukukun ister öteki sosyal bilimlerin verilerine dayansak bile yine de bu görüşü kanıtlayanlayız.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerin hangisi ile giderilebilir?
A) “dayansak bile” yerine “dayanalım” sözü getirilerek
B) “hukukun”dan sonra “ve” kelimesi getirilerek
C) “yine”den sonraki “de” atılarak
D) “bile” kelimesi atılarak
E) “kanıtlayanlayız” yerine “kanıtlayamazdık” getirilerek
11. Taş taştır; ama Kodın’de heykeldir. Renk renktir, doğada da uyumlu bir biçimde vardır; ama Van Gogh’ta renk, resimdir. Ses tüm doğada kesintisiz olarak vardır; ama ses, Beethoven’de müziktir.
Dil ve düşünce akışına göre bu parçanın başına aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Her sanatın, kendine özgü yasaları vardır.
B) Sanatçılar doğayı dilediklerince kullanırlar.
C) Rodin, Von Gogh , Beethoven ünlü sanatçılardır.
D) Her sanatçı belirli bir alanda eser verir.
E) Sanatçı, doğayı kendi sanat anlayışıyla yeniden yaratır.
12. Sizin bin dereden su getirerek sonunda söylediğinizi, beri daha başından söylerim; hem de eveleyip gevelemeden, sundurup sulandırmadan, diri diri, sıcak sıcak. Ben birtakım bağlardan uzak, desteklerden, kösteklerden sıyrılmış olarak en özgür, en yalın biçimiyle sunarım düşüncemi.
Bu paragrafta kendinden söz eden kişi için aşağıdaki niteliklerden hangisi en uygun düşer?
A) Gelişigüzel konuşan
B) Ağzına geleni söyleyen
C) Sözünün eri olan
D) Dobra dobra konuşan
E) Sır saklamayan
13. Onun hayatta iki ayrı rolü vardı. Birisi, asıl kendisi olan, insancıl, yüreği sıcacık bir insan, öbürü de ailesinden aldığı terbiyeden ötürü sevgisini de öfkesini de frenlemek zorunda kalan, ödün vermeyen, sevgisini kendi içinde yaşayan bir adam.
Bu parçada sözü edilen kişinin iki ayrı özelliği aşağıdakilerin hangisinde bir arada verilmiştir?
A) sevgi dolu – duygularını dışa vurmayan
B) iyimser – soğukkanlı
C) kendi halinde – insanlardan kaçan
D) umutlu-sevgi görmemiş
E) coşkulu-uysal
14. Ne kadar doğru, ne kadar derin olursa olsun, bir fikir er geç eskir. Voltaire’in de Diderot’nun da, bugün gene okunmaları, düşündüklerinin doğruluğundan, derinliğinden değil, söyleyişlerinin güzelliğindendir. Her sayfada insan: “Bildiğimiz bir şey ;ama ne hoş söylenmiş!” der.
Parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Voltaire, Diderot, günümüzde de beğenilerek okunmaktadır.
B) Düşüncelerin yaşarlığını koruması,onların söyleyiş özelliğine bağlıdır.
C) Doğru ve derin düşünceler, eskimiş olsalar da beğenilir.
D) Büyük yazarlar düşünce evrenimizi genişletirler.
E) Düşünceler, değerli de olsa, zamanla geçerliliğini yitirir.
15. “Aydın’ın tanımını yapmaya çalışırken, kişinin kendi içinde hangi birikimleri gerçekleştirerek o rütbeye erişebileceğini tartışırız. Çok okuması mı gereklidir? Çok düşünmesi mi? Yoksa başka şeyler yapması mı? Yanıt ne olursa olsun, asıl önemli olan, o kişinin kendi içine doldurduğu aydınlığı ne ölçüde çevreye yayabildiğidir. Aydın, yaratıcılığından kaynaklanan ya da yeteneğine yansıyan her ışığı dışa veren, birikimlerini, tüm olanakları zorlayarak toplumla paylaşan kişidir.
Bu parçaya göre “aydın”ın en belirgin özelliği nedir?
A) Okuma ve düşünme etkinliklerini aralıksız sürdürmesi
B) Çevresindekilerin sorunlarına karşı ilgi duyması
C) Bildiklerini başkalarına aktarması
D) Okuduklarını, kendi bilgilerine göre değerlendirmesi
E) Sürekli olarak bilgisini artırıp zenginleştirmeye çalışması
16. Duygularını dile getirirken, dizelerine düşünceyi yerleştirirken kuşağının şairlerinden epeyce ayrılıyor. “Ahmet Haşim geleneğini canlandırıyor” derken biraz haksızlık ediyorum. Sadece Haşim mi? Ahmet Muhip yok mu? Ya Cahit Sıtkı’nın ilk yılları? Çok uzaklardan Tanpınar biraz el sallamıyor mu? Çok deşmeye gelmez; gerçek şairler, birbirlerinin her zaman i Taşçılarıdır.
Parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakiler-:n hangisidir?
A) Şairlerde duygu ve düşüncelerin ortak olacağı
B) Her şairin çok beğendiği şairlerin bulunabileceği
C) Ustaca bir buluşun başka şairlerce de kullanıldığı
D) Ünlü şairleri taklit etmenin bir kusur sayılamayacağı
E) Şairlerin, birbirinden etkilenmelerinin doğal olduğu
17. Her yeni şiirde benim elim ayağım dolaşır. Yeni yeni şiir yazmaya başlıyormuşum gibi bir duyguya kanlının. Şimdilerdeyse bende daha da ağır basıyor. Acemilik gibi ustalık da elimi kolumu bağlıyor, yapabileceğinin en güzelini yapmış olduğunu düşünen bir mobilya ustasının, bir yenisini yapmaktan duyduğu ;korku bu benim korkum.
Parçaya göre şairin korkusu nereden geliyor?
A) Usta şairlerin acemice davranmalarını yadırgamasından
B) İlk şiirlerinde görülen yanlışlıklara düşeceğini sanmasından
C) Yalnızca kendi şiirlerini örnek almış olmasından
D)O güne kadar ulaştığı en üst düzeyin altına düşme kaygısından
E) Her şiirinde bir yeniliğin öncülüğünü yapamamasından
18. Yazar olarak ortalama bir yol bulma, hiç de kolay bir iş değildir. Çünkü her zaman için fazla aşağıya ya da fazla yukarıya nişan alma tehlikesi vardır. Bunun sonucu da hemen her zaman başarısızlık olur. Kimi yazarlar ise herkesi duygulandırmayı, herkesi güldürmeyi becerirler. Ama bu beceriyi ancak ve ancak çok büyükler, insanları tanıyan ,deneyimli, usta yazarlar gösterebilirler.
Bu parçaya göre başarılı bir yazardan beklenen nedir?
A) Okurlarını gerçekçi olmaya yönlendirme
B) Her düzeydeki insana seslenebilme
C) Seslenmek istediği okur kesimini iyi seçme
D) Okurlarını belirli bir düzeye getirmeye çalışma
E) Herkesin anlayabileceği yalın bir dil kullanma
19. Ben nice güzel öyküyü, uzunlukları yüzünden bölüm bölüm okumak zorunda kalmışımdır. Bu yüzden ilk okuyuşta tadına varamadan geçiştirmiş, ancak ikinci okuyuşta onları kavrayabilmişimdir. Öykü öyle bir türdür ki onu roman gibi bırakıp bırakıp okuyamazsınız. Bir müzik parçasını yarıda kestiğinizde ya da bölük pörçük dinlediğinizde nasıl tadı, bütünlüğü bozulursa, öykü de böyledir. Bu yüzden öyküde uzunluğa ve gerilime çok önem veririm.
Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öykülerin okunuşu romanlardan farklıdır.
B) Öyküler ara vermeden okunacak uzunlukta olmalıdır.
C) Öyküler parça parça okunmamalıdır.
D) Öykülerde uzunluk gerilime bağlıdır.
E) Tadına varılamayan öyküler uzun olanlardır.
20. Kimi şair ve yazarlar, yazdıklarını anlayabilmek için okurların çaba harcamasını, zorlanmasını isterler. Bence bu, kendini beğenmişliktir. Yazdıklarımı anlayabilmek için okur zorlanacağına, onları anlatabilmek için ben zorlanmalıyım. Bence okur bir kitabı, bir yazıyı okurken, salt anlamak için değil okuyup anladıktan sonra birtakım sonuçlar çıkarabilmek için çaba harcamalıdır.
Parçaya göre, yazılanların anlaşılmasında yazara ve okura düşen çaba aşağıdakilerden hangisidir?
A) Açık seçik bir anlatıma ulaşma – yazılanları yorumlama
B) Öğretici olma – kendini yeni düşüncelerle donatma
C) Kendi işine özen gösterme – eleştirel bir tutumla okuma
D) Okurun düzeyine inme – öğrendiklerini uygulama
E)Yazılarında konuşma dilini kullanma yazarın düşüncelerini benimseme
21. Şimdiye kadar seksen kitabım yayınlandı. Bunların hepsi bana sanki, yazacağım seksen birinci kitabın müsveddesiymiş gibi geliyor; önceki her kitabım, sonrakinin müsveddeleri… O islediğim, o sevdiğim, o çok beğeneceğim kitabı hâlâ yazamadım. Ama içimde hep o kitabı yazmak umudu var. Kim bilir belki de hiç yazamayacağım. Hep müsveddeler yazmakla yaşamım geçecek belki.
Yazarın böyle konuşması aşağıdaki nedenlerden hangisine bağlanabilir?
A) Yazdıklarıyla yetinmeyip daha iyisini yaratmak istemesine
B) Sanat gücünün giderek azalmaya başlamış olmasına
C) Tasarladığı ideal kitabı yazmayı hep geleceğe bırakmasına
D) İsteklerini gerçekleştiremediğinden üzüntü içinde olmasına
E) Çok sayıda eser verdiğinden gerekli özeni göstermemesine
22. İnsan olarak, ben duygusal olabilirim; siz de olabilirsiniz. Ama eleştirmen olarak duygusal olmaya hakkımız yok. Kanlı bıçaklı da olsak sanatçıyla, eserinin hakkını teslim etmek zorundayız. Değerlendirmelerde, kimsenin hakkını yememek için “kılı kırk yarmak” zorundayız. Sizin de öyle davrandığınızı sanırdım ve ilk davranışınızı da olabilir bir yanlışlık olarak değerlendirmiştim. Ama aynı yanlışlık bir kez daha yapıldı, üstelik bu kez epey “ağır” olarak.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yinelenen yanlışlıkların daha kırıcı olduğu
B)Eserleri incelerken her eleştirmenin kendine özgü bir yol tuttuğu
C)Duygusallığın insanlara özgü doğal bir davranış olduğu
D)İstemeyerek yapılan yanlış davranışların hoş görülmesinin gerekliği
E) Eleştirmenlerin tarafsız davranmalarının zorunlu olduğu
23. “Bu güzel çiçekleri nereden aldın?” sorusuna verilecek cevap, cümlenin hangi öğesidir?
A) yüklem B) belirtili nesne
C) belirtisiz nesne D) dolaylı tümleç
E) özne
24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yan cümlecik temel cümleciğin nesnesi görevindedir?
A) Tatilimizi Antalya’da geçirmeyi düşünüyoruz:
B) Bugünün işini yarına bırakmamak bir kişilik özelliğidir.
0) İstanbul’a geldiğinde bana mutlaka uğrar.
0) Ders çalışmak için arkadaşına gitti.
E) Onun, bunu söyleyebileceğine inanmıyorum.
25. Kış, Ada’nın her tarafına yerleşebilmek için rüzgârlarını seferber ettiği zaman, öbür yakadaki yaz, daha pılısını pırtısını toplamamıştır.
Bu cümlede, temel cümleciğin öznesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ada’nın her tarafına B) öbür yakadaki yaz
C) seferber ettiği zaman D) yetişebilmek için
E) pılısını pırtısını
26. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, eylem, istek kipindendir?
A) Yarın sabah erken kalk.
B) ödevlerinizi zamanında yapınız.
C) Bugün İngilizce çalışalım.
D) Bu güzel havada biraz yürümeliyim.
E) Yarın öğleden sonra bize gelsin.
27.Aşağıdaki cümlelerde altı çizili kelimelerin hangisi “ünsüz değişimi”ne örnek olamaz”?
A) Böbreğinin birini ameliyatla aldılar.
B) Çoğunun ruh sağlığı bozulmuştu.
C) Sabahları balığa çıkarlar.
D) Bu havada dağa tırmanmak istiyorum.
E) Hadi seni yemeğe götüreyim.
28. Türkçede özel ada bağlı saygı kelimeleri, sanlar ve takma adlar büyük harfle başlar.
Bu kurala göre, aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Amcamın teğmen olan küçük oğlu Ahmet sınıfın en çalışkanıymış.
B) Ali Bey beni kardeşi Orhan’la tanıştırdı.
C) Sınıfımızdaki iki Ali’den büyük olanı iyi bir sporcudur.
D) Öğretmen Ayşe Hanım doktora gidecekmiş.
E) Dün, sokakla komşumuz doktor Ali Yüksel Bey’i gördüm.
29 Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayraç ( ) işareti, öbürlerinden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A)Türkçede bütün sözcük köklerinin iki ana kümeye (adlar ve eylemler) ayrılabileceğini biliyorsunuz.
B)Ayrıntılar aktarılırken çoğu zaman benzetmelerden eğretilemelerden, değişmecelerden (mecazlardan) yararlanılır.
C) Öncelikle bu gösteriler, oyun kahramanlarının ruhsal durumlarını (iç dünyalarını) aktarma işlevi açısından gereksizdir.
D) Ülkemizde bu sanatın uzun bir geçmişi ve çok ünlü (tanınmış) öncüleri vardı.
E)Söylenmesi gerektiğine inanılan şeylerin, anlatılmış (belirtilmiş) olması, bu yazıların önemini ve kalıcılığını daha da artırıyor.
30. O şiirlerde duygular, düşünceler, bütün yabancı öğelerden, fazlalıklardan, süsten arınmış olarak, en saf, en katıksız biçimiyle belirir. İki nokta arasındaki en kısa çizginin düz çizgi olması gibi.
Parçada sözü edilen özellik, aşağıdakilerden hangisi ile adlandırılabilir?
A) bütünlük B) yalınlık C) açıklık
D) etkililik E) yoğunluk
31. İki kişi vardır şairin içinde. Biri şiir yazan, öteki yazılanları beğenen ya da beğenmeyen, değiştiren başka biri. Biri yaratıcı, öteki bir tür eleştirmen. Şairin içindeki bu eleştirmen, güzel sandığı şiir örnekleriyle biçimlenmiş bir zevkin tutsağıdır. Bugün, üstünde yıllarca çalışarak yazdığı kimi şiirlerinden hoşlanmıyorsa, kusur şairde değil, şairin işine durmadan burnunu sokan bu ikinci kişiliktedir.
Parçaya göre şairin ikinci kişiliği için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Şairin yaratıcı olmasını kolaylaştırır.
B) Şairi yeni biçimler aramaya yöneltir.
C) Güzellik anlayışı sürekli değişir.
D) Kendini şairden bağımsız görür.
E) Sürekli olarak şairi denetim altında tutar.
32. Duyularımız dış dünyayı bize olduğu gibi değil, onun gerçek görünüşünü değiştirerek ulaştırır. Bunun için de bizim anlattıklarımız, dış dünya değil, bu dünyanın hayalimizle bezenmiş bizdeki izlenimleridir.
Bu görüş aşağıdaki edebiyat akımlarından hangisiyle en çok ilgilidir?
A) Romantizm B) Klasisizm C) Empresyonizm
D) Sürrealizm E) Realizm
33. O, bu yazarları fazla romantik ve bilimdışı bularak yeterince gerçekçi saymıyordu. Onların belli bir aşırılaştırma taşıyan tipik kişilerini fazla abartmalı buluyor, hayatın ve kişilerin bundan daha basit olduğunu öne sürerek, gerçekçiliğin ölçütü olarak aleladeliği, ortalama insanı ele alıyordu. Her şey aynen günlük yaşayıştaki gibi verilmeli, görülen ne ise bir fotoğraf titizliğiyle saptanmalıydı. Ona göre roman, sadece bir saptama, hayatı olduğu gibi bütün çıplaklığı hatta çirkinliğiyle gösterme demekti.
Bu paragrafta roman anlayışı belirtilen yazar aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) H. Balzac B) V. Goethe C) V. Hugo
D) G. Flaubert E) E. Zola
34. Kalem böyle çalınmıştır yazıma
Yazım kışa uymaz, kışım yazıma.
Bu iki dizedeki söz sanatı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) istiare B) abartma (mübalağa)
C) kişileştirme (teşhis) D) cinas
E) benzetme (teşbih)
35. Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim;
İnan ki her ne demişsem, görüp de söylemişim.
Bu iki dizeden, şiirin bütünü ile ilgili özelliklerden hangisi kesin olarak saptanabilir?
A) Yazıldığı dönem B) Konusu
C) Ölçüsü D) Kafiye düzeni
E) Nazım biçimi
36. Aşağıdaki dizilerden hangisi, tümüyle Divan Edebiyatı ürünlerinin adlarıdır?
A) şarkı – ağıt – rubai – müstezat – mani
B) müstezat – mersiye – gazel – naat – münacaat
C) tuyuğ – kaside – murabba – türkü – gazel
D) rubai – muhammes – destan – tuyuğ – masal
E) gazel – şarkı – murabba – mani – mesnevi
37. Ziya Paşa’ya karşı bir kırgınlığı vardı; biraz da bu kırgınlığın etkisiyle olacak Harabat’ın çıkışını iyi karşılamadı. Birinci cildi için Tahrib-i Harabat’ı, ikincisi için de Takip’i yazdı .
Bu paragrafta kendisinden söz edilen kişi, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Namık Kemal B) Abdülhak Hâmit
C) Ahmet Mithat Efendi D) Ahmet Vefik Paşa
E) Şinasi
38. Aşağıdakilerden hangisi Ahmet Mithat Efendi ile Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ortak bir yönü değildir?
A) Geniş halk topluluklarına seslenmek
B) “Toplum için sanat” görüşünü benimsemek
C) Eserlerini, çağlarına göre, konuşma diliyle ve sade bir üslupla yazmak
D) Tiyatro, roman, gezi,”tarih, anı gibi değişik türlerde eser vermek
E) Romanlarında, olayın akışını kesen açıklamalara yer vermek
CEVAPLAR
1-D 2-E 3-A 4-C 5-D 6-C 7-B 8-B 9-C 10-A 11-E 12-D 13-A 14-B 15-C 16-A 17-D 18-B 19-B
|
20-A 21-A 22-E 23-D 24-A 25-B 26-C 27-D 28-E 29-A 30-B 31-E 32-C 33-E 34-D 35-C 36-B 37-A 38-D
|