1986-ÖYS SORULARI

1986-ÖYS SORULARI

1.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, eylemin gerçekleş­mek bir şarta bağlı değildir?

A)   İzin verse de görüşlerimizi  açıklasak.

B)   Kar yağmasa da otobüsle gitsek.

C)   Gürültü  etmese  de çocuk uyuşa.

D)   Mektup yazmasa da  telefon etse.

E )   Yardım etsen de çabuk bitirsem.

 

2. Aşağıdaki cümlelerden hangisi  “başkalarına yaptığım gibi” anlamını içermemektedir?

A)   Bir de sana soru sorayım.

B)    Soruyu bir de sana sorayım.

C)    Sana da bir soru sorayım.

D)   Bir soru da sana sorayım.

E)    Sana  bir de soru sorayım.

 

3) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “gerçekleşmemiş bir beklenti” söz konusudur?

A)   Geldiğini  duyunca beni   arar sanmıştım.

B)    Boyu uzun olduğu için basketbol  takımına girdi.

C)    Geçen yılın şampiyonu bu  yıl  da başarılı  olma.

D)   Bu sene okulunu bitireceğini   umuyorum.

E)   Geç  kalktığı için treni   kaçırdı.

 

4. Aşağıdakilerden hangisi, “Zamanın kime dost, kime düşman olacağı bilinmez.” cümlesiyle anlamca aynı doğrultuda değildir?

A)Kitap olarak altı eseri  basılan yazarın  romanları, bugünün    gençlerince hiç mi  hiç bilinmiyor.

B) Kırk yıl  yazı  yazan bir insanın adı, ne   sözlükler­de ne de  elleklerde yaşıyor artık.

C) Onu, yalnızca macera romancısı olarak görmek bir bakıma eksik ve yetersiz bir değerlendirme olur.

D) Romanlarındaki   kişilerin çoğunu, İstanbul’da ya­şayanlardan seçen yazarın, otuz eserinden bir teki bile piyasada yok bugün.

E)  Gençlerin bir zamanlar severek çok okuduğu bir yazarımızdı;   bugün hiçbir eseri  okunmuyor.

 

5.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “gerçekte var ol­mayıp öyle sanılan bir durum” söz konusudur?

A)   Sanki  yazar kısa öyküde daha başarılı.

B)    Eve gidip de iş mi yapacaksın sanki?

C)    Sanki bu daha mı güzel?

D)   Sanki kabahat benimmiş gibi davranıyor.

E)    Gelseydin ne olurdu sanki?

 

6)Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “tek” kelimesi, “hiç, hiçbir” anlamına gelmektedir?

A)   Onun, tek görgü  tanığı olduğuna kesinlikle ina­nıyorum.

B)    Kanımca bu konuda başvurulacak tek kişi o.

C)   Bu saatte tek açık dükkân bulamazsınız.

D)   Bizim için tek çıkar yol çalışmaktır.

E)    O, edebiyatımızda bu konuyu ele alan tek sanat­çı değildir.

 

7)     Kendi halinde bir şehir olan Delhi’de bile resim sanatına gösterilen büyük ilgiyi görünce Ankara’daki durumu düşünerek üzüldüm ve doğrusu Delhililere gıpta ettim.

“Gıpta etmek” sözünün bu cümleye kattığı anlam aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?

A)Arkadaşının başarısını kıskanmak şöyle dursun, bundan büyük bir mutluluk duyuyordu.

B) Bahçede neşeyle koşuşan çocuklara bakıyor, için için onlara imreniyordu.

C)Başarısını kıskananları düşünüyor, bundan büyük bir acı duyuyordu.

D)Bu şiirleri  okuyor, onlara hayranlığı günden gü­ne  artıyordu.

E) Anlatılanlara üzülüyor, üzüntüsü yüzünden oku­nuyordu.

 

8)  “Canlı” kelimesi, aşağıdaki cümlelerin hangisinde “O zamanlar Ankara sokakları şimdiki   gibi   kalabalık ve canlı  değildi.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?

A)   Bu kadar  çarpıcı  ve  canlı  renklerden hoşlanmı­yorum.

B)  Onun kadar canlı, hayat dolu bir insan az bulunur.

C)   Çevrede bir  tek canlı varlık yok gibiydi.

D)   Tablodaki  balıklar canlı gibi  görünüyordu.

E)    O,  bu küçük  kentte canlı bir tarih ve anıt  gibiy­di.

 

9) Doktoruna göre babamın, bir ay dinlenip istirahat etmesi  gerekiyormuş.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişik­liklerin hangisiyle giderilebilir?

A)  “gerekiyormuş”  yerine  “zorunluymuş”  getirilerek

B) “istirahat  etmesi” yerine  “istirahatı”  getirilerek O   “dinlenip”  kelimesi  çıkarılarak

C)   “dinlenip”  yerine  “dinlenerek”  getirilerek

E)   “doktoruna” yerine “doktora”  getirilerek

 

10.   ister hukukun ister öteki  sosyal  bilimlerin verilerine dayansak bile yine de bu görüşü kanıtlayanlayız.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişiklik­lerin hangisi ile giderilebilir?

A)   “dayansak bile”  yerine  “dayanalım” sözü geti­rilerek

B)   “hukukun”dan sonra “ve”  kelimesi  getirilerek

C)    “yine”den sonraki  “de” atılarak

D)    “bile” kelimesi atılarak

E)    “kanıtlayanlayız”  yerine  “kanıtlayamazdık”  ge­tirilerek

11. Taş taştır; ama Kodın’de heykeldir. Renk renktir, doğada da uyumlu bir biçimde vardır; ama Van  Gogh’ta renk, resimdir. Ses tüm doğada kesintisiz olarak vardır;  ama  ses, Beethoven’de müziktir.

Dil ve düşünce akışına göre bu parçanın başına aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A)   Her sanatın, kendine özgü yasaları vardır.

B)    Sanatçılar doğayı dilediklerince kullanırlar.

C)    Rodin,  Von Gogh , Beethoven ünlü sanatçılardır.

D)   Her sanatçı belirli  bir alanda eser verir.

E)   Sanatçı, doğayı  kendi sanat anlayışıyla yeniden yaratır.

12.  Sizin bin dereden su getirerek sonunda söylediğinizi, beri daha başından söylerim; hem de eveleyip geve­lemeden, sundurup sulandırmadan, diri  diri, sıcak sıcak. Ben birtakım  bağlardan uzak, desteklerden, kösteklerden sıyrılmış olarak en özgür, en yalın bi­çimiyle sunarım  düşüncemi.

Bu paragrafta kendinden söz eden kişi için aşağıda­ki niteliklerden hangisi en uygun düşer?

A)   Gelişigüzel  konuşan

B)   Ağzına geleni söyleyen

C)   Sözünün eri olan        

D)  Dobra dobra konuşan

E)  Sır saklamayan

 

13.   Onun hayatta iki  ayrı  rolü vardı.  Birisi, asıl  kendi­si   olan, insancıl, yüreği  sıcacık bir insan, öbürü de ailesinden aldığı   terbiyeden ötürü sevgisini  de öfke­sini  de frenlemek zorunda kalan, ödün vermeyen, sevgisini  kendi  içinde yaşayan bir adam.

Bu parçada sözü edilen kişinin iki ayrı özelliği aşağıdakilerin hangisinde bir arada verilmiştir?

A)   sevgi  dolu – duygularını  dışa vurmayan

B)    iyimser – soğukkanlı

C)    kendi   halinde – insanlardan kaçan

D)   umutlu-sevgi  görmemiş

E)    coşkulu-uysal

 

14.    Ne kadar doğru, ne kadar derin olursa olsun, bir fikir er geç eskir. Voltaire’in de  Diderot’nun  da, bugün gene okunmaları, düşündüklerinin doğrulu­ğundan, derinliğinden değil, söyleyişlerinin güzelliğindendir.  Her sayfada insan:  “Bildiğimiz bir şey ;ama ne hoş söylenmiş!” der.

Parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A) Voltaire, Diderot, günümüzde de beğenilerek okunmaktadır.

B) Düşüncelerin yaşarlığını  koruması,onların söyleyiş özelliğine bağlıdır.

C) Doğru ve derin düşünceler, eskimiş olsalar da beğenilir.

D) Büyük yazarlar düşünce evrenimizi   genişletirler.

E)  Düşünceler, değerli de olsa, zamanla geçerliliği­ni  yitirir.

 

15. “Aydın’ın tanımını yapmaya çalışırken, kişinin kendi içinde hangi birikimleri gerçekleştirerek o rütbeye erişebileceğini  tartışırız. Çok okuması  mı gereklidir? Çok düşünmesi  mi? Yoksa başka şeyler yapması  mı? Yanıt  ne olursa olsun, asıl  önemli olan, o kişinin kendi  içine doldurduğu aydınlığı  ne ölçüde çevreye yayabildiğidir.  Aydın,  yaratıcılığından kaynaklanan ya da yeteneğine yansıyan her  ışığı dışa veren, bi­rikimlerini, tüm  olanakları  zorlayarak toplumla pay­laşan kişidir.

Bu parçaya göre “aydın”ın en belirgin özelliği nedir?

A)   Okuma ve düşünme etkinliklerini  aralıksız sürdür­mesi

B)    Çevresindekilerin sorunlarına karşı  ilgi  duyması

C)    Bildiklerini  başkalarına aktarması

D)   Okuduklarını, kendi  bilgilerine göre değerlendir­mesi

E)   Sürekli olarak bilgisini artırıp zenginleştirmeye çalışması

 

16. Duygularını dile getirirken, dizelerine düşünceyi  yerleştirirken  kuşağının şairlerinden epeyce ayrılıyor. “Ahmet Haşim geleneğini  canlandırıyor” derken biraz haksızlık ediyorum. Sadece  Haşim  mi?  Ahmet  Muhip yok mu? Ya Cahit Sıtkı’nın ilk yılları? Çok uzaklardan Tanpınar biraz el sallamıyor  mu? Çok deşmeye gelmez; gerçek şairler, birbirlerinin her zaman i Taşçılarıdır.

Parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakiler-:n hangisidir?

A)  Şairlerde duygu ve düşüncelerin ortak olacağı

B) Her şairin çok beğendiği  şairlerin bulunabileceği

C) Ustaca bir buluşun başka şairlerce de kullanıldığı

D)  Ünlü şairleri  taklit etmenin bir kusur sayılama­yacağı

E) Şairlerin, birbirinden etkilenmelerinin doğal olduğu

 

17. Her yeni şiirde benim elim ayağım dolaşır. Yeni  yeni şiir yazmaya başlıyormuşum  gibi bir duyguya ka­nlının. Şimdilerdeyse bende daha da ağır basıyor. Acemilik gibi  ustalık da elimi kolumu bağlıyor, yapabileceğinin en güzelini yapmış olduğunu düşünen bir  mobilya ustasının, bir yenisini  yapmaktan duyduğu ;korku bu benim   korkum.

Parçaya göre şairin korkusu nereden geliyor?

A) Usta şairlerin acemice davranmalarını yadırgama­sından

B) İlk şiirlerinde görülen yanlışlıklara düşeceğini sanmasından

C) Yalnızca kendi  şiirlerini örnek almış olmasından

D)O güne  kadar ulaştığı en üst düzeyin altına düş­me kaygısından

E) Her şiirinde bir yeniliğin öncülüğünü yapamama­sından

 

18. Yazar olarak ortalama bir  yol  bulma, hiç  de  kolay bir iş değildir. Çünkü her zaman için fazla aşağıya ya da fazla yukarıya nişan alma tehlikesi  vardır.  Bunun sonucu da hemen her zaman başarısızlık olur. Kimi yazarlar ise herkesi  duygulandırmayı, herkesi güldürmeyi  becerirler.  Ama bu beceriyi  ancak ve ancak çok büyükler, insanları tanıyan ,deneyimli, usta yazarlar gösterebilirler.

Bu parçaya göre başarılı bir yazardan beklenen nedir?

A)   Okurlarını gerçekçi olmaya yönlendirme

B)    Her düzeydeki insana seslenebilme

C)   Seslenmek istediği okur kesimini  iyi seçme

D)  Okurlarını belirli bir düzeye getirmeye çalışma

E)   Herkesin anlayabileceği  yalın bir dil kullanma

 

19.   Ben nice güzel  öyküyü,  uzunlukları yüzünden bölüm bölüm   okumak zorunda kalmışımdır. Bu yüzden ilk okuyuşta tadına varamadan geçiştirmiş, ancak ikinci okuyuşta onları  kavrayabilmişimdir.  Öykü öyle bir türdür ki onu roman gibi bırakıp bırakıp okuyamaz­sınız. Bir müzik parçasını yarıda kestiğinizde ya da bölük pörçük dinlediğinizde nasıl  tadı, bütünlüğü bo­zulursa, öykü de böyledir. Bu yüzden öyküde uzun­luğa ve gerilime çok önem  veririm.

Bu parçadan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı, aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Öykülerin okunuşu romanlardan farklıdır.

B)    Öyküler ara vermeden okunacak uzunlukta ol­malıdır.

C)   Öyküler parça parça okunmamalıdır.

D)  Öykülerde uzunluk gerilime bağlıdır.

E)   Tadına varılamayan öyküler uzun olanlardır.

20.   Kimi şair ve yazarlar, yazdıklarını anlayabilmek için okurların çaba harcamasını, zorlanmasını isterler. Bence bu, kendini  beğenmişliktir. Yazdıklarımı an­layabilmek için okur zorlanacağına, onları anlatabil­mek için ben zorlanmalıyım. Bence okur bir kitabı, bir yazıyı okurken, salt anlamak için değil  okuyup anladıktan sonra birtakım  sonuçlar çıkarabilmek için çaba harcamalıdır.

Parçaya göre, yazılanların anlaşılmasında yazara ve okura düşen çaba aşağıdakilerden hangisidir?

A) Açık seçik bir anlatıma ulaşma – yazılanları yorumlama

B) Öğretici olma – kendini  yeni  düşüncelerle do­natma

C) Kendi işine özen gösterme – eleştirel bir tutum­la okuma

D) Okurun düzeyine  inme – öğrendiklerini uygulama

E)Yazılarında konuşma dilini kullanma yazarın düşüncelerini benimseme

21.   Şimdiye  kadar seksen kitabım  yayınlandı. Bunların hepsi bana sanki, yazacağım seksen birinci  kitabın müsveddesiymiş gibi  geliyor; önceki  her kitabım, sonrakinin müsveddeleri… O islediğim, o sevdiğim, o çok beğeneceğim  kitabı hâlâ yazamadım. Ama içimde hep o kitabı  yazmak umudu var.  Kim bilir belki  de hiç yazamayacağım.  Hep müsveddeler  yaz­makla yaşamım  geçecek belki.

Yazarın böyle konuşması aşağıdaki nedenlerden han­gisine bağlanabilir?

A)   Yazdıklarıyla yetinmeyip daha iyisini yaratmak istemesine

B)   Sanat gücünün giderek azalmaya başlamış olma­sına

C)   Tasarladığı ideal  kitabı yazmayı hep geleceğe bırakmasına

D)   İsteklerini gerçekleştiremediğinden üzüntü içinde olmasına

E)   Çok sayıda eser verdiğinden gerekli özeni göster­memesine

 

22.  İnsan olarak, ben duygusal olabilirim; siz de  olabi­lirsiniz. Ama eleştirmen olarak duygusal olmaya hakkımız yok. Kanlı bıçaklı da olsak sanatçıyla, ese­rinin hakkını teslim etmek zorundayız. Değerlendirmelerde, kimsenin hakkını yememek için “kılı kırk yarmak” zorundayız. Sizin de öyle davrandığınızı sa­nırdım ve ilk davranışınızı da olabilir bir yanlışlık olarak değerlendirmiştim.  Ama aynı yanlışlık bir kez daha yapıldı, üstelik bu kez epey “ağır”  olarak.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Yinelenen yanlışlıkların daha kırıcı olduğu

B)Eserleri incelerken her eleştirmenin kendine özgü bir yol tuttuğu

C)Duygusallığın insanlara özgü doğal bir davranış olduğu

D)İstemeyerek yapılan  yanlış davranışların hoş görülmesinin gerekliği

E) Eleştirmenlerin tarafsız davranmalarının zorunlu olduğu

 

23. “Bu güzel çiçekleri  nereden aldın?”  sorusuna verile­cek cevap, cümlenin hangi öğesidir?

A) yüklem                                             B) belirtili  nesne

C) belirtisiz nesne                                               D) dolaylı  tümleç

E) özne

 

24.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yan cümlecik temel cümleciğin nesnesi görevindedir?

A)   Tatilimizi   Antalya’da geçirmeyi  düşünüyoruz:

B)    Bugünün işini  yarına bırakmamak bir  kişilik özelliğidir.

0)   İstanbul’a geldiğinde bana  mutlaka  uğrar.

0)  Ders çalışmak için arkadaşına gitti.

E)   Onun, bunu söyleyebileceğine inanmıyorum.

 

25. Kış, Ada’nın her tarafına yerleşebilmek için rüz­gârlarını seferber ettiği zaman, öbür yakadaki yaz, daha pılısını pırtısını  toplamamıştır.

Bu cümlede, temel cümleciğin öznesi aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Ada’nın her  tarafına                    B) öbür  yakadaki  yaz

C)  seferber   ettiği  zaman                D) yetişebilmek için

E) pılısını pırtısını

 

26.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, eylem, istek kipindendir?

A)   Yarın sabah erken  kalk.

B)    ödevlerinizi  zamanında yapınız.

C)   Bugün İngilizce çalışalım.

D)   Bu güzel havada biraz yürümeliyim.

E)   Yarın öğleden  sonra bize  gelsin.

 

27.Aşağıdaki cümlelerde altı çizili  kelimelerin hangisi “ünsüz değişimi”ne örnek olamaz”?

A)   Böbreğinin birini  ameliyatla  aldılar.

B)    Çoğunun  ruh  sağlığı  bozulmuştu.

C)    Sabahları  balığa çıkarlar.

D)   Bu havada dağa  tırmanmak istiyorum.

E)    Hadi  seni   yemeğe götüreyim.

 

28.    Türkçede özel ada bağlı saygı  kelimeleri, sanlar ve takma adlar  büyük harfle başlar.

Bu kurala göre, aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım  yanlışı vardır?

A)   Amcamın  teğmen olan küçük oğlu Ahmet  sınıfın en çalışkanıymış.

B)    Ali  Bey beni   kardeşi  Orhan’la  tanıştırdı.

C)   Sınıfımızdaki   iki   Ali’den  büyük olanı   iyi  bir sporcudur.

D)   Öğretmen Ayşe Hanım  doktora  gidecekmiş.

E)    Dün, sokakla komşumuz doktor  Ali  Yüksel  Bey’i gördüm.

 

29     Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayraç (   ) işareti, öbürlerinden farklı bir görevde kullanılmıştır?

A)Türkçede  bütün sözcük köklerinin iki   ana  küme­ye   (adlar  ve  eylemler) ayrılabileceğini  biliyor­sunuz.

B)Ayrıntılar aktarılırken çoğu zaman benzetmeler­den eğretilemelerden, değişmecelerden  (mecaz­lardan)  yararlanılır.

C) Öncelikle bu gösteriler, oyun  kahramanlarının ruhsal durumlarını  (iç dünyalarını) aktarma işle­vi  açısından  gereksizdir.

D) Ülkemizde  bu sanatın uzun bir geçmişi  ve  çok ünlü (tanınmış) öncüleri  vardı.

E)Söylenmesi gerektiğine inanılan şeylerin, anlatılmış (belirtilmiş) olması, bu yazıların önemini ve kalıcılığını  daha da artırıyor.

30.  O şiirlerde duygular, düşünceler, bütün  yabancı  öğe­lerden,  fazlalıklardan, süsten arınmış olarak, en saf, en  katıksız biçimiyle belirir.  İki  nokta arasındaki en  kısa çizginin  düz çizgi   olması  gibi.

Parçada sözü edilen özellik, aşağıdakilerden hangisi ile adlandırılabilir?

A)   bütünlük                        B)  yalınlık                             C)  açıklık

D)  etkililik                            E)  yoğunluk

31. İki kişi vardır şairin içinde. Biri şiir yazan, öteki yazılanları beğenen ya da beğenmeyen, değiştiren başka biri. Biri yaratıcı, öteki bir tür eleştirmen. Şairin içindeki bu eleştirmen, güzel sandığı şiir ör­nekleriyle biçimlenmiş bir zevkin tutsağıdır. Bugün, üstünde yıllarca çalışarak yazdığı kimi şiirlerinden hoşlanmıyorsa, kusur şairde değil, şairin işine durma­dan burnunu sokan bu ikinci kişiliktedir.

Parçaya göre şairin ikinci kişiliği için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A)   Şairin yaratıcı  olmasını  kolaylaştırır.

B)    Şairi  yeni   biçimler  aramaya yöneltir.

C)    Güzellik anlayışı sürekli  değişir.

D)   Kendini  şairden bağımsız görür.

E)    Sürekli  olarak şairi  denetim   altında tutar.

 

32. Duyularımız dış dünyayı bize olduğu gibi değil, onun gerçek görünüşünü değiştirerek ulaştırır. Bunun için de bizim anlattıklarımız, dış dünya değil, bu dünya­nın hayalimizle bezenmiş bizdeki izlenimleridir.

Bu görüş aşağıdaki edebiyat akımlarından hangisiyle en çok ilgilidir?

A)   Romantizm                    B)  Klasisizm         C) Empresyonizm

D)  Sürrealizm                      E) Realizm

 

33. O,  bu  yazarları fazla  romantik ve bilimdışı  bularak yeterince gerçekçi saymıyordu.  Onların belli  bir aşırılaştırma taşıyan tipik kişilerini   fazla abartmalı buluyor, hayatın ve  kişilerin bundan daha basit  oldu­ğunu öne sürerek, gerçekçiliğin ölçütü  olarak alela­deliği, ortalama insanı  ele alıyordu.  Her şey aynen günlük yaşayıştaki  gibi  verilmeli, görülen ne  ise bir fotoğraf  titizliğiyle saptanmalıydı. Ona göre  roman, sadece bir saptama, hayatı olduğu gibi  bütün çıplak­lığı hatta çirkinliğiyle  gösterme demekti.

Bu paragrafta roman anlayışı belirtilen yazar aşağı­dakilerden hangisi olabilir?

A)  H.  Balzac                        B) V.  Goethe                        C) V. Hugo

D) G. Flaubert                      E) E.  Zola

 

34.          Kalem  böyle çalınmıştır  yazıma

Yazım  kışa uymaz, kışım  yazıma.

Bu iki dizedeki söz sanatı, aşağıdakilerden hangisi­dir?

A)   istiare                                   B) abartma  (mübalağa)

C)   kişileştirme  (teşhis)           D) cinas

E) benzetme (teşbih) 

 

35.          Hayır, hayal ile yoktur benim  alışverişim;

İnan  ki  her   ne  demişsem, görüp de söylemişim.

Bu iki dizeden, şiirin bütünü ile ilgili özelliklerden hangisi kesin olarak saptanabilir?

A) Yazıldığı dönem                     B) Konusu

C)  Ölçüsü                                   D) Kafiye düzeni

E) Nazım  biçimi

 

36.   Aşağıdaki dizilerden hangisi, tümüyle Divan Edebiya­tı ürünlerinin adlarıdır?

A)   şarkı – ağıt – rubai – müstezat – mani

B)    müstezat – mersiye – gazel – naat – münacaat

C)    tuyuğ – kaside – murabba – türkü – gazel

D)   rubai – muhammes – destan – tuyuğ – masal

E)    gazel – şarkı – murabba – mani – mesnevi

 

37.    Ziya Paşa’ya karşı bir kırgınlığı vardı; biraz da bu kırgınlığın etkisiyle olacak Harabat’ın çıkışını iyi karşılamadı. Birinci cildi için Tahrib-i Harabat’ı, ikincisi için de Takip’i  yazdı .

Bu paragrafta kendisinden söz edilen kişi, aşağıda­kilerden hangisidir?

A) Namık Kemal                                   B)  Abdülhak Hâmit

C)  Ahmet  Mithat Efendi                   D) Ahmet  Vefik Paşa

E) Şinasi

 

38. Aşağıdakilerden hangisi Ahmet Mithat Efendi ile Hü­seyin Rahmi Gürpınar’ın ortak bir yönü değildir?

A)  Geniş halk  topluluklarına seslenmek

B)  “Toplum için sanat” görüşünü benimsemek

C)  Eserlerini, çağlarına göre, konuşma diliyle ve sade bir üslupla yazmak

D)  Tiyatro,  roman, gezi,”tarih, anı gibi değişik türlerde eser vermek

E)    Romanlarında, olayın akışını kesen açıklamalara yer vermek

 

CEVAPLAR

1-D

2-E

3-A

4-C

5-D

6-C

7-B

8-B

9-C

10-A

11-E

12-D

13-A

14-B

15-C

16-A

17-D

18-B

19-B

 

20-A

21-A

22-E

23-D

24-A

25-B

26-C

27-D

28-E

29-A

30-B

31-E

32-C

33-E

34-D

35-C

36-B

37-A

38-D