1988 – ÖYS SORULARI

1988-ÖYS SORULARI

 1.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “soğuk” sözcüğü ötekilerden farklı anlamda kullanılmıştır?

A)   Soğuk havaya karşı hiç direnci yoktur.

B)    Arkadaşının böyle soğuk davranmasına çok üzül­müştü.

C)    Yaz kış soğuk suyla yıkanmayı alışkanlık edin­mişti.

D)   Artık soğuk ve yağışlı günler  başladı.

E)    Güneşli   ama soğuk bir günde yola çıktılar.

 

2.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “olacak” sözcüğü “olmalı” anlamında kullanılmıştır?

A)   Bence o, ileride   kendi alanında ünlü bir bilgin olacak.

B)   Önümüzdeki dönemin sonunda Ali  fakülteyi bi­tirmiş olacak.

C)   Tırnaklarını yemesi, çocukluktan kalma bir alış­kanlık olacak.

D)   Kış gelecek yıl da böyle çetin mi olacak?

E)    Bilmiyorum, bu gidişle işin sonu ne olacak?

 

3.   “Düşmek” sözcüğü aşağıdakilerin hangisinde “Bu iş sana düşer.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?

A)   Ağaçların gölgesi yola düşüyordu.

B)   Benim payıma çok az düştü.

C)    Masanın üstündeki  kitaplar yere düştü.

D)   Annesi gidince   çocuğun bakımı halaya düştü.

E)   Bugünlerde haya sıcaklığı sürekli olarak düşüyor.

 

4.            I.   Akıp geçen zamanı durdurmak elimizde değil.

II. Telefon çaldığı zaman mutfaktaydım.

III.Zaman, en acı anıları bile yumuşatıp tatlandırabiliyor.

IV.   Uyku zamanını geçirdi mi sabaha kadar oturu­yor.

“Zaman” sözcüğü hangi cümlelerde birbirine yakın anlamda kullanılmıştır?

A)  I. ve II.                B) I. ve III.              C) II. ve IV.

D) II. ve III.               E) III. ve IV.

 

5. Bu ay, planladığımız kadar  tasarruf yapamazsak ——demektir.

Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse, cümle “bir işte ölçüyü yitirmek, duruma hâkim olamamak” anlamı kazanır?

A)   ipin ucunu kaçırdık

B)   evdeki hesap çarşıya uymayacak

C)   ipi kopardık

D)   başımıza iş açacağız

E)   sudan çıkmış balığa döndük

 

6.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “uyarma” söz konu­sudur?

A)   İzin verirseniz bu konuyu sonra tartışalım.

B)   Arkadaşlar, biraz sessiz olabilir miyiz?

C)   Hemen okula gitmek zorundayım.

D)   Ben nöbeti alınca siz gidersiniz.

E)   Bu kitapları okuyunca arkadaşınıza verir misiniz?

 

7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir “olasılık, olabi­lirlik”  söz konusudur?

A)   Kar yağıyor;  kış geldi artık.

B)   Onunla konuşmalısınız;  köyün en yaşlı kişisidir.

C)    Ben onu iyi tanırım; çok dürüst bir çocuktur.

D)   Siz de  biliyorsunuz; o,  kardeşlerin en küçüğüdür.

E)   Geç kaldık; sanırım  o gitmiştir.

 

8. Ölüm temasını işleyen aşağıdaki dizelerin hangisin­de, “yaşamın sürdürülmesi   dileği” vardır?

A)O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı; Bir parantez içinde doğum, ölüm  yılları.

B)Neylersin, ölüm herkesin başında. Uyudun, uyanamadın olacak.

C) Ölüm, ardıma düşüp de yorulma! Var git ölüm bir zaman da yine gel!

D) Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki  var? Bitsin hayırlısıyla bu beyhude sonbahar.,

E)   Açılmış bir kapı, ümit boşluğa, ölüm şifasıdır her üzüntünün.

 

9.            I.   Çocuklar oyun oynamak zorundadır.

II.   Çocuklar oyun oynayacaktır.

III.    Çocuklar oyun oynamalıdır.

IV.   Çocuklar oyun oynayabilmelidir.

V.   Çocukların oyun oynaması gerekir.

Bu cümlelerden hangileri aynı anlamdadır?

A)  I. ve II.                                            B)   II. ve III.                         C) I. ve IV.

D) II. ve V.                            E) III. ve V.

 

10.          I. Sanat öyle bir aynadır ki, hayatın bütün yönleri onda olduğu gibi yansır.

II.Sanatçının görevi, hayatı kopya etmek değil, onu anlatmaktır.

III. Sanatçı hayatın fotoğrafını sunmamalı, onu kendi yorumu ile vermelidir.

IV.Sanatçının yapıtları, hayatı sergilediği ölçüde kalıcılık kazanır.

Bu cümlelerin hangileri, savunulan düşünce’ bakımın­dan birbirine en yakındır?

A)  I. ve II.                            B)  I. ve III            C) III. ve IV.

D) II. ve III.           E)  II. ve IV.

 

11.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir tanımlama ya­pılmıştır?

A) Nerede insan varsa orada sanat vardır.

B) İnsanoğlu, hep sanata sığınmış ve ondan güç al­mıştır.

C) Sanat, yüceltici gölgesiyle kendimizi bulmamıza yardım  eder.

D) Okumayı öğrenmek, sanatların en güç olanıdır.

E)  Sanat, hayatı yüceltme ve daha anlamlı kılma çabasıdır.

 

12.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)   Zonguldak’a giderken Karabük’den geçecek mi­yiz?

B)   Otobüs Adana’dan saat  kaçta hareket edecek­miş?

C)    İzmit’ten Ankara’ya kaç saatte geldiniz?

D)   Kars’tan İstanbul’a otobüsle mi  döneceksiniz?

E)    İstanbul’u gece hiç uçaktan seyrettiniz mi?

 

13.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tırnak işareti (”  “) gereksiz kullanılmıştır?

A)   Bir yazar:  “Kitap bizi avuttuğu gibi  yüceltir de. diyor.

B)   Bir çiftçi söz aldı :  “Bize, ne yapacağımızı söy­le.” dedi.

C)    “Bize yapacak bir iş kalmadı.”  demektir.

D)   “Bu havada yola çıkılmaz.” deyip duruyordu adam.

E)   Çocuk merakla sordu :  “Nedir o elindeki?”

 

14.   Merak ediyordum;  yanındaki kimdi  (I) Kardeşi mi  (II) yoksa arkadaşı mıydı  (III) Niçin benimle tanıştırmam işti (IV) Niye beni görmezlikten gel­mişti (V)

Yukarıda numaralanmış yerlerden hangisine soru işareti (?) konulamaz?

A)  I            B) II          C) III          D) IV            E)  V

 

15.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde zarf tümleci, cüm­leye “yaklaşık olarak” anlamı katmaktadır?

A)   Çatıyı er geç onanacaktık.

B)   Yolu hemen hemen yanladık.

C)    Akşamlan ara sıra dışarı çıkıyorum.

D)   Elektrik ikide bir kesiliyor.

E)   Buradan zaman zaman geçerler.

 

16.   Öğrencilerin en çok yaptıkları yanlışlardan biri de aynı özneyi almayan yüklemleri, bir arada kullan­malarıdır.

Aşağıdakilerden hangisi   bu açıklamaya örnek ola­bilir?

A)   Onlar gene beni yerer, kendilerini överler.

B)   Televizyonun karşısına oturmuştum; haberleri izliyordum.

C)   Bu olaylar onu yorgun düşürmüş, sağlığını boz­muştu.

D)   Bu tür dergilerin sayısı azalıyor, okunmaz olu­yor.

E)    Avcılık tek başına yapılmıyor; tanıdıklarla yapı­lıyor.

 

17.   Aşağıdaki dizelerde geçen ikilemelerden hangisi yüklemle birlikte deyimleşmiştir?

A)   Bir kelime buldum çın çın öter

B)   İplik iplik sarıyor sükûtu bir yumakta

C)    Bir sırrı sürüklüyor terlikler tıpır tıpır

D)   Uzun siyah saçlar tel tel çözülsün

E)    Dalgaların gözümde tütüyor mavi  mavi

 

18.   Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük, sözcük türü bakımından ötekilerden farklıdır?

A)   Yeni  bir kitaplık alması gerekli.

B)    Bugünlerde  sende bir durgunluk var.

C)    Ağır işittiği için kulaklık kullanıyor.

D)   Yalnızlık en korktuğu şeydi.

E)    Kışlık odun ve kömürünü yazdan aldı.

 

19.   Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük, ötekilerden farklı bir yapım eki almıştır?

A)   Anlattıkları bıktırıcı, tatsız tuzsuz sözler yığı­nıydı.

B)    İzlenimlerinizi yazarken, yaratıcı olmaya çalış­malısınız.

C)   Öyküleyici anlatımda da bu öğelere yer verme­lisiniz.

D)   Burada olay, birinci kişinin ağzından anlatılmak­tadır.

E)    Bu gibi  durumlarda, inandırıcı kanıtlar bulmak zordur.

 

20. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcük, işlevi bakımından ötekilerden farklı bir ek almıştır?

A)   Ben onarım  işleriyle ilgileniyorum.

B)    Bir doğum  ilanı vermek istiyorum.

C)    Bu yemekleri  içim  kaldırmıyor.

D)   Soğuklar verim  düşüklüğüne yol açıyor.

E)    Pancar söküm  zamanı yaklaşıyor.

 

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, öğelere ayırmada bir yanlışlık yapılmıştır?

A)  Evimin duvarlarını / doğa manzaraları / süsler.

B)   Babamın / çarşıda / böyle küçük bir dükkânı / var­dı.

C)   Yıllardır görmediği arkadaşıyla / dün / sokakta / karşılaştı.

D)   Bu Anadolu / şehrinin ilkbaharı / kırk ikindi yağ­murlarıyla / başlar.

E)  Küçücük odamın penceresinden / yemyeşil bir ova / görünüyordu.

 

22.   Aşağıdakilerin hangisinde, cevap cümlesi sadece dolaylı tümleçten oluşmuştur?

A)            Kardeşin ne zaman geliyor?

-Yarın.

B)            Biraz önce kim  geldi?

-Arkadaşım.

C)            Toplantıda kimi gördünüz?

-Türkçe öğretmenini.

D)            Ne içersiniz?

-Çay.

E)            Bu kalemi kimden almıştım?

-Benden.

 

23.   Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, yüklemden önce ge­len sözcüklerin tümü nesne grubunu oluşturmuştur?

A)   Okulların ne zaman kapanacağını gazeteden öğ­rendim.

B)   Onun gelişiyle birlikte evde derin bir sessizlik başlardı.

C)    Kapıların boyanması uzun zaman alıyor.

D)   Her kitabın özgün bir konusunun olmasını isterdi.

E)   Çocuk Şenliği gösterilerini büyükler de ilgiyle izledi.

 

24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde geçen “iyi” sözcüğü, “Okuldayken çok çalışkan bir öğrenciydi.” cümlesindeki “çok çalışkan” sözü ile aynı görevde kullanılmıştır?

A)   Onun gibi iyi insan az bulunur.

B)    iyi dinlersen öğrenirsin.

C)   Bu gece iyi uyudum.

D)   Yeni  gelen makine iyi çalışıyor.

E)    Bu soruyu iyi cevapladın.

 

25.   Bahçedeki   zararlı  otlar  yolarak bir yere yığılmalıdır.

                I                II        III          IV                              V

Bu cümledeki anlatım bozukluğu, hangi sözcük de­ğiştirilerek düzeltilebilir?

A)  I            B) II          C) III            D) IV          E) V

 

 

26.   Osmanlı süsleme sanatları alanında temel eser

            I             II

olarak   sayılan kitap bir milyar liraya satıldı.

     III          IV                V

Bu cümledeki anlatım bozukluğu, hangi sözcüğün atılması ile giderilebilir?

A)  I          B) II            C) III          D) IV          E)  V

 

27.   Sorun, arkadaşımızın bizi bu konuda iyi aydınlatma­mış olduğundan kaynaklanıyor.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için aşağıdaki değişikliklerin hangisi yapılmalıdır?

A)”aydınlatmamış”  yerine” aydınlatamamış” sözcü­ğü getirilmeli

B) “olduğundan” yerine  “olmasından” sözcüğü ge­tirilmeli

C)”kaynaklanıyor” yerine  “kaynaklandı” sözcüğü getirilmeli

D)”arkadaşımızın bizi” yerine “arkadaşımızı bizim” sözü getirilmeli

E)”kaynaklanıyor” yerine .”kaynaklanmış olabilir” sözü getirilmeli

 

28. Çocuklarımıza öğrettiklerimizden aksini yapıyorsak, bizim gibi davrandıklarında onları kınamaya hakkı­mız yoktur.

Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için aşağıdaki değişikliklerin hangisi yapılmalıdır?

A)”öğrettiklerimizden” yerine “öğrettiklerimizin” sözcüğü getirilmeli

B) “yapıyorsak” yerine  “davranıyorsak”  sözcüğü getirilmeli

C)  “aksini” yerine “tersini” sözcüğü getirilmeli

D)”davrandıklarında” yerine  “davranırlarken” söz­cüğü getirilmeli

E)    “bizim  gibi” yerine “bizimkine benzer” sözü getirilmeli

 

29. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, anlamca çelişen iki sözün bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmıştır?

A) Bu aşamaya gelene kadar çok çalışmış ve yorul­muş olmalısınız.

B) Yabancı bir dil öğrenmek, her şeyden önce çaba, biraz da yetenek ister.

C)   Sizinle görüşmeydi aşağı yukarı on beş yıl olu­yor.

D)   Hiç kuşkusuz, bu yasaları siz de bilirsiniz.

E) Gönderdiğim  paketi, eminim  bugüne kadar almış olmalısınız.

 

30.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, “sonunda” sözcüğü gereksiz kullanılmıştır?

A)   Çok uğraştı;  ama sonunda bir bilet bulabildi.

B)   Sonunda o da yanlış davrandığını kabul etti.

C)    Raporunun sonunda bazı önemli bilgiler verdi.

D)   Sonunda arkadaşlarından yardım  istemek zorun­da kaldı.

E)    Yaptıkları önce kötüydü, ama sonunda giderek düzeldi. 

 

31    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, altı çizili söz atı­lırsa anlamda bir değişme olmaz?

A)   Niyeti, bu kadar güzel havayı  kaçırmadan Boğaz’da bir  gezinti yapmaktı.

B)    Çalışman gerekli;  ama kendini çok fazla yormamalısın.

C)    Evden çıktıktan sonra biraz yürüyüp arabaya bindim.

D)   Çalışmaya hemen başla;  daha yapacak çok işin var.

E)    Burası pek bilinmeyen ama yakında tanınacak olan bir tatil yeri.

 

32.  Edebiyatın konusu   insandır,  doğadır;  edebiyat  bütün olanaklarıyla insanı tanınmaya yönelmiştir. Eleştiri­nin konusu ise eserdir; amacı eseri tanıtmak ve de­ğerlendirmektir. Edebiyatta dolaysız bir yaratma söz konusudur. Eleştirmen ise dolaylı yaratan kişi­dir. Yargılanacak bir eser olmadıkça eleştiri de olmaz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A)   Örneklendirme                           B) Karşılaştırma

C)   Tanımlama                                   D) Tartışma

E)  Öyküleme

 

33.   Kalktığımda daha hava karanlıktı. Dışarı çıktım. Serin bir  esinti   yüzümü yaladı; ürperdim. Tan attı. Guguk kuşu kesik kesik Öttü.  Arkasından horozlar… Ortalık ağardıkça kuş cıvıltıları çevreyi sardı. Çel­tik tarlaları dile geldi. Çok sesli bir  müzik dalga­sı… Çevre aydınlandı artık. Seslerin sahipleri gözü­küyor.

Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)   Kimi sözcükler mecazi anlamda kullanılmıştır.

B)    Varlıklar hareket halinde verilmiştir.

C)    Anlatılanlar, belirli bir zaman parçası içinde geçmektedir.

D)   Duygulara yer verilmiştir.

E)    Yorum  gerektiren cümleler yoktur.

 

34.   –  Sanmıyorum. İşin doğrusu, sahne sizi terk etmeden sahneyi sizin terk edebilmenizdir.  Daha doğrusu,ge­çen her yılla boynu biraz daha bükük, biraz daha küçük bir  role razı olarak sürüklenmektense sanatınızın doruğunda iken “Kendi arzumla çekiliyorum.” diyebilmektir.

Bir röportajdan alınan bu sözler aşağıdaki sorular­dan hangisinin karşılığı olabilir?

A)   Sahneyi  biraz erken bırakmadınız mı?

B)   Sahneyi bırakmanız çevrenizde olumlu karşılan­dı  mı?

C)    Eskimek İstemediğiniz için mi sahneden çekil­diniz?

D)   Sahneyi  kendi  isteğinizle mi bıraktınız?

E)    Sahneden tam   zamanında çekildiğinize inanıyor musunuz?

 

35. Son yıllarda  “olay” sözcüğü gelişigüzel kullanılır oldu.  Bilindiği gibi  “olay”, her zaman somut  bir eylemi bildirir.  Bir yerde bir olay varsa orada bir eylem  vardır. Bunun dışında,”olay” sözcüğünü her­hangi  bir durumu bildirici  ya da saptayıcı olarak kullanmak doğru değildir.

Yazar bu sözleriyle, “olay” sözcüğünün aşağıdaki kullanımlarından hangisini eleştirmektedir?

A)   Yangın çıkarma olayına onun da adı karıştı.

B)    Olayın çıkış nedenleri  araştırılıyor.

C)    Bu sınıftaki tembellik olayı beni üzüyor.

D)   Günün önemli  olaylarından özetler veriyoruz.

E)    Olayların böyle gelişeceğini  kestiremedik.

 

36. Eskiden kendi kendime kalınca sıkılır,  “Arkadaşla­rı, dostları bulayım.” derdim. Şimdi öyle bir ihtiyaç duymuyorum. Tersine üç beş kişi yanında otururken, “Odama kapansam, kendi kendime kalsam.” diyorum.

Yazarın bu parçada söylemek istediklerine anlamca en yakın olan dizeler aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Bilmezler yalnız yaşamayanlar Nasıl korku verir sessizlik İnsana

B) Yıllardır  ki  bir kılıcım, kapalı kında, Kimsesizlik dört yanımda bir duvar gibi

C)  Bazı bir hafta geçer, uğrayan olmaz yanıma; Kimsesizlik bu sefer tak dedi artık canıma!

D) Ne ışıkta gezeyim, ne göze görüneyim Gündüzler size kalsın verin karanlıkları

E)   Yalnızlık dediğin büyük bir zindan Dünyanın en kalabalık zindanı

 

37.   Öykü hep   romanın kısası olarak tanımlanagelmiştir. Bunun nedeni her ikisinin de olaylardan, durumlar­dan, insandan yola çıkması; kısacası, yaşamı konu almasıdır.  Ayrıca her ikisinin de aynı anlatım  biçim­lerini kullanması bu yanılgıyı beslemiştir. Oysa bir araştırmacımızın yerinde bir benzetmeyle söylediği gibi, bir ev için apartmanın küçüğü demek tanımda ne denli  aksaklık yaratırsa, Öyküyü de  romanın kısa­sı saymak, o denli yanlış bir düşünce uyandırabilir. Gerçekten ——

Bu paragrafın son cümlesi aşağıdakilerden hangisi ile tamamlanabilir?

A)  iki tür arasındaki temel ayrım, uzunluk, kısalık­la değil yapıyla ilgilidir

B)  bunların arasındaki asıl ayrım, birinin daha ge­niş, öbürünün daha dar bir zaman parçasını iş­lemesidir

C) aradaki önemli ayrım, romanda kişilerin çok, öyküde daha az olmasıdır

D)  ikisi arasındaki ayrım, öykünün romana göre da­ha gerçekçi olmasıdır

E) ikisi arasındaki önemli ayrım, romanın ayrıntı­lara daha geniş yer vermesidir

38.——Bir zamanlar, gelincik denizleri  gibi haşhaş tarlaları vardı burada; şimdi yok. Tarlaların yerini büyük büyük yapılar almış. O tarlalarda,eskiden adına  “yerli”  denilen bir  ıspanak yetişirdi  ki  karan­fil gibi katmerli göbeği olurdu. Ya Alman paşası F.Von Moltke’nin, konukseverliklerini, içtenliklerini büyük bir hayranlıkla anlattığı buranın güler yüzlü insanlarına ne oldu? Bunların hepsi  son yirmi yılda yok oldu.

Bu paragrafın başına aşağıdakilerden hangisi getiri­lemez?

A) Kenti, umutsuzluk ve kırgınlık içinde dolaşıyoruz.

B)Doğup büyüdüğümüz bu yerle  aramızdan bir şey­ler  akıp gitmiş.

C) Kenti gezdikten sonra geçmişe nasıl özlem duy­mazsınız.

D)Kızgın güneşin altında, çocukluğumun en güzel anılarıyla dolu olan bu yöreyi  dolaşıyoruz.

E) Bu tarihi  kent, sürekli bir değişim ve gelişim içinde.

 

39.   Yazın alanının en çapraşık sokağı olan tiyatro da­lında, bugüne kadar sürçmeden ilerleyen çok az gencimiz oldu. Çoğu,bu karanlık yolda biraz emek­ledikten sonra yitip gittiler. Kendi kendine yetişsin diye bu kurak alana bıraktığımız tiyatro yazarları­mız, yıllarca boş yere çabalayıp durdular. Tehlikele­ri gösterecek bir kıyı fenerinden yoksun olarak uzun süre bocalayıp sonunda battılar.

Bu parçada neden yakınılmaktadır?

A) Tiyatro yazarlığına özenenlerin yeteneksiz olma­sından

B) Tiyatro yazarlarının, bu alanı çabuk terk etmesinden

C)Tiyatro yazarı  yetişmesine elverişli bir ortam bulunmamasından

D) Tiyatro alanına yönelenlerin çok az olmasından

E)Tiyatro alanında kendi kendine yetişme çabası­na önem verilmemesinden

 

40. Her şiir, yepyeni bir bileşim, kendine özgü nitelik­leri olan bir varlıktır. Bu varlık, ne değiştirilebilir ne de bunun bir benzeri yapılabilir. Bu nedenle şiir, yazıldığı dilden başka bir dile çevrilemez; o kendini nasıl anlatıyorsa öyledir.  “Şu şiiri anlatır mısınız?” denildiğinde yapılacak iş, onu bîr daha okumaktır; çünkü ille de anlatmaya çabalamak yeniden yarat­maya kalkmak olur. Yaratılan bu şiir de artık asıl şiir değildir;  eskisinden ayrı; yepyeni bir şiirdir.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarıla­maz?

A) Her şiir, ötekilerden ayrı özellikler taşır.

B)Bir şiiri başkasına anlatmanın yolu, onu o kişiye bir daha okumaktır.

C)Bir şiirin çevirisi, aslının aynı değildir.

D)Şiir, çeviriye elverişli olmayan bir türdür.

E)Şiir çevirisinde başarı, çevirmenin şiiri iyi an­lamış olmasına bağlıdır. 

 

41.   Yılların kazandırdığı bilgi ve beceriyle, istese her gün bir şiir yazabileceği halde yazmaması, unutulu­rum  korkusuyla, her ay dergilere şiir yetiştirmeye çalışmaması, sanatına duyduğu saygıdandı.  “Değişik bir teknik bulamadıysam  niye yazayım? Ya da deği­şik bir ses…? Yazmak istediklerimin çoğunu yazmış­ken onlara neden bir tane daha ekleyeyim?” derdi.

Bu parçada sözü edilen sanatçının belirgin özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Eskiden yazdıklarını yetersiz bulması

B)   Fazla eser vererek okuyucuyu bıktırmak iste­memesi

C)    Kendine özgü bir üslup yaratamamış olması

D)   Sürekli olarak yenilikler araması

E)   Yaratma gücünün tükendiğine inanması

 

42.   Öyle yazarlar, şairler vardır ki onların yazdıklarını, yaşamlarından; yazgılarını, ülkelerinin somut gerçek­lerinden ayıramazsınız. Dahası, içinde yaşadıkları koşulları, tarihsel dönemi, özel yaşamlarını bilmeden, yapıtlarını gerçek boyutları içinde kavrayamazsınız.

Bu parçada, sözü edilen sanatçıların hangi yönü üze­rinde durulmaktadır?

A)   Yaşamlarıyla yapıtlarını bütünleştirmeleri

B)   Olayları tarihsel bir temele dayandırmaları

C)   Özel yaşamlarını gereksiz yere öne çıkarmaları

D)  Güncel olaylara ağırlık vermeleri

E)   Olayları somutlaştırarak yansıtmaları

 

43.  Nasıl bir tiyatro özlüyorum? Bildiğim, üstünde düşü­nebildiğim  ve yorum yapabildiğim konuları, bana sahnede aktarmakla yetinmeyecek bir tiyatro. Beni, tek başıma ulaşabildiğim bilgilerin, edindiğim du­yarlığın ötesine ulaştırabilen;  bana, tek başıma dü­şünemediğimi düşündüren, duyamadığımı duyuran bir tiyatro. Beni, içeriği ve biçimiyle kavrayıp, daha öte bir düşünce ve duyarlık düzeyine getirecek bir tiyatro.

Bu parçaya göre tiyatrodan seyircinin beklediği nedir?

A)   Çeşitli konularda bilgi  verme

B)   Bilmediği konularda akıl yürütmesini sağlama

C)   Düşünme ve kavrama gücünü, duyarlığını geliş­tirme

D)   Düşüncelerini belli alanlara yöneltme

E)    Hayal dünyasını geliştirme

 

44. Gençlerin gelişiminde, kişiliklerinin oluşumunda ede­biyatın önemi büyüktür.Edebiyatla uğraşanların ya­nında, eğitimci ve  ruhbilimcilerimizin de edebiyatın bu özelliği üzerine eğilmeleri gerekir. Gençlerimiz edebiyatı sevmemekte, anlamadıkları için küçümse­mekte ayrıca yakınlarınca tek yönlü teknik adam­lar olmaya zorlanmaktadırlar. Oysa biz, edebiya­tın okura sağlayabileceği duygu, düşünce ve eleş­tirme özgürlüğünden olabildiğince yararlanabilecek bir gençliğin yetişmesine yardımcı olmalıyız.

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdaki­lerden hangisidir?

A)Bilim  adamları, doğru düşünmenin yollarını gençlere öğretmelidir.

B)Gençlerimizi,edebiyat  ürünlerinden tat alabilecek ve etkilenebilecek biçimde yetiştirmeliyiz.

C)Gençlerin çok yönlü kişiler olarak yetiştirilmesi ülkemizin ilerlemesine hız kazandıracaktır.

D)Eğitimci ve ruhbilimciler, gençlik edebiyatından yararlanmaya çalışmalıdır.

E)Gençlere edebiyatı sevdirerek onları teknik adam olma tutkusundan vazgeçirmeliyiz.

 

45.   Konuştuğumuz gibi yazmak olacak iş midir? Yazıda hani bizim  konuşmamızın ateşi? Sesimizi de kâğıt üstünde gösterebilir miyiz? Yazı, hiçbir zaman ko­nuşmanın tıpkısı olamaz.  Konuşurken karşımızdakine başımızın, ellerimizin hareketiyle, sesimizin türlü yükselmeleri, alçalmalarıyla anlatabildiğimiz şeyleri, yazı ile anlatamaz, duyuramayız.

Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Yazmanın konuşmaya, konuşmanın da yazmaya göre üstün yanlan vardır.

B)Yazıdaki noktalama işaretleri, konuşmadaki jest­leri ve mimikleri gösterir.

C)Konuşmak her zaman, yazmaktan daha kolaydır.

D)İnsan,  ancak konuştuğu gibi yazarsa duygularını, okuyana aktarabilir.

E)Düşüncelerimizi konuşarak daha canlı ve etkili bir biçimde anlatırız.

 

46.   Her edebiyat yapıtı, yazarın açık ya da kapalı bi­çimde dile getirdiklerinin yanında, onun belirleme­diği, boş bıraktığı alanları da içerir.  Anlamaya ve yoruma açık olan bu boş alanlar, edebiyat yapıtın­da anlamın yoğunlaştığı noktaları  oluşturur. Okur, okuma sırasında Önbilgisi ve düş gücüyle bu alanları doldurur ve böylece yapıtı yeniden oluşturur.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Edebiyat yapıtı, okurun yorumu ve anlama gü­cüyle yeni  bir bütünlük kazanır.

B) Edebiyat  yapıtlarında sonuç okurun düş gücüne bırakılır.

C)Kimi edebiyat  yapıtlarında yazar, gerçek düşün­celerini  özellikle gizler.

D) Bir yapıt  için önemli olan, okurun, yazarca bek­lenen yoruma ulaşabilmesidir.

E)Kimi yazarların amacı, okuru eleştirel düşünme­ye  yöneltmektir.

 

47.   Yaratıcı olmayan hiçbir yazar ölümsüzleştirilemez. Yazar, zamanın sınavı dediğimiz; acımasız bir sınav­dan geçer yaşamı boyunca. Yaşamın gürültüsü pa­tırtısı uçar gider, zamanın moda akımları yerini başkalarına bırakır;  ama gerçek bir sanatçı, bir süre için üstü küllenmiş, ikinci plana atılmış da olsa, bütün bu toz duman içinden bir gün gelir ışıl ışıl ortaya çıkar.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)   Zaman,  kimi  sanatçıları acımasızca unutturur.

B)   Kimi sanat  eserleri  yaratıcısından önce ölür.

C)   Sanatçının unutulmaması özgün eserler vermesi­ne bağlıdır.

D)   Zaman içinde çok değişik sanat  akımları ortaya çıkabilir.

E)    Bazen, değerli sanatçılar da unutulabilir.

48.   Başarılı bir  romanda çok iyi canlandırılmış bir ki­şiyi, “İşte her gün karşılaştığımız kişilerden biri.” diye övmek alışkanlık olmuştur.  Ünlü bir yazar, Goriot  Baba için,  “Bir gün sokakta karşıma çıkacak gibi beni  yaşadığına inandırmıştı.” der. İnsanın ta­sarlayıp düzenlediği bir  romandaki yaşayışın,gerçek yaşayışa böylesine benzemesi  belki bir başarıdır. Ama bu kadar  sade ve anlaşılır olan olayların ve durumların yaratıcılıkla, hani şu  reçetesi kolay bu­lunmayan işle ilgisi nedir?

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A) Yaşamın gerçekleri, yazarların yaratıcılığını en­gellemektedir.

B)Başarılı roman yazmak, hayalini işletebilen ya­zarlara özgüdür.

C)Yazar, hayal dünyasını genişletmek için gerçek­lerden kopmalıdır.

D)Gerçekleri olduğu gibi yansıtan romanlarda ya­ratıcılığın payı sınırlıdır.

E)Gerçek yaşamın olayları, bir romana konu ol­mayacak ölçüde renksizdir.

 

49.  İnsanların çoğu, ömürlerini, yarın ile uğraşırken bu­günden tat   almayı unutarak geçirirler. Falan iş olacak mı? Filan sıkıntıdan nasıl kurtulacağım? Böyle sorunlarla kaygılanarak ve günlük mutluluk . olasılıklarını görmezden gelerek yılları öğütürler, ömrün sonu bir gün birdenbire çıkıverir karşılarına. O zaman dönüp geriye bakar :  “Demek dünyadaki serüvenim  buymuş.” diye şaşakalırlar. Onun için şu” sözü çok gerçekçi bulurum ; “Yaşam, biz başka planlar yaparken başımızdan geçenlerdir.”  Bilinçli insanın bu tuzaktan kaçınması gerekir.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)   Gelecekle ilgili planlar, insanı hayal kırıklığına uğratır.

B) İnsanın ‘Yaşadım.” diyebilmesi, yaşadığı günün hakkını vermesine bağlıdır.

C)   Yaşam, fark edilmeyecek kadar kısa ve üzüntü vericidir.

D)   İnsan günlük yaşamında, geleceği düşünmeme­lidir.

E)    İnsanlar, genellikle yaşamdan beklediklerine ulaşamazlar.

 

50. Baki, gelmiş geçmiş Divan şairlerimizin çoğundan daha az eser vermiş, bir küçük divan bırakmıştır. Buna karşın Divan Edebiyatımızın en büyük şairle­rinden biri olarak bilinir. Bu başarının belli başlı nedenini, onun——aramalıyız. Baki’nin tek dize­si bile, yazarını hemen belirler.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden han­gisi getirilebilir?

A)   yergilerindeki hünerinde

B)   dilindeki sadelikte

C)   seçtiği konuların güzelliğinde

D)   kendine özgü üslubunda

E)    aruzdaki ustalığında

51.  Roman dediğin, bana benden, kişiliğimin kuruluşun­dan ve yaşama olanaklarından haber vermeli. Bunu da ancak iyi roman, değerli roman başarabilir, öğüttü, kandırmaydı, bilgiçlikti, hiçbiri barınamaz sanatta. Ne denli gizlese de, “Ben bütün yaşam so­runlarını çözdüm.  Yazdıklarımı okuyun, her şey yolu­na girecektir.” diye düşünen romancılarla alışveri­şim yok benim. “Şimdi her şeyi anladım, doğrusu buymuş.” diye düşündüren ve duygusal bir rahatla­ma sağlayan roman olur mu?

Böyle düşünen okur için aşağıdakilerden hangisi, iyi bir romanda bulunması gereken özelliklerden biri değildir ?

A)   Okuyucunun kişiliğini çeşitli yönlerden etkileme

B)   Yaşamın değişik alanlarını tanıtmaya çalışma

C) İnsanların sorunlarını işleyerek onlara çözüm yolları gösterme

D) İnsanın kendi kişiliğini,kendi düşünce yapısını görmesine yardım etme

E)   Okuyucuyu belli kalıplara sokmaya çalışmaktan kaçınma

 

52. Falih Rıfkı Atay bir gazete yazarı. Yazılarının çoğu politika üzerine; fırsat buldukça da yakın tarihe şöyle bir dokunuyor; arasıra fıkralar da yazıyor. Sanat alanında ilgi çekici önemli bir çalışması yok; gene de edebiyatçı biliniyor. Onu edebiyatçı kılan nedir? Duygularını, düşüncelerini sanatlı bir biçim­de mi anlatıyor? Günlük küçük politikadan, bütün çağlar,bütün insanları saracak bir politikaya mı açılıyor? Bu sorulara kimse  “Evet.” diyemez, öy­leyse ne? Bana kalırsa onu edebiyatçı yapan,Türkçeyi kullanmadaki ustalığı, üslubu. En ağır konuları bile sıkmadan, yormadan, tatlı tatlı anlatıyor.

Bu parçada anlatılanları özetleyen cümle aşağıdakilerden hangisidir?

A)   Falih Rıfkı, kolay okunan, usta bir fıkra ve söy­leşi yazarıdır.

B)    Bütün sanatçılar dili ustaca kullanır.

C)   Falih Rıfkı’nın asıl başarılı olduğu alan gazete­ciliktir.

D)   Usta bir yazarı politika ile sanatı kolayca bağ­daştırabilir.

E)   Falih Rıfkı, yazılarının konusu ve içeriğiyle gazete yazarı, anlatımıyla sanatçıdır.

 

53.          Anavarza at oynağı

Kana bulanmış gömleği

Kıyman a zalımlar kıyman

Kör karının bir deyneği

Yaşlı bir kadının öldürülen tek oğlu için duyduğu acıyı dile getiren bu dörtlükte, aşağıdaki açıklama­lardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A)  Bir anlam inceliği yaratmak için bildiği şeyi bilmez görünme

B)  Bir sözcüğü, iki anlamını birden sezdirecek bi­çimde kullanma

C) Bir sözcüğü, gerçek anlamı dışında başka bir sözcük yerine kullanma

D) Bir olgunun gerçek etkenini bir yana bırakarak olguyu başka bir nedene bağlama

E) Birkaç şeyi söyledikten sonra onlarla ilgili baş­ka şeyleri bir sıra gözeterek anlatma

 

54.          Kısmetindir gezdiren yer yer seni

Arşa çıksan akıbet yer yer seni

Bu iki dizedeki söz sanatı asağıdakilerden hangisidir?

A)  Mejcaz                            B) Cinas                                 C) Kinaye

D) İstiare                               E)   Hüsn-i talil

 

55.  Aşağıdakilerin hangisinde doğal destanlar bir arada verilmiştir?

A)   İlyada, Kalevala, Oğuz Kağan

B)   İlyada, Kaybolmuş Cennet, Oğuz Kağan

C)   Kaybolmuş Cennet, Kalevala, Şehname

D)   İlyada, Kurtarılmış Kudüs, Kalevala

E)   Kurtarılmış Kudüs, Şehname, Odysseia

56. Aşağıdakilerden hangisi halk şairlerimizin ortak özellikleri arasında yer almaz?

A)   Nazım birimi olarak dörtlüğü kullanmaları

B)  Aruzla yazanlar bulunmakla birlikte kullandıkla­rı asıl ölçünün hece olması

C)   Şiirlerini, halk arasında kullanılan konuşma di­liyle söylemeleri

D)   Şiirlerinde genellikle yarım kafiye kullanmaları

E) Eserlerinde dini, mistik konuların yanı sıra dev­rin bazı sosyal olaylarını ele almaları

 

57.  Aşağıdakilerden hangisi anonim halk edebiyatı ürün­lerinden değildir?

A)   Mani                                              B) Koşma

C) Ninni                                                D) Ağıt

E) Türkü

 

58. XI. yüzyıl dil ürünlerinden olan bu eserin değeri, yalnızca Türk dilinin sözcüklerini toplamak, kuralla­rını ve yöntemlerini bildirmek, ölçülerini açıklamak­tan ileri gelmez. Sözcükleri açıklarken tarih, coğ­rafya,  folklor- ve edebiyata ilişkin’ bilgiler, toplum­sal yaşayışa ilişkin ipuçları da verir.

Bu paragrafta sözü edilen eser ve yazarı aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?

A)   Divan-ı Hikmet; Ahmet Yesevi

B)   Muhakemet-ül-Lügateyn; Ali Şir Nevai

C)   Divan-ı Lügat-it-Türk; Kaşgarlı Mahmut

D)   Kmadgu Bilig; Yusuf Has Hacip

E)    Atabet-ül-Hakayık; Edip Ahmet

 

59. Tanzimat dönemi şairlerinden Recaizâde M. Ek­rem’in çevresinde toplanan gençler, artık kendi başlarına var olmanın yollarını ararlar ve bir der­gide birleşirler. Bunların arasında, sonradan  roman­cı olarak ün kazanmış iki yazarımız da vardır.

Paragrafta sözü edilen dergi ile iki yazarımız aşağıdakilerin hangisinde bir arada verilmiştir?

A)   Servet-i Fünun ; Halit Ziya, Mehmet  Rauf

B)    Malumat  ; Hüseyin Cahit, Ahmet  Rasim

C)    Genç Kalemler ; Halit Ziya, Ömer Seyfettin

D)   Servet-i Fünun ; Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit

E)   Malumat  ;  Mehmet  Rauf, Hüseyin Rahmi

 

60. Şiirlerinde sonsuzluğa ulaşma duygusu, ölüm kaygısı, aşk ve lirizm başlıca temalar olarak görülür. Eski şiiri günümüzde de yaşatmış bir şairdir. İstanbul’un doğa güzelliklerini yansıtan bir şair olarak tanın­mıştır. Divan  şiirini çağdaş bir yorumla veren şiir­leri de vardır.

Yukarıda sözü edilen şair kimdir?

A)   Yahya Kemal Beyatlı

B)    Ahmet  Haşim

C)   Faruk Nafiz Çamlıbel

D)   Ahmet  Hamdi Tanpınar

E)   Cahit Sıtkı Tarancı

 

61. Yazar, roman kişilerini, insanların kimi zaaflarını örneklendirmek için kullanır. Bu kişileri doğru yol­dan çıkaran, kötü yapan içinde yaşadıkları koşul­lar ya da çevre değil içgüdüleridir. Hangi sınıftan, hangi cinsiyetten, hangi yaştan olurlarsa olsunlar,  onları yöneten   ve yönlendiren hep aynı şeydir.

Bu paragrafta sözü edilen yazarın eserleri aşağıda­ki edebiyat akımlarından hangisine girebilir?

A)  Klasisizm                         B) Romantizm            C) Realizm

D) Natüralizm                       E) Sürrealizm

 

62. Moliere, Racine ve La Fontaine’in ortak yönü aşa­ğıdakilerden hangisidir?

A)   Tanzimatçıları en çok etkileyen yazarlar olma­ları

B)   Klasik akımın temsilcileri olmaları

C)    Aynı türden eserler vermeleri

D)   Değişik sanat  akımlarının kurucuları olmaları

E)   Kendi alanlarındaki ilk eserleri vermiş olmaları

 

CEVAPLAR

1-B 23-D 41-D
2-C 24-A 42-A
3-D 25-D 43-C
4-B 26-C 44-B
5-A 27-B 45-E
6-B 28-A 46-A
7-E 29-E 47-C
8-C 30-E 48-D
9-E 31-A 49-B
10-D 32-B 50-D
11-E 33-D 51-A
12-A 34-A 52-E
13-C 35-C 53-C
14-B 36-D 54-B
15-B 37-A 55-A
16-D 38-E 56-E
17-A 39-C 57-B
18-E 40-E 58-C
19-D   59-A
20-C   60-A
21-D   61-D
22-E   62-B