1993 – ÖYS SORULARI

1993-ÖYS SORULARI

 

1…..söylemek gerekirse, bu sanatçının başarısı, iş­lediği konulardan değil, en geniş kapsamlı bir düşünceyi, en az sözcükle anlatabilme gücünden doğmaktadır.

Bu cümlenin başına aşağıdakilerden hangisi getirilemez?                                               

A) Açıkça                              B) Özetle                               C) Kısaca

D) Şöyle                                 E) Kestirmeden

 

2.   Yaşamımızda çok önemli bir yeri olan ekmek sözcüğü pek çok deyimde kullanılmaktadır. Örneğin, geçim sağlayacak bir iş bulmanın zorlu­ğunu anlatmak için   “ekmek aslanın ağzında“,

                                                                                 I

kendisi çalışmayıp başkasının kazancıyla geçin­me durumu için   “ekmek elden su göldenderiz. Geçimini sağlama da çok

                     II

becerikli olmayı “ekmek kapısı” deyimiyle karşılarız. “Ekmeğine

                                         III                                                         IV   

göz dikmek” deyimiyle, birinin geçimini sağlayan işi elinden almaya çalışmayı anlat­mak isteriz. Bir kişinin geçimini sağlamak için ça­lışmasına da  “ekmek kavgası”   deriz.

V    

Bu parçada numaranmış deyimlerden hangisi yanlış açıklanmıştır?

A) I.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V .

 

3.  Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir karşılaştır­ma yapılmıştır?

A)Ünlü masal kahramanı Heidi’nin oradan ora­ya koşturduğu Alpler ile hemen hemen aynı güzelliğe sahip bir yayladayız.

B)Çocukluğumun pazen pijamalarına desen ol­muş kır çiçekleri, orman gülleri yol kenarları­na gizlice serpiştirilmiş.

C)Burada doğayla kucak kucağa, yapayalnız, özgür, güçlü ve huzurlusunuz.

D)Şenliklerle, hele genç kızların dilinde coşkuy­la akıp giden sevda türküleriyle bir başka gü­zeldir yaylalar.

E) Bir yanda olanca maviliğiyle deniz, bir yanda başı karlı dağlar ve yeşilin bin bir tonu…

 

4.    (I) Sabahları erkenden kalkılır. (II) Yataklar kaldı­rılır. (III) Topluca kahvaltı edilir. (IV) Ardından ka­bak çiçeği toplamaya gidilir. (V) Çiçekler güneş doğmadan önce toplanır. (VI) Yoksa hemen akşam sefaları gibi kaparlar ağızlarını.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangi­si kendisinden önceki cümlede bildirilen işin nedenini açıklamaktadır?

A) II.       B) III.       C) IV.       D) V.       E) VI.

 

5.   Aşağıdaki sıralı cümlelerin hangisinde, ikinci cümle birincinin yorumudur?

A)  Ayrıntıları iyi seçiyor, bunları ustaca kullanı­yor.

B)  ikide bir karşıma çıkıyor, sanki beni izliyor.

C)  Bu gömleğin rengi hoşuma gitmedi, ötekini beğendim.

D)  Onlara gülüp geçmek istiyorum, olmuyor.

E)  Koluma giriyor, başlıyor konuşmaya.

 

6.   Sanat, toplumdaki bireylerin çoğunluğunu dikka­te alarak onların çizgisine inmemeli, tersine hep biraz önden gitmelidir.

Bu cümlede sanatla ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Toplumdaki belli bir kesime seslenmeli, sa­natçının düşüncelerini halka yaymalıdır.

B)Toplum düzeyinin altına düşmemeye çalışma­lı, herkese seslenmelidir.

C)Toplumdaki bireylerin düzeyini göz önünde tutarak onlara ulaşmaya çalışmalıdır.

D)Toplum düzeyinin üstünde olmalı, topluma yol göstermelidir.

E)Toplumu yönlendirmekten çok, bireylerin be­ğeni düzeyini yükseltmelidir.

 

7. Bu roman, aradan geçen bunca yıla karşın konu­suyla, anlatımıyla hâlâ genç.

Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)  Romanda, günlük, sıradan olayların anlatımın­da bile özgün ve çarpıcı bir dil kullanılıyor.

B)  Günümüzdeki toplumsal sorunlar, romanda herkesin anlayacağı bir dille ele alınıyor.

C)  Roman, hem anlatılanlar hem de bunların an­latılışı bakımından güncelliğini koruyor.

D)  Romanın dilindeki yalınlık, geçmişteki olayla­rın anlaşılmasını kolaylaştırıyor.

E)  Romanda, günümüzün olayları geçmişle bağ­lantı kurularak değişik bir anlatımla yansıtılı­yor.

 

8.            I.   Eleştirmenler bir yapıtı anlamak ve anlatmak

yerine, yapıttan yola çıkarak çeşitli konularda­ki düşüncelerini dile getiriyorlar.

II.  Aynı yapıtı eleştirenlerden birinin öne sürdü­ğü düşünceler ötekininkiyle çelişebilir.

III.  Eleştirmenlerin eleştiri adı altında ürettikleri, yalnızca kendi dünya görüşleri, kendi dene­yimleridir.

IV. Eleştirmenler kanıtlanması güç birtakım dü­şünce kalıplarını ortaya koyuyorlar.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangile­ri anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve II.                             B) I. ve III.             C) I. ve IV.

D) II. ve III            E) III. ve IV.

 

9.   (I) Halk şiirinde şair, kendini özentiye, yapaylığa kaptırmaz. (II) Yasamda ve doğada gördüklerini soyutluktan uzak bir söyleyişle anlatır o. (III) Se­vinçlerini, acılarını, olayların kendisi üzerindeki etkilerini, duyduğu gibi belirtmek ister. (IV) içten­lik, kolay ve hazırlıksız söyleyiş, halk şiirinin en üstün niteliğidir. (V) Özgün olması ve Türk ruhu­nu yansıtması bakımından ulusal karakter taşı­yan bir şiirdir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi,”Halk şiirinin başta gelen özelliği doğallık ve somutluktur.” yargısıyla ilgili değildir?

A) V.          B)IV.          C) III.         D) II.         E) I. 

10. (I) Hececiler, Türk şiirinde M. Emin Yurdakul ve Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın açtığı yolu genişletme­ye çalışmışlardır. (II) Halk şiirinin renkli dünyası­na bu şiirin dış yapısını, özellikle de ölçü ve uyak düzenini benimseyerek ulaşmayı amaçlamışlar­dır. (III) Dil açısından açık, arı bir söyleyişe yönel­mişlerdir. (IV) Taklitten yola çıktıkları, duygu ev­renlerini yenileyip çağdaş değerlerle donatma­dıkları için şiirselliği bir türlü yakalayamamışlar­dır. (V) Şiirlerindeki tekdüzelilik, kalıplaşmışlık da bundandır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangi­sinden başlayarak Hececilerin şiirine yönelik olumsuz bir yaklaşım söz konusudur?

A) I.          B) II.         C) III.         D) IV.           E) V.

11. (I) Arkadaşınızla (II) sizi (III) Kızılay’da (IV) oto­büs durağında (V) gördüm.

Bu cümlede zamanı vurgulamak için “dün” söz­cüğünün, numaralanmış yerlerin hangisine ge­tirilmesi uygun olur?

A)l.         B)ll.          C)lll.          D) IV.          E) V.

 

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili söz­cük türetilirken bir ünlü kaybına uğramıştır?

A)  Bu çiçeğin yaprakları çok çabuk sararmış.

B)  Geçen yıl dikilen bu elbise iyice daralmış.

C)  Uykusuzluktan gözlerinin altı morarmış.

D)  Kilo alınca yanakları iyice pembeleşmiş.

E)  Saçları son aylarda çok beyazlaşmış.

 

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “üstünlük” bil­diren bir belirteç (zarf) vardır?

A)  Yol yapım çalışmaları büyük bir hızla ilerli­yor.

B)  Burada göç, daha çok,  büyük  merkezlere doğrudur.

C)  Kentlere doğru büyük bir nüfus hareketi görül­mektedir.

D)  Burası, nüfus bakımından ikinci büyük kenti­mizdir.

E)  Nüfus planlamasıyla ilgili büyük sorunlarımız vardır.

 

14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yansımadan doğmuş bir sözcük vardır?

A)  Yağmurdan sonra, sokakları seller götürdü­ğünden uzun süre karşıya geçemedik.

B)  Dünkü fırtına, ağaçlarda ne meyve ne de yap­rak bıraktı.

C)  Öğretmenin, çocuklara bağırmaktan nefesi tü­kenmiş, sesi kısılmıştı.

D)  Açık kalan musluğun şırıltısından bütün gece uyuyamadım

E)Konuşurken o kadar heyecanlandı ki sesinin titremesini engelleyemedi.

 

15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir ad takımı arasına, tamlananın sıfatı girmiştir?

A)Yeni aldığı güneş gözlüğünü kaybetmiş.

B)Mavi çizgili gömleğinin düğmesi kopmuş.

C)Ağacın pencereye değen dallarını kesmek ge­rekiyor.

D)Dün, uzun süredir görmediğim bir okul arka­daşıma rastladım.

E)Senin önerdiğin kitabı bir türlü alıp okuyamadım.

 

16. Aşağıdaki dizelerin hangisinde birden çok nes­ne vardır?

A)  Sevdamın avucunu bastırıyorum geceye.

B)  Ben seni unutmak için sevmedim.

C)  Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim?

D)  Gözlerinden içti gönlüm neşeyi.

E)  Seni, sesini, gözlerinin rengini unutabilsem!

 

17. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde özne ortak­tır.

A)  Hava soğumuştu, kar yağmaya başlamıştı.

B)  Yol çok uzundu, yürümekle bitecek gibi değil­di.

C)  Aradan üç yıl geçmişti, kimse arayıp sorma­mıştı.

D)  Soluk benizliydi, başında eski bir kasket var­dı.

E)  Yaşlı biriydi, mahallede onu herkes seviyor­du.

 

18. Aşağıdakilerin hangisinde, yan cümlecik, te­mel cümleciğin nesnesi görevindedir?

A)  Bu sözü söylemiş olabileceğini sanmıyorum.

B)  Bunun, yerinde bir karar olduğundan kuşkulu­yum.

C)  Onun hakkında söylenenlere inanmadım.

D)  Bizimle geleceğine çok sevindim.

E)  Söz verdiğim için gitmeliyim.

 

19. Genç yaşında öykü alanında isim yapmış ve tü­rün parlak örneklerini vermiş olan yazar, kahra­manlarını her gün karşılaşabileceğimiz kişiler arasından seçmiştir.

Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A)  Nesne, dolaylı tümleç, özne, yüklem

B)  Nesne, özne, dolaylı tümleç, yüklem

C)  Özne, zarf tümleci, nesne, yüklem

D)  Özne, nesne, dolaylı tümleç, yüklem

E)  Özne, nesne, zarf tümleci, yüklem

 

20. Bihruz Bey, yarım yamalak bir öğrenim görmüş, yirmi üç yirmi dört yaşlarında bir gençtir.

Yukarıdaki cümle yada onu oluşturan sözcük­ler dilbilgisi açısından incelendiğinde aşağıdakilerden hangisi yanlış olur?

A)  Bileşik isim cümlesidir.

B)  Birden çok belgisiz sayı sıfatı vardır.

C) Yükleminde ek-fiilin geçmiş zaman eki vardır.

D)  “yarım yamalak” sözü ikilemedir.

E)  “öğrenim” sözcüğü fiilden türemiş bir isimdir.

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kısaltmalarla ilgili bir yazım yanlışı vardır?

A)  Bugün TBMM’nin kuruluş yıldönümü kutlanı­yor.

B) TV’de bu akşam güzel bir film var.

C)  Öğrenim için ABD’ ye gidecek.

D)  Üniversite sınavına ODTÜ’de girecekmiş.

E)  Kaybolan sınav belgenizi ÖSYM’den alabilirsi­niz.

 

22. Cümlede vurgulanması gereken özneden sonra virgül konulur.

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklama­ya uygun olarak kullanılan virgül vardır?

A)  O, benim için örnek bir insandı.

B)  Adlarımızı, adreslerimizi defterine yazdı.

C)  Olayı, benden başka herkes görmüştü.

D)  Onun değerini, onu yitirince anlamıştı.

E)  En çok sevdiği ağacı, dut ağacını kesmişlerdi.

 

23. Ta çocukluğumdan beri trenleri gören bir evde yaşamak isterdim ( ) Demiryoluna bakan bir pen­cere ( ) bir balkon ( ) Rayların içinden yürüye yürüye eve gelmenin tadı ( )

Bu cümlede parantezlerle belirtilen yerlere, sı­rasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilen nokta­lama işaretleri getirilmelidir?

A) (!) (;) (.) (.)                                       B) (:) (,) (…) (.)

C) (.) (;) (.) (…)                                      D) (.) (,) (…) (…)

E) (…) (,) (!) (.)

 

24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “de” sözcü­ğünün atılması anlam değişikliğine yol açar?

A)  Oraya uğra da arkadaşının düşüncelerini öğ­ren.

B)  Onu hem de bugün aradım.

C)  Ne kendi geldi ne de çocuklarını gönderdi.

D)  Ben bu öğüdü ona değil de sana vermeliy­dim.

E)  Dün akşam ki toplantıda ben de konuştum.

 

25. (I) Kısa, yalın söyleyiş onun şiirlerinde, sonuna kadar, temel öğelerden biri olarak kaldı, (II) Baş­langıçta bütün şairlerce eski şiire bir tepki olarak başvurulan bu yalınlık öğesini, Necatigil bilinçli olarak geliştirdi. (III) Başka şairler onunkilere benzeyen şiirler yazdı. (IV) Onu takilt edilmesi güç, taklit edilince sırıtan bir şiir dili haline getir­meyi başardı. (V) Sonunda “Necatigil şiiri” diye adlandırılan güzel bir ada çıktı ortaya.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır.

A) I.         B) II.         C)lll.         D)IV.         E) V.

 

26. Adalarda oturanlar, akşam üzeri iskeleye çıkıp, gelenleri karşılar, gidenleri uğurlarlar; gençler arkadaşlarıyla buluşur; yaşlılar çay bahçelerin­de, aralarında söyleşirler. Saat dokuza gelince, herkes evine dönmüş, sofraya oturmuş olur. Ada­lara gezmeye gelen birkaç kişi dışında kimseleri göremezsiniz ortalıkta.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisine başvurulmuştur?

A) Öyküleme                      B) Tanımlama

C) Tartışma                          D) Açıklama

E) Karşılaştırma 

 

27. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde betimleme yoktur?

A)  Söylenenleri hiç duymuyormuşçasına dalgın, düşünceli bir tavırla işini yapmayı sürdürdü.

B)  Artık bahar geldi derken birdenbire hava boz­muş, damlar, sokaklar, kırlar, karla örtülmüş­tü.

C)  Az konuşan, doğruyu söyleyen, söylediğini tar­tan bir insandı.

D)  içli, çok duygulu bir adamdı, konuşurken hem ağlar hem ağlatırdı.

E)  Benim gibi babamın da dedemin de çocuk­luk ve iik gençlik günleri bu konakta geçmiş­ti.

 

28. Küf yeşili, yaprağın üzerinde koyu benekler var­dı. Yapraktan acı, kekiğimsi bir koku geliyordu. Adam, yaprağa bakıyor, beneklerini sayıyordu. Birden yaprağın üstündeki beneklerden biri kı­mıldadı, irkildi adam. Önce gözlerine inanama­dı. Koyu kestane sırtıyla minicik bir böcek! Son­ra böceğin sırtındaki koyu kestane kabuk çıtırdayarak yarıldı, altından tül gibi yar: saydam kanat­lar çıktı. Uçuverdi böcek. Nemli, ılık bir esintinin içinde yitip gitti.

Bu parçada, ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların hangisinden yararlanılmamıştır?

A) Görme               B) Tatma             C) Dokunma

D) işitme                 E) Koklama

 

29. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yerinde kulla­nılmamış bir sözcük anlatım bozukluğuna yol açmıştır?

A)  Başarı sözcüğünün anlamı kişiden kişiye deği­şir.

B)  Her insan, yaptığı işin beğenilmesinden hoşla­nır.

C)  Sürekli ve düzenli bir çalışma kişiyi başarıya ulaştırır.

D)  Önemsenmeyen, gereksiz hatalar başarıyı en­geller.

E)  Önemsiz gibi görünen ayrıntıların da bir işlevi vardır.

 

30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Toplumsal yaşamda herkesin uymak zorunda olduğu kurallar vardır.

B)Kâğıt tüketimi bir toplumun gelişmişlik göster­gelerinden biridir.

C)Yasalara göre, paranın üzerine yazı yazmak, yırtmak yasaktır.

D)Masanın üzerindeki kâğıtlar, kitaplar birbirine karışmış.

E)Dün aldığı gazeteleri, dergileri hâlâ okuyama­dı.

 

31. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A)  Yaşamını zenginleştiren, anlam kazandıran birçok dostu var.

B)  Her yıl arkadaşlarıyla Bodrum’a gider, orada uzun bir tatil yapar.

C)  Sınıfta kaldığına çok üzüldü, bunu kimseye söyleyemedi.

D)  Yolda arkadaşlarıyla karşılaştı, onlara, olanla­rı anlattı.

E)  Yeni bir ev aldı, içini istediği gibi döşedi. 

32. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A)Bu yazıyı hazırlamadan önce, yalnızca dergi­leri değil, gazeteleri de taraman iyi olur

B)Okuduklarının ezberlemek değil, tartışarak özümlenmesini sağlamak gerekir.

C)Bu konuda yetkililerle konuşarak onların gö­rüşlerini almayı düşünüyoruz.

D)Şişmanlıktan kurtulmak için beslenmenize dikkat etmeli, ayrıca düzenli olarak spor yap­malısınız.

E)Çocukların, masal kitaplarından çok, resimli romanlara ilgi duydukları bilinmektedir.

 

33.  (I) Yıllar önce, sevdiğim bir şairin, beğendiğim bir kitabını almıştım. (II) Bu kitabı yıllardır özenle saklıyordum. (III) Dün, onu bir kez daha okuya­rak anılarımı tazelemek istedim. (IV) Ancak kita­bı kitaplığımda nereye koyduğumu bir türlü bula­madım. (V) Ya birine vermiş ya da bir yerlere sı­kıştırmış olacağım.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangi­sinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) I.         B) II.          C) III.          D) IV.         E) V.

 

34. Zaman zaman şiir yazıyor ve yayımlıyorum; ama ben şiiri hiçbir zaman köşe yazarlığı gibi düşün­müyorum.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?

A)  “şiiri” yerine “şairliği” sözcüğü getirilerek

B)  “hiçbir zaman” sözü atılarak

C)  “gibi” yerine “olarak” sözcüğü getirilerek

D)  “ben” sözcüğü atılarak

E)  “düşünmüyorum” yerine “düşünmedim” sözcü­ğü getirilerek

 

35. Kimi yazarların ve eleştirmenlerin öyküyü, yaza­rın romana geçmesi için bir çeşit hazırlık, bir ka­lem alıştırma deneyi saydığını biliyorum. Belki de bu yaygın kanı yüzünden…….

Düşüncenin akışına göre, bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A)  yazınımızda, romanı anımsatan uzun öyküler çoğaldı

B)  öyküye, romanın kısaltılmış biçimi olarak ba­kıldı

C)  öykü, romana göre daha az değerli bir tür sa­yıldı

D) bazı ürünlerin öykü mü yoksa roman mı oldu­ğunu belirlemek güçleşti

E)  roman ve öykülerde gerçek olaylar anlatılma­ya başlandı

 

36. Neden böyle bir şey yapayım? Onun sanatçılığı­nı önemsemeseydim, yönettiğim kitap dizisinin “Yaşayan Şairler ve Yazarlar” bölümünü, onu ko­nu alan bir kitapla başlatır mıydım? Ayrıca o kita­bı, onu yakından tanıyan, seven, beğenen bir ya­zarın hazırlamasını ister miydim?

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine veril­miş bir cevap olabilir?

A)Bu sanatçıyı tanıtırken niçin yakınlarının görüş­lerine başvurmadınız?

B)Niçin bu sanatçının bir değer taşımadığını, ciddiye alınamayacağını söylediniz?

C) O sanatçı hakkında niçin kendi düşüncelerini­zi açıkladınız?

D) Değerli bulduğunuz sanatçıları niçin yaşayan­larla sınırladınız?

E) Bu sanatçı hakkında niçin bir kitap yayımladı­nız?

 

37. Her şiir bir tekrardır. Şairin değişmez mizacının, ruh yapısının.biraz değişik bir biçimde, bir kez daha dizelere yansımasıdır. Çünkü bir şairin her şiirinde kendini tamamen yenilemesi, çok zor ya da olanaksızdır bence.

Bu parçada şairlerle ilgili olarak aşağıdakiler­den hangisi anlatılmaktadır?

A) Aynı konuları işlerler.

B) Sözcük seçimine özen gösterirler.

C) Şiirleri eski yazdıklarının bir uzantısıdır.

D) Yaşamları şiirlerini besleyen tek kaynaktır.

E) Yaşamları hep aynı kalır.

 

38. O bize en az bir Batı dilini bilmek gerektiğini sık sık söylerdi. Neden bir Batı dili? Dünyaya açıl­mak için. Ama bu arada kendi öz dilimizi de ihmal etmeyecektik. Ona göre insan, anadilini an­cak bir başka dil öğrenerek daha iyi kavrayabilir­di.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinil­miştir?

A) Bir yabancı dil  öğrenmenin önemine

B) Anadili öğrenmenin çaba gerektirmediğine

C) Dillerin birbirine çok benzediğine

D) Anadilini bilmeyenin bir yabancı dili öğrene­meyeceğine

E)  Yabancı dil bilmeyen birinin aydın sayılama­yacağına

 

39. Hemen hepimiz bir tüketim çılgınlığı içindeyiz. Neyi harcayıp tüketiyoruz? Doğayı, çevremizi… Sonuçta soluk alacağımız ortamı yok ediyoruz; kaynakları bilinçsizce sömürüyor, kurutuyoruz. Bir başka anlatımla insanı tüketiyoruz. Kısacası kaynakları yok ediyoruz; ama sanayi artıklarını yok edemiyoruz.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A)  Savurganlığı  önlemeye yönelik  girişimlerin yetersiz kaldığı

B)  Yarınki kuşakların daha çok çalışması gereke­ceği

C)  Geleceği planlamadan yaşamanın doğru ol­madığı

D)  Çevreyi koruyacak örgütlerin bulunmadığı

E)  Doğanın kirletilerek kaynaklarının ölçüsüzce kullanıldığı

 

40. O, şiirlerini imbikten süzen, haddeden geçiren, biraz tembelce bir ustadır. Hiç çırak olmamıştır. Bütün şiirlerini topladığı tek kitabının, elli yıllık yaşamının balını doldurduğu bir petek olduğunu çoğu kişi bilmez. Bugün doğan çocuklar ve onla­rın torunları, onun şiirlerini bizden daha çok seve­ceklerdir. Eğer siz de bugüne kadar bu şiirlerin farkında olmamış, tadına varmamışsanız, eksik yaşamışsınız demektir.

Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşa­ğıdakilerden hangisi söylenebilir?

A)  Şiirlerinde söz ve anlam sanatlarına yer verir.

B)  Şiirlerinin değeri ilerde daha çok anlaşılacak­tır.

C)  Şiirleri zevkle okunan çok ünlü bir şairdir.

D)  Son şiirleri, ilk şiirlerine göre daha usta işidir.

E)  Şiirlerinde değişik temalar işlenmiştir.

41. V. Hugo’nun “Gülen Adam” adlı romanını Türk­çe’ye çeviriyordum. Romanda anlamını bilmedi­ğim pek çok sözcükle karşılaştım. Üstelik bu söz­cükler, sözlüklerde de yoktu. Sonunda öğrendim ki Hugo bu sözcükleri, Fransızca’yı geliştirmek ilk kez bunu romanda kullanmış. Bunu öğrenin­ce çeviriyi bıraktım. Ama o günden sonra Hugo’ya duyduğum saygı daha da arttı. Bundan da  öte, bir yazarın anadilli geliştirip onun söz varlığı­nı genişletmedeki sorumluluğunu öğrendim.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?

A)  Çeviri yaparken bazı kurallara uymak gerekti­ğinden

B)  Yazarların garip davranışlarından

C)  Yabancı dilde yazılan yapıtları anlamanın zor­luğundan

D)  Yazarların dili zenginleştirme çabasından

E)  Çeviri yapılan dilin çok iyi bilinmesi gerekti­ğinden

 

42. Kimi konular sanatçılar arasında sık sık tartışılı­yor. Yaşadığını yazmak ya da yazmamak da bun­lardan biri. Böyle bir konuyu tartışmaya girişmek bile yersizdir. Herkes yaşadığını yazar. Öyle ki geride büyük yapıtlar bırakmış yazarlara baktığı­mız zaman, bunların yaşamdan, yaşanmış olay­lardan yola çıktığını görürüz. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Çünkü hiç bilmediği bir konuyu, içine hiç girmediği bir çevreyi, hiç tanımadığı in­sanları nasıl yazabilir kişi?

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A) Yazarlar kimi konularda tartışarak gerçeğe ulaşırlar.

B)Sanatçının başarılı olması, başından geçen olayları düş gücüyle biçimlendirmesine bağlı­dır.

C) Yaşamı çok iyi tanıyan sanatçılar değişik alan­larda ürün verebilirler.

D) Sanatçı, yaşamdan aldığı konuyu duygularıy­la zenginleştirirse yaratıcı olur.

E)Yazarlar yapıtlarında tanık oldukları, gözlem­ledikleri olay ve durumları yansıtırlar

 

43. Kalemini ustalıkla kullanmasını bilen yazar için iyi konu, kötü konu yoktur. Çünkü bir öyküyü, bir romanı ilginç kılan, yazarın anlatımı, başka bir deyişle sözcükleri seçme ve kullanma biçimidir. İşlenen olay, ne denli güçlü, etkili, önemli olursa olsun, başarısız, kötü bir yazarın elinde ziyan olur gider. Öyle ki uzatmalar, abartmalar, bayağılaş­tırmalarla öykü ya da roman çekilmez hale gelir.

Bu parçada öykü ve romanlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?

A) Anlatılanların özgün olması gerektiği

B)  Ayrıntılara inmenin ustalarca başarılabileceği

C)  Üslûbun büyük önem taşıdığı

D)  Kısa öykü yazmanın birtakım güçlüklerinin bu­lunduğu

E)  Başarıya ulaşmanın deneyim gerektirdiği

 

44. Eleştirmenlerin sayıca az, yazarların ve kendisini yazar sananların bu kadar bol olduğu ülkemizde, her kitap çıkaran, eleştirmenlerin mutlaka o kitap­tan söz etmesini ister. Bunun olanaksız olduğunu aklına bile getirmez. Ama şunu rahatlıkla söyleye­bilirim: Üzerinde durmaya değer bir eser yayım­lanınca, eleştirmenlerden biri eninde sonunda o kitaptan ve yazarından söz eder.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

 

A)  Günümüzde eleştirmen sayısı yazarlara oran­la azdır.

B)  Her yazar, yapıtından çok, kendisinden söz edilmesine değer verir.

C)Eleştirmenlerin bir yapıtı beğenmesi, onun kendi düşüncelerine uygun olmasına bağlı­dır.

D) Her değerli yapıt, mutlaka bir eleştirmenin dikkatini çeker.

E)Çok sayıda kitap yayımlanması, bunların okunmasını ve değerlendirilmesini güçleştirir.

 

45. Bu yapıtta, seksen kitapla ilgili düşüncelerimi, iz­lenimlerimi bulacaksınız. Bunlardan kimilerine katılacak, kimilerine dudak bükeceksiniz. Doğal­dır bu. Herkes her kitabı sevmez; ya da ilk bakış­ta size sevimsiz, soğuk, yabancı gelen bir kitap bir süre sonra bakarsınız en yakın dostunuz oluvermiş. Siz de bu yapıtı okuduktan sonra, sözünü ettiğim o şiirleri, romanları, öyküleri okumak ge­reğini duyarsanız amacıma ulaştım demektir.

Bu sözleri söyleyen yazarla ilgili olarak aşağı­daki yargılardan hangisine varılabilir?

A)Sözünü ettiği kitaplara karşı, okuyucunun ilgi­sini uyandırmaya çalışmaktadır.

B) Her kitabın beğenilecek bir yanı olduğunu dü­şünmektedir.

C)Okuyucuya kitabı sevdirmenin, yazarın görevi olduğuna inanmaktadır.

D)Düşüncelerinin okur tarafından benimsenmeyeceği kaygısı içindedir.

E)Kitapları olumlu yönleriyle tanıtarak okuyucu­ya yaklaşmak istemektedir.

 

46. Bir dili güzel ve çarpıcı olarak kullanabilme, bü­yük ölçüde, okumayla olur. Okuma nasıl dili gü­zel kullanmayı etkilerse, bir dili bütün söz sanatla­rıyla, söz oyunlarıyla bilinçli olarak kullanma da hemen her alanda kişilerin iç ve dış dünyasını zenginleştirip genişletir.

Bu sözlerle asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çok okuyan insan güzel konuşur, güzel konuş­malar da dinleyenleri derinlemesine etkiler.

B)Okumanın, dili etkileyici bir biçimde kullan­mada, dili etkili kullanmanın da kişinin yaşa­mını renklendirmede önemli bir payı vardır.

C)Yaşamı sevme, insanın okumayı sevmesini, okumayı sevmesi de düşünce dünyasını zen­ginleştirmesini sağlar.

D) Bir dili incelikleriyle kullanma insanda dil bi­lincinin gelişmiş olmasına bağlıdır.

E)  Sanatlı konuşma, insanın dil bilincini geliştir­diği gibi düşüncelerini de açık seçik anlatma­sına olanak sağlar.

47. Romanda anlatılan bir kişiyi tanımak, onun hangi aşamalardan ve değişmelerden geçerek bugün­kü hale geldiğini öğrenmek demektir. Bu kişi na­sıl bir değişime uğramıştır, hangi etkenlerle bu değişim gerçekleşmiştir? Bunların öğrenilmesi, o kişinin gelecekteki davranışlarını kestirmenize de olanak sağlar. Başka bir deyişle insanları tanı­ma konusunda bize bazı ipuçları verir, işte büyük gerçekçi romanların işlevi budur.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Bir roman kahramanının inandırıcılığı, özellik­le içinde bulunduğu ortamla birlikte yansıtıl­masına bağlıdır.

B)  Romanın bir işlevi de insanın iç ve dış dünya­sını ayrıntılarıyla sergilemektir.

C)Her gerçekçi roman, konusunu da kişilerini de gerçek yaşamdan seçer.

D)Bir romancının başarısı, gerçek hayattakilere benzeyen kahramanlar yaratmakla ölçülür.

E)Gerçekçi roman, yarattığı tip ve karakterlerle çevremizdeki insanları tanımamıza yardımcı olur.

 

48. Çocukluğum, büyük bir kentte, orta halli insanla­rın yaşadığı bir mahallede geçti. Yaşamımda öyle eşsiz serüvenler, korkunç olaylar yer almadı Kentin yaşantısını, insanlarını bu mahalledeki ya­şamın akışı içinde tanımaya çalışırdım, insanlar ne duyar ne düşünürlerdi? Bunu onların bakışla­rından, adım atışlarından öğrenmeye çabalar­dım. Bu ortam bir bakıma benim çocukluk evre­nimi biçimlendirdi. Onun etkilerini, ağırlığını hep duydum, işte beni öykü yazmaya iten etken­ler kısaca bunlar olmuştu.

Yazar bu sözlerinde aşağıdakilerden hangisi­ne değinilmemiştir?

A)  insanların iç dünyasını anlamaya çalıştığına

B)  Çevresini gözlemlediğine

C)  Çocukluk yıllarında çektiği sıkıntılara

D)  Yaşadıklarından etkilendiğine

E)  Kendisini öykü yazmaya yönelten nedenlere

 

49. Şiirlerimi çözümleyebilmek için, okuyanın uğraş­ması gerektiği doğru. Ben, o şiirleri, uzun, yoru­cu ve özenli bir çalışma sonucunda oluşturuyo­rum. Okurdan da benim harcadığım çabanın hiç olmazsa yansını harcamasını bekliyorum. Bunun da hakkım olduğuna inanıyorum. Tanınmak gibi bir kaygım olmadığına göre, bu çabayı sarf et­mek istemeyen kişilerin şiirimi okumaması, doğ­rusu benim açımdan pek büyük bir kayıp değil­dir.

Yazar bu sözlerinde aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Şiirinin ilgi  görmemesini önemsemediğine

B)  Şiirlerini bindir  güçlükle yazdığına

C)  Ün kazanma gibi bir kaygısının bulunmadığı­na

D)  Okurların, şiir konusundaki bilgilerinin yeter­sizliğine

E)  Şiirlerini anlayıp değerlendirmenin güçlüğü­ne

50. Sevimli kişiliği, dürüstlüğü ve değişik alanlarda kazandığı bilgi ve deneyimlerle dikkatimi çek­miştir. Nükteli konuşmaları, doğaya ve sanata olan aşkı, iyimser hayat görüşüyle, tanıdığı insan­ların hayranlığını ve sevgisini kazanmıştır. Çok beğendiğim yanlarından biri de alçakgönüllü ol­ması, insanlarla kolayca iletişim kurabilmesidir.

Bu parçada, sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşa­ğıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Herkesle uyum içinde olduğuna

B)  Sözünde ve davranışında doğruluktan ayrılma­dığına

C)  Çevresindeki kişilerce beğenildiğine

D)  Sakalı, ince anlamlı söz söylemeyi sevdiğine

E)  Çevresindekilere yardım etmekten hoşlandığı­na

51. Bir yapıtı değerlendirirken, eleştirmenin kişisel görüşü, beğenisi de kuşkusuz işe karışır. Çünkü her değerlendirme bir bakıma özneldir; ama nes­nel bir temele dayanmalıdır. Örneğin, eleştirmen A ile eleştirmen B nin beğenileri, sanat anlayışla­rı, dünya görüşleri farklı olduğundan bir kitapla ilgili görüşleri de birbirinden ayrılabilir, ama ya­pıtın özüne ilişkin gerçekçi ve tutarlı gözlemlerde bulunmuşlarsa, temel noktalarda elbette birleşir­ler.

Bu parçada eleştirmenlerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A)Yapıtları,   aynı   yöntemle,   aynı   noktalardan eleştirirler.

B)Her birinin kendine özgü bir sanat anlayışı var­dır.

C)Yapıtları değerlendirirken bir ölçüde öznel davranabilirler.

D)Bir yapıtı tam ve doğru anlamışlarsa ana nok­talarda aynı sonuca ulaşabilirler

E)Aynı yapıtı farklı görüşler içinde ele alabilir­ler.

 

52. Bana gönderdiğin şiir ve öyküleri ilgiyle oku­dum. Gençlerin çoğu gibi senin de şairlikle ya­zarlığı birlikte sürdürmek istediğini görüyorum. Öykülerinde konu ve işleyiş yönünden duyarlı bir titizliğin izleri var. Şiirlerin için ise bunları söyle­yemem. Bu alanda da yer yer güzel dizeler kur­duğun bir gerçek. Ama bilmelisin ki güçlü ve çar­pıcı şiir, bir birikimin ardından gelir. Bu yazdıkla­rım, yeni örnekler göndermeni engellemesin, ile­ride yazının her dalında adını duyuracağına ina­nıyorum.

Bu parçada, eserlerini gönderen gence söyle­nenler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Öykülerin şiirlerine göre daha başarılı

B)  Şiiri bırakıp öykü türünde yoğunlaşmalısın

C) Yeni çalışmalarını da görmek isterim

D)  Şiirlerin henüz yeterince olgunlaşmamış

E)  Şiir ve öykü dışındaki türlerde de başarılı ola­bilirsin.

53.  O, her yazısında, içtenliği, hoşgörüsü, kendi çiz­gisine bağlılığı, ödün vermez dürüstlüğüyle bize yeni bir düşünce dünyasının kapılarını açıyor. Ele aldığı sorunlar üzerinde bizi de kendisiyle birlikte düşündürüyor. Hem de bizi saran, sıcak, içten bir anlatımla yapıyor bunu.

Bu parçada, sözü edilen kişiyle ilgili olarak aşa­ğıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Farklı düşünceleri anlayışla karşıladığına

B)  inandığı ilkeleri sonuna değin savunduğuna

C)  Düşündürücü yazıları bulunduğuna

D) Anlatımda yapaylıktan kaçındığına

E) Alçakgönüllü bir insan olduğuna

54. Bir şair, kendi ülkesinin eski ve yeni şiirini, dün­ya şiirini bilmediği için eleştirebilir. Böyle bir . eleştirinin haklılığı da yadsınamaz. Ancak önemli olan bir başka nokta da şairin yazdıklarıdır. Nasıl bir şiirdir onun yazdığı? Özgün mü, çağdaş mı? Ayrıca ülkesinin şiir atlasında yer alacak evrensel şiir coğrafyasına girebilecek nitelikler taşıyor mu? Asıl önemli olan işte bunlardır.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Şiirde ulusallıktan evrenselliği giden yola

B)Şairin, hem dünya şiirini hem de kendi ulusu­nun şiirini tanımasının gerekliliğine

C)Şairlerin başka şairlerinkine benzer ürünler vermeye çalıştığına

D)Her şairin şiirlerinde kendine özgü nitelikleri­nin bulunması gerektiğine

E)Şairleri değerlendirmede onların bilgilerin­den çok, yazdıklarına bağlı kalınmasına

 

55. Benim Yahya Kemal etkisinde olduğumun söy­lenmesine karşın ilk şiirlerimde Ahmet Haşim et­kisi önde gelir. Özellikle lirik şiirlerimde A. Ha-şim’e yaklaşmaya çalıştığım açıkça görülür. An­cak bir dönemden sonra içimde Y. Kemal’le A. Haşim yer değiştirdi. Bunun nedeni Haşim’in Pi-yale Mukaddemesi’nde şiire getirdiği, kendi şii­riyle çelişen görüştür. Bundan başka Haşim Batı’daki şiir estetiğinden habersizdi. Şiirde anlam üzerinde güzel şeyler söylüyordu ama şiirin ne ol­duğunu değil, ne olmadığını vurguluyordu. Oysa Y. Kemal güzel şiiri anlatmaya, tatlandırmaya ça­lışıyordu. Bunun için Divan şiirine bile başvuru­yordu. A. Haşim Divan şiirimizi de bilmiyordu.

Yazar bu sözlerinde aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)  Ahmet Haşim’le Yahya Kemal’den etkilendiği­ne

B)  Yahya Kemal’le Ahmet Haşim’in şiir özellikle­rine

C)  Yahya Kemal’i Ahmet Haşim’e tercih nedenle­rine

D)  Yahya Kemal’in Batı edebiyatını iyi bildiğine

E)Ahmet Haşim’in şiir hakkındaki görüşlerini Piyale Mukaddemesi’nde açıkladığına

 

56. Sanatçılara ağır gelen, yapıtlarına yöneltilen eleş­tiriler değil, onlar karşısındaki suskunluktur. Çün­kü eleştiri okunmanın, suskunluk da ilgisizliğin bir göstergesidir. Bu nedenle ben, kitaplarımın okunmasını istediğim kadar, onların her yönüyle kıyasıya eleştirilmesini de isterim. Şuna inanıyo­rum ki bir başına övgülerin de yergilerin de kişi­ye bir yararı yoktur. Bir yapıt, bütünüyle ele alın­malı, olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendiril­melidir. Unutmayalım ki, sanatçının yaratma gü­cüyle, ortaya koyduğu ürünlere gösterilen ilgi ve bunların değerlendirilmesi arasında sıkı bir bağ­lantı vardır.

Bu   parçadan   aşağıdakilerin   hangisi   çıkarıl­maz?

A) Bir yapıtın başarısı öncelikle onun dil ve anlatı­mına bağlıdır.

B) Bir yapıtla ilgili eleştirilerin tek boyutlu olma­ması gerekir.

C)Her sanatçı, ortaya koyduğu yapıtın değerlen­dirilmesini bekler.

D)Yazarların, olumsuz eleştirileri de doğal karşı­lamaları gerekir.

E)  Eleştiri ortamının canlılığı sanatçının yaratıcılı­ğını etkiler.

 

57. Geleneksel seyirlik oyunlarımız değişik özellikler taşır. Örneğin, bu oyunlarda gerçek anlamda bir öyküleme düzeni yoktur. Olaylar arasında neden sonuç ilişkisi kurulmadığı gibi, bunların mantığa uygun olmasına da önem verilmez. Kişiler genel­likle tek boyutlu olarak tanıtılır. Onların psikolojik özellikleri derinlemesine ele alınmaz. Ayrıca kişi­ler arasında iletişim güçlüğü vardır. Dil, iletişim aracı olarak görevini gereği gibi yerine getir­mez.

Bu parçada geleneksel seyirlik oyunlarımızla il­gili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Olayların anlatılışında belli bir sıraya uyulma­dığına

B)İnsanların ruhsal özellikleri üzerinde ayrıntılı olarak durulmadığına

C)  Kişilerin birbirleriyle anlaşmakta güçlük çek­tiklerine

D)  Anlatılanların akla uygun olmadığına

E)  Günlük olayların konu olarak alındığına

 

58. Aşağıdaki beyitlerin hangisinde “cinas” vardır?

A)            Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,

Sen nerdesin ey sevgili, yaz günleri nerde.

B)            Kısmetindir gezdiren yer yer

seni Arşa çıksan akibet yer yer seni.

C)            Akşam lekesiz, sâf, iyi bir güz gibi akşam;

Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç çam.

D)            Gözlerin mahmur olurmuş her zaman

Pek yamansın, pek yamansın, pek yaman.

E)            Görmeden mecnunların sahradaki cem’iyyetin

Sevdiğim meşk-i nigâh eylersin ahularla sen

 

59. Gazel ve koşmanın karşılaştırılması ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A)Gazel, Divan edebiyatına, koşma, Halk edebi­yatına özgü nazım biçimidir.

B)Gazelde nazım birimi beyit, koşmada dörtlük­tür

C)Gazel, aruzun istenilen her kalıbıyla yazıldığı halde, koşma, genellikle hece ölçüsünün 11 li kalıbıyla yazılır.

D) Gazel 10-20 beyitten, koşma 7-12 dörtlük­ten oluşur.

E)Gazellerin konusu sevgilinin güzelliği, aşk ve şarap; koşmalarınki ise genellikle aşk, sevgi ve doğa güzellikleridir.

 

60.   Ne   şair  yaş   döker ne âşık  ağlar.

              I                II                        III

Tarihe     karıştı    eski     sevdalar.

            IV                       V

Bu dizelerde numaralanmış yerlerin hangisin­de ulama vardır?

A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.         E) V.

 

61. Aşağıda verilen bilgilerden hangisi Şinasi’ye ait değildir?

A)Dil ve edebiyat üzerine görüşlerini Londra’da çıkan Hürriyet gazetesinde yayımladığı “Şiir ve İnşa” makalesinde anlatmıştır.

B)Şiirlerinde konu birliğine ve bütün güzelliğine önem vermiştir.

C)Fransızcadan manzum olarak Türkçeye çevir­diği bazı şiirleri, asıllarıyla birlikte Tercü­me – i Manzume adlı bir kitapta toplanmıştır.

D) Batı edebiyatı yolunda eser veren ilk Türk sa­natçısıdır.

E)Düşüncelerini yalın ve açık bir anlatımla söyle­meye, konuşma dilini yazı dili haline getirme­ye çalışmıştır.

 

62. Yeni bir duyarlığı, yeni bir şiir dilini oluşturmaya çalışırken Batı ‘yi hemen hemen günü gününe izle­mişlerdir. Şiirlerinin imgelerle yüklü, sanatlı bir yapısı vardır. Özellikle benzetmeler ve sıfatlarla varlıkların gerçek görünüşlerini değiştirmeye ça­lışmışlardır. Aşk, doğa, aile yaşamı kişisel tedir­ginlik ve yakınma temalarını şiirlerinde bol bol iş­lemişlerdir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğu ve onun üyelerinden bir aşağıdakilerin hangisin­de birlikte verilmiştir?

A) Tanzimat – Abdülhak HamitTarhan

B)  Servet-i Fünun – Cenap Sahabettin

C)  Garipçiler – Orhan Veli Kanık

D)  Milli Edebiyat – M. Emin Yurdakul

E) Cumhuriyet Dönemi – Faruk Nafiz Çamlıbel

 

63. O güne kadar yazınımızda anı, yazınsal değerde tür değildi. Modern anlamda romancılığımızın kurucusu sayılan yazarımız, ilk kez yazımsal de­ğerde anılar yazmıştır. Hem yazımsal, hem siya­sal nitelikte olan bu anılarını dokuz ciltte topla­mış ve kırk yılı kapsayan ilk beş cildine “Kırk Yıl” adını vermiştir.

Bu parçada aşağıdaki yazarların bengisinden söz edilmektedir?

A)  Hüseyin Rahmi Gürpınar

B)  Recaizâde Mahmut Ekrem

C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

D)  Reşat Nuri Güntekin

E)  Halit Ziya Uşaklıgil

 

64. Çağdaş Batı şiiriyle eski Tür şiirinin bileşimini gerçekleştirerek aruz ölçüsünü, yaşayan Türkçeye uygulamış, geçmiş değerlere bağlı, kendine özgü bir şiir geliştirmiştir. Hece-aruz tartışmala­rının en güçlü dönemlerinde, hece ölçüsünü kü­çümseyip, şiir için ölçünün esas değil, sadece bir araç olduğuna inanarak biri dışında bütün şiirlerini aruz ile yazmıştır.

Bu şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Muallim Naci                   B) Yahya Kemal

C) Ahmet Haşim                   D) Mehmet Akif

E) Tevfik Fikret

 

65. Yazar, eserde karagöz ve ortaoyunu hakkında ol­dukça ayrıntılı bilgi verirken çocukluğunda gitti­ği bu oyunlardan edindiği izlenimlerden yararlandığını şöyle anlatıyor: “Ramazan gecelerinde Ah­met Ağa, beni karagöz ve ortaoyunu izlemeye gö­türüyordu. Bunlar, Üsküdar’da büyük bir kahve­de oynanırdı. Kız, erkek alay alay çocuk, hatta büyükler kahvenin bahçesine dolardı, ilkin’ Soy­tarının kızı’ adıyla ve İngilizce olarak basılan eserimdeki Kız Tevfik tipi, bu akşamların bende bı­raktığı izlenimlerden çok şey almıştır.”

Bu paragrafta sözü edilen yazar ve eseri aşağı­dakilerin hangisinde bir arada verilmiştir?

A)  Peyami Safa – Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

B)  Reşat Nuri – Yaprak Dökümü

C)  Halide Edip – Sinekli Bakkal

D)  Reşat Nuri – Çalıkuşu

E)  Halide Edip – Tatarcık

 

66Baudelaire, şiirde biçim kusursuzluğuna önem vermekle

                  I               II

birlikte daima kendi izlenimlerini anlat­mıştır. Açıklıktan kaçınmış, kapalılığa yönelmiş,  duyguları sözcüklerin açık

                                  III

anlamlarıyla anlat­mak yerine ahenkleriyle  sezdirerek

IV                    

Romantizm  akımının öncüleri arasında yer almıştır

        V

Yukarıdaki numaralanmış yerlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A)l.         B) II.         C) III.         D) IV.         E) V.

 

67. Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biri­dir, insanlara ders vermeden doğruları gösterme­ye çalıştığı “Denemeler” adlı tek kitabı, günümüz­de de bir başyapıt ve başucu kitabı olma özelliği­ni korumaktadır.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Montaigne            B) Balzac                          C) V. Hugo

D) Voltaire                 E) J. J. Rousseau

 

CEVAPLAR

1 – D21 – B41– D61 -A
2 – C22 – A42– E62 -B
3 – A23 – D43– C63 -E
4 – E24 – E44– D64 -B
5 – B25 – C45– A65 -C
6 – D26 – A46– B66 -E
7 – C27 – E47– E67 -A
8 – B28 – B48– C  
9 – A29 – D49– D  
10 – D30 – C50– E  
11 – E31 – A51– A  
12 – A32 – B52– B  
13 – B33 – E53 – E  
14 – D34 – A54 – C  
15 – C35 – E55 – D  
16 – E36 – B56 – A  
17 – B37 – C57 – E  
18 – A38 – A58 – B  
19 – D39 – E59 – D  
20 – C40 – B60 – C