AYT Edebiyat Denemesi – 21

AYT EDEBİYAT DENEMESİ – 21

1. Yahya Kemal  “Kandilli yüzerken uykularda / Mehtabı sü­rükledik sularda”  derken günlük kelimeleri kullanır. Oysa Yahya Kemal’e kadar hiç kimse Kandilli’yi uykularda yüzdürmemiş, mehtabı sularda sürüklememiştir. Ahmet Haşim, mavi göklerde kargaların çirkin sesleriyle ötüşle­rini “Sanki binlerce çelik makas, semaların laciverdîsini doğramak için mütemadiyen açılıp kapanarak havada cehennemî bir gürültü ile  şakırdıyor.” şeklinde tasvir edi­yor. “Sema, laciverdî” gibi sözler eskimiş olsa bile bura­da da günlük kelimeler kullanılmıştır. Fakat kargaların gagalarını çelik makaslara benzetmek ve onların ötmek için gagalarını açıp kapayışlarını, göğün maviliğini doğ­ramak olarak düşünmek sadece Ahmet Haşim’e mah­sus bir imtiyazdır. Haşim, bu herkesten farklı düşünce tarzını, kelimelerin sırtına ve kelimeler arasında kurulan örgüye yüklemiştir. Bir başka sanatkâr, kargaları halla­ca, gagalarını hallaç yayına benzetebilir ve kargaların, beyaz bulutları pamuk gibi attığını söyleyebilirdi. Görül­düğü gibi——.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A)  sanatçıları, özellikle bizi burada ilgilendiren edebi­yatçıları dikkate alırsak onların anıları, geride bırak­tıkları eserlerdir

B)   milyonlarca insanın yüzlerce yıl içinde her gün konu­şarak ve yazarak kurduğu bu örgünün kendisi doğ­rudan doğruya bir sanat eseridir

C)  kelimeler ve onlar arasında kurabileceğimiz binbir örgü, bize sonsuz imkânlar bağışlamaktadır ve sa­natkârlar bu imkânları en iyi kullanan insanlardır

D)  sadece hayallerin parlaklığı, kullanılan dilin inceliği, kompozisyonun kusursuzluğu, fkirlerin değeri, ifa­denin çekiciliği gibi kıymetler nesir için kâfi ise de şiir için değildir

E)   her sanatçı, kendi elinden çıkanın güzel, kendi dü­şündüklerinin doğru olduğuna inanır; o güzelliği, o doğruluğu sezmeyenlerin de anlamadıkları, anlama­yacakları kanısındadır

 

2.    Aşağıdaki cümlelerden hangisinin anlamı cümle so­nunda doğru verilmiştir?

A)   Hiçbir kitabın para ile ölçülecek bir değeri yoktur. (Olasılık)

B)  Yazık, okumaya alışmamış, onun tadını almamış olanlara! (Endişe)

C)  Şairlerimiz ünlü olmak istiyorlarsa aşk şiirleri de yaz­sınlar. (Öneri)

D)  Sanat hakkındaki görüşlerim sizinkinden farklı olabi­lir. (Ön yargı)

E)  Okuyan için, kitaplığının yanı başından daha rahat yer yoktur. (Yakınma)

 

3.    Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A)   Bu yılki madalyayı uluslararası üne sahip Feza Gürsey aldı.

B)   Nobel Kimya Ödülü, Türk bilim insanı Aziz Sancar’a verildi.

C)  TİKA’nın yaptırdığı Cahit Arf Kütüphanesi bugün hiz­met vermeye başladı.

D)  Ünlü fzikçi   Behram Kurşunoğlu Teorik Fizik Araş­tırma Merkezini açtı.

E)   Batı’nın üç yüz yılda çıkardığı en genç Profesör olan Oktay Sinanoğlu vefat etti.

4. İçinde hiç uyanmadan kalmış, biraz kurcalanmış fakat hiçbiri sonuna kadar işlenmemiş birçok imkân olduğunu acı acı seziyordu. İçi yanarak anlıyordu ki onda gömülü kalmış olan bu hazine çoktan meydana çıkmış olmalıy­dı. Fakat öyle derinliklerde kalmış, üzerinde öyle pislikler yığılmıştı ki… Sanki dünyanın ve hayatın ona verdiği ni­metleri birisi çalmış ve yine kendi ruhunun derinliklerinde bir yere gömüp bırakmıştı. Sanki bilinmeyen bir güç, onu hayat meydanına atılmaktan, iradesini ve zekâsını alabil­diğine kullanmaktan alıkoyuyordu. Sanki gizli bir düşman, daha yola çıkarken onu ağır eliyle yakalamış, insanlığın doğru yolundan uzaklara fırlatmıştı. Oblomov neredeyse ağlayıp kendi kendine “Ben niçin böyleyim?”  diye soru­yor, başını battaniyenin altına saklıyordu. “Niçin?”

Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)   Diyaloglara yer verilmiştir.

B)  Sanatsal bir metinden alınmıştır.

C)  Öyküleyici anlatım tercih edilmiştir.

D)  İlahî bakış açısıyla kaleme alınmıştır.

E)   Kahraman, kendini sorgulayan biridir.

 

5.       

Altaylardan Tuna’ya, her bir taraf evimiz

Beş asır Avrupa’yı yönetmişti ceddimiz

Baş üstünde gezerdi, bir zamanlar emrimiz

Allah’ın huzurunda, şahidimiz var bizim

Asırlara nam salan, fermanımız var bizim

Bu dizelerde aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?

A)   Ünsüz yumuşaması

B)   Ünsüz benzeşmesi

C)  Ünsüz türemesi

D)  Ünlü daralması

E)   Ulama

 

6.        I.   Biz, bu kültürel ortamın tümüyle dışına çıkabilme imkânına sahip değiliz.

II.   Düşünsel duruşumuz ise içinde yer aldığımız kül­türel ortam tarafından oluşturulur.

III.  Buna rağmen, biz, içinde yer aldığımız kültürel or­tamı da onun dışından gözlemlemeye çalıştık.

IV.  Bu kültürel ortamın bize talep ya da reddettirdiği hususlar düşünsel duruşumuzun ortamını hazır­lar.

V.   Biz, bir şeye baktığımızda ona bir anlam yüklüyorsak bu anlam, doğrudan bizim zihnimizin düşün­sel duruşu ile ilgilidir.

Numaralanmış cümlelerle anlamlı bir paragraf oluş­turulduğunda sıralama aşağıdakilerden hangisi olur?

A) I – II – IV – V – III                 B) II – IV – V – III – I

C) III – V – I – IV – II                 D) IV – II – V – I – III

E) V- II – IV- I – III

 

7. Tanpınar’ın “Deniz, insanla konuşur.” sözünü çok se­verim. Neden diyeceksiniz? Ben Abdülhak Şinasi gibi yalılarda büyümedim fakat bir yalıda geçen hayatı bir zaman tattım. Anneannem, Çengelköy’de o zaman Hü­seyin Hüsnü Paşa Yalısı olarak bilinen, şimdilerde daha önceki sahibine atfen restore edilen Abdullah Paşa Ya-lısı’nda kiracı olarak kalıyordu. Ben de on yaşımdan on altı yaşıma kadar fırsat buldukça yazları yanlarına giderdim. Bir evin içine denizin nasıl girdiğini o zaman gördüm. Anadolu kıyısındaki bu yalının tavanında önce ikindi güneşinin parlayan ışıkları oynaşmaya başlardı. Sonra da deniz lodosla kabarır; dalgalar, yalının altın­daki kayıkhanenin içlerine kadar güm güm vururdu ta ki sakinleşip susana kadar.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)   İkileme kullanılmıştır.

B)   Karşılaştırma yapılmıştır.

C)  Benzetmeye yer verilmiştir.

D)  Kişileştirmeye başvurulmuştur.

E)   Doğrudan anlatım tercih edilmiştir.

8. Bugünün şiiri çoğunluğa saçma, anlamsız geliyorsa ya­şadığımız hayattan başka bir yerden gelmiyor bu. Ayrıca bunun için de -belki de en çok bunun için- bugünün şiiri anlamsız, saçma değildir. Anlamsız, saçma olanı gös­termek, anlamsızlık, saçmalık demek değildir çünkü. Bir gerçeği göstermektir. Bugünün şiiri bireyciyse bu birey yitikliğinin, ezikliğinin, yıkıklığının sonucudur.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden han­gisidir?

A)   Bir arayış içinde olan bugünün şairi bireysel değil toplumsal temalar işlemelidir.

B)   İçinde yaşadığı toplumun bir ferdi olan şair, çağının dili ve şiir formunu kullanmalıdır.

C)  Ancak çağını temsil eden ve söz ustalığına sahip şa­irler şiir sanatında başarılı olabilirler.

D)  Bireysel bunalımları olduğu gibi yansıtan bugünün şiirine anlamsız demek haksızlık olur.

E)   İmgeleri sıkça kullanan şairler, bireyi günlük dille ele alanların saldırılarından kurtulamazlar.

 

9 ve 10. soruları aşağıdaki parçaya göre cevap­layınız.

 

9. 1911’de kurulan ve Birinci Dünya Savaşı sırasında sekiz oyuncusunu şehit veren Beşiktaş’ı Şeref Bey, Mütareke yıllarında yeniden canlandırmaya çalıştı. (I) Şeref Bey’in ilk amacı, İstanbul Futbol Ligi’nin o dönem Cuma Ligi olarak adlandırılan mücadelesine Beşiktaş’ı da dâhil et­tirmekti. (II) Şeref Bey, kendisi gibi istekleri geri çevrilmiş diğer kulüp yöneticilerini de çağırarak bir toplantı yaptı ve on iki kulübün yer aldığı “İstanbul Türk İdman Birliği Ligi”ni kurdu. (III) İlk başarısını 1919-1920 sezonunda bugün Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı olarak bilinen Kadıköy İttihatspor sahasında elde etti. (IV) Beşiktaş’a “Kara Kartal” lakabı 1932-1933 sezonunda Fenerbahçe ile oynanan lig şampiyonluğu fnalinde verildi. (V) Şeref Bey’in ölümü nedeniyle simsiyah formalarla maça çıkan Beşiktaş, ardı arkası kesilmeyen hücumlarına başla­yınca seyirciler “Kara kartallar gibi saldırıyor.” haykırış-larıyla ona yepyeni bir unvan bahşetti.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) I.             B) II.           C) III.           D) IV.          E) V

 

10. Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıda­kilerden hangisi söylenemez?

A)   I. cümlede Şeref Bey’in, Beşiktaş için verdiği müca­dele anlatılmıştır.

B)   II. cümlede İstanbul Türk İdman Birliği Ligi’nin kuru­luşu anlatılmıştır.

C)  III. cümlede Beşiktaş takımının elde ettiği ilk galibi­yetten bahsedilmiştir.

D)  IV cümlede Beşiktaş’ın lig şampiyonluğundaki başa­rısı dile getirilmiştir.

E)  V cümlede “Kara Kartal” unvanının nasıl ortaya çık­tığından bahsedilmiştir.

11.     

Olgun insan boşa eylemez inat

Hakikat yolunda edelim sebat

Bak kara belaya, açmıştır kanat

Her an üstümüzde uçmakta kardeş

Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A)   Didaktik bir üsluba sahiptir.

B)   İstiareye başvurulmuştur.

C)  11’li hece ölçüsü ile söylenmiştir.

D)  Tam uyak kullanılmıştır.

E)  Gurbet teması işlenmiştir.

 

12.

I.

Bu yolun inişi, yokuşu eğri

Sellerin dağlardan akışı eğri

Bu eğri yollara alışanların

Yerişi, duruşu, her işi eğri

II

Dosttan yana kanat bulup uçalım

Ak u karaya bakmayıp geçelim

Hızır gibi âb-ı hayat içelim

Gel gönül dost illerine gidelim

Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış dörtlüklerin ortak özelliklerinden biri değildir?

A)  Yarım kafyeye yer verilmesi

B)  Tezat sanatına başvurulması

C)  Yalın bir söyleyişe sahip olması

D)  Sözcük düzeyinde redif kullanılması

E)   Hece ölçüsüyle söylenmesi

 

13. Edebiyat, metafizik alanında duran bir sanat dalıdır. Bu konuda bir ihtilaf olduğunu sanmıyorum. Edebiyatın; psi­kolojinin, sosyolojinin ve felsefenin alanında çokça do­laştığını biliyoruz fakat ben bu yazımda, metafzik ilgiyle fziğin alanında da dolaştığını söyleyeceğim. Metaforlar aracılığı ile edebiyat denen tüccarın iletişime geçmediği, alışveriş yapmadığı anlam ülkesi yok.

Bu parça aşağıdaki edebî türlerden hangisine örnek gösterilebilir?

A) Biyografi                 

B) Deneme           

C) Makale

D) Eleştiri                

E) Mülakat

\

14.     

•    Mevlid türünde bir eserdir.

•    Didaktik tarzda yazılmıştır.

•    Yunus Emre tarafından kaleme alınmıştır.

•    Aşk teması etrafında kurgulanmıştır.

Aşağıdaki eserlerden hangisi bu özelliklerden hiçbirini taşımamaktadır?

A)   Hayriyye

B)   Risaletün-Nushiyye

C)  Kanuni mersiyesi

D)  Hüsrev ü Şirin

E)  Vesiletü’n-Necat

15. Aynı zamanda âşık edebiyatında bir nazım şeklinin de adıdır. Batı dillerinde “epope” olarak anılır. Daha çok yaratılış ya da toplumu derinden etkileyen savaş, do­ğal afetler, salgın hastalıklar ve göç gibi tarihî ve sosyal olayları ele alır.

Bu parçada bazı özellikleri verilen nazım türü aşağı-dakilerden hangisidir?

A) İlahi                         

B) Destan            

C) Mersiye

D) Koçaklama             

E) Hicviye

 

16.     

Kalbim yine üzgün seni andım da derinden;

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!

Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden,

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!

Bu dizelerin nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir?

A) Koşma                      

B) Şarkı               

C) Rubai

D) Terkibibent            

E) Varsağı

 

17. (I) Asıl adı Ömer olan XVIII. yüzyıl şairi Nefi Erzurum­ludur. (II) Kaside nazım şeklinin en önemli uygulayıcısı kabul edilir. (III) I. Ahmet, I. Mustafa, II. Osman ve IV Mu­rat’a sunduğu kasidelerle ünlenmiştir. (IV) Aynı zamanda hicivtürünün de en büyük ustalarındandır. (V) Nitekim Si-ham-ı Kaza adlı eseri bir hiciv mecmuasıdır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

A) I.             B) II.           C) III.           D) IV          E) V.

 

18. 20 Mart 1909’da İstanbul’da Hilâl gazetesinin basımevinde ilk toplantılarını yaparlar. Aralarına Celal Sahir, Faik Ali ve Ahmet Samim’i de almışlardır. Nitekim top­lantı sonunda kendileri için belirledikleri isim Faik Ali ta­rafından önerilecektir.

Bu parçada sözü edilen edebî topluluk veya dönem aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tanzimat             

B) Servetifünun       

C) Nayiler

D) Fecriati            

E) Yedi Meşale

 

19. Jön Türklerin bir mensubu olarak Paris’te II. Meşruti­yetin ilanına kadar İttihat ve Terakki’nin yayın organı Şura-yı Ümmet gazetesinde eleştiri yazıları kaleme alır. ll. Meşrutiyet’in ilanı üzerine İstanbul’a döner ve 1909-1921 yılları arasında Madrid elçisi olarak görev yapar. Hikâye, roman, tiyatro, edebî tenkit ve çok sayıda siyasi ve sosyal muhtevalı makale yazmış olmasına rağmen edebiyat tarihinde daha çok, bir romanı vesilesiyle tanınmıştır. Şi’r, “Rümuzu’l-Edeb” ve “İclâl” eserlerinden bazılarıdır.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden han­gisidir?

A)  Samipaşazade Sezai

B)   Direktör Ali Bey

C)  Muallim Naci

D)  Ahmet Mithat Efendi

E)   Nabizade Nazım

 

20. Ben bir sanata ait unsurun bir başka sanatın içerisine dâhil edilmesine karşıyım. Resim resimdir, müzik ise müzik. Bu sanatların malzemesi, şiirin içinde layıkıyla kullanılamaz. Bir de şiirin dili meselesi var. Tutturmuş­lar şiir dili estetik olmalıdır, sanatlı olmalıdır, diye. Hayır efendim, şiir için ayrı, özel bir dil değil; doğal, basit, gün­lük bir dil geliştirilmelidir. Hele şiire vurulan vezin, kafiye ya da topluma yol gösterme boyunduruğunu hiç kabul­lenemiyorum.

Aşağıdakilerden hangisinin edebiyat anlayışı, bu parçanın yazarıyla örtüşür?

A)  Ahmet Haşim

B)   Mehmet Akif Ersoy

C)  Cemal Süreya

D)  Melih Cevdet Anday

E)   Nazım Hikmet

 

21. Zoraki Tabip, Ahmet Vefik Paşa tarafından kaleme alı­nan ——bir oyun olup——türündedir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?

A)   müzikal-komedi

B)  adapte-komedi

C)  manzum-trajedi

D)  absürt-dram

E)  grotesk-trajedi

 

22.     

I.   Tehlikeli Oyunlar – Selim Işık

II.   Huzur – Mümtaz

III.  Uzun Hikâye – Yusuf

IV.  Kürk Mantolu Madonna  –  Raif Efendi

V.   Devlet Ana  –  Orhan Bey

Numaralanmış roman-kahraman eşleştirmelerinden hangileri yanlıştır?

A) I ve III.                      

B) I ve IV.             

C) II ve IV.

D) II ve V .               

E) III ve V.

 

23. Onun ilk torunuyum. Aramızda yarım asırdan fazla yaş farkı vardı. Ama çok küçük yaşlarımdan itibaren birbiri­mizi anladık ve dahası çok iyi dost olduk. İlerleyen yaş­larımda anladım ki kolaycacık kaynaşabilmemiz, onun eğitimci kişiliğinden kaynaklanıyordu. Ve öğrencileri… “Benim Küçük Dostlarım” adlı kitabında galiba şöyle di­yordu:  “Benim tek büyük zaafım çocuk sevgisidir ve ışık çevresinde dönen pervane misali öğretmenliğe tutulup kalışım bundandır.”

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden han­gisidir?

A)  Samiha Ayverdi

B)   Halide Nusret Zorlutuna

C)  Nazlı Eray

D)  Halide Edip Adıvar

E)   Leyla Erbil

 

24. Irazca, ekmek etmek için ateşi hayattaki ocağa yaktı bu sabah. Unu dışarda eledi. Hamuru dışarda yoğurdu. Ah­met, Osman, Şerfe, içerde uyuyor. Sığır sıpa köy içinde toplandı. Irazca zor şer aşağı inebildi. Eşeği, düveyi çı­kardı ahırdan. Hergeleye sürdü. Merdiven, her inip çıkı­şında yüreğine korku veriyor. İşler kızışmadan bir çözü­müne bakmalı ne yapıp edip.

Bu parça aşağıdaki romanların hangisinden alınmıştır?

A)   Köyün Kamburu

B)  Yılanların Öcü

C)  Sarı Traktör

D)  Onuncu Köy

E)   Bereketli Topraklar Üzerinde

 

1. C

13. B

2. C

14. C

3. E

15. B

4. A

16. B

5. D

17. A

6. E

18. D

7. C

19. A

8. D

20. D

9. D

21. B

10. D

22. A

11. E

23. B

12. D

24. B