İçindekiler
CÜMLE DÜZEYİNDE ANLATIM BOZUKLUĞU:
A) TAMLAMA YANLIŞLARI:
1.Tamlama Eklerinin Yanlış ve Eksik Kullanımı:
Kimi belirtili ad tamlamalarında tamlanan çokluk içinden seçileni belirtiyorsa tamlayan eki “-in ” yerine durum eki “-den “ kullanılabilir.Tamlanan çokluk içinden seçileni bildirmediği halde “-den ” kullanılırsa tamlama yanlışlılığı olabilir.
- ·Kitaplardan birkaçı eksik basılmış. (DOĞRU)
- ·Kitapların birkaçı eksik basılmış. (DOĞRU)
- ·Arkadaşlardan tümü toplantıyı terk etmiş. (YANLIŞ)
- ·Arkadaşların tümü toplantıyı terk etmiş. (DOĞRU)
- ·Seyircilerden bazıları oyunu beğenmemişti. (DOĞRU)
- ·Komşulardan tümü bize gelecekmiş. (YANLIŞ)
- ·Öğretmenlerden hepsi toplantıya katışmış.(YANLIŞ)
- ·Aşağıdakilerden hangisi ———- Aşağıdakilerin hangisi
- ·Seyircilerden bazıları ———— Seyircilerin bazıları
- ·Çocuklardan birkaçı ————— Çocukların birkaçı
- ·Yönetmenlerin birçoğu (doğru)—- Yönetmenlerden birçoğu (Yanlış)
Araya farklı türden sözcüklerin girdiği kimi belirtili ad tamlamasında tamlayan ya da tamlanan ekleri kullanılmadığında cümlenin anlatımı bozulur.
- Adı geçen kişiler diğerleriyle aynı suçu işlemelerine karşın hataları affedilmedi. (kişilerin)
- Orhan Bey, okulumuzun kurucu ve müdürüdür. (kurucusu)
- Sizin konumuzdaki bir devlet adamı bu tip olaylara karışması toplumda pek iyi karşılanmaz. (adamının)
- Kültürel etkinliklerin sürdürülmesi önemli bir ölçüde eğitime bağlı olduğu bir gerçektir.( sürdürülmesinin)
- O, zulme alkış tutanlar karşısında sağlam karakterleriyle durabilmiştir. (tutanların)
- Çalışma Bakanı, emeklilik yaşı yükseltilmesine yönelik olarak hazırlanan yeni yasa tasarısını imzaladı ve tasarıya karşı çıktı. (yaşının)
- Bu kazılardan anlaşıldığına göre Çorum Hititler döneminde önemli bir yeri olduğu anlaşılmaktadır.(Çorum’un)
- Bu kararın aksini düşünenler durumu inceledikten sonra bir karara varmaları gerekir. ( düşünenlerin)
- Yaşlılar, en çok yağlı yiyeceklerden uzak durması gerekir. (Yaşlıların)
- Okuma konusunda çocuklar, en çok anne ve babalarını örnek aldıkları unutulmamalıdır.(çocukların)
- İnsanlar, başarılı olabilmek için eğitimi göz ardı etmemeleri gerekir. (insanların)
- En iyi kadın oyuncu ödülünü alan sanatçı, mutluluktan gözlerinin içi gülüyordu. (sanatçının)
- Gerçekten konuşmacı dinleyicisini iyi tanıması gerekir.(konuşmacının)
- Rahmetli, onun gibi birine yakışmayacak ölçüde ağzı bozuktu. (Rahmetlinin)
- Yeni sözcükler yaratmak için her ulus, dilinin sunduğu olanaklardan yaralanma yoluna gitmesi gerekir.(ulusun )
- Ormanlar, tarla açmak uğruna sürekli yok edilmesine nasıl kayıtsız kalınabilir? (ormanların)
- Son yıllarda bütün kanallar hep aynı filmleri göstermesi izleyiciyi hiçe saydığının kanıtı değil mi? (kanalların)
- Kurtuluş Savaşımızda disipline ayak uydurmayan milli çeteler vatana ihanet ederek düşmanla birleştiklerini unutmayalım. (çetelerin)
2.Tamlayanın Kullanılmaması:
Bir cümlede herhangi bir öğe olarak bir söz başka bir öğenin tamlayan olarak kullanılabilir. Bu durumda tamlayan olarak o öğeyi karşılayan söz cümlede bulunmalıdır.
- Binayı güç koşullarda yaptırmış: ancak bazı odalarını döşeyememişti.. (binanın)
- Bu konuyu önce öğretmenimize soralım, görüşlerinin ne olduğunu anlayalım.(öğretmenimizin )
- Eğitime bütçeden daha çok pay ayrılması ya da başka kaynaklardan desteklenmesi gerekir. (eğitimin)
- Öğrenciyi düşünmeye, yaratıcı olmaya yönelten ve herhangi bir konu üzerinde eleştiri yapmasını sağlayan bir anlayış eğitim sistemimize henüz yerleşmedi.(öğrencinin)
- Öykünün kahramanı öylesine canlı betimlenmiş ki kitabı okuyanların çoğu ölümüne üzülmüş, belki de ağlamıştır.(kahramanın)
- Yazar , eskiden gazetelerde her gün kısa öykü yayımladığını ; ama çoktan bir yana bırakıldığını söylüyor. ( kısa öykülerin )
Tamlayan görevinde kullanılması gereken zamirin kullanılmaması anlam belirsizliğine yol açabilir.
- Bu kadar anlayışsız biri olduğunu bilmiyordum. (senin mi – onun mu )
- Amerika’ya okumak için gittiğini arkadaşımdan öğrendim. (senin mi – onun mu)
- Elbiselerini yıkadım ve ütüledim . (senin mi – onun mu – onların mı)
- Bu yarışı kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor. (senin mi – onun mu )
- Eşiyle sohbet ederken bir ara cep telefonundan müdürünü aradı ve ondan af diledi. (senin mi – onun mu – kendi mi )
Noktalama işaretleri, cümlenin doğru kullanılmasını sağlar. Bunların yerinde kullanılmaması yanlış anlamlara neden olabilir. Özellikle adlaşmış sıfatlardan sonra bir ad kullanılmış ve araya “virgül” konmamışsa anlam belirsizleşir.
- Gazeteci kadın kapıcıyla bir röportaj yaptı.
- Kapıdaki yaşlı adama bir şeyler söylüyordu.
- Bu yeşil gözlere deli gibi vurgundu.
- Bu yeşil gözleri dinlendirir.
- O hizmetliden bir çay istemişti.
3. Ortak Olmayan Tamlananın Ortakmış Gibi Kullanılması:
Kimi zaman birbirine bağlı ad ve sıfat tamlamalarının tamlayanları bağlaçla birbirine bağlanır, tamlanan ortak kullanılır. Bu gibi durumlarda sıfat tamlamasının tamlananı kullanılmazsa anlatım bozukluğu olur.
- Konservatuarın ya klasik ya da halk müziği bölümünde okumalısın. (müzik)
- Yazar, bu kişileri gerçek ya da hayal dünyasından almış olabilir. (dünyadan)
- Fırsat buldukça bilimsel ve kültür etkinliklerine katılmalıyız. (etkinliklere)
- Depremzedelere her türlü tıbbi ve gıda yardımı yapıldı. (yardım)
- Belgisiz ve işaret sıfatlarını iyi öğrenmelisin. (sıfatları)
- Özel ve devlet hastaneleri şu sıralarda çok doluymuş. (hastaneler)
- Bence bu olayı, mahalli veya köy sorunu olarak ele almak yanlıştır. (sorun)
- Bu önlemler ekonomik ve sağlık açısından yararlı sonuçlar verdi. (açı)
- Bölgemizde karasal ve Akdeniz iklimi görülmektedir. (iklim )
- Nesne görevli sözcükler, sözcük öbekler belirtme veya yalın durumda bulunur. (durumu)
- Televizyon, resimli ve serüven romanlarının okuyucularını da azalttı. (romanlar)
- Bu yıl sınava girecek öğrenciler , tercihleri ne olursa olsun , Sosyal ve Fen Bilimlerinin testlerini çözmek zorundalar. (bilimler)
- Onun ve benim kalemimi aynı kitapçıdan almışsınız. (kalemini)
- Belediyeye geçenlerde bir damperli bir de çöp kamyonu almışlar. ( kamyon )
- Bu ülkeye teknik ve bilgi yardımında bulunacağız. (yardım)
- Türk ve yabancı basında sinema üzerine yazıları ilk kez 1948 yılında yayımladı. (basını)
- Türkiye, Avrupa Birliğine sosyal ve hukuk devleti olma yolunda gerekli adımların atılacağına dair söz verdi. ( devlet)
- Bir devletin kalkınması o devletin faaliyet gösteren özel ve kamu kuruluşlarıyla olur. ( kuruluşlar)
4.Tamlamada Görülen Tekillik – Çoğulluk Uyumsuzluğu:
Türkçede sayı sıfatlarından ve kimi belirtili ad tamlamalarından sonra gelen adlar çoğul eki almaz. Aldığından anlatım bozulur.
- Birçok öğrencilerim oldu, çoğuyla hala görüşüyoruz.
- Bunca sorunlarımın arasında bir de senle uğraşamam.
- İki kardeşler sen gelene kadar penceredeydi.
- Ölüm cezasını uygulanmadığı ülkelerden biri de İsveç’tir.
- Devlet pek çok sanatçılara bu ünvanı veriyor.
- Tanzimat döneminde birçoğu yazarlar toplumu aydınlatmaya çalıştı.
NOT: Türkçede sayı sıfatları çoğullanamaz. İki kardeşler diyemezsiniz, doğrusu iki kardeş’tir.
Ama istisnaları vardır: Yedi Meşaleciler, Kırk Haramiler, Beş Hececiler, Üç Silahşörler, Yedi Uyurlar…..
İki kardeşler,sen gelene kadar penceredeydi.
(Nedeni: Tamlama yanlışlığı)
İki kardeş, sen gelene kadar penceredeydiler.
(Nedeni: Özne yüklem uyumsuzluğudur.Çünkü sayı sıfatlarının özne olduğu durumlarda yüklem çoğullanamaz. )
B) ÖĞE YANLIŞLIKLARI:
1. Özne Eksikliği ya da Yanlışlığı:
Cümlede özne olmayacak bir sözün özne olarak kullanılması veya öznenin gerekli olduğu halde kullanılmaması cümlenin anlatımını bozar. Özellikle sıralı cümlelerde ortak olmayan öznenin ortakmış gibi kullanılması bu tür yanlışlıklara neden olur.
- Şapkanın ponponu çok hoş; ama başıma küçük geldi.
- Çiçeğin toprağı uzun süredir değiştirilmediği için sararıp soldu.
- Bir ay önce annemin sofra kesesi alınmış, dört günde taburcu edilmişti.
- İneğin sütü çok lezzetli, iyi besinler yiyor sanırım.
- İşlediği suçtan dolayı Rüştü’ye disiplin cezası verildi ve okuldan ayrıldı.
- Kursa katılan öğrencilerin yaptığı el işlemeleri sergide beğenildi ve hediyelerle ödüllendirildi.
- Bu kitapta hem yanlışlar var hem de sahne diline uygun değil.
- Türk vatandaşının en büyük güvencesi basındır ve ondan çok şey beklemektedir.
- Hastamızın ateşi düşerse daha çabuk iyileşir.
- Öğrendiklerimizi zaman zaman tekrarlamazsak, bir süre sonra unutulabilir.
- Çareyi ilaçlarda arıyordu ; ama bazen hiçbir işe yaramıyordu.
- Adamın göbeği öyle büyük ki eğilmeden baksa ayaklarını göremez.
- Kitabın bütün düzenlemeleri bir an önce bitsin ve hemen basılsın.
- Kedinin sesi soluğu çıkmıyor, nerelerde acaba?
- Memlekette bulanıklık yok bugün, tersine alacakaranlıktan sıyrılmış durumda.
- Yapıtı, sağlığında yayıma hazırlamış ; ancak ölümünden sonra Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanmıştı.
- Dedesinin dişleri dökülmüş, bu yüzden konuşmakta zorlanıyormuş.
- Tam o sırada arabanın fireni kilitlendi ve uçuruma yuvarlandı.
- Kahve fincanı birden çatladığı için yerlere döküldü.
- Sporun insanı yıprattığı doğru değildir, tersine insanı gençleştirir.
- Sanattaki bu kargaşa giderilmeli, yeni bir yapıya kavuşturulmalıdır.
- Makalelerin toplanması altı ay sürdü ve iki cilt halinde yayımlandı.
- Baraj inşaatı önümüzdeki ayın sonunda bitecek ve gereksinimi karşılayacak oranda elektrik enerjisi üretecektir.
- Çocuğun karnı açıkmış ve uykusuzdu.
- O ayakkabıları giymeye devam edersen birkaç gün sonra ayaklarını yara bere içinde bırakacak.
- Kitapçıktaki sorular incelendi ve öğrencilere dağıtıldı.
- Öğrenciler, finalde sorulan soruları çözemedi ; çünkü çok zordu.
- Yazılı basında uzlaşma yok, halkı da bu hoşgörüsüz ortama çekmek istiyor.
- Kitabın konusunu çok beğendim, insanı hiç zorlamıyor.
NOT: Olumlu ve olumsuz yargılardan oluşan sıralı cümlelerde “herkes, hepsi, kimse, hiçbiri” gibi belgisiz zamirlerin ortak özne olarak kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur.
- Hiçbiri ödevini yapmamış, akşama kadar sokakta oynamış.
- Herkes sabah sekizde burada olsun, geç kalmasın.
- Salondakilerin hiçbiri bu konuda konuşmak istemiyor, hepsi sus pus olmuş oturuyordu.
- Hiçbiri ayaklanmaya katılmamış, hepsi yönetime bağlı kalmıştı.
- Hiçbiri sözüme kulak asmadı, çekip gitti.
- Herkes trafik kurallarını biliyor; ama kurallara uymuyordu.
- Herkes sorunun doğru cevabını bulmaya çalışıyor, sorunun yanlış olabileceğini düşünmüyordu.
- Herkes futbola ilgi gösteriyor ; ama gereken futbol kültürünü ortaya koymuyordu.
- Herkes ellerini kaldırsın, kıpırdamasın.
2.Tümleç Eksikliği ya da Yanlışlığı:
Cümlede tümleç yüklem arasına uyum olmalıdır.Aksi halde anlatım bozulur.Bu durum sıralı cümlelerde –genellikle- karşımıza çıkar.Birine uygun düşen tümlecin diğer yükleme uygun düşmemesinden dolayısıyla da ikinci yüklemin tümleç istemesinden kaynaklanır. Bazen tümlecin gereksiz kullanımı da anlatım bozukluğu neden olur.
- Yeni aldığım pantolonun paçasını kıvır , yarın giyeceğim.
- Eteğindeki yağ lekesini çıkaramadığı için giyemiyormuş.
- Sigaraya uzandığını görünce önünden çekiverdim.
- Şiirlerinin ortak teması aşktı; ama hiç tatmamıştı.
- Nedense bu basit konuyu anlayamadım, bir daha göz atacağım.
- Masaya çiçek koy da güzelleştir biraz.
- Kitaba eklemeler yapacağım ve baskıya vereceğim.
- Saçlarındaki biti görünce bit şampuanıyla yıkanmasını önerdim.
- Aşkın insan yaşamına neşe kattığı, mutlu kıldığı bir gerçektir.
- Bir düşünceye bağlananlar, benimseyenler düşünce değiştirenleri hoş karşılamazlar.
- Karşılaşabileceğimiz sorunlara nasıl göğüs gereceğimizi, nasıl aşabileceğimizi öğretin bize.
- Bu şekilde çalışman sana hiçbir şey kazandırmaz; aksine kaybettirir.
- Çevreye sahip çıkanlarla yok etmeye çalışanları bir tutamayız.
- Halk diliyle en bilgece düşünceleri, en yüce duyguları söylemeye çalışmış ve başarmış büyük bir dil ustasıdır.
- Oysa bunlara tepki göstermemek, sineye çekmek çözüm değil.
- Erkeklere öfke veren, aşağılık duygusuna düşüren sebepleri araştıralım.
- Belgeye şöyle bir göz attı , sonra imzalayıp geri verdi.
- Bazı sanayi kuruluşları doğanın dengesini bozuyor, yaşanmaz hale getiriyor.
- O, bizi korudu ve her zaman sahip çıktı.
- Toroslar’ın havası insanı canlandırıyor, yaşama sevinci veriyor.
- Hafta sonlarında babamın işyerine gider, yardım ederdim.
- Sürekli bulmaca çözer, çok büyük zevk alır.
- Bu romanınızı hiç beğenmedim; pek çok dil yanlışı var.
- Eleştirmenin bir görevi de okuyucuyu yönlendirmek, yapıt hakkında bilgi vermektir.
- Onu merak ediyorduk , aylardır haber alamamıştık.
- Yazdığı şiirleri ünlü şaire gönderdi; fakat yanıt alamadı.
- Bunları yazmak istemezdik ; ama mecbur ettiniz.
- Onu sözlerine ne karşı çıkabilir, ne de yol gösterebilirdik.
- O, arkadaşı Hüseyin’i hem çok seviyor hem de kimi davranışlarından dolayı kızıyordu.
- Öğretmene ne kadar soru sorarsanız o kadar bilgi alırsınız.
- Anlattıklarınızı can kulağıyla dinledim; fakat katılmam mümkün değil.
- Gerektiğinde hakemi protesto etmeyi, tepki göstermeyi de biliriz.
- Yurt dışında çalışan kardeşim bizi çok özlüyor , bu nedenle her ay uzun bir mektup gönderiyor.
- Büyük kentlerde köprü altlarında yaşayan bu çocuklar, topluma yaklaşıyorlar mı yoksa kaçıyorlar mı… hiç düşünmedik.
- Onu seviyorum , saygı duyuyorum ; ama geçinemiyorum.
- Nasıl bir annesin sen? Çocuğu çok ihmal ediyorsunuz, biraz ilgilenmelisiniz.
- Silahını çok sever , söz açıldığı zaman övünür.
- Balıklara bakıyor, ara sıra onlara yem veriyordu.
- Raporları aldım, genel müdürümüz boş vaktinde baksın.
- Arkadaşlarını çağır, limonata ikram et.
- Mavi boncuklardan yapılmış bir kolyesi vardı, çok severdi.
- Bu konudaki görüşlerinize katılmıyorum, izin verirseniz ben açıklayayım.
- Türk halkı hayattan yüz çevirmiş, yeteri kadar sevmiyorlar.
NOT: Kitabı aldım, onu masanın üzerine koydum. ( Onu sözcüğü cümleden atılmalı; çünkü gereksiz sözcük kullanımdan kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır.)
3.Yüklem Eksikliği:
Özellikle sıralı cümlelerde ortak olarak kullanılan yüklemin her iki cümleye de uygun olup olmadığına bakılır. Uygun düşmeyen yüklemin ortak kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur.
- Sınavı kazanmak, bir an önce okula başlamak , bir yıl daha kaybetmek istemiyorum.
- Ben bir insanoğlu sen bir dut dalı
Ben babamı sen ustanı unutma
- Adam bize iyilik , biz adama kötülük ettik.
- Pikniğin bütün cefasını ben, sefasını o sürüyor.
- Sigarayı az, içkiyi hiç içmem.
- Vakfın yasal ve yasal olmayan yollardan topladığı paralara el kondu.
- Ne sen beni , ne de ben seni gördüm.
- Biz öğretmenimizi , o da babasını kaybetti.
- Bugünkü nöbeti sen, yarınkini de Ali tutacak.
- Sinemayla çok az , tiyatroyla hiç ilgilenmem.
- Park lambaları yetersiz ya da hiç yanmayanlara para cezası uygulanacak.
- Bu salonda eskiden ne güzel filmler, paneller düzenlenirdi.
- Ünlü bir yazarımız : “ Kitaplarım beni , ben kitaplarımı yansıtabilmeliyim.”diyor.
- Ana ve babamızı kader, arkadaşlarımızı biz seçeriz.
- Bir o yiyor, bir sen , beni kimse çağırmıyor.
- Role hazırlanırken yönetmenle sürekli tartışıyordum, kah o beni kah da ben onu ikna ediyordum.
- Bütün gün bulaşık, temizlik , ütü ve yemek yapmakla uğraştım.
- Sizinle anlaşmamız zor; çünkü siz romandan, ben şiirden hoşlanıyorum.
- İster aşağıya , ister yukarıya çıkıyor olayım merdivenler yoruyor beni.
- Geçen yıla kadar kimi gün onlar bize kimi gün biz onlara gider birlikte yemek yerdik.
- İşçiler yapılan zammı önemli; ancak bugün için yeterli bulmuyorlar.
- Babam sağlığını süt , yoğurt ve sigaradan uzak yaşamasına bağlıyor.
- Aramız şimdi de , ben çocukken de çok iyiydi.
- İştahım yok zaten, sadece çay ve peynir yesem yeter.
- Kızların abartılı küpeler ve ağır makyaj yapmaları göze batıyordu.
- Görevlilerin beyaz gömlek ve koyu renkte bir kravat takmakları isteniyor.
- Tanzimatçılar, halk için edebiyatı , siz ise aydınlar için edebiyatı benimsediniz.
- Bu davranışın yanlış ve yerinde olmadığını herkes anladı.
- Kuzu eti sağlıklı ve yaşlı olmayanlar tarafından yenmelidir.
- Uzun yolculukları ancak tam sağlıklı ve yorgun olmayanlar göze alabilir.
- Ben sporu, kardeşimse sinemayı seviyor.
- Dilimize gereken ilgi ve önemi vermek zorundayız.
4. Ekeylem Eksikliği:
“ idi, imiş, ise….” ekeylemlerinin gerektiği yerde kullanılmaması anlatım bozukluğu neden olur. Sıralı cümlelerden 1. olumlu, 2. olumsuz ise 1.’ye ekeylem getirmediğimizde bunu 2.cümlenin yüklemine bağlamış oluruz. Bu da anlatım belirsizliğine yol açar, cümlenin anlatımını bozar.
- İfadesi düzgün ; yalnız mimikleri anlamlı değildi.
- O, son derece sakin ; fakat herkesin sandığı gibi korkak değildi.
- Yaşam mücadelesinde yalnız; ama güçsüz değildi.
- Oturdukları ev küçük ; şehir merkezine de yakın değildi.
- Seradaki saksılar büyük; toprakları da az değildi.
- Hava soğuk ve biz tir tir titriyorduk.
- Bu yüzden yorgun düşer, sağlık durumumuz aksardı.
- Bize görüşlerini bildirmiş biz de bazılarını uygun bulmuştuk.
- Öğrenciler soruları çözüyor , ben de tahtaya bir şeyler yazıyordum.
- O bana bin türlü yalan söylüyor, ben de onun yalanlarına gülüyordum.
- Telefondaki ses beni korkutmuş, birden ahizeyi düşürmüştüm.
- Aldığın elbisenin rengi güzel; ama deseni hoş değildi.
- Yaşı küçük , boyu da uzun değildi.
- O, bir kitap kurdu; ama gezmeyi sevmezdi.
- Konserde söylenen şarkıların sözleri anlamlı ; ama besteleri iyi değildi.
5. Özne – Yüklem Uyumsuzluğu :
Özneyle yüklem arasındaki tekillik-çoğulluk ya da kişi yönünden uyumsuzluk anlatımı bozar.Bazen ortak kullanılan yüklemlerde de bu uyuşmazlık görülebilir.
- Aylar , günler hızla geçiyorlardı.
- Düşünceler baskı altına alınamaz.
- Herhalde halkımız, üşümek yerine zehir soluyarak ölmek istiyorlar.
- İki işçi yaklaşık iki saat çalıştılar.
- Yirmi iki futbolcu doksan dakika top oynadılar.
- Bu işyerine ben ve arkadaşım Aykut açtı.
- Hasan ve sen bir an önce buradan uzaklaşın.
- Sevgiler, paylaşıldıkça çoğalırlar.
6. Çatı Uyumsuzluğu:
Aynı özneye bağlı fiiller ve fiilimsiler ya etken ya da edilgen çatılı olmalılar.Biri etken diğeri edilgen çatılı olursa çatı uyumsuzluğunda kaynaklanan anlatım bozukluğu olur.
- Her şey inceden inceye araştırılarak bir rapor düzenleyeceğiz.
- Taksi çağrılarak hep birlikte gideceğiz.
- Düşmanlara karşı zafer kazandıktan sonra önemli reformlar yapıldı.
- Bu kitapların çoğu yeni basıldı ve çok sattı.
- Evden çıktıktan sonra biraz yürüyüp arabaya binildi.
- Bu kitap filan kişilerce hazırlanmış, filanca kişilerden oluşan bir komisyon incelemiştir.
- Yönetim, inandırıcı olmak istiyorsa ; bu olayın aydınlatılmasına çalışılmalıdır.
- Medyanın toplumu etkileme gücü ne büyütülmeli ne de küçümsenmelidir.
- Size çok kırgın olduğunu ve sizi bir daha görmek istemediğini söylendi.
- Kendisine seslenen annesinin yanına gidildi, bir gece önceki olayla ilgili bilgiler verildi.