LYS-4 Deneme Sınavı
1. Aşağıdaki tanımlardan hangisi, ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A) Bir anlatımda söyleyişi zorlaştıran kakışma ve tekrarların bulunmaması, şiirsel bir söyleyişin bulunması.(akıcılık)
B) Hikâyecinin, gözlemlerinden ve dış dünyada yaşanan olaylardan yola çıkarak bireysel bunalım ve açmazlarına yöneldiği hikâye türü. (ben merkezli hikâye)
C) Acıklı, üzüntülü olaylara, güldürü öğeleri de katarak anlatan sahne sanatı türü. (dramatize etmek)
D) Hikâye ve roman gibi türlerde, olayları kendi dil ve üslubuyla, birinci kişi ağzıyla aktaran anlatıcı. (kahraman anlatıcı)
E) Belli bir konu çevresinde var olan birden fazla olayın, neden-sonuç ilkesine bağlı bir biçimde oluşturduğu bütünlük. (olay örgüsü)
2. Duygularını saklamayı olgun insan olmanın bir göstergesi olarak algılayan kişilere göre, her şeyin akılcı bir çözümü vardır. Oysa aklın ve akılcı çözümlerin açık ve anlaşılabilir bir tanımı yoktur. Ayrıca buna gerek de yoktur; çünkü duygular ve düşünceler, bazılarının sandığı gibi birbirine karşıt iki eğilim değil, tek ve bölünmez bir bütünün iki ayrı yüzüdür. Tıpkı bir dağın iki ayrı yamacı gibi… İnsanı anlamak ise dağın iki ayrı yamacını aynı anda görebilmek demektir.
Bu parçada geçen “İnsanı anlamak dağın iki ayrı yamacını aynı anda görebilmek demektir.” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanların dış görünüşü, iç dünyalarını kavramamızı sağlayacak ipuçlarını barındırır.
B) İnsanın gerçek yüzünü onu uzun süre gözlemlemeden anlamak mümkün değildir.
C) İnsan davranışlarının gerekçelerini anlamak için insanlara önyargısız yaklaşmak gerekir.
D) İnsan ancak mantıksız davrandığı zamanlarda kendini tam olarak ele verir.
E) İnsan ruhunu çözmek için onda hayalle mantığın kesiştiği bütünü algılayabilmek gerekir.
3. Bir araştırma, ülkemizde gazete okuyucularının ilginç özelliklerini ortaya sermiş: (I) Gazetelerde spor sayfalarını, daha çok erkek okuyucular okuyor. (II) Moda ve sosyete sayfalarını ise daha çok kadınların izlediği anlaşılıyor. (III) Önemli bir uluslararası bunalım olmadıkça gazetelerdeki dış haberleri, daha çok üniversite düzeyindeki okuyucuların okuduğu, diğer okuyucuların bu haberlere ilgi duymadığı görülüyor. (IV) Araştırma sonuçları net olarak ortaya koyuyor ki ortalama gazete okuyucuları, küçük bir kısmına ilgi duydukları, “seyredilerek” tüketilen gazeteleri yeğlemektedir. (V) İnsanların çoğu, para verip aldıkları gazetelerin ancak üçte biri kadarını okumaktadır.
Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine, “Daha açık bir anlatımla söylersek” sözü getirilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
4. Romanda olduğu gibi, tiyatroda da kişiler, yazarın söze karışmadığı ölçüde yaşayabiliyor.
Aşağıdaki yargılardan hangisi, bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Roman ve tiyatro, yazarın gerçeği çarpıtmadan yazmasını gerektirir.
B) Öğüt verici bir anlatımla yazılan yapıtların kalıcı olması zordur.
C) Sanat yapıtında kahramanlar, yazarın müdahalesi olmadığında gerçek kimliğini bulur.
D) Abartıya yer vermeyen roman ve tiyatro, gerçeği yansıtır.
E) Tiyatroda gerçek hayatı yakalamak, önyargılardan uzak bir anlatımla mümkündür.
5. Yirmi beşinde şöhretin zirvesine erişen şair, elli beşinde unutulmuştu ( ) Eskisinden kötü yazmıyordu ( ) ama yine de kaybettikleri pek çoktu ( ) Güncellik, tazelik, yenilik, duyarlılık( )
Bu parçada boş parantezle belirtilen yerlere, aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) (.) (:) (.) (…)
B) (.) (;) (:) (…)
C) (:) (;) (.) (.)
D) (!) (;) (…) (…)
E) (.) (,) (:) (.)
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı yapılmıştır?
A) Biraz yağmur yağdı mı bu sokaklarda yürüyebilirsen yürü!
B) Peş peşe gelen sorunlarla boğuşmak zorunda kaldık.
C) Birçokları onun memleketini bırakıp gideceğini söyledi.
D) Hatırası için birkaç güzel söz söylemem istenmişti.
E) Aklından birbirini tutmaz bir takım düşünceler geçiyordu.
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük gereksiz kullanılmıştır?
A) Okula gittiğimde senin anlattıklarını bir daha yorumladım.
B) Yıllar geçtikçe artan bir sevgiyle bağlanıyordu ona.
C) Yeni aldığı eve önceleri ısınamadı; ama sonra giderek ısınmaya başladı.
D) Köy kadınları çeşme başında toplanmış, geleni gideni seyrediyorlardı.
E) İki arkadaş köye dönmeseydi, büyük şehirde perişan olacaktı.
8. İkilemelerin bir bölümünde, ikilemeyi oluşturan sözcüklerin her ikisi de iyelik ekiyle birlikte yönelme durum eki alır.
Aşağıdakilerin hangisinde, bu açıklamayı örneklendiren bir kullanım vardır?
A) Kardeşim, parkta oynarken üstünü başını kirletmiş.
B) Her seferinde olduğu gibi, bu işi de yüzüne gözüne bulaştırdı.
C) Annesi, yaşını başını almış, temiz yüzlü bir insandı.
D) İrili ufaklı elmaları sepetlere doldurduk.
E) Dürüst, içi dışı bir insanları severdi babam.
9. “Gidip uyuyayım bari, yapacak bir şey yok.” diyordu; çünkü kendini kandıramayacak kadar yorgun ve bitkindi.
Bu cümlelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ekeylem
B) Bileşik zamanlı eylem
C) Edilgen eylem
D) İstek kipiyle çekimli eylem
E) Sıfateylem (ortaç)
10. (I) Söyleşi yazarları, alıntılara değil, kendi kültür birikimlerine dayanarak yazarlar. (II) Okuduklarından kendilerinde kalanla geçerler yapıtlarının karşısına. (III) Araştırmacı, incelemeci olmadan önce, bir kültür, bir beğeni adamı olmaları gerekir. (IV) Bu ise işin başında sağlanabilecek bir şey değildir. (V) Bunun için yılların deneyimi, görgü, bilgi, beğeni, ayrıca yazarlık gücü gereklidir.
Bu parçadaki numaralanmış cümleler için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümledeki “söyleşi” sözcüğünde eylemden ad türeten ek vardır.
B) II. cümlede “ile” ilgeç olarak kullanılmıştır.
C) III. cümle, yapısına göre sıralıdır.
D) IV. cümlede “bu” sözcüğü adıl görevindedir.
E) V. cümle, içinde belirtili ad tamlaması olan bir ad cümlesidir.
11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yancümlecik, ötekilerden farklı görevdedir?
A) Bodrum’dan dönerken Manisa’ya da uğramış.
B) Seni dinleyince çocukluk günlerimi tekrar hatırladım.
C) Kitabı okumadan kitaplığa yerleştirdi.
D) O güzel manzarayı senin de görmeni isterdim.
E) İçeri girer girmez kanepeye uzandı.
12. (I) Bir yazar olarak Nabokov, gerçek bir estetikçi gibi davranır. (II) Karakter ve kurgu gelişimi yerine ayrıntılara önem verir. (III) Düşünsellik ve simetri hep ön plandadır. (IV) Dil öyle ustaca ve titizlikle oluşturulmuştur ki metni bir kale gibi sarar ve okuru daha ilk cümleden büyü gibi içine alır. (V) Romanın bir ileti taşımaması ve okurların karakterlerle asla özdeşleşmemesi gerektiğini savunan Nabokov’a göre, okurun romandan alacağı tat, üslubu yaratan ayrıntılarda saklıdır. (VI) Okur, ormanda bir patikada yürür gibi, romanın şurasına burasına konmuş işaretlere, yolların güzelliğine vermelidir dikkatini.
Bu parça iki paragrafa bölünse, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A)II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
13. (I) Ünlü bir yazarımız, romanını İngilizce yazma nedenini açıklarken ilginç düşünceler öne sürüyor. (II) Ona göre, Türkçenin sözvarlığı yeterli değilmiş. (III) Dili özleştirme çalışmaları, binlerce anlamdaş sözcüğü dilin dışına sürerek Türkçeyi iyice yoksullaştırmış. (IV) Aynı anlamı veren, aynı kavramı karşılayan sözcüklerin dilin anlatım zenginliğine hiçbir katkısı yokmuş. (V) Dilden atılan her sözcükle birlikte o sözcüğün içerdiği tarihsel-toplumsal değerler de atılıyormuş. (VI) “İstiklal” atılıyor, yerine “bağımsızlık” getiriliyormuş; “hakikat” atılıyor, yerine “gerçek” getiriliyormuş; böylece “istiklal” ve “hakikat” sözcüklerinin kattığı zenginlik yok ediliyormuş. (VII) Oysa ister Arapça ve Farsçadan gelsin, ister Batı dillerinden gelsin, hiçbir sözcük dilden atılmaya çalışılmamalıymış.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, düşüncenin bütünlüğünü bozduğu için parçadan çıkarılmalıdır?
A)II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
14. Homeros’un destanları, kahramanlar resmi geçidi gibidir. Ama ben onun iki kahramanını severim: “İlyada”daki Akhilleus ve “Odysseia”daki Odysseus. Akhilleus —-, Odysseus ise —-. Değerleri belki aynıdır; ama ben Akhilleus’u daha çok severim; zira altın kendini hemencecik belli eder. Odysseus ise insanın ancak uzun zamanda sayabileceği bozuk paralarla dolu bir çantadır.
Bu parçada boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?
A) doğuştan kahramandır / tek tek olaylara verdiği tepkilerin toplamıyla kahraman kimliği edinir
B) her yönüyle iyidir / iyiye ulaşmak için kötü yollara da sapan bir kahramandır
C) savaşmaktan başka bir şey bilmeyen bir kahramandır / daha çok bir düşünce adamıdır
D) bütünüyle kendine özgü bir kişiliktir / başkalarından yardım almadan iş yapamaz
E) ölümden asla korkmaz / sürekli ölüm korkusu taşır
15. 20. yüzyılın başlarında, sanat ile bilim arasında çok kesin sınırlar olduğu düşünülürdü. —- Bir yanda izlenimlerden kaynaklanan sanatsal dünya, diğer yanda tertemiz pozitivist bilimsel dünya vardı ve bu iki dünya birbirlerine karşı durmakta direniyordu. Bu anlayışla bilim adamları yoğunlaştıkları konuyu duygusal ve çevresel bağlardan koparıp inceliyor, sanatçılar ise bilimsel yargıları fazla steril buluyordu.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Oysa bilim ve sanat birbirlerini destekleyen ayrıntılarla doludur.
B) Sanatçılarla bilim adamlarının arasında kopukluk vardı.
C) Sonradan bu düşünce geçerliliğini yitirdi elbette.
D) Zamanla sanat ve bilimin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini sanatçılar da bilim adamları da anladı.
E) Bu düşünce, bilimin de sanatın da gelişimine her zaman
engel oldu.
16. Bir sanatçı köyü, çobanı, kavalı, kıvrılarak akan ırmağı, bacasından duman tüten evleri, kırmızı yanaklı kızları, yeşillikleri, mavilikleri anlatmış. Bir başkası köy rengi diye sarı ve bozu kullanmış. Yorgun insanları, güçsüz hayvanları, solgun çocukları, kuru dereyi, özellikle yoksulluğu yazmış. Birincisi gerçek olmayanı anlatmış, ikincisi ise gerçeği anlatmış; ama donuk ve üzücü gerçeği… Yaşanan durumu eleştirmiş; ama bu eleştiriyi yaparken bize gelecekte yaşanabilecek hiçbir güzellikten söz etmemiş.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir sanatçının köyün olumsuz yanlarını anlatması, onun gerçekçi olduğunu kanıtlamaz.
B) Her sanatçı, işlediği konuyu kendi sanat anlayışına göre ele almalıdır.
C) Köyü anlatan sanatçının, elinden geldiğince nesnel betimleme yapması gerekir.
D) Sanatçı, gerçeği anlatırken umuda da yer vermeli, okuyucuyu karamsarlığa itmemelidir.
E) Yapıtlarında geçmişe takılıp geleceğe yer vermeyen sanatçı, başarılı olamaz.
17. Dünyanın bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm insani birikiminin kodlandığı, bu birikime ait özlerin birer koda dönüştürüldüğü, teknolojinin egemen olduğu bir tarihsel süreçten geçiyoruz. Beyaz kâğıtların yerini bilgisayar ekranları, mektupların yerini elektronik postalar alıyor artık. İletişimin elektronikleştiği bu çağda, bir edebiyat türü olarak mektubun gerilemesinin, önem yitirmesinin de önüne geçilemiyor kuşkusuz. Öte yandan edebiyatın çok katmanlı anlam yapısı, çok boyutlu teknolojik uygulamalarla daha zengin görsel biçimler edinebiliyor. Eskiden yalnızca yurtdışıyla bağlantısı olan ve yabancı dil bilen yazarlar, farklı ve yabancı kültürlerden pek çok yapıtla buluşuyorken günümüz sanatçısı, yurtdışıyla bağlantısı olmasa da, bu yapıtlarla daha sık ve daha kolay buluşabiliyor.
Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden söz edilmiştir?
A) Teknolojinin ulaştığı boyuttan ve hızlı teknolojik ilerlemeden
B) Modern toplum insanının teknoloji algısından
C) Teknolojinin edebiyat üzerindeki değiştirici etkilerinden
D) Makinelerin insan yaşamına kattığı mutluluktan
E)Teknoloji düşkünlüğünün, teknoloji bağımlılığına dönüştüğünden
18. Ben, bu sorunun tek ve doyurucu bir karşılığı bulunmadığı kanısındayım. Sanatçı kişilikleri Cumhuriyet’ten önce kabul edilmiş birçok yazar, Cumhuriyet döneminde yeni yaşam koşullarından etkilenerek yeni ürünler vermiş. “Yaban”, “Ankara” gibi romanlarına bakıp Yakup Kadri’yi Cumhuriyet dönemi romancısı sayarsak aynı yargının, 1923-1945 yılları arasında 25 romanı çıkan Hüseyin Rahmi için de geçerliliği söz konusu olacaktır. Edebiyat-ı Cedide’nin en önemli yazarı olduğu halde 1930’lu yıllarda Varlık dergisinde sık sık öyküleri yayımlanan Halit Ziya için de öyle. Öte yandan, bu iki yazarın Cumhuriyet kültürüyle kurduğu ilişki Yakup Kadri’den çok farklı.
Bu parçada “tek ve doyurucu bir karşılığı olmadığı” belirtilen soru, aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Türk edebiyatında birden çok türde ürün veren yazarlar, öncelikle hangi türdeki ürünleriyle ele alınmalıdır?
B) Yakup Kadri ve benzer durumdaki yazarlar, Türk edebiyatının hangi döneminde verilmelidir?
C) Hüseyin Rahmi ve Halit Ziya’nın Cumhuriyet döneminde yazdığı eserler, dönemin özelliğini ne kadar yansıtmaktadır?
D) Yazarların edebiyat tarihindeki yerini belirlerken ürün sayısına mı, ürünün niteliğine mi bakmak gerekir?
E) Türk edebiyatının dönemlere ayrılmasında kullanılan ölçütler ne kadar sağlıklıdır?
19. Halit Ziya Uşaklıgil’in Balzac, Zola ve Flaubert gibi gerçekçilerden öğrendiği bir şey vardı: Karakterlerin kişilikleriyle olaylar arasındaki nedensellik bağı. Romanda olayların gelişimi, karakterlerin kişiliklerine bağlı olmalıydı. Ve karakterler de bu olayların, üzerlerinde yaptığı etkiye göre değişmeliydi. Uşaklıgil, bu ilkeyi titizlikle uygular. Aşk-ı Memnu’dan önceki romanımızda, karakterlerle olaylar arasında böyle zorunlu bir bağ görmeyiz. Örneğin Felatun Bey’le Rakım Efendi romanındaki Rakım Efendi’nin, İntibah’taki Ali Bey’in, Sergüzeşt’teki Dilber’in başından birtakım olaylar geçer; ama bu olaylar, tümüyle tesadüflere bağlıdır ve onlar başlarına gelenlerin etkisiyle değişmezler.
Bu parçadan yola çıkılarak “Uşaklıgil”le ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
A) Romanımıza deneysel olma özelliği kazandırdığına
B) Yarattığı kahramanların durağan bir özellik göstermediğine
C) Batı edebiyatının realist yazarlarından etkilendiğine
D) Romanlarında tesadüflerin önemini yitirdiğine
E) Olaylarla kahramanlarının psikolojisi arasında bağ oluşturduğuna
20. Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Han Duvarları” şiirinin önemi, Anadolu ve halk gerçekleriyle yüz yüze gelen aydınların duyduğu ezikliği göstermesinden gelir. Kuşkusuz, yazıldığı yılları düşünürsek açık, arı, yalın bir dili vardır. Şair, şiirinin arasına serpiştirdiği koşma biçimindeki dörtlüklerle de halk şiiriyle bir kan bağı kurmak istemiştir. Ancak, şairin bakış açısı dıştandır. Bu yüzden Anadolu doğasını ve Anadolu insanının dünyasını tam bir gerçekçilikle anlayamaz. Duygusallığa kayar, kaçar gerçeklerden.
Bu parçada sözü edilen şiirle ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
A) Halk şiiri geleneklerinden yararlanılmasına
B) Yazıldığı döneme göre, kullanılan dilin özelliklerine
C) Anadolu gerçeğinin yaşanmadan yansıtılmaya çalışılmasına
D) Türk aydınının, Anadolu’dan kopuklukla ilgili hissettiklerini yansıtmasına
E) Savaşlar, yıkımlar içinde tükenmiş Anadolu’nun yazgısını dile getirmesine
21. Nicedir bir sevda öyküsü yazmayı kuruyorum. Düşler, gerçekler, anılar üşüşüyor başıma. Söze nereden başlayacağımı bir türlü bilemiyorum. Birkaç dakika önce su gibi akacağını düşündüğüm sözcükler, imgeler, fikirler, beynimi bir kartal gagasıyla didikleyip duruyor. Sokakta sesin soluğun kesildiği bir gece yarısı… Parmaklarım hareketsiz… Kafamın içinde çaresiz bir beyin… Sözcükler sözlüğün içinde tek tek soluk alıyor; ama gelip kol kola girmiyorlar bir türlü. Her şey donmuş. Bütün organlarım, kâğıt, kalem, kahramanlarım… Gece derinleştikçe derinleşiyor. Ağır bir doğum sancısı… Çok ağır, çok uzun… Derken… Gün ışığı, karanlığın en koyu yerinden yüzünü gösteriyor. Yağmurdan ıslanmış ovalara, karanlığın içinden ışık yağıyor. Beynim canlanmaya, parmaklarım sabırsızlıkla kıpırdanmaya başlıyor. Önümde yazının iki kanatlı penceresi ardına kadar açık artık.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yazarın, yazma sürecinde yaşadığı yaratma sıkıntısı anlatılmaktadır.
B) Anlatım, benzetme ve somutlaştırmalar yoluyla etkili kılınmaya çalışılmıştır.
C) Yaşanan durumu canlandırmayı sağlamak için, özellikle eksik bırakılmış cümleler kullanılmıştır.
D) Anlatılanlar, tanrısal (hâkim) anlatıcının bakış açısıyla verilmiştir.
E) İnsan dışındaki varlıklara insan özelliği aktarılmıştır.
22. Aşağıdaki ikiliklerin hangisinde kişileştirmeye başvurulmamıştır?
A) Güneşi öldürdüler; zavallı yiğit güneş
Bu sabah nasıl dinçti, nasıl şendi, güzeldi
B) Kuytu ormanları, tenha bağları
Geziyor mevsimin yorgun rüzgârı
C) Mesut olmuş görmek isterdim hepinizi
Bu bahar gününde dertliyi, ümitsizi
D) Hoş bir gün, hava ne soğuk ne sıcak
Bulut, güllerin tozunu yıkıyor, bak
E) Bir sırrı fısıldıyor lambalar karanlığa
Kalp bu eski odada hatıraları arıyor
23. Bahar mevsimidir hemdem-i saba olalım
Gül ile dost kokusuyla aşina olalım
Şeyhi’nin bu beytinde “bahar, gül, mevsim, koku” sözcükleri bir arada kullanılarak —- sanatı yapılmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) tevriye
B) eğretileme
C) tekrir
D) tezat
E) tenasüp
24. Onlar, sanat ve edebiyatta realizmin mümkün olmadığını ileri sürdüler; onlara göre, insan, dış evreni olduğu gibi değil, duyduğu gibi yansıtır. Bu duyuş ve anlatış da sanatçıdan sanatçıya değişir. “Dış evrenin, insan prizmasından geçerek yansıması” sözüyle anlatmak istedikleri budur. Bu şairler, şiirde anlam açıklığına karşı çıktılar, onu düzyazı için gerekli saydılar.
Bu parçada “onlar” diye söz edilen sanatçıların bağlı olduğu sanat akımı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Parnasizm B) Klasisizm C) Romantizm
D) Sembolizm E) Sürrealizm
25. Uzun sulardan tirenler kalkıyor
Islak bir istasyona iniyorum akşamları
Adım başında bir gazete ölüsü
Bozuk bir şemsiye gibi kapanıyor gün
Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) “Uzun sulardan” sözü ile mecazlı anlatıma başvurulmuştur.
B) Ölçü ve uyak kullanılmamıştır.
C) Satirik şiire örnektir.
D) Benzetme sanatına yer verilmiştir.
E) Tasvirci ve gerçeküstücü bir anlatıma sahiptir.
26. Bu edebiyat topluluğu üyelerinin ortak özellikleri, şiire aruzla başlamışken daha sonra özellikle Ziya Gökalp’in yönlendirmesiyle hece ölçüsünün esas alınmasını savunmalarıdır. Gerçekçi bir memleket edebiyatını savunmalarına karşın romantik bir memleketçilikten öteye geçememişlerdir. Bu edebiyat topluluğu Milli Edebiyat döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında şiire egemen olmuştur.
Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğu, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fecr-i Âti
B) Beş Hececiler
C) Yedi Meşaleciler
D) Maviciler
E) Garipçiler
27. Fecr-i Âti topluluğu, aşağıdakilerden hangisini amaçlamamıştır?
A) Batı’yı günü gününe izleyerek edebi çalışmalara Batı’daki gelişmeler ışığında yön vermeyi
B) Genç sanatçıların yetişmesini sağlamak için zengin bir kütüphane kurmayı
C) Batı’daki birçok eseri Türkçeye kazandırmak için dil komisyonu oluşturmayı
D) Edebiyat ve düşünce konularında konferanslar vererek halkı eğitmeyi
E) Şiirde parnasizmin tüm özelliklerini uygulamayı
28. Şinasi’nin 1862’de kurup tek başına yayımladığı Tasvir-i Efkâr(I), birçok Tanzimat yazarının çalıştığı gazete olacaktır. Ayrıca, Ali Suavi’nin çıkardığı Muhbir(II), Recaizade Ekrem’in başyazarı olduğu Hürriyet (III), Ahmet Mithat’ın Tercüman-ı Hakikat (IV) adlı gazetesi, Teodor Kasap’ın Diyojen’i (V)… boyutlarının küçüklüğüne, sürümlerinin azlığına karşın düşünce yaşamımızda sanıldığından çok fazla etkili olmuştur.
Bu parçada numaralanmış adlardan hangisi, bir bilgi yanlışına yol açmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
29. Yenileşme döneminde öykü ve romanın yanında Türk edebiyatına giren türlerden biri de edebiyat eleştirisidir.
Aşağıdakilerden hangisi, Tanzimat (yenileşme dönemi) edebiyatında, sözü edilen türe ait bir eser değildir?
A) Takdir-i Elhan
B) Edebiyat ve Hukuk
C) Zemzeme önsözü
D) Tahrib-i Harabat
E) Takip
30. 1870’ten sonra uzun hikâye ve kısa roman arası eserler yazmış, 1874’te de Monte Kristo’dan esinlenerek ilk romanını kaleme almış olan sanatçı, roman okuru yetiştirmek için çok çaba harcamıştır. Bunun için dönemin ihtiyaçları çerçevesinde her konuyu, olası etkilere ve modalara açık bir tutumla romanlarında işleyerek popüler roman çığırının ilk temsilcisi olmuştur. Dağınık kurgusu, anlatımı, ikide bir okura öğüt verecek ölçüde kendini romanda hissettirmesi gibi eksikliklerine rağmen yenileşme döneminde Türk romanına katkıda bulunmuştur.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ahmet Mithat Efendi
B) Recaizade Mahmut Ekrem
C) Samipaşazade Sezai
D) Hüseyin Rahmi Gürpınar
E) Ahmet Rasim
31. Abdülhak Hâmit Tarhan, Tanzimat tiyatrosunun en verimli isimlerindendir. (I) Tiyatro türündeki ilk eseri, Macera-yı Aşk’tır. Bunu, Sabr ü Sebat, İçli Kız ve Duhter-i Hindu izler. (II) Hâmit, tiyatrolarının bazılarını düzyazıyla bazılarını da nazımla yazmıştır. (III) Tiyatrolarında “sosyal fayda” ilkesine bağlı kalmıştır. (IV) Başlangıçta tiyatro tekniğine oldukça uyan Hâmit, sonraları tiyatrolarını okunmak için yazmıştır. (V) Dili oldukça ağırdır, yabancı sözcüklerle doludur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A)I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
32. Edebiyat-ı Cedide şiirinde sembolizm ve parnasizm akımlarının etkileri
I
görülür. Bu yolla şiirde yeni bir duygu, hayal ve estetik anlayışı oluşturulur. Batı edebiyatında gelişen sone, terza rima gibi nazım biçimleri kullanılır, ayrıca klasik şiirin
II
nazım biçimlerinden biri olan müstezat değiştirilerek “serbest müstezat” adı verilen
III IV
bir nazım biçimi oluşturulur. Şiirde bu gelişmeler olurken roman alanında önemli bir
V
gelişme olmamıştır.
Bu parçadaki bilgi yanlışının giderilmesi için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A) I.nin yerine “realizm ve romantizm” getirilmeli
B) II.nin yerine “kıta ve murabba” getirilmeli
C) III.nün yerine “kaside” getirilmeli
D) IV.nün yerine “bent” getirilmeli
E) V.nin yerine “tiyatro” getirilmeli
33. Aşağıdakilerin hangisinde, yazar-eser-tür eşleştirmesinde
yanlışlık yapılmıştır?
A) Tevfik Fikret – Haluk’un Defteri – şiir
B) Cenap Şahabettin – Hac Yolunda – gezi
C) Halit Ziya Uşaklıgil – Kırk Yıl – anı
D) Mehmet Rauf – Siyah İnciler – roman
E) Hüseyin Cahit Yalçın – Hayal İçinde – roman
34. Milli Edebiyat akımını başlatanlar, —- çıkardıkları —- dergisiyle —-, Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp’tir. Bu akımın başlıca özellikleri, dilde yalınlık, halk edebiyatının şiir biçimlerinden yararlanma, hece ölçüsünü kullanma, konu seçiminde yerlilik olarak özetlenebilir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere, aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Manastır’da – Sebilü’r Reşad – Yakup Kadri
B) İstanbul’da – Şehbal – Mehmet Akif
C) Selanik’te – Genç Kalemler – Ömer Seyfettin
D) İzmir’de – Hüsn ve Şiir – Halide Edip
E) Ankara’da – Dergâh – Yahya Kemal
35. Bakkal mısın teraziyi neylersin
İşin gücün yoktur gönül eylersin
Kulun günahını tartıp neylersin
Geçiver suçundan bundan sana ne
Bu dizeler, tasavvufi düşünceleri alay edermiş gibi işleyen —- nazım türüyle yazılmış bir şiirden alınmıştır.
Yukarıda boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) rubai
B) nefes
C) şathiye
D) şarkı
E) tuyuğ
36. 18. yüzyılın en önemli eseri ve Türkçe mesneviler arasında Leyla vü Mecnun’a denk bir şaheser sayılan Hüsrev ü Şirin, tasavvufi aşkı konu edinen alegorik bir mesnevidir. Şeyh Galip’in bu eseri yazma amacı, Nabi’nin Hayrabat’ından daha güzel bir eser yazılabileceğini göstermektir.
Bu parçadaki bilgi yanlışı, aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) “18. yüzyıl” yerine “19. yüzyıl” yazılarak
B) “Hüsrev ü Şirin” yerine “Hüsn ü Aşk” yazılarak
C) “Şeyh Galip” yerine “Şeyhi” yazılarak
D) “Hayrabat” yerine “Hayriyye” yazılarak
E) “Nabi” yerine “Nef’i” yazılarak
37. I. Grup II. Grup
I. Müstezat Tek dize
II. Kıta Mesnevi
III. Orta nesir Ziyade
IV. İran edebiyatı Hicviye
V. Azade Beyit
Yukarıda I. grupta verilen terimlerden hangisi, II. grupta verilenlerden biriyle ilişkilendirilemez?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
38. Tam bir kaside çeşitli bölümlerden oluşur. Bunlardan biri, —-.
Yukarıda verilen bilgiye göre boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) çoğu kez kasideye adını veren hicviye bölümüdür
B) asıl konuya girişi sağlamak için yazılan girizgâh bölümüdür
C) kasidenin sunulduğu kişinin özelliklerinin abartılı bir övgüyle anlatıldığı mersiye bölümüdür
D) şairin kendisini övdüğü dizelerden oluşan methiye bölümüdür
E) kasidenin sunulacağı kişi için yakarışta bulunulan nesib bölümüdür
39. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) Bereket, kız kaçırma, ölüp dirilme gibi konuların işlendiği köy seyirlik oyunları, köylüler tarafından köylüler için oynanan anonim ürünlerdir.
B) Ortaoyununun esas kahramanları Pişekâr ile Kavuklu’dur; ancak bu oyunlarda Zenne, Tuzsuz Deli Bekir ve Frenk gibi ikincil kahramanlara da yer verilebilir.
C) Deriden yapılan insan, hayvan ve eşya şekillerinin gölgelerinin perde üzerine düşürülmesi, Karagöz oyununun esasını oluşturur; perde arkasında bulunan ve “hayali” diye adlandırılan kişi bu şekilleri hareketlendirip seslendirir.
D) Ortaya çıktıkları ilk dönemlerde doğaçlama oynanan Karagöz ve ortaoyununda, türler benimsendikçe, ezberlenmiş yazılı metinlere bağlı kalarak oynama alışkanlığı gelişmiştir.
E) Meddah tek kişilik oyundur; meddahın başarısı, öyküsünü anlattığı kişinin ses ve davranışlarını taklit derecesiyle orantılıdır.
40. Aşağıdakilerden hangisi, Orhun Yazıtları’yla ilgili yanlış bir bilgi içermektedir?
A) Göktürklerin siyasal, toplumsal, ekonomik yaşamlarıyla ilgili bilgiler içerir.
B) Tonyukuk, Bilge Kağan, Kül Tigin adlarına dikilmiştir.
C) İlk olarak Danimarkalı dil bilgini Thomsen tarafından okunmuştur.
D) Türkçenin yazılı bu ilk örneği, İslamiyet’e geçiş döneminin özelliklerini taşır.
E) Göktürk alfabesiyle yazılmış olduğu için bu yazıtlara Göktürk Yazıtları da denir.
41. I. Aynı konuyu işlemeleri
II. Dörtlüklerle yazılmaları
III. Aruz ölçüsünün kullanılması
IV. Didaktik nitelik taşımaları
V. Hakaniye lehçesiyle yazılmaları
Yukarıdakilerden hangileri “Kutadgu Bilig, Atabetü’l Hakayık, Divan-ı Hikmet”in ortak özelliğidir?
A) I. ile II.
B) I. ile V.
C) II. ile III.
D) III. ile IV.
E) IV. ile V.
42. Son yıllarda televizyonlarda dinleyicilerin de katıldığı tartışma programları yapılıyor. Seyirciler arasında dolaşan mikrofon, program sunucusunun söz hakkı verdiği kişilerin, konuyla ilgili görüşlerini taşıyor ekrana.
Bu parçada sözü edilen sözlü anlatım türü, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Söylev
B) Forum
C) Mülakat
D) Sempozyum
E) Konferans
43. Aşağıdakilerden hangisi, romanı biyografiden ayıran en belirleyici özelliktir?
A) Kurmacaya dayalı olması
B) Uzun bir ön hazırlık gerektirmesi
C) Daha az sayıda insanı ele alması
D) Çok daha uzun yazılabilmesi
E) Gerçekliği tüm ayrıntılarıyla ortaya koyması
44. —-, kim ne derse desin “an”ın geleceğe taşınmasıdır. Bir başka söyleyişle, “an”ın veya “an”ların ölümsüzleştirilmesi, sonsuza aktarılmasıdır. Bu bakımdan fotoğrafa benzer. Deklanşöre basıldığı dakikanın donması gibi “an”ın yakalanıp iletilmesidir.
Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Deneme
B) Günlük
C) Röportaj
D) Biyografi
E) Otobiyografi
45. Aşağıdakilerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) İskendername: İskender’in maceralarını anlatan bir mesnevidir. Ahmedi tarafından yazılmış, Bayezıt’ın oğlu Emir Süleyman’a sunulmuş olan bu esere manzum bir Osmanlı tarihi de eklenmiştir.
B) Harname: Şeyhi’nin, kendisine tımar olarak verilen köyü almaya giderken başına gelenleri arz etmek için yazdığı alegorik bir eserdir. Manzum fabl türünün edebiyatımızdaki ilk örneklerindendir.
C) Mecalisü’n Nefais: 14.-15. yüzyılda Gülşehri tarafından yazılan çeviri niteliğinde bir eserdir. Eserde, hüthüt kuşunun rehberliğinde kuşların doğruyu araması tasavvufi bir içerikle anlatılır.
D) Keşfü’z Zünun: 17. yüzyıl bilim adamlarından Kâtip Çelebi tarafından yazılmış bir bibliyografya kitabıdır. 15 bine yakın eser hakkında bilgi içermektedir.
E) Tazarruname: 15. yüzyılda Sinan Paşa tarafından kaleme alınmış tasavvufi içeriğe sahip bir eserdir. Süslü nesir tarzının ilk örneklerindendir.
46. (I) Yunus Emre, XIII.-XIV. yüzyıllarda yaşamıştır. (II) Risaletü’n Nushiyye (Öğütler Kitabı) adlı bir mesnevisi vardır. (III) Bugün “Yunus Emre Divanı” adıyla bilinen eseri, ölümünden sonra başkaları tarafından düzenlenmiştir. (IV) Tasavvufi aşk, evrensel insan sevgisi, kardeşlik… temalarını işlemiştir. (V) Aruz ölçüsünü kullanmayan Yunus Emre, böylelikle hece ölçüsünün benimsenip yerleşmesini sağlamıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
47. Ölüm uzak balkonundan yıldızların
Ağarırken Edirne eteklerinde
Bu dizelerle,
I. eylül yüzünde
II. dalgınlığı
III. ayışığı çizerdi
IV. kan tutan ince kızların
söz öbekleri kullanılarak sarma uyak düzeninde anlamlı bir dörtlük kurulmak istense, son iki dize aşağıdakilerden hangisiyle oluşturulabilir?
A) I. ile III. B) II. ile IV. C) II. ile III.
II. ile IV. III. ile I. IV. ile I.
D) III. ile I. E) IV. ile I.
II. ile IV. II. ile III.
48. Aşağıdakilerin hangisinde uyak türü ötekilerden farklıdır?
A) Sen yalnız türkünü söylemeye bak
Karanlıkta çıkan ses daha berrak
B) Nedim’in gözünden ırak o dilber
Rüyada görülen bahara benzer
C) Mecnun’u, Leyla’sı vuslatında
Kim yalnız değil ki hayatında
D) Başıma ne dertler açtığı halde
Bir kerre karar kıldık bu hayalde
E) Kırk yılda bir fakirin gönlünü etsen
Ne olur hep böyle güneşli gitsen
49. —- önemli yapıtlarından biri olan Yorgun Savaşçı ile Samim Kocagöz’ün —- adlı yapıtı, Türk edebiyatında Milli Mücadele’yi başarıyla yansıtan romanlardandır.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Orhan Kemal’in – Yeşil Gece
B) Yaşar Kemal’in – Çalıkuşu
C) Kemal Tahir’in – Kalpaklılar
D) Rıfat Ilgaz’ın – Acımak
E) Attilâ İlhan’ın – Kavak Yelleri
50. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde verilen bilgi yanlıştır?
A) Orhan Kemal de Yaşar Kemal de çoğu yapıtında Çukurova’yı mekân olarak seçmiştir.
B) Nedim ve Karacaoğlan, aşkı konu almış şairlerdir.
C) Orhan Pamuk da Oğuz Atay da postmodern romanın önemli temsilcileridir.
D) Ruşen Eşref de Hamdullah Suphi de deneme alanında önemli eserler vermiştir.
E) Sebk-i Hindi ve Mahallileşme, Divan edebiyatında görülen iki şiir tarzının adlarıdır.
51. Ahmet Hamdi Tanpınar Bursa’da Zaman, Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Huzur, Beş Şehir gibi farklı türlerde kaleme
aldığı eserleriyle tanınmıştır.
Bu cümlede, aşağıdaki metin türlerinden hangisine örnek yoktur?
A) Roman
B) Mensur şiir
C) Hikâye
D) Deneme
E) Şiir
52. Bu romanda yazar, Anadolu’nun Kurtuluş Savaşı yıllarındaki hüzünlü tablosunu çizer. Roman kahramanının kişiliğinde ortaya serdiği iç hesaplaşmayla Anadolu’nun geri kalmışlığından Osmanlı aydınını sorumlu tutar. Bu nedenle söz konusu eser, edebiyatımızda ilk tezli romanlardan sayılır.
Bu parçada sözü edilen yazar ve romanı, aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Halit Ziya – Aşk-ı Memnu
B) Halide Edip – Sinekli Bakkal
C) Yakup Kadri – Yaban
D) Namık Kemal – İntibah
E) Mehmet Rauf – Eylül
53. Duyguyu, düşünceyi ve hayali ustalıkla kaynaştıran —-, şiirlerinde tarih, İstanbul, aşk, doğa, deniz, ölüm ve sonsuzlukla
ilgili duygularını işlemiştir. Türkçeyle aruz ölçüsünü uyumlu bir biçimde kaynaştırmış ve Türk edebiyatında aruzun son önemli temsilcisi olarak ün yapmıştır. İç uyuma çok önem vermiş, şiirlerini titiz bir işçilikle oluşturmuştur.
Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Ahmet Haşim
B) Mehmet Emin Yurdakul
C) Faruk Nafiz Çamlıbel
D) Yahya Kemal Beyatlı
E) Necip Fazıl Kısakürek
54. Elinde Bursa çakısı
Boynunda kırmızı yazma
Değnek soyarsın akşama kadar
Fulya tarlasında
Ben sana hayran
Sen cama tırman
Bu dizeler, Orhan Veli şiirinin aşağıdaki özelliklerinden hangisine örnek gösterilemez?
A) Şiirde ölçüyü, uyak düzenini kaldırıp serbest nazım yöntemiyle yazma
B) Şairane söyleyiş yerine saf ve yalın anlatım kullanma
C) Kısa ve alaycı, gündelik sözlerle şiir yazma
D) Küçük, sıradan insanın dünyasını şiire katma
E) Toplumsal bilinç yaratmak için yergi şiiri yazma
55. —-, Cumhuriyet dönemi tiyatrosuna yön veren oyun yazarlarındandır. Sağlam dili, gelişmiş tekniği ile dikkat çeker. Konularını çoğunlukla Anadolu medeniyetlerinin engin tarihinden ve mitolojisinden alır. Ben Anadolu, Akad’ın Yayı gibi yapıtlarında mitolojiden; Hasan Sabbah, Mithat Paşa gibi yapıtlarında tarihten esinlenir. Eserlerinde Türkiye’nin yakın tarihini de konu edindiği görülür. Birçok ödüle layık görülen sanatçı ilk olarak, “Midasın Kulakları” ile Sinema ve Tiyatro Derneği birincilik ödülünü almıştır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Turan Oflazoğlu
B) Ahmet Kutsi Tecer
C) Güngör Dilmen
D) Refik Erduran
E) Ahmet Muhip Dıranas
56. Eğer okursanız “Karamazov Kardeşler”de, en koyu günah katmanlarının altında bulunabilecek insanca ışığa; “Kral Oidipus”ta, hataları nedeniyle kendisini başkalarını yönetmeye artık layık görmeyen insanoğlunun trajedisine ve erdemine; “Faust”ta, “şeytan” simgesi aracılığıyla, insanoğlunun yaşamı boyunca kendi vicdanına karşı verdiği amansız savaşa; “Hamlet”in kişiliğinde de yüce değerlere gönül veren, ama çabalarında kararlı olmayan bir soylunun dramına tanıklık edersiniz.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada anılan eserlerin yazarlarından biri değildir?
A) Dostoyevski
B) Goethe
C) Sophokles
D) Victor Hugo
E) Shakespeare
CEVAPLAR
1 | C |
2 | E |
3 | E |
4 | C |
5 | B |
6 | E |
7 | C |
8 | B |
9 | C |
10 | C |
11 | D |
12 | D |
13 | C |
14 | A |
15 | B |
16 | D |
17 | C |
18 | B |
19 | A |
20 | E |
21 | D |
22 | C |
23 | E |
24 | D |
25 | C |
26 | B |
27 | E |
28 | C |
29 | B |
30 | A |
31 | C |
32 | E |
33 | D |
34 | C |
35 | C |
36 | B |
37 | C |
38 | B |
39 | D |
40 | D |
41 | E |
42 | B |
43 | A |
44 | B |
45 | C |
46 | E |
47 | D |
48 | E |
49 | C |
50 | D |
51 | B |
52 | C |
53 | D |
54 | E |
55 | C |
56 | D |