LYS-5 Deneme Sınavı
1. Perçemli Sokak ve Âşık Merdiveni. Bunlar Oktay Rıfat’ın şiir kitaplarına verdiği adlar. Bu iki adı da duyduğum zaman çok sevmiştim. Oktay Rıfat’ın bulduğu ve şiirine yakıştırdığı başlıklar olarak ne güzeldiler! Ancak sonra ne oldu? Olan şu: Perçemli Sokak diye Galata’da bir sokak varmış, Âşık Merdiveni de benim şimdiye dek duymadığım bir çiçeğin adıymış. Bunları öğrenince Perçemli Sokak’ın da Âşık Merdiveni’nin de benim için bir çekiciliği, büyüsü kalmadı. Neden acaba? Böylesi bir sorunun cevabı zor olmasa gerek. Şiir gerçekle ilgilenir. Gerçeği işler, kalkındırır; ama Pierre Reverdy’nin sözüyle, “gerçeğin bir asalağı olmamalıdır.”
Bu parçada geçen “gerçeğin bir asalağı olmak” sözüyle O. Rıfat’ın şiirine yöneltilen eleştiri, aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Sokak adlarından yola çıkılarak adlandırılmasının, gerçeklik duygusu yaratmasını engellemesi
B) İstanbul’un bildik semtlerini sanki ilk kez duyuluyor-muş hissi yaratarak okuyucuya sunması
C) Ancak gerçeğe bağlı kalarak var olabilen bir özellik göstermesi
D) Hemen her düzeyden okura seslenmeyi hedefleyerek yaşamı olduğu gibi aktarması
E) Verilen adların, içerikle ilgisiz olup sadece bir süs niteliği taşıması
2. Bazıları, kolay yazılmış damgasıyla kimi şiirlerin yüzüne kara çalmak istiyor. Oysa Ahmet Muhip Dıranas’ın “Atlıkarınca” şiirinden de anlaşılacağı üzere, kolay yazılmış duygusunu veren şiirler,
Bu parça aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanmalıdır?
A) ancak büyük şairlerin değerlendirebileceği şiirlerdir
B) geleneğe yaslanarak, ondan yararlanarak oluşturulur
C) Ahmet Muhip’in tarzının dışındaki şiirlerdir
D) gerçekte büyük bir emekle dokunmuşlardır
E) büyük bir birikim olmadan oluşturulan şiirlerdir
3. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, iyimserlik söz konusudur?
A) Kardeş, senin dediklerin yok Halay çekilen toprak bu toprak değil
B) Çamı bitmiş, kavağı azalmış Gamla örtülü bayırlar, çıplak değil
C) Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş cihan Mevsimler soğumuş, sular azalmış
D) Gün doğar, tarla kuşları uçuşurlar Ağır bir aydınlık, bildiğin şafak değil
E) Kardeş, görmüyorum ama hâlâ duyabiliyorum Geçmiş zamanlar geleceklerden parlak değil
4. (I) Edebiyat dünyasında, ünlü şairlerin şiir çevirisi yapmasına pek sık olmasa da tanık olmaktayız. (II) Onların, çeviri yaparken kendilerini bir çevirmen olarak görmedikleri bellidir. (III) Sözün özü, onlar kendilerini her şeyden önce şair olarak görürler. (IV) Çevirdikleri şiiri kendi şiir dünyalarına uyarlarlar, kendi şiirlerini yazarlar. (V) Kimi büyük şairlerin, çeviri yaparken kendi şair kimliklerini unuttukları da olur. (VI) Bunlardan hangisi daha iyidir bilmiyorum; ama ne olursa olsun, büyük şairlerin yaptığı çeviriler her zaman ötekilerden daha çok ilgi görüyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinin, kendinden önceki yargının sonucu olduğu anlaşılmaktadır?
A) II. B) III. C) IV D) V E) VI.
5. Türkiye, enerji kaynakları ve tarımsal ürünlerin çeşitliliği bakımından dünyadaki önemi gün geçtikçe artmaktadır.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Yanlış sözcük kullanılmasından
B) Tamlayan eki eksikliğinden
C) Gereksiz sözcük kullanılmasından
D) Yüklemin eylemsi olmasından
E) Dolaylı tümleç eksikliğinden
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Önümüzdeki cumartesi İstanbul’da yoğun kar yağışı bekleniyormuş.
B) Burası da dünyadan elini eteğini çekmiş birisi için bulunmaz bir yerdi.
C) Edebiyatımız da köy sorunlarına geniş yer verilmiştir.
D) Onun ilk filmleri de uzun süre, istenen seyirci kitlesine ulaşamamıştır.
E) En kötüsü de kimseden beklentisinin kalmamasıydı.
7. İlişkileri (I) aralarında güçlü bir dostluk oluşacak (II) kadar gelişmiş (III) ilerlemiş; böylece birlikte hareket etme (IV) çalışma (V) sorunlara çözüm bulma olanağı doğmuştu.
Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine virgül (,) getirilemez?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
8. Çiçeklerin en güzel zamanında yere yüzükoyun uzanıyorum.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Belgisiz sıfat
B) Azlık-çokluk belirteci
C) Niteleme sıfatı
D) Belirtili ad tamlaması
E) Bileşik yapılı belirteç
9. O kadar istedi ki bir şeyi bugün içim
Dedim kendi kendime: “Bari çocuk olaydım!”
Bu dizelerde tırnak işareti içinde verilen söz, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne
B) Yüklem
C) Belirteç tümleci
D) Belirtili nesne
E) Belirtisiz nesne
10. Savaş çıkarsa insanlığın asıl kaybı, “insanlığı” olacaktı.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bileşik zamanlı eylem
B) Tamlananı sıfat almış ad tamlaması
C) Ünsüz benzeşmesi
D) Hem yapım hem çekim eki almış ad
E) Belirtme durum eki almış ad
11. (I) Hafta sonunda şehrin puslu havasından kaçıp doğaya daha yakın olabileceğimiz bir yere gitmeye karar verdik. (II) Eski arkadaşlarla bir haftalığına olsa bile hasret gidermiş olacaktık. (III) Eskihisar’dan arabalı vapura bindik, vapurda bizi çok lezzetli yiyeceklerle hazırlanmış bir kahvaltı bekliyordu. (IV) Hava soğuk olmasına rağmen biraz dışarıda kalarak kurşuni bulutlarla örtülü gökyüzünün fotoğraflarını çekmek istedim. (V) Ben işi uzatınca arkadaşlarım: “Artık gel, kahvaltıyı kaçıracaksın.” demeye başladılar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede sıfat görevinde eylemsi vardır.
B) II. cümlede ilgeç kullanılmıştır.
C) III. cümledeki yüklemlerin ikisi de geçişlidir.
D) IV cümlede ad tamlaması nesnede kullanılmıştır.
E) V. cümlede “artık” sözcüğü belirteçtir.
12. (I) Yıllardır sanat ve kültür sorunları üzerine didikleyici bir biçimde okuyor, düşünüyor ve yazıyorum. (II) İlgi alanlarım geniş, meraklarım çeşitli. (III) Ama, hiçbir zaman her konuda ahkâm kesmek ve bilirkişi rolü oynamak gibi bir niyetim olmadı. (IV) Yazılarımda kimi zaman, amacını aşan bir uzman üslubu, bir otorite havası görürseniz, bunu niyetime değil, ifade kusurlarıma yormanızı isterim. (V) Bu yazıları kitaplaştırmak üzere bir araya getirirken yazılar üzerinde herhangi bir değişiklik yapmadım.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, “Bu yüzden geniş bir yelpazeye yayılan enerjim, dikkatim dağılıyor.” cümlesi getirilebilir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V
13. (I) Toplum ve birey, sadece bilimle açıklanamaz. (II) Toplum yapılanmasının ve insan psikolojisinin matematiksel kesinlikle açıklanamayan, formüllere dökülemeyen alacakaranlık bir bölgesi vardır. (III) Dostoyevski olmasaydı, insan psikolojisi hakkındaki bilgi ve sezgilerimiz eksik kalırdı. (IV) 19. yüzyıl Fransa’sında yaşayanları, toplumun bir yere doğru akışını ve sistemi, Balzac’ın romanları kadar iyi anlatan hiçbir ürün yoktur. (V) İşte edebiyat o bölgeyi aydınlatarak bizim kendimizi daha iyi tanımamızı sağlar.
Bu parçanın anlam akışındaki bozukluğu gidermek için, numaralanmış cümlelerden hangilerinin yeri değiştirilmelidir?
A) I. ile II. B) I. ile III. C) II. ile IV
D) III. ile V. E) IV ile V.
14. Biliyorsunuz, kimi zaman filmlerimle, kimi zaman da jüri üyesi olarak Cannes Film Festivali’ne katılıyorum. Uzaktan bakılınca çok güzel görünüyor; ama Cannes aslında çok acımasız bir yerdir. Seyirci filmi beğenmezse: “Bu yönetmenin şu filmi iyiydi, o eskiden şöyleydi.” demez. —- O yüzden gala gösterimleri biraz gergin geçer burada. Ama bunun iyi bir yanı da var: En azından filminiz hakkındaki gerçeği ilk ağızdan öğrenirsiniz.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygun olmaz?
A) Daha film seyredilirken başlar protestolar, ıslıklar.
B) Dünyanın en ünlü, en usta yönetmeni de olsanız para etmez o an.
C) Herkes düşüncesini kimseden çekinmeden ortaya koyar.
D)Filmin niteliğinden çok, sizin büyüklüğünüz önemlidir onların gözünde.
E) Fazlasıyla açık sözlü, fazlasıyla dobradır herkes.
15. Eskiçağ, Orta Çağ ve Rönesans anlatı yapıtlarında, zaman ve mekânın belirsiz bırakıldığı ve bu öğelerin önem kazanmasının romanın çıkışı ile başladığı bilinen bir şey. Bizim de masallarımız olsun, efsanelerimiz, halk hikâyelerimiz olsun, —-. Ama daha ilk romanlarımızda zaman ve mekân ilkelerinin belirginleştiğine, hatta simgeleştiğine tanık oluruz. Örneğin Peyami Safa’nın “Fatih-Harbiye” adlı romanının başlığındaki semt adları, çatışan yaşam ve düşünce tarzlarını simgeler. Yakup Kadri’nin “Kiralık Konak”ı çöken Osmanlı İmparatorluğu’nun simgesidir yine.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) zaman ve mekân birbiriyle ilişki içinde değildir
B) kahramanlara ve olaylara değil, durumlara ağırlık verir
C) gerçeküstücü bir yaklaşımla okuru bambaşka bir dünyaya götürür
D) ne zaman ne de mekân değişim gösterir
E) zaman ve mekân konusunda suskundur
16. “Sanat uzun, hayat kısa…” demişler. Bu sözle ne zaman karşılaşsam ya da o durduk yere aklıma düşüverse, bir kiraz mevsimini bir de sinemayı hatırlarım. Bu söz bende eskide kalmış, hüzünlü, artık unutulmaya yüz tutmuş bir bekleyişin özlemi, karşılığı oluverir. Gelecek filmi, “pek yakında”yı; kiraz mevsimini bekleyen çocuk gibi beklemeyi özledim. Filmin içinden hayata, hayatın içinden filme bakmayı ve içimi dökebilmeyi perdedeki kahramanlara… Bitimsiz bir merak duygusuyla beslenmeyi özledim. Elimdeki sinema biletine bakıyorum. Üzerinde barkodu olan elektronik bir bilet bu. Eski sinema biletlerine, hani üzerinde “Sonuna kadar saklayınız” yazısı olan biletlere hiç benzemiyor. Filmle birlikte tanığı olduğumuz hayatın kanıtı olacak, “yaşanmışlığı” belgeleyecek biletler yok artık. Nasıl olsun ki? “İstanbul’un orta yeri sinema” değil nicedir. Sinemanın yeri hayatın içinde değil, alışveriş merkezlerinde.
Bu parçada yazar, asıl aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Eski sinema biletlerinin çağın gereklerine göre değiştirilmesinden
B) Sinemada, merak duygusunun yerini vakit geçirme isteğinin almasından
C) Yaşam ile sinema arasındaki bağın giderek silik ve yapay bir hale gelmesinden
D) Kiraz mevsiminin eski tadını ve güzelliğini yitirmiş olmasından
E) Günümüzde çekilen filmlerin yalnızlık ve yabancılaşma duygularını artırmasından
17. Müzik bir serüvendir. Neden bu serüveni yaşamayalım? Bir gitar bizi İspanyol rüyasına götürürse ne güzel olur! Ya Japonların insanın içinde incelikle dolaşan ezgileri?.. Bach’ın görkemli müziğini dinlememek ne büyük yoksunluktur! Bir ud taksiminin esintileri neden bizi alıp götürmesin? Caz müziğinin sürükleyici ritmini, zengin ezgilerini neden tanımayalım? Rock müziğinin hareketli sahnelerine kendimizi kaptırmaktan neden korkalım? Tangoların tadına neden varmayalım? Önyargılarımızı bırakalım. Sınırlara, çağlara sıkışıp kalmayalım. Bırakalım müzik, insanları sevgiyle bir araya getirsin.
Bu parçada müzikle ilgili asıl vurgulanmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşamı renklendiren evrensel nitelikleriyle insanları birbirine bağladığı
B) Türlerinin birbirinden beslenmesinin kaçınılmaz olduğu
C) Türleri arasında önemli farklar olduğu
D) Her insanın farklı bir tarzından keyif alabileceği
E) İnsanların toplumsal sorunlardan uzaklaşmasını sağ-ladığı
18. Metnin dışına fazla çıkmadan, metne yeni bir soluk ve tat getirecek resim tercihleri yapmaya çalışırım. Metnin yazın dili, tekniği benim işimi bazen kolaylaştırır, bazen de zorlaştırır. Çocuk kitapları tasarımı işinin profesyonel bir ekip işi olduğuna inanırım. Yayınevi, yazar, çizer ilişkisindeki sağlam yapılanma, sonuçta işin kalitesine yansır. Samimiyet, temel şarttır. Çocuk kitabı tasarımı yapmak; çocuk saflığını, özgürlüğünü hissetmeyi gerekli kılar.
Bu sözler, aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?
A) Kitap tasarlamada en çok nelerden esinlenirsiniz?
B) Resimlemenin çocuğun gelişimine katkıları nelerdir?
C) Çocuk kitapları resimlemeye nasıl başladınız?
D) Çocuk kitaplarını resimlerken nelere dikkat edersiniz?
E) Bir ekiple hazırlanan çocuk kitapları daha mı başarılıdır?
19. Osmanlı döneminden başlayarak Fransızcadan pek çok sözcük almışız. Chaislangeu sözcüğünü alıp şezlong yaptığımız gibi, Fransızca sözcükleri okunuşuna uygun yazarak bir anlamda Türkçeleştirmişiz. Şimdi o zamanlar yaptığımızı bile bozmaya çalışıyoruz. Şampiyonu yeniden champion, klasiki classic, taksiyi taxi, kulübü clup yapmaya başladık. Fransızcadan aldığımız avantajı beğenmeyip “advantage”ı bağrımıza basıyoruz artık. Türkçe iyice gözümüzden düştü. Sizin de aklınıza geliyor mu, “Bunca zorlukla uğraşacağımıza şunların Türkçelerini bulamaz mıyız?” sorusu? Söyleme ve yazma yanlışları en çok Türkçeye dışarıdan girmiş sözcüklerde yaşanmıyor mu? “Tazyik” derken hep o sorun vardı: Tazyiği denmez; tazyiki denmeli, diye uyarırdı bizi birileri. Basınç aldı bu sözcüğün yerini ve tazyik unutuldu. Kötü mü oldu? İstediğiniz kadar uğraşın, yanlış söyleyemezsiniz “basınç” sözcüğünü.
Bu parçadan, dilimize girmiş yabancı sözcüklerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Okunuş ve yazılışlarında sorunlara neden oldukları
B) Bir dönem, Türkçe söyleyişe uyarlanmaya çalışıldıkları
C) Halkın aydınları yanlış anlamasına yol açtıkları
D) Yaygınlaşmamalarının, bilinçlenmeye bağlı olduğu
E) Dile yerleşmelerinin dil kirliliğine yol açtığı
20. Felsefe günümüzde bir meslek haline geldiği için, akademik bir birimde çalışan ve sırf maaş aldığı için o işle ilgilenen insanlar var. İçinden geldiği için ya da kendisini felsefe dışında ifade edemediği için değil. Her nasılsa bir felsefe bölümüne kapağı atmış ve oradan ekmek parası kazanabilmek için terfi etmek zorunda olan kişinin belirli bir üretimde bulunması gerekiyor. Akademik gelenekler gereği, bu üretimin de çok “uçuk” sözler söylemeyen bir yazı biçiminde olması gerekiyor. Böylece, bilinenlerin tekrarı olan, suya sabuna dokunmayan, sıradan yazılar çıkıyor ortaya. Oysa felsefe yazılarının, tabuları yıkması, deyiş yerindeyse “uçması” gerekir.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada yakınılanlardan biri değildir?
A) Alanında uzmanlaşmamış kişilerin felsefe yazısı yazması
B) Felsefenin akademik bir işe dönüştürülmesi
C) Felsefenin geçim sağlama aracı olarak görülmesi
D) Yeni, sarsıcı şeyler söylemeyen felsefi metinler yazılması
E) Felsefeyi bir tutku olarak yaşamayanların felsefeye yönelmesi
21. “Seneye ‘yıl’ denmesi çok yerinde.” diyor Çetin Altan bir yazısında. “Nasıl yılmazsın ki, gelip giderlerken içlerinden biri sana mutlaka kıyacaktır.” diye de ekliyor. Öte yandan, “Her yeni çocuk, Tanrı’nın insandan hâlâ umudu kesmediğini gösterir.” diyor bir diğer usta. Her doğumda, yeniden yeşeren umuttan söz ediyor; her yıl yeniden yeşeren umuttan, umutlardan. Bana gelince, ömrümün en güzel yılbaşı hediyesini aldım önceki gece. İkiye katlanmış bir kâğıdın içinde karalıydı. Eli süpürgeli, mavi bir kardan adamın yanında, yeni öğrenilmiş eğri büğrü harfler, eksik dişli bir çocuk ağzı gibi konuşuyordu: “Sevgili babacığım, sana hediye alamadım; ama senin en iyi hediyenin ben olduğumu biliyorum ve yeni yılını kutluyorum.” Nasıl yılayım ki şimdi ben yıllar döküldükçe takvimimden ve böyle yürekten “baba” dedikçe “en iyi hediyem”?
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Karşıt düşünceler, alıntılar yoluyla ortaya konmuştur.
B) Anlatılmak istenen, soru yoluyla pekiştirilmiştir.
C) Kişileştirmeye ağırlık verilmiştir.
D) Konuşma havası içinde yazılmıştır.
E) Betimleyici öğeler kullanılmıştır.
22. Durmadan ıslık çal, suyu gösterme
Kimseye düğünü, toyu gösterme
Ekmeği, çorbayı, çayı gösterme
Beş sene cilve yap, naz eyle zalim
Bu dizelerde sevgiliye öğütlenen davranışlardan aslında yakınılmaktadır.
Buna göre dörtlükte aşağıdaki söz sanatlarından hangisi vardır?
A) Cinas
B) Tariz
C) Tecahül-i arif
D) Teşhis
E) Tevriye
23. Avucunuzun içinden kayıveren sular gibi yitip giden yıllar geride ne tortu bırakıyor?
Bu cümlede altı çizili sözcüğün kullanımı, aşağıdaki söz sanatlarından hangisine örnektir?
A) İstiare
B) Tevriye
C) Tenasüp
D) Mecaz-ı mürsel
E) Telmih
24. Tanınmış kişilerin, kendi hayatlarıyla ilgili bazı olayları ya da toplumu ilgilendiren konular hakkında görüp duyduklarını anlattığı eserler “anı” türünde yazılmıştır. Anı türü bizde Ziya Paşa (Defter-i Amâl), Muallim Naci (Ömer’in Çocukluğu)
I II
gibi Tanzimat yazarlarıyla Batı edebiyatındaki örneklerine yaklaşmış; Halit Ziya Uşaklıgil (Kırk Yıl) ve Yakup Kadri
III IV
Karaosmanoğlu (Zoraki Diplomat)gibi usta yazarların kalemiyle gelişmiştir Cenap Şahabettin (Hac Yolunda) gibi
V
Ahmet Rasim de (Muharrir Bu ya) bu türün kayda değer örneklerini vermiştir.
Bu parçadaki numaralanmış adlardan hangisi, bir bilgi yanlışına yol açmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. —- ve —- yazıları genellikle birbirine karıştırılır. Halbuki ikisi arasında önemli farklar vardır. İlkinin yazarı, mümkün olduğu kadar görüşme yaptığı kişi ile konuştuklarının dışına çıkmaz. Özel görüş, duygu ve yorumlarına yer vermez. Kısa yoldan, açık bir anlatımla sadece konuştuklarını ortaya koyar. İkincisinin yazarı ise, konuyla ilgili olarak bir bölgeyi, belli bir yeri, bir kurumu, bir ya da birkaç insanı ele alabilir. Ayrıntıya girebildiği yazılarında, okuyucunun ilgisini çekmek için süslü bir üslup kullanabilir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?
A) Mülakat – anket B) Söyleşi – röportaj
C) Röportaj – mülakat D) Mülakat – röportaj
E) Söyleşi – anket
26. Bir kuş sesi gelir dudaklarından
Gözlerin gönlümde açan nergisler
Düşen öpüşlerdir dudaklarından
Mor akasyalarda ürperen seher
Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
B) Lirik şiirdir.
C) Sarma uyak düzeniyle yazılmıştır.
D) Redif kullanılmıştır.
E) Tam uyak vardır.
27. Aşağıdaki dizelerin hangisinde yarım uyak kullanılmıştır?
A) Gelin canlar bir olalım
Münkire kılıç çalalım
B) Urum Abdalları gelir dost deyi
Eğrimizde aba hırka post deyi
C) Dost elinden dolu içmiş deliyim
Üstü kan köpüklü meşe seliyim
D) Al gider benden benliği
Doldur içime senliği
E) Çadırlar dağa kuruldu
Hücum borusu vuruldu
28. Aşağıdakilerden hangisi, dil konulu bir eser değildir?
A) Divan-ı Lügati’t Türk
B) Muhakemetü’l Lügateyn
C) Lügat-ı Naci
D) Kamus-ı Türki
E) Şecere-i Türki
29. Tanzimatçılar tiyatro, roman, şiir yazarken bunların biçim ve estetiğini geliştirmekten çok
Bu cümlenin sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Anadolu’ya yönelerek Halk edebiyatını örnek almışlardır
B) Osmanlıca tamlama ve sözcüklere Türkçe karşılıklar bulmuşlardır
C) Divan edebiyatının biçim özelliklerini eleştirmekle yetinmişlerdir
D) teknik yönden yenilikler yapmaya çalışmışlardır
E) yeni kavram ve düşünceleri halka öğretme amacı gütmüşlerdir
30. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışlığı yapılmıştır?
A) Edebiyat-ı Cedide sanatçılarından Mehmet Rauf ve Halit Ziya, Fransız edebiyatından esinlenerek mensur şiir türünde eserler verdiler.
B) Türk edebiyatının ilk tarihi romanlarından biri olan Cezmi, aşk ve kahramanlığın, esaret ve zaferin iç içe işlendiği bir Namık Kemal romanıdır.
C) Şinasi’nin Fransız şairleri La Fontaine, Racine ve Fe-nelon’dan çevirileri “Müntehabat-ı Eş’ar” adlı eserde toplanmıştır.
D) Tasvir-i Efkâr, Şinasi’nin tek başına çıkardığı bir gazetedir, daha sonra bu gazetenin başına Namık Kemal geçmiştir.
E) Eski-yeni tartışmasında Recaizade Mahmut Ekrem yeniliği savunarak Servet-i Fünun edebiyatının oluşmasına katkıda bulunmuştur.
31. Tanzimat romanlarından, “Araba Sevdası” ve “Felatun Bey’le Rakım Efendi”de Batılılaşma ile başlayan alafranga züppe tipi konu olarak işlenir. “Sergüzeşt”te, bir cariyenin serüveni ve umutsuz ayrılıklarda ölümle sonuçlanan, hak tanınmamış aşkı anlatılır. “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat”ta, gençlerin istemedikleri kişilerle evlenmeleri ele alınır. “Zehra” ise, bu dönemde yazarının gerçekçiliğini yansıtan başarılı bir eserdir.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada adı geçen yapıtlardan birinin yazarı değildir?
A) Recaizade Mahmut Ekrem
B) Ahmet Vefik Paşa
C) Nabizade Nâzım
D) Ahmet Mithat Efendi
E) Şemsettin Sami
32. Türk edebiyatını anlamak için öncelikle belirli dönemlerde öne çıkan “toplulukların yapısı incelenir. Ancak topluluklara katılmayıp geleceğe uzanan sanatçılarımız da vardır. —- bu duruma iyi bir örnek oluşturur.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Ahmet Rasim
B) Mehmet Akif Ersoy
C) Yahya Kemal Beyatlı
D) Faruk Nafiz Çamlıbel
E) Hüseyin Rahmi Gürpınar
33. “Valide” şiirinde kucağında çocuğuyla dilenen bir anayı, “Nesrin”de kötü yola düşen kimsesiz bir kızı, “Haluk’un Bayramı”nda bayram günlerini üzüntüyle geçiren yoksul çocukları, “Verin Zavallılara”da depremle yuvaları yıkılan insanları, “Balıkçılarda denizle çarpışan emekçileri yüreği burkularak anlatır. Parnasyen şair Coppee’nin de etkisiyle yazdığı, yoksullara ve kimsesizlere acıma duygusuyla beslenen bu şiirleri, yıldan yıla genişleyerek önce insancıllığa, evrenselliğe bağlanmış, sonra gitgide ilerici, barış-çı, akılcı, özgürlükçü ve eşitlikçi anlayışla birleşerek toplumcu bir çizgiye ulaşmıştır.
Bu parçada tanıtılan sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Namık Kemal
B) Tevfik Fikret
C) Abdülhak Hâmit Tarhan
D) Cenap Şahabettin
E) Mehmet Akif Ersoy
34. Aşağıdakilerden hangisi, İslami kültürü yansıtan eserlerden biri değildir?
A) Kutadgu Bilig
B) Tonyukuk Yazıtı
C) Atabetü’l Hakayık
D) Battalname
E) Divan-ı Hikmet
35. Aşağıdakilerin hangisi “âşık”ların ortak özellikleri arasında sayılamaz?
A) Genellikle hece ölçüsüyle şiir söylemeleri
B) Halkın kullandığı yalın dili kullanmaları
C) Aşk, yiğitlik, özlem konularını ele almaları
D) Şiirinde mazmun kullanmamaları
E) Yaşadıklarını, somut konuları yansıtmaları
36. Halk edebiyatımızda doğa, aşk, ölüm, ayrılık, yiğitlik, toplumsal olaylar gibi konuların işlendiği, en sık kullanılan şiir türüdür. Dörder dizelik bentlerden oluşur. Bent sayısı genellikle 3-5 arasındadır. Hece ölçüsünün 6+5 veya 4+4+3 duraklı 11’li kalıbıyla yazılır. Şiirin son bendinde, söyleyenin adı ya da mahlası geçer. Bu tür şiirler, dile getirilen duygular ve söylenişlerine göre koçaklama, güzelleme, taşlama, ağıt gibi adlar alır. Karşılıklı konuşma biçiminde, yani “dedim” “dedi” diye başlayan dizelerle de söylenebilir.
Yukarıdaki parçada özelliklerinden söz edilen nazım biçimi, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Semai B) Varsağı C) Koşma
D) Destan E) Türkü
37. (I) Hayal ürünü olan masallarda yer ve zaman belirsizdir. (II) Kahramanlar, olağanüstü varlıklar da olabilir. (III) Masallar, genellikle mutlu sonla biter. (IV) Dinleyicinin dikkatini masalda toplayabilmek için masalın başında ve sonunda atasözleri kullanılır. (V) Keloğlan Masalları, edebiyatımızda bu türün anonim örneklerindendir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde, masallarla ilgili bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV E) V.
38. Bir tasavvuf şairi olan sanatçı, Yunus Emre’nin izinden gitmiştir. Hem aruzla hem heceyle yazılmış şiirleri vardır. İşlediği ana tema Allah ve insan sevgisidir. Çoğu şathiye türünde olan şiirlerini kıvrak bir dille yazmıştır. En tanınmış eserleri Divan’ı ve Budalaname’sidir.
Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kaygusuz Abdal
B) Pir Sultan Abdal
C) Erzurumlu Emrah
D) Gevheri
E) Hacı Bayram Veli
39. Ey şûh-ı kerem-pişe dil-i zâr senindir
Yok minnetin asla
Ey kân-ı güher anda ne kim var senindir
Pinhan u hûveyda
Bu dizeler, aşağıdaki nazım biçimlerinden hangisinin özelliklerini yansıtmaktadır?
A) Gazel
B) Mesnevi
C) Müstezat
D) Kaside
E) Terkib-i bent
40. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Mahallileşme akımının temsilcilerinden olan Nedim, hece ölçüsüyle yazdığı bir şiiri Divan’ına koymuştur.
B) Divan edebiyatının 18. yüzyılda yaşamış son büyük şairi Şeyh Galip, “Hayrabad” mesnevisinde tasavvufu işler.
C) Hoca Dehhani 13. yüzyılda yaşamış, din dışı konularda şiir yazmış ilk Divan şairidir.
D) Edebiyatımızın ünlü kaside şairlerinden olan Nefi, övgü ve yergilerindeki aşırılıklarıyla tanınır.
E) Divan edebiyatının en önemli lirik şairlerinden olan Fuzuli, eserlerini Azeri lehçesiyle yazmıştır.
41. Divan edebiyatında yaygın olarak kullanılan bir nazım biçimidir. Öğretici konular, hikâyeler bu nazım biçimiyle yazılmıştır. Bu türden şiirlerde her beyit kendi arasında uyaklanır. Beyit sayısının sınırı yoktur.
Aşağıdaki eserlerden hangisi, sözü edilen nazım biçimiyle yazılmamıştır?
A) Hüsn ü Aşk
B) Risaletü’n Nushiye
C) Leyla vü Mecnun
D) Siham-ı Kaza
E) Harname
42. Anadolu’da XIII. ve XIV. yüzyıllarda bir dini edebiyat çığırı doğdu. Bu tip eserlerin birçoğu besteleniyor, halkın toplandığı yerlerde okunuyordu. Bu eserlerin en güzellerinden birini yazan şair, Yıldırım Bayezid zamanında Bursa Ulu Cami’de imamlık yaptı. 1409’da Edirne’de tamamladığı “Mevlid” şiiriyle tanındı. Sade, duygulu ve içten bir söyleyişe sahipti.
Bu parçada özellikleri verilen Divan şairi, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yunus Emre
B) Necati
C) Mevlana
D) Bağdatlı Ruhi
E) Süleyman Çelebi
43. Şiirler de yazmış olan sanatçı, edebiyatımızda yabancı sözcük ve dil kurallarıyla örülü, Divan şiiri mazmunlarından yararlanan, süslü, secili Divan nesrinin ilk önemli temsilcisidir. Süslü nesrin önemli bir örneği olan eserinde felsefe, tasavvuf, ahlak konularını işler. Bu nesir, zamanla konuşma diline yakın, sade, özentisiz nesrin zararına gelişerek “inşa” denen çapraşık biçimi oluşturacaktır.
Bu parçada sözü edilen XV. yüzyıl sanatçısı, aşağıda-kilerden hangisidir?
A) Naima
B) Sinan Paşa
C) Kâtip Çelebi
D) Mercimek Ahmet
E) Peçevi İbrahim
44. Batı edebiyatında “Sanat sanat içindir” diye ifade edilene yakın bir formül (slogan) bulmuştuk. Bunun üzerine konuşurken arkadaşlarımızın çoğunun edebi kültür bakımından ne kadar yoksun olduğunu görerek bir nevi hayal kırıklığına uğruyordum. “Abdülhamit istibdadı kalkar kalkmaz fikir ve sanat alanında ortaya çıkan nesil bu muydu?” diyordum kendi kendime. Oysa benim hürriyet güneşinin doğmasını beklerken bugün için umduğum şey, hiç değilse, Edebiyat-ı Cedide kuşağını gölgede bırakacak değerde birtakım genç sanat ve fikir adamlarının uzun bir kıştan sonra donmuş vatan topraklarını taze bir yeşerme halinde kaplamasıydı.
Bu parçada konu edilen sanat ve fikir adamları, aşağıdaki edebiyat dönemlerinden hangisinin temsilcileri olabilir?
A) Tanzimat II. Dönem B) Milli Edebiyat
C) Fecr-i Âti D) Genç Kalemler
E) Yedi Meşale
45. Çocukluğum, Ömer Seyfettin’in hikâyeleriyle geçti. Onun, Çehov tarzıyla kaleme aldığı “Dülgerbalığının Ölümü”, “Falaka”, “Forsa”, “Diyet”, “Beyaz Lale” adlı hikâyelerini gözlerimden yaşlar damlayarak okudum. Yazarın, toplumsal roman diyerek yazdığı “Efruz Bey”i daha ileri yaşlarda okudum. En son okuduğum eseri ise Servet-i Fünun dergisinde yayımladığı, Fecr-i Âti edebiyatının bildirgesi niteliği taşıyan “Yeni Lisan” makalesi oldu.
Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisiyle ilgili bir yanlışlık yapmamıştır?
A) Ömer Seyfettin, Maupassant tarzının temsilcisidir.
B) “Dülgerbalığının Ölümü”, Sait Faik Abasıyanık’a aittir.
C) “Yeni Lisan” makalesi, Genç Kalemler dergisinde yayımlanmıştır.
D) “Yeni Lisan” makalesi, Fecr-i Âti’nin bildirgesi niteliği taşımaz.
E) Ömer Seyfettin, “Efruz Bey”i toplumsal roman olarak değil, kısa hikâye olarak yazmıştır.
46. Aşağıdakilerin hangisinde eser-yazar ve tür ile ilgili verilen bilgilerde yanlışlık yapılmıştır?
A) Bir Sürgün – Yakup Kadri – roman
B) Göl Saatleri – Ahmet Haşim – şiir
C) Türk’ün Ateşle Imtihanı – Halide Edip – roman
D) Dağa Çıkan Kurt – Halide Edip – öykü
E) Bir Serencam – Yakup Kadri – öykü
47. I. Cumhuriyet döneminin bir dergi etrafında toplanan ilk topluluğudur.
II. Şiirde taklitçiliğe karşı çıkmış, şiire canlılık getireceklerini ileri sürmüşlerdir.
III. Memleketin iç gerçekliğiyle verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
IV. Yenileşme amacıyla şiirin konusunu geniş tutmuşlardır.
Yukarıda özellikleri verilen edebiyat topluluğu, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Garip B) Yedi Meşale C) II. Yeni
D) Genç Kalemler E) Hisarcılar
48. Yahya Kemal ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Şiirlerinde Türk tarihini ve sanatını işlemiş, bunlar karşısındaki kişisel duygularını dile getirmiştir.
B) Batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla modernleştirdiği Divan tarzı gazel, şarkı ve rubailer yazmıştır.
C) Hece ölçüsünü küçümsememekle beraber, ölçünün şiirde araç olduğuna inanarak şiirlerini aruzla yazmıştır.
D) “Şiirin nesirden başka bir hüviyette, musikiden başka türlü bir musiki” olduğu düşüncesiyle nazmı nesirden uzaklaştırmıştır.
E) Şiirle başladığı sanat yaşamına şiirle devam etmiş, nesir türünde eser vermemiştir.
49. İlk öykülerini Bursa Lisesi’nde öğrenciyken yazdığını bir konuşmasında anlatmıştır. Bu öykülerden İpekli Mendil yıllar sonra basılmıştır. Bu ilk ürünlerinden başlayarak ayrı bir kişilik, yeni bir ses ortaya koymuştur. Genellikle çevre ilişkilerinin ağır bastığı öykülerinde geleneksel kuruluşlara sığmayan bir anlatım zenginliği görülür. Kahramanlarını işlerken gerçeğin kalın çizgilerine kapılmaz pek, yorumunu yapar. Her satırında özgürlüğün ve doğanın adamı olduğu fışkırır gibidir.
Bu parçada tanıtılan sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Memduh Şevket Esendal
B) Ömer Seyfettin
C) Refik Halit Karay
D) Sait Faik Abasıyanık
E) Aziz Nesin
50. Roman, bir apartmanda kiraya verilen dokuz odadan birinde yaşayan ve diğer odalarda olup bitenlerin yanı sıra dönemin Ankara yaşamını da yansıtan bir yazar/kahramanın ağzından yazılmıştır. Romanda sıradan insanların yaşamı etrafında gezilirken bir yandan da Cumhuriyet’in çiçeği burnunda başkenti Ankara’nın panoraması sunulur: Yeni başkentin kadın-erkek ilişkileri, değişmekte olan giyim kuşam, değişen davranış biçimleri, bürokratların yükselişi, verilen ziyafetler, her türden yozlaşma, Ankara’nın umut kapısı haline gelmesi…
Bu parçada tanıtılan roman aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ankara
B) Panorama
C) Ayaşlı ile Kiracıları
D) Kiralık Konak
E) Kırık Hayatlar
51. Orhan Kemal, Baba Evi ve Avare Yıllarda, yaşam kavga-
I II
sına beraber başladığı işçilerin, köylülerin, ırgatların anlatıcısı oldu, Çukurova’yı odak alan Bereketli Topraklar Üzerinde ve
III
Hanımın Çiftliği adlı romanlarında toprak ağalarıyla yoksul işçilerin mücadelesini anlattı. Görevine körü körüne bağlı bir fabrika bekçisini anlattığı 72. Koğuş ve hapishanelerde yoksul
IV
insanların yaşayışını ele aldığı Murtaza adlı eserleriyle Türk
V
edebiyatına unutulmaz isimler armağan etti.
Bu parçadaki bilgi yanlışlığı aşağıdaki değişikliklerden hangisiyle giderilebilir?
A) I.ye Kemal Tahir yazılarak
B) II. ile III.nün yerleri değiştirilerek
C) III.ye Susuz Yaz yazılarak
D) IV. ile V.nin yerleri değiştirilerek
E) V.ye Teneke yazılarak
52. Edebiyat dünyasına, lise yıllarında aruzla yazdığı şiirle girmiştir. İlk şiirlerinde biçim kaygısının ağır bastığı, yeni bir imge ve yeni bir söyleyiş peşinde olduğu görülür. Sonralarıysa toplumsal olanla insani öze daha fazla ağırlık verdiği sezilir. Ilk kitabı “Üvercinka”dan sonra “Göçebe”de, özellikle de “Beni Öp Sonra Doğur Beni”de şiiri daha derinlere bir anlam yolculuğuna başlar. İlk şiirlerindeki espri gücü, şaşırtıcılık, incelik yitmeden yaşamın, toplumun, tarihin, toprağın doğurgan alanlarına yayılır. Öyküye yüz vermeyen ama sonsuz öyküler anlatan; resimden yardım istemeyen ama resmin en sadesini çizen şiirlerinde Türkçenin tadına vardırmıştır. Papirüs dergisiyle 1960 sonrası edebiyata yön verenlerin başında gelen şair, denemelerinde kişileri ve sorunları derinlemesine kesitlemiştir.
Bu parçada kendisinden söz edilen sanatçı ve bağlı sayıldığı edebiyat topluluğu, aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Melih Cevdet Anday, I. Yeni
B) Edip Cansever, II. Yeni
C) Ziya Osman Saba, Yedi Meşale
D) Cemal Süreya, II. Yeni
E) Turgut Uyar, II. Yeni
53. Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz içimize bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Ölçü, uyak, dörtlük gibi biçimsel kalıplarla yazılmadığı
B) Konuşma diliyle oluşturulduğu halde imgeye dayalı olduğu
C) II. Yeni akımına bağlı şairlerden birisine ait olabileceği
D) Akıl ve anlam yoluyla açıklanamayacak ifadeler içerdiği
E) Nükte, şaşırtmaca ve tekerlemelere yer verildiği
54. Kültürel dönüşüm süreci, şairlerin kendilerini arayış süreci oldu bir bakıma. Ahmet Hamdi Tanpınar estetiğe yöneldi, “güzellik” kavramını yüceltti. Ziya Osman Saba, kişisel geçmişine döndü, çocukluğuna duyduğu özlemle, zamandan koptu. Cahit Sıtkı Tarancı, içindeki çalkantıları bastırmaya çabaladı, ortalama bir duyarlılığın ıstıraplı sürecini şiirleştirdi. Ahmet Kutsi Tecer, bireyci ve felsefi bir tutumla soyut sorunları işlerken kırklı yılların başından itibaren halk şiirine yöneldi. Ahmet Haşim, günlük dile ait olmayan sözlerle kendi kişisel ve ütopik evrenini temalaştırdı.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada adı geçen edebiyatçılardan birinin yapıtı değildir?
A) Sahnenin Dışındakiler
B) Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi
C) Düşten Güzel
D) Gurabahane-i Laklakan
E) Eski Şiirin Rüzgârıyla
55. Bir edebiyat yöntemi olarak merkezi iktidarın, daha doğrusu krallığın egemen olduğu bir dönemde ortaya çıkmıştır. Yazarların, şairlerin yaratma evrenini belirli ölçülere, kurallara dayandırma amacı gütmüştür. Felsefi temeli, Descartes’in akılcı (rasyonalist) felsefesidir. Düşünsel yapısı ve yaşam düzeni monarşik olduğu için krallıkların sarsılmaya başlamasıyla geçerliliğini yitirmiş, yerini daha özgürlükçü bir akıma bırakmıştır.
Bu parçada tanıtılan akım, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasisizm B) Romantizm
C) Parnasizm D) Natüralizm
E) Sembolizm
56. Ayağı tez Aşil yan gözle baktı ona, dedi ki: “Kızdırma artık beni ihtiyar, Ben de düşündüm sana Hektor’u vermeyi, Zeus’tan haberci geldi anam bana Ben de geldim durdum Troya kapılarına.”
Bu manzum parça, aşağıdaki büyük dünya destanlarının hangisinden alınmış olabilir?
A) Nibelungen B) Iliada
C) Odyseia D) Chanson de Roland
E) Kalevala
CEVAPLAR
1. | C | 11. | C | 21. | C | 31. | B | 41. | D | 51. | D |
2. | D | 12. | B | 22. | B | 32. | D | 42. | E | 52. | D |
3. | E | 13. | D | 23. | A | 33. | B | 43. | B | 53. | E |
4. | C | 14. | D | 24. | E | 34. | B | 44. | C | 54. | E |
5. | B | 15. | E | 25. | D | 35. | D | 45. | E | 55. | A |
6. | C | 16. | C | 26. | C | 36. | C | 46. | C | 56. | B |
7. | B | 17. | A | 27. | A | 37. | D | 47. | B | ||
8. | A | 18. | D | 28. | E | 38. | A | 48. | E | ||
9. | E | 19. | C | 29. | E | 39. | C | 49. | D | ||
10. | E | 20. | A | 30. | C | 40. | B | 50. | C |