PARAGRAF – 16 ÇIKMIŞ SORULAR
1. İşine gidecek olan kızımın taksiye binmesi gerekiyordu: “Kapının Önünden geçenlere binme; alt-geçitten geçmek zorunda oldukları için çok dolaşıyorlar. Caddeden geçenlere bin.” dedim. Şaşkın ve kızgın yüzüme baktı: “O kadarını ben de düşünebilirim.” deyiverdi. Bu masum öğüdümün onu neden bu kadar sinirlendirdiğini anlayamadım. Aradan kısa bir süre geçti. Benden birkaç yaş büyük bir yakınımız benzer bir konuda beni yönlendirmeye kalktı. Doğrusu bu ya çok kızdım. Az kalsın onu kırıyordum, O zaman —
Paragrafın içeriğine göre, son cümlenin aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanması uygun olur?
A) anladım ki insan yenilgiyi içine sindiremeyen bir yaratıktır.
B) eleştirinin saygı, sevgi ve anlayış ortamı içinde yapılması gerektiğine inandım.
C) insana, üstesinden gelebileceği bir konuda öğüt vermenin, onun üzerinde olumlu bir etki yaratmadığını anladım.
D) şöyle düşündüm: İnsanlar doğrudan ya da dolaylı olarak gerçeklerle yüz yüze gelmekten kaçınıyorlar.
E) şu sonuca vardım : İnsanın hem kendini hem de başkalarını eleştirmesi yaşlılara özgü bir davranıştır.
(ÖYS 1992)
2. Yıllar önce Ankara’da bir köy okuluna gitmiştik. Piyanonun başında, kafası tıraşlı, yüzü güneş yanığı, on dört, on beş yaşlarında görünen bir köylü çocuğu vardı. Mozart’ı ustaca çalıyordu. Heyecandan donup kaldım, okul müdürü durumu anlamıştı. Yanıma yaklaşarak sırtımı okşadı. İkimiz de tek söz söylemedik. Çalınan parçayı, gözlerimizdeki damlalarla, sonuna kadar dinledik.
Bu parçanın yazarını ve okul müdürünü duygulandıran aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dinledikleri parçanın, Mozart’ın etkileyici bir eseri olması
B) Mozart’ın dünyaca tanınmış bir sanatçı olması
C) Köy çocuğunun dinleyiciler karşısında rahat davranabilmesi
D) Küçük yaşta birinin, müziğe karşı özel bir ilgi duyması
E) Köy çocuğunun, Mozart’ın bir parçasını başarıyla çalması
(ÖYS 1992)
3. Bir eleştirmen : “Ben Balzac’ın yaşadığı dönemi bütün yönleriyle yansıtan Goriot Baba’smı okuduktan sonra aylarca ne sokakta, ne evde, ne yatak odamda bu adamdan kurtulabildim. Hep bir gün bir köşe başında romanın bu ölümsüz kişisiyle karşılaşacağım günü bekledim,” der.
Eleştirmenin bu sözleriyle belirtmek istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okurlar, kendilerini, sevdikleri roman kahramanlarının yerine koyarlar.
B) Konularını yaşanmış olaylardan alan romanlar her dönemde okuyucu bulur.
C) Roman kahramanları, sıradan insanların ortak özelliklerini kendi kişiliklerinde toplarlar,
D)Kimi roman kahramanları, gerçek hayattaki kişiler kadar inandırıcı ve etkileyicidirler.
E) Yaşadığımız dünyadan seçilen roman kahramanları, romancının düş gücüyle yeni ve renkli kişilikler kazanırlar.
(ÖYS 1992)
4. İnsan, yaşadığı yörenin etkileriyle biçimleniyor. Sait Faik Burgaz’da yaşadı, Burgaz’ı yazdı. Yaşar Kemal Çukurova’da yaşadı, Çukurova’yı yazdı. Yazarın yaşadıkları tabii ki yazdıklarına yansıyacak; yaşadığı kent de yansıyacak. Bakış açıları, konuyu İşleme biçimleri farklı olabilir ama her yazarın yazdığında, yaşadığı kenti görebilirsiniz.
Bu parçada asıl anlatılmak İstenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir yazarın yapıtları, yaşadığı çevrenin izlerini taşır.
B) Her sanatçının kendine özgü bir yazma yöntemi vardır.
C) Sanatçının başarısı yetiştiği ortama bağlıdır.
D) Kendi çevresini anlatan sanatçı, konu sıkıntısı çekmez.
E) Yazarların bir kısmı kenti bir kısmı da köyü anlatır.
(ÖYS 1992)
5. Benimkisi kitaplarla zenginleşerek sürüp giden bir hayat. Başkaları için belki de ilgi çekecek hiçbir yanı olmayan, yalnız kitaplarla çevrilmiş, renksiz, sınırlı bir hayat. Ama gerçek, onların gördüğünden başka. Çünkü kitaplar da yaşamın bir parçasıdır. Ben okuduğum her yeni kitapla yaşamıma yeni yaşamlar katar, onun sınırlarını genişletirim.
Bu sözleri söyleyen bir kişiyle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir?
A) Yalnız yaşamaktan sıkıntı duymaktadır.
B) Mutluluğu kitaplarda bulmaktadır.
C) Yaşamın durgun ve sıkıcı olduğuna inanmaktadır.
D) Başkalarının kendisine karşı tutumundan yakınmaktadır.
E)En doğru bilginin kitaplardan sağlanabileceğini düşünmektedir.
(ÖYS 1992)
6. Kısa yazarım. Bu uzun yazmayı, aynı düşünceyi değişik cümlelerle anlatarak sözü uzatmayı beceremediğim anlamına gelmez. Ancak ben gevezeliği sevmem, Kimi yazarların, üç cümlede anlatılabilecek bir düşünceyi paragraflarla arılatarak okuyucunun sabrını nasıl taşırdıklarını, ilgisini nasıl dağıttıklarını çok İyi bilirim. Bunun içinde kısa ve yoğun yazarım.
Parçaya göre bu yazarın kısa yazmasının amacı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir düşünceyi değişik açılardan ele alarak tartışmak
B) Yazının hem bilgilendirici hem de eğlendirici olmasını sağlamak
C) Söyleyeceklerini dolaysız olarak ve okuyucuyu sıkmadan anlatmak
D) Değişik konularda, çok sayıda yazı yazmak
E) Belirli anlatım biçimlerinin en İyi örneklerini vermek
(ÖYS 1992)
7. Bence bir edebiyat yapıtında önemli olan, onun ne anlattığı değildir. Bir öyküden, bir romandan herkes kendine göre bir anlam çıkarabiliyorsa, o zaman sanat yapıtı gerçek amacına ulaşmış sayılır. Çünkü bir sanat yapıtı herkese aynı şeyi söylemez. Anlamın bir boyutu okuyucuya bağlıdır. Bu bakımdan, herkes benim anlattığımdan kendine göre bir dünya kurabiliyor, onun içinde yaşayabiliyorsa amacıma ulaştım sayılır.
Bu parçanın yazarına göre, bir edebiyat yapıtında önemli olan aşağıdakilerden hangisidir?
A) Her okurun, kendince bir yorum yapmasına imkân vermesi
B) İnsanlara, gerçek dışı şeyler düşündürmesi
C) Çok değişik konuları bir arada işlemesi
D) Okuyucuyu belli bir düşünceye yönlendirmesi
E) Anlatılanı değil, anlatış biçimini ön planda tutması
(ÖYS 1992)
8. Bir ressamın tablosuna bakarak, o dönemin giysileri hakkında pek çok şey öğrenilebilir. Ama ressamın tablosunun anlamı ve değeri kesinlikle burada değildir. İşte roman için de aynı şey geçerlidir. Bir romanda belli bir dönemde, belli bir ülkedeki yaşamla İlgili bilgileri bulabilirsiniz elbette. Ama biz romanı bu amaçla okumuyoruz ki…
Bu parçadan romanla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) İnsanı değişik yönleriyle yansıtır.
B) Yaşanılan olayları yansıtmak zorunda değildir.
C) Her okuyucuya ilginç gelecek yönleri vardır.
D) Asıl amacı, okuyucuların düş gücünü harekete geçirmektedir.
E) Okuyucuları bilgilendirmek amacıyla yazılmaz.
(ÖYS 1992)
9. Genç sanatçı kendinden önce gelmiş olanların bir adım ötesine geçmek isterse onların eserlerine dudak bükerek bakmamalı; tam tersine, bu eserler karşısında gözünü dört açmalıdır. Bir zamanlar onların da yeni olduğunu ama zamana dayanarak yüz yıllar ötesinden günümüze kadar gelebildiğini unutmamalıdır. Yarına kalmış olan her eserin bir güzelliği, bir yaşayan tarafı olduğunu düşünmeli, en kötülerini bile anlamaya, onların yaşamasını sağlayan gizli güzellikleri bulmaya, görmeye çalışmalıdır.
Bu parçada genç sanatçılara verilen öğüt aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eskilerin başarılı olmadıkları alanlarda eser vermeleri
B) Eski eserleri günümüze uyarlama yolunu seçmeleri
C) Toplumda değişmeyi ve gelişmeyi hızlandıracak eserler ortaya koymaları
D) Dünün yapıtlarını anlamaya çalışarak onları aşmak için çaba harcamaları
E) Çağdan çağa değişen güzellik anlayışına ayak uydurmaya çalışmaları
(ÖYS 1992)
10. Ne mahallenin ne de komşuların dedikoduları kapımızdan İçeri girerdi. Babamın da dışarıdan içeriye, aileyi ilgilendirmeyen bir olay getirdiğini hiç hatırlamıyorum. Oldukça durgun bir yaşamımız vardı. Ancak, akrabalarımızdan birinin bize yatılı konuk gelmesi ya da büyük ağabeyimin yatılı okuldan eve dönmesi, evimizdeki durgunluğu kıran bir bayram havası estirirdi. Böyle günlerde yatma saati gecikir, gece yarısına kadar oturulurdu.
Bu parçada yazar, ailesiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?
A) Başkalarının yaşamlarından ve İlişkilerinden evde söz edilmediğine
B) Sorunları ortaklaşa çözmeye çalıştıklarına
C) Evlerine, yakınlarının birkaç günlüğüne gelmesinden mutlu olduklarına
D) Sessiz sedasız bir yaşam sürdüklerine
E) Kimi geceler, geç saatlere kadar yatmadıklarına
(ÖSS 1996)
CEVAPLAR
1.C | 6.C |
2. E | 7.A |
3. D | 8. E |
4.A | 9. D |
5. B | 10. B |