PARAGRAF – 17 ÇIKMIŞ SORULAR
1., Genellikle kendi içimden gelen sese kulak vererek, herhangi bir kurala bağlanmadan, rahatça düşünür, yazarım. Bu tür bir çalışma bana bütün yorgunluğumu unutturur. Çünkü yalnız o zaman kendi gücümün, kendi yeteneklerimin ayrımına varırım. Her türlü bağın ve bağlantının dışında, özgürce davranırım. Böylece yazıma ve yaratıma içimden gelen sesin çizdiği biçimi verir, onları gönlümce, dilediğim gibi oluştururum.
Bu parçanın yazarı ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) Zor beğenen bir kişidir.
B) Yapıtlarını kendi duygu ve düşünceleri doğrultusunda oluşturur.
C) Yapıtlarının konusunu kendi gözlemlerinden çıkarır.
D) Başkalarıyla görüşüp tartışmaktan kaçınır.
E) Yaratıcılığın, sürekli çalışmayı gerektirdiğini düşünür.
(ÖYS 1992)
2. O. Türk edebiyatını çok iyi bilen, edebiyatımıza önemli katkıları olan şairleri, öykücü ve romancıları yakından tanıyan, onların ürünlerini ilgiyle izleyen bir yazardır. Gazeteciliğine karşın sanatçı kimliğini özenle korumasını bilmiştir. Edebiyatımızın sorunlarını, olaylarını, kişilerini eski-yeni ayrımı yapmadan, sıcak ve çağdaş bir yaklaşımla ele alır. Bunu yaparken kati kuralların ve kuramların tutsağı olmaz. Kendi beğenisini temel ölçüt alır. Yazılarında özlü, açık, duru, yumuşak bir anlatımı vardır. Bu özellikleriyle “tam bir edebiyat adamı” sayılır.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Dünya edebiyatını yakından tanıdığına
B) Edebi ürünleri izleyip değerlendirdiğine
C) özgün ve yoğun bir anlatımı olduğuna
D) Edebiyat alanında ürün veren sanatçıları yakından tanıdığına
E) Edebiyatla ilgili konuları öznel bir yaklaşımla incelediğine
(ÖYS 1994)
3. (I) Mozart’ın bir peri masalından farksız olan “Sihirli flüt” ü, yönetmenin elinde daha da büyülü bir havaya kavuşmuş. (II) Bu operanın başlamasına bir ay kala bütün biletler satılmış. (III) Opera sahnesine eski Mısır’ı düşündüren renkte dekorlar yerleştirilmiş. (IV) Bu dekorlarda tapınakların, piramitlerin görkemiyle fresklerin ayrıntılarındaki incelik bir arada. (V) Kostümlerde de Mısır renklerinden oluşan soyut bir görüntü egemen,
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I. B)ll. C)lll. D) IV. E)V.
(ÖSS 1992)
4. (I) Çocukluğum Toroslardaki yaylalarda geçti. (II) Yayla hayatının kendine özgü, güze! yanlan olduğu kadar sıkıntılı yönleri de vardır. (III) Sanıyorum bu yüzden, suyu da ağacı da, suyla ve ağaçla haşır neşir olmayı da çok severim. (IV) İsveç’e her gidişimde bu kadar mutlu olmam da belki bundan. (V) Çünkü İsveç gerçekten suyu da ağacı da bol bir ülke.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi anlatım akışını bozmaktadır?
A) I. B)ll. C)lll. D) IV. E) V.
(ÖYS 1995)
5. Dil, başkalarının düşüncelerini, duygularını öğrenmede temel araçlarımızdan biridir. Bu, kendi düşüncelerimiz için de geçerlidir. Çünkü düşüncelerimizi dilin toprağında oluşturur, geliştiririz. Geliştirdiğimiz düşünceleri de yine dilin yarımıyla başkalarına iletiriz. Böylece -—
Düşüncenin akışına göre bu parçanın sonuna aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?
A) hiçbir dil olduğu gibi kalmaz, gelişir ve değişir.
B) dilin yapısı toplumsal yaşamın koşullarına göre biçimlenir.
C) duygu ve düşüncelerin İletimi kendine özgü bir dil gerektirir.
D) dilin, düşünceyi oluşturan ve taşıyıp yayan bir araç olduğu söylenebilir.
E) dillerin gelişimi toplumdan topluma değişiklik gösterir.
(ÖYS 1995)
6. Ödül, her şeyden önce, yaptığınız işin onaylandığını hissettiriyor. Sizi güldürüyor kendinize ve işinize olan güveninizi arttırıyor. Mesleğinizde sürekliliğinizi sağlıyor. Bir de size büyük bir sorumluluk yüklüyor. Ancak kimi zaman da bunların tam tersi olabiliyor. Kişi ödülün mutluluğuyla sorumsuzca davranabiliyor.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Sizce ödülün işlevleri nelerdir?
B) Ödül almak İçin ne yapmak gerekir?
C) Her yıl bir ödül almayı nasıl başardınız?
D) Sizce sanatçının tek amacı ödül kazanmak mıdır?
E) Ödül almak mı yoksa alınan ödülün sorumluluğunu taşımak mı daha zordur?
(ÖYS 1995)
7. Elbette düş kırıklıkları da yaşadım. Onları da yazıyorum ama yayımlamıyorum. Bu bakımdan, yayımlanan günlüklerim eksik sayılır. Ben onlarda yalnız güzel ilişkilerden söz ediyorum. Çünkü düş kırıklıklarını, kırgınlıkları yazacak olursam, onların altındaki nedenleri de açıklamam gerekecek. O zaman da bazı kişileri suçlamış olurum; bu suçlamaları yayımlamak istemem.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Kişisel sorunlarınızı Öne çıkarmamak için mi bunlara günlüklerinizde değinmediniz?
B) Günlüklerinizin yaşamanızla sıkı sıkıya bağlantılı olmadığı doğru mu?
C) Günlüklerinizde acılara, kırgınlıklara ve incinmelere yer vermeyisiniz, bunları hiç tatmamış olmanızdan mı kaynaklanıyor?
D) Yaşadıklarınızı günlüklerinizde olduğu gibi yansıtsaydınız, yazdıklarınız, okur üzerinde nasıl bir etki uyandırırdı?
E) Günlüklerinizin eksik olması sizi rahatsız ediyor mu?
(ÖYS 1995)
8. …Tarih sıralarını değiştirir, kimi yılları atlar; geriye dönüş tekniğini kullanır. Kimi bölümleri kısa, kimi bölümleri de uzun tutarak kurguda bir çeşitlilik sağlar. Anlatımını yer yer yazın alanındaki bilgi birikimiyle besler. Seneca, Aristo, Cicero, Shakespeare gibi pek çok yazardan çeşitli alıntılar yapar.
Düşüncenin akışına göre bu parçanın ilk cümlesi aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Sanatçı, hem okurunu bir beklenti içinde tutmak hem de anlatımını tekdüzelikten kurtarmak için çeşitli yollara başvurur.
B) Sanatçı, romanlarının konusunu genellikle kendi gözlemlerinden, toplumsal sorunlardan çıkardığı gibi bunları masallardan, destanlardan aldığı da olur.
C) Gerçek bir sanatçı, yaratma yeteneğini kullanarak yaşamı bilgi, duygu ve düşünce süzgecinden geçiren kişidir.
D) Sanatçı, kahramanların ruhsal durumlarını anlatmak için, onların davranışlarını ve başkalarıyla olan ilişkilerini gösterme yolunu seçiyor.
E) Sanatçının seçtiği karakterler öylesine kanlı canlı kişilerdir ki benzerlerine gerçek hayatta kolayca rastlanabilir.
(ÖSS 1992)
9. Nice kültürlü ya da öyle görünen kişiler vardır ki müzik dinlemeyi, dinlediklerini değerlendirmeyi tam olarak bilmezler. Bunun en somut göstergesi de değerlendirmeyi belirten alkıştır. Alkış, aslında o sanat yapıtına, o sanat yapıtını icra eden kişiyedir. Bizde ise alkışlama bir tür kibarlık, değerbilirlik gibi bol keseden dağıtılır sanatçılara. Böyle yapmakla başarılı ile başarısızı aynı kefeye koymuş oluruz. Doğal olarak alkışın da ayırıcı bir yanı kalmaz.
Bu parçada vurgulanmak istenen nedir?
A) Müzik dinlerken uyulması gereken kuralların neler olduğu
B) Dinlenen bir müzik parçasının nasıl yorumlanacağı
C) Müzikte yanlı değerlendirmeden kaçınmanın gerekliliği
D) Alkışın İşlevinin ne olması gerektiği
E) Müziğin hangi gereksinmelerle dinlendiği
(ÖYS 1995)
10. Şiirimizde Birinci Yeni akımı da İkinci Yeni akımı da kalıcı olamazdı, Nitekim olamadı da. Bir kere Birinci Yeni bize uzaktı. İkinci Yeni ise bir modaydı; konup göçtü. Göçmek zorundaydı, çünkü bizimle hiçbir bağı yoktu. Edebiyatımızın bir uzantısı, aşaması değildi. Fransız şiirine özenip Fransız şairlerini taklit ederek köksüz bir şiir çıkardılar ortaya. Her iki akımın günümüzde ayakta kalan temsilcileri ise şiirlerini geliştirip başka şiire yöneldikleri için unutulmadılar,
Bu parçada, sözü edilen akımlara bağlı sanatçılar niçin eleştirilmektedir?
A) Kendilerinden sonra gelenlere öncülük etmedikleri için
B) Yapıtlarında, edebiyatımızın temel kurallarına uymadıkları için
C) Unutulmama amacıyla başka tür şiirlere yöneldikleri için
D) Şiirlerini günün akımlarına uygun bir çizgide oluşturdukları için
E) Yabancı şairleri örnek aldıkları ve kendi edebiyatımızdan koptukları için
(ÖSS 1996)
CEVAPLAR
1.B | 6.A |
2.A | 7.C |
3.B | 8.A |
4.B | 9. D |
5. D | 10. E |