Paragraf – 19 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 19 ÇIKMIŞ SORULAR

1.     “Her şeyden önce aydın, bizce, düşünen in­sandır. Önce düşünmek, İnsan ve yurttaş ol­manın vazgeçilmez koşulu, hatta onurudur. Ancak bu da yetmez. Düşündüklerini açığa vur­malıdır aydın. Mistik sınırlar içinde kelepçelenmiş düşüncenin kimseye yararı yoktur.”

Yukarıdaki paragrafta anlatılan “aydın kişi”nin belirleyici özelliği aşağıdakilerden hangi­sidir?

A) Düşünebilme ve düşündüklerini dile getire­bilme

B) Her konuda derinlemesine düşünebilme

C) Geniş bir bilgisi ve deneyimi olma

D) Bildikleriyle yetinmeyerek  onları  artırmaya çalışma

E) Gönül ve kafa gücünü geliştirmeye çalışma

(ÜSS 1979)

 

2.     Ozanları, yaşadıklarını, duyduklarını yazan kişiler diye tanımlamak yanlıştır. Sözgelimi Cahit Sıtkı, yaşadıklarını, duyduklarını yazan bir ozan olarak bilinir. Oysa ölüm acısını tatmamış, yaşamamıştır. Bununla birlikte, sık sık ölümden duyulan acıyı işlemiştir. Onunla yıllarca arkadaşlık yaptım. Bir gün bile ölüm sözcüğünü işitmedim ondan. Ölmüş bir sevdiği de yoktu yanılmıyorsam. Ölüm yalnızca bir temaydı onun için.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Her ozanın şiiri, belirli konuları içerir.

B) Ozanların, şiirleriyle yaşantıları arasında ilişki olmayabilir.

C) Her ozanın, şiir evreni aynı zenginlikte değildir.

D) Şiirin  etki  gücü,   okuyucuyu  duygulandırmasıyla ölçülür.

E) Hiçbir ozan, duygulanmadan şiirini oluştu­ramaz.

(ÖSS 2000)

 

3.     Savaşa gidecek askerlerin omzunda gördüğümüz torbalara benzer bir torba da bizim evde hazır­landı. Gerçi babam daha askere çağrılmamıştı; ama çağrılacağı günün pek uzak olmadığını hep­imiz biliyorduk. Bu nedenle annem ona, dikişteki bütün becerisini göstererek, kaba patiskadan bir torba dikti. Sanırım dikerken kendi kalbini de içine koydu. Çünkü babam aramızdan ayrıldıktan sonra, annemin bir kalp taşıdığını gösteren bütün İzler kalkmıştı ortadan.

Bu parçada sözü edilen anneyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Çevresindekilerden hiçbir destek görmüyor.

B) Eşinin gidişinden  sonra  acıma ve  sevme duygularını yitiriyor.

C) Çocuklarıyla birlikte geçim sıkıntısına düşüyor,

D) Savaşın, çocuklarının iç dünyasını etkileyebile­ceğine inanıyor,

E) Savaşa karşı büyük bir öfke duyuyor.

(ÖSS 2000)

 

4.     (I) Rize’nin Pazar ilçesinde, Verçenik Yaylasına gidecek minibüse bindiğimizde, uzun süren oto­büs yorgunluğunu unutmuştuk. (II) Yaklaşık beş saat süren minibüs yolculuğundan sonra, karar­laştırılan buluşma noktasına ulaştık. (III) Oradakilerle hoş beşten sonra çadırları kurduk; sırt çantalarımızı boşalttık. (IV) İlk günler İçin getirilen taze yiyeceklerle, hemen küçük bir ziyafet sofası kurduk kendimize. (V) Geceleri fark ettik ki gökyüzü burada her zaman yıldızlarla doluydu. (VI) Hemen her gece yıldızlara bakarak düşler ku­ruyorduk.

Yukarıdaki parça iki paragrafa bölünmek is­tense. İkinci paragrafın kaçıncı cümleyle başlaması uygun olur?

A) II.         B)lll.         C)IV.         D)V.         E) VI.

(ÖSS 2000)

 

5.     “Umutsuzluğa kapılma. Umudunu yitirdin mi her şeyini yitirirsin. Başarıya giden yolun da başarı­sızlıktan geçtiğini unutma, Yeter ki seni başarısız­lığa düşüren nedenleri duygularına kapılmadan değerlendiresin. Öte yandan çevrendekilerin söy­lediklerine de kulak ver. Ama olaylar karşısında ; aklını kullanarak kendi seçimini kendin yap.

Karşısındakine böyle öğüt veren bir kişi, onun nasıl davranmasını İstemektedir?

A) kararlarını duraksamadan vermesini

B) bir denediğini bir daha denememesini

C) kendini eleştirmekten kaçınmamasını

D) başkalarını hiç umursamamasını

E) yaptıklarından sorumluluk duymamasını

(ÜSS 1980)

 

6, İnsanın doğayla savaşımında korkunun rolü yad­sınamaz. Önemli olan, bu insanca duyguyu İyi değerlendirebilmektir. Nasıl ki kullanılması bilin­meyen bir silah bazen geri tepip büyük zararlara yol açabiliyorsa, korku da denetim altında tutulmayıp kendi başına bırakılırsa sonuç hiç kimse için iyi olmaz. Korkalım; ama neden, niçin kork­tuğumuzu bilelim. Korkuya yenilme kaygısının tut­sağı olmayalım.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Korkuyla birlikte yaşamayı öğrenelim.

B) Korkudan, uygun biçimde yararlanmaya çalı­şalım.

C)Korkunun, toplumu değişik yönlerden etkile­diğini unutmayalım.

D) Korkuyu bir engel değil, bir araç olarak göre­lim.

E) Korkumuzun nedenini öğrenip ona göre davra­nalım.

(ÖSS 2000)

 

7, Ödüllerin, her şeyden önce, genç yazarların tanınmasında, geniş kitlelere ulaşmasında çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Elli yıl öncesine kadar Türkiye’de edebiyat ödülü yoktu. Bugün İse çok sayıda. Belki de gereğinden çok ödül var. Ödüllerin sayıca artması onlara verilen önemi azaltıyor. Ayrıca bu ödüllerin bir bölümü tek bir yazınsal türe özgü. Oysa bütün türleri kapsayan ve her yıl düzenli olarak verilen ödüller edebiyat dünyasında daha büyük önem taşıyor. Ödülün değerini bulmasını sağlayan en önemli öğe de seçici kurulunun aynı kalması. Böylece, yapılan değerlendirmeyle ilgili bir ölçüt, ortak bir beğeni oluşuyor.

Bu parçada ödüllerle ilgili olarak aşağıdaki­lerin hangisine değinilmemiştir?

A) Niçin önemli olduğuna

B) Kimilerinin belirli sınırlar içinde kaldığına

C) Sayısı çoğaldıkça önemini yitirdiğine

D) Yazarlara maddi destek sağlama işlevi olduğu­na

E) Yerleşmiş olanların önem taşıdığına

(ÖSS 2000)

 

8.     Yetkin İnsan, bilgilenme, bilinçlenme yoluyla ay­dınlanmanın ışığından geçmiş insandır. Soran, sorgulayan, aydınlığı arayan bir kişiliği vardır onun. Bu tür bir kişilik kumaşının dokunduğu tezgâhın bir adı da eleştirel okumadır. Eleştirel okuma kişiyi bilinçlendirir. Bu yolla bilinçlenmiş kişinin nitelikleri arasında ise okuduklarını yargılama ve onlardan kendine özgü sonuçlar çıkarma başta gelir.

Bu parçada, eleştirel okumanın hangi yönü üzerinde durulmamıştır?

A) Yararlı bir okuma yöntemi olduğu

B) Yol gösterici bir işlevinin bulunduğu

C) Okullarda kazandırılması gerekli bir beceri olduğu

D) Yorumlama gücünü geliştirdiği

E) Kişiye, değerlendirme yetisi kazandırdığı

(ÖSS 2000)

 

9.     Sahnenin tozunu ilk yuttuğunda çocuk denecek yaşlardaydı ve o günden bu yana inmedi sahne­den. Oyunculuk dışında oyun yazarlığı, yönet­menlik, çevirmenlik gibi uğraşlarla da ilgilendi. Tiyatro dünyamızın en kıdemlilerinden, en renkli kişiliklerinden biri olan, seyircisiyle müthiş bir iletişim kurabilen bu yetenekli sanatçının İlgi alanı tiyatroyla da sınırlı kalmıyor. Güncel konular üzer­ine yazdığı yazılarıyla, düşüncelerini, eleştirilerini okurlarla paylaşıyor. O, aynı zamanda bir konuşma, bir anlatım ustası; anlatanla dinleyeni, oyuncuyla seyirciyi bir araya getiren bir usta.

Bu parçaya göre söz konusu sanatçıyla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılamaz?

A) Okuru incitici konuları işlemekten kaçınır.

B) İzleyicisini etkiler, onlarla bütünleşir.

C) Dilin olanaklarından çok iyi yararlanır.

D) Oyunculuk dışındaki işlerle de ilgilenir.

E) Mesleğinde çok başarılıdır.

(ÖSS 2000)

 

10.   Yazar, dili, ses, biçim, anlam özellikleriyle iyi bilen ve kullanan kişidir. Bu anlamda dile yeni kavram­lar, kalıplar, sözcükler kazandırabilir. Gerçekte hiçbir yazar, bakalım bu romandan, bu öykü ya da şiirden dilciler kaç kural çıkaracak, diye yaz­maz. Yazmaz; ama yazdıklarıyla dile yeni sözcük­ler katar. Dili işlerken yalnızca dilciye değil, edebiyat tarihçisine, toplumbilimcilere, başka araştırmacılara da malzeme yaratır.

Bu parçadan, yazarlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Dilin söz varlığını geliştirdikleri

B) Dilin anlatım olanaklarını genişlettikleri

C) Yapıtlarıyla, yeni çalışmalara olanak hazır­ladıktan

D) Dil konusunda, geniş bir bilgiye sahip oldukları

E) Dile kazandırdıklarıma kalıcı olmaya çalıştık­ları

(ÖSS 2000)

 

 

CEVAPLAR

1.A6.C
2.B7. D
3.B8.C
4. D9.A
5.CI0.E