Paragraf – 30 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 30 ÇIKMIŞ SORULAR

1.     “Dilencilere ekmeğimiz varsa ekmek, paramız varsa para verirdi; hiç değilse bir fincan kahve içirirdi. Bir şeyimiz yoksa, tertemiz bir bardak soğuk su verirdi; bir de gözlerindeki teselliyi!”

Aşa gıda kilerden hangisi, başına da sonuna da konulsa, bu paragrafın düzenini ve anlam bü­tünlüğünü bozmaz?

A) Annem, gezgin satıcıları da geri çevirmezdi.

B) İyi bir kadındı annem, kapıdan kimseyi eli boş çevirmezdi.

C) Annem kapıya pelince, önce, aç olup olmadık­larını sorardı.

D) Kapıda onları görünce, annemi çağırırdım.

E) Annemin yaptığı bu iyiliklere, gözleriyle teşek­kür ederlerdi.

(ÖSS 1981)

 

2.     (I) Karadeniz Bölgesi’ndeki sıradağlar, Anadolu’nun kıraç düzlükleriyle, alabildiğine nemli Karadeniz iklimi arasında, aşılmaz bir duvar gibi yükselir, (II) Bu bölge, müziğiyle, el sanatlarıyla, mutfağıyla ilginç bir kültüre sahiptir. (III) Dağların kuzeye bakan yamaçları çok gür bir bitki örtüsüyle kaplıdır. (IV) Bunların doruklarını saran sis bulut­larının oluşturduğu yoğun nem, bölgenin doğal bitki örtüsü ve tarım ürünlerini sürekli besler, (V) Bu dağlar, aynı zamanda, kıyı halkını iç kesim­lerde yaşayanlardan ayıran bir sınır çizer sanki.

Bu    parçada    numaralanmış    cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.              B)ll.          C)lll.       D) IV.         E) V.

(ÖSS 1993)

 

3.     “Bir yazı okudum geçenlerde. Beğenmedim o yazıyı. Yalnız beğenmemek değil, iyice kızdım, tepem attı. Yazar, şu ‘ağırbaşlı’, ‘bilgin’ denen kim­selerden olacak; öğütler veriyordu gençlere, kitabı nasıl okumalı, onu anlatıyordu.”

Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilirse, düşünce en uygun biçimde sürdü­rülmüş olur?

A) Onlara sorun, gösterirler size en iyi kitapları. .Böylece, seçmek İçin uğraşıp yorulmaktan kur­tulursunuz.

B) Aldırmayın okumak için şunun bunun dedikler­ine; benim dediklerime de aldırmayın. Ben ne karışırım, keyifsizindir, bildiğiniz gibi okuyun.

C)Sen beğensen de beğenmesen de benim seçtiğim kitabı okuyacaksın. Böyle bir buyruk, en isteklileri bile okumaktan soğutur.

D) Gerçek okuma, bir çıkar beklemeden, sadece geçmişin ya da bugünün kişileriyle söyleşmeyi sevdiğimiz için, eğlenmek için okumaktır.

E) Okuma alışkanlığı kişiden kişiye değişse de ki­şilere sağladığı yararlar büyük ölçüde değişmez ki…

(ÖSS 1981)

 

4.            -Bugün gelmeyecekti.

-…

-Öyleyse, ona da bir iş verelim.

-Verelim ya!

İki kişi arasında geçen bu karşılıklı konuş­mada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) Kim?

B) Yarın gelir mi?

C)Ama geldi.

D) Niçin?

E) Zaten işimiz az.

(ÖSS 1981)

 

5.            Sanatta ustalık, sanıldığı gibi bir sanatçının tek başına oluşturduğu bir nitelik değildir. Gerçekte bu,  yüzyıllar boyunca bu alanda gösterilen ça­baların ve sürdürülen çalışmaların sonucudur. Bu yönden, bir sanatçının kendinden önce verilmiş ürünleri iyice özümsemesi gerekir. Bunu yaparsa ilk yapıtlarında bile belirli bir çizginin üstüne çıkar. Bu çizgi zamanla, kendinden sonrakilere örnek olabilecek biçimde gelişir ve özgün bir nitelik kazanır. Öyleyse hiçbir sanatçı kendisinden önce ortaya konmuş yapıtlara sırt çeviremez.

Bu parçada ası! anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanat alanında belirli bir düzeye gelmek, geç­mişteki birikimleri değerlendirmeyi gerektirir.

B) Bir sanat yapıtı birçok sanatçının ortak çalış­masıyla ortaya çıkar.

C) Yeteneksiz bir sanatçı, başarılı yapıtları taklit­ten öteye geçemez.

D) Sanatçılar, kendilerinden öncekilerin ele aldığı sorunlar üzerinde durmalıdırlar,

E) Başarılı sanatçılar birbirlerini eleştirmekten ka­çınırlar.

(ÖSS 1993)

 

6. Bir şairin önemi, ne hakkında yazılan yazıların, yapılan incelemelerin sayısıyla ne de şiirlerinin herkesçe bilinmesiyle ölçülür. Bunlar yanıltıcı ola­bilir. Bence asıl önemli olan, bir başka şairden söz edilirken ya da şiir üzerine bir yazı yazılırken onun adının hangi sıklıkla kullanıldığıdır. Bu durumda, hakkında yazı yazılan şair, onunla ölçülüyor de­mektir. Şairin önemini, bulunduğu yeri, işte bu be­lirler.

Bu   parçaya  göre   bir   şairin   önemi   neye bağlıdır?

A) Başka şairlerin onu örnek almasına

B) Yazdığı şiirlerin kalıcı olmasına

C) Şiirlerinin antolojilerde yer almasına

D) Başka şairleri değerlendirmede ölçüt olmasına

E) Şiirlerinin herkes tarafından beğenilmesine

(ÖSS 1993)

 

7.     “ikinci Dünya Savaşı yıllarında Norveç ve İtalya’da çocuklardaki diş çürümesinde belirgin bir azalma gözlenmiştir. Buna karşılık, savaş yılların­daki yetersiz beslenme sonucu İskorbüt ve beriberi gibi hastalıklarda bir artış kaydedilmiştir. Savaşın bitimiyle, Norveç ve İtalya’ya yapılan dış yardımlar sayesinde lüks sayılabilecek şeker, çikolata ve nişastalı besinlerin tüketimi savaş öncesindeki düzeye ulaşınca, diş çürüğü oldukça yaygınlaşmış ve bugün birçok Avrupa ülkesinde belli başlı hastalıklardan biri haline gelmiştir.”

Bu    paragrafta    aşağıdakilerden    özellikle hangisi üzerinde durulmuştur?

A) Savaş yıllarında yeterli besin alınmadığı için beriberi ve İskorbüt gibi hastalıklar artmıştır.

B) Savaş yıllarında, lüks sayılabilecek nişastalı ve şekerli tüketim maddeleri ortadan kalkmıştır.

C) Birçok Avrupa ülkesinde diş çürüğü, üzerinde önemle durulan bir hastalıktır.

D) Diş çürümesinin, alınan besin türleriyle çok yakından ilgisi vardır.

E) Norveç ve İtalya, İkinci Dünya Savaşından en çok etkilenen ülkelerdir.

(ÖSS 1981)

 

8. “Bilinçlenmiş yurttaş demokrasinin önkoşuludur. Yurttaşın bilinçlenmesinde ise dilin büyük önemi vardır. Dil, bilgileri İnsana ne kadar kolay aktarabilirse o da bunları o kadar kolay kavrar. Bu kolaylık da ancak anadilinde vardır. Onun için, gelişme yo­luna giren toplumlar kültür dillerini oluşturmada anadillerini temel almışlardır.”

Yukarıdaki parçada anlatılmak istenen düşün­cenin içerdiği temel kavramlar aşağıdaki söz öbeklerinden hangisinde bir arada ver­ilmiştir?

A) dil – bilgi aktarımı – kültür dili

B) anadili – bilgi aktarımı -gelişme

C) gelişme – yurttaş – toplum

D) toplum – anadili – insan

E) yurttaş – dil – kültür dili

(ÖSS 1981)

 

9. “Türk Ulusu Şarlo’ya gülmez. Türk tuluatından Abdi’ye güler, Hamdi’ye güler, Dümbüllü’ye güler. Türk’ün komik dediğini de bir Alman, bir İngiliz, bir Fransız komik bulmaz. Bu uluslardan her birinin kendilerine özgü gülmece (mizah) anlayışları var­dır.”

Yukarıdaki paragraftan aşağıdaki yargıların hangisi çıkarılabilir?

A) Gülmece anlayışı evrensel değil, ulusal bir an­layıştır.

B) Her birey kendi ulusunun gülmece anlayışını benimsemek zorundadır.

C) Gülmece anlayışı gelişmiş uluslardan biri de Türk ulusudur.

D)Uluslararası ilişkiler, ulusların gülmece anlayı­şını değiştirememiştir.

E) Gülmece anlayışı, birçok ulusta aynı gelişmiş­lik düzeyindedir.

(ÖSS 1981)

 

10.   “işini olabilecek titizlikle yürütür, dükkânını tertemiz tutardı. Dükkânında her şeyin bir yeri vardı. Bir gün acele bir alışveriş anında, titrek par­maklarıyla toz şeker tartıyordu. Biraz ekliyor, te­razinin dengesi bozulunca azıcık çıkarıyor, gene denk getiremeyince biraz daha katmaya özen gösteriyordu. ‘Ölüversin canım’ dedim. ‘Ne titiz­leniyorsun?’ Gözlüklerinin üstüne kalkan kaslarıyla şaşarak baktı: ‘Ama fazla veren eksik de verir’.”

Bu paragrafta anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ticaret, dürüstlük gerektiren bir İştir; böyle davranan başarılı olur.

B) İşinin ehli olmayan  bir insan ne kadar özen gösterirse göstersin, acemiliğini gizleyemez.

C) Başkasına iyilik yapmak için bile olsa doğru­luktan ayrılan insan, kötülük de yapabilir.

D) Bir insan için düzenli olmak yetmez, bilgi sahibi olmak da gerekir.

E) işinde aşın titizlik gösteren insan, karşısın­dakini bıktırır.

(ÖSS 1981)

 

CEVAPLAR

1.B 6. D
2.B 7.D
3.B 8.B
4.C 9.A
5.A 10. C