Paragraf – 32 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 32 ÇIKMIŞ SORULAR

1.     O, okurlarını bilgilendirmekle birlikte onları kendi düşüncelerine göre yönlendirmekten kaçınan bir eleştirmendir. Ele aldığı kitabın niteliklerini sıralar; fakat onunla ilgili öznel yorumlardan kaçınır. Daha doğrusu,yapıtla ilgili kesin bir yargıya varmayı okuruna bırakır. Bu tutum —.

Bu parçanın son cümlesi, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisiyle tamamlan­abilir?

A) bilinçli bir okur kitlesinin oluşmasını sağlar

B) onun, bilgilerine güvenmediğini gösterir

C) yazarın, geniş okur kitlelerince anlaşamaması­na neden olur

D) okurun, okuma zevkini köreltir

E) onun, kişiliğine olan saygıyı azaltır

(ÖSS 2002)

 

2.     (I) Doğanın korunması, bizim için önemli bir nokta olmanın da ötesinde temel hedeftir. (II) Bu ne­denle konutlar, kenttekine benzer bir dokuda değil, tamamen çevredeki ormanla uyum sağla­yacak biçimde yapıldı, (III) Bir başka konu da bitkilendirme. (IV) Son zamanlarda bitkiyle haşır neşir olma eğilimi yaygınlaştı; elbette bu durum, biz çevre tasarımcılarını sevindiriyor. (V) Ancak yabancı kökenli bitkiler yerine kestane, erguvan, kızılağaç, fıstık çamı tercih edilmeli; böyle bir ter­cih yörenin ruhuna da uygun olur.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde parçanın ana düşüncesi belir­tilmiştir?

A) I.         B) II.          C) III.          D) IV.          E) V

(ÖSS 1998)

 

3.     Kıyılar çoktan doldu. Şimdi de dağların yamaçları hızla betonlaşıyor. En temiz renk olduğundan kuşku duyulmayan beyaz, çamlıkları, zeytinlikleri kirletiyor kimi zaman. Bu olumsuz gidişe İnsanlar değil ama doğa, olanca güzelliğiyle direniyor. İşte akşam oluyor, işte güller, menekşeler açıyor denizde.

Bu parçada hangi sorun vurgulanmaktadır?

A) Doğanın kendini yenilemedeki yetersizliği

B) İnsanların, doğal güzelliklerin ayrımına, tadına varamaması

C) Doğal güzelliklerin insanları eskisi kadar etk­ilememesi

D) Çamlık ve zeytinliklere ihtiyaç duyulmaması

E) Plansız yapılaşmanın çevreyi çirkinleştirmesi

(ÖSS 1997)

 

4,     Çocuğa yalnızca bilgi yükleme eğitimin amacı değildir. Gereğinden fazla bilgi yüklenmesi, çocuğun ancak belleğini geliştirir. Fazla bilgi, çocuğu yaşama hazırlamadığı gibi, onun bireysel özgürlüklerini de engelleyebilir. Çünkü çocuk öğrendiklerini uygulamak için gerekli deneyimden yoksun kalır; bu yüzden aklını kullanamaz, özgür düşünemez, özgür davranamaz. Yeni durumlar karşısında çözüm üretemez. Böyle olunca da kendine, her zaman bağlı kalacağı bir iskele, bir dayanak arar.

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bilgili kişiler bellekleri güçlü olanlardır.

B)Çok bilgili insanlar,  olaylara ve durumlara yönelik düşünceler üretemezler.

C) Eğitim, düşünebilme ve düşündüğünü uygula­yabilme yetisi kazandırmalıdır.

D) Kişilerin yaşama uyum sağlaması özgür dü­şünmelerine bağlıdır.

E) Özgürce    davranabilen    kişiler,    sorunlara ustalıkla çözüm bulurlar.

(ÖSS 1998)

 

5. O, evrensel değerleri, toplumcu şiirin potasında eriten şairlerimizden biridir. İnsanı ilgilendiren her olaya, her yaşantıya şiirlerinde yer vermiştir. Bu nedenle anılar, geziler, güncel haberler, duyarlı bir gözlemin açtığı yolda, şiirinin içine akar.

Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Şiirlerinde konu çeşitliliği görülür.

B) Dünyaca tanınmış bir sanatçı olmayı amaçlar.

C) Bireysellikten uzak bir tutum takınır.

D) Olayları ve durumları dikkatle inceler.

E) Tüm insanlığı kucaklamayı amaçlayan şiirler yazar.

(ÖSS 2002)

 

6. Sanatçının yaratma gücüne sınır çizilemez. Kimi çayları, ırmakları kurutur; kimisi de bir damla sudan okyanuslar yaratır. Bu sanatçımız da dizeleriyle tek bir yapraktan koskoca bir orman yaratmış. Gerçek İmge dediğimiz şey de bu değil midir? Şairin yakaladığı bir ışık; sonra da bütünüyle yapıtının yarattığı bir farklılık…

Bu parçadan, sanatçılarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine ulaşılabilir?

A) Bilgili ve görgülü olduklarına

B) Dış dünyayı düş güçleriyle yeniden biçim­lendirdiklerine

C) Yararlanacakları kaynakları özenle seçtiklerine

D) Olayları ve durumları abartarak verdiklerine

E) Davranışlarını duygularının yönettiğine

(ÖSS 1997)

 

7.     Adını yurt dışında da duyuran ünlü ressamımızla daha çok, oğlunun Cihangir’deki resim atöl­yesinde karşılaşırdık. Bildim bileli yalnız yaşayan bir kadındı. Soylu, sade, zarif ve çok güzeldi. Konuşurken sesini bir kez bile yükselttiğine tanık olmadım. Her zaman yüzünde İpeksi bir gülüm­seyiş, bakışlarında huzurlu bir anlam vardı.

Sözü edilen ressamın, bu parçada vurgulan­mak istenen özelliği aşağıdakilerden hangi­sidir?

A) Özgürlüğüne düşkün olma

B) Öteki meslektaşlarına benzememe

C) Güzelliğiyle dikkat çekmek isteme

D) Yumuşak bir kişiliğe sahip olma

E) Ressamlığını ön planda tutmama

(ÖSS 1998)

 

8. Yazar, Hamlet çevirisinin sonundaki notta, tüm Shakespeare çevirileri için ortak olabilecek düşüncelerinden söz etmiş. Çeviri yapmanın oku­maktan, dinlemekten, seyretmekten çok daha zor olduğunu belirtmiş. Ayrıca bunun, metnin tadına gerçek anlamda varmayı sağladığını söylemiş. Hamlet’ i çevirmek için gecesini gündüzüne katarak aylarca çalıştığını belirtip şunu eklemiş: “Kim bilir ne hale getirmişimdir istemeden Hamlet’i? Yapıtları kuşa çevirmek, biraz da çevirmen­liğin şanından değil midir? Ne var ki kuşa çevirdiğimiz bu yapıtlar, bizim taktığımız bücür kanatlarla da uçabiliyor ne hikmetse. Bu, soluk­larının rüzgârıyla oluyor belki de.”

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Çeviri yapıtlarda, okurun aradığı tadı bula­madığına

B) Çeviri yaparken yazarın, yapıttaki güzellikleri gördüğüne

C) Bir yapıtı başka bir dile çevirmenin çok güç bir iş olduğuna

D) Çeviride, yapıtların kimi özelliklerinin aktara­madığına

E) Hamlet’i çevirmenin çok zaman isteyen bir iş olduğuna

(ÖSS 2002)

 

9.     Ben ünlü bir yayınevinde çalışan bir öykü yazarı­yım. Pek çok kitabı yayıma hazırladım bugüne değin. Yazarın coşkusunu paylaşarak kiminin adını bile koydum. Bir virgüllük katkım olan her kitabı kendiminmiş gibi sahiplendim. Basımevinden geldiğinde sıcacık bir ekmek demektir her kitap benim için, Emekle ekmeğin birleşen kokusunu taşır her kitap o an. Elinizdekiyse benim ilk öykü kitabım. Saymadım; ama kim bilir kaçıncı kitabım.

Öykücünün bu sözlerinden, kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Kitaplarla uğraşmayı her şeyin üstünde tuttuğu

B) Başkalarının kitaplarına da katkılarının olduğu

C)Bir kitabı yayıma hazırlamanın kendisine çok zevk verdiği

D) Kitapları yayıma hazırlamanın, yazarlık için iyi bir başlangıç olduğunu düşündüğü

E) Kendisi için  kitapların  büyük bir değerinin olduğu

(ÖSS 1998)

 

10.   Özel zevkleri için bir yarım saat bile ayırdığını sanmıyorum. Kentlerarası bir yolculukta bile ya bir yolcu ya bir şoför muavini bulur, onlarla konuş­maya dalardı; bir yandan da elindeki küçük kâğıt­lara bir şeyler yazardı. Romanlarını yeni baskıya hazırlarken, bir kompozisyon ödevi gibi titizlikle düzeltirdi. Yapıtlarındaki sağlamlık biraz da bu dikkatinden gelir. Durmadan aldığı notlar ise, roman kahramanlarını doğal konuşturmada gös­terdiği başarının kaynağı olmuştur. Yazınımızın en rahat okunan o güzel öykülerini, bu dil kay­nağından beslenerek yazmıştır.

Böyle tanıtılan yazarın yapıtlarıyla ilgili tutumu konusunda, aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Çalışmalarında titiz davrandığına

B) Her fırsatta malzeme topladığına

C) ilgi çekici konular işlediğine

D) Dil ve anlatımına özen gösterdiğine

E) Düzeltmek ve geliştirmek için çalıştığına

(ÖSS 1998)

 

CEVAPLAR

1.A 6.B
2.A 7. D
3. E 8.A
4.C 9. D
5.B 10. C