PARAGRAF – 43 ÇIKMIŞ SORULAR
1. Küre dağlarını döne döne tırmanıyorduk, Güneş, sabah sisinin grileştirdiği yeşil tepelerin arasından portakal renkli yüzünü gösteriyordu; ama güneşin daha ulaşmadığı derin koyaklar vardı, Yeşilin en güzel tonlarıyla bezeli, mendil kadar tarlalar, gerçek değilmiş gibi duruyordu. Derin derin uçurumlar, dipten doruğa çamlarla, akkavaklarla donanmıştı.
Bu parça ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılamaz?
A) İkilemeler kullanılmıştır.
B) Söz sanatlarına başvurulmuştur.
C) Betimlemeye beğeni duygusu katılmıştır.
D) Günün belli bir zamanı anlatılmıştır.
E) Tartışmacı anlatım biçimiyle yazılmıştır.
(ÖYS 1994)
2. İstiyorum ki yazdıklarım insanlarımızın sorunlarını, özlemlerini anlatsın. Onların acılarını, çektiklerini başkalarına duyurabilsin. Açıkçası, yaşamı değiştirsin, güzelleştirsin. Bu amaçla insanımızdan, ülkemizden kopmamaya çalışıyorum. Ancak yine de dergilerde yer verilmiyor şiirlerime. Yayımlananlara bakıyorum, çoğu, toplum gerçeklerine kapalı; belli bir düşünceyi savunmuyor, bir sorunu dile getirmiyor.
Bu parçada şair, aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Şiire özgü ilkelerin belirgin olmayışından
B) Şiirde, içerikten çok anlatımın öne çıkmasından
C) Şairlerin, ortak bir tutum izlemeyişinden
D) Yaşananları yansıtmayan şiirlerin ilgi görmesinden
E) Ozanların toplumu gereği gibi tanımayışından
(ÖSS 2003)
3. Bu yazarımızın, anlattığı çevre ve kişiler hakkında geniş bilgisi vardır. Ama o, bunu hiçbir zaman açıkça gözler önüne sermez. Anlattıkları, buzdağının suyun üstünde kalan kısmı gibidir. Okur, zamanla buzdağının altta kalan kısmını fark eder ve yazarın asıl kimliğinin orada saklı olduğunu anlar.
Bu parçada anlatılmak istenenle aşağıdaki yargılardan hangisi arasında anlamca yakınlık vardır?
A) Her yazarın, olayları ve kişileri algılama biçimi farklıdır.
B)Kimi yazarlar, yapıtlarında kendilerini bütünüyle açığa vurmaktan kaçınır.
C) Bir yapıtı, her okur farklı biçimlerde algılayabilir.
D) Okur, beğendiği yazarların yapıtlarından her okuyuşta değişik tatlar alır.
E) Kimi yazarlar, olayların değerlendirilmesini okura bırakarak ilgi çekmeye çalışır.
(ÖSS 2003)
4. Önemli bir edebiyat yapıtını çevirirken o yapıtın yazarıyla çok farklı bir ilişki kurmanın mutluluğunu da tadar çevirmen. Bir yazarla çeviri aracılığıyla ilişki kurmak, onun söyledikleri ve söyleme biçimleri üzerinde kafa yormayı gerektirir. Çünkü çeviride yapılması gereken, yalnızca okumakla, okunanı anlamakla sınırlı değil; asıl önemli olan, yazarın söylediklerine, söyleme biçimlerine, hangi dile çeviriyorsak o dilde varlık kazandırmaktır.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Başarılı çevirmenler, yapıtları çevirirken tarihsel ve toplumsal koşullan da düşünürler.
B) Bir çevirinin başarısı, yapıtın, çevrildiği dilde düşünce ve anlatım yönünden yeniden oluşturulmasına bağlıdır.
C) Çevirmenle çevrilen yapıtın yazarı arasında duygusal yönden benzerlik olması, çeviriyi olumlu yönde etkiler.
D) Çevirmenler, çeviriyi bitirinceye değin çok değişik duygular yaşarlar.
E) Anlatım olanakları birbirine benzeyen dillerde yapılan çeviriler daha başarılı olur.
(ÖSS 2003)
5. iki yaşını dolduran küçük kızım, televizyondaki sanatsal nitelikten yoksun ürünler sunan şarkıcıyı görünce hemen tanıdı ve adını söyleyiverdi. O sırada, elimde ünlü bir yazarımızın son kitabı vardı. Onu ikinci kez okuyordum. Birden içimin sızladığını hissettim. İki yaşında bir çocuk televizyonun etkisiyle bir şarkıcıyı tanıyordu. Ekranda o şarkıcının yerine bir şair, romancı, öykücü, ressam ya da bilim adamının görünmesine fırsat verilse, onların yaşamları anlatılsa, yapıtları dile getirilse o küçük çocuk onları da bilecek, onları da tanıyacak. Bu da ülkenin geleceği İçin ne kadar güzel olacak!
Bu sözleri söyleyen kişinin anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Televizyondaki çocuk programlarının yetersizliği
B) Edebiyatçılarımızın pek çok güzel ve eğitici yapıtı bulunduğu
C) Bilim ve sanat adamlarıyla ilgili programlara televizyonda yer verilmesinin gerekliliği
D) Televizyondaki müzik programlarının birçok yönden çocuklara uygun olmadığı
E) Çocuklar üzerinde televizyonun gereğinden fazla etkili olduğu
(ÖSS 2003)
6. Çalışmalarını romanlar üzerinde yoğunlaştırmış bir eleştirmendi. Roman konusunda üç yüzü aşkın eleştirisi vardı. Eleştirinin, edebiyat tarihini kurma ve oluşturma gibi önemli bir işlevi olduğuna inanırdı. Bunun için de yayımlanmış romanların hemen hemen tümünü okuyup incelemekten kaçınmazdı. Ele aldığı yapıtları çok yönlü bir değerlendirmeden geçirirdi. Bu tutumuyla romancıların yaratıcılığını besler, onlara yol gösterirdi.
Bu parçada sözü edilen eleştirmenle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Yapıtları, değişik boyutlarıyla ele alıp yargıladığı
B) Farklı eleştiri yöntemleri kullandığı
C) Çağdaş eleştiri kuramlarından yararlandığı
D) Düşüncelerini terimsel bir söylemle yansıttığı
E) Anlatımındaki pürüzlerin, çok ürün vermesinden kaynaklandığı
(ÖSS 2003)
7. Bizde eleştiri alanında bir acelecilik var. Diyelim ki bir eleştirmen, Türk edebiyatında yeni çıkmış bir kitapla ilgili eleştiri yazacak. Bunu yaparken bırakın o yazar hakkında eskiden çıkmış yazıları derleyip toplamayı, en son çıkan yazıları bile gözden geçirmiyor. Oysa bir kitap için eleştiri yazılacaksa daha önce yazılmış eleştirilerin incelenmesi, el altında bulundurulması ve yeri geldiğinde bunlara gönderme yapılması bile gerekir.
Bu parçadaki gibi düşünen bir yazar, aşağıdakilerden hangisini söylerse kendi tutum ve düşüncesiyle çelişmiş olur?
A) Bu yapıta yönelik eleştiriler arasında özgün düşünceler içerenine rastlamadım,
B) Eleştirmenlerin bu yapıt karşısındaki tutumlarını haksız ve son derece öznel buldum.
C) Bu yapıt üzerine yazılan son eleştirilerde, farklı değerlendirme Ölçütlerinin kullanıldığını gördüm.
D) Bu kitaba yönelik eleştirimi onun, üzerimde bıraktığı İzlenime göre oluşturdum.
E) Bu kitapla ilgili görüşlerin, yazarın kişiliğine değil, kitaba yönelik olmasını isterdim,
(ÖSS 2003)
8. Onu. sorumluluğunu bilen bir yazar olduğu için seviyorum, Kusuru yok mu? Hem de pek çok. Kendini coşkulu betimlemelere kaptırarak Türkçe cümleleri sarsıyor; özne, tümleç, yüklem bağlantılarını yitiriyor. Türkçeyi sevdiği ve benimsediği halde bu tür yanlışları hep yapıyor. Ayrıca öykülerini dinlendirip bir kez daha okumuyor. Bütün bunlara karşın öykülerinde insancıl gerçeğin önemli bir yeri ve ağırlığı var. Bu durum okurların, öykü kişileriyle kolayca ilişki kurmalarına dahası onlarla aynı düşünceleri paylaşmalarına yardımcı oluyor, Kısaca yazarın kişileriyle okurları birbirleriyle çelişmiyor; hatta Özlemlerini yansıttığından, okurların hoşuna bile gidebiliyor o kişiler.
Böyle anlatılan bir sanatçıdan aşağıdaki I erin hangisi beklenemez?
A) Okurun, öykü kişileriyle özdeşleşmesini sağlaması
B) Neyi, niçin yaptığının bilincinde olması
C) Yazdıklarının İlk biçimiyle yetinmesi
D) Kolay okunan ama kalıcı olmayan yapıtlar vermesi
E) İnsanlara özgü durumları işlemesi
(ÖSS 2003)
9. Bu yazarımız bütün yapıtlarında, bildiği ortamı, tanıdığı insanları anlattı. Bu, birçok yazarımızın zaman zaman yaptığı bir şeydir; ama onun için değişmez bir yasadır. Anlattığı kişileri, roman kahramanlarına dönüştürürken yalnızca romanın gerektirdiği değişiklikleri yapar. Ancak fazla değiştirmenin, onların hayattaki gerçekliklerini bozacağına inanır. Yapılacak her eklemenin bir yapıştırmadan, öteye geçmeyeceğini bilir.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aynı konuları farklı bakış açılarıyla işlediği
B) Kişileri tek yönlü olarak çizmeye çalıştığı
C) Kahramanlarını gerçek yaşamdan koparmamaya özen gösterdiği
D) Kendisinin çok usta bir romancı olmadığını düşündüğü
E) Kendisinin de içinde yer aldığı olayları anlattığı.
(ÖYS 1994)
10. —-. Ozanlar da yazarlar da yaşantı işçisidir bir bakıma. Gerçek yaşamdan, nesnel dünyadan kazandıkları yaşantıyı yeniden üretirler. Bu yeniden üretme ya da yaratma süreci içinde estetik bir tat katarlar ona; coşku ve düşünceyle beslenen bir özle yoğururlar. Yoğurdukları özü, okura ulaştıracak uygun yollar, uygun biçimler ararlar. Şiir, öykü, roman, oyun gibi türlere özgü yasaların içinde yeni konumlar kazandırırlar yaşantıya.
Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Yazınsal yaratının gücü, okurda düşünsel bir değişme yaratmasına bağlıdır
B) Okur, romanda, şiirde ya da öyküde karşılaştığı yaşamı, düş dünyasında değiştirerek geliştirir
C) Kimi sanatçılara göre yazınsal yapıtlar, okurun yaşamı algılama gücünü artırmalıdır
D) Gerçekte türü ne olursa olsun, her yazınsal yaratının malzemesi yaşantıdır
E) Şiirler, romanlar, öyküler okurun yüreğinde yeni duygular uyandırmayı amaçlar
(ÖSS 2003)
CEVAPLAR
1.E | 6.A |
2. D | 7. D |
3. B | 8. D |
4. B | 9.C |
5. C | 10. D |