Paragraf – 44 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 44 ÇIKMIŞ SORULAR

1.   Öykü yazarken, okurun ilgisini kamçılamak, düşünmesini sağlamak gibi bir kaygım yok. Bu nedenle, onun merakını sürekli diri tutmak için, kurmaca izlenimi veren yöntemleri kullanmaktan da özellikle kaçınıyorum. Aslında bunların, anlattıklarım içinde, kendiliğinden var olduğuna inanı­yorum. Şu da var ki okur, merak öğesini diri tutmak amacıyla oluşturulan yapay bir kurguyu hemen anlar.

Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdaki cümlelerden hangisi getirilebilir?

A) Bunun da, öyküden alınacak zevki öldüre­ceğini düşünüyorum.

B) İçtenlikle söylemek gerekirse, aslında öykü­cülükte iddialı bir yazar değilim.

C) Çünkü ben anlatımda içtenliği ön plana çıkaran bir sanatçıyım.

D) Alışkanlıktan olsa gerek, bütün öykülerimde merak uyandıracak öğelere yer verdiğimi fark ettim.

E) Bu nedenle bütün gücümü ilginç öyküler yaz­mak için harcıyorum.

(ÖYS 1998)

 

2.  Karşılaştığımız kişilerde ve yaşadığımız olaylarda-farkına vardığımız ortak özellikler, genelleme yap­mamıza neden olmuştur çoğu zaman. Bu da bizde “bir teknede yoğurmak” diye adlandırabile­ceğimiz bir alışkanlık yaratmıştır. Artık kişilerin ya da olayların birbirine benzeyen yönlerine bakarak, yalnızca bunları göz önünde tutarak, on­ları sanki aynı şeymiş gibi düşünür hâle gelmişizdir. Öyle ki yeni tanıdığımız insanların ya da ilk kez karşılaştığımız olayların bazı belirgin özelliklerini görmemiz

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) söz konusu durumları daha ayrıntılı bir biçimde değerlendirmemizi sağlar

B)   onları  başkalarıyla özdeşleştirmemize yol açmıştır

C) gördüklerimizin başkalarından ayrılan yönlerini bulmamızı kolaylaştıracaktır

D) bizde, onları tanımaya karşı istek uyandıracak­tır

E) bir anlamda, onların kimi özelliklerine kolayca alışamayacağımız anlamına gelir

(ÖSS 2007)

 

3. Deneme, yaşananları, akıldan geçenleri düşünsel yönden derinleştirerek yorumlamadır. Belki bir ro­man, bir öykü bir ölçüde özetlenebilir. Ne var ki, denemeyi özetlemeye kalkmak, insanı, tırnağının ucunu göstererek tanımlamaya benzer. —. Göz gezdirilerek okunmaz. Deneme okuru, eline aldığı yazıyı kılı kırk yararcasına, irdeleyerek okur; dü­şünceler, duygular, gözlemler dünyasında yeni yolculuklara çıkar.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi geti­rilmelidir?

A) Kişisel görüşlerin söyleşi havasında işlenmesi denemenin özelliklerinden biridir

B) Deneme, yazınsal bütünlüğü bozulamayan bir türdür

C) Denemede söylenenlerin doğruluğu kanıtlan­maya çalışılmaz

D) Denemeler konusal yönden öteki yazı türlerin­den ayrılır, değişik duygu ve düşünceleri kuşa­tır

E) Deneme, yazarına özgürce yazma olanağı ve­rir, okurun düşünce evrenini genişletir

(ÖSS 2006)

 

4. Şiirin yüzlerce tanımı vardır. Bence şiir, şairin dünyaya sığmama hâlidir. Bu dünyayı biraz daha geniş kılma, onu farklı bir dünya hâline getirme çabasıdır.

Bu parçada anlatılmak istenenle, aşağıda şi­irle İlgili olarak verilenlerden hangisi arasında anlamca bir bağlantı kurulabilir?

A) En güzel yanı, insanı yaşama bağlamasıdır.

B) Düz yazıdaki tadın ve iletinin yoğunlaştırılmış biçimidir.

C) Yaşamın sınırlarını aşma, ona yeni anlamlar ve duyarlıklar yüklemedir.

D) Belli bir birikimin sonucunda oluşan etkileyici bir üründür.

E) Duygularımıza seslenen, onları besleyen bir güçtür.

(ÖSS 2007)

 

5. Tarihsel yapıların eskimiş bölümlerini, özelliklerini yitirmeden yenileştirme konusunda insanların bir yanılgısı var, Böyle bir işlem “bugünü” de yaşat­mak için yapılır ama eskinin izlerini silmeden, bozmadan. Bir de yapıyı insan sıcaklığına kavuş­turmak önemlidir. Antalyalı bir teyzeye sormuş­tum: “Teyze onarım nedir?” “Düşen taşı yerine koyarsın, onarım olur.” dedi. işte düşen taşı ye­rine koyabilmek için, o yapının içinde birilerinin yaşaması gerekir. Yapı yalnızlıktan hoşlanmaz, onun onarılması şarttır. Ama öyle olmuyor. Örneğin evi yıkıyorlar, yeniden yapıyorlar; tarih bitiyor o zaman.

Bu parçada tarihsel yapılarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A) Onarılırken gerekli ön hazırlıkların yapılmamasından

B) Halkın, oturduğu bu evleri özenli kullanmama­sından

C) Bu nitelikteki evlerin oturmaya elverişli olma­masından

D) Onarılırken onların özgün özelliklerinin korunmamasından

E) İnsanlara bu yapıların değerine yönelik bilgiler verilmemesinden

(ÖSS 2007)

 

6. Romancılarımız, edebiyatımızın bir döneminde toplumsal sorunlara sahip çıkmayı ilke edinmiş, yapıtlarında bunları yansıtmaya çalışmışlardı. Daha sonra Türkiye’nin ve dünyanın değişme­siyle bu yaklaşım da geçerliğini yitirdi. Ro­mancılarımız toplumsal konular yerine bireysel konuları anlatmaya yöneldi. Bu yönelim, onların kimi düşünceleri yansıtmaması anlamına gelmez. Elbette her romanın yine de bir iletisi vardır. Ama bu. hesaplı bir biçimde, bir amaç doğrultusunda yapılıyorsa o zaman, yazılan, romanlığını yitirir; ya reklam metni olur ya da propaganda.

Bu parçada romanlarla ilgili olarak karşı çıkı­lan nedir?

A) Yalnızca insanın anlatılması

B) Çeşitli sorunlara çözümler önerilmesi

C) Dilinin kendine özgü nitelikler taşımaması

D) Bir düşünceye bağlanıp onun benimsetilmeye çalışılması

E) Biçimsel özelliklerinin önemsenmemesi

(ÖSS 2006)

 

7. Öyküleri üzerinde çok çalışan, az ve öz öykü yayımlayan bir yazar. Kapalılığı kendine ilke edin­miş. Öykülerinin öylesine yoğun bir içeriği var ki bunu kolayca anlamak olanaksız. Anlamlar açık seçik bir biçimde ortaya konmuyor, onları çok yönlü ve incelikli bir yaklaşımla irdelemek gerekiyor. Bunlardaki gizli güzelliklerin tadına bu yolla varılabiliyor.

Bu parçada sözü edilen sanatçının tutumuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söyle­nebilir?

A Yazdıklarının anlaşılmasını  okurlarının ça­basına bıraktığı

B) Farklı biçemler kullanmaktan kaçındığı

C) Sıradan, kalıplaşmış konuları işlemek iste­mediği

D) Söylemini belirli düşüncelere göre biçimlendir­di

E) Anlatımında benzetmelerden yararlandığı

(ÖSS 2007)

 

8. Bu sanatçımızın şiirlerini gelenekle beslediğini söyleyebilirim. Doğaldır ki her şiirde, her sanat yapıtında, az ya da çok geleneğin payı vardır. Ne var ki bu şiirlerde gelenek, biraz daha belirgin bi­çimde, biraz daha bilerek, isteyerek kullanılmıştır. Sanki sözcükler daha güzel, daha işlevseldir. Ancak bu, gelenekle kan bağı korunarak yapılmıştır. Gelenek sözcüğünün İpinde, başta Divan edebiyatı, sonra az da olsa Halk edebiyatı, özellikle de Cumhuriyetten bu yana Türk şiirinin geçirdiği çeşitli serüvenler, deneyimler vardır.

Bu parçada sözü edilen sanatçının şiirleriyle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?

A) Geçmişte şiirler deneyimlerden yararlanılarak oluşturulmuştur.

B) Bireyselliğe aşırı Ölçüde önem verilmiştir.

C) Konular değişik alanlardan seçilmiştir.

D) Okurları etkileyecek bir dil kullanılmıştır.

E) Biçimle özün birbirini bütünlemesine özen gös­terilmiştir.

(ÖYS 1998)

 

9.   (I) Çağdaş Türk Öykücülüğünün önemli kilometre taşlarından biri olan Sait Faik, hem kendi kuşağını hem de sonraki kuşakları derinden etkilemiştir. (II) Onun adına düzenlenen ödüllerin dağıtımı ya­zara yakışır bir saygınlıkla sürüyor. (III) Ama ben ilk öykülerimi yazdığım seksenli yılların başların­da bir gün bu ödülü alabileceğimin hayalini bile kuramazdım. (IV) Hatta on beş yıl sonra kitabım bu ödüle değer bulununca sevindiğim ölçüde şa­şırmış ve korkmuştum, (V) Çünkü öyküye daha sıkı sarılmam gerektiğini, sorumluluklarımın arttı­ğını biliyordum.

Bu parçadaki numaralanmış yerlerden hangi­sine düşüncenin akışına göre “Böyle bir ödülle onurlandırılmayı aslında her öykü yazan ister.” cümlesi getirilmelidir?

A) I.          B) II.          C)lll.          D) IV.         E)V.

(ÖSS 2008)

 

10.   (I) Romanlar genellikle insanı konu alan kurmacasal ürünlerdir. (II) Bu yönden onlar sorunları an­latmaz, sorunların kaynağını gösterir. (III) İşledikleri konularla İnsanların duyarlığını geliştirir, keskinleştirir. (IV) Romanlarda gazete ve televizyonlarda rastlayabileceğimiz sıradan konular da işlenebilir. (V) Ancak romanı özel kılan, onun an­latılanları kahramanların bakış açısından verme­si, okurun neden-sonuç ilişkisi kurarak düşünmesini sağlamasıdır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin han­gilerinde romanın İşlevinden söz edilmemiştir?

A) I. ve III.             B) I. ve IV.              C) II. ve V.

D) III. ve IV.          E) IV. ve V.

(ÖSS 2008)

CEVAPLAR

1.A6. D
2. B7.A
3.B8.A
4.C9.C
5.D10. B