Paragraf – 46 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 46 ÇIKMIŞ SORULAR

1. Sevimli kişiliği, dürüstlüğü ve değişik alanlarda kazandığı bilgi ve deneyimlerle dikkatimi çek­miştir. Nükteli konuşmaları, doğaya ve sanata olan aşkı, iyimser hayat görüşüyle, tanıdığı insan­ların hayranlığını ve sevgisini kazanmıştır. Çok beğendiğim yanlarından biri de alçakgönüllü ol­ması. İnsanlarla kolayca iletişim kurabilmesidir.

Bu parçada sözü edilen kişiyle İlgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Herkesle uyum İçinde olduğuna

B) Sözünde ve davranışında doğruluktan ayrıl­madığına

C) Çevresindeki kişilerce beğenildiğine

D) Sakalı, ince anlamlı söz söylemeyi sevdiğine

E) Çevresindekilere    yardım    etmekten    hoş­landığına

(ÖYS 1993)

 

2. Çocukluğum, büyük bir kentte, orta halli insanların yaşadığı bir mahallede geçti. Yaşamımda öyle eşsiz serüvenler, korkunç olaylar yer almadı. Kentin yaşantısını, insanlarını bu mahalledeki  yaşamın akışı içinde tanımaya çalışırdım. İnsanlar ne duyar ne düşünürlerdi? Bunu onların bakışlarından, adım atışlarından öğrenmeye ça­balardım. Bu ortam bir bakıma benim çocukluk  evrenimi biçimlendirdi. Onun etkilerini, ağırlığını hep duydum. İşte beni öykü yazmaya iten etken­ler kısaca bunlar olmuştu.

Yazar bu sözlerinde aşağıdakilerden hangi­sine değinmemiştir?

A) İnsanların iç dünyasını anlamaya çalıştığına

B) Çevresini gözlemlediğine

C) Çocukluk yıllarında çektiği sıkıntılara

D) Yaşadıklarından etkilendiğine

E) Kendisini öykü yazmaya yönelten nedenlere

(ÖYS 1993)

 

3.    Şiirlerimi çözümleyebilmek için, okuyanın uğraş­ması gerektiği doğru. Ben, o şiirleri, uzun, yorucu ve özenli bir çalışma sonucunda oluşturuyorum. Okurdan da benim harcadığım çabanın hiç ol­mazsa yarısını harcamasını bekliyorum. Bunun da hakkım olduğuna inanıyorum. Tanınmak gibi bir kaygım olmadığına göre, bu çabayı sarf etmek istemeyen kişilerin şiirimi okumaması, doğrusu benim açımdan pek büyük bir kayıp değildir,

Yazar bu sözlerinde aşağıdakilerden hangi­sine değinmemiştir?

A) Şiirinin ilgi görmemesini önemsemediğine

B) Şiirlerini bin bir güçlükle yazdığına

C) Ün kazanma gibi bir kaygısının bulunmadığına

D) Okurların, şiir konusundaki bilgilerinin yetersiz­liğine

E) Şiirlerini anlayıp değerlendirmenin güçlüğüne

(ÖYS 1993)

 

4.     Bir yapıtı değerlendirirken, eleştirmenin kişisel görüşü, beğenisi de kuşkusuz İşe karışır. Çünkü her değerlendirme bir bakıma özneldir; ama nes­nel bir temele dayanmalıdır. Örneğin, eleştirmen A ile eleştirmen B’nin beğenileri, sanat anlayışları, dünya görüşleri farklı olduğundan bir kitapla ilgili görüşleri de birbirinden ayrılabilir, ama yapıtın özüne İlişkin gerçekçi ve tutarlı gözlemlerde bulunmuşlarsa, temel noktalarda elbette birleşirler.

Bu parçada eleştirmenlerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Yapıtları, aynı yöntemle, aynı  noktalardan eleştirirler.

B) Her birinin kendine özgü bir sanat anlayışı vardır,

C) Yapıtları  değerlendirirken  bir ölçüde öznel davranabilirler.

D) Bir yapıtı tam ve doğru anlamışlarsa ana nok­talarda aynı sonuca ulaşabilirler,

E) Aynı yapıtı farklı görüşler içinde ele alabilirler.

(ÖYS 1993)

 

5.     Bir dili güzel ve çarpıcı olarak kullanabilme, büyük ölçüde, okumayla olur, Okuma nasıl dili güzel kul­lanmayı etkilerse, bir dili bütün söz sanatlarıyla, söz oyunlarıyla bilinçli olarak kullanma da hemen her alanda kişilerin İç ve dış dünyasını zengin­leştirip genişletir.

Bu sözlerle asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çok okuyan insan güzel konuşur, güzel ko­nuşmalar da dinleyenleri derinlemesine etkiler.

B) Okumanın, dili etkileyici bir biçimde kullan­mada, dili etkili kullanmanın da kişinin yaşamın renklendirmede önemli bir payı vardır.

C) Yaşamı sevme, insanın okumayı sevmesini, okumayı sevmesi de düşünce dünyasını zenginleştirmesini sağlar.

D) Bir dili incelikleriyle kullanma insanda dil bi­lincinin gelişmiş olmasına bağlıdır.

E) Sanatlı konuşma, insanın dil bilincini geliştirdiği gibi düşüncelerini de açık seçik anlatmasına olanak sağlar.

(ÖYS 1993)

 

6.     Romanda anlatılan bir kişiyi tanımak; onun hangi aşamalardan ve değişmelerden geçerek bugünkü hale geldiğini öğrenmek demektir. Bu kişi nasıl bir değişime uğramıştır, hangi etkenlerle bu değişim gerçekleşmiştir? Bunların öğrenilmesi, o kişinin gelecekteki davranışlarını kestirmenize de olanak sağlar. Başka bir deyişle insanları tanıma konusunda bize bazı ipuçları verir. İşte büyük gerçekçi romanların işlevi budur.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir roman kahramanının inandırıcılığı, özel­likle içinde bulunduğu ortamla birlikte yansıtıl­masına bağlıdır.

B) Romanın bir işlevi de insanın iç ve dış dün­yasını ayrıntılarıyla sergilemektir.

C) Her gerçekçi roman, konusunu da kişilerini de gerçek yaşamdan seçer.

D) Bir romancının başarısı, gerçek hayattakilere benzeyen kahramanlar yaratmakla ölçülüdür.

E) Gerçekçi roman, yarattığı tip ve karakterle çevremizdeki insanları tanımamıza yardımcı olur.

(ÖYS 1993)

 

7.     Kalemini ustalıkla kullanmasını bilen yazar için iyi konu, kötü konu yoktur. Çünkü bir öyküyü, bir ro­manı ilginç kılan, yazarın anlatımı, başka bir dey­işle sözcükleri seçme ve kullanma biçimidir. İşlenen olay, ne denli güçlü, etkili, önemli olursa olsun, başarısız, kötü bir yazarın elinde ziyan olur gider. Öyle ki uzatmalar, abartmalar, bayağılaştır­malarla öykü ya da roman çekilmez hale gelir.

Bu parçada öykü ve romanlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?

A) Anlatılanların özgün olması gerektiği

B) Ayrıntılara inmenin ustalarca başarılabileceği

C) Üslûbun büyük önem taşıdığı

D) Kısa öykü yazmanın birtakım güçlüklerinin bu­lunduğu

E) Başarıya ulaşmanın deneyim gerektirdiği

(ÖYS 1993)

 

8.     Eleştirmenlerin sayıca az, yazarların ve kendisini yazar sananların bu kadar bol olduğu ülkemizde, her kitap çıkarken, eleştirmenlerin mutlaka o ki­taptan söz etmesini ister. Bunun olanaksız olduğunu aklına bile getirmez. Ama şunu ra­hatlıkla söyleyebilirim: Üzerinde durmaya değer bir eser yayımlanınca, eleştirmenlerden biri eninde sonunda o kitaptan ve yazarından söz eder.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdaki­lerden hangisidir?

A) Günümüzde eleştirmen sayısı yazarlara oranla azdır.

B) Her yazar, yapıtından çok, kendisinden söz edilmesine değer verir.

C) Eleştirmenlerin bir yapıtı beğenmesi, onun kendi düşüncelerine uygun olmasına bağlıdır.

D) Her değerli yapıt, mutlaka bir eleştirmenin dikkatini çeker.

E) Çok  sayıda  kitap  yayımlanması,  bunların okunmasını ve değerlendirilmesini güçleştirir.

(ÖYS 1993)

 

9. Kimi konular sanatçılar arasında sık sık tartışılı­yor. Yaşadığını yazmak ya da yazmamak da bun­lardan biri. Böyle bir konuyu tartışmaya girişmek bile yersizdir. Herkes yaşadığını yazar. Öyle ki geride büyük yapıtlar bırakmış yazarlara bak­tığımız zaman, bunların yaşamdan, yaşanmış olaylardan yola çıktığını görürüz. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Çünkü hiç bilmediği bir konuyu, içine hiç girmediği bir çevreyi, hiç tanı­madığı insanları nasıl yazabilir kişi?

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yazarlar kimi konularda tartışarak gerçeğe ulaşırlar.

B) Sanatçının başarılı olması, başından geçen olayları düş gücüyle biçimlendirmesine bağlıdır.

C) Yaşamı çok iyi tanıyan sanatçılar değişik alan­larda ürün verebilirler.

D) Sanatçı, yaşamdan aldığı konuyu duygularıyla zenginleştirirse yaratıcı olur.

E) Yazarlar yapıtlarında tanık oldukları, gözlem­ledikleri olay ve durumları yansıtırlar.

(ÖYS 1993)

 

10. Bu yapıtta, seksen kitapla ilgili düşüncelerimi, izlenimlerimi bulacaksınız. Bunlardan kimilerine katılacak, kimilerine dudak bükeceksiniz. Doğal­dır bu. Herkes her kitabı sevmez; ya da ilk bakış­ta size sevimsiz, soğuk, yabancı gelen bir kitap bir süre sonra bakarsınız en yakın dostunuz olu­vermiş. Siz de bu yapıtı okuduktan sonra, sözünü ettiğim o şiirleri, romanları, öyküleri okumak gereğini duyarsanız amacıma ulaştım demektir,

Bu sözleri söyleyen yazarla ilgili olarak aşağı­daki yargılardan hangisine varılabilir?

A) Sözünü ettiği kitaplara karşı, okuyucunun İl­gisini uyandırmaya çalışmaktadır.

B) Her kitabın beğenilecek bir yanı olduğunu düşünmektedir.

C) Okuyucuya kitabı sevdirmenin, yazarın görevi olduğuna inanmaktadır.

D) Düşüncelerinin    okur tarafından benimsenmeyeceği kaygısı içindedir.

E) Kitapları olumlu yönleriyle tanıtarak okuyu­cuya yaklaşmak istemektedir.

(ÖYS 1993)

 

 

CEVAPLAR

1.E6. E
2.C7.C
3. D8. D
4.A9. E
5.B10.A