Paragraf – 47 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 47 ÇIKMIŞ SORULAR

1.   Öylesine heyecanlıyım ki… Bunca yıl sonra, bah­çeyi geçip okula giremeyeceğim sanki. Garip bir tutukluk… Ayaklarım tutulu veriyor. Yürüyemeyeceğim. Büyüyor bahçe, genişliyor, yayılıyor, de­rinleşiyor; çocukluğumdaki gibi uçsuz bucaksız görünmeye başlıyor. Orada kendimi top oynar­ken, güreşirken, dövüşürken görüyorum, Sınıfımı geçmişim, seviniyorum, ipimde ancak çocuklukta duyulabilecek bir sevinç patlaması var.

Böyle konuşan bir kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Okuduğu okulla ilgili bir takım karamsar dü­şüncelerini dile getirmektedir,

B) Bahçe İçindeki eski okulunu görünce çocuk­luğunu anımsamıştır.

C) Çocukken açığa vuramadığı duyguları can­lanmıştır.

D) Çocukluk yılları, kişiliğini derinden etkilemiştir.

E) Çocukluğunda yaşadıklarından tedirginlik duy­maktadır.

(ÖYS 1996)

 

2.   Bir romancı, şair gibi değildir, Şairin en güçlü ve verimli çağı gençlik dönemidir. Şair yaşlandıkça hızını kaybeder. Romancı en İyi yazısını yazmak için çok görmek, insan ve toplum hakkındaki gö­rüşlerini genişletmek, okumak ve tekniğini ilerlet­mek zorundadır. Bunun için de tabii yılların deneyimi gereklidir. Oysa şair için böyle bir şey söz konusu değildir.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakiler­den hangisidir?

A) Şair ile romancının bakış açılarının birbirinden farklı olduğu

B) Roman yazmanın, şiir yazmaktan daha zor olduğu

C)Şair olmak için farklı bir kişiliğe sahip olmak gerektiği

D) Şair ve romancı için yaşın farklı açılardan önem taşıdığı

E) Şiir yazmadan roman yazlamayacağı

(ÖYS 1996)

 

3.   Başkalarının yazdıklarına hiç benzemeyen şeyler  yazdıklarını İddia edenler, yaşamlarında ilk kez bir şeyler üretmenin coşkusu İpinde, kendi ürünlerine hayran kalırlar. Gülünç sayılacak kusurlarını bile birer üstünlük olarak değerlendirirler. Hiç kuşku yok, yaratım biraz coşku işidir. Bu coşkuyu an­layışla karşılamak gerekir. Ama bu coşku za­manla benmerkezciliği de aşarak başkalarını yadsımaya, kendini başkalarından ayrı tutmaya bile varabilir.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?

A) Yazmaya yeni başlayanların, kendi ürünlerini her şeyin üstünde tutmalarından

B) Genç yazarları  yaratıcılığa götüren gücün yazma isteği olduğundan

C) Genç yazarları uyarma ve eğitmenin gerekli­liğinden

D) Kişinin kendine duyduğu hayranlığın üretken­liğini etkileyeceğinden

E) Herkesten ayrı olma isteğinin getirdiği güç­lüklerden

(ÖYS 1996)

 

4.   Bu soru, birçok yazara sorulmuştur. Soruyu yanıt­layanlar arasında, “Kendim için yazıyorum.” diyenlerde vardır. Eğer bu tür bir yanıtı benimse­miş olsaydım okurlarımı kendimle bütünleştirir­dim; yani, “Onlar demek, ben demek.” derdim. Oysa ben, beni anlamak için özel bir çaba göste­recek olanlara sesleniyorum.

Bu  sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Yapıtlarınızla ilgili tepkilerine göre, okurlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

B) Niçin kendinizi okurun beklentilerine bağımlı hissediyorsunuz?

C) Okurlarınızın, “sizin gibi düşünenlerden oluş­tuğu” görüşüne nasıl vardınız?

D) Okurlarınızın    görüşlerini    değerlendirmeyi doğru buluyor musunuz?

E) Yapıtlarınızı oluştururken hangi tür okuru he­defliyorsunuz?

(ÖYS 1996)

 

5.   Uzun süredir edebiyat alanında ödül verilen yarış­maların seçici kurullarında görev almıyorum. Bunun en önemli nedeni, yarışmaya katılan yapıt­ların düzeyindeki düşüklüktür, Sayıları bazen iki yüze ulaşan yarışmacıların ürünlerini tek tek oku­mam, yapıtlarla ilgili notlar düşmem akıl işi mi? Ortalama düzeyi aşan bir yapıta rastlasam elbette değer bu zahmete. Ne yazık ki yarışmaya gelen yapıtların çoğu edebi değer taşımıyor. Anlatımı düzgün, Türkçesi aksamayan her iyi niyetli yurt­taşı yazar saysam, mesleğime duyduğum saygı ne olacak.

Yazar bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisini vurgulamaktadır?

A) Kendini öteki yazarlardan üstün gördüğünü

B) Edebiyat ödüllerinin yararına inanmadığını

C) Yarışmaya katılan yapıtların çoğunu yetersiz bulduğunu

D) Sanat değeri düşük yapıtlara ödül verilmesini eleştirdiğini

E) Seçici      kurulların      çalışma      biçiminden yakındığını

(ÖYS 1996)

 

6.   (I) Sözcükler birtakım işaretlerdir. (II) İnsan bu işaretlerle düşünür, (III) Düşünürken nesnelerin yerine işaretleri yani sözcükleri koyar. (IV) Bir in­sanın söz dağarcığının zenginliği, ancak başkalarının söz dağarcığıyla karşılaştırıldığında ortaya çıkar, (V) Bu, zihnin işlemesini kolaylaştırır ve çabuklaştırır. (VI) Sözcükler ne kadar kullanışlı ve açık olursa zihin o kadar iyi işler.

Bu    parçada    numaralanmış    cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.        B)lll.        C)IV.         D)V.        E) VI.

(ÖSS 1991)

 

7.   Bu sanatçının önemli bir yanı, beğenisinin geliş­mişliğidir. Daha ilk okuyuşta şiir olanla şiir olma­yanı kolayca birbirinden ayırır. Bunu uzun uzun çözümlemelere girmeden, açık bir biçimde belirtir. Yalnız günümüzdeki şiirleri değil, dünden bugüne kalan, herkesçe değerli bilinen, çok ünlü şiirleri de değerlendirir. Böylece onların yeni bir biçimde kavranmasını sağlar,

Bu parçada, kendisinden söz edilen yazarla il­gili olarak aşağıdakilerden hangisi vurgulan­maktadır?

A) Bir şiirin başarılı olup olmadığını hemen an­ladığı

B) Şiirleri   değerlendirmede   nesnel   ölçütlere başvurduğu

C) Şiiri, bütün yönleriyle ele aldığı

D) Şiiri, tarihsel gelişimi içinde ele aldığı

E) Şiir zevkini yaymaya ve geliştirmeye çalıştığı

(ÖYS 1996)

 

8.   Tanzimat edebiyatı sanatçılarının ne yaptıkların­dan çok, ne yapmak istedikleri önemlidir. Halk için yazmaya çalışmışlardır; ama halk kökenli değillerdir. Bir yandan Divan edebiyatının estetik anlayışından zevk alır, öte yandan Batı edebiya­tının ürünlerine yönelirler. Yetiştikleri ortam gereği eskiden kopamazlar; ama onu sürekli eleştirirler. Şiirlerinde aynı konuları eski biçimde işlerler.

Bu parçanın bütününde Tanzimat edebiyatı sanatçıları hangi açıdan eleştirilmektedir?

A) Halkı gereği gibi tanımamaları

B) Düşünceleri ile eylemlerinin birbirini tutma­ması

C) Eski anlatım biçimlerini sürdürmeleri

D) Belirli konu kalıplarının dışına çıkmamaları

E) Divan edebiyatına tutkun olmaları

(ÖYS 1996)

 

9.   Hukuk fakültesini bitirdim. İki yıl avukatlık yaptım, Ama gönlüm hep edebiyattan yanaydı. Gençli­ğimde babamın kitaplığında bulduğum kitapları okur, onlardan tat alırdım. Yedi yıl bir yabancı okulda okuduğum için Divan edebiyatı ile yakın bir ilişkim olmadı. Halk edebiyatını ise üniversite öğreniminden sonra tanıyabildim Hukuk fakülte­sinde okurken Yücel Dergisini çıkaran gençlerle tanıştım; dergiye çevirmen olarak girdim. Giriş o giriş.

Bu parçada konuşan kişi, kendisiyle ilgili ola­rak aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?

A) Öğrenim gördüğü alanda bir süre çalıştığına

B) Edebiyat öğrenimi görmediği ipin üzüldüğüne

C) Bir dergide çalışmış olduğuna

D) Kitap okumaktan hoşlandığına

E) Edebiyata karşı özel bir İlgi duyduğuna

(ÖYS 1996)

 

10.  Yalnız kendisinden önceki edebiyattan değil, çağ­daş edebiyattan, çağdaş kültürden de kopuk yazarlarımızın çoğu. Okumak neden yalnızca okurların işi olsun? Yazarlar da okumak zorunda. Tarihten felsefeye, toplumbilimden ruhbilime değin çağdaş düşünceyi izlemek zorunda. Yal­nızca kendi yazdıklarını değil, başkalarının yazdıklarını da… Çünkü dünyayı ve insanı kavra­mak bu yolla olanaklıdır ancak, gözlem yetmiyor artık, gözleneni derinlemesine irdelemek gerekiyor,

Aşağı da kil erden hangisi bu parçada yazarlara yöneltilen bir eleştiri değildir?

A) Eski ve yeni edebiyatı yeterince bilmiyorlar.

B) insanı ve insan ilişkilerini konu alan bilimlere yeterince ilgi duymuyorlar.

C)Ele aldıkları konuları ayrıntılı olarak inceleyip araştırmıyorlar.

D) Sahip olunan kültürel birikimi değerlendirmiy­orlar.

E) Yapıtlarında duygusal konuların dışına çıkmı­yorlar,

(ÖSS 1990) 

 

CEVAPLAR

1.B6. C
2. D7. A
3. A8. B
4. E9. B
5. C10. E