Paragraf – 48 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 48 ÇIKMIŞ SORULAR

1. “— Divan şiirinin ilk şairlerinden olan Dehhani ile son şairlerinden olan Leyla Hanım’dan birer beyit alıp karşılaştırınız. Aralarında yedi yüzyıl bulun­duğu halde ne biçim ne de içerik bakımlarından hiçbir ayrılık görmeyeceksiniz. Halbuki sanat dünyası da tıpkı ilim dünyası gibi, devamlı bir iler­leyiş yolundadır. Sanatçı, kendisinden önceki son sanatçının kurduğu binaya bir tuğla daha koya-bilen bir adamdır. Bu ölçüt, sadece iki ayrı sanatçı için değil, bir sanatçının eserleri İçin de geçerlidir.”

Yukarıdaki paragrafın giriş tümcesi (cümlesi) aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Divan şiiri, yedi yüzyıl özelliğini yitirmemiş güçlü bir akım olmuştur,

B) Divan şiirinin başında ve sonunda iki büyük temsilcisi vardır: Dehhani, Leyla Hanım.

C) Divan edebiyatında, büyük güçlü bir sanatçı yetişmemiştir,

D) Bizde şiire gereken önem verilmediği için divan şiiri yedi yüzyıl içinde hiç gelişmemiştir,

E) Divan edebiyatının en büyük kusuru, yüzyıl­larca aynı biçimler içinde, aynı temalarla ye­tinmiş olmasıdır.

(ÜSS 1979)

 

2.  Doğa, her yanlış hareketimizde, bize uygun bir dille uyarıda bulunur. Aldırmazsak buyruklarını şiddetlendirir… Yine aldırmazsak çarpar,

Aşağıdaki cümlelerden hangisi dil ve dü­şünce bağlantısı yönünden yukarıdaki para­grafın devamı olabilir?

A) O halde doğa, yasalarına boyun eğenlere bile acımasızca davranır.

B) Çünkü doğanın yasaları İnsanlarınkinden daha katıdır.

C) Ama doğanın  değişmez,  kör ve acımasız yasaları vardır.

D) Hatta doğa, her zaman insanın zararına çalışır.

E) Öyle ise doğa, yenme ve yenilme üzerine ku­rulmuştur.

(ÜSS 1977)

 

3.   “Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz ku­cağına alıp sevmiş, sonra da bunu âdet edinmiş, her gün danayı kucağına alır taşırmış; nihayet buna o kadar alışmış ki, dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıya­bilmiş.”

Bu öykücük hangi ana düşünceyi vermek için uydurulmuş olabilir?

A) Doğa ile uğraşmak, insana büyük bir güç kazandırır.

B) Gönülden sevmenin yaptıramayacağı bir şey yoktur.

C) Hayvanları sevmek, onlara bakmak insanı çok güçlendirir.

D) Alışkanlık, insan yaşamında çok güçlü bir et­kendir.

E) Hayvanlar -öküz bile olsa- kendilerine bakan­lara karşı uysaldır.

(ÜSS 1978)

 

4.  “Arı, on binlerce yıldır aynı işi en kusursuz bi­çimde yapar: Düzgün, geometrik ölçülerle pe­teğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan, bir kimya laboratuvarının imbiklerinden daha üstün biçimde balını süzer. Oysa insanoğlu, uğraştığı on binlerce İşi binlerce yıldır giderek geliştirmekte ve hâlâ en kusursuza ulaşmaya çalışmaktadır, işte insan budur.”

Yukarıdaki parçada vurgulanmak istenen ana düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A) Arı işini en kusursuz biçimde yapmaktadır.

B) Arı on binlerce yıldır aynı işi, insansa binlerce yıldır on binlerce işi yapmaktadır.

C) Arının yaptığı iş insanınkinden daha kusur­suzdur.

D) insanın hayvanlardan ayrılan yönü, işini sü­rekli geliştirmesidir.

E) insan hâlâ en kusursuza ulaşamamıştır,

(ÜSS 1978)

 

5.   “Batı uygarlığı, fabrikalar uygarlığı demek değildir, Eğer Batılılar, Dünya döner mi dönmez mi tartış­masını küfür sayan kilise yobazlığı baskısından kurtulmasaydı, ne buharı, ne elektriği, ne de makineyi bulmak olanağı vardı.”

Bu parçaya göre, aşağıdaki yargılardan han­gisi doğrudur?

A) Batı uygarlığının fabrikalarla ilgisi yoktur.

B) Dünyanın dönüp dönmediği tartışması Batı uy­garlığına yön vermiştir.

C) Batılılar, dünyanın döndüğünü bildikleri için uy­gardırlar.

D) Batı uygarlığında buharın (vb.) bulunuşu etkili olmamıştır.

E) Batı uygarlığının kökeninde düşünce özgür­lüğü yatar.

(ÜSS 1978)

 

6.   Hırsızlığın çirkinliği çalınan şeye göre değişmez; Ha altın çalmışsın, ha bir iğne. “iğne çaldı ama altın çalmak aklına bile gelmez.” diyenlere benim diyeceğim şudur: İğneyi çaldıktan sonra niçin al­tını da çalmasın?

Bu parçada vurgulanmak İstenen düşünce, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Suçun niteliği kadar niceliği de önemlidir.

B)Asıl önemli olan suçun kendisidir, büyüklüğü ya da küçüklüğü değil.

C) Hırsızlık,   göz   yumulamayacak   çirkin   bir davranıştır.

D) Değersiz bir şeyi çalanla değerli bir şeyi çalan bir tutulamaz.

E) Altın çalmayacaksa, iğne çalmak suç sayıl­maz,

(ÜSS 1978)

 

7.   “Dikiş dikerken makaradan koparılan iplik, kulacı aşıyorsa uzun sayılır. Ama bu uzun, kuyudan su çekmek için gereken 20 metre ipe göre kısadır. 20 metre ipe uzun denilir de iki kent arasındaki 2 kilometrelik yol kısa görülür.”

Yukarıdaki paragrafta “uzun” kavramıyla İlgili olarak aşağıdakilerden hangisi belirtilmek is­tenmiştir?

A) “uzun” bir nesnenin kesin değil, göreceli (izafi) değerini bildiren bir niteleyicidir,

B) “uzun” kavramı kişiden kişiye değişen değer­leri gösterir.

C) “uzun” kavramı sayıya dönüştürüldüğünde bir­takım yanlışlıklara yol açılmış olur,

D) Dikiş ipliğinin uzunluğu kuyu ipininkinden daha kısadır.

E) 20 kilometrelik yola “uzun” demek 20 metrelik ipe “uzun” demekten daha doğrudur.

(ÜSS 1979)

 

8.  Bir kızılderili oymağında yalnızca meyve, sebze; ve balık yenirmiş. Bir yıl kıtlık olmuş. Derelerdeki balıklar ölmüş, sebze ve meyveler kurumuş. Oy­makta ölen ölene. Fakat dağlarda yaban geyikleri çokmuş. Ne ki dinlerince balık dışında et yemek günahmış, Oymağın yöneticileri geyik etinin yenebileceğini, bunun günah olmadığını söylemişlerse de kandıramamışlar kimseyi. Yö­neticiler, düşünmüşler taşınmışlar; tutmuş yaban geyiğine dağbalığı anlamında bir ad takmışlar. Bundan sonra da yaban geyiklerini yemeğe başlamış halk.

Bu parçada anlatılan olaya bakarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşabilirsiniz?

A) Toplumların yaşayış biçimlerinin değişmesiyle dilin işleyiş düzeni de değişir.

B) Halkın sağlıklı yaşaması, yöneticilerin dili güzel ve etkili bir biçimde kullanmasına bağlıdır.

C) Sözcüklere verilen değişik anlamlar yüzünden toplumda türlü anlaşmazlıklar doğar.

D) Toplumsal ilişkilerin sağlıklı bir biçimde yürümesi dilin değişik anlamlı sözcükleri İçer­mesine bağlıdır.

E) Dilin sözcükleri ile toplumun değer yargıları ve davranışları arasında güçlü bir etkileşim vardır.

(ÜSS 1977)

 

9.   “Her yönüyle değişik bir kişiliği vardı, Arkadaş­larına benzemiyordu. Onların katıla katıla güldüğü şeyleri anlamsız, kaba ve çirkin bulu­yordu. En küçük şeyleri bile büyütüyordu. Zengin bir düş dünyası vardı. Kendi içine kendi düşlerine gömülmekten hoşlanıyordu.”

Aşağıdaki niteliklerden hangisi bu parçada an­latılan kişilikle bağdaşmaz?

A) romantik

B) coşkulu

C) içli

D) alıngan

E) incelikli

(ÜSS 1979)

 

10.   “Ben söze değil, yazıya inanırım. Çünkü söz uçar, yazı kalır. Yazılı olan her şey doğrudur bence. Sen benim gibi değilsin. Gerektiğinde kitaplara bile kuşkuyla bakıyorsun. Sorularla düşünmeyi alışkanlık haline getirmişsin.

Bu parçaya göre, kendisine söz söylenen kişiyi aşağıdakilerden hangisiyle nitelendire­biliriz?

A) Kitaplara düşkün olan.

B) Yazıya değil söze inanan.

C) Eleştirici bir tutumu olan.

D) Her şeyden kuşkulanan.

E) Kendine çok güvenen.

(ÜSS 1979)

 

CEVAPLAR

1. E
2. B
3. D
4. D
5. E
6. B
7. B
8. E
9. B
10. C