PARAGRAF – 54 ÇIKMIŞ SORULAR
1. Okumaya başladığımız her kurmaca metnin başında yazarla bir anlaşma imzalıyoruz aslında. Sen anlat, ne olursa olsun inanacağım. Patlayan adamlara da. tepsilerin üstünde savrulan şehirlere de, bir başka gezegendeki hayata da… Yeter ki düşlerini inandırıcı kıl, sahiciliğini kaybetme, benim inancımı da sarsma, diyoruz.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okurların anlatılanlara inanması, anlatılanların gerçeklik duygusu uyandırmasına bağlıdır.
B) Sanatsal yaratıların başarısı büyük ölçüde onların düşlemsel öğeler içermesinden kaynaklanır.
C) Sait gerçeği anlatan yapıtlar okurları yeterince etkilemez.
D) Yazınsal ürünlerin inandırıcılığı okurların algılama gücüyle ilgilidir.
E) Değişik yöntemlerle kurgulanmış metinler, okurlarda okuma isteği uyandırır.
(ÖSS 2008)
2. Yazma eyleminin kimi durumlarda insana acı çektiren bir yanı vardır. Sözgelimi hayatta en sevdiği insanı kaybetmiş birini betimlerken sanki bir suçluluk duygusu uyanır ipinizde. Betimlediğiniz insanın gözyaşlarına boğulmuş hâli İster istemez sarsar sizi. Hiç yaşamadığınız bir acıyı, yalnızca yazarak hayata imza atmış olursunuz.
Bu parçada yazma eyleminin hangi yönü üzerinde durulmaktadır?
A) Okurların ilgi dünyasının zenginleştirilmesi
B) Yazılanların duyumsanarak anlatılması
C) Acının, hüznün ve sevincin birlikte yansıtılması
D) Başarıya ulaşmanın nesnel bir tutum gerektirmesi
E) Yaşamı anlamlı kılan olaylara dayandırılması
(ÖSS 2008)
3. Duyguları, düşünceleri görünür kılan güç, dünya ile uzlaşamama hâliymiş; bunu iyice kavradım. Frida Kahlo’nun bedensel acıları olmasa, Salieri, Mozart’ı kıskanmasa, Dali kendine sevdalanmasa. Nâzım yabancı bir ülkede yaşamak zorunda kalmasaydı —?
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) yazınsal ve kültürel tarihe bu ölçüde katkıda bulunabilirler miydi
B) bugün yaptıklarıyla hâlâ adlarından söz ettirebilirler miydi
C) onlar yaşamla uyum içinde olsaydı bugün sanatta gelinen noktaya ulaşılabilir miydi
D) acaba onların yapıtları olan o resimler, o şiirler, o senfoniler yaratılabilir miydi
E) o yapıtların günümüz insanını daha iyi yaşama koşullarına ulaştırdığı söylenebilir miydi
(ÖSS 2008)
4. Elbette elektronik çağ önümüze yeni olanaklar getiriyor. Binlerce yıllık hafızayı teknolojinin yardımıyla çok küçük “ciplere sığdırabilmek ve böylece bilgiye kolayca ulaşabilmek bizler için de gelecek kuşaklar için de çok önemlidir. Ama bütün bunlara karşın kitap dediğimiz nesnenin öyküsü kolay kolay sonlanmaz gibi geliyor bana. Bu durumda ben yayıncılığın İki yoldan gelişeceğini düşünüyorum. Bilgi yoğunluğu olan malzeme “e-kitaplar”da, sanatsal yoğunluğu olanlarsa çok güzel görünümlü “butik kitaplar”da toplanacak bence. Hatta giderek, kitap sahibi olmak, koleksiyonculukla eş değer sayılacak.
Bu parçada aşağıdaki öngörülerden hangisi yoktur?
A) Bilgi kaynaklarının sanal ortama taşınabileceği
B) Teknolojideki gelişmelerin eğitim düzeyini yükselteceği
C) Kitapların önemini koruyacağı
D) Kitapların biçimsel değişime uğrayacağı
E) Düşünsel ve sanatsal nitelikli kitapların birbirinden ayrılacağı
(ÖSS 2008)
5. Sinema, bence bir ürün ortaya koymanın en zor olduğu alanlardan biri. Bir projenin senaryoya, sonra da sinema filmine dönüşmesi, uzun, zahmetli, pek çok kişiden ve teknolojiden yararlanmayı gerektiren pahalı bir iş, televizyon dizilerinde de buna benzer yanlar yok değil. Ne var ki hızla yapılan, hemen seyirci karşısına çıkarılan, bir gecede tüketilen bir dizinin tek hedefi, izleyicisini ekran başında tutmak. Sinema filminde önemli olan “özen, yaratıcılık, özgünlük”, televizyon dizilerinde pek de görülmeyen özellikler. Özetlemek gerekirse,
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) bir sinema filminin üretimi için gerekli olan her şey televizyon dizilerinin üretimi İçin de gerekli
B) sinemada “sanatın kuralları”, dizilerdeyse “televizyona özgü kurallar” geçerli
C) televizyon dizilerinin izleyiciyi televizyona bağlamasının nedeni, onlardaki merak öğesinin yarıda kesilmesidir
D) televizyon dizilerinde sinemanın etkileri görülür
E) çok sayıda dizi ve film üretme, bu alanların gelişmesine katkıda bulunur
(ÖSS 2008)
6. Benim dinlenme yöntemim, kapıyı kapattığımda onun ardında kalanı düşünmemektir. —-. Elimde iş, ev, çocuklar, eş ve onların kültleri var. Birini kapar, ötekini açarım. Bu benim yaşam kuralımdır.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Hiçbir zaman işteki sorunu eve, evdeki sorunu İşe taşımam
B) Çevremde olup bitene aldırmamayı ancak bu yaşlarda öğrenebildim
C) Yaşamımda bir tercihte bulunmam gerekirse elbette ki bu, ailem olur
D) İş yaşamımda ekip çalışması yaptığım için böyle bir sorunla karşılaşmıyorum
E) Yaşamımı sürdürme açısından iş yaşamının önemini hiçbir zaman unutmadım
(ÖSS 2008)
7. Kimleri okursunuz? Sevdiğiniz yazarlar kimlerdir? Bu tür soruların yanıtına göre karakter tahlili yapılır mı, bilmiyorum. Ama yazarla okur arasındaki doku uyuşumunun, metinden alınacak yazınsal zevki artırdığına inananlardanım. Örneğin canlı müzikleri, fosforlu turuncuları seven biri. benim için uygun okur olmayabilir. Çünkü benim dünyam, dingin ruh hâllerini anlatan müziklerden, gül kuruları ve bordolardan hoşlananların kendilerini bulabildikleri bir dünyadır.
Bu parçada vurgulanmak İstenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okunandan, farklı yollar denenerek tat alınabileceği
B) Bir yazarı yalnızca yapıtlarına bakarak tanımanın olanaksızlığı
C) Okurların, kendi kişilik özelliklerine yakın sanatçıların yazılarını daha iyi anlayabileceği
D) Bir kitabın okunup bitirilmesinin, okurca beğenildiği anlamına gelmediği
E) Kimi yapıtları okuyabilmenin, zengin bir birikim gerektirdiği
(ÖSS 2008)
8. Edebiyat öğretmenimizin kendine özgü bir yöntemi vardı. Büyük yazarlardan, düşünürlerden seçilmiş bir metni çoğaltır, dersten birkaç gün önce hepimize dağıtırdı. O metni hepimiz tekrar tekrar okurduk. Metnin ilginç yerlerini, yazarın dünya görüşünü, o dönemin edebiyat anlayışını bulur çıkarırdık. Derslerde öğretmenimiz düşüncelerini belirtmez, güler yüzle bizi dinler ve ası! hedefe kendi çabalarımızla ulaşmamızı sağlardı. Böylece derslerimiz tartışmalı bir şölen havasında geçerdi. Sokrat’ın, Sofokles’in, Tolstoy’un, Montaigne’in metinlerindeki bazı cümleler hâlâ belleğimdedir, bana hâlâ yol gösterir,
Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen öğretmenin bir özelliği değildir?
A) Dersini çekici kılan
B) Konuşmaktan çok konuşturan
C) Okuyup araştırmaya yönlendiren
D) Belirli düşünce kalıplarına bağlı kalan
E) Değişik türdeki klasik yapıtları sevdiren
(ÖSS 2008)
9. (I) Çağdaş anlamda çocuk edebiyatının asıl işlevi çocukları eğitmek değildir. (II) Doğrudan eğitme, ders kitaplarına özgü bir iştir. (III) İyi bir çocuk kitabının yaşlara göre belirlenmiş değişik nitelikleri vardır. (IV) Yazınsal çocuk kitaplarında yazar, çocuğa iletmek istediklerini doğrudan değil, dolaylı olarak verir. (V) Bu tür kitaplar sezdirme, duyumsatma yoluyla çocuğun doğruya, iyiye, güzele karşı duyarlılık kazanmasını sağlar.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) l. B)ll. C)lll. D) IV. E) V,
(ÖSS 2008)
10. Çok uzun zamandır tartışılan bu konuda en güzel sözü Milan Kundera söylüyor: “Roman 21. yüzyıla yakışmıyor.” Bence de roman 21. yüzyıla yakışmıyor. Çünkü bu yüzyıldaki insanların yaşam biçimi, ne ağır şeyleri okumaya ne de oturup ağır şeyler yazmaya izin veriyor,
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Günümüzde romanın öteki yazınsal türler arasındaki yeri nedir?
B) Okurların romandan beklentileri nelerdir?
C) Sizce roman neden artık hiç ilgi görmüyor?
D) Romanı öteki türlerden ayıran özellikler değişti mi?
E) Roman okumanın kendine özgü bir yöntemi var mıdır?
(ÖSS 2008)
CEVAPLAR
1.A | 6. A |
2. B | 7. C |
3. E | 8. D |
4. B | 9. B |
5. B | 10. C |