Paragraf – 6 Çıkmış Sorular

PARAGRAF  – 6 ÇIKMIŞ SORULAR

1. “Edebiyatta, düşüncenin ardında bir düşünce daha olması, onun ardında gene bir düşünce ol­ması iyidir. Böyle olmazsa edebiyat bir plastik masaya benzer; dümdüz olur. Oysa bir tahta masaya benzemesi gerekir; tahtanın altında başka damarlar, başka biçimde görünümler vardır. Tahtanın derinine İndikçe insan başka biçimlere rastlar.”

Bu paragrafa en uygun başlık aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Anlatımda Çeşitlilik

B) Anlam Yoğunluğu

C) Anlamda Kalıplaşma

D) Anlatım Derinliği

E) Düşüncelerdeki Değişme

(ÖSS 1984)

 

2.     Anı yazarı, yaşamının bir bölümünü anlatırken is­temeyerek de olsa başkalarının yaşamına gir­mek zorundadır. Sanırım anı yazmadaki asıl amaç, tanıdıklarını yanıltmayacak bir yansızlıkla ele almak olmalıdır. Başka bir deyişle anı yazan, yaşadıklarını olduğu gibi, gerçeği değiştirmeden, tarihe katkıda bulunacak bir biçimde dile getirme­lidir. Böylece, bir tarihçi gibi nesnel, bir edebiyat adamı gibi kişisel bir tutum ve zorunluluk İçinde geçmişine bakmalıdır,

Bu parçadan anı yazarlarıyla ilgili olarak aşa­ğıdaki yargıların hangisi çıkarılamaz?

A) Kişileri ve olayları nesnel bir tutumla yansıt­maya özen göstermelidirler.

B) Belge niteliğinde ve zevkle okunabilen yapıtlar ortaya koymaya çalışmalıdırlar.

C) Gerçeklere bağlı kalmalı ve dürüstlükten ayrıl­mamalıdırlar,

D) Konularını tarihsel olaylar ve bunlara karışan kişilerle sınırlı tutmalıdırlar.

E) Salt kendilerini değil, yansıtmaya çalıştıkları dönemle ilgili kişileri de anlatmalıdırlar.

(ÖYS 1991)

 

3.     “En koyu umutsuzluğum içinde, bu umutsuzluğu aşmanın yollarını aradım. Bunu da iyiliğimden, herkesten daha üstün ruhlu olduğumdan yapmış değilim. Ama, ben doğuştan içimde taşıdığım bir sezgi ışığına bağlıyım. Bu sezgiyle insanlar, bin­lerce yıldır, en büyük acılar içinde bile yaşamayı sevmesini bilmişlerdir.”

Bu sözleri söyleyen kişi İçin aşağıdakilerden hangisi en uygun düşer?

A) Üzüntüden de sevinç kadar hoşlanma

B) Başkalarının üzüntülerini görmezlikten gelme

C) Yaşamaya sıkı sıkıya bağlı olma

D) Davranışlarını duygularıyla yönetme

E) Olayların insanda yaratacağı çöküntüyü be­nimseme

(ÖSS 1983)

 

4.     Kimilerine göre neden Tevfik Fikret “büyük” bir ozandır da Ahmet Haşim yalnızca “iyi” dir? Yahya Kemal, neden yıllarca küçültüldüğü halde hâlâ sapasağlam ayakta durabiliyor? Biz ozanları gerçek değerlerine göre ele almamışız; yalnızca işledikleri konulara bakarak ölçmeye alışmışız. Oysa, ele alınan ve işlenen konular, bir sanatçıyı değerlendirmede tek ölçüt olamaz. Çünkü konu sanatçılar için ortak bir malzemedir. Aynı konuyu iki ayrı sanatçı işleyebilir. Ama bunlardan biri kalıcı olurken Öteki unutulup gidebilir.

Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarıla­maz?

A) Eleştirmenlerin beğenmediği sanatçılar yarına kalmazlar.

B)Aynı malzemeyi işleyen sanatçılar, farklı de­ğerde ürünler ortaya koyabilirler.

C) Bir ozanı değerlendirme, onu çok yönlü olarak ele almayı gerektirir.

D) Haksız eleştiriler, büyük ozanların değerine gölge düşürmez.

E) Bir ozanın edebiyattaki yeri ve değeri kişiden kişiye değişebilir.

(ÖYS 1991)

 

5. Masal, çocuğa kendi karakterini, benliğini geliş­tirmesi için ip uçları verir; onu yüreklendirir. Tüm engellere karşın herkesin yoğun ve zengin bir yaşama varabileceğini gösterir. Yeter ki İnsan savaşmaktan kaçmasın. Devlerle, dış tehlikelerle savaşmadan, insan, değil mutluluğu, kendi ken­dini bile bulamaz, bilemez, tanıyamaz. Masal; ürkek, çekingen, mücadeleden kaçan yaratıkları harekete geçirir. Bize, böyle kişilerin tekdüze, sıkıcı ve silik yaşamının olacağını hatırlatır.

Bu parçada masalın çocuğa sağladığı yararlar arasında aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Kişiliğini güçlendirmeye yardımcı olmasına

B) Kendi kişiliğinin bilincine varmasına

C) Güçlü ve cesur olmanın gerekliliğine inandır­masına

D) Dilini ve duyarlılığını geliştirip zenginleştirme­sine

E) Hareketli, canlı bir yaşama özlem uyandır­masına

(ÖYS 1991)

 

6.    Onun şiiri de, şiir anlayışı da başkalarınınkinden farklıdır. Yazdıklarına bakarsanız şiirinin pek de­ğişmediğini görürsünüz. Çünkü şiirini niçin ve nasıl yazacağını daha baştan kavramıştır. O, in­sanı, daha doğru bir deyişle belli bir çağda, belli bir toplumsal ilişkiler düzeni içinde yaşayan in­sanı, anlatmayı amaçlayan şiirler yazmaktadır. Kim bilir, belki de ilerde insanlarla ilgili bir tek “uzun şiir” yazacaktır.

Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Şiirlerinde insanı, çevresiyle birlikte ele aldı­ğına

B)Kendine özgü bir şiir anlayışı bulunduğuna

C) Bir şiiriyle geleceğe kalmak istediğine

D) Şiirde, sürekli olarak aynı yolu izlediğine

E) Şiirlerinde ana temanın İnsan olduğuna

(ÖYS 1991)

 

7.     Klasik roman tekniğinde, karakter çizmenin belli başlı yollarından biri, yazarın, karakteri romanın başında ya da romana girdiği noktada, genel ve belirgin yönleriyle tanıtmasıdır. Ailesini, geçmişini,kişiliğiyle ilgili özelliklerini, ahlakını, meraklarını  kısaca anlatır yazar. Roman boyunca, kişinin bu temel özelliklerine bir şey eklenmez. Yalnızca, onun, çizilen kişiliğe uygun bir biçimde davrandığı ve konuştuğu görülür.

Bu parçada klasik romanın karakter çizme      ; yöntemiyle ilgili olarak aşağıdakilerden han­gisine değinilmemiştir?

A) Özelliklerinin   ayrıntılı    bir   biçimde   belir­tilmediğine

B) Okurun yorum gücünü   kullanmasını gerek­tirdiğine

C) Karakterin değişik yönleriyle tanıtıldığına

D) Niteliklerin eylem ve davranışlara yansıtıldı­ğına

E) Özelliklerinin başlangıçta verildiğine

(ÖYS 1991)

 

8.     Tanzimat şiiri, Divan şiirinin en çok teknik özellik­lerine bağlı kalmıştır. Bu dönemde hece ölçüsüne duyulan ilgi biraz artmış ama aruz eski egemen­liğini sürdürmüştür. Divan mazmunları, biçimleri ve sanatlarından da büsbütün vazgeçilememiştir. Bunun içindir ki, biçim bakımından, Tanzimat şi­irinde terimsel anlamıyla bir bütünlük yoktur. Bunun yanı sıra, şiirin konu alanı genişlemiş, Divan şiirinde olmayan yeni kavramlar şiire gir­miştir.

Bu parçada Tanzimat şiiriyle İlgili olarak aşa­ğıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Söz sanatlarına yer verildiğine

B) İçeriğin değiştiğine

C) Hece ölçüsünün denendiğine

D) Kalıplaşmış sözlerin kullanıldığına

E) Halk dilinden yararlanmaya çalışıldığına

(ÖYS 1991)

 

9.     (I) Dünyanın en çok festival düzenleyen ülkesi Fransa’dır. (II) Fransa’nın hemen arkasından, yi­ne iki Akdeniz ülkesi olan İtalya ve İspanya gelir. (III) Bu ülkelerin güzel İklimli kıyı kentlerinin he­men hepsinin bir festivali vardır. (IV) Bunlar ge­lişmiş ülkelerdir. (V) Bunlardan kimileri yerel, kimileri de uluslararası etkinliklerdir.

Bu parçada numaralanmış-cümlelerden han­gisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) l.         B) II.         C)  III.        D)  IV.        E) V.

(ÖYS 1992)

 

10, Sanatçının mektupları bir araya getirilerek bir kitap oluşturulmuş. (I) Oluşturulan kitap iki bö­lüme ayrılmış fil) Birinci bölümde sanatçının çe­şitli kişilere yazın alanında yazdıkları, ikinci bölümde ise ona yazılanlardan alıntılar yer alıyor, (III) Sanatçı şiiri, düzyazıdan daha çok seviyor. (IV) Bir mektubunda: “Şiirin bir tek dizesi bile, koskoca bir yazının anlatmak istediğini bir çırpıda anlatıverir.” diyor. (V) Bu söz de onun şiire ilişkin görüşlerini kısaca açıklıyor.

Bu parça, açıklanan düşünceler açısından iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) I.         B) II.         C) III.        D) IV        E) V

(ÖYS 1992)

 

CEVAPLAR

1.B6.C
2. D7.B
3.C8.E
4.A9. D
5. D10.C