Sonuç Yayınları 9.Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Etkinlik Cevapları Sayfa – 111 (Yeni Müfredat-Yeni Kitap)(2018-2019)

 HAZIRLIK

        1. “Binbir Gece Masalları”na neden bu isim verilmiş olabilir?

Masalların bu adla anılmasının nedeni, bunların kuruluş özelliği ile ilgilidir: Bir sultan, her gece yanına bir cariye alır, ertesi sabah da cariyenin boynunu vurdururmuş. En sonunda sıra vezirin kızına gelmiş. Akıllı vezir, kızının yanına, sözde kardeşiymiş gibi, çok iyi masal bilen birini katmış. Kız, sultandan söz almış: Anlatacağı hikaye bitmedikçe, kendisine dokunulmayacaktır.

Bunun üzerine gündüzleri masalcıdan masal dinleyip, geceleri sultana anlatmaya başlamış. Gün doğarken anlattığı masalı ya en merkalı yerinde kesermiş ya da daha merakla bir diğerine başlarmış. Böylece kitabın yarısına kadar, hemen hiçbir hikaye tamamlanmamış olduğu için, kız da ölümden kurtulurmuş. Sonra da anlattığı masalların sonunu, yine aynı zincirleme usulüyle bu kez geriye dönerek bitirmeye başlarmış. Böylece ölümden kurtulmayı başarmış.

2. Bir kişi hakkında değerlendirme yaparken başkalarının eleştirilerinden etkilenir misiniz? Neden?

Cevabı size kalmış…

 

2. METİN

KRAL YUNAN’IN VEZİRİ İLE HEKİM RÛYAN’IN ÖYKÜSÜ

Balıkçı anlatmaya başlamış:

“Bilesin ki ey ifrit, akıp giden eski zaman içinde ve birbirini izleyen çağlarda, Rum ellerin­de, Fars kentinde, Yunan adlı bir Kral varmış. Zenginmiş, kudretliymiş; ordulara, hatırı sayılır güçlere hükmedermiş ve her ülkeden hüküm­darlarla dostça geçinirmiş. Ancak bedeni, he­kimleri ve bilginleri umutsuzluğa düşürmüş olan bir cüzzamla dertliymiş. Ne ilaçlar, ne haplar, ne merhemler onu şifaya kavuşturuyor; hiçbir he­kim derdine çare bulamıyormuş. Günün birinde Rûyan adlı ihtiyar bir hekim, Kral Yunan’ın kentine gelmiş. Bu hekim Rumca, Farsça, Latince, Arapça ve Süryanice kitapları okuyup bilgi edinmiş; tıp ve yıldız bilimi üzerinde incelemelerde bulunmuş; bun­larla ilgili kuramlar ve kaideleri ve yıldızların olumlu ve olumsuz etkilemelerini çok iyi bilirmiş; bitkiler, yaş ve kuru otlar ve bunların iyi ve kötü etkileri üzerinde de bilgi sahibiymiş. Ayrıca felsefe ve her türlü tıp bilimi ile başkaca fenler üzerinde de incelemelerde bulunmuş imiş. Bu hekim, kente gelince, daha birkaç gün geçmeden Kralın öyküsünü ve Allah’ın takdiri gereği cüzzamdan çektiklerini ve de tüm hekim bilginlerin tedavilerinden bir sonuç alınamamış olduğunu öğrenmiş. Bunu öğrenince, o geceyi düşünerek geçirmiş. Ama ertesi gün, Tanrı’nın değerli mücevheri güneş, dünyayı selamlayıp ortalığı aydınlatınca, uyanmış. En iyi giysilerine bürünerek Kral Yunan’ın huzuruna çıkmış. Yere kadar eğilerek Kralın karşısında yeri öpmüş. Kralın kudretinin uzun ömürlü olmasını ve Allah’ın inayetiyle iyilikler dilemiş. Sonra sözünü sürdürerek kendisinin kim olduğunu anlatmış. Ve de “ Efendim, bede­ninde bulunan hastalığı öğrendim ve hekimlerin çoğunun derdine çare bulamadığını duydum. Bun­dan dolayı seni iyileştirmeye geldim. Sana ilaç içirecek ya da bedenine merhemler sürecek değilim! ” demiş. Bu sözleri duyan Kral Yunan çok şaşırmış ve “Bunu nasıl yapacaksın, bilmiyorum ama beni iyileştirirsen,Tanrı şahidim olsun, sana ve seni izleyecek sülalene yeterince servet bağışlar, tüm dilek­lerini yerine getirmeleri için buyruklar veririm; sen de benim musahibim ve dostum olursun.” demiş. Sonra da ona hilat giydirmiş, armağanlar vermiş ve “Gerçekten sen, ilaçsız, merhemsiz benim has­talığımı iyi edebilir misin?” diye sormuş. Hekim de, “Evet, kesinlikle!” Bedenine hiçbir ağrı ve zahmet vermeden seni iyi ederim.” demiş. Kral görülmedik bir şaşkınlıkla ona, “Ey hekimbaşı, bunu hangi gün ve saatte gerçekleştireceksin? Bir an önce işe giriş çocuğum!” demiş. Hekim de “Duyduk ve itaat ettik!” diye yanıt vermiş.

Bunu izleyerek Kralın huzurundan ayrılmış; kitaplarını, ilaçlarını ve kokulu bitkilerini yerleştireceği bir ev kiralamış. Sonra ilaçlarından, bitkilerinden terkipler yaparak bunları sap kısmını oyduğu bir ço­