Taşın üstüne eğildi, yukarıdan iki eliyle sıkıca kavrayıp olanca gücüyle dayanarak bir yana yıktı; taşın altında küçük bir çukur oluşmuştu. Ceplerinde ne varsa buraya koymaya başladı; para çantası en üste gelmişti. Çukur, cebindeki her şeyi almış, hatta daha yer bile kalmıştı. İşini bitirdikten sonra taşa yeniden yapıştı, bir hareketle eski yerine getirdi. Tam yerine oturmuştu taş. Yalnız eskisinden biraz daha yüksekçe duruyordu, ayağının ucuyla biraz toprak kazıp taşın sağına soluna bastırdı. Artık hiçbir şey belli değildi.
İşini bitirdikten sonra avludan çıktı, alana doğru yürüdü. Bir anda içini tıpkı az önce karakolda duyduğuna benzer büyük bir sevinç dalgası kaplamıştı. “Bütün deliller yok oldu! Kimin, kimin aklına gelir bu taşın altını aramak? Belki binanın yapıldığı günden beri burada bu taş ve belki bir o kadar zaman daha burada kalacaktır. Diyelim, buldular: Kim kuşkulanabilir ki benden? Bu iş burada bitti, hiçbir ipucu kalmadı ortada.” Gülümsedi. Sonraları, o gün sinirli sinirli, kesik kesik, sessiz sessiz, uzun uzun güldüğünü, gülüşünün alanı geçene dek sürdüğünü hatırlayacaktı. Ama gülüşü, üç gün önce o kızla karşılaştığı “K…” Bulvarı’na varınca birdenbire kesildi. Bambaşka düşünceler geçmeye başladı kafasından. Kız gittikten sonra oturup düşünceye daldığı sıranın yanından geçmek, kendisine yirmi köpek verdiği o palabıyıkla karşılaşmak, birden dayanılmayacak kadar ağır ve tiksindirici geldi:
— Allah belasını versin! diye söylendi.
Kimsenin kendisini görmediğini bildiği hâlde son derecede tedirgin davranan Raskolnikov bu tutumuyla ailesi ve yakın çevresini de etkiler. Raskolnikov’un hayatında üç kadın vardır: Müşfik bir kadın olan annesi, kız kardeşi Dounia ve Marmeladov adındaki işsiz kâtibin kızı Sonia. Raskolnikov, Sonia’yla ara sıra buluşur, arkadaşlık eder. Babasının ayyaşlığı yüzünden çok yoksul olan Sonia, ailesine bakmaktadır.
Raskolnikov, ödenmemiş bir borç yüzünden karakola çağrıldığında polislerin yanında baygınlık geçirir, günlerce hasta yatar. “Katilin cinayet yerine dönmesi” kuralına uygun olarak yakalanmayı ve rahatlamayı, arınmayı isteyen genç adam, öldürdüğü tefeci kadının evine gelir. Komiserle tanışır ve davranışlarıyla dikkat çekerek soruşturmanın baş zanIısı olur. Zeki biri olan Komiser Porfiry Petroviç, Raskolnikov’un katil olduğunu düşünür.
Raskolnikov, Sonia’ya suçunu ve aşkını itiraf eder. Sonia, iyi yürekli bir kızdır. Ona acır ve suçunu polise itiraf etmesini ve bedelini ödemesi gerektiğini söyler. Sonunda vicdan azabı Raskolnikov’a suçunu itiraf ettirir. Sibirya’ya sürgün edilir. Sonia onun serbest kalacağı günü bekleyecektir. Raskolnikov, yine de aşırı bir pişmanlık duymamaktadır. Fakat Sonia’nın sayesinde kendini dine verecektir.
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, Suç ve Ceza, çev.: Saner Yıldız
YAZARIN BİYOGRAFİSİ
YAŞAR KEMAL (1923 – 2015)
Sanat yaşamına şiirle başladı. İlk şiiri, Adana’da yayımlanan Görüşler dergisinde çıktı. Folklor araştırmaları, fıkra, röportaj, öykü, roman, tiyatro ve senaryo türlerinde eserler verdi. Yurt gerçeklerini yansıtan röportajları ve dergilerde yayımlanan öyküleriyle ünü yaygınlaştı. Romanlarının birçok yabancı dile çevrilmesiyle, ünü sınırlarımızın dışına çıktı. Eserlerinde, çoğunlukla Çukurova insanlarının yaşamlarını anlattı. Bu kişilerin yaşamlarını, türlü çelişkileri gözler önüne serdi. Halkın ortak inançlarını bir masal, efsane, destan havası içinde dile getirdi. Özgün bir dili, coşkulu bir anlatımı vardır.
“İnce Memed, Teneke, Orta Direk, Yer Demir Gök Bakır, Allah’ın Askerleri, Ölmez Otu, Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yılanı Öldürseler (roman); Sarı Sıcak (hikâye)” eserlerinden bazılarıdır.