İstanbul’un fethi için hazırlıklara başlayan Fatih; Rumeli Hisarı’nı yaptırır, Urban’a güçlü toplar döktürür. Durumu fark eden Bizans, olacaklardan korkarak padişaha tekrar bir elçi gönderip barışın devam etmesini ister fakat bir sonuç alamaz. Savaşın kaçınılmaz olduğunu gören Bizans, Roma’dan yardım ister. Roma da Ayasofya’da ayin yapmalarına izin verilmesi şartıyla yardım göndereceğini söyler. Bu duruma bazı Bizans komutanları karşı çıkar çünkü halkın Avrupalıları değil, Osmanlıyı İstanbul’da görmek isteyeceklerini bildirir.
İtalya’dan gelen bir komutan Bizans ordusunun başına geçer. Bizanslı üst yöneticiler bu durumu hazmedemez çünkü bir yabancının İstanbul’u koruyamayacağını, İstanbul için ölümü göze alamayacağını, İstanbul’u ancak bir Bizanslının koruyabileceğini söyler. Fakat denize düşen yılana sarılır misali, Bizans’ın başka çaresi yoktur.
Osmanlı, hazırlıkları bitirdikten sonra İstanbul’u kuşatır ancak kan dökülmesini istemediği için bir elçi göndererek Bizans’ın İstanbul’un kapılarını Türklere açmasını ister. Avrupa’dan yardım alacağını bilen Konstantin bu teklifi kabul etmez. Yine bu arada Macaristan, Osmanlıya bir elçi göndererek kuşatmayı kaldırmasını, aksi takdirde barış ortamının bozulacağını söyler. Fatih ,kararlı olduğunu bunlara da bildirir. Bunun üzerine Venedik’ten ve Macaristan’dan donanma ve ordular gelir. Osmanlı, kimsenin düşünemeyeceği son hamleyi yapar: gemileri karadan yürütmek. Bu hamle Osmanlının zaferiyle sonuçlanır.
(Aşağıda İstanbul fethinin başladığı bölüm verilmiştir.)
(Türk ordugâhı. Mehmet. Zağanos, Akşemsettin vs.)
AKŞEMSETTİN:
Düşmanla boğazlaşmak için karşılaşırken
bir şey var, öncelikle hatırlanması gereken:
Sana kendini alt etmeyi de öğretmemişse
boşa gitmiş sayılır düşmanına üstün gelmen.
Ruhu derinleştirip genişletmelidir zafer.
Umutları en uzağa iletmelidir zafer.
Yalnız kazananları değil, kaybedenleri de
içerden aydınlatarak yüceltmelidir zafer.
MEHMET:
Ben Bizansʼı düşüreceğim ama
hasmım da nasibini almalı zaferimden.
Her kim imparatorla karşılaşırsa
kıyasıya vuruşsun onunla
ama kimse tutsak almasın onu,
kimse tutsaklığı tattırmasın hasmıma.
Ne alçalırım ne de alçaltırım ben.
Atalarımla torunlarımın bakışları
benim üstümde şu an. Bu zafer,
mutlak kazanılması gereken bu zafer
hem geçmişini aydınlatacak ulusumun
hem geleceğini… Kutlu olsun!
KORO:
Kutlu olsun!
MEHMET (Akşemsettin’e):
Sizinkiler de hücuma hazır mı hocam?
AKŞEMSETTİN:
O mübarek salıyı getiren şu gece
yeryüzünden çekilirken inanç ordusu
tekbir kılıçlarını kuşanıp şafağın
saflarında yer alacak padişahın.
MEHMET:
Sancaklar çözüle;
Bizansʼın defteri
artık dürüle!
KORO:
Allahu ekber!
MEHMET:
Paşalarım görev yerine,
kutlu İstanbul zaferine!