HAZIRLIK
1. Kişi kendisini anlatırken nesnel davranabilir mi? Neden?
Hayır davranamaz, çünkü ne olursa olsun insan kendisi ile ilgili bazı konularda tarafsız olamaz tarafsız davranamaz. Bazı eksik ve yanlışlarını görmezden gelme eğiliminde bulunabilir.
2. Otobiyografilerde kişi kendisiyle birlikte sosyal çevresini de anlatır. Bu tür bir anlatımın gelecek nesillere kültür bakımından bir birikim sağlayıp sağlamayacağını arkadaşlarınızla paylaşınız.
Kesinlikle sağlar. Çünkü o dönemi insanını anlayışı çevreyi en güzel ve ayrıntılı anlatan eserlerin başında otobiyografiler gelir. Bundan dolayı o dönemleri çevreyi araştırmak isteyen biri otobiyografileri inceleyebilir.
3. Aşağıda bir bölümü verilen şiirinden, yazarın otobiyografisine ulaşılabilir mi?
Evet ulaşılabilir, çünkü şairin kim olduğu, nasıl bir yerde doğduğu ve de mizacı hakkında bazı bilgiler sunulmuştur. Bunlardan hareketle kısıtlı da olsa bahsedilen kişinin biyografisi hakkında bilgi sahibi olunabilir.
BEN ORHAN VELİ
Ben Orhan Veli, “Yazık oldu Süleyman Efendiye” Mısra-ı meşhurunun mübdii… Duydum ki merak ediyormuşsunuz Hususi hayatımı, Anlatayım: Evvela adamım, yani (…) Burnum var, kulağım var, Pek biçimli olmamakla beraber. Evde otururum, Masa başında çalışırım. Bir anne ile babadan dünyaya geldim Bir işte çalışırım. (…) |
Ispanağı çok severim Puf böreğine hele Bayılırım. Malda mülkte gözüm yoktur. Vallahi yoktur. Yayan dolaşırım, Mütenekkiren seyahat ederim. Oktay Rıfat’la Melih Cevdet’tir En yakın arkadaşlarım. Bir de sevgilim vardır pek muteber; İsmini söyleyemem Edebiyat tarihçisi bulsun. Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım, Meşgul olmadığım ehemmiyetsiz (…) Orhan Veli Kanık, Bütün Şiirleri |
2. METİN
ORHAN VELİ KANIK
1914’te İstanbul’da doğdum (Beykoz). Babam Riyaseticumhur armoni orkestrası şefi klarnetist Veli Kanık. Anne tarafımdan da sanatla uğraşanlar varsa da hep amatör kalmışlardır. Çocukluğum umumiyetle İstanbul’da geçti. Cihangir’de ve İstanbul’un muhtelif semtlerinde oturduk. Annem bir eşraf kızıdır. İlk tahsilimi Galatasaray’da yaptım. Sonra babamın işi Ankara’ya nakledilince Ankara Lisesinde okudum. Edebiyat merakım ilk mektepten başladı. İlk mektebin daha ilk sınıflarında iken ileri sınıflarda okutulan bazı derslere karşı -bu arada tahrir dersi de vardır. Bilhassa buna karşı- bir zorluk duyacağımı tahmin ederdim. Lakin sonradan bu tahrir benim en çok sevdiğim şey oldu. Daha ufak yaşta tarih, edebiyat kitapları okurdum. Yaşıma göre hayli ağır olan bu eserlerin de edebiyata hevesim üzerine bir tesiri olmuş olabilir. Gene bu yaşlarda yazı yazmağa başladım. İlk zamanlar yalnız şiir değil başka tarz yazılar da yazıyordum. Sonra şiir çalışmalarımın gelişmesinde çok tesiri olan iki arkadaşımdan Oktay Rifat’ı yedinci sınıfta tanıdım. Melih Cevdet ile arkadaşlığımız bir iki sene sonra başlar. O tarihlerden sonra bu iki arkadaşımla aynı meseleler üzerinde düşündük, konuştuk. Bu arkadaşlık, mektepten sonra da devam etti. Şiir tarzlarımız arasındaki yakınlık da bu münasebetin yakınlığından olsa gerektir.
Lise 1933’te bitti. Birkaç sene Edebiyat Fakültesine devam ettim. Felsefe okuyordum. Burayı bitiremedim. Bazı memuriyetlerde bulundum. Muallim muavinliği yaptım. PTT’de çalıştım. Tercüme