HAZIRLIK
1. Sizce bir sanatçıyı en iyi hangi tür eserler tanıtır? Neden?
Bence iyi bir sanatçıyı hangi tür olursa olsun kendisinin ne kadar iyi bir sanatçı olması yani kendi bilgi birikimi ve yeteneği tanıtır. Çünkü bir sanatçı hangi alanda olursa olsun en iyisi ise en yeteneklisi ise her alanda kendisini tanıtabilir.
2. Eski şiirimizin güzel örneklerini veren şairlerden hangilerini biliyorsunuz? Bu şairleri tanımanızda o kişi hakkında yazılan eserler mi yoksa o şairin şiirleri mi etkili oldu?
Fuzuli, Baki, Şeyh Galip, Nef’i, Nedim gibi isimleri bilmekteyim. Bu şairleri tanımamda hem onların kaleme aldıkları eserler hem de onlar hakkında yapılan araştırmaların payı vardır. Çünkü hem onların güzel şiirleri aklımda yer etti hem de onlar hakkında yapılan araştırmaları okuyunca onları daha iyi bilme imkanına kavuştum.
3. METİN
AHMED PAŞA
-Allah’ın mağfiret ve övgüsü ona olsun-
Bursalı’dır. Vezirlerin bilginlerinden, şairlerin bilgililerindendir. Halk arasında Veliyüddin oğlu sanıyla tanınmış, özellikle de ulu bir neseb ve yüce bir soyla öğülmüştür. Babaları merhum Sultan Murad’a kazasker oldu. Kendisi de Sultan Mehmedʼin hocası iken eşsiz bir şanla vezir olup yüksek iltifatlarına mazhar düşmüşlerdir. Söz nazmı cevherinde mahir bir usta, bilim ve şiir meselelerinde hâkim biri idi. Nükte dolu beyitleri söz ve mana bakımından son derece sağlam, kaside konusunda herkesin oy birliği ile hakkını teslim ettiği biri idi. Hatta Osmanlı aydınları bu Farsça beyti, Osmanlı şairlerinin ileri gelenleri hakkında şu şekilde değiştirip okurlar.
Beyt: “Şiirde Âhî’nin yakıcılığı, Ahmed Paşa’nın sözleri,
Kemal’in hayalleri ile Necati’nin nâzikliği ön plandadır.”
Mürâât-ı nazîr sanatıyla yazılmış, eşinin meydana getirilmesi imkânsız bu beyitte fazladan tek bir kelime yoktur.
Matlâ: Hüsn içinde sen garîb ü şehr içinde ben garîb
Gel ikimiz bir olalım sen garîb ü ben garîb
“Güzellik içinde sen bir tane şehir içinde ise ben tek başımayım; sen de garip ben de, gel ikimiz birleşelim.”
Farsçadaki divan ve kitapları bütünüyle inceleyip araştırdığı ve tüm Farsça manzumeleri değerlendirip yararlandığı, onların san’at ve estetiğinden bilgiler edinip faydalandığı için,
Beyt: “Her ne kadar farklı çevreler için değişik elbiseler
gerekse de temiz bedene güzel mana yakışır.
sözü gereği, Fars ibareleri giydirilmiş mana güzeline Türkçe elbiseler giydirdi. Böylece o yeni yöntem ve güzel kaftanlar ile her bir mana güzelini neşeli ve işveli bir Türk güzeli şeklinde göstermiş oldu. Aslında tercüme yolu, bazı aydınlar katında makul ve makbul, bazılarının yanında kusurdur.
Fakat edebiyat eleştirmenlerinin kanaati şudur; eğer merhum, mütercim olarak itham edilmemiş olsaydı Osmanlı şairlerinin tartışmasız önde geleni ve tümünün en önemlisi olurdu. Nitekim Tâczâde, Hevesnâme adlı kitabında Ahmed Paşa’yı kasd ederek şöyle demiştir.
Nazm: Ser-âmed dediğinin belli hâli
Oluptur terceme evlî-i hâli
Bu ehl olan yanında sehldir sehl
Benim katımda belki cehldir cehl
“Senin önde gelen dediğinin durumu ortada, onların en iyisinin hâli mütercimliktir. Bu, işten anlayanın yanında kolay bir şeydir, benim katımda ise aksine cahilliktir.”
(…)