Sözcükte Anlam – 16 (Çıkmış Sorular)

SÖZCÜKTE ANLAM – 16 (ÇIKMIŞ SORULAR)

1. “Canlı” kelimesi, aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde “O zamanlar Ankara sokakları, şimdiki gibi kalabalık ve canlı değildi.” cümlesindeki anla­mıyla kullanılmıştır?

A)  Bu kadar çarpıcı ve canlı renklerden hoşlan­mıyorum.

B) Onun kadar canlı, hayat dolu bir insan az bu­lunur.

C) Çevrede bir tek canlı varlık yok gibiydi.

D) Tablodaki balıklar canlı gibi görünüyordu.

E) O, bu küçük kentte canlı bir tarih ve anıt gi­biydi.

(ÖYS 1986)

 

2. “Onun, söyleyecek sözü olan bir yazar olduğu kuşkusuz.” cümlesindeki “söyleyecek sözü olmak” ne demektir?

A)  Düşündüklerini çekinmeden söyleyebilmek

B) Bir konu üzerinde uzun uzun konuşabilmek

C) Kendisini meslektaşlarına kabul ettirmiş ol­mak

D) Geniş kültür sahibi bir kişi olmak

E) Okurlarına iletilecek bir mesajı olmak

(ÖYS 1985)

 

3.      “Yazmak” kelimesi aşağıdakilerden hangisinde “Yaşına göre, basit ama çok güzel şiirler yazıyor­muş.” cümlesindekiyle aynı anlamda kul­lanılmıştır?

A)  Emekli olduktan sonra anılarını yazacakmış diyorlar.

B) Kader onun yazısını böyle yazmış.

C) Elektrik sayacı bu ay çok yazmış, bozuk ga­liba.

D)Okulda, folklor kurslarına yazmışlar ama git­mek istemiyor.

E) Kırmızı ışıkta geçtiği için bin lira ceza yaz­mışlar.

(ÖYS 1985)

 

4.      Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “kadar” keli­mesi “ölçüsünde, derecesinde” anlamına gel­mektedir?

A) Konferansa yüz kadar öğrenci gelmişti.

B)  Dün gece sabaha kadar uyumamış.

C) On beş yaşına kadar Ankara’da oturmuş.

D)Anlatılanlardan ben de filmi görmüş kadar oldum.

E) Bu yaşta, onun kadar kuvvetli çocuk görme­dim.

(ÖYS 1985)

 

5.   “Gülmece öğesini, belli bir oranda şiirimin hamu­runa katarım; şiirime güleçlik kazandırmak için. Hani acı ilaçlara birazcık şeker katarlar ya, içimi kolay olsun diye, onun gibi. Amaç, boşu boşuna güldürüp eğlendirmek değil, gerçekliğin içimini, al­gılanmasını kolaylaştırmak. Bu katkıları iyi oranlayamadınız mı emeğiniz boşa gider. Kelimelere ip atlatmaktan öte bir şey yapmamış olursunuz.”

Parçada geçen, “kelimelere ip atlatmak” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Şiirin duygu yükünü artırmak

B) Söz oyunları yapmak

C) Anlaşılmayı zorlaştırmak

D) Anlatımı renklendirip zenginleştirmek

E) Şiirin etki alanını genişletmek

(ÖYS 1985)

 

6.   “Bir sanatçı için erken ölmemenin tek faydası, eserlerinin sayısını çoğaltma imkânını bula­bilmesi, ‘Yaşasaydı olgun eserler verecekti.’ gibi ne de olsa küçültücü yargıları önleme şansını elinde tutabilmesidir.”

Bu parçada “Yaşasaydı olgun eserler verecekti.” sözü, neyi belirtmek için kullanılmıştır?

 

A) Verilen eserlerin sayıca yetersiz olduğunu

B) Genç yaştan beklenen bilgi ve görgü düzeyine ulaşamadığını

C) Değerli eserlerin ancak ilerlemiş yaşlarda ve­rilebileceğini

D) Şimdiye kadar verilen eserlerin gerekli dü­zeyde olmadığını

E) Gençlerin değerli ile değersizi ayırt edemedik­lerini

(ÖYS 1985)

 

7.     Ama resimde, (I) heykelde (II) gösterdiğimiz (III) gelişme (IV) inkâr (V) edilemez.

Bu cümlede “hele” kelimesi numaralandırılmış yerlerden hangisine getirilmelidir?

A)  I           B) II           C)  III           D)  IV          E) V

(ÖYS 1985)

 

 

8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “tek” ke­limesi, “hiç, hiçbir” anlamına gelmektedir?

A) Onun. tek görgü tanığı olduğuna kesinlikle inanıyorum.

B) Kanımca bu konuda başvurulacak tek kişi o.

C) Bu saatte tek açık dükkân bulamazsınız.

D) Bizim için tek çıkar yol çalışmaktır.

E) O. edebiyatımızda bu konuyu ele alan tek sanatçı değildir.

(ÖYS 1986)

 

9. Kendi halinde bir şehir olan Delhi’de bile resim sanatına gösterilen büyük ilgiyi görünce Ankara’daki durumu düşünerek üzüldüm ve doğrusu Delhi’lilere gıpta ettim.

“Gıpta etmek” sözünün bu cümleye kattığı an­lam aşağıdaki cümlelerin hangisinde vardır?

A) Arkadaşının başarısını kıskanmak şöyle dur­sun, bundan büyük mutluluk duyuyordu.

B)  Bahçede neşeyle koşuşan çocuklara bakıyor, için için onlara imreniyordu.

C) Başarısını kıskananları düşünüyor, bundan büyük bir acı duyuyordu.

D) Bu şiirleri okuyor, onlara hayranlığı günden güne artıyordu.

E) Anlatılanlara üzülüyor; üzüntüsü, yüzünden okunuyordu.

(ÖYS 1986)

 

10.   “Yığın” kelimesi aşağıdakilerin hangisinde “Molozları şuraya yığın!” cümlesindekiyle aynı anlamda kullanılmıştır?

A) Konferans değil, bir yığın saçma.

B) Kitapları yığın demedim, yerleştirin.

C) Moloz mu ararsın, yığın yığın.

D) Bir yığın laf, dinle dinleyebildiğin kadar.

E) Bu kâğıt yığını içinde, aradığını bulabilirsen bul.

(ÖYS 1985)

 

11.    “Süzülmek” kelimesi aşağıdaki cümlelerin hangisinde “akmak” anlamında kullanılmıştır?

A)  Gözlerinden yanaklarına yaşlar süzülüyordu.

B)  Çocuk, kapı aralığından yavaşça içeriye sü­züldü.

C) Sandal, durgun suda bir kuğu gibi süzülüy­ordu.

D) Hastalıktan zayıflamış, süzülmüştü.

E)  Uçurtma havalanmış, göklerde süzülüyordu.

(ÖYS 1987) 

12. Aşağıdaki   cümlelerde   geçen   deyimlerden hangisi ötekilerden farklı anlamdadır?

A) Acele hazırlanıp yola koyuldu.

B)  Haberi alınca yağmur kar demeden yola düştü.

C) Sıcağa kalmamak için erkenden yola çıktı.

D) Birkaç yıl sonra gerçekleri görerek yola geldi.

E)  İşini gücünü bırakıp yola düzüldü.

(ÖYS 1987) 

13.   “Dil “ kelimesi,       aşağıdaki       cümlelerin hangisinde “düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı” anlamında kullanılmıştır?

A) Dilinden, Karadenizli olduğu anlaşılıyordu.

B) Tevfik Fikret’i anlayabilmek için Servet-i Fünun dilini iyi bilmek gerekir.

2) Müzik kadar güçlü ve evrensel bir dil yoktur.

D) Namık Kemal’in tiyatrolarında kullandığı dil oldukça sadedir.

E)  Konuşma dili  kimi yönleriyle yazı  dilinden ayrılır.

(ÖYS 1987) 

14.   “Yıkmak” kelimesi aşağıdaki cümlelerin hangi­sinde “İşi gene bana yıktığını öğrenince çok kız­dım.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?

A) Bir kamyon eşyayı kapının önüne yıkıp gittiler.

B) Odanın duvarını yıkarak salonu biraz daha genişlettiler.

C) Bu acının onu yıkacağını başından beri bili­yordu.

D) Suçu kardeşine yıkmanın yanlış olduğunu an-iadı.

E) Dün akşamki fırtınanın yıktığı ağaç yolu ka­patmış.

(ÖYS 1987) 

15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “olmalı” ke­limesi ötekilerden farklı anlamda kul­lanılmıştır?

A) Ahmet Ankara’dan dönmüş olmalı.

B) O, liseyi geçen yıl bitirmiş olmalı.

C) Soruları cevaplarken çok dikkatli olmalı.

D) Ayşe, İngilizceyi çok iyi biliyor olmalı.

E) Bugünlerde Çukurova’ya bahar gelmiş olma­lı.

(ÖYS 1987) 

16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “bağırmak” kelimesi ötekilerden farklı anlamda kullanıl­mıştır?

A) Odanın camlarını açmış bağırarak şarkı söy­lüyordu.

B) Sokaktan geçen sebzeci: “Taze domates…” diye bağırıyordu.

C)Balıkçılar, rüzgârın uğultusundan ancak ba­ğırarak anlaşabiliyorlardı.

D) “Bunu nasıl yaparsın!” diye bağırarak çıkıp gitti.

E) Tren uzaklaşırken arkadaşına. “Yine görüşe­lim.” diye bağırdı.

(ÖYS 1987) 

17.   Aşağıdaki   cümlelerin   hangisinde    “soğuk” sözcüğü ötekilerden farklıdır?

A) Soğuk havaya karşı hiç direnci yoktur.

B) Arkadaşının böyle soğuk davranmasına çok üzülmüştü.

C) Yaz kış soğuk suyla yıkanmayı alışkanlık edin­mişti.

D) Artık soğuk ve yağışlı günler başladı.

E) Güneşli ama soğuk bir günde yola çıktılar.

(ÖYS 1988) 

18.   Aşağıdaki   cümlelerin   hangisinde   “olacak” sözcüğü “olmalı” anlamında kullanılmıştır?

A) Bence o, ileride kendi alanında ünlü bir bilgin olacak.

B) Önümüzdeki dönemin sonunda Ali fakülteyi bitirmiş olacak.

C) Tırnaklarını yemesi,  çocukluktan  kalan  bir alışkanlık olacak.

D) Kış. gelecek yıl da böyle çetin mi olacak?

E)  Bilmiyorum, bu gidişle işin sonu ne olacak?

(ÖYS 1988)

 

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi

 

CEVAPLAR

1.B

2. E

3.A

4.E

5.D

6.D

7.A

8.C

9.B

10. B

11. A

12. D

13.C

14. D

15. C

16. D

17. B

18.C