Sabahtır ezâna bak
Kabrimi kazana bak
Azrâ’il’in suçu ne
Defteri yazana bak
DÜZ MANİ
Su coşar bende lazım
Kaş kara gözler siyah
Gün olur bende lazım
KESİK MANİ
Şirin söze naz derler
Kime derdim söylesem
Bu dert sana az derler
Kendin ettin kendine
Yana yana gez derler
YEDEKLİ MANİ
21.Aşağıda verilen metinlerde anlatılan kavramı metnin altına yazınız.
Ölen kişinin ardından yapılan yas töreninde söylenen şiirlerdir. Bu şiirlerde ölen kişinin kahramanlıkları, iyiliği, yaptığı işler ve ölümünden duyulan acıların dile getirilir.
SAGU
Dinî av törenlerinde avın bereketli olması için söylenen şiirlerdir. Kopuz eşliğinde söylenen bu şiirler, İslamiyet sonrasında av törenlerinde olmasa da kişilerin kahramanlıklarını ve doğa güzelliklerini ifade etmek için kullanılmıştır.
KOŞUK
22. Aşağıdaki kutucuklarda verilen özelliklerin hangi nazım biçimiyle ilgili olduğunu belirleyerek altlarına yazınız.
|
a. Divan edebiyatı nazım şeklidir. Bestelenmek için yazılmıştır. En önemli temsilcisi Nedim’dir. |
ŞARKI |
|
c. Koşuk ve koşma nazım biçimlerine konu yönünden benzeyen divan edebiyatı nazım biçimidir. |
GAZEL |
|
d. Daha çok din ve devlet büyüklerini övmek için yazılır, 33-99 beyitten oluşur. |
KASİDE |
|
b. Binlerce beyitten oluşabilir. Her beyit kendi arasında kafiyelenir. |
MESNEVİ |
|
ç. Genellikle dört mısradan oluşan, asıl anlatılmak istenenin son iki mısrada anlatıldığı anonim türdür. |
MANİ |
|
e. Dinî konularda söylenir. Bu türle Yunus Emre özdeşleşmiştir. |
İLAHİ |
]]>
5.
I. Hayali ögelerden bütünüyle uzaktır.
II. Edebiyatımızın ve kültürümüzün ilk kaynaklarıdır.
III. Ulusal dilde ve ulusal nazım ölçüsüyle söylenmiştir.
IV. Milleti etkileyen sosyal olaylar anlatılır.
V. Olayların ne zaman ve nerede geçtiği tam olarak bilinmektedir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangilerinde destanla ilgili bir bilgi yanlışı vardır?
A) I ve V
B) IV ve V
C) II ve V
D) III ve IV
E) II ve IV
6. Aşağıdaki yargılardan bazıları doğru, bazıları yanlıştır. Doğru olan yargıların karşısına “D”, yanlış olanların karşısına “Y” yazınız.
|
a. İslami Dönem’in ilk Türk Destanı Battalname’dir. |
D |
|
b. Battalname sadece manzum olarak yazılmıştır. |
Y |
|
c. Alper Tunga’dan bahseden İran destanı Ramayana’dır. |
Y |
|
ç. Mehmet Akif’in Çanakkale Savaşları için kaleme aldığı “Çanakkale Şehitlerine”adlı şiir, yapma bir destandır. |
D |
|
d. Destanlar bir milletin millî kimliği ile alakalıdır. |
D |
|
İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK DESTANLARI |
|
|
a. Saka Destanları |
ALPER TUNGA DESTANI, ŞU DESTANI |
|
b. Hun – Oğuz Destanları |
OĞUZ KAĞAN DESTANI , ATİLLA DESTANI |
|
c. Göktürk Destanları |
BOZKURT DESTANI, ERGENEKON DESTANI |
|
ç. Uygur Destanları |
TÜREYİŞ DESTANI , GÖÇ DESTANI |
|
İSLAMİYET SONRASI TÜRK DESTANLARI |
|
|
d. Karahanlı Dönemi |
SATUK BUĞRA HAN DESTANI |
|
e. Kazak-Kırgız |
MANAS DESTANI |
|
f. Türk-Moğol |
CENGİZ DESTANI |
|
g. Tatar-Kırım |
EDİGE DESTANI, TİMUR DESTANI |
]]>
Han Duvarları şiiri, 1922 yılında Faruk Nafiz Çamlıbel tarafından yazılmıştır. Şair Ulukışla’dan
Kayseri’ye “yaylı” denilen at arabasıyla yapılan üç günlük bir yolculuğun sonucunda bu şiiri yazmıştır. Hayatında ilk defa İstanbul’dan ayrılan şair yolculuk esnasında gurbeti içinde hisseder. Ayrılıkla derinleşen bu duygu Han Duvarları şiiri olarak karşımıza çıkmıştır.
Aşağıdaki şiiri okuyunuz. Okuduğunuz şiirin divan şiirinde hangi türe benzediğini söyleyiniz.
Divan edebiyatı içerisinde anlatmaya bağlı metin olan tür MESNEVİ’dir. Mesnevi nazım şekliyle bir olay örgüsü etrafında bir hikaye anlatmaya elverişlidir.
Mesnevi ile ilgili daha ayrıntılı bilgi öğrenmek istiyorsanız BURAYA tıklayabilirsiniz.
HAN DUVARLARI
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç sakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar..
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu’ya
İlk sevgiye benziyen ilk acı, ilk ayrılık!
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı…
Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,
Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
Sonra dönen, dönerken inliyen tekerlekler…
(…)
Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine
Yol, hep yol, dâima yol… Bitmiyor düzlük yine.
Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayâli,
Sonun ademdir diyor insana yolun hâli.
(…)
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,
Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu:
Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,
Bir kenarda göründü beldenin vîran hanı.
(…)
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu’daydık,
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
Gün doğarken bir ölüm rü’yâsiyle uyandım,
Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!
Garibim, nâmıma Kerem diyorlar
Aslı’mı el almış harem diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmıştım ben
(…)
“Hancı, dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu’nu
Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
Dedi:
— Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!
Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti,
Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti…
Gönlümü Maraşlının yaktı kara haberi.
Aradan yıllar geçti, işte o günden beri
Ne zaman yolda bir han raslasam irkilirim.
Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim,
Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar,
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları…
]]>