Hazırlık
1. “Sahne tozu yutmak” sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.
Sahne emekçileri kullanılan bir terimdir. Sahnede seyirci karşısına çıkıp performans sergileyen tiyatrocu bedenine giren tozun, ruhuna giren sanat aşkını coşturmasını sembolize eden deyim olarak kullanılır. O tozu yutan bir daha tiyatroyu bırakamaz.
2. Tarihî bir olayı anlatan bir tiyatro eseri gerçeği bire bir yansıtabilir mi? Tartışınız.
Romanda olduğu gibi burada da kurmaca gerçeklik söz konusudur. Tiyatroda bazı olaylar gerçeği birebir anlatsa da sonuçta tiyatrocu sahnede bize farklı bir dünya sunar. Bu gerçeğin içine de bizim girmemizi ister. Dolayısıyla anlattığı gerçeklik , gerçeğin birebir aynısı değil kurgulanmış sahneye konmuş şeklidir.
3. Oyunlarla Yaşayanlar adlı tiyatro metninin dekorunun anlatıldığı yukarıdaki bölümü, oyundan alınmış görsellerle karşılaştırınız. Görsellerin metni ne ölçüde yansıttığını tartışınız.
Yazılanla görsellerin hemen hemen aynı yapıya sahip olduklarını , yakın olduklarını görebiliyoruz.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Kösem Sultan adlı metnin tema ve konusunu belirleyiniz.
İktidar hırsı diyebiliriz temasına.
Konusu: Yönetimi ele geçiren Kösem Sultan, çevresine topladığı Mustafa ve Bektaş Ağa gibi kişilerle devlet makamlarını idare etmeye başlar. İstanbul’da yaşayan halkın gıda ve yakacak gibi ihtiyaçlarını bu kişiler temin etmekte ve halka satmaktadır. Kösem Sultan; halkın gönlünü kazanmak için sadaka dağıtmakta, hayır işleri yapmaktadır. Turhan Sultan ise olanları çaresizlik içinde seyretmekte, bir yandan oğlu Mehmet’i çev#0000ffeki kötülüklerden korumaya çalışırken diğer yandan onun bir an önce yönetimi ele alması için uğraşmaktadır.
Kösem Sultan, Turhan Sultan’ı kendisi için bir tehdit olarak görmekte; Mehmet’i öldürterek yerine Şehzade Süleyman’ı tahta geçirmek için planlar yapmaktadır.Fakat amacına ulaşamadan öldürülür.
2. Kösem Sultan adlı metinde “buyurmak” sözcüğünün hangi anlamda kullanıldığını belirtiniz.
Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek anlamında kullanılmıştır.
3. Metinden hareketle dönemin siyasi ve sosyal yapısı hakkında neler söylenebilir? Açıklayınız.
Saray ve çevresinde kadınların ya da padişah eşlerinin hakim olduğu ve entrikaların yoğun olduğu bir ortam. Devlet varislerinde biri diğerine iftira atabilmekte ya da gücü yettiği oranda onu ortadan kaldırabilmektedir. Bu da devletin gücünü zayıflatmaktadır.
4. Metindeki dil ve anlatım özelliklerini belirleyiniz.
Dili sade ve anlaşılırdır. Fakat türü trajedi olduğu için trajedi de koro ve şarkı önemlidir. Burada şiirsel bir ifade dizisi hakimdir. Oyun sırasında kişilerin karakterlerine uygun olarak bolca atasözü ve deyim kullanır. Yazar, bu ürünleri kullanırken onları daha çok mizahî ve ironik bir anlatım için tercih eder.
5. Metinde geçen “… askerin başında duran daha güçlüdür sadrazamlık mührünü taşıyandan” sözünden hareketle dönemin devlet işleyişi hakkında ne söylenebilir? Açıklayınız.
Osmanlı’da söz sahibi olmak istiyorsanız ilmiye, kalemiyye, seyfiye sınıfından seyfiye yani kılıç yani askeri elinizde bulundurmanız yeterlidir ya da hepsinden önemlidir. Sadrazam padişahtan sonra gelir ama ordunun başında kim varsa onun sözü geçer.
6. Metnin türünün kaynağını, tarihsel dönemle ilişkisini belirleyiniz.
Metnin türü tiyatro çeşidi de trajedidir. Trajedi varlığının ilk örnekleri eski Yunan edebiyatında (MÖ. 6.yy) görülen tragedya, seyircide acıma ve korku duyguları uyandırarak ruhu tutkulardan temizlemek amacıyla yazılan ve kendine özgü katı kuralları olan bir oyun türüdür. Tragedya, eski Yunan ve Latin edebiyatlarının taklit edildiği ve Klasisizm‘in etkili olduğu 17. yüzyılda, özellikle Fransa’da yeniden canlanmış ve 19.yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür.
Trajedi konusunu ya mitolojiden ya da tarihten alır. Dolayısıyla tarihsel olaylarla trajedi arasında doğrudan bir ilişki vardır.
7. Trajedinin Kösem Sultan adlı metne etkisini değerlendiriniz.
Kösem Sultan’ın tarihteki yeri de trajiktir. Hırsları yüzünden ölümle sonlanmış tarihsel bir olay olması trajedi türüne malzeme olmuştur. Trajedinin ilgi alanı iki yüksek değer arasında kalma , ahlak ve erdem türündeki konulardır. Burada da bunları görebilmekteyiz.
8. Kösem Sultan adlı metnin kurmaca dünyası ile eserde anlatılan dönemin gerçekliği arasındaki ilişkiyi karşılaştırınız.
Kösem Sultan olayı tarihte gerçek bir olaydır. Yazar bunu okumuş ve bu olayı tiyatroya aktarmak istediğinde artık gerçeklik üzerinden kurmaca gerçeklik başlamıştır. Yani temeli gerçekliğe dayanan bir kurgu dünyasıdır.
9. Kösem Sultan adlı metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile siyasi ve tarihî öğeleri belirleyiniz.
Ahlak,erdem , hırs, ölüm, iftira … gibi konular.
Etkinlik
a. Kösem Sultan adlı metindeki kişi kadrosunun özelliklerini belirleyiniz.
|
Kişiler |
Özellikleri |
|
Kösem Sultan |
hem beşerî hem de evrensel duygu ve istekleriyle çok başarılı bir şekilde işlenmiştir. Sultan İbrahim’i öldürttükten sonra yerine torunu Sultan Mehmet’i tahta oturtan Kösem’in en büyük özelliği iktidar tutkusudur; öyle ki bu tutku, onda bütün insanî değerleri hiçe sayacak derecededir. |
b. Kişi kadrosunun özelliklerinden hareketle bu kişilerin tip mi karakter mi olduğunu belirtiniz.
Herkes hırs vardır ama herkesteki hırs kendini ve çevresini ölüme götürecek kadar sardığını düşünmediğimizden karakter olduğunu düşünüyoruz.
Hazırlık
1. Bir oyunun metnini okumakla o oyunu tiyatroda seyretmek arasındaki farkları belirtiniz.
Bir tiyatro metnini okumakla sahnede oyun olarak seyretmek arasında konunun anlatımı ve üzerimizde bıraktığı etki bakımından farklılıklar vardır. Sahnelenen bir oyunun görselliğinin olması elbette konunun anlatımı ve etkisi açısından daha etkilidir. Çünkü insan zihni, görselliği algılamak ve sağlamak açısından, birden çok duyusuna hitap ettiği için daha açıktır. Metni okuduğumuzda bazı bölümler, diyaloglar dikkatimizden kaçabilir. Bir tiyatroyu izlediğimizde, metindeki bazı unsurların oyuncu tarafından yorumlandığını görürüz. Görsellik ön planda olduğu için metnin hemen her ayrıntısı bu görselliğe göre sahnelenmiştir. Görsellikle birlikte, müziğin, dekorun bir araya uyumlu bir şekilde getirilmesiyle sahnelenen oyun, tiyatro metininden daha etkilidir.
2. Aşağıdaki görsellerdeki mekânı ve kişileri nasıl betimleyebilirsiniz? Bir tiyatro metninde mekânın ve kişilerin betimlenmesi neden önemlidir? Tartışınız.
Bir tiyatro metninde mekan ve kişilerin betimlenmesi çok önemlidir . Çünkü tiyatro metnini sahneye koyduğunuzda onu yönetecek kişinin algısıyla bir başka kişinin algısı , hayalleri aynı olmayabilir. Mesela aynı tiyatro metinlerini birbirinden farklı yönetmenler farklı şekilde sahneye koyarlar. Bunun neden kişi ve mekan algısındaki farklılıklardır.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Kaynana Ciğeri adlı metinde geçen Gördün mü? Bak! Nasıl anlarım! Soldan yatmışsındır! Akar çeşme iyidir, kısmetin açılır! Kuru çeşme, talihin küser… Ama senin rüyan sayılmaz!.. cümlelerindeki deyimleri bulunuz. Metnin bağlamından hareketle bu deyimlerin anlamlarını tahmin ediniz. Tahmininizi kaynaklardan kontrol ediniz.
Kısmeti açılmak:1. Kazancı artıp bolluğa erişmek. 2. Bir kızı isteyenlerin çoğalması.
Talihine küsmek :Kötü bir duruma düşmekten yalnızca talihini suçlu görmek.
2. Kaynana Ciğeri adlı metni komedi yapan özellikleri belirleyiniz.
Komedi, insanların ve olayların gülünç yönlerini ortaya koymak, izleyenleri güldürmek ve düşündürmek amacıyla yazılmış tiyatro eseridir.Burada amaç kişilerin zaaflarını abartarak ortaya koymaktır. Kaynana Ciğeri, evde bulunan gelin , kaynana, görümce üzerinden onların zaaflarını abartarak bizlere mizahi unsurları aktarırlar.
3. Kaynana Ciğeri adlı metindeki toplumsal ve kültürel değerleri belirleyiniz.
Kültürel ve toplumsal değerler, rüya görmek, evlilik, çeyiz gitmesi, evde erkek eğemenliği gibi durumlar
4. Kaynana Ciğeri adlı metindeki açık ve örtük iletileri belirleyerek metinle ilgili tespitlerinizi, eleştirilerinizi, beğeninizi gerekçelendirerek ifade ediniz.
5. Metindeki kahramanların kişilik özelliklerini belirleyip tip veya karakter özelliği gösterip göstermediklerini belirtiniz.
Kahramanların hepsi toplumda görülebilecek kişilerdir. Dolayısıyla tiptir. Gelin, görümce ve kaynana … Hemen hemen her ev yada mahalle bu tarz ilişki içerisinde olan bir yapı görülebilir.
6. Kaynana Ciğeri adlı metni Kösem Sultan adlı metinle aşağıdaki tabloda verilen özellikler açısından karşılaştırınız.
|
|
Kaynana Ciğeri |
Kösem Sultan
|
|
Tür |
Tiyatro |
Tiyatro |
|
Biçim
|
|
|
|
Üslup
|
Anlatım sadedir. Karşılıklı konuşma çok kısa ve tiyatro metni hareketli bir şekilde gitmektedir. Mizah unsurları fazladır. |
Dili sade ve anlaşılırdır. Fakat türü trajedi olduğu için trajedi de koro ve şarkı önemlidir. Burada şiirsel bir ifade dizisi hakimdir. Oyun sırasında kişilerin karakterlerine uygun olarak bolca atasözü ve deyim kullanır. Yazar, bu ürünleri kullanırken onları daha çok mizahî ve ironik bir anlatım için tercih eder. |
|
İçerik
|
Yeni gelinin sabah kalktığında evdeki ciğeri kedinin yediğini görür ve kocasının kendisini boşamasından korkar. Yeni gelin, görümce, kaynana arasında bir dizi konuşma olduktan sonra evdeki ciğerin kedi tarafından yendiği anlaşılır. Eşi, getirdiği ciğeri kediye kaptırdığını düşündüğü karısını boşayıp boşamayacağını sormak için imamı çağırır. Daha sonra gerçek ortaya çıkar, tel dolabı gece baklava yemek için mutfağa giren kayınbabanın açık bıraktığı anlaşılır. Böylece gelin de boşanmaktan kurtulur. |
Yönetimi ele geçiren Kösem Sultan, çevresine topladığı Mustafa ve Bektaş Ağa gibi kişilerle devlet makamlarını idare etmeye başlar. İstanbul’da yaşayan halkın gıda ve yakacak gibi ihtiyaçlarını bu kişiler temin etmekte ve halka satmaktadır. Kösem Sultan; halkın gönlünü kazanmak için sadaka dağıtmakta, hayır işleri yapmaktadır. Turhan Sultan ise olanları çaresizlik içinde seyretmekte, bir yandan oğlu Mehmet’i çev#0000ffeki kötülüklerden korumaya çalışırken diğer yandan onun bir an önce yönetimi ele alması için uğraşmaktadır. Kösem Sultan, Turhan Sultan’ı kendisi için bir tehdit olarak görmekte; Mehmet’i öldürterek yerine Şehzade Süleyman’ı tahta geçirmek için planlar yapmaktadır.Fakat amacına ulaşamadan öldürülür |
Etkinlik
VİCDANİ — Ben kapağı pırlantalı altın bir saat buldum.
POLİS — (İyice uyanmıştır.) Ne dedin? Ne dedin? Bu saati nerden buldun? (Zabıt tutmaya başlamıştır.)
VİCDANİ — Gülhane Parkında buldum.
POLİS — Nasıl buldun?
VİCDANİ — Yürürken ayağıma takıldı, buldum.
POLİS — Ne vakit buldun?
VİCDANİ — Akşamüzeri ezan vakti buldum.
POLİS — Nasıl bir saat buldun?
VİCDANİ — Kapağı pırlantalı altın bir saat buldum.
(…)
POLİS — Nerde?
VİCDANİ — Gülhane’de.
POLİS — Ne vakit?
VİCDANİ — Akşamüzeri.
POLİS — Nasıl?
VİCDANİ — Gözüme takıldı.
POLİS — Tamam! Yakaladım. İfadende mübayenet (çelişki) var.
VİCDANİ — Şey, ayağıma takıldı diyecekken gözüme demişim.
POLİS — Göz nerde, ayak nerde. Sen onu benim kalpağıma anlat.
Haldun Taner, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım
a. Yukarıdaki metin hangi tür tiyatrodan alınmış olabilir? Nedenleriyle açıklayınız.
Komedi türünden alınmış olabilir. Konusu günlük hayattan, kişileri halktan seçilmiş eserler olduğu için.
b. Bu metindeki mizahi öğeleri belirleyiniz.
Karakter özellikleri abartılarak verilmiştir. Deyimler yanlış kullanılarak mizah oluşturulmuştur. Karakter ismi de mizaha yardımcı olur.
Hazırlık
1. Ekonomik sorunların aile ve birey üzerindeki etkileri neler olabilir? Tartışınız.
Düşük ve yetersiz ekonomik durumun beslenme, konut gibi temel fizyolojik gereksinimleri karşılayamaması, zorlanmayı önemli bedensel, ruhsal hastalıklara yol açacak düzeye çıkabilir. Bu durumda olan insanların ekonomik olanaklarını arttırmak için çalışıp, çabalamaları, belirsiz ve gereksiz işlerin peşinde koşmaları da zorlanmayı arttırır. Bu insanlardaki gelecek korkusu, güvensizlik; toplumsal ilgiden, saygıdan, saygınlıktan yoksunluk; kendisini gerçekleştirme ve varlama olanaksızlığı toplumsal kaynaklı zararlı etken olarak olumsuz rol oynar. Ayrıca düşük ve yetersiz ekonomik durumun yarattığı aile içi sürtüşmelere bağlı çatışmalar da durumluk kaygı düzeyini yükseltir. Bu düzeyin uzun süre yüksek kalması sürekli kaygı düzeyini de yükselterek zorlanmaya bağlı belirti ve yakınmalara yol açar. Düşük, yetersiz ekonomik düzeyde bulunanla, yaşama koşulları nedeniyle, iletişimi bozuk, kavgası, sürtüşmesi bol ve sık toplum kesiminde bulunurlar. Bu kesimde yaşamak kavgayı, öfkeyi arttırır, zorlanmayı kolaylaştırır. Bu konuda yapılan, büyük kentlerin gecekondu kesimlerinde yaşayanlarda bu tür zorlanmaya bağlı belirti ve yakınmaların daha çok olduğunu göstermiştir.
2. Aşağıdaki tiyatro metinlerinde seyircinin merak ve heyecan duygusunu canlı tutmak için neler yapılmıştır? Belirleyiniz.
Kısa cümlelerle sürekli soru ve cevap şeklinde sağlanmıştır.
Metni Anlama ve Çözümleme
2. Ocak adlı metindeki temel çatışmayı ve ona bağlı diğer çatışmaları belirleyiniz.
Hayaller- Gerçekler
3. Metindeki şahıs kadrosunun fiziksel ve psikolojik özelliklerini belirleyiniz, bu özelliklerin metindeki olaylara etkisini açıklayınız.
Anne: aileyi kucaklayan ve bir arada tutmasını sağlayan kişi.
Baba: Ailede baba olmakla birlikte sürekli hayal kuran ve her hayalinin sonunda hüsrana uğrayan kişidir.
Nihat:Ailenin haylaz ve yaramaz çocuğu. Çalışmadan aylakça dolaşır.
Büyükanne: Kendini paşa konağında sanır. Aile bireylerini evin hizmetçisi olarak düşünür.
Tarık: Ailenin çalışıp eve katkı sağlayan kişisi.
Sevda: Evin tek kızı. Mahallede birini aşık olup ona kaçsa da oğlan haylaz çıkar ve tekrar baba evine geri döner.
4. Ocak adlı metinde dram türüne özgü nitelikleri belirleyiniz.
Dram, sahnede oynanmak için yazılmış, biçim olarak konuşmaya dayanan ve karşıtların çatışmasıyla gelişen oyun türünün adıdır.Bu tiyatro hayat olduğu gibi aktarılmıştır. Bu ailen de karşılaşılan tipler toplumda rahatça görülebilir. Hayaller ve gerçekler arasında sıkı yaşayan bir ailenin dramı ele alınmıştır.
5. Metnin dil ve üslup özelliklerini belirleyiniz.
Sade bir dille yazılmış bir eserdir. Konusunda varolan hayaller ve gerçekler arasında kalmış ailenin durumunu çok içten bir şekilde ele almıştır.
6. Ocak adlı metindeki değerleri yaşadığınız dönemin değerleriyle karşılaştırınız.
Hayal kurmak, gerçeklerle mücadele etmek, çalışmak, aldatılmak, geçim sıkıntısı , sevmek, sevginin sonucunda aldat gibi değerler bugün içinde karşımıza çıkar.
7. Ocak adlı metni Kösem Sultan adlı metinle tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.
|
|
Ocak |
Kösem Sultan |
|
Tür |
Tiyatro |
Tiyatro |
|
Biçim |
Dram |
Trajedi |
|
Üslup |
Sade bir dille yazılmış bir eserdir. Konusunda varolan hayaller ve gerçekler arasında kalmış ailenin durumunu çok içten bir şekilde ele almıştır. |
Dili sade ve anlaşılırdır. Fakat türü trajedi olduğu için trajedi de koro ve şarkı önemlidir. Burada şiirsel bir ifade dizisi hakimdir. Oyun sırasında kişilerin karakterlerine uygun olarak bolca atasözü ve deyim kullanır. Yazar, bu ürünleri kullanırken onları daha çok mizahî ve ironik bir anlatım için tercih eder. |
|
İçerik |
Yokluk içinde mücadele eden bir ailenin dramını anlatır. Babanın hayalleri vardır ve bu hayalleri gerçekleştimek için uğraşsa da her şey hayallerdeki gibi değildir. Özellikle kızının kandırılması ve tekrar eve gelmesi sonucunda dağılmak üzere olan aile birbirine kenetlenir ve babanın başka hayalleriyle son bulur. |
Yönetimi ele geçiren Kösem Sultan, çevresine topladığı Mustafa ve Bektaş Ağa gibi kişilerle devlet makamlarını idare etmeye başlar. İstanbul’da yaşayan halkın gıda ve yakacak gibi ihtiyaçlarını bu kişiler temin etmekte ve halka satmaktadır. Kösem Sultan; halkın gönlünü kazanmak için sadaka dağıtmakta, hayır işleri yapmaktadır. Turhan Sultan ise olanları çaresizlik içinde seyretmekte, bir yandan oğlu Mehmet’i çev#0000ffeki kötülüklerden korumaya çalışırken diğer yandan onun bir an önce yönetimi ele alması için uğraşmaktadır. Kösem Sultan, Turhan Sultan’ı kendisi için bir tehdit olarak görmekte; Mehmet’i öldürterek yerine Şehzade Süleyman’ı tahta geçirmek için planlar yapmaktadır.Fakat amacına ulaşamadan öldürülür. |
Etkinlik
a. Ocak adlı metnin dramatik örgüsünü aşağıdaki tabloya yazınız.
|
Oto tamircisi babanın araba yapma hayali yapılan arabanın sürekli arızalanması ve bu araba için elde avuçta ne varsa harcanması |
|
Hiçbir iş yapmayan büyük oğlan Nihat’ın eve katkıda bulunmadan imkansız hayaller peşinde koşması |
|
Büyükanne’nin kendisi paşa konağında zannetmesi, evdekileri hizmetçileri olarak kabul edip hayallere dalması |
|
Tek kız Sevde’nin mahallenin serseri çocuğuna aşık olup evden kaçması fakat tekrar evine dönmek zorunda kalması |
|
Evi çekip çeviren annenin hastalanması |
b. Metindeki dramatik örgünün metnin yapısıyla ilişkisini değerlendiriniz.
Dramatik olay örgüsü sonucunda kurulan hayaller ve devamın yaşanan hayal kırıklıkları metnin yapısıyla ilişkilidir.
Zorla Evlenme adlı metni Kösem Sultan, Kaynana Ciğeri ve Ocak adlı metinlerle tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.
|
|
Zorla Evlenme |
Kösem Sultan |
Kaynana Ciğeri |
Ocak |
|
Tür |
Tiyatro |
Tiyatro |
Tiyatro |
Tiyatro |
|
Biçim |
Komedi |
Trajedi |
Komedi |
Dram |
|
Üslup |
Komedi tarzında yazılmış bu oyun da dil akıcı ve sadedir. Karşılıklı konuşmalar kısa tutularak akış hızlandırılmış.İşin içine felsefecilerin garip tavırlarını da koyarak bizlere mizahi yanlar vermeye çalışmıştır. |
Dili sade ve anlaşılırdır. Fakat türü trajedi olduğu için trajedi de koro ve şarkı önemlidir. Burada şiirsel bir ifade dizisi hakimdir. Oyun sırasında kişilerin karakterlerine uygun olarak bolca atasözü ve deyim kullanır. Yazar, bu ürünleri kullanırken onları daha çok mizahî ve ironik bir anlatım için tercih eder. |
Anlatım sadedir. Karşılıklı konuşma çok kısa ve tiyatro metni hareketli bir şekilde gitmektedir. Mizah unsurları fazladır. |
Sade bir dille yazılmış bir eserdir. Konusunda varolan hayaller ve gerçekler arasında kalmış ailenin durumunu çok içten bir şekilde ele almıştır.
|
|
İçerik |
Oyun Sganarelle adında yaşlı bir kralın genç ve güzel Dorimene ile olan evlenme kararı, şüpheleri ve ardından bu evlenme durumundan kurtulma çabalarını anlatıyor. En sonunda evlenmesiyle nihayetlenen bir süreci anlatıyor. |
Yönetimi ele geçiren Kösem Sultan, çevresine topladığı Mustafa ve Bektaş Ağa gibi kişilerle devlet makamlarını idare etmeye başlar. İstanbul’da yaşayan halkın gıda ve yakacak gibi ihtiyaçlarını bu kişiler temin etmekte ve halka satmaktadır. Kösem Sultan; halkın gönlünü kazanmak için sadaka dağıtmakta, hayır işleri yapmaktadır. Turhan Sultan ise olanları çaresizlik içinde seyretmekte, bir yandan oğlu Mehmet’i çev#0000ffeki kötülüklerden korumaya çalışırken diğer yandan onun bir an önce yönetimi ele alması için uğraşmaktadır. Kösem Sultan, Turhan Sultan’ı kendisi için bir tehdit olarak görmekte; Mehmet’i öldürterek yerine Şehzade Süleyman’ı tahta geçirmek için planlar yapmaktadır.Fakat amacına ulaşamadan öldürülür. |
Yeni gelinin sabah kalktığında evdeki ciğeri kedinin yediğini görür ve kocasının kendisini boşamasından korkar. Yeni gelin, görümce, kaynana arasında bir dizi konuşma olduktan sonra evdeki ciğerin kedi tarafından yendiği anlaşılır. Eşi, getirdiği ciğeri kediye kaptırdığını düşündüğü karısını boşayıp boşamayacağını sormak için imamı çağırır. Daha sonra gerçek ortaya çıkar, tel dolabı gece baklava yemek için mutfağa giren kayınbabanın açık bıraktığı anlaşılır. Böylece gelin de boşanmaktan kurtulur. |
Yokluk içinde mücadele eden bir ailenin dramını anlatır. Babanın hayalleri vardır ve bu hayalleri gerçekleştimek için uğraşsa da her şey hayallerdeki gibi değildir. Özellikle kızının kandırılması ve tekrar eve gelmesi sonucunda dağılmak üzere olan aile birbirine kenetlenir ve babanın başka hayalleriyle son bulur. |
Türk ve dünya edebiyatından tiyatro örnekleri okuyunuz.
Dil Bilgisi
1. Ocak adlı metinde zarfları bularak bu zarfların türlerini belirleyiniz. Belirlediğiniz zarfların metindeki işlevini değerlendiriniz.
|
Zarf |
Zarf Türü |
Metindeki İşlevi |
|
Bıktım artık bu martavallardan.. |
artık: durum zarfı |
Bundan sonra anlamı vardır. |
|
Niçin bağırıyor bu adam? |
niçin: soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
Nasıl yoklarmış? |
nasıl : soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
Nasıl olur? |
nasıl : soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
.. o kadar yaklaşma bana |
o kadar: miktar zarfı |
çok anlamı kurar. |
|
Niye kimse bakmıyor bana? |
niye: soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
Yürüdüğü zaman mahmuzları … ederdi |
yürüdüğü zaman: zaman zarfı |
zaman ilgisi kurar, ne zaman yapıldığı gösterir. |
|
İçime öyle doğuyor |
öyle: durum zarfı |
tarz bildirir. |
|
Öğleye misafir var diyordum demin |
demin: zaman zarfı |
zaman ilgisi kurar, ne zaman yapıldığı gösterir. |
|
Babam yine anneanneme mi kızdı? |
yine: durum zarfı |
tekrarlama , yineleme anlamı vardır. |
|
Hiç öyle şey olur mu? |
hiç: durum zarfı |
kesinlik anlamı vardır. |
|
Böylesi daha rahat. |
daha: miktar zarfı |
çok , fazla anlamı vardır. |
|
…zavallı bir şey anlamadı her halde |
her halde: durum zarfı |
ihtimal bildirir. |
|
Ne bağırıyorsun? |
ne: soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
DAHA ÇOK VAR. DİĞERLERİNİ SİZ BULABİLİRSİNİZ. |
||
2. Aşağıdaki parçada noktalama işaretlerinin kullanım amaçlarını belirleyiniz.
TURHAN (nefesini kesip kadehi göstererek):
Yay Ayraç : Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır
İki Nokta: Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur.
Buna mı? Hem de mübarek bir günde!
Soru İşareti: Soru eki veya sözü içeren cümle veya sözlerin sonuna konur
Ünlem İşareti: Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümle veya ibarelerin sonuna konur
(Ezan sesi. Turhan, Mehmet’e sarılıp)
Yay Ayraç: Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır.
Virgül: Özne ile yüklem arasına başka sözcükler girmişse kullanılır.
Kesme İşareti: Özel isimlere gelen çekim ekini ayırmak için kullanılır.
Biraz daha sabret, oğlum.
Virgül: Alıntı sözler tırnak içine alınmamışsa kullanılır.
Nokta: Tamamlanmış , yargı bildiren cümlelerin sonuna konur.
SÜLEYMAN:
İki Nokta: Karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişiyi belirten sözlerden sonra konur
Bugünkü şerbeti başkası hazırladı, Sultanım,
Virgül: Alıntı sözler tırnak içine alınmamışsa kullanılır.
Nokta: Tamamlanmış , yargı bildiren cümlelerin sonuna konur.
Efendimiz güvende içip orucunu bozabilir.
Nokta: Tamamlanmış , yargı bildiren cümlelerin sonuna konur.
3. Ocak adlı metinde günümüz yazım kurallarına uymayan kullanımları tespit ederek bu durumun nedenini açıklayınız.
|
Tespit |
Neden |
|
O kadar. |
Burada yargı yok. Ünlem kullanılması lazım |
|
Bıktım artık bu martavallardan.. |
Burada üç nokta olması lazım ama iki nokta kullanılmış. Türkçede yan yana iki nokta diye bir işaretimiz yok. Cümlede NOKTA kullanılması lazım. Çünkü yargı bildiriyor. |
|
Biri baksın buraya.. |
Burada üç nokta olması lazım ama iki nokta kullanılmış. Türkçede yan yana iki nokta diye bir işaretimiz yok. Cümlede NOKTA kullanılması lazım. Çünkü yargı bildiriyor. |
|
o kadar yaklaşma bana.. |
Burada üç nokta olması lazım ama iki nokta kullanılmış. Türkçede yan yana iki nokta diye bir işaretimiz yok. Cümlede NOKTA kullanılması lazım. Çünkü yargı bildiriyor. |
|
Bu günlerde dönecek galiba. |
Bu gün ayrı yazılmaz. Bugün şeklinde olmalı. |
|
Söyle de kızım şey yapsınlar… |
Cümlenin yüklemi var, yargı bildiriyor. Nokta kullanılması lazım. |
|
Pek te şatafatlı.. |
“de/da ” bağlacı ünsüz sertleşmesine uğramaz. Yani te/ta şekli yoktur. |
|
Affedersin kızım, o çocuğa söyledim ama, |
ama, fakat bağlacından sonra virgül kullanılmaz. |
METİNDE ÇOK HATALAR VAR. SİZ DE BULABİLİRSİNİZ.
1. Metnin yapı unsurlarını aşağıdaki tabloya yazınız.
|
Dramatik örgü |
Kanuni’nin oğulları arasında taht çekişmesi olması. Kanuni sefer dönüşü yanında Gülbahar’ın oğlunu bulundurması Rüstem ve Hürrem’in bu durumdan rahatsız olması |
|
Yer |
Topkapı Sarayı |
|
Zaman |
Kanuni’nin Budin seferi dönüşü. |
|
Çatışma |
Taht kavgaları- Hırs |
|
Kişiler |
Hürrem Sultan- Kanuni- Mihrimah Sultan –Hürrem-Gülbahar’In oğlu |
2. Metinde tiyatro terimlerinden hangileri vardır?
Metinde aşağıdaki terimler var.
diyalog: Oyundaki iki ya da daha çok kişinin konuşması.
jest: Rol gereği yapılan el, kol ve beden hareketleri.
kostüm: Oyunda rol gereği giyilen kıyafetlerin genel adı.
mimik: Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi.
perde: 1. Bir tiyatro eserinin büyük bölümlerinden her biri. 2. Sahneyi seyirciye açan ve kapatan kumaş parçası.
piyes: Oyun.
replik: 1. Oyuncunun, sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz. 2. Oyunda karşıdakinin sözüne verilen karşılık, karşılama sözü.
rol: Canlandırılan kişiliği ortaya çıkaran söz ve davranışlar.
sahne: 1. Bir tiyatro metninde baş oyun kişisinin ya da önemli kişilerinin yönelişlerini başlatıp bitiren kesim. 2. Bir tiyatro yapısında oyuncuların oynamaları için özel olarak yapılmış ve genellikle
yükseltilmiş oylum ya da alan.
3. Metnin biçimsel özellikleri nelerdir?
Tiyatro şeklinde yazılmıştır.Karşılıklı konuşma replikleri vardır. Betimlemeler parantez içinde verilir.Olay örgüsü, yer, zaman ve kişi vardır.Sahne ve dekorun tasarlanması vardır.Metnin başında oyunun kaç perdeden oynanacağı vardır. Her perdede kimlerin oynayacağı belirtilir.
4. Metindeki mekân ve kişilerin özellikleriyle ilgili neler söylenebilir?
Mekan: Topkapı Sarayı. Burayla ilgili çok fazla ayrıntı verilmemiştir.
Kişi:
Hürrem: Oğlunu tahta çıkarmaya çalışan, saray entrikalarının ortasında olan hırslı bir kadın.
Mihrimah:Olayların farkında olsa da çok da etkin olmayan pasif biri.
Rüstem: Hürrem’den yana olan yine aynı düşüncelere sahip biridir.
5. Tiyatro metninin türü ve özellikleri hakkında neler söylenebilir?
Trajedidir.
6. Metindeki zarfları bularak bunların türlerini ve işlevlerini belirleyiniz.
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bu parçadan hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.
a. Bu metinde anlatım, KOMEDİ şeklindedir.
b. Tiyatro metninde oyuncuların sergilemeleri gereken davranışlar YAY AYRAÇ içinde verilmiştir.
c. Bu oyun kişilerin ve toplumun aksayan yönlerini güldürücü öğelerle iç içe yansıttığı için
KARAKTER KOMEDİSİ türündedir.
8. I. Yer II. Bakış Açısı
III. Zaman IV. Dramatik Örgü
V. Çatışma
Yukarıdaki numaralanmış unsurlardan hangisi tiyatro ile ilgili değildir?
A) I. B) II.
C) III. D) IV.
E) V.
9. I. Oyunda tek kişinin kendi kendine konuşması, dışa verilen iç ses.
II. Metin dışı, o an akla geldiği gibi hareket etmek, söz söylemek, doğaçlama.
III. Perde gerisinde oyunu metinden takip eden ve unutulan sözleri fısıldayarak oyunculara hatırlatan görevli.
IV. Düşünceleri ve duyguları kimi kez müzik, kimi kez çeşitli eşyalar eşliğinde, kimi kez dansla ya da gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı amaçlayan sözsüz oyun.
Aşağıdaki terimlerden hangisinin tanımı yukarıda verilmemiştir?
A) Monolog B) Pandomim
C) Tuluat D) Suflör
E) Replik
10. (I) Türk sanatçılar tiyatroyu halkı aydınlatma ve bilinçlendirme konusunda faydalı bir araç olarak gördüler. (II) Batılı anlamda tiyatro Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde girmiştir. (III) 1870 yılında Güllü Agop, Osmanlı Tiyatrosunu kurdu. (IV) Tanzimat sanatçıları Batı’dan çeviriler yaptılar. (V) Namık Kemal, ilk Türkçe oyun olan Şair Evlenmesi’ni yazdı.
Bu paragrafta numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II.
C) III. D) IV.
E) V.
11. Aşağıdakilerden hangisi trajedi ile komedinin ortak özelliğidir?
A) Konular günlük yaşamdan alınır.
B) Kahramanlar, halk tabakasından kimselerdir.
C) Üç birlik kuralına uyulur.
D) Kaba şakalar, söz oyunları, imalar önemli yer tutar.
E) Öldürme, yaralama gibi olaylar sahnede canlandırılır.
12. I. Hayatı hem acıklı hem güldürücü yönleriyle bir bütün olarak yansıtmayı amaçlayan tiyatro türüdür. (Dram)
II. Sahnede, bir seyirci topluluğu önünde, oyuncular tarafından canlandırılmak üzere yazılan edebî türdür. (Tiyatro)
III. Oyunun geçtiği yeri canlandırmak için kullanılan ışık, eşya gibi araçların tümü. (Dekor)
IV. Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi. (Jest)
V. Tiyatro eserindeki olay örgüsüne denir. (Dramatik Örgü)
Yukarıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A) I. B) II.
C) III. D) IV.
E) V.
13. ………………………, olayların seyircide merak uyandıracak şekilde düzenlenmesiyle güldürmekten başka bir amaç gözetilmeyen komedi türüdür.
……………………….., günlük yaşamda her zaman rastlanabilecek insan kusurlarını belli tiplerden hareketle konu edinen komedi türüdür.
……………………….., bazı töre ve gelenekleri eleştirel bir tutumla yansıtan komedi türüdür.
Yukarıda boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?
A) Entrika komedisi-Karakter komedisi-Töre komedisi
B) Karakter komedisi-Entrika komedisi-Töre komedisi
C) Karakter komedisi-Töre komedisi-Entrika komedisi
D) Töre komedisi-Karakter komedisi-Entrika komedisi
E) Töre komedisi-Entrika komedisi-Karakter komedisi
14. Trajedi türü ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Konular tarihten ve mitolojiden alınır.
B) Ayrıntıya girilmeden tek bir olay anlatılır.
C) Seyircide heyecan, korku ve acıma hissi uyandırma amaçlanır.
D) Kahramanlar, halktan kişilerden seçilir.
E) Kaba ve çirkin sözlere yer verilmez.
15. (Perde açıldığında sahne boştur. Hareket eden bir tren sesi… Biraz sonra, önde Gazeteci, arkasındaMakasçı, içeri girerler. Makasçı, gazetecinin büyük bir doktor çantasını andıran el çantasıyla küçük valizini taşımaktadır. Gazetecinin elinde portatif bir teyp vardır. Boynunda fotoğraf makinesi asılıdır. Vakit, akşam üze#0000ffir.)
GAZETECİ — Demek, yarın sabaha kadar buradayız ha? Yapma yahu… (Makasçı elektriği yakar.) İyi,bak, burada telefon varmış. Şurdan ilçeye bir telefon etsek, bir taksi çağırsak olmaz mı?
MAKASÇI — Zaten iki taksi var beyim, ama bu saatte kimse gelmez buraya. Yol çok bozuk. Hava dakarlayacağa benziyor. Ama, bugün ekspres günü. Bakarsın, yolcu getiren olur, onlarla dönersin. Ya da çiftlikten bir traktör falan gelir.
GAZETECİ — İstanbul ekspresi, değil mi? Kaçta oluyor burda?
MAKASÇI — (Kolundaki saate bakar.) On dokuz on birde gelmesi gerek.
Erhan Bener, Hızır Doktor
Yukarıdaki metinle ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Zaman öğesine değinilmiştir.
B) Trajedi türünde bir tiyatrodan alınmıştır.
C) Oyuncuların hareketleri parantez içlerinde verilmiştir.
D) Diyaloglara yer verilmiştir.
E) Yalın bir dil ile yazılmıştır.
16. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifadeden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.
4 NOLU ÇIKIŞ
İSTERSENİZ DİĞERLERİNİ DE CEVAPLAYALIM.
Hazırlık
Duygu ve düşünceleri belirli kurallar çerçevesinde estetik kuralları içerisinde bir mesaj iletmek amacıyla temeli dile dayanan sözlü ve yazılı anlatımlardır. Edebiyatta iki önemli özellik vardır. Birincisi dil-üslup ikincisi estetik-güzellik.
“Edebiyat yapmak” deyimiyle anlatılmak istenen nedir?
Bugün için edebiyat yapmak deyimi ; bir işe yaramayan, konuyu açıklamaya yetmeyen, gerçeği yansıtmayan süslü, parlak ve gereksiz sözler söylemek anlamında kullanılmaktadır.
Metni Anlama ve Çözümleme
Edebiyat kavramı farklı şekillerde tanımlanmasının nedeni farklı şekillere bürünen geniş yapısından kaynaklanmaktadır. Mesela bazı kuramcılara göre edebiyat gerçekliği yansıtmalı derken bu seferde edebiyatın estetik yönünü geriye atmış olursunuz. Edebiyat estetik, öğreticilik , duygu, düşünce gibi geniş özelliklere sahip olan bir yapıdır.İlk insandan beri kullanılagelmiş ve hangi tanım yapılırsa yapılsın bir yönü mutlaka eksik kalabilecek göreceli bir kavramdır.
Edebiyatın insan gerçekliği olduğu gibi anlatması demektir. Realist bir yaklaşımla sokağın edebiyatın yani roman,hikaye,şiir,deneme, tiyatro.. gibi türlere aktarılmasıdır.
Edebiyat ile dil arasında doğrudan bir ilişki vardır. Güzel sanatlardan bazıları çeşitli maddelerle yapılır. Mesela resim yapmak istiyorsanız elinizde boya,tuval,fırça …gibi maddeler olmalıdır. Dolayısıyla edebiyatın da malzemesi dildir ve temeli de dile dayanır. İster sözlü olsun isterse de yazılı olsun dil olmadan edebiyat olmaz. “Edebıyatın anlatım aracı dildir.” ifadesinde yatmaktadır parçada.
| Ana düşünce | Edebiyat kavramı ve anlamları |
| Yardımcı Düşünce |
· Edebiyat kavramının hangi dil ve kökten geldiği · Edebiyatın 4 farklı tanımı · Yapılan tanımların edebiyatı anlatmaya yetip yetmediği · Tanımlarda kullanılan kavramların çağlara göre farklı anlam taşıdığı · Belli başlı edebiyat kuramcılarına göre edebiyatın ne olduğu · Edebiyatın malzemesinin dil olduğu |
Hangi bakış açısıyla ifade edilirse edilsin edebiyat hem soyut hem de estetik güzellik taşıyan bir kavramdır. Bu noktada hangi tepsi, yorum ve görüşleri ortaya koyarsanız koyun mutlaka belirli şekilde bir kabul edeni ya da karşı çıkanı veya eksik bulanı olacaktır. Bu noktada edebiyat hakkında yapılan ifadeler GÖRECELİ olacaktır.
Hazırlık
Edebiyatın konusu insandır. İnsana dair her şeyi edebiyat konu edinir. Bilim de insan etrafında şekillendiği için insanın geliştirdiği bir alandır. Dolayısıyla edebiyatla insan arasında mutlaka doğrudan bir ilişki vardır. Mesela sosyoloji biliminde faydalanmadan edebi ürünler ortaya koyamazsınız ya da ortaya koyduğunuz edebi ürünleri sosyoloji kendi alanında değerlendirir.
|
Edebiyatın sosyolojik imkânı, temelde edebiyat-toplum ilişkisini kurcalamak ve her iki alan arasında kopmaz bağların mevcudiyetini dile getirmektir. Edebiyat-toplum ilişkisini kurcalayan külliyat, edebiyat ile içinde üretildiği toplum arasında kopmaz, yadsınamaz, #0000ffdedilemez bağların mevcut olduğunu iddia etmektedir. Buna göre ne edebiyat toplumdan ne de toplum edebiyattan bağımsız algılanabilir. Edebiyat doğrudan toplumsal gerçekliği ve toplum olaylarını anlatmasa dahi toplumsal yapı ile ilgili olmak, ondan etkilenmek durumundadır. Çünkü edebiyatın oluştuğu, geliştiği ve anlatıldığı ortam tamamıyla toplumdur. Edebiyat ile toplum arasında kurulacak bir ilişki iki faydayı doğurur. Edebiyattaki bir tavır ve durum doğrudan toplumsal gerçekliğe işaret edebilir, toplumsal gerçekliğeisnat kabul edilebilir. İkincisi ise toplumsal ortamın edebî metni anlamada yardımcı olması. Doğrudan bir fayda ve işlev beklentisi olmadan dahi edebiyatın toplumla iç içe olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Köksal Alver, Edebiyatın Sosyolojik İmkânı
|
Edebiyat – Sosyoloji |
|
Hem edebî eser hem de felsefi eser bireysel bir çabanın ürünüdür. Ama edebî eserde üslup, estetik zevk önemli olduğu için esere yazarın üslubu, estetik zevk anlayışı yansımakta ve yazarın şahsiyeti eserde bulunmaktadır. (…) Felsefi eserde ise amaç estetik zevk olmadığı için kullanılan dil soyut ve kuru bir dildir ve dolayısıyla da akıl yürütme ve mantıksal çözümlemelerle doludur. Edebiyat, kavram analizlerinden uzaklaşarak olayları somut bir hale sokmak suretiyle, felsefenin soyutluğunu ve kuruluğunu giderir. Bir felsefi eser de filozofun eseri olmasına rağmen, bireyselliği aşan bir konuma sahiptir. Ancak bireyselliğin aşılması, o eseri başka bir filozofun da yazabileceği anlamına gelmez. Nasıl ki, Karamazov Kardeşler’i Dostoyevski’den başkası yazamaz idiyse Pratik Aklın Eleştirisi’ni de Kant’tan başkası yazamazdı. Ali Osman Gündoğan, Edebiyat ile Felsefe İlişkisi Üzerine |
Edebiyat – Felsefe |
|
Her edebiyat metni ya da eseri, yazarının başkalarından farklı zihnî ve duygusal özellikleriyle bağlantılıdır. Bu yüzden, bir edebî eseri açıklamak ve yorumlamak için yazarın psikolojisini kaynak almak, esere dair bilinç eleştirisi yapmak ve buradan psikolojik bir harita çıkarmak, edebiyat eleştirisinin, disiplinler arasında kurduğu bağın gücünün artmasını sağlamaktadır. Edebiyat eleştirisi, psikolojiden destek alırken herhangi bir edebiyat eserinin en başta fert olarak yazarının karakter ve ruh hâlinin dışa vurulması ya da nakledilmesine bakar. Yazarın karakterini biyografik açıdan tespit etmek için onun eserini kaynak olarak almak ya da bu yazarın diğer yazarlardan ayrılan taraflarını, bilinç yapısını tecrübe etmenin bir yolu kabul edip mevcut esere ait özel bir okuma tarzı geliştirmek, edebiyat eleştirisinde psikolojik gücü göstermektedir. Ertuğrul Aydın, Modern Edebiyat Eleştirisinde Psikolojik Güç |
Edebiyat – Psikoloji |
Metni Anlama ve Çözümleme
belirtiniz.
Psikoloji , tarih , felsefe, coğrafya gibi sosyal bilim dallarıyla ilişki içindedir.
“Edebiyat, bilimle ve gerçekle bağını keserse inandırıcılığını, dolayısıyla varlık nedeni olan insanı, hayatı anlatma amacını da kaybeder.” cümlesinde her şey ifade edilmiştir.
Metne göre dil, bilimin aktarılmasında yalnızca bir araçtır.Bu araç bilimsel yapıtın yapısında varlığını duyurmayacak, göstermeyecek biçimde saydamlaşır.
| Ana Düşünce | Edebiyatın Diğer Bilimler İlişkisi |
| Yardımcı Düşünceler |
· Edebiyatın hangi bilimler ilişkide olduğu · Edebiyatın hangi bilimlerden faydalandığı · Edebiyatın ne yaparsa amacını yitireceği · Edebiyat ve bilimin birbirinden ayrılamayacağı · Bilimin dil ile olan ilişkisi · Edebiyat ve bilimin ikincil özelliklerine sahip oluşu |
Eser yazıldıktan sonra Ay’a gidilmesi bize Jules Verne’in bu alanda yapılan bilimsel faaliyetler hakkında bilgi sahibi olduğu, detaylı şekilde araştırıp ileride olabilecek çalışmalarla ilgili kurgu yapıp roman haline getirdiğini gösteriyor.Bu da edebiyatın diğer biimlerle ilişkisine bir kanıttır.
değerlendiriniz.
Edebiyatın Bilimle İlişkisi dalı içerdiği bilgiler açısından son derece tutarlı ve gerçekleri yansıtan bir eserdir.
Hazırlık
İnsanı heyecanlandıran ona estetik zevk verip ruhundaki güzelliği ortaya çıkaran resim, müzik, heykel, mimari … gibi sanatlara denir.
Görsellerden yol çıkarak edebiyat ile diğer güzel sanatlar arasında kullanılan malzeme farkı vardır.
| Görsel | Malzemesi |
![]() |
Kil , taş, ağaç, çamur |
![]() |
Mermer, beton, tahta, yapı malzemeleri |
![]() |
Müzik aletleri |
![]() |
Tuval, boya , fırça |
Metni Anlama ve Çözümleme
İçlem: 1. Bir kavramın çağrıştırdığı kapsama giren niteliklerin veya taşıdığı özelliklerin bütünü, 2. Bir nesnenin içeriğini oluşturan şey
Kaplam: Bir kavramın ve o kavramı dile getiren terimin içerdiği varlıkların ve bireysel olayların bütünü, kapsam,
Tazammun: Kapsama, içine alma, içerme
Şumul: İçine alma, kaplama, kapsama
Alegorik: Sembolik
Argo: 1. isim Her yerde ve her zaman kullanılmayan veya kullanılmaması gereken çoklukla eğitimsiz kişilerin söylediği söz veya deyim 2. Serserilerin, külhanbeylerinin kullandığı söz veya deyim
Nüsha: 1. isim Birbirinin tıpkısı olan yazılı şeylerin her biri 2. Gazete, dergi vb.nde sayı 3. sıfat Benzer, aynı, kopya
Edebiyat hiçbir maddi malzemeye dayanmayan zihni bir sanattır. Duygu ve düşünceleri yorumlara bağlı olarak ifade eden alegorik bir anlatıma sahip olan bir güzel sanattır.Diğer sanatlar gücünü farklı malzemeden alırken edebiyat gücünü dilden almaktadır. Ayrıca hiçbir aracıya bağlı olmaksızın direk alıcısına ulaşan bir sanattır.
Bütün kelime, terim, tabir, argo, özel meslek dilleri gibi sözlük çerçevesindeki zenginleşmenin dışında mecazlarla ve sanatkârların şahsî tasarruflarıyla âdeta sınırsız bir büyüme gösteren dil bu gelişmesini hâlâ devam ettirmektedir. Ancak günlük konuşmada ve diğer alanlarda kullanılan dille edebî dil birbirinden oldukça farklıdır. Günlük dil en yalın ve doğrudan bir anlatımı gerektirirken edebî dil mecazi ve sembolik bir tecrit istikametinde gelişir. Bu husus günlük hayatta mecazların, edebî eserde de yalın ifadenin kullanılmayacağı mânasına gelmez. Yalnız kelimelerin sözlük anlamları edebî metinde birtakım sapmalara uğrar. Yazarın edebî bir eser meydana getirme gayesi ve gayretiyle dile tasarruf etmesi bir ölçü olabilir. Ancak böyle bir gayret olmaksızın hazırlanmış bir siyasî nutkun veya bir mektubun zamanla edebî bir değer kazanması bu ölçünün de yeterli olmadığını göstermektedir. Halk dilinde “edebiyat yapmak” deyimiyle sözlük dilinin edebiyattaki sapması yani üslûp haline gelmesi, biraz da sanat ve edebiyat zevki teşekkül etmiş kişilerin sezgi ve tecrübelerini ilgilendirmektedir.
Yukarıdaki ifadeden yola çıkarak dil edebiyatın malzemesidir ama tarih boyunca sürekli gelişim gösterip farklılaşmıştır. Bu dil kimi elinde farklı anlamlara bürünmüştür.
Metnin geneli açık ifadeler kullanılırken bazı yerlerde tazammun şumul gibi kelimeler kullanılmış olsa da metni anlatımına zarar getirmez.
Hazırlık
Her edebi tür kendi içerisinde bir özellik barındırır. Mesela insanda çoşku uyandıran bir edebi tür isteniliyorsa bu kesinlikle şiirdir. ( Şiir edebi türler içerisinde en kadim ( eski) bir türdür. Önemini yıllardır da arttırarak sürdürmüştür.) Bir insan olay eksenli bir anlatımla bir şeyler öğrenmek ya da bir etkiye sahip olmak istiyorsa bunun içinde roman , hikaye, masal, fabl gibi türleri tercihe etmelidir. Eğer okudukça bilgisinin artmasını istiyorsa o zaman makale, deneme , gezi yazısı gibi türleri tercih etmelidir.
Görülüyor insanın farklı edebi türlere ilgi duyması onun istekleri ve o türün insana sunduklarıyla alakalıdır. Öğretici bir metinden estetik ve duygusal bir çağrışım uyandırması beklenemez.
Roman , hikaye, şiir, masal , fabl, destan, efsane , tiyatro … gibi onlarca edebi tür tarih içerisinde insanların ihtiyaçlarından ortaya çıkmıştır. İnsanoğlu hep bir şeyleri karşısındakine anlatma ihtiyacı duymuştur. Bunun sonucunda da bazı türleri tarihsel süreç içerisinde yerini almıştır. Mesela Tanzimat dönemine kadar roman ve hikaye türü edebiyatımızda yokken Batılılılaşma sonucunda aydınlarımız bu türü edebiyatımıza kazandırmıştır. İlk başlarda acemice yazılan bu tür yerini ustalık eserlerine bırakmıştır.
Yine örnek olarak Batı’da deneme türünün ortaya çıkmasında en önemli olay Batı’nın içinde bulunduğu siyasi ortam . Deneme insanda serbest düşünceyi geliştiren bir tür olarak ortaya çıktığında Batı’da skolastik düşünce hakimdi.
Edebiyat ürünlerini yapısal özelliklerine, benzeşen ve benzeşmeyen yönlerine göre kümelendirme,
adlandırma çalışmaları Aristo’dan, Eflatun’dan bu yana süregelmektedir. Ne ki başlangıçta dilsel ürünlerin kümelendirim ve adlandırımı şiire göre yapılmışlardır. Bunu da doğal saymak gerekir. Çünkü bütün ulusların edebiyatlarında ilk ürünler şiir biçiminde oluşturulmuştur.
(…)
Şiirden düzyazıya nasıl geçilmiştir? Düzyazının doğuşu nasıl olmuştur? Bu konuda da türlü varsayımlar öne sürülmüştür. En yaygını şudur: İlkel toplum düzeninden kopma, yavaş yavaş doğadan ayrılma bireyciliğin belirmesine ve işbölümünün doğmasına yol açmıştır. Öte yandan değişim esasına dayanan bir alışveriş düzeni oluşmuştur. Bu oluşum ortak bir yaratı olan şiiri de etkilemiş, onun toprağında yeni türler yeşermeğe başlamıştır.
Emin Özdemir, Türk ve Dünya Edebiyatı
Boğuk bir bakışın oluyor senin
Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim
Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan
Durma bana türkü söyle Anadolu olsun
Susuz dudak gibi çatlak olsun
Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün
Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma
Ağıyorum bir karanlık karayel saçlarına
Çekme ülkemden nar yangını gözlerini
Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni
Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini
(…)
Erdem Bayazıt, Yok Gibi Yaşamak
Fen bilgisi eğitimi, çocuğun çevresindeki çekici ve şaşırtıcı zenginliğin eğitimidir. Çocuğun yediği besinin, içtiği suyun, soluduğu havanın, bedenin, beslediği hayvanın, bindiği arabanın, kullandığı elektriğin, güneşin eğitimidir (Gürdal, 1992).
Fen bilimleri ile günlük yaşantımız bu kadar iç içe iken, öğrencilerin en çok zorlandıkları, başarısız oldukları, anlamakta güçlük çektikleri, sevmek istedikleri ama bir türlü sevemedikleri derslerin başında da fen dersleri gelmektedir (Durmaz, 2004).
(…) Öğrencilerin fen bilgisi derslerinde başarılı olmalarını sağlamak için onlara fene yönelik olumlu tutum kazandırılmalıdır. Derse yönelik tutumları olumsuz olan öğrencilerin de sınıf ortamında başka sorunlara da neden oldukları dikkate alındığında, Fen ve Teknoloji dersine yönelik tutumları olumlu yönde artıracak farklı yöntemler üzerine daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. (…)
(Yangın vd., 2007).
Ayşe Koç, Doç. Dr. Uğur Böyük, Basit Malzemelerle Yapılan Deneylerin Fene Yönelik Tutuma Etkisi
| Karşılaştırma Kriterleri |
Erdem Bayazıt, Yok Gibi Yaşamak |
Ayşe Koç, Doç. Dr. Uğur Böyük, Basit Malzemelerle Yapılan Deneylerin Fene Yönelik Tutuma Etkisi |
| Dil | Şiir dili hakimdir. İmgeli, sanatsal bir dile sahiptir.Estetik kaygı vardır. Söz sanatları çoktur. Kapalı Anlatıma sahiptir. | Düz yazı kuralları içerisinde yazılan bir dile sahiptir. Öğreticilik hakimdir. Açık bir anlatıma sahiptir. |
| Biçim | Şiir | Düzyazı |
| İçerik | Sevgisinden bahsetmiş. | Fen Bilgisi eğitiminden bahsetmiş |
| Yazılış Amaçları | Estetik zevk vermek , çağrışımda bulunmak için yazılmıştır. | Bilgi vermek amacıyla yazılır. |
Metni Anlama ve Çözümleme
Metinleri; yazılış amaçları, hedef kitleleri, anlatım biçimleri, gerçeklikle ilişkileri bakımından gruplandırmak mümkündür.
Bilimsel , felsefi ve edebi metinler insan hayatının geneline ilişkin anlatımlarda bulunurken kişisel hayatı konu alan metinlerdeyse özel olarak bir ya da birden fazla şahısın hayatına dair ayrıntılara yer verir. Genellikle bu kişiler toplumda önde olan isim yapmış kişilerdir.
Mesela felsefi metinler varlık, ahlak, estetik gibi genel konular üzerinde dururken insan hayatını konu edinen metinlerden anı, gezi yazısı gibi türler bir insanın yaşamını baştan sona anlatabilir ya da onun gezdiği yerleri kaleme alabilir.
Bu noktada iki önemli kriter vardır. Metnin yazarı metnini bilgi vermek için mi yoksa estetik zevk uyandırmak için yazacağına karar vermelidir. Bilgi vermek içinse öğretici metinler deneme , makale, sohbet, nutuk, fıkra, eleştiri gibi türleri estetik zevk için yazacaksa o zamanda roman, hikaye, şiir.. gibi türleri tercih edecektir. Tabi ki bunlar kendi içerisinde ayrı kriterlere sahiptir. Mesela estetik zevk uyandırmak için sanatsal metin yazan bir anlatımı şiir diliyle ortaya koymak istiyorsa roman ve hikaye gibi türleri tercih edemez.
Her metnin kendine bir anlatımı vardır. Dili vardır. Öğretici metinlerden makalenin eğitici bilgi verici yanı varken aynı grup içerisinde bulunan deneme veya sohbet dili daha cana yakın ve sıcaktır. Yine sanatsal metinlerden şiir ile romanın dili kesinlikle birbirinden farklıdır. Şiir, imgesel ve sanatsal yanı daha baskınken roman anlatım daha betimleyici ve öyküleyicidir.
| Ana Düşünce | Metni Oluşturan Unsurlar |
| Yardımcı Düşünce |
· Metni oluşturan yapı · Hayatın akışını düzenleyen metinlerin birbirinden farklı olduğu · Metinlerin hedef kitleye göre değiştiği · Metinlerin gruplandırılması · Sanatsal ve öğretici metinleri olmak üzere 2 çeşit tasnifi · Her metni kendine özgü anlatımı olduğu |
| Döviz piyasalarında bu hafta dalgalanma bekleniyor. | Standart Dil |
| Adamı sokakta kıstırıp bir güzel marizlemişler. | Argo (marizlemek) |
| Haydah oloroğut? (Nasılsın?) | Lehçe (Yakuça) |
| Bir toplumun gelişmesi, eğitime verdiği öneme bağlıdır. | Standart Dil |
| Menden heç ne soruşma. (Bana hiçbir şey sorma.) | Şive |
| Sene diyirem! Gaç gündür ariram, yoksan, e ben sene neyidim? | Ağız |
Etkinlik
Ahmet: Bu akşam konferans kaçta başlıyor?
Ayşe: Sekizde.
Kurguladığınız iletişim örneğinin ögelerini belirleyiniz.
Gönderici: Ahmet
Alıcı : Ayşe
Kanal: Ses dalgaları
Kod: Türkçe
İleti: Bu akşam konferans kaçta başlıyor?
Geri Bildirim: Sekizde
Etkinlik
Aşağıdaki cümlelerde dilin hangi işlevde kullanıldığını tabloda ilgili boşluklara yazınız.
Aşağıdaki cümlelerden hareketle dilin işlevlerine siz de benzer örnekler veriniz.
| Cümle | Dilin İşlevi | Benzer Örnek |
| Mecaz anlam, kelimenin bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamının dışında kullanılarak kazandığı anlamıdır. | Dil Ötesi İşlev | Zamirler ismin yerini tutan sözcüklerdir. |
|
Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla |
Şiirsel İşlev |
Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış; Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış… |
| Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanına yağmur denir. | Göndergesel İşlev | Bir çemberde, uzunluğu çemberin yarıçapına eşit olan yayın belirlediği merkez açıya radyan denir. |
|
Konuşmayı dinlerken önemli bulduğunuz ifadeleri not alınız. |
Alıcı Harekete Geçirme İşlevi | Tüm yolcuların kimliklerini kontrol edin. |
| Sesimi işitiyor musunuz? | Kanal Kontrol İşlevi | Dediklerimi anlıyor musun? |
| Eyvah, belgeyi kaydetmeyi unuttum! | Heyecan Bağlı İşlev | Ah! Ne#0000ffe o eski günler |
ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
1-3. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Resim, heykel, mimari ve müzik eserlerinin kendine özgü dili vardır, ancak hepsinin ayrıca konuşma ve yazma dillerine ihtiyaç duydukları görülür. Bu noktada hepsinin gündemine edebiyat girer. Bir sanat eserinin kendi diliyle anlattıklarının ayrıca anlatılması için yazı ve konuşma dillerinin aracılığına ihtiyaç duyulur.
Eleştirmenler sanat eserlerini yazı ve konuşma diliyle inceler. Eserin çıkış noktası, örgüsü, nelerden etkilendiği, neleri etkilediği dil aracılığıyla sergilenir. Klasik tanımlamalarda edebiyat da güzel sanat eserleri kapsamındadır. Edebiyatın dışındaki sanat eserlerinde açıklamaya muhtaç gözlemler daha çok barınır. Edebiyat kültürü bu gizlerin çözülmesinde önemli bir etken olsa gerek.
Bütün sanatlarla ilgili sohbetlerde dev#0000ffe olan dildir. Dilin inceliklerini özümsemiş birinin ağzından anlatılan bir resim, bir heykel, bir mimari eser layık olduğu yeri bulur. Sanat söyleşilerinin ana öğesi dil olduğuna göre, edebiyatın yetkinleştirdiği dil de bütün sanat eserlerinin anahtarı olarak düşünülebilir.
Diğer yandan bir şairin bir tablodan esinlenerek şiirler yazması, bir ressamın bir şiirin imgelerinden etkilenerek resim yapması, bir müzisyenin yazılı bir eserden yola çıkarak yeni bir eser vücuda getirmesi gibi durumlar hep olagelmiştir.
(…)
Süleymaniye ve Selimiye camilerinin edebiyatımızda şiirlere kaynaklık ettiğini de biliyoruz. Yahya Kemal’in “Süleymaniye’de Bayram Sabahı” şiirini okuduğumuzda, bu mimari eserin farklı yönlerini ve çağrıştırdıklarını da yeniden keşfederiz. Edebiyat ve mimari etkileşiminin güzel bir örneği olur. Tabiat, şiirin, musikinin, mimarinin ve resim sanatının ortak esin kaynağıdır. Bütün bunların toplumun genel algısında yer etmesi için yine dilin aracılığına ihtiyaç duyulur.
(…)
Sanatlar arası etkileşimin tarihi serüveninde dilin önemini görmekteyiz. Disiplinler arası etkileşim dil ile sağlanmış, uzak kültürleri tanıma büyük ölçüde yazılı kaynaklar sayesinde oluşmuştur. Yine minyatürün İslam sanatında yer bulması 11. yy’da antik kaynaklardan çevrilen eserler sayesinde olmuştur.
Yrd. Doç. Dr. Gültekin Akengin, Sanat Dalları Arasında Etkileşim ve Dil
Metne göre edebiyatla diğer güzel sanatların ilişkisi ile ilgili neler söylenebilir?
Bir alanda var olan güzel sanat ürünü yeri edebiyat ile birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Edebiyat diğer güzel sanat ürünlerinin değerlendirilmesi noktasında kuşatıcıdır. Diğer güzel sanat dallarının anlatımı edebiyatla ilişkilidir. Bir ressamın eserini değerlendirirken eleştirirken mutlaka edebiyattan faydalanmak zorundadır. Birçok sanatın varlığında dil vardır ve bu dil olduğu yerde de edebiyat vardır.
Göndergesel İşlev
Bütün sanat eserlerinin ortak anahtarı DİL’dir.
Doç. Dr. Cahit Kavcar, Atatürk’ün Dil ve Edebiyat Konusundaki Görüşleri
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Benzetme yapılmıştır.
B) Örneklemeden yararlanılmıştır.
C) Tanımlama yapılmıştır.
D) Betimlemeye yer verilmiştir.
E) Öykülemeye başvurulmuştur.
I. Fakat dil insanların kullandığı herhangi bir vasıtaya benzemez.
II. Onun vasıtalığı sadece anlaşmayı temin etmesi bakımındandır.
III. Fertler ve nesiller arasında anlaşma vasıtası olarak iş görür.
IV. Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıtadır.
. Vİnsanlar duygularını, düşüncelerini, fikirlerini, hükümlerini birbirlerine nakletmek, meramlarını birbirlerine anlatmak için dil denilen vasıtaya başvururlar.
Muharrem Ergin, Türk Dil Bilgisi
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan üçüncü olur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
( Paragrafın Sıralaması: IV – V – I – II – III )
Bu parçadan edebiyatın doğuşu ve türlere ayrılışıyla ilgili hangi sonuçlara ulaşılabilir?
Edebiyatın doğuşu sanatın doğuş zamanıyla eştir. İnsanın doğaya hükmederken yaşadıkları neticesinde dil ortaya çıkmıştır. Bunun yanında müzik ve dans gibi türler de ortaya çıkmıştır. Bu da edebiyatın eski sanat türlerinden biri olduğunu göstermektedir.
7-9. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Bazıları “Sanat sanat içindir” ve bazıları da “Toplum içindir” der. “Sanat sanat için olduğu zaman dolaylı olarak toplum için de yararlıdır” diyenler de vardır. Ama Atatürk için edebiyat, “büyük insanlık” yolunda “uyarıcı, hedeflendirici ve yürütücü” olmalıdır.
Atatürk, gerek sohbetlerinde, gerek dikte ettiği direktiflerinde edebiyatın toplumun yücelmesi yönünde kullanılmasını istemiştir. Türk çocuğu edebiyat yolundan ulusunun yüceliğini, sağlam karakterli olduğunu öğrenecek, devrimlere bu yoldan bağlanacak ve onu koruyacak; yine bu yoldan iyi hatip olarak yığınları olumlu yönlerde peşinden sürükleyecek.
Atatürk, edebiyatın, sadece subjektif duyguları yansıtan bir aristokrasi rehavetine yastıklık etmesine daima karşı olmuştur. Türk kahramanlığını dile getiren Yahya Kemal’i ve sosyal adaletsizliğe isyan eden Tevfik Fikret’i de bunun için sevmiştir, “hürriyet” diye kükreyen Namık Kemal’e bunun için gönül vermiştir.
Sadi Borak, Atatürk ve Edebiyat
Atatürk’ün sanat anlayışı ve sanattan beklentisi
Çok kabaca, insan başarılarının tümü, diye tarif edebiliriz kültürü. İnsan toplulukları için kültürden söz edilmesini mümkün kılan ise önceki nesillerin başarılarını tevarüs edebilmesini, kendi nesildaşları (zamandaşları) arasında başarıların iletilip öğrenilmesini ve nihayet bunların hepsinin sonraki nesillere miras bırakılabilmesini sağlayan bir mekanizmaya sahip olmalarıdır ki, bu da “dil”dir.
Burada “dil”e dayanan bildirişimin iki boyutu ortaya çıkıyor: Bunlardan birincisi, toplumun zamandaş fertleri arasındaki yatay bildirişim boyutudur. İkincisi ise önceki nesillerin başarı birikimlerini tevarüs edebilmeyi mümkün kılan dikey bildirişim boyutudur. Diğer canlı türlerinin oluşturdukları yaşayış biçimleriyle karşılaştırıldığı zaman, bizim “kültür” dediğimiz ortamın oluşabilmesi için vazgeçilmez unsurun dilin nesiller arasındaki aktarımı mümkün kılan dikey bildirişim boyutu olduğu gözlenecektir.
Hayati Develi, Kültür ve Dil
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri yukarıdaki parçadan hareketle uygun ifadelerle
doldurunuz.
a.Parçada KÜLTÜR ve DİL üzerinde durulmuştur.
b. Parçada kültürün DİL ÜZERİNDEN aktarımla oluşmasına dikkat çekilmiştir.
c. Parçada DİL , nesillerin başarılarının sonraki nesillere miras bırakılabilmesini sağlayan bir
mekanizma olarak görülmektedir.
ç. Parçaya göre dil, kültürün nesiller arasındaki aktarımını mümkün kılan DİKEY BİLDİRİŞİM boyutudur.
I. Bir dilin, yazılı kaynaklarla izlenebilen tarihî gelişimi içinde ayrılmış kollarıdır. (Yazı Dili)
II.Bir dilin, tarihî gelişimi içinde yazılı kaynaklarla izlenemeyen dönemlerinde ayrılmış kollarıdır. (Lehçe)
III. Ortak dilden ayrı olarak belirli toplulukların, ses, yapı, söz dizimi ve anlam bakımından farklılık gösteren dili veya kelime dağarcığıdır. (Argo)
IV.Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığıdır. (Jargon)
V. Bir dilin bir ülke sınırları içindeki farklı yerleşim bölgelerinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılaşan konuşma biçimidir. (Ağız)
Yukarıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
DOĞRUSU : ŞİVE
Nermi Uygur, İnsan Açısından Edebiyat
Bu parçada edebiyat-bilim ilişkisiyle ilgili nelere değinilmiştir?
Doğan Cüceloğlu, İletişim Donanımları
Bu parça iletişim unsurları bakımından değerlendirildiğinde aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Kaynak: Konuşmacı
B) İleti: “Günaydın arkadaşlar!” ifadesi
C) Alıcı: Dinleyiciler
D) Kod: Türkçe
E) Bağlam: Oturma düzeni
5. ÇIKIŞ
İsterseniz diğerlerini de cevaplandıralım.