Hazırlık
1. “Sahne tozu yutmak” sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.
Sahne emekçileri kullanılan bir terimdir. Sahnede seyirci karşısına çıkıp performans sergileyen tiyatrocu bedenine giren tozun, ruhuna giren sanat aşkını coşturmasını sembolize eden deyim olarak kullanılır. O tozu yutan bir daha tiyatroyu bırakamaz.
2. Tarihî bir olayı anlatan bir tiyatro eseri gerçeği bire bir yansıtabilir mi? Tartışınız.
Romanda olduğu gibi burada da kurmaca gerçeklik söz konusudur. Tiyatroda bazı olaylar gerçeği birebir anlatsa da sonuçta tiyatrocu sahnede bize farklı bir dünya sunar. Bu gerçeğin içine de bizim girmemizi ister. Dolayısıyla anlattığı gerçeklik , gerçeğin birebir aynısı değil kurgulanmış sahneye konmuş şeklidir.
3. Oyunlarla Yaşayanlar adlı tiyatro metninin dekorunun anlatıldığı yukarıdaki bölümü, oyundan alınmış görsellerle karşılaştırınız. Görsellerin metni ne ölçüde yansıttığını tartışınız.
Yazılanla görsellerin hemen hemen aynı yapıya sahip olduklarını , yakın olduklarını görebiliyoruz.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Kösem Sultan adlı metnin tema ve konusunu belirleyiniz.
İktidar hırsı diyebiliriz temasına.
Konusu: Yönetimi ele geçiren Kösem Sultan, çevresine topladığı Mustafa ve Bektaş Ağa gibi kişilerle devlet makamlarını idare etmeye başlar. İstanbul’da yaşayan halkın gıda ve yakacak gibi ihtiyaçlarını bu kişiler temin etmekte ve halka satmaktadır. Kösem Sultan; halkın gönlünü kazanmak için sadaka dağıtmakta, hayır işleri yapmaktadır. Turhan Sultan ise olanları çaresizlik içinde seyretmekte, bir yandan oğlu Mehmet’i çev#0000ffeki kötülüklerden korumaya çalışırken diğer yandan onun bir an önce yönetimi ele alması için uğraşmaktadır.
Kösem Sultan, Turhan Sultan’ı kendisi için bir tehdit olarak görmekte; Mehmet’i öldürterek yerine Şehzade Süleyman’ı tahta geçirmek için planlar yapmaktadır.Fakat amacına ulaşamadan öldürülür.
2. Kösem Sultan adlı metinde “buyurmak” sözcüğünün hangi anlamda kullanıldığını belirtiniz.
Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek anlamında kullanılmıştır.
3. Metinden hareketle dönemin siyasi ve sosyal yapısı hakkında neler söylenebilir? Açıklayınız.
Saray ve çevresinde kadınların ya da padişah eşlerinin hakim olduğu ve entrikaların yoğun olduğu bir ortam. Devlet varislerinde biri diğerine iftira atabilmekte ya da gücü yettiği oranda onu ortadan kaldırabilmektedir. Bu da devletin gücünü zayıflatmaktadır.
4. Metindeki dil ve anlatım özelliklerini belirleyiniz.
Dili sade ve anlaşılırdır. Fakat türü trajedi olduğu için trajedi de koro ve şarkı önemlidir. Burada şiirsel bir ifade dizisi hakimdir. Oyun sırasında kişilerin karakterlerine uygun olarak bolca atasözü ve deyim kullanır. Yazar, bu ürünleri kullanırken onları daha çok mizahî ve ironik bir anlatım için tercih eder.
5. Metinde geçen “… askerin başında duran daha güçlüdür sadrazamlık mührünü taşıyandan” sözünden hareketle dönemin devlet işleyişi hakkında ne söylenebilir? Açıklayınız.
Osmanlı’da söz sahibi olmak istiyorsanız ilmiye, kalemiyye, seyfiye sınıfından seyfiye yani kılıç yani askeri elinizde bulundurmanız yeterlidir ya da hepsinden önemlidir. Sadrazam padişahtan sonra gelir ama ordunun başında kim varsa onun sözü geçer.
6. Metnin türünün kaynağını, tarihsel dönemle ilişkisini belirleyiniz.
Metnin türü tiyatro çeşidi de trajedidir. Trajedi varlığının ilk örnekleri eski Yunan edebiyatında (MÖ. 6.yy) görülen tragedya, seyircide acıma ve korku duyguları uyandırarak ruhu tutkulardan temizlemek amacıyla yazılan ve kendine özgü katı kuralları olan bir oyun türüdür. Tragedya, eski Yunan ve Latin edebiyatlarının taklit edildiği ve Klasisizm‘in etkili olduğu 17. yüzyılda, özellikle Fransa’da yeniden canlanmış ve 19.yüzyılın ortalarına kadar sürmüştür.
Trajedi konusunu ya mitolojiden ya da tarihten alır. Dolayısıyla tarihsel olaylarla trajedi arasında doğrudan bir ilişki vardır.
7. Trajedinin Kösem Sultan adlı metne etkisini değerlendiriniz.
Kösem Sultan’ın tarihteki yeri de trajiktir. Hırsları yüzünden ölümle sonlanmış tarihsel bir olay olması trajedi türüne malzeme olmuştur. Trajedinin ilgi alanı iki yüksek değer arasında kalma , ahlak ve erdem türündeki konulardır. Burada da bunları görebilmekteyiz.
8. Kösem Sultan adlı metnin kurmaca dünyası ile eserde anlatılan dönemin gerçekliği arasındaki ilişkiyi karşılaştırınız.
Kösem Sultan olayı tarihte gerçek bir olaydır. Yazar bunu okumuş ve bu olayı tiyatroya aktarmak istediğinde artık gerçeklik üzerinden kurmaca gerçeklik başlamıştır. Yani temeli gerçekliğe dayanan bir kurgu dünyasıdır.
9. Kösem Sultan adlı metinde millî, manevi ve evrensel değerler ile siyasi ve tarihî öğeleri belirleyiniz.
Ahlak,erdem , hırs, ölüm, iftira … gibi konular.
Etkinlik
a. Kösem Sultan adlı metindeki kişi kadrosunun özelliklerini belirleyiniz.
|
Kişiler |
Özellikleri |
|
Kösem Sultan |
hem beşerî hem de evrensel duygu ve istekleriyle çok başarılı bir şekilde işlenmiştir. Sultan İbrahim’i öldürttükten sonra yerine torunu Sultan Mehmet’i tahta oturtan Kösem’in en büyük özelliği iktidar tutkusudur; öyle ki bu tutku, onda bütün insanî değerleri hiçe sayacak derecededir. |
b. Kişi kadrosunun özelliklerinden hareketle bu kişilerin tip mi karakter mi olduğunu belirtiniz.
Herkes hırs vardır ama herkesteki hırs kendini ve çevresini ölüme götürecek kadar sardığını düşünmediğimizden karakter olduğunu düşünüyoruz.
Hazırlık
1. Bir oyunun metnini okumakla o oyunu tiyatroda seyretmek arasındaki farkları belirtiniz.
Bir tiyatro metnini okumakla sahnede oyun olarak seyretmek arasında konunun anlatımı ve üzerimizde bıraktığı etki bakımından farklılıklar vardır. Sahnelenen bir oyunun görselliğinin olması elbette konunun anlatımı ve etkisi açısından daha etkilidir. Çünkü insan zihni, görselliği algılamak ve sağlamak açısından, birden çok duyusuna hitap ettiği için daha açıktır. Metni okuduğumuzda bazı bölümler, diyaloglar dikkatimizden kaçabilir. Bir tiyatroyu izlediğimizde, metindeki bazı unsurların oyuncu tarafından yorumlandığını görürüz. Görsellik ön planda olduğu için metnin hemen her ayrıntısı bu görselliğe göre sahnelenmiştir. Görsellikle birlikte, müziğin, dekorun bir araya uyumlu bir şekilde getirilmesiyle sahnelenen oyun, tiyatro metininden daha etkilidir.
2. Aşağıdaki görsellerdeki mekânı ve kişileri nasıl betimleyebilirsiniz? Bir tiyatro metninde mekânın ve kişilerin betimlenmesi neden önemlidir? Tartışınız.
Bir tiyatro metninde mekan ve kişilerin betimlenmesi çok önemlidir . Çünkü tiyatro metnini sahneye koyduğunuzda onu yönetecek kişinin algısıyla bir başka kişinin algısı , hayalleri aynı olmayabilir. Mesela aynı tiyatro metinlerini birbirinden farklı yönetmenler farklı şekilde sahneye koyarlar. Bunun neden kişi ve mekan algısındaki farklılıklardır.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Kaynana Ciğeri adlı metinde geçen Gördün mü? Bak! Nasıl anlarım! Soldan yatmışsındır! Akar çeşme iyidir, kısmetin açılır! Kuru çeşme, talihin küser… Ama senin rüyan sayılmaz!.. cümlelerindeki deyimleri bulunuz. Metnin bağlamından hareketle bu deyimlerin anlamlarını tahmin ediniz. Tahmininizi kaynaklardan kontrol ediniz.
Kısmeti açılmak:1. Kazancı artıp bolluğa erişmek. 2. Bir kızı isteyenlerin çoğalması.
Talihine küsmek :Kötü bir duruma düşmekten yalnızca talihini suçlu görmek.
2. Kaynana Ciğeri adlı metni komedi yapan özellikleri belirleyiniz.
Komedi, insanların ve olayların gülünç yönlerini ortaya koymak, izleyenleri güldürmek ve düşündürmek amacıyla yazılmış tiyatro eseridir.Burada amaç kişilerin zaaflarını abartarak ortaya koymaktır. Kaynana Ciğeri, evde bulunan gelin , kaynana, görümce üzerinden onların zaaflarını abartarak bizlere mizahi unsurları aktarırlar.
3. Kaynana Ciğeri adlı metindeki toplumsal ve kültürel değerleri belirleyiniz.
Kültürel ve toplumsal değerler, rüya görmek, evlilik, çeyiz gitmesi, evde erkek eğemenliği gibi durumlar
4. Kaynana Ciğeri adlı metindeki açık ve örtük iletileri belirleyerek metinle ilgili tespitlerinizi, eleştirilerinizi, beğeninizi gerekçelendirerek ifade ediniz.
5. Metindeki kahramanların kişilik özelliklerini belirleyip tip veya karakter özelliği gösterip göstermediklerini belirtiniz.
Kahramanların hepsi toplumda görülebilecek kişilerdir. Dolayısıyla tiptir. Gelin, görümce ve kaynana … Hemen hemen her ev yada mahalle bu tarz ilişki içerisinde olan bir yapı görülebilir.
6. Kaynana Ciğeri adlı metni Kösem Sultan adlı metinle aşağıdaki tabloda verilen özellikler açısından karşılaştırınız.
|
|
Kaynana Ciğeri |
Kösem Sultan
|
|
Tür |
Tiyatro |
Tiyatro |
|
Biçim
|
|
|
|
Üslup
|
Anlatım sadedir. Karşılıklı konuşma çok kısa ve tiyatro metni hareketli bir şekilde gitmektedir. Mizah unsurları fazladır. |
Dili sade ve anlaşılırdır. Fakat türü trajedi olduğu için trajedi de koro ve şarkı önemlidir. Burada şiirsel bir ifade dizisi hakimdir. Oyun sırasında kişilerin karakterlerine uygun olarak bolca atasözü ve deyim kullanır. Yazar, bu ürünleri kullanırken onları daha çok mizahî ve ironik bir anlatım için tercih eder. |
|
İçerik
|
Yeni gelinin sabah kalktığında evdeki ciğeri kedinin yediğini görür ve kocasının kendisini boşamasından korkar. Yeni gelin, görümce, kaynana arasında bir dizi konuşma olduktan sonra evdeki ciğerin kedi tarafından yendiği anlaşılır. Eşi, getirdiği ciğeri kediye kaptırdığını düşündüğü karısını boşayıp boşamayacağını sormak için imamı çağırır. Daha sonra gerçek ortaya çıkar, tel dolabı gece baklava yemek için mutfağa giren kayınbabanın açık bıraktığı anlaşılır. Böylece gelin de boşanmaktan kurtulur. |
Yönetimi ele geçiren Kösem Sultan, çevresine topladığı Mustafa ve Bektaş Ağa gibi kişilerle devlet makamlarını idare etmeye başlar. İstanbul’da yaşayan halkın gıda ve yakacak gibi ihtiyaçlarını bu kişiler temin etmekte ve halka satmaktadır. Kösem Sultan; halkın gönlünü kazanmak için sadaka dağıtmakta, hayır işleri yapmaktadır. Turhan Sultan ise olanları çaresizlik içinde seyretmekte, bir yandan oğlu Mehmet’i çev#0000ffeki kötülüklerden korumaya çalışırken diğer yandan onun bir an önce yönetimi ele alması için uğraşmaktadır. Kösem Sultan, Turhan Sultan’ı kendisi için bir tehdit olarak görmekte; Mehmet’i öldürterek yerine Şehzade Süleyman’ı tahta geçirmek için planlar yapmaktadır.Fakat amacına ulaşamadan öldürülür |
Etkinlik
VİCDANİ — Ben kapağı pırlantalı altın bir saat buldum.
POLİS — (İyice uyanmıştır.) Ne dedin? Ne dedin? Bu saati nerden buldun? (Zabıt tutmaya başlamıştır.)
VİCDANİ — Gülhane Parkında buldum.
POLİS — Nasıl buldun?
VİCDANİ — Yürürken ayağıma takıldı, buldum.
POLİS — Ne vakit buldun?
VİCDANİ — Akşamüzeri ezan vakti buldum.
POLİS — Nasıl bir saat buldun?
VİCDANİ — Kapağı pırlantalı altın bir saat buldum.
(…)
POLİS — Nerde?
VİCDANİ — Gülhane’de.
POLİS — Ne vakit?
VİCDANİ — Akşamüzeri.
POLİS — Nasıl?
VİCDANİ — Gözüme takıldı.
POLİS — Tamam! Yakaladım. İfadende mübayenet (çelişki) var.
VİCDANİ — Şey, ayağıma takıldı diyecekken gözüme demişim.
POLİS — Göz nerde, ayak nerde. Sen onu benim kalpağıma anlat.
Haldun Taner, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım
a. Yukarıdaki metin hangi tür tiyatrodan alınmış olabilir? Nedenleriyle açıklayınız.
Komedi türünden alınmış olabilir. Konusu günlük hayattan, kişileri halktan seçilmiş eserler olduğu için.
b. Bu metindeki mizahi öğeleri belirleyiniz.
Karakter özellikleri abartılarak verilmiştir. Deyimler yanlış kullanılarak mizah oluşturulmuştur. Karakter ismi de mizaha yardımcı olur.
Hazırlık
1. Ekonomik sorunların aile ve birey üzerindeki etkileri neler olabilir? Tartışınız.
Düşük ve yetersiz ekonomik durumun beslenme, konut gibi temel fizyolojik gereksinimleri karşılayamaması, zorlanmayı önemli bedensel, ruhsal hastalıklara yol açacak düzeye çıkabilir. Bu durumda olan insanların ekonomik olanaklarını arttırmak için çalışıp, çabalamaları, belirsiz ve gereksiz işlerin peşinde koşmaları da zorlanmayı arttırır. Bu insanlardaki gelecek korkusu, güvensizlik; toplumsal ilgiden, saygıdan, saygınlıktan yoksunluk; kendisini gerçekleştirme ve varlama olanaksızlığı toplumsal kaynaklı zararlı etken olarak olumsuz rol oynar. Ayrıca düşük ve yetersiz ekonomik durumun yarattığı aile içi sürtüşmelere bağlı çatışmalar da durumluk kaygı düzeyini yükseltir. Bu düzeyin uzun süre yüksek kalması sürekli kaygı düzeyini de yükselterek zorlanmaya bağlı belirti ve yakınmalara yol açar. Düşük, yetersiz ekonomik düzeyde bulunanla, yaşama koşulları nedeniyle, iletişimi bozuk, kavgası, sürtüşmesi bol ve sık toplum kesiminde bulunurlar. Bu kesimde yaşamak kavgayı, öfkeyi arttırır, zorlanmayı kolaylaştırır. Bu konuda yapılan, büyük kentlerin gecekondu kesimlerinde yaşayanlarda bu tür zorlanmaya bağlı belirti ve yakınmaların daha çok olduğunu göstermiştir.
2. Aşağıdaki tiyatro metinlerinde seyircinin merak ve heyecan duygusunu canlı tutmak için neler yapılmıştır? Belirleyiniz.
Kısa cümlelerle sürekli soru ve cevap şeklinde sağlanmıştır.
Metni Anlama ve Çözümleme
2. Ocak adlı metindeki temel çatışmayı ve ona bağlı diğer çatışmaları belirleyiniz.
Hayaller- Gerçekler
3. Metindeki şahıs kadrosunun fiziksel ve psikolojik özelliklerini belirleyiniz, bu özelliklerin metindeki olaylara etkisini açıklayınız.
Anne: aileyi kucaklayan ve bir arada tutmasını sağlayan kişi.
Baba: Ailede baba olmakla birlikte sürekli hayal kuran ve her hayalinin sonunda hüsrana uğrayan kişidir.
Nihat:Ailenin haylaz ve yaramaz çocuğu. Çalışmadan aylakça dolaşır.
Büyükanne: Kendini paşa konağında sanır. Aile bireylerini evin hizmetçisi olarak düşünür.
Tarık: Ailenin çalışıp eve katkı sağlayan kişisi.
Sevda: Evin tek kızı. Mahallede birini aşık olup ona kaçsa da oğlan haylaz çıkar ve tekrar baba evine geri döner.
4. Ocak adlı metinde dram türüne özgü nitelikleri belirleyiniz.
Dram, sahnede oynanmak için yazılmış, biçim olarak konuşmaya dayanan ve karşıtların çatışmasıyla gelişen oyun türünün adıdır.Bu tiyatro hayat olduğu gibi aktarılmıştır. Bu ailen de karşılaşılan tipler toplumda rahatça görülebilir. Hayaller ve gerçekler arasında sıkı yaşayan bir ailenin dramı ele alınmıştır.
5. Metnin dil ve üslup özelliklerini belirleyiniz.
Sade bir dille yazılmış bir eserdir. Konusunda varolan hayaller ve gerçekler arasında kalmış ailenin durumunu çok içten bir şekilde ele almıştır.
6. Ocak adlı metindeki değerleri yaşadığınız dönemin değerleriyle karşılaştırınız.
Hayal kurmak, gerçeklerle mücadele etmek, çalışmak, aldatılmak, geçim sıkıntısı , sevmek, sevginin sonucunda aldat gibi değerler bugün içinde karşımıza çıkar.
7. Ocak adlı metni Kösem Sultan adlı metinle tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.
|
|
Ocak |
Kösem Sultan |
|
Tür |
Tiyatro |
Tiyatro |
|
Biçim |
Dram |
Trajedi |
|
Üslup |
Sade bir dille yazılmış bir eserdir. Konusunda varolan hayaller ve gerçekler arasında kalmış ailenin durumunu çok içten bir şekilde ele almıştır. |
Dili sade ve anlaşılırdır. Fakat türü trajedi olduğu için trajedi de koro ve şarkı önemlidir. Burada şiirsel bir ifade dizisi hakimdir. Oyun sırasında kişilerin karakterlerine uygun olarak bolca atasözü ve deyim kullanır. Yazar, bu ürünleri kullanırken onları daha çok mizahî ve ironik bir anlatım için tercih eder. |
|
İçerik |
Yokluk içinde mücadele eden bir ailenin dramını anlatır. Babanın hayalleri vardır ve bu hayalleri gerçekleştimek için uğraşsa da her şey hayallerdeki gibi değildir. Özellikle kızının kandırılması ve tekrar eve gelmesi sonucunda dağılmak üzere olan aile birbirine kenetlenir ve babanın başka hayalleriyle son bulur. |
Yönetimi ele geçiren Kösem Sultan, çevresine topladığı Mustafa ve Bektaş Ağa gibi kişilerle devlet makamlarını idare etmeye başlar. İstanbul’da yaşayan halkın gıda ve yakacak gibi ihtiyaçlarını bu kişiler temin etmekte ve halka satmaktadır. Kösem Sultan; halkın gönlünü kazanmak için sadaka dağıtmakta, hayır işleri yapmaktadır. Turhan Sultan ise olanları çaresizlik içinde seyretmekte, bir yandan oğlu Mehmet’i çev#0000ffeki kötülüklerden korumaya çalışırken diğer yandan onun bir an önce yönetimi ele alması için uğraşmaktadır. Kösem Sultan, Turhan Sultan’ı kendisi için bir tehdit olarak görmekte; Mehmet’i öldürterek yerine Şehzade Süleyman’ı tahta geçirmek için planlar yapmaktadır.Fakat amacına ulaşamadan öldürülür. |
Etkinlik
a. Ocak adlı metnin dramatik örgüsünü aşağıdaki tabloya yazınız.
|
Oto tamircisi babanın araba yapma hayali yapılan arabanın sürekli arızalanması ve bu araba için elde avuçta ne varsa harcanması |
|
Hiçbir iş yapmayan büyük oğlan Nihat’ın eve katkıda bulunmadan imkansız hayaller peşinde koşması |
|
Büyükanne’nin kendisi paşa konağında zannetmesi, evdekileri hizmetçileri olarak kabul edip hayallere dalması |
|
Tek kız Sevde’nin mahallenin serseri çocuğuna aşık olup evden kaçması fakat tekrar evine dönmek zorunda kalması |
|
Evi çekip çeviren annenin hastalanması |
b. Metindeki dramatik örgünün metnin yapısıyla ilişkisini değerlendiriniz.
Dramatik olay örgüsü sonucunda kurulan hayaller ve devamın yaşanan hayal kırıklıkları metnin yapısıyla ilişkilidir.
Zorla Evlenme adlı metni Kösem Sultan, Kaynana Ciğeri ve Ocak adlı metinlerle tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.
|
|
Zorla Evlenme |
Kösem Sultan |
Kaynana Ciğeri |
Ocak |
|
Tür |
Tiyatro |
Tiyatro |
Tiyatro |
Tiyatro |
|
Biçim |
Komedi |
Trajedi |
Komedi |
Dram |
|
Üslup |
Komedi tarzında yazılmış bu oyun da dil akıcı ve sadedir. Karşılıklı konuşmalar kısa tutularak akış hızlandırılmış.İşin içine felsefecilerin garip tavırlarını da koyarak bizlere mizahi yanlar vermeye çalışmıştır. |
Dili sade ve anlaşılırdır. Fakat türü trajedi olduğu için trajedi de koro ve şarkı önemlidir. Burada şiirsel bir ifade dizisi hakimdir. Oyun sırasında kişilerin karakterlerine uygun olarak bolca atasözü ve deyim kullanır. Yazar, bu ürünleri kullanırken onları daha çok mizahî ve ironik bir anlatım için tercih eder. |
Anlatım sadedir. Karşılıklı konuşma çok kısa ve tiyatro metni hareketli bir şekilde gitmektedir. Mizah unsurları fazladır. |
Sade bir dille yazılmış bir eserdir. Konusunda varolan hayaller ve gerçekler arasında kalmış ailenin durumunu çok içten bir şekilde ele almıştır.
|
|
İçerik |
Oyun Sganarelle adında yaşlı bir kralın genç ve güzel Dorimene ile olan evlenme kararı, şüpheleri ve ardından bu evlenme durumundan kurtulma çabalarını anlatıyor. En sonunda evlenmesiyle nihayetlenen bir süreci anlatıyor. |
Yönetimi ele geçiren Kösem Sultan, çevresine topladığı Mustafa ve Bektaş Ağa gibi kişilerle devlet makamlarını idare etmeye başlar. İstanbul’da yaşayan halkın gıda ve yakacak gibi ihtiyaçlarını bu kişiler temin etmekte ve halka satmaktadır. Kösem Sultan; halkın gönlünü kazanmak için sadaka dağıtmakta, hayır işleri yapmaktadır. Turhan Sultan ise olanları çaresizlik içinde seyretmekte, bir yandan oğlu Mehmet’i çev#0000ffeki kötülüklerden korumaya çalışırken diğer yandan onun bir an önce yönetimi ele alması için uğraşmaktadır. Kösem Sultan, Turhan Sultan’ı kendisi için bir tehdit olarak görmekte; Mehmet’i öldürterek yerine Şehzade Süleyman’ı tahta geçirmek için planlar yapmaktadır.Fakat amacına ulaşamadan öldürülür. |
Yeni gelinin sabah kalktığında evdeki ciğeri kedinin yediğini görür ve kocasının kendisini boşamasından korkar. Yeni gelin, görümce, kaynana arasında bir dizi konuşma olduktan sonra evdeki ciğerin kedi tarafından yendiği anlaşılır. Eşi, getirdiği ciğeri kediye kaptırdığını düşündüğü karısını boşayıp boşamayacağını sormak için imamı çağırır. Daha sonra gerçek ortaya çıkar, tel dolabı gece baklava yemek için mutfağa giren kayınbabanın açık bıraktığı anlaşılır. Böylece gelin de boşanmaktan kurtulur. |
Yokluk içinde mücadele eden bir ailenin dramını anlatır. Babanın hayalleri vardır ve bu hayalleri gerçekleştimek için uğraşsa da her şey hayallerdeki gibi değildir. Özellikle kızının kandırılması ve tekrar eve gelmesi sonucunda dağılmak üzere olan aile birbirine kenetlenir ve babanın başka hayalleriyle son bulur. |
Türk ve dünya edebiyatından tiyatro örnekleri okuyunuz.
Dil Bilgisi
1. Ocak adlı metinde zarfları bularak bu zarfların türlerini belirleyiniz. Belirlediğiniz zarfların metindeki işlevini değerlendiriniz.
|
Zarf |
Zarf Türü |
Metindeki İşlevi |
|
Bıktım artık bu martavallardan.. |
artık: durum zarfı |
Bundan sonra anlamı vardır. |
|
Niçin bağırıyor bu adam? |
niçin: soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
Nasıl yoklarmış? |
nasıl : soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
Nasıl olur? |
nasıl : soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
.. o kadar yaklaşma bana |
o kadar: miktar zarfı |
çok anlamı kurar. |
|
Niye kimse bakmıyor bana? |
niye: soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
Yürüdüğü zaman mahmuzları … ederdi |
yürüdüğü zaman: zaman zarfı |
zaman ilgisi kurar, ne zaman yapıldığı gösterir. |
|
İçime öyle doğuyor |
öyle: durum zarfı |
tarz bildirir. |
|
Öğleye misafir var diyordum demin |
demin: zaman zarfı |
zaman ilgisi kurar, ne zaman yapıldığı gösterir. |
|
Babam yine anneanneme mi kızdı? |
yine: durum zarfı |
tekrarlama , yineleme anlamı vardır. |
|
Hiç öyle şey olur mu? |
hiç: durum zarfı |
kesinlik anlamı vardır. |
|
Böylesi daha rahat. |
daha: miktar zarfı |
çok , fazla anlamı vardır. |
|
…zavallı bir şey anlamadı her halde |
her halde: durum zarfı |
ihtimal bildirir. |
|
Ne bağırıyorsun? |
ne: soru zarfı |
sebep, neden ilişki kurar. |
|
DAHA ÇOK VAR. DİĞERLERİNİ SİZ BULABİLİRSİNİZ. |
||
2. Aşağıdaki parçada noktalama işaretlerinin kullanım amaçlarını belirleyiniz.
TURHAN (nefesini kesip kadehi göstererek):
Yay Ayraç : Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır
İki Nokta: Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur.
Buna mı? Hem de mübarek bir günde!
Soru İşareti: Soru eki veya sözü içeren cümle veya sözlerin sonuna konur
Ünlem İşareti: Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümle veya ibarelerin sonuna konur
(Ezan sesi. Turhan, Mehmet’e sarılıp)
Yay Ayraç: Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır.
Virgül: Özne ile yüklem arasına başka sözcükler girmişse kullanılır.
Kesme İşareti: Özel isimlere gelen çekim ekini ayırmak için kullanılır.
Biraz daha sabret, oğlum.
Virgül: Alıntı sözler tırnak içine alınmamışsa kullanılır.
Nokta: Tamamlanmış , yargı bildiren cümlelerin sonuna konur.
SÜLEYMAN:
İki Nokta: Karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişiyi belirten sözlerden sonra konur
Bugünkü şerbeti başkası hazırladı, Sultanım,
Virgül: Alıntı sözler tırnak içine alınmamışsa kullanılır.
Nokta: Tamamlanmış , yargı bildiren cümlelerin sonuna konur.
Efendimiz güvende içip orucunu bozabilir.
Nokta: Tamamlanmış , yargı bildiren cümlelerin sonuna konur.
3. Ocak adlı metinde günümüz yazım kurallarına uymayan kullanımları tespit ederek bu durumun nedenini açıklayınız.
|
Tespit |
Neden |
|
O kadar. |
Burada yargı yok. Ünlem kullanılması lazım |
|
Bıktım artık bu martavallardan.. |
Burada üç nokta olması lazım ama iki nokta kullanılmış. Türkçede yan yana iki nokta diye bir işaretimiz yok. Cümlede NOKTA kullanılması lazım. Çünkü yargı bildiriyor. |
|
Biri baksın buraya.. |
Burada üç nokta olması lazım ama iki nokta kullanılmış. Türkçede yan yana iki nokta diye bir işaretimiz yok. Cümlede NOKTA kullanılması lazım. Çünkü yargı bildiriyor. |
|
o kadar yaklaşma bana.. |
Burada üç nokta olması lazım ama iki nokta kullanılmış. Türkçede yan yana iki nokta diye bir işaretimiz yok. Cümlede NOKTA kullanılması lazım. Çünkü yargı bildiriyor. |
|
Bu günlerde dönecek galiba. |
Bu gün ayrı yazılmaz. Bugün şeklinde olmalı. |
|
Söyle de kızım şey yapsınlar… |
Cümlenin yüklemi var, yargı bildiriyor. Nokta kullanılması lazım. |
|
Pek te şatafatlı.. |
“de/da ” bağlacı ünsüz sertleşmesine uğramaz. Yani te/ta şekli yoktur. |
|
Affedersin kızım, o çocuğa söyledim ama, |
ama, fakat bağlacından sonra virgül kullanılmaz. |
METİNDE ÇOK HATALAR VAR. SİZ DE BULABİLİRSİNİZ.
1. Metnin yapı unsurlarını aşağıdaki tabloya yazınız.
|
Dramatik örgü |
Kanuni’nin oğulları arasında taht çekişmesi olması. Kanuni sefer dönüşü yanında Gülbahar’ın oğlunu bulundurması Rüstem ve Hürrem’in bu durumdan rahatsız olması |
|
Yer |
Topkapı Sarayı |
|
Zaman |
Kanuni’nin Budin seferi dönüşü. |
|
Çatışma |
Taht kavgaları- Hırs |
|
Kişiler |
Hürrem Sultan- Kanuni- Mihrimah Sultan –Hürrem-Gülbahar’In oğlu |
2. Metinde tiyatro terimlerinden hangileri vardır?
Metinde aşağıdaki terimler var.
diyalog: Oyundaki iki ya da daha çok kişinin konuşması.
jest: Rol gereği yapılan el, kol ve beden hareketleri.
kostüm: Oyunda rol gereği giyilen kıyafetlerin genel adı.
mimik: Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi.
perde: 1. Bir tiyatro eserinin büyük bölümlerinden her biri. 2. Sahneyi seyirciye açan ve kapatan kumaş parçası.
piyes: Oyun.
replik: 1. Oyuncunun, sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz. 2. Oyunda karşıdakinin sözüne verilen karşılık, karşılama sözü.
rol: Canlandırılan kişiliği ortaya çıkaran söz ve davranışlar.
sahne: 1. Bir tiyatro metninde baş oyun kişisinin ya da önemli kişilerinin yönelişlerini başlatıp bitiren kesim. 2. Bir tiyatro yapısında oyuncuların oynamaları için özel olarak yapılmış ve genellikle
yükseltilmiş oylum ya da alan.
3. Metnin biçimsel özellikleri nelerdir?
Tiyatro şeklinde yazılmıştır.Karşılıklı konuşma replikleri vardır. Betimlemeler parantez içinde verilir.Olay örgüsü, yer, zaman ve kişi vardır.Sahne ve dekorun tasarlanması vardır.Metnin başında oyunun kaç perdeden oynanacağı vardır. Her perdede kimlerin oynayacağı belirtilir.
4. Metindeki mekân ve kişilerin özellikleriyle ilgili neler söylenebilir?
Mekan: Topkapı Sarayı. Burayla ilgili çok fazla ayrıntı verilmemiştir.
Kişi:
Hürrem: Oğlunu tahta çıkarmaya çalışan, saray entrikalarının ortasında olan hırslı bir kadın.
Mihrimah:Olayların farkında olsa da çok da etkin olmayan pasif biri.
Rüstem: Hürrem’den yana olan yine aynı düşüncelere sahip biridir.
5. Tiyatro metninin türü ve özellikleri hakkında neler söylenebilir?
Trajedidir.
6. Metindeki zarfları bularak bunların türlerini ve işlevlerini belirleyiniz.
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bu parçadan hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.
a. Bu metinde anlatım, KOMEDİ şeklindedir.
b. Tiyatro metninde oyuncuların sergilemeleri gereken davranışlar YAY AYRAÇ içinde verilmiştir.
c. Bu oyun kişilerin ve toplumun aksayan yönlerini güldürücü öğelerle iç içe yansıttığı için
KARAKTER KOMEDİSİ türündedir.
8. I. Yer II. Bakış Açısı
III. Zaman IV. Dramatik Örgü
V. Çatışma
Yukarıdaki numaralanmış unsurlardan hangisi tiyatro ile ilgili değildir?
A) I. B) II.
C) III. D) IV.
E) V.
9. I. Oyunda tek kişinin kendi kendine konuşması, dışa verilen iç ses.
II. Metin dışı, o an akla geldiği gibi hareket etmek, söz söylemek, doğaçlama.
III. Perde gerisinde oyunu metinden takip eden ve unutulan sözleri fısıldayarak oyunculara hatırlatan görevli.
IV. Düşünceleri ve duyguları kimi kez müzik, kimi kez çeşitli eşyalar eşliğinde, kimi kez dansla ya da gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı amaçlayan sözsüz oyun.
Aşağıdaki terimlerden hangisinin tanımı yukarıda verilmemiştir?
A) Monolog B) Pandomim
C) Tuluat D) Suflör
E) Replik
10. (I) Türk sanatçılar tiyatroyu halkı aydınlatma ve bilinçlendirme konusunda faydalı bir araç olarak gördüler. (II) Batılı anlamda tiyatro Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde girmiştir. (III) 1870 yılında Güllü Agop, Osmanlı Tiyatrosunu kurdu. (IV) Tanzimat sanatçıları Batı’dan çeviriler yaptılar. (V) Namık Kemal, ilk Türkçe oyun olan Şair Evlenmesi’ni yazdı.
Bu paragrafta numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II.
C) III. D) IV.
E) V.
11. Aşağıdakilerden hangisi trajedi ile komedinin ortak özelliğidir?
A) Konular günlük yaşamdan alınır.
B) Kahramanlar, halk tabakasından kimselerdir.
C) Üç birlik kuralına uyulur.
D) Kaba şakalar, söz oyunları, imalar önemli yer tutar.
E) Öldürme, yaralama gibi olaylar sahnede canlandırılır.
12. I. Hayatı hem acıklı hem güldürücü yönleriyle bir bütün olarak yansıtmayı amaçlayan tiyatro türüdür. (Dram)
II. Sahnede, bir seyirci topluluğu önünde, oyuncular tarafından canlandırılmak üzere yazılan edebî türdür. (Tiyatro)
III. Oyunun geçtiği yeri canlandırmak için kullanılan ışık, eşya gibi araçların tümü. (Dekor)
IV. Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi. (Jest)
V. Tiyatro eserindeki olay örgüsüne denir. (Dramatik Örgü)
Yukarıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A) I. B) II.
C) III. D) IV.
E) V.
13. ………………………, olayların seyircide merak uyandıracak şekilde düzenlenmesiyle güldürmekten başka bir amaç gözetilmeyen komedi türüdür.
……………………….., günlük yaşamda her zaman rastlanabilecek insan kusurlarını belli tiplerden hareketle konu edinen komedi türüdür.
……………………….., bazı töre ve gelenekleri eleştirel bir tutumla yansıtan komedi türüdür.
Yukarıda boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?
A) Entrika komedisi-Karakter komedisi-Töre komedisi
B) Karakter komedisi-Entrika komedisi-Töre komedisi
C) Karakter komedisi-Töre komedisi-Entrika komedisi
D) Töre komedisi-Karakter komedisi-Entrika komedisi
E) Töre komedisi-Entrika komedisi-Karakter komedisi
14. Trajedi türü ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Konular tarihten ve mitolojiden alınır.
B) Ayrıntıya girilmeden tek bir olay anlatılır.
C) Seyircide heyecan, korku ve acıma hissi uyandırma amaçlanır.
D) Kahramanlar, halktan kişilerden seçilir.
E) Kaba ve çirkin sözlere yer verilmez.
15. (Perde açıldığında sahne boştur. Hareket eden bir tren sesi… Biraz sonra, önde Gazeteci, arkasındaMakasçı, içeri girerler. Makasçı, gazetecinin büyük bir doktor çantasını andıran el çantasıyla küçük valizini taşımaktadır. Gazetecinin elinde portatif bir teyp vardır. Boynunda fotoğraf makinesi asılıdır. Vakit, akşam üze#0000ffir.)
GAZETECİ — Demek, yarın sabaha kadar buradayız ha? Yapma yahu… (Makasçı elektriği yakar.) İyi,bak, burada telefon varmış. Şurdan ilçeye bir telefon etsek, bir taksi çağırsak olmaz mı?
MAKASÇI — Zaten iki taksi var beyim, ama bu saatte kimse gelmez buraya. Yol çok bozuk. Hava dakarlayacağa benziyor. Ama, bugün ekspres günü. Bakarsın, yolcu getiren olur, onlarla dönersin. Ya da çiftlikten bir traktör falan gelir.
GAZETECİ — İstanbul ekspresi, değil mi? Kaçta oluyor burda?
MAKASÇI — (Kolundaki saate bakar.) On dokuz on birde gelmesi gerek.
Erhan Bener, Hızır Doktor
Yukarıdaki metinle ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Zaman öğesine değinilmiştir.
B) Trajedi türünde bir tiyatrodan alınmıştır.
C) Oyuncuların hareketleri parantez içlerinde verilmiştir.
D) Diyaloglara yer verilmiştir.
E) Yalın bir dil ile yazılmıştır.
16. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifadeden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.
4 NOLU ÇIKIŞ
İSTERSENİZ DİĞERLERİNİ DE CEVAPLAYALIM.
Hazırlık
1. Olayların abartılarak ve olağanüstü öğeler kullanılarak anlatılmasının nedenlerini tartışınız.
Abartarak anlatmak dikkat çekmek amacıyla yapılan bir çalışmadır. Aslında herkes onu abartıldığını bilir ama anlatan için çok önemli olduğunu göstermek amacıyla yapılır.Bazen bizler de bin defa söyledim terimini kullanırız. Bin defa söylemesek de çok söylediğimizi belirtmek için kullanırız bu abartıları. Olağanüstü öğeler de insana çok şey katar. Onu olayların içine alır. Hayal gücünü canlandırır, hayal kurmasına yardımcı olur. Bu da onun kişisel gelişimden önemli bir yer edinir.
2. Okuduğunuz veya dinlediğiniz bir masalın sizi etkileyen yönlerini belirtiniz.
İyilerin he zaman kazanması. Kıssadan hisse alınması. Karakterlerin yer yer insan dışındaki varlıklar olması ve olayların olağanüstü olması.Giriş ve bitiş tekerlemeleri de ayrıca çok zevkli ve heyecanlıdır.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Tasa Kuşu adlı metindeki tekerlemenin masala katkısını belirtiniz.
Dinleyicilerin dikkatini çekmek için masalların özellikle giriş bölümlerinde söylenen farklı uzunluktaki tekerlemelerdir. Masalın düğüm ve çözüm bölümlerinde de tekerleme söylenir. Tekerleme masala başlarken, anlatıcının maharetini ortaya koyması açısından da önem taşır.Aynı zaman tekerleme içinde fantastik öğeler dinleyiciyi olağanüstü özelliklere alıştırma çabasıdır.
2. Masalın temasını ve konusunu belirtiniz.
Elindeki güzelliklerin farkına varma, tasalanmama. İlerisi için kaygı duymama. Konusu da Sülün Kız, sürekli kaygılanması üzerine elindeki her şeyi kaybeder. Bunun üzerine yazılmış öğüt verici metindir.
3. Masaldaki olağanüstülükleri belirtiniz.
Tabiatta duyduğu seslerin birden kesilmesi,ağaçların meyvelerinin olmaması,kuşların,kumruların,serçelerin birden ötmemesi, Ak sakallı dedenin gelmesi ve onun isteklerini yapması sonucunda bütün olumsuzlukların tersine dönmesi.
4. Masal kahramanlarının kişilik özelliklerini belirleyiniz.
Sülün Kız: Sürekli kaygılı, her şeyin olumsuz olabileceği düşünen evhamlı biri.
Anne: Bütün olumsuzluklara rağmen güzel düşünmeyi bilen biri.
Aksakallı Dede: İyilikleri gerçekleştiren olağanüstülükleri olan biri.
5. Tasa Kuşu adlı metinde öne çıkan yapı unsurunun kurgudaki işlevini değerlendiriniz.
Masallar döşeme,serim,düğüm,çözüm ve dilek bölümlerinden oluşur. Hemen hemen anlatmaya bağlı metinde serim, düğüm , çözüm bölümleri olur. Burada ayrıca döşeme ve dilek bölümü konmuştur. Masallarda bu bölümlerin olması kurguda anlatılanlara yardımcı olur. Mesela döşeme olması aslında masalda anlatılan olağanüstü olaylara dinleyiciyi alıştırmak amacıyla yapılır.Dilek bölümdeyse masal boyunca iyi ve kötü hep karşılaştırılınca masalın sonunda iyi dilek ortaya konup dinleyicinin iyinin yanında yer alması sağlanır.
Hazırlık
Türk ve dünya edebiyatındaki masallardan alınan aşağıdaki parçaları dil ve anlatım yönünden karşılaştırınız.
|
Derviş, Derleyen: Hüsnü Yıldız |
Andersen Masalları |
|
|
Metni Anlama ve Çözümleme
2. “Beni koru ki Allah da seni korusun! Beni öldürme ki, Allah da senin canını almasın!” sözüyle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.
İyilik yap ki karşılığında iyilik bulasın.
3. Masaldaki temel çatışmayı belirleyiniz.
İyilik ve kötülük…
4. Masalın olay örgüsünü belirleyiniz.
Kral Yunan , günün birinde Hekim’in kendisini öldüreceği korkusu içinde yaşamaktadır.Sürekli bu korku ile yaşamaktansa Hekim’in daha mantıklı olduğunu düşünür ve bu korkudan kurtulmayı amaç edinir. Hekim, kendisinin öldürmemesini istese de Kral bunu yapacaktır. Kralın ailesinden de buna itiraz edenler olsa da Kral görüşünden vazgeçmez. Hekim, Kral’dan kendisine bir iki verilmesi ve ailesiyle görüşmesini ve işleri yoluna koymasını ister. Hekim, Kral’a kendisini öldürdükten sonra kendisine bir kitap hediye etmek ister. Bu kitap için Hekim, beni öldürdükten sonra üç sayfayı çevirince başım ortaya çıkacak ve siz ne sorarsanız hepsine cevap verecek, der. Bunun üzerine izin verir. Birkaç gün Hekim , elinde kitap geri gelir ve Kral’a eski defter verir. Kral’a hemen açmamasını kendisini öldürdükten sonra açmasını söylese de Kral dinlemez. Defter eski olduğu için sayfaları açılmaz ve elini ağzına koyup tükürükle açar. Sayfalar da bir şey yoktur ve biraz daha açar. Fakat birkaç dakika sonra anlaşılır ki defter zehirlidir ve Kral orada ölür.
5. Metindeki zaman ve mekânın özelliklerini belirleyiniz.
Mekan olarak bir yer belirtilmemiş, zaman olarak da aynı durum söz konusudur. Bu durum masalların özellikleriyle ilgilidir. Genellikle mekan ve zaman belirtilmez. Verilen zaman ve mekan çok eski yerlerde ve eski zamanlar denilerek muğlak ifadeler kullanılır.
6. Metinde anlatıcı ve bakış açısının işlevini belirleyiniz.
3. Tekil kişi anlatımıyla İlahi Bakış açısı kullanılmıştır.
7. Şehzade ile Gulyabani metni ile Tasa Kuşu metnini biçim özellikleri açısından karşılaştırınız.
Her iki metinde aynı özelliklere sahip olsa da Tasa Kuşu’nda giriş tekerlemesi varken diğerinde tekerleme yoktur.Aynı şekilde dilek bölümü de yoktur. Bunun dışında Serim, düğüm , çözüm bölümü ortak olarak kullanılmıştır. Her ikisinde vardır.
Hazırlık
Hayvanlar birçok edebî eserde niçin insan gibi düşündürülmüş ve konuşturulmuştur? Aşağıdaki metinden hareketle tartışınız.
Birçok edebi eserde çocukların hayvanlara karşı duydukları ilgi, kitapları onlar açısından daha cazip hâle getirmektedir. Kaldı ki çocuk, kitapta verilen mesajı anlamasa bile, hayvanlar vasıtası ile edebi esere duyduğu ilgi, onda kitap okuma alışkanlığının kazanmasına yardım etmektedir. Olayı ve eseri ilginç kılıp sevdirme amaçlanır.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Metinde Geçen Kelime ve Kelime Grupları’nda verilenler dışında bilmediğiniz kelime ve kelime gruplarının anlamını metindeki bağlamından hareketle tahmin ediniz, tahmininizin doğruluğunu kaynaklardan yararlanarak kontrol ediniz.
2. Harnâme adlı metindeki olay örgüsünü belirleyiniz.
Yük taşımaktan cılız kalmış eşeğin otlayan semiz öküzleri görmesi. Yanlarına gidip onlara neden böyle yularsız ve güçlü olduklarını sorması. Öküzlerin, kendilerinin buğday öğüttüklerini, bu işlemin insanlara gerekli olduğunu söylemesi. Eşeğin bu söze inanarak, buğday tarlasına dalıp buğdayları çiğnemesi. Tarla sahibinin eşeğin kulaklarını ve kuyruğunu kesmesi. Yolda pir eşekle karşılaşması ve pir eşeğin onu azarlaması.
3. Harnâme adlı metnin tema ve konusunu belirleyiniz.
Teması : İnsan elindekilerin kıymetini bilmeli. Yaratılışına ters şeyler istememeli.
Konusu: Elindekiyle yetinmeyen bir eşeğin daha fazla şeyler istemesi sonucunda elindeki varlıklardan da olması anlatılır.
4. “Bâtıl isteyu hakdan ayrıldum / Boynuz umdum kulakdan ayrıldum” dizeleriyle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.
Yanlış olan bir şeyi isteyerek doğruluk ayrılmanın sonucunda elindeki boynuz ve kulaktan da olması ifade edilir. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak deyimi bunun için de kullanılır.
5. Harnâme’deki temel çatışmayı belirleyiniz.
Eşitisizlik temel çatışma olarak verilir.
6. Harnâme’de dil hangi işlevde kullanılmıştır? Açıklayınız.
Dil şiirsel işlevde kullanılmıştır.
7. Harnâme adlı eser ile şairin hayatı arasındaki ilişkiyi değerlendiriniz.
Şeyhi, bir göz doktoru olup Çelebi Mehmet’in gözünü tedavi eder. Bunun karşılığında Tokuzlu köyünün tımarı ona verilir. Köyün tımarını almaya giderken köyün eski sahipleri tarafından köyün girişinde durdurulup önce dövülür , sonra da elindeki avucundaki paralar alınır. Şair de bunun üzerine Harname’yi yazmıştır. Şikayet olarak tabi ki..
Bu durumda yazılan eserin şairin hayatındaki olayı birebir anlatır.
8. Harnâme ile Tasa Kuşu adlı metinleri tür, biçim ve üslup açısından karşılaştırınız.
|
|
Harname |
Tasa Kuşu |
|
Tür |
Mesnevi/Fabl |
Masal |
|
Biçim |
Şiir olarak ele alınmış. Mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır. aa, bb,cc .. şeklinde yazılmıştır. Uyak düzeni ve kendine ait kafiye ve redifleri vardır. |
Düzyazı şeklinde yazılmıştır. |
|
Üslup |
Arapça ve Farsça kelimeler vardır. Dili günümüze göre ağırdır. Alegorik tarzda yazılmıştır. Hayvanlar üzerinden mesaj kaygısı vardır. |
Tekerlemeler vardır. 5 bölüm de vardır. Halk söyleyişleri var. Olağanüstülükler vardır. Kısa kelimeler kullanılmıştır.Halkın ortak ürünüdür. |
Hazırlık
1. İnsanların hangi özellikleri hangi hayvanlarla temsil edilebilir? Tartışınız.
Kurnazsa tilkiyle, sinsiyse çakalla, cesursa aslanla, kinciyse deveyle, çalışkansa karıncayla, tembelse Ağustos böceğiyle , nankörse kediyle, sadakat sahibiyse köpekle temsil edilebilir.
2. “Kimseyi hafife almamak gerekir.” sözünden ne anlıyorsunuz? Açıklayınız.
Kimse göründüğün kadar ya da yaptıkları kadar değildir. Mutlaka görünmeyen ya da eksik algılanan bir tarafları vardır.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Aslanla Fare adlı fablın konusunu ve temasını bulunuz.
Teması, iyilik eden iyilik bulur.
Konusu, Aslan’în fareye acıyarak ona iyilik yapar. Bu iyiliği daha sonra tuzağa düştüğünde işe yarar. Fare de tuzağa düştüğü file kemirerek onu kurtarır.
2. Fablda verilen mesajla olay arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
Mesajlar olaylar verilir. Doğru olaylar doğru mesajlara varır. Burada olayla mesaj arasında da gayet uyum söz konusudur.
3. Fabllarda verilen mesajların dünyanın her yerinde geçerli olması bu türün hangi özelliğini gösterir?Açıklayınız.
Dünyanın her yerinde geçerli olması yani evrensel olması zaman ve mekan verilmez. Aynı zamanda bu mesajlar çocuklara hayvanlar üzerinden verilir.
4. La Fontaine’den alınan fablın bölümlerini (serim, düğüm, çözüm, öğüt) gösteriniz.
5. Metinde anlatıcı ve bakış açısının işlevini belirleyiniz.
3. kişi anlatımı yapılmıştır.Gözlemci bakış açısı kullanılmıştır.
6. Harnâme ile Aslanla Fare metinlerini tür, biçim, içerik ve anlatım teknikleri bakımından karşılaştırınız.
|
|
Harname |
Aslanla Fare |
|
Tür |
Şiir /Fabl |
Şiir /Fabl |
|
Biçim |
Mesnevi nazım şekliyle yazılmıştır. |
Serbest nazımla yazılmıştır. |
|
İçerik |
Elindekiyle yetinmeyip daha fazla isteyen ve sonucunda boynuz ve kulağından olan eşeğin durumu anlatılır. |
Aslan’ın fareye yaptığı iyilik sonucunda gün gelir fare de aslana iyilik yapar. |
|
Anlatım Teknikleri |
Alegorik bir anlatım tekniği vardır. |
Hayvanlar üzerinden bir anlatım tekniği vardır. |
7. Masal ve fabl türlerini karşılaştırarak tablodaki boşlukları doldurunuz.
|
Masal |
Fabl |
|
Masalların çoğu sonradan yazıya geçirilmiştir. |
Fabllardan bazıları yazar belli bazıları da anonimdir. |
|
Masallar genellikle düzyazı şeklindedir. |
Fabllar genellikle manzum şekildedir. |
|
Masallar genellikle bir tekerlemeyle başlar. |
Fabllarda bu tekerleme bulunmayabilir. |
|
Masallarda öğüt bölümü vardır. |
Fabllarda öğüt bölümü vardır. |
Türk ve dünya edebiyatından masal ve fabl örnekleri okuyunuz.
Dil Bilgisi
1. Daha da ne diller dökmüş ama, Sülün kız hangi şeytana uymuşsa, bu öğüdü kulağının ardına atıp kendini avareliğe vermiş… Tasa kuşunun gözlediği de bu değil mi! Kaşla, göz arasında varıp kanatları arasına almış onu… Sülün kız, bir de gözünü açıp bakmış ki, ne baksın; misli, menendi yok bir bahçe! Bir yanında kuşlar şakıyor, yanık yanık… Bir yanında sular akıyor oluk oluk… Ağaçlarında da türlü meyve, türlü koruk… O kuşlara kumru mu desem, kanarya mı desem, ne desem! O sulara şeker mi desem şerbet mi desem, ne desem! Meyvesini de ne siz sorun ne ben söyleyim; bulunsa bulunsa, Erem bağlarında bulunur belki…
Yukarıdaki parçada bağlaçları bulunuz ve bunların parçadaki işlevlerini belirleyiniz.
2. Sonunda Kral Yunan, hekime, “Seni öldürtmedikçe güven bulamayacağım, rahata kavuşamayacağım. Çünkü senin, elime aldığım bir şeyle beni kurtardığın gibi, koklatacağın bir şeyle ya da bir başka yolla, beni öldüreceğine kuvvetle inanıyorum,” Hekim ona, “Efendimiz, benim ödülüm bu mu olacaktı, sen iyiliği, kötülükle mi karşılarsın?” demiş.
Yukarıdaki parçada edatları bulunuz ve bunların parçadaki işlevlerini belirleyiniz.
3. Aşağıdaki cümlelerde ünlemleri bulunuz ve bunların parçadaki işlevlerini belirleyiniz.
· A Sülün kızım demiş; ne diye kara kara düşünüp durursun?
Acıma..
· Aman kızım; dünyada her şey insanın elinde, avcunda değil
Tedirginlik…
· Ah şu ağaçlar Tuba olsa; eğil desem, eğilse; doğrul desem, doğrulsa!
İstek…
· Sülün kız; rahat bir nefes alıp, ”ooh!” demiş; oh deyince de ak saçlı biri peydah olmuş.
Rahatlama…
4. Aşağıdaki cümlelerden hareketle de’ nin yazılışı ile ilgili hangi kurallara ulaşılabilir?
· Üstelik, dişlerinden tırnaklarından arttırdıklarıyla köyün üstünde bir dağ, dağın üstünde de bir bağ kurmuşlar, kurmuşlar ama, bu defa da kızın yüreğine bir kuruntu düşmüş.
· Dağda, dağ olmuş; bağda da, bağ olmuş ya, insan buldukça bunar derler; Sülün kız, şimdi de kendini bir tasaya kaptırmasın mı!
· “Kitapta, bu hayret verici şey de yazılı!” demiş.
5. Aşağıdaki cümlelerden hareketle ki’ nin yazılışı ile ilgili hangi kurallara ulaşılabilir?
· Efendimiz, eğer ölümüm gerçekten zorunlu ise, bana bir süre tanı ki, evime gideyim!
tanı ki: Bağlaç olan ki ayrı yazılır.
· Başımı vurdurursan, kitabı aç ve sayarak üç sayfa çevir; sonra soldaki sayfadan üç satır oku!
solda-ki sayfadan: Sıfat yapan –ki bitişi yazılır.
· Böylece, ey ifrit, bil ki, Kral Yunan, Hekim Rûyan’ı bağışlasaydı, Tanrı da sırası gelince onu bağışlayacaktı.
bil ki: Bağlaç olan ki ayrı yazılır.
· Bir de gelmiş çevre ister; çevrede güller, sendeki diller; ben gider oldum, duymasın eller…
6. Aşağıdaki cümlelerde ünlem işaretinin kullanım amaçlarını belirleyiniz.
· Tasa kuşunun gözlediği de bu değil mi! Kaşla, göz arasında varıp kanatları arasına almış onu…
Sözde soru …
· Hekim, “Aynı tarzda açmaya devam et!” demiş;
Onaylama,destek…
· Ey kral! Bu kitabı al!
Seslenme…
1. Bu masalın planını oluşturan bölümleri aşağıdaki tabloda belirtiniz.
|
Döşeme |
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içindeyken köylerin birinde bir Keloğlan ile anası yaşarmış. |
|
Serim |
Keloğlan ve annesinin tanıtıldığı bölüm.Annesinin Keloğlan’a ekmek verip çalışmaya göndermesi. |
|
Düğüm |
Keloğlan, ekmeği bırakıp koyun aldığı, koyunu bırakıp halı aldığı , halı bırakıp gelin aldığı bölüm. Buradaki olaylarda merak unsuru vardır. |
|
Çözüm |
Keloğlan’ın gelin diye şeyin kabak çıkması ve kabağın Keloğlan’ın başında parçalanması. |
|
Dilek |
Onlar orada kaldı; safalarını süpür, muratlarını ersinler. |
2. Metnin yapı unsurları ile ilgili neler söylenebilir?
Kişiler: Keloğlan, Annesi,Çoban,Kervancıbaşı,Düğün sahibi
Olay örgüsü:
Mekân: Köy yeri, kervan gibi belirli olmayan bugün için bilinmeyen yerler.
Zaman: Bilinmeyen zaman. (Evvel zaman içinde..)
3. Masalda mekân ve zamanın değişimi nasıl verilmiştir?
Masallarda yer ve zaman çok baskın değildir. Hatta bazı masallarda verilmez.
4. Masaldaki olağanüstülüklerle ilgili neler söylenebilir?
Bu masalda döşeme dışında olağanüstülük yoktur.
5. Masalda geçen edat ve bağlaçları bularak bunların metindeki işlevlerini belirleyiniz.
Edatlar:
Bağlaçlar
6. Aşağıdakilerden hangisi masalın özelliklerinden biri değildir?
A) Duyulan geçmiş zamanla anlatılması
B) Eğitici özellik taşıması
C) Millî duygulara yer vermesi
D) Sonradan yazıya geçirilmesi
E) Kahramanların olağanüstü özellik taşıması
İKİ KATIR
Biri yulaf yüklü iki katır gidiyordu;
Birinde tahsildarın paraları.
Para taşıyan biraz fazla kibirleniyordu;
Duymuyordu bile sırtındaki ağırlığı.
Pek de edalı adım atıyordu,
Çıngırağını şakırdataraktan.
Derken bir kaç adam çıktı uzaktan.
Haydutlar, para arıyorlardı;
Para da yalnız memurun katırında vardı.
Hayvanı yakalayıp durduttular;
Katırcık dayakları yedikçe inliyordu;
“Ne bekledim, başıma neler geldi diyordu.
Şu arkadaş nasıl da sıyrıldı tehlikeden!
Mahvolan, helâk olan sadece ben.
Öteki: — Dostum, dedi yoldaşına,
Her zaman rahat etmez büyük işler görenler;
Sen de bir fakirin işini görseydin eğer
Bunun hiç biri gelmezdi başına.“
Orhan Veli Kanık, La Fontaine’in Masalları
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bu fabldan hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.
a. Fablda ÖYKÜLEYİCİ anlatım biçiminden yararlanılmıştır.
b. Fabl; serim, DÜĞÜM, ÇÖZÜM, ÖĞÜT bölümlerinden oluşmaktadır.
c. Fablda bir ÖĞÜT verme amaçlanmıştır.
ç. Fabl ALEGORİK şekilde yazılmıştır.
d. Fablda ZAMAN ve MEKAN belirsizdir.
e. Fablda SADE bir dil kullanılmıştır.
8. (I) Masallar; döşeme, serim, düğüm, çözüm ve dilek bölümlerinden oluşur. (II) Döşeme bölümü; dinleyicinin ilgisini çekme amacı taşıyan, masalda anlatılanlarla ilgisi bulunmayan bir tekerlemeyle başlar. (III) Serim bölümünde olaya giriş yapılır. (IV) Asıl olay dilek bölümünde anlatılır. (V) Dilek bölümü “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.” gibi kalıplaşmış sözlerle son bulur.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. HOROZLA İNCİ
Bir horoz inci bulur, kuyumcuya gider:
“Al, şuna bak, der,
pırıl pırıl, ne özrü ne kusuru var.
Fakat sen bana bir avuç mısır ver,
benim işime o yarar.”
Bir cahile bir kitap miras kalır.
Adam kitabı alır,
komşusu kitapçıya gider:
“Bak, ne güzel kitap, der,
fakat sen bana beş on kuruş ver,
benim işime o yarar.”
Nâzım Hikmet, La Fontaine’den Masallar
Bu fablda;
I. Teşhis ve intak sanatlarından yararlanıldığı,
II. Fablın kahramanlarından birinin hayvan olduğu,
III. Fablda zamanın belli olduğu
bilgilerinden hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II
C) I ve II D) I ve III
E) II ve III
10. Dinleyicinin sözlü tepkide bulunmadığı, konuşulanı sessizce dinlediği dinleme çeşididir. Dinleyicinin dinledikleriyle ilgili zihinsel faaliyetlerini etkinleştirmek amaçlanır. Dinleyicinin sessizliği, konuşmacıya, söylediklerinin kabul gördüğü izlenimi verir. Bu dinleme türünde konuşmacı dinleyenin kendisini anlayıp anlamadığı konusunda kesin bir yargıya ulaşamaz.
Buna göre pasif dinleme ile ilgili olarak;
I. Empati kurulduğu,
II. Zihinsel sürecin etkinleştiği,
III. Karşılaştırma yapıldığı
bilgilerinden hangilerine ulaşılabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II
C) I ve II D) I ve III
E) II ve III
11. Aşağıdakilerden hangisi etkili dinlemenin özelliklerinden biridir?
A) Dinleme belli bir amaç gözetilerek yapılır.
B) Dinleme sırasında başka bir işle uğraşılabilir.
C) Dinleme sırasında not alınmaz.
D) Yargılayıcı bir tutum içinde dinleme yapılır.
E) Önyargılı bir şekilde dinleme gerçekleşir.
12. “İle” kelimesi cümlede edat veya bağlaç görevinde kullanılabilir.
Bu bilgiden yola çıkarak;
I. Köylerin birinde bir Keloğlan ile anası yaşarmış.
II. Her seferinde sayfalar büyük bir güçlükle açılmış.
III. Evveli bir varmış bir yokmuş bir derviş ile bir kocakarı varmış.
cümlelerinden hangilerinde “ile” kelimesi edat olarak kullanılmıştır?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve III
E) II ve III
13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ne … ne” bağlacı kelime gruplarını birbirine bağlamaktadır?
A) Ne kimsenin bir tüyüne dokunur ne de yerdeki karıncayı incitirmiş.
B) Ne bir dağda yağmurumuz var ne bir bağda yaprağımız var.
C) Meyvesini de ne siz sorun ne ben söyleyim.
D) Ne altın oluk ne gümüş oluk bir damla su vermiş.
E) Tasa dediğin ne korkuya benzer ne kuruntuya benzer.
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, ayraçla gösterilen yere iki nokta (:) konulmalıdır?
A) Ünsüzler( ) sürekli olup olmadıklarına ve ses yolunda titreyip titremediklerine göre adlandırılır.
B) Süreksiz sert ç, k, p, t ünsüzleriyle biten kelimeler, ünlüyle başlayan bir ek aldığında bu kelimelerin sonunda bulunan ç, k, p, t sert ünsüzleri yumuşar( ) c, g (ğ), b, d ünsüzlerine dönüşür.
C) Türkçedeki sesler, ses yolundan çıkışlarına göre iki gruba ayrılır( ) ünlüler ve ünsüzler.
D) Sözel derslerden tarih, felsefe, coğrafya( ) sayısal derslerden fizik, kimya, biyoloji alıyorum.
E) Çekim ekleri kelimelerin diğer kelimelerle bağ kurmasını, cümlede görev almasını sağlayan( ) hâlini, sayısını, zamanını, kişisini bildiren eklerdir.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı yoktur?
A) Yanardağdan püsküren mağma değişik şekiller almış.
B) Bu aracın çarpma sonucu egzosu delinmiş.
C) Eşgüdümlü çalışırsak işi daha çabuk bitiririz.
D) Düşmanla göğüs göğüse mücadele ettiler.
E) Eski düşmanlar şimdi can ciğer oldular.
16. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifadeden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.
7 NOLU ÇIKIŞ
İSTERSENİZ DİĞERLERİNİ DE CEVAPLAYALIM.
Hazırlık
İnsanlar, tanımadıkları kişilere güvenmeleri sonucunda istedikleri ve hayal ettikleri gibi olmadığında hayatlarının geri kalan kısmında güvensizlik ve her daim aldanmışlık onların sürekli yanında olacaktır.Bu yapı da kişilerin genel karakteri haline gelebilir.Güven duygusu kırılgan yapıya sahiptir.
Genelde okumak ve özelde ise hikaye okumak insana geniş bir ufuk açar. Betimlemeler insanın zihninde oluştuğu için zihni faaliyetleri daha çok hareketlenir. Kelime hazinenizi arttırır. Cümle kurgunuzu değiştirir. Yan anlam ve mecazlarla birlikte daha çok kelime derinliklerine inebilirsiniz.Genel kültür seviyeniz artar. Bu seviye de yazarken kendini gösterir.
İhtiyar esir sevincinden bayılmıştı. Kendine gelince oğlu ona:
— Ben karaya cenk için çıkıyorum. Sen gemide rahat kal, dedi.
Eski kahraman kabul etmedi:
— Hayır. Ben de beraber cenge çıkacağım.
— Çok ihtiyarsın baba.
— Fakat kalbim kuvvetlidir.
— Rahat et! Bizi seyret!
— Kırk senedir dövüşe hasretim.
Oğlu:
— Vurulursun! Vatana hasret gidersin! diye onu gemide bırakmak istedi.
Kara Memiş, o vakit, birdenbire gençleşmiş bir kaplan gibi doğruldu. Duramıyordu. Kalkan, kılıç istedi. (…)
— Şehit olursam bunu üzerime örtün! Vatan, al bayrağın dalgalandığı yer değil midir? dedi.
Ömer Seyfettin, Forsa
Bu metin OLAY eksenli yazılmış bir hikayedir.
Bu caddeye ne kadar da çok fotoğrafçı toplanmış, şimdiye kadar kaç tanesinin önünde resimleri seyre daldım. Bütün bu mesut insanlar buralara da saadetlerini tespit ettirmek için koşuşmuş olacaklar. Bu resimlerde, yaşayacaklarından daha uzun zaman tebessümleri devam edecek. Şu gelin, demin gördüğüm kocalı kadın değil mi? Şu pembe yüzlü, çift örgülü saçlı küçük çocuk, daha demin sıçrayarak yanımdan geçen genç kız değil mi? Belli belli! Bu fotoğrafhanelerde hiç ölülerin resmi yok. Zaten en yakın mezarlık buraya kilometrelerce uzakta. Bu caddede ancak mesut dolaşılabilir. Yalnız bu caddede
bulunmak insanı mesut etmeye kâfidir. Yaşadığımı, ben de saadetimi düşünmeliyim. Şu kadar dükkânın içinde elbette beni de mesut, hiç olmazsa memnun edebilecek şeyler satanlar da yok değil ya! Şuracıkta kunduralarımı boyatabilirim. Şu kravatı pekâlâ satın alabilirim. Yeni gelmiş şu şiir kitabı bana pekâlâ zevkli saatler geçirtebilir. Ben de pekâlâ şu mesut insanların fotoğraflarını çıkarttıkları fotoğrafhanelerden birine girebilir, ben de mesudum, benim de resmimi çekebilirsiniz, diyebilirim. Fotoğrafçı da itiraz edemez, sizin kimseniz yok, fotoğrafı ne yapacaksınız, diyemez.
Ziya Osman Saba, Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi
Bu metin DURUM eksenli yazılmış bir metindir.
| Zincir | |
| Kişiler | Anlatıcı (yazar), buldok cinsi bir köpek, Senegalli bir nefer vd. |
| Olay örgüsü |
* Anlatıcının pencereden sokağı seyretmesi * Senegalli neferin buldok cinsi bir köpeği gezdirmesi * Köpeğin neferi sürüklemesi * Neferin zaptedemediği köpeğe kayışla vurması ve köpeği çeke çeke güçlükle tekrar eve sokması * Frenk kadının köpeğe “Juju! Juju!” diyerek iltifat etmesi * Köpek eve sokulduktan sonra sokağın tekrar sakinleşmesi * Bir gün köpeğin zincirinden kurtularak kaçması * İki gün sonra köpeğin dönmesi * Köpeğin tekrar zincirlendiğinde artık sakin olduğunun görülmesi * Eski hırçınlığını kaybeden köpeğin artık zincirsiz dolaştırılması * Mahalle çocuklarının eskiden yanına yaklaşamadıkları köpekle alay etmeleri * Köpeğin eski zincirli günlerini arar hâle gelmesi |
| Mekân | Gurbet, yabancı bir memleket |
| Zaman | (Anlatıcıya göre) geçmiş zamanda birkaç gün |
| Çatışma |
Tutsak ve güvenli bir yaşam ile özgür ve tehlikelerle, zorluklarla dolu bir yaşam arasındaki çatışm |
| Tema | Özgürlüğün bedeli |
| Konu |
Bir köpeğin esaret altındayken ve esaretten kurtulunca yaşadıkları ve bunun sonuçları |
| Anlatıcı | Birinci kişi |
| Bakış açısı | Kahraman (ben) bakış açısı |
Metni Anlama ve Çözümleme
Hadise: Olay
Vuku: Ortaya çıkmak
Bulmak: İstenilen şeye kavuşmak, nail olmak
Bir olay meydana geldi anlamında kullanılmıştır.
| Anlatıcı | Yalnız, fakat yalnızlığına mahkum olmamış, kendini çaresizliğe itmemiş biridir. Bu yalnızlığa rağmen hayata dair bir şeyler yapmaya çalışan biridir. |
| Buldog Köpek | Komşu subayın köpeği. İri kafalı, koca enseli, iki dişi daima meydanda, yanakları kof ve sarkık, burnu çökük, aksi bir köpek… |
| Senegalli | İri , esmer tenli koca yapılı bir adam. J harflerini söyleyemeyen biri. |
Kullanılan bakış açısı kahraman bakış açısıdır. Olayların içerisinde olduğu için gördüklerini ve bildiklerini anlatmadır. Gözlemler ortaya konduğu için daha sıcak ve samimi bir hava katmıştır.Eksik tarafıysa her duruma hakim olamadığı için sadece görebildiklerini anlatır. Mesela hikayemizde köpeğin kaçtıktan sonraki bölümleri eksik kalmıştır. Anlatıcı bize sadece köpek eski hırçınlığının kalmadığını anlatmış olup o süreçte ne yaşandığıyla ilgili bilgi vermemiştir.
Anlatıcı burada özneldir. Öznel olduğu için kendi yorumları ön plandadır. Bizim görüşlerimize ve yorumlarımıza bırakmaz. Kendi gözleriyle yorumlayıp bizden de onu kabullenmemizi ister.
Yazar eseri sade bir dille yazmıştır. İçinde bulunduğu durumu, yaptığı analizleri ve vardığı sonuçları bize süsten uzak ve sade bir dille anlatmıştır.
| Serim | Yazarın kendini tanıttığı bölümdür. Hayata beklentilerini ve neler istediğini anlattığı bölümdür. Aynı zaman köpek ile Senegalli kişiyi tarif ettiği bölüm buraya girer. |
| Düğüm | Bu bölümde kısa bir olay yaşanmaktadır. Anlatıcı önceden hayal ettiği köpeğin kaçmasını ve kasabaya nasıl zarar verebileceğini sürekli düşündüğü olay gerçekleşir. Bu bölümde biraz merak vardır. |
| Çözüm | Köpeğin geri dönmesi , eski heybetinde eser kalmadığı bölümdür. İnsanları köpekle alay ettiği bölümdür. Bu bölümde düğüm bölümünde merak edilen konu gerçekleşmez. |
Etkinlik
Yalnızlık, esaret, cesaret, özgürlük …
Metindeki evrensel değerlerin olay akışına etkisini değerlendiriniz.
Yalnızlık duygusu kasabada yaşanılan küçük olayla beraber verilerek insanların küçük bir olayla bile mutlu olabileceğini, yalnızlığı bir nebze olsun giderebileceğini göstermektedir Tutsak ve güvenli bir yaşam ile özgür ve tehlikelerle, zorluklarla dolu bir yaşam arasındaki farklar da olay akışında verilmiştir.
Etkinlik
Zincir adlı metinde öne çıkarılan yapı unsurunu belirleyiniz.
| Olay Örgüsü: |
* Anlatıcının pencereden sokağı seyretmesi * Senegalli neferin buldok cinsi bir köpeği gezdirmesi * Köpeğin neferi sürüklemesi * Neferin zaptedemediği köpeğe kayışla vurması ve köpeği çeke çeke güçlükle tekrar eve sokması * Frenk kadının köpeğe “Juju! Juju!” diyerek iltifat etmesi * Köpek eve sokulduktan sonra sokağın tekrar sakinleşmesi * Bir gün köpeğin zincirinden kurtularak kaçması * İki gün sonra köpeğin dönmesi * Köpeğin tekrar zincirlendiğinde artık sakin olduğunun görülmesi * Eski hırçınlığını kaybeden köpeğin artık zincirsiz dolaştırılması * Mahalle çocuklarının eskiden yanına yaklaşamadıkları köpekle alay etmeleri * Köpeğin eski zincirli günlerini arar hâle gelmesi |
| Yer: | Gurbet, yabancı bir memleket |
| Zaman : | (Anlatıcıya göre) geçmiş zamanda birkaç gün |
| Kişi: | Anlatıcı (yazar), buldok cinsi bir köpek, Senegalli bir nefer vd. |
Öne çıkarılan bu yapı unsurunun hikâyenin kurgusundaki işlevini değerlendiriniz.
Öne çıkarılan olay örgüsü, yer, zaman , kişi hikayenin kurgusunda önemlidir. Bu dört unsurdan en önemlisi olay örgüsüdür. Daha sonra kişi gelmektedir. Yer ve zamanın olması kısmen önemlidir. Yer ve zaman net olarak verilmese de her hangi bir yer ya da zaman olarak verilmesi de önemlidir. Ama hikayeden kişiyi ve olay örgüsünü çıkarırsak hikayenin kurgusu çöker.
Zincir adlı metni Jules Amcam adlı metinle tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.
| Zincir | Jules Amcam | |
| Tür | Hikaye | Hikaye |
| Biçim | Düzyazı | Düzyazı |
| Üslup | sade ve anlaşılır bir dille yazılmış olup ben merkezli anlatım tercih edilmiştir. | Kısa cümleler, karşılıklı konuşmalar şeklinde yazılmış. Ben merkezli anlatım tercih edilmiş. Sade ve anlaşılır bir dili var. |
| İçerik | Bir köpeğin esaret altındayken ve esaretten kurtulunca yaşadıkları ve bunun sonuçları | Yoksul bir ailenin umutla zenginlik hayali kurması ve sonucunda hüsrana uğraması |
Hazırlık
Doğal çevre olmazsa insan nefes alacak oksijenden mahrum kalır, diğer hayvanlar yaşam alanı bulamaz. Çevre bu nedenle tüm canlılar için çok büyük bir gereksinimdir. Tüm canlılar için büyük önem taşıyan doğal çevreyi koruyarak devamlılığını sağlamak gerekmektedir. Biz doğayı korumazsak doğa hızla yok olup gidecektir. Gerek çevre sorunları gerekse insanların hatalı davranışları günümüzde doğal çevreye büyük zarar vermektedir. Bu konuda insanlar bilinçlendirilerek çevremize gereken özen gösterilmeli ve bu alanlar özenle korunmalıdır.
Kahveye yaklaşınca makinist gaza bastı, motoru büyük bir gürültüyle çalıştırdı, egzozunu tüfenk gibi patlattı. Kalabalık ürkerek açıldı, birçokları korkularını gizlemek için kahkaha attılar. Makinist, kahvenin önünde traktörü durdurdu, fakat motoru ıstop ettirmedi. Direksiyona yaslanarak, etrafını saran kalabalığa gururla baktı.
Halil Ağa tesbihini şakırdatarak yaklaştı:
“Hoş geldin bizim oğlan!” dedi makiniste, “Bizim dört beygirli bu he?”
Makinist kasketini geri attı. Kulağının üzerinden düşen çiçeği tam zamanında yakaladı, sapından döndürerek burnuna götürdü:
“Bu, Ağam,” dedi “Nasıl, zorlu değil mi? Adı dört beygirli ya, onun bir günde yaptığı işin, on beygir hakkından gelemez.”
Sözünü doğrulamak ister gibi, gaza bastı, motoru homurdattı. Çiçekler, yapraklar zangırtıyle titreştiler.
Kemal Bilbaşar, Kurban
Mutfakta, üzeri damalı bir muşambayla kaplı, açılır kapanır masada, yaşamımın birçok dönemine tanıklık etmiş bu eski nesnede, çelik bir tastan çorba içiyorum. Masanın, ana katmanlarıyla yüklü ağırlaşmış yüzü hafif dalgalı bir denizi andırıyor. Muşamba ise sayısız kesik ve çiziklerle zamana karşı direnmiş. Bu izlerin kaçını ben yapmış olabilirim, bilmiyorum. Kalın dilimlenmiş ekmekler arasında dolaşan karıncalar görüyorum. Amaçsız bir geziye çıkmış gibiler.
Cemil Kavukçu, Kargalar Rotası
1.Metinde anlatım İlahi bakış açısıyla yazılmıştır. 2. metindeyse Kahraman bakış açısı kullanılmıştır. 1.metinde kişilerin iç dünyasında yaşadıkları dile getirilmiş ve onların neler düşündükleri anlatılmıştır. Bu da İlahi bakış açısıyla olduğunu gösterir. Diğer metinde de hikâye kahramanının ağzıyla anlatılmış her şey.
| Olay ve Durum Hikâyesi Farkı | |
|
Serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşan düzenli bir planı vardır. |
Serim, düğüm, çözüm planına uyulmamıştır. |
| Olay ağırlıklıdır. |
Durum ağırlıklıdır. |
| Merak ögesi canlı tutulmuştur. | Merak ögesi ön plana çıkarılmamıştır. |
| Hikâye beklenmedik bir sonla bitirilmiştir. | Hikâyede bitmemişlik duygusu söz konusudur. |
Metni Anlama ve Çözümleme
Konstantin: Galata’da bir yazıhanesi olan zahire tüccarıdır. Kendi halinde yaşayan, hesaplı, başkaları tarafından sevilen, mütevazi, şakacı bir tavrı yanında canavar bir yönü de vardır çünkü kuşlara kıymaktadır. Yazar tarafından beğenilmemektedir. Mühendis Ahmet Bey: Okumuş bir insan olmasına rağmen çocuklara çimleri yoldurmaktadır. Onlara kötü örnek olmaktadır.
MEKAN VE ZAMAN: Öyküdeki zaman kesin olmamakla beraber güz mevsimi ve yaz mevsimlerine değinmiştir. Hikaye İstanbul Büyükada’’da geçmektedir.
Hikaye kahraman anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.1.tekil kişili (ben)anlatımı vardır.Zaman zaman gözlemci bakışı açısı da kendini gösterir.
Metinde kullanılan anlatım biçim ve tekniklerini belirleyiniz.
Sizinle alakalı bir durum.
Bizim toplulumuzda hikaye Tanzimat’tan sonra ortaya çıkmış ve Batı toplumlarına giden aydınlarımız tarafından edebiyatımıza kazandırılmıştır. Bu da toplumsal değişimle beraber olmuştur. Batı’nın tanınması ve onun örnek alınması edebiyatımıza hikaye türünün gelmesine katkıda bulunmuştur.
Peki Tanzimat’tan önce hikaye türünün yerini tutan türler yok muydu? Kesinlikle vardı. Masal, efsane , destan , fabl, halk hikayesi gibi türler hikayenin yerini tutan türlerdi. Bu türlere baktığımızda da çoğunlukla sözlü kültürde ortaya çıktığı – masal,efsane,destan…- zamanla yazıya geçirildiğini göstermektedir.
| Metin | Anlatıcı ve Bakış Açısı |
| Köşe penceresini, işte, ben, bu bakımdan insan çevresinin bir damlası üstüne çevrilmiş bir mikroskop camı sayarım. Baktığınızı sanki büyütür. Rasathaneler nasıl gökleri ve yıldızları temaşa için havaya uzanmış birer fen gözü ise köşe pencereleri de yeri ve yerde yaşayanları seyre yarar, zemine eğilmiş birer tecrübe gözlüğüdür. | Kahraman Bakış Açısı |
| Seneler var ki kuşlar gelmiyor. Daha doğrusu ben göremiyorum. Güzün güzel günlerini pencereden görür görmez, Konstantin Efendi’nin bulunabileceği sırtları hesaplayarak yollara çıkıyorum. Bir kuş cıvıltısı duysam kanım donuyor, yüreğim atmıyor. | Kahraman Bakış Açısı |
|
Hani sessiz, zenginliğini bile belli etmez, mütevazı adamdı da… Konu komşusu da severdi hani. Hiçbir şeye, hiçbir dedikoduya karışmazdı. Sabahleyin işine kısa kısa adımlarla koşarken, akşam filesini doldurmuş vapurdan çıkarken görseniz; iriliğine, sallapatiliğine, Karamanlı ağzı konuşuşuna, basit ama, hesaplı fikirlerine, (…) yine basit, sevimli şakalarına karşı, hakkında kötü bir hüküm de veremezdiniz. Kendi halinde, işi yolunda, hesaplı yaşayan bin bir tanesinden bir tanesiydi. |
İlahi Bakış Açısı |
a.Zincir ile Son Kuşlar hikâyelerinden alınan bu parçaları anlatıcı ve bakış açısı yönünden değerlendiriniz.
Yukarıda tabloda verilmiştir.
Bu anlatıcı ve bakış açılarının anlatıma etkilerini değerlendiriniz.
Kahraman bakış açısı esere sıcak ve samimiyet katmaktadır. Ama aynı zamanda sadece görebildiklerini anlatabildiği için anlatım açısından sınırlıdır. İlahi Bakış açısı da bizim daha geniş bir pencere sunar. Her olay ve duruma hakimiyet söz konusudur.
Tablodaki metinlerde metin-okuyucu ilişkisi açısından anlatıcının yazarın gerçek kişiliği ya da kurgu olup olmadığını belirleyiniz.
Her metin yazarın hayatından izler taşımakla beraber bir kurgu özelliğine sahiptir. Yani yazar gerçek hayatta yaşadıklarını bize olduğu gibi değil de değiştirerek başka bir dünya kurarak anlatır.
Görseldeki manzarayı betimleyiniz.
Akşam olup, güneş denize döküle döküle çekilip karşı tepenin ucundan isli, harlı bir köz parçası gibi göründüğünde gökyüzündeki kuşların şekli insana ayrı bir haz veriyor. Her yeri yangın yeriymiş olan bu hava küçük bir rıhtım ve yanındaki sazlıklarla birlikte ateşin içine giden yol olarak karşımıza çıkıyor.
Yaptığınız betimlemeden hareketle edebiyatın görsel sanatlarla ilişkisini değerlendiriniz.
Edebiyat içerisinde hikaye ve roman gibi türlerin direkt olarak görsel sanatlarla ilgisi vardır. Günlük hayatta gördüğümüz nesneleri ya da yaşadığımız olayları anlatmak için edebiyata ihtiyaç vardır.
Son Kuşlar adlı metni Kırda Bir Gün adlı metinle tür, biçim, üslup ve içerik açısından karşılaştırınız.
| Son Kuşlar | Kırda Bir Gün | |
| Tür | Hikaye- Durum Hikayeciliği | Hikaye – Durum Hikayeciliği |
| Biçim | Düzyazı | Düzyazı |
| Üslup | Yazar tasvirlere ve gözlemlere sıkça yer vermiştir. Daha çok monologlar hakimdir. Kişiselleştirmelere yer verilmiştir. Hikaye kahraman anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.1.tekil kişili (ben)anlatımı vardır | Kısa cümleler kullanılmıştır. Eksiltili cümleler çok fazla.Karşılıklı konuşmalar hakimdir.Gözlemci bakış açısı hakimdir.3 tekil kişi anlatımı vardır. |
| İçerik | İnsanlar tarafından sevilen, zenginliğini belli etmeyen, mütevazı bir adam olan Konstantin’in güz mevsimi geldiğinde bir canavara dönüşüp adadaki kuşları avlaması ve onun yüzünden kuşların artık adaya pek uğramamasını anlatıyor. İnsan eliyle doğaya zarar verilmesi dile getiriliyor. | Doğa ve insanın doğa etkileri anlatılmış. |
Dil Bilgisi
· Deniz, Bozburun’a doğru başını almış gidiyor. Uzaklarda görünen, İstanbul’un neresi kim bilir? Sesler neden gelmiyor?
· Bunlarla bir yeşil meydanın kenarına varır, bunları bir ufacık ağacın altına çığırtkan kafesiyle bırakırlar, ağacın her dalına ökseleri bağlarlardı. Hür kuşlar, kafesteki çığırtkan kuşun feryadına, dostluk, arkadaşlık, yalnızlık sesine doğru bir küme gelirler.
Yukarıdaki parçalarda bulunan isimleri türlerine göre gruplandırarak aşağıdaki tabloda ilgili bölümlere yazınız. Bu isimlerin metindeki işlevlerini belirleyiniz.
| Özel isim | Abdülhak Hamid , Deniz, Bozburun,İstanbul, .. |
| Cins isim | pencere,meydan,ağaç,kafes,dal,ökse,kuş,… |
| Somut isim | ses,kafes,pencere,ağaç,dal,kuş… |
| Soyut isim | dostluk,arkadaşlık,yalnızlık,gurbet… |
| Tekil isim | köşe,pencere,İstanbul,… |
| Çoğul isim | uzaklar,sesler,eller(inde) kuşlar,ökseler,.. |
| Topluluk ismi | küme.. |
Köşe penceresini, işte, ben, bu bakımdan insan çevresinin bir damlası üstüne çevrilmiş bir mikroskop camı sayarım.
· Can sıkıntısının bir sesi vardır; bunu ancak, böyle bir zamanda, o gurbet odasında duyarsınız.
· Kimi bir çalılığın kenarındaki çimenlikte bütün eski ihtişamıyla daha yeni başlamıştır.
· Bir apartman terası kadar ufak bu kır kahvesinin tahta masaları üstünde hâlâ karıncalar gezer, hâlâ sinekler kahve fincanının etrafına konarlar.
Zavallı Senegalli, bir türlü söyleyemediği “j”leri değiştirerek:
Virgül: Özne yüklemden uzak kaldığında kullanılır.
Tırnak İşareti: Özel olarak vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınır.
İki Nokta: Aktarma sözlerden önce kullanılır.
“Susu! Susu!” diye ne kadar bağırsa, hatta belindeki kayışla vursa nafile…
Juju kıyamet koparıyor, hırlıyor, eşiniyor, atılıyor, zapt edilmez bir hâle geliyor. O zaman, çaresiz, çeke çeke, koparır gibi tekrar eve sokuyorlar. Balkondan uzanan penyuvarlı ve dağınık saçlı bir Frenk karısı, ıslak köpek tüyü gibi koktuğu vehmini veren etekleri havalanarak iltifat ediyor:
“Juju! Juju! Şeri…”
Ve sokağın sükûneti de geri geliyor.
Nokta: Tamamlanmış yargı bildiren cümlelerde kullanılır.
Size kalmış bir durum.
Beş on gün çarşı sokak gezdikten sonra, tanıdık çehre, alışabileceğiniz yer bulamamaktan bezer, odanıza girer, yalnızlığın içine sinersiniz.
Virgüllerin kullanımı yanlıştır.
Doğrusu: Beş on gün çarşı sokak gezdikten sonra tanıdık çehre, alışabileceğiniz yer bulamamaktan bezer; odanıza girer, yalnızlığın içine sinersiniz.
Fakat böyle düşünmemeli: Büyük Okyanus’tan aldığınız bir bardak su, o geniş denizin tirilyonda biri değildir; ama bütün o ummanda mevcut unsurların bu minimini kadehte tam bir terkibi mevcuttur.Hatta kadehe de lüzum yok…
1-İki noktanın kullanımı yanlıştır.
2- Ama ,fakat, lakin gibi ifadelerden önce noktalı virgül kullanılmaz.
3- “Hatta kadehe de lüzum yok…”cümlesi yargı bildirği için üç nokta kullanılmaz nokta kullanılır.
Başka cihetten düşünülürse, Okyanus’u bir bardak veya kaşık içinde daha fenni, daha sahici olarak görebiliriz: Azı ve ufağı incelemek elbette çoğu ve büyüğü tetkikten kolaydır; kolay ve doğrudur.
1-Düşünülürse şart ekinden sonra virgül kullanılması YANLIŞ’tır.
2- Görebiliriz ifadesinden sonra iki nokta kullanmaya gerek yoktur.
3- kolaydır ifadesinden sonra sıralı cümleler öncelikle virgülle ayrılır. Eğer sıralı cümlelerin herhangi birinin içinde farklı amaçlı virgül kullanıldıysa o zaman noktalı virgül kullanılır.
Köşe penceresini, işte, ben, bu itibarla insan çevresinin bir damlası üstüne çevrilmiş bir mikroskop camı sayarım.
Virgüllerin kullanılması yanlıştır.
Onun içindir ki, penceremden sokağa kendimize bakmayı, göğe dalıp kalmaya tercih ederim.
Ki bağlacından sonra virgül kullanılmaz.
Buldok, değişiklik olsun diye, sanki asıl yüzüne korkunç, gamlı, bedbin bir karnaval maskesi geçirmiş bir köpektir.
Arasöz için kullanılan ve eş görevli sözcükleri ayırmadan kullanılan virgüller karışmış.
DOĞRUSU: Buldok; (değişiklik olsun diye) sanki asıl yüzüne korkunç, gamlı, bedbin bir karnaval maskesi geçirmiş bir köpektir.
Dünyaya parçalanıp yok edilecek lüzumsuz, zararlı, iğrenç bir şeymiş gibi kin ile, anarşist gözü ile bakıyordu.
“Kin ile” ibaresinden sonra virgül kullanılmaz çünkü metin içinde ve, veya, yahut,ile , ya … ya bağlaçlarından önce de sonra da virgül konmaz.
“Susu! Susu!” diye ne kadar bağırsa, hatta belindeki kayışla vursa nafile…
“bağırsa” şart ekinden sonra virgül kullanılması YANLIŞ’tır.
Zincirden boşanıverse, şüphesiz, önüne insan ve hayvan ne gelirse, neresi gelirse, hemen mengene gibi tuttuğunu…
“boşanıverse,gelirse” şart ifadelerinden sonra virgül kullanılması YANLIŞ’tır.
Hâlbuki öyle olmadı:
Burada iki nokta yanlış. Nokta kullanılacak.
O eski korkunç mahluk, zinciri çıkınca, basbayağı bir köpek olmuştu.
“çıkınca” zarf fiil ekinden sonra virgül kullanılmaz.
Aldırmıyordu bile…
Üç nokta eksiltili , yüklemi olmayan cümlelerde kullanılır. Burada yüklem var, yargı var. Nokta kullanılacak.
Daha da çok var gerisini de siz bulursunuz .
ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
1-5. soruları Halide Edip Adıvar’ın Millî Mücadele yıllarına ait Himmet Çocuk adlı hikâyesinden alınan aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Elvanlar’da ihtiyar bir kılavuz aldık. Köyün bir kısmı yanmış, perişan, herkes fersiz ve şaşkın gözlerle kamyon denilen canavarın lüzumsuz gürültüsüne bakıyordu. Herkesin ruhunda sonu gelmeyen ezilişin, açlığın, her günün gizli felaket ihtimallerinin yoğurduğu ümitsizlik ve ilgisizlik vardı. Onun için kimse Uşak’a kadar gelmek istemiyordu. Parayı ne yapacaklardı? Ne alırdı ki? Yalnız zayıf yüzlü bir ihtiyar, halsiz bir sesle, “Ben İnay‘a kadar yolu biliyorum. Fakat beni Uşak’a götürürseniz ve bana orada bir okka tuz verirseniz gelirim,” dedi.
Akşam karanlığı basarken kamyon mırıldanarak, homurdanarak Anadolu’nun ıssız, yolsuz çöllerine daldı. Kamyonda İstanbul gazetecileri vardı. Düşmanın bir benzeri olmayan zulümlerinin külleri ve facia sahnesi üstünde inceleme yapacaklar, ben cephenin, düşmanın zulüm raporunu hazırlarken onlar da ajansla Türk’ün felaketini dünyaya bildireceklerdi. Anadolu’da hâkim, insan değil tabiattır. Kuytu ormanlar, batak ovalar, sarp keskin yokuşlar, sonra karanlık kımıldıyormuş gibi insanı keserek, dondurarak esen acı rüzgârın ortasından bin bir zahmetle bilmem kaç saat geçti.
(…)
Biraz sonra sağda, bir kaya kovuğunda kızıl bir alevin önünde ısınan iki haki gölgenin kımıldandığını gördüm. Karanlık dereye, kurşuni yangın harabesi önce yamaca vuran biricik ışık, bu ateşin ve kamyonun yürüyen iki göze benzeyen fenerleriydi. Köprünün önünde şoför kocaman, miskin makineyi durdurmaya çalışırken önünde birkaç karaltı kımıldadı. Sonra ışığın beyazlandığı taşlı yolda siyah cübbeli, beyaz sarıklı, siyah sakallı bir adam, arkasındaki, henüz ışığın sınırına giremeyen karaltı arkadaşlarından ayrıldı. Hiç unutamayacağım açık bir sesle, “Halide Onbaşı, sizi biz İney istasyonunda bekliyorduk,” dedi.
“Geleceğimizi nereden biliyordunuz?”
“İstasyonda biliyorlar. Soruşturma heyeti gelecek, dediler.”
Bu bölümde Anadolu’nun içinde bulunduğu durum anlatılmış olup bu olumsuzlukların içinde bir umut olabilecek olay örgüsü kurgulanabilir. Anadolu insanının tekrar hayata bağlayan ve vatan sevdasını anlatan kurgu ön plana çıkarılabilir.
Elvanlar köyü, harap olmuş ve köyün bir kısmı yanmış.Ümitsizlik ve çaresizlik içinde yaşamaya çalışan bir köy durumunda.
Hikayenin bu bölümüne kadar hep olumsuzluk hakim. Bundan sonraki bölüme bir kahraman eklenecekse bu olumsuzlukları tersine çevirecek bir yapıya sahip olması lazım. Azimli, inançlı bir kahraman özelliğinde olabilir.
Anadolu bugün itibariyle daha yaşanılabilir ve müreffeh durumda. İnsanın bakış açısı düne göre daha geniş.İmkanları daha iyi konumda.
Bu paragrafta bulunan isimlerin özellikleri hakkında neler söylenebilir?
| Özel isim | Elvanlar | Varlıklara verilişlerine göre |
| Cins isim | kamyon,kılavuz,köy,canavar, | |
| Somut isim | kamyon, gürültü,gün, | Varlıkların oluşlarına göre |
| Soyut isim | ruh, fer,şaşkın, felaket,ümitsizlik,ilgisizlik,perişan | |
| Tekil isim | canavar,kamyon,kılavuz, | Varlıkların sayılarına göre |
| Çoğul isim | ihtimaller,Elvanlar,gözler, | |
| Topluluk ismi | köy |
| Metin | Anlatım Teknikleri |
|
Büyükçe lambamız misafirin yanında. Başka lambamız da yok. Babam, mutfakta kullandığımız idare kandili ile çalışabilecek mi? Ben suçluyum, babam da hiç sesini çıkarmıyor. “Ben sana söyledim, benim sözümü dinlemedin” dese, ben de “Evet, suç bendedir!” desem, yahut yalnızca “Suç benimdir, senin sözünü dinlemedim” diyebilsem, gidip rahat yatacağım. Memduh Şevket Esendal, Ana Baba |
İç Konuşma Tekniğiyle |
|
— İyice yorulmuşsun. — Ehh! — Bu taraflarda mı oturuyorsun? — Şurada, ileride, Kısıklı’da. — İstanbullusun galiba? — Üsküdarlı. — Yaaa! Ben de Üsküdarlıyım. Nezihe Meriç, Umut, Fakirin Ekmeği |
Diyalog Tekniğiyle |
Adalet Ağaoğlu, Karanfilsiz
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) III. kişili anlatıma başvurulmuştur.
B) Hâkim bakış açısıyla yazılmıştır.
C) Neden-sonuç ilişkisi kurulmuştur.
D) İç konuşma tekniğine yer verilmiştir.
E) Soru yoluyla düşündürme yoluna gidilmiştir.
Nedim Gürsel, Dönüş
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri bu parçadan hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.
9. Sabahleyin ( ) bir ara yarı daldığı uykudan pek yorgun ve hâlsiz uyandı ( ) Artık kanıksamıştı. Geceki saçma sinir bozukluğuna şaşıyordu ( ) Ne kötü bir gece geçirmişti. Halbuki değer miydi ( )
Bekir Sıtkı Kunt, Yataklı Vagon Yolcusu
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (;) (,) (.) (…)
B) (,) (.) (.) (?)
C) (;) (;) (,) (.)
D) (:) (;) (,) (…)
E) (;) (.) (.) (?)
Yukarıdaki cümlelerde numaralanmış kelime gruplarından hangisi bir zincirleme isim tamlamasıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
11. Belirtili isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına kelime girebilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde böyle bir isim tamlaması vardır?
A) Kitabın sayfalarını dikkatle çevirdi.
B) Kedilerin ve köpeklerin oyununa daldı.
C) Büyük meydanın ortasında durdu.
D) Kapı geniş bir bahçeye açıldı.
E) Çayın mis gibi kokusuna dayanamıyordu.
12-14. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Sait Faik, “düşünce ve duyuşlarını, hele kendi kurallarını getiren yeni bir sanatçı olarak başıboş ve özgür yaşama tutkularını anlamayan, buna karşı olan bir çevrede” yetişmiştir. Aile çevresinden ve hemen sonra yaşadığı öteki çevrelerle tam ve düzenli, doyurucu ve destekleyici bir anlaşma içinde olduğu söylenemez. İlk hikâyelerinden başlayarak bütün eserlerinin, artistçe kendi üslûbunda bir yaşamayı yadırgayanlarla çatışmalarının aynası olduğu görülür. Bu soy bir çatışmanın olmadığı yerde de, çağının sanatının ve yerleşmiş sanat ölçülerini aşan bir yeni ve güçlü sanat eserinin yeşeremeyeceği de açıktır. Böylece onda, edebiyatı, özentilerden, romantik ucuzluklardan kurtarmak, bir başka kata yükseltmek isteyen davranışın varlığı daha ilk adımlarında belli olmaktadır. Sait Faik, hikâyeyi ‘edebiyat yapan’ların elinden kurtarmaya gelmiştir.
Tarık Dursun K., Edebiyat Üstüne Narin
12.Parçaya göre Sait Faik’in eserleri, çevresiyle çatışmalarının aynası olarak görülmektedir. Bu yargıdan yola çıkarak sanatçının hikâyeciliğini değerlendiriniz.
Çatışmalar hikayelerin olmazsa olmazıdır. Hikayeler olay çevresinde gelişen edebi metinler olduğu için olayın oluşturan özellik çatışmadır. Bu çatışmalar bazen toplumda bireyler arasında bazen kişinin kendi içindeki çatışma olarak karşımıza çıkar.Buna göre Sait Faik , insan ve toplumu konu aldığı öykülerinde, genel olarak, toplumun herhangi bir olaya ya da insana karşı gösterdiği tepki, sınıf ayrılıklarının ortaya çıkardığı sakıncalar, işveren-işçi ilişkileri, toplumun düşkünlere karşı ilgisizliği, zenginlik-yoksulluk gibi, içinde yaşadığı toplumun sorunlarını dile getirmiştir. En çok üzerinde durduğu konu ekonomik dengesizliktir, insan ve doğayı konu edindiği öykülerinde insanın doğayla mücadelesi ve doğaya verdiği zarar üzerinde durmuştur.
13. Parçada çağının yerleşmiş sanat ölçülerini aşan yeni ve güçlü bir sanat eserinin yeşermesi hangi koşula bağlanmıştır? Açıklayınız.
Yerleşik sanat anlayışını aşmak için tabiri caizse kuşak çatışması yaşamak gerekmektedir. Geleneği olduğu gibi sürdürmek sade bir taklitten öte geçmez. Yeni şeyler ortaya koyarken kuşak çatışması olacak ki yeni ürünlerden faydalanabilelim. Orhan Veli içinde bulunduğu zamanla kuşak çatışması yaşamasaydı serbest şiire ulaşmamız daha sonraki zamanlara kalabilirdi. Orhan Veli de sıradan bir şair olarak karşımıza çıkardı.
Basit , sıradan herkes gibi yazanlardan değil de kendi üslubunu belirlemiş ve özgünlüğü yakalamış yazar … Nedim güçlü bir şairdir ve çığır açmış , özgün bir şairken Sünbülzade Vehbi ise Nedim’i taklit eden biridir. Onun için Nedim bilinir ve tanınırken Sünbülzade Vehbi ben tanınmaz.
Ferit Edgü, Sait Faik / Bir Öncü
Metinde altı çizili sözle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.
“Onun yazdığı bir eserden etkilenerek sanat anlayışımızı şekillendirmişiz” demek istemiştir.
I. Dil bilimcilere göre dil ile kültür arasında sıkı bir ilişki vardır.
II.Yaşanan bu olaylar, Türk boylarının İslâm uygarlığının etkisine girmesine yolaçtı.
III. Eser orijinal nüshadan kontrol edilerek tekrar basıma hazırlandı.
IV. Bu görüş entellektüel çevrelerce ileri sürüldü ve desteklendi.
V. Bilim insanları görüşlerini kanıtlamak için laboratuvar çalışmaları yapar.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangi ikisinde yazım yanlışı yoktur?
A) I. ile II.
B) II. ile III.
C) III. ile V.
D) I. ile III.
E) II. ile IV.
Bu cümle ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Birleşik isim kullanılmıştır.
B) Terim kullanılmıştır.
C) Topluluk ismi kullanılmıştır.
D) Tekil isimler kullanılmıştır.
E) Soyut isim kullanılmıştır.
18. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifadeden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.
3 NOLU ÇIKIŞ
İsterseniz diğerlerini de cevaplayalım.
Sunuda önemli ve ilgi çekici bilgiler dinleyici kitlesi gözetilerek seçilip düzenlenmelidir. (D)
8. Aşağıda verilen tanılayıcı dallanmış ağaçtaki bilgilerden bazısı doğru, bazısı yanlıştır. İlk ifadeden başlayıp, cevap oklarını takip ederek doğru çıkışa ulaşınız.
Günlükte, yaşananlarla yaşananların yazılması arasında uzun bir zaman vardır.(Y)
Günlüklerde gözleme önem verilmez. (Y)
Bir isimle bir yardımcı fiilden oluşan birleşik kelimeler; isimde ses olayı (düşme, türeme, değişme) oluşursa bitişik yazılır. (D)
7 NOLU ÇIKIŞ
İSTERSENİZ DİĞERLERİNİ DE CEVAPLAYALIM
“Üç-beş kitap alıp eve döndüm.” cümlesinde kısa çizgi yanlış kullanılmıştır. (D)
Kısa ve özlü ifadelere yer verilen günlüklerde anlatım nesneldir. (Y)
Günlükler, yazarın iç dünyasını ve yaşadıklarını yansıtmaz. (Y)
Kişisel bloglar günlük amaçlı kullanılmaz. (Y)
]]>
1. Metinlerin yazılış amaçları ile ilgili neler söylenebilir?
Yazara ait duygu ve düşünceleri kalıcı kılmak adına .
2. Metinlerden yola çıkarak günlük türü ile ilgili hangi özellikler belirlenebilir?
Yaşanan olayların, o olayla ilgili izlenimlerin günü gününe yazıldığı yazı türüne veya bu yazıları içine alan esere günlük (günce) denir.
Suut Kemal Yetkin, günlüğü şu şekilde açıklar: “İnsanın içini dökmeden edemediği dakikalar olur. Bir dost, bu dakikalarda erişilmez bir değer kazanır. Ama her şey bir dosta, söylenemez ki! Onun için, hele bir insan yazarsa, içinin gizli kıvrımlarını görmesini biliyorsa, masasının başına geçip kalemi eline almadan edemez, işte günlük dediğimiz yazarın kendi kendisiyle alçak sesle konuşmasından doğmuştur.”
Günlüklerde, yazının kaleme alındığı tarih ve yer belirtilir. Olaylar üzerinden zaman geçmeden, sıcağı sıcağına yazıldığı için günlüklerde olayların tüm ayrıntıları yer alır.
Günlük yazan kişi, gözlemlerini, duygularını ve düşüncelerini içinden geldiği gibi, doğal bir anlatımla dile getirir. Günlüğü yazan kişi, yazdıklarının bir başkası tarafından okunma ihtimalini düşünmediği için yazılarında içtendir. Bu içtenlik, yazısına da yansır. Bunun sonucu olarak, yazarın hayatından izler taşıyan günlüklerde yazarın kişiliği, görüşleri ve ruhsal yapısıyla ilgili bilgilere ulaşılır.
Günlükler, roman ve hikâye için ilham kaynağı olmuş, bunun sonucu olarak bazı hikâye ve romanlarda “günlük” bir anlatım biçimi olarak kullanılmıştır.
Günlüklerin anıdan ayrılan yönü, olayın üzerinden zaman geçmeden, hemen yazılmasıdır. Anı ise olayların üzerinden zaman geçtikten sonra yazılır.
3. Metinlerden hareketle yazarın kişiliğiyle ilgili neler söylenebilir?
Hayatına dair bilgiler…
4. Metinlerde geçen fiilleri bularak bunların işlevlerini belirleyiniz.
geldik>görülen geçmiş zaman
koştum>görülen geçmiş zaman
özlemişim>öğrenilen geçmiş zaman
gidiyor>şimdiki zaman
fırlatıyor>şimdiki zaman
5.
20 Kasım Gecesi Saat: 20.45
Bu gece Miraç gecesi. Radyoda mevlid başladı şu anda. Bütün kalbimle dua ediyorum: Tanrım,
hocama acil şifalar bahşeyle! Başka hiçbir dileğim yok.
21 Kasım 1965 Pazar
Bugün hocama gittim (5.15 – 6.10). Düne göre daha iyi buldum. Yarın belki bacağını ameliyat edecekler. Doktorlar kendisine de söylemişler. “Yarın bacağıma bakacaklar” dedi. Onu en ziyade sıkan, sapasağlam olduğu halde, yatağa çivilenip kalmak. Akşam yemeği yedirdim. Bir dilim domates, bir parça et, birkaç salatalık yedi. Bir de Orhan’ın sıktığı bir bardak greyfurt içti o kadar. Rengi -gece iyi uyuduğundan- düne göre çok daha iyi idi. İnşaallah iyi bir ameliyat neticesinde, on beş güne kadar ayağa kalkabilir.
Fevziye Abdullah Tansel, Ay Dolanır Günler Geçer
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri günlükten hareketle uygun ifadelerle doldurunuz.
a. Günlükte anlatılanlar TARİH düşülerek kaleme alınmıştır.
b. Günlükte anlatılanlar BİRİNCİ kişi ağzından yazılmıştır.
c. Günlükte KONUŞMA diline yakın bir dil kullanılmıştır.
ç. Günlükte SAMİMİ bir anlatım kullanılmıştır.
6. Aşağıdakilerin hangisi günlüğün anıdan ayrılan yönlerinden biri değildir?
A) Günü gününe yazılması
B) Olayları daha ayrıntılı anlatması
C) Kesin tarih belirtmesi
D) Başkalarının hayatını merkeze alması
E) Genellikle içe dönük olması
7. Blog ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Webloğun kısaltılmış şeklidir.
B) Web tabanlı bir yayındır.
C) Başkalarının yorumlarına yer verilmez.
D) Kişisel blog türü daha yaygındır.
E) Blog, günlüğün Genel Ağ ortamına taşınmış hâlidir.
]]>ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI
1-4. soruları Adalet Ağaoğlu’nun yazdığı aşağıdaki günlüğe göre cevaplayınız.
Geldik. Daha eve girmeden doğru Ayhan’a koştum. Özlemişim. Ankara yaz aylarında her zamanki gibi. Bomboş. Issız, sessiz. İyi bir çalışma odası. Halim yarın bir iki gün için Tokat’a gidiyor. Bu iş gezisi çalışmalarım açısından benim için de iyi bir fırsat mı desem?
16 Temmuz
Yeni bir çağın başlangıcı. Bugüne zamanın dönüm noktası mı demeli acaba? Türkiye saatiyle 15.32’de ABD, Apollo 11 adını taşıyan uzay füzesini aya fırlatıyor. Araçta üç astronot: Neil Armstrong, Edwin Aldrin, Michael Collins. İlk ikisi Ay’a çıkacakmış, Collins de ana kabinde oturup ötekilerin dönüşünü bekleyecekmiş. Astronotlar Ay’dan 40 kg. kadar toprak ve maden külçeleri getirecekler. (Ne madeni? Nerden, nasıl biliniyor?) Biliniyor, biliniyor. (…)
17 Temmuz, saat19.00
Apollo şimdi dünyadan 200.000 km. uzaklıkta. Ay’a varış bizim saatle 22.00-22.50’lerde olacakmış.
20 Temmuz, saat 22.16
Örümcek Ay’a indi. Huston Uzay Merkezi ile Ay modülü arasında konuşma var. Tamam. Ay modülü
ayda. Armstrong: “Her şey yolunda gitti” demiş. Güntekin anlatıyor: “Araçta bir mavi ışık yandı. Armstrong uzay merkezine teşekkür etti. Merkezde büyük sevinç. Mavi ışık, Ay’a indik, demek. Uzaklık 340.000 km. Armstrong: ‘Fantastik’ diyor. Tahminen 10 saat sonra Ay’ın yüzeyine ayak basacaklar.
Yarın saat 8.15’te Ay’dan TV yayını yapılacak.”
21 Temmuz
Astronotlar Ay’a ayak basma saatini dört saat öne almışlar. Bu sabah saat 4.15’te Neil Armstrong Ay modülünün kapağını açtı; merdivenlerini inerek tam 4.17’de Ay’a ayak bastı. İlk adım. Oradan hemen TV yayını başladı. Güntekin yayına devam ediyor.
Saat 23.26: Ay modülü (Kartal) ‘Örümcek‘ ana kabin Columbia ile kenetlendi. (…)
22 Temmuz
Halim’in doğum günü. “Kutlarım“lara yanıt: “Dünyaya geldim diye sanki suç işlemiş gibi hissediyorum kendimi.”
Bir baraj yapımıyla ilgili olarak kendisine bilirkişi üyelik işi verilmiş. Evi büro haline getirdik. İkimiz de ayrı köşelerde çalışmaktayız. İlbank kooperatif evlerindeki dairemiz kullanışlı. Her yere yakın. Çevresinde elçilik parkları, bahçeleri… Başkentte yalnız bu köşelerde görülebilen bol yeşillik. Polonya ve Çek elçiliklerinin bahçeleri sulanırken balkondaysam ıslak toprak kokusunu duyabiliyorum. Burası başımıza sıkıntı çıkarmıyor. Bir odası daha olabilseydi adına Halim’in çalışma odası, denilirdi. Ama onun aklı hep Alanya, İncekum’da.
]]>YAZMA ÇALIŞMALARI
a. Yazma Tür ve Tekniklerini Tanıma
Günlük Yazma
Günlük yazma, karşılaşılan bir olay veya durumun insanda oluşturduğu duygu ve düşüncelerin içten bir anlatımla sunulmasıdır. Günlük yazmada gözlem ve kişisel izlenimlerin önemli bir yeri vardır. Günlükte esas olan yaşanan bir günün özetlenmesi değil yaşananların kişide bıraktığı etki ve izlenimlerin yansıtılmasıdır. Günlük yazarken duygu ve düşüncelerin ifadesinde özgün olunmaya çalışılmalıdır. Günlük yazmaya tarih atılarak başlanmalı; günlükte yalın, açık, konuşma diline yakın bir dil kullanılmalıdır. Aşağıdaki parçada yaşanan, karşılaşılan olay ve durumların insanda oluşturduğu duygu ve düşünceler, içten bir anlatımla sunulmuştur.
14 Haziran
Hacer hanım geldi ansızın. Öldü sanıyordum; hiç bu kadar açmamıştı arayı. Geçen yaz son geldiğinde, hastaydı zaten: çarpıntı, damar sertliği, gerginlik. Hacer hanımın hayatı “anlatılsa, roman olur.” Birkaç
hikâyeme konuk sanatçı olarak katıldı. Şöyle diyeyim Katherine Mansfield’in ağzından: Geçmişini düşünüp ağlayacak vakti yoktur onun. İyi ki. Çünkü baştan başlasa, bir kerecik ağlasa, bir daha sonu
gelmez gözyaşlarının. “Dünyada rahatça bu kadar gözyaşı dökebileceği bir yer de yoktur üstelik.”
Tomris Uyar
b. Yazma Sürecini Uygulama
1. Yazma Tür ve Tekniklerini Tanıma bölümünde yapılan açıklamalar doğrultusunda bir günlük yazınız.
Cevabı size kalmış.
2. Bir blog oluşturarak başta günlükleriniz olmak üzere diğer yazılı veya görsel üretimlerinizi bu blogda paylaşınız. Ürettiğiniz ve paylaştığınız metinlerin sorumluluğunu üstleniniz.
Cevabı size kalmış.
SÖZLÜ İLETİŞİM ÇALIŞMALARI
Farklı günlüklerden / bloglardan seçtiğiniz metinlerden bir sunu hazırlayıp sınıf ortamında sununuz.
Not: Konuşmanızda beden dilini doğru ve etkili biçimde kullanınız.
]]>Dil Bilgisi
1. ÖZCÜLLÜK. – Dün İstanbul’a inmiştim. Dönüşte buğuluda (vapurda) kahveciden soğuk bir su istedim:
“Soğuk su yok, soğuk limonata var,” dedi kahveci. “Getirin,” dedim. Soğuk değil. Utanmıyor kahveci yalan söylemeye. Söyledim limonatanın soğuk olmadığını. Çıkışır gibi “Soğuk!” dedi. Sanki benim ağzım
yok, sanki ben anlamam soğuktan, sıcaktan. Buğululardaki kahvecileri sıcak günlerde soğuk su bulundurmaya yükümlü (mecbur) tutmalı. Limonatasını, içinde ancak üç beş damla limon suyu olan limonatasını, kim bilir hangi suda yaptığı limonatasını satmak için kapalı soğuk su bulundurmayacak.
Üstelik limonatayı da soğutmayacak… Neden soğutsun, alıcı onun buyruğu altında, böyle sıcak bir günde ister istemez içecek… Sonra “Gazozum soğuk, ondan getireyim,” dedi. “Peki,” dedim. Gazoz da soğuk değil, sesimi çıkarmadım.
Yanımda gençten biri oturuyor. Duramıyor yerinde, boyuna kımıldıyor, ikide bir kalkıyor, hızla kalkıyor,
hepimiz sarsılıyoruz. Otururken de öyle. Şöyle yavaşça, yolu yordamıyla oturmuyor ki, atıyor kendini
kanapeye. Gazete okuyor katlamıyor gazetesini, çarşaf gibi açıyor, elleri ta benim yüzümün önünde,
burnuma değecek. Kalkamıyorum oradan, başka yer yok. Bacaklarını da iyice açmış. Büzüldükçe büzüldüm. Kendinden başkasını düşünmüyor küçük bey, genişledikçe genişliyor.Sonunda dayanamadım, “Görüyorsunuz, daha da büzülemiyorum, yer kalmadı…” Neyse ki sesini çıkarmadı, kalktı, öte yanındaki ile yer değiştirdi. Yeni komşum daha yaşlı, uslu oturmasını biliyor.
a. Yukarıdaki parçada geçen çekimli fiilleri bulunuz.
inmiştim,istedim,dedi,dedim,utanmıyor,söyledim,tutmalı,bulundurmayacak,soğutmayacak,içeçek,çıkarmadım….
b. Bulduğunuz fiillerin metindeki işlevlerini belirleyiniz.
inmiştim: durum fiili
istedim: iş fiili
dedi/dedim:iş fiili
utanmıyor: durum fiili
söyledim: durum fiili
tutmalı:iş fiili
bulundurmayacak: durum fiili
c. Parçada bulduğunuz çekimli fiillerin kip ve kişi eklerini belirleyiniz.
in-miş-idi-m> öğrenilen geçmiş zaman >tekil 1.kişi eki
iste-di-m>görülen geçmiş zaman >tekil 1.kişi eki
de-di-m>görülen geçmiş zaman >tekil 1.kişi eki
utan-ma-yor> şimdiki zaman > tekil 3. kişi eki
söyle-di-m>görülen geçmiş zaman >tekil 1.kişi eki
tut-malı>gereklilik kipi >tekil 3.kişi eki
ç. Bulduğunuz çekimli fiilleri yapılarına göre inceleyiniz.
in-miş-idi-m> basit
iste-di-m>basit
de-di-m> basit
utan-ma-yor> basit
söyle-di-m> basit
tut-malı> basit
d. Bulduğunuz çekimli fiillerin öznelerine ve nesnelerine göre çatılarını inceleyiniz.
in-miş-idi-m> Etken /Geçişsiz
iste-di-m>Etken / Geçişli
de-di-m>Etken / Geçişli
utan-ma-yor> Etken /Geçişsiz
söyle-di-m>etken /Geçişsiz
tut-malı>Etken /Geçişsiz
2. Türkiye’deki tarihine bakacak olursak çay ilk olarak II. Abdülhamid döneminde 1894’te Japonya’dan getirilmiş. Bursa’da deneme dikimi yapılmış. Çayın üretimine Cumhuriyet’ten sonra başlanmış ve 1963’e kadar çay talebi başka ülkelerden sağlanmış. Kısacık zaman diliminde hayatımızın her anında çay yerini almış.
Yukarıdaki parçada noktalama işaretlerinin kullanılma amaçlarını belirleyiniz.
Türkiye’deki> özel isimlere çekim eklerini ayırmada
II. Abdülhamid> sıra sayı bildiren sözcüklerden sonra
1894’te> tarihlerden sonra gelen çekim eklerini ayırmada
Japonya’dan> özel isimlere çekim eklerini ayırmada
…getirilmiş.>yargı bildiren sözcüklerin sonuna
Bursa’da> özel isimlere çekim eklerini ayırmada
Cumhuriyet’ten> özel isimlere çekim eklerini ayırmada
1963’e> tarihlerden sonra gelen çekim eklerini ayırmada
…sağlanmış. >yargı bildiren sözcüklerin sonuna
…yerini almış. >yargı bildiren sözcüklerin sonuna
3. Nurullah Ataç’ın günlüğünde günümüz yazım kurallarına uymayan kullanımları tespit ederek bu durumun nedenini açıklayınız.
|
Tespit |
Nedeni |
|
Büğünkü |
Bugünkü şeklinde yazılır. |
|
‘Taksim?’ diye, ‘Aksaray?’ |
Soru işareti kullanılmaz. |
Bunların yanında konuşur(telefon), buğulu(vapur),balı(şehir),salkı(haber ) gibi Öztürkçe kelimeler kullanmıştır.
]]>4. Metin
2 ARALIK 2015 ÇARŞAMBA
Hoş geldin kış 🙂
Yılın ilk karı bugün yağdı. Hem de lapa lapa… Uzun zamandır, ilk karın yağışına şahit olmamıştım. Bir sabah uyandığımda her yeri karla kaplı bulurdum. Akşam saatlerinde kar yağdı. Bu bize güzel bir sürpriz oldu. Hayat sürprizlerle dolu. Hoş geldin kış.
27 KASIM 2015 CUMA
Beklenen Misafir
Beklenen misafir nihayet bugün geldi. Tüm ısrar ve çabalara rağmen kasım ayının sonuna kadar direndi. Ama soğukların başlaması ile birlikte bahanesi de ortadan kalktı. Köyden gelmek zorunda kaldı. O çok üzgün ama biz mutluyuz. Bu misafir kim mi? Tabii ki babaannem…
26 KASIM 2015 PERŞEMBE
Tebessüm
Tüm gün yüzümde tebessümle dolaştım.
Tüm gün yüzümde tebessümle dolaştım. Neden mi? Çünkü yıllar yıllar öncesinden bir dostum
beni arayıp bulmuştu. O kadar mutlu oldum ki anlatamam. Onu görmek, onunla sohbet etmek beni
bir anda geçmişe götürmüştü. İnsana böyle vefalı dostlar gerek.
Metin ve Türle İlgili Açıklamalar
Bloglar çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Bu kullanım alanlarından biri de günlük şeklinde oluşturulan bloglardır. Bu tür bloglarda, blog yazarı gün içindeki izlenim ve gözlemlerini ya da hayatının belli bölümlerini takipçileri ile paylaşır. Duygu ve düşüncelerini içten bir anlatımla takipçilerine sunar.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Yukarıdaki blog metninin günlük türüne benzeyen özelliklerini belirtiniz.
Her ikisi de sohbet havasında yazılır. Samimi ve içten bir dil kullanılır.
2. Blog metnindeki dil ve anlatım özelliklerini belirleyiniz.
Sorular sorarak okuyucuyu düşündürmeye ve metnin içine katmayı hedeflemiştir.
3. Blog yazarı hayatıyla ilgili neleri paylaşmaktadır? Belirtiniz.
Hayattaki izlenimlerini konu edinmiştir.
4. Blog yazarının duygularını açık ve etkili biçimde ifade ettiği cümleleri belirleyiniz.
Meyvesinin kırmızı olmasına şaşırmadım, doğal diye düşündüm.
Kahvenin rengini düşününce çiçeğinin bembeyaz olmasına hayret ettim.
]]>Metin ve Türle İlgili Açıklamalar
Günümüzde Genel Ağ, hayatın her alanında yer almaktadır. İnsanlar artık sosyal ağlar, forum siteleri, bloglar üzerinden paylaşımlarda bulunmaktadır. Bu paylaşımlar, paylaşan kişiye ya da kişilere göre çeşitlilik gösterir.
Bu blogda, blog yazarı merak ettiği konularla ilgili araştırma yapmış, daha sonra ise araştırma sonuçlarını takipçileri ile paylaşmıştır. Takipçileri ile karşılıklı konuşuyormuş havası içinde merak ettiklerini anlatmıştır. Böylelikle takipçileri ile bir bağ kurmuş ve onların varlığından haberdar olduğunu takipçilerine sezdirmiştir.
Blog
Kişisel web sayfası olan blog, insanların birbiriyle paylaşmak istediği yazı, yorum, video vb. içeriklerin sıralandığı web tabanlı yayındır. “Web” ve “log” sözcüklerinin birleşiminden oluşan “weblog”un kısaltılmış şeklidir. Bu tür, bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere bağlı olan toplumsal değişimlerin ve etkileşimlerin sonucunda ortaya çıkmıştır. Bloglar hayatın; eğitim, siyaset, ekonomi, kültür, sanat vb. alanlarında yaygın bir şekilde kullanılır. Sağladığı kolaylıklar sayesinde diğer web uygulamalarından daha çok tercih edilmektedir.
Blog, günlüğün Genel Ağ ortamına taşınmış hâlidir. Kişisel bloglar günlük amaçlı kullanılır. Blog yazarları kişisel duygularını, yaşadıkları ilginç olayları diğer insanlarla paylaşmak amacıyla bloglarına yazarlar. Blogda yayımlanan yazının sonunda gönderme zamanı yer alır. Yayıncının tercihine göre bu yazılar hakkında yorum yapılabilir. Yorum sayesinde yazar ile okuyucu arasında iletişim kurulur.
Blogda, paylaşımlar genellikle güncelden geçmişe doğru sıralanır. Genellikle her paylaşımın sonunda gönderenin adı yer alır. Blog yöneticisinin tercihine göre takipçiler yazılara yorum yapabilir.
Blogda önemli bir öge olan yorumlar sayesinde blog yöneticisi ve takipçiler arasında iletişim sağlanır.
Metni Anlama ve Çözümleme
1. Blog yazarının merak ettikleri nelerdir? Belirtiniz.
Çayın Türklerde tarihinin çok olmamasına rağmen neden çok sevildiğini merak eder.
2. Blog yazarının blogda karşı tarafı dikkate alarak yazdığını gösteren ifadeleri belirtiniz.
Sohbet havasında geçmiştir. Soru yoluyla okuyucuyu da metne katmıştır.
3. Blogdaki dil ve anlatım özelliklerini belirleyiniz.
Sade ve akıcı bir dil kullanılmıştır.
4. Blog metninin görsel unsurlarla ilişkisini belirleyiniz.
Çay ya da kahveden bahsediyorsa bunların görseli mutlaka olmalı.
]]>