1. Kıyıdaki yalılar gibi sırtınızı tepelere yaslayıp öyle bakın, bir sabah vakti yeni uyanan Kuzguncuk’a. Denizde martılar, damlarda güvercinler karşılasın sizi. Birlikte süzülüverin içerilere sokak sokak. Bakkala, kasaba, fırına, berbere “Günaydın!” deyip ilerleyin. Ahşap evleri görün, eski yeni yan yana duran. Yenilenmeyi, tekrar yaşamayı bekleyen çürümüş tahtaları, kırık camları, açık kapıları.,. Yenilenmiş evlere bakıp bakıp imrendiklerini fark edeceksiniz bu eski evlerin.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Anlatıma duygular katılmıştır
B) Kişileştirme yapılmıştır.
C) Devrik cümlelere yer verilmiştir.
D) Tanık göstermeye başvurulmuştur.
E) Niteleyici sözler kullanılmıştır.
2. Gün usul usul iniyor Urfa’da. Bal rengi ışık, kaleyi, Balıklıgöl’ü yalayıp geçiyor; yüzyıllardır dokunulmayan balıklar altın kesiliyor. Ulu Caminin eski taş duvarları sararıyor. Günün son ışıkları, gün boyu gölgeli, kuytu çarşılarda dama oynuyor. Birden, bîr bulut beliriyor Urfa semalarında, halka halka yayılan yanık bir ses duyuluyor. Minarelerden yükselen ezanlar kaplıyor ortalığı.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İnsana özgü nitelikler doğaya aktarılmıştır
B) Çeşitli duyulara seslenilmiştir,
C) Yinelemelere yer verilmiştir.
D) Gözlem gücüyle ayrıntılar seçilmiştir.
E) Anlatım örneklerle zenginleştirilmiştir
3. Asırlık çınarların, kocaman bir ele benzeyen sararmış yapraklarını döktükleri bir zamandı Ortaokula giderken kullandığım bu yollardan geçtiğim anlar, baba ocağını her ziyarete gelişimde adımlarımın beni sürüklediği ve dolaşmaktan haz duyduğum büyülü zamanlardı. Çınarın altındaki küçük birer odayı andıran dükkânları ve dükkân sahiplerini görmek, büyüdüğüm şehre karşı bende her zaman farklı duygular uyandırırdı.
Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.
B) Benzetmeye başvurulmuştur,
C) Farklı duyulardan yararlanılmıştır.
D) Anlatıma duygular katılmıştır,
E) Gözlem gücünden yararlanılmıştır.
4. Serin bir sonbahar sabahı… Siren sesi ve ardında bıraktığı yoğun dumanla isteksiz isteksiz uzaklaşıyor istasyondan bir yolcu treni. Görevli son kez düdüğünü çalarken, bir adam trenin açık kapısından içeri dalıyor. Tren hızlanıyor. Genç kadın el sallıyor trene, bakışlarında derin bir yalnızlık… Pencereden bakan genç adam, ince çerçeveli gözlüğünü hızlı ve alışılmış bir hareketle iyice gözlerine yaklaştırıyor ve sıradan bir “Hoşça kal.” diyor kadına. Uzaklaşıyor kadın, küçülüyor ve kayboluyor. Açık pencereden uzattığı başını geri çekiyor adam ve oturuyor yerine.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.
B) Olaylar oluş sırasına göre verilmiştir.
C) Bitmemiş cümlelere yer verilmiştir.
D) Kişileştirme yapılmıştır.
E) Örneklere ağırlık verilmiştir.
5. Bir saattir kıyıdayım. Tam karşımda denize iniyor güneş, Dalga dalga kabaran denizin içinde bir süre yıkanıp yeniden çıkıyor. Islak, uçucu, gelip geçici… Şimdi var, az sonra yok otacak. Açıkta sular ve bulutlar yanıyor. Denizin üstü, küçücük çırpıntılarla, sarılı kırmızılı alev yalımları gibi parlayarak akıyor bana doğru. Derinlerdeki mavi su kütlesiyse, küskün bir dost gibi uzaktan bakıyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kişileştirmeden yararlanılmıştır.
B) Benzetmeye yer verilmiştir.
C) Niteleyici sözcükler kutlanılmıştır.
D) Düşünce örneklerle açıklanmıştır.
E) Öznel bir anlatıma başvurulmuştur.
6. Şairler binlerce yıldır doğayı anlatmışlar. Kimi zaman abartarak, kimi zaman da olduğu gibi… Doğa şiirlerinden oluşan kitapları toplasanız, kütüphaneler almaz, dolar taşar. Gelin görün ki doğa şiirlerinin sayısı kadar kütüphane olsa, buralardaki tüm kitaplar doğayı anlatsa hiçbiri; üzerinde bir damlacık çiğ bulunan bir kayın yaprağının gerçeği kadar olamaz.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Abartılı bir anlatım söz konusudur.
B) Anlatıma duygular katılmıştır.
C) Karşılaştırmaya başvurulmuştur,
D) Bitirilmemiş cümleye yer verilmiştir.
E) Varlıklar hareket halinde verilmiştir.
7. Soğuk bir şubat sabahı… Güneş henüz doğmadı; ama, ortalığı kaplayan yoğun sis, Venedik’i hüzünlü mantosuyla sarmış durumda Dalgaların hışırtılarını duymasam, denize bu kadar yakın olduğumu anlayamayacağım. Ama bu ses beni çekiyor, oraya kadar uzanıp gondolları görmek istiyorum. Ve yaklaştığımda Venedik’le bütünleşen, rıhtıma bağlanmış, bir aşağı bir yukarı sallanan gondolları görüyorum. Sisin içinde ne kadar da etkileyici bir manzara…
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakiler-den hangisi söylenemez?
A) Bitirilmemiş cümleler kullanılmıştır.
B) Farklı duyulardan yararlanılmıştır.
C) Kişileştirmeye başvurulmuştur
D) Öğretici bir anlatıma başvurulmuştur.
E) Gözlem gücünden yararlanılmıştır.
8. Etrafı ekinlerin altın sarısıyla çevrili, zümrüt yeşili sarıçamların İçine daldım. Bir kış vakti gözlerine vurulduğum üç karacayı aradı gözlerim ormanın derinliklerinde. Birkaç hışırtı dışında yaprak bile kıpırdamıyordu. Keçilerin patikalarını takıp ettim, çamların reçinelerine bulaşmış karaca tüylerini aldım elime. Buralarda bir yerde olmalıydı yuvaları diyerek ormanı ortadan bölen kanyonun kıyısına ulaştım. Uçurumun kıyısındaki çalılıklar kıpırdadı; keçi sürüşüydü. Anlaşılan karacalar başka bir yuva bulmuşlardı kendilerine.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Betimleyici öğelere yer verme
B) Farklı duyulardan yararlanma
C) Yinelemelere yer verme
D) Anlatıma duyguları katma
E) Olayları oluş sırası ile verme
9. Terasta öylesine sessiz oturuyorduk ki güvercinler bile alışmıştı bize. Sağımıza solumuza konuyor, çeşitli sesler çıkararak bizi yaban bilmediklerini belli ediyorlardı. Arada içlerinden birkaçı havalanıp elli metre ötedeki gölün kıyısına doğru dalışa geçiyordu, başımızdan aşağı, nazla süzülen tüyler bırakarak. Göl ise rayların ötesinde, çok geçmeden bozulacak bir dinginlikle, hafifçe çırpınıyordu. Bu çırpıntılar yavaş yavaş büyüyor, kayıklar yüzdürecek kadar yükseliyordu.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Betimleyici öğelerden yararlanılmıştır.
B) Kişileştirmelere yer verilmiştir.
C) İzlenimlere yer verilmiştir.
D) Karşılaştırmaya yer verilmiştir.
E) Birden fazla duyudan yararlanılmıştır.
10. Kasabanın ortasından geçip kalenin altında Çoruh’a karışan şirin dere, yöre halkına hoş olmayan anılar bırakmış. Elli yıl öncesine kadar, o güzelim meyve bahçelerinin arasından akan küçük bir şuymuş. Bir gün derenin her iki yanındaki dağlarda büyük çökmeler ve kaymalar olmuş, sonra da seller birbirini izlemiş. Kasabayı önce bir uğultu sarmış, ardından korkunç bir gürültüyle sel gelmiş; Önüne kattığı taşlar, kayalar ve meyve ağaçlarıyla. Zamanla seller kesilmiş; ama o yıllardan sonra bu küçük dere, kötü anılır olmuş.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Betimleme yapılmıştır.
B) Kişisel duygulara yer verilmiştir.
C) Tanımlamalara yer verilmiştir.
D) Açıklama yapılmıştır.
E) Farklı duyu organlarıyla algılanan ayrıntılara yer verilmiştir.
11. İşte kış geldi. Hem de güle oynaya geldi bu sefer. Gökyüzünün beyaz armağanı gösterdi kendini. Bunu en az arzulayan biz büyükleriz belki de, Biz niçin isteriz karın yağmasını? Gözümüz farklı bir manzara görsün, kartopu oynayalım ya da toprağımız bereketlensin, sularımız gürleşsin diye. Bizde öyle büyük sevinçler uyandırmaz kar. En çok çocuklar arzular onu ve en çok onları mutlu eder, onları şaşkına çevirir karın yağışı. Kar yağınca sokağın kendi egemenlikleri altına gireceğini bilirler ve gözleri parlayarak, büzülen, moraran küçücük elleriyle sevinçle koşarlar sokaklara.
Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Anlatıma duygular katılmıştır.
B) Karşılaştırma yapılmıştır.
C) İnsana ait bir özellik doğaya aktarılmıştır.
D) Benzetmelere yer verilmiştir
E) Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.
12. Yıllar önceydi. Gecenin şafağa yaklaşmakla olduğu sımsıcak bir yaz günü, bizi tatil için kentten götüren eski bir otobüsün içinde uyumaya çalışıyorduk. Birden bir gümleme ile irkildik. Şoför hemen fren yapıp yolun kenarında duruverdi. Otobüsün iki lastiği de patlamıştı. Lastikler kim bilir nereye tamir edilmek için sökülüp götürülürken yolcular da etrafa yayılıverdiler.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yoktur?
A) Öyküleyici bir yol izleme
B) Farklı duyulara seslenme
C) Niteleyici sözcüklere yer verme
D) Düşünceyi örneklerle zenginleştirme
E) Günün belli bir anını yansıtma
Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi
CEVAPLAR
|
1-D 2-E 3-C 4-E |
5-D 6-E 7-D 8-C |
9-D 10-C 11-D 12-D
|
]]>
1. Röportajla öykü arasında kimi benzerlikler vardır. İkisi de yaşamın gerçekleriyle beslenir. Röportajın gerçekliği belgelere, kanıtlara, somut olay ya da olgulara dayanmasından ileri gelir. Öyküde ise bunlar hayal gücüyle yeni bir renk, yeni bir görünüm kazanır. Öte yandan bütün anlatı türleri için geçerli olan dilin güzel ve etkili kullanımı, röportaj ve öykü İçin de söz konusudur.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Betimleme
B) Karşılaştırma
C) Öyküleme
D) Tanımlama
E) Örneklendirme
(ÖYS 1997)
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soyutlamaya başvurulmuştur.
A) Benim yaptığım iş, uçak kullanmaya benzer. Birçok iyi iş yaparsınız; ama başarısız olduğunuz tek iş sonunuz olur.
B) Nereden bakarsak bakalım, toplumu oluşturan bireylerle bir duygu alışverişimiz var. Bu nedenle yollayacağımız her ileti, onlara da uygun gelmelidir.
C) Doğru düşünen bireyler yetiştirmek İçin anadili öğretimine önem vermek gerektiğini hepimiz biliyoruz,
D) Gelişme, toplumsal bilimlerde çok önemli bir kavramdır. Bunun İçin araştırmacılar, gelişme kavramı üzerinde sürekli olarak kafa yormaktadırlar.
E) Olaylar ve nesneler için söz konusu olan iyi – kötü, güzel – çirkin türünden değerlendirmelerin her birine değer yargısı denmektedir.
(ÖYS 1997)
3. Onun öykülerindeki kişilere iğne batırın, batırdığınız yerden kıpkırmızı kan sızdığını göreceksiniz.
Burada sözü edilen öykücünün anlatımı için aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Seçkin ve etkili kelimeler kullanmaktadır.
B) Gereksiz benzetmelerden kaçınmaktadır.
C) Mizahi bir anlatıma başvurmaktadır.
D) Varlıkları olduğundan üstün göstermektedir.
E) Kahramanları canlı bir biçimde anlatmaktadır.
(ÖYS 1987)
4. Geçmişi Hititlere uzanan Ürgüp’ün taştan yapılmış boz evleri, insanı masallar dünyasının değişik evrenine götürür. Bomboş bozkır, uçsuz bucaksız, yapayalnız uzar gider bu saman sarısı diyarda. Modern heykeller gibi özenle yontulmuştur peribacaları ve damlarında duman tüten taş’ evler. Adı, “kaya” anlamına gelen “ur” ile “çok” anlamına gelen “köp” sözcüklerinin birleşmesinden oluşan Ürgüp, önce peribacaları demekse, sonra taşın güneşle arkadaşlığı, rüzgârla dansı demek. Taş, Ürgüp’te öncelikle mesken demek; yalnızca mağara, kovuk değil, enikonu bir mesken.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Ayrıntılara yer vermeye
B) İnsana özgü nitelikleri doğaya aktarmaya
C) Düş gücünden yararlanmaya
D) Öznelliğe
E) Tarihsel değerleri örneklerle açıklamaya
(ÖSS 2002)
5. (I) Göz alabildiğine uzayıp giden tarlalar su içindeydi. (II) Ova, sanki zümrütten bir denizi andırıyordu, (III) Boyu bir karışı bulmayan ekinler, bütün ovayı kaplamıştı. (IV) Bugün nasılsa, bulutların arasından şöyle bir yüzünü gösteren güneş, ortalığa yaydığı sıcaklıkla, tarlaların ıslaklığını azda olsa almaya çalışıyordu. (V) Az ileride Büyük Menderes bulanık sularıyla şırıl şırıl akıyordu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde ayrıntılar, birden çok duyu organı aracılığıyla seçilebilir?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) II. ve III.
D) III. ve IV. E) IV.ve V.
(ÖYS 1995)
6. “Korku bir ruh halidir. İkide bir gelip giden, bizi yoklayan, dengeleyen… Yüreklilik ise büyük korkular önünde kendimizi yitirerek yaptığımız atılımdır. Her şeyi göze almak değildir, ölüme, tehlikeye meydan okumak değildir, yapacak başka bir şey olmama halidir.”
Bu parçada düşünceyi geliştirmek için daha çok aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) betimlemeye B) karşılaştırmaya
C) tanımlamaya D) tartışmaya
E) örneklendirmeye
(ÖYS 1981)
7. Herkes nezle olur ama, herkes saman nezlesi olmaz. Acaba niye? İşe polenden başlayalım. Adı, çiçektozu ama, ille de çiçeklerden gelmesi şart değil. İğde, kayın, gürgen, çınar, kavak gibi ağaçlardan, yapraklardan, otlardan, hatta mantarlardan da geliyor. Baharla birlikte çiçeklenme başlayınca soluduğumuz havaya polen dolmaya başlıyor; ağzımıza, burnumuza giriyor.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Gereksiz ayrıntılara yer verilmiştir.
B) Konuşma havası içinde yazılmıştır.
C) Söz oyunları yapmaya özenilmiştir.
D) Değişik örnekler verilerek konu dağıtılmıştır.
E) Terim kullanmaktan kaçınılmıştır,
(ÖSS 1986)
8. Akçakavakların, dişbudakların arasından geçerek yeşil çam ormanına giriyorum. Yoğun bir reçine kokusu duyuyorum. Çevrem yeşilin değişik tonlarıyla donanmış. Az İleride kalın gövdeli, yaşlı bir çam ağacı görüyorum. Altına oturuyorum. Kekik kokuları geliyor burnuma.
Bu parçada ayrıntıların seçiminde hangi duyulardan yararlanılmıştır?
A) Görme – koklama
B) Koklama – işitme
C) İşitme-dokunma
D) Koklama – dokunma
E) Görme – işitme
(ÖYS 1991)
9. Sofraya hep birlikte otururduk. Tahtadan, yuvarlak bir yer sofrasına, ayaklarımızı altımıza alıp yan oturarak yaklaşırdık. Sofra örtüsünü dizlerimizin üzerine çekerdik. Babam bağdaş kurarak baş köşede otururdu. Beni sağına, kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında annem otururdu. Babam, yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp da yemeğe uzanacak olursa, hiç acımadan kaşığının tersini, uzanan elin sırtına indirirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Betimleme – öyküleme
B) Öyküleme – örnek verme
C) Betimleme – açıklama
D)Açıklama – öyküleme
E) Açıklama – örnek verme
(ÖSS 1997)
10. Yaklaşık otuz beş yıl öncesine kadar kimsenin ondan haberi yoktu. Kayıp bir kent değildi. Unutulmuştu yalnızca. Sırtını yasladığı dağın dik yamaçlarında, toprak altında bulunan bu kentten Avrupalı gezginler bir iki satır da olsa söz etmişlerdi. 19. yüzyılda yapılan bilimsel bir yüzey araştırmasında da kimliği belirlenmişti. Ama bu silik İzlerin peşine pek kimse düşmedi. Uzun aralıklarla gerçekleştirilen bir iki ziyaret, gözlem… Sonrası derin bir sessizlik… Ta ki 1970 yılında yeniden keşfedilene dek.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Öykülemeye
B) Kişileştirmeye
C) Eksiltili cümlelere
D) Nesnel verilere
E) Abartmaya
(ÖSS 2004)
11. Çalışmalarımız sonuç verdi. Neler mi oldu? Ot bitmeyen bozkırlar, ipek gibi yumuşak topraklı ovalara dönüştü. Tarlalar, arı kovanları gibi uğuldamaya başladı. Toprağın derinliklerinde uyuyan sular yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova süt veren inekler, kovan kovan bal veren arılar yetiştirildi. Sofraları, el ele verilerek üretilen yiyecekler süsledi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Benzetme sanatından yararlanma
B) Öykülemeye başvurma
C) Yinelemelere yer verme
D) Betimleme yapma
E) Tanık gösterme
(ÖSS 2003)
CEVAPLAR
| 1.B | 4.E | 7.B | 10.E |
| 2.A | 5.E | 8.A | 11.E |
| 3.E | 6.C | 9.A |
]]>
1. “Düşünceyi duyguyu, olayı yazı ile anlatmaya yazma diyoruz. Yazma konuşma gibi bir anlatım yoludur. Ancak ondan ayrı beceriler de gerektirir. Öğrencilerin bir konuda istenileni uygun bir biçimde yazması, onların konuşma ve düşünce yetilerine bağlıdır. Bu yönden yazma çalışmalarını konuşmalara bağlama yazılı anlatma etkinliklerinin çıkış noktası olacaktır. Çünkü öğrencilerin okul içi ve okul dışı hayatlarında ilk başvurdukları anlaşma aracı konuşmadır.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?
A) Açıklama – Öyküleme
B) Açıklama-Tanımlama
C) Öyküleme-Tanımlama
D) Öyküleme – Betimleme
E) Betimleme – Tartışma
2. Beyaz badanalı demir kapılı evlerin önünden geçerek köyün kenarındaki evlerden birine geldik. Burası uzun kavak ağaçlarının bulunduğu, kenarları taşlarla örülmüş, bahçesinde tavukların, horozların gezindiği, kırmızı kiremitli, eski bir evdi. Biz, arabadan iner inmez boz bir köpek bize saldırdı. Elime büyük bir taş aldım köpeğe fırlatacaktım ki amcamın hanımı evin kapısında göründü.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Betimleme-Açıklama
B) Açıklama – Öyküleme
C) Öyküleme – Betimleme
D) Örnekleme – Açıklama
E) Öyküleme – Örnekleme
3. Yağmur sabahleyin kesilmişti. Ova çamurdu. Ama şimdi dağa tırmanıyorlardı. Bastıkları yer küçücük taşlıydı. Taşlar ayaklarının altında kayıyordu. Hava çürük ağaç, çiçek, ot kokuyordu. Gökteki yıldızlar iri iri… Her birinin yöresini aydınlık bir halka çevirmiş.. Bir kuş vardır oğlak gibi meler, işte arada bir de o meliyordu. Biraz daha yukarılara çıkınca bir yusufçuk kuşu öttü. “Yusuuuuufcuuuuuuk!” yukarılara çıktıkça hava daha da soğuyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdaki duyu organlarının hangisinden yararlanılmamıştır?
A) İşitme B) Görme
C) Dokunma D) Koklama
E) Tat alma
4. “Sanat, sanat içindir.” Görüşünü savunuyorlar bazı sanatçılarımız. Tamam, sanatı sanat için yapalım. Ama sanat halka hitap etmedikten sonra, milleti yükseltmedikten sonra, dertlere çare bulmadıktan sonra ne işe yarar? Sanat toplum için yapılmalıdır ki sanatın bir işlevi olsun. Sanat halk için yapılsın ki yeni fikirler içinde yoğrulmuş nesiller yetiştirelim.
Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tartışma B) Öyküleme
C) Açıklama D) Betimleme
E) Karşılaştırma
5. Safveti Ziya’nın “Salon Köşelerinde” romanını okudum. Kitabın iç kapağındaki nottan beş bin (hayli çok) sattığını öğreniyoruz. Dizgi hatalarını saymazsak kapağıyla, baskısının temizliğiyle pırıl pırıl cicibici bir kitap. Ama içerik diye bir şey göremedim. Eser hiç de inandırıcı değil. Batı hayranlığı kokan bu kitap gerçekten çok iyi satmış. Ali Bey “Kitaplar da kadınlar gibidir, çoğu zaman en değersizinin elbisesi kıymetli olur.” Derken gerçekten çok doğru söylemiş. Bu kitabı da sattıran kapağıdır, baskısının temizliğidir; yoksa kitabın içeriğinde özgünlük diye bir şey yok.
Paragrafta düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?
A) Tanık gösterme B) Örnekleme
C) Tanımlama D) Karşılaştırma
E) Öyküleme
6. Sanat Allah vergisidir diyorlar. Sanatı sadece Allah vergisi sayanlar çalışmanın gücüne inanmayanlardır. İnsan ter dökmeden ortaya güzel eserler koyamaz. Elbette sanatta ilham yoktur demiyoruz; ama sanat sadece ilhamdır dersek bu da yanlış olur. “Sanatın yüzde doksanı ter, ancak yüzde onu ilhamdır.” diyen Mehmet Akif’e katılmamak elde değil. Sanatçı eserini oluştururken eserine az ya da çok emek vermiştir, o eser için ter dökmüştür.
Bu parçada kullanılan anlatım biçimi ve düşünceyi geliştirme yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öyküleme – Karşılaştırma
B) Açıklama – Örnekleme
C) Tartışma – Tanık gösterme
D) Açıklama – Tanık gösterme
E) Açıklama – Tartışma
7. Hangi yönden geldikleri belirsiz, ala kanatlı, ulu kepezli, turuncu boyunlu, turuncu gövdeli küme küme hüthütler geldiler, pencerenin önünden geçtiler. Hüthütlerin sonu bir türlü gelmiyordu. Küme küme geliyor, ceviz ağaçlarına konuyor, ağarlar turuncuya kesiyordu. Ebabil kuşları, sakalar, öteki küçük renk renk kuşlar, sert bir yele kapılmışlar gibi oradan oraya çavıyorlardı.
Bu paragraf için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Görsel ayrıntılara önem verilmiştir.
B) Sıfatlardan yararlanılmıştır.
C) Betimleme-Öyküleme paragrafıdır.
D) Anlatımı sadedir.
E) İşitsel öğelere yer verilmiştir.
8. Hıdır’ın keyfine diyecek yoktu. Kah İstanbul’dan gelen oyuncaklara koşuyor, kah elindeki mikrofonla kendisini sıkıştıran kısa saçlı kıza pas veriyordu. Sekiz yıllık ömründe Hıdır köyünde ilk kez böyle bir kalabalık görüyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklama B) Betimleme
C) Tartışma D) Öyküleme
E) Tanımlama
9. Röportaj, bir gazetecinin herhangi bir yeri, bir kurumu gezerek orada gördüklerini kendi görüşleriyle birleştirerek gazetesinde yazmasıdır. Bir sanat değeri taşıyan bu yazılar çok defa resimlidir. Röportaj yazarı, gördüklerinin resimlerini de çekerek yazısıyla birlikte gazetede veya dergide çıkmasını sağlar. Röportajı son yüzyılda gazeteciliğin ortaya çıkardığı, her gün biraz daha gelişen yepyeni bir yazı türü sayabiliriz.
Bu parçada düşünceyi geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Betimleme B) Açıklama
C) Karşılaştırma D) Örneklendirme
E) Tanımlama
10. Yeniden bir lise öğrencisi olsaydım, eskiden yaptığım gibi vaktimin hepsini çalışmaya vermezdim. Derslerime yeterince zaman ayırır bu zamanda başka şeylerle uğraşmayıp hep dersin hakkını vererek çalışırdım. Kendim de içinde olmak üzere, tanıdığım öğrencilerin çoğu ders çalışmak için ayırdığı zamanın büyük bir kısmını çalışmayarak çalışmaya hazırlanmakla geçirirler. Bu parçada kullanılan düşünceyi geliştirme yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karşılaştırma B) Örnekleme
C) Tanık gösterme D) Tartışma
E) Tanımlama
11. Kış gecelerinde gaz lambasının aydınlattığı küçücük odada kuluçkadan yeni çıkmış civcivler gibi anamın etrafında toplanır, masal anlatmasını isterdik. Bazen masal anlatır, bazen de okul sıralarında ezberlediği şiirleri okurdu bize. Anamın şiirlerinin tek konusu vardı: Atatürk. Bu şiirleri biz de ezberlerdik. Bir de ilkokul kitaplarımızda yer aldığını hayal meyal hatırladığım Ana Sevgisi başlıklı bir şiir vardı. Onu da ezberletmişti. Eve gelenlere ne kadar zeki çocuk olduğumu göstermek için annem bir bahane bulur, o şiirleri okuturdu. Aferin demeye zaten hazır olan teyzelerden, amcalardan sürekli aferin alırdım.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Betimleme B) Öyküleme
C) Açıklama D) Tanımlama
E) Örnekleme
12. Türkiye garip olaylarla dolu bir ülke. Hani “Ağla-sam mı gülsem mi?” deriz ya işte Öyle bir şey. ASKİ’den bir doktor erkeklere kürtaj, kadınlara prostat raporu veriyor. Yetmiyor, mantar hastalığı için karın röntgeni, soğuk algınlığı için beyin tomografisi çekilmesini istiyor. İstanbul’da bir okul müdürü kayıt parası ödemeyen gariban çocuklar için “sürgün sınıfı” kuruyor.
Yukarıdaki paragrafta düşünceyi geliştirme yollarından hangisi ağır basmaktadır?
A) Örnekleme
B) Karşılaştırma
C) Tanık gösterme
D) İlişki kurma
E) Sayısal verilerden yararlanma.
| 1 B | 4 A | 7 D | 10 A |
| 2 C | 5 A | 8 D | 11 B |
| 3 E | 6 C | 9 E | 12 A |
]]>
1. Avcılar bıçaklarını kurdun böğrüne saplıyor, vücudunu delik deşik ediyorlar. Kurt, etine kabzasına kadar saplanmış bıçaklarla kanlar içinde avcılara bakıyor. Avcılar elleri tetikte etrafını sarıyorlar. Kurt ağzından akan kanları diliyle yalıyor. Avcılara bir defa daha bakıyor. Nihayet öldürüldüğünü bilmeye tenezzül etmeksizin iri gözlerini kapıyor. Hiç ses çıkarmadan ölüyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklama B) Betimleme
C) Öyküleme D) Tartışma
E) Benzetme
2. Üstleri ağır kokulu mersin ağaçlarıyla kaplı tepeler geçildikten sonra kayalar birdenbire başlar. İnsan birden ürker. Kayalarla birlikte çam ağaçları da başlar. İlk çamlar geçildikten sonra gene düzlüklere varılır. Bu düzlükler boz topraktır. Verimsiz, kıraç… Buralardan Toros’un karlı dorukları yanındaymış, elini uzatsan tutacakmışsın gibi gözükür.
Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Örnekleme B) Öyküleme
C) Tartışma D) Betimleme
E) Açıklama
3. Aşk, kalabalık şuur hallerinin toplu halde şuura yaptıkları baskındır. Aşkın seli altında ruhta ne hesap kalır, ne menfaat fikri, ne de kin. Ölçüler hesaplar ve planlar aşk tufanında silinen tarla ve bahçe sınırları gibi, eriyip giderler. Fuzuli’nin diliyle “Öyle sermestem ki idrak etmezem dünya nedir.” Sözü aşkın tam ifadesidir. Gerçekten de aşkın dünyasında sevinç ve keder, zaman ve mekan, kayıp ve kazanç denen şeyler yoktur.
Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerden hangileri kullanılmıştır?
A) Açıklama – Örnekleme
B) Örnekleme – Tanımlama
C) Tanımlama – Tanık gösterme
D) Tanık gösterme – Karşılaştırma
E) Tartışma – Tanımlama
4. Çocuk masaya elleri dayalı, uyuklar gibi duran ölüyü izledi. Onu uyuyor sanıyordu. İçerde ağır bir ilaç kokusu vardı. Radyoda Selda Bağcan’ın “Dön gel bir tanem” şarkısı çalıyordu. Çocuk, ölüyü o-muzlarından tuttu. Dudaklarını soğumaya başlamış yanaklara sürdüğü zaman ürperdi. Annesi ölmüştü. Sarıldı. Onu kendi yatağına götürdü. Yorganı üstlerine çekti. Soğumaya başlayan vücudu ısıtmaya çalıştı. Vücudunu, yaşamını bu soğuk in-sana-annesine- aşılamaya uğraştı.
Paragrafın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır?
A) Öyküleyici anlatımdan
B) Dokunma duyusundan
C) Gözlemden
D) işitme duyusundan
E) Tatma duyusundan
5. insan hayatında olan veya olması ihtimali bulunan olayları belli bir hacim içinde anlatan yazılara hikaye diyoruz. Modern hikayede olaydan çok, insanın belli bir zaman dilimindeki durumu ön plana çıkarılır. Hikaye yazarları ve bazı eleştirmenler tarafından hikaye karşılığı olarak öykü de kullanılmaktadır. Klasik hikaye yazanlarda olay ön plandadır.
Bu parçada düşünceyi geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Açıklama – Örnekleme
B) Tanımlama – Tartışma
C) Karşılaştırma – Örnekleme
D) Tanımlama – Karşılaştırma
E) Tanık gösterme – Karşılaştırma
6. Saçları güneşten sapsarı olmuş, burnuyla yanakları yara izleriyle dolu. Kirpiklerinin altındaki gülen ela gözleri öyle güzel ki… Yüzüne sarı kırmızı boyalarla GS yazmış. Yakası önlüğünün omzundan sarkıyor. Ona bakınca gülesim geliyor. Yanına gidip “adın ne senin” diye soruyorum. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?
A) Açıklama – Tanımlama
B) Öyküleme – Tanımlama
C) Açıklama – Öyküleme
D) Öyküleme – Betimleme
E) Tartışma – Örnekleme
7. Aşağıdakilerden hangisinde verilen dizelerde düşsel öğeler yoktur?
A) Soğuk sularından içtim, serinledim
Çağlayan bir nehrin sesini dinledim
B) Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda
Söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda
C) Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim
Minicik gövdeme yüklü Kaf Dağı
D) Boşuna gezmişim, yok tabiatta
İçimdeki kadar iniş ve çıkış
E) Sanki burnum değdi, burnuna yokun
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı
8. Özel okullar ve bazı devlet okulları öğrencilerinin klasik önlük yerine özel formalar giymesini istiyor, işin ilginci veliler bu süslü püslü kıyafetleri istedikleri yerden de alamıyor. Okul aile birlikleri tarafından gösterilen yere gitmek zorundalar. Kurulan tezgah ortada. Kılık-kıyafet konusunda reforma gitmenin zamanı gelmedi mi? Bizim öğrencilerimizin de tek tip elbiseden kurtulmalarının zamanı gelmiştir artık. Velilerimiz de kucak dolusu para ödemekten kurtulmalıdır.
Paragraftaki anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Örnekleme B) Karşılaştırma
C) Tartışma D) Öyküleme
E) Açıklama
9. Dimitri ve İvan tahta bir masanın başında çay içiyorlardı, portakal kokuluydu, masada bir semaver duruyordu ve yeşil, çini bir sobadan odaya bir düş sıcaklığı yayılıyordu, dışarıda lacivert bir akşam iniyordu, kar yağıyordu ve saçlarına siyah şal atılı bir kadın bir aynanın derinliğinde ilk kez kendisini görüyordu. Ve öyle göründüğü halde hiç de öyle olmadığını fark ediyordu. Aynanın içindeki kadın kendisinin kendi zannettiği gibi olmadığını fark ederken aniden bir rüzgar esiyor ve karpuzu buzlu lambanın içinde alev küçülüyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Görsel öğelere yer verme.
B) Niteleme sıfatlarından yararlanma.
C) Öyküleyici bir anlatım kullanma.
D) İşitsel öğelere yer verme.
E) Koklama duyusuna yer verme.
10. Doğru yoldan sapan kişi, sadece yakınlarına değil, yaşadığı çevreye de zarar verir. Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur, demiş atalarımız. Bilinçli ve istenilen biçimde davranmayan insanların suçu, bazen bir topluluğu hatta bir milleti zan altında bırakabilir. Böyle insanlar toplumun yüz karasıdır. Toplumun bu lekeden hemen temizlenmesi gerekir.
Bu parçada kullanılan düşünceyi geliştirme yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öyküleme B) Tanık gösterme C) Karşılaştırma
D) Örnekleme E) Açıklama
11. Hikayeyi bir bakıma romanın kısa bir bölümü olarak da düşünebiliriz. Hemen hemen her iki tür de aynı tekniği kullanır. Ancak, hikayede derin ruh tahlillerine girilmez. Hayattan alınan bir kesit yoğunlaştırılır. Hikayede söz konusu edilen kişiler azdır. Bir tek insan bile hikayenin varlığı için yeterlidir. Derin ruh tahlilleri, hayat safhalarının genişçe anlatılması romanın özelliklerindendir.
Paragrafta düşünceyi geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine özellikle başvurulmuştur?
A) Tanık gösterme B) Alıntılama
C) Karşılaştırma D) Örnekleme
E) Tanımlama
12. Siyasetçiler dünyanın hiçbir yerinde halkın güven duyduğu insanlar değil. GALLUP ile İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin ortak girişimi olan dev araştırma, dünya halklarının yüzde 33’ünün dini liderlere, yüzde 26’sının asker, polis ve gazetecilere güvendiklerini; fakat siyasetçilere güven oranının yüzde 13’te kaldığını ortaya koydu. Yukarıdaki parçada düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?
A) Örnekleme
B) Tanımlama
C) Sayısal Verilerden Yararlanma
D) Açıklama
E) Karşılaştırma
| 1. C | 4. E | 7. A | 10. B |
| 2. D | 5. D | 8. C | 11. C |
| 3. C | 6. D | 9. D | 12. C |
]]>