|
CÜMLELER |
ANLATIM BOZUKLUĞUNUN NEDENİ |
|
| 1 | Şoför durmasaydı ölebilir hatta yaralanabilirdim bile. |
|
| 2 | Bana verdiği kasetleri ona geri iade ettim. |
|
| 3 | Yorgun maça çıkınca çok verimsiz oluyorum. |
|
| 4 | Merdivenlerden aşağı yuvarlanan çocuğun kolu incinmiş. |
|
| 5 | Evin satıldığından şüphesiz onların da haberi olabilir. |
|
| 6 | Kardeşimi yanıma çağırıp her şeyi anlattım. |
|
| 7 | Ayrılığı hiç, yalnızlığı az severim. |
|
| 8 | Gördüğünüz kalıntılar Selçuklular dönemine aittirler. |
|
| 9 | Havada beyaz kar taneleri uçuşuyor. |
|
| 10 | Yan masadakilerin konuşmalarına kulak astı. |
|
| 11 | Bu plansız yapılaşma şehirleri çirkinletiyor. |
|
| 12 | Başbakan iki gün içinde tamamlanan hastaneyi hizmete açacak. |
|
| 13 | Kavgaya karışan birkaç kişileri tanıyorum. |
|
| 14 | Karadeniz, köpüklü dalgaları ve insanlarıyla bilinir. |
|
| 15 | O, hep içine kapanık, girişken olmayan çekimser bir insandı. |
|
| 16 | Arkadaşımın cüzdanı çalınmıştı, çok üzgündü. |
|
| 17 | Baktığımız ev güzel ancak pek büyük değildi. |
|
| 18 | Hasta çocuğa bir şey uzattı. |
|
| 19 | Yetkililer hâlâ bir açıklama yapmadı henüz. |
|
| 20 | Türkiye’de birçok göl kuraklık tehlikesi yaşıyor. |
|
| 21 | Tam üç yıla yakın bir zaman insanlık dramı yaşandı burada. |
|
| 22 | Yeni okula geldim ki ders zili çaldı. |
|
| 23 | Şoför hatalı sollama yapmış, bütün yolcuların canı burnuna gelmişti. |
|
| 24 | Ben ve Ayhan buraya daha önce gelmişti. |
|
| 25 | Herkes ondan nefret ediyor, onun yüzünü bile görmek istemiyordu. |
|
| 26 | Ben öğretmenime inanır ve severim. |
|
| 27 | Özel ve kamu kuruluşları iki gün tatil edildi. |
|
| 28 | Diyadin dolmuş fiyatları zamlandı. |
|
| 29 | Sanırım bu denemeden mutlaka 400 puan alırsın. |
|
| 30 | Yaya yürüyerek okula gelirim. |
|
| 31 | Vermeyenin iki yüzü, isteyenin bir yüzü kata. |
|
| 32 | Sporcuların dirençli olmak için iyi beslenmesi gerekir. |
|
| 33 | Kalkınmakta olan birkaç şehirlerden biri de Şanlıurfa’dır. |
|
| 34 | Yeni arkadaşımız azimli; ancak sabırlı değildi. |
|
| 35 | Adamın sesi kısılmış, yere uzanmıştı. |
|
| 36 | Onunla birkaç kez; ama seninle hiç karşılaşmadım. |
|
| 37 | Mantarların hangisinin zehirli hangisinin zehirli olmadığını biliyorum. |
|
| 38 | Üst kattaki gülüşmeler uzadıkça uzadılar. |
|
| 39 | Şoför, yaralıyı hızla en süratli olarak hastaneye yetiştirdi. |
|
| 40 | Kumar alışkanlığı sayesinde her şeyini kaybetti. |
|
| 41 | Öğretim hayatı boyunca hiç sınıfta kalmadı. |
|
| 42 | Ankara’da okuyan kardeşim zeki; fakat çalışkan değildi. |
|
| 43 | Körfez Savaşı ülkemize ne getirdi, ne götürdü |
|
| 44 | Okulunu çok seviyor ve giderken büyük bir mutluluk duyuyordu. |
|
| 45 | Çölleşmeye karşı bir milyon meşe fidanı ekilecekmiş. |
|
| 46 | Engelli vatandaşlara hem maaş hem de fatura indirimi yapılacak. |
|
| 47 | Genç muhtara okulun yerini sordu. |
|
| 48 | Kapıya gelen çocuğun boyu uzun, elbiseleri ise düzenli değildi. |
|
| 49 | Domateslere su verilince hemen büyür. |
|
| 50 | Bu olasılık bize verilse kim bilir neler yaparız. |
|
| 51 | Artık bundan böyle düzenli yemek yemeye karar verdim. |
|
| 52 | Olaydan büyük bir üzüntü duyduğunu, suçluların cezalandırılmasını istedi. |
|
| 53 | Ters lale bu yöreye özel bir bitkidir. |
|
| 54 | Öğretmenin gözüne girmek için ödevlerini yapmıyordu. |
|
| 55 | Dün gece Erzurum’da sıcaklık sıfırın altında eksi otuz dereceymiş. |
|
Eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılması
Bu konuda herkesin fikir ve görüşünü almalısınız.
Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi sekiz derece imiş.
Yirmi dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ başlamadı.
Güç ve müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.
Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.
Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.
Anlamı zaten diğer kelimelerde bulunan kelimelerin gereksiz yere kullanılması
Cümlede gereksiz sözcük kullanılması anlatım bozukluğuna yol açar. Bir cümlede gereksiz sözcük bulunduğunu anlamak için, sözcük cümleden çıkarılır. Bu durumda cümlenin anlam ve anlatımında bir bozulma oluyorsa o sözcük gerekli, olmuyorsa gereksizdir.
“Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri.”
cümlesinde “burnu havada” sözünün verdiği anlamla “kendini beğenmiş” sözünün verdiği anlam aynıdır. Öyleyse bu cümlede bu iki sözden biri gereksizdir. Cümleden çıkarılmalıdır.
“Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne’de oturduk.”
cümlesindeki “yaklaşık” sözcüğü ile “kadar” sözcüğü cümleye aynı anlamı katmıştır. Bu nedenle bu iki sözcükte biri cümleden çıkarılarak anlatım bozukluğu giderilmelidir.
Bir cümlenin anlamı içinde bulunan başka bir sözü cümlede kullanmak da gereksiz sözcük kullanımına girer. Cümlede böyle bir sözcük varsa, o cümle de anlatım bakımından bozuktur.
Dışarı çıkmak istediğini kulağıma alçak sesle fısıldadı.”
cümlesindeki “fısıldadı” sözcüğü zaten “alçak sesle” yapılan bir eylemdir. Bu nedenle ayrıca bir “alçak sesle” sözüne gerek yoktur. Bu nedenle bu söz cümleden çıkarılarak anlatım bozukluğu giderilmelidir.
“Eve arkadaşı ile birlikte geldi.”
cümlesindeki ile edatı cümleye birliktelik anlamı kattığı için ayrıca bir birlikte sözcüğüne gerek yoktur. Bu nedenle bu sözcük cümleden çıkarılarak anlatım bozukluğu giderilmelidir.
Örnekler:
Şirketteki mevcut ikilik günden güne büyüyor.
Yaşanmış deneyimlerinden hareketle bu sonuca varıyor.
Millî maçın oynanacağı gün yaklaştıkça, ülkedeki heyecan gittikçe artıyor.
Yanına gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.
Problemi çözmek için iki arkadaş üç saat süre ile uğraştılar.
Japonya’daki arkadaşıyla on yıl boyunca karşılıklı mektuplaştılar.
Az kalsın merdivenlerden düşeyazdı.
Çocukların davranış biçimlerinde gariplikler görüldü.
Takımın, boyu en kısa oyuncusu bendim.
Bir kelimenin yerine yanlış anlam verecek şekilde başka bir kelime kullanılması.
Bazen sözcükleri yanlış şekilde başka bir anlama gelen bir sözcüğü o anlamının dışında kullanırız. Bu tür kullanımlar cümlenin anlamını etkiler.
“Futbolcu, attığı muhteşem golle takımının galip gelmesine neden oldu.”
cümlesindeki “neden olmak” eylemi daima olumsuz anlamlar verecek biçimde kullanılır. Oysa maçın kazanılması olumlu bir durumdur. Öyleyse “neden oldu” sözü bu cümlede yanlış kullanılmıştır. Bunun yerine cümle “…gelmesini sağladı.” şeklinde bitirilebilir.
“Tanımadıkları bir ortama gelen kişiler ilk başlarda çekimser olur.”
cümlesindeki “çekimser” sözcüğü yanlış anlamda kullanılmıştır. Bu sözcük görüş bildirmekten çekinmek anlamındadır. Oysa cümlede verilmek istenen anlam “ürkek, sıkılgan”dır. Öyleyse bu cümlede “çekingen” sözcüğü kullanılmalıdır.
Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi.
Örnekler:
Yeni kaydolan öğrenciler bu kadar çekimser davranması normaldir.
Petrol fiyatlarının ucuzlamasına halk olumlu tepki gösterdi.
Olayların gerçek yüzü araştırmalar sonucunda ortaya çıkacak.
Küçük kızın saçları hayli büyümüş.
Ormanda yetişen bir çam fidanını salonunuzdaki saksıya ekemezsiniz.
Son dakika içerisinde attığı golle takımının galip gelmesine yol açtı.
Başarısızlığını düzensiz çalışmasına borçludur.
Böyle hareketler ülkede demokrasinin işlememesini sağlayacaktır.
Yarın İzmir’e gidecek; buna zorunlu.
Elindeki bıçağı vücuduna batırmış.
Bu, Türkiye’ye özel bir durumdur.
Buradan gidersek yakalanma şansımız nedir?
Birbiriyle çelişen sözlerin bir arada kullanılması
Kesinlikle yarın gelebilirler.
Şüphesiz bu sözleri bütün öğrenciler duymuş olmalı.
Aşağı yukarı bundan tam yirmi yıl önceydi.
Sözünü ettiğiniz şairin herhâlde on altıncı asırda yaşadığını zannediyorum.
Eminim bu saatlerde eve gelmiş olmalı
Mutlaka bir gün çocukluk arkadaşlarını belki yine arayacak.
Yanılmıyorsam, bu ikisinin aynı şey olduğunu tahmin ediyorum.
Eklerin yanlış kullanımı
Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir.
Bizi en çok sevindiren onun bu sınavı kazandığıdır.
Bazı yolcuların giriş işlemleri yapmaya başlandı.
Dünkü toplantıda Ali bize sınıf arkadaşlarını tanıştırdı.
Biricik arzumuz sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme girmemizdir.
Bu çocuklar, fakir bir ülkenin, savaş nedeniyle kendileriyle ilgilenilmeyen, gerekli eğitimi alamayan çocuklardır.
Yazarlarımızın köy yaşantısına ilgilenmeleri toplumumuz açısından çok yararlıdır.
Özne-yüklem uyumu/ uyumsuzluğu
Türkçe’de bazı özneler olumlu, bazıları olumsuz anlamlar verir. Buna göre yüklemlerin de olumlu, olumsuz çekimlenmesi gerekir.
“Kimse gelmemiş, maça gitmiş.”
cümlesinde “gelmemiş” olanlar ile “gitmiş” olanlar aynı ancak “kimse” olumsuz bir öznedir ve yüklemi daima olumsuz çekimlenir. Oysa “gitmiş” olumlu bir çekimdir. Yani ikinci cümle özneyle uyum sağlamamıştır. Buna “hepsi” şeklinde bir özne getirilmelidir.
Cümlede öznenin ifade ettiği şahıslarla yüklemin bildirdiği şahıs arasında bir uyum olmalıdır.
“Bu soruyu ancak ben ve sen çözebiliriz.” (biz)
“Ödülü sadece ben ve sınıf arkadaşım kazanmıştık.” (biz)
“Sen ve kardeşin hangi okulda okuyorsunuz?” (siz)
“Sen hatta hepiniz bana yardım edin.” (siz)
“Sen ve arkadaşların beni iyi dinleyin.” (siz)
“Kardeşim ve annem okula gitti.” (onlar)
cümleleri buna örnektir.
Öznenin insan ya da başka varlıklar olması da yüklemin tekil veya çoğulluğunu etkiler. Eğer özne bitkiler, hayvanlar, cansız varlıklar ya da soyut kavramlarsa, yüklem daima tekil olur. İnsanlar çoğul özne olduğunda ise yüklem tekil veya çoğul olabilir.
“Kuşlar ağaçlarda ötüyorlar.”değil, “Kuşlar ağaçlarda ötüyor.”olmalı.
“Korkular üzerine gidildikçe azalırlar.”değil “azalır.” olacak.”Öğrenciler öğretmeni dinliyor.”şeklinde de doğrudur, “dinliyorlar.” şeklinde de.
Türkçe’de sıfatlar çoğul anlam verirse isimler çoğul eki almaz. Bu özellik genellikle belgisiz sıfatlarda görülür.
“Birçok insanlar bu kitabı beğendi.”
cümlesinde “birçok” sıfatı çoğul bir anlam verdiği hâlde “insanlar” sözü de çoğul eki almıştır. Cümleden çoğul eki çıkarılmalıdır.
Herkes ondan nefret ediyor, yüzünü görmek istemiyordu.
İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.
Hiçbiri anlatılanlara inanmıyor, kendi fikrinden ısrar ediyordu.
İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.
Cümlede öznenin ifade ettiği şahıslarla yüklemin bildirdiği şahıs arasında bir uyum olmalıdır.
Özne birinci tekil, ikinci tekil (ben, sen)
Özne birinci tekil, üçüncü tekil (ben, o);
Özne birinci tekil, ikinci çoğul, (ben, siz);
Özne birinci tekil, üçüncü çoğul (ben, onlar)
şahıslarından oluşuyorsa yüklem, daima birinci çoğul şahsa (biz) göre çekimlenir.
“Bu işi ancak ben ve sen halledebiliriz.”
“Dışarıda sadece ben ve o küçük çocuk kalmıştık.”
“Ben ve siz yarışmada eşit durumda değildik.”
“Ben ve birkaç yaşlı adam, kahvede uzun bir sohbete dalmıştık.”
Eğer ;
Özne ikinci tekil ve üçüncü tekil (sen, o);
Özne ikinci tekil ve ikinci çoğul (sen, siz);
Özne ikinci tekil ve üçüncü çoğul (sen, onlar);
şahıslardan oluşuyorsa, yüklem ikinci çoğul şahsa (siz) göre çekimlenir; ancak İkinci tekil ve birinci çoğul (sen, biz) şahıslar özne olursa yüklem birinci çoğul şahsa (biz) göre çekimlenir.
“Sen ve annen burada ne yapıyordunuz?”
“Sen hatta hepiniz bu konuda suçlusunuz.”
“Sen ve konukların, bize yarın gelebilirsiniz.”
“Galiba sonunda senle biz aynı sonuca ulaştık.”
Nesne-yüklem uyumsuzluğu: Nesne eksikliği
Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.
Söylenenlere hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.
Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.
Onlara niçin bu kadar yardım ediyor ve destekliyorsun?
Büyüklere gereken saygıyı göstermeli, incitmemeliyiz.
Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.
Tümleç yanlışları
Cümlede, kullanılması gereken bir öğenin bulunmaması, anlatım bozukluğuna yol açar. Bu, daha çok ortak kullanılan ögelerde görülür. Çünkü Türkçe’de her fiil, öğeleri aynı eklerle kendine bağlamaz.
“Türkçe öğretmeninin yanına gitti, bir soru sordu.”
cümlesindeki öğeleri inceleyelim: “gitti” ve “sordu” yüklemdir. Giden ve soran kişi yani “o” gizli öznedir. Yani “o” ögesi her iki yüklemin ortak öğesidir. Bu ortak öğeyi yüklemlerle kullanalım. “Türkçe öğretmeninin yanına gitti.” doğrudur; ancak “Türkçe öğretmeninin yanına soru sordu.” denemez, “Türkçe öğretmenine soru sordu veya ona soru sordu.” olmalı. Yani ikinci cümleye bir dolaylı tümleç gerekmektedir.
“Bebeğe sevgiyle baktı, sevdi.”
cümlesinde nesne eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır. Bu bozukluk ikinci cümleye “onu” sözcüğü getirilerek giderilir:
“Bebeğe sevgiyle baktı, onu sevdi.”
Kayaya yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?
Öğrencileri, teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.
Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir.
Öğrencileri rahat edecekleri odalara yerleştirmiş, bütün imkânları sağlamıştı.
Duvarları kirletmek,yazı yazmak kesinlikle yasaktır.
Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?
Düşünme ve mantık hataları
Problemleri karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözeceğiz.
Yiyecek bir lokma ekmeğimiz hatta yemeğimiz bile yok.
Bu yazıyı değil okumak, anlamak bile imkânsız.
Bölgeyi iyi tanımasına rağmen her yeri gezdi.
Yarın mutlaka bir gazete almayı unutmayın.
Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum.
Fiilin veya yardımcı fiilin yanlış kullanılması
–Ben ona ağabey, o da bana kardeşim derdi.
(Ben ona ağabey derdim, o da bana kardeşim derdi.)
–Bazı yiyecekler sağlığı yerinde ve yaşlı olmayan kişilerce özellikle yenmelidir.
(Bazı yiyecekler sağlığı yerinde olan ve yaşlı olmayan kişilerce özellikle yenmelidir.)
–Kitap için kendisine verilen paranın eksik ve yeterli olmadığını söyledi.
(Kitap için kendisine verilen paranın eksik olduğunu ve yeterli olmadığını söyledi.)
Ekşiyi az, acıyı ise hiç sevmezdi.
Gerekli yerlere başvuruda bulunmuş, ama bir sonuç almış değiliz.
Çorbaya biraz acı, biraz da tuz ve limon sıkılabilirdi.
Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi.
Hangisinin başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.
Çok az veya hiç çalışmadan çok para kazananlar var.
Tamlama yanlışları
Verilen cümledeki özne ve zarf tümlecini bulun.
Bu ülkeye teknik ve bilgi yardımında bulunulacak.
Pasta ve meyve suyu ikram edilecek.
Son derste belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik.
Siyasî ve ekonomi ilişkileri çıkmaza girdi.
Bu bölge coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir.
Kar yüzünden tüm özel ve devlet okulları tatil edildi.
Ülkemiz Bosna’ya askerî ve gıda yardımı yaptı.
Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.
Kelimelerin yanlış yerde kullanılması
Bazen sözcük doğrudur ancak cümlede bulunduğu yer doğru değildir. Bu durum cümlenin anlamını bozar.
“Yeni durağa varmıştım ki otobüs geldi.”
cümlesinde “yeni” sözünün yeri anlatımda bozukluğa yol açmıştır. Çünkü burada söylenmek istenen, durağın yeniliği değil, durağa varmanın yeni, henüz yapıldığıdır. Cümlenin doğrusu:
“Durağa yeni varmıştım ki otobüs geldi.” şeklinde olmalıdır.
Yeni durağa gelmiştik ki otobüs de hemen geldi. (değil)
Durağa yeni gelmiştik ki otobüs de hemen geldi. (olmalıdır.)
Bu toplantıda çekinmeden düşünceler dile getirilmeli. (değil)
Bu toplantıda düşünceler çekinmeden dile getirilmeli. (olmalıdır.)
Her yolda kalan insana yardım etmeliyiz.(değil)
Yolda kalan her insana yardım etmeliyiz.(olmalıdır.)
İdare, henüz yarın ders yapılıp yapılmayacağını bildirmedi.(değil)
İdare, yarın ders yapılıp yapılmayacağını henüz bildirmedi.
İzinsiz inşaata girilmez.(değil)
İnşaata izinsiz girilmez.(olmalıdır.)
Birleşik cümlelerde yüklemler arasındaki uyumsuzluk
Her ne kadar iyi hazırlanılmışsa da istenilen sonucu alamadı.
Bir yıl boyunca devamlı çalışarak kazanıldı.
Her ne kadar şehir dışına taşınmışsa da beklenen huzur bulunamamıştı.
]]>1. Aşağıdakilerin hangisinde özne eksikliğinden kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Mazereti bırak da gerçeği söyle bana.
B) Ahmet Haşim’in şiirleri sembolizmin etkisini taşır.
C) Derste hiç kimse konuşmadı, güzelce dersi dinledi.
D) Bu sorunun nasıl çözüleceğini bilmiyorum.
E) Öğretmen, elindeki not defterini açtı.
2. Aşağıdakilerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Evlerinin önündeki bahçede çeşitli sebzeler yetişirdi.
B) Ben işlerimi bitirene kadar burada bekle.
C) Ne not tutuyorsun ne de dersi dinliyorsun.
D) Bu konuyu uzun süre karşılıklı tartıştık.
E) Kapıyı açar açmaz karşımda onu gördüm.
3. Aşağıdakilerin hangisinde deyimin yanlış anlamda kullanılmasından doğan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu tür önemsiz şeyleri kafana takmamalısın.
B) Herkes kulak kabartmış öğretmeni dinliyordu.
C) Hırsız yükte hafif pahada ağır ne varsa almış.
D) Onu karşımda görünce gözlerime inanamadım.
E) Yok artık, o kadar uzun boylu değil!
4. “Nüfus sayımı, bu yıl yapıldı, bir hayli artmış.”
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Nesne eksikliği
B) Zarf tümleci eksikliği
C) Özne eksikliği
D) Ekeylem eksikliği
E) Gereksiz sözcük kullanılması
5. “Bu yörenin insanı geleneklerine bağlı; ama yeniliklere karşı değildi.”
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne eksikliği
B) Ekeylem eksikliği
C) Nesne eksikliği
D) Dolaylı tümleç eksikliği
E) Yardımcı eylem eksikliği
6. Aşağıdakilerin hangisinde sözcüğün yanlış yerde kullanılmasından doğan bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Güler yüzlü olduğundan herkes onu çok severdi.
B) Bazıları hiç çalışmadan başarılı olmak istiyor.
C) Vizyondaki filmlerin hepsi birbirinden güzel.
D) Bugüne kadar beni hiç yanıltmadı.
E) Yeni eve girmiştim ki telefon çaldı.
7. Aşağıdakilerin hangisinde özne – yüklem uyumsuzluğu vardır?
A) Yol kenarındaki ağaçlar belediye tarafından kesildiler.
B) Buzlanma nedeniyle birçok kaza oldu.
C) Milli takım bu akşam kader maçına çıkıyor.
D) Herkes bir işin ucundan tutsa çabuk bitiririz.
E) O, gözü gönlü tok bir insandır.
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ev fiyatları bu yıl çok pahalandı.
B) Maça gidecektik ama bilet bulamadık.
C) Dayımlar yarın Almaya’dan dönecek.
D) Evde yalnız kalmaktan çok korkuyor.
E) Bulaşığı yıkadıktan sonra bize kahve yaptı.
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlam belirsizliği vardır?
A) Köyden ayrılalı yaklaşık on yıl oldu.
B) Onun kendine özgü bir anlatımı var.
C) O çocuksu gülüşünle herkesi etkiledin
D) Babası ev alınca ona yardım etmiş.
E) Bu yaz İngilizce kursuna gideceğim.
10. “Tarihi eserlerinin çoğu çürümeye yüz tutması yetkilileri harekete geçirdi.”
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özne – yüklem uyumsuzluğu
B) Özne eksikliği
C) Nesne eksikliği
D) Ekeylem eksikliği
E) Tamlayan eki eksikliği
11. I. Hiç kimse birbirine zarar vermeden yaşamayı başaramıyorlar.
II. Benim de görüşlerimi öğrenmek, yararlanmak istediler.
III. Gömleğini çok beğendiğini söylemiş miydim?
IV. Ahmet’in sıkıntı çektiğini biliyor, sezdirmeden yardım ediyordu.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde anlatım bozukluğu, “dolaylı tümleç” eksikliğinden kaynaklanmaktadır?
A) I. ve II. B) I. ve III. C) I. ve IV.
D) II. ve IV. E) III. ve IV.
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu yoktur?
A) Kimilerine göre ütopik olan bu düşünce, beni ayakta tutuyor.
B) Kardeşim araba sürmesini pek bilmez.
C) O, çocuklarını sever ve iyi yetişmesi için fedakârlık yapar.
D) Yahya Kemal, öğretimini yarıda bırakır ve İstanbul’a döner.
E) İşçiler ve biz çalışmaya önem verir, o ise bizi desteklerdi.
13. “Onun sesini duyan herkes, koşarak salona gelip neler olduğunu öğrenmeye çalıştılar.” cümlesindeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çatı uyuşmazlığı
B) Özne eksikliği
C) Zarf tümleci eksikliği
D) Nesne eksikliği
E) Özne-yüklem uyuşmazlığı
14. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklemin çoğul kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmaz?
A) Sokaktan geçen satıcılar, bir şeyler satma çabasın-daydı.
B) Herkes yerdeki cansız bedenin başına toplandı.
C) Kalabalık dalgalandı bir an stadyumda.
D) Sensiz geçen bayramlar, bende çok büyük izler bıraktı.
E) Kuşlar konuyor, huzurlu sessiz dallara.
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Eseri bilimsel ve teknik terimlerle dolu olduğundan anlaşılmasını zorlaştırıyor.
B) Konularınızı eski zamanlardan seçmemiz okur kitlenizi azaltacaktır.
C) Aynı şeyleri tekrar ediyorsunuz, bu durum okuyucuyu sıkar.
D) Anlatımınız oldukça ağır ve süslü, daha yalın yazmalısınız.
E) Kahramanlarınızı, kültürsüz insanlar arasından seçiyorsunuz.
CEVAPLAR
| 1 C | 5 B | 9 D | 13 E |
| 2 D | 6 E | 10 E | 14 A |
| 3 B | 7 A | 11 D | 15 A |
| 4 C | 8 A | 12 A |
]]>
1. Tatilde memlekete gidip, yeni doğan ağabeyimin oğlunu görmek istiyorum.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?
A) “Tatilde” sözcüğü atılarak
B) “ağabeyimin” sözü “yeni doğan” sözünden önce kullanılarak
C) “memlekete” sözü “tatilde” sözünden önce kullanılarak
D) “istiyorum” sözü yerine “umuyorum” sözü getirilerek
E) “yeni doğan” sözü atılarak
2. O bir filminde “Anne, babama söyle beni Vecihi’ye vermezse kendimi
I II III IV V
intihar edeceğim” diyordu.
Bu cümledeki altı çizili sözlerden hangisi çıkarılırsa cümlenin anlamında daralma olmaz?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
3. Belki de bu gidişle kesin sen benden önce evleneceksin.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aynı anlama gelen sözcüklerin birlikte kullanılması
B) Mantıksal tutarsızlık
C) Bir sözün yanlış yerde kullanılması
D) Anlamca çelişen sözcüklerin birlikte kullanılması
E) Özne yüklem uyuşmazlığı
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Onunla bir arkadaş toplantısında tanıştık.
B) Gölün çevresindeki büyük çam ağaçları görülmeye değerdi.
C) Kış mevsiminde yaşanan hava kirliliğine bir çözüm bulunamadı.
D) Küçükken dağlardan yansıyan sesimden korkardım.
E) Bütün işlerini bitirdikten sonra yemeği hazırlamaya karar verdi.
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu yılki ürünlerin bir kısmını bir yardım kurumuna bağışlamayı düşünüyor.
B) Ezilen insanların daha az ezilmemelerini önlemeyi ilke edinmişler.
C) Arkadaşlarla toplanıp konuyu bütün ayrıntılarıyla görüştük.
D) Çevresindeki insanlara tepeden bakan tavrıyla ün salmıştı.
E) İnsanların çoğu bu tür olayları seyretmeye meraklıdır.
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Sınava çok az bir zaman kaldığı için mecburen çalışmak zorundayım.
B) O yaz Akdeniz sahillerinde inanılmaz bir tatil yaşadım.
C) Çocukların çevre ile ilgili bilgilendirilmeleri şarttır.
D) Ailelerin bu konuya büyük bir hassasiyetle yaklaşmaları gerekir.
E) Bu yılki festivale çeşitli sanatçılarda katılacakmış.
7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde aynı anlama gelen sözler, gereksiz yere bir arada kullanılmıştır?
A) Ülkemizdeki ormanlar azaldığı için hava kirliliği artıyor.
B) Düğün belli olmayan herhangi bir tarihe ertelenince damat adayı sinirlendi.
C) Geçen günleri özlemle anıyor adeta o günlere dönmek istiyordu.
D) Seni burada gördüğüm için çok mutluyum.
E) Mutlaka düğüne birlikte gitmiş olabilirler.
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük gereksiz kullanılmıştır?
A) Babam ve annem bir yere bensiz gitmekten zevk almazlar.
B) Bu Pazar arkadaşlarımla birlikte sinemaya gitmeyi düşünüyoruz.
C) Liderlik herkesin işi değildir.
D) Evi çok iyi bir yerden kiraladıkları için kirasıfazlaydı.
E) Söylenenleri dikkatlice dinliyor ve her söyleneni yerine getiriyor.
9. Eve vardığında akşam olmuştu; sanki o günü hiç yaşamamış gibiydi.
I II III IV V
Bu cümlede altı çizili sözcüklerden hangisi gereksiz kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
10. Öğrencinin durup durup ikide bir yanındaki arkadaşını rahatsız etmesine öğretmen sinirlendi.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerden hangisiyle giderilebilir?
A) “Öğrencinin” yerine “öğrenci” sözü getirilerek
B) “durup durup” sözü atılarak
C) “durup durup” sözünün yerine “sık sık” sözü getirilerek
D) “Öğretmen” sözcüğü atılarak
E) “sinirlendi” sözcüğü yerine “kızdı” sözcüğü getirilerek
11. Aynı anlama gelen birden çok sözcüğün gereksiz yere bir arada kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur. Bir kavramın Türkçesiyle yabancısının birlikte kullanılması bu türden bir anlatım bozukluğudur.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu açıklamada belirtilen türde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Arif Bey’in yüreğindeki sıkıntı gün geçtikçe büyüyordu.
B) Uzun zamandır arkadaşlarına ulaşmak onlarla sohbet etmek istiyordu.
C) Bazı gümüş takılarının tamir ve onarımı için gümüşçüye gidecekti.
D) Diğerlerinden farklı olmaya çalıştıkça kendinden de uzaklaşıyordu.
E) Beni böyle rahatsız eden bir duygunun esiri olmak istemiyorum.
12. Çok çalışsa bile ders çalışmaktan bıkmaz; fakat oldukça başarılı bir öğrencidir. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Özne yüklem uyuşmazlığından
B) Aynı anlama gelen sözcüklerin kullanılmasından
C) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
D) Yükleminin geniş zamanlı olmasından
E) Anlamca çelişen sözcüklerin birlikte kullanılmasından
13. Aşağıdaki cümlelerin hanginde “yaklaşık” sözü gereksizdir?
A) Bu elbiseyi dikmek için yaklaşık üç metre kumaş almalısınız.
B) Tatilde yaklaşık beş yüz kişiye konser verecek.
C) Sepetin içindeki yumurtalardan yaklaşık beş altı tanesi kırılmış.
D) Yaklaşık üç gündür su bile içmeden yatıyor.
E) Bütün bu sıkıntılar yaklaşık bir hafta sonra sona erecek.
14. Bu koca dünyada beni ancak ve sadece sen anlarsın.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Bağlacın yanlış kullanılmasından
B) Gereksiz sözcük kullanılmasından
C) Çelişen sözcüklerin birlikte kullanılmasından
D) Edatın yanlış kullanılmasından
E) Ek fiil eksikliğinden
15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde gereksiz sözcük kullanımından kaynaklanan anlatım bozukluğu vardır?
A) Aşık Veysel, şiirlerini yalın bir Türkçe ile söylemiştir.
B) Toplumsal konuları işleyen sanatçılar daha çok seviliyor.
C) Ahmet Hamdi Tanpınar’la ilk kez Bursa’da tanışmıştık.
D) Ahmet Haşim şiirlerinde toplumsal sorunlar üzerinde durmamıştır.
E) Sanatçının, öncelikle insanı ele alması gerekir.
16. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, altı çizili sözcük çıkarılırsa cümlenin anlamında daralma olur?
A) Yeni aldığı ayakkabıları bu sabah ayağına giydi.
B) Köyünü uzun yıllardır görmediğinden oraya gitmeye karar verdi.
C) Her konuda yalnız tek başına karar vermeye alışıyor insan.
D) Bir süre önce aldığı parayı geri iade etmesini bekliyoruz.
E) Konuşmasını açık, akıcı ve etkileyici bir şekilde sürdürdü.
CEVAPLAR
|
1 B |
5 B |
9 C |
13 C |
|
2 E |
6 A |
10 B |
14 B |
|
3 D |
7 B |
11 C |
15 C |
|
4 D |
8 B |
12 C |
16 E |