1. Her sanatçı yapıtlarında çevresindeki olaylara yer verir. Bunlardan bazıları, olaylara kendilerini hiç karıştırmadan anlatırken bazıları da olayları penceresinden gördüğü şekilde aktarır bize.
Bu parçada geçen altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağı da kilerden hangisidir?
A) Olayların tarafsız bir biçimde anlatılması
B) Söz sanatlarına başvurulması
C) Yaşamın gizli kalmış yönlerinin anlatılması
D) Duygusal anlatıma yer verilmesi
E) Olayların yazarın bakış açısıyla aktarılması
2. Öteden beri söylenen bir söz vardır: “Dergiler, edebiyat dünyasının vazgeçilmez okuludur.” Bu dergiler sayesinde edebiyatın kan dolaşımı sağlanır. Zaten hangi ülkede edebiyat dergileri zayıflamışsa, edebiyat dünyası da can çekişmeye başlamıştır.
Bu parçada geçen ”edebiyatın kan dolaşımını sağlamak” sözüyle, edebiyat dergileriyle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçıların karşılaştığı sorunlara çözüm üretmek
B) Sanatseverleri, nitelikli yapıtlarla buluşturmak
C) Yazın hayatını canlı tutmak
D) Sanatçılar arasında iletişimi sağlamak
E) Yazınsal yapıtların ilginç yönlerini ortaya çıkarmak
3. Yazar, yapıtlarında mekân olarak Anadolu’nun adı sanı duyulmamış kasabalarını seçtiğini söylüyor. Oraların geleneklerinden, giyiminden, yemeklerinden, konuşmalarından ayrıntılı olarak söz ediyor. Yapıtlarını okurken, yerel renkleri yansıtmaya özen gösterdiğini hemen fark ediyorsunuz.
Bu parçada geçen “yerel renkleri yansıtmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kendi yaşantısından kesitler sunmak
B) İşlenmemiş konuları kaleme almak
C) Anlatımda canlı bir dil kullanmak
D) Yöresel özelliklere yer vermek
E) Ayrıntılı bir anlatıma başvurmak
4. Türk şiirinin en sıra dışı şairi İlhan Berk, bu yapıtıyla okuru şaşırtmayı sürdürüyor. Yazmaya, şiirin sıfır noktasından başlayıp günümüze kadar ulaşan şair, dergilerde yayımladığı şiirlerini bu yapıtta bir araya getirmiş.
Bu parçada “şiirin sıfır noktasından başlamak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) En uç ve süslü anlatımla şiir kaleme almak
B) Geleceğe kalabilecek şiirler yazmak
C) İçerik ve biçimiyle düzeyli bir okur kitlesi oluşturmaya çalışmak
D) Şiirde en eski kalıpları günümüze uyarlayarak yapıt ortaya koymak
E) Şiirlerini, şiirin başlangıcından hareket ederek oluşturmak
5. Yazmak, sözcüklerle gerçekleştirilen bir eylemdir. Üsluba giden yol onların evreninden geçer. Bu evrenin yasalarını yeterince uygulayamayan bir kimse gerçekte yazar olamaz, dilin toprağına sağlam basamaz.
Bu parçada “dilin toprağına sağlam basmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtlarında sanatlı bir dil kullanmak
B) Dildeki gelişmeleri günü gününe takip etmek
C) Birden fazla dili yetkin seviyede kullanabilmek
D) Dilin kurallarına dikkat ederek yapıt oluşturmak
E) Yapıtlarını halkın kullandığı sözcüklerle ortaya koymak
6. Bir roman yazmaya karar vermek benim için kolay olmadı. Çünkü roman, öyküyle karşılaştırılınca bilinmeyeni daha fazla olan bir alandır. İzleyebileceğiniz yöntemlerin çokluğu sizi kuşkuya ve özenli olmaya iter.
Bu parçada altı çizili sözle romanın hangi özelliği vurgulanmak istenmiştir?
A) Bilgi ve deneyim istemesi
B) Düşsel öğelere ağırlık vermesi
C) Uzun bir süreç sonunda oluşması
D) Okur tarafından anlaşılmasının zaman alması
E) Anlaşılmayan yönü çok olan bir yapıya sahip olması
7. Bu antoloji, 19201den 1970’e kadar uzanan elli yıllık bir dönemin en seçkin şairlerini, en güzel örnekleriyle topluca gözler önüne sermek için derlenmişti. Kitap, şiirimizin bir aile fotoğrafıydı i ama ne yazık ki fotoğrafta çocuklar yoktu.
Bu parçada “fotoğrafta çocukların olmaması1‘ sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şairlerin daha çok, eski şiirlerine yer vermek
B) Çocuklarla ilgili şiirlere antolojide yer vermemek
C) Genç şairlerin şiirlerini antolojiye almamak
D)Antolojiyi hazırlarken okurların beklentilerini dikkate almamak
E) Şairlerin en başarılı şiirlerini seçmek
8. Yazınımız var; ama yazın dünyamız yok ne yazık ki! Sanatçılarımız birbirlerini tanımıyor, daha doğrusu tanımak istemiyorlar. Sanıyorum tanımayı gerekli görmüyorlar Hepsi kendi kabuğuna çekilmiş, hiçbiri kendi dışındakiler) sanatçı olarak görmüyor, gözlen sadece kendilerini görüyor.
Bu parçada “gözleri sadece kendilerini görmek1‘ sözüyle sanatçılarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir yazın dünyasının var olduğuna inanmamak
B) Öteki sanatçılarla iletişim kurmaktan çekinmek
C) Kendi yapıtlarıyla ilgili değerlendirme yapılmasını hoş karşılamamak
D) Özeleştiri yapmaktan kaçınmak
E) Yazın dünyasında yalnızca kendilerinin var olduğunu kabul etmek
9- Bir şair, gelenekten ve birikimden yararlanarak büyük şair olur. Oysa bugün birçok şairimiz, kendi geleneğini yok sayıp ateşi yeniden keşfetmenin sevdasına düştü. Bu da onların kısa sürede unutulmasına yol açtı.
Bu parçada geçen “ateşi yeniden keşfetmek” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eski konuları yeni anlatım biçimleriyle anlatmak
B) Yepyeni anlayışlarla yapıt vermeye yönelmek
C) Kendinden önceki büyük şairleri önemsememek
D) Eskilerin deneyimlerini tekrar yaşama durumunda kalmak
E) Yazıldığı dönemin dışına çıkamamak
10. Bir dildeki şiiri başka bir dile aktarmak kolay değil. Hele Türkçenin kendine has bir şiirselliği, sözcüklerinin eğilip bükülme özelliği olduğu da düşünülürse Türkçe bir şiirin çevirisi çok daha zordur.
Bu parçada “sözcüklerin eğilip bükülme özelliği” sözüyle, Türkçeyle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Köklü bir geçmişe sahip olduğu
B) Sözcük sayısı bakımından zengin olduğu
C) Sözcüklerinin çokanlamlılığa sahip olduğu
D) Sözcük türetmeye elverişli bir yapısının olduğu
E) Öteki dillerden üstün niteliklere sahip olduğu
11. Ekmeğin peşinde koşan bir yazar, okuyucuya edebiyat tadı veremez- Çünkü, hangi sanat dalında olursa olsun; sanatçı, her şeyi bir kenara bırakıp sadece sanatına kilitlenebilmelidir Yoksa, ortaya konan şey, bir sanat yapıtı olamaz.
Bu parçada geçen altı çizili sözle, yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtlarında sosyal problemlere yer verdiği
B) Halkın maddi sıkıntılarını anlattığı
C) Geçim derdi taşıdığı
D) Yapıtlarında hep kendini anlattığı
E) Sanat halk içindin düşüncesini savunduğu
12. Geçenlerde, bir edebiyat dergisinde birkaç genç eleştirmenin roman değerlendirmelerini okudum. Ancak hiçbiri kapsamlı bir eleştirinin niteliklerini taşımıyordu. Yaptıkları, eleştirinin kıyılarında gezinmekti sadece.
Bu parçada geçen “eleştirinin kıyılarında gezinmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eleştiriyi yapıtın yazarıyla sınırlandırmak
B) Değerlendirmelerde öznelliğin dışına çıkamamak
C) Eleştirinin tarihsel gelişimini bilmemek
D) Derinlemesine ve etraflı bîr eleştiri yapamamak
E) Eleştiriyi, yalnızca yazarı ve yapıtı övmekten ibaret görmek
CEVAPLAR
|
1-E 2-C 3-D 4-E |
5-D 6-E 7-C 8-E |
9-D 10-C 11-C 12-D |
]]>
1. Türkiye’de bulunan yüzlerce kelebek türünden biri Osmanlı ateşi. Bilim adamları bu türün» günümüzde yalnızca Muğla ve Antalya’da ender olarak görüldüğünü belirtiyor Avrupa’da dağılımı Güney Balkanlar ve Türkiye İle sınırlı olan bu kelebek türünün kanat rengi, güneş ışığının vurduğu açıya göre parlak portakal turuncusu ve koyu ateş kırmızısı arasında değişiyor. Bundan kırk elli yıl öncesine kadar Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında, özellikle küçük bataklıklarda ve sulak alanlarda yaşamını sürdürüyordu. Ancak yaşam alanını kaybeden Osmanlı ateşi artık dar bir çevrede yaşıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleme
B) Betimleme
C) Tanımlama
D) Karşılaştırma
E) Açıklama
2. Bolu Dağı, dört mevsimi dört ayrı güzellik olarak yaşayan Bolu’nun yüreğidir aynı zamanda. Doğa, her mevsimde farklı düşler görüyor bu coğrafyada. Bolu’da, tepede beyaz bir gelinlik giymiş gibi duran saat kulesi, sessizce izliyor kırmızısı ak pak olan damlan. Seben’de, yayla evleri yavaş yavaş kristal bir örtünün altında sessizce kayboluyor. Bolu’da kar, beyaz bir masal gibi yağıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleme
B) Betimleme
C) Tartışma
D) Tanık gösterme
E) Örneklendirme
3. Sinemanın olanaklarının edebiyattan daha üstün olduğunu söyleyenler var. Halbuki ne kadar başarılı da olsa sinemanın olanakları sınırlıdır. Etkileme gücü, inebileceği gerçekler görülenden öteyi pek aşamaz. Bir Hugo’yu, bir Proust’u, bir Hemingway]i okumak başkadır, ne kadar mükemmel olsa da onların eserlerinden yola çıkılarak yapılan bir filmi seyretmek başka. Zaten, edebiyat dünyasının büyük, ölmez eserlerinin beyazperdede gerçekteki güzelliklere hiçbir zaman erişemediğini çeşitli örneklerden biliyoruz.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Benzetme
B) Betimleme
C) Öyküleme
D) Tartışma
E) Tanımlama
4. Hafta sonu tatilini geçirmek için Karadeniz yollarındayız. Mavi ve yeşilin iç içe olduğu uzun bir sahil, Yollar o kadar kıvrım kıvrım ki bir ara başımız dönüyor ve mola vermek zorunda kalıyoruz. Yolun sonunda en az iklimi kadar yumuşak; dağları, denizleri kadar renkli ve hareketli insanlar… Misafir ağırlamanın verdiği heyecan ve mutluluğun, yüzlerinden okunduğu sevecen insanlar ve hafta sonu hiç bitmesin isteyen bizler… Sıcacık yüreklerle tanışmanın verdiği farklı duygularla, çevremizi saran çocuklarla vedalaşarak geri dönüyoruz.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur?
A) Öyküleme – betimleme
B) Açıklama – betimleme
C) Öyküleme – örneklendirme
D) Açıklama – tanık gösterme
E) Betimleme – tanımlama
5. Yazar, bazı kahramanlarını seçerek onları kayıramaz mı? Kötü romanlar bu kayırma ve yüceltme örnekleriyle doludur. Sadece kötü romanlar mı? İyi romanlarda da rastlarız, yazarın kendi kahramanlarını kayırmasına. Dostoyevski’nin Karamazof Kardeşler’de Alyaşa’yı her fırsatta nasıl kayırdığını hatırlayalım. İvan ve Mitya hep çarpık gülerler, Alyaşa ise yüzü aydınlık olarak güler.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?
A) Öyküleme – örneklendirme
B) Tartışma – örneklendirme
C) Açıklama – karşılaştırma
D) Betimleme – öyküleme
E) Açıklama – tanık gösterme
6. Fantastik edebiyat, bilimkurgu ya da polisiye gibi bir iki asırlık bir tür değildir. Kökü ta Odysseia’ya, mitolojilere dayanır. Tüm fantastik yolculuk öykülerinin ve bilinmeyen bir dünyayı araştırdıktan sonra eve dönüp yazılan öykülerin toplamıdır fantastik edebiyat. Bilinmeyenden, tekinsiz olandan kaçmaz; tersine, onların üstüne üstüne gider. Hep yeni, keşfedilmemiş topraklarda dolaşır, yeni haritalar çizer, akıl dışına ve doğa ötesine kolaylıkla yelken açar.
Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerin hangilerinden yararlanılmıştır?
A) Açıklama – karşılaştırma – örneklendirme
B) Açıklama – tanık gösterme – örneklendirme
C) Açıklama – tanık gösterme – benzetme
D) Tartışma – örneklendirme – tanımlama
E) Açıklama – karşılaştırma – tanımlama
7. Şairlerin düzyazılarının okunması bize değişik açılardan faydalar sağlar. Şiirin bir labirenti andıran karmaşık örgüsü ve kendine özgü kapalılığı içinde imgeyi gözden kaçırabiliriz. Oysa şiire göre sade bir anlatımla oluşturulan düzyazılarda, şairin imge dünyasını net bir şekilde görebiliriz. Bunlar, şiirlerin bir açıklamasıdır anlamına gelmez; ancak yine de dikkatli bir okur, bunlarda kendine yararlı bilgiler bulabilir. Sözgelimi ben, Melih Cevdet’in imge üzerine açıklamalarından yararlandım: “Çağdaş ozan Eki türlü bir deney süreci içindedir. Bunlardan ilki onun doğa ve insanlık ile karşılıklı etkileşiminden kaynaklanır. Ozanın ikinci deneyi, doğayı imgeye çevirmesiyle başlar,1‘ diyor ünlü şair.
Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Karşılaştırmaya B) Benzetmeye
C) Alıntı yapmaya D) Tanımlamaya
E) Kişisel görüşleri belirtmeye
8. Eleştiri, yazınsal yapıtın gerçek yaşamdaki karşılığını yine dil içerisinde bulmaya çalışır. Roland Barthes’ın yaklaşımıyla, eleştiri bir yapıtın gerçekliğini açığa çıkarmak değil, dil ve konu bütünlüğünün sağlanıp sağlanmadığını saptamaktır. Yeni bir yapıtın kendi türündeki söyleyişine uygun olup olmadığını bulmaktır. Yoksa eleştiri, sanatçının gerçeklere ne derece bağlı kaldığıyla ilgilenmez.
Bu parçanın anlatımında yazar, eleştiri ile ilgili düşüncesini inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?
A) Örneklendirmeye B) Betimlemeye
C) Karşılaştırmaya D) Benzetmeye
E) Tanık göstermeye
9. Dünyada kulağa en hoş gelen diller İtalyanca ve Rumcadır, diyenler var. Ancak bilenler ve dışarıdan dinleyenler itiraf ederler ki dünyada kulağa en hoş gelen ve anlamayanları bile hayran bırakan bir dil varsa o da İstanbul’da ve devletin büyük şehirlerinde konuşulan Türkçedir. Kulağı yoracak, insanın tabiatına aykırı gelecek hiçbir durum yoktur Türkçede. Ne İtalyancanın birbirini takip eden “y” lerî ve şiddetli “r” leri ne de Rumca’nın peltek “z” leri ve fısıltılı “s” tekrarları vardır Türkçede.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Tartışmaya
B) Öznel yargılara
C) Örneklendirmeye
D) Karşılaştırmaya
E) Benzetmelere
10. Türk edebiyatının en güçlü ve etkin daman şiirdir. Ata-sözlerine, deyimlere, halk hikâyelerine bakın, geleneksel oyunlarımız Karagöz, ortaoyununa bakın. Ölçülü, uyaklı söz asıldır. Yani hepsinin de şiir üzerine temellendiğini göreceksiniz. Bugünün şiir tanımına uymasa da, destanlar manzum söylenmiş, söyleniyor. Ağıtlar yakılıyor. En güzel müzik eserlerinde bile en büyük pay, hâlâ şiirin. Bugün öteki edebiyat türleri, şiire yaşlandıkça değer kazanıyor.
Yazar, bu parçanın ilk cümlesindeki savını inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine özellikle başvurmuştur?
A) Örneklere ağırlık verme
B) Öyküleyici anlatım yolunu seçme
C) Karşılaştırmalardan yararlanma
D) Konuyu tartışma içinde sunma
E) Tanımlamalara yer verme
11. Bodrum’un bozulmamış doğasıyla insanı etkileyen Çiftlik bölgesinde ağaçlar içinde bir taş ev… Bölge sakinlerini buraya çeken en önemli şey yörenin doğası ve bu taş ev olmuş. 2000 yılında tamamlanan evin mimarı eski Bodrum göçmenlerindenmiş. Dış mekânlar yazlık, iç mekânlarsa kışlık yaşama biçimine uygun olarak düzenlenmiş. Evin etrafını çevreleyen çiçeklerle bezeli bahçenin gerisinde zeytin ve meyve ağaçları uzayıp gidiyor. Kısacası, yöre sakinleri bu bölgede yalnızlığın tadını çıkarıyorlar.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Gözlem gücüne
B) Betimlemeye
C) Nesnel verilere
D) Öznelliğe
E) Kişileştirmeye
12. Eski saatler zemberekliydi. Çalışması için kurulmaları gerekliydi. Genellikle ihtiyarlar tarafından kullanılırdı. Bu saatler, denize daldırılmış tekne çapası gibi, yelek cebine zincirle sallandırılırdı. Günün bir vaktinde saatin kaç olduğunu öğrenmek için zincirinden tutularak cepten çıkarılır, varsa kapağı açılır, göz ucuyla bakıldıktan sonra yerine konurdu. Bir günü yirmi dörde bölen bu saatlerden bir tane edinmek, zamanı saptamak bakımından kaçınılmazdı.
Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Tanımlama, Örneklendirme, betimleme
B) Açıklama, benzetme, öyküleme
C) Karşılaştırma, örneklendirme, öyküleme
D) Açıklama, tanık gösterme, betimleme
E) Tanık gösterme, tartışma, öyküleme
CEVAPLAR
|
1 E 2-B 3-D 4-A |
5-B 6-E 7-D 8-E |
9-E 10-A 11-E 12-B |
]]>
1. Sanki bir ekin denizindeyim. Düzlükte güneşin bir parçası görünüyor; köz gibi, kıpkırmızı. Yer yarılmış da sanki içinden çıkıyormuş gibi… İnceden inceye esen seher yeli yüzümü okşuyor; burnuma taze ot kokuları geliyor. Buğdaylar hışırtılarla dalgalanıyor. Burada dağ taş, yer gök buğdaya kesmiş. İnsan kendini buğday denizinde kalmış sanıyor.
Bu parçada hangi duyu organıyla seçilebilen ayrıntılara yer verilmemiştir?
A) Görme
B) Tat alma
C) Dokunma
D) Koklama
E) İşitme
(ÖYS 1998)
2. Önce karanlıkta yüzün ışıdı. Sis açıldıkça kendini ele verdin İstanbul. Güverteden bakınca gözlerine inen aydınlığı gördüm. Demir aldım. Uzaklaşan gemi değil, İstanbul’du. Kurşun kuleler, minareler, uğultulu taş yapılar, ışıyan yüzünle eriyip gittiler boşlukta. Ayrıldık. Ama başka kentlere, yeni limanlara doğru dümen kırdığım bu uzun, hâlâ sonu gelmeyen yolculukta beni yalnız bırakmadın. Gittiğim ülkelerde hep seni yaşadım. Sen ey ay yüzlüm benim.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Sözcüklerin duygusal anlamından yararlanma
B) Kişileştirme sanatına başvurma
C) Betimleyici öğeler kullanma
D) Hitaplardan yararlanma
E) Tanımlamalarla söyleyişte yoğunluk sağlama
(ÖYS 1991)
3. On altıncı katta asansörden indik. Bana odayı gösterecek çocuğun peşinden yürüyordum. Çocuk kısa bir koridoru geçti, bir odanın Önünde durdu, Ben de durdum. Kapıyı açtı, içeri girdik. Perdeler sıkı sıkıya kapalı. Çocuk perdeleri açıp dışarıyı göstermek istedi. Engel oldum. Lambaları yaktı. Banyonun kapısını açtı. Bir şey isteyip istemediğimi sordu. İstemediğimi söyledim. Bahşişini verdim, gitti.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Duyguları yansıtma
B) Eylemleri oluş sırasına göre verme
C) Gözlem gücünden yararlanma
D) Değişik yapılı cümleler kullanma
E) Birinci kişinin ağzından anlatma
(ÖSS 1998)
4. “Andre Gide bir yazısında şöyle der: ‘Sanatçının konusu insandır. Bir insanın yaşamı o insanın düşlerinin de kaynağıdır.’ Bu söze katılıyorum. Çünkü yaşananlarla düşler ip ipedir. Sanatçı, yazar, ozan da insan yaşamını, insan düşlerini bir yapıtta gerçeğe dönüştürendir. Başkasına, geleceğe bakandır. Kendi yaşadıklarına, düşlerine herkesi ortak edendir.”
Bu parçada yazarın, Andre Gide’den bir alıntı yapmış olmasının nedeni aşağıdakilerden özellikle hangisi olabilir?
A) Anlatıma akıcılık kazandırma
B) Sanatçı konusundaki görüşlerini inandırıcı kılma
C) Okuyucunun ilgisini çekme
D) Karşıtlıklardan yararlanarak düşüncesini geliştirme
E) Yaşamla sanat eseri arasındaki ilişkiyi kanıtlama
(ÖYS 1981)
5. Bir yerde yaşamayı sevmek için orada mutlaka anılarınızın olması gerekli. Yoksa evler soğuk birer duvar yığını, cadde ve sokaklar yabancılara ait yerlerdir. Size dostça bakmayan bu otobüs durağında eğreti eğreti beklersiniz. Yeni bir eve taşınmanın birçok insana hiç çekici gelmemesinin nedenleri de aslında bunlardır, Evin duvarlarında geçmişinizin o acı tatlı anılarından hiçbir iz yoktur. Bir tanışla iş dönüşü karşılaşıp dostça iki çift laf edilmiş o eski sokağınızla hiçbir benzerliği bulunmaz bu sokağın. Her şey, sesler, renkler sizin dışınızda akıp gider gibidir. Bu yüzden, hayatınıza yeni giren bir yeri benimsemek için zamana ihtiyacınız olacaktır, Orayı sevemezsiniz. Ta ki anı biriktirene kadar.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) İkilemelere yer verme
B) Karşılaştırmaya başvurma
C) Birden çok duyuya seslenme
D) Betimleyici öğelerden yararlanma
E) Birinci kişili anlatımla oluşturulma
(ÖSS 2009)
6. Adalarda oturanlar, akşamüzeri iskeleye çıkıp, gelenleri karşılar, gidenleri uğurlarlar; gençler arkadaşlarıyla buluşur; yaşlılar çay bahçelerinde, aralarında söyleşirler. Saat dokuza gelince, herkes evine dönmüş, sofraya oturmuş olur. Adalara gezmeye gelen birkaç kişi dışında kimseleri göremezsiniz ortalıkta.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Öyküleme B) Tanımlama
C) Tartışma D) Açıklama
E) Karşılaştırma
(ÖYS 1993)
7. “İnsanlığın adım adım ilerlemesini sağlayan şey, kuşkusuz, kişisel kazançların, ürün ve buluşların kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır. Hayvanlar dünyasında buna benzer bir olay yoktur; eğitim görmüş bir köpek, başka bir köpeği eğitemez.”
Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerden hangisi daha ağır basmaktadır?
A) benzetme B) ilişki kurma
C) örneklendirme D) kanıtlama
E) karşılaştırma
(ÖSS 1981)
8. Soğuk bir İstanbul sabahı… Gökyüzünde bulut kaynıyor; yağmur yağdı yağacak… Biz yola koyuluyoruz. Yarım saat sürecek yolculuğumuzu, Maltepe’nin bildik sokaklarından geçerek bir an önce bitirme telaşındayız. Sokaklar, İşe yetişmek ipin koşuşanlarla dolu. insanlar, rayların üzerinden, sağa sola bakarak, hızlı adımlarla geçiyor. Bir banliyö treni Gebze yönüne doğru gürültüyle yol alıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) öyküleme – betimleme
B) Açıklama – betimleme
C) Karşılaştırma – öyküleme
D) Tanımlama – açıklama
E) Karşılaştırma – tanımlama
(ÖSS 2002)
9. Güzeldere’de kışın bembeyaz bir sessizlik kaplar her yanı. İlkbaharda taze yeşilin, eflatun orman gülleriyle uyumu göze çarpar. Yazın koyu bir yeşil hâkim olur dağlara. Ya sonbaharda? Kayınların, gürgenlerin kırmızısı, ıhlamur yapraklarının saman gibi sarısıyla güze direnen çalıların yeşili birbirine karışır. Güzeldere’nin en görkemli zamanıdır sonbahar.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Benzetme yapılmıştır.
B) Betimleyici öğelere yer verilmiştir.
C) Öznellik ağır basmaktadır.
D) Bir varlığa insana özgü bir nitelik aktarılmıştır.
E) Yinelemelere başvurulmuştur.
(ÖSS 2007)
10. Yirmi yaşından fazla göstermeyen bir genç, çadırın önünde yan yatırılmış el arabasının üstüne oturmuş saz çalıyordu. Fenerin aydınlattığı alnı, ter damlalarıyla kaplıydı, Sazının sapı, şaşırtıcı bir süratle aşağı yukarı kayan parmaklarının altında bir canlı gibi titriyordu. Tellere vuran sağ eli, küçük fakat kendinden emin hareketler yapıyordu. Gencin eli, sazın gövdesine yaklaştıkça insan, saz ile el arasında gizli fakat çok anlamlı bir konuşma olduğunu sanıyordu,
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Betimleme
B) Tartışma
C) Açıklama
D) Öyküleme
E) Karşılaştırma
(ÖYS 1995)
11. Benim ipin yazmaya başlamanın saati, dakikası yoktur. Diyebilirim ki günün her saatinde yazmaya başlayabilirim. Şimdi emekliyim, zamanı dilediğim gibi kullanabilirim artık. Ama bu yalnızca bir sanı, yazma söz konusuysa bu geçerli değildir. Yazmada zamanı “yazı” belirler, ne yazılacağının belirleyicisi de odur. Marquez’in, “O kadar acemiydim ki romanların, yazanın istediği gibi değil de kendi istedikleri gibi başladıklarını henüz bilmiyordum.” sözüyle karşılaşınca “yazmaya” sinir konulamayacağına daha derinden inandım.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Farklı düşünceleri ardı ardına verme
B) Anlamca kesinlik bildiren cümleler kullanma
C) Varlıklara, insana Özgü nitelikler yükleme
D) Örneklemelerden yararlanma
E) Alıntıyla düşünceyi pekiştirme
(ÖSS 2009)
CEVAPLAR
| 1.B | 4.B | 7.E | 10.A |
| 2.E | 5.E | 8.A | 11.E |
| 3.A | 6.A | 9.E |
]]>
1. “Düşünceyi duyguyu, olayı yazı ile anlatmaya yazma diyoruz. Yazma konuşma gibi bir anlatım yoludur. Ancak ondan ayrı beceriler de gerektirir. Öğrencilerin bir konuda istenileni uygun bir biçimde yazması, onların konuşma ve düşünce yetilerine bağlıdır. Bu yönden yazma çalışmalarını konuşmalara bağlama yazılı anlatma etkinliklerinin çıkış noktası olacaktır. Çünkü öğrencilerin okul içi ve okul dışı hayatlarında ilk başvurdukları anlaşma aracı konuşmadır.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?
A) Açıklama – Öyküleme
B) Açıklama-Tanımlama
C) Öyküleme-Tanımlama
D) Öyküleme – Betimleme
E) Betimleme – Tartışma
2. Beyaz badanalı demir kapılı evlerin önünden geçerek köyün kenarındaki evlerden birine geldik. Burası uzun kavak ağaçlarının bulunduğu, kenarları taşlarla örülmüş, bahçesinde tavukların, horozların gezindiği, kırmızı kiremitli, eski bir evdi. Biz, arabadan iner inmez boz bir köpek bize saldırdı. Elime büyük bir taş aldım köpeğe fırlatacaktım ki amcamın hanımı evin kapısında göründü.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Betimleme-Açıklama
B) Açıklama – Öyküleme
C) Öyküleme – Betimleme
D) Örnekleme – Açıklama
E) Öyküleme – Örnekleme
3. Yağmur sabahleyin kesilmişti. Ova çamurdu. Ama şimdi dağa tırmanıyorlardı. Bastıkları yer küçücük taşlıydı. Taşlar ayaklarının altında kayıyordu. Hava çürük ağaç, çiçek, ot kokuyordu. Gökteki yıldızlar iri iri… Her birinin yöresini aydınlık bir halka çevirmiş.. Bir kuş vardır oğlak gibi meler, işte arada bir de o meliyordu. Biraz daha yukarılara çıkınca bir yusufçuk kuşu öttü. “Yusuuuuufcuuuuuuk!” yukarılara çıktıkça hava daha da soğuyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdaki duyu organlarının hangisinden yararlanılmamıştır?
A) İşitme B) Görme
C) Dokunma D) Koklama
E) Tat alma
4. “Sanat, sanat içindir.” Görüşünü savunuyorlar bazı sanatçılarımız. Tamam, sanatı sanat için yapalım. Ama sanat halka hitap etmedikten sonra, milleti yükseltmedikten sonra, dertlere çare bulmadıktan sonra ne işe yarar? Sanat toplum için yapılmalıdır ki sanatın bir işlevi olsun. Sanat halk için yapılsın ki yeni fikirler içinde yoğrulmuş nesiller yetiştirelim.
Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tartışma B) Öyküleme
C) Açıklama D) Betimleme
E) Karşılaştırma
5. Safveti Ziya’nın “Salon Köşelerinde” romanını okudum. Kitabın iç kapağındaki nottan beş bin (hayli çok) sattığını öğreniyoruz. Dizgi hatalarını saymazsak kapağıyla, baskısının temizliğiyle pırıl pırıl cicibici bir kitap. Ama içerik diye bir şey göremedim. Eser hiç de inandırıcı değil. Batı hayranlığı kokan bu kitap gerçekten çok iyi satmış. Ali Bey “Kitaplar da kadınlar gibidir, çoğu zaman en değersizinin elbisesi kıymetli olur.” Derken gerçekten çok doğru söylemiş. Bu kitabı da sattıran kapağıdır, baskısının temizliğidir; yoksa kitabın içeriğinde özgünlük diye bir şey yok.
Paragrafta düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?
A) Tanık gösterme B) Örnekleme
C) Tanımlama D) Karşılaştırma
E) Öyküleme
6. Sanat Allah vergisidir diyorlar. Sanatı sadece Allah vergisi sayanlar çalışmanın gücüne inanmayanlardır. İnsan ter dökmeden ortaya güzel eserler koyamaz. Elbette sanatta ilham yoktur demiyoruz; ama sanat sadece ilhamdır dersek bu da yanlış olur. “Sanatın yüzde doksanı ter, ancak yüzde onu ilhamdır.” diyen Mehmet Akif’e katılmamak elde değil. Sanatçı eserini oluştururken eserine az ya da çok emek vermiştir, o eser için ter dökmüştür.
Bu parçada kullanılan anlatım biçimi ve düşünceyi geliştirme yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öyküleme – Karşılaştırma
B) Açıklama – Örnekleme
C) Tartışma – Tanık gösterme
D) Açıklama – Tanık gösterme
E) Açıklama – Tartışma
7. Hangi yönden geldikleri belirsiz, ala kanatlı, ulu kepezli, turuncu boyunlu, turuncu gövdeli küme küme hüthütler geldiler, pencerenin önünden geçtiler. Hüthütlerin sonu bir türlü gelmiyordu. Küme küme geliyor, ceviz ağaçlarına konuyor, ağarlar turuncuya kesiyordu. Ebabil kuşları, sakalar, öteki küçük renk renk kuşlar, sert bir yele kapılmışlar gibi oradan oraya çavıyorlardı.
Bu paragraf için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Görsel ayrıntılara önem verilmiştir.
B) Sıfatlardan yararlanılmıştır.
C) Betimleme-Öyküleme paragrafıdır.
D) Anlatımı sadedir.
E) İşitsel öğelere yer verilmiştir.
8. Hıdır’ın keyfine diyecek yoktu. Kah İstanbul’dan gelen oyuncaklara koşuyor, kah elindeki mikrofonla kendisini sıkıştıran kısa saçlı kıza pas veriyordu. Sekiz yıllık ömründe Hıdır köyünde ilk kez böyle bir kalabalık görüyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklama B) Betimleme
C) Tartışma D) Öyküleme
E) Tanımlama
9. Röportaj, bir gazetecinin herhangi bir yeri, bir kurumu gezerek orada gördüklerini kendi görüşleriyle birleştirerek gazetesinde yazmasıdır. Bir sanat değeri taşıyan bu yazılar çok defa resimlidir. Röportaj yazarı, gördüklerinin resimlerini de çekerek yazısıyla birlikte gazetede veya dergide çıkmasını sağlar. Röportajı son yüzyılda gazeteciliğin ortaya çıkardığı, her gün biraz daha gelişen yepyeni bir yazı türü sayabiliriz.
Bu parçada düşünceyi geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Betimleme B) Açıklama
C) Karşılaştırma D) Örneklendirme
E) Tanımlama
10. Yeniden bir lise öğrencisi olsaydım, eskiden yaptığım gibi vaktimin hepsini çalışmaya vermezdim. Derslerime yeterince zaman ayırır bu zamanda başka şeylerle uğraşmayıp hep dersin hakkını vererek çalışırdım. Kendim de içinde olmak üzere, tanıdığım öğrencilerin çoğu ders çalışmak için ayırdığı zamanın büyük bir kısmını çalışmayarak çalışmaya hazırlanmakla geçirirler. Bu parçada kullanılan düşünceyi geliştirme yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Karşılaştırma B) Örnekleme
C) Tanık gösterme D) Tartışma
E) Tanımlama
11. Kış gecelerinde gaz lambasının aydınlattığı küçücük odada kuluçkadan yeni çıkmış civcivler gibi anamın etrafında toplanır, masal anlatmasını isterdik. Bazen masal anlatır, bazen de okul sıralarında ezberlediği şiirleri okurdu bize. Anamın şiirlerinin tek konusu vardı: Atatürk. Bu şiirleri biz de ezberlerdik. Bir de ilkokul kitaplarımızda yer aldığını hayal meyal hatırladığım Ana Sevgisi başlıklı bir şiir vardı. Onu da ezberletmişti. Eve gelenlere ne kadar zeki çocuk olduğumu göstermek için annem bir bahane bulur, o şiirleri okuturdu. Aferin demeye zaten hazır olan teyzelerden, amcalardan sürekli aferin alırdım.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Betimleme B) Öyküleme
C) Açıklama D) Tanımlama
E) Örnekleme
12. Türkiye garip olaylarla dolu bir ülke. Hani “Ağla-sam mı gülsem mi?” deriz ya işte Öyle bir şey. ASKİ’den bir doktor erkeklere kürtaj, kadınlara prostat raporu veriyor. Yetmiyor, mantar hastalığı için karın röntgeni, soğuk algınlığı için beyin tomografisi çekilmesini istiyor. İstanbul’da bir okul müdürü kayıt parası ödemeyen gariban çocuklar için “sürgün sınıfı” kuruyor.
Yukarıdaki paragrafta düşünceyi geliştirme yollarından hangisi ağır basmaktadır?
A) Örnekleme
B) Karşılaştırma
C) Tanık gösterme
D) İlişki kurma
E) Sayısal verilerden yararlanma.
| 1 B | 4 A | 7 D | 10 A |
| 2 C | 5 A | 8 D | 11 B |
| 3 E | 6 C | 9 E | 12 A |
]]>
1. Avcılar bıçaklarını kurdun böğrüne saplıyor, vücudunu delik deşik ediyorlar. Kurt, etine kabzasına kadar saplanmış bıçaklarla kanlar içinde avcılara bakıyor. Avcılar elleri tetikte etrafını sarıyorlar. Kurt ağzından akan kanları diliyle yalıyor. Avcılara bir defa daha bakıyor. Nihayet öldürüldüğünü bilmeye tenezzül etmeksizin iri gözlerini kapıyor. Hiç ses çıkarmadan ölüyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Açıklama B) Betimleme
C) Öyküleme D) Tartışma
E) Benzetme
2. Üstleri ağır kokulu mersin ağaçlarıyla kaplı tepeler geçildikten sonra kayalar birdenbire başlar. İnsan birden ürker. Kayalarla birlikte çam ağaçları da başlar. İlk çamlar geçildikten sonra gene düzlüklere varılır. Bu düzlükler boz topraktır. Verimsiz, kıraç… Buralardan Toros’un karlı dorukları yanındaymış, elini uzatsan tutacakmışsın gibi gözükür.
Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Örnekleme B) Öyküleme
C) Tartışma D) Betimleme
E) Açıklama
3. Aşk, kalabalık şuur hallerinin toplu halde şuura yaptıkları baskındır. Aşkın seli altında ruhta ne hesap kalır, ne menfaat fikri, ne de kin. Ölçüler hesaplar ve planlar aşk tufanında silinen tarla ve bahçe sınırları gibi, eriyip giderler. Fuzuli’nin diliyle “Öyle sermestem ki idrak etmezem dünya nedir.” Sözü aşkın tam ifadesidir. Gerçekten de aşkın dünyasında sevinç ve keder, zaman ve mekan, kayıp ve kazanç denen şeyler yoktur.
Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerden hangileri kullanılmıştır?
A) Açıklama – Örnekleme
B) Örnekleme – Tanımlama
C) Tanımlama – Tanık gösterme
D) Tanık gösterme – Karşılaştırma
E) Tartışma – Tanımlama
4. Çocuk masaya elleri dayalı, uyuklar gibi duran ölüyü izledi. Onu uyuyor sanıyordu. İçerde ağır bir ilaç kokusu vardı. Radyoda Selda Bağcan’ın “Dön gel bir tanem” şarkısı çalıyordu. Çocuk, ölüyü o-muzlarından tuttu. Dudaklarını soğumaya başlamış yanaklara sürdüğü zaman ürperdi. Annesi ölmüştü. Sarıldı. Onu kendi yatağına götürdü. Yorganı üstlerine çekti. Soğumaya başlayan vücudu ısıtmaya çalıştı. Vücudunu, yaşamını bu soğuk in-sana-annesine- aşılamaya uğraştı.
Paragrafın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır?
A) Öyküleyici anlatımdan
B) Dokunma duyusundan
C) Gözlemden
D) işitme duyusundan
E) Tatma duyusundan
5. insan hayatında olan veya olması ihtimali bulunan olayları belli bir hacim içinde anlatan yazılara hikaye diyoruz. Modern hikayede olaydan çok, insanın belli bir zaman dilimindeki durumu ön plana çıkarılır. Hikaye yazarları ve bazı eleştirmenler tarafından hikaye karşılığı olarak öykü de kullanılmaktadır. Klasik hikaye yazanlarda olay ön plandadır.
Bu parçada düşünceyi geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
A) Açıklama – Örnekleme
B) Tanımlama – Tartışma
C) Karşılaştırma – Örnekleme
D) Tanımlama – Karşılaştırma
E) Tanık gösterme – Karşılaştırma
6. Saçları güneşten sapsarı olmuş, burnuyla yanakları yara izleriyle dolu. Kirpiklerinin altındaki gülen ela gözleri öyle güzel ki… Yüzüne sarı kırmızı boyalarla GS yazmış. Yakası önlüğünün omzundan sarkıyor. Ona bakınca gülesim geliyor. Yanına gidip “adın ne senin” diye soruyorum. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangilerine başvurulmuştur?
A) Açıklama – Tanımlama
B) Öyküleme – Tanımlama
C) Açıklama – Öyküleme
D) Öyküleme – Betimleme
E) Tartışma – Örnekleme
7. Aşağıdakilerden hangisinde verilen dizelerde düşsel öğeler yoktur?
A) Soğuk sularından içtim, serinledim
Çağlayan bir nehrin sesini dinledim
B) Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda
Söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda
C) Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim
Minicik gövdeme yüklü Kaf Dağı
D) Boşuna gezmişim, yok tabiatta
İçimdeki kadar iniş ve çıkış
E) Sanki burnum değdi, burnuna yokun
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı
8. Özel okullar ve bazı devlet okulları öğrencilerinin klasik önlük yerine özel formalar giymesini istiyor, işin ilginci veliler bu süslü püslü kıyafetleri istedikleri yerden de alamıyor. Okul aile birlikleri tarafından gösterilen yere gitmek zorundalar. Kurulan tezgah ortada. Kılık-kıyafet konusunda reforma gitmenin zamanı gelmedi mi? Bizim öğrencilerimizin de tek tip elbiseden kurtulmalarının zamanı gelmiştir artık. Velilerimiz de kucak dolusu para ödemekten kurtulmalıdır.
Paragraftaki anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Örnekleme B) Karşılaştırma
C) Tartışma D) Öyküleme
E) Açıklama
9. Dimitri ve İvan tahta bir masanın başında çay içiyorlardı, portakal kokuluydu, masada bir semaver duruyordu ve yeşil, çini bir sobadan odaya bir düş sıcaklığı yayılıyordu, dışarıda lacivert bir akşam iniyordu, kar yağıyordu ve saçlarına siyah şal atılı bir kadın bir aynanın derinliğinde ilk kez kendisini görüyordu. Ve öyle göründüğü halde hiç de öyle olmadığını fark ediyordu. Aynanın içindeki kadın kendisinin kendi zannettiği gibi olmadığını fark ederken aniden bir rüzgar esiyor ve karpuzu buzlu lambanın içinde alev küçülüyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Görsel öğelere yer verme.
B) Niteleme sıfatlarından yararlanma.
C) Öyküleyici bir anlatım kullanma.
D) İşitsel öğelere yer verme.
E) Koklama duyusuna yer verme.
10. Doğru yoldan sapan kişi, sadece yakınlarına değil, yaşadığı çevreye de zarar verir. Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur, demiş atalarımız. Bilinçli ve istenilen biçimde davranmayan insanların suçu, bazen bir topluluğu hatta bir milleti zan altında bırakabilir. Böyle insanlar toplumun yüz karasıdır. Toplumun bu lekeden hemen temizlenmesi gerekir.
Bu parçada kullanılan düşünceyi geliştirme yolu aşağıdakilerden hangisidir?
A) Öyküleme B) Tanık gösterme C) Karşılaştırma
D) Örnekleme E) Açıklama
11. Hikayeyi bir bakıma romanın kısa bir bölümü olarak da düşünebiliriz. Hemen hemen her iki tür de aynı tekniği kullanır. Ancak, hikayede derin ruh tahlillerine girilmez. Hayattan alınan bir kesit yoğunlaştırılır. Hikayede söz konusu edilen kişiler azdır. Bir tek insan bile hikayenin varlığı için yeterlidir. Derin ruh tahlilleri, hayat safhalarının genişçe anlatılması romanın özelliklerindendir.
Paragrafta düşünceyi geliştirmek için aşağıdakilerden hangisine özellikle başvurulmuştur?
A) Tanık gösterme B) Alıntılama
C) Karşılaştırma D) Örnekleme
E) Tanımlama
12. Siyasetçiler dünyanın hiçbir yerinde halkın güven duyduğu insanlar değil. GALLUP ile İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin ortak girişimi olan dev araştırma, dünya halklarının yüzde 33’ünün dini liderlere, yüzde 26’sının asker, polis ve gazetecilere güvendiklerini; fakat siyasetçilere güven oranının yüzde 13’te kaldığını ortaya koydu. Yukarıdaki parçada düşünceyi geliştirme yollarından hangisine başvurulmuştur?
A) Örnekleme
B) Tanımlama
C) Sayısal Verilerden Yararlanma
D) Açıklama
E) Karşılaştırma
| 1. C | 4. E | 7. A | 10. B |
| 2. D | 5. D | 8. C | 11. C |
| 3. C | 6. D | 9. D | 12. C |
]]>
Soru 1 |
Herkes nezle olur ama, herkes saman nezlesi olmaz. Acaba niye? İşe polenden başlayalım. Adı, çiçektozu ama, ille de çiçeklerden gelmesi şart değil. İğde, kayın, gürgen, çınar, kavak gibi ağaçlardan, yapraklardan, otlardan, hatta mantarlardan da geliyor. Baharla birlikte çiçeklenme başlayınca soluduğumuz havaya polen dolmaya başlıyor; ağzımıza, burnumuza giriyor.
Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?(ÖSS 1986)
Konuşma havası içinde yazılmıştır. İpucu: TEBRİKLER! | |
Söz oyunları yapmaya özenilmiştir. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Değişik örnekler verilerek konu dağıtılmıştır. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Terim kullanmaktan kaçınılmıştır. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Gereksiz ayrıntılara yer verilmiştir. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 2 |
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde soyutlamaya başvurulmuştur? (ÖYS 1997)
Benim yaptığım iş, uçak kullanmaya benzer. Birçok iyi iş yaparsınız; ama başarısız olduğunuz tek iş sonunuz olur. İpucu: TEBRİKLER! | |
Nereden bakarsak bakalım, toplumu oluştu¬ran bireylerle bir duygu alışverişimiz var. Bu nedenle yollayacağımız her ileti, onlara da uygun gelmelidir. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Doğru düşünen bireyler yetiştirmek için anadili öğretimine önem vermek gerektiğini hepimiz biliyoruz. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Gelişme, toplumsal bilimlerde çok önemli bir kavramdır. Bunun İçin araştırmacılar, gelişme kavramı üzerinde sürekli olarak kafa yormaktadırlar. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Olaylar ve nesneler için söz konusu olan iyi -kötü, güzel - çirkin türünden değer¬lendirmelerin her birine değer yargısı denmek-tedir. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 3 |
Sofraya hep birlikte otururduk. Tahtadan, yuvarlak bir yer sofrasına, ayaklarımızı altımıza alıp yan oturarak yaklaşırdık. Sofra örtüsünü dizlerimizin üzerine çekerdik. Babam bağdaş kurarak baş köşede otururdu. Beni sağına, kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında annem otururdu. Babam, yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp da yemeğe uzanacak olursa, hiç acımadan kaşığının tersini, uzanan elin sırtına indirirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır? (ÖSS 1997)
Öyküleme - örnek verme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Betimleme - açıklama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Açıklama - öyküleme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Açıklama - örnek verme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Betimleme - öyküleme İpucu: TEBRİKLER! |
Soru 4 |
(I) Göz alabildiğine uzayıp giden tarlalar su içindeydi. (II) Ova, sanki zümrütten bir denizi andırıyordu, (III) Boyu bir karışı bulmayan ekinler, bütün ovayı kaplamıştı. (IV) Bugün nasılsa, bulutların arasından şöyle bir yüzünü gösteren güneş, ortalığa yaydığı sıcaklıkla, tarlaların ıslaklığını azda olsa almaya çalışıyordu. (V) Az ileride Büyük Menderes bulanık sularıyla şırıl şırıl akıyordu.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde ayrıntılar, birden çok duyu organı aracılığıyla seçilebilir? (ÖYS 1995)
I. ve II. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
I. ve IV. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
II. ve III. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
III. ve IV. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
IV.ve V. İpucu: TEBRİKLER! |
Soru 5 |
Çalışmalarımız sonuç verdi. Neler mi oldu? Ot bitmeyen bozkırlar, ipek gibi yumuşak topraklı ovalara dönüştü. Tarlalar, arı kovanları gibi uğuldamaya başladı. Toprağın derinliklerinde uyuyan sular yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova süt veren inekler, kovan kovan bal veren arılar yetiştirildi. Sofraları, el ele verilerek üretilen yiyecekler süsledi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? (ÖSS 2003)
Öykülemeye başvurma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Yinelemelere yer verme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Betimleme yapma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Tanık gösterme İpucu: TEBRİKLER! | |
Benzetme sanatından yararlanma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 6 |
"Korku bir ruh halidir. İkide bir gelip giden, bizi yoklayan, dengeleyen... Yüreklilik ise büyük korkular önünde kendimizi yitirerek yaptığımız atılımdır. Her şeyi göze almak değildir, ölüme, tehlikeye meydan okumak değildir, yapacak başka bir şey olmama halidir."
Bu parçada düşünceyi geliştirmek için daha çok aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur? (ÖYS 1981)
tartışmaya İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
tanımlamaya İpucu: TEBRİKLER! | |
karşılaştırmaya İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
betimlemeye İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
örneklendirmeye İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 7 |
Röportajla öykü arasında kimi benzerlikler vardır. İkisi de yaşamın gerçekleriyle beslenir. Röportajın gerçekliği belgelere, kanıtlara, somut olay ya da olgulara dayanmasından ileri gelir. Öyküde ise bunlar hayal gücüyle yeni bir renk, yeni bir görünüm kazanır. Öte yandan bütün anlatı türleri için geçerli olan dilin güzel ve etkili kullanımı, röportaj ve öykü İçin de söz konusudur.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? (ÖYS 1997)
Betimleme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Karşılaştırma İpucu: TEBRİKLER! | |
Öyküleme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Tanımlama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Örneklendirme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 8 |
Geçmişi Hititlere uzanan Ürgüp'ün taştan yapılmış boz evleri, insanı masallar dünyasının değişik evrenine götürür. Bomboş bozkır, uçsuz bucaksız, yapayalnız uzar gider bu saman sarısı diyarda. Modern heykeller gibi özenle yontulmuştur peribacaları ve damlarında duman tüten taş' evler. Adı, "kaya" anlamına gelen "ur" ile "çok" anlamına gelen "köp" sözcüklerinin birleşmesinden oluşan Ürgüp, önce peribacaları demekse, sonra taşın güneşle arkadaşlığı, rüzgarla dansı demek. Taş, Ürgüp'te öncelikle mesken demek; yalnızca mağara, kovuk değil, enikonu bir mesken.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır? (ÖSS 2002)
Ayrıntılara yer vermeye İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
İnsana özgü nitelikleri doğaya aktarmaya İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Düş gücünden yararlanmaya İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Öznelliğe İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Tarihsel değerleri örneklerle açıklamaya İpucu: TEBRİKLER! |
Soru 9 |
Yaklaşık otuz beş yıl öncesine kadar kimsenin ondan haberi yoktu. Kayıp bir kent değildi. Unutulmuştu yalnızca. Sırtını yasladığı dağın dik yamaçlarında, toprak altında bulunan bu kentten Avrupalı gezginler bir iki satır da olsa söz etmişlerdi. 19. yüzyılda yapılan bilimsel bir yüzey araştırmasında da kimliği belirlenmişti. Ama bu silik İzlerin peşine pek kimse düşmedi. Uzun aralıklarla gerçekleştirilen bir iki ziyaret, gözlem... Sonrası derin bir sessizlik... Ta ki 1970 yılında yeniden keşfedilene dek.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır? (ÖSS 2004)
Kişileştirmeye İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Eksiltili cümlelere İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Nesnel verilere İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Abartmaya İpucu: TEBRİKLER! | |
Öykülemeye İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 10 |
Onun öykülerindeki kişilere iğne batırın, batırdığınız yerden kıpkırmızı kan sızdığını göreceksiniz.
Burada sözü edilen öykücünün anlatımı için aşağıdakilerden hangisi doğrudur? (ÖYS 1987)
Seçkin ve etkili kelimeler kullanmaktadır. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Gereksiz benzetmelerden kaçınmaktadır. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Mizahi bir anlatıma başvurmaktadır. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Varlıkları olduğundan üstün göstermektedir. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Kahramanları canlı bir biçimde anlatmaktadır. İpucu: TEBRİKLER! |
Soru 11 |
Akçakavakların, dişbudakların arasından geçerek yeşil çam ormanına giriyorum. Yoğun bir reçine kokusu duyuyorum. Çevrem yeşilin değişik tonlarıyla donanmış. Az İleride kalın gövdeli, yaşlı bir çam ağacı görüyorum. Altına oturuyorum. Kekik kokuları geliyor burnuma.
Bu parçada ayrıntıların seçiminde hangi duyulardan yararlanılmıştır? (ÖYS 1991)
İşitme-dokunma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Koklama - dokunma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Görme - işitme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Koklama - işitme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Görme - koklama İpucu: TEBRİKLER! |
Soru 1 |
Önce karanlıkta yüzün ışıdı. Sis açıldıkça kendini ele verdin İstanbul. Güverteden bakınca gözlerine inen aydınlığı gördüm. Demir aldım. Uzaklaşan gemi değil, İstanbul ^ du. Kurşun kuleler, minareler, uğultulu taş yapılar, ışıyan yüzünle eriyip gittiler boşlukta. Ayrıldık. Ama başka kentlere, yeni limanlara doğru dümen kırdığım bu uzun, hala sonu gelmeyen yolculukta beni yalnız bırakmadın. Gittiğim ülkelerde hep seni yaşadım. Sen ey ay yüzlüm benim.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
(ÖYS 1991)
Sözcüklerin duygusal anlamından yararlanma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Kişileştirme sanatına başvurma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Betimleyici öğeler kullanma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Hitaplardan yararlanma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Tanımlamalarla söyleyişte yoğunluk sağlama İpucu: TEBRİKLER! |
Soru 2 |
Bir yerde yaşamayı sevmek için orada mutlaka anılarınızın olması gerekli. Yoksa evler soğuk birer duvar yığını, cadde ve sokaklar yabancılara ait yerlerdir. Size dostça bakmayan bu otobüs durağında eğreti eğreti beklersiniz. Yeni bir eve taşınmanın birçok insana hiç çekici gelmemesinin nedenleri de aslında bunlardır, Evin duvarlarında geçmişinizin o acı tatlı anılarından hiçbir iz yoktur. Bir tanışla iş dönüşü karşılaşıp dostça iki çift laf edilmiş o eski sokağınızla hiçbir benzerliği bulunmaz bu sokağın. Her şey, sesler, renkler sizin dışınızda akıp gider gibidir. Bu yüzden, hayatınıza yeni giren bir yeri benimsemek için zamana ihtiyacınız olacaktır, Orayı sevemezsiniz. Ta ki anı biriktirene kadar.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
(ÖSS 2009)
İkilemelere yer verme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Karşılaştırmaya başvurma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Birden çok duyuya seslenme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Betimleyici öğelerden yararlanma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Birinci kişili anlatımla oluşturulma İpucu: TEBRİKLER! |
Soru 3 |
Benim ipin yazmaya başlamanın saati, dakikası yoktur. Diyebilirim ki günün her saatinde yazmaya başlayabilirim. Şimdi emekliyim, zamanı dilediğim gibi kullanabilirim artık. Ama bu yalnızca bir sanı, yazma söz konusuysa bu geçerli değildir. Yazmada zamanı "yazı" belirler, ne yazılacağının belirleyicisi de odur. Marquez'in, "O kadar acemiydim ki romanların, yazanın istediği gibi değil de kendi istedikleri gibi başladıklarını henüz bilmiyordum." sözüyle karşılaşınca "yazmaya" sinir konulamayacağına daha derinden inandım.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? (ÖSS 2009)
Anlamca kesinlik bildiren cümleler kullanma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Varlıklara, insana özgü nitelikler yükleme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Örneklemelerden yararlanma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Alıntıyla düşünceyi pekiştirme İpucu: TEBRİKLER! | |
Farklı düşünceleri ardı ardına verme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 4 |
Adalarda oturanlar, akşamüzeri iskeleye çıkıp, gelenleri karşılar, gidenleri uğurlarlar; gençler arkadaşlarıyla buluşur; yaşlılar çay bahçelerinde, aralarında söyleşirler. Saat dokuza gelince, herkes evine dönmüş, sofraya oturmuş olur. Adalara gezmeye gelen birkaç kişi dışında kimseleri göremezsiniz ortalıkta.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?
(ÖYS 1993)
Öyküleme İpucu: TEBRİKLER! | |
Tanımlama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Tartışma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Açıklama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Karşılaştırma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 5 |
"Andre Gide bir yazısında şöyle der: 'Sanatçının konusu insandır. Bir insanın yaşamı o insanın düşlerinin de kaynağıdır.' Bu söze katılıyorum. Çünkü yaşananlarla düşler ip ipedir. Sanatçı, yazar, ozan da insan yaşamını, insan düşlerini bir yapıtta gerçeğe dönüştürendir. Başkasına, geleceğe bakandır. Kendi yaşadıklarına, düşlerine herkesi ortak edendir."
Bu parçada yazarın, Andre Gide'den bir alıntı yapmış olmasının nedeni aşağıdakilerden özellikle hangisi olabilir?
(ÖYS 1981)
Anlatıma akıcılık kazandırma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Sanatçı konusundaki görüşlerini inandırıcı kılma İpucu: TEBRİKLER! | |
Okuyucunun ilgisini çekme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Karşıtlıklardan yararlanarak düşüncesini geliştirme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Yaşamla sanat eseri arasındaki ilişkiyi kanıt¬lama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 6 |
"İnsanlığın adım adım ilerlemesini sağlayan şey, kuşkusuz, kişisel kazançların, ürün ve buluşların kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır. Hayvanlar dünyasında buna benzer bir olay yoktur; eğitim görmüş bir köpek, başka bir köpeği eğitemez."
Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerden hangisi daha ağır basmaktadır?
(ÖSS 1981)
karşılaştırma İpucu: TEBRİKLER! | |
kanıtlama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
örneklendirme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
ilişki kurma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
benzetme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 7 |
Sanki bir ekin denizindeyim. Düzlükte güneşin bir parçası görünüyor; köz gibi, kıpkırmızı. Yer yarılmış da sanki içinden çıkıyormuş gibi... İnceden inceye esen seher yeli yüzümü okşuyor; burnuma taze ot kokuları geliyor. Buğdaylar hışırtılarla dalgalanıyor. Burada dağ taş, yer gök buğdaya kesmiş. İnsan kendini buğday denizinde kalmış sanıyor.
Bu parçada hangi duyu organıyla seçilebilen ayrıntılara yer verilmemiştir?
(ÖYS 1998)
Görme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Tat alma İpucu: TEBRİKLER! | |
Dokunma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Koklama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
İşitme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 8 |
Yirmi yaşından fazla göstermeyen bir genç, çadırın önünde yan yatırılmış el arabasının üstüne oturmuş saz çalıyordu. Fenerin aydınlattığı alnı, ter damlalarıyla kaplıydı, Sazının sapı, şaşırtıcı bir süratle aşağı yukarı kayan parmaklarının altında bir canlı gibi titriyordu. Tellere vuran sağ eli, küçük fakat kendinden emin hareketler yapıyordu. Gencin eli, sazın gövdesine yaklaştıkça insan, saz ile el arasında gizli fakat çok anlamlı bir konuşma olduğunu sanıyordu.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? (ÖYS 1995)
Tartışma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Açıklama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Öyküleme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Karşılaştırma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Betimleme İpucu: TEBRİKLER! |
Soru 9 |
On altıncı katta asansörden indik. Bana odayı gösterecek çocuğun peşinden yürüyordum. Çocuk kısa bir koridoru geçti, bir odanın Önünde durdu, Ben de durdum. Kapıyı açtı, içeri girdik. Perdeler sıkı sıkıya kapalı. Çocuk perdeleri açıp dışarıyı göstermek istedi. Engel oldum. Lambaları yaktı. Banyonun kapısını açtı. Bir şey isteyip istemediğimi sordu. İstemediğimi söyledim. Bahşişini verdim, gitti.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
(ÖSS 1998)
Duyguları yansıtma İpucu: TEBRİKLER! | |
Eylemleri oluş sırasına göre verme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Gözlem gücünden yararlanma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Değişik yapılı cümleler kullanma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Birinci kişinin ağzından anlatma İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 10 |
Güzeldere'de kışın bembeyaz bir sessizlik kaplar her yanı. İlkbaharda taze yeşilin, eflatun orman gülleriyle uyumu göze çarpar. Yazın koyu bir yeşil hakim olur dağlara. Ya sonbaharda? Kayınların, gürgenlerin kırmızısı, ıhlamur yapraklarının saman gibi sarısıyla güze direnen çalıların yeşili birbirine karışır. Güzeldere'nin en görkemli zamanıdır sonbahar.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? (ÖSS 2007)
Betimleyici öğelere yer verilmiştir. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Öznellik ağır basmaktadır. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Bir varlığa insana özgü bir nitelik aktarılmıştır. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Yinelemelere başvurulmuştur. İpucu: TEBRİKLER! | |
Benzetme yapılmıştır. İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. |
Soru 11 |
Soğuk bir İstanbul sabahı... Gökyüzünde bulut kaynıyor; yağmur yağdı yağacak... Biz yola koyuluyoruz. Yarım saat sürecek yolculuğumuzu, Maltepe'nin bildik sokaklarından geçerek bir an önce bitirme telaşındayız. Sokaklar, İşe yetişmek ipin koşuşanlarla dolu. insanlar, rayların üzerinden, sağa sola bakarak, hızlı adımlarla geçiyor. Bir banliyö treni Gebze yönüne doğru gürültüyle yol alıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmuştur?(ÖSS 2002)
Açıklama - betimleme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Karşılaştırma - öyküleme İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Tanımlama - açıklama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
Karşılaştırma - tanımlama İpucu: ÜZGÜNÜM!Bir daha deneyin. | |
öyküleme - betimleme İpucu: TEBRİKLER! |