Destan metinlerini “destancı” adı verilen kişiler anlatmıştır. Bu kişilere Türk boylarında “bahşı”, “jırav”, “akın”, “yırçı”, “gayçı”, “ozan”, “şair” gibi isimler verilmiştir. Daha sonraki dönemlerde “âşık”, “kıssahan”, “meddah” denen kişiler de destan anlatmışlardır.
Destan anlatıcısı, destanı ezberleyerek anlatmaz. Önceden bildiklerini bir araya getirerek, destanı her defasında farklı bir şekilde anlatır, yani destana her defasında kendisinden bir şey katar.
Bu şekilde destan oluşturma usta destancılara has bir özelliktir. Destanları anlatan her yeni kişi, destanlara yalnız bir olay değil, dil ve söyleyiş güzelliği de katmıştır.
Destanın yazıya geçirilmesiyle birlikte destan anlatıcısı destanı ezberleyip çalıp söyleyen kişi olur. Bu kişiler sadece anlatıcıdır. Günümüzde Kırgız Türkleri arasında Manas Destanı’nı ezbere bilen, “manasçı” denen destancılar vardır.
]]>Doğanın egemenliği altında yaşayan insanlığın cevap aradığı ilk soru; yaratılışın nasıl olduğu sorusudur. Bundan dolayı toplumların çoğunda görülen yaratılış efsanelerinde ve destanlarda olağanüstü özelliklere sahip kahramanlara rastlarız. Bu kahramanların olağanüstü özelliklere, hatta ilahi bir güce sahip oldukları kabul edilir. Olağanüstü özellikleri olan destan kahramanları, destanlara olağanüstülük kazandırır. Bunun yanı sıra bu olağanüstü kahramanlar; hareketleri, duyguları, düşünceleri, insan kaderi yaşamaları bakımından destana insanî bir özellik de katmışlardır.
Destanlarda Çevre
Masal olayları belirsiz yerlerde gelişir. Destanlarsa, olayların geçtiği çevreyi, belli belirsiz yansıtır. Türk destanlarındaki dağ, bozkır, av, orman, at, ırmak çokluğu bu destanlardaki olayların ne türlü çevrede geçtiğini aşağı yukarı göstermektedir.
Destanlarda gerçek ve gerçek dışı mekânlar iç içe bulunur. Bilinen ülke, şehir ve bölge isimlerinin yanında Kat Dağı, Şah-ı Maran ülkesi gibi masal ve efsane ülkelerine de yer verilir. Destanlarda genellikle çevre ve mekân betimlemesine ağırlık verilmez. Destan kahramanı için mekân ele geçirilen, üzerinden geçip gidilen, üzerinde savaşılan bir yerdir ve o çevreye sahip olmak ön plandadır.
Destanların Önemi
Destanlar, millî bilinci güçlendiren ve dayanışmayı sağlayan önemli eserlerdir. Destanlar milletlerin soy özellikleri, sosyal yapıları, ulusal değerleri, gelenek ve görenekleri için temel kaynaktır.
Destanlar, bir milletin vatan, millet ve din duygularını canlı tutar. Destanlar, aynı zamanda bir milletin tarihi aşamalarını gösterir. O milletin tarihini aydınlatır. Fakat şu da unutulmamalıdır ki, destanlar tarihe ışık tutsa da hiçbir zaman tarih değildir. Destanlar, halk gözüyle görülen, halk ruhuyla duyulan ve halk hayalinde masallaştırılan tarihlerdir.
Destanlar, kökü tarihe dayanan, ilhamını tarihten alan bir halk edebiyatı ürünüdür. Bu da destanı önemli kılan bir başka husustur. Destanlar, bir milletin dilinden kültürüne, tarihinden sosyal yapısına kadar birçok yönüyle bilgiler içerdiği için önemlidir.
]]>
Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları; toplumu derinden etkileyen göç, deprem, savaş, kıtlık gibi olayları konu alan metinlere destan denir. Destanlar bir bakıma halk gözüyle görülen, halk ruhuyla duyulan ve halk hayalinde masallaştırılan tarihlerdir
Destanlar; bir tarihî olayın oluşunu, sonuçlarını değil, tarihî olayların bir kahraman tarafından yaşanış şeklini, kahramanın bu olaylardaki rolünü, yaptığı işleri ve gösterdiği başarıları anlatır.
Destan Dönemi
Destanlarda anlatılan olayların yaşandığı ve halkın hayal dünyasında şekillenerek destanların oluştuğu döneme Destan Dönemi denir. Tarihte yeri olan büyük milletlerin çoğunun destan dönemi vardır.

Destanların Doğuşu
Destanlar ulusların sözlü edebiyat döneminde oluşmuş metinlerdir. Zengin bir hayal dünyası olan ilk insanlar, savaş, göç gibi toplumda iz bırakan her olayı hayallerle süsleyerek birbirlerine anlatmışlar, bu olaylar, halkın hayal dünyasında zenginleşmiş, halk arasında yayılarak ortak bir eser hâline gelmiştir. Bu eserlerin insani yönü daha ağırdır. Bu ortak metinlere destan adı verilmiştir. Destanlardaki kahramanlar olağanüstü özelliklere sahip olsalar da halkın arasında kişilerdir. Oğuz Kağan bunun bir örneğidir.
Destanların oluşumu üç aşamada gerçekleşir:
Destanlarda bulunması gereken öğeler:
Mitolojik dönem, tarihin karanlık dönemidir. Türk tarihinin kökleri Türk mitolojisinin derinliklerinde kaybolur. Mitoloji, tarih öncesine dayanan efsaneleri yani mitleri inceleyen bilimdir.
Bir millete, bir dine ait mitlerin, efsanelerin bütününe mitoloji denir. Eski çağlardan beri söylenegelen, olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâyelere ise efsane denir.
Tarihten evvelki tanrı ve kahramanların efsaneli maceralarını, toplumun inançlarını, özlemlerini, duygularını anlatan hikâyeler mitolojik metinleri oluşturur.
Mitolojik metinler, bir topluluğun duygularını, özlemlerini göstermesi bakımından değerli olan yazılı veya sözlü verimlerdir.
Mitolojik metinler, toplum ve doğa olaylarını anlamakta güçlük çeken insanların her olayda önce tanrıyı düşündürmeleri, gök gürlemesini tanrının hiddeti; yıldırımları, kasırgaları, susuzlukları tanrının insanlara verdiği cezalar olarak açıklamalarıyla doğmuştur. Birçok milletin yaratılış efsanesinin olması bunun bir sonucudur.
Halkın hayal dünyasında şekillenen mitolojik metinlerin oluştuğu süreçte ulusal kimlik gösteren, bir ulusa ait olan destanlar ortaya çıkmıştır.
]]>