Asıl adı Mehmet’tir.
Ali Şir Nevai‘nin fazlaca etkisi olmuştur.
Fuzuli mahlasını kimse tarafından kullanılmayacak bir kelime olduğu için seçmiştir.
Kanuni’nin (1534) Bağdat fethi için övgüler yazdı.
Osmanlı hükümdarı için beş kaside yazdı.
Kanuni bu kasideleri beğenir ve Fuzuli’ye maaş bağlar. Fakat hükümdarın İstanbul’a dönmesinden sonra bu parayı alamayan şair İstanbul’a o ünlü mektubu “Şikâyetname” gönderir.
Tüm hayatı boyunca Bağdat ve çevresinde yaşayan şair 1556 yılında veba salgınından öldü. Kerbela’da gömülü olduğu sanılmaktadır.
Gençlik şiirleri dil bakımından Azeri lehçesinin özelliklerini: Bağdat zaferi sonrası şiirleri Türkiye Türkçesi özelliklerini gösterir.
Şiirlerinin başlıca temaları; sevgi. ıstırap, dünyanın faniliği, ölüm vs.’dir.
Şiirlerinde lirizm dikkati çeker.
Kendisinden sonra gelen bütün divan hatta halk şairlerini etkilemiştir.
Istırap şairi olarak bilinir.
Divan:
Türkçe, Arapça, Farsça birer divanı vardır.
Mesnevi:
Beng ü Bade
Heft Cam
Sakiname
Sah u Geda
Leyla ve Mecnun
Sıhat ü Maraz
Hiciv / Mektup:
Şikayetname
Diğer Eserleri:
Hadisi Erbain, Rind ü Zahid, Enisül – Kalb, Hadiküfü’s Sûeda (Ulular Bahçesi), Su Kasidesi
]]>
Eserlerinden bazıları şunlardır:
Fuzûlî, Azeri asıllı Türk divan şairidir. Asıl adı Mehmet oğlu Süleyman’dır. Öğrenimi hakkında kesin bir bilgi olmayıp, eserlerinden İslami bilimler ve dil alanında çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır. Türkçe divanının önsözünde “Bilimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir.” demektedir.
Türkçe divanındaki şiirlerini Azeri lehçesinde yazmıştır. Aynı zamanda Arapça ve Farsça divanlarından bu dilleri de çok iyi bildiği anlaşılmaktadır. Eserlerinde kullandığı dil dönemindeki divan şairlerine göre daha sade, anlaşılır bir Türkçedir. Halk deyişlerinden bolca yararlanmıştır.
Bedensel zevklerden ziyade tasavvufî bir aşk, ehlibeyte duyulan özlem, ayrılık acısı şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir. Duygu ve düşüncelerini çok içten ve lirik bir şekilde ifade etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şair Yunus Emre’dir. Leyla ve Mecnun mesnevîsi aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dahil) en iyi mesnevîlerden biridir.
İran şiirinden Hafız, Türk şiirinden ise Nesimî ve Nevâî çizgisini en başarılı şekilde kemale erdirmiştir. Kendisinden sonra gelen bütün divan şairlerini etkilemiştir.
Kanuni‘nin Bağdat‘ı fethinden sonra (1534) padişaha kasideler sunmuştur. Padişah tarafından beğenilen kasideler karşılığında 9 akçelik maaşla ödüllendirilmiştir. Maaşını alamayınca Şikâyetname’yi yazmıştır. Şikâyetname Fuzuli’nin en önemli eserlerinden biridir.
Şikâyetnâmesinde Fuzuli şöyle der: “Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar. Hüküm gösterdim faydasızdır diye mültefit olmadılar.”
Çokça zikredilen beyitlerinden bazıları şunlardır:
Aşk imiş her ne var âlemde
İlim bir kil ü kal imiş
Mende Mecnundan füzun aşıklık isti’dadı var
Aşık-ı sadık menem Mecnunun ancak adı var
Hasılım yoh ser-i küyunda beladan gayrı
Garazım yoh reh-i aşkında fenadan gayrı
Eyle sermestem ki idrak etmezem dünya nedir
Men kimem saki olan kimdir mey ü sahba nedir
Dest busi arzusıyle ger ölsem dustlar
Kuze eylen toprağım sunun anınla yare su
Ya rab bela-yı aşk ile kıl müptela meni
Bir dem bela-yı aşktan etme cüda meni
Yılda bir kurban keser halk-ı âlem ıyd içün,
Dem be dem saat be saat men senün kurbanınam.
Başlıca eserleri: