TANZİMAT EDEBİYATI (1860-1895)
· Tanzimat edebiyatı Batı etkisindeki Türk edebiyatının ilk evresini oluşturur.
· Osmanlı devleti 17. yy’dan itibaren Batı karşısında sürekli geri kalmaya başlamıştır. Fakat bu geri kalmanın farkına devlet olarak sadece 18.yy’ın sonlarında ve 19. yy’ın başlarında görülmüştür.
· Özellikle II. Mahmut, III Selim gibi Batı’yı bizden ileri gören padişahlar bu gerileyişi durdurmak için en başta askeri olmak üzere yönetim ve toplumsal alanda çeşitli yenilikler yapmaya çalışsa da çok başarılı olamamıştır. Toplum bu yenilikleri çok fazla kabullenememiştir.Hatta II.Mahmut sürekli yaptığı bu yeniliklerden dolayı lakabı ”Gavur Sultan” olmuştur.
· Yapılan yenilikler sadece askeri alanda olmuş, bunun yanında yapılan uygulamalarda Batı’nın baskılarını azaltmak için yapılmış olan yenilikler olunca çok başarılı olamamıştır.
· İşte bu noktada çok az da Batı’yı tanıması için gönderilen öğrenciler (28.Çelebi Mehmet , Şinasi vs.) geri döndüklerinde orada gördükleri Batı yaşama ve düşünce tarzını Osmanlı’da uygulamak için anlatmaya başladılar.
NOT: Toplumun Batı’yı tanımasında en önemli faktör 1832 yılında kurulan ve birçok sanatçının içinde bulunduğu “Tercüme Odası” etkili olmuştur.
· Eski güç ile yeni güç arasında bir çatışma yaşanması eski –yeni, alafranga-alaturka mücadelesi başlattı.Bu durum yazarlar arasında sürdüğü gibi halkın arasında da devam etmiştir.
· Tanzimat 1839 ‘da ilan edildi fakat Tanzimat Edebiyatı tam anlamıyla 1860 yılında başladı.İşte bu arada geçen süre Tanzimat’ın “Hazırlık Dönemi”dir.
Hazırlık Dönemi(1839-1860)
· Tanzimat’ın 1839 yılında ilanından ve 1860 yılında Tercüman-ı Ahval isimli ilk özel gazetenin Şinasi tarafından çıkarıldığı dönem Tanzimat’ın hazırlık dönemidir.
· Bu dönem telif eserler yerine yazarların Batı’dan eserler tercüme ettikleri dönemdir.
· 1860 yılına kadar özellikle Fransız edebiyatından şiir,roman,hikaye vs. türlerin tercümesi yapılır.
NOT: Tercüme Odası o zaman Batı’yı yakından tanıyan yazarlar oradaki eserlerin tercüme edilip halka yansıtıldığı bir sistemdir. Bu durum; halk arasında roman, hikaye, tiyatro gibi türlerin tanınmasında etkili olmuştur.
· Tanzimat döneminin hazırlık safhasında özellikle devlet eliyle çıkarılmış olan Takvim-i Vekayi isimli gazetede de yapılan tercümeler yayınlanarak halkın edebiyat anlayışı yeni türlere uygun hale getirilmiştir.
· Bu dönemde çevrilen,uyarlanan ya da yazılan Klasik edebiyat ile Tanzimat edebiyatı arasında köprü özelliği görür.
· Bu dönemde Yusuf Kamil Paşa, Mütercim Asım Paşa, Ertem Pertev Paşa gibi birçok yazar bu dönemde yaptıkları tercümeler Tanzimat’ı hazırlayan kişilerdir.
1. Dönemin Özellikleri (1860-1876)
· 1860 yılında Şinasi ve Agah Efendi’nin beraber çıkardıkları Tercüman-ı Ahval gazetesiyle birlikte bu dönem başlar.
· Fransız İhtilal’inin getirdiği özgürlük, halk, adalet, müsavat gibi yeni kavramlar bu dönemde ortaya atılmıştır.
· Özgürlük , halk, adalet ve eşitlik kavramlar doğrultusunda bu dönemin yazarları padişahın yetkilerinin kısıtlanması ve meşrutiyete geçip meclis kurulması için halka Batı’daki sistemleri anlatmaya başladılar. Hatta bundan dolayı birçok sanatçı baskı ve sansüre uğradılar.
· Bu dönemin başlıca yazarları Şinasi,Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa Ahmet Cevdet Paşa’dır.
· Bu yazarların yegane düşünceleri halkı eğitmek ve onları aydınlatmaktır.
· Halkı eğitmeyi amaç edindiklerinden dilde sadeleşmeyi savunmuşlar ve “sanat için sanat” anlayışıyla eserler vermek istemişlerdir.
NOT: Her ne kadar dilde sadeleşmeyi savundularsa da içinde yetiştikleri kültürde Divan edebiyatının etkisi çok büyük olduğu için bunu bir iki yazar dışında başaran olmamıştır
· Bu dönemde yazan ve eser veren yazarlarda bir fikir birlikteliği yoktur.Mesela Servet-i Fünun edebiyatı içindeki her yazar aynı duygu ve düşünüşe sahip iken buradaki her yazar aynı şeyi düşünmez ve değerlendirmez. Örnek olarak Ali Suavi, değişik dönemlerde değişik fikir akımlarına inanıp savunduğu için çok fazla itibar görmez. Yine Ziya Paşa önce halkın edebiyatını övüp Divan edebiyatını eleştirirken daha sonra bunun tersini söylemiştir ve bu yüzden Namık Kemal’le tartışma içine girmiştir.
…………..