TYT Türkçe Deneme Sınavı – 48
1. Ünlü yazarla soru cevap kısmına geçtiğimizde gerçek yaşamdaki sıcaklığını daha da iyi hissettik. Ayrıca korktuğumun aksine oldukça sade ve anlaşılabilir bir dille anlattı her şeyi. Fakat benim bu yazıyı yazmamdaki asıl itici güç, onun anlattıklarını kendime çok yakın bulmamdı. Yazmak için de eve kadar zor sabrettim.
Bu parçadaki altı çizili sözü anlamca karşılayabilecek bir kullanım aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Başka bir konudan konuşursak kendimi daha huzurlu hissedeceğim.
B) Hayatının her döneminde kendisine yardım eden birisi olmuştu.
C) Bilmediğim konularda ahkâm kesmenin en son yapacağım şey olacağını bilmelisin.
D) Öğrencilere nasıl bir ödev vereceğimi düşünürken beni tetikleyen bir olayla karşılaştım.
E) Bir an önce yola çıkmamız için sizin de hazırlıklarınızı tamamlamanız gerekiyor.
2. Celal Sahir, uzun saçlarıyla benim için Mavi ve Siyah’taki Ahmet Cemil’in ta kendisiydi. Refik Halit’in ise uzaktan uzağa Aşk-ı (I) Memnu’nun hoppa ve züppe Behlül’ü andırır hâlleri vardı. Ben ki yaşıma nisbetle fazla ağırbaşlı, fazla içime kapanıktım; (II) nasıl olmuştu da, (III) Fecriâti’nin ilk toplantısında böyle bir gencin yanına gidip oturmuş ve onunla sanki eskiden beri tanıdığım bir kimseymiş, (IV) sanki bir çocukluk arkadaşımmış gibi hoşbeş etmeye başlamıştım? (V)
Bu parçada numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
3. Dolmabahçe Sarayı’nın yer aldığı alan, İstanbul’un fethinden önce küçük bir koymuş ve çevresi Vallicula Regii Horti (Kraliyet bahçesinin küçük vadisi) adıyla anılıyormuş. Fatih Sultan Mehmet’in şehri ele geçirmesindeki en önemli etkenlerden biri olarak görülen gemileri Haliç’e indirme eyleminin bu koydan başlatıldığı ileri sürülmektedir. İstanbul’un alınmasından sonra da koy önemini sürdürmüş, donanmanın denize açılmadan önce konakladığı ve sefer öncesi yapılan geleneksel törenlere katıldığı bir yer hâline gelmiştir.
Bu parçadaki altı çizili sözlerden biriyle
I. Bir yerde durup geçici bir süre kalmak
II. Değeri olma durumunu sona erdirmemek
III. Bir durumun gerçekleşmesi için bir müddet beklemek
IV. Kabul edilmek, sayılmak
V. Bulunmak, bir yerde olmak
açıklamalarından hangisi ilişkilendirilemez?
A) I B) II C) III D) IV E) V
4. (I) Bütün kültürler, tarih boyunca birtakım alış verişlerle, etkilenmelerle melez bir özellik kazanmıştır. (II) Bir başka deyişle, her toplum genelde çok kültürlü bir yapıya sahip olagelmiştir.(III) Kültürel etkileşimin kökeninde göç olayı her zaman önemli rol oynamıştır. (IV) Bunun zorunlu ya da kendi isteğiyle olması çatışmaları da beraberinde getirmiştir. (V) Örneğin büyük keşiflerden sonra İngilizler, İspanyollar, Fransızlar sömürgeleştirdikleri ülkelere kendi istekleriyle göç ederek buralara yerleşip zaman içinde âdeta buranın yerlisi olurken Afrikalılar, Amerika’ya zorla köle olarak götürülmüşlerdir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
5. Bir hastalığın ne kadar sıklıkla meydana geldiğinin hesaplanmasında kullanılan yöntemlerden biri de vaka ölçümüdür. Bu ölçüm, belli bir zamanda fakat genellikle bir yıl içinde bir hastalıkla ilgili yeni teşhis edilmiş vakaların sayısını gösteren bir ölçümdür. Vaka ölçümünde, toplam nüfus kullanılabileceği gibi, bazı hastalıkların cinsiyete bağlı olması nedeniyle toplam nüfus içinde, o cinsiyet kategorisinde yer alan toplam kişi sayısı da kullanılabilir. Örneğin, prostat kanserinin, cinsiyete bağlı hastalık olarak nüfus içinde yer alan
toplam erkek sayısına oranlanması gerekir. Vaka ölçümlerinde her 100.000 kişiye düşen yeni teşhis edilmiş hastalık oranı verilir.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
A) Hastalığın türü, hesaplama yöntemine etki etmektedir.
B) Cinsiyete göre aynı hastalığın ölçüm değeri değişebilmektedir.
C) Bir hastalık 100.000 kişiden az kişide görülürse vaka ölçümü yapılmamaktadır.
D) Hastalıkların sıklığıyla ilgili yapılan tek ölçüm metodu, vaka ölçümüdür.
E) Bir yıl içinde belli bir sayının altında kalan hastalıklar “sık rastlanan hastalıklar” kategorisine girmemektedir.
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sıfat-fiil (ortaç), ötekilerden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) Bu sanat akımının kaçıncı yüzyılda ortaya çıktığını biliyor musunuz?
B) Ödevini yapmaya başlayanlar, bitirir bitirmez bana teslim etsinler.
C) Bu kadar yoğun baskıya direnen insan sayısı, inanın, çok azdır.
D) İçerideki yanık yemek kokusu herkesi rahatsız edeceğe benziyor.
E) Köylüler, misafirlere iyi pişmişlerinden mısır ikram ettiler.
7. I. Prof. August Dvorak, İngilizcede çok yaygın kullanılan kelimelerin bir klavyede nasıl bir tasarım ile sunulursa yazmanın daha hızlı olabileceği konusunda araştırmalar yapmış ve 1936 yılında kendi adıyla anılan Dvorak klavyesini geliştirerek patentini almıştır.
II. Kullanıcıların Q klavyeye göre yaklaşık %35 daha iyi performans göstermelerini sağlayan bu klavye tasarımı, günümüzde yok denecek kadar az kişi tarafından kullanılmaktadır.
Bu iki cümlede ifade edilenlerin anlamca doğru bir biçimde birleştirilmiş hâli aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnglizcenin dil özelliklerine göre hazırlandığı için Q klavyeye göre yaklaşık %35 daha yüksek performansa sahip Dvorak klavyesi, 1936 yılında Prof. August Dvorak tarafından geliştirilmiştir.
B) 1936 yılında geliştirdiği klavyenin sağladığı kolaylıkları istenen seviyede anlatamayan Prof. August Dvorak, İngilizcede yaygın olarak kullanılan kelimelerle ilgili önemli bir çalışmada bulunmuştur.
C) Prof. August Dvorak’un geliştirdiği klavye tasarımının yüksek performanslı olması için kullandığı yöntem, başka klavye tasarımlarına ilham kaynağı olmuştur.
D) Q klavyeye göre %35 civarında daha yüksek performansa sahip bir klavyeyi geliştiren Prof. August Dvorak, bu klavyenin kullanıcılar tarafından tutması için İngilizcenin dil özelliklerini incelemiştir.
E) 1936 yılında Prof. August Dvorak, kendi adıyla anılan klavye tasarımını geliştirir fakat kullanıcılara Q klavyeden %35 daha iyi performans imkânı sunan bu tasarım günümüz kullanıcıları tarafından neredeyse hiç ilgi görmemektedir.
8. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir sözcükteki iyelik eki çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmaz?
A) Yağmur bulutları, gökyüzündeki şenliğe hazırlanıyordu.
B) Annemin başı çok ağrıyınca davetten ayrıldık.
C) Çorbanın tuzu, bence de çok az olmuş.
D) Dün çarşıdan kendisine son model bir bisiklet almış.
E) Türkçe dersini kaçırınca çok üzüldüm.
9. I. Fransa’nın Normandiya Bölgesi’nde yer alan Mont Saint- Michel Yarımadası, belli zamanlarda yaşanan gelgit nedeniyle denizin çok yükseldiği gün iki kez adaya dönüşüyor, birkaç saat sonra tekrar kumsal üzerinde yükselen kaya görüntüsüne kavuşuyor.
II. Bu özelliğiyle geçen yıl 9,4 milyon turistin gelip ticaretini canlandırdığı Mont Saint Michel, başkent Paris’ten sonra en çok ziyaret edilen noktalardan biri olmuştur.
Yukarıda verilen II numaralı cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) I. cümlede verilen özelliğin diğer turizm bölgelerinde de sağlanabileceğinden söz edilmektedir.
B) I. cümledeki olgunun bölgeye kazandırdığı ekonomik katkı, karşılaştırma yapılarak belirtilmektedir.
C) I. cümlede belirtilen yere ait özelliğin devam etmeme olasılığından söz edilmektedir.
D) I. cümlede belirtilen yerin turizm merkezi olmasını sağlayan özelliği öne çıkarılmıştır.
E) I. cümlede ifade edilen bilgiyle çelişen bir durumdan söz edilmektedir.
10. (I) Niğde’ye yaklaşıyorduk. (II) Yanımda oturan bir Niğdeli, şehrin eteğini saran ağaç kümeleri arasında pek iyi seçemediğim bir noktayı işaret etti. (III) “Faruk Nafiz’in hanı!” dedi. (IV) Büyük şairin han sahibi olduğu günleri de inşallah görürüz fakat yol arkadaşımın bana gösterdiği bina sadece Faruk Nafiz’in, unutulmaz “Han Duvarları” şiirinde tasvir ettiği han idi. (V) Kıyafetinden anlaşıldığına göre Niğdeli arkadaş, bir esnaf yahut işçi idi ama “Han Duvarları”nı ve Faruk Nafiz’i biliyordu.
Bu cümlede numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede yüklem, geçişsiz ve etken çatılı bir eylemdir.
B) II. cümlede, birden fazla yan cümlecik vardır.
C) III. cümlede, nesne yoktur.
D) IV. cümle, bağlı cümledir.
E) V. cümlede, birden fazla ek eylem vardır.
11. Oğuz Atay’ın, Beyaz Mantolu Adam öyküsü, bir başkaldırı kitabıdır aynı zamanda. Oğuz Atay’ın her öyküsünde olduğu gibi diğer öykü kahramanlarıyla ilmeklenen (I) kahramanlardan biri de bu öyküdeki “beyaz mantolu adam”dır. Kalabalığa dahil olamayan (II) fakat o kalabalık olmadan da tek başına var olamayan, hayat denen cehennemde, topluma bir aidiyet hissetmeyen, (III) neredeyse kendine bile yabancılaşan biridir (IV) o. Daha doğrusu toplumun kendine biçtiği rolü reddederek kalabalıklardan kendini soyutlamış, (V) kendisine deli denmesini göze alabilecek kadar sıra dışı bir öykü kişisidir.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisi, sözü edilen öykü kahramanının “yalnızlık” özelliğini öne çıkaran bir anlam içermemektedir?
A) I B) II C) III D) IV E) V
12. Ağır yükler, en kolay şekilde kütük, taş veya çelik gibi sert yüzeyler üzerinde kaydırılarak veya sert tekerlek kullanılarak taşınır.
Aşağıdaki dizelerin hangisinde, bu cümledeki altı çizili sözcüklerle görevce özdeş sözcükler bir arada kullanılmıştır?
A) Gönülden gördüğüm takvime göre
Aldığım her nefes bir gün sayılır
B) Hepsinde yaşayan binbir anı var
Hepsinin bir şeyler söyler yanı var
C) Sevda yorgunu yürekler ansızın yıkılır
Alışılmış bir ses duysa bile
D) Bendim hayal üstüne hayal kuran
Gözüm kapalı olduğu zamanlar
E) Dallarda rüzgâr hışırtısı duyuluyor
Lakin ben onlardan uzaktayım
13. Salda Gölü, Türkiye’nin en derin, en temiz, en berrak gölü olarak bilinir. Etrafında az sayıda yerleşim alanı bulunan gölün kıyıları yörenin en önemli turizm merkezidir. Kıyıdan başlayan uzun bir sahada diz hizasındaki derinliğiyle dikkat çeken gölün güzelliğine, sularının çekilmesiyle ortaya çıkan yedi beyaz ada, bir başka güzellik katmaktadır. Gölün suyunda magnezyum, soda ve kil bulunması bazı cilt hastalıklarının tedavisine katkı sağlamaktadır. Ayrıca gölde bu yöreye özgü üç balık türü yaşamaktadır. Dünya ölçeğinde nesli tehlike altında bulunan “Aphanius anatoliae” bu balık türlerinden birisidir.
Bu parçadan Salda Gölü ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sağlık turizminde kullanılabilecek bir özelliğinin olduğu
B) Geniş bir alanda dibinin yüzeyine yakın olduğu
C) Başka hiçbir yerde varlığını sürdürmeyen canlılara ev sahipliği yaptığı
D) İnsanların yaşam alanlarından uzak olduğu
E) Turizminin gelişimi adına yeni çalışmaların yapıldığı
14. Yaz tatilini geçireceğimiz yeri ailece birlikte belirliyoruz. Hatta evde ortak kullanım için satın alınacak eşyaların seçilmesi gibi konularda da tüm aile bireylerinin görüşlerini almaya dikkat ediyoruz. Bu tavrımız da çocuklarımızın, alınan kararlara katılma davranışının gelişmesinde etkili oluyor.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ünsüz yumuşaması
B) Ünsüz benzeşmesi
C) Ünlü daralması
D) Ünlü düşmesi
E) Ünsüz türemesi
15. Hititler, Urartular ve Frigler’den (I) sonra Demir Çağı’nda (II) kurulmuş bir Anadolu krallığı olan Lidya Krallığı (III) da Pers Kralı (IV) Kyros’un, başkent (V) Sardeis’i ele geçirmesiyle tarih sahnesinden çekilmiştir.
Bu cümledeki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I B) II C) III D) IV E) V
16. —- Örneğin Mehmet’in Diyarbakır’da kaldığı hanın küçük olduğunu, gezerken karşılaştığı meşhur Hasan Paşa Hanı ile yapılan karşılaştırma aracılığı ile öğreniriz: “Ünlü, üç katlı Hasan Paşa Hanı’nı gördü, kendi kaldığı küçücük hanla mukayese edilemeyecek kadar büyük ve gösterişliydi.” Bununla birlikte romanda pek çok şehir, köy ve kasaba ismi geçer. Bazı yapılar ve mekânlar hakkında pek bilgi verilmeden birkaç cümlelik açıklama ile geçilmiştir. Bunun yanında bazı kapalı mekânlar da kişilerin sosyoekonomik durumlarını yansıtmak amacı ile tasvir edilmiştir.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Romandaki kişilerle ilgili kaleme alınan birçok araştırma yazısı ve makale bulunmaktadır.
B) Romanda kapalı mekân olarak ev, tekke, medrese, cami, saray, han ve hamam mevcuttur.
C) Romanda yapılan birçok mekân tasviri işlevsel durmuyor ne yazık ki.
D) Romandaki bazı kapalı mekânlar hakkında diğer mekânlarla yapılan kıyaslamalar aracılığıyla bilgi sahibi oluruz.
E) Romandaki birçok mekânla ilgili nesnel bilgiler de verildiğini görüyoruz.
17. İhtiyar hizmetçi, Ahmet’le şöyle böyle meşgul olabilirdi fakat Sabiha ile adamakıllı uğraşacak birisi lazımdı. Bu arada eve döndüğünden beri, evdekilere karşı olan sevgisinin daha başka bir hâl aldığına dikkat etti ( )
( ) Acaba, hep alışkanlık mı ( ) Hep yanımızdakileri mi seviyoruz?
Bu düşünceden kurtulmak için tekrar evlerindeki hastanın durumuna yöneldi. Dedesinin sıhhati de öyle düzgün değildi. Hatta bu kadar yorgunluğa nasıl tahammül ettiğine şaşıyordu. Biraz fazla üzüntü ( ) yorgunluk, yeniden bir gölge hâline getirebilirdi onu ( )
Bu parçada parantezle ( ) belirtilen yerlere, aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) (:) (-) (.) (,) (…)
B) (;) (—) (?) (,) (…)
C) (,) (—) (?) (;) (.)
D) (:) (—) (?) (,) (.)
E) (:) (—) (!) (;) (.)
18. • İnternetin yaşamın vazgeçilmez bir parçası olması, kişiye dair bilgilerin de internet üzerinden kolayca elde edilebilmesi anlamına geliyor. Değişik programlar aracılığıyla, kişisel resimler veya görseller, istem dışı olmasına rağmen herkese açık ortamlara düşebiliyor. Bu ve benzeri kişisel gizliliğe karşı ihlallerden daha da endişe verici olan, “çevrimiçi gizlilik koruma” firmaları, herhangi bir kişiye dair birçok kişisel bilgiyi kolaylıkla elde edebiliyor.
• “İnternette okuduğun her şeye inanma!” sözünü hep duyuyoruz. Ne kadar söylense azdır. Bedava olmasa bile herkese açık ve herkes tarafından kullanılan bir ortam olan internet, her türlü fikrin yayılmasına aynı oranda açık. Sıklıkla, “fikir” ve “bilgi” kavramları, farklılıklarını yitirip aynı anlamı alıyor. Bugünlerde kamuoyunun önünde bulunan kişiler ve blogcular dâhil her türlü kullanıcı, internet üzerinden çoğunlukla istemeden ama sıklıkla yalan haberlerin yayılmasında aracı oluyor.
Bu iki parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
A) Aynı olguyla ilgili birbirini çürüten düşüncelere yer veriliyor.
B) Aynı konuyla ilgili ortaya çıkan olumsuz durumlardan söz ediliyor.
C) Aynı konuda ortaya konan iki düşüncenin birbiriyle çelişebileceğini örneklendiriyor.
D) Aynı olguyla ilgili olarak birinde olumlu, diğerinde olumsuz değerlendirmelerde bulunuluyor.
E) Birinde açıklanan sorunlara yönelik olarak diğerinde çözüm yöntemleri öneriliyor.
19. Öğretim programı kılavuzlarında yer alan öğrenme kazanımları, konuyu öğretme amacını öğrenciden neyi başarmasının beklendiğini bir hedef olarak kısa ve açık biçimde ifade eder.
Buna göre aşağıdakilerden hangisi, “öğrenme kazanımı” na örnek oluşturmaz?
A) Hasta bakım tesislerinde iltihap kontrolü ile ilgili bilgileri uygular.
B) On dokuzuncu yüzyılda Avustralya tarihindeki önemli olayları gösteren bir zaman çizelgesi düzenler.
C) Haritalardaki eğimi metre, kilometre, yüzde ve oran olarak hesaplar.
D) Sınıf içinde öğretmenle ve sınıf arkadaşlarıyla tartışma içine girmez.
E) Pazarlama stratejilerini farklı elektronik iş modelleri için ölçer.
20. (I) Efsaneler; halk edebiyatı örnekleri içinde sanatsallıktan en çok arınmış, olağanüstü yanları olabildiğince aza indirgenmiş kısa anlatım biçimleridir. (II) Efsaneler, anlatının gerçeğe yaklaşması bakımından masaldan tümüyle ayrışır ve destana yaklaşır. (III) Yani masalla destan arasında yer alan bir formdur. (IV) Ne var ki destanlarda bir bölüm olarak bulunan ya da masallarla ortak konular içeren efsaneler de mevcuttur. (V) Dünya edebiyatında efsaneler, yaratılış efsaneleri, oluşum efsaneleri ve dönüşüm efsaneleri biçiminde sınıflandırılır ki bunlar doğal ve insansız yeryüzünün bugünkü işlenmiş ve insanlığa ait hâline gelişinin öyküleridir.
Efsanelere ilişkin bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I. cümlede, karşılaştırma yapılarak biçimsel özelliğine değiniliyor.
B) II. cümlede, olağanüstülükler içermesinin gerçeğe yakın olmasını engellemediğinden söz ediliyor.
C) III. cümlede, iki anlatı türünün özelliklerini taşıdığı belirtiliyor.
D) IV. cümlede, başka bir anlatı türünün içinde yer alabildiklerinden söz ediliyor.
E) V. cümlede, içeriğine göre türlere ayrıldığından söz ediliyor.
21. (I) Sahneye ilk kez İstanbul’da bir tiyatro oyunuyla çıkan Süleyman Turan’ın oynadığı ilk film, Osman Seden’in yönettiği Sayın Bayan adlı filmdir. (II) Bu filmin başrollerinde Türkan Şoray, Tamer Yiğit, Öztürk Serengil ve Hulusi Kentmen yer almıştır. (III) Resim sanatıyla da profesyonel olarak ilgilenen Süleyman Turan, bir dönem dergi ressamı olarak çalışmıştır. (IV) Filmlerinin dışında uzun zaman karikatür çizmiş ve resim yapmıştır. (V) Bu çizimleri ve resimleri Akbaba dergisinde yayımlanmıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) I.si, iki ögeli bir cümledir.
B) II.sinin yüklemi, anlamca kaynaşmış birleşik eylemdir.
C) III.sü, olumlu bir eylem cümlesidir.
D) IV.de, eylemsiye yer verilmiştir.
E) V.de belirtisiz isim tamlaması, dolaylı tümleçtir.
22. Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi’ne giriyorum. Her şey orijinal görünüyor. Oturma odasının iki duvarında kitaplık ve ortada da dört kişilik yemek masası var. Masanın üzerinde porselen yemek takımları ve kristal bardaklar… Sanki biraz sonra Hüseyin Rahmi yemek yiyecek gibi, sofra hazır durumda. Arkada, içi porselen yemek takımı ve dantel dolu, süslü bir vitrin duruyor. “Bunların hepsi orijinal mi?” diyorum. “Her şey orijinal.” diyor görevli. “Kitaplık hariç.” Tahmin ettiğim gibi orijinal kitaplık yok olmuş ama kitaplar duruyor: 350 Türkçe, 304 Fransızca kitap ve 110 cilt gazete koleksiyonu var. Ziyaretçiler bunların yalnızca bir kısmını görebiliyor. Çoğunlukla Fransızca-Türkçe sözlükler, Edgar Allan Poe ve Shakespeare kitapları, bir de Hüseyin Rahmi’nin gizli romantikliğini dışa vuran “Rüzgâr Gibi Geçti” dikkatimi çekiyor.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İkilemelere yer verilmiştir.
B) Söyleşmeye bağlı anlatıma başvurulmuştur.
C) Yoruma yer verilmiştir.
D) Açıklamaya yer verilmiştir.
E) Gözlemlere yer verilmiştir.
23. I. Ülkemizde yerli ya da yabancı bir bilim heyetinin kazı yapabilmesi için Bakanlar Kurulu kararı gereklidir. II. Köylülerin, tarlasında rastlantı sonucu ortaya çıkardığı bir eseri müzeye vermesi için Bakanlığın koymuş olduğu büyük ödüller, her zaman olumlu sonuçlar ortaya çıkarmamıştır. III. Bilimsel arkeolojik çalışma yapan heyetler, Bakanlığın atadığı ve her türlü yetkiye sahip olan bir gözlemcinin denetiminde çalışır. IV. Türkiye, tarih öncesi arkeolojik eserler bakımından dünyanın en zengin bölgelerinden biri durumundadır. V. Ülkemizde sistemli kurtarma projesi, sadece yapımına uzun yıllar önce başlanan Keban, Karakaya ve Atatürk Barajı alanlarında gerçekleştirilmiştir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri, yüklemine, anlamına ve yapısına göre özdeştir?
A) I ve III
B) I ve IV
C) II ve III
D) II ve IV
E) III ve V
24. Cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul kültür yaşamında yer aldığında ağır ve hantal görüntüsüne karşın, çiçeği andıran gramafonlardan yükselen seslerden herkes mutluydu. Şarkılar, tepsi büyüklüğündeki, delikli, siyah bir nesneden kulaklara yayılıyor; hüzünlü, coşkulu tüm sesler yazılı ve kişisel hâllerinden çıkıp başka coğrafyalarda notaya bürünüyordu. 78’lik denen bu kocaman dairelere sadece bir tek şarkı sığabiliyordu. 1950’lerden sonra ise —-.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) radyo yayıncılığının hayat bulmasıyla birlikte, taş plaklar hem evlere hem de büyük davetlerin yapıldığı salonlarda gramofonla dinleyicilere ulaşmaya devam etmiştir
B) uzunçalarların icadıyla ilk önce on iki şarkılık plaklar, ardından da bugün çoğumuzun dilinden düşmeyen 45’likler girmiştir yaşamımıza
C) plağın girinti-çıkıntılarına uygun olarak titreşen diyaframdan gelen sesin şiddetini artıran borular daha sonra ortadan kalkmıştır
D) Batılılaşma ve yenileşme çabasındaki Türk toplumu bu müzik aletine yoğun bir ilgi göstermiştir
E) gramafonun dünyadaki gelişimi, kendisini Türkiye’de de bire bir göstermiştir
25. (I) Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanında, Tanzimat öncesinden Meşrutiyet’e, oradan Cumhuriyet’e uzanan Doğu-Batı ikilemindeki toplumsal kimlik arayışlarımız irdelenir. (II) Bu kimlik arayışında saatler, romanın kurulu olmayan, ibresi bozuk bir mekanizması gibi takır tukur sesler çıkararak işler. (III) Bunu satır aralarında rahatlıkla hissedersiniz. (IV) Çünkü zamana karşı kendini yenileyen saat, “dün”de “bugün”de yaşadığımız ortak mekânlarda okurla bütünleşir. (V) Okurlar bu sayede kendi yaşamından bir kesit içinde ama absürtlüğü de hissederek romana dahil olur. (VI) Yazar, roman boyunca Batı ile Doğu arasındaki farkın temellerine inmeye ve bu farkın en genel nedenlerini bulmaya çalışıyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi, parçanın anlam bütünlüğünü bozmaktadır?
A) II B) III C) IV D) V E) VI
26. Gazeteci:
(I) —-
Bilim atölyesi müdürü:
Bilim ve teknoloji alanında atölyeler yaptığımızdan atölyelerimizi sürekli yeniliyoruz. Çalıştığımız alanlarda yeterli bilgiye sahip veya bu alanda uzmanlaşmaya kendini adayan öğreticilere her zaman ihtiyacımız var. Eğitmenlerin donanımlı olması kadar öğrencinin hayatına dokunabilmelerini de önemsiyoruz. Bilimi günlük yaşama geçirdiğimiz kadar bu alandan fayda sağlarız. Bu amaçla ileri zamanlarda dışarıdan çözüm ortakları ile çalışmayı da düşünüyoruz.
Gazeteci:
(II) —-
Bilim atölyesi müdürü:
Atölye çalışmalarımızda uyguladığımız eğitim programları belirli yaş aralıklarını kapsamaktadır. Bu nedenle farklı yaş aralıklarındaki kişilere farklı eğitim etkinlikleri sunmaktayız. Bunun dışında öğrencileri harekete geçirecek olan merak duygularını keşfetmeleri adına akademik anketler de yapmaktayız. Bu da onların bir uyumsuzluk sorunu yaşama olasılığını en aza indirmekte ve uyum sürecini hızlandırmaktadır.
Bu diyalogda boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) I. Atölyenizi açarken bilim dışında çalışmalar yapmayı planlamış mıydınız?
II. Çocukların zihinsel gelişimine katkı sağlamak için bilimsel verilerden yararlanıyor musunuz?
B) I. Atölyelerinizde öğreticilerinizin niteliği ve sayısı yeterli mi, bu konuda neler yapıyorsunuz?
II. Herkes, atölye çalışmalarınıza uyum sağlayabiliyor mu, bu konuda sorun yaşıyor musunuz?
C) I. Bilim atölyenizde görevli öğreticiler, nasıl bir eğitim aşamasından geçiyorlar?
II. Öğrencilerinizin çalışmalarınızdan en iyi verimi alabilmesi için aileleriyle iletişim kuruyor musunuz?
D) I. Bilim ve sanat atölyeleriyle ilgili belirlenmiş bir müfredat var mı?
II. Uyguladığınız eğitim programı, başarısı test edilmiş bir uygulama mı acaba?
E) I. Atölyenizde eğitim alan öğrencilerin günlük yaşamlarında bir değişim hissediyor musunuz?
II. Öğrencilerinizin uyum sürecini kısa tutabilme adına nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
27. Doğal kaynaklarımızın sonsuz olmadığı, dikkatlice kullanılmadığı takdirde bir gün bunların tükeneceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu durumun farkına varan ülke ve üreticiler kaynak israfını önlemek ve ortaya çıkabilecek enerji krizleri ile baş edebilmek amacıyla atıkların geri dönüştürülmesi ve tekrar kullanılması için çeşitli yöntemler geliştirmişlerdir. Kalkınma çabasında olan ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya bulunan, gelişmekte olan ülkelerin de doğal kaynaklarından uzun vadede ve maksimum bir şekilde faydalanabilmeleri için atık israfına son vermeleri, ekonomik değeri olan maddeleri geri dönüştürmeleri ve tekrar kullanma yöntemlerini uygulamaları gerekmektedir. Bu durum; ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ithal edilen bu maddelere ödenen döviz miktarını azaltacak, kullanılan enerjiden büyük ölçüde tasarruf sağlayacaktır. Örneğin bir ton atık kâğıdın kâğıt hamuruna katılmasıyla 8 ağacın kesilmesinin önlendiği, yine geri dönüşümün, hava kirliliğini %74-94, su kirliliğini %35, su kullanımını %45 azalttığı yapılan araştırmalarla ispatlanmıştır.
Bu parçadan “geri dönüşüm” ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Bilinçli ülkeler tarafından bu alanda değişik çalışmalar yapıldığı
B) Ekonomiye önemli katkı sağladığı
C) İthal ürünlere harcanan parayı azalttığı
D) Çöp işleme çalışmalarına kolaylık sağladığı
E) Ekolojik yararlarının bulunduğu
28. (I) Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri isimli romanda Yunus Emre’nin hayatı anlatılır. (II) Bu roman Yunus’un küçüklüğünden dervişliğine kadar geçen uzun bir süreci konu alan biyografik bir romandır. (III) Romanın türü bir bakıma anlatıcı tipini de belirlemiştir. (IV) Biyografik romanlarda olayların okurlara hâkim anlatıcının bakış açısından aktarılma zorunluluğu yoktur. (V) Fakat yazar burada Yunus Emre’nin hayatı yanında, döneme dair sosyal atmosferi okuyucuya çizdiği için bu anlatıcı tipi yazarın işini oldukça kolaylaştırmıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangileri, ögelerinin sıralanışı yönünden “Romanın hemen ilk cümlesinde, roman kişisinin aklından geçenler okunabiliyor.” Cümlesiyle aynıdır?
A) I ve II
B) I ve IV
C) II ve III
D) II ve IV
E) IV ve V
29. Geçen iki yılda yayımlanan roman sayısının birdenbire tırmanması karşısında hayıflanıp daha az ve iyi roman yazılmasını isteme tuhaflığı yerine, Yere Düşen Dualar, Uykuların Doğusu, Kenarda, Gençlik Düşü gibi romanları iyi okuyup değerlendirmekle yetinebilir eleştirmenler. Bu romanların birinin, belki birçok romanın yerine geçebileceğini düşünürüm ki bu da benim günümüz romanına nasıl baktığımın bir göstergesidir.
Böyle konuşan bir eleştirmenin
I. Yazılan roman sayısının artması, roman yapıtlarının niteliğiyle ilgili bir ölçüt olamaz.
II. Günümüzde roman türünde yapıtlara daha çok ihtiyaç vardır.
III. Yere Düşen Dualar, Uykuların Doğusu, Kenarda, Gençlik Düşü adlı romanlar okunmadan başka romanlar okunmamalıdır.
IV. Eleştirmenler, ön yargılı bir tutum takınabilmektedir.
görüşlerinden hangilerini benimsediği söylenemez?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) II ve III
D) II ve IV
E) III ve IV
30. Fosil kayıtlarına göre köpek balıkları, yaklaşık 400 milyon yıldan beri dünya üzerinde yaşamaktadır. Vücut yapıları kemik yerine kıkırdaktan oluşan, bu nedenle de su altında oldukça kıvrak hareket edebilen bu hayvanların en büyük dezavantajları, kemikli balıklarda bulunan ve su içinde dengede kalmalarını sağlayan “yüzme keselerinin” olmayışıdır. Bu nedenle yüzmeyi bıraktıkları anda ağır bir metal parçası gibi dibe çökerler. Bununla beraber yüzme keselerinin olmaması, su içinde dikey yönde istedikleri anda oldukça hızlı hareket edebilmelerini sağlar. Ayrıca, bu hayvanlarda vücudun yaklaşık yüzde 20-30’u karaciğerden oluşur. Bu çok yağlı karaciğerler, köpek balıklarına pozitif bir yüzerlik kazandırır.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, köpek balıkları için hem avantaj hem dezavantaj oluşturan bir özelliktir?
A) Yüzme kesesine sahip olmamaları
B) Karaciğer yapılarının farklı olması
C) Karaciğerlerinin çok yağlı olması
D) Kıkırdaktan bir iskelete sahip olmaları
E) Çok ağır bir kütleye sahip olmaları
31. Sözlü ve yazılı anlatımda kullanılan yöntemlerden biri de soru sorma amacı olmayan soru cümlelerine başvurmaktır. Burada kişi, soru cümlelerinin anlatım gücünden yararlanarak karşıdaki kişinin zihninde düşünce şimşekleri çaktırmayı ve mesajını etkili bir biçimde aktarmayı amaçlar.
Bu parçada sözü edilen anlatım özelliğini
I. Francis Bacon, bu sözleriyle bize olayların tek açıdan ele alınmaması gerektiğini mi anlatmak istemiştir?
II. Dünyaya ve olaylara her zamanki baktığımız noktadan bakmaya devam ettiğimizde bu durum bizi istediğimiz sonuca götürmüyorsa bunu yapmayı sürdürecek miyiz?
III. Size anlatılan bu iki yöntemden hangisi sizi hedefinize daha hızlı ulaştırır?
IV. Vücudumuzda günde 2 milyar hücre yenilenebiliyorsa biz düşüncelerimizi değiştirmekte neden bu kadar direnelim?
V. Kendinizle veya çevrenizle olan görüşlerinizde, yıkıcı mı yoksa yapıcı mı bir tavır takınıyorsunuz?
yargılarından hangileri örneklendirmektedir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) I ve III
D) II ve IV
E) IV ve V
32. I. Uzlaşma ile arabuluculuk arasındaki fark ise uzlaştırıcının bu sürecin herhangi bir aşamasında taraflara bir uzlaşma teklifi sunmakla yükümlü olmasıdır.
II. Uzlaşma, mahkemeler dışında uzlaştırıcı kurumlara başvurularak gerçekleştirilen bir çözüm yoludur.
III. Arabuluculuk yönteminde böyle bir teklifin yapılması söz konusu değildir.
IV. Bundan dolayı çözüm aşamasında, uzlaştırıcı kurumların arabuluculara göre daha çok inisiyatif aldıklarını söyleyebiliriz.
V. Bu çözüm yolunda arabuluculuğa benzer şekilde, gizlilik esas alınarak tarafların çıkarlarını gözeten bir yöntem takip edilir.
Yukarıdaki numaralanmış cümleler anlamlı bir bütün oluşturacak biçimde sıralandığında hangisi baştan dördüncü olur?
A) I B) II C) III D) IV E) V
33. Yazarın bize aktardığı her öyküde, olaylar bütününü anlamaya çalışırken gerçek hayatın nerede bitip kurgunun nerede başladığı sorusuna takılıyor aklınız. Okur, anlatılan her şeyi, yazar sanki bir çay bahçesinde anılarını anlatırmış gibi dinlemeye hazırlanıyor. Yazarın, çevresindeki insanlarla sözel yoldan paylaşamadığı şeyleri, yazılı biçimde ifade eden bir günlükte mahremiyetini paylaşıyor gibi hissediyor. Bu, okura bir düşünceyi kabul ettirme amacından uzak anlatımını ön plana çıkaran bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Ama yine de zaman zaman okurun durumu sinirli bir beklentinin sınırlarına varıyor, okur gerçekliğin bittiği ve kurgunun başladığı o noktayı yakalamak adına öykünün zevkini çıkaramayabiliyor. Hatta öykünün son satırlarına geldiğinde okur, anlatımın güzelliğini veya yazarın gerçekte dikkat çekmek istediği noktayı gözden kaçırdığının ayırdına varabiliyor.
Bu parçada sözü edilen öykülerle ilgili olarak
I. Mesaj kaygısı taşımayan bir tutumla oluşturulduğu
II. İçten bir anlatıma sahip olduğu
III. Kurgusal arayış içinde olan okurların öykünün ana temasını kaçırabildiği
IV. Baştan sona okurlara yazarının dili kullanmadaki ustalığını hissettirdiği
yargılarından hangileri söylenemez?
A) I ve II
B) Yalnız II
C) I ve III
D) III ve IV
E) Yalnız IV
34. (I) Kiralık Katil adlı başyapıt; bir filmin, yönetmenin elinden çıktıktan sonra artık nasıl da kendisine ait olmadığının, filmin kendi yolunu çizdiğinin ve izleyenlerin onu nereye oturttuğunun güzel bir örneğidir. (II) Jean-Pierre Melville, bu filminde şizofren bir kiralık katilin hikâyesini anlattığını söyler. (III) Oysa izleyiciler ve filmin hayranları, Jef Costello’yu şizofren kimliğiyle değil; “cool olmak” tanımının belki de doğuşuna katkıda bulunan ve yalnızlığının verdiği melankoliyle büyüleyen bir karakter olarak içselleştirdiler. (IV) Melville’in filmi, Samuray’ın Bushido Kitabı’ndan bir alıntıyla başlar: “Samurayın yalnızlığından daha büyük bir yalnızlık yoktur, belki ormandaki kaplanınki hariç.” (V) Hemen ardından yatağında takım elbisesi içinde sırt üstü yatmış Jef, jenerik boyunca sakin sakin tavana bakar. (VI) Jef Costello’nun derin yalnızlığına eşlik eden tek şey, kafesinde sürekli şakıyan minik bir kuştur.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II B) III C) IV D) V E) VI
35. – 36. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Doğa olaylarının zaman içinde tekrarlayan değişimleri, tüm canlıların yaşamına ve fiziksel davranışlarına eş zamanlı olarak yansır. Mevsimler, gelgit olayları, ay devreleri, manyetik alan, ses ve atmosfer değişiklikleri gibi tekrarlanan doğa olayları, canlıların yaşamını belirgin olarak etkiler ve canlılarda biyolojik bir iç saatin oluşmasını sağlar. İnsanlarda 24 saatlik süre boyunca, yüzden fazla parametrenin değişim gösterdiği tespit edilmiştir. Bu değişimler, hem 24 saatlik çevre değişikliğine uyum gösterir hem de kendi aralarında bir bağlantı içindedir. Bu bir günlük süre içindeki biyolojik değişimlerin en çarpıcı olanı, uyku-uyanıklık ritmidir.
35. Bu parçadan
I. Doğa olaylarının kişinin yaşamsal işlevlerine etki ettiği
II. İnsan vücudunun, periyodik olaylara göre kendini ayarladığı
III. Uykusuzluk sorunu yaşayanların yaşam kalitesinin düştüğü
IV. Teknolojik gelişmelerin, insan yaşamını diğer etkenlerden daha çok değiştirdiği
yargılarından hangileri çıkarılamaz?
A) Yalnız I
B) I ve II
C) II ve III
D) II ve IV
E) III ve IV
36. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Açıklama – öyküleme
B) Açıklama – örneklendirme
C) Betimleme – benzetme
D) Tartışma – tanık gösterme
E) Betimleme – tartışma
37. – 38. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Asit yağmurları, fosil yakıtların yakılması sonucu ortaya çıkan yağışlardır. Özellikle sanayileşmenin yoğun olduğu ve fosil yakıtların enerji tüketimi olarak kullanıldığı bölgelerde yakma sonucu azot ve kükürt gazları açığa çıkmaktadır. Oluşan bu gazlar, bulutlardaki su buharıyla tepkimeye girerek sülfürik ve nitrik asitleri ortaya çıkarmakta, oluşan bu asitler ise kar, yağmur, çiğ ve sis gibi doğal olaylar sonucunda yeryüzüne ulaşmaktadır. Normal koşullar altında oluşan yağmurların pH değeri 5,6’dır. Bu değerin altında bir değere sahip olan yağış, asit yağmuru olarak adlandırılmaktadır. Asit yağmurları, özellikle sanayi devriminden sonra kükürt ve azot gazlarının atmosferde hızla birikmesiyle etkisini hissettirmeye başlamıştır.
37. Bu parçada asit yağmurlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Fosil yakıtların kullanımıyla ilişkili olduğuna
B) Enerji tüketiminin azalmasıyla olumsuzluklarının giderilebileceğine
C) Belli bir ölçüm kriterinin bulunduğuna
D) Yağmur dışındaki yağış türünde de görüldüğüne
E) Belli gazların su buharıyla reaksiyona girmesi sonucunda ortaya çıktığına
38. Bu parçaya göre asit yağmurlarının belli bir zaman sonra yoğun olarak görülmesindeki en önemli etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Zararlarını araştıran bireysel ve kurumsal çalışmaların geç başlaması
B) Kalitesiz fosil yakıtlarının daha çok kullanılması
C) Yağmurların pH değerlerinin yanlış hesaplanması
D) Hava kirliliğiyle ilgili bilimsel çalışmaların yetersizliği
E) Sanayi devrimiyle birlikte azot gazı ve kükürdün atmosferde çoğalması
39. – 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Okulların açılmasıyla beraber sırtındaki okul çantasını tıka basa dolduran öğrencilerin bu çantaları taşırken çektiği zorluklara herkes şahit olmaktadır. Hatta okula yeni başlamış, çantası kendinden büyük çocukların çantalarını her ne kadar ebeveynleri taşımaya çalışsa da gerek okula başlamanın heyecanı gerekse çantasını kendisinin taşıyabileceğini gösterme isteği, çocuklar için yapılan “yürüyen çantalar” esprilerine sebep olmaktadır. Uzmanların okul çantalarıyla ilgili yaptıkları araştırmalarda çıkan sonuca göre çocukların, toplam vücut ağırlığının %10’u kadar bir maksimum ağırlık taşıması gerekmektedir. Daha büyük yaştaki çocuklar ev ödevleri, müzik aletleri, sanat projeleri veya okul sonrası etkinlikler nedeniyle daha ağır yükler taşımak zorunda kalmaktadır. Bu nedenle uzmanlar, onların, tekerlekli valiz şeklinde okul çantaları kullanmaları gerektiği görüşünü belirtmişlerdir.
39. Bu parçada yazarın, aşağıdakilerden hangisini amaçladığı söylenebilir?
A) Okul çantalarının yanlış kullanımıyla ilgili olarak kamuoyunu uyarmak
B) Ağır okul çantalarının okula başlayan çocukların heyecanını körelttiğini göstermek
C) Okul çantalarının nasıl olması gerektiğiyle ilgili yapılan araştırmaların yetersizliğini belirtmek
D) Çocukların okul çantası kullanma zorunluluğunun olmaması gerektiğini vurgulamak
E) Yaşça büyük çocukların ağır çanta kullanmalarında bir sakınca olmadığını anlatmak
40. Bu parçada “yürüyen çantalar” sözüyle çocuklarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İşlevsiz okul çantası kullanarak okul yaşamlarını zorlaştırdıkları
B) Hızlı yürüdükleri için okul çantalarının herkes tarafından fark edildiği
C) Kendilerini görünmez kılacak büyüklükte çanta kullandıkları
D) Büyük çanta kullananların diğerlerinden hemen ayrıştığı
E) Uzun mesafe yürüyenlerin okul çantası taşıdıklarında çantalarıyla özdeşleştikleri
CEVAPLAR
1 – | D | 8 – | D | 15 – | A | 22 – | A | 29 – | C | 36 – | B |
2 – | C | 9 – | B | 16 – | D | 23 – | E | 30 – | A | 37 – | B |
3 – | C | 10 – | C | 17- | D | 24 – | B | 31 – | D | 38 – | E |
4 – | A | 11 – | A | 18- | B | 25 – | E | 32 – | C | 39 – | A |
5 – | A | 12 – | C | 19 – | D | 26 – | B | 33 – | E | 40 – | C |
6 – | C | 13 – | E | 20 – | B | 27 – | D | 34 – | C | ||
7 – | E | 14 – | E | 21 – | D | 28 – | B | 35 – | E |