TYT TÜRKÇE Deneme Sınavı – 12
1. (I) Dostoyevski’nin, Rus edebiyatının başyapıtlarından olan “Suç ve Ceza” adlı romanının, dünya klasikleri arasında önemli bir yeri vardır. (II) Roman kahramanı Raskolnikov, toplumsal çelişkiler yaşayan bir gençtir. (III) Yaşadığı bu çelişkiler, onu sonunda ahlaki bir sorgulama yapacağı bir cinayete iter. (IV) İşlediği cinayetten sonraki yaşamı mücadeleler ve vicdan azabıyla doludur. (V) Yaşamı, gerçek sevginin ne olduğunu bulduğu zaman tamamen değişir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle kurallı bir isim cümlesidir.
B) II. cümlede ekeylem kullanılmıştır.
C) III. cümlede birden çok eylemsiye yer verilmiştir.
D) IV. cümlede “ki” ilgi adılı olarak kullanılmıştır.
E) V. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.
2. Biçimin fazlasıyla önemsenmesi sonucu Türk şiirinin içinin boşaltıldığı görüşü son zamanlarda sıklıkla gündemde. Bu durumun izlerini öykümüzde de görmek mümkün. Bazı yazarlarımız, “Ne anlatacağım?” sorusunu hiç sormuyor kendine, “Nasıl anlatacağım?” derdinde yalnızca. Böyle yazarları keyifle okursunuz. Ama şu soruyu sormaktan da kendinizi alamazsınız: “Güzel anlatıyor da ne anlatıyor bu yazar?”
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Öykülerin içeriğinin göz ardı edilmesinden
B) Öykücülerin şairlerden etkilenmesinden
C) Genç öykücülerin, ustaları örnek almamasından
D) Öykülerin anlatımında doğallığın kaybolmasından
E) Öykülerin bir plan yapılmadan yazılmasından
3. İnsanın kendisini keşfetmesinin pek çok yolu vardır. Yazı yazmak, bu yollardan biridir. Çünkü “Küp, içindekini sızdırır.” misali, insan kendi kalbindekileri aktarır yazılarına. —
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) Bu yüzden, insanın kendisini tanıması için yazı yazması gerekir.
B) Dolayısıyla yazılanları okumak, onları yazan insanları tanımak demektir.
C) Düşünülen, hissedilen her şeyin yazıyla dile getirilmesi mümkün değildir.
D) Bu yüzden duygusal yazılar daha çok ilgi görür.
E) İçinden geçenleri yazıya geçirirken değiştiren sanatçı sayısı az değildir.
4. Geleneksel şiirimizi iliklerine kadar özümsemiş bir sanatçıdır. Yerel kaynaklardan devşirdiği çeşnileri yepyeni ambalajlarla okura sunmayı başarmıştır. Ancak yine de okurun, nitelikli anlatımının içinden süzülen derin anlamla yüklü özü keşfedebilmesi için ciddi bir emek sarf etmesi gerekiyor.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi sözü edilen sanatçının bir özelliği değildir?
A) Özgün bir bakış açısına sahip olma
B) Şiirlerinde günlük yaşamın ayrıntılarına yer verme
C) Anlamca yoğun dizeler oluşturma
D) Geçmiş şiir birikiminden beslenme
E) Yetkin bir söyleyişe sahip olma
5. Şiir, her türlü yoruma açık bir yapıda olduğu için böyle bir durumu birçok meslektaşım gibi ben de doğal karşılıyorum tabii ki. Şiirde biçim, içerik ve beğeni arayışlarının zamanla bildirilerle ortaya konulusu, şairlerin tartışmalara yol açacak sanatsal görüşlerini rahatlıkla ifade edebilmesi, şiir alanında eleştiri türüne her zaman geniş bir alan kazandırmıştır. Yazınımızda olağandışı bir gelişme olmazsa bu durumun hızını kaybetmeden devam edeceğini düşünüyorum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A)Eleştirinin, günümüzde sanatsal niteliğini yitirdiği düşüncesine katılıyor musunuz?
B) Şiirlerinizin beğenilmemesi daha sonra yazacağınız şiirlerinizi etkiler mi?
C) Eleştirmenlerimizin, edebiyatımızın geleceği açısından ümit verici olduğunu düşünüyor musunuz?
D)Eleştirinin, yazınsal işlevini yeterince yerine getirdiğini söyleyebilir misiniz?
E) Günümüzdeki eleştiri yazılarının şiir üzerine yoğunlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
6. Bir zamanlar, İyonya’nın on iki önemli merkezinden birisi olan Foça, bugün İzmir’in ilçelerinden biri olarak hâlâ varlığını sürdürüyor. Ama daha çok, şirin bir tatil ve balıkçı kasabası görünümünde. Kurucuları dünyaya şehirciliği öğretmiş o görkemli kent, emekliliğe ayrılmış kendi halinde küçük bir yerleşim yeridir artık, ama hâlâ efsunlu, hâlâ güzeldir. Metropolün hay huyundan uzak ve sakin mekân arayanlar için ideal bir köşedir. Eski dokusu kaybolsa da bir bakıma yüzyılın olumlu olumsuz birçok getirişinden mahrum olması, onu diğer yerleşmelere göre daha el değmemiş kılıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Karşılaştırma yapma
B) Birinci kişili anlatımla oluşturulma
C) Betimleyici öğelerden yararlanma
D) Haber cümlelerine yer verme
E) Varlıklara, insana özgü nitelikler yükleme
7. (I) Polisiye romanlar, bir suçu aydınlatmak, onu işleyeni veya işleyenleri bulup ortaya koymak üzerine kurgulanmış yapıtlardır. (II) 19. yüzyılın ortalarına doğru yaygın bir roman türü niteliği kazanmış ve geniş kitlelere ulaşmıştır. (III) Polisiye roman denilince akla ilk gelen, Sherlock Holmes gibi kişilerin konu edinildiği dedektif romanlarıdır. (IV) Bu kahramanlar, bir bakıma sanatçının yapıtında okurlara gönderdiği elçiler gibidir. (V) Ayrıca bu romanlar, karışık olan kurgusunu biraz rahatlatmak için günlük konuşma diline yaslanan bir anlatım ve olabildiğince kısa cümleler içerir.
Polisiye romanlardan söz edilen bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, konusuna yönelik bir açıklama yapılmaktadır.
B) II. cümlede, bir saptama yapılmaktadır.
C) III. cümle tahmin niteliği taşımaktadır.
D)IV. cümlede, kahramanlarıyla ilgili bir benzetme yapılmaktadır.
E) V. cümlede, biçeminden söz edilmektedir.
8. Yazdığı her romanın dilini yeniden kuran, farklı anlatımıyla kendini farklı kılmasını bilen yazar, yapıtlarında genelde 17. yüzyıl Osmanlı döneminin İstanbul’unu anlatır. Edebiyat geleneğimizde çok sık rastladığımız bir anlatı değildir sanatçınınki. Bazen geleneksel öykülerin izlerini, bazen de günümüzün bilinen yaşam izlerini bulur okur onun satırlarında. Anlaşılır olmak uğruna seviyesini asla düşürmeyen yazar, romanlarında felsefe metinlerinden geniş alıntılara da yer verir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Yapıtlarının özgün özellikler gösterdiğine
B) Kimi romanlarında geçmişi değiştirerek anlattığına
C) Yapıtlarında gelenekle günceli harmanladığına
D) Yapıtlarının yazınsal düzeyini koruduğuna
E) Yapıtlarını birbirinden farklı bir anlatımla oluşturduğuna
9. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A)Bu caddede karşıya geçerken üst geçidi kullanmanız gerekiyor.
B)Dil bilincinin, okul sıralarında kazandırılmasının önemini bir yazar olarak çok önemli buluyorum.
C)Evde ne zaman canım sıkılsa terasa hava almak için çıkarım.
D) Tarihsel olayları günümüzün koşullarına göre değerlendirmek yanlıştır.
E) İnsanların senin hakkında ne düşündüğünü bu denli önemsememelisin.
10. Otobiyografiler, bir kişinin kendi yaşamını kaleme alması şeklinde tanımlansa da olayların geçtiği dönemin ve toplumun izlenmesi, değerlendirilmesi açısından önemli kaynaklardır aynı zamanda. Yaşama ayna tutma olarak da değerlendirilebilecek olan bu yapıtları yazmaktan edebiyatçıların yanı sıra siyasetçiler, gazeteciler ve çeşitli sanat dallarında yapıt verenler de uzak durmamışlardır. Önemli ayrıntılarla bezenmiş yapıtlar olarak ortaya çıkan otobiyografiler, okura önemli deneyimlere tanık olma, kendi yaşamında da bunlardan yararlanma olanağı sunar.
Bu parçada otobiyografilerle ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?
A)Anlatılan dönemle ilgili bilgi edinmek isteyenlerin başvurabileceği yapıtlar olduğuna
B) Değişik alanlardaki insanların da bu türde yapıt verdiğine
C)Okura, başkalarının tecrübelerinden yararlanma fırsatı verdiğine
D) Yazarının yaşamına ve yaşadığı döneme ışık tuttuğuna
E) Ancak yazma yeteneğine sahip kişilerce yazılabileceğine
11. Tren garları ( ) sevinç ve hüznün birlikte yaşandığı yerlerin başında gelir. Raylar da birbirinden asla kopamayanları () kavuşma ümidi taşıyanları temsil eder. Gidilecek yere varıncaya kadar yolcularına ( )”Emin ellerdesiniz.” der demir raylar. Vagonlardaki yolcular ( ) anlatılan ilginç hikâyelere tanıklık eder () keyifli bir yolculuk yapmanın tadını çıkarırlar.
Bu parçada ayraçlarla belirtilen yerlere sırasıyla aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi getirilmelidir?
A) (,) (,) (:) (,) (;) B) (,) (,) (;) (,) (;)
C) (;) (;) (…) (,) (,) D) (,) (;) (;) (.) (…)
E) (,) (,) (:) (.) (,)
12. (I) Günümüzde edebiyat eleştirisinin yerini kitap tanıtım yazılarının alması nedeniyle kitaplar artık neredeyse sadece satış rakamlarıyla tartışılır oldu. (II) Üstelik kimi zaman bir kitabın çok satması, neredeyse edebiyata karşı işlenmiş bir suç gibi ele alınıyor ki, bu da birçok yazar için açık bir haksızlık oluşturuyor. (III) Oysa satış, ister çok ister az olsun, yapıtın yazın değerine ilişkin bir ipucu değildir. (IV) Edebiyat eleştirisini farklı pencerelerden sürdürecek eleştirmenler çoğalmadığı sürece, bu niteliksiz eleştiriler yazılmaya devam edecektir. (V) Kısacası, üretimin çok, eleştirinin az olduğu bir ortamda gelişiyor Türk romanı ve edebiyatı.
Günümüzde yazılan eleştirilerle ilgili bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A)I. cümlede, yapıtların salt ticari yanlarıyla değerlendirildiğinden söz ediliyor.
B)II. cümlede, yapıtların çok satılmasının, bir olumsuzluk olarak algılanabildiğinden söz ediliyor.
C)III. cümlede, yapıtların çok satılmasının, niteliğini belirleyen bir ölçüt olamayacağından bahsediliyor.
D)IV. cümlede, eleştirilerin nesnel ölçütlerle ortaya konması gerektiği belirtiliyor.
E)V. cümlede, eleştiri yazılarının sayıca yetersiz olduğu belirtiliyor.
13. Okuma tutkusunu ve coşkusunu taşımayan bir yazarın okurları doyurması mümkün değildir. Okuma bildiklerimizin sağlam bir temele dayanmasını sağlar, anlattıklarımızda tutarsızlığa düşmemize engel olur. Ancak günümüzde bazı yazarlar bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarıyorlar, böyle olunca da yapıtlarındaki tutarsızlık okurları onlardan soğutuyor.
Bu parçada “bellek havuzunu doldurmaksızın yapıtlarını gün yüzüne çıkarmak” sözüyle, sözü edilen yazarlarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Anlatım yönünden bir yetkinliğe ulaşamadıkları
B) Yapıtlarını oluştururken okurların isteklerini dikkate almadıkları
C) iyi bir birikim edinmeden yapıtlarını oluşturdukları
D) Yapıtlarında gerçek yaşamı göz ardı ettikleri
E) Yapıtlarını yayımlamada aceleci davrandıkları
14. (I) Edebiyatımızda özellikle son yıllarda deneme türünde yazılan yapıtların çoğaldığı, bir gerçektir. (II) Çeşitli yazınsal türlerde yapıt veren birçok şair ve yazarımız bazı düşüncelerini deneme biçiminde anlatmaya çalışmışlardır. (III) Düzyazımızın gelişmesine de büyük ölçüde hizmet eden bu yazıların önemli bir bölümü kitap haline getirilmiştir. (IV) Böylece okurların bu yazılara kolayca ulaşmaları sağlanmıştır. (V) Ayrıca deneme türü bu yolla kalıcı bir nitelik de kazanmıştır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede ekeylemli yükleme yer verilmiştir.
B) II. cümlede isim-fiil ve sıfat-fiile yer verilmiştir.
C) III. cümle kurallı, olumlu bir cümledir.
D) IV. cümle bileşik bir eylem cümlesidir.
E) V. cümledeki “kalıcı bir nitelik” sözü zarf tümleci görevinde kullanılmıştır.
15. —- Bir şiirde her sözcüğün ve imgenin bir işlevi vardır, bu öğeler metin içinde mutlaka bir bağ oluşturur. Romanla şiir arasındaki en önemli fark da budur. Romanda olay dışı pek çok öğeye yer verebilirsiniz, ancak şiir çok sıkı bir üslup denetimi ister. Kullanılan fazla bir sözcük veya imge şiirin sanat değerini alır götürür.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Şiirde gereksiz ayrıntıya ve söyleyişlere yer vermek şiirin başarısını gölgeler.
B) Şiirin üslubu ele aldığı konuya göre farklılık gösterir.
C) Şiir ve romanda biçim ile içeriğin uyumlu olması gerekir.
D) Şiir, romana göre daha çok çalışma gerektiren bir yazınsal türdür.
E) Şiirde söyleyiş daima anlatılanların önüne geçer.
16. Bu şiir topluluğuna bağlı şairler, şiirlerinde yalnızca karmaşık bir iç dünyası olan kentli bireyi ele almışlardır. Biçim ve özce önemli yenilikler ortaya koymuşlardır. Kendilerinden önceki şiirin birtakım verileri üzerine yeni bir şiir kurmuşlar ve geçmişin şiir serüveninden yararlanmayı ihmal etmemişlerdir. Şiirleri, içerik ve dil bakımından bazı aşırılıklar taşısa da 1960 sonrası şiirimize geniş biçem açılımları sağlamışlardır. Bugünkü şairlerimizin çoğunu etkilemiş ve şiirimize önemli bir renklilik getirmişlerdir.
Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğuyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Şiirlerinde belli bir kesimden insanları anlattıkları
B) Şiirlerinde toplumsal sorunlara yer verdikleri
C) Şiire yeni anlatım olanakları kazandırdıkları
D) Şiirleriyle yazınımıza zenginlik kattıkları
E) Kendilerinden önceki şiir birikiminden yararlandıkları
17. O tarihlerde bu dergide ülkemizin değişken kesimlerinden birçok genç kalemin şiirleri yayımlandı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerden hangisiyle giderilebilir?
A) “kalemin” yerine “yazarın” sözcüğü getirilerek
B) “değişken” yerine “değişik” sözcüğü getirilerek
C) “O tarihlerde” yerine “O yıllarda” sözü getirilerek
D) “birçok” yerine “bazı” sözcüğü getirilerek
E) “bu dergide” sözü cümleden çıkarılarak
18. Bir öğretmen düşünce ve duygularını ne denli içtenlikle ifade edilirse öğrencileri üzerinde o denli etkili olur.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A} Tamlayan eksikliği
B) Söz dizimi yanlışlığı
C) Bir sözcüğün anlamca yanlış kullanılması
D) Dolaylı tümleç eksikliği
E) Çatı uyuşmazlığı
19. Amasya’nın girişindeki Ferhat Ve Şirin hikâyesine konu
I
olan su kanallarını görerek şehir merkezine varıyoruz.
II III
İlk önce, iki kat olarak düzenlenen Amasya Müzesi’ni
IV V
geziyoruz.
Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisinin yazımında bir yanlışlık yapılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
20. Aşağıdakilerin hangisinde, sanatçının romanlarına ilişkin açıklamayla ayraç içinde verilen nitelik birbiriyle uyuşmamaktadır?
A)Kurguyu mükemmel bir biçimde oluşturan sanatçı gereksiz hiçbir ayrıntıya yer vermiyor. (Duru bir söyleyişe sahip olma)
B)Kullandığı sözcükler her kesimden insanın kolayca anlayabileceği bir niteliğe sahiptir. (Yalın bir dil kullanma)
C)Bütün insanları ilgilendiren ortak konuları öne çıkarması, sanatçının tüm dünyada ilgiyle takip edilmesini sağlıyor. (Evrenselliğe ulaşma)
D) Yaşamdan yola çıkan sanatçı adeta sokağın nabzını tutuyor. (Gerçekçi bir anlatım yolu kullanma)
E) Okurların beğenilerine sırt çevirmeyen sanatçı hem nitelikli hem de popüler olmayı başarıyor. ( Eleştirileri önemsememe)
21.Bir yazarın söyleyişte özgünlüğe ulaşması, herkesin kullandığı sözcüklere yeni çağrışımlar kazandırma ve yerleşmiş kalıplardan uzaklaşma ustalığıyla gerçekleşir.
Aşağıdakilerden hangisi, bu cümlede anlatılmak istenen düşünceye anlamca en yakındır?
A) Sanatçının farklılığı güncel konulan anlatmasına bağlıdır.
B) Yoğun bir söyleyişe sahip olmayan yapıtlar okuru etkileyemez.
C)Yalın ve açık bir anlatımı yeğleyen sanatçılar, her dönemde okur bulur.
D)Bir yapıt, günlük konuşma diline yeni bir boyut getirdiği ölçüde farklılığı yakalamış olur.
E)Bir sanatçı hiç kimsenin anlatmadığı konulara değinirse kalıcılığı yakalar.
22. Bir sanatçının yazınsal gücünü istenilen kıvama getire
I
bilmesi, değişik çiçeklerden özler toplamasına bağlıdır.
II
Bunu yaparken düş evreninin sınırlarını genişletmeli.
III
olabildiğince kendini, yapıtın dışında tutmalıdır. Sanatçının,
IV
sanat dünyasında kesilmeyecek bir ses olarak kalması
V
bunları başarabildiği sürece mümkün olabilir.
Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. söz: Yetkinliğe ulaşmak
B) II. söz: Farklı kaynaklardan beslenmek
C) III. söz: Yaşamsal gerçeklerden hareket etmek
D) IV. söz: Yapıtlarında kişiliğini gizlemek
E) V. söz: Kalıcılığa ulaşmak
23. Yer ve gök türkü çiçeğidir burada
Açıktır gönlüm yeni sevdalara
Bu dizelerde altı çizili sözcüklerde görülen ses olayları aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır?
A) Dünyaya gözünü yumarsan yine
Bir avuç toprakta seni görürüm
B) Bir avuç ışıktı incecik yüzü
Gözleri geceler gibi derindi
C) Şekilden kesildi ruhun nasibi
Karıştı vücudum karanlıklara
D) Bahçemde süzülür giderdi bahar
Sabahının fecri vururken cama
E) Kıymetini bil çiçek açmış bademin
Güneşli odanın, çamurlu sokağın
24. Çanakkale (I) dünyaya bir kere daha tek yürek olduğumuzu
(II) vatanımızın bir parçasını bile düşmana bırakmayacağımızı kanıtladığımız yerdir. Tarihimizin en şanlı zaferlerinden birini kazandığımız (III) binlerce şehit verdiğimiz yer… Üzerinden yüzyıllar geçse de (IV) asla unutmayacağımız (V) her göreni derinden etkileyen bir yer…
Bu parçada numaralanmış yerlerin hangisine noktalama işareti konmasına gerek yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde eylemler, farklı kişiler tarafından yapılmıştır?
A) Bu hafta sonu okuduğu romanı bitirdi, okuması için arkadaşına verdi.
B) Bugün öğretmenimiz derste trafik kurallarını anlattı, bize bazı fotoğraflar gösterdi.
C) Hava açınca parkta biraz dolaştı, sonra hastaneye geri döndü.
D) O, bazı yazılarını kitabından çıkardı, kitabını yayınevine o şekilde teslim etti.
E) Bir hafta içinde testleri çözdü, öğretmeni çözdüğü testleri sınavdan önce kontrol etti.
26. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “Bir konuyla sonuç alınamayacak bir biçimde uğraşıp durmak” anlamında bir deyim kullanılmıştır?
A)Bu yaz kampa gideceğimiz için tatilin gelmesini iple çekiyorduk.
B) Söylediklerinin yanlış olduğunu anlayınca renkten renge girdi.
C)Ona düşüncelerini asla kabul ettiremezsin, havanda su dövmeyi bırak artık.
D)Onun hakkında ileri geri konuşmanız doğru değil.
E)Adam istediğimiz belgeleri bir türlü vermiyor, işi yokuşa sürüyordu.
27. (I) Yazınımızda, üzerinde en az konuşulan, en az düşünce üretilen tür, hiç kuşkusuz öyküdür. (II) Bunu sadece öykünün genç bir yazınsal tür olmasına bağlamak geçerli bir neden olamaz. (III) Batıda çok eski bir tarihi geçmişe sahip olan öykünün bizde Batı’daki kadar yaygın olduğu söylenemez. (IV) Asıl neden öykü üzerine konuşmanın, daha fazla çaba, sabır ve birikim istemesidir. (V) Bu yüzden kimse öykü üzerine konuşmaya, yazmaya yanaşmıyor. (VI) Bunun sonucunda yazınımızda öykünün sorunlarına, kuramsal temellerine ilişkin araştırmalar oldukça sığ kalıyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
28. Yasemin bazen buruk bir tebessümle, bazen de buğulu gözlerle maziyi hatırlatan bir hüzün çiçeğidir.
Bu cümlenin öğeleri aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?
A) Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem
B) Nesne – dolaylı tümleç – özne – yüklem
C) Özne – yüklem
D) ilgeç tümleci – özne – nesne – yüklem
E) Nesne – özne – ilgeç tümleci – yüklem
29. (I) Yazınımızda olay öyküsü denilince aklımıza gelen ilk isim Ömer Seyfettin’dir. (II) O, öykülerinde daha çok, kıssadan hisse bağlamında değerlendirilebilecek özlü yaşam deneyimleri anlatır. (III) Çarpıcı, okurun merakını kamçılayan anlatımıyla da okuru kolayca metne bağlar. (IV) Onun öykülerinde son çok önemlidir. (V) Öykü boyunca mantık örgüleri birbirine eklenir ve çarpıcı bir sona ulaşılır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle olumlu bir ad cümlesidir.
B) II. cümlede “daha” sözcüğü üstünlük belirtecidir.
C) III. cümle, yan cümlesi sıfat-fiille kurulan, kurallı bir eylem cümlesidir.
D) IV. cümlede işaret adılı kullanılmıştır.
E) V cümle bağlı bir cümledir.
30. Yazarın son romanı, uzun yıllara dayanan bir birikimden damıtılmış, üzerinde titizlikle çalışılmış bir yapıt. Yazar, ortaya koyduğu kurgusal yaşamla acıların, yalnızlıkların, sevinçlerin, mutlulukların; zamanları ve mekânları aşan bir olgu olduğu gerçeğinin altını çiziyor. Böylece insanın eski ve yeni durumlarını yan yana getirerek, değişmez resme ulaşmaya çalışıyor.
Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtta anlatımdan çok içeriği öne çıkarmak
B) içerik yönüyle özgünlüğü yakalamak
C) Belli konularla ilgili bir dizi çalışma yapmak
D) Toplumları etkileyen kişilerin yaşamlarını anlatmak
E) insanın, her dönem var olan evrensel yönünü ortaya koymak
31. Sanatçının öykü birikimine bakıldığında az yazmanın, onun bilinçli bir seçimi olduğu saptaması yapılabilir. Yazarın, öykü evrenini zenginleştirmeyen çoğaltmacılığa, tekrarlara uzak durması, alkışlanacak bir yazarlık tavrı. Yazar öykü evrenini acele etmeden tuğla tuğla örerken hiçbir çürük tuğlayı kovmuyor öykünün yapısına.
Bu parçada altı çizili sözle, sözü edilen yazarla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Şiirsel ve akıcı bir anlatıma sahip olduğu
B)Öykülerinde anlattığı konuların bir bütünlük taşıdığı
C)Öykü türüne katkı sağlayacak bir sanatçılığı benimsediği
D)Öykülerini yavaş ama niteliksiz hiçbir öğeye yer vermeden oluşturduğu
E)Sanatlı ve süslü bir anlatımı tercih ettiği
32. Yaşamın içinde yaşanan olayların mantığa uygun olup olmadığını pek sorgulamayız. Olmuşsa olmuştur, gözüyle bakarız yaşananlara. Ama iş bunları kaleme dökmeye gelince durum farklılaşır. Sanatçı, okuru sözlerine inandırmakla yükümlüdür. Bu yüzden sanat ürünü daha ölçülü olmak, gerçeğin ardından koşmak, gerçeğin bir kez olanından çok, her zaman ve her yerde yinelenecek olanını bulmak zorundadır.
Bu parçada savunulan düşünceyle aşağıdakiler-den hangisi anlamca çelişir?
A)Yazarlar, yapıtlarında konu edindiği olayların mantıklı bir çerçevede gelişmesini sağlamalıdır.
B)Sanatçı, yapıtında birtakım olayları anlatırken dış dünyanın gerçekleriyle çatışmaya girmemelidir.
C)Sanatçı, yapıtlarında yaşam gerçeklerinden uzaklaşmalı, okura, kendi kurduğu dünyaların kapılarını aralamalıdır.
D)Sanat yapıtlarında, gerçek yaşamda her zaman rastlanabilecek olaylara yer verilmelidir.
E)Okurda yaşanmışlık duygusu uyandırabilen yapıtlar başarıyı yakalamış demektir.
33. Sanatını halkın hizmetine sunan sanatçı, sanatı bir amacın aracı olarak görmüştür. Coşkusu kadar sanatını da halka açan yazar özentili üslupçuluğun karşısına, kendine özgü bir üslupla çıkmıştır. Ona göre sanat, varlık nedenini, belli bir amaca hizmette bulur. Bu amaç insanlığın ilerlemesidir. Yine sanatçıya düşen görev, gerçeği önemsiz durumdan kurtarmak ve harekete geçirmektir. Kendisi de bu göreve, olayların gülünç yanlarını yansıtan gerçekçi bir yolla girmiştir.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yapıtlarını toplumsal bir fayda gözeterek oluşturduğu
B) Yapıtlarında daha çok, yaşadıklarına yer verdiği
C) Gerçekleri mizah unsurlarıyla süsleyerek anlattığı
D) Yapıtlarını gerçekçiliği önemseyerek oluşturduğu
E) Yapıtlarının, anlatım yönüyle özgün bir nitelik taşıdığı
34. Bir şairin gerçek yaşamda, şiirlerinde çizdiği portrenin tam tersi bir kişiliğe sahip olduğunu öğrenince hayal kırıklığı yaşarız. Bu, sanatçıya olan bakışımızın yanlışlığındandır. Çünkü, okurken, dinlerken, seyrederken karşımızda yalnızca yapıt vardır, kalıcı olan tek şey de o olacaktır. Yapıt gerçekten değerliyse, yadsıyamayacağımız bir sanatsal özelliği içinde taşıyorsa, onun taşıdığı güzelliği bozacak her şeyi kafamızdan silmemiz gerekecektir. Bunu yapmamak, nice güzel şiirden, romandan, öyküden kendimizi yoksun bırakmak anlamına gelecektir.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A)Yaşam gerçekleri sanat yapıtında tüm çıplaklığıyla yansıtılamaz.
B) Nitelikli bir yapıt, daha ilk sayfalarda kendini belli eder.
C) Okur, bir yapıta değer biçerken sanatçının kişiliğini göz önüne almamalıdır.
D) Kimi sanatçılar, kişiliklerini yapıtlarına yansıtmaktan kaçınır.
E) Yapıtta önemli olan ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıdır.
35. Bu sarimiz, son yıllarda düzyazıya ağırlık vermesiyle şöhret buldu. Bunun yanında şiiriyle de göz kamaştırıyor. Bunu halk şiiri kalıplarına, söyleyişlerine bir yakınlığı olmasına değil, şiirlerini bambaşka bir söyleyişle yazmasına borçludur. Şiirini gereksiz öğelerden arındırırken şaşırtıcı bir yalınlığa ulaşıyor. Yunus’un, Karacaoğlan’ın bir özelliği olan bu yalınlığı, yine halk şiirimizde görülen ince bir yergiyle süslemeyi başarıyor. Döneminde geçerli olan edebi akımlara kapılmayıp kendi şiir anlayışına bağlı kalarak şiirler yazmaya devam ediyor.
Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yazın yaşamını bağımsız olarak sürdürdüğü
B) Şiirlerinde sade bir anlatımı tercih ettiği
C) Şiirlerinde eleştirel bir tavrın bulunduğu
D) Şiirlerinin, düzyazı türünün özelliklerini taşıdığı
E) Özgün bir üslupla şiirler yazdığı
36. Konfüçyüs’e sormuşlar: “Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” Büyük filozof, hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle işe başlarım, demiş ve şöyle devam etmiş. Dil kusurlu olursa sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz. Düşünce iyi anlatılmazsa toplumda yapılması gereken şeyler doğru yapılamaz. Ödevler gereği gibi yapılmazsa töre ve kültür bozulur, adalet yanlış yola sapar. Adalet yoldan çıkarsa şaşkınlık içine düşen toplum ne yapacağını, işin nereye varacağını bilemez, işte bunun içindir ki, hiçbir şey dil kadar önemli değildir. Çünkü —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) bütün toplumsal değerlerin temelinde dil vardır
B) toplumun kültürel varlığı diline yansır
C) dil, toplumsal yaşamı bütünüyle yansıtamaz
D) dil, gelecek kuşaklara bırakılacak en değerli mirastır
E) dil, toplum içinde yaşayan bir varlıktır
37. (I) Karadeniz’de, doğanın güzelliği karşısında hayranlığını gizleyemez insan. (II) Her karışı yeşille bezeli, çimen ve çiçeklerle süslü bu coğrafyada kendinizden geçersiniz. (III) Ağaçlar gövdelerindeki sarmaşıklarla bir bütündür, göğe uzattıkları kollarıyla masmavi gökyüzünü kucaklarlar adeta. (IV) Yemyeşil ormanlarda daldan dala seken kuşların cıvıltıları, çağlayanların şırıltılarına karışır. (V) Burada binlerce yıldır, doğa kendi bestesini kendi yapar.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtmaktadır.
B) II. cümlede, betimleyici öğelere yer verilmiştir.
C) III. cümlede, kişileştirme yapılmıştır.
D) IV. cümlede, birden çok duyuyla ilgili ayrıntıya yer verilmiştir.
E) V. cümlede, bir varsayım yer almaktadır.
38. (I) Sadece kendisi için günlük tutan bir sanatçı, günlüğünü yayımlarsa kendini ele vermekten başka ne yapmış olur? (II) Günlükler, insanın içinin fotoğraflarıdır. (III) Kimseye açılamayan duygular, bir defterin “emin” sayfalarına dökülür. (IV) İtiraflar, düş kırıklıkları, günah çıkarmalar, sevinçler… (V) Günlük ile anı arasındaki en önemli fark, günlüğün günü gününe kaleme alınmasıdır. (VI) Bir de günlük yazarı sadece kendisini ya da kendisini merkeze alarak yakın çevresindekileri anlattığı halde; anı yazarları başkalarını da anlatabilir.
Bu parça ikiye ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
39. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, çoğul eki almadığı halde birden çok varlığı karşılayan bir sözcük yoktur?
A) Başkan, toplanan paralarla okulumuzun yaza doğru boyanacağını söyledi.
B) Şiir yarışmasında görev alacak jüriyi okul müdürümüz belirleyecek.
C) Sitemizin yöneticisi, birkaç gün sonra toplantı yapılacağını söyledi.
D) Bu dergi, genç yazarlardan oluşan bir komisyon tarafından hazırlanmış.
E) Bu heyet, bayram boyunca trafiğin aksamaması için alınacak tedbirleri görüşecek.
40. Genç sanatçılar, yüzyıllarca unutulmak istemiyorlarsa geniş bir okur kitlesine seslenmeyi hedeflemelidirler.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) “istemiyorlarsa” sözcüğü, şimdiki zamanın şartı biçiminde çekimlenmiş bir eylemdir.
B) Belgisiz sıfat kullanılmıştır.
C) Olumlu bir eylem cümlesidir.
D) “geniş” sözcüğü bir ad takımını nitelemektedir.
E) Yüklemi, geçişsiz bir eylemdir.
CEVAPLAR
1 | – | D | 9 | – | B | 17 | – | B | 25 | – | E | 33 | – | B |
2 | – | A | 10 | – | E | 18 | – | E | 26 | – | C | 34 | – | C |
3 | – | A | 11 | – | A | 19 | – | A | 27 | – | B | 35 | – | D |
4 | – | B | 12 | – | D | 20 | – | E | 28 | – | C | 36 | – | A |
5 | – | E | 13 | – | C | 21 | – | D | 29 | – | D | 37 | – | E |
6 | – | B | 14 | – | E | 22 | – | C | 30 | – | E | 38 | – | D |
7 | – | C | 15 | – | A | 23 | – | C | 31 | – | D | 39 | – | A |
8 | – | B | 16 | – | B | 24 | – | D | 32 | – | C | 40 | – | E |