TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI – 20
1. (I) Isparta’da her yıl mayıs ve haziran aylarında sabah erkenden kalkar insanlar. (II) Güllerin yanına, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte varırlar. (III) Gül toplamak, kolay iş değildir. (IV) Zarar verir diye makas kullanılmaz, dikenlere alışık eller toplar onları. (V) Öğleye kadar, o gün açan güller tarladan toplanmak zorundadır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. cümlenin yüklemi geçişsiz bir eylemdir.
B) II. cümle, basit bir eylem cümlesidir.
C) III. cümle, iki öğeli bir ad cümlesidir.
D) IV. cümle sıralı bir cümledir.
E) V. cümle, olumsuz bir cümledir.
2. Picasso, “Bir süre önce bir arkadaşım neşe içinde tablomun neyi göstermek istediğini anladığını söylemişti, arkadaşıma göre tabloda üç müzisyen varmış; halbuki ben yan yana üç ağaç çizmiştim!” diyor.
Bu olaydan hareketle sanatla ilgili aşağıdaki genellemelerden hangisine ulaşılabilir?
A) Yetkin sanat ürünleri sanatseverlerin görüşleri doğrultusunda oluşturulmalıdır.
B) Bir sanat yapıtında sanatçının anlatmak istediğiyle sanatseverlerin o yapıttan anladığı birbirinden farklı olabilir.
C) Gerçek sanat, toplumun yaşama bakışını değiştirir, ona daha önce tanık olmadığı güzellikleri sunar.
D) Bir sanatçının, okurları yönlendirmek amacıyla ortaya koyduğu yapıtı kendisinin açıklaması doğru bir yaklaşım değildir.
E) Sanat, doğadaki gerçekliği hiç değiştirmeden anlatma yoludur.
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Güzel şeyler yapmak için bazı değerleri yıkmak zorunda değiliz.
B) Eğitimli kişilerin, iş hayatında daha sistemli çalıştıklarını biliyordum.
C) İnsanlara bundan sonra, hak ettikleri değeri göstereceğim.
D) Vapur sefer tarifeleri yeniden düzenlendi.
E) Yetkililer, bu ay içinde güvenlik önlemlerini artıracaklarını söylediler.
4. (I) Adada eşsiz ve yemyeşil Marta Koyu’nu tam karşıma alıp yoluma devam ediyorum, arada sırada adanın tek ulaşım aracı faytonlar yolu kapatıyor. (II) Hatta akşam vakti olduğundan, mesaileri bitmiş dolaşmaya çıkan birkaç sahipsiz at kısa bir süreliğine de olsa yeni yol arkadaşlarım oluyor. (III) Kalpazankaya’ya ulaşıp, en uçtaki restoranın yan tarafındaki minik ve sık merdivenlerden aşağıya iniyorum. (IV) Sahile inince dikkatimi ilk çeken, denizi ikiye bölen minik kumsalın ucundaki kaya parçası oluyor. (V) Koyun, adını bu kaya parçasından aldığı, bunun bir öykü gibi halk arasında anlatı-la anlatıla bir söylenceye dönüştüğü belirtiliyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde varlıklar niteleyici özellikleriyle verilmemiştir?
A) I. B)ll. C) III. D) IV. E) V.
5. Hangi şartta olursa olsun bir eleştiri mutlaka nesnel olmalı ve yapıtın yazarının kişiliğinden bağımsız bir nitelik göstermelidir. Çünkü öznel eleştiri yapıldığında “Benim için yazar değil yapıt var.” diyen bir eleştirmen dahi, beğenmediği bir yapıtı en acımasız sözlerle yerden yere vururken, kendi benliğinden bir parçayı yapıtına yansıtan yazarı da zedelediğinin, okurların gözünde o yazarı bir “hiç”e indirdiğinin farkında olmaz.
Bu sözleri söyleyen bir yazarın aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?
A) Gerçek eleştiri ölçülü bir biçimde yalnız ortaya konan ürüne yönelik olmalıdır
B) Belli kriterlere yaslanmadan salt beğenileri ölçüsünde eleştiri yapanlar, yapıtın yazarına zarar verebilir.
C) En nitelikli eleştiri, kişisellik gömleğinden sıyrılmakla ortaya konur.
D) Eleştirmenin de bir insan olduğunu ve değerlendirmelerinin, beğenilerinden bağımsız olamayacağı akıldan çıkarılmamalıdır.
E) Bir eleştiri, ele alınan yazarın kişiliğini değil, o yazarın yapıtını sanatsal açıdan değerlendirmelidir.
6. Sanatçı şiirlerinde tarihten mitolojiye kadar pek çok sanat ve bilim dalıyla ilgili kavramlara ve ayrıntılara yer veriyor. Okurlarının zihinsel bir çabayla anlatmak istediklerine ulaşmasını bekliyor. Sanatçı art alanı geniş bir şiir evreni kurduğu için onu anlamak isteyen okurların bir altyapıya sahip olması gerekiyor.
Bu parçada “art alanı geniş bir şiir evreni kurmak” sözüyle şairin şiirleriyle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Herkesçe farklı bir biçimde anlaşılmaya olanak tanıması
B) Geri planında geniş bir bilgi birikimini ve kültürü barındırması
C) Okuru belli bir dünya görüşüne yönlendirmesi
D) Sanatçının yaşamını yansıtan bir niteliğe sahip olması
E) Toplumun yaşam biçimini yansıtması
7. (I) Gölyazı’da, gözün gördüğü tüm açılara rengârenk sandallar yerleştirilmiş. (II) Her üç evden birinde sandal olması, balıkçılığın önemli bir geçim kaynağı olduğunun göstergesidir. (III) Ağ onarmak, sandal boyamak, olta hazırlamak, balık almak ya da satmak günlük yaşamın olağan bir parçasıdır. (IV) Köy kahvesi, yaşlı balıkçıların av bilgilerini gençlere aktardığı bir okul işlevi görüyor. (V) Hastaları doktora yetiştiren, bahçe mahsulünü evlere ve pazarlara taşıyan sandallar, Gölyazı halkı için yaşamın ta kendisi demek.
Gölyazı’nın ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bir gözlem belirtilmiştir.
B) II. cümlede, bir saptama yapılmıştır.
C) III. cümlede, günlük yaşamla ilgili uğraşlardan söz edilmiştir.
D) IV. cümlede, yaşlıların, deneyimlerini gençlere aktardığından söz edilmiştir.
E) V. cümlede, ulaşım olanaklarının gelişmediğinden söz ediliyor.
8. (I) Ahmet Hamdi Tanpınar, derin bir kültürle Türk tarihini ve içinde yaşadığı dönemi sentezlemiş bir sanatçıdır. (II) Olaylara ve kişilere kendine has bir perspektifle yaklaşan sanatçı her eserine kendi şahsiyetini, birikimini ve duygusallığını bir mühür gibi basar. (III) Düşünce yapısını “Kökü mazide olan bir atiyim.” diye tanımlayan Yahya Kemal Beyatlı’dan ve şiir estetiği yönüyle de Ahmet Haşim’den etkilenmiştir. (IV) Romanları, şiirleri, denemeleri, edebiyat tarihi ve eleştiri çalışmalarıyla Türk edebiyatının dört başı mamur yazarları arasında yer alır. (V) Yazınımızda şairliği ve romancılığı birlikte yürüten, mükemmel bir biçimle yazan nadir yazarlardan biridir.
Tanpınar’ın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, yazın dünyasındaki özgün yerinden söz edilmiştir.
B) II. cümlede yapıtlarının, kişiliğinden izler taşıdığı belirtiliyor.
C) III. cümlede, öykündüğü sanatçılardan söz edilmiştir.
D) IV. cümlede yetkin bir sanatçı olduğu belirtiliyor.
E) V. cümlede, bir beğeni dile getirilmiştir.
9. I. Her dönemde el üstünde tutulan yapıtlar ortak insani değerleri anlatır.
II. O üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokmazdı.
III. Yaşlanınca işlerden elini eteğini çekmiş, emekliliğine alışmaya çalışıyordu.
IV. O, her işi yapar, ekmeğini taştan çıkarırdı.
V. Eşyaları elden geçirince eşyaların hepsi kullanılacak duruma geldi.
Yukarıda numaralanmış cümlelerde kullanılan deyimlerle ilgili olarak aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. cümledeki deyim, çok değer vermek ve saygı göstermek
B) II. cümledeki deyim, yapılan tekliflere ilgisiz kalmak
C) lll.cümledeki deyim, yaptıklarıyla artık uğraşmaz olmak
D) IV. cümledeki deyim, en zor koşullarda bile geçimini sağlamak
E) V. cümledeki deyim, eksiklik veya bozuklukları gidermek
10. Yazarlar, yazınsal yapıtlarda dili kendince kullanır, anlamı herkesçe bilinen sözcüklere yeni ve değişik anlamlar yükler. Sözcükleri gerçek anlamından sıyırarak mecaz ve yan anlamlarıyla kullanmayı bilir. Bir yazan, bilim adamından ayıran en önemli yön de dili bu şekilde kişiselleştirmek ve zenginleştirmektir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi sanatçıların yazınsal yapıtlarda dili kullanma biçimlerini örneklendirmez?
A)İçimde oluşan duygu selini size anlatmak ve adeta patlamış bir yanardağ gibi rahatlamak istiyorum.
B) Keşke ben de uçabilsem kuşlar gibi, bütün ağırlıklarımdan kurtularak yaşadığımın ayrımına varsam.
C) O, yumuşak sesiyle herkesin sempatisini kazandı, bir anda salonda dostça bir hava esti.
D)Sabah kalktığımda soğuk hava bana kış aylarında olduğumu hatırlattı.
E) Aklımın iplerini kalbimin eline verince hayatta bazen yanlış kararlar verebiliyorum.
11. Yapılan araştırmalar, eski köy evlerinin pek çoğunun yapımında antik çağdan kalma taşlar kullanıldığını kanıtlamış. Taşın ve ahşabın uyumlu birlikteliğini yaşatan bu köylerde mimarinin antik çağdan Osmanlı ya uzanan kronolojik evrelerini izlemek mümkün.
Bu parçada numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. sözcük, bir sıfat-fiildir.
B) II. sözcük, ad tamlamasını niteleme göreviyle kullanılan bir sıfattır.
C) III. sözde, bağlaç tamlayanları bağlamıştır.
D) IV. söz, bir sıfat tamlamasıdır.
E) V. sözcük, bir varlığın neye ait olduğunu belirten bir ek almıştır.
12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?
A) Salı günü İTÜ’de düzenlenecek konferansa katılmayı düşünüyorum.
B) Ali Bey bugün işe bir az geç geleceğini söyledi.
C) 10 Mart 2009 Pazartesi günü oynanan maçta iki futbolcu sakatlanmıştı.
D) Kitapta madde başlıkları alt alta sistematik bir biçimde sıralanıyordu.
E) Akşamüzeri ailece yürüyüş yapmak için parka gitmiştik.
13. Çam, köknar ve ladin ağaçlarıyla çevrili geniş bir alana yayılan
I
Kafkasör Yaylası; dik yamaçları, el değmemiş ormanları ve uçurumların kenarında ilerleyen adrenalin düzeyi yüksek dağ yollarıyla, off-road
II
tutkunları için bulunmaz parkurlar saklıyor. Farklı kültürlerin izlerinin
III IV
olduğu bu yaylada insanların dostluk içinde yaşadığı da ayrıca
V
belirtilmesi gereken bir durumdur.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerin hangilerinde aynı ses olayı vardır?
A) I. ve II. B) I. ve V. C) II. ve IV.
D) III. ve IV E) IV. ve V.
14. İstanbul halkı , lüfere “boğazın sultanı” ve “boğazın dişlisi” gibi
I
isimler vermiştir. Çok sevilen lüferin, gelişme evrelerine göre koruk ,
II
defne , çinekop , sarıkanat ve kofana şeklinde isimlendirildiğini
III IV
biliyoruz. Balık sevdalıları , sonbaharın başında Boğaz’ın Karadeniz
V
girişinde sabırla bekleyerek mevsimin ilk lüferini avlamaya koyulur.
Bu parçada numaralanmış virgüllerden hangileri yüklemdeki işi yapanı belirtmeye yönelik kullanılmıştır?
A) I. ve II. B)l. ve V. C) II. ve IV.
D) III. ve IV. E) IV ve V.
15. Kabına sığmayan ( ) gün geçtikçe gelişip büyüyen modern bir kent Diyarbakır. Neden mi kabına sığmıyor ( ) işte size yanıtı ( ) Genç nüfusun dinamizmi ve şehre kattığı hareketlilikten başka, tiyatro festivalleri ve yaz konserleri gibi organizasyonlar durmaksızın devam ediyor ( ) Bunun yanında tarihi güzelliklerini de unutmamak gerekir tabii ki
Bu parçada ayraçlarla ( ) belirtilen yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen noktalama işaretleri sırasıyla getirilmelidir?
A) (,) (?) (:) (…) B) (;) (,) (;) (?)
C) (;) (,) (?) (.) D) (,) (,) (:) (.)
E) (,) ( ) (?) (…)
16. (I) Edebiyatımızda, halkın rahatlıkla anlayabileceği, yalın bir dille ve saz eşliğinde şiirler söyleyen şairlere “saz şairi” adı verilir. (II) Bunlara halk şairi veya âşık da denir. (III) Okur-yazar olmayan bu âşıklar köy köy, kasaba kasaba dolaşarak sanatlarını ortaya koymuşlardır. (IV) Halk şiirinde daha çok; aşk, gurbet, yalnızlık, tabiat gibi temalar işlenmiştir. (V) Ayrıca sosyal olaylar ile dini, tasavvufi konulara da yer verilmiştir. (VI) Bu şiirler, sonraki halk şairleri ya da halk tarafından dilden dile aktarılarak günümüze kadar getirilmiştir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
17. “İğne atsan yere düşmez” dedirten istiklal Caddesi’nden tünele yaklaştıkça kalabalık azalmaya, koşuşturmaların yerini de sükunet almaya başlar. Tünel meydanına sapmadan sola doğru kıvrılınca belli belirsiz müzik sesleri gelir kulağınıza. Kuledibi doğaçlama seremonilerle karşılar sizi. Üzerinde bulunduğunuz caddenin hemen girişinde, Galata Mevlevihanesi’nin önünde Galip Dede’nin türbesi bulunur. Yokuş aşağı salınmaya devam edince aklınıza gelen hemen her tür enstrümanı bulabileceğiniz dükkânların, pul koleksiyoncularını cezbeden tezgâhların, sahafların, renk renk elbiseler ve göz kamaştıran takılarla bezenmiş mağazaların önünden bir bir geçersiniz.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Devrik cümlelerle tekdüzeliğin kırıldığı
B) Betimleyici öğelere yer verildiği
C) Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıttığı
D) İkilemelere yer verildiği
E) Birinci kişili anlatımın kullanıldığı
18. Aşağıdakilerin hangisinde nesne bir isim tamlamasıdır?
A) İki bin metre yükseklikte bulunan bu tesisin manzarası büyüleyiciydi.
B) Arkadaşlarımla geçen hafta tiyatro salonunda buluştuk.
C) Çocukluğumda akşam yemeklerini her zaman evimizin balkonunda yerdik.
D) Kardeşim geçen yıl üniversiteden mezun oldu.
E) Belediye, üst geçidi üç ay içinde tamamlamayı planlıyormuş.
19. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ayraç içindeki sözün anlamını içeren bir söz yoktur?
A) Annem misafirlerin geleceğini duyunca dağınık duran eşyaları alelacele topladı. (çabucak)
B) Hiç durmadan yürüsek bile oraya ancak akşama varabiliriz. (sürekli olarak)
C) O, romanlarını ince eleyip sık dokuyarak oluşturan dikkatli biridir.(titiz bir biçimde)
D) O, insanlarla olan ilişkilerinde belli bir seviyeyi korumayı ilke edinmiştir. (düzeyli olmak)
E) Çalıştığı her kurumu daha ileri taşımak için elinden geleni yapardı. (farklı olmak)
20. Hayır, bu benim için bilinçli bir seçim değil. Yani yerel söyleyişler, deyimler diye bir ayrı kulvar yok benim anlayışımda. Bir öykünün mekânı Orta Anadolu ise o ağzı kullanacaksın. Bilmiyorsan, yazamazsın. Eğer bir Doğu Anadolu insanını İstanbul Türkçesiyle konuşturursan olmaz. Kurgu, mekân, zaman hepsi birden sarsılır. Bunların örneklerini çokça görebilirsiniz. Yani, anlattığın çevreyi diliyle yaşayacaksın ki ortaya gerçekçi, etkileyici bir yapıt çıksın.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir yanıt olabilir?
A) Yapıtlarınızda salt İstanbul dışındaki kentlerde geçen olayları anlattığınız doğru mu?
B) Herkesçe kullanılmayan argo söyleyişleri çokça kullanmanız yapıtınızın değerine gölge düşürüyor mu?
C) Yapıtlarınızda yöresel dil ve ağızlardan yararlanmanızın özel bir nedeni var mı?
D) Gerçek bir yazarın içinde yaşadığı çevreyi anlatması gerektiği görüşüne katılıyor musunuz?
E) Mecazlı söyleyişe önem vermeniz okurlarca olumlu karşılanıyor mu?
21. (I) Dili ciddiye almadan öykü yazamazsınız. (II) Düşünün ki, bir bina yapıyorsunuz ama demirin çapını, harcın çimento oranını ciddiye almıyorsunuz. (III) Bu durumda o binanın sağlam olmasını beklemek yanlış olur. (IV) Öykü bu yönüyle romandan daha öte dil işçiliği ister. (V) Çünkü öyküde olayı yayma değil yoğunlaştırma vardır, yani bir betimleme yapacaksınız diyelim romanda bunun için sayfalarca yeriniz var. (VI) Romanın öyküden daha çok okunduğu da bir gerçektir. (VII) Ama romanda bu şekilde uzunca anlattığınız duyguyu öyküde bir iki cümle ile vermeniz gerekecektir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B)lll. C)IV. D)V. E) VI.
22. I. Okuldan çıkınca arkadaşlarımla birlikte bu boş arsaya gelir, burada futbol oynardık.
II. Sanatçı, bu yapıtlarında köy gerçekliğini etkili bir biçimde anlatıyor.
III. Misafirlerin akşam bize geleceğinden doğrusu haberim yoktu.
IV. Kahvehanenin kapısını yavaşça açarak sobanın olduğu bölüme doğru yürüdü.
V. Annesi ona her konuda yardımcı olmaya çalışıyor.
Yukarıda numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, yüklemleri eylem olan bir sıralı cümledir.
B) II. cümle özne, dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci ve yüklemden oluşmuştur.
C) III. cümle, olumsuz bir isim cümlesidir.
D) IV. cümle, bileşik, kurallı bir eylem cümlesidir.
E) V. cümlede yeterlik fiili kullanılmıştır.
23. Birçok ilden hem nüfus hem de coğrafya olarak daha büyük olan Tarsus; Adana ile Mersin’in tam ortasında ve ikisine yaklaşık aynı
I
uzaklıktadır. Efsaneler, tarihi alanlar ve damak çatlatan lezzetlere bir
II III
de insanların güler yüzlü sıcaklığı eklenince bu kentte kendinizi
IV V
bulmak için kaybolmak isteyeceksiniz.
Bu parçada numaralanmış sözcüklerin hangisi yapıca ötekilerden farklıdır?
A) I. B) II C) III. D) IV. E) V.
24. (I) Günümüzde bazı yaşlı yazarlar, yapıtlarıyla edebiyat çevrelerinde bir hayli gürültü kopardı. (II) Çünkü bu yazarlar, yapıtlarında, yaşamakta olan birçok aydını ve sanatçıyı özel yaşamlarını merkeze alarak eleştirdiler. (III) Bu yazarlarımızın yaptığı gibi birçok genç yazar da dikkatleri yapıtlarına çekebilmek için aynı gayretlerin içine girmeye başladı. (IV) Böyle yolları deneyen yazarların bir anda ilgi odağı haline gelmesi kimseyi şaşırtmamalıdır. (V) Fakat, yazarları tanıtmak için etkili bir yol olsa da bunun edebiyat dışı bir yöntem olduğunu söylemek gerek.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde “yazarların dikkat çekmek için başvurduğu yol” belirtilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
25. Onun öykülerinde Türk toplumunun son dönemde yaşadığı toplumsal serüvenin derin izlerini görürüz. O, tıpkı bir toplumbilimci gibi, ülkede yaşanan değişimi ve bunun toplum ve birey üzerindeki etkisini irdeler. Son öyküsünde de belirli bir dönem toplumsal yapıda yaşanan olumsuzlukları işliyor. Döneminin gözde eğilimleri olan bireyselleşmeyi, yalnızlığı, özgürlük tutkusunu, yükselme hırsını öyküde gündeme getirerek, bunların insanları nasıl açmazlara sürüklediğini öne çıkarıp eleştiriyor.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Öykülerinde farklı konular işlediğine
B) Olayları bir sosyolog gibi ele aldığına
C) Toplumsal sorunlara çözüm önerilerinde bulunduğuna
D) Son öyküsünün, öncekilerle içerik yönüyle benzerlikler gösterdiğine
E) Toplumun son dönemde geçirdiği değişimlere yapıtlarında yer verdiğine
26. Bu roman, edebiyatın ruhuna aykırı olarak, Türkiye’de yayımlanmadan haftalar önce gündeme gelmeye başlamıştı. Kitabı ilk konu edinen, ünlü eleştirmenlerimizden biri oldu. Bu eleştirmenimiz, bir yazısında daha yayımlanmadan yüz bin adet sipariş aldığını “müjde” diye duyuruyordu okurlarına. Ona göre bu durum Türk okuyucusunun da artık ‘küresel okur’ niteliği kazandığının göstergesiydi. Yıllarını Türk edebiyatına vermiş, söz sahibi bir eleştirmenin bile, edebi özelliklerden yoksun bir kitabın çok satılmasını bu denli sevinçle karşıladığını görünce, edebiyat adına üzülüyor insan. Acaba bu eleştirmenimiz, bu türden kitapları alanların okur değil, müşteri mantığıyla hareket ettiğini bilmiyor mu?
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada yazarın eleştirdiği noktalardan biri değildir?
A) Yazınsal nitelik taşımayan bir yapıtın çok satılması
B)Yetkin bir eleştirmenin, çok satılan ama niteliksiz yapıt adına sevinmesi
C) Bir yapıtın yayımlanmadan önce gündeme taşınması
D) Eleştirmenlerin, değerlendirmelerinde yapıtlardan çok yazarları öne çıkarması
E)Bir eleştirmenin okurlara yönelik yanlış değerlendirmelerde bulunması
27. Yıllardan beri değişmeyen bir alışkanlıktır: Ünlü bir sanatçı öldü mü bütün basın ve yayın organları ölenin arkasından bir ağıt yakma yarışına girer. Öleni uzaktan yakından tanıyanlar hemen kaleme sarılır ve onunla ilgili anılarını, acılarını, izlenimlerini sıralar. Bütün bunların yapılmasına karşı değilim; ama —-
Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) ölen bir sanatçının arkasından olumlu yazılar yazılması kadar doğal bir şey olamaz.
B) birçok sanatçının gerçek değeri, ölümlerinden sonra anlaşılmıştır.
C) bu tür yazıların, sanatçının sağlığında da yazılması gerektiği düşüncesindeyim.
D) bu durumda sanatçının kişiliği ön plana çıkarılır, yapıtları arka planda kalır.
E) gerçek sanatçılar, yapıtlarıyla, öldükten sonra da yaşamaya devam eder.
28. Şiirin yeni boyutlar, yeni tatlar oluşturması insanla göbek bağını koparmamasına bağlıdır, insanı; kini, öfkesi, acısı, umudu, sevgisi ve tutkusuyla kavramasına bağlıdır. Böyle olmaz da, insandan koparsa şiir çoraklaşır kendiliğinden. Çünkü — Ozanlar insanı sıkı sıkıya kavramaya çalıştıkları oranda şiirlerini kalıcı kılabilirler.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) şiiri besleyen öğeler, insanda gizlidir.
B) şiir, toplumun tamamına aynı mesafede kalabildiği sürece yaşayabilir.
C) şiir, insanların sorunlarına çözümler ürettiği sürece varlığını korur.
D) şiir, sokaktaki insanın konuştuğu dilden beslenir.
E) şiir, sadece gerçekleri anlattığında okuyucuyu etkiler.
29. Çoğu zaman insanlar, yazmanın bir yetenek işi olduğunu, dolayısıyla sonradan kazanılamayacağını sanır. Oysa güzel ve doğru yazmak her şeyden önce kendini yetiştirmekle olur. Bu yolda yapılan denemelerle, bir de dilimizi iyi kullanan usta sanatçıları okumakla olur. Duyduğunu, düşündüğünü, anladığını etkili bir biçimde anlatmak; insanlar için sıkıcı, bunaltıcı bir yolculuk olmaktan ancak bu şekilde çıkar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakiler-den hangisidir?
A) Dil, yazıda ve konuşmada iyi kullanıldığı ölçüde doğru anlaşılmayı sağlar.
B) Ünlü yazarların yapıtlarını okumak geniş bir ufuk kazanmak için ilk adımdır.
C) Nitelikli yazmak, o alanda sürekli çalışmayı ve yetkin yapıtları okumayı gerektirir.
D) Yazarlık, yeteneğin yanında ilhama açık olmayı da gerektirir.
E) İyi yazılar ortaya koyabilmek için yazmaya erken yaşta başlanmalıdır.
30. Yalnız bizim değil, Batı’nın edebiyat dünyasını da sarsan yeni eğilim, en çok, “eleştiri” alanında su yüzüne Çıktı. Eskinin seçkinci edebiyat anlayışı, önemli bir sarsıntı yaşadı. Eleştiri bir çeşit rütbe kaybına uğradı; onun yerini dergilerde, gazetelerde kısa kitap tanıtımları, televizyon ekranında kitapların arka kapaklarındaki yazıları okumaya indirgenmiş ve genellikle çok satılan kitapların listesinden ibaret haberler aldı. Görselliğin ön plana çıktığı yeni dönemde televizyonda yazarla söyleşilerle yetiniliyor; sanatçının, yapıtın başka bir kişi tarafından değerlendirilmesine ihtiyaç duyulmuyor.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Kitaba eskisi kadar önem verilmemesinden
B) Eleştirinin, gerçek niteliğinden uzaklaştırılmasından
C) Televizyonun, kitap okumanın yerini almasından
D) Eleştirmenlerin, eskiler kadar donanımlı olmamasından
E) Eleştirmenlerin, sanatçıları ve yapıtları tanıtmada yetersiz kalmasından
31. — Bu düşüncemi dergilerde yayımlanan şiirler de kuvvetlendiriyor. Edebiyatın inceliklerini kavramış, bu yönde kendini geliştirmiş çok sayıda genç şair var ve daha pek çoğunun ayak sesleri şimdiden duyuluyor. Bu, şiirimiz adına çok ümit verici bir durum. Bunun yanı sıra onların işlerinin bizimkinden daha zor olduğunu da söylemeliyim. Çünkü günümüz şiirseverleri, şairlerden her seferinde yapıtlarının düzeyini yükseltmelerini bekliyor.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Şairlerin yetkinliğinin yaşla birlikte azaldığı düşüncesindeyim.
B) Yeni dönem şairlerimiz ne yazık ki dile önem vermiyorlar.
C) Edebiyat dergilerinde en çok yer alan yazınsal türün şiir olduğu söylenebilir.
D) Şiirimizin geleceğinden çok umutlu olduğumu söylemeliyim.
E) Edebiyatın nabzının tutulduğu yerler dergilerdir.
32. Latinlerin “Çevirmen haindir.” sözü bir gerçeğin ifadesidir. Bir çevirmen ne kadar dikkat ederse etsin, çevirdiği yapıtı gereği gibi aktaramaz. İçeriğini bütünüyle yansıtsa da biçemini tam olarak yansıtamaz. Bu düşünceden hareketle, onca zahmet çekip çevirdiğim yapıtı beğenmeyip yayınevlerine teklif etmekten vazgeçtiğim çalışmalarım olmuştur. Peyami Safa’nın şu sözü bu düşünceyi destekler niteliktedir: “Çevirmen, çevrilen yapıtın yazarı kadar çile çekmezse, o çeviriden hayır gelmez.”
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çevirmenliğin çok yaygın bir meslek olduğu
B) Çevirmenin her iki dilin özelliklerini de iyi bilmesi gerektiği
C) Çeviride çevirmenin yapıtı kendince yorumlaması gerektiği
D)Çevirmenin, çeviri sırasında yapıtın sanatsal özelliklerini korumasının şart olmadığı
E) Bir yapıtı başka bir dile hakkıyla çevirmenin çok güç bir uğraş olduğu
33. Günümüzde sanatçıya yol gösterecek, eksikliklerini ona söyleyecek yapıcı eleştirilere çok ihtiyacımız var. Eleştiri alanındaki bu eksiklik devam ettiği için insan, bunu gidermenin bir yolunu bulmalı. Kütüphanemin bu anlamda çok büyük bir yararı var benim için. Ben kitaplarla çevrili bir adayım, burada bir yığın eleştirmenim var benim. Bir şey yazarken kitaplardan biri “Hışt!” diye sesleniyor bana, kalkıp gidiyorum, ne diyor acaba, diye. Ona bir bakıyorum: “Evet, yanlış yapmaktayım şu anda. Aslında böyle de düşünülebilir.” diyorum kendi kendime. Böylece, yaptığım yanlışları, bu dostlarım sayesinde düzeltebiliyorum.
Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Kişinin, yapıttan hakkında özeleştiri yapmasının gerekliliği
B) Günümüzde yapılan eleştirilerin, sanatçıların kişiliğine yönelik olduğu
C) Günümüzde eleştirinin, sanatçının sadece olumsuz yanlarını ortaya koymak şeklinde anlaşıldığı
D) Eleştiri alanındaki eksikliği, sanatçıların kendi olanaklarıyla nasıl giderebileceği
E) Eleştirel düşüncenin toplumun her alanında olması gerektiği
34. Bir yazarın kişiliğinden çok, yazdıkları, okuru ilgilendirir. Okuduğumuz bir romanı veya öyküyü sevmemiz, beğenmemiz için yazarının nasıl biri olduğunu, nelerden hoşlandığını öğrenmemiz hiç de gerekli değildir. Büyük bir romancının yapıtlarına karşı duyduğumuz hayranlık, onun hayat hikâyesini öğrenmekle ne artar ne eksilir. Aksine, büyük sanatçıların hayat hikâyelerinin, yapıtları okunduktan sonra öğrenilmesi, okuru onların yapıtlarından soğutabilir. Çünkü —.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre, aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?
A) biyografide nesnel bir anlatım kullanılır
B) bazı yazarlar, yaşamlarını yapıtlarına yansıtmazlar
C) yazarların, okurun hayalindeki yaşamlarının büyüsü gerçek yaşamlarının öğrenilmesiyle kaybolur
D) okurlar, yakından tanıdığı yazarların yapıtlarına ilgi gösterirler
E) okurlar, toplumsal yaşama sırt çevirmiş yazarların yapıtlarını inandırıcı bulmazlar
35. Ünlü eleştirmen, Türk sineması adına belki, çoğu uzman kişinin bile haberdar olmadığı önemli bir kaynak sunuyor. Yazar, bu yapıtında başlangıcından günümüze kadar geçen zaman içinde sinemamızın aşamalarını, günün gelişen modalarını ve tiplemelerini anlatıyor. Bunları sadece kuru bilgiler vererek değil; derinlikli, ciddi ve göz ardı edilmemesi gereken görüşlerle ele alıyor. Yapıtın içine daldığımızda, yazarın tüm detaycı-lığını, arşivci yanını ve keskin dilini de görüyoruz. Zengin görsel içeriğinden baskısına kadar oldukça titiz bir çalışmanın ürünü olan yapıt, kendi alanında içerik ve hacim olarak sık sık başvurulacak bir kaynak özelliği taşımaktadır.
Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yeteri kadar bilinmediği
B) Geniş bir içeriğe sahip olduğu
C) Yazarının üslup özelliklerini yansıttığı
D) Sinemamızın tarihsel sürecini ortaya koyduğu
E) Alanında bir ilk yapıt olduğu
36. Çocuk kitaplarında, çocukların ilgi duyacağı her konu, çocuğun
yaşına ve düzeyine uygun bir dille işlenir. Bu kitaplar, çocuğun ufkunu genişletir; onun sorun çözme, düşünme, üretme yeteneklerini ve hayal dünyasını geliştirir. Çocukta evrensel olaylara karşı ilgi uyandırır. Çocuğun fark gözetmeksizin insanları sevmesine, olgun davranışlar kazanmasına, gelenek ve görenekleri öğrenmesine ve yerel değerlere saygılı olmasına yardımcı olur.
Bu parçada çocuk kitaplarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Çocukların anlayabileceği bir anlatımının olduğuna
B) Çocukları insanlığı ilgilendiren konulara yönlendirdiğine
C) Çocukların düş evrenini zenginleştirdiğine
D) Çocuklarla birlikte yetişkinlere de seslendiğine
E) Çocukların, bütün insanları ayrım yapmadan sevmesini sağladığına
37. Sanatçı yüksek öğrenimini İngiltere’de sinema alanında yapmış, çeşitli ödüller kazanan çizgi film çalışmalarının yanı sıra görsel anlatım ve kurgu sorunları üzerine yayımlanmış çeşitli ders kitabı, öykü, makale ve incelemeler kaleme almıştır. Yazı ve sanat çalışmalarının tümü ancak eğitimli bir sanatsever kitlenin anlayacağı bir nitelik gösteriyor. Yazarımız zamana aldırış etmeden yapıtlarını yayımlıyor, çünkü ilk öyküsünden sonra yayınladığı romanı için yedi yıl beklemişti. Ayrıca müze tasarımı çalışmalarına ağırlık veren sanatçı çok sayıda sergi de düzenlemiştir.
Bu parçada, sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Araştırmacı bir kişiliğe sahip olduğuna
B) Değişik sanat dallarıyla ilgilendiğine
C) Yapıtlarını yayımlamakta acele etmediğine
D) Yazın dünyasında herkesçe tanındığına
E) Ortaya koyduğu ürünlerin belli bir kesime seslendiğine
38. (I) Sanatçı öykülerinde acılı, yalnız, yenilmiş insanların dünyasını anlatır. (II) Bu öyküleriyle çağıyla ve içinde yaşadığı toplumla yüzleşir, doğru ve yanlış bulduklarını çekinmeden söyler (III) Yaşadıklarını, deneyimleri, zaaflarını eksiksiz tutanak altına almaya çalışır. (IV) Onun öyküleri, klasik öykü tarzıyla bağlantılarını tümüyle koparmasa da şiirsel bir söyleyişle oluşturulmuştur, denilebilir. (V) Öykülerde bir görüntü, bir ses yazarın yaşadıklarını çağrıştırıcı, hatırlatıcı bir imgeye dönüşüyor.
Bir sanatçının öykülerinin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, içeriğinden söz edilmiştir.
B) ll.cümlede, sanatçının sosyal eleştirilerini öyküleri yoluyla ortaya koyduğu belirtiliyor.
C) III. cümlede, yaşadıklarını gerçekçi bir biçimde kaleme aldığı belirtiliyor.
D) IV. cümlede, biçemiyle ilgili bilgiler veriliyor.
E) V. cümlede, anlaşılması çaba gerektiren bir anlatımı olduğu belirtiliyor.
39. Kendisine has bir imlâ tarzı geliştirmiş olan Attilâ İlhan dil konusunda da çok keyfi davranır. Günlük dilde artık kullanılmayan çok eski kelimeleri, Fransızca veya Almanca kelimelerle beraber kullanır. Bunlar, hem yazarın dikkati çekme çabasını, orijinal olma merakını hem de karmakarışık bir dünyada yaşadığımızı okuyucuya hissettirme gayretini gösterir. Sinema tekniğini kullanan Attilâ ilhan adeta kamerasını kalabalıklar üzerinde gezdirerek yaşamı olduğu gibi aktarır.
Bu parçadan Attilâ İlhan’la ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Dili kullanma konusunda özgür davrandığı
B) Yapıtlarındaki anlatım özellikleriyle yaşam arasında paralellikler kurmaya çalıştığı
C) Gerçekçi bir anlatım tarzı kullandığı
D) Özgün olma çabası içinde olduğu
E) Her kesimden insana seslenme amacı taşıdığı
40. Sanatçı bugüne kadar on öykü kitabı yayımladı. Her öyküde değişik bir konu, gündelik yaşamdan esinlenen bu öykülerin dikkati çeken özelliği oldu hep. Öykülerinde, değişen bir toplumun sıradan bireyler üzerindeki etkisi, kimi zaman şiirsel ve hüzünlü, kimi zaman ironik ya da trajikomik olarak, bazen de deneysel bir kurgu ile karşımıza çıktı. Bütün bu arayışlar, yazarı, kendini tekrar etmekten korudu ve sanatçı temeldeki sanatsal duyarlığından bir şey yitirmedi.
Bu parçada anlatılan yazarla ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılabilir?
A) Okurlarının tepkisine göre yapıt oluşturduğu
B) Farklı temalar ve anlatım yolları kullanmasının sıradanlaşmasını engellediği
C) Toplumsal sorunları hiç değiştirmeden anlattığı
D) Öykülerinde yaşamının ayrıntılarına yer verdiği
E) Okurları düşünsel yönden geliştirmeyi amaçladığı
CEVAPLAR
1 | E | 9 | B | 17 | E | 25 | C | 33 | D |
2 | B | 10 | D | 18 | C | 26 | D | 34 | C |
3 | C | 11 | E | 19 | E | 27 | C | 35 | E |
4 | E | 12 | B | 20 | C | 28 | A | 36 | D |
5 | D | 13 | A | 21 | E | 29 | C | 37 | D |
6 | B | 14 | B | 22 | E | 30 | B | 38 | E |
7 | E | 15 | D | 23 | B | 31 | D | 39 | E |
8 | A | 16 | C | 24 | B | 32 | E | 40 | B |