Anlatım Biçimleri (Çıkmış Sorular)

ANLATIM BİÇİMLERİ – 6

1. Bir vapur yanaşıyor Eminönü’ndeki vapur iskele­sine. Martılar ona çığlıklarıyla eşlik ediyor, Günün ilk ışıklarıyla birlikte insanlar birer İkişer dolduru­yorlar kaldırımları. Yol kenarındaki taksiler, gecenin yorgunluğunu atıyor. Caminin avlusunda güvercinler… Galata köprüsündeki emektar kahvede sabah çayları içiliyor; buharlar yükseliyor bardaklardan, pencereden içeriye dolan güneşle birlikte. Ah, bir de bu deniz kokusu,..

Bu   parçanın   anlatımında   aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Nesnelere, insanlara özgü nitelikler yükleme

B) Betimleyici bir yol izleme

C) Çeşitli duyulara seslenme

D) Gözlem gücüyle ayrıntılar seçme

E) Örneklerden  ve  karşılaştırmalardan  yarar­lanma

(ÖSS 1997)

 

2. Köyden kasabaya taşınmıştık. Cadde üstünde, sol tarafta bahçesi olan, beyaz boyalı bir ev satın almıştık. Bahçemizden, komşu bahçeden gelen küçük bir su yolu geçiyordu. Bu su, yan duvarın altından aşağıdaki bahçelere akıyordu. Bizim bahçenin bir köşesinde ufak bir tel kümes vardı. Dip tarafa domates, biber, yeşil salata ekilmişti. Cadde tarafında sardunyalar, pembe karanfiller, hanımelleri bulunurdu.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin han­gilerine başvurulmuştur?

A) Açıklama – öyküleme

B) Tartışma – betimleme

C) Öyküleme – betimleme

D) Açıklama – tartışma

E) Örneklendirme –  öyküleme

(ÖYS 1991)

 

3. “Güzelliğin görece olduğu doğru değildir. Toplu­mu oluşturan bireyler birçok ‘güze!’ tanımında bir­leşiyor. Bir bakıma moda konusuna benziyor bu. Moda, başlangıçta bir tür kişisel ve yaratılan güzelliktir; yeni olduğu için de görecedir. Ancak bu yaratılan güzellik gerçekte ortak bir çabanın ürünüdür. Elİot’un dediği gibi ‘Bugün geçmişle yönetilir; geçmiş de bugünle değişime uğrar.” Nitekim bunun böyle olduğunu, güzelliğin ortak bir çabadan kaynaklandığını, son yıllarda yapılan on araştırmadan sekizi doğruluyor.”

Bu parçada Öne sürülen düşünceyi açıklamak için şu yollardan hangisine başvurulma­mıştır?

A) Tanımlamaya yer verme

B) Örneklendirmeye yer verme

C) Karşılaştırmaya başvurma

D) Tanık gösterme

E) Sayısal verilerden yararlanma

(ÖYS 1983)

 

4. Eylülde Kaçkarlar’ın çevresinde “kestane karası fırtınası” gelip çatar. Kestanelerin dökülme za­manıdır artık. Yöre insanı için kestanenin hem meyvesi, hem de kerestesi çok değerlidir. Çünkü evlerin özellikle dış cephesi bu ağaçtan yapılır. Rüzgarlar vadilerde uğuldamaya, yapraklar dökülmeye başlamıştır bu günlerde. Karın haber­cisi olan “karakuş” birazdan pencerenin per­vazına tüner. Derinden kurt sesleri gelir. Orman tüm yaşamıyla hazırdır uzun ve beyaz kışa.

Bu parçanın anlatımında, aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?

A) Karşılaştırma, tanımlama, öyküleme

B) Açıklama, öyküleme, betimleme

C) Tartışma, karşılaştırma, öyküleme

D) Tanımlama, örnek gösterme, betimleme

E) Açıklama, tartışma, örnek gösterme

(ÖSS 2000)

 

5. Derken davul zurna çalmaya başladı. Önde da­vulcu, bir öne bir arkaya eğilip belindeki püskülleri savurarak yürüyor, davulunu gümbürdetiyordu. Ardında zurnacı, zurnasının ağzını bir o yana bir bu yana çevirerek çalıyordu. Davulcuyla zur­nacının ardına takılmış birkaç çocukla onları izleyen bir kedi vardı. En önde ise dili dışarıda bir köpek, havlayarak koşuyordu.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden han­gisi ağır basmaktadır?

A) Tanımlamalara yer verme

B) Varlıkları ayırıcı özellikleriyle anlatma

C)Örneklendirmelerden yararlanma

D) Karşılaştırmalara başvurma

E) Anlatılanları nedenleriyle belirtme

(ÖYS 1992)

 

6. Bir öyküyü okuyanla, onun oyunlaştırılmış biçi­mini sahnede izleyen kişi arasındaki fark nedir? İzleyen, gördüklerini dolaysız olarak yaşamakta­dır. Başka deyişle sahnede, ortaya konulan hazır bir dünya vardır; İzleyici tüm duygularını harekete geçirerek bu dünyayı algılar. Okuyan İse, okuduk­larını kendi düşünce ve düş süzgecinden geçir­erek kafasında canlandırır.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Karşılaştırma               B) Tanımlama

C) Açıklama                      D) Örneklendirme

E) Öyküleme

(ÖYS 1994)

 

7. Edebiyatın konusu insandır, doğadır; edebiyat bütün olanaklarıyla insanı tanıtmaya yönelmiştir. Eleştirinin konusu ise eserdir; amacı eseri tanıtılmak ve değerlendirmektir. Edebiyatta dolaysız bir yaratma söz konusudur. Eleştirmen ise dolaylı  yaratan kişidir. Yargılanacak bir eser olmadıkça eleştiri de olmaz.

Bu parçanın anlatımında a sağı da kilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) örneklendirme             B) Karşılaştırma

C)Tanımlama                     D) Tartışma

E)   Öyküleme

(ÖYS 1988)

8. (I) Minibüsle, sabahleyin yola çıktık. (II) Yeşilin, açığından koyusuna değin bütün tonlarıyla bezenmiş ağaçların süslediği yamaçlardan, tepe­lerden geçtik. (III) Şırıl şırıl akan derecikleri aşa aşa sonunda yeryüzü cennetine vardık. (IV) Çevresini irili ufaklı ağaçların kuşattığı mavi, duru, büyük göle bakan bir yamaçta durduk. (V) Kame­ramızı çıkarıp bu manzarayı görüntüledik.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangi­lerinde betimlemeye yer verilmemiştir?

A) I. ve II.                B)l. ve V.               C) II. ve III.

D) II. ve IV.             E) III. ve IV.

(ÖSS 1999)

 

9. Dil, İnsanların düşündüklerini, duyduklarını bildirmek için kullandıkları, sözcükler ve işaretler­den oluşan bir anlaşma aracıdır. Ancak, herhangi bir araç değildir. Bir ulusun kimliğini belirleyen, duygu ve düşünce dünyasını besleyen en önemli etkendir. Aynı zamanda ulusal kimliği yansıtan bir ayna gibidir. Bu ayna kirlenirse toplumsal var­lığımız da kirlenir. İşte bu gerçeklerden yola çıkarak bütün ülkede anadili bilincini ve du­yarlığını besleyip geliştirme çabası içinde ol­malıyız. Çünkü bir dili yozlaşmaktan, bozulmaktan kurtaracak güç, yasalar ve yasakla­malar değil; o dili konuşan toplumun dil bilinci ve duyarlığıdır.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda­kilerden hangisi söylenemez?

 

 

A) Örneklerden yararlanılmıştır.

B) Dilin önemi ve işlevi vurgulanmıştır.

C) Okuyanı yönlendiren bir hava taşımaktadır.

D) Tanımlamaya yer verilmiştir.

E) Yargılardan     biri     benzetmeyle     somut­laştırılmıştır.

(ÖSS 2004)

 

10. (I) Sonbahar, kendisinden sonra gelecek kış mevsiminin gizli telaşını yaşatıyor doğaya. (II) Amasra’ da bir Roma yapıtı olan Kuşkayası Yol Anıtı sarı bir örtüyle kaplanıyor. (III) Hasankeyf’teki Artukoğulları zamanından kalma cami, minaresindeki son leyleği yolcu ediyor. (IV) Kaçkarlarda yağmur fazla mesai yapmaya başlıyor. (V) Bolu dağları’nda, Istrancalarda gezinirken yerlerde ağaç gövdelerinin hüzünlü yüzlerini, acılı bakışlarını görüyoruz,

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde insana özgü bir nitelik doğaya aktarılmamıştır?

A) I.          B)ll.          C)lll.          D) IV.          E) V

(ÖSS 2001)

 

11. Andersen’i Özgün kılan bir Özellik, çevremizdeki sıradan nesneleri kişileştirip birer masal kişisine dönüştürmesidir. Öykülerinde küçücük nesneler, nesne niteliklerini hiç yitirmeden insanlarınkine benzer serüvenler yaşar: Kurşun asker, yıkımdan yıkıma sürüklenirken gözüpekliğinden ve iyimser­liğinden bir şey yitirmez; tencere vurulur, çömlek ve masa konuşur. Bunun yanında Andersen bize, kişileri hiç de masalsı sayılamayacak, oldukça gerçekçi masallar da anlatır: Eski Ev, Kapıcının Oğlu

Bu parçanın anlatımında özellikle aşağıdaki­lerden hangisine başvurulmuştur?

A) Tanık gösterme                          B) Tanımlama

C) Örneklere yer verme                 D) Betimleme

E) Tartışma

(ÖSS 2007)

 

12. Kenar mahalleler. Birbirine geçmiş, yaşlanmış tahta evler. Kiminin kaplamaları biraz daha karar­mış, kiminin balkonu biraz daha eğrilmiş, kimi biraz daha öne eğilmiş, kimi biraz daha çömelmiştir. Hepsi hastadır; onları seviyorum; çünkü onlarda kendimi buluyorum.

Bu parçanın anlatım biçimi, aşağıdakilerden hangisine bir örnektir?

A)  Betimleme (tasvir)

B) Tartışma

C)  Açıklama

D) Öyküleme (hikâye etme)

E)  Örnekleme

(ÖYS 1987) 

 

www.dersimizedebiyat.org

Edebiyat / Dil ve Anlatım Kaynak Sitesi

CEVAPLAR

1.E4.B7.B10.B
2.C5.B8.B11.C
3.B6.A9.A12.A