Servetifünun Döneminde Yeniyi Savunan Yazarların Ortak Özellikleri

SERVETİFÜNUN DÖNEMİNDE YENİYİ SAVUNAN EDEBİYATÇILARIN GENEL ÖZELLİKLERİ

  • Yeniyi savunanlar, yani Servetifünun sanatçıları; Recaizade Mahmut Ekrem‘in yönlendirmesiyle “Servetifünun” dergisi etrafında toplanmışlardır.
  • Yaşları yirmi beş civarında olan bu genç sanatçılar, Fransızca başta olmak üzere, çocukluk yıllarında Batı dil­lerini öğrenmiş ve Batılı eserleri orijinallerinden okumuşlardır.
  • Tanzimat nesli, yeni kurulmuş “kalemlere devam etmiş ve kendi kendilerini yetiştirmiş insanlardan oluştuğu hâlde, genelde aynı düşünce alt yapısına sahip olan Servetifünun sanatçıları, düzenli biçimde eğitim gör­müş; özellikle küçük yaştan itibaren bir Batı dilini öğrenmiş kişilerdir.
  • Batı edebiyatı zevkiyle yetişen Servetifünun sanatçıları, İstanbul’da Batılı bir yaşama biçimi sürdürmeyi arzu etmişlerdir.
  • Tanzimat Döneminin son neslini etkileyen faktörler, Edebiyat-ı Cedide nesli için de geçerliliğini korumuş; hatta 1877’den itibaren giderek daha baskıcı, sansüre ve jurnallere dayanan bir rejim; bu neslin edebiyattaki tutumu açısından daha da önem kazanmıştır. Bu durum, Servetifünun sanatçılarının, içlerine kapanmalarına ve sade­ce kendi ıstıraplarını karamsar, bunalımlı bir şekilde dile getirmelerine neden olmuştur. Bu koşullar, Servetifü­nun sanatçılarının, siyasi/sosyal problemler yerine estetik değerlere ve sanatsal zevke (sanat için sanat an­layışına) önem vermelerine neden olmuştur. Böylece Hamit – Ekrem – Sezai neslinde olduğu gibi bunlar da bi­reysel bir sanat anlayışlarına sahip olmuşlardır.
  • Servetifünun sanatçılarını bir araya getiren ortak özellikler arasında devrin siyasi durumunun yanında sanatçıların karakterlerinin, yetişme biçimlerinin ve çevrelerinin de etkisi vardır. Daha serbest bir ortamın ya­şandığı Meşrutiyetken sonra eser veren Servetifünun sanatçılarının; genel özelliklerini korumaları, çizgileri­ni büyük ölçüde değiştirmemeleri sanat anlayışlarının şekillenmesinde karakterlerinin önemli etkisinin olduğu­nu göstermektedir.
  • Tanzimat sanatçıları; sosyal konumları bakımından genelde yüksek tabakadan çıkmış ve yüksek memur kesi­miyle yakından ilişki içinde bulunmuşlardır. Servetifünun nesli ise orta tabakadan oluşmuş ve Tanzimat sa­natçılarının yaşadıkları çevreye yabancı kalmışlardır. Halit Ziya, ticaretle uğraşan bir aileden gelmektedir; Fik­ret‘in dedesi Anadolulu bir köylüdür, babası bir belediye reisinin yanında kâtiptir; Mehmet Rauf, orta hâlli bir ai­lenin çocuğudur; Cenap Sahabettin Plevne’de şehit düşmüş bir binbaşının oğludur.
  • Servetifünun sanatçıları, Abdülhamit’in uyguladığı baskıcı yönetimden çok etkilenerek II. Abdülhamit’ten ve onun yönetiminden nefret etmişlerdir. İstibdat yönetiminin, devleti koruma adına özgürlükleri kısıtlama anlayı­şı, genç sanatçıların ruhunda önemli yaralar açmış ve onları bunalıma sürüklemiştir. Bu koşullar altında İstan­bul onları bunaltmıştır. Bu bunalımlardan kurtulmak, gerçeklerden kaçıp kendi hayal dünyalarına sığınmak amacıyla İngilizlerin sömürgesi olan Yeni Zelanda’ya göçmen olarak giderek oraya yerleşme hayalleri kurmuş­lar; bunun gerçekleşmeyeceğini anlayınca da arkadaşları olan Hüseyin Kâzım’ın, Manisa’nın Sarıçam köyün­deki çiftliğine bir köşk yaparak orada aileler kolonisi hâlinde yaşamak istemişlerdir.