1. Edebiyat güzel sanatların bir dalı olduğuna göre edebi metinler sanat metinleridir.
2. Edebiyat dille yapılan, malzemesi dil olan güzel sanattır. Edebî metinler, kullanılan dilin işlediği ürünler olarak karşımıza çıkar.
3. Edebî metinlerde dil, ağırlıklı olarak sanatsal işleviyle kullanılır. Bunun yanında metnin türüne göre farklı işlevlerde de kullanıldığı unutulmamalıdır.
4. Edebî metinler bir sanat eseri olarak yaratıcılık ürünü olan metinlerdir.
5. Edebî metinler özgün (orijinal) ürünler olup taklit ya da kopya değildirler. Edebî bir metin bu anlamda “biricik ve tek” tir. Necip Fazıl Kıaskürek’in “Kaldırımlar”, Saik Faik Abasıyanık’ın “Semaver” adlı eserleri, bir ikincisi olmayan eserlerdir.
6. Edebî metinler bireysel (ferdî) eserlerdir.
7. Edebî metinler bir etkileşim aracıdır.
8. Edebî metinler okuyucusuna estetik zevk vermek ve haz uyandırmak için yaratılır. Bunun içindir ki edebî metinlerin varlık nedeni güzelliktir. Edebiyatın bir sanat olmasının gereğidir bu. Ancak, bu durum edebiyat eserinden bir fayda sağlanamayacağı anlamına gelmez. Birçok edebiyat eseri okura değişik ölçülerde faydalı olabilir. Fakat faydanın ilk amaç olması, metnin edebîlik değerini ortadan kaldırır.
9. Edebî metinler kurmacadır. Sanatçının anlattığı ya da canlandırdığı dünya, yaşanılan hayattan esinlenilerek oluşturulan hayali bir dünyadır. Bu, yaşanılan gerçek ile sanatın gerçeğinin aynı olmadığı, olamayacağı anlamına gelir.
10. Edebî metin, kurmaca yapısının bir gereği olarak, göndergesel kendi dışında değil, içinde olan metindir. Dolayısıyla edebî metin, dış gerçeğe uyup uymadığı konusunda sorgulanamaz.
11. Edebî metin her okunuşunda yeniden yaratılır. Bu, edebî metnin çok anlamlı yapısının ve her okurun dünyasında farklı biçimlerde yorumlanmasının bir sonucudur.
12. Edebî metin, tamamlanmış bir sistem, organik bir bütündür. Metindeki her birim, her öge bu bütünün ayrılmaz parçasıdır. Bu parçaların hiçbiri, tek başına, bütünden ayrı değerlendirilemez.
13. Edebî metinler bir gelenek içinde o geleneğe bağlı olarak yaratılır. Bu anlamda her edebî metin kendinden önce ve sonra yazılan metinlerle ilişkilidir.
14. Edebî metinler, sanatçının anlatma, gösterme ya da coşku ile dile getirme biçimlerinden biriyle kendisini ifade etmek istemesinin bir sonucu olarak doğmuştur.
]]>Zanaat, insanın maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iştir. Zanaat adı verilen işlerin beceriye, ustalığa, deneyime dayanması, sanatla karıştırılmasına neden olmuştur. Çünkü sanatçının yaptığı iş de sıradan bir iş olmayıp beceri ve ustalık gerektirir. Sanatçı, da zanaatçı gibi bir çıraklık döneminden geçmiş, deneyim kazandıktan sonra ustalığa erişmiştir.
Sanat ile zanaat arasında benzerlikler olmakla birlikte önemli derecede nitelik farkları da vardır. İlk önemli farklılık, sanatın varlık nedeninin güzellik olmasında görülür. Sanatın birinci amacı güzellik, zanaatın ise faydadır. Zanaat eserleri ne kadar güzel olsalar da ekonomik bir değer taşır ve faydalı olma işleviyle hayatımızda bir yer tutar. Sanat eserleri ise bir fayda sağlasalar bile öncelikle güzelliğin amaçlandığı, estetik haz veren eserlerdir.
Sanat eseri yaratıcılık ürünü olup özgün ve tek olan bir eserdir. Zanaat eserleri ise yaratıcılık değil, ustalık ürünüdür. Dolayısıyla zanaat eserlerinde özgünlükten de söz edilemez. Zanaat eserinin, birbirinden ayırt edilemeyecek ölçüde benzerleri seri olarak üretilebilir. Orijinal ve kopya kavramları zanaat eserlerinde bir anlam ifade etmez.
]]>