HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk Divan şairidir. Divanı vardır.
MEVLÂNA: İyi bir medrese eğitimi görmüş, Şems-i Tebrizî’den tasavvuf eğitimi almıştır. Birkaç Türkçe beyit dışında şiirlerini Farsça yazmıştır. Çağının tüm bilimleriyle felsefesini eserlerinde yansıtır. Büyük bir hoşgörü sahibidir. Ona göre kâinatın temeli sevgi üzerine kurulmuştur. Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fîhî Mafih, Rubaîler, Mektûbât, Mecalis-i Seb’a başlıca eserleridir.
AHMEDî: Aşk, eğlence, tabiat ve tarih gibi din dışı konularda şiirler yazmıştır. İran edebiyatının güzellik ve zenginliklerini edebiyatımıza aktarmaya çalışmıştır. Şiirleri liriktir. “İskendername” ve “Cemşid ü Hurşid” adlı mesnevileri önemlidir. Ayrıca Divanı vardır.
KADI BURHANEDDİN: Azeri Türkçesiyle yazmıştır. Kayseri kadılığı yapmış ve bir ara beylik yönetmiştir. Aynı zamanda bilim adamıdır. Aşk, kahramanlık ve tasavvuf konularında yazmıştır. Tuyuğ alanında ünlüdür. Gazel, tuyuğ ve rubailerden oluşan bir Divan’ı vardır.
NESİMî: Doğum tarihi ve yeri kesin olarak belli değildir. Halep’teyken şeriata aykırı sayılan bazı fikirleri yüzünden derisi yüzdürülerek öldürülmüştür. Şiirlerinde Azeri Türkçesi ve Farsça kullanmıştır. Dili oldukça düzgün ve ahenklidir. Coşkun ve pervasız (korkusuz )bir üslubu vardır. Tuyuğ alanında başarılı örnekler vermiştir. Şiirlerini Divan’ında toplamıştır. Şiirleri son derece liriktir.
ÂŞIK PAŞA: 13. ve 14. yüzyıllarda Türkiye Türkçesini ilk kez kullanan tekke şairlerindendir. Bilim dilinin Arapça, sanat dilinin Farsça olduğu bir dönemde bilinçli bir Türkçecilik anlayışıyla şiir yazmıştır. Heceyle yazdığı şiirlerinde Yunus Emre’nin etkisi görülür. Aruz vezniyle de şiirler yazmıştır. Anadolu Türklerine tasavvufu öğretmek amacıyla yazdığı Garipname en önemli eseridir. Mesnevi tarzındadır.
GÜLŞEHRî: Yaşadığı devirde Kırşehir’e Gülşehri denildiği için, Gülşehri olarak anılmıştır. Gençliğinde edebiyat ve tasavvuf öğrenmiştir. Ahi Evran-ı Veli ile 50 yıl beraber yaşamıştır. Ahi olduğu anlaşılmaktadır. Farsça ve Arapça öğrenmiş, ancak O, Türkçe yazmıştır. Ahi Evran’ın ölümünden sonra Ahilik Postuna oturmuştur. Ahmedi Gülşehri çok ince ruhlu bir şairdir. Feridun Attar’ın Mantık’ut Ta yr eserini Türkçeye çevirmiştir.
ALİ ŞİR NEVAî: Büyük bir devlet adamı ve büyük bir edebiyatçıdır. Türk Çağatay edebiyatının en büyük şairlerindendir. Türk dilinin gelişmesi için çok çaba harcamıştır. Muhakemetü’l-Lügateyn adlı eseriyle Türkçenin Farsçadan üstünlüğünü ortaya koymaya çalışmıştır. Edebiyatımızdaki ilk hamse sahibidir. Mecalisü’n-Nefais edebiyatımızdaki Anadolu dışındaki ilk şairler tezkiresidir. Çağatay lehçesini kullanmıştır. Türklerin kullandıkları vezin ve musiki şekillerini Mizanü’l-Evzan adlı eserinde anlatır. Düz yazıları da vardır. Diğer eserleri: Mahzen’ül-Esrar (Sırlar Hazinesi) Mantıku’t-Tayr (Kuşların Dili). Tüm şiirlerini topladığı dört tane Divan’ı vardır ve Türkçedir.
ŞEYHÎ: Germiyanoğulları ve Osmanlı saraylarında bulunmuş devlet büyüklerine kasideler sunmuştur. İran edebiyatından etkilenmiş ancak çağının Türkçesini de başarıyla kullanmıştır. Tasavvuf düşüncesinin etkisi altında kalmıştır. Fabl türünde ve sosyal bir hiciv örneği olan Harname en ünlü eseridir. 126 beyitten oluşan bu mesneviyi İkinci Murat’a sunduğu söylenir. Harname dışında Hüsrev ile Şirin adlı bir mesnevisi ve Divan’ı vardır.
AHMED PAŞA: Ciddi bir öğrenim gördü. Fatih Sultan Mehmet’in hocası ve sohbet arkadaşı oldu. Vezirlik rütbesi aldı. 15. yüzyılın en büyük divan şairidir. Gazel ve kasideleriyle dikkat çeker. Murabbada da olgun örnekler vermiştir. Dizeleri Divan şiirinin söz ve anlam özellikleriyle örülüdür. Farsça ve Arapçayı ustaca kullanır. Ünü Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarını aştı. Kendisinden sonraki divan şairleri birçok şiirine nazireler yazdı.
SÜLEYMAN ÇELEBİ: Türk edebiyatının ünlü ‘mevlid’ şairidir. Hayatı hakkında fazla bir bilgimiz yoktur. En önemli eseri Vesiletü’n- Necat’tır (Mevlid). Edebiyatımızdaki dinsel şiirlerden halkı en çok etkileyeni budur. Doğal bir içtenlikle yazıldığı için pek çok nazireler yazılmış ancak hiçbiri onun yerini tutamamıştır.

FUZULÎ: Divan edebiyatının en büyük şairidir. Kerbela’da yaşamıştır. Türbedarlık yapmış iyi bir eğitim görmüştür. Şiirlerini Azeri Türkçesi ile yazmıştır. Dönemine göre dili sadedir. Diğer türlerde de eseri olmasına rağmen edebiyatımızda “gazel şairi” olarak bilinir. Engin bir hayal dünyası, sağlam bir bilgi dağarcığı vardır. Şiiri bir ilim işi olarak görür. İlimsiz şiiri temelsiz duvara benzetir. Fuzuli bir aşk ve ıstırap şairidir. Din dışı konularda yazmakla birlikte tasavvuftan da etkilendiği bilinmektedir. Şiirlerinde ayrıca engin bir insan sevgisi vardır. Samimi ve lirik bir şairdir. Dile son derece hâkimdir. Kendinden sonra gelen Divan ve Halk şairleri üzerinde oldukça etkili olmuştur. Türkçe, Arapça ve Farsça Divanı vardır. “Şikayetnâme” adlı mektubu edebiyatımızdaki en ünlü yergilerden biridir. Divanlarından başka bir naat olan “Su” kasidesi, Leyla vü Mecnun mesnevisi, Peygamber ailesini anlattığı Hadikat-üs-Süeda’sı, Şah İsmail ile II. Bayezid’i karşılaştırdığı Beng ü Bâde’si ve tıp bilgisini sergilediği Sıhhat ve Maraz’ı en tanınmış eserleridir.
BAKÎ: 16. yüzyılın en şöhretli şairlerinden biridir. Sağlığında “Şairler Sultanı (Sultanü’ş-Şuara)” unvanını almıştır. İyi bir Medrese eğitimi görmüştür. Kanuni Sultan Süleyman döneminde büyük ilgi ve saygı kazanmıştır. Kanuni’nin ölümü üzerine terkib-i bent biçimindeki ünlü “Kanuni Mersiyesi”ni yazmıştır. Şiirlerinde genellikle din dışı konulara ve beşeri aşka yer vermiştir. Aşk, tabiat gibi konular şiirlerinde yer alan başlıca konulardır. Gazel ustası olarak bilinir. Dili kullanmada başarılıdır. Ahenkli, akıcı, zevkli bir dili vardır. İstanbul Türkçesiyle şiir yazmanın öncüsüdür. Divan şiirinin tüm kurallarını ve edebi sanatları şiirlerinde başarıyla kullanır. Sanatsız bir beyti bile yok gibidir. Ahenk ve musikiye önem vermiş, sözcük seçiminde titiz davranmıştır. Divan edebiyatımızı İran ve Arap edebiyatlarının seviyesine getirmiştir. Divanı ve nesir türünde Fezail-i Mekke adlı eseri vardır.
BAĞDATLI RÛHÎ: Ruhi’nin etkisi altında kaldığı şairler arasında Fuzûlî’nin önemli bir yeri vardır. Ruhî, eserlerinde ortaya koyduğu tenkit ve fikirleri ile dikkat çekmektedir. Şiirlerinde kullandığı dilin sadeliği ön plandadır. Özellikle din ve ahlak anlayışının aksayan taraflarından yola çıkarak söylediği satirik mısralar (eleştirici bir anlatım) Ruhi’nin diğer şiirlerinde de görülür. Fakat onun bu sahada en tanınmış ve çığır açmış eseri, 17 bent halinde kaleme aldığı, büyük Terkib-i Bend manzumesidir. Başta Şeyh Galip olmak üzere Ziya Paşa ve Muallim Naci gibi gerek Divan gerek Tanzimat edebiyatının önemli şairleri tarafından bu Terkib-i Bende nazireler yazılmıştır.
NÂBİ: 17. yüzyıl şairlerindendir. Divan edebiyatında didaktik şiirler yazmasıyla bir yenilik olarak kabul edilmektedir. Din, törele r ve sosyal yaşamla ilgili öğütler verir. Nâbi’nin Divan’ından başka Hayriye (Hayrâbâd) adlı didaktik eseri, gezi notlarını içine alan Tuhfet-ül Harameyn’i ve Münşeat adlı eserleri vardır.
NEFİ: Nefi, 17. yüzyıl şairlerindendir. Edebiyatımızdaki en ünlü kaside şairi olarak bilinir. Övgülerindeki ve yergilerindeki aşırılıklarıyla ünlüdür. Yazdığı hicviyelerindeki aşırılık boğdurulmasına neden olmuştur. Hayal gücü çok zengin olan Nefi’nin somut benzetmelerden yararlanması da belirgin bir özelliğidir. Türkçe ve Farsça divanı olan Nefi’nin ayrıca hicviyelerini topladığı “Siham-ı Kaza” adlı bir eseri de vardır.
ŞEYHÜLİSLAM YAHYA: Yahya Efendi, 16. yüzyılın son yarısında ve 17. yüzyılın ilk yarısında çok uzun yaşayan, Sultan I. Mustafa, Sultan IV. Murat ve Sultan I. İbrahim devirlerinde üç defa Şeyhülislam olarak yüksek devlet görevi yapmıştır. Baki’nin ölümünden sonra gazelde üstat sayılmıştır. Dili temiz, hayalleri incedir, lirizmde derindir. Divanı vardır.
NEDİM: 18. yüzyıl şairlerinden olan Nedim, Lale Devri’nin şairi olarak bilinir. Eserlerinde aşk, içki, zevk ve sefayı işler. “Mahallileşme Akımı”nın önderi olan şairin Halk edebiyatından da etkilendiği bilinmektedir. Şiirlerinde halkın ağzından alınma deyimler olduğu gibi, halkın konuşma diline de oldukça yaklaşmıştır. Samimi ve içten bir söyleyişi olan Nedim, şarkılarıyla tanınmıştır. Divan şiirindeki klişeleri (mazmunları) bir ölçüde yıkmış olan şairin Divan’ı vardır.
ŞEYH GALİP: Divan edebiyatının 18. yüzyılda yaşamış son büyük şairidir. Galatasaray Mevlevihanesinde şeyhlik yapmıştır. Nabi’nin “Hayrâbâd’ına nazire olarak ve Mevlânâ’nın mesnevisinden etkilenerek yazdığı “Hüsn ü Aşk” adlı meşhur mesnevisinde, tasavvuf konusundaki düşüncelerini ortaya koyar. Bu eserinde alegorik (sembolik) bir anlatım kullanan şair hayal gücünden ve masal öğelerinden de yararlanmıştır.
]]>
1. Aşağıdaki özelliklerden hangisi Divan nesrinde yoktur? (1974/ÖSYS)
A) Dilin, yabancı kelime ve tamlamalarla yüklü olması
B) Söz ve ses sanatlarına önem verilmesi
C) Söyleyiş güzelliğinden çok düşünceye önem verilmesi
D) Kullanılan cümlelerin çok uzun olması
E) Noktalama işaretlerine yer verilmemesi
2. Bir merhaleden güneşle derya görünür
Bir merhaleden iki dünya görünür
Son merhale bir fasl-ı hazandır ki sürer
Geçmiş gelecek cümlesi rüya görünür
Bu parçanın nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir? (1974/ÖSYS)
A) Rubai B) Murabba
C) Tuyuğ D) Şarkı
E) Musammat
3. “Divan şiiri, özellikle kasidelerde, bir bakıma en az yarar güden şiirdir. Divan
1
şairi, gazellerde salt söz ustalığına önem verir, bu ustalığı ile duygulandırır
2
okuyucusunu. Mesnevilede Divan şairi halk hikayecisi ile birleşir. Gazellerde ise
3 4
şiire yararın karıştığı daha belirgindir.
Bu paragrafta bilgi yanlışlığı vardır. Paragraftaki numaralandırılmış sözcüklerden hangilerinin yerleri değiştirilirse, bu yanlışlık giderilmiş olur? (1976/ÖSYS)
A) 2 ve 3 B) 4 ve 1
C) 1 ve 2 D) 3 ve 1
E) 4 ve 3
4. Aşağıdakilerden hangisi Divan şiirinin belirleyici özelliklerinden biri değildir?
(1977/ÖSYS)
A) Mecaz manzumlarla yüklü olması
B) Dış dünyaya yönelik somut konuların işlenmesi
C) Şekil güzelliği sağlamak için eşanlamlı sözlere yer verilmesi
D) Kişisel sevinçlere ve acılara çok az yer verilmesi
E) Tasavvufla ilgili terimlere geniş ölçüde yer verilmesi
5. Aşağıdaki dizelerin hangisinde konularına göre adlandırılan şiirler birlikte verilmiştir?
(1978/ÖSYS)
A) kaside – gazel – rubai – mersiye
B) terkibibent – kaside – naat – güzelleme
C) müstezat – ağıt – mesnevi – hicviye
D) şarkı – nefes – taşlama – terciibent
E) mersiye – koçaklama – tevhit – ilahi
6. “Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helâkim zehri dermanımdadır.”
Bu beyitte, Divan edebiyatının ortak konularından hangisi işlenmiştir? (1981/ÖSYS)
A) Aşk acısından duyulan mutluluk
B) Sevgiliye duyulan özlem
C) Aşk ıstırabının insanı olgunlaştıracağı inancı
D) Sevginin cefasının sürüp gitmesi için Tanrı’ya yakarış
E) Aşk derdine derman bulunamayış
7. Beni ağlayan beni kim, üstüme gelmez ölicek
Bir avuç toprak atar bad-ı sabadan gayrı.”
Yukarıdaki dizeler, Divan şiiriyle ilgili olarak aşağıda verilen yaygın yargılardan hangisiyle bağdaşmaz? (1981/ÖSYS)
A) Bütün şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
B) Yapıt, değişmez kurallara göre, güçlü bir düzen içinde ve çoklukla beyit beyit işlenir.
C) Söz ve anlam sanatlarına sık sık başvurulur.
D) Biçim ve söyleyiş kaygısı oldukça ağır basar.
E) İnsandan kopuk, insanı anlatmayan soyut bir dünyası vardır.
8. Nedim’le Fuzuli’yi karşılaştıran aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır? (1984/ÖSYS)
A) Nedim, şiirine günlük hayatı yansıtmış; Fuzuli ise bundan kaçınmıştır.
B) İkisi de kasideden çok gazelde başarılı olmuştur.
C) Fuzuli tasavvuftan esinlenmiş, Nedim tasavvufla hiç ilgilenmemiştir.
D) İkisinin de dili, çağdaşlarına göre daha sadedir.
E) İkisinin de, “Divan”larından başka, “Mesnevi”leri de vardır.
9. “Fuzuli, Leyla ve Mecnun’u ile bütün edebiyatımız boyunca tek başına kalmış bir eserin sahibidir. Baki’nin Mersiye’si gibi, onun Mesnevi’si de uzun zamanı kapatan eserlerdendir. Çağdaşı Yahya Bey gibi, Atai gibi bu yola heves edenler az çok bölgesel konuları ele almışlar ya da çevriye özenmişlerdir.
Parçaya göre, Fuzuli’nin Mesnevi’si ile Baki’nin Mersiye’sinin ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir? (1985/ÖSYS)
A) Uzun zaman, eşdeğerde benzerlerinin yazılmamış olması
B) Şairlerinin bu türlerde başka eser vermemiş olmaları
C) Bu eserlerle “mesnevi” ve “mersiye” devrinin kapanmış olması
D) Türlerinin ilk örnekleri sayılmaları
E) İki büyük çağdaş şair tarafından yazılmış olmaları
10. Aşağıdaki dizelerden hangisi, tümüyle Divan edebiyatı ürünlerinin adlarıdır?
(1986/ÖSYS)
A) gazel – şarkı – murabba – mani – mesnevi
B) rubai – muhammes – destan – tuyuğ – masal
C) tuyuğ – kaside – murabba – türkü – gazel
D) müstezat – mersiye – gazel – naat – münacat
E) şarkı – ağıt – rubai – müstezat – mani
11. Aşağıdaki edebiyat dönemlerinin hangisinde, şairlerin büyük bir çoğunluğu, şiiri, toplumsal amaçlarından, bilimsel içeriklerden uzak, salt şiirsel değerleri ön plana alarak yazmışlar ve ortak biçimler içinde kalıplaşmış ortak kavramlar kullanmışlardır?
(1987/ÖSYS)
A) Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı
B) Milli Edebiyat
C) Servet-i Fünûn Edebiyatı (Edebiyat-ı Cedide)
D) Tanzimat Edebiyatı
E) Divan Edebiyatı
12. Baki, gelmiş geçmiş Divan şairlerimizin çoğundan daha az eser vermiş, bir küçük Divan bırakmıştır. Buna karşın Divan edebiyatımızın en büyük şairlerinden biri olarak bilinir. Bu başarının belli başlı nedenini, onun… aramalıyız. Baki’nin tek dizesi bile, yazarını hemen belirler.
Bu parçada boş kalan yere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir? (1988/ÖSYS)
A) yergilerindeki hünerinde
B) dilindeki sadelikte
C) seçtiği konuların güzelliğinde
D) kendine özgü üslubunda
E) aruzdaki ustalığında
13. Biyografi türüyle benzerlik gösteren eserlere Divan edebiyatında ne ad verilir?
(1991/ÖSYS)
A) Tezkire B) Münşeat
C) Hamse D) Velayetname
E) Siyer
14. Kasidelerinde kullanıldığı ağır dil, gazellerinde, özellikle şarkılarında oldukça sadeleşir. Farsça ve Arapça şiirleri de olmakla birlikte şiirlerinin çoğu Türkçedir. Kasidelerinden çok, yeni buluşlarla süslediği şarkı ve gazelleriyle ünlüdür. Gazellerine, “Malumdur bemin sühanım mahlas istemez.” diye haklı olarak övünecek derecede kişiliğinin damgasını vurmuştur.
Bu parçada tanıtılan Divan şairi aşağıdakilerden hangisidir? (1992/ÖSYS)
A) Fuzuli B) Baki
C) Nedim D) Nefi
E) Nabi
15. Çepçevre bahar içinde bir yer gördük
Ferhat ile Şirin’i beraber gördük
Baktık geceden fecre kadar ellerde
Yıldızlara yükselen kadehler gördük
Bu dörtlüğün nazım şekli aşağıdakilerden hangisidir? (1992/ÖSYS)
A) Rubai B) Mani
C) Şarkı D) Murabba
E) Nefes
16. Aşağıdaki eserlerden hangisi 15. yüzyılda “mesnevi” biçiminde yazılmış bir yergidir?
(1994/ÖSYS)
A) Tazarruname B) Kabusname
C) İskendername D) Harname
E) Garipname
17. Aşağıdaki beyitlerin hangisi bir kasidenin matla (ilk) beytidir? (1994/ÖSYS)
A) Bahar erdi yine düştü letafes gülistan üzre
Yine oldu zemin lütfu galip asman üzre
B) Gül devri ayş eyyamdır zevk usafa hengamıdır
Aşıkların bayramıdır bu mevsim-i ferhunde dem
C) Cefa taşın ne gam atsa Hayali sana alçaklar
Belagat meyvesin hasıl eden nahl-i hünersin sen
D) Bu derv içinde benim padişeh-i mülk-i sühan
Bana sunuldu kaside bana verildi gazel
E) Azırın yadıyle memnak olsa müjganım n’ola
Zayi olmaz gül temannasıyla vermek hare su
18. Gazelin ilk beytine matla, genellikle şairin adı bulunan sen beytine tegazzül
I II
en güzel beytine beytü’l gazel denir. Her beyti aynı konudan bahseden gazele
III
yek-ahenk, her beyti aynı derecede güzel gazele yek-avaz adı verilir.
IV V
Bu parçadaki numaralı terimlerden hangisinin açıklaması yanlıştır? (1995/ÖSYS)
A) I B) II C) III D) IV E) V
19. Mesneviyle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır? (1996/ÖSYS)
A) Uyak düzeni aa, ba, ca… biçimindedir.
B) Beyit sayısı, konunun işlenişine göre belirlenir.
C) Daha çok, aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılır.
D) Arap ve Türk edebiyatına İranlılardan geçmiştir.
E) Öyküleme gerektiren konular, bu türde işlenmiştir.
20. Bir şairin, başka bir şairin şiirini konu ve biçim yönünden örnek alarak aynı ölçü, aynı uyak ve aynı redifle yazdığı benzer şiire ne ad verilir? (1997/ÖSYS)
A) Muhammes
B) Nazire
C) Murabba
D) Taştir
E) Meseddes
21. Divan şiiriyle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır? (1997/ÖSYS)
A) Yabancı sözcüklerle ve kurallarla yüklü bir dil kullanılmıştır.
B) Ölçü olarak aruz kullanılmıştır.
C) Kavramlar, ortaklaşa kullanılan kalıplaşmış sözlerle anlatılmıştır.
D) Konular genellikle gerçek yaşamdan alınmıştır.
E) Şiirler “divan” adı verilen kitaplarda toplanmıştır.
22. Bize İran edebiyatından geçmiştir. Dört dizeden oluşur. Aruz ölçüsünün kendine özgü kalıplarıyla yazılır. Az sözle önemli bir şey söylenerek sağlanan anlam yoğunluğu, başta gelen özelliğidir. Genelde felsefeyle ilgili düşünsel temalar işlenir.
Bu parçada sözü edilen Divan şiiri biçimi aşağıdakilerden hangisidir? (1998/ÖSYS)
A) Gazel B) Müstezat
C) Murabba D) Rubai
E) Kaside
23. Aşağıdakilerin hangisinde bir yazar, kendisine ait olmayan bir yapıtla birlikte verilmiştir?
(1998/ÖSYS)
A) Yusuf Has Hacip – Kutadgu Bilig
B) Kaşgarlı Mahmut – Divanü Lügati’t-Türk
C) Ahmet Yesevi – Divan-ı Hikmet
D) Ali Şir Nevai – Muhakemetü’l-Lügateyn
E) Kâtip Çelebi – Hüsn ü Aşk
24. 15. yüzyılda Mercimek Ahmet’in Farsçadan çevirdiği Kabusname, 15. yüzyılda
I II
derlenip yazıya geçirildiği tahmin edilen Dede Korkut Hikayeleri, 17. yüzyılda
III
Evliya Çelebi’nin Keşf’üz Zünun’u düzyazı türümüzün öyküye kaynaklık eden ilk
IV
ürünleri olarak alınabilir. Klasik Osmanlı düzyazısının ürünlerinden olan gazavatnameler ile menakıbnameler de yine bu türün kaynakları arasında
V
sayılabilir.
Bu parçada numaralandırılmış sözlerden hangisi bilgi yanlışlığına yol açmaktadır?
(1998/ÖSYS)
A) I B) II C) III D) IV E) V
25. Divan edebiyatı diye adlandırdığımız düşünüş ve yazış biçiminin tam anlamıyla başlaması, Türklerin Anadolu’ya egemen oldukları 13. yüzyıl sonlarına rastlar. Bu edebiyat, … etkisi altında yeni edebiyatın doğduğu 19. yüzyılın ortalarına kadar sürer. İlk Divan şairi diyebileceğimiz şair ise 13. yüzyılda yaşamış olan …
Bu parçadaki boş yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? (2006/ÖSYS)
A) Fransa – Sultan Veled’dir.
B) Batı – Hoca Dehhani’dir.
C) Avrupa – Yusuf Has Hacip’tir.
D) Tanzimat – Ahmet Yesevi’dir.
E) Halkçılık – Âşık Paşa’dır.
CEVAPLAR
| 1 C | 11 E | 21 D |
| 2 A | 12 D | 22 D |
| 3 B | 13 A | 23 E |
| 4 B | 14 C | 24 D |
| 5 E | 15 A | 25 B |
| 6 A | 16 D | |
| 7 E | 17 A | |
| 8 E | 18 B | |
| 9 A | 19 A | |
| 10 D | 20 B |
]]>
Medreseden yetişmiş aydınların Arap ve özellikle Fars edebiyatını örnek alarak meydana getirdikleri bir yazılı edebiyattır.
Her şair; kendi şiirlerini, adıyla birlikte divan denilen eserde topladığı için bu edebiyata da “Divan edebiyatı” denilmiştir. Bu edebiyat ilim ve sanat adamları gibi seçkin insanlar tarafından anlaşılabildiği için “Yüksek Zümre Edebiyatı”, belli kurallara bağlı olduğu için “Klasik Türk Edebiyatı” olarak da adlandırılır.
Bu edebiyat (11–12. yüzyıldan başla-tanlar varsa da) 13. yüzyıldan başlayarak verilen eserlerde kendini göstermiştir. 19. yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. Bu yüzden dünyanın en uzun süren edebiyatıdır. Divan edebiyatının temel anlatım aracı nazım olduğu için önce divan şiirinin özellikleri üzerinde durmak gerekir.
|
1 D
2 C
3 C
4 E
|
5 E
6 D
7 D
8 D
|
9 A
10 E
11 C
12 A
|
|
1 D
2 D
3 E
4 B
|
5 D
6 B
7 B
8 C
|
9 B
10 D
11 A
12 A
|
|
1 D
2 B
3 E
4 A
|
5 B
6 B
7 B
8 A
|
9 D
10 A
11 C
12 C
|
|
1 E
2 C
3 C
4 A
|
5 A
6 D
7 E
8 C
|
9 E
10 E
11 D
12 A
|
|
1 B
2 C
3 E
4 A
|
5 C
6 E
7 E
8 E
|
9 D
10 B
11 D
12 A
|
Divan edebiyatına “yüksek zümre edebiyatı”, “havas edebiyatı“, “Klasik Türk edebiyatı” gibi isimler verilir. Fakat her şairin bir “divan”ı olduğu için daha yaygın olarak kullanılan isim “divan edebiyatı”dır.
*Şiirde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
*Tüm şairlerin kullandığı,mazmunlar (kişileşmiş,kalıplaşmış sözler) kullanılır.
*Dil süslü ve sanatlıdır.Arapça ve Farsça kelime ve tamamlamalara sıkça yer verilir.
*Şiirde konu bütünlüğü aranmaz.Beyit bütünlüğü esastır.Her beyit ayrı bir konuyu işler.
*Anlamdan çok söyleyiş önemlidir.Ne söylediği değil nasıl söylediği önemlidir.
*Kafiye göz içindir.Genellikle zengin kafiye kullanılmıştır.
*Şiire başlık konmaz.Her şiir redif veya türünün adı ile anılır.
*İnsanın iç dünyasına yönelik soyut ve kitabi edebiyattır.
*Özgün değil taklitçidir.(Arap ve Farsça edebiyat etkisindedir.
*Nazım birimi olarak gazel,kaside,Rubai gibi Arap ve Fars edebiyatından alınan nazım şekilleri kullanıldığı gibi tuyuğ ve şarkı gibi divan edebiyatının Türklerin kazandırdığı nazım şekilleri de kullanılmıştır.
Nazım Birimi Beyit Olanlar:
GAZEL
*Aşk ayrılık hasret ölüm gibi lirik konuların işlendiği şiir türüdür.
*Türk edebiyatına İran edebiyatından girmiştir.
*İlk edebiyat ‘’matla son beyitine makta’’denir.
*En güzel beyite beytül gazel denir.
*Son beyitte şairin mahlası yer alır.
*Gazelin bütün beyitlerinde aynı konu işleniyorsa buna yek-ahenk gazel denir.
*Bütün beyitleri aynı güzelliğe sahipse yek avaz gazel denir.
*Beyit sayısı 5-15 beyit arasındadır.
*İlk beyit kendi arasında kafiyelidir.Diğer beyitlerin ikinci beyitleri birinci beyit ile kafiyelidir.Yani aa,ba,ca,da,ea şeklinde
KASİDE
*Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla belirli kurallar içinde yazılan uzun şiirlere denir.
*İlk beytine matla son beytine makta denir
*Şair matla beytini kasiden her hangi bir yerinde yinelenebilir .
*Şair mahlasının bulunduğu beyte taç beyit denir .
*En güzel beytine beytü’l-kasid denir.
*En az 31(33)en fazla 99 beyit olur.
*Kaside belli bölümler halinde yazılır.
a) Nesib bölümü: Bahar mevsimi kış manzaraları betimlenir ya da kurban ve ramazan bayramı anlatılır.
b) Girizgah Bölümü: Nesib bölümünden asıl konuya geçmiş ifade eden bir veya birkaç beyittir . nükteli ince sözlerin söylendiği bölüm.
c) Medhiye bölümü: Asıl anlatılmak övülmek istenen kişi için denecekse açıklanır .Asıl bölümdür.
d)Fahriye bölümü: Şairin kendini övdüğü ve diğer şairlerle karşılaştırdığı bölümdür.
e)Tegazzül bölümü: Kasideyle ayni ölçüde ve uyakta gazel yazılır.
f)Dua bölümü: Şair övdüğü kişinin başarılarının devamlı olmasını ömrünün uzun olması için dualar eder iyi dileklerde bulunur.
Kasideler konularına göre de değişik isimler alır.
Tevhid:Allah’ın birliğini anlatan kasideler.
Münacaat:Allah’a yalvarmak,dua etmek amacıyla yazılan kasideler.
Naat:Peygamberimizi övmek için yazılan kasideler.
Mehdiye: Devrin ileri gelenlerini övmek için yazılan kasideler.
Hicviye: Devrin yöneticilerini eleştirmek için yazılan kasideler.
Mersiye: Devlet büyüklerinin ölümünden duyulan üzüntülerin anlatıldığı kasideler.
Not: Kasideler “nesib” bölümünde işlenen konulara ve rediflerine göre adlandırılır.
MESNEVİ
*Mesneviler öğüt verici bir olayı anlatan uzun şiirlerdir.(savaş,aşk,tarihi olaylar,din ve tasavvuf)
*Mesneviler Divan edebiyatında bir bakıma günümüzdeki roman ve hikayenin yerini tutuyordu.
*Beyit sayısı sınırsızdır.
*Her beyit kendi arasında kafiyelidir.(aa,bb,cc,dd…)
*Aruzun kısa kalıpları ile yazılır.
*Beş mesnevinin bir araya gelmesiyle hamse oluşur
KIT’A
Belli bir uyak düzeniyle yazılmış olan,dizeleri arasında ölçü birliği bulunan;herhangi bir düşünce ya da duyguyu en az ikiden başlamak üzere,en çok on altı beyitte anlatan nazım biçimine denir.
*Gazelden farklı olarak matla beyti yok.
*Kafiyelenişi xa,xa,xa…
*Daha çok felsefi ve toplumsal düşünceler anlatır.
MÜSTEZAT
*Bir uzun bir kısa dizeden oluşan nazım şeklidir.
*Kısa dizelere ziyade denir.
*Aruzun bir tek kalıbıyla yazılır.
*Kafiyelenişi gazel gibidir.
*Makta beyti yoktur.
Nazım Birimi Dörtlük Olanlar
RUBAİ
*Dört dizeden oluşur.Kafiye düzeni aaxa şeklinde.
*Şarap,dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma,hayatın anlamı ve hayat felsefesi ve ölüm gibi konular işlenir.
*Kendine özgü 24 kalıbı vardır.İranlılara aittir.
TUYUĞ
*Dört dizeden oluşur.
*Kafiyelenişi rubai gibidir.
*Aruzu Failatün,Failün kalıbıyla yazılır.
*Konu sınırlaması yoktur.
*Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir.
ŞARKI
*Beyitle okunmak için yazılan,dörder dizelik bentlerden oluşan nazım biçimidir.
*Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
*Birinci dörtlükte 2 ve 4,diğer dörtlüklerde ise 4. dize tekrarlanır.Bu dizelere nakarat denir.
*Kafiye örgüsü abab,cccb,dddb gibi
*Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir.
*Günlük hayat,aşk,sevgi gibi konular işenir.
MURABBA
*İlk dörtlük kendi arasında kafiyelidir.Diğer dörtlükler ise 4. dize 1. dörtlük ile kafiyelidir.(aaaa,bbba,ccca,)
*Felsefi konular ve aşk işlenir.
Bentlerle Kurulanlar:
TERKİB-İ BENT
*Bentlerde kurulan bir zaman nazım şeklidir.
*Her bent 7 ile 10bent arsında değişir.
*Bent sayısı 5 ile 10 bent arsında değişir.
*Gazeldeki gibi kafiyelenir.
*Her bent arasında vasıta beyti bulunur.
*Talihten,hayattan şikayet,dini tasavvufi ve felsefi düşünceler anlatır.
*Terkib-i bentlerde her bentten sonra vasıta beyti değişir.
TERCİ-İ BENT
*Biçim ve uyak yönüyle Terkib-i Bende benzer.
*Terkib-i Bentte değişen vasıta beyti Terci-i Bentte de değişmez.
*Vasıta beytinin aynen tekrarlanması bütün benlerde aynı konuyu işlemeyi zorunlu kılar.
*Felsefi konular,Allah’ın kudreti kainatın sırları tabiatın zıtlıkları gibi konular işlenir.
Tarih:Resmi niteliği olmayan bir türdür. Vakayiname ise Osmanlı devletinin resmi tarihidir
Tezkire:Edebiyat tarihi veya biyografının divan edebiyatındaki karşılığıdır.
Sefaretname:Osmanlı elçilerinin bulunduğu ülkelere ait bilgileri izlenimleri içeren ve gezi yazısına benzeyen bir türdür.
Seyahatname:Gezi yazısıdır.Divan edebiyatında nesir, dil ve üslup açısından üç bölümden ele alınır.
A)SADE NESİR
Halk için sade bir dille konuşulur temelde konuşma dil yeteneğini kaybetmemiştir.
B)ORTA NESİR
Halk konuştuğu dilden ayrılmış yer yer süslü nesrin niteliklerini taşımakla beraber anlatmak istediği anlaşılır bir şekilde ortaya koyan nesirdir.
C)SÜSLÜ NESİR
Ustalık göstermek amacıyla yazılış yabancı kelimelere tamamlamalara yüklü şekillerin kullandığı söz ve anlam.Sanatlarıyla dolu bağlaçlarla uzayıp giden cümlelerle örülmüş,güç anlaşılır bir nesirdir.
Nesirle Yazılmış Ünlü Eserler:
Kabusname:Mercimek Ahmet
Tazarruname:Sinan Paşa
Seyahatname:Evliya Çelebi
Keşfü’z-Zünün:Katip Çelebi
Naima Tarihi:Naima
13.yy’da Anadolu’da dini konularda yazan Sultan Velet Ahmet Fakih ve Şeyyad Hamza’yı görürüz.Bu yy’da din dışı konularda şiirler yazan ilk divan şairi olarak Hoca Dehhan-i görürüz.
HOCA DEHHANİ
*13.yy’da yaşamıştır.Horasan Türklerindendir.
*İran edebiyatı etkisiyle din dışı şiirler yazdı.
*Divan edebiyatının ilk şairi olarak kabul edilir.
*Şiirlerinin en önemli teması aşktır.
*Farsa’ça bir Selçuk Sehnamesi yazdığı da söylenir.
SEYYİD NESİM (14.YY)
*14.yy’da tasavvuf alanında şiirler yazan Seyyid Nesim’i görürüz.
*Eserlerinde Azeri Türkçesini kullanmıştır.
*Dili oldukça sadedir.
*Şiirleri son derece liriktir
*Divanı vardır.Tuyuğları önemlidir.
AHMEDİ (14.YY)
*Din dışı şiirler yazmıştır.
*Şiirleri liriktir.
*İskendername adlı mesnevisi önemlidir.
15.yy .
Anadolu dışın Ali Şiir Nevai Anadolu da ise Ahmed Paşa Necati Bey önemlidir.Süleyman Çelebi ise Vesiletün Necat isimli Mevlidini bu devirde yazmıştır.
ALİ ŞİR NEVAİ (1441-15019)
*Büyük bir devlet adamı ve büyük bir edebiyatçıdır.
*Türkçenin Farsça dan üstünlüğünü ortaya koymaya çalışmıştır.
*Muhakemet’ül Lügateyn adlı eserinde Türkçeyle Farsçayı karşılaştırarak Türkçenin daha üstün bir dil olduğunu söyler.
*Türk dil kurumunu kurmaya çalışmış ve bu amaçla şiirleri yazmıştır.
*Çağatay lehçesini kullanmıştı.
*5 Mesneviden meydana gelen hamse sahibidir.
*Düz yazıları da vardır.
*Eserleri:Mahzen’ül –Esrar (Sırlar Hazinesi) MantıkuıtTayr (Kuşların dili) İlk şairler tezkiresi olan Mecalisü’n-Nefais,Mizanül-Ezvan (Vezinlerin terazisi)
ŞEYHİ (1371-1431)
*Germiyanoğulları ve Osmanlı saraylarında bulunmuş devlet büyüklerine kasideler sunmuştur.
*Padişahtan aldığı tımarın verilmemesi üzerine hammameyi yazmıştır.İkinci Murat’a sunduğu söylenir.
*Harname dışında hüsrev ile şirin adlı mesnevisi vardır.
16.yy
Osmanlı devletinin siyasi ve edebi olarak zirvede bulunduğu bir dönemdir.Bir çok ünlü şair yetişmiştir.
FUZULİ(1495-1531)
*Divan edebiyatının en büyük şairidir.Kerbela’da yaşamıştır.Türbedarlık yapmış iyi bir eğitim görmüştür.
*Şiirlerin Azeri Türkçesi ile yazılmıştır,Dönemine göre dili sadedir.Gazel şairi olarak bilinir.
*Şiiri bir ilim işi olarak görür.İlimsiz şiiri temasız duvara benzetir.
*Şiirde tasavvuf önemlidir.
*Diğer önemli konu aşktır.
BAKİ (1521-1600)
*İyi bir Medrese eğitimi görmüş ve çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır.
*Şiirlerde tasavvufa yer vermiştir.
*Aşk,tabiat ve devrinin ihtişamı şiirlerinde yer alan başlıca konulardır.
*Gazel türünün tanınmış şairlerindendir
*Dili kullanmada başarılıdır.
*Ahenkli,akıcı,zevkli bir dili vardır.
*Söz sanatlarını başarıyla kullanır.
*Divanı var nesir türünde Fezail Mekke adlı eseri vardır.
*Divandaki Kanuni Mersiyesi edebiyatımızdaki önemli mersiyelerdendir
17.yy
Bu yy’ın iki önemli şairi Nefi ve Nabi’dir.
NEFİ (1582-1636)
*Padişahlara ve ileri gelenlere yazdığı kasideleri ve hicivleriyle tanınır.
*Ölçüsüz birimidir.Övdüğünü göklere,kötülediğini yerin dibine sokar.
*Kasideleriyle tanınır.
*Dili süslü ve sanatlıdır.Dilini çok iyi kullanır.
*Hicivlerini sihamı kaza isimli eserinde toplar
NABİ (1642-1712)
*Şiir ile düşünceyi birleştiren şair olarak görülür.
*Şiirlerde hikmetli sözlere atasözleri yer verilmiştir.
*Dili akıcıdır.
*Şiirlerde toplanan düzensizlikleri hayatın kişiyi kötülüklere götüren yönlerini göstermeye çalışmıştır.
*Hayriye,Hayrabad adlı iki didaktik mesnevisinin yanında Tüfetü’l-Haremyn ve Minşeat adlı kitapları da vardır.
18.yy
NEDİM (1681-1730)
*Lale devrini yaşamış ve şiirlerinde yansıtmıştır.
*Şiirlerdeki zevk,sefa,eğlence,nükte,musiki bir aradadır.
*Şiirdeki inceliğe büyük önem verilir.
*Divan edebiyatının kuralları dışına çıkmıştır.Kendine özgü bir dil oluşturmuştur.
*Edebiyatımızda mahalleleşme cereyanı Nedim’le başlamıştır.
*İstanbul Türkçesini şiire getirmiştir.
*Şiirde İstanbul’un Mesire yerlerini anlatır.
*Dini konulara hiç yer vermemiştir.
*Dili açık,yalın,ahenklidir
*Şarkı türünün önemli bir ismidir.
*Gazelleriyle ünlüdür divanı vardır.
*Divanda hece vezniyle yazılmış bir de türkü vardır.
ŞEYH GALİP (1757-1799)
*Divan edebiyatının son büyük şairidir.
*Süslü ve çeşitli söz sanatları ile yüklü,ağır bir dili vardır.
*Sebk-i Hindi adı verilen üslubun edebiyatımızdaki temsilcisidir.
*Düşünce ve tasvirlerdeki örülü yoğun bir hayal gücü vardır.
*Şiirlerinde musiki önemlidir.
*Eserleri Divan ve Hüsn ü Aşk adlı iki aşk eseri vardır
]]>Gazel Örneği
Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüneRize-i elmas eker açtığı her zahme o şuh
Lütfü var olsun ki eder ihsan ihsan üstüneDilde gam var şimdilik lütf eyle gelme ey sürür
Olamaz bir hanede mihman mihman üstüneYardan mehcur iken düştük diyarı gurbete
Dehr yine gösterdi hicran hicran üstüneHem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına
Eylemişler Rasih’e bühtan bühtan üstüneRasih
Musammat Gazel Örneği
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mıKamu bfmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mıŞeb-i hicran yanar canım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânımkara bahtım uyanmaz mıGûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mıGamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmen inanır mı inanmaz mıDeğildim ben sana mail sen ettin aklımı zail
Bana ta’n eyleyen gafilseni görgeç utanmaz mıFuzûlî rind-i şeydâdır hemfşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdadır bu sevdadan usanmaz mı
Fuzuli