İnsanların iç dünyasında zevk uyandırmak ve onları etkilemek için ortaya konulan yazılara edebî metin denir. İnsanda estetik duygular uyandıran, insanların duygu düşünce ve hayal dünyasını zenginleştiren dil ürünü eserlere edebî eser denir. Bu anlamda hikâyeler, romanlar, şiirler, tiyatro eserleri, masallar vb. birer edebî eserdir. İnsanlar çağlar boyunca, edebî eserlerle her mekânda ve zamanda anlatma, gösterme ve coşku ile dile getirme biçiminde kendilerini ifade etmişlerdir. Destan, hikâye, roman türleriyle anlatma biçimiyle; komedya, tragedya, dram, opera vb. tiyatro türleriyle gösterme biçimiyle; şiirle de coşku ve heyecanlarını aktarma biçimiyle duygularını dile getirmişlerdir.
1. Edebiyat güzel sanatların bir dalı olduğuna göre edebi metinler sanat metinleridir. Hatta diğer sanatlarda metin kavramı söz konusu olmayacağı için sanat metinlerinden anlaşılması gereken sadece edebî metinler olmalıdır.
2. Edebiyat dille yapılan, malzemesi ya da ham maddesi dil olan bir sanattır. Edebî metinler, dilin işlendiği ürünlerdir.
3. Edebî metinlerde dil, ağırlıklı olarak şiirsel işleviyle kullanılır. Ancak, bir metinde dilin birden çok işlevde kullanıldığı unutulmamalıdır.
4. Edebî metinler bir sanat eseri olarak yaratıcılık ürünü olan metinlerdir.
5. Edebî metinler özgün (orijinal) ürünler olup taklit ya da kopya değildirler. Edebî bir metin bu anlamda “tektir, biriciktir”. Faruk Nafiz Çamlıbel‘in “Han Duvarları” adlı şiiri, Tarık Buğra‘nın “Küçük Ağa” adlı romanı, bir ikincisi olmayan eserlerdir.
6. Edebî metinler bireysel (ferdî) eserlerdir.
7. Edebî metinler özel bir iletişim aracıdır.
8. Edebî metinler okuyucusuna estetik zevk ve haz uyandırmak için yazılır. Bunun içindir ki edebî metinlerin varlık nedeni güzelliği aramaktır. Edebiyatın bir sanat olmasının gereğidir bu. Ancak, bu durum edebiyat eserinden bir fayda sağlanamayacağı anlamına gelmez. Birçok edebiyat eseri okura değişik ölçülerde faydalı olabilir. Fakat faydanın ilk amaç olması, metnin edebîlik değerini ortadan kaldırır.
9. Edebî metinler kurmacadır. Sanatçının anlattığı ya da canlandırdığı dünya, yaşanılan hayattan esinlenilerek oluşturulan hayali bir dünyadır. Bu, yaşanılan gerçek ile sanatın gerçeğinin aynı olmadığı, olamayacağı anlamına gelir.
10. Edebî metin, kurmaca yapısının bir gereği olarak, göndergesi kendi dışında değil, içinde olan metindir. Dolayısıyla edebî metin, dış gerçeğe uyup uymadığı konusunda sorgulanamaz.
11. Edebî metin her okunuşunda yeniden yaratılır. Bu, edebî metnin çok anlamlı yapısının ve her okurun dünyasında farklı biçimlerde yorumlanmasının bir sonucudur.
12. Edebî metin, tamamlanmış bir sistem, organik bir bütündür. Metindeki her birim, her öğe bu bütünün ayrılmaz parçasıdır. Bu parçaların hiçbiri, tek başına, bütünden ayrı değerlendirilemez.
13. Edebî metinler bir gelenek içinde o geleneğe bağlı olarak yaratılır. Bu anlamda her edebî metin kendinden önce ve sonra yazılan metinlerle ilişkilidir.
14. Edebî metinler, sanatçının anlatma, gösterme ya da coşku ile dile getirme biçimlerinden biriyle kendisini ifade etmek istemesinin bir sonucu olarak doğmuştur.
]]>